Bilimsel Araştırma ve Yayın Teknikleri
       Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
   Öğretmenlik Uygulamaları
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
          Okul Deneyimi II
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
          Okul Deneyimi I
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
          Toplum ve Çevre
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
Evrimin Mekanizmaları ve Bilimsel Kanıtları
          Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
             Bilim Tarihi
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
Biyolojide Önemli Konular (Seçmeli II)
       Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
Biyolojide Önemli Kavramlar
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024

Öğretim Teknolojileri ve Biyolojide Materyal Geliştirme
                     Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024

Öğrenme Öğretme Kuram ve Yaklaşımlar
        Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
   Özel Öğretim Yöntemleri II
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024
    Özel Öğretim Yöntemleri I
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ2024

Fen Teknoloji ve Toplum Ders Notu ÖÖYI , ÖÖYII ,OMK, OTM, BÖKAV BSKON, BT , EV , ÇEV , ODI, ODII , ÖUYG BAYT, BMAT BİK  FEL







Fen Teknoloji ve Toplumla İlgili Bazı Beyin Fırtınası-Nadası; Ödev, Soru ve Etkinlikleri (2005, 20062007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015)

Din, Siyaset, Devlet, Vahşi ve Doğal Laiklik, Rejim, Çevre, Demokrasi, Bilimsellik, Kavram ve Evrim ile İlgili Sorular Sorunlar ve Çözüm Önerileri. 

Öğretim Üyesi;Prof. Dr. Nasip DEMİRKUŞ 2019



FEN TEKNOLOJİ VE TOPLUM DERSİNİN İÇERİĞİ

A-FTT İNTERNET FİLİMLERİ   B-TOPLUMLA  İLGİLİ  FİLMLER    C-FTT DERSİNDE İŞLENEN MAKALELER E-FEN İLE İLGİLİ FİLMLER
A-TEKNOLİ İLE İLGİLİ FİLMLER 

Hipotezin Özellikleri Şu Noktalarda Belirlenir
Nesnel Bilimsel Çalışmalar Yapılırken İzlemesi Gereken Yollar
Zihinsel Beden
Zihinsel Yapılanma Kuramı
Zihinsel Yapılanma Kuramının Ana Çizgileri ve Zihinsel Aşı
Giren Bilgiye Karşı Zihinsel Tepki
Öğrenmenin Gerçekleşmemesinin Nedenleri
Öğretim, Öğrenim ve Eğitim İle Öğrenmenin Tanımı ve Aralarındaki İlişki İle İlgili Bazı Kavramlar (Öğretim, Öğrenim ve Eğitim, Öğrenme, Terbiye, Çıkarsama, Eğitim Süreçleri.. Vb)
Etkili Öğreniş Nedir?
Gerçek Öğretim, Öğrenim ve Eğitimin Önemi
Sanal/Gerçek ve Nesnel Terör Nedir?
E18'DE Öğretimde 8D Prensibi
Deney Tatbik/Uygulayış ve Etkinlik
Soru Nedir? Soru Tipleri Nelerdir?
Bilim Bilginin (Bilim İnsanın) Özellikleri Şunlardır
Bilgi Nedir? Bilgiyi Oluşturan Öğeler ve Bilgi Çeşitleri Nelerdir? Zamana Bağlı Olarak Doğadaki Genellemeler
Olay Süreç ve Olgu Nedir? Süreç Çeşitleri Nelerdir?
Canlı Yaratıkların;Genel Döngülere Katkı Paylarına Göre Kategorize Edilmesi ve Gruplanması (Çevreye Katkılarına Dayalı İnsan Kategorileri)
İnsanın Özgün Özellikleri
İnsan Kimdir?
Fen Nedir? Fen Öğretiminde Uyulması Gereken Genel Kurallar Öldüren Teknoloji Nedir?
Toplum Nedir? Fen ve Toplum İlişkisi? Toplum
Çalışmanın Önemi ve Hazıra Alışma-Alıştırmanın Felaketi
Geleceğe ve Değişime Hazır Edepli-Yararlı Nesiller Yetiştirmek
21.Yüzyılda; Sınavlar Nasıl Yapılmalı, Neye/lere, Hangi Özelliklere Göre İnsan Yetiştirmeliyiz
21.Yüzyılda;Meclisi Nasıl Seçmeliyiz
21.Yüzyılda;İnsanlar Toplu Yemin Yapmalı mı? Neye/lere, Hangi Özelliklere Göre İnsanlığın Birlik ve Beraberliğini Sağlamalıyız?
Sonuç ve Çözüm


EĞİTİM, ÖĞRETİM ÖĞRENME İLE İLGİLİ;YANLIŞ, BİLİNMEYEN VEYA EKSİK BİLİNEN ÖNEMLİ BAZI KAVRAMLAR
Allah C.C.'HU Kimdir?
Enerji ve Enerji Halleri Nedir?
Filogeni, Ontogeni, Bilgi ve kâinat Nedir?
Zamana Bağlı Olarak Doğadaki Genellemeler Nedir?
Yaratık Nedir? Canlılar, Cansızlar ve Araform Bilimi Nedir? Bilinmeyen,Kayıp, Yok Olmak, Gerçek, Yaratmak,Üretmek ve Türetmek Nedir?
Yalan, Yanlış, İftira, Yokluk, Değişim ve Sabite Nedir?
Din, Rejim, Vahşi ve Doğal Laiklik, Bilim,İlim, Matematik, İstatistik Bilimi, Doğa Bilimi
Ahlak, Sahte, Sadık, Samimi, Hercai, Güzel, Koyun, Sürü, İt, Kuduz, Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu) Ahlak Nedir?
Can, Hayat, İrade Nedir?
Ruh Nedir?
Akıl Nedir?
Nefis Nedir?
Fıtrat, Fıtrat Cahili Nedir?
Kişilik Nedir? Bir İnsanda Hangi Temel Kişilikler Vardır?
Şeytan, Deccal ve Münafık Kimdir?
Cahil Kimdir?
Bilim Ajanı, Dahi Ajan, Bilim Bilgini (Bilim İnsanı) Kimdir?
zekâ Nedir?
Mantık, Muhakeme, Fikir, Düşünce, Düşünce Yanılgısı, Gizli Yanılgı Metriks, Özgünlük, Liyakat Nedir?
Sevgi Nedir?
Sevda (Aşk) Nedir?
Devrim Nedir?
Evrim, Demokrasi, Siyonizm, Şovenizm, Disiplin, İman Nedir? Nedir?
Mürşid, Mucit ve Kaşif Kimdir?
Akıllı, Zeki ve Doğal tasarım ne demektir?
Dini Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz
Hidayet Çeşitleri Nelerdir?


Derse Devamın Gerekliliği, Mesleğini Kusursuz ve Rahmani Beceriyle Uygulayışın Önemi; Derse niçin devam etmeliyiz? Neden her derse devam zorunluluğu olmamalı? Hangi derse en az kaç saat devam edilmelidir? Ör. Hukuk Fakültesi ve Tıp Fakültesinde derse devam zorunluluğunun yüzdelerinin aynı olamayacağını düşünün. Derse devam eden öğrenci ne anlam taşır ve bize neyi ifade eder?
-Var olan uygulamalarda Teorik derslerde %70 uygulamalarda %80 devam zorunluluğu vardır.
1-Derse devam öğrencide işini ve görevini yapabilme alışkanlıklarını geliştirir.
2-Öğrencide ders akışını, iş hayatı/yaşamın güncelliğini ve değişimin önemini takip ediş alışkanlığı ve alışık tepkileri (refleksleri) geliştirir.
3-Öğrencinin ne kadar sorumluluk taşıdığının belirteçlerinden ya da göstergelerindendir
4-Mezun olduktan sonra mezuniyet not dizgesi (transkriptle/diplomasıyla) ya da mezuniyet belgesi ile beraber öğrencinin her derse kaç saat devem ettiği, özürlü-özürsüz kaç saat devam etmediği ve kaç saat rapor aldığı belirtilmelidir. Varsa ikinci iş ve özel haller belirtilmelidir.
5-Özürlü ve özürsüz devam durumu öğretmen atamalarında, işe alımlarda başvurulan ya da dikkate alınan belgelerden biri olmalıdır.
6-Devamsızlık sınırının üstünde derse devam ettiği belli saat karşılığında öğrenciye sorumluluk taşıması nedeniyle puan verilmelidir. Devamsızlık hakkını sınırda kullanan öğrenciye derse devam puanı verilmemeli 100 üzerinde aldığı not ya da puanı baz alınmalı.
7-Öğrencinin dersi dinleme ve tartışmalara katılması bedelinde 5-10 kanaat puanı verilmeli, bu eylemlere katılmayan öğrenciye sınavda 100 üzerinde aldığı not ya da puanı baz alınmalı.
Öneri;
- Öğrencinin devamsızlık hakkını tek havuzda toplayarak (16 haftada/20 gün) bir dersten diğerine aktarabilmelidir. Yani devamsızlık hakkını toplu olarak dersler arasında aktararak kullanabilmeli.
- Kız öğrencilerin ayda bir ya da iki gün (istediği günler) özel halleri nedeniyle derse gelmedikleri halde derse geldi gösterilmelidir.
- Belki de bazı derslerde devam zorunluluğu olmamalı, ancak özürlü, özürsüz ve özel hallerdeki devamsızlıklar mezuniyet belgesi ve diplomasına işlenmeli, tatbik/uygulayış ve etkinliklere belli bir oran verilmelidir.
- Belki de devam zorunluluğu oranı her derse özgü olmalıdır.
- Belki de bazı derslerde devam zorunluluğu olmalı bazı derslerde olmamalıdır.
- Belki de öğretmenin tercihine bırakılmalıdır.
- Bu olasılıklar uzman heyetlerce tartışılmalı gerekçeleriyle yeddi yeminle rapor edilerek uygulamaya konulmalıdır. Gerekirse uygulamalardan sonra gerekçeli raporla ve yeddi yeminle değiştirilmelidir.
- Bu şekilde öğrencinin fıtratı, ahlaki ve sorumluluk taşıma/taşıyış oranları hakkında bilgi edinilmiş olur.

Neden Ahlak ve Meslek Kanadı Birbirini Tamamlar? Neden mesleğimizi ve insancıl ahlakın her ikisini de öğretmek, öğrenmek, bilmek ve doğru uygulamak farzdır? Birinci ikinci ve üçüncü dünya savaşlarıyla bu sorunun ilişkisini izah ediniz. İnsanın bir kanadı meleği/ruh, akıl ve insani vicdanı, bir kanadı hayvanidir/nefis, zekâ ve hayvani vicdandır. Niçin İnsanın Meleği Kanadı (Meleği Akıl, Peygamberi Ruh, Peygamberi Vicdan ve İnsancıl Ahlak Kanadı) ve Hayvani Kanadıyla (zekâ , Nefis, Vahşi Vicdan ve Hayvani Ahlak Kanadı) Her Zaman Rahmani/İnsancıl Adreslerde Bulunuşu Alışık Tepki Haline Getirişi Farzdır? Niçin Derslerinize Çok İyi Çalışmalısınız ve Mesleğinizin Piri Uygulayıcısı Olmalısınız? Niçin Mesleğinin Piri Olan Bir İnsan Rahmani/İnsancıl Ahlaklı Değilse Yaratıklara Yararlı Olamaz Tam Tersine Zararlı Olur? Niçin Bir İnsan Peygamber Ahlaklıda Olsa, Mesleğinin Piri Değilse Yaratıklara Yararlı Olamaz Tam Tersine Zararlı Olur?

- Bir doktor düşünün mesleğin de yeterince bilgi, beceri, uygulayış ve kendini (toplumsal ilişki, bilgi, beceri ve uygulayışlarını) güncelleyiş marifetlerine sahip değilse Rahmani/İnsancıl ahlaklıda olsa hiç şüphesiz ki hastalarını eksik ve sakat tedavi edecektir.
- Bir doktor düşünün mesleğin de yeterince bilgi, beceri, uygulayış ve kendini (toplumsal ilişki, bilgi, beceri ve uygulayışlarını) güncelleyiş marifetlerine sahip ancak yeterince Rahmani/ insancıl ahlaka sahip değilse hiç şüphesiz ki hastalarına ve insanlığa icabeti liyakatli olmayacaktır. Kişisel egoları ve nefsi için emeğini ve hünerlerini insancıl değerlendiremeyecek ya da kullanmayacaktır. Örneğin, Kapitalist bir düşünce işletim sistemine sahipse parayı veren düdüğünü çalacaktır. Kısaca para için, ceddi için, keyfi için, ırkı için, parti için, örgüt için… Vb nedenle nefsi egolarına (keyfi ve/veya hayvani ya da şeytani istemlerine) dayalı kendini değerlendirecektir. Bu mantığı; zihninizde ve hayatınızdaki tüm meslek ve sanat dallarına güncelleyerek yaşantınızdaki uygulayışlarla mukayeseyi ya da karşılaştırışı muhakeme ediniz.
- Bu iki koşuldan hareketle siz gençler ve öğrenciler mesleğinizin öğrenim ve eğitimin başlangıç aşamasında iken; neden mesleğinizde yeterince bilgi, beceri, uygulayış, kendini güncelleyiş marifetine ve Rahmani/İnsancıl ahlaka sahip bilincinin farkındalığını kavrayışına; inanış ve iman edişinde oluşunuz çok önemlidir.
- Mesleğinde kusursuz bilgi, beceri, uygulayış, kendini güncelleyiş ve Rahmani/İnsancıl ahlaka sahip oluş sizin emek ve kazanç atınızdır. “Emek ve Kazanç Atınızın” edepsiz, terbiyesiz, vahşi, hayvani, şeytani ve sakat oluşu bir gün sizi maddi ve manevi perişan edeceğinden emin olunuz!!!


Öğretim, Öğrenim ve Eğitimi tanımlayınız, Süreçlerini ve Programlarını Tarif Ediniz? Örneğin, Öğretim Süreci ve Öğretilen Şeyin Önemi ve Gerekliliği Bilinci, Hayata Doğru, Liyakatli ve Rahmani/İnsancıl Ahlaklı Uygulanışıyla İlişkisel Tamamlanış;

Öğretim; Hedef kitleye bilgiyi aktarmak için yapılan her şeye öğretim deriz. Örneğin, Öğretmenin sınıftaki tüm davranış ve söylemleri öğretimle ilgilidir. Bir kavramı, konuyu, dersi… Vb her şeyi hedef kitleye öğretmek için gösterilen davranış, gayret ve öğretilen her şey öğretimdir.
Öğretim Süreci; Hedef kitleye öğretim için sunulan her şey ve geçen zamanın toplamını ifade eder. Öğretim için öğretilen her şey + geçen zaman=Öğretim süreci.
Öğretim Programı; Öğretimi gerçekleştirmek için öğreten tarafından hazırlanan programdır.
Öğrenim; Öğretimle bilgi sunulan hedef kitlenin öğrenmek için gösterdiği gayret ve tepkileri ya da her şeyi öğrenimi ifade eder. Örneğin, Öğrencinin öğrenmek amaçlı sınıftaki tüm davranış, tepki ve söylemleri öğrenimle ilgilidir.
Öğrenim Süreci; Hedef kitlenin öğrenim için gösterdiği gayret ve tepkileri ya da her şeyin toplamı ve geçen zaman Öğrenim Sürecini ifade eder.
Öğrenim Programı; Hedef kitle ve öğrencileri derse hazır bulunduruş için hazırlanan programdır.
Öğrenme; Öğretim ve Öğrenimle hedef kitle de oluşan bilinçsel değişimlerin toplamı öğrenmeyi ifade eder.
Öğrenme Süreci; Öğretim ve Öğrenim Süreçlerin toplamı öğrenme sürecini ifade eder.
Eğitim; Öğrenilen şeylerin hayata uygulayışta refleks (alışkanlık/alışık tepki) haline gelişidir.
Eğitim Süreci; Eğitimin geçekleşmesi için geçen tüm süreçlerin toplamını ifade eder.
Eğitim Programı; Eğitimi hedef kitlede gerçekleştirmek için hazırlanan programdır.
Örneğin, çocuğa elini yıkamayı öğretiriz, elini yıkamayı öğrenmiştir. Aklına bazen geldikçe ellerini yıkıyorsa öğrenme gerçekleşmiş eğitim gerçekleşmemiştir. Tekrar edilen uygulamalarla ellerini yıkamayı inandırmak, İman ettirmek ve refleks haline(alışkanlık/alışık tepki haline) getirilmişse eğitilmiş kabul edilir. Buda yetmez çünkü eğitim hedefine ulaşmamıştır. Eğer çocuk ellerini suyu israf etmeden ya da israf haramdır bilinciyle yıkıyor ve doğru kullanıyorsa eğitim hedefine ulaşmıştır. Bu örnek banyo yapması konusunda eğitilmiş bir kişinin suyu israf ederek banyo yapışı eğitimin hedefine ulaşmadığı anlamına gelir.
Eğitimin Hedefi: İnsanlarda; adil, dürüst, namuslu, itidalli, yardımsever, paylaşımcı ve vicdanlı olmayı alışkanlık (alışık tepki-refleks) haline getirmektir. Diğer bir deyişle eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun hayata uygulanışıdır. Eğitimle refleks (alışkanlık/alışık tepki) haline getirilen davranışların Rahmani/insancıl ahlakla hayata uygulanışıdır. Öğretilen şeyle ilgili tüm olanaklar kullanılarak, öğretilen şeyin hayata doğru, liyakatli, peygamberi, Rahmani ve insancıl ahlakla ilişkisel örnekleri ve uygulamaları yeterince verilmişse öğretim tamamlanmıştır.
Ola ki bu günkü dünya eğitim sistemlerinin en büyük eksiği budur. Yani insanların insancıl ahlaklı eğitilemeyişidir. Örneğin, dünyanın gelişmiş ülkeleri bilim ve teknoloji eğitimi açısından çok iyi gelişmişlerdir. Ancak bilim ve teknoloji insancıl ve Rahmani amaç ve adreslerde değil sadece ulusal çıkarları için kullanılmaktadır.
Genel anlamda eğitimin hedefi; yaratığa kazandırılmak istenen davranışları gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Bunun tam tersi, Şeytani, deccalı, kötü, nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim/öğrenme öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir.

Pekiştireç;
-Ellerimizi hangi koşullar da neden, niçin, nasıl ve ne kadar su ile yıkamalıyız?
Sorusunun yanıtını gerekçeleriyle ve uygulamalarıyla çocuklara öğretirken öğretilen ve öğrenilen tüm uygulayışları zihinsel olarak tefekkür ediniz. Tefekkürünüzü yukarıdaki öğretim, öğrenim, öğrenme, eğitim ve eğitimin hedefiyle ilgili verilen disipline bilgilerle ilişkisel gruplandırınız.
Çocuk elini yıkayışı gerekçesiyle öğrendiği halde alışık tepki halini geliştirmemişse öğrenme tamamlanmış ama eğitim tamamlanmamış kabul edilmelidir.
Çocuk elini yıkaması gerektiğini gerekçeyle birlikte peygamberi bir ahlakla hayata uygulayıp güncellemeyi alışık tepki haline getirmişse eğitimin hedefine ulaşılmış sayılır.

Öğrenilen Şeyin Hayata Doğru, Liyakatli ve Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Ahlaklı Uygulanışıyla İlişkisel Tamamlanış; Öğrenilen şeyle ilgili tüm olanaklar kullanılarak, öğrenilen şeyin hayata doğru, liyakatli ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkisel örnekleri ve uygulamaları yeterince öğrenilmişse ya da öğretilen şey hayata uygulanabilir seviyede öğrenilmişse öğrenim tamamlanmıştır.
Ör. Ellerimizi gerekli zaman ve koşullarda doğru yıkayışı öğrenmenin önemine inanarak hayata uyguladığımız zaman öğrenim gerçekleşmiştir. Eğer bu öğrenim alışık tepki (refleks) ve alışkanlık sorumluluğu ile pekişmemişse eğitim gerçekleşmemiş sayılır. Eğer bu öğrenim alışık tepki (refleks) ve alışkanlık sorumluluğu ile pekişmemişse eğitim gerçekleşmemiş sayılır. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Düşünce ve Kavram, atasözü, vecize ve cümle yanılgısı olmayan yegâne kitap Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabıdır. Buna dayanarak (Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabı) bu yargıya varılmıştır.

Eğitim Süreci ve Eğitilen Şeyin Yaşantıya Doğru, Liyakatli ve Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Ahlaklı Uygulanışıyla İlişkisel Tamamlanış; Öğretim ve Öğrenimle verilen ya da öğretilen/öğrenilen şeyin hayata uygulanışı geçerli gerekçesiyle ve bilinciyle kavranarak alışık tepki (refleks), alışkanlık haline gelmişse/getirilmişse ve hayata doğru güncelleniyorsa eğitimi tamamlanmış anlamına gelir.
Ör.Ellerimizi, yüzümüzü, ağzımızın içini ya da gerekli olduğu zamanda taharet yerlerimizi temiz su ve sabunla yıkayışı alışkanlık ya da alışık tepki haline getirmişsek doğru el yıkama eğitimi hedefine ulaşılmış ya da eğitilmiş sayılırız. Ancak peygamber ahlakıyla ilişkisel eğitim tamamlanmamıştır. Bunlara ilave olarak ellerimizi, yüzümüzü, ağzımızın içini ya da gerekli olduğu zamanda taharet yerlerimizi ifrat ve tefrit derecesin de yıkayışın kişiye ve çevresine; israfın, zararın ve haramın bilinci konusunda da eğitimimiz gereklidir. Yani ellerimizi fazla su ve sabunla yıkamak, gerekmediği halde aşırı su ile sık sık ellerimizi yıkamak, fazla su ile abdest almak, kirli su ile ellerimizi yıkamak ya da ellerimizi gerektiği koşullarda yıkamamanın sonuçları, zararları uygulamalı örneklerle öğrenip istendik alışık tepkilerimiz ya da alışkanlıklarımız gelişmişse öğrendiğimiz "ellerimizi, yüzümüzü, ağzımızın içini yıkayış" eylemleri eğitimi peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkisel hedefi tamamlanmış demektir. Bu "ellerimizi, yüzümüzü, ağzımızın içini yıkayış" eylemleri mantığının peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkisel aşamalarının; öğretim, öğrenim ve eğitimle sunulan her bilgi birimi için uygulanarak verilmelidir. Yani öğretim, öğrenim ve eğitimin her aşamasında sunulan her bilgi biriminin Rahmani (peygamber ahlaklı) uygulanışı ve tersi (insani/hüsranı, cahili, vahşi, hayvani, şeytani ... Vb) durumların sonuçları açık ve net bir şekilde bir ara da örnekleri ile uygulamalı öğrenciye verilmelidir. Ör. öğretim öğrenim ve eğitimle peygamber ahlaklı; doktor, yüklenici (müteahhit), inşaat mühendisi, mimar mühendislerin depreme dayanıklı; ev, bina, yapı hazırlayışı ile tam tersi ya da kapitalist ahlakı olanların hazırlayacakları ev, bina, yapıları günümüzdeki eğitim sistemlerinin ürünü meslektaşları insanlarla ilişkilendirip hayata güncelleyin. Peygamber ahlaklı ebeveynlerin çocuklarına gelecek hazırlayışı ile tam tersi kapitalist ahlakı olanların çocuklarına hazırlayacakları geleceği günümüzdeki eğitim sistemlerin ürünü insanlarla ilişkilendirip hayata güncelleyin. İnsanların; düşünsel, zihinsel, nesnel, sanal… Vb ürettiklerinin içindeki istenmeyen ya da enkazdan daha istendik ve peygamberi sonuçların alınışı için istendik kurallar ve uygulayışları tefekkür ederek ve geliştirerek hayata güncelleniş insanlık öğretim, öğrenim ve eğitiminin en önemli hedeflerinden bir olmalıdır. Ör. Tüm bildiklerinizi amaçlı bir işletim sistemi olarak eğitimle; Atilla'i, Cengiz Han'ca, Nemrutça, Firavun'ca, Çin'ce Luti'ce, Hudi'ce, Semut'ça, Şovenist'ce, Siyonist'ce… ya da Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) ahlaki işletim sistemi olarak siber robotlarınıza , siber eşlerinize, siber arkadaşlarınıza… çocuklarınıza ya da hükmünüzdekilere yükleyin. Sonuçları karşılaştırıp insanda peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakın vazgeçilmezleri konusunda bazı yargılara varın. Örneğin, yer küresi doğal ve yapay yaşam ortam simülasyonu içinde Siber eşlerinizi sanal ortamda seçip yeterince flört ederek istemlerinize ait döngülerin bilgisayar doküman kaydı bittikten sonra nesnel siber eşinizi sipariş verebilirsiniz. Aynı durumu; değer yargılarınıza uygun siber geyşalarınız, İslam'i ahlaklı Müslüman siber eşleriniz, siber ev hizmetçileriniz, siber bilginleriniz, siber iş arkadaşlarınız, siber danışmanlarınız için… Vb için sipariş verebilirsiniz. Siber bacaklar, kollar, kulaklar… Vb fiber karbon ya da hücrelerinizden klonlanmış yeni organlarınızı sipariş verebilirsiniz.

Önemli Not; Öğretim, öğrenim ve eğitimle sunulan her şey yukarıdaki 3 kategorideki (Rahmani, Şeytani ve Vahşi İnsani/Günümüz eğitimi veya diğer) mantıki çerçevesinde ki kurallara dayalı verilmesi insanlığın basireti açık geleceği için çok önemlidir.

Pekiştireç I;
-Ellerimizi hangi koşullar da neden, niçin, nasıl ve ne kadar su ile yıkamalıyız?
Sorusunun yanıtını gerekçeleriyle ve uygulamalarıyla çocuklara öğretirken öğretilen ve öğrenilen tüm uygulayışları zihinsel olarak tefekkür ediniz. Tefekkürünüzü yukarıdaki öğretim, öğrenim, öğrenme, eğitim ve eğitimin hedefiyle ilgili verilen disipline bilgilerle ilişkisel gruplandırınız.
Çocuk elini yıkayışı gerekçesiyle öğrendiği halde alışık tepki halini geliştirmemişse öğrenme tamamlanmış ama eğitim tamamlanmamış kabul edilmelidir.
Çocuk elini yıkaması gerektiğini gerekçeyle birlikte peygamberi bir ahlakla hayata uygulayıp güncellemeyi alışık tepki haline getirmişse eğitimin hedefine ulaşılmış sayılır.

Ders Çıkarış; Öğretim, öğrenim ve eğitimde en az öğretmek kadar öğrendiklerini İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi ahlakla uygulamanın önemi tartışmasızdır. Şu ana kadar bilimsel ve deneyimsel öğretilen ve üretilen: bilim, bilgi, teknoloji... Vb şeylerin; vahşi, yanlış, kasti ve kötüye kullanılışın ya da peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkisel yapılmayan öğretim öğrenim ve eğitimin sonucunu insanlık dünyası çok ağır bedelleri ödemeye gebedir. O zaman öğretim öğrenim ve eğitimle hedef kitleye kavratılan her şeyin hayata; Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru, meleği, kötü, yanlış, eksik, vahşi/doğal, şeytani, iblisi, doğal insani(hüsranı) ve cahili (çocuksu) kullanılışına veya uygulanışına karşı tepkilerin, sonuçların bir arada gerekçeleriyle uygulamalı verilmesi (öğretilmesi öğrenilmesi ve eğitilmesi gereklidir) gerekir. Bu nedenle, insanlığın 21.YY'DA;"VETO İMPARATOLUĞUNUN" Ürünü olan 19. ve 20. YY'LIN hiç bir şeyine teslim olmadan ve sorumluluğunu üstlenmeden/kabul etmeden önce 21.YY'DA; 19. ve 20. YY'LIN her şeyini gerekçeli kefenleyip kabrine defnetmeyi (ya da ola ki; bu iki asrın her şeyini gerekçeli kefenleyip 21. YY da kabre gömülüşü ve/veya nezarete alınışını müteakiben alternatif istendik (hayırlı) İbrahim'i insan ve kavimlerin yaradılışını Allah (C.C)'HUNDAN dileniş elzemdir.) her yıl kıyamete kadar belli zamanlarda anılıp unutulmamalıdır. İnsanlık yaratılalı beri hiç bu kadar; üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenine ve çevresine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve doğal gaz kaynaklarını yani üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenini eritip gaza çevirip ve insanların toplumsal ilişkilerini kötüye kullanarak; doğayı ve doğal koşulları (hava basılan dünya bedeni depremleri tetikler, fosil ürün gazı basılan dünya seması küresel ısınma, aşırı dengesiz ani yağışları ve selleri tetikler) insanlığın üzerine kışkırtacak ya da tahrik edecek kadar hoyratça ve bedbahtça kullanarak aşağılık cahil (çocuksu) ve/veya belki de kahpe durumuna düşmemiştir. Kaldı ki İnsanlık; 19. ve 20.YY'DA bitkiler kadar bile insanlık ömrünün (insan türünün) sonuna kadar bitmeyen güneş, dalga, rüzgâr, su, çekim… Vb enerji kaynaklarından yararlanmaya teknolojisini yönlendirmeme ya da geliştirmeme bedbahtlığında bulunmuştur. Belki de bu duruma bir daha düşmemek için gerekçesiyle "19. ve 20. YY'LIN ve Öncesi Benzeri Cehaleti ve/veya Vahşilikleri" başlığı altında kıyamete kadar bir ders verilmelidir.
-Kısaca;19. Ve 20. YY'IN teknolojisinin şeytani, cahili ve Doğal hayvani ahlaka dayalı kötüye kullanan bazı dünya devletleri; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emerek, eriterek; depremlere, küresel ısınmaya neden oluşunu I. II. ve III. Dünya savaşlarının cehaleti, teknolojik vahşeti ve bedbahtlığı örnekleriyle sonuçları kavratılmalı. Aynı teknolojiyle dünyanın enerji gereksinimini karşılamak için; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emmeden, I. II. Ve III. dünya savaşlarını yapmadan dünyanın enerji gereksinimi için var olan teknolojik çalışmaların ve güçlerin kıblesini; güneş, dalga, rüzgâr, su, hareket, biyo… Vb enerji kaynaklarına çevirmek yeterlidir. Bundaki amaç, kendini-çevresini doğru tanıyıp-doğru değerlendirip doğru konumlandırmak, insani sıfatlarını doğru, liyakatli ve dürüst kullanmaya haklı olarak inandırılmalıdır. Bu amaca yönelik bilimsel çalışmalar yapılmalı, dersler açılmalı ve ders kitapları yazılmalıdır.
-Nefsi cet, soy, ırk, kavim ya da insani kardeşliğinin savunucuları; cet kuyusundaki Nemrutları, Atilla'i, Cengiz Hanları, Karunları, Firavunları, Çinleri, Hitleri… Vb toplumsal ahlak virüsleri ve/veya peygamber ahlakı düşmanları, katilleri, canileri ve kahpeleri etkisiz ya da razı edemez. Akli olan peygamber kardeşliği bu tipleri hemen deşifre eden ve eleyen ilahi/peygamberi ve toplumsal kuralların oto kontrolündedir. Aslında insanlığın yaşamsal döngüleri, yönetim ve eğitim sistemleri Hz. Musa ve Hz. Harun gibi peygamber kardeşliğine dayalı lokomotif ve vagon çekiş omurgasına göre olmalı cet kardeşlikleri istenen özgün veya ortak vagonda yaşatılabilir/yaşayabilir. Peygamber kardeşliğinin lokomotifinin direksiyonunda her zaman peygamberi insan vardır. Hedefi ve sonuçları bellidir. Cet ve insan kardeşliği lokomotifinin direksiyonuna Habil ile Kabil misali bazen iyi insanlar bazen de cet kuyusundaki Nemrutlar, Atilla'i, Cengiz Hanlar, Firavunlar, Çinler, Hitler, Karunlar, Lutiler, Semudiler… Vb toplumsal ahlak virüsleri ve/veya peygamber ahlakı düşmanları ya da hastaları geçince insanlığın geleceği tehlikeye ve riske girer. Onun için cet kardeşliğinde hedef; evrimseldir, nefsidir, doğal ya da doğaldır, ender olarak peygamberidir. Hatta bu peygamber ahlakı düşmanlarının heykelleri her ülkeye dikilmeli yaptıkları; canilik, zülüm, içtikleri insan kanı, sapıklıkları, 19. Ve 20. YY'IN cehaletiyle birlikte taşlara kazınmalı, filmleri ve ahlak dersleri hazırlanmalı kıyamete kadar her yıl anılmak üzere “İnsanlığın Cehaleti, Sapkınlığı ve Zulmü” Başlığı altında zorunlu ders olarak lise 4. Sınıfta verilmelidir. Genellikle savaşlar; ilmen, fikren ve peygamberi ahlaken kazanıldıkları zaman hak edilmiş olurlar. Peygamberler; toprak kazanmak, devlet, millet, özgür olmak…Vb için değil; onurlu, liyakatli ve gerekli insani; eğitimsel, düşünsel, inançsal ve yaşamsal döngülerin; ilmi, fikri, vicdani, irfanı, imanı ve fiili nefsi müdafaa için savaşmışlardır.
-Bilerek ya da bilmeden düşünsel işletim sistemini; düz, çukur ve tümsek aynalar mantığıyla amacına uygun değerlendiren bir insanın amaçlı mantıki kurgusu gibi kendi hayat enerjisine (yaşam döngüsü enerjisine) yaratıkları, olguları, eylemleri, süreçleri… Vb aynalaştırarak ya da putlaştırarak (ilahlaştırarak) kafasına, nefsine, ceddine, zevklerine ve tiryakiliklerine uyumlu ya da köle direkt veya dolaylı ilah arayanlarla gerçekleri öğrenme pahasına tüm namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve şerefli sıkıntıları göze alıp Allah (C.C) ilahi/peygamberi kurallarına tam teslimiyeti denemekten veya yapısı (fıtratı) oranında kabullenmekten gocunmayan ve korkmayan iki insan arasındaki tercih farkları ve geçişkenliklerin (ikisi arasındaki tercih derece ve çeşitlerinin) tüm insan toplumundaki hemen tüm inançsal tercihleri kapsadığına dikkat ederek ya da farkındalığını kavrayıp hayata; bedensel, düşünsel ve deneyimsel; uygulayarak, konumlayarak ve konumlandırarak; insanların, cahili, kasti, nefsi, alimi ve ilahi/peygamberi mantık sistemlerine dayalı tüm tercihlerin 3 konumdaki disiplinini bir arada anlamaya çalışın.

Pekiştireç II;
Kavramı doğru bilmek, doğru algılamak ama uygulamasını yanlış yapmak ne demektir? Kavramları hayata doğru uygulayış ne demektir? Kavramları hayata yanlış uygulamanın zararları nelerdir? Örneğin vatanı, toprağı sevmek, hoşlanmak, önemine inanmakla, vatanına sadık olmayı ilişkilendirin. Örneğin bir köpeği yatak odasına kadar sevgi, saygı, ilgi, göstermekle bir insana aynı şeyi yapmanın farkındalığını kavrayın. -Evini, arabasını,… Vb eşyayı,
-Hayvanları, bitkileri, … Vb canlı gruplarını,
-Milleti, vatanı, toplumu… Vb insani gruplarını,… Vb
1-Sevmek,
2-Hoşlanmak
3-Önemine inanmak
4-Beğenmek, İlgi Duymak, Takdir Etmek, Merhamet etmek arasındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarının özgünlüklerini, farklarını ve farkındalıklarını liyakatli anlamaya, hayata uygulamaya çalışın. Örneğin; Allah, Sevgili habibim (sevgilim) dediği ve şerefine Kâinatı yarattığını söylediği HZ. Muhammed AS’IN (peygamberinin) geçmiş ve gelecekteki her şeyini kabullenip affetmiştir. Bu mantıktan hareketle sevmek kavramının en anlamlı, ulvi ve öğreticiliğini kusursuz ifade eder. Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyor, affediyor ve/veya hoş görülüyorsa sevgiden bahsedilebilir. Bu mükemmel örneğin mantık kurgusunu sevgi ve eğitimde tüm kavramların farkındalığını ya da kavram yanılgısının felaketini algıda değişmezlikle (herkeste aynı algıyı uyandırışla) ilişkisel anlayışa/anlamaya çalışın. Örneğin, Sadece Menfaate, Cinselliğe, Hoşlanmaya, Ailevi İstem ve İlişkilere, Beğenmeğe, Takdir Edişe, İlgi Duyuşa… Vb. birine dayalı bir evlilikle hepsini içeren “İnanç, Sevgi, Değer Yargısı Denkliği ve Hoşgörüyü Kabullenişe” dayalı evlilik arasındaki farkındalığı düşünerek “kavram yanılgısını” anlayışa ve genelleyişe çalışın. Bu mantığı zihnimizdeki bildiğiniz tüm kavramları neden tam-net bilip ve doğru uygulayışınızla, ilişkilendirin ya da güncelleyin. Evrim, Matbaa, Sevmek ve Hoşlanmak kavramları arasında kavram yanılgısı kadar evrim ve matbaa kavramlarının tanım farkındalığını dinde kavrayışta kavram yanılgısı olmuştur. Matbaa ve evrim dine aykırı değildir. Hatta hiç bir şey dine aykırı değildir. Helale ve dine aykırılığın kavram yanılgısını anlayışa/anlamaya çalışın. Yaşantımız, Kendimiz, Toplum, Mesleğimiz ve Çevremizle Kavramları doğru ve net; bilişin, konumlandırışın önemi ve farkındalığını bilmek önemlidir. Bunu tam tersi bilgisizlik ve eksik kavram bilgisinin yol açacağı kavram yanılgısının düşünce ve eylem yanılgısına neden olabileceğini anlayışa/anlamaya çalışın. Bu bilgiler ışığında kavram öğretiminin önemi ve kavram yanılgısının felaketini derslerde öğrencilerimize öğretmeliyiz. Öğretimde algıda değişmezlik (herkes tarafında aynı anlamı uyandırış kuralı) kuralıda önemlidir. Her kavram herkes aynı anlamı çıkartacak şekilde öğretilmelidir. Ya da farklı anlamları da varsa örneklerle verilmelidir.
-Farkındalıklarını kavradıktan sonra liyakatli eşleştirmeye çalışın
Ör. sevginin liyakati hangi yaratıkta, eşYa da, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
Ör. sevginin, hoşlanmanın, beğenmenin, ilgi duymanın ve merhametin liyakati hangi yaratıkta/larda, eşYa da/larda, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
-Yukarıdaki mantıktan hareketle toplumsal bazda kullanılan hemen çoğu kavramlar, kavramisimler, isimleri noktalama işaretleri, harfler, rakamlar ve semboller... Vb bilgilerin; akli gereksinim ürünü değil de, nefsi doğal gereksinimin evrimsel ürünü olarak vahşice (doğal) kullanılmaktadır.
Örneğin, Vatan, Millet, Bayrak, Toprak, Doğa, Ölülerin… Vb tapınmaya, sevgi ve şefkate değil sadakate, dua ve liyakatli davranışa gereksinimleri vardır.
Hayvanlara sevgi ve şefkat değil merhamet ve adalet yeterlidir. Sevgi kadar değerli vakit ve enerjisini insan ve akli yaratıklara sunumu daha liyakatlidir. Toprak, vatan, bayrak sevgi ve şefkat enerjisine tepkisizdirler. Sadakat yeterlidir. Toprak, vatan, bayrak, hayvan, doğaya, bitkilerle… Vb sevgi ve şefkat enerjisine liyakatiyle tepkisizdirler ya da liyakatsiz tepkilidir. Ayna görüntüsü mantığı ile verdiğimiz enerjiyi liyakatsiz ve teslimiyetçi bize yansıtarak bizi düşünsel yanıltırlar ancak ilahi/peygamberi ve insani enerji farklı ve liyakatli hayatidir. Putlara tapanların kendilerine yansıyan enerjisi de ayna görüntüsü teslimiyetçi mantığı ile olduğu için yanıltıcı inanç tiryakiliğini insanda yaratır/mıştır. Ola ki inanç, sevgi ve sevdaya (aşka) dayalı; doğal, vahşi, eşya ve akıllı olmayan yaratık kökenli alınan pozitif enerjiler insanın düşünsel enerji sistemini doğallığa ve vahşiliğe motive edici ya da güdücüdür. Bu durum kafasına, arzuladıklarına, menfaatlerine, nefsine, ceddine, milletine ve tiryakiliklerine uyumlu ilah ve inanç arayanlar ya da gerçek inançlarını bu formatta/kılıkta/şekilde görmek-anlamak-yorumlamak-uygulamak isteyenlerle tam tersine gerçeği öğrenme pahasına hakkıyla sıkıntı ve güçlükleri göze alan insanlar arasındaki farkındalık ve farktır. Batıdaki insanların bilmeden ya da evlerin de, bahçelerinde zevk için besledikleri; bitki, hayvan ya da tarihi süs eşyalarının maliyetini aç ve yoksul insanlar için kullanışını düşünün. Ör. zevk için evde beslenen köpeklerle bir çoban köpeğinin işlevleri ve gördükleri ilgi arasındaki ilişkinin farkındalığını ve liyakatini bir arada düşünüp değerlendirin. Batıdaki öğretim, öğrenim ve eğitim esnasında; evde süs için beslenen canlı yaratıklar, evde zevk için bulundurulan pahalı süs ve tarihi eserlerin yüksek maliyetleri yerine güvenilir kurumlarca tanıştıkları; Afrika, Bangladeş, Hindistan… Vb yerlerde internet üzerinde görüşebilecekler gerçek yoksul kardeş bir aile edinip yardım etmenin daha insani olabileceğinin daha doğru olduğu telkin edilirse her halde sonuç bu günkünden farklı olurdu.
-Ola ki yanlış, doğal, doğal ve/veya eksik; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu insanlarda ki;; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, iradenizi kontrol edenleri istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız. Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş, şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Genellikle âlimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Atillams'i, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin, milliyetçilerinin, yenilikçilerinin, cahillerinin… Vb dozunda gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgili +liyakatli kişiliklerin; yönetimlerde, eğitimde, sağlıkta ve yargıda sürekli bulunuşunu tam ve net teminat altına alan/garantileyen; seçim sistemleri, yönetim sistemleri, rejimler ve demokrasileri sağlayıştır.

Öğretim, Öğrenim, Eğitim ve Eğitimin Hedefi Nedir? Aralarında Nasıl Bir İlişki Vardır?
1
-Öğretim kavramı öğretmekten gelir ve genellikle planlı ve programlı öğretim kast edilir.
-Öğretim, öğrenim ve eğitimin maksatlı bir ön basamağıdır.
-Öğretimsiz öğrenim ve eğitim; ya plansız, ya fıtratı ya doğal ya da saldım bayıra çevre-doğa kayıra eğitimidir.
-Öğretim ve öğrenim birlikte; eğitimin gerçekleşmesi ve eğitimin hedeflerine ulaşılması için mutlak gerekli iki ön basamaktır.

-Öğrenmenin gerçekleşmesi için yapılan her şeye öğretim denir.
-Öğretim öğrenmenin gerçekleşmesiyle tamamlanır.
2-Öğrenim/Öğreniş(Öğrenme);bir şeyi öğretirken/öğretilirken öğrenen kitlenin öğrendiklerini hayata uygulayabilir ve güncelleyebilir durumunda öğrenmiş ise öğrenme gerçekleşmiş demektir.
-Öğretimle, fıtraten bilinen veya herhangi bir şekilde öğrenilen-edinilen-kazanılan bilgilerin hayata kalıcı uygulanışlarının ve davranışların ürünü sonuçları öğrenmedir.
3-Eğitim ise öğrenilenlerin yaşantıya uygulanabilir alışkanlık ve alışık tepki (refleks) davranışları haline getirilmesiyle amacına ulaşmış olur.
-Eğitimin gerçekleşmesi için mutlaka aktarılması veya bilinmesi istenen bilginin; ya önceden bilinmesi, ya genlerinde kayıtlı olması yani yapısal bilmek(fıtraten bilmek) veya mutlaka öğretimle bilginin eğitilmek istenene aktarılması zorunludur.

4-Genel anlamda eğitimin hedefi; yaratığa kazandırılmak istenen davranışları gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir.
-Eğitimin Hedefi: İnsanlarda; adil, dürüst, namuslu, itidalli, yardımsever, paylaşımcı ve vicdanlı olmayı alışkanlık (alışık tepki-refleks) haline getirmektir. Diğer bir deyişle eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun hayata uygulanışıdır. İnsanlık çocuklarına, gençlerine ve yetişkinlerine peygamber ahlakının önemini, kurallarını, kendini ve doğayı tanıma bilgilerini vaktinde hayatın her aşamasıyla ilişkisel örneklerle vermelidir. Allah (C.C) rızası için bir yolda iseniz her şey ilişkisel ve uyumludur( rastgele ve tesadüfi değildir). Bunun tam tersinde ise sanki her şey tesadüfi ve rastgele konum ve algı içindedir.
-Aksi durumda gelişen çocuğun, gencin ve yetişkinin; beyni ve zihni rastgele çevreden abur cubur algıladığı bilgilerle doluşarak; Tarzan'ca-vahşice eğitilmiş doğal-doğal insan olurlar ki 19., 20. ve 21. Yüzyılın ilkel ve vahşi/doğal insanının teknolojisi ve çevre sorunları; deccalı ve doğal öğretim, öğrenim ve eğitimin ürünüdür. Eğitimde ilk hedef; Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) ahlak çerçevesinde her fert ve topluma her zaman fıtratı oranında doğru ve akıllı konum ve/veya adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmektir. Demirkuş 2012 Sanki her yaratık geçmişten geleceğe yaratıksal çözmece çetelesinin özgün bir çözmece parçası ve özgün bir kör noktaya sahiptir. Önemli olan hedef eğitimle hepsine her şeyi değil; fıtratı, güvenirliği, yapabilirliği ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı oranında bilmesi ve yapması gerekenleri verişin ölçüsünün farkındalığını kavrayış ve uygulayışı hayata güncelleyiştir. Mantıksal, düşünsel, zihinsel ve bedensel; inanç, iman, irfan, medeni …Vb liyakat bütünlük sahibi oluşla bunlardan sadece bir veya birkaçına eksik sahibi oluşu arasındaki insanların farklılığının farkındalığını anlayışa/anlamaya çalışın. Günümüz insanların ve politikacıların tümünün ahlaken ve bilmen otistik eğitilişin sonuçlarıyla ilişkilendirin. Herkes her şeyi bilseydi ya da herkes herkesin niyet ve yaydığı enerji çeşidini doğru okusaydı ne olurdu? Sorusunun yanıtı düşündürücü olmalıdır? Eğitimde kime ne kadar şey öğretmeliyiz sorusunun yanıtı eğitimin hedefini sınırlar. Kuran'ın çerçevesi ve çetelesi içinde bilimin konumu ve yerini eğitimde doğru yeşertiş gereklidir. İslam'iyet'teki bir amaçta ifrat, tefrit ve zındıklıklardan uzak ve/veya bunlara diyet/kontrollü olarak insanların/insanlığın düşünsel toplumsal olarak; birbirine ve çevreye icabetlerinin peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak çerçevesinde oluşuna yönelik öğretim, öğrenim, eğitim ve uygulayışı hayata gerçekleştiriştir. Demirkuş 2011


Pekiştireç I ;
1-Öğretim; DNA zincirinin birinci ipliğinin yaşayabilen dizinini biyolojik yapı taşlarından üretmek,
2-Öğrenim; DNA zincirinin birinci ipliğini tamamlayıcı uygun ikinci ipliğinin yaşayabilen dizinini biyolojik yapı taşlarından üretmek,
-Birbirini tamamlayan bu iki ipliksi zincirin fermuarlarının karşılıklı gelip tamamlanması yani kapanmasıyla öğretim ve öğrenim tamamlanır/tamamlanmış olur.
3-Eğitim; tamamlanan iki zincirin uygun koşullarda kendilerini klonlamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeye başlamasıyla/başarmasıyla yaratığın vahşi/doğal olan eğitimi tamamlanır.
4-Eğitimin Hedefi: İnsanlarda; adil, dürüst, namuslu, itidalli, yardımsever, paylaşımcı ve vicdanlı olmayı alışkanlık (alışık tepki-refleks) haline getirmektir. Diğer bir deyişle eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun hayata uygulanışıdır. Çocuklar da (öğrencide/öğrenicide) bu biyolojik DNA zincir fermuarının gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir.

Pekiştireç II;
1-Öğretim; pantolon fermuar zincirinin dişli birinci kanadının/parçasının üretimidir,
2-Öğrenim; pantolon fermuar zincirinin dişli tamamlayıcı ikinci ya da diğer kanadının/parçasının üretimidir,
-Birbirini tamamlayan bu iki parça fermuar zinciri dişlerinin karşılıklı gelip tamamlanması yani kapanmasıyla öğretim ve öğrenim tamamlanır/tamamlanmış olur.
3-Eğitim; öğrencinin/öğrenicinin fermuarı açıp kapamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeye başlamasıyla/başarmasıyla tamamlanır.
4-Eğitimin Hedefi: İnsanlarda; adil, dürüst, namuslu, itidalli, yardımsever, paylaşımcı ve vicdanlı olmayı alışkanlık (alışık tepki-refleks) haline getirmektir. Diğer bir deyişle eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun hayata uygulanışıdır. Çocukların (öğrencinin/öğrenicinin); pantolon fermuarının gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlar için kullanışın ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir. Dünyada Yürürlükteki Eğitim Sisteminin/lerinin Durumu Konumu ve Liyakati; Var olan eğitim sisteminde İslam'iyetin geçerli ve gerçek; inançsal, kültürel, kavimsel… Vb hemen hiçbir değer yargısı dikkate alınmadan ya da sadece Bâtının deneyimlere dayalı doğal değer yargılarına, dünyevi yönetimsel ve bilimsel değer yargılarına dayalı eğitim sistemleridir. Bu eğitim sisteminde; insanların tüm düşünsel, zihinsel, nesnel, sanal, dijital, kültürel, inançsal … Vb istendik, gerçek değer yargıları ve doğa, doğa ötesine ait bildikleri bilimim Doğal değer yargılarına kodlayarak, zipleyerek ve asimile ettirilerek insanlığı yaşamsal olarak nesnel doğanın ve düşünsel olarak bilimin kefeni içerisine asimile ettirmektedir. Diğer bir deyişle insanlığın bilimi ve doğayı aşan düşünsel ve zihinsel değer yargılarını bilimin, demokrasinin, doğanın ölümlü ve sonlu kefeni içine kodlayarak, zipleyerek, özümseyerek ve körelterek insanlığı zihnen nesnel ve bilimsel doğanın hapishanesi içine sıkıştırmaktadır. 19. ve 20. YY Eğitim sisteminde her bilim uzamanı (bilim insanı?) bilimin bir parçası olarak otistikleştirilmiştir. Adeta bilimin her parçasına bir bilim insanının her şeyi otistik ve özel bir parça olarak kodlanarak yerleştirilip ya da yetiştirilip ölümlü bilimin bedenine kişilik kazandırılarak bilim ilahlaştırılmaya çalışılmaktadır. Doğrusu bilim ve tüm kâinatlar gelişmiş insanın kalbini aşamaz. Bilim her insanın bir parçası olacağına her bir bilim uzamanı (bilim insanı?) bilimin bir parçası olarak bilimin bedenine malzeme oluyor. Çözümü de kapitalistler ekonomik sorunlar hallolunca yani insanlığı zenginleştirip besili hayvan gibi besleyerek insanlık sorunlarının halledeceğine bizleri inandırmıştır. Hâlbuki deneyimler göstermiştir ki; ekonomik koşulları çok iyi olduğu halde, aşırı beslenişten kudurup zihinsel doyumsuzluktan bunalıma giren zenginlerin yanında zihnen ve düşünsel olarak rahat, hür olmayan insanlar bu zihinsel- düşünsel sıkışıklıktan, sıkıntıdan sokaklara hürriyet diye dökülüp sorunlar yaratmaktadırlar. Bu nedenledir ki var olan eğitim sisteminin tüm değer yargılarının bilimsel kefeni; dünyevi doğal dinler ve vaadi dolmuş ya da Allah (C.C) tarafında icabet görmeyen semavi dinlerin kefeni ile birebir örtüşmektedir. Ancak tüm doğayı, yaratıkların geleceğini ve geçmişini kuşatarak haşır olacağı son durumu bildiren İslam'iyete aynı ceketi giydirmek insafsızlık belki de insanlık için bedbahtlık olur. Çünkü tüm ölümlü, sonlu yaratıkları ve her şeyi kuşatan İslam, ezeliyet ve ebediyetten gelen hayatın geçici dünyeviliğini, her şeyini kuşatmış ve yine ebediyete yaratıkların nasıl göç edeceğini bildirmiştir. Gün geçtikçe bilim bunu kanıtlamaktadır. Sonuç olarak; bilim ve doğa Müslüman'ların kalbi ve zihni içindeki yitiği olarak keşif edilip İslam'i değer yargılarıyla ilişkisel öğrenilmesi ve bilinmesine yönelik eğitim yapılması daha liyakatlidir. Zaten İslam'iyetin dışında hiçbir din bu kapsamların kefenlerini kuşatamamış ve/veya kuşatamaz Ya da bu alt yapı envanter ve dokümana başka hiçbir din ve bilim sahip değildir. Kısaca tüm yaratıkları, doğayı ve bilimin kefenlerini kuşatarak ilişkisel eğitim verilebilecek yegâne din İslam'dır. Gerçek Eğitim sisteminin amacı; dürüst yaşamanın alternatif tüm çürük ve doğal yaşantılara tercihinin ispatını göstermektir. İnsan gen havuzundaki Rahmani-İnsancıl genlerin hayvani ve şeytani genlere baskınlığını ve kontrolünü kesinleştiren eğitim, yönetim ve yaşam sistemlerine gereksinim vardır. Zenginin fakire sadaka, bilenin bilmeyene bilgi, güçlünün güçsüze himaye, iman edenin imansıza dua ikram ediş borcu vardır.


Değer yargısı nedir? Kaç çeşit değer yargısı vardı? Niçin öğretim, öğrenim ve eğitimi değer yargılarıyla ilişkilendirerek sunmamız gerekir?
Canlı yaratıklarda en az değişen veya hiç değişmeyen yargılara değer yargısı denir. Fert, Toplum, Devlet, Kavim… Vb insani oluşumların: yapısal, düşünsel, zihinsel ve mantıksal olarak değişmez veya en az değişen; özgün (*), istendik/kabullendikleri (+), istenmedik/ret ettikleri (-), nötr/tarafsız/yansız/dengedeki/dokunamadıkları (0), geçişken/ değişik karar verdikleri (+,-), değiştirmeye gücünün yetmediği, iradesiyle hükmedemediği /aşılmaz/ aşamadıkları (!), öğrenemediği/anlayamadığı/bilinmeyen/ bilinmez (?)… maddi, manevi, düşünsel, davranışsal, eylemsel, kültürel... genellikle az değişen ya da değişmez dogmalar ve yargılarıdır. Değer yargıları düşünsel ve mantıksal bilinç mimarisinin/tasarımının ya da dizaynın değişmez ve/veya en az değişen yapı taşları ya da yapısal (fıtrati) değerleridir. Değer yargıları, bir sistemin/lerin, yaratığın/yaratıkların geri dönüşümsüz geri değiştirilemez veya zor değiştirilebilir yapı taşları, iskeleti (filtresi/süzgeci) ve nirengi noktaları durumunda olup onun özgünlüğünü belirleyici tercihleri yönlendirici yargılardır. Her değer yargısı dosdoğru değildir ancak en az değişen ve en doğru değer yargıları; İslam dini farzları, ayetleri, sünnetleri, doğal kanunlar, yapay kanunlar ve gerçeklerdir. Her zaman Atasal değer yargıları vecizeler tartışmaya götürebilir bunlara çok yönlü ayar yapılmalıdır. Hadislere ve ayetlere göre var olan sisteme değer yargılarına ayar çekilmelidir. Bilimin değer yargıları yapay ve doğal kanunlardır. Kanunlar üzerinden geçmişten geleceğe yürüyebiliriz.
Kaç Çeşit Değer Yargısı Vardır? Değer yargılarının farklı amaçlı ve köklü bir kategorize edilişe gereksinimi vardır. Buradaki sınıflandırış henüz emekleyiş aşamasındadır.

Bilimsel Değer Yargıları;Bilimsel değer yargıları, Bilimsel Kurallara ve Bilimsel Mantık Filtresi/Süzgeci Anlamına Gelir. Bilimsel Değer Yargıları bilimsel çalışma ile bilimsel olmayan çalışma arasında ki farkı belirler. Bilimsel bilginin; kaynağı, konumu, tarihi, yeri ve kırmızı çizgileri (radikal tanımı) olmazsa bilimsel değeri şüphe götürür. Bilim ve bilimselliğin kurallarına ve yöntemlerine mutlak itaatin gerekliliğini kabulleniştir. Örneğin, Bilgi, Teknoloji Üretişin Bilimin Kurallarına ya da farzlarına dayalı üretiştir.

İnançsal Değer Yargıları; İnançsal değer yargıları , İnançsal Kurallara ve İnançsal Mantık Filtresi/Süzgeci Anlamına Gelir. İnancın farz ve/veya sünnetlerine değişmez mutlak itaati gerekliliği kabulleniştir. Örneğin, İslam'iyetin Farzlarına Dayalı İbadet Ediş.

Yapısal (Fıtrat) Değer Yargıları; Yapısal değer yargıları, Yapısal Kurallara ve Yapısal Mantık Filtresi/Süzgeci Anlamına Gelir. Yaratığın yaradılışı, eğitimi veya herhangi bir nedenle aşamadığı geri dönüşümsüz yapısal (fıtratı)... Vb değer yargılarıdır. Örneğin, İnsani Değer Yargıları, canlı yaratığın genlerinden ya da irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez sahip olduğu ve değiştiremediği istendik, istenmedik her şeyden kaynaklanan; doğal değer yargıları, hayvani değer yargıları, insani ve/veya peygamberi değer yargıları. Örneğin, Ebucehil gibi fıtratı ve eğitim cahillerin değişmezliğe olan radikal bağlılıkları. Onlara göre her şey onların bildiği doğrulara endekslidir. Peygambere cahillerden (değişmez-bilmezlerden) uzak durulması önerilmiştir. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş RA'D (13) 11. ayet.

Kültürel Değer Yargıları;Kültürel değer yargıları , Kültürel Kurallara ve Kültürel Mantık Filtresi/Süzgeci Anlamına Gelir. Yaşadığı toplum ve çevresinden yaratığın aldığı eğitim, işittikleri, gördükleri, alışkanlıkları, anadilleri, örfleri, adetleri, zevkleri... Vb ilgili; yararlı, zararlı ya da yararsız kültürel... Vb değer yargılarıdır.

Kişisel, Özgün ve Özel Değer Yargıları; Kişisel, Özgün ve Özel değer yargıları, Kişisel, Özgün ve Özel Kurallara ve Kişisel, Özgün ve Özel Mantık Filtresi/Süzgeci Anlamına Gelir. Yaratığın bazı şeyleri tüm yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları örgüsünün süzgecinden geçirip kendine özgü değişmez prensipler ve değer yargıları geliştirmesidir ya da bu değer yargıları genlerinde/fıtratında vardır. Ör, istenmedik ifrat ve tefrit değer yargıları: özgün bazı değer yargıları yani değişmez ve az değişen; aşırı ifrat, tefrit, tiryakilikler ve tutkular derecesindeki; kıskançlık, kin, nefret, haset, kibir, ucup/gurur, cimrilik, bönlük, müsriflik, egoistlik, kaprisler, saplantılar, münafıklık (çok yüzlülük), siyonizm, şovenizm, siyoşovenizm, sigara içmek, içki içme alışkanlığı … Vb dir.

Diğer Değer Yargıları; Diğer değer yargıları , Diğer Kurallara ve Diğer Mantık Filtresi/Süzgeci Anlamına Gelir.Yukarıdaki kategorilerin dışındaki diğer değer yargılarıdır. Örneğin, İnsani Değer Yargıları, canlı yaratığın genlerinden ya da irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez sahip olduğu ve değiştiremediği istendik, istenmedik her şeyden kaynaklanan; doğal değer yargıları, hayvani değer yargıları, insani ve/veya peygamberi değer yargıları. Ör. fert toplum, kavim, insanlık bazında aşılamayan ya da iç dünyasında çözümsel olarak liyakatli bir yere oturtulmadığı için aşılamayan bazı davranışlar (yavşak davranışlar, sakız çiğneyene derste tahammül edemeyiş), görüntüler (ör tiksindirici görüntüler), bilime liyakatsiz tepki (evrim bilimine liyakatsiz tepki), tabular (ör, böcek yiyen hayvani adama ya da çıplak dolaşmak isteyen hayvani dervişlere liyakatsiz tepki), bedensel hareketler (göbek atan erkeklere liyakatsiz tepki), liyakatsiz tepkiler (ör, cahil yalancılara, cahil köktencilere, cahil yenilikçilere...Vb aşırı tepki), sesleri kapris etmek (Ör, ağız şapırdatana liyakatsiz tepki) … Vb aşılmazlar birer özgün ya da bazı kültürler için aşılmaz veya değiştirilmesi zor değer yargılarıdır. Örneğin, İnsani Değer Yargıları, canlı yaratığın genlerinden ya da irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez sahip olduğu ve değiştiremediği istendik, istenmedik her şeyden kaynaklanan; doğal değer yargıları, hayvani değer yargıları, insani ve/veya peygamberi değer yargıları. Örneğin,Ebucehil Çözüm; Bu değer yargıların inançsal, toplumsal ve bilimsel eğitimler açısında gerekçeleriyle öğrenicilerin zihinsel dünyasına doğru dozda aşı yapılarak liyakatli tepkiler geliştirilmelidir. Örneğin, evrim teorisinin evrim bilimini bağlayıcı olmadığını yani evrim biliminin gerekliliğini gerekçesiyle anlatırken, evrim teorisine isteyen katılmayabilir. Evrimi kabullenişin dinsizlik olmadığını vurgulayış için, insanların bazıları hayvanlardan evrimleşse bile hayvanları da Allah (C.C) yaratmıştır. Çıplak dolaşma hastalığını ya da tiryakiliklerini hayvanların çıplaklığıyla ilişkilendirmek. Böcek yiyen kişinin tüm böcek yiyenlerle ilişkisel düşünmek… Vb pratik zihinsel çözümler gerekçeleri ve kanıtlarıyla verilerek öğrenicinin zihinsel bağışıklık sistemi liyakatli güçlendirilmelidir.

Dünyadan Dinin Metriksine (Kefenine) Ve Dinin Metriksinden (Kefeninden) Dünyaya Geçiş
İSLAM;Sözlükte “kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak; teslim etmek, vermek; barış yapmak” anlamlarındaki silm (selm) kökünden türemiştir.Hazreti Muhammet AS'IN yaydığı ve Kuran’da kuralları bulunan din. Kurandaki tüm bilgilerin bazıları kodlanmış ve ziplenmiş gibidir. Kâinatın zerre nurdan çözülüşü ve / veya unzipleniş mantığı her geçen aşırı koşullara Kuran-ı kerimin doğru yorumlarla unziplenilşiyle paralel homolog ve analogluk vardır. Kökendeş ve kökendeş olmayan benzerlikler vardır. Ola ki Kâinattaki tüm yaratıklarla ilgili bilgiler Kuran-I Kerimde çok cüzi bir yer kaplamaktadır.
İslam Dini tüm ilahi ve yaratıksal ilmi bilgilerin ziplendiği (Kodlandığı) kurallar bütünü gibi gözükmektedir. Ola ki bu asır önemli olan tüm inançsal , beşeri, felsefi, bilimsel , yaşamsal, yaratıksal....Vb tüm bilgilerin Kuranı Kerim İçindeki konumlarını doğru ve liyakatli bir şekilde ilişkisel unziplenişidir ya da kodlarının doğru ve liyakatli çözümlenişi önemlidir. Bu unzipleniş ya da kodların çözümlenişinin Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Daki Değişmezlerle, Bilimselliğin, Felsefenin ve Diğer Alanlardaki (Örneğin, diğer geçici ilahi dinlerdeki değişmezleri) Değişmezler Arasında Doğru İlişkisel Değişmezlerin İstendik Omurgasının Otaya Çıkarılışı Çok Büyük Önem Taşır. Bu doğru eşleştiriş omurgası doğru bir şekilde bittikten sonra unzipleniş ve/veya kodların çözümlerine geçilmelidir. Değişmek istemeyenleri Allah (C.C) değiştirmez (Rad, 13/11). Ola ki değişen koşullarca değişime zorlanarak yönlendirilir.


Bunu Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz.
1-Orada bir  uzay ve içinde bir dünya var. Üzerinde de insanlar, devletler  ve kavimler  yaşar.
-Bu kâinatta çok şey ya geçici, ya sihir ya illüzyon ya da yalan olup enerji ve tüm yaratıklar kalıcı değil enerji yaşamak için mutlaka hal değişmeye mecbur ve meyillidir.
Bilimsel olarak ta
A-Enerji ilk ilimdeki haline yaradılış önceki haline dönmeye meyillidir.
B-Kâinatta ki kütle çekimi ve özgün çekimleriyle enerji kâinatın iskeletinin tutkalı yani kâinat bedeninde bütünlük oluşturur .
C-Kâinat hala genişleyerek kontrollü büyüyerek potansiyel enerjini ilk yaradılış öncesini tersine bir genişlemektedir.
D-Tümleşik boyut zaman-mekân , eylem, hayat, yaratık ve diğer boyutlar.
E-Kâinattaki 3 dengelenen kuvvetin boyutu (genişleme/gelecek boyutu, kütle/hayatta kalış-bedensel ve ilk haline dönme eğilimi/ilme iniş boyutu) dışındaki diğer kural ve sıra dışı kuvvetler.
2-Yerküresi ve uzay olanakları var.
-Sizden istenen;liyakatli çalışarak bereketli hududlar içinde bu olanaklardan yararlanarak ortaya çıkan pastalardan; fert veya toplumların adil ve liyakatli yararlanma sistemini geliştirmenizdir.
-Kısaca orada besinler- pasta/lar veya olumlu olanaklar var. Herkesin(her ferdin ve ailenin!!) gereksinimleri, fıtratı... Vb oranında liyakati nemalanması gerekir!!
-Pastayı doğal koşulların bereketli hudutları içinde, her ferdin, ailenin … Vb insan unsurunun gereksinimleri, fıtratı, yetenekleri, zekâsı, akli… Vb öğrenmek için sınavlar düşünün-düzenleyin insanları ve çevreyi doğru tanıyın.Her kesi akıllı oluşları, yapabilecekleri, yetenekleri, zekâsı … Vb şeklinde gruplayın ancak fert ve aile bazında herkesi mutlak ve liyakatli gereksinimleri oranında; pastanın üretimine, bereketlendirilmesine ve tüketimine liyakatli konumlandırmaya çalışın.
-Bu paylaşımda hayvanlarda reKâbeti farz olarak, insanlarda diyet ve kısıtlı düşünün.
-İnsanlarda da  zarureti farz olarak, düşünün,
-Mecliste yönetime bedava, hobi olarak çalışmaya talip; akıllı+yetenekli+ zeki ve peygamber ahlaklı insanları düşünün,
-Meslek eğitiminde yeterlik sınavlarını düşünün,  
-Çeşitliliği ve zayıflarını yaşatmanın zaruret(rahmani-insani birliktelik) yemini ve bilincinde paylaşımcı peygamber ahlaklı toplumları eğitimle yetiştirmeyi düşünün,
-Sınavla;peygamber ahlaklı+ hem en yetenekli + en zeki olma özelliklerini taşıyan fertleri tepeye-yönetime getirirken ya da en üstün peygamber ahlaklı, bilgili ve yeteneklisi olunca bu tip insanların tiryakiliği para-Karunizm (kapitalizm) değil toplumu razı etmekten huzur duymak ve zevk almaksa ya da hümanizm olacağı için  yönetime cüzi bir paraya razı edebileceğinizi düşünün.
-En tepedekilerin veya yönetimdekilerin özellikleri sırasıyla;en peygamber ahlaklı, en bilgili, en zeki, en yetenekli... Vb olduğunu düşünün.1, 2, 3, 4, 5 Öğrenci Yanıtları

Mucitler, Büyük Sanatçılar, dâhiler ve Peygamberlerin Bilinç Sistemi Neyin ve Kimin Eseridir? -Fert, toplum, kavim ve devletin ya da insanların parayı aşan, paradan daha değerli ya da parasız değer yargıları yoksa parayı veren düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu mantıktan ya da çıkarsayıştan hareketle ; fert, topluma, kavime ve devlete ya da insanlara;öğretim, öğrenim ve eğitimle; bilimi-doğayı aşan, bilim , doğadan, tüm yaratıklardan, ilimden ve bilimden daha değerli ya da onları aşan düşünsel gerçek-hakiki değer yargıları öğretilmemişse, verilmemişse ya da yoksa doğal hayata ve bilime hâkim olanlar onların her türlü düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu iki çıkarsayıştan hareketle; öğretim, öğrenim ve eğitimde mutlaka insanların bilimi, doğayı ve ötesini aşan; gerçek-hakiki ölümsüz iman-i düşünsel değer yargıları geliştirilirse insanlar kalp ve zihinleriyle doğayı, kâinatları, bilimi/leri kuşatarak daha ulvi- yüce düşünebilirler. Değilse doğa ve bilimin hapishanesi, kefeni içinde kul ve köle olarak yaşayışa mecbur olurlar. Bir insanın değer yargılarını ne kuşatıyorsa o insanın onu aşma olasılığı zayıftır. Örneğin bir bilim insanın tüm değer yargıları bilimi aşamıyorsa ya da bir insanın değer yargıları bilimin kefenini aşamıyorsa her şeyi ile bilimin düşünsel hapishanesi içinde bir fert olmayı aşamaz. Bilimi doğa ötesiyle ilişkilendiremez ve bu doğaldır doğa ötesiyle ilgili ölümsüz ve/veya gerçek değer yargılarından mahrumdurlar. Örneğin, peygamberlerin Atasal ve doğal değer yargılarının yerini Allah (C.C) İlahi Hidayetle Kuran'ın değer yargılarıyla ilişkisellik belirler. Buna ilahi/peygamberi değer yargısı denir. Ancak Darwin'in değişim ile ilgili değer yargılarını, Einstein fizik ile ilgili değer yargılarını, büyük ressamların değer yargılarının iskeletini doğal hidayet ve doğal sistemi zihin ve genlerini işgal ederek belirler. İnsanlar düşünsel ve bedensel olarak doğa tarafından işgal edildiğinin farkındalığında değildir. Yani Einstein ve Darwin sistemin bir ürünüdür, peygamber ise ilahi/peygamberi hidayet gücünün bir sonucudur. O zaman doğanın işgal edişine karşı bilinçli eğitim ile önlem alınmalıdır. Hatta televizyon dizileri bile insanları işgal etmektedir. Bunun önüne bilinçli eğitimle geçilmelidir. Kısaca; insanların değer yargılarının iletişim sistemi ya ilahi/peygamberi ya da doğal hidayet ile şekillenir. Örneğin. Gautama Buddha, M.Ö. 563-483 doğal ahlak sofisiydi, Charles Robert Darwin (12 Şubat 1809 – 19 Nisan 1882) otistik doğa ve bilim sofisiydi, hatta birçok saha ve alandaki;19. ve 20. Yüzyılın bilim insanları; belli saha ve alanların otistik-özelleşmiş bilim sofisi ve/veya dehası, kaşifi, mucidi olmayı, siyaset ve demokrasi sisteminin siyasetçileri ve kapitalistleri, komünistleri… Vb tarafından güdülmeyi aşamamışlardır. Yani bilimle siyaset ve yönetim sistemlerinin demokrasi sofilerini (ermişlerini) aşamamış bilim sofileridirler. Hatta belki de siyasi demokrasi ermişleri (sofileri) tarafından dine karşı kullanılmaktadırlar. Yani siyasi ermişler (sofiler) bilimselliğin kefenini aşarak bilim ve dinin uyuşmazlığında bilim sofilerini (ermişlerini) kullanmaktadır. Yani bu otistik bilim sofileri kendi alanların kabuğunu kırıp diğer bilim alanlarıyla ilişkisel düşünerek bilim ortak paydasının havuzuna erişememişlerdir. Bu ortak payda ilişkisel diri bilgiye ve doğa ötesi gerçek değer yargılarına sahip olmadığı için; bilimde vardıkları sonuçları, yargıları ve edindikleri özgün bilimlerini doğa ötesiyle ilişkilendirmemişlerdir. Bu nedenledir ki liyakatsiz; öğretim, öğrenim ve eğitimle insanların tüm değer yargılarını bilimin metriksi içine doğrayıp paketleyip ya da otistikleştirip yerleştirmek insanların hür düşünce de zihinsel ve düşünsel âlemde tefekkür ediş yetenek ve güdülerini köreltir. Eğimdeki otizmi engelleyici olarak Bilim,Teknoloji Mühendislik, Matematik ve Din ilişkisinin bütünlük eğitimi / STEM-R (Science, Technology, Engineering, Mathematics and Religion Education, )geliştiriliyor. İnsan herhangi bir şeye bu 5 ve/veya daha fazla pencereden bir anda ilişkisel, farklı ya da tek tek bakabiliş yeteneğini geliştiren eğitimle kazandığı ve kazanacağı şeyler önemlidir. Kısaca matematiğin ilişkisel havuzunda bilim aracını kullanarak mühendislik icrasıyla teknolojileri üretim ve hayata uygulayışta inançsal değerlerle Dinle) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaki boyutlarla gerekçeli olarak ilişkilendiriş önemidir. http://www.nationalstemcentre.org.uk/what-we-offer/our-objectives Bu nedenledir ki insanların liyakatli ve bilimi, kâinatları aşan İslam'i inançsal değer yargılarını da liyakatsiz öğretim öğrenim ve eğitimle budayıp, doğrayıp zihinsel ve düşünsel tüm mimarisini bilimin içine sıkıştırmaya ve tıkıştırmaya çalışmak çok büyük bir talihsizlik ve bedbahtlıktır. Hâlbuki tam tersine bilimin her şeyini liyakatli inanç değerlerinin içine ilişkisel dizayn ediş daha liyakatlidir. Fert ve toplumların; doğayı, tüm yaratıkları, tüm düşünsellikleri aşan liyakatli değer yargıları(İslam'i inançsal) varsa o insan tüm yaratıklara tapınmaktan uzak ve onları liyakatli kavrayış düşünce sistemleriyle sağlıklı gelişmiş insanlar olarak yaşayabilirler. Örneğin, eş seçiminde, toplumsal ilişkilerde, eğitimde, siyasette… Vb alanlardaki faaliyette hedeflenen sosyal ilişkilerin uzun ömürlü ve sağlıklı olması için; hedef ya da ilişkisel olan fert, toplum, kitlelerin; istendik, istenmedik.. Vb tüm değer yargılarının çok iyi bilinmesi ve istenmediklerden etkilenilmemesi ya da en az etkileniş için alternatif çözümler geliştirilmesi gerekir. Değişmez aşırı ifrat ve tefritleri tiryakilikleri, tutkunlukları aşılmaz istenmedik aşırı alışkanlıkları !!! yani; kıskançlık, kin, nefret, haset, kibir, ucup/gurur, cimrilik, bönlük, müsriflik, egoistlik, kaprisler, saplantılar, münafıklık (çok yüzlülük), siyonizm, şovenizm, siyoşovenizm, sigara içmek, içki içme alışkanlığı, istenmedik toplumsal ve kişisel tiryakilikler … Vb istenmedik değer yargılarının çözümleniş alternatif listeleri çıkarılıp samimiyetle hedef fert, toplum kitle ya da örneğin, neden eş adayına açıklanması gerektiği ve alternatif çözümleriyle hangi istenmedik değer yargısının çözümsel alternatif ilacı gerekçesiyle sunulmak üzere listelenmiş çözümler yorumlarıyla ve gerekçeleriyle inandırarak samimiyetle yorumlatarak/yorumlatılarak/yorumlayarak eğitilen fert, toplum, öğrenci, öğrenici, kitle ya da örneğin; eş seçimi dersinde sunulmalıdır .Örneğin. eş seçiminde; ifrat ve tefritte ya da aşırı özgün istenmedik ;tutku (adrenalin… Vb), alışkanlıklar belli tanışma döneminden sonra aday eşe samimiyetle söylenmeli tepkiler nişanlılık, gerekirse imam nikâhlı nişanlılık döneminde denenmelidir. Çok konuşkansan ilacın dinletiyi seven, kıskançsan ilacın muhafazakâr ve istendik tutucu eşe, müminsen ilacın mümine eş… Vb mantık çıkartısından hareketle eş seçiminde istendik ve istenmedik değer yargıları arasında tamamlayıcı/birliktelik denkliği aranmalıdır yoksa istendik değer yargıları ile ilerleyen nişanlıkta önceden peşin ve öncelikle itiraf edilmeyen; istenmedik, bilinmeyen...Vb değer yargılarından biri evliliğe kara delik olur. İnsanın fert, toplum, kavim, devlet ya da insanlık bazında iradesiyle baş edemediği istenmedik; duygu, düşünce, niyet, her türlü değer yargıları, istenmedik alışkanlıklar… Vb her türlü iradeyi aşan nefsi alışkanlık ve nefsi değer yargılarının; Islahata, terbiye edişle, diyete, tedaviye ve terapiye gereksinimi vardır. Toplumun kişinin bu istenmediklerinden zarar görmemesi, kendisinin toplumdan zarar görmemesi ya da toplumdan yarar görmesi ve/veya topluma yararlı ve verimli konumlarda bulunması için iradesini aşan istenmediklerini, çok iyi tanıması ve gerekirse yapısal olarak en uygun tedaviye baş vurmalıdır. Kişinin fıtratı ve tedaviyi kabulleniş değer yargılarına bağlı olarak bir veya birkaç yolu denemesi belki daha hayırlıdır. Ör. İslam'da terbiye ve ıslahat için Allah (C.C) teslim olunur. Peygamber ahlakı ve fıtratı yapabilirlik konum ve diyetlerle tedavi edilir. Genetik olarak tıbbi tedavi, diyetler ve/veya eylemsel terapilerde kabullenilebilir. Çıkarsayış; Doğal insanlar, baskın doğal çevrenin mağdur cahil insanlarıdırlar. Örneğin doğal bazı Amerika, Avustralya ve Afrika kavimleri böyledir. İlkel ve Çağdaş insanlar çevresine baskınlığın mağdur insanlarıdır. Örneğin sanayileşmiş bazı batılı kavimler. Her üç durumda aşkın oluşun ürünü ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak yaşantı stilinin mağduriyeti ürünüdürler. Vahşi insanlar; doğal doğa yaslarının ve doğal yaratıksal hemen her şeyin doğal /doğal olarak zihninde tecelli ettiği/ edebileceği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN alimleri Bâtını kalbinde ve zihninde Allah (C.C)'HUN tecelli ettiği Allah (C.C)'HUN insanlarıdır. Edison'un Teknolojik Buluşları, Karl Marks'ın, Leonardo Davinci … Vb dehaların, mucitlerin, kaşiflerin, teknologların, bilim insanları, yazarların… yapıtları nasıl ortaya çıkmıştır? Kişiliklerinin konumları ile ortaya çıkardıkları arasında nasıl bir evrimsel ilişki vardır? Örneğin, Ola ki Davinci dönemi civarı doğal doğanın insanda tecellisinin ürünü olan teknolojinin ve sanatın ortaya çıkışıyla özdeş dönemdir. Ör. Einstein'ın fizikle ilgili düşünsel deneyleri kâinatın göreceli kuramları ve ilgilendiği tüm fizik dünyası yasalarının onunu zihninde tecellisinin ürünüdür. Yani bu deha doğal doğanın ürünü doğal bir kaşif dehadır. Doğa doğal insanın düşüncesine ve bedenine evrimsel olarak baskındır. Ancak peygamberlerin kalbinde ve zihnide Allah (C.C) tecelli ederek ıslah etmiştir. Ola ki ilk ıslah edilen insan ve yaptıklarından sorumlu insanlık Âdem AS'LA başlar. Diğer bazı doğal insanlar halen doğanın tesirinde hayvanların yaptıkları kavga ve gürültü ile hayvani devlet kurmuşlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN icabet ettiği insanlar ve peygamberlere samimi ve/veya net itaat eden ve taklit edenler istisnadır.

Niçin Değer Yargılarına-Dogmalarına Dayalı Dinamik Eğitim Sistemleri Geliştirmeliyiz? Değer Yargılarının; Öğretim, Öğrenim ve Eğitimle İlişkisi Neden Önemlidir? Değer Yargıları, Eşik Bilgileri ve Doğru Empati (Anlamlandırış/Anlam Veriş) Duyuşun, Öğretim Öğrenim Eğitimin Hedefleriyle İlişkisinin Önemi;
Düşünsel Filtre/Süzgeç/Kurallar ve Değer Yargılarıyla Doğru Adreste Duruş İçin Hedef Kitleyi Ve Değer Yargısını Tanıyış Arasındaki İlişkiyi Doğru Kurmak Önemlidir. Öğretim, Öğrenim ve Eğitimde; fert ve toplumlara bilgi sunulurken hedef kitlenin değer yargıları , eşik bilgileri ve kültürleri çekim alanına; girecek, itecek ve uyumlu; özgün (pay) ve ortak payda (benzerlik) yani algıda değişmezlik ilkelerine dayalı hazırlanmalıdır. Öğretim, öğrenim, eğitim ve yönetimlerde disipline edici kurallar geliştirilirken; fert ve toplumun çok hassas oluğu tüm değer yargıları liyakatli, uyumlu, vicdanlı ve peygamber ahlaklı yönlendirici olarak kullanım ustalığı çok büyük önem taşır. Bu açıdan laiklik özel haller hariç, insanları bildiklerini ve değer yargılarını ilişkilendirişte yalıtkan ve izole edici değil de liyakatli, sosyal ilişkilendirici olursa daha geçerli ve tutarlı olur. Öğretilen ve öğrenilen tüm bilgileri; kabullendiği ve çok iyi bildiği değer yargılarıyla ilişkilendirişi (Kültürel, inançsal, kişisel değer yargıları) alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirip hayat güncelleyip uyguladığı zaman öğrenim tamamlanmış kabul edilir ya da öğrenimin gerçekleyişine işaret ve kanıt kabul edilebilir. Öğrencinin öğretilen ve/veya öğrenilen bilgiyi ilişkilendirecek değer yargısı yok ya da eksikse mutlaka ya yaşatarak veya beş duyuya hitap eden beyinsel kayıt yöntemleriyle yeni değer yargısı kabullendirilmeli ya da var olan değer yargıları kümesi ve/veya tek bir tanesiyle dolaylı yoldan bilgi/bilgiler ilişkilendirilip öğrenciye verilmelidir. İnsanda genellikle bilgilerinin zihindeki karşılıkları değer yargılarıyla ilişkisel gerçekçi ve doğru olarak diri değilse o konuda cahildir ve ola ki genellikle sorumlu değildir. Bilenler sorumludur. Gözü var görmez kulakları var işitmez ayeti belki de bunu vurgular. Bu amacı gerçekleştirmek için hedef kitlenin; lisanının incelikleri, eşik bilgileri, kültürleri ve değer yargıları özgünlük grupları ya da çeşitleri çok iyi bilinmeli ve kusursuz duygudaşlık/eşduyum (empati/eşduyum) duyularak sunum hazırlanmalıdır. En az ana dil-lisan farklılığı kadar değer yargıları farklılığı da sunulan bilgiyi algılamada uyuma gereksinim duyar. Ör. Aynı konuyu: aşağıdaki; din, kültür ve anadili-lisanı, anadilde; öğretim, öğrenim ve eğitim almayan!!!… Vb farklı hedef kitleye neden farklı sunum hazırlamak zorunda olduğumuzun farkındalığını pekiştirerek kurgulayarak zihinsel uygulayın ve anlayın.
-Hıristiyan dinine mensup ve Japonya'daki Japon kökenliye
-İslam dinine mensup ve Japonya'daki Japon kökenliye
-İslam dinine mensup ve Almanya'daki Alman kökenliye
-Hıristiyan dinine mensup ve Almanya'daki Alman kökenliye göre hazırlayın.
     Kısaca ya da sonuç olarak; Özellikle eğitimde pozitif /kabullenilen/istenen değer yargılarına ilişkisel eğitim verilmeli yargısı çok önemlidir. Bunun için öğrenicinin anadiline ve sahip olduğu diğer değer yargıları çok iyi bilinirse verilmek istenen bilgi ya da konular istendik değer yargılarıyla ilişkilendirilerek (ret ettiği değer yargılarına göre ders verilirse filtreleyerek alır !). Yapısal(fıtrat), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları ve eşik bilgileri ait olduğu yaratığın; mantıken kabullenebilirlikleri, kabullenemezlikleri ve tercihleri örgüsünün; yapısal, beyinsel, düşünsel ve zihinsel yapıtaşları iskeleti, kementleri, geçitleri, düsturları… Vb mantık süzgeci örgüsü ya da mimarisi gibidir. Diğer bir deyişle insanların kişilikleri, öğrenim istemleri ve kabullenişleri değer yargılarının ilişkisel örgü kafesindedir. Fert, toplum, kavim, devlet... Vb insan kendi değer yargılarının kafesi içindedir. İnsanların öğrendiği bilgilerin kalıcı olabilmesi için öğretilen bilgilerin onun değer yargılarıyla bütünleştirici ve ilişkilendirici verilmelidir. Bu şekilde verilmiyorsa öğretilen bilgi dağarcıklarındaki diğer bilgilerden kopuk, hatırlanmakta ve hayata uygulamada tetikleyici değildir. Bir insanın bilimi ya da ilimi yani bildiği her şeyin çözmece (pazıl) çetelesi-çerçevesi onun sahip olduğu bilgi birimlerinin yapıtaşlarından oluşur. Bu yapıtaşları birbirini ne kadar ilişkisel hatırlatıcı konumdaysa o kadar hızlı hatırlanabilir ve hayata güncellenerek uygulanabilir dinamizme sahip olur. Bu açıdan hedef kitlenin değer yargılarıyla ilişkisel anlatılan ya da sunulan her şeyi özümseme olasılığı çok yüksektir. Belki de öğretim, öğrenme ve eğitim sistemimiz ülkemizdeki halkların; özgün (*), istendik(+), istenmedik(-), nötr(0), geçişken(+,-), aşılmaz(!), bilinmeyen(?) ve diğer; inançsal, yapısal, kültürel, kişisel... Vb değer yargılarıyla; uyumlu, bütünleşik, güncellenerek ve ilişkisel verilmediği için ülkemizin bereketli peygamber ahlaklı teknolojik-bilimsel orijinaliteleri diriltilmiyor ve dirilmiyor!!!
     İdam sehpasına çıkarılacak; bir kelime, deyim, atasözü, örf, adet, gelenek, bilgi, davranış, yaşam şekli… Vb her şeyin alternatifi çok yönlü düşünülüp bulunduktan sonra eğitimle istenmeyenler tedavül den/uygulanıştan kaldırılır. Örneğin Tükürdüğümüzü yalamayız!?? Yerine “ Yanlış yere tükürdüğümüzün bedelini ödemeye gayret ederiz/hatasız kul olmaz!!!” Demirkuş 2010 Beşer Zulmeder, Kader Adalet Eder??! Beşer bazen zulüm etse de Allah (C.C) her zaman adalet eder. Demirkuş 2010. İstenmedik, yanlış ya da eksik veya çok anlamlı-cinaslı...Vb; örf adet, vecize, deyiş, deyim, cümle ve ata sözleri için istişareli alternatifleri geliştirilerek gerekçeli uygulanıştan kaldırılırlar. Hatta bu mantık ve uygulanış kusursuz bilinç-düşünce mimarisi ve iletişim için; insanlığın tüm yazılı, sözlü, eylemli ve düşünsel her bilgi birimi için hayata güncellenişi gereklidir. Belki de, fert, toplum, kavim, devlet… Vb insanlık bazın da;geri dönüşümsüz değer yargıları insani ya da bilimsel olarak geçerli olsun olmasın var olan öğrenici potansiyeline(hedef kitleye) öğretilmek istenen bilgilerin; istendik-istenmedik tüm değer yargıların ortak payda ve özgünlükleriyle; bütünleşik, uyumlu ve ilişkisel olarak doğru örneklenmiş ve hayata güncellenmiş olarak sunulmalıdır. İstenmedik, bilimselliğe aykırı, geçersiz ve doğal değer yargılarını değiştirmek ya da ıslah etmek için kanunlar çıkartılarak çocuk yaşta öğrenicilere ayrıntılı alternatifleri gerekçeli sunulmalı ve öğretilip hayata uygulanmalıdır. Fert, toplum… Vb her insani bazda verilmek ya da öğretilmek istenen öncelikli acil bilgilerin kısa vade de hedef kitlenin inançsal, kültürel, özgün… Vb istendik ya da istenmedik değer yargılarına uyumlu ve ilişkisel hayata örneklendirilip güncellenerek verilmesi gerekmektedir. Yani Bâtının, kapitalizmin, komünizmin… izm, … istli yabancı-doğal rejimlerin, yönetimlerin ve eğitim sistemlerin istendik ya da istenmedik değer yargılarına ya da yararlı da olsa yabancı ya da farklı değer yargılarına endeksli verilmemelidir. Yani toplumsal etnik alt birimin değer yargısına/yargıları düsturlarına ters olduğu için kısa vade de verilmemelidir. En küçük özgün toplum birimlerinin (benzer ortak dili, kültürü, alışkanlıkları, zevkleri ... Vb paylaşan ailelerin bir üstü toplumsal özgünlükler kümesi ya da insan dokusu) özgün değer yargıları baz alınarak ona uyumlu öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi/leri geliştirilerek verilmeli. İnsanın etnik azınlığı olmaz; bu doğa, bilim ve ilahi/peygamberi yasalara aykırıdır hem de bölücü ve tahrik edici bir kavramdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız (ayet). Dil, din, lisan, kütür azınlıkları çoğunluğa asimile ya da evcilleştirilsin diye değil. Böyle bir durum yaşama gücünü artıran evrimin çeşitlilik yasasına aykırıdır. Yaşadığı toplumdaki; din, dil, lisan, kültür, renk...Vb halk azınlıklarının birimlerindeki (özgün toplumsal birimlerdeki ya da özgün insan dokusundaki) yararsız, verimsiz, zararlı… Vb istenmedik değer yargılarının değişimi için uzun vadede tüm dünyanın o konudaki liyakatli otoritelerin görüşü çerçevesinde kanunlar çıkartılarak alternatifleri gerekçeli sunularak ilk öğretim seviyesinden itibaren öğretim, öğrenim ve eğitimle verilmelidir.
     Biliriz ki tüm canlı yaratıkların kişilikleri genel olarak, yapısal(fıtratı-genetiği-irsi), kültürel, inançsal, eğitimsel… Vb kökenli olarak; kabullendikleri, reddettikleri, tasdik ettikleri… Vb değer yargılarının mantık kafesi, süzgeci ve örgüsü içindedirler. Bu değer yargıları çatısında ki mantık örgüsünün dokusunu; kişinin kabullendiği, ret ettiği veya şüphelendiği;kanunlar, davranışlar, eylemler, süreçler, olaylar, bilgiler, ayetler, vecizeler, atasözleri, özdeyişler… Vb temel mantıksal denklemler oluşturur. Kişinin değer yargıları, mantıksal denklemleri dokusunun arasını öğrendiği, edindiği ya da genetik-fıtratı-irsi yapısında bulunan bilgilerin ilişkisel bilgi birimleri örgüsü doldurur. Liyakatli ve kaliteli öğretim, öğrenim ve eğitimle kişinin tüm değer yargıları, mantıksal denklemleri ve bilgi örgüsü beyinsel ve zihinsel havuza kaydedilir. Kişi tüm değer yargılarını, mantıksal denklemlerini ve bilgi örgüsünü kültürel olarak öğrendiği anadilindeki kavramlar, kavramisimler, isimler ve sembollerle ifade ederek aynı dili bilenlerle sözel, bedensel, mimik.. Vb ile iletişim kurar. Kişi dilini bilmediği bir toplum içerisinde bu kültürel iletişimde mahrum ve yoksun kaldığı için; yontma taş devri ve öncesi insanların iletişim seviyesine düşer. Onun için bir kültürel dildeki, kavramlar, kavramisimler, isimler ve semboller o kültürel dilin iletişim araçlarıdır
.Bu açıdan dünyadaki ve insanlık havuzundaki var olan doğal-vahşi!!! kültürel dil kümeleri arasında öğretim, öğrenim ve eğitimle verimli ortak payda akli-mantıki!!! lisan ve dil geliştirmek insanlığın en önemli sorunlarından biridir. Fıtratı-yapısal, inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları; mantıken kabullenebilirlikleri, kabullenemezlikleri ve tercihleri örgüsünün zihinsel yapıtaşlarını oluşturduğu için verilen öğretim ve eğitimi yaratığın kabullenmesi ya da davranışına yansıması için aktarılmak istenen bilgilerin gerekçeli ve ilişkisel olarak yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarıyla ilişkisel örneklerle verilerek hayata güncellenerek beyinsel, düşünsel ve zihinsel özümsemeyle (asimilasyonla) uygulamada alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmelidir. Değer yargılarına ters verilen ya da değer yargılarıyla ilişkisel verilmeyen; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünleri eğitilen kitle tarafından kabullenmekte sıkıntı yaratır ve hedefe ulaştırmaz. Belki de ülkemizde yapılmış ve halen yapılmakta olan devrimler, öğretim, öğrenim ve eğitimlerin çoğu ülkemiz halklarının yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına uyumlu verilmediği, cebren ve hile ile ya da zorunlu kapitalist ekonomik farzlara bağlı olarak empoze edilip bilgiler beyinsel ve zihinsel olarak sindirilip hayata uygulanabilir alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmediği için istenen seviyede başarılı bir ülke olamadık. Bu duruma çözüm açısından ülkemizde değer yargılarımızın düstur denklemi konumundaki; vecizeler, atasözleri, özdeyişler, ithal edilmiş atasözleri... Vb önemli bir kısmı yanlış, eksik, ters... Vb olduğu için insanlarımızda kavram, düşünce, öğrenme ve iletişim yanılgısına neden olmaktadır. Bu açıdan bunların ivedilikle akÂdemik çevrelerce gözden geçirilip daha bilimsel alternatifleri, eksikleri, geçerlilik sahaları… Vb hakkında ayrıntılı bilimsel çalışmalarla sonuçlandırılıp toplumun yapısal, beyinsel ve zihinsel havuzundaki önemli değer yargılarının yenilenerek toplumsal değer yargıların; yapısal, zihinsel ve beyinsel havuzdaki yerleri daha sağlıklı ve olumlu bir konuma getirilmesi gerekir.
Yorum;
Bir fert, toplum, kavim… Vb düşünün; Kuran-ı Kerim Okunur duyar ancak anlamaz (Allah (C.C)'HUN kelamından duyduklarına sağır olmuş) duyduklarına sağır olmuş, Kuran-ı Kerimin harflerine bakar ayetlerin yazısını görür ama anlamaz (Allah (C.C)'HUN yazılı kelamını görür ama kördür) gördüklerine bakar ama kör olmuş ola ki bir hayvanın Kuran-ı Kerimi Dinletiş ve okutuş mesabesine getirilmiş ya da indirilmiş durumdayız. Bu gün ülkemizdeki Kuran-ı Kerim'e icabet bu hale getirilmiş ve diğer ibadetlere yani kurban kesimi, namaz kılınışı, oruç tutuşunda, zekâ t verişinde… Vb dinde hayır görmez konuma düşürülmüş ve dualarımızda icabet bekliyoruz Rabbimizden. Oysa ki, İngilizce, Fransızca, Almanca gibi Kuran-ı Kerim'in Dili'de seçmeli yabancı dil dersi olarak verilse acaba bu cehaletten kurtarır mı bizi! İnsanda genellikle bilgilerinin zihindeki karşılıkları değer yargılarıyla ilişkisel gerçekçi ve doğru olarak diri değilse o konuda cahildir ve ola ki genellikle sorumlu değildir. Bilenler sorumludur. Gözü var görmez kulakları var işitmez ayeti belki de bunu vurgular. Bilim bile insan duyularına ve teknoloji sınırlarına dayalı olarak yarı ya da geçici gerçeklere dayalı olarak geleceğe yol alır.
   



       
ALLAH C.C.'HU KİMDİR? Kendini istediği yaratıklara ve varlıklara; belge, icraat, peygamberlerle ve dinleriyle veya dilediği gibi bildiren-hissettiren... Vb!!! bilinen, bilinecek, var olacak ve var olan tüm âlemlerin yegâne ilahı ve rabbidir. Dinleri, peygamberleri ve kitaplarıyla insanları peygamber ahlakı kurallarına riayete davet eden ve ebediyeti yaratıklara bağışlayan;mert ve ikram sahibi, eşi, ortağı, benzeri olmayan;doğmayan ve doğurmayan yegâne yaratıcıdır. Peygamberleri,  alimleri ve değişmek isteyen insanları, kurumları, devletleri, milleteri... Vb; peygamber ahlaklı kılmak için;fıtratlarına uygun!!! terbiye eden, değiştirebilen rabbimizdir. Tüm yaratıkları büyük kıyametle öldürüp ve tekrar diriltecek olan kusursuz güçlü zattır. Düşündüklerimizi, hayal ettiklerimizi ve yapamadıklarımızı; sanal, soyut veya diğer enerji halleri şeklinde somutlaştırıp hayata uygulatan, uygulayan, uygulatabilen… Vb her şeye kadir, kusursuz, verimli ve eksiksiz zattır. Kör, topal, katil, sakat, cansız … Vb tüm yaratık, olay, süreç, davranış ve enerji hallerine ya da her şeye; kusursuz empati/eşduyum duyan ve gerektiği kadar icabet eden yegâne zattır. Kendini tarif ettiği gibi olan ve isimlerini, kendisini yaratıklara kanıtlarla bildiren ilk ve tek zattır. Gönderdiği tüm dinlerin ve her şeyin; sahibi, kadiri, yaratanı ve hâkimi tek mabuttur. Arda kalan; gizli, açık ve diğer konumlardaki ilahların hepsi onu taklitçi ve mutlaka küme-mekân -zaman içinde yaratık olarak yorumlanabilen, belgesiz ve delilsiz çapulcu sahte doğa-uzay dinlerine tabii ya da Allah (C.C)'HUN dinine ve insanlara karşı kahpe, sahte, çapulcu ve deccalı ilahlardır. Allah (C.C)'HUNDAN gayrı tüm tapılan ilahlar, yaratıklar ve her şey mutlaka onun ilmindeki ölüm, yaratık ve varlık kümleri içindedir ve kümeleri aşamaz Deccal hükmüne katmak için kazan doğurdu numarasıyla yardım eder tamamen kuşatınca da kazanın öldüğünü ilan eden çapulcu hâkim güçlerdir. Örneğin fert, toplum ve kavim bazında din cahilerine yapay hidayet ederek Müslüman gözükür sonrada hükmündekileri kuşatınca sudan bahanelerle şimdi tüm Müslüman'ların ve diğer dinlere ait insanların düşünsel ve nesnel hayat döngüleriyle, inançlarıyla demokrasinin kontrolüne koy-bırak ve/veya rabliğime itaat et der. Hiçbir fert, toplum, kavim ya da devletin özgün kültür, din ya da inancına samimiyetle yaklaşmaz yaklaşsa da amacı hedefidir. Belki de Afagnistan !!!, İran ve Irak'a yaklaşımlar buna benzer deccalı oyun, siyaset ve yakalaşımlar bilinmeden ya da halkın doğal hayat döngüsü ve fıtratı dikkate alınmadan cahilce yapılmaktadır. Tarih göstermiştir ki bu tip dayatmaları genellikle yaptıranlara (münafıklara), ve onlara malzeme olanlara birşey/ler kara delik olmuştur.
   İnsanın/lığın yegâne babasına (Âdem AS'A) nefisini (meleklerini) ilk defa ve en önce(yaratmadan önce) secde ettirterek dirilten. Âdem AS'A secde etmeyen iblisi (Âdem AS'MI ve zürriyetini; düşman, hor ve cahil gören yaratık) huzurunda men eden ve kovan kusursuz erdemli ve insancıl yegâne rabbimizdir.
   El Evvel Allah (C.C) Ezelidir; her şey ilminde idi/dir/olacak, sonra takdir ettiklerini yaratık olarak yarattı. Daha sonradan insanı da yarattı ve kendini ona bildirdi, tanıttı.

İnsanın fıtratından verim alması için; İnsanın fıtratı geliştikçe kaldırabileceği oranda, sırasıyla, Suhuflar (Âdem AS, Nuh AS… Vb), Zebur (Davud AS), Tevrat (Musa AS), İncil(İsa AS) ve Kuran-ı Kerim (HZ. Muhammed AS son peygamber) kitaplarını ve peygamberlerini uygulayıcı olarak gönderdi. İnsanın kâinat ve dünya hayatından verim alması için kitaplarını ve peygamberlerini göndermiştir. İnsanı bu düstur üzerinde halife kılıp geri davet etti.Sonradan (El Ahir Allah (C.C)) tüm yarattıklarını öldürüp (El Kahhar Allah (C.C)) dilediklerini ebedi kılmak üzere tekrar dirilteceğini (El Hay Allah (C.C)) bildirmiştir. (ayetler vardır)
   Allah (C.C)'HUNE insanlığın  hayırlı mukadderatı için cıvıtmadan; irade ve fıtrat ölçüsünde!!! kurallarına itaat edilir. Şükür, tenzih, zikir ve secde ile dua edilir.
   Allah (C.C) Kelime-i Tevhidi("Lailâhe illâllah, Muhammedürresûlullah" yani "yegâne İlah ALLAH C.C'DİR, Ondan Başka İlahlar Yalandır ya da Yoktur Muhammed AS Onun Elçisidir" samimiyetle zikir eden ve kabul eden herkesi affedeceğini bildiren-müjdeleyen yegâne rabbimizdir (kovulmuşlar ve kasti şirk koşanlar ve/veya özel haldekiler yani ayetlerle cehennemle akıbeti bildirilenler hariç).     
Allah (C.C) Kendisine şirk koşmayan Cümle-i Şahadet-Tevhidi ( İslam'daki ilk ve tek dogma farz) Zikir Eden ve Kabul Eden Yani " Kelime-i Tevhit/yegâne İlah ALLAH C. C. Ondan Başka İlahlarYalandır ya da Yoktur!" diyen tüm insanları/sorumlu yaratıkları en sonunda affedecek ve ebedi hayat bağışlayıp cennetlere (istisnalar ve kovulmuşlar hariç) koyacak olan yegâne rabbimizdir. Günahlar ya af edilir ya da cezası çekilerek kurtuluş müjdelenmiştir. Allah (C.C) bu müjdesi beni fetih etmiştir.
Ancak İslam'daki diğer 4 farz sadece sıhhati ve olanakları elverişli olanlara sorumluluk yükler;
zekât
ve Hac'dan yeterince parası olanlar mutlak sorumludur.
Oruç
'tan sıhhati elverişli olan sorumludur. Sıhhati elverişli olmayanların yeterince parası varsa bedelini sadaka eder.
Namaz;Peygamber ahlakının liyakatli sorumluluk ve eylem bilincini geliştirdiği için dinin direğidir. Olanaklar elverdiğince kılınmalıdır. Olanaklar elverişli değilse gerekirse göz ucu ile bile kılınması önerilmiştir (hadis var).
Bu 4 farzın icra edilmesinin belki de esas amacı
1-Namaz;Peygamber ahlakının liyakatli sorumluluk ve eylem bilincini geliştirdiği ve insanı kötülüklerden koruduğu için dinin direğidir. Olanaklar elverdiğince kılınmalıdır. Olanaklar elverişli değilse gerekirse göz ucu ile bile kılınması önerilmiştir (hadis var).
2-zekât;Mutlak gerekli insani paylaşma olgusu ve duygusunu,
3-Hac;Mutlak gerekli insani birlik ve beraberlik duygusunu,
4-Oruç;Yokluğa doğru empati/eşduyum duyma, açlık hissetmeden yaşama ve şükür duygusunu insanda geliştirmek için vardır.
   Kısaca yaşamın önemini bilen ve liyakatli değerlendiren peygamber ahlaklı insanları ortaya çıkarmak için 5 farz vardır.
   Nefsini(meleklerini)  insanın/lığın yegâne babasına secde ettirten ve insanın nankörlüğüne ve affedilmez eksiklerine rağmen sahiplenen, af eden ve ebedi cennet hayatını müjdeleyen kusursuz erdemli Allah (C.C) zevkle, gururla ve onurla; fikir,zikir, tenzih, secde ve şükür edilir.Ona tapıyorum.

 bâtıni/Düşünsel/Sanal Kalp; ilk kalp atışından ölüme kadar(kalbin durması),ışık hızından daha hızlı düşünen beyin ivmesiyle genişleyen ve içerisinde;Akıl, Ruh, zekâ, Mantık, Hafıza-Zihinsel Beden, Düşünce, Fikir, Nefis, Muhakeme, Özgünlük, Haset, Kibir, Gadap, Ucup, Kıskançlık, Sevgi, Merhamet, Kahhar…) insan sıfatları ve davranışları… Vb sanal-nesnel araçlarımızı(nesnel bedenimiz) içeren sanal kalp kapasitesidir veya bâtıni/düşünsel/sanal kalp havuzundur. İnsan zihinsel havuzda sorunlarına-problemlerine çözümler üreterek, doğaya uyum sağlamakta güçlük çekmez. “Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
Zahiri Doğal (vahşi) kâinattaki kanunlarla kâinatın sıfatlarına bakıldığında kâinattaki pek çok sıfat ve kanunların nesnel ve sanal yaratıkların üzerinde görmek mümkündür. Ancak kâinatta olamayan sıfatlardan bazıları insanda vardır. Yani insanda var olan kâinat ve içindeki nesnel yaratıklarda olmayan bazı özgünlükle vardır.
İnsanlara Allah (C.C) tarafında verilen ruh, akıl, vicdan, namus, gelişmiş yazılı ve sözlü lisanı, net dik yürüyüşü, ışıktan hızlı düşünen beyni ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı hasletleri kâinatta ve diğer hiçbir nesnel yaratıkta yoktur. Peygamber ahlakı ve düşünsel olarak kâinatı aşabilme özelliği nesnel yaratıklarda sadece insanda vardır.
Batini ve zahiri kâinatta akıl, vicdan...Vb meleklerde ve cinlerde var olduğu bildirilmiştir. Ayet ve hadis vardır.
kâinatın doğal ahlak ürünü olan insanlardaki Doğal (vahşi); kutsiyet, inanç, örf, adet, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, idler, idoller (putlar)… Vb tabular Yeryüzü geçmişinde ve günümüzde vardır.



Melek Kimdir?
-En doğru tatmin edici ve yeterli tanımı İslam'iyet'te vardır.
-Diğer eski dinlere göre verilen tanımlar kafa karıştırır, eksik ve yanıltıcı niteliktedir.
-Melek Allah (C.C)'HUN Nurunda yarattığı bedensel yapıları ve kişilikleri nurdan olup her şeyi ile Allah (C.C)'HUN emirlerine tabii akıllı memur yaratıklardır.
-Nefsi olmadığı için meleğin iyisi kötüsü olmaz.
-Allah (C.C) ne isterse ve emrederse şaşmadan bereketli ve hayırlı hürriyetler mesabelerinde onu yerine getiren nurdan yaratıklardır.
- Meleklerin hepsi Allah (C.C)'HUN kendine kaim nefsi durumundadırlar.
-Onlarda büyük kıyamette ölecekler.
-Büyük kıyamet sonrası bilinen ve bilinmeyen tüm yaratıklar ölü iken yegâne diri olan Kahhar olan Allah (C.C)'DİR.
-Çeşitli görevlerde melekler vardır.
-İnsanların sevap ve günahlarını kayıt eden katip melekler.
-Allah (C.C)'HUNE yapılan zikirleri bildiren avamla ilgili melekler, yaratıldığından beri hep secdede, hep kıyamda, hep rükuda…hep aynı eylemde kıpırdamadan ve yorulmadan şevkle görevli … Vb melekler vardır.
-En çok tanınan 4 melek ise; Allah (C.C)'HUN emirlerini, vahilerini, ilimle ilgili bilgileri peygamberlere ve istediği yaratıklara bildiren ve ilk yaratık olan Cebrail. AS
-Allah (C.C)'HUN yarattığı kâinatı ve tüm yaratıkları taşımakla görevlendirdiği İsrafil AS.
-Büyük kıyamet sonrası bilinen ve bilinmeyen tüm yaratıklar ölü iken yegâne diri olan Kahhar olan Allah (C.C)'DİR.
-Hay (hayat veren) Allah (C.C) Büyük kıyamet sonrası tekrar İsrafil AS adlı meleğini dirilterek ona sura üfleyip tüm yaratıkları diriltmesini emir verecek ve öldürülen yaratıklardan takdir edilenler tekrar diriltilecektir.
-Allah (C.C)'HUN yarattığı kâinattaki ve tüm yaratıklardaki dinamik olayları sevk ve idareyle görevlendirdiği Mikail.AS
-Allah (C.C)'HUN ruhundan üflediği (ruh verdiği) yaratıklar öldüğü zaman ruhlarını alıp Allah (C.C)'HUNE götüren Azrail AS dır.

Cinler ve İblis Kimdir? En doğru tatmin edici ve yeterli tanımı İslam'iyet'te vardır.
-Diğer eski dinlere göre verilen tanımlar kafa karıştırır, eksik ve yanıltıcı niteliktedir.
-Mavi alevli ateşten yaratılmış ve her türlü kılığa bürünebilen kâinatın farklı ve nesnel hemen çok boyutlarında yaşayan yaratıklardır.
-Allah (C.C) tarafından Âdem AS yaratıldıktan sonra (insanın halifeliği nedeniyle) tüm yaratıklar gibi cinlerde insana bağlanmışladır ve insanın metriksindedirler yani insanın düşünsel ve kalp kefeni içindedirler.
-İnsanın metriksini aşamazlar.
-Âdem AS cennete yaratılıp konmadan önce yeryüzünde ve kâinatta Allah (C.C)'HUNE karşı sorumlu ve halife olan yaratıklardır.
-Onlara din ve peygamber gönderilmiştir.
-Onların içinde Menazil adlı topal bir cinin oğlu olan Azazil adlı cin, melek değil ve nurdan yatılmamıştır. Olağan her cin gibi o da mavi alevli ateşten yaratılmış, yiyip içen bir cindir.
-Azazil(İblis) tüm diğer cinler gibi mavi alevli ateşten yaratılmış cinlerden Menazil adlı topal bir cinin oğlu bir cindir.
-Azazil cinlere ve meleklere imam olarak atanmış ve rivayet edilir ki 200 yıl namaz kılıp cinlere ve meleklere imamlık yapmıştır.
-Âdem AS yaratılmadan önce ola ki yeryüzündeki insansı cahil yaratıklar (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) daha henüz kâinattaki yaratıklara dağa, taşa, güneşe taparak tapmanın emekleme aşamasında iken Cinler âlemi dorukta halife hatırı sayılır ilim sahibi idi.
-Ola ki doğal insan dağa, taşa, güneşe… Vb eşyaya tapmaya başladığı zaman (Ör.Astekler, Mayalar, İnkalara, Ortadoğu ve Afrika halkları) cinler halife idi ve doğal insanın bu eylemiyle alay etmiş ve hayvan muamelesi yapmışlardır.
-Yani yeryüzünde güneşe tapınarak oluk oluk kan akarken imamı iblis/Azazil İbni-Menazil (cinlerin imamı) insanları yolda şaşırtma ergini kötüye kullanarak yandaşı cinlerle cirit atıyordu.
-Yeryüzü hali Allah (C.C)'HUNE ayan oldu ve yeni bir halife yaratacağını celallenerek nida etmiştir.
-Ola ki yer küresinde hayvanlar mesabesinde insansı yaratıklar (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) tapmanın emekleme aşamasında iken tapınmaları cinler tarafından hayvan muamelesi görerek topluca güneşe taparak insansıların katledilmesini motive edilerek gırgır geçilerek hoş olmayan muamele görmüşler ve bu olaylar devam ederken Allah (C.C) bir halife yaracağını celallenerek meleklerine nida edince, melekler yarabbi biz sizi yeterince tespih etmiyor muyuz, yeryüzünde bir kan mı kopacaktır diye sitem etmişlerdir.
-Allah (C.C) şüphesiz benim bildiğimi siz bilemezsiniz diye buyurmuştur.
-Âdem AS hem tüm nesnel kâinattaki (yaşadığımız kâinattaki) tüm kozmik topraktan hem de cennete ki topraktan (çamuru yoğrularak) yaratılarak cennete konmuştur. Âdem AS özel ve her iki âlemin toprağından yaratılmıştır. Belki de doğal insan (dünyevi doğal insan) sadece kozmik çamurdan türeme ile (hayvanlara benzer olarak yaradılışta) türetilmiştir.
-Tüm melekler ve inanan cinler Âdem AS'A secdeye davet edilmiş; ancak İblis (Azazil ibni Menazil) adlı cinlerin imamı secdeye kapanmamıştır.
-Allah (C.C) tarafından İblise neden secdeye gitmediği sorulduğunda, ondan (Âdem AS'DAN) daha üstün olduğunu iddia etmiştir ve kendisini (iblisi) ateşten onu (Âdem AS) çamurdan yarattı diye Allah (C.C) cevap vermiştir. Araf Süresi (11-20. Ayetler)
-Ola ki yeryüzündeki vahşi-doğal insanlarla (akılsız-ruhsuz insanlar) veya insansılarla ilişkilendirerek-benzeterek cennete yaratılan ve Allah (C.C) Ruhunda üfleyip akıl işletim sistemini yüklediği Âdem AS'LA gırgır geçen iblis derhal oradan kovulmuş ve cinlerin halifeliği yaratıklara kötü örnek olmaya başlayınca vadesi bitirilerek yeryüzü ve kâinatta halifeliği men edilmiştir.
-Tapma ve halifelik vakti gelen insan halife ilan edilmiş ve melekler insana icabet etmiştir.
-Umulur ki sonra yeryüzündeki güneşe ya da diğer yaratıklara tapmanın kıblesi Âdem AS'A bağlanarak yönlendirilmiştir.
-Sonrada şeytan Âdem AS ve Eşine cennete vesvese vererek (musallat olunca) yasak ağacın meyvesinden yiyerek; Âdem AS ve eşi yaratıldığı cennetteki kâinattan Yeryüzüne bedensel olarak indirilerek;kıyamete kadar insan; şeytanın (iblisin kavmi) ve Âdem AS zürriyetinin davalı tarlası halinde bereketlendirilmiş ve dini diyetlere dayalı (peygamber yaşantısı) yaşama şekillerini düzenleyerek geri davet edilmiştir.
-Vahşi tapmanın gereği insan güneşe ve diğer yaratıklara insan kurban etme, nefsine eziyet etme vahşetinden zevk alan, insansılarla gırgır geçerek alaycı sadist ziyafetinde iblis ve yandaşı insanlar-cinler men edilmiştir. Tüm taifesi (insan ve cinler) şeytan olarak ilan edilmiştir.
-Gün geçtikçe tapınma gereği duyan insanlara ve cinlere melekler tarafından yardım edilmiş ve insanlardaki inanç sapıklıkları gün geçtikçe azalmış, insan peygamberler ve dinler Yeryüzüne gönderilerek bu güne gelinmiştir.
-En son halife insan, en son din İslam ve en son peygamber Hz. Muhammed AS olmak üzere dinide;mucizevi olarak bugün bilimin kabul ettiği kâinatın ve tüm yaratıkların geleceğini, varacağı son durumunu Malik Allah (C.C) din günü sahibi olan olarak bildirmiştir. Filmleri izleyin;İnsanlık Sonrası, Yerküresinde Olası Evrimsel Değişim Evreleri, Evren Nasıl Ölecek, Evrenin Ölümü İle İlgili Teorilerin Bilimsellikle Örtüşümleri,
Özel Not;
-Düşüncemizin nirengi noktalarını her şeyin ilk kaynağı ve orijini olan yaradılışın o ilk anındaki çekirdek ve çekirdeklerden yeşerterek peygamberi; akıl, mantık, muhakeme, ahlak, tefekkür, yaşam şekli, düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve varacağı büyük kıyametteki sonuçları daha rahat kavrar ve yorumlayabiliriz. En azında bu hasletlere sahip insanların rehberliğinde ve önerdiğinde, idarelerle, öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleriyle geleceğe ve geçmişe yol almamız farz gözükmektedir.
İpucu;düşüncenin nirengi noktalarını; madde ya da nesnel tabanlı, cet tabanlı, ulus tabanlı, ruh tabanlı, ateş tabanlı, doğa tabanlı, din tabanlı… Vb güdük kaynaklı ve orijinli olan çekirdek ve çekirdeklerden düşüncemizi yeşerterek; vahşi, eksik, doğal, otistik… Vb düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve varacağı sonuçları ve büyü kıyameti kavramadaki güdük ve eksikliği görmeye çalışın. Bu günkü öğretim, öğrenim ve eğitim sistemlerinin yetiştirdiği insan tiplerinin;düşünce sistemlerinin ve düşünsel havuzu sınırlarının hemen hepsinin bu kategorilere girebileceğinden emin olun. 1, 2
-Gerçekleri öğrenmek için madde tabanlı düşünmek (nesnel bilimsel tabanlılık yetersizdir) diğer enerji hallerine çekinik ve yetersizdir.
-Madde (nesnel beden) tabanlı (ateistlerde düşünme tarzı), ruh tabanlı (ruhban düşünme tarzı), kişilik (ego düşünme tarzı) tabanlı, şeytani kişilik (cince düşünme tarzı) tabanlı, hayvani (hayvanca düşünme tarzı) kişilik tabanlı düşünmeni hepsi bir arada kişilik tabanı üzerinde istişareli düşünerek tercih yalnız İslam'iyet'te vardır.
-Bunlardan (şeytani, hayvani ve nesnel tabanlı düşünmek nefis tabanlı düşünme gruba girer). Dünyası için ahreti, ahret için dünyasından vaz geçen bizden değildir.(Hadis vardır).
-Onun için bilim melek, cin ve şeytan kavramlarına çözüm getirmekte cahil kalıyor. Çünkü çağımızın deneyimlere dayalı bilim ve bilim insanlarının madde ötesi alt yapı ve kavrayış dokümanları eksiktir.
-Cinler özellikle hassas inanç sahibi insanların düşünsel enerjisini kontrol ederek bedenine hüküm ederler.
-Onun için iblis ve tayfası tüm Âdemin çocuklarını doğru yolda atıp şaşırtacağının cehaletini ve husumetini Allah (C.C)'HUNE itiraf etmişlerdir. Araf Süresi (11-20. Ayetler)
-Âdemi insanlar akıl, ruh ve vicdan verildiği için eşyayı ve Allah (C.C) ayırt edebiliyor. Âdeme ruhumdan üfledim eşyayı sorun bilecek diye İslam kaynaklarından bildirilmiştir. Genellikle bu tip kalben ve ruhen gelişmiş Âdemi insanlar cinler âlemindeki yaratıkları işletim sisteminin yüklü olduğu bâtıni/düşünsel/sanal kalp ve zihin havuzunda hissederler ve muhatap olurlar.
-Vahşi insanlar doğal işletim sistemine sahip oluşları nedeniyle cinlerden kedilerini saflaştırmaları çok zayıf olasılıktır.
-İnanç sahipleri hassas insanların düşünsel âlemde cinleri keşfetmesi daha kolaydır.
-Bu insan tiplerinin düşünsel işletim sistemleri daha hassas ve özeldir.
-Cinlerin kendisine musallat olduğunu doğal insanlar hissetmezler.
-Ancak inanç işletim sistemi yüklü insanlar bunu net hisseder.
-Bilimin cinleri çözümlememesinin en büyük güçlük ve sıkıntısı burada yatar.
-Enerji seviyelerinin bilinçli hassas paradoksuu şeklinde oluşundan olsa gerek.

Dinde ve Doğada Uyumsal Değişim(evrimleşme) Şart m? Değişmeyenler ne olur?
Değişmek istemeyeni/leri (DEĞİŞMEZ CAHİLLERİ) Allah C.C. değiştirmezmiş (Rad, 13/11). Haklı ve gerekli değişmeyi istemeyenlerin (cahillerin) liyakati doğadaki dogma yasalarla şekilleniyor; ya doğa yasalarına uyumlu asimile olup yok olur (bileşenlerine parçalanır), ya değişenlerin-uyum sağlayanların biriken devasa kitlesinin kementlerine malzeme olur ya da doğaya uyumlu döngülerin (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) aksamı olurlar sonrada buna batıda evrimleşmiş deniyor. Kısaca;fert ve toplumsal bazlarda belki de tüm canlılar, geleceğin fiziksel, toplumsal, sürü, sanal, zihinsel… Vb koşullarına uyum için;ya ilahi/peygamberi nadası (formatı) ister ya da doğal format(nadas) yer. Bu uyumsal değişimin bedeli de yediği doğal veya ilahi/peygamberi format ( nadas) nedeniyle sıkıntı ve acı çeker. Belki de değişim için bu bedel ve olgu tüm canlı için değişmez bir sonuçtur. Dinde ve normal hayatta; siyasi, düşünsel ve/veya nesnel mazoşistler nadası yerken ve siyasi, düşünsel ve/veya nesnel sadistler acı çektirir veya işkenceyi seyir ederken zevk alırlar bu tepkileri normal değildir. Bu tepkiler toplumsal normlara çok zarar vermiş, toplumları şaşırtmıştır. Bu özel anormal tepkidir. İnsan İçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007. Belki inanmaya fıtratı müsait olamayan insanlar, dini tercih etmeyen ya da dinden nefret eden insanlarla, inanç cahilleriyle, münafıklarla uğraşmaktansa; harfleri, rakamları, elementleri, olayları, olguları, süreçleri, aşkları, kitapları, makaleleri, hayvanları, nefisleri ya da kısaca;bu tip değişmek istemeyen fert, toplum ve kavimler hariç; tüm külli enerji ve külli metriksi (ortamı) inandırmaya çalışmak ve doğaya pozitif değerler kazandırmak amacıyla merhametli-adil icabet etmek daha hayırlıdır. Dinin, rejimin ve bilimin toplumsal döngülerdeki ilişkisel özgünlüklerinin önemini ve liyakatlerinin konumlarını doğru kavramaktan aciz namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst inanç, bilim ve rejim cahilleri; bu toplumsal zincirin halkasını/larını koparmadan, alternatifinin liyakatini kavramadan veya tenezzül edip üzerine bu reçeteyi bir ay bile uygulamadan; yargılamasının acısını gelecek nesillerimiz çekecektir. Sürekli genişleyen ve hızlanan kâinattaki değişimin (Göğü hala genişlemekteyiz/ayet var) mekanlara ve yaratıklara etkisine uyumsal tepkiye; canlılar(canlı sistemle) genleriyle ve zekâlarıyla, cansız sistemler zekâları ve değişime uyum mekanizmalarıyla, akıllı yaratıklar yaşama şekillerini, döngülerini, mekanlarını, davranışlarını, kısmen de genlerini değişime uğratarak uyum sağlarlar. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmez (Rad, 13/11) Değişmezler(Cahiller) doğa yasarlıyla değişir. Değişmek istemeyen cahilleri; değişmek isteyenlerin uyumlu hayat pazılı değiştikçe ve yerine oturdukça onları hayat zorlar ve bedelini ödetir. Önermesinin sizde zihinsel doku uyuşmazlığı yaptığı alanlarını daha uygun öneriler ileri sürerek eleştiriniz.
İpucu;sürekli değişen kâinata fert, toplum, ülke, devlet bazında insanın/ların; yaptığı peygamberi ibadetler ve uyguladığı peygamber ahlakı kurallarla zihinsel-düşünsel işletim sistemini/lerini sürekli güncellenişi/güncellenmesi gerektiğini düşünün. Güncellenemeyen düşünsel ve zihinsel sistemlerin nesnel-düşünsel-sanal hayat döngüsünde zarar görebilecekleriyle ilişkilendirin. Değişim/lere bağlı olarak hangi andan…hangi asırlara hangi kavimlerin insanlığın hangi boyutunda olması gerektiğinin değişmez kader çizgilerini Allah (C.C) takdir eder ve icra eder. Akıllı insanlardan da kendilerine verilen tercih hürriyetleriyle de kalan işlemi peygamber ahlakı tercihleriyle en sağlıklı tamamlanması istenir. Bunu yapmayanlar bedelini verimsiz ve istenmedik sonuçlarla öder. 1
       Belki de değişmek isteyen insanların Allah (C.C) doğru anlamak ve muhatap oldukları - olacağı tüm yaratık-olay-olgu-süreçler.. Vb; doğru algılamak, doğru empati/eşduyum duymak-kurmak ve doğru iletişim için insan sanal araçları için gerekli mantık ve düşünce ara yüzünü içeren insani işletim sistemini yüklemek için (kalbini temizlemek=kalp nadası ve kuran ahlakının işletim sistemini yüklemek için) sanal dünyası ve sanal araçları (zihinsel kapasitesi) nadas (formatı) yapılması gerekir. Ör. bir robotun veya bilgisayarın önce kapasitesi nadas (format) yapılır. Sonra onunla iletişim kurmak için ona işletim sistemi, dil ve sanal programlar yüklenir. Bu yöntemin/lerin bir yolu da kişilerin doğru zaman-koşul-mekân da… Vb fıtratlarının kaldırabileceği kadar çoğu şeyin veya temel şeylerin tersleri-nötrleri- ilgileri-ilgisizlikleri; ilişkisini ve çevreye çimlenişini uzlette ve yer yer toplum içinde yaşayarak ve yaşatarak öğretip-öğrenip hayata güncellemektir. Bu hikmeti taklit ederek; insanlarda iletişimin sağlıklı olması ve birbirini doğru anlamaları için (algıda değişmezliği yaratmak için) bu yöntemi kısıtlı eğitimde uygulayabiliriz
     Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)ler, siyasiler ve inanç münafıkları dinden ve Allah (C.C)'HUNDAN yana görünüp, hatta inandıklarını paralarına bile kazarken, uygulamada Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren)-fosil teknoloji yönünden az gelişmiş toplumların samimi, saf veya cahil insanlarını tepe tepe toplumsal ve teolojik mayın tarlalarına (Allah (C.C)'HUN girilmez ya da yaklaşılmaz hududuna) sürükleyerek dine karşı bedensel ve zihinsel eylemlerde kullanıyor. Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini (burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek)yapıyorlar (Filmi izleyin). Ne acıdır ki: dinle, dini liyakatsiz uygulayanların farkını doğru kavrayamayan veya buna yönelik çözüm üretemeyen; son derece zeki ve dahi bazı bilim bilginlerimiz (bilim insanlarımız) bile bilimi ve kendilerini bu liyakatsiz metriksten/lerin denklemlerinden kurtarmamışlardır. Allah C.C. tarafından; laf olsun diye Yeryüzüne Allah C.C.'HUN dinleri gönderilmemiştir. Gerçekten!  Allah (C.C)'HUN bu icabetleri ve peygamberi eylemler katıksız ve kuşkusuz saygı duyuşa ve uygulanışa değerdir.
   Astekler (filmi izleyin),Astekleri, Mayaları,1,İnkaları ve İspanyolların şeytanı ve iblisi avlama ütopyaları (filmi izleyin), İnkalar (filmi izleyin), Kızıl derililer,  Romalılar  (Filmleri izleyin 1, 2, ) Thaipusam Doğa Dininine Tabii Hinduları, Pamir Dağlarının keşişleri, Puta, hayvanlara tapanlar, budizm... Vb yeryüzündeki;zeki tasarım dinleri ör.Budizm (Filmleri izleyin 1, 2 ) ve Doğal-Atasal Kültür Dinlerinin inanç cahillerini ve inanç sapıklarının sayılarının çığ (Doğal-Atasal Kültür Dinlerinin)gibi büyümesine Allah (C.C) gönderdiği dinler(Allah C.C.'HUN dinleri) engel olmuştur. Zaten Kuran-ı Kerimin son ayetlerinde de Müslüman'lara!!! ve diğer inananlara; insanın rabbine!!!, sahibine ve ilahına sığınması istenmiştir. Ümmet gemisi (hem dünyevi ve hem de uhrevi olduğu için; evrensel ve ulusal gemilerinden büyüktür)insan gemisinin ortamındadır (metriksindedir). Ümmet gemisi (hem dünyevi ve hem de uhrevi olduğu için; evrensel ve ulusal gemilerinden büyüktür)ve Müslüman'lar; insanlık gemisinde peygamberi ahlak adreslerinde bulunuşu alışık tepki haline getirirlerse huzur içinde olular. Bazı insanlar kendi hür tercihleriyle ar ederek iman eder insanlık gemisinden (beyin makamından) ümmet gemisine (kalbe) inerler ya da nasyonalistler, şovenistler ve siyonisler isterlerse bu dar ve liyakatsiz(soy kütüğü makamından) makamlardan ümmet makamına (kalp makamına ) çıkarlar . Güdük olmayan evrensel insanlarda buna saygı duyarlar. İnsanın sanal dünyasının huzuru ahlakına ve davranışına da yansır. İnsanın toplumsal döngüsünde; kavimler arasındaki çeşitliliğin önemi; İzmir'n aziz kargaları ve Yellowstone gri kurtlarının gerçek hikayesinden  (Film İzle) daha çok şey ifade etmelidir. Onun için Müslüman'lar, insanın Allah'ına sığınır ve insanın misafiridir bu dünyada. Evrensel ve Gelişmiş insana düşen doğru, net ve nokta teşhisle samimi Müslüman'ların içindeki; kesin din, millet, kavim ve bilimin; tek-çok yüzlü derin münafıklarını, cahillerini (kendin ve çevresini bilmezleri), liyakatsiz radikalleri sabırla asimile etmek, deşifre etmek veya avlamaktır. Bu tercihler liyakatli ve fıtrata uygun olunca inancından hayır görenlerden insanlık ve kendileri hayır görür (Hidayetin liyakatlisi Allah (C.C)' ten olanıdır). Yoksa tarih boyunca siyasi, politik… Vb sadece dünyevi veya sadece uhrevi (ahraet) amaçlar için tüm fıtratların hür iradelerini gasp (tercihlerini gasp etmek) ederek inanca zorlamak liyakatsiz ve sonuçları da ortadadır.


ŞEYTAN KİMDİR? Belki de ya da Ola ki Allah (C.C)'HUNE yalvarsak, şeytanda iman etse ve bu gün rabbim şeytanı afetse, onun ve taifesinin cennette yine canı sıkılır Havva hatunun ve benzeri vakaları işler bundan eminim. Biz sizi dünyaya tekrar göndersek yine aynı tercih ve işleri yapar bize öyle dönersiniz diye ayet vardır. Menazil adlı topal bir cinin oğlu Azazil adli İmamı İblisin (Âdem AS'A secdeye gitmeyen mavi alevli ateşten yaratılmış olan cinlerden en son imam) imamlıktan kovuluşundan itibaren iblisin fikirlerine ve iblise itaat eden tüm akıllı yaratıkların o eylemler ve itaatleri konumunun külliyatına şeytan denir. İblisin ve taifesinin (şeytanın) feyzi hayvanların enerjisi (hayvani rahmet), helal olamayan (mekruh ve harami rahmet) rahmettir. İblisin ve taifesinin (şeytanın) yaşam sevinci ve ümidinin ilacı; Allah (C.C) ve onun kurallarına tabi olmayı, teslim olmayı ve itaati kabul ve tasdik etmeyen tüm akıllı yaratıkların imansızlığı yani akıllı yaratıklardan rahmani kurallara uymayanların sapık, sapkın ve rahmani olmayan imanıdır . Akıllı yaratıkları; gayri ahlaki, gayri akli ve istenmeyen hayvani; eyleme, düşünceye yönlendirmek ve telkin etmek üzere; fert, toplum, kurum, kuruluş, yaratık/ları kullanan; bilinçli-bilinçsiz-mantık sistemlerine sahip sanal veya gerçek kişiliğe/lere verilen kavramisimdir. İnsan aklının zekâsının ve fıtratının açıklamaya ve anlamaya henüz müsait (uygun) olmadığı; eylem, olay, olgu ve tartışmalara başka insanları (fert, toplum,kurum, kuruluş, devlet.. Vb araç olarak) kullanan, sürükleyen ve zorlayan yaratıklara atıf edilen sıfattır. İnsanın cehaletinden yararlanarak, aklının ermediği şeylere insanı yarıştırmaya, tartıştırmaya-eyleme sürükleyen, zorlayan ve araç olarak kullanan bedensel, düşünsel ve/veya sanal yaratıklardır. Kısaca İblisin karakteri ve ahlakıyla kendini donatmış ve hayvanlar âlemindeki ahlaktan ilham alan ve feyizlenerek akıllı yaratıkları da kendi ahlakı metriksine sokmak için gayret eden yaratıkların hepsine şeytan denir. Deccal, Şeytan ve taifesi Hak CC den ve Hakikaten uzak yaratıkların kalbinde; akıbetini unuttuğu ve hasedinde doyuma ulaştığı için ümit ve hayat bulur. Bunun tam tersi olanları da yoldan atışta başarılı olunca kendine teselli olarak hoşlanır. Şeytan ve iblis geleceğin gerçeklerini unutmak, hatırlamamak ya da kendine taraftar artırmak için yolda attıkları ve kendisini tercih eden; gafillerin, cahiller, inançsızların, kâfirlerin… Vb bedeninde, düşünsel kalbinde ve zihninde kafasını kumun altına sokarak teselli, dinleniş ve ümitle yaşayışa çalışan düşünsel ve bedensel yaratık ve/veya yaratıklardır.
Âdem AS ve eşine cennete bulaşıp gübre kokusuyla ve kovulmakla şereflenerek Yeryüzüne inen iblis ve ona uyan tayfası (Şeytanı) belki de tekrar cennete konsa canı sıkılır gübre kokusuna ulaşmak için birlerini yolda atmak için tekrar canı sıkılıp ortalığı kokutur. Sizi tekrar dünyaya gönderseydik yine aynı işleri yapar dönediniz(ayet var). Onun için şeytan ve tayfası için hamaset ve işgüzarlık edip ebedi barış ninnilerini insanlığa okumaya gerek yok.
-Ola ki Deccalin (şeytanın arzuladığı çapulcu ilahcıklar), Şeytanın ve imamı iblisin hilkat garibesi düşüncelerini, sapkınlıklarını, düşmanlıklarını, arzularını, istemlerini ve tüm şeytanı ve imamı iblisi razı ve memnun edici bütün aşkınlıkları fazlasıyla özellikle Âdem AS ve Müslüman'lar öncesinden sonrasına Vahşi ve cahil insan çizgisindeki insanlar dan Yecüc ve Mecüc' e kadar ki insanlar aşırı aşkınlıkları-ifrat ve tefritleriyle gerçekleştirerek şeytan bile razı olduktan sonra sonunda insanın kemendi içinde ele geçecektir.
Şeytanın ve ona uyanların (fert, toplum, kavim ve insanlık bazında) en önemli gayesi ve amacı; cebren, siyasetle ve hile ile... Vb insanların IP numarasını (fert, toplum, kavim bazında, insanların iç ve dış âlem şifrelerini/tiryakiliklerini, zafiyetlerini, aşmazlarını, cehaletlerini, bilmezliklerini, tabularını... Vb kontrolü ele geçirme sevdası) ele geçirip geliştirdiği hayvani-doğal-doğal sistemlerin handikabını/larını insanlara cebren, hile ile, siyasi… Vb kabul ettirerek her alanda faiz kapitalist (parazitli-asalaklı) düşünce sistemi ve zihniyetiyle cebren ve hile ile vebalini-günahını-suçunu-ceremesini… Vb her şeyini insanların sırtına bindirip yaşamını sürdürmektir.
Şeytan; Allah (C.C)’HU şeytana rahmet etmez ve helal rızık vermez hatta bu rızık onu (şeytanı) rahatsız eder. Allah (C.C)’N indinde israf haramdır. Bu nedenle şeytanda akıllı yaratıkların haram ve artıklarıyla beslenişi hak etmiştir. İnsanın ürettiği gayri ahlaki, istenmedik, hayvani, israfı … Vb yaşam döngüsünde Müslümanlıkta haram, artık, necis, mekruh... Vb. denen besin ve enerji ile beslenir. Şeytanın ve İblisin Tayfasının besi yeri Allah (C.C)’DEN gafil, cahil, yoldan atılmış, kandırılmış insanların ve münafıkların kalbidir. Çünkü bu kalpler de; cehennemi, ahreti, kıyameti hatırlatan hiçbir şey bulunmadığı için kafasını kumun altına soktuğu ve dinlendiği yerlerdir. İman eden peygamberi kalpler ona akıbetini (cehennemi ve rezil olacağını) hatırlattığı için onları da besi yeri yapış için gayret edip yol atarak kendine benzetişte deneyimlidir. Hiçbir şey toplumsal, düşünsel ve doğal döngülerde israf olmaz. Bu döngülerde hemen her şeyin bir üreten ve tüketeni vardır. Şeytanın bu besleniş şekli ve bu besini üretmeyen akıllı yaratıkların hepsini yoldan atıp kendine benzetiş tiryakiliği ve hastalığı vardır. Bu karakterin bazı fert ve toplumlarda tecellisi ve uygulanışı şeytanidir. İslam'da şeytanın tüm eylem ve tiryakiliklerinin besini ve besleniş döngüsü; insanların peygamber ahlakının nesnel, düşünsel döngüsüne uymayan artıklarıdır. Nasıl ki nesnel besin döngüsünde ve doğal döngüde her ürünün bir yiyicisi ve/veya tamamlayıcısı vardır. Örneğin evdeki yiyecek artıklarının kokusu, üzerine böcekleri, haşereyi, diğer hayvanları, çürümek üzere mikro organizmaları…Vb yaratıkları tahrik ederek döngüyü tamamlayıcı hizmet veriyorsa insanında peygamber ahlakı ve helal kurallarına uyulmadan üretilen nesnel, düşünsel, sanal… Vb tüm döngülerdeki üretilen her türlü haram, ifrat ve tefrit hayat parçası ürünü/leri şeytanı üzerine tahrik ederek ona yem olur. İnsanın peygamber ahlakına uygun helal ürettikleri ahret hesabına göçer ve/veya şeytana yem olmadan helal döngüye katılır. Kısaca yaratıklar arasındaki tüm döngülerde şeytanın döngüyü tamamladığı kısım helalin artıkları ve haramlarla beslenişe dayanır. İnsanların şeytana yem olan düşünsel, nesnel, sanal…Vb döngü ürünleri genellikle ürettikleri hayvanı ve/veya hayvandan daha aşağı düşünsel, nesnel, sanal …Vb hayat parçaları ve diğer nesnel, düşünsel ve sanal ürünler nefsi kabul edilir ve şeytana yem üretilmiş olur. Bu nedenledir ki İslam'da insan gelen duygular bile disipline edilerek ve her duyguya, niyete, görüntüye… Vb düşünsel özgün hayat parçasına kişilik kazandırılarak rahmani ya da şeytan duygu, niyet, düşünüş olarak kimlik kazandırılmıştır. Bu açıdan bir insanın iradesiyle baş edemediği istenmedik; duygu, düşünce, niyet, her türlü değer yargıları, istenmedik alışkanlıklar… Vb her türlü iradeyi aşan nefsi alışkanlık ve nefsi değer yargılarının; Islahata, terbiye edişle, diyete, tedaviye ve terapiye gereksinimi vardır. Toplumun kişinin bu istenmediklerinden zarar görmemesi, kendisinin toplumdan zarar görmemesi ya da toplumdan yarar görmesi ve/veya topluma yararlı ve verimli konumlarda bulunması için iradesini aşan istenmediklerini, çok iyi tanıması ve gerekirse yapısal olarak en uygun tedaviye baş vurmalıdır. Kişinin fıtratı ve tedaviyi kabulleniş değer yargılarına bağlı olarak bir veya birkaç yolu denemesi belki daha hayırlıdır. Ör. İslam'da terbiye ve ıslahat için Allah (C.C) teslim olunur. Peygamber ahlakı ve fıtratı yapabilirlik konum ve diyetlerle tedavi edilir. Genetik olarak tıbbi tedavi, diyetler ve/veya eylemsel terapilerde kabullenilebilir.
     -Fert, kavim, toplum, millet, halk.. Vb bazında akıllı yaratıkların üzerinde parazit geçinmek ve ısrarla onların nesnel ve düşünsel yönetim sistemlerini (özgün kişilik şifrelerini, değer yargıları örgüsü zafiyetlerini) ele geçirip kendi kavmine asimile ya da özümseyerek ateşli bir yönetici olmak isteyen yaratık ya da yaratıklardır. Akıllı yaratıkların sırtında ve emeği üzerinde bedava geçinmek için;cebren, hile ile, ikna ile… Vb yollarla kandırıp hayvanlardan daha aşağı toplumsal makamlarda yaratıklar olarak yaşamayı akıllı yaratıklarda alışkanlık-alışık tepki (refleks) ve tiryakilik haline getirmeye çalışan; nesnel, sanal, düşünsel… Vb kılıkta ki tüm yaratıklardır.    
     -Şeytan, imamı iblis (Azazil) ve onlara tabi olanlar; kıyamete kadar Yeryüzüne, kâinatta kapatılmış ve insanın aşkın çanağında Müslüman'lara musallat ve tüm insanlığa düşman olarak yaşarken ümidi ilmiyle yolda atacağı çocuklar ve gençliktir kıyamete kadar onların kalbinde yaşamaya devam edecektir.

Akılsız (Hayvan, Bitki, Toprak; Hava, Su...Vb) ve Akıllı Yaratıklar (Şeytan, İnsan, Cin, Melek… Vb) Arasındaki İnce Özgün Çizgiler:
-Akılsız Yaratıklar;hayvanlar, bitkiler, toprak, element, hava, su...Vb genel olarak; akıl, vicdan, namus, ruh, yazılı lisan… Vb özelliklere sahip olmayan nesnel yaratıklar olarak tanımlanır.
-Akıllı Yaratık; Kendisine; akıl, vicdan, namus, ruh, yazılı lisan… Vb sanal araçlar verilen:
A-İnsan;ruhu, aklı ve vicdanı ile melek-cin bedeniyle hayvani nesnel+düşünsel yaratık),
B-Cin;Mavi alevli ateşten yaratılmış düşünsel yaratıklar. İmam-i iblis ya da Azazil İbni Menazil yani Menzil ‘in oğlu Azazil (İblis) bu taifedendir.
C-Şeytan;İnsan ve cinlerden/ın Rahmani kurallara uymayan ya da iblisi tercih eden tüm akıllı yaratıkların o eylemler ve itaatleri konumunun külliyatına ve/veya o anki hayatların nesnel, sanal ve düşünsel külliyatına şeytan denir. Akıllı yaratıklardan yani insanlardan ve cinlerden; Allah (C.C) Âdem AS'A secde et emrine itaat etmeyen ve imamlıktan kovulan İbni Menazil'in oğlu (topla bir cin) olan Azazil (iblis)'in ibsiliğine tabii olan yani Allah (C.C) dinlerle gönderdiği davet kurallarına bilerek uymayan ve rahmani kurallara uyan akıllı yaratıkları da yolda atmaktan ya da hayvani kurallardan sapıklığa, ifrat ve tefritlere doğru vahşileştirmeye/doğallaştırmaya sürükleme telkin ve siyasetinden öteye faaliyette bulunan tüm akıllı yaratıkların o eylemler ve itaatleri konumunun külliyatına şeytan denir.
D-Melek; Nur dan yaratılmış hepsi Allah (C.C) emrine amade düşünsel yaratıklardır.


Ders Çıkarış; Sanki;Allah (C.C) akılsız yaratıkları;insan, cin ve şeytanın besi ve yaşam yeri, melekleri de; insan, cin, şeytan ve akılsızların yaptıklarını rapor etmek, tüm faaliyetlerini denetim ve kontrol için yaratmıştır.


Yaradılış;

-Allah (C.C) bir şeye ol der o da hemen oluverir.(Ayet) İnsanın Yaradılışı, kâinatın Yaradılışı, Kıyametin Kopuşu ve Asrımızla İlgili Bazı Ayetler,
-Ebedi-ölümsüz boyutta kâinata ol dedi ve her şey oldu bitti! Olmuş bitmiş boyuttaki sonuçlarda; yaratığın/yaratıkların tüm tercih olasılıklarıyla varacağı sonuçların hepsi mevcuttur. Yani bir kişi Allah (C.C) peygamber gibi teslim olması ile varacağı kader çizgisiyle sona ulaşır. Kendi özgün tercihleriyle hayatını değerlendirmesiyle varacağı kader çizgisinde karışılaşacakları önceden bilinir ve farklıdır. Ola ki Allah (C.C) şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı. Allah (C.C) Önce Âdem AS'I sonra eşini yaratıp cennete koydu. Kıyamete kadar orada kalacaklarını sonra onları kıyamette öldüreceğini hatırlattı. Onları cennete ki şu ağacın meyvesinde yememeleri konusunda uyardı. Yemeleri halinde nefislerine zülüm edebileceklerini konusunda uyardı.Kuran 7.Sure/ 19., 20. Ayetler. Şeytan Âdem AS'IN eşine ve kendisine ; birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara cazibeli ve beğenili vesvese vererek: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Meyveyi yemeleri ve avret yerlerinin açması halinde melekler gibi ebedileşeceklerini cazibeli ve beğenili telkin etti. Onlarda Allah (C.C) ikazını unutup bu cazibeli teklife kandılar. Avret yerleri açılıp deşifre oldukları için; Âdem AS'IN ailesi şeytanla;yeryüzündeki vahşi-doğal insan nefsi içinde türemek, yaşamak üzere ve düşman olarak indirildiler . Âdem AS sonradan yalvardı Allah (C.C) onu affetti. Âdem AS'IN Zürriyeti Habil ve Kabil kısasıyla doğal insana karıştı. Sonradan şeytanının kendisi Allah (C.C) kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu (Menazil'n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah (C.C) neden Âdem AS'A secde etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana mühlet verirsen Âdemin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Özel haller hariç, Ola ki ruhuz ve/veya akılsız insanlar eşya ile Allah (C.C) ayırt edemez ve genellikle inançsız, ateist, cahil ya da doğal bir tapınışa sahip olur. Genellikle İlk insansılar ve günümüze kadar ki cahillerin hemen hepsi bu konumdadır. Ola ki bu vahşi/doğal cahil insansı insan çizginin devamıdır. Allah (C.C) Âdem AS ruhundan üfledikten sonra Allah (C.C) ve eşyayı ayır ederek tanımıştır. Melekler gidin Âdeme eşyayı sorun tanıyacak diye icabet etmiştir. Ayet veya Hadis vardır. Ola ki İblis (Azazil İbn-i Menazil) Âdem AS'IN bedenini yeryüzündeki Âdem AS öncesi Doğal insansıların bedenine benzetip onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah (C.C) Âdem AS'A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim, Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Âdem AS'A eşyayı sormalarını istemiş ve Âdem AS bu özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Hâlbuki Âdem AS'A kadar Yeryüzü vahşi/doğal insansı insanlarına Allah (C.C) ruhundan üflememiş , akıl, vicdan vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Âdem AS'IN Yeryüzüne inişi ile başlar. Ancak bu vahşi/doğal insansı insanların eşyaya ve yaratıklara doğal tapınma serüveni Âdem AS'IN yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah (C.C) en büyük af edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah (C.C)); yegâne ilahtı, tüm mülkler onundu, şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır. Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş, kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah (C.C) ihlaslı kullarını yoldan atamayacağını ve kendisine kıyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır. Sonrada bu çizgideki tüm akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... Vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam itaat ediyorsa sanal, düşünsel ya da nesnel şeytan kabul edildiği: Allah (C.C); Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla bildirilmiştir. Özel not; Belki de ya da Ola ki İblis şeytanlık yapmasaydı şimdi emekli imam, insanlara da, şeytanının ahlakından değil de onun yerine hayvanların ahlakı, davranış ve eylem şeklinde uzak duruşu telkini dini eğitimde verilir olabilirdi. Ola Ki Şeytan tekrar cennete konsa bile canı sıkılır ayni işi yapar. Sizi dünyaya göndersek yine aynı şeyleri yapardınız (ayet var).
-Ancak Allah (C.C) ebedi boyutta olup biten senaryonun geçici-ölümlü hayat ve yaratıklar boyutundaki ( kâinattaki) senaryoyu tarif ederken;
1-Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık. Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet
2-Yeri göğü 6 Günde/Evrede Yarattı (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet)
3-Göğü hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.


kâinatın Yaradılış Konusuyla İlgili Bazı Ayetler;
Kuran 7. Sure /54. Ayet.
Kuran 10. Sure /3. Ayet. Kuran 11. Sure /7. Ayet. Kuran 21. Sure /30., 31., 32., 33. Ayetler. Kuran 23. Sure /12. Ayet. Kuran 25. Sure /59. Ayet. Kuran 33. Sure /72. Ayet. Kuran 36. Sure /82. Ayet. Kuran 57. Sure/4. Ayet. Kuran 67. Sure /3. Ayet.

Sonuç;
-Ölümsüz bir boyutta olmuş ve bitmiş bir senaryonun ölümlü, geçici ve sonlu boyutu yaşanıyor ve yaşıyoruz.
-Yaşayan bu senaryoda;ör, hayırlı mukadderat dileyen bir insana Allah (C.C) icabet ettiği zaman o insanın geçiciden ebediye tüm mukadderatını değiştirebiliyor.
-Ya da geçici senaryodan dilediğini ebedi, geçici, yok… Vb edebiliyor ve/veya yapabiliyor.
-Onun gücü her şeye yeter ve o her şeye kadirdir.(Ayetler var)

DECCAL KİMDİR? En çok Allah C.C 'HUYU taklit ederek ona benzemek isteyen sahte ilaha/lara denir.
-Deccal:geçmişten geleceğe tüm yaratıkların içinde;bilerek bilmeden Allah (C.C) den gayri ilahlığa niyetlenen, amel işleyip yaşam tarzı benimseyenlerin tümüm her şeyinin tevhit edilip hayata uygulanan dönemin çapulcu hilkate garibesi ilahlık dönemidir. Deccal kaldıramayacağı taşı ve/veya yapacağı işi yaratış ve/veya icraata geçirmeye çalışırken suçüstü edilecek olan yaratıktır. Yaptığının içine gömülecektir. Deccal bilime kişilik veriş ve diriltiş denemeleriyle onu bir araç değil yol gösteriş mürşidi oluşunu met et fethet sonra bilim aptalmış deyip mat edip düşürecek.
-Belki de Deccal yeryüzünde “Kâlû Belâ'nın” ters-düz türeyiş tecellisidir. Demirkuş 2011
-Deccallın asrı:tarihte, asırda ve atide, ilahlaşmak isteyen ve Allah (C.C) rızasının tersine arzuları olan; fert, toplum, kavim, devlet… Vb yaratıkların amelleri, gözleri ve gönülleri doyacak kadar Nemrut'u, Firavun'u, Semud'i, Çin'i, Atilla'i, Cengiz Han'i, Lut'i,Hud'i, Salih'i, Nuh'i, Hitler'i, Karun'i, Ateist'i, Radikalist'i, Şovenis'ti, Siyonist'i, Siyoşovenist'i Kavimlerin ve yaratıkların amelleri, gözleri ve gönülleri doyacak kadar fırsatlarla;dünyada ve kâinatta fert, toplum, kavim, devlet… Vb bazında kişiliklere tevhit edilerek hayata uygulandığı ya da hayata tevhit edildiği devirdir. Akabinde Hz. Mehdi ve Hz. İsa'nın yeryüzünde tecellisi takip edileceğine dair 12 hadis vardır.
-Deccalin fert, toplum ve kavimlere icabetinde ve devlet çetelesine; Allah (C.C) peygamberlerine, Müslüman'lara, insanlara ve diğer yaratıklara icabetini taklit eder.
-Deccalin özgünlüğü; hükmündeki kavimin fertlerinden fıtratı değişime en uygun olanlarını ceddine asimile ederek ve evcilleştirerek (deccalin şaklaban örnek peygamberi kişileri) kavim diğer üyelerinin de evcilleştiklerine uyuşunu-benzeyişini ister ve zorlar. Deccalinde ırıkına asimile ettiği deccalı zahitleri, deccalı abidleri, deccalı şairleri… Vb vardır.
-Deccal İslam'iyeti ceddinin ve ceddine asimile ettiklerinin midesine asimile etmek ister. Cet kökenli Müslümanlığı ileri empoze ederek; her kavimi cet kökenli Müslümanlığa bölerek İslam'iyeti parçalamak ve bölmek ister. İslam'iyet'te peygamber Arap kökenli Müslüman'ım dememiş. Ben Arab'ım ama Araplardan değilim demiştir. Müslüman'ların milleti de İbrahim AS milletidir. İkinci milleti geçersizdir dünya ve ahret yolunda (slavatı şerife) .
-Deccal, hükmüne aldığı insan kavimlerini kullanarak kanı ve canı üzerine devlet zürriyetlerini ceddine asimile ederek yeni milletini yani İbrahim AS milletine ters ve zıt milleti hortlatışa kalkar. Yani ceddinin cenazesini hükmüne asimile etiği kavimlerle hortlatmaya kalkışır.
-Teknoloji Cyber İnsanları, Cahil Gayri Müslim'leri İnsanları, Cahil Müslüman'ları birbirine çatıştırmak. Çatıştırmak.
-Sanki Allah (C.C) tüm insanların istek, arzu ve amellerine icabet ederek; onları (iyi ve kötü amellerin hepsini) gerekli olduğu kadar ya da yeterince en az bir kere kâinatta hayat buldurmaktadır. Yani insanlık iyi ve kötü; düşüncesinin ve ürettiklerinin tatbik/uygulayış kemendi ve hürriyeti içinde kıyamete kadar yol alacaktır.
-Bu konuda ayet var; 11. Kuran Suresi/ 7.Ayet; O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler.

-Deccal;gizli, açık, bilerek, bilmeden; ilahlaşmak isteyen,kandırılan, dini ile alış veriş yapan veya dinini satan... Vb tüm yaratıkların ilişkilendirildiği sanal kişiliktir yani "bir o var ki oda ondan içeru". İnsan veya insanlık üzerine ilahlık niyetlerini hayata geçirmek için; insanı yozlaştırıp hayvanlaştırmak ve bilgi edinmek için kudurmuş ahlak sisteminin insanda ortaya çıkmasına vesile olan sahte ilah ve ilahlardır. Kısaca onun için başta insan olmak üzere tüm yaratıklar ilahlaşma aracıdır. Bu amacına ulaşmak için;başta insan olmak üzere sıra dışı kötü amaçla;çoklu, bölücü, parçalayıcı, analiz edici uygulamalar ve zihniyetle, yaratıkların fıtratlarını zorlayarak tüm enerji hallerini deşifre ederek edindiği bilgilerle kendini tevhit ettirten sahte ilahi/peygamberi kişiliktir.
-Allah (C.C)'HUNDAN başka (arda kalan); arda kalan; gizli, açık ve diğer konumlardaki ilahların hepsi onu taklitçi ve mutlaka küme-mekân -zaman içinde yaratık olarak yorumlanabilen, belgesiz ve delilsiz çapulcu sahte doğa-uzay dinlerine tabii ya da Allah (C.C)'HUN dinine ve insanlara karşı kahpe, sahte, çapulcu ve deccalı ilahlardır. Allah (C.C)'HUNDAN gayrı tüm tapılan ilahlar, yaratıklar ve her şey mutlaka onun ilmindeki ölüm, yaratık ve varlık kümleri içindedir ve kümeleri aşamaz Deccal hükmüne katmak için kazan doğurdu numarasıyla yardım eder tamamen kuşatınca da kazanın öldüğünü ilan eden çapulcu hâkim güçlerdir. Örneğin fert, toplum ve kavim bazında din cahilerine yapay hidayet ederek Müslüman gözükür sonrada hükmündekileri kuşatınca sudan bahanelerle şimdi tüm Müslüman'ların ve diğer dinlere ait insanların düşünsel ve nesnel hayat döngüleriyle, inançlarıyla demokrasinin kontrolüne koy-bırak ve/veya rabliğime itaat et der. Hiçbir fert, toplum, kavim ya da devletin özgün kültür, din ya da inancına samimiyetle yaklaşmaz yaklaşsa da amacı hedefidir. Belki de Afagnistan !!!, İran ve Irak'a yaklaşımlar buna benzer deccalı oyun, siyaset ve yakalaşımlar bilinmeden ya da halkın doğal hayat döngüsü ve fıtratı dikkate alınmadan cahilce yapılmaktadır. Tarih göstermiştir ki bu tip dayatmaları genellikle yaptıranlara (münafıklara), ve onlara malzeme olanlara birşey/ler kara delik olmuştur.
-Fert ve toplum bazında emir kipleriyle dua ettirerek, tersine dualarla, düşüncelerle, eylemlerle ve ibadetlerle insanı Allah (C.C) rızasından uzaklaştırarak yecüc-mecücleştiren yani maddi ve manevi her iki cihan da her şeyinden hayır görmeyen gün geçtikçe cüceleşerek her şeyiyle âlemlere rezili kepaze ve ibret olan kavimlere dönüştüren ya da insanları, cetlerini liyakatsiz severek okşayarak met et fetih et okşa okşa sonra yokuşa yokuşa ahlakını yozlaştıran eğitim sistemleriyle sahte başıboş özgürlük vaatleriyle ilahlaştırmaya yönlendiren çapulcu sahte rablik makamıdır.
-Geçmişte, günümüzde ve gelecekte: Şeytanın arzuladığı; Adı, Semud, Nuh AS, Lut AS, Hud AS, Salih AS, Çin'in Krallık Dönem Vahşeti, Cengizhan, Hitler, Sovyetler, Firavun, Nemrut… Vb geçmişte, günümüzde ve gelecekte; dindeki sicilleri; tefekkürleri, amelleri, eserleri bedbaht ve çürük ya da kâfir, sapık, kirli, kahpe, vahşi, Siyonist, şovenist, dar kafalı, bölücü, Siyoşovenist... Vb oldukları Rahman (C.C)'HUN ayetleri, peygamberleri ve alimlerince tescillenmiş; peygamber ahlakı hastası fert ve toplumların, gelecekte amel ve tefekkürleriyle örtüşen ve mutlaka dünyada yaşayarak gerçekleri öğrenecek insansı çapulcu ilah ya da ilahlardır.
-Ola ki;tüm zamanlarda akıllı yaratıkların düşünsel âleminde ürettikleri benzer niyetlerin biriktiği ya da tevhit edildiği havuz; İstisnalar hariç Allah (C.C) tarafından en az bir sefer yeryüzünde hayat bulur ya da uygulanmasına fırsat verilir. İyi, hayırlı amel ilçeyi ve iyi tefekkür edin diye ayet ve hadisler var. Bilinir ki ya da beklenir ki Allah (C.C) mahlûkatının tüm amellerine, niyetlerine ve tefekkürlerine icabet eden ve israf etmeyen yegâne ilah ve zattır. kâinatın bu devasallığı ve ömrü yanında akıllı yaratıkların ürettiği amel, tefekkür, niyet, fikir … Vb algıda değişmezlik, algıda benzerlik, algıda çeşitlilik, algıda farklı derecelenmelere … Vb ilkelerle kümelendirilerek ya da tevhit edilerek ; ati, asri, tarihi her hangi bir zamanda (geleceği, devri/zamani ve geçmişi) en az bir sefer kâinatta tatbik/uygulayış da hayat buluyor olabilir. Yani gelecekte işlenecek bazı tefekkür amel ve niyet aslında geçmişte kâinatta hayat bulmuşken, geçmişte işlenmiş bazı tefekkür, niyet ve amellerde gelecekte kâinatta hayat bulmuş olacaktır Çünkü kâinat döngüsünde hiçbir şey israf olmadan hayatta uygulanarak döngüde liyakatli yer alır. İsrafsızlık ve liyakatin döngüde galibiyeti ilkesi (Ayet ve hadis var). Ör. Ateistlerin ve münafıkların özlem duyup niyet besledikleri insani düzen asrı Deccal'in asrıdır. Bu konuda geçmişten geleceğe doğru işlenen benzer ameller Deccal'in asrında amelen Yecuc-Mecuc'a kayan Siyonist, şovenist ve siyoşoven kavimler türeyecek ve kıyametin kopuşuna yakın asırlarda da gerçek-nesnel Yecuc-Mecuc'ların türeyiş asrıdır ki bu asırlara yeryüzünde bir tek Müslüman kalmayınca Allah (C.C) kıyameti koparacak. Deccal'in asrını takiben müminlerin işledikleri amellerin yeryüzünde dirilişi Hz. Mehdi RA ve Hz. İsa AS gelişi ile insanlık düzeni peygamberi hayat döngüsüne kavuşacaktır. Bu konuda hadis vardır.
-Belki de dünyada yaşananlar; işlediğimiz iyi ve kötü amellerin bir arada uygulandığı kâinattaki esas sorumluları insanlıktır yani bizleriz. İç ve dış dünyadaki tercihlerinizin ve uygulamalarınızın gereği laik olduklarınıza emanet edilir ve yönetilirsiniz. Ayet ve hadis vardır.
-Deccal'in asrının özelliklerinden en önemlisi liyakatsizliktir.
-Deccalin özelliklerinden biriside Allah (C.C)'HUN peygamberlerine icabeti taklit ederek;farklı kavimlerdeki dürüst ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) insanları kendi kavminin; örflerine, adetlerine, geleneklerine, göreneklerine, törelerine, yönetim sistemlerine, partilerine, tarikatlarına, yaşam şekline, damak zevkine, tiryakiliklerine diline… Vb özümseterek (asimile ederek), eğiterek evcilleştirip Allah (C.C) dinine düşman ve dindeki hakikatlere cahil bırakıp onların namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüstlüğü arakasına gizlenip onu herkese örnek ve model göstermesidir.
-Yani nefsi insanlar akli insanları yönetir.
-Dinde olması gereken namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst, asil insanları din cahili olarak eğiterek kendi düzeninde liyakatsiz ve anti peygamberi konumlandırıp görevlendirerek; dürüst ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) örnek insan olarak topluma takdim eder.
-Tam tersi beceriksiz, kalitesiz, nefsi veya şeytani insanları dine koyup dindar olarak deklere ederek; Allah (C.C) dinini, peygamberi eylem ve uygulamaları gereksiz, yetersiz, akıl ve çağ dışı gösterir.
-Genellikle insanlar kendine iftira ederek;kendilerine şeytan ya da deccal demektedirler veya dedirtmektedirler.
-İnsanlar deccal olamaz olsa olsa Deccal'e malzeme olur.
-Bugün batıdaki satanistler ya da iblisim diyenler saptırılmış zihniyetin cahil avukatlarıdır.
-Bu tip insanlar sadece iblisin ya da deccalin varlığına ve kendilerine iftira eden sapık insanlardır.

-Aklın şah prensibin tersine çalıştığı asrın ilahlık makamıdır.
-Fert ve toplumların nefsine ve zekâsına kul ve mahkûm olduğu zamandır.
-Hayvanların insanlardan daha çok sevgi, saygı ve itibar gördüğü zamandır.
-İnsanların hayvanlardan daha aşağılık itibar gördüğü zamandır.

-İnsanların ilmem otistik ve spesiyalistleştirip ortak payda da bilinmesi gereken peygamberi ilim ve ahlakın gereksizliğini özellikle çürütmeye ve gereksizleştirmeye yönelik legal ve illegal yolları meşrulaştırırı ve teşvik eder.
-İnsanları madden, manen ve geçmişiyle ceddi şovenizm ve Siyonizm üzerine hortlatmaya çalışır.
    Deccalı Asrımıza Güncellemek;
-Allah'ı taklit etmeye çalışan;hedefine ve emeline ulaşmak için; sapık ve cahil inanç ehlini, ilahlaşmak isteyen insanları, inanç düşmanlarını ve cahil insanların emeklerini ve enerjilerini makamına tevhit etmeye çalışan çapulcu ilahlık makamının ehlidir.
-Cahillerin, imansızların, münafıkların… Vb hakikaten ve gerçeklerden uzak çeldirici kalp aharındaki/larındaki deccalı ilahlıkların sarhoşluğundakiler kâinatı ve tüm yaratıkları sahipsiz sanarak her şeyi talan tefekkür ve zihniyetin çapulcu ilahi/peygamberi fenafillahlığını yaşıyor.
-Şeytanilerin ümit ahırı; cahiller, gafiller, imansızların nesnel ve batini kalp aharında ve hayvanilerde hayat bulur bu ümit imanlı insanlar da öldüğü için onlardan uzak durur.
-Kıyamete kadarda böyle olacak.
-Allah (C.C)H'HU insanları dirilterek sanal, nesnel ve düşünsel hayat döngülerinde kanıtlar gösterir.
-Deccal insanları hortlatarak peygamber ahlakı sıfatlarını taklit ederek tasarrufa götürüp sahte Kadiriliğini Rahmaniliğini kanıtlamaya çalışır.
-Sonuçta Allah (C.C) dirilttiği ve icabet ettiklerinin ürettikleri peygamber ahlakı ve peygamber ahlakına uyumludur.
-İnsanları hem ahrete, hem geleceğe hem de dünyaya uyumlu ve liyakatli hayat döngüleriyle kenetler.
-Deccallın ürettirdiklerinin sonuçları doğal ahlak ve hayvani ahlak'a uyumlu sonuçlardır.
-Deccal insanları sürekli liyakatsiz sanal, nesnel ve düşünsel hayat döngüleriyle sadece doğaya ve hayvanlara kenetler.
-Deccal asrında bazı insanları ikna etmek için düşünsel ve nesnel örtüşen gerçek kerametlerle kendine inandırmayı başaracaktır.
-Hatta insanı bile ortadan ikiye ayırma ve tekrar birleştirme bilimine sahip olacağı ve bu ilimle insanları kendi ilahlığına tevhit etmeye çalışacağı hadislerde bildirilmiştir.
-Deccalın ilminde ve uygulamalarındaki sonuçlar;nesnel, sanal, toplumsal, düşünsel, zihinsel olarak insanlığı ifrat ve terfide zorlamak amacıyla sindirim sistemi mantığı ile önce belirgin olarak zıt ve boğuşan doğal olarak ikiye ve giderek çok parçaya böler. Deccal ülke sınırlarını ve toplumsal çeşitlilikleri kangrenleştirir.
-Bu asır insanlık yaşam döngülerinde bu vardır.
- Sağcı-Solcu, Kuzeyli-Güneyli, Dindar-Dinsiz, Kuzey Kore-Güney Kore, Âdemin Çocukları-Maymunun Çocukları ya da Âdemiler-Maymuniler, Kuzey Yemen-Güney Yemen… Vb

-Ancak önceden peygamber hadisleriyle deşifre edildiği için kolayca fark edilebilecektir.
-Dinde bu konuda yaklaşık 10 hadis verilmişidir. En zayıf noktası önceden haber verilişidir. Kolayca deşifre edilebilecektir.
-Özellikle fert ve toplum bazında insanların cehaletinden, zayıf ve hassasiyetlerinden yararlanarak onları, Allah (C.C) yasakladığı hududuna/larına ve dinin kesin yasaklarına (gizli-açık şirke/lere ... Vb) sürükleyip;Allah'a, dinine ve inananlara düşman etmektir. Deşifre edildiği zaman ilk işleri kılık değiştirip haktan yana dem vurmalarıdır.
-Buna alet olan zayıf insanları ve münafıkları izlemek, ibret almak ve hoş görülü olmak;gelişmiş ve erdemli-evrensel insanların, vicdani vebali ve namus borcudur.
Allah C.C 'HUN kıyamete kadar dinini koruyacağına dair ayeti ve değişen asırlara insanın dine uyumu konusunda kontrolü ve ıslahatında alimler gönderip peygamberinin hadisleri vardır. Din elden gidiyor diye, münafıkların ve cahillerin telaşa, hamasete, takiyelerine, yardımlarına, babalık, ağabeylik, alimlik... Vb hatta icraatlarına bile mahal-gerek yoktur.
-Ola ki Deccalin (şeytanın arzuladığı çapulcu ilah ve/veya ilahcıklar), Şeytanın ve imamı iblisin hilkat garibesi düşüncelerini, sapkınlıklarını, düşmanlıklarını, arzularını, istemlerini ve tüm şeytanı ve imamı iblisi razı ve memnun edici bütün aşkınlıkları fazlasıyla özellikle Âdem AS ve Müslüman'lar öncesinden sonrasına Vahşi ve cahil insan çizgisindeki insanlar dan Yecüc ve Mecüc' e kadar ki insanlar aşırı aşkınlıkları-ifrat ve tefritleriyle gerçekleştirerek şeytan bile razı olduktan sonra sonunda insanın kemendi içinde ele geçecektir.
      Önemli not;İnsanlığın güzel,haklı geleceğini garantilemesi ve bu kadar bilgiyi ilahlaşma küstahlığına kalkışanları fark etmesi için: bu düşünceler çerçevesinde aklın ve sağ duyunun ilelebet galibiyetine yönelik gizli ve açık önlemleri içeren:insan demokrasisi çerçevesinde;eğitim, öğretim, yönetim… Vb sistemleri kurmaları kesinlikle gerekli. Bu olgular;belki de evrensel ve akıllı her insanın namus ve vicdan borcu olmalıdır.
        Bedenen, zihnen, eylemsel ve iş olarak;bayan ve erkek eşitliği kisvesi altında; dişilik ve erkeklik fıtratlarını denkleştirme liyakatine aykırı eşitlemeye kalkışmakla toplumsal dişilik ve erkeliğin özgünlüğünün fıtratını güdükleştirip (anti maço ve anti feministleştirmek veya tam tersi) toplumsal transseksüelliği yaygınlaştırmaya kalkışmasıdır! Yani normal cinsellikten sapan radikaller; ifrat, tefrit ve normalin cıvıklaştırılmasıdır.

Fahişe ve Kahpe Kimdir Ve Kime Denir?
Bu kavramlar özellikle fıtratlarının, yapısallıkların ve/veya genetik yapılarının radikal cinselliğinin gereğinin sonucu olan; hayat kadınlarına, hayat erkeklerine ve eş cinsellere iftira ve hak edilmeyen bir kavram yanılgısı şekli ve amacıyla kullanılır. Çünkü bilinir ki bazı insanların kişilik ya da IP numaraları fıtratları gereği cinselliği aşamaz bu durum onların iradelerini aşar ıslahat ve eğitim bir yere kadardır. Tercih ve keyfiyet genellikle ağır basar. Bu kavram çok yüzlü münafık insanlara daha çok yakışır. Yani fahişe insan kavramı; genleri ve fıtratı gereği değil de çok yönlü menfaati/leri için; kendini ve çevresini; gizli ve açık çok yönlü, çok yüzlü; fuhuş, kötü maksatla, kötü işte ve/veya kötü amaçlarda kullanan insanlara liyakatiyle yakışır. Kahpe kavramı fahişelikle eş değer kullanılır. Bazen arkadan vuran ve dönek anlamında kullanılır.


MÜNAFIK KİMDİR-NEDİR (Liyakatsiz Çok Yüzlü Kuduzluk) ? Bir insan, devlet, kurum veya toplumun... Vb; bilerek ve bilinçli olarak şahsi veya azınlığın menfaat sünnetleri ve farzları için arda kalan tüm yaratıkların haklarına hile-hırsızlıkla zarar vererek veya gasp edecek şekilde;gizli-açık çok yüzlü eylem, davranış, tepki ve bilgi üretmesi-yaymasıdır.
-Düşünsel ve nesnel olarak herkesin fıtratını kendi fıtrat farzlarına ıslahata ve uyuma kalkışan, zorlayan ve halden anlamaz zararlı radikaller ise düşünsel olarak kangrenleşmişlerdir
-Bazı radikaller düşünsel olarak toplumsal denklemin/lerin tümünü bilerek ya da bilmeden körelten tekdüze kendilerine benzetilmesini isteyecek kadar zihnen kangrenleşmiş ya da fıtratı değişime uygun olmayan insanlara doğru empati/eşduyum duymayan/duyamayan/duymak istemeyen zihnen kangrenleşmiş, kanserleşmiş özel münafıklar ya da cahilleridirler.
-Cahiller toplumsal denklemin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olması gereken sabitleri, münafıklar çok yüzlü ve yönlü cıvık değişkenleri ve parametreleridirler. Demirkuş 2009 Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak.
-Münfıklar;toplumsal ahlak bağışıklık sisteminin güçlenmesi için;dinde, bilimde ve toplumsal denklemlerde mutlaka olması gereken; çok çabuk değişen yalancı-güdük-yanıltıcı değişkenler ve parametreler gibidirler. Müslüman'ın ayıbını örtmek, münafıkları, cahilleri, hainleri ve liyakatsiz radikalleri gizli veya açık deşifre etmek elzemdir. Bunun farkındalığı ve ince çizgisi çok önemlidir. 0, 1, 2, 3, 4

-Din, millet, devlet, sistemi siyaset… Vb münafıkları bu asır meşhur olmuş
Din Münafıkları;Allah (C.C)'HUN rızası için İslam dini üzere yaşayanları peygamberin çizgisinden gizli açık saptırmak ve şaşırtmak için bilinçli olarak her türlü faaliyette bulunan fert ve toplumlardır.
Millet Münafıkları;korkusundan, şerrinden, belasından… Vb sebeplerden değil de, bilinçli olarak ait olmadığı başka milletlerden yana görünerek onlara ihanet etmek için, şaşırtmak için; şahsının, kendi milletinin… Vb menfaatleri için bilinçli olarak her türlü faaliyette bulunan fert ve toplumlardır.

İblis, Şeytan, Deccal, Peygamber, Ümmet, kâfir, Gayri Müslim, Akıllı(Doğal, İlkel, Hercai, Evrensel... Vb insan ve cinler) ve Akılsız Yaratık (Hayvan, Bitki, Diğer Yaratıklar) Kavramlarının Bir Biriyle ilişkisi.

İblis; şeytan kavminin imamıdır. Mavi alevli ateşten yaratılmış (nurdan değil!), Menazil adlı topal bir cinin oğludur asıl adı Azazildir. Âdem AS secdeye gitmeyen, Âdem ve Havva annemize cennete elmayı yedirmeyi başaran zattır. Bu zattın ahlakına itaat eden veya kandırabildiği akıllı yaratıkların (İnsan ve cinler) hepsi şeytanın kavmi kabul edilir. İblis ve şeytanın arzuladığı çapulcu sahte ilaha da Deccal denir.
-Sırasıyla; Melekler nurdan, Cinler mavi alevli ateşten en son İnsan cennete topraktan yaratılmıştır. Sonra insanlar Cennet ki miracından sınavı gereği hayvanlar ve cinlerin miracına indirilmiş büyük kıyamet sonrası bir kısmı cennetteki miracına veya ıslahat-arınma gereği cehenneme gireceklerdir.
-Peygamberler ümmetinin (getirdiği kurallarla itaat eden akıllı yaratıklar topluluğu) imamıdır.
-Akıllı olmayan canlı yaratıklara akılsız yaratık denir. Hayvanlar, bitkiler ve diğer yaratıklar bu gruba girer. EşYa da(cansız yaratıklar) akılsız yaratıktır.
-Allah (C.C) inanamayan fert ve kavimlere kâfir ya da ateist. Yaratıklara tapanlara putperest denir.
-Müslüman olamayan tüm akıllı yaratıklara gayrı Müslim denir.
-Sanki, Bu asrın deccalı ve münafıklar: çarpık öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleriyle; namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst ama din cahili insanları; Cumhurbaşkanları, Başbakanlar… Vb bürokratlar yetiştirerek sırtında cirit atarcasına toplumuna hor gösterip günah keçesi olarak yönettiği topluma sundu.Eski din ehli kavimlerin, Vahşi(Doğal) Kavimlerin, Şeytani-İblisin Kavimlerin ve Müslüman Kavimlerin arasında ki özgün iyi taraflarını ve farklılıklarının gerekliliğini unutturarak “Vahşi Ve Kaos Demokrasi Siyasetiyle” toplumların bilinçlenme farkındalığını etkisizleştirmeyi ne acıdır ki başarmıştır. Rabbimin hikmetleriyle; tarihte en çok zülüm gören Müslüman mazlumlar ve insanlar; zulmedenlerine ve kandıranlarına kara delik olmayı başarıp onları gelecekte yaşantılarına tarla etmişlerdir.Bu asrın deccalı ve münafıklar: çarpık öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleriyle; namussuz ve şoven ama siyaset cahili insanları da; Şovenleri de dine sokarak siyasete sokarak Cumhurbaşkanları, Başbakanlar… Vb bürokratlar yetiştirerek sırtında cirit atarcasına toplumuna hor gösterip günah keçesi olarak yönettiği topluma sundu.
Sonuç;Halis Müslüman'lar;Nemrutun Ateş Çemberi, Hitlerin Soy Kuduzluğu, Atilla'i, Cengiz Han'ın Namusuz Irz Düşmanlığı-Acımasız İşgalciliği, Çinin Acımasızlığı, Firavunun Zulüm Yönetimi ve Karunizmin Para Borsası Siyaset oyunları arasında hayata anlam vermek ve kendilerini doğru konumlandırmakta sıkıntı çekecek duruma geldiler.
Çözüm;Her İnsana Allah (C.C) tarafından verilen;peygamber ahlakı incilerimiz ile nefsani ve şeytani kara delik özgünlüklerimizi doğru değerlendirip tercihlerimizi; cebimiz, ceddimiz ve nefsimize göre değil, İslam'i düsturlara-peygamber kardeşliğine göre doğru tercihler yaparak her an kendimizi çevremize göre doğru konumlandırmayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirerek sorunu çözeceğimizden Allah (C.C) izni ile eminim. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Düşünsel, davranışsal ve yapısal; istendik, istenmedik, cahil, bilinmeyen, zayıf, her türlü kör noktalarımız… Vb her şeyimizin düşünsel dinamik düz aynasını ; dürüst, bilgili, akıllı, güvenilir ebeveynimiz, arkadaşlarımız… Vb çevremizdekilerden öğrenmeli ve aldığımız bilgileri hayata uygulayıp ve doğruluğunu yaşayarak teyit etmeliyiz. Belki de yapısal özelliğimiz, olanaklarımız, düşünsel değerlerimizden; namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüs, hayırlı ve helal sonuçlar almak için ; kendimizi çevremize peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı olarak konumlandırmalıyız. Bu konumlandırış; tercih ceddimize, cebimize, sadece çıkarlarımıza… Vb olabilir. Bu konudaki tercihler insanın kalitesini belirler.

Deccalin, Şeytanın ve İblisin Kavmine Telkinlerinin Özgünlükleri;
-Fert, toplum, kavim, millet, devlet… Vb bazında: gizli, açık, geçici niyet, düşünsel veya samimiyetle; nefsi ilahına yaranmak için; düşünsel, eylemsel ve bedensel olarak başka insanları ele geçirip hükmetmek; iblisi, deccalı ve şeytanidir.
İpucu;peygamberi ve esabi kirami savaşların hemen hepsi insanları ele geçirmek değil, nefsi müdafaa ve mazlumları zalimlerin elinden kurtarmak içindir. Genellikle yaşantısıyla örnek olarak İslam'iyeti yaymışlardır.
-Siyonizm (Din kuduzluğu), Şovenizm(Soy kuduzluğu), Vahşi ahlak ve yönetim sistemleri (insanları doğallaştırmak ve doğal kurallara/hayvani ahlak kurallarına) insanlara empoze ederek imrendirmek.
-Devamlı başka kavimlerden asimile etiklerine , devşirdiklerine ya da ecdadına evcilleştirdiklerine ecdatlarını liyakatsiz övdürerek rableştirmektir.
-Âdem öncesi tüm Doğal insansı kavimleri kendine cet edinme hastalığını ve günahlarını toplumsal bilince yerleştirmektir.
-Kısaca; Firavun'u, Hitler'i, Nemrut'u, Çin'i, Karun'i, Atilla'i, Cengiz Han'i, Lut'i, Semud'i, Tağut'i… Vb zatların ahlaki, yönetim ve ceddi işletim sistemlerini kılık değiştirerek insanlara yükleyerek vahşete iman ettirmek ve hayata uygulamaktır. Ardında insanların kalbi ve beyni ile değil başka yerleriyle düşünerek doğal, vahşi, şaşırtıcı ve yanıltıcı; çözümler ve bilgi üreterek yaşamını idame ettirtmektedir.


Kavim;Yeryüzünde belli yaşam yerine/lerine, dil/dillere, vahşi/doğal kavim ahlakı ve özgün kültüre/lere sahip toplumlara verilen isim/addır. Yeryüzünde İbrahim AS'IN Milletine (Müslüman'lara) Peygamberlerce getirilen peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı dışında tüm kavimlerin ahlakı doğal ve vahşidir. Âdem AS Öncesi ve bugüne kadar doğal insanların (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) toplumsal yaşantı ve kavim kuruluşları hemen hemen hayvani ve hayvani güce ya da doğal evrimsel güce entrikalara, hilelere dayalı yürümüştür yani güce ve zorbalığa dayanmadan (Akla ve mantığa dayalı savaşsız) çok az anlaşmaları olmuştur. Bilgisayar kasalarının; nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların yakın geçmişi olmasına rağmen gerçek bilgisayar kasasının, nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların; yapay evrimi ve orijini arasındaki ilişki ya da özgünlüklerinin tek tek ve birlikteliklerindeki yapay evrimi/leri ilişkisi bize doğal yaratıkların doğal evriminin gelişim biçimleri hakkında çok önemli bilgi vermektedir. Yeryüzündeki insanların geçmişteki ve günümüzdeki davranışları fert ve kavim bazında doğru okunarak; Ne Kadar Rahmani (Peygamberi), Ne Kadar Evcil (Âdemi), Ne Kadar Vahşi (Maymunsu/Hayvani), Ne Kadar Şeytani (İblisi)... Vb Zürriyet oldukları insanlığın gerçek hayat hikayesi hakkında (evrimi) bize çok önemli bilgiler verir. Demirkuş 2013
 -Kavimler ve ümmetler insan çözmecesinin (pazılının) dinamik parçaları fertlerde ait olduğu parçanın dinamik dokuları gibidirler. İnsan şeytan değildir. Yeryüzü Doğal insanları ve/veya insansıların dağa, taşa, doğaya bilime, ilime…Vb bir sürü şeye tapışı onun doğal imanının tecellisinden beri vardır. Ancak Âdem AS'LA kemale erdirilmişti. Tüm doğal insanlar ve bu günkü onların devamı olanlar Hz. İbrahim AS'IN Ay'a, Güneş'e, Doğaya,… Vb doğal tapışının ve doğal imanın yani ontogenik (özgün-ferdi hayat döngüsü) doğal döngünün Allah (C.C) tarafından ıslahatla kendine yönelişinin insanın filogenetik iman edişi çok benzerdir. İnsan iblisin (Azazil-İbn-İ menazilin) Ahlak işletim sistemini ve eylemlerini hayata uyguladıkları zaman şeytana benzemiş ya da uymuş olurlar. Şeytan Müslüman'a musallat ancak her türlü yani tüm insanlığın düşmanı yaratıktır sebebi de kendisinden halifeliğin alınıp insan verilişidir. Demirkuş 2011 İbrahim AS'IN ırkı ve milleti dışında tüm insanlığı Doğal bir ve/veya birkaç kavime tevhit etmek ya da sığdırıp disipline etmek olası değildir. Salâvatı şerefenin okunuşu ve Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var).
  -Hiçbir yaratığın halifeliği kabul etmek istemediği halde insanın Allah (C.C) önerdiği halifeliğe hemen talip oluş cehaleti ve aceleciliği ilginçtir (Ayet vardır). Âdem öncesi tapınan ve/veya inanan insansıların tümü, Âdem AS sonrası insanların bir kısmı (Âdem AS öncesi insanların/onların devamı gibi) sanki tüm yaratıkları anlamak için taparak yaklaşmış ve yaklaşıyor (Vahşi /Doğal İnanç). Sanki insan en aşağılık yaratık özelliklerinden en şerefli yaratığa kadar her türlü özelliği özünde bulunmakla tüm yaratıkları kuşatan ve tevhit eden özelliğiyle halifeliğini de her sahada ifade ediyor. Doğaldır ki insan bu yönü ve eylemleriyle; Şeytanları, Cinleri, Melekleri, Doğayı… Vb tüm yaratıkları kuşatması çok doğal ve gerekli gözükmektedir. Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) buyurmuştur. Sanki Allah CC'HUN muradı insan, daveti İslamdır. Bu açılardan insanların farklılıklarını ( kâinatın en +, en 0 ve en- ...enlerini temsil eden ve kuşatan halife yaratıktır), ifrat ve tefritlerini, sıradışılıklarını, özel hallerini; doğru okumak , doğru empati/eşduyum duymak, doğru anlamak ve doğru değerlendiriş çok önemlidir. Sanki insan şeytanın tüm sapıklık ve hilkat garibesi arzu ve istemlerini ve/veya onları aşacak şekilde çok yönlü ve kapasiteli yaratılmış bir yaratık gibi görünmektedir. Şeytan hiçbir zaman insanı ve insanlığı aşamayacaktır. Ateşin ilahlık arzusunu Zerdüştlerin kalbinde, Güneşin ilahlığa ilgi duyuşunu Yezitlerin Kabinde…. Vb tapan insanların kalbinde ya da taptıklarının Allah (C.C) ilahlığına sadakatinin delillerini insanların kalbinde keşif etmek ve/veya tüm yaratıkları insanda doğru okumak önemli bir yargı ve keşif olmalıdır. İnsanın özgünlüğünü doğru tanımak ve tüm yaratıkları insanda okumak, görmek, tanımak insanlığın geleceği için önemli bir yargı olmalıdır. Allah (C.C)'HUNDAN insana af diliyorum. Bu bir temenni kurgusudur tabii. Belki de insanın halife oluşunun gereği olarak;her ahlak seviyesinde ve her türlü ifrat - tefriti makamlarda temsil edilmesi gerektiği için; Nemrut, Firavun , Atilla'i, Cengiz Han, Çin, Hitler, Karun, Lut AS kavmi, Hud AS kavmi, Semud Kavmi, Nuh AS Kavmi, Deccal…Vb nefislere (yaratıklara) yaşama ve yaratıklara tapışının tercihi yaşatılıyor ve hayat hakkı veriliyor. Bunu anlayışta sıkıntı çekmekteyiz. Bu konuda;insan alimleri, din alimleri ve bilim alimlerini peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ortak paydasında tek insanda tevhidini dileriz. Böylesi insanın Allah (C.C) tapışını ve peygamber ahlakıyla tevhidini Allah (C.C)'HUNDAN dilerim. Belki Müslüman'lar o zaman rahat edeceklerdir. Bu açıdan her türlü insanın insanlığın yaradılış gereği ve amacı nedeniyle neden yaşatıldığına doğru empati/eşduyum duyulup yaşam hakkına ihtiyatlı yaklaşmalıyız. Ancak insanların yönetim hakkını sürekli ifrat ve tefritlere değil en akıllı ve rahmanilerine teslim etmek en doğru tercihtir.
Doğal Kavimler; Genellikle aynı örf, adet, değer yargılarına sahip, ayni dili konuşan, yakın yaşam yerlerin de yaşayan toplumlara doğal kavimler denir. Yapay kavimler hariç, dünyadaki tüm kavimler doğaldır. Bazı eski din ehli ya da bazı batılılar tarafından şeytan diye nitelenerek katledilen;(Filmi izleyin)
Astekler , Mayalar, İnkalar, Kızılderililer, Aborcinler, Eskimolar, Doğal Afrika Kavimleri… Vb kavimlerin; hükmündeki, içindeki ve çevresindeki tüm kavimleri işgal edeyim hükmümle onların sırtından geçineyim şeytani, deccalı ve iblisi zihniyetinden çok vahşi/doğal inanç ve imanlarının gereği insan olarak yaşamak istedikleri için insan olmak isteyen ya da insanca yaşamak isteyen doğal insanlardırlar. Bu dönem Doğal insanların; belki de çevresindeki hemen hemen tüm yaratıkların zilletine verilmesi ve ona boyun eğdirilişinin bilincini sezişi; onları doğaya ya saygı ile, ya tevazu ile , ya sadakatle ya da insan kurban edişin doğal sadakati ve cehaletinin iman edişine götürmüştür. Belki de bu durum Allah (C.C) Âdem AS'N yaradılışını tetikleyen sebeplerinden biri olmuştur. Sonuç olarak Âdem AS ve Havva Annemiz özel yaratılmışlardır. Peygamberler ve Hidayet edilen âlim insanlar Allah (C.C) onların kalbinde özel Tecelli etmiştir ve özel donatılmışlardır. Ola ki; doğal inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, Siyonizm, komünizm… Vb şeyler ve diğer tüm insanlar ilk yaratılan kâinattan bu güne kadar ki evrimin ürünüdürler ya da evrimleşmişlerdir. Sırasıyla önce İnsanın Yaradılışı (İnsan Suresi 2. Ayet) ve sonra Âdem AS’IN yaradılışıyla ilgili ayetler tek tek ve ilişkisel düşünüldüğünde bir birini tamamlayıcı olduğu aşikardır.Belki de bu Doğal imanlı kavimlerin ya da insanların vahşi/doğal inanış ve imanları hürmetine Allah (C.C) Âdem AS'I Yaratıp şeytanın kavminin (cinlerin) ve şeytanın imamlığını (iblisin) lağvedip gerçek ve sorumlu insanı (Âdem AS) yaratıp halife kılmıştır. Daha sonra Âdem AS Yeryüzüne indirilerek vahşi/doğal kavimlerle zürriyeti harmanlanmıştır.. Âdem AS ilk gerçek sorumlu insan kabul edilmiş ve İbrahim AS Milletine tabii olunarak bu güne dek zürriyeti vahşi/doğal insan zürriyeti içinde bereketlenmiştir. Vahşi /Doğal insanların çoğu cahil oldukları için Âdem AS'IN zürriyetine ya da ona tabii olmak isteyen Müslüman'lara Doğal ve cahil olan insanlardan yerine göre uzak durulması istenmiştir.
Yapay Devletler; Kapitalistler, Komünistler…vb yönetim sistemlerince siyaset ve menfaat gereği oluşturulmuş kavimlerdir. Örneğini Güney Afrika Cumhuriyeti Beyazları.1-OIa ki Tüm doğal Hayvanların ve bazı doğal İnsanın düşünce sistemini tamamen doğa şekillendirmiştir. 2-Tüm Peygamberlerin düşünce sistemini Allah (C.C) değiştirmiştir. Sanki çoğu insanların düşünsel döngüsünün hayata uygulanışı bu iki cümle dizgesi içinde yer alıyor.
Doğal/Vahşi Milletler; Belli yaşam yeri, dil ve kültüre sahip çevresindeki kavimleri genellikle; inandırarak, cebren, hile ve siyasetle işgal ederek onları; özgünlükleri, düsturları ve menfaatleri çerçevesinde yönetilmeye mecbur kılan devlet olmuş kavimlere verilen isimdir. Dip diri yaşayan Kâbe'ye, İslam'iyete ve İbrahim AS'IN Milletine rağmen;Nemrut, Atilla'i, Cengiz Han, Firavun, Çinler, Hitler, Karun, Luti, Semudi… Vb milletlerin düşünceleri yeni kavimlere dönüştüğü, turizmleştiği ya da taştan harabeleştiği gibi coğrafik konum gereği olarak bir arada bulunma sonucunda devam eden eski harabe kültür ve nesiller dışında tüm Doğal milletler Allah (C.C) takdiri evrimsel değişimin gereği olarak bu ve benzeri akıbeti/leri yaşamaya mecburdurlar. RA'D(13) 11. Ayet. İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez (Rad, 13/11). Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur. Allah (C.C) değişimi kabul eder hatta değişmek istemeyen fert, kavim, toplum ve devletleri değiştirmezmiş (Ayet vardır).Değişen asrın koşullarına uyum için İslam dinini desteklemek üzere Âlim göndereceğine ve kıyamete kadar Müslüman'lara icabet edeceğine dair Hadis ve Ayetler vardır.
İlkel ve Yapay Milletler; Kapitalistler, Komünistler…vb yönetim sistemlerince siyaset ve menfaat gereği oluşturulmuş milletlerdir. Ör. I., II. ve III., Dünya savaşlarının sonucunda ilkel veto imparatorluğu birlikteliğinin (veto yetkisine sahip ilkel devletler birlikteliği) menfaatleri gereği oluşturulan yapay milletler.
Gerçek ve İlahi Tek Millet;
İlk ve tek gerçek Millet İbrahim AS'IN Milleti'dir. Kâinat İbrahim AS'IN Milleti'nin hakikati ve düsturu üzerinde haşır olacaktır. Diğer milletlerin hepsi; dünyevi, ilahi/peygamberi terbiyeden mahrum doğal terbiyeli ve doğal kültürlerinin özgünlükleri şemsiyesinde Âdem AS öncesi vahşi/doğal çizgi insanları olup hükmündekilerin özgünlüklerine yetersiz ya da asimilasyonla hükümlerini sürdürmüş ya da sürdürmektedirler. Bu çok doğal bir sonuçtur. Doğal hiçbir milletin kültürü/leri tam teşekküllü evrensel ya da ötesi değil doğal eksik ve yetersizdir. Tarihte bir tek İbrahim AS'IN milletinin hükmüne tabii idare edilen kavimler asimilasyondan, cehaletten ve zulümden yakasını kurtarabilmiştir.Bir çok kavimde halen İbrahim AS'IN İslam'i kültür değerlerini kendi milli kültürü olarak dünyaya tanıtma cehaleti ve gafleti hatta belki de ihaneti içindedir. Allah (C.C)'HUNE yeryüzünde sadece Âdem AS'IN zürriyetine icabet etmemiştir. Doğal/Vahşi kavimlerin zürriyetlerinede icabet ederek peygamber olarak ıslah etmiş ve lider kılmıştır. Ör. İbrahim AS'IN babası bir putperestti ve Nemrut'un cahil devletinden/milletinden uzak tutarak ıslah ederek kendine onu dost edinmiştir. Mekke'ye ve Kâbe'ye kadar giden serüveninde her an rablik etmiştir. Onun içindir ki Peygamber efendimiz Rabbinizde tek (Allah (C.C)) babanızda tektir (Âdem AS) diyip (Hadis var) Müslüman'ları Siyonizm afatından uzak tutmuş ve Siyonizm'den men etmiştir. Ben Arab'ım ama Araplardan değilim diyip (Hadis var) Müslüman'ları Şovenizm afatından uzak tutmuş ve doğal, yapay, millet, kavim, ailevi... Vb her türlü milliyetçiliği Müslüman'lardan men etmiştir. Aslını inkâr edenler bizden değildirler (Hadis var) kavimlerin özgünlüğünü kabullenmiştir. Birbirini tamamlayan bu iki hadis arasındaki ince çizgi çok net ve ders alıcıdır. Bunun kanıtı da her Müslüman kendi doğal kavminden İbrahim AS'IN kavmine kabulü için salavat-i şerifeyi okuyup Allah (C.C) dua eder ve dilekte bulunurlar.

İNANIŞ VE Allah (C.C) 'YE TAPIŞLARINA GÖRE İNSANLARI KABA SINIFLANDIRIŞ
I-Vahşi İnsan (Doğal İnsan/Cahil İnsan); Bilinçsel olarak Allah (C.C) tanımayan (sahibini tanımayan) ya da inanış gereksinimi duymayan; ruhsuz, akılsız, ilahi imansız, doğal vicdanlı ve Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan (cahil-doğal şirk sahibi) Âdem AS öncesi ve sonrası doğal imanlı insanlar.

II-Evcil İnsanlar/Yarı Vahşi İnsanlar; Bilinçli ve/veya bilinçsiz sahibini (Allah (C.C)'Yİ) tanıyan ya da kabul eden doğal insanlar arasında peygamberi hasletlerle tefekkür eden ya da onları taklit eden; ruhani (meleği), akıllı ve insani vicdanlı oluşa gayret eden Âdem AS sonrası insanlardır.  

III-Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Âlim İnsanlar; Allah (C.C)'HUN ilim verdiği ve/veya kalbinde tecelli ettiği en akıllı insanlardır. Peygamberler ve İslam'i âlimler olan insanlardır.


IV-Diğerleri; Yukarıdaki üç kategori dışında kalan insanların hepsi. Örneğin, İnsanlığın halen toplu en fazla kemale ermesi/erişi Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin ilişkisi önemlidir. Allah (C.C)'HUN fert ve kavim bazında insanlara verdiği artıları maksimum adil ve rahmani paylaşılış bilinci gelişince insanlık kemale ermiş sayılacaktır. Demirkuş 2013 Bu toplu kemale eriyiş zirvesinde sonra insanlığın çetin bir ahlak sınavı bekleneceğinden bahsedilir (hadislerde) yani Yecüc ve Mecüc denen azgın kavimin türeyişi.



Enerji; ilinen tüm yaratıkların; yaratıldığı, oluşturulduğu, kişilik kazandığı, hal değiştirdiği ve geri döndüğü/dönüştüğü/dönüştürüldüğü varlıkların yaratık olarak potansiyel gücünü ve en büyük yaratık kümesini ifade eden bir kavramdır. İstisna hariç tüm enerji miktarı ve kapsamı tüm yaratıklardan daha büyük bir kavram ve yaratıksal kümedır. Enerji tüm yaratıkların kişilik kazandığı ve şekillendiği hamuru gibidir. Hayat Kümesi içinde bilinen en büyük gerçek küme ölüm kümesidir. Hiçbir yaratık bu kümeyi aşamaz. Enerji ise bu kümenin içindeki en büyük yaratık kümesini oluşturur.
       Kâinatta çeşitli enerji halleri mevcuttur Ör. katı, sıvı, gaz, ısı, radyasyon, ses, ışık, sanal, düşünsel, dijital.. Vb enerji halleri doğal ve sanal enerji döngüleriyle hal değiştirir. Sanki enerji kâinattaki ilk haline meyilli hal değiştirerek hayat buluyor. Şöyle ki enerji hal değiştirmeden uzun süre dengede duramamakta veya dengesizliğe (hal değiştirmeye) meyilli toplam(total) yaratık hamuru halleri gibi gözükmektedirDoğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;
1-Gittikçe hızlanan,
2-Gittikçe genişleyen,
3-Gittikçe soğuyan,
4-Gittikçe karanlığa gömülen
5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek),
6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat sözkonusudur.

Kuran-ı Kerim CC'HUNA Göre Arşın Yüksekliği ve Melek Uçuş Hızı;

1-Dünyamız güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km lik yol kat etmektedir
2-Dünyamızın Güneş etrafındaki yörüngesini 365 gün 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye de tamamlanmaktadır. O halde 1 yıl=3153600+18000+2926=31556926 Saniyedir.
3-Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğu (365 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye =3153600+18000+2926=31556926 1 yılın Saniye değeri X30 km/ Dünya yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km’lik yol kat etmektedir = 946707780 KM Dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğudur.
4-Ayetteki 50.000 yılda alınan yolun uzunluğu;50 000x946707780=47335389000000 KM arşın yüksekliğidir.
5-Işığın bir yılda aldığı yol; 299792,458 km (ışığın saniyede aldığı yol) x 31556926=9460528412464,108 km ye eşittir.
6-Arşın Dünyadan Yüksekliği; 47335389000000/9460528412464,108=5,003461427972281 yani yaklaşık 5 Işık yılıdır. Yani Melekler 1 arş gününde yaklaşık 5 Işık yılı yol alabilmektedirler. DEMİRKUŞ 2013
7-En güncel ve hassas hesaplamalara göre Evren'imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. Yani %95'ten yüksek bir ihtimalle Evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. Ancak Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılıdır!
8-O zaman evrenin yüksekliği yaklaşık 5, çapı ise yaklaşık ise 93 milyar ışık yılıdır!
9-Evrenin genişleme hızı her 3,26 milyon ışık yılında saniyede 67 ila 74 km arasında değişiyor.
Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1032-39°C -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir.
Özel Not: Evrimi, değişimi ve dinamizmi etkili kılan bu güçlerdir. Bütün bu güçlerin kaynağı ALLAH'IN (CC)'UN sıfatlarıdır. Bu etmenler Kâinatın içindeki yaratıkları strese sokar, yaratıkların değişimine dinamizmine sebep olur.

Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.

Enerji Hallerinin Dönüşüm Prensibi:Her enerji hali, bulunduğu veya değişen koşullara bağlı olarak, orijine doğru en ekonomik eşik minimum farklı enerji haline/lerine dönüşmeye meyillidir.13.8 Milyar Yıl öncesinden bu güne dek;1039 derece (ola ki Küllü Kâinatın ilk zerre hali sıcaklığı) ile -273 derece ısılar arasında evrenin kütlesi, çekim güçleri, evrendeki atom altı ve atom üstü parçacıkların etkilenişi; Kâinat’ımızın bugüne kadar ki evrimini; gittikçe hızlanan, genişleyen, soğuyan, karanlığa gömülen ve yoğunluğu azalanKâinatı 4 temel küvvet yönlendirmiştir.
Bunu müteakiben kâinattaki 4 temel kuvvetin büyüklük sırası (Güçlü Nükleer Kuvvet> Elektromanyetizma>Zayıf Nükleer Kuvvet> ve Kütle Çekimi Kuvveti) diğer yaratıkların hamurunun kozmik alfabesi yaratılmıştır.

TEMEL KUVVETLER BÜYÜKLÜK SIRALAMASINA DİKKAT


1-Güçlü Nükleer Kuvvet Kütle Çekim Kuvvetinden On Üzeri 38 Kat Şiddetlidir
2-Elektromanyetik Kuvvet Kütle Çekim Kuvvetinden On Üzeri 36 Kat Şiddetlidir
3-Zayıf Nükleer Kuvvet Kütle Çekim Kuvvetinden On Üzeri 32 Kat Şiddetlidir
4-Kütle Çekimi Kuvveti

ŞİDDET SIRASI:
Yeğin(güçlü Nük.)>Elektromanyetik>Zayıf Nük.>Kütle Çekim

Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçleri)

1-Gittikçe hızlanan,
2-Gittikçe genişleyen,
3-Gittikçe soğuyan,
4-Gittikçe karanlığa gömülen
5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek),
6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat sözkonusudur.

Kuran-ı Kerim CC'HUNA Göre Arşın Yüksekliği ve Melek Uçuş Hızı;
1-Dünyamız güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km lik yol kat etmektedir
2-Dünyamızın Güneş etrafındaki yörüngesini 365 gün 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye de tamamlanmaktadır. O halde 1 yıl=3153600+18000+2926=31556926 Saniyedir.
3-Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğu (365 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye =3153600+18000+2926=31556926 1 yılın Saniye değeri X30 km/ Dünya yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km’lik yol kat etmektedir = 946707780 KM Dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğudur.
4-Ayetteki 50.000 yılda alınan yolun uzunluğu;50 000x946707780=47335389000000 KM arşın yüksekliğidir.
5-Işığın bir yılda aldığı yol; 299792,458 km (ışığın saniyede aldığı yol) x 31556926=9460528412464,108 km ye eşittir.
6-Arşın Dünyadan Yüksekliği; 47335389000000/9460528412464,108=5,003461427972281 yani yaklaşık 5 Işık yılıdır. Yani Melekler 1 arş gününde yaklaşık 5 Işık yılı yol alabilmektedirler. DEMİRKUŞ 2013
7-En güncel ve hassas hesaplamalara göre Evren'imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. Yani %95'ten yüksek bir ihtimalle Evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. Ancak Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılıdır!
8-O zaman evrenin yüksekliği yaklaşık 5, çapı ise yaklaşık ise 93 milyar ışık yılıdır!
9-Evrenin genişleme hızı her 3,26 milyon ışık yılında saniyede 67 ila 74 km arasında değişiyor.
Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1039 -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir. Ona Hiçbir kötülük ve çirkinlik ulaşamaz (Ayet var) Enerji hiç bir zaman israf olmayacak bir döngü içinde devamlı yaratıkların kisvesi altında (yaratık olarak) hal değiştirerek ömrünü geleceğe taşımaktadır. Büyük kıyametle ( kâinatın ölümü ile) kâinattaki tüm enerji halleri ya da toplam kâinat enerjisi ölecek, yani aslına veya orijinine geri dönecektir. Değişmeyen yegâne Zat ve Kişi Allah (C.C)DUR. Allah (C.C) Bakidir. Ola ki hiçbir şeye gereksinim duymadığı ve her şeye kadir olduğu için değişime gereksinimi yoktur. O zatını bildirdiği gibidir! Allah (C.C) Dışındaki her şey yaşamak için değişime muhtaçtır. Sanki Değişime gereksinim duyarlar. Sanki Evrim ve evrimleşme yaratıklara ait tüm değişimlerin gerçek hayat hikayelerin kavramsal ifadesi gibidir. O halde evrimden önce değişimi kabullenmek mantıksal bir farzdır. En uzun ömürlü olan enerji ve Kâinatlar ya da âlemler değişmeden ayakta durmazlar. 



Enerji Hallerinin Evrimi:
Filogeni (Atasal/ceddi hayat döngüsü) ve ontogeni (tekil/ferdi hayat döngüsü) bakımından, kâinatın oluşumundan bugüne kadar ki tüm yaratıklardaki enerji hallerine ait döngülerin, kronolojik olarak ortaya çıkışları, ortadan kayıp oluşları, birbirine dönüşümleri, hal değiştirmeleri vb. ile ilgili süreç ve olguların değişimini ifade eden ilgili kavram-deyimdir. Ör.bilgisayarın sanal(işletim sistemi… Vb) ve mekanik enerji halleri, insanın düşünsel (akıl,zekâ... Vb.) ve nesnel-bedensel enerji halleri

Enerji Hallerinin Filogenisi: kâinatın oluşumundan, ölümüne kadarki oluşan bir enerji halinin belli koşullarda;birden çok enerji hallerine ve/veya bir birine dönüşüm eğilimlerinin açılım kümelerini (enerji halleri filogenisini/Atasallığını) ifade eden kavram deyimdir. Örneğin,magmadan toprak çeşitlerine ve diğer enerji hallerine açılım ya da kâinattaki toz bulutlarından gezegen ve yıldız oluşumunun filogenik, Atasal ya da orijinik açılımı.

Enerji Halleri Döngüsü: Belli ortamlarda çeşitli enerji hallerinin bir arada biri birine dönüşüme meyilli döngüsünü ifade eden kavram-deyimdir. Ör,bazı canlılarda ki kreps döngüsü. Önemli olan bu mantık sistemini tüm yaratıklara ve kâinata güncellemektir.

 İnsanda Genel Enerji Halleri: 

1-Zihinde Kavramsal ve İmaj Enerji Halleri: Zihnimizde bulunan ve üretilen bilgilerin kavramsal ve imaj olarak kodlanmış enerji halidir. Aynı zamanda zihinde ve bilinçaltında kavramlarla ilgili depolanan bilinçaltı ve zihinsel altyapı bilgi birimi düşünsel enerji halleridir. Örneğin, Aşk, sevgi ve evrim nedir sorularına zihinde harekete geçen tepki ya da enerji halleridir.
2-Zihinde Düşünsel Enerji Halleri: Tefekkür ve düşünmekle üretilen; pozitif, negatif, nötr yani olumlu (+) olumsuz (-), nötr (0) varyasyon ve diğer enerji halleridir. Örneğin, Zihinde senaryolar üretmek.    
3-Nesnel-Bedensel  Enerji Halleri:
Genellikle ısı, ışık, ses, katı, sıvı, gaz, jel vb. enerji halleridir.  
4-Duyusal, Duyuşsal ve Zihinsel Araç Enerji Halleri: Zihinsel düşünsel araçlar ve mevcut  duyularımızla ilgili enerji halleridir. Zihin bir düşünsel havuzdur. Örneğin, zekâ, akıl, muhakeme, mantık, Bâtıni kalp, Bâtıni kalp gözü, Bâtıni kulak... Vb zihinsel ve düşünsel araçlarımızdandır.
5-Diğer Enerji Halleri:
Yukarıdaki kategorilere girmeyen enerji halleridir. Örneğin; sanal âlemdeki internet bilgileri ve bilgisayarda kullanılan işletim sistemleri-sanal araçlarda sanal enerji halleri olarak düşünülebilir.

Döngüler:
Doğal Nesnel Enerji Döngüsü;tüm nesnel doğal döngüler
Doğal Zihinsel Enerji Döngüsü;tüm canlıların zihin havuzundaki döngüler
Yapay Nesnel Enerji Döngüsü; hidroelektrik, termik, nükleer enerji döngüleri
Yapay Sanal Enerji Döngüsü;bilgisayarların ve medya ortamındaki tüm sanal bilgi döngüleri
Doğal ve Yapay dijital(hesabi) Enerji Döngüsü; Doğal ve nesnel döngülerin mantıksal yazılım ve matematiksel ilişki denklemlerinin bilimsel ve ilimsel döngülerindeki enerjiler.
Sanal Döngü;Nesnel ve sanal araçlardaki tüm dinamik ve statik görsel, işitsel… Vb her türlü bilgilerin döngüsüdür.
Melez Döngü (Yarı Nesnel, Yarı Düşünsel, Yarı Sanal Döngü.. Vb);Bir ucu sanal diğer uçları;nesnel, düşünsel… Vb ya da tam tersi olan döngülerdir.Yarı nesnel, yarı sanal ve yarı dijital(hesabi) döngü her iki veya çok tarafı döngü özelliklerini taşıyan.
Nesnel Döngü;Tüm nesnel âlemlerdeki nesnel döngülerdedir.
Düşünsel Döngü;Yaratıkların zihin havuzu ve sanal-düşündel kalpteki döngülerdir.
dijital(hesabi) Döngü;Sanal, Nesnel, Yarı Sanal, Yarı Nesnel… Vb her türlü döngüdeki matematiksel karşılığı denklemsel ve bilgisayardaki yazılım mantığı döngülerin dönüşümüdür.
Toplusal Döngüler;insanla ilgili döngüler
Sürü Döngüleri;İnsan dışındaki nesnel canlıların döngüleri

Filogeni (Atasal/ceddi hayat döngüsü): Bir taksona ait canlı grubunun gerçek hayat hikayesini ifade eder.  

Ontogeni
(tekil/ferdi hayat döngüsü): B
ir taksona ait ferdin gerçek hayat hikayesini ifade eder.



KAİNAT(DOĞA): Beş duyumuz ve teknolojik araçlarla idrak edebildiğimiz tüm yaratıkları içeren en büyük evrendir.

KONUM:herhangi bir şeyin; bulunduğu, işgal ve nüfuz ettiği özgün ya da tanımlı alanın, hacmi, sistemi… Vb olarak tanımlanabilir.

BOYUT; Tekil  konumdur. Herhangi bir konum sistemindeki, yaratık... Vb ile ilgili aynı cinsten tekdüze ve genellikle tek düzeye meyilli  konumlara boyut denir.
Ör.En, boy, yükseklik, genişlik, derinlik, zaman, yön... Vb nesnel, antinesnel ve diğer kâinatlarda sonsuz çeşit ve sayıda boyut vardır.
Bir insanın kaç boyutu vardır? Sorusunun yanıtı belki de bir insandaki toplam; özgün nesnel, sanal, düşünsel... Vb diğer  boyutlarının toplamıdır denebilir.
Ör. İnsanda; en, boy, yükseklik, genişlik, derinlik, eylem, zaman, akıl, zekâ, ruh, duygu, kişilik,düşünce,zaman, sanal nefis, nesnel nefis… Vb boyutları vardır. İnsandaki boyutların sayısı genel olarak  döngüsel boyutlara sahip kâinatın boyutlarından daha fazladır. Yani insansız kâinat genel olarak döngüsel ve çekimsel boyutlara sahiptir. İnsan hem döngüsel hem çekimsel hem de serbest... Vb çok boyuta sahiptir.
Önemli not;Nesnel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçasıdır. “Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
-İnsan bedenen kâinatın bir parçasıdır. İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır. Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5
- kâinatta bilinen, bilinmeyen boyutlar ve çok şey ya da tüm bu boyutlar veya her şey Allah (C.C) ilminin içindedir hiç bir şey onun ilminin dışında değildir. İlim içindeki ebedi boyutlar içinde yaratılmıştır. -Allah (C.C) mahlûkattan(yaratıklarından) münezzehtir. Allah (C.C) insana şah damarından daha yakındır (Ayet var)
Hız Boyutu; Yaratığın;birim zamandaki eylemiyle;konum, mekân . boyut... Vb değiştirme-yönsel (mekân , zaman… Vb boyut değiştirmenin) ifade şeklidir. Var olan hız tanımı; birim zamanda alınan yol kâinatta her zaman ve koşulunda geçersizliği yakın zamanda kanıtlanabilirliği olasıdır. Hızla ilgili var olan formüllerin sonsuzlar ve sıfırlarla ifadesi bu konudaki hız tanımının yetersizliğine kanıt gösterilebilir. Hız çok sayıda boyutun tutkalı gibidir. Hız Tutkalı Sonsuzu Aşıp Ebedi Hıza Yaklaşırken, Zaman Sıfıra Yaklaşır ve İçinde Geçtiği Ya da İçerdiği Tüm Sonsuzların Kümeside Ölüm Sınırından Ebediyete Çimlenişe Başlar. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Yani ebediyete Yaklaşır. Hız arttıkça içinde geçtiği ve etki alanındaki boyutlar kaynaşır/kaynaştırır. Kâinatlardaki (nesnel, anti nesnel, sanal, düşünsel… Vb) hızlanışın akıbeti ola ki bu olacaktır. Yani kütle çekim boyutlarının birleşimi, kaynaşımı, çeşitliliği ve çok miktarda enerji hallerinin hal değiştirip varlık âlemindeki orijinine dönüşü olacaktır. Işık hızından daha hızlı olan düşünsel boyut içindeki hızlanışın bağıntılarının sonuçları yani düşünsel hız bağıntı ve ilişkileri araştırılması çok zevkli konu olacaktır ya da konudur. Ola ki Kütlesizlik olamaz her yaratığın bir kütlesi vardır; bazı yaratıklar ölçülebilir kütle sahibi, bazıları anti kütle, bazıları göreceli denge kütlesine sahiptir. Ör. bazı uzay boşlukları mekanları, çekim alanı ola ki ışık … Vb kültleri bir birini devamı veya yakındır. Yani en azında hareketli kütle konumunda bahsedilmelidir. Kütlesiz yaratık düşünmek belki de saçmalıktalar.
Allah (C.C) ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır.
mekân Boyutu;Klasik mekân tanımı; en-boy-yükseklik-bileşke… Vb fazla boyutu içinde barındırış özelliğine sahip tanımlı alan olarak bilinir. İlk mekân; nesnel, anti nesnel… Vb kâinatların ilk yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… Vb varlıklar âlemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan yaratık boyutlarına doğru değişimi için; kâinatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekân -mekanlardır. Belki de en küçük geçici mekân/İlk küme/küme sınırı-mekân -sıfırı/Ola ki ilk uzaydır. Ancak bu ilk uzay (ilk mekân ) saliseden sonsuz küçük bir anda ışık hızından daha hızlı sonsuz bir hızla Arşın altındaki suyu yutarak (İçin de İlk Kâinatın yaratıldığı Arşın altındaki ilk su deryası) Arşa ulaşacak şekil de hala genişlemektedir. Kâinat yaratılmadan önce Arş suyun üstündeydi. Arşın altındaki suyun içinde Kâinat yaratıldı. Ola ki Kâinatın içinde yer aldığı uzay mekân ı hala arşı suyunu yutarak sonsuz hızla genişlemektedir. Ola ki Kâinattaki su çeşitlerinden birisinin kökeni de arştan Kâinatın uzay mekân ına sızan-indirilen su olması gerekir. Bu ilk mekana doluşan; atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar. Matematiksel ve yapısal olarak mekân bir yaratıktır. Ola ki ilk yaratıklar ilk mekânlardır. Bu gün bilinen en büyük mekân Kâinatın ilk yaratıldığı andaki en dış kısmının hala hızla genişlediği (kıyamete kadar genişleyecek/göğü hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet) mekandır ve en büyük nesnel mekân kâinatı kuşatan kozmik ağ kümesi mekân ıdır. Hidrojen atomu çekirdeğinin mekân ı; yörüngesi ve içindeki çekim alanı kabul edilebilir. mekân ın yaratıklardaki karşılığı aktivite gösterdiği, etkilendiği, etkilediği alanın dış sınırlarıyla tanımlanır. Kâinat Yaratılmadan Önce Arşın Altındaki Bahsedilen Suyun İçinde Yaratılan İlk Uzay ilk mekandır. Nesnel, anti nesnel… vb Kâinatların ilk yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… vb varlıklar âlemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan ilk (Kâinatların ve her şeyin sonuz-ebedi güçle yapışık olduğu zerre ve matematiksel ilk zerre nokta yaratık) yaratık boyutlarına doğru değişimi için; Kâinatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekân -mekanlardır. Belki de en ilk ve en küçük mekânlardır. Bu ilk mekâna doluşan (suyu gökte indirdik diye ayet var); Arşın Suyu (Kâinatın içinde yaratıldığı Kâinat öncesi su), atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar.
Allah (C.C) ilmi içindeki her şeyin birbirine bitişik ve yapışık var olduğu ebedi boyutlardaki varlıklar âleminden zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları yaratırken;ebedi hızı, ebedi mekân ı ve ebedi zamanı, ebedi eylemler... Vb yavaşlatarak kâinatlarda dengeli/dengeleyici ; zıt yön-konum-zaman-mekân … Vb geçici boyutları yaratmıştır.
-İlk Mekansal Küme Sınırını İfade Eden İlk Sıfır ( İlk küme/küme sınırı-mekân -sıfır/Ola ki ilk uzay)=00; tüm sonsuzlar, geçmiş, gelecek, yaratık, tefekkür (özel haller hariç) …Vb hiçbir olay, olgu, süreç, eylem, yaratıklar, zaman, sonsuzlar, hızlar… Vb hiçbir şeyi, İlk Mekansal Küme Sınırını Sıfırını (ilk mekân ı-ilk küme sınırını-ilk sıfır) ve İlk Zamanı aşamayacaktır. İstisna hariç hiçbir şey mekansız-kümesiz-sıfırsız ve zamansız düşünülemez. İstisna hariç her şey ilk mekân -ilk küme-sıfır ve ilk zaman içindedir. İstisna hariç her şey en az bir ve/veya birden çok mekân içindedir.
-Belki de çok az sayıdaki istisnalar ve özel haller hariç:
a-Her şey en azından yaşamsal olarak mutlaka bir mekân ın içinde matematiksel olarak bir küme sınırı içinde rakamsal olarak bir mekân sıfırı içindedir.
b-Düşünsel, nesnel, zihinsel, sanal, nesnel, eylemsel…vb tabanlı her şey ; yaşamsal döngülerde (yaşamsal matematikteki) ilk mekân ın içinde, matematiksel olarak ilk küme sınırı içinde matematiksel alfabe olarak ilk sıfırın içinde yer alır Ya da bunları aşamazlar.
Bu mantıktan çıkarsayıştan hareketle olabildiğince en azında doğadaki her şeyin; yaşamsal matematikteki (yaşamsal döngüdeki) karşılığı, kümesel matematikteki karşılığı ve matematiksel alfabedeki (rakam, sayı ya da matematiksel kavramdaki) karşılıkları liyakatli ve doğru konumlandırılırsa tüm matematik çeşitleri (nesnel, doğal, yapay, yarı doğal, nitel, nicel, eylemsel, ilişkisel...Vb "Doğal ve Evrensel Matematik" alt çeşitleri) arasındaki fermuarların ilişkisel dişleri doğru örtüşür.


Eylem Boyutu;Canlı, Cansız ve diğer tüm yaratıkların iradeleri denetiminde/kontrolünde veya iradeleri dışında ürettikleri tüm eylemlerin özgün ve genel boyutlarıdır. Büyük kıyamet sonrasında yaradılışla ebedi hıza ulaşıldığında tüm eylem boyutları birleşerek ebedi eylem boyutunda yer alacaklardır.
Düşünsel Boyut (Hafıza Boyutu);Kendilerine Akıl, ruh ve vicdan emanet edilen tercih sahibi yaratıkların düşünsel âleminde ürettiği sonsuz hızdaki (zikirullah için ebedi hızdaki?) tefekkür-düşünce ürünü düşünsel enerji-düşünsel eylem halleridir. Hafıza meleklerince ayakta tutulduğuna dair hadis vardır.
Batini Kalp Boyutu;Zahiri ve batini kâinattan daha büyük tüm yaratılmış ve hayat bulmuş yaratıkların aşamadığı ve içinde haşır olduğu en büyük kapasite ve havuzdur. Yere göğe sığmadın kulumun kalbine sığdım/Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Hz. Muhammed AS'IN Kalbine İndirilişiyle ilişkilendirişe çalışın (hadis var). Allah (C.C) insanda tecelli ettiği geçici mekandır.
Hz. Muhammed AS'IN Bâtıni kalbini temizleyip kuran ilmini ve peygamber ahlakını yükleyen Allah (C.C) ona oku emrini vermiş ve onu eğitmiştir. Takiben Hz. Muhammed AS kalbindekileri peygamber ahlakı hasletleri ve Hz. Kuran bilgilerinin tümünü hayatına uygulayarak, mantığına, bilincine ve davranışlarına mekanize ederek alışık tepki ve zamanla alışkanlık haline getirmiştir (gelmiştir).Peygamber ahlakı hasletlerini kazanmak ve yaşantısından hayır görmek için insanlara da Hz. Muhammed AS'IN davranış ve eylemleri örnek gösterilmiştir.
Zaman Boyutu;Zaman bir yaratıktır ve ebedi hayatın parçalanmış geçici boyutlu kâinatlarda genellikle!!! hıza bağlı olarak değişir. Sanki zaman ömrün ve geçici hayatın ölçüt boyutudur. Yaratık olmanın vasfı olan bir boyuttur. Zamanın varlığı tüm yaratıklara yapışık olarak yaşar. Yaratık ebedileşse bile zamanın girdabından kurtulamaz. Zaman diğer boyutlar gibi hıza bağlı olarak değişir ve yaratıklar açısından ebedi hızda yok edilemez ancak sıfıra yaklaşır. Zaman Boyutu; aklı, ruhu olan yaratıklar ve diğer bazı yaratıklar da uykuda ve uyanıkken farklı algılanabilen, hıza bağlı olarak uzayıp kısalabilen hatta ebedi hızla (Allah (C.C) izni ile) ölümsüzlüğe (ebediyete) kavuşabilen bir yaratıktır.
Allah (C.C) ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır. Bunun sonucunda ebediyetten geçici zaman parçaları, ebedi mekandan geçici mekanlar, ebedi eylemlerden geçici eylemler yaratmış ve bunlardan bu günkü var olan kâinatlar ve yaratıklar sistemini yaratmıştır. Sonra sistemin içinde değişen koşullara uyum sağlayan yaratıkların yaşamasına olanak sağlayacak şekilde türeme ile veya değişik şekilde yaradılış yasaları ve kurallarını; yaratıkların ve sistemlerin yaşam döngülerinde alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmiştir. Her zaman parçası bir boyut birimidir. Ebedi hıza ulaşılınca tüm boyutlar birleşerek ve genleşerek doyuma ulaşmış ebediyete ulaşır. Bâtıni kâinatın 1 zaman biriminin zahiri kâinatın 50 bin katıdır, Yerler ve Gökler yapışıktı onları biz açtık, Allah (C.C) her şeyi nurundan yarattı, Onun (Allah (C.C)) her şeye gücü yeter ve her şeye kadirdir. Allah yerlerin ve göklerin nurudur. Ayetler var.

Kültür ve Doğal Alfabe Nedir? Neden Aklı, Mantıki ve Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Islahata Gereksinimi Vardır?
Yeryüzünde ki kültür alfabelerinin harfleri ve sembolleri; doğal ve yapay elementlere, kavramlar ve isimlerde; doğadaki yapay ve doğal bileşiklere benzer. Elementler, atom altı parçacıklar, enerji halleri birimleri, canlıların yapı taşları, harfler ve semboller; oluşumların/oluşturduklarının ve yaratıkların lego parçacıkları ya da yaratık hamurunun alfabeleri-malzemeleri gibidirler. rastgele bir araya geldiklerinde her zaman anlamlı kelime, isim ve bileşik oluşturmazlar. Aynı durum canlıları oluşturan doğal alfabetik alt birimler (canlıları oluşturan yapı taşları) içinde söz konusudur. Bu nedenle Yeryüzü kültür alfabelerinin hepsi Doğal zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçtan insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok benzerdir. Örneğin,kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların (engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel, eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavramisimlerini zihin havuzundaki kavramsal kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişimde ve eğitimde öğretirsek her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavramisimler hepsi için düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Âdemin dilinde vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm kâinat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden “Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzay canlı matematik... Vb (Simetri, Kuantum, Standart, Sicim-İp-Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel, organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010.

ZAMAN; İstisnalar hariç genel olarak herhangi bir konumda, boyutta… Vb ölçülebilir hız sınırı varsa orda zaman boyutu var demektir. Zaman Baki (Ezeli ve Ebedi… olan) Allah (C.C)'HUN yaratıklara geleceğe doğru ya da yönde verdiği geçici hayatın birimsel ifadesidir. Zaman yaratığın/ların geri dönüşümsüz hal değiştirişine kadarki çevreyi etkilediği ve ondan etkilendiği ve/veya ürettiği hayat ölçeği denebilir. Yaratıklar ebedi yaşantıya katılışla (ebedi hıza ulaşan yaşantı ve/veya hayatlarıyla) zamanı ölçülemeyecek derecede asgariye ya da minimuma indirgeyecektir. Kaç nefes almış ve vermişseniz, bu nefes ve kalp atışlarıyla kaç birim görüntü ve veya/ve ne kadar hayat çevrenize enjekte edip ve/veya enjekte almış ve üreterek yaymışsanız… toplamı geçici hayat sıfatınızı uzunluk ölçüsüdür. Ola ki; Kâinatın hızlandığı dış kabuğunda sonsuz hızdan ebedi hiza doğru bir hızda ortam mevcuttur. Bu ebedi hıza yaklaşan Kâinattaki nesnel, düşünsel, sanal..vb enerji halleri olaylar olgular zamanın erimesi nedeniyle sonsuz ve ebedi arası bir mekanda Kâinattaki tüm yaratıksal buharlaşan hayatsal enerji birikmektedir. Bu mantıktan hareketle tüm yaratıkların hayat sıfatlarının uzunlukların doğum-ölüm ya da ortaya çıkış ve geri dönüşümsüz hal değiştiriş arasındaki toplam hayat kümesi o yaratığın ömürsel uzunluğu ve/veya eylemsel yaşantı kümesidir.

Zamana Bağlı Olarak Doğadaki Genellemeler;BİLİNENLER<TÜM  VARLIKLAR< BİLİNMEYENLER !? <BÜTÜN ENERJİ (Geçişken-hızlı dönüşen özel enerji halleri ve diğer haller ihmal edilmiştir).


-
Doğal (vahşi), Yapay ve Yarı Doğal Alfabelerin- Sembollerin Örgüsü/Kümesiyle Doğadaki ( kâinattaki) Tümdengelim ve Tümevarımların Bazı Sonuçları ve Genellemeleri. Demirkuş 201
 

Sembollerle, Harflerle, Rakamlarla ve Küçük Yapıtaşlarıyla; Evrensel Alfabeye, Evrensel Dile, Evrensel Lisana ve Doğal ve Yapay Genellemelere Varış    
                                                                                                                         
1-Doğal ve Yapay Kimyasal Yapı Taşları (Periyodik Cetveldeki  Tüm Semboller...) 1-Doğadaki Tüm Bileşikler-Karışımlar... Vb  (Ortak Kimyasal Alfabe ve Dil)  
                                             
2-Doğal ve Yapay DNA, RNA, Protein... Vb;gen asiti bazları, amino asitler... Vb Canlı Yapı Taşları (Moleküler Tüm Semboller) 2-Doğadaki Tüm Yaşamış ve Yaşayacak Canlılar... Vb  (Ortak Canlı Alfabesi ve Dili) Belki de istisnai canlı yapı taşlarına sahip yani dünyadaki nesnel canlıların yapıtaşından farklı yapıtaşlarına sahip nesnel canlıların doğada bulunma olasılığı çok olağan gözükmektedir!!

3-Tüm Sayılar ve Semboller (Matematikteki)         3-Tüm Matematiksel  İşlemler.  ( Ortak Matematiksel Alfabe ve Dil) 
            
4-Tüm Doğal Kültür Alfabelerine  Ait  Harfler- Semboller              4-Tüm Dillerdeki;Sözcükler, Kelimelerden  Mantıklı Yazılımlar (Ortak Kültürel Alfabe ve Dil )

5-Tümdengelim-Tümevarımla Geçmişe Ulaşılır     5-Tümdengelim-Tümevarımla Geleceğe Ulaşılır 
 
6-Orijine Doğru Küçülen Sistemlerdeki Sadelik ve Benzerlik Artışı  İNSANLIK DÖNEMİ (Sistemdeki Mükemmellik)  6-Geleceğe Doğru Genişleyen ve Büyüyen Sistemlerdeki Sadelik ve Çeşitlilik Artışı

7- Ortaya Çıkma- kodlanış –Küçülme-Sentez     7-Genişleme-Değişme-Büyüme-Analiz (Doğal Genellemeler ve Doğal Analizler )

8-Hayat Elektronu Atom Sistemleri + Mikro kâinatlar ve Ötesi  8-Yer Küresi Hayat Gezegeni Yıldız ve Gezegen Sistemleri + Makro kâinatlar ve Ötesi

GEÇMİŞ<Parçacık Fiziğindeki Paçacıklardan Daha Küçük Parçacıklar-maddenin evrendeki en basit,sade halı-plazma boncukları+Miroskobik Işık Halleri+Diğer Mikroskobik Enerji halleri (Mikro Parçacıklar, Yasalarda Sadelik ve Artan Benzerlik)  Organizmalardaki ve Yasalardaki Sadelik-Mükemmel Komplikasyon İlişkisi+Mükemmel Enerji Halleri (İnsan Organizması)  Devasa Makroskobik Paçacıklar + Makroskobik Işık Halleri + Diğer Makroskobik Enerji Halleri (Parçacık, Yasalardaki Sadelik ve Artan Çeşitlilik )>GELECEK
            
  
DÜNYEVİ  İNSAN ÖNCESİ KAİNAT VE DÜNYEVİ İNSAN SONRASI KAİNAT UZAY ÇAĞININ ÖNEMLİ KAVRAMLARINDAN BİRİ OLACAK (İ.Ö VE İ.S);

İnsan, Hayvan, Doğa ve Bilgisayarın Karşılaştırılması Varsayımı
-
Bu işlemleri sanal ortamda yapabilecek araçlar Tera Bilgisayarlardır;1,23, 4 , 5,6
-İnsanın bedensel ve zihinsel sanal araçları tam kapasiteyle doğru-verimli çalıştırılırsa, hiç bir zaman globalde biyonik insan evrensel ve gelişmiş insanı aşamayacaktır.


-Belki de İnsanı yetenek-beceri ve bedensel olarak bilgisayarlarla karşılaştırmak, doğru bir mantık-ölçüt değildir.
-Sanki insanı hayvanlarla karşılaştırmanın, bilgisayarla karşılaştırmanın arasında hiç bir fark yoktur.
-Bir konuyla ilgili alt ünitelerin ortak özelliklerinden hareketle varılan veya yapılan genellemelerdir.
-Doğada gözlenen veya duyumlaşan yaratık, olay, olgu veya bir sorunun nedeni olarak ileri sürülmüş bir önerme-faraziye-hipotez olarak tanımlanabilir.
Örnek Hipotez;
-Bu açıdan insan, hayvan, doğa ve bilgisayarın;özgü, ortak, geçişken, benzer-örtüşen ve diğer özelliklerini Tümevarım ve tümdengelim mantığı ile eşleştirerek, çeşitli toplumsal, çevresel, doğal, yapay ve yarı doğal yargı ve sonuçlara varmak olasıdır.
- Ör1. Ata sözlerin analiz edilmesi ve açıklanması. Ör2.âlem kavramından özgün özelliklere dayalı olarak; sınıf takım familya, tür ve tür altı kategorilere doğru yapılan analizdir. Yani genel kavramlardan, özgün özelliklerden hareket edilerek yapılan analizlerdir.



DEVRİM NEDİR? Toplumların; asrın koşullarından yararlanmak veya zarar görmemeleri için, kısaca, asrın koşullarına doğru-gerçek uyumlar için, ithal edilen-deneyimlerden çıkartılan veya orijinal üretilen toplumsal kurallar sistemlerinin toplumlara; cebren, hile ile veya ikna-rıza ile benimseterek... Vb yöntemlerin empoze edilmesi-kabullendirilmesini ifade eden kavramisimdir. Zamanından erken yapılan devrimler; toplumun tüm değerlerini(ahlak.. Vb) devrim kurallarına yem yapar veya toplumu devrimlerin kökenlendiği kaynağa/lara özümsetir. Zamanından geç yapılan devrimlerde kokar dikiş tutmaz görünüyor. Devrim kurallarını; toplumun fıtratını ve değişim gücünün ivmesini/lerini dikkate alarak; doğru zamanda,süreçte ve koşullarda, dar-küçük yerleşim alanlarında denemelerle uygulamaya koymak gerekir. Gerçekler, doğru zamanda mayalanacak kadar ekilmeli. Edinilen verilere dayalı genellemelere gidilmeli.Devrimde başat toplumlar;devrimleri evrensel ve toplumsal özgünlüklerine endeksli asimile edip üretime geçebilen ve diğer toplumlarca gereksinim duyulan özgünlüğünün gücü ile uyumlu yaşayabilenlerdir.
     Kavimlerin yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarında eğitimle haklı ve doğru değişim için; doğru devrimler yapılırken doğru adreslere ekim yapılması gerekir. Sonra mayalanan bu yenilikçi ve diğer kesim toplumda devrimi ve değişimi mayalar. Devrimlerde doğru adres yenilikçilerdir.
    Devrimler; insanın, evrimler ise hayvanların (kısmen insanın) zihinsel ve bedensel değişimin (değişmenin) aşısı/ları gibidirler. Aşıların seçimi, hazırlanması ve dozu; kavimlerin yararlı ve özgün yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıların yaşatıcı olmadıkça faydadan çok zarar verir.
     Evrimi/leri aşabilen (evrim metriksini aşan) insani devrimler ancak insanın ürünüdür.
Evrimi aşıp, özgünlüğü ile edepli isimsiz devlet olarak yaşamayı-geçinmeyi, nefsine örnek olmayı başaran dürüst milletler en gelişmiş milletlerdir. 1, 2 Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez (Rad, 13/11). İnsan İçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007.En güzel ve özgün devrimler; doğrusüreçte gerçekleştirilen,mutlak gerekli,toplusal dozu yaşatıcı,özgün, değişime uyumlu ve orijinal olanlarıdır.
Sabreden Dervişin Muradı Vaktinde Doğan Güneş Ya da Yeşeren Gülmüş. Genel olarak devrimler; nefsi müdafaa ve mutlak gerekli oldukları zaman da yapılmalı, ancak;yapılacak devrimle/lerle toplumun değişe bilirlik özgünlüğü ve değişecek kitlenin;oranı-gücü ve zamanı dost doğru saptandıktan sonra; eyleme ferdin kendisinden başlanmalıdır. Topluma kontak eylemlerle gereksinimler ve yapabilirlikler mutlaka doğru teşhis edilip istişare edildikten sonra fert veya toplumun kaldırabileceği hududu zorlamamalıyız. Devrimlerde veya eylemlerde gerekçelerinin geçerliliği nedeniyle;hastalar yaşlılar, çocuklar, bayanlar ve aklı baliğ olgunluğa ermemişler kullanılmaz gerektiğinde diyet ve geri hizmetlerde yer alabilirler. Ör, fert, aile, toplum veya herhangi bir gezegende/lerde dine gereksinim ortaya çıkmışsa; peygamberlerin gönderilme ölçü ve eylemleri buna kusursuz örnek teşkil eder.

Dinde ve Doğada Uyumsal Değişim(evrimleşme) Şart m? Değişmeyenler ne olur?

Değişmek istemeyeni/leri (DEĞİŞMEZ CAHİLLERİ) Allah C.C. değiştirmezmiş (Rad, 13/11). Haklı ve gerekli değişmeyi istemeyenlerin (cahillerin) liyakati doğadaki dogma yasalarla şekilleniyor; ya doğa yasalarına uyumlu asimile olup yok olur (bileşenlerine parçalanır), ya değişenlerin-uyum sağlayanların biriken devasa kitlesinin kementlerine malzeme olur ya da doğaya uyumlu döngülerin (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) aksamı olurlar sonrada buna batıda evrimleşmiş deniyor. Kısaca;fert ve toplumsal bazlarda belki de tüm canlılar, geleceğin fiziksel, toplumsal, sürü, sanal, zihinsel… Vb koşullarına uyum için;ya ilahi/peygamberi nadası (formatı) ister ya da doğal format(nadas) yer. Bu uyumsal değişimin bedeli de yediği doğal veya ilahi/peygamberi format ( nadas) nedeniyle sıkıntı ve acı çeker. Belki de değişim için bu bedel ve olgu tüm canlı için değişmez bir sonuçtur. Dinde ve normal hayatta; siyasi, düşünsel ve/veya nesnel mazoşistler nadası yerken ve siyasi, düşünsel ve/veya nesnel sadistler acı çektirir veya işkenceyi seyir ederken zevk alırlar bu tepkileri normal değildir. Bu tepkiler toplumsal normlara çok zarar vermiş, toplumları şaşırtmıştır. Bu özel anormal tepkidir. İnsan İçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007. Belki inanmaya fıtratı müsait olamayan insanlar, dini tercih etmeyen ya da dinden nefret eden insanlarla, inanç cahilleriyle, münafıklarla uğraşmaktansa; harfleri, rakamları, elementleri, olayları, olguları, süreçleri, aşkları, kitapları, makaleleri, hayvanları, nefisleri ya da kısaca;bu tip değişmek istemeyen fert, toplum ve kavimler hariç; tüm külli enerji ve külli metriksi (ortamı) inandırmaya çalışmak ve doğaya pozitif değerler kazandırmak amacıyla merhametli-adil icabet etmek daha hayırlıdır. Dinin, rejimin ve bilimin toplumsal döngülerdeki ilişkisel özgünlüklerinin önemini ve liyakatlerinin konumlarını doğru kavramaktan aciz namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst inanç, bilim ve rejim cahilleri; bu toplumsal zincirin halkasını/larını koparmadan, alternatifinin liyakatini kavramadan veya tenezzül edip üzerine bu reçeteyi bir ay bile uygulamadan; yargılamasının acısını gelecek nesillerimiz çekecektir. Sürekli genişleyen ve hızlanan kâinattaki değişimin (Göğü hala genişlemekteyiz/ayet var) mekanlara ve yaratıklara etkisine uyumsal tepkiye; canlılar(canlı sistemle) genleriyle ve zekâlarıyla, cansız sistemler zekâları ve değişime uyum mekanizmalarıyla, akıllı yaratıklar yaşama şekillerini, döngülerini, mekanlarını, davranışlarını, kısmen de genlerini değişime uğratarak uyum sağlarlar. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmez (Rad, 13/11) Değişmezler(Cahiller) doğa yasarlıyla değişir. Değişmek istemeyen cahilleri; değişmek isteyenlerin uyumlu hayat pazılı değiştikçe ve yerine oturdukça onları hayat zorlar ve bedelini ödetir. Önermesinin sizde zihinsel doku uyuşmazlığı yaptığı alanlarını daha uygun öneriler ileri sürerek eleştiriniz.
İpucu
;
sürekli değişen kâinata fert, toplum, ülke, devlet bazında insanın/ların; yaptığı peygamberi ibadetler ve uyguladığı peygamber ahlakı kurallarla zihinsel-düşünsel işletim sistemini/lerini sürekli güncellenişi/güncellenmesi gerektiğini düşünün. Güncellenemeyen düşünsel ve zihinsel sistemlerin nesnel-düşünsel-sanal hayat döngüsünde zarar görebilecekleriyle ilişkilendirin. Değişim/lere bağlı olarak hangi andan…hangi asırlara hangi kavimlerin insanlığın hangi boyutunda olması gerektiğinin değişmez kader çizgilerini Allah (C.C) takdir eder ve icra eder. Akıllı insanlardan da kendilerine verilen tercih hürriyetleriyle de kalan işlemi peygamber ahlakı tercihleriyle en sağlıklı tamamlanması istenir. Bunu yapmayanlar bedelini verimsiz ve istenmedik sonuçlarla öder. 1
       Belki de değişmek isteyen insanların Allah (C.C) doğru anlamak ve muhatap oldukları - olacağı tüm yaratık-olay-olgu-süreçler.. Vb; doğru algılamak, doğru empati/eşduyum duymak-kurmak ve doğru iletişim için insan sanal araçları için gerekli mantık ve düşünce ara yüzünü içeren insani işletim sistemini yüklemek için (kalbini temizlemek=kalp nadası ve kuran ahlakının işletim sistemini yüklemek için) sanal dünyası ve sanal araçları (zihinsel kapasitesi) nadas (formatı) yapılması gerekir. Ör. bir robotun veya bilgisayarın önce kapasitesi nadas (format) yapılır. Sonra onunla iletişim kurmak için ona işletim sistemi, dil ve sanal programlar yüklenir. Bu yöntemin/lerin bir yolu da kişilerin doğru zaman-koşul-mekân da… Vb fıtratlarının kaldırabileceği kadar çoğu şeyin veya temel şeylerin tersleri-nötrleri- ilgileri-ilgisizlikleri; ilişkisini ve çevreye çimlenişini uzlette ve yer yer toplum içinde yaşayarak ve yaşatarak öğretip-öğrenip hayata güncellemektir. Bu hikmeti taklit ederek; insanlarda iletişimin sağlıklı olması ve birbirini doğru anlamaları için (algıda değişmezliği yaratmak için) bu yöntemi kısıtlı eğitimde uygulayabiliriz
     Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)ler, siyasiler ve inanç münafıkları dinden ve Allah (C.C)'HUNDAN yana görünüp, hatta inandıklarını paralarına bile kazarken, uygulamada Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren)-fosil teknoloji yönünden az gelişmiş toplumların samimi, saf veya cahil insanlarını tepe tepe toplumsal ve teolojik mayın tarlalarına (Allah (C.C)'HUN girilmez ya da yaklaşılmaz hududuna) sürükleyerek dine karşı bedensel ve zihinsel eylemlerde kullanıyor. Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini (burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek)yapıyorlar (Filmi izleyin). Ne acıdır ki: dinle, dini liyakatsiz uygulayanların farkını doğru kavrayamayan veya buna yönelik çözüm üretemeyen; son derece zeki ve dahi bazı bilim bilginlerimiz (bilim insanlarımız) bile bilimi ve kendilerini bu liyakatsiz metriksten/lerin denklemlerinden kurtarmamışlardır. Allah C.C. tarafından; laf olsun diye Yeryüzüne Allah C.C.'HUN dinleri gönderilmemiştir. Gerçekten!  Allah (C.C)'HUN bu icabetleri ve peygamberi eylemler katıksız ve kuşkusuz saygı duyuşa ve uygulanışa değerdir.
   Astekler (filmi izleyin), Mayalar ve İspanyolların şeytanı ve iblisi avlama ütopyaları (filmi izleyin), İnkalar (filmi izleyin), Kızıl derililer,  Romalılar  (Filmleri izleyin 1, 2, ) Thaipusam Doğa Dininine Tabii Hinduları, Pamir Dağlarının keşişleri, Puta, hayvanlara tapanlar, budizm... Vb yeryüzündeki;zeki tasarım dinleri ör.Budizm (Filmleri izleyin 1, 2 ) ve Doğal-Atasal Kültür Dinlerinin inanç cahillerini ve inanç sapıklarının sayılarının çığ (Doğal-Atasal Kültür Dinlerinin)gibi büyümesine Allah (C.C) gönderdiği dinler(Allah C.C.'HUN dinleri) engel olmuştur. Zaten Kuran-ı Kerimin son ayetlerinde de Müslüman'lara!!! ve diğer inananlara; insanın rabbine!!!, sahibine ve ilahına sığınması istenmiştir. Ümmet gemisi (hem dünyevi ve hem de uhrevi olduğu için; evrensel ve ulusal gemilerinden büyüktür)insan gemisinin ortamındadır (metriksindedir). Ümmet gemisi (hem dünyevi ve hem de uhrevi olduğu için; evrensel ve ulusal gemilerinden büyüktür)ve Müslüman'lar; insanlık gemisinde peygamberi ahlak adreslerinde bulunuşu alışık tepki haline getirirlerse huzur içinde olular. Bazı insanlar kendi hür tercihleriyle ar ederek iman eder insanlık gemisinden (beyin makamından) ümmet gemisine (kalbe) inerler ya da nasyonalistler, şovenistler ve siyonisler isterlerse bu dar ve liyakatsiz(soy kütüğü makamından) makamlardan ümmet makamına (kalp makamına ) çıkarlar . Güdük olmayan evrensel insanlarda buna saygı duyarlar. İnsanın sanal dünyasının huzuru ahlakına ve davranışına da yansır. İnsanın toplumsal döngüsünde; kavimler arasındaki çeşitliliğin önemi; İzmir'n aziz kargaları ve Yellowstone gri kurtlarının gerçek hikayesinden  (Film İzle) daha çok şey ifade etmelidir. Onun için Müslüman'lar, insanın Allah'ına sığınır ve insanın misafiridir bu dünyada. Evrensel ve Gelişmiş insana düşen doğru, net ve nokta teşhisle samimi Müslüman'ların içindeki; kesin din, millet, kavim ve bilimin; tek-çok yüzlü derin münafıklarını, cahillerini (kendin ve çevresini bilmezleri), liyakatsiz radikalleri sabırla asimile etmek, deşifre etmek veya avlamaktır. Bu tercihler liyakatli ve fıtrata uygun olunca inancından hayır görenlerden insanlık ve kendileri hayır görür (Hidayetin liyakatlisi Allah (C.C)' ten olanıdır). Yoksa tarih boyunca siyasi, politik… Vb sadece dünyevi veya sadece uhrevi (ahraet) amaçlar için tüm fıtratların hür iradelerini gasp (tercihlerini gasp etmek) ederek inanca zorlamak liyakatsiz ve sonuçları da ortadadır.

Kâinattaki Yaratıkların Değişimini/Evrimini Zorunlu Kılan Nedenler;

Bilimde, Kuran-ı Kerim CC'HUN Algılanır Hale Gelen Nur CC'HUN Parıltıları
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,10,11


1032-39°C ile genişlemeye başlayan Kâinat -273 °C' ye doğru soğumaktadır.
Gittikçe genişleyen/şişen ve belli bir ağırlığı olan uzayın içinde Kâinatta genişlemektedir. (Göğü hala genişletmekteyiz diye ayet vardır.)
-Bilimde de göğü genişleten karanlık enerjidir ve bu enerji tüm Kâinatın % 68'ünü kaplamaktadır.
-Kâinatın iskeletinin tutkalıda karanlık maddedir. Tüm Kâinatın %23'ünü işgal eder.
-Bizim ilgilendiğimiz Kâinat %4 'tür.
-273 °C 'ye doğru gittikçe soğuyan bir Kâinat söz konusudur.
Gittikçe hızlanan bir Kâinat söz konusudur.
Ola ki gittikçe; genişleyen , hızlanan, soğuyan, ışığı azalan, karanlığa boğulan, çekim alanları değişen ve yarılarak, çatlayarak kıyametini yaşayacak bir Kâinat söz konusudur.
Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;
1-Gittikçe hızlanan,
2-Gittikçe genişleyen,
3-Gittikçe soğuyan,
4-Gittikçe karanlığa gömülen
5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek),
6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat sözkonusudur.

Kuran-ı Kerim CC'HUNA Göre Arşın Yüksekliği ve Melek Uçuş Hızı;

1-Dünyamız güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km lik yol kat etmektedir
2-Dünyamızın Güneş etrafındaki yörüngesini 365 gün 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye de tamamlanmaktadır. O halde 1 yıl=3153600+18000+2926=31556926 Saniyedir.
3-Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğu (365 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye =3153600+18000+2926=31556926 1 yılın Saniye değeri X30 km/ Dünya yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km’lik yol kat etmektedir = 946707780 KM Dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğudur.
4-Ayetteki 50.000 yılda alınan yolun uzunluğu;50 000x946707780=47335389000000 KM arşın yüksekliğidir.
5-Işığın bir yılda aldığı yol; 299792,458 km (ışığın saniyede aldığı yol) x 31556926=9460528412464,108 km ye eşittir.
6-Arşın Dünyadan Yüksekliği; 47335389000000/9460528412464,108=5,003461427972281 yani yaklaşık 5 Işık yılıdır. Yani Melekler 1 arş gününde yaklaşık 5 Işık yılı yol alabilmektedirler. DEMİRKUŞ 2013
7-En güncel ve hassas hesaplamalara göre Evren'imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. Yani %95'ten yüksek bir ihtimalle Evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. Ancak Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılıdır!
8-O zaman evrenin yüksekliği yaklaşık 5, çapı ise yaklaşık ise 93 milyar ışık yılıdır!
9-Evrenin genişleme hızı her 3,26 milyon ışık yılında saniyede 67 ila 74 km arasında değişiyor.
Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1032-39°C -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir.
Özel Not: Evrimi, değişimi ve dinamizmi etkili kılan bu güçlerdir. Bütün bu güçlerin kaynağı ALLAH'IN (CC)'UN sıfatlarıdır. Bu etmenler Kâinatın içindeki yaratıkları strese sokar, yaratıkların değişimine dinamizmine sebep olur.

Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.


-Yaratıkların Evrimi Nedir?
-Yaratıkların evrimi, yaratıkların değişime uğrayan gerçek hayat hikayeleridir.

-Yaratıkların Evrimleştiği mekân ı/ları Nerelerdir?

-Kâinat ve Kâinatın içindeki mekanlardır. Dolaylı yönden sanal, zihinsel ve düşünsel mekanlardır.


-Eğitimdeki en büyük sorunlardan bir tanesi de bilmediğimiz, anlamadığımız anlayışta sıkıntı çektiğimiz şeyleri çok iyi bildiğimiz çok iyi anladığımız çok iyi hayata uyguladığımız bilgilerle ilişkilendirip onun üzerine inşa etmeye onun üzerinde yapılandırış anlayışına çalışmaktır.
Örneğin, Hücre kavramı : Hücre nedir? Hücre bilimi nedir ? Hücre Mekanizması Nasıl Çalışır? Hücreyi Çalıştıran Ve Yönlendiren Etmenler Nelerdir? Soruların cevapları biyoloji öğrencileri tarafından çok iyi bilinir. Bu cümleden hareketle benzer soruları; Evrim Nedir? Evrim Bilimi Nedir? Evrim Mekanizması Nedir? Ve Nasıl Çalışır? Evrimi Yönlendiren Ve Çalıştıran Etmenler Nelerdir? Evrim ve Evrim Teorisi Nedir ? Soruların yanıtları ile ilişkisel düşünülürse biyoloji öğrencileri daha iyi anlar.

Hücre: Organik bir kılıf ile çevrili içinde uygun koşullarda kendine benzer fertleri meydana getiren genetik birimi içinde taşıyan canlıların en küçük birimine ya da yapıtaşına hücre denir.

Hücre Bilimi: hücre ile ilgili bütün bilgileri içeren hücre ile ilgili bilgiyi kapsayıp inceleyen bilim dalıdır.

Hücre Mekanizması Nedir? Ve Nasıl Çalışır ? hücre organları/organelleri hücre sistemi içindeki yapıların çalışmasıdır. Birbirini etkileyecek ve birbirlerinden etkilenerek çalışırlar.

Hücreyi Yönlendiren Ve İşleten Etmenler? Hücrenin hayatını yönlendiren ve işleten etmenler; çevre koşulları ve hücrenin genetik yapısı hücre için uygun ise hücre sıhhat ve afiyetle yaşamına devam ettirilir. Ancak aşırı çevre koşulları ve istenmedik aşırı iç dinamikler oluşursa hücrenin hayatına; ya devama ve değişime yön verip gider ya da devama ve değişime gücü yetmezse ölüp gider.

Hücre Teorisi: Hücrenin tanımıyla ve ilk ortaya çıkışıyla ilgili ileri sürülen hücre bilgilerini içerir. Şimdiye kadar ileri sürülen hücre teorisidir.

Evrim Nedir: Yaratıkların ömürleri boyunca değişim ile ilgili tüm; olay, olgu, süreçleri ve evrim ile ilgili diğer bütün kavramı içeren en üst kavramdır.

Evrim Bilimi: Tüm yaratıkların gerçek hayat hikayesini bilimsel olarak inceleyen bilim dalıdır. Yaratıkların evrimleşmesi ile ilgili bilime evrim bilimi denir. Yaratıkların evrimleşmesini inceleyen bilime Evrim Bilimi denir.

Evrim Mekanizması: Nasıl ki hücre mekanizmasını yönlendiren hücre organelleri ve yapıları ise evrim mekanizmasını yönlendiren evrimi ….. içeriğindeki yaratıklar, onların çevre koşulları, dış koşullar ve yapılarının iç dinamiklerinin toplamı mekanizmasıdır. Kısacası evrim mekanizması; yaratıkların evrimleşmesine (değişmesine), ölmesine , yok olmasına neden olan aşırı iç, dış dinamikleri ve aşırı çevre koşullarıdır.

Evrimi Yönlendiren ve Çalıştıran Etmenler: Yaratıkların iç ve dış dinamikleri ve çevre koşulları fazla değişmedikçe evrim değişikliğe uğramaz Ya da yaratıklarda pek değişim olmaz sadece doğal yaşlanma olur. Fakat evrimi yönlendiren ve çalıştıran etmenler değiştikçe yaratıklar evrimsel değişikliğe uğrar. Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler)
1-Gittikçe hızlanan,
2-Gittikçe genişleyen,
3-Gittikçe soğuyan,
4-Gittikçe karanlığa gömülen
5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek),
6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat sözkonusudur.

Kuran-ı Kerim CC'HUNA Göre Arşın Yüksekliği ve Melek Uçuş Hızı;
1-Dünyamız güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km lik yol kat etmektedir
2-Dünyamızın Güneş etrafındaki yörüngesini 365 gün 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye de tamamlanmaktadır. O halde 1 yıl=3153600+18000+2926=31556926 Saniyedir.
3-Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğu (365 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye =3153600+18000+2926=31556926 1 yılın Saniye değeri X30 km/ Dünya yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km’lik yol kat etmektedir = 946707780 KM Dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğudur.
4-Ayetteki 50.000 yılda alınan yolun uzunluğu;50 000x946707780=47335389000000 KM arşın yüksekliğidir.
5-Işığın bir yılda aldığı yol; 299792,458 km (ışığın saniyede aldığı yol) x 31556926=9460528412464,108 km ye eşittir.
6-Arşın Dünyadan Yüksekliği; 47335389000000/9460528412464,108=5,003461427972281 yani yaklaşık 5 Işık yılıdır. Yani Melekler 1 arş gününde yaklaşık 5 Işık yılı yol alabilmektedirler. DEMİRKUŞ 2013
7-En güncel ve hassas hesaplamalara göre Evren'imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. Yani %95'ten yüksek bir ihtimalle Evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. Ancak Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılıdır!
8-O zaman evrenin yüksekliği yaklaşık 5, çapı ise yaklaşık ise 93 milyar ışık yılıdır!
9-Evrenin genişleme hızı her 3,26 milyon ışık yılında saniyede 67 ila 74 km arasında değişiyor. Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1039 -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir. Ona Hiçbir kötülük ve çirkinlik ulaşamaz (Ayet var) Enerji hiç bir zaman israf olmayacak bir döngü içinde devamlı yaratıkların kisvesi altında (yaratık olarak) hal değiştirerek ömrünü geleceğe taşımaktadır. Büyük kıyametle ( kâinatın ölümü ile) kâinattaki tüm enerji halleri ya da toplam kâinat enerjisi ölecek, yani aslına veya orijinine geri dönecektir. Değişmeyen yegâne Zat ve Kişi Allah (C.C)DUR. Allah (C.C) Bakidir. Ola ki hiçbir şeye gereksinim duymadığı ve her şeye kadir olduğu için değişime gereksinimi yoktur. O zatını bildirdiği gibidir! Allah (C.C) Dışındaki her şey yaşamak için değişime muhtaçtır. Sanki Değişime gereksinim duyarlar. Sanki Evrim ve evrimleşme yaratıklara ait tüm değişimlerin gerçek hayat hikayelerin kavramsal ifadesi gibidir. O halde evrimden önce değişimi kabullenmek mantıksal bir farzdır. En uzun ömürlü olan enerji ve Kâinatlar ya da âlemler değişmeden ayakta durmazlar. 





EVRİM BİLİMİ NEDİR?
-
Tüm zamanlarda tüm yaratıkların, değişen çevre koşullarındaki oluşan ve kaybolan akrabalık ve köken ilişkilerinin gerçek-bilimsel hayat hikayesini tevhit eden bilim dalıdır. Tüm zamanlar da tüm yaratıkların tek tek ya da topluca yaşamlarını devam ettirebilmeleri için iç ve dış çevresel koşullara karşı bünyelerinde meydana getirdikleri uzun vadeli ve/veya kalıcı değişimlerin gerçek hayat hikayelerini ve kökenlerini (açılan, paralel ve daralan evrim çizgilerini) bilimsel verilere dayalı tevhit eden ve açıklamaya çalışan bilim dalıdır. Tüm zaman süreci içerisindeki yaratıksal değişmezleri, az değişimleri geçişken özellikleri, dinamik değişimleri ilişkilendiren ve tevhit eden doğa bilimidir.
-Canlı, Cansız, Araform bilimlerine ait doğadaki tüm yaratıkların sanal ve nesnel nefsi gerçek hayat hikayelerini bilimsel verilere dayalı olarak açıklamaya çalışan bilim dalıdır. Değişmek İstemeyenleri Allah (C.C) değiştirmezmiş Ayet var.
-Evrim Bilimi; Yaratıkların gerçek hayat hikâyelerini bilimsel olarak izah eden ve ilişkilendirilen deneysel bir bilim dalıdır. Tüm enerji hallerindeki; enerjilerin, yaratıkların, oluşumların ( eylemlerin, olayların, süreçlerin, olguların … Vb) yaşanmış ve yaşanacak; sanal, düşünsel ve nesnel nefsi gerçek hayat hikayelerini bilimsel bulgulara dayalı olarak ilişkilendiren bilim dalıdır.
-Evrim Bilimi sanki-özellikle akli primitif (ilkel) insanın nefsini tanıma aracıdır.
-Devrimler; insanın, evrimler ise yaratıkların özellikle hayvanların (kısmen insanın ve bitkilerin) zihinsel ve bedensel değişimin (değişmenin) aşısı/ları gibidirler.
- Aşıların seçimi, hazırlanması ve dozu yaşatıcı olmadıkça faydadan çok zarar verir.0, 0, 12,  3,  45, 6, 7, 9

EVRİMSEL MEKÂN İZMALAR; Evrim Bilimindeki tüm mekanizmaları ifade eden ve içeren genel bir kavramdır. Evrim Bilimi, Evrim Teorisi, Evrim Mekanizmaları ve Evrimin Prensipleri en az Hücre Bilimi, Hücre Teorisi, Hücre Mekanizması ve Hücrenin Çalışma Prensipleri gibi farklı anlamlar taşımaktadır. Evrim, Evrimin Prensipleri, Evrimleşme, Evrim Mekanizmaları, Evrim Bilimi ve Evrim Teorisi kavramlarının; özgün tanımları, ilişkileri ve sınırları doğru bilinmezse kavram ve düşünce yanılgısına neden olur. Evrim Bilimi öğretiminde özellikle algıda değişmezliğe yönelmek gerekir. Ör. Hücre, Hücre Oluşum Mekanizması, Hücrenin Çalışma ve Üreme Mekanizması, Hücre Bilimi ve Hücre Teorisi'nin özgün tanımları, ilişkileri ve sınırları çok iyi bilinmektedir. Hücre teorisi alternatifi yerine "Organik kılıfa sarılı üretken canlı gen birimlerini taşıyan yaratığa hücre denir" daha makul tanımdır.En azında organik bir kılıfa sarılı (organik bir kılıf içinde) verimli ve işlevsel canlı yapıtaşı birimlerine hücre denir. Demirkuş 2013

EVRİMLEŞME; Doğal ve yapay yasalara dayalı ortaya çıkan/çıkartılan koşulların, canlıların genotip, fenotipleri ve cansız yaratıklar üzerinde meydana getirdikleri kalıcı kalıtsal değişimleri ifade eden kavramdır.Değişen çevre koşullarına uyum amacıyla, canlı ve kısmen cansız yaratıkların; nesnel, düşünsel, davranışsal ve yaşamsal döngülerin de, benimsediği ve oluşturdukları uzun vadeli değişimlerdir. Ola ki evrimleşişi; uyumsal olarak değişimin yaratıklardaki (geleceğe taşınan) uzun süreli kalıcı etkileri evrimi ifade eder. Kısaca Evrimleşme; Yaratıklarda gelecek nesillere ve formlara aktarılan uyumsal değişimlerin kalıcı ve uzun süreli etkisidir. Bir yaratığın yaşam döngüsünde edindiği değişimleri, gelecek nesillere-kuşaklara ve hayat döngülerine aktardığı, genellikle geri dönüşümsüz özgünlükleri toplamı anlamını taşır. Demirkuş 2012


EVRİM; Evrimle ilgili tüm, kavram, süreç ve bilgileri içeren genel bir kavramdır.


EVRİM TEORİSİ;İleri sürülmeden önce, yaratıklar olalı beri içsel ve/veya çevresel değişimlere bağlı olarak yaratıklarda ortaya çıkan sonuçların arasındaki ilişkilerin Darvin'ce izah edilmesi veya Darvin'ce izah edilmesi kılıfıdır. Darvin bu teoriyi ileri sürmeseydi veya ileri sürmeden öncede değişimlerin yaratıklar üzerine ortaya çıkan sonuçlar vardı ve var olacaktır. Bir Darvin buluşu değil doğada var olan değişimsel ve/veya ilişkisel sonuçların bir doğa sofisinin ya da sadece doğadaki (doğayı/bilimi/değişimleri/evrimi aşamamış) değişimlerin ilişkisel aşığının bilimsel izahatıdır.



RUH NEDİR? Allah.CC. tarafından sadece insana üflenmiş evrensel, insani, şeytani, deccalı, hayvani, meleği doğa ötesi hemen her şeyin özünü içeren ilahi/peygamberi kökenli meleği kişiliktir. Akıl bu nüveyle etkileşimli çalışır. Allah CC’HU Âdem AS'A Ruhundan üfledikten sonra Melekler gidin Âdem AS eşyanın adını sorun demiştir. Âdem AS kendisine sorulan eşyanın isimlerini bilmiştir. Bu cümleden olmak üzere biz insanlara da Allah CC’HU Ruh vermiştir. Biz de eşyayı Ruhumuzla tanırız. Beş duyumuzla algıladığımız ve zihinsel operasyonla beynimizde-zihnimizde ürettiğimiz bilgileri aklımız, zekâmız ve vicdanımızla ruhumuza iletiriz. Ruhumuzda eşleşen bilgiler zihnimize ve beynimize yansır. Yansıyan bilgiler algılanır hale gelir (Güneşten gelen ışığın Ay’a çarpıp bize beyaz ışık olarak yansıması gibidir) . Sadece akıllı yaratıklarda var. Maddi ve manevi anlamda çoğu şeyin en değerli nüvesi olması hasebiyle akılla birlikte insanı evrenselleştirir. İnsandaki, nefis tanımının tersi (meleği) sanal insani-meleği kişiliğidir (1)aklı tercihlerle örtüşür, Allah CC'HU;İnsana ruhumdan üfledim der. Fıtrat itibarıyla meleği doğa ötesine bağlıdır. İnsandaki melek gibidir. İnsan ruhu bedensel ve bâtıni/düşünsel/sanal kalp le çalışır ruhsal bilinci uyumaz. Ben uyurum(nefsim uyur) kalbim uyumaz (hadis vardır). En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla ilahi/peygamberi kabul edilir. Sanki uçak için kara kutu ne anlam ifade ediyorsa, bedenimiz içinde ruh onu ifade ediyor gibidir. İnsan ölünce de ruhunu Azrail  A.S. (Ruhu teslim alan melek/ölüm meleği) alır Allah C.C.'HUNE götürür. Her insanda akıl sahibi bir melek (ruh) vardır. İnsan ölünce Allah emanetini (ruhu/meleği ve aklı) alır. Kalan her şeyle ve yaptıklarıyla insan belli bir vakte kadar baş başa kalır. Ruh kıyamete kadar ölmez ve hastalanmaz meleği kişiliktir. İnsanın sanal dünyasındaki ruhsal-meleği (psikolojik ve psikiyatrlık bozuklukları ruh ve akılla değil nefis, zekâ ve bedenle ilgilidir. Bu hastalıkların hemen hepsini hayvanlarda da görmek mümkündür. Evrensel bir insanda:canlı beden ve nefis, içgüdü, deneyim, alışık tepki (refleks), zekâ... Vb doğal sanal araçlarına ilave olarak, ilahi/peygamberi kaynaklı ruh ve akıl özgün sanal araçlarının varlığı kabul edilir. İnsanda hem can hem de ruh vardır. Hayvanların ruhu yoktur, bedensel canı var. Hayvanlar tamamen canlı beden ve nefis, içgüdü, deneyim, alışık tepki (refleks), zekâ... Ola ki Âdem AS öncesi insansılar (Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan vahşi/doğal insanlar) vb sanal-düşünsel araçlardan ibarettir. Âdem AS’A Yaratırken Ruhundan üflemiş, vicdan ve Akıl vermiştir. Allah (C.C)’HU Âdem’e sorun eşyayı tanıyacaktır diye melekler nida etmiştir. Ola ki! Allah (C.C)’HU HZ. Âdem AS sonrası tüm insanlara ve insansılara ruh vermiştir ya da Ruhundan üflemiştir. Âdeme ruhumdan üfledim eşyayı sorun bilecek diye İslam kaynaklarından bildirilmiştir. İnsanlar İslam fıtratı üzerine dünyaya gelirler diye hadis vardır. Bu hüneriyle Âdem AS’IN Eşyayı tanıdığına Melekler şahit olmuştur. Dolayısıyla Ruh bir yönüyle Allah (C.C) ve eşyayı tanıyış ve ayırt ediş aracıdır da. Cebrail AS’IN Meryem Annemize üfleyişi ve İsa AS'IN Dünya’ya gelişi gerçeği meleklerin genetik yapıya tesiri konusunda tartışmasız ve çok çok düşündürücü bir delilidir. Allah (C.C)’N izniyle Âdem AS sonrası İnsanımsıların değişimine ve yaradılışına meleklerin tesirini bize kanıtlar. Âdemi insanlar akıl, ruh ve vicdan verildiği için eşyayı ve Allah (C.C) ayırt edebiliyor. Ola ki Akıl, Ruh ve vicdan güdüğü bazı cahil insanlar hala Âdem AS öncesi insansıların ta kendileri gibi manüel (bağlantısız) Bâtını kalbe ve bilince sahiptirler. Özel Not; Ola ki Âdem AS öncesi insansılar (Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan insansılar yani bilmeden Âdem AS öncesi cahil şirke giden insansı yaratıklar/bu asırda bu insanlara-insansılara rastlamak mümkündür), bu günkü inanç cahilleri, hayvanlar...Vb yaratıklarda hayvani (vahşi) ruh, hayvani akıl ve hayvani vicdanda bahsediş daha doğru gözükmektedir.
     Ruh, kişilik olarak Allah (C.C) bizdeki en değerli emaneti ve elçisidir. İbadetlerimizle aklımızı kullanarak ruhsal kişiliğimizin külliyatındaki hakikatlere ve gerçekler arif oluruz.
    Tüm insanlar İslam'i fıtrat üzerine doğması nedeniyle insana verilen Allah.(C.C)'HUN emanetidir. Ruh çoğu şeyin insandaki anlayış, ilim ve mantık aynasıdır. Olay olgu, yaratık, süreç, enerji halleri, yaşanmışlar, yaşanacaklar ve yaşanacakların çoğu şeyin özü ve ilmi onda vardır. Bu nedenle her şeyi anlamaya düşünmeye kavramaya, yoruma.. Vb olanağımız vardır.
Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, İnsanın Hüneri Cehalet-Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç) ve Kişiliğin Hüneri Tercihtir.
   Hayvanlar; bedensel organlarından öncelikle beyinlerinin, genlerinin ve zekâlarının kontrolündendir. Bazı aklı ve ruhu güdükleşmiş ilkel insanlarda böyledir. Bu insanların iradeleri nefisleri ve zekâlarının kontrolündedir. Gelişmiş insanlar;akıl, ruh ve vicdanın kontrolündeki iradelerini liyakatli(akıllı) kullanırlar.
   zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
   Büyük bir olasılıkla insan doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki tüm nesnel ve sanal eşyanın veya çoğu şeyin nüvesinin, kendisine verilen ruhun nüvesinde olması nedeniyle aklını kullanarak; eşyayı-doğayı anlıyor tanıyor ve gerçek kişiliğini tanıyor ve hayvani-meleği doğa ötesine taşıyabiliyor. Hayvanlarda ve bu sanal aracını çalıştırmayan veya çalıştıramayan insanlara da eşyayı kavrama-doğayı anlama sadece zekâ aracı ve nesnel-sanal nefislerle olur. İnsanda; zekâ, nefis, akıl, ruh ve vicdan sanal araçların hepsi çevreyi ve eşyayı tanımada kullanıldığı için diğerlerine baskındır.
-Ruh ve Akıl Allah (C.C) tarafından ilk defa Âdem AS'A verilmek üzere sonrada ola ki bazı insanlara özgü verilen sanal araçlardan olup;ölümden sonra Ruh özel olarak Azrail AS tarafından Allah (C.C) geri götürülür ve Akılda Allah (C.C) imanla döner. zekâ ebeveyn ve çevirenin ürünüdür ölümle hayvanlardaki gibi muamele görür. Âdem AS'IN halifeliğinden öncesi yaşayan tüm vahşi-doğal insan ve insansıların hepsi zekiydiler ancak akıllı değillerdi. Âdem AS'IN halifeliğinden bugüne kadar bazı insanlar akıllıdır ya da peygamber ahlaklıdır. Bazıları akıllı değillerdir veya aklı güdüktürler ya da münafıktırlar aklının aksine hareket ederler. örneğin, cahiller, münafıklar, doğal insanlar, nefsi deliler (aklın ve ruhun hastası delisi olmaz), kapitalsitler… Vb güdük insansı konumda olanlar .



  AKIL NEDİR?İnsandaki meyveleri;peygamber ahlakı, paylaşma, zayıflarına insancıl (reKâbete girmeyen), doğa ve hayvani-meleği doğa ötesine ve öncelikle ilahi/peygamberi şeylere çözmece merakıyla ilgi duyan hikmetlere sahip … Vb olan ilahi/peygamberi kökenli Ruhun işletim sistemi düşünsel/sanal araçtır. Sadece akıllı yaratıklara özgüdür. Bitkilerde, hayvanlarda,... sistemlerde … Vb bulunmaz.Sadece akıllı insan ruhuna, vicdanına ve namusuna endeksli düşünebilen insan demektir. Akıllı insanlarda bilmediklerinin cahili edepli insanlardır. Sadece zeki insan nefse endeksli düşünebilen insan demektir.
      Akıl;Ruhun çetelesinin işletim sistemi olup doğa ötesi yerleşkesi/leri ve doğa yerleşkesi/lerindeki çözmecenin parçalarını ilişkisel tamamlayışa aşırı ilgi duyan Ruhun ve kısmen nefsin işletim sistemi gibidir.
    
Akıl ruhun nüvesine dayalı en insancıl ve evrensel çalışan işletim sistemi gibidir.Sıra dışı doğal ve hayvani-meleği doğa ötesi erdemli sezgilere-bilgilere açık ya da sahip, fıtratı ölçüsünde, peygamber ahlakı kurallarına uyumlu yaşamayı arzulayan veya  yaşamaya çalışan  insandaki kişiliktir.Kısaca, insani özellikler açısından  en az güdük olan, büyük zihinsel kapasiteye sahip insandaki erdemli insani kişiliktir.Tüm insanlar akıllıdır.  Aklı ilkel, aklı doğal, aklı asri, aklı normal, aklı meleği, aklı selime kadar çeşitli akıl dereceleri vardır.Genetik yapının %1'i ? akıl,ruh la ilgilidir.. Akıl ruhun işletim insani sistemi gibidir. Onunla doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinin peygamber ahlakı kuralları (meleği kurallar) deşifre ve kabul edilip öğrenilir.
      Aklı zekâdan ve nefisten ayıran en önemli özelliği ve özgünlüğü Ruha dayalı olarak liyakatli mantık aynasına sahip oluşudur. Yani liyakatli öncelikli düşünür ve karar yargısına varır.
      zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. Zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
     

Sanki akıl her şeyin özünü içeren ruhun engin ve kusursuz edepli deryasında, nefsin-zekânın; düz-çukur-tümsek(pire) ayna mantık sistemlerini insanın önüne koyan yegâne sanal araçtır. İnsanın nefsini/kendisini tanımasını sağlayan insani sanal araçtır.


Ruh, Akıl, Vicdan, zekâ, Nefsin Kökeni ve Özgünlükleri;Akıl işletim sistemi tek başına geçiciliği, ebediyeti, ölümü ve ölümsüzlüğü dikkate alarak karar verir, zekâ tek başına karar verirken bunun bilincinde değildir. Akıl her insana özgün olarak Allah (C.C) tarafından verilir. zekâ; anne-babadan veya önceki sistemden sonrakilere geçer ve çevre ile etkileşimin ürünüdür.
Tüm yaratıklar zekidir ancak tüm yaratıklar akıllı değildir. zekâ ve nefis; ceddi, genetik ya da yapay sistem kökenli olarak soydan alınır fakat akıl, ruh ve vicdan?! İlahi kökenlidir. Allah (C.C) tarafından kişiye özel verilir.

      Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, Kişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın Hüneri Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
      zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. Zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
      Sanki akıl her şeyin özünü içeren ruhun engin ve kusursuz edepli deryasında, nefsin-zekânın; düz-çukur-tümsek(pire) ayna mantık sistemlerini insanın önüne koyan yegâne sanal araçtır. İnsanın nefsini/kendisini tanımasını sağlayan insani sanal araçtır.
Akıllı insanlar (aklı selim); tüm aşmazlarını, aşılmazlarını, marifet, zafiyetlerini, emanetlerini, risklerini, davranışlarını, eylemlerini ve değerlerini;en doğru zaman, süreç ve olguda/larda; doğru yerde/kişi-kişilerde değerlendiren ve değerlendirtenlerdir. Akıllı insanların en çarpıcı özelliklerinden birisi, gerektikçe;sıra dışı, negatif, istenmeyen veya güdük insan sıfatlarını (drama,dengesizlik, aptallık, yalanı, geri zekâlılık, zır delilik, saflık, ahmaklık, serserilik, yalancılık.. Vb. özellikler) toplumun menfaatleri için diyet olarak kullanmalarıdır.
    Bazı akıllı insanların özelliklerinden birisi de; nefsini çok iyi tanıdığı için; pozitif, negatif(aptallık, dengesizlik, saflıkı , serserilik, drama, yalancılık... Vb), nötr ve geçişken her türlü insani sıfatlarını, hüner ve yeteneklerini; bulunduğu habitatta en mükemmel dizayn edebilen ve kullanabilen kişiliktir. Kısaca, inanç değerlerini de dikkate alarak, fıtratına uygun doğru tercihler yapan kıvrak, doyurucu ve güvenilir kişiliktir. Akıl, Ruhun (insan genlerindeki oranı %1'i ? ) işletim sistemi gibidir. İşleyen-çalışan akıl, ruh ve vicdan ; en güzel meyvesi peygamber ahlaklı insandır. Hayvanlar asla akıllı olamazlar. Aklın derecesi, peygamber ahlakıyla doğru orantılıdır. En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla ilahi/peygamberi kabul edilir.
En akıllı insanlar(aklı selim), peygamberler ve velilerdir. Onlar, ileri derecede;insani, doğal, doğa ve hayvani-meleği doğa ötesi sezgilere sahip, yeterince akıllı(aklı selim) ve zeki insanlardır. En sıra dışı çile - sıkıntılara katlanabilen nefse sahiptirler. İnsanlığını en güzel-verimli eğitilmiş önderleri ve büyükleridirler. 
Çok yüzlü münafıklar, cahiller, aptallar, geri zekâlılar, dâhiler, şok Akıllılar(aklı ilkel), süper parti siyasetçileri, deliler... Vb.hiçbir sıra dışı insan akıllı insanların hudutlarını aşamaz. Belki de bu karakterin hepsini drama veya yaşarak öğrendikleri için tepkisinde/lerinde başattırlar. Akıllı  insan çözümlerini delilerin dudakları arasında aramaz. Belki de, hikmet sahibi insanlar;bedenen ve zihnen değişmek üzere, sıra dışı olay ve olguları yaşayarak öğrenmek için Allah (C.C)'HUNE baş vuranlardan çıkar.  Kozmopolit  insanlarda,  hikmet görülmez ve beklenmez. Tarih boyunca;peygamber ahlakı hâkimiyetinin-yayılması için;Hıristiyanlık öncesinde çok sayıda peygamber öldürülmüştür.
          
Belki de değişmek isteyen insanların Allah (C.C) doğru anlamak ve muhatap oldukları - olacağı tüm yaratık-olay-olgu-süreçler.. Vb; doğru algılamak, doğru empati/eşduyum duymak-kurmak ve doğru iletişim için insan sanal araçları için gerekli mantık ve düşünce ara yüzünü içeren insani işletim sistemini yüklemek için (kalbini temizlemek=kalp nadası ve kuran ahlakının işletim sistemini yüklemek için) sanal dünyası ve sanal araçları (zihinsel kapasitesi) nadas (formatı) yapılması gerekir. Ör. bir robotun veya bilgisayarın önce kapasitesi nadas (format) yapılır. Sonra onunla iletişim kurmak için ona işletim sistemi, dil ve sanal programlar yüklenir. Bu yöntemin/lerin bir yolu da kişilerin doğru zaman-koşul-mekân da… Vb fıtratlarının kaldırabileceği kadar çoğu şeyin veya temel şeylerin tersleri-nötrleri- ilgileri-ilgisizlikleri; ilişkisini ve çevreye çimlenişini uzlette ve yer yer toplum içinde yaşayarak ve yaşatarak öğretip-öğrenip hayata güncellemektir. Bu hikmeti taklit ederek; insanlarda iletişimin sağlıklı olması ve birbirini doğru anlamaları için (algıda değişmezliği yaratmak için) bu yöntemi kısıtlı eğitimde uygulayabiliriz. Değişim zorunludur.
Gerçekte akıl, ruh ve vicdan kavramı batıda çok yanlış, karışık ve çapraşık geçtiği için Tıpta Akıl, Ruh ve Sinir hastalığından bahsi edilir. Aslında gerçek ve sanal nefis hastalıkları vardır.  Ya da  zekâ özürlülük vardır. Bu hastalıkların hemen hepsini hayvanlarda da görmek mümkündür. Ruh-Akıl, Evrensel insana özgü ve ilahi/peygamberi kabul edildiği için; En alt seviyedeki, aklı ilkel olup tüm insanlarda vardır. En üst seviyedeki akıl;aklı selim olup, peygamber ve velilerde vardır. insanda çeşitli akıl dereceleri vardır; az akıllılar(aklı ilkel).... ya da çok akıllılar(aklı selim) denilir. Yoksa akıllı olmayan insanların hepsi (aklı ilkel olanlar) akıl hastası kabul edilirdi. ( 1' Film İntranet Üzerinde Sadece Zeve Kampusun de ve YYÜ Tıp Fakültesi'nde İzlenebilir) internet. "
         Akıl ve zekânın tatbik/uygulayış alanları nelerdir? Aklımızı ve zekâmızı nerelerde kullanmalıyız?
         
Akıl: özellikle ve öncelikle;yaşama stilimiz de ki tercih ve uygulamalarımızla ilgilidir. Nefsine uysun uymasın ya da hangi nefis mertebesinde olursa olsun iradesi dâhilinde;akıllı insan/fert/devlet/kurum/kavim.. Vb yaşama stilinde(şeklinde) kendine peygamber ahlakının kurallarını(peygamber ahlakı) benimseyen, tercih eden ve iradesi ölçüsünde uygulayanlardır. Akıl işletim sistemi ruhun sınırsız güzelliği ve evrenselliğin ötesindeki havuzunda peygamber ahlakı kurallarıyla yaşayarak yol alır. Kişi nefsi emareye sahip olsa da yani ibadetler ve kurallar kendine zor gelse de sanal dünyasında ve gerçek dünyasında iradesinin gücü oranında bu kuralları samimiyetle benimsemesi onun akıllı bir kişilik olduğundan şüphe edilmemelidir. Aklın sadece öncelikli alanı budur. Tefekkür, ilimi kullanma-tetkik etme... Vb tatbik/uygulayış alanları var.
        
  zekâ; Dünyevi yaratık, olgu, olay, süreç… Vb. nefsimizle hızlı ve doğru algılama sanal aracıdır. Nefsimizin dünyevi ve uhrevi (ahraet) işlerinde;özellikle ve öncelikle;menfaat farzlarımız, idlerimiz, egolar(istemler)ımız ve süper egolar(istemler)ımızın tatbik/uygulayış alanlarında kullandığımız sanal aracımızdır. Vahşi hayvanlarda akıl olmadığı için;duygularını, içgüdülerini, deneyimlerini ve zekâlarını kullanarak güçleri oranında kendi yaşam sınırlarını belirleyip can pazarında menfaat farzlarına dayalı olarak yaşarlar. Aklını kullanmayan-kullanmak istemeyen ya da aklın kurallarını kabullenmeyen/ kabul etmeyen tüm insanlar bu kategorinin kombinezonları içine dâhil edilebilirler. Bu kurallarla yaşamaya mecbur ve mahkûmdur. Ör,Kuduz ve kapitalist ahlak yaşam biçimi bu kategoriye girer.
         Hayvanlar; bedensel organlarından öncelikle beyinlerinin, genlerinin ve zekâlarının kontrolündendir. Bazı aklı ve ruhu güdükleşmiş ilkel insanlarda böyledir. Bu insanların iradeleri nefisleri ve zekâlarının kontrolündedir. Gelişmiş insanlar;akıl, ruh ve vicdanın kontrolündeki iradelerini liyakatli(akıllı) kullanırlar.
         
          İnsanda Aklın Öncelik Prensibi Alışkanlığı (İnsanda Asil Şah Prensibi):
Özel haller ve istisnalar hariç, en kaliteli insanlar;zekâ ve nefsinin tüm faaliyetlerini; aklın ve ruhun; gölgesinden, süzgecinden ve kontrolünden geçirdikten sonra uygulamaya koyanlardır . İnsanda:ruh şah'ının işletim sistemi akıl, nefis vezirinin işletim sistemi de zekâdır.  
          Ruh akılla birlikte, insanı hayvani-meleği doğa ötesindeki; ulvi, meleği makamlara meyilli yönlendirirken bedendeki hasılatı peygamber ahlakıtır. Nefis zekâ birlikte;doğayı ve madde âlemini hızlı kavrayıp uyum sağlamamıza yardımcı olur. İnsanı doğadan daha aşağılık(hayvandan daha aşağı) makamlara meyilli yönlendirirken ahlaki hasılatı kuduz ve koyun ahlaktır.
         
Sanki insanların bu asır liyakatsiz;yönetim, eğitim, öğretim... Vb yaşam tercihleri nedeniyle/leriyle; ruh ve akılla; meleği doğa ötesine yönelimi güdük, nefis ve zekâyla hayvanlardan aşağı doğaya yönelimi ise baskındır.
          Akıl ve zekâ, nefis ve ruh zıt kutuplara insanı yönlendiren tamamlayıcı sanal araçlar olup, konumlarının yararı; asimetrik düşünmemize engel olup daha küresel, simetrik dengeli ve verimli düşünmemizi sağlar. Bu araçları dengeli çalıştırmayan primitif insanlarda düşünce asimetrik olduğu için ahlak doğal ve asimetriktir. Ya şucudur ya da bucudurlar.
         Sonuç olarak; ferdin, nefsini-bedenini ve zekâsını, aklının-ruhunun kontrolüne koyması gerekir. Bu çıkarsamadan hareketle;toplumlar, kavimler, devletler ve milletlerde;nefsine ve zekâsına tabii insanlarını, akıllı-evrensel insanlarının güdümüne ve yönetimine koydurtacak; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmeleri gerekir.


İman nedir?Bir yaratığın inandığı ve tasdik ettiği tüm yargıların ortak paydasıdır. Fert ve toplumların inandığı tüm doğruların kıblesidir.
Vicdan;
Allah (C.C) tarafından tüm akıllı yaratıklara verilmiş, meleği bir kalp ibresidir. Ola ki vicdan; dürüstlük, gayret ve samimiyetin Rahmani ibresidir. Akılsız yaratıklarda ya yok ya doğal veya güdüktür.
Vicdan;akıllı yaratıkların herhangi bir şey hakkında; akıl, zekâ, nefis, kişilik, ortam, bilgi dağarcığı… Vb tüm olanaklardan süzülmüş, arınmış ya da arındırılmış sonuçların arasında verilecek en Rahmani/meleği tercih ve tercih serisini gösteren gerçek kişilikle düşünülerek karar verilen Bâtını kalp ibresi tercihidir.
-Akli selim haldeki (sinirli, asabi, düşünsel-bedensel hastalıklı… Vb sıra dışı halde olmayan) olgun akıllı bir yaratığın düşünsel-Bâtını kalbinin ibresinin gösterdiği ve rahat ettiği karardır.
-Bir konuda karar vermekte sıkıntı çekiyorsanız kalbinizin rahat ettiğini yapın.(hadis var)
-Aklımız, zekâmız, ruhumuz nefsimiz ve tüm olanaklarımızı kullanarak bilmekte ve karar vermekte sıkıntı, titreklik ve karasızlık çektiğimiz herhangi bir konuda vicdanımızın (Bâtını kalp ibremizin gösterdiği) sesini dinleriz.
-Sorumlu gerçek kişiliğe; vicdanın sesini dinlemediğinin bilincinde olduğu ve vicdanının sesini bildirerek ihlal ettiği kayda geçer. Akıllı kişi bunun bilincindedir.
-Ömür boyu verdiği; doğru-yanlış, günah-sevap ya da nötr-geçişken… Vb kararlarda bu meleği kalp ibresi kararına bilerek uymayan kişinin hanesine kalp ve bilincine bu yanlışlarının kayıt edildiğinden ya da yazıldığına dair şuana kadar hiçbir akıllı yaratık ciddi olarak yazılı ve sözlü itiraz etmemiştir. İtiraz eden olgun insanlarında aklından??, nefsinden, zekâsından, kastiliklerinden, anormalliklerinden ya da deliliğinde şüphe edile bilir ya da şüphelenmek farzdır.

Tefekkür ve Amel İşleyiş Nedir? Allah (C.C)’HU; Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel ve doğru amel işleyeceğinizi ya da tefekkür edeceğiniz deneyiş için Kâinatı yarattı (ayet vardır)
Tefekkür ve Amel İşleyiş: Genellikle sağlıklı ve olgun bir insanın kalbinde, düşüncesinde zihninde ve iç dünyasın da; tüm bildiklerine dayalı olarak hür iradesi ve hür vicdanına dayalı olarak; tüm yaratıklara ve her şeye karşı; çözümlerini, dileklerini, dualarını, düşüncelerini, temennilerini ve arzularını kurgulayış ve/veya hayata uygulayıştır. Örneğin; bir kişi her yaratığa selam verişteki tek selam kelimesini; tüm geçmişte verilmiş, halen verilen ve gelecekteki verilecek selamların toplamına denk düşünüş ve varsayış bir tefekkür ve amel işleyiştir. Bu demektir ki bu kişini her selam veriş değeri amelinde ve tefekküründe tüm selamların toplamına denk kabul edilmiş ve varsayılmış olarak Allah (C.C)’N huzuruna çıkacak. Örneğin; Kişinin ya da kavimin; kendi iç dünyasında kendisini İnsanlık ailesinin en asil, en Müslüman ve yeryüzünde Allah (C.C)’N hayra yönelttiği kavimlere hissedar kabul kabullenişi ve yeryüzündeki fert ve kavimlere bu düşünceyle yaklaşımı bir tefekkür ve amel işleyiştir.


NEFİS NEDİR?İnsanın; hayvani bedeni, gayri ahlaki, sıra dışı istenen ve istenmeyen; irâdemizle kontrol ettiğimiz ve edemediğimiz dünyevi tüm tercih-davranış-duygu ve düşüncelerinin toplamına nefis denir.Kısaca;Gücümüz, irâdemiz, tercihlerimiz ve eylemlerimizle, baş ettiğimiz ve baş edemediğimiz gayri akli ve gayri ahlaki her; davranış, tiryakilik, eylem, hayvan, fert, devlet, kurum kuruluş... Vb her şey; bu istenmeyen konum itibarıyla nefsimiz mesabesindedir.
-Ola ki yanlış, doğal, doğal ve/veya eksik; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, iradenizi kontrol edenleri istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız. Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş, şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Genellikle âlimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Atillams'i, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin, milliyetçilerinin, yenilikçilerinin, cahillerinin… Vb dozunda gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgili +liyakatli kişiliklerin; yönetimlerde, eğitimde, sağlıkta ve yargıda sürekli bulunuşunu tam ve net teminat altına alan/garantileyen; seçim sistemleri, yönetim sistemleri, rejimler ve demokrasileri sağlayıştır. Ör,sigara içmek, aşırı lezzetli yemek, içmek veya içkinin lezzetine doyumsuzluk yani bırakamamak (zayıf irade) da bedenimiz nefsimizdir. Mantık ve irâdemizin; aşkın, sevilmenin, pohpohlanmanın, kumarın, aşırı adrenalinin, lezzetli yemeğe doyumsuzluğuna (şişmanlık-aşırı kilo) tiryakiliğine... Vb karşı aciz düşmesi nefsimizdendir. Küresel ısınma sorununa karşı önlem ve çözümlere katılmayanların bu süreçteki kişilik konumları nefsimiz mesabesindedir. İrÂdemiz, yeteneklerimiz ve gücümüzle kesinlikle başaramadığımız veya başarmayacağımızdan emin olduğumuz olayların, süreçlerin, sorunların ve problemlerin çözümü konusunda;İbadetlerimizi olanaklarımız ve fıtratımız (yapımız) ölçüsünde kusursuz icra eder, samimiyetle hayatımıza uygular, peygamber teslimiyeti ile kişilik ve irâdemizin IP numarasını geri istememek ya da Allah (C.C) terk etmemek koşulu ile Allah (C.C).'HUNA teslim oluruz (Allah (C.C) ipine sarılın, dinden çıkılmaz çıkanlar mürtet olur ayet var) ya da kişiliğimizin tüm boyutlarını teslim ederiz ve Rabbimizden dileklerimiz için yardım istemek üzere dua ederiz. Sonuçta; doğru-yararlı tepkiler, davranışlar, çözüme yönelik denklemlerin, konumların kombinezonları ortaya çıkınca veya çözülünce de, duamız kabul oldu deriz. Nefsini tanıyan rabbini tanır (ayet/hadis!). İnsandaki bu kişiliğin konumu ve etkisi ayrıcalık gösterir. İnsanın genetik yapısı-yatkınlığı ve çevrenin; nefsi kişiliğinin (sanal-zekâ-bedensel kişilik) gelişimine etkisi, çok büyüktür.
      Sanal ve nesnel nefsimizin hüneri doğal, yabani, gayri insani veya doğal oluşudur. Yani doğaya meyilli ve samimiyetsizliktir. zekâ işletim sistemi ile çevreye icabet eder.
      Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, Kişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın Hüneri Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
       Normal  insanların çoğu, doğuştan; nefsi-zekâsı itibarıyla  hayvanidir (kötü değildir), ruhu-akli itibarıyla meleğidir. .Sanki insan; nefsi, zekâsı ve genetik yapısı itibarıyla primat, aklı, ruhu ve vicdanı itibarıyla melek gibidir, bu açıdan evrim daha çok insanın nefsi ile(bedeni, zekâsı… Vb) muhataptır. (Demirkuş 2007).Genetik yapının %99'u belki de %99,9'u maymunlara benzer ve nefisle ilgilidir. Nefisin göbek bağı;zekâ işletim sistemiyle ile doğaya meyilli çalışır.
Belki de bir insanın fıtratından ve nefsinden verim alması için: geçici bir süre (en azında;çocukluk,öğretim, öğrenim ve eğitim sürecinde) her şeyi gönlünce düşünüp yaşamaya çalışırken ( nefsi arzularını dolu dolu yaşarken); nefsinin diğer insanlara  açılan ikram ve tersi kapılarını, nötrlerini ve geçişkenlerini tanımak (nötrlerini, geçişkenlerini, en güzel ortak payda ve tersi özelliklerini tanımak), ilgi ve icabet koşullarını çok iyi saptaması gerekir. Her insan nefsinin sıfatlarında külli nefsin ortak paydası gereği en azında; bir veya birkaç güzel karakteri vardır. Kişinin, nefsini doğru tanıyıp;normal hayatta, bu özelliklerine yoğunlaşıp- kullanması-geliştirmesi(eğitimle bu güzel hasletini/lerini alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmesi) adil toplumsal ilişkilerde bulunmaya kendini endekslemesi  (kendini bu duruma göre dizayn etmesi) önemli bir problemini çözmesi anlamına gelir. Belki de doğrusu;pozitif-negatif-nötr.. Vb arzularla doluşan; sanal kişilik (1)ve canlı bedeni nefis kabul edersek, gerçek-sanal doğayı da onun habitatı kabul etmek gerekir. Kısaca, gelişmiş insan olmaya engel;eylem, özellik, davranış, kışı, devlet... Vb çok şey nefsinizdir. En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla, bedenle birlikte doğal kabul edilir.
Çeşitli nefis mertebeleri mevcuttur; nefsi emare (emir eden nefis, iradeye baskın nefistir, kötülüğü emir eder ve pişman olmayan nefis), nefsi müsevvile, nefsi raddiye, nefsi levvame, nefsi natıka (genleri diri ve konuşan nefis), nefsi mutmaine, (peygamber ahlaklı  evcilleşmiş, iradeye ve peygamber ahlakı-adil düzen kurallarına itaat eder).
İnsanda Nefis ve Kişilik Mertebesi;Genellikle İrÂdemiz, gücümüz, kişiliğimizle veya herhangi bir şekilde;kontrol edemediğimiz, değiştiremediğimiz-baş edemediğimiz;gayri ahlaki-gayri akli;duygu, düşünce, arzu,eylem, davranış, özellik, fert, toplum, kavim, millet,devlet,… Vb özümüze ve çevremize ait çok şey istenmeyen bu konumu/ları itibarıyla nefsimizin mesabesindedir. Ör,herhangi bir özellik bakımından, nefsi emareye sahip bir insan, nefsi natıka (genleri diri ve konuşan nefis) veya diğer üst kalite nefis özelliklere sahip kişilerin (insanların) nefsi durumundadır. Kısaca ahlak kalitesi bakımından;bir alt seviyedeki;duygu, düşünce, arzu,eylem, davranış, özellik, fert, toplum, kavim, millet,devlet,… Vb, bir üst seviyedekinin nefsi konumundadır (durumundadır). Bu açıdan insanlar kategorize edilirse;aklı ilkelden, aklı insana ....dereceli olarak tüm insanlar; aklı selime sahip insan nefsi konumundadırlar. Yani en alt basmaktaki nefis primitif-ilkel insan nefsi, kişiliği en üst basmaktaki nefis aklı selime sahip gelişmiş insan nefsidir. İnsanlarda; çoğu özellikleri-nefsi sıfatları-davranışları bakımından izafi mozaik (göreceli) nefis söz konusudur. Yani çoğu kişide; nefsi sıfatlarının derecesi bakımından izafi mozaik harmanlama söz konusudur. Genellikle tümüyle saf nefsi müsevvile, nefsi raddiye, nefsi levvame, nefsi natıka (genleri diri ve konuşan nefis), nefsi mutmaine, (peygamber ahlaklı evcilleşmiş, iradeye ve peygamber ahlakı-adil düzen kurallarına itaat eder). sahip insanlar azdır. Batıdaki seri cinayet işlediğine pişman olmayan katiller tümüyle nefsi emaredir(primitif-ilkel altı insan). Primitif-ilkel insanın nefsi; hayvanlardır!! Primitif-ilkel altı insan ise sanki hayvanların nefsi konumundadır. Fert,toplum, devlet olarak;nefsimizle verimli yaşamanın önemli bir yolu;onunla Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet ve yarışa girmeden, fıtratına uygun verimli zaruri ilişikler denklemi/leriyle;eylemle, lisanla,yüreğimizle   veya bunların kök hücre varyasyon kombinezonları mantığıyla ona katılmak, yaklaşmak, karışmaktır ve gerekirse uzak durmaktır.
Bilmeyen bilenin mazlum nefsi mesabesinde kabul edilir. Ör. cahiller, bilmeyenler ve çocuklarımız mazlum nefsimiz mesabesindedir.

Nefsini Tanımak (Kendini Tanımak): İnsanın zihinsel, düşünsel, kalpsal (Akıl, Ruh, zekâ, Nefis, Vicdan, İlim) ve bedensel araçlarını; liyakatli ve doğru tanımak, tüm güçlerini bilmek, kullanma becerileri derecesini doğru kavramak, insani-insancıl ve doğal sıfatları, özellikleri, özgünlükleri, araçları… Vb. doğru tanımaktır. Hayata rahmani/insancıl uygulamak ve her şeyini çevresine-çevresini de içi dünyasına Allah (C.C)'HUN rızasına uygun (liyakatli, namuslu ve dürüst) konumlandırışı önemlidir. Bir insanın yapısal olarak sahip olduğu nesnel, sanal, çevresel ve düşünsel araçların hünerlerindeki; istendik-başarılı(+), istenmedik-başarısız(-), dengedeki-nötr(0), geçişken-hercai(+,-), bilinmez, bilmezleri, cehaleti-kör noktaları(?), özgünlükleri(*), baskınlıkları(!)… Vb değerleri/değer yargılarını ve dogmalarını doğru tanıyıp kendini çevresine ve çevresini de iç dünyasına doğru konumlandırarak; çevresinden ve kendisinden azami liyakatli yararlanışı ortaya koymuş olur. Bedensel ve Zihinsel; tüm aşkınlıklarını ve her şeyini yani kendisini olduğu gibi kabullenişe razı olmak gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak.Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Nefsini tanıyan rabbini tanır (Ayet var)
      İnsanın, sanal ve nesnel özgün sıfatlarının pozitif, negatif, nötr ve varyasyonlarını çevre ile etkileşim gücünü, konumlarını doğru bilmektir. İrÂdemiz,  gücümüz,  kişiliğimizle veya herhangi bir şekilde, kontrol edemediğimiz-baş edemediğimiz;gayri ahlaki-gayri akli;duygu, düşünce, arzu,eylem, davranış, özellik, kişi, kurum, toplum, millet… Vb özümüze ve çevremize ait çok şey o konumda nefsimizin mesabesindedir. Diğer bir ifade ile;fert/kavim bazından insanlık bazına kadar;sanal (akıl, zekâ... Vb) ve nefsi (bedensel organlarını) araçlarının; gücünü ve konumlarını çevre ile etkileşim gerçeklerini doğru öğrenmesi-tanımasıdır. Bu dost doğru konumlandırma ve teşhisten sonra;kendini benimsediği namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst kurallar-tercihlerle doğaya ve insanlığa entegre eden fert ve kavimler istenen kavimlerdir.

Böyle fert ve kavimler;neticeye tesir güçlerini doğru bildikleri için; doğada helak olmadan doğru yapabilirliklerine fıtratı ölçüsünde yoğunlaşırlar.  Bu fert ve kavimler;kimlerin ve kimin kendilerine kadir, kendilerinin nelere kadir olduklarını çok iyi bildikleri için ;nefsiyle baş edemeyeceğinden emin olduklarından;yaptığı ibadetler ve güzel davranışlardan edindiği zihinsel alışık tepki (refleks) sezgiler sonucu;nefislerine tapmadan, teslim olmadan ona/onlara verimli olabileceği;davranış, ilişki kombinezonuna girerler veya hangi koordinat-konumdan/lardan yararlı çimlenmeye başlayacağını yaşayarak öğrenirler/öğretilirler ya da verimli tepkiler geliştirirler.Uyduğu kuralların geçerli davranış-eylem reçeteleri olduğuna yaşayarak öğrenir, inanır ve rabbini tanır-ona arif olur.
-Ola ki yanlış, doğal, doğal ve/veya eksik; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, iradenizi kontrol edenleri istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız. Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş, şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Genellikle âlimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Atillams'i, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin, milliyetçilerinin, yenilikçilerinin, cahillerinin… Vb dozunda gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgili +liyakatli kişiliklerin; yönetimlerde, eğitimde, sağlıkta ve yargıda sürekli bulunuşunu tam ve net teminat altına alan/garantileyen; seçim sistemleri, yönetim sistemleri, rejimler ve demokrasileri sağlayıştır. Ör,sigara içmek, aşırı lezzetli yemek, içmek veya içkinin lezzetine doyumsuzluk yani bırakamamakta (zayıf irade) bedenimiz nefsimizdir, Mantık ve irâdemizin aşkın, sevilmenin, pohpohlanmanın, kumarın, aşırı adrenalinin, lezzetli yemeğe doyumsuzluğuna (şişmanlık-aşırı kilo) tiryakiliğine... Vb karşı aciz düşmesi nefsimizdendir. Küresel ısınma sorununa karşı önlem ve çözümlere katılmayanlar nefsimiz mesabesindedir. İrÂdemiz, yeteneklerimiz ve gücümüzle kesinlikle başaramadığımız veya başarmayacağımızdan emin olduğumuz olayların, süreçlerin, sorunların ve problemlerin çözümü konusunda;İbadetlerimizi olanaklarımız ve fıtratımız (yapımız) ölçüsünde kusursuz icra eder, samimiyetle hayatımıza uygular, peygamber teslimiyeti ile kişilik ve irâdemizin IP numarasını geri istememek ya da Allah (C.C) terk etmemek koşulu ile Allah (C.C).'HUNA teslim oluruz (Allah (C.C) ipine sarılın, dinden çıkılmaz çıkanlar mürtet olur ayet var) ya da kişiliğimizin tüm boyutlarını teslim ederiz ve Rabbimizden dileklerimiz için yardım istemek üzere dua ederiz. Sonuçta; doğru-yararlı tepkiler, davranışlar, çözüme yönelik denklemlerin, konumların kombinezonları ortaya çıkınca veya çözülünce de, duamız kabul oldu deriz. Nefsini Tanımayan Rabbini Tanımaz, Allah C.C. çıkarsamasından hareketle;Evrim sanki-özellikle akli primitif (ilkelin) insanın nefsini tanıma aracıdır. Evrimi bilmek ve tanımak, en azından evrimdeki gerçeklere talip olmak, insanın nefsinin nefsini veya kendini-nefsini daha iyi tanımasına yardımcı olur. İnsanların doğal davranışlarına anlam vermek ve zihninde doğru yere oturtmak için; hayvanlarınkiyle özdeşleştirmek açısından, etolojik (hayvan davranış bilimi) davranışları bilmekte çok yarar vardır. Batıyı doğru anlamak ve uyum sağlamak için bu zihinsel aşıya gereksinim vardır.
Önemli;
Yaşama şekli ve stilimizle;nefsi pozisyonunda bulunduğumuz;daha peygamber ahlaki-akli;duygu, düşünce, arzu,eylem, davranış, özellik, kişi, kurum, toplum, kavmimiz, ailemiz, büyüklerimiz, halkımız, milletimiz,devletimiz… Vb çevremize ait her şeye karşı;ölçüleri kaçırmadan, eksiklerin bilincinde olarak, onlara tapmadan;fıtratımız ölçüsünde; hassas, duygulu, sevecen, kibar saygılı, ölçülü davranış, eylem, örnek ve ders alma tepki denklemler kombinezonları ve konumları içinde olmalıyız.
Önemli deneyim;fertler ontogenetik kavimlerse filogenetik olarak geçmişlerini değerlendirirken; ahlaki yönden en güzel ve dorukta oldukları süreç ve olgularına yoğunlaşmalarında yarar vardır. Yani bu çizgi ve konumları dairesinden insanlığın parçası olarak yeşerip-değişip doğaya katılmasında yarar vardır. 1, 2.
Nefsi emare:Ör, batıda seri cinayetleri işleyen katiller bu gruba girer. İradeyle durdurulamıyor.  Bu insanların çoğu işlediği suçtan pişmanlık duymazlar.
          zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır.zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
Kendini Ve Kişiliğini Tanıyış;
Kendisini- Çevresini Doğru Tanıyış ve Konumlandırış; İnsanın zihinsel, düşünsel, kalpsal (Akıl, Ruh, zekâ, Nefis, Vicdan, İlim) ve bedensel araçlarını; liyakatli ve doğru tanımak, tüm güçlerini bilmek, kullanma becerileri derecesini doğru kavramak, insani-insancıl ve doğal sıfatları, özellikleri, özgünlükleri, araçları… Vb. doğru tanımaktır. Hayata rahmani/insancıl uygulamak ve her şeyini çevresine-çevresini de içi dünyasına Allah (C.C)'HUN rızasına uygun (liyakatli, namuslu ve dürüst) konumlandırışı önemlidir. Bir insanın yapısal olarak sahip olduğu nesnel, sanal, çevresel ve düşünsel araçların hünerlerindeki; istendik-başarılı(+), istenmedik-başarısız(-), dengedeki-nötr(0), geçişken-hercai(+,-), bilinmez, bilmezleri, cehaleti-kör noktaları(?), özgünlükleri(*), baskınlıkları(!)… Vb değerleri/değer yargılarını ve dogmalarını doğru tanıyıp kendini çevresine ve çevresini de iç dünyasına doğru konumlandırarak; çevresinden ve kendisinden azami liyakatli yararlanışı ortaya koymuş olur. Bedensel ve Zihinsel; tüm aşkınlıklarını ve her şeyini yani kendisini olduğu gibi kabullenişe razı olmak gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak.Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Nefsini tanıyan rabbini tanır (Hadis var).


FITRAT(YAPI) NEDİR? Bir yaratığın veya canlının doğasına ait tüm enerji hallerini veya yapısını ifade eder. Ör. İnsan fıtratı;bedensel ve zihinsel tüm ünitelerinin-bileşenlerinin (akıl, ruh, nefis, beden,genetik yapı-dizayn-potansiyel, mantık.. Vb) toplam-doğal; potansiyeli veya enerji halleridir.
FITRATİ (YAPISAL) ÖZGÜNLÜK VE ÇEŞİTLİLİK;insanlardaki sanal ve nesnel nefis mertebeleri, sahip olunan sıfatlarının; baskınlık, değişmezlik ve özgünlük çeşitlerinin yapısı, değişimezleri ve değişimleri ile ilgilidir.Ör, zekâ açısından;ezberci fıtrat, kavrayıcı fıtrat, belletici fıtrat, ilişkilendirici fıtrat… Vb
    Ör.Tüm insanlar İslam fıtratı üzerine dünyaya gelirlerdeki maksat;Müslüman'ların ve Müslüman olmayan insanların çocukları dünya'ya gelirken kendilerine genetik yapılarında olmayan yani irsi olarak ebeveynden yavrulara geçmeyen; en az üç araç;akıl, ruh ve vicdan verilir. Bu araçlar başka hiçbir primata verilmez. Akıl, ruh ve vicdan İslam'i kurallar ve bu kurallara eş değer uygulamalarla hayata uygulandığında; hayat döngülerinin zihinsel boyutlarının meleği doğa ötesine doğru yol almasını sağlar. Akıl, ruh ve vicdan kullanılmadığı zaman;insanda peygamber ahlakı gelişimi güdük kalırlar. Yani hayvani-meleği doğa ötesi enerji hallerinden mahrum zihinsel havuzlu insanlarda; yayılan ve kendilerine dönen zihinsel enerji halleri ilkel primatların döngüleriyle özdeşleşerek;sanal dünyası itibarı ile hayvanlaşıyor veya özgünlüğünü kurtaramıyor ya da doğayı aşamıyor. Belki de bu asrın sanal hastalığı ya da yetersizliği budur. Zihinsel enerji itibarıyla hayvanların tasarrufunu-kapasitesini aşamayan ve böylece peygamber ahlaklı insanların azınlıkta olduğu bu günkü dünya ortaya çıktı...  

Fıtrat Cahili/Kara Cahil/Yapısı Değişmez Cahil;yanlış bildiğinin katır avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlardır. Ör. bazı bilim ve din cahilleri. Genellikle bunlarla tartışmalarda uzak durulmalı.

Eğitim Cahili/Bilmezliğin Cahili/Mazlum Cahil;Çocuksu bilmediğinin farkında olmadan yanlış bildiğinin avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlar, bazı gençler ve çocuklardır. Ör,bazı siyasiler, bazı din ve bilim bilginleri (bilim insanları?!), bazı halktan insanlar, batı, veto imparatorluğu, gençlerimiz ve hemen hemen tüm çocuklarımız. Genellikle bunlarla yararlı, örnek, eylem, mesafe ve konumlarda durulmalı.

İNSAN FITRATLARI (GENETİK VE ZİHİNSEL YAPISI) DİKKATE ALINARAK, NASIL VE HANGİ LİYAKATLE BİLİM VE İLMİDEN EN YÜKSEK VERİM ALINABİLİR?
          İnsanda: sadece bilim ve öğretimle; doğaya ve bedene,nefsine endeksli öğretim yapılması; bireylerin zihinsel araçları ve mantık sistemleri doğal doğa yasalarına ve yaratıklarına kenetlendiği veya yoğunlaştığı için;insanda bu yasalara endeksli doğal şovenist ahlak, eylem ve davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
        İnsan:sadece ilim ve eğitimle;ruhuna, sanal dünyasına endeksli doğa ve ötesini aşarken öğrendiklerini; fıtratına uygun ve aklı kurallara göre disipline etmediği/edemediği zaman; Siyonist ruhban ahlak, eylem ve davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
        Bu önermeler ışığında;tüm insani fıtrat çeşitleri Ör, zekâ açısından;ezberci fıtrat, kavrayıcı fıtrat, belletici fıtrat, ilişkilendirici fıtrat… Vb dikkate alınarak;peygamber ahlakını motive edici öğretim, öğrenim ve eğitim öncelikli sistemlerini varyasyonları geliştirilmelidir. Özellikle namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst,soylu insanlar ve peygamber ahlaklı inanç sahiplerinin fıtratlarını öne çıkaran ve taklit ettirmeye yönelik eğitim, öğretim, sınav, yönetim… Vb sistemlerin varyasyonları keşif edilmelidir.
        İnsan için;eğitim - öğretim, bilim - ilim arasındaki dengenin önceliği ve oranı konusuyla, kusursuz örtüşen Hz. Muhammed A.S.hadisi yol göstericidir;
”Dünyası için (bilim-öğretim), ahretinden (ilim-eğitim) ve ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir.
  
İnsanın sanal araçları, sıfatları (Akıl, Ruh, zekâ, Mantık, Hafıza-Zihinsel Beden, Düşünce, Fikir, Nefis, Muhakeme, Özgünlük, Haset, Kibir, Gadap, Ucup, Kıskançlık, Sevgi, Merhamet, Kahhar…) ve davranışları konusunda en geniş bilgi; tanımlar kavramlar arası mantık dizaynı Kuran-ı Kerim'e dayalı İslam'iyetin felsefesinde bulunur. İnsanın nesnel araçları;beyni, duyu organları… Vb tüm bedensel araçlarıdır.  


Belki de bilmediğini bilmeyen, dünyanın dengesini şaşırtan “Çok Başlı Veto İmparatorluğudeccal olamaz ve değildir. Olsa olsa deccale minik bir malzeme olur. Uygulamalarıyla gerçekten parçalayıcı oldu. Şimdide globalleştirme-federeleşme, topluluklaştırma   yolunda kapitalizmin farzlarına ve kurallarına göre kendini tevhit ettirtiyor.Kapitalizm (Karunizm) için yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007.. Tek başlılığı sadece kapitalist sermayenin menfaat farzları ile bir aradadır. Bu gidişatla, akıbeti; obez ekonomi ve obez Karunizm (kapitalizm) septomlarının biri ile kendini teknoloji çöplüğünün içinde bulması olacak. Ölümünü hızlandırmak isteyenler petrol kuyularını peşkeş çeksin. 1, 2, 3

A-İnsan bilmediğinin cahilidir. Cehalette felaketlerin kaynağıdır. Peki 21. yüzyılda bir insanın ne kadar ne/neleri bilmesi gerekli? Yani kime hangi bilgileri ne oranda yüklemeliyiz? Ya da bir insanın neyi ne kadar neleri bilmesi gerektiğini ne/neler belirler veya belirlemeli?
B-Fertlerin ve toplumların tüm ortak payda (benzerlikleri), özgünlüklerinin (paylarının) ve özel hallerin; fıtrat, zekâ, yetenek, değer yargıları ... Vb çeşitliliğine dayalı fıtrat (yapısal) eğitimi yaptırmak ne demektir?
Kısaca; bir insanın minimum ve maksimum neyi/leri bilmesi gerektiğinin ölçülerini ele veren eğitim sistemleri hangileridir. Bir insan; ne kadar özelleşmiş bilgi, ne kadar ortak payda ve ne kadar geçişken bilgilerle donatılmalıdır? Günümüzdeki eğitim sistemleri bu gereksinimlerin hangi boyutlarına hizmet vermektedir?
İp ucu;Bir insanın; bedensel, toplumsal ve zihinsel;sınırlarını, ideallerini, sıfatlarını, ifrat ve tefritlerini, normalitelerini, özgünlüklerini ve özgünlük-hoşgörü sınırlarını, genetik ve zihinsel yapısının (fıtratının) özgünlükleri-ortak paydaları, değişebilirliklerini, farzlarını, sünnetlerini, varyasyonlarını, tiryakiliklerini değer yargılarını, kimliklerini (id), taptıklarını-tapındıklarını(pularını-idollerini), doğru tahmin edebilme-ileriyi doğru görebilme… Vb yeteneklerini, tercihlerini… Vb özelliklerini doğru tanımamıza net yardımcı olabilecek tanıma sınav ve sistemleri geliştirmeyi düşünün. Zaman içerisinde tüm bu özelliklerin değişebilirlik olasılıkları da hesaba katılarak;fıtrat(yapı), zekâ, akıl, ahlak, yetenekleri, tercih mantık sistemini… Vb konulardaki; özgünlük, geçişken ve genel özelliklerini belirleyen ölçüm araçlarını (testler, sınavlar… Vb) ve envanterlerini geliştirmeyi düşünün.
A-Fotoğrafik veya mantıki taklit eden nefis fıtratı,
B-Ezberci nefis fıtratı,
C-Yaratıcılığı taklit eden nefis fıtratı,
D-Mükemmelliğe taklit eden nefis fıtratı,
E-Eksik, hasarlı, mazeretli, özürlü nefis fıtratı,
F-Tembel veya çalışkan nefis fıtratı,
G-Bağımlılığa meyilli nefis fıtratı,
H-Kapasitesi büyümeye meyilli nefis fıtratı... Vb
I-A,B.....H kombinezonları nefisler
İ-Diğer nefis fıtratları bu ölçümlerin varılan sonuçları olamlıdır.
Örneğin,fıtratı özgünlük, değişkenlik, geçişkenlik, değişmezlik ve ortak payda belirleyici testleri. Bu mantıktan hareketle;kişinin eğitimle alabileceği meslek ve yüklenebileceği bilgilerin taslağı belirlenmelidir. Gerekirse biyolojik gen sistemleri dizaynları incelemesi bilginsine baş vurularak bunlara ve diğer edinilenlere dayalı özgün eğitim programı verilir.
Fıtratlarla ilgili ölçümlerde mümkünse çok farklı uzman ekipler ve farklı ölçümlerle varılan sonuçlar örtüştükten sonra verilecek eğitim programına karar verilmelidir.
1



CAHİL KİMDİR? Bilmezliğin ya da yanlış ve eksik bilmenin değişmezlik inadıdır kara cahillerdekiler. Unutulmamalıdır ki her şeyi bilen yegâne zat Âlim (C.C) dur. Her mahlûkat mutlaka ama mutlaka çok şeyin cahilidir. Kara cahil (inatçı eğitim ve değişimi kabullenmez cahildir) ile çocuksu cahil (bilmezin cahili eğitimi ve değişimi kabullenir) ayırt edilmeli. Bu bilinçle yaratıklara yaklaşılmalıdır. Cüzi ilme sahipsiniz diye ayet vardır. Edindiği yanlış,eksik… Vb doğru olmayan bilgileri alternatifsiz dost doğru bilgi-fikir-siyasi görüşmüş gibi avukatlığını yapan ve bu bilgileri hayatına uygulayan farkındalığı eksik yanlış dürüst! radikal-köktenci fert ve toplumların tepkilerine atıf edilen sıfatıdır. Hayvanların cahili olur mu?tıklayın
Bâtının menfaat farzları önceliği koşullarına göre tasarlanan burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmeler başlatılmıştır. Belki de halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesi yapılmaktadır. Filmi izleyin
Fıtraten cahil fert, toplum, kavim ve milletlerin veya insanın kısmen mazlumyeti (kasten cahil bırakılmışlar) ve masumiyeti yüklü olduğu mantık, düşünce sistemi ve fıtratının eksiklerinin farkındalığında olmayışındandır. Cahil insan değişmezlik tepkisini gösterdiği şeyin/şeylerin bilmezi, kavrayacak alt yapı ve bilinçten yoksun olduğu için uzak durulmalı veya gerekirse hoş görülü olunmalıdır. Belki de bazı cahiller doğadaki değişmez sabiteler kadar toplumsal denklemler için gerekli olduğu için Allah (C.C) onlardan uzak durmasını peygamberine önermiştir. Toplum içinde hiç cahil ve yalancı olmasaydı ne olurdu? Cahillerin, zalimlerin ve münafıkların yaptıklarını delileriyle anılışın amacı; ders çıkarış ve aynı hatalarını tekrar işlememeyiş amaçlı olmalıdır.
Fıtrat Cahili/Kara Cahil/ Yapısı Değişmez Cahil;yanlış bildiğinin katır avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlardır. Ör. bazı bilim ve din cahilleri. Genellikle bunlarla tartışmalarda uzak durulmalı.
Menfaat Cahili;menfaatleri gereği yanlış bildiğinin bilinçli avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlardır. Sonradan foyaları çözülünce özür diler size katılır ve sizi sollarlar. Hatta yanlış yapmak biz kullara mahsusudur der katmerleşirler. Ör,fosil teknoloji kapitalistleri
Ara Cahili;Tüm cahillerle flört eden cahillerdir.
Sadık Cahil(Köle Cahil);Efendileri çoğu şeyin en doğrusunu bilen cahillerdir. ...ne çok bağlılar. Asrımızın gözde üst kÂdemedeki cahilleridir.
Çok Çalışkan Cahiller;Efendisinden/lerinden bir aferin almak için 40 takla atan cahiller. Asrımızın gözde üst kÂdemedeki cahilleridir.
Eğitim Cahili/Bilmezliğin Cahili/Mazlum Cahil;Çocuksu bilmediğinin farkında olmadan yanlış bildiğinin avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlar, bazı gençler ve çocuklardır. Ör,bazı siyasiler, bazı din ve bilim bilginleri (bilim insanları?!), bazı halktan insanlar, batı, veto imparatorluğu, gençlerimiz ve hemen hemen tüm çocuklarımız. Genellikle bunlarla yararlı, örnek, eylem, mesafe ve konumlarda durulmalı.
      Genellikle  fert  veya toplum az sayıda tercih ve davranışlarıyla cahildir veya  bir insan genellikle bazı tercihleri itibariyle cahildir !!! Ör,bilim cahili, inanç-din cahiliKasti cahiller hariç, diğerleri bilmediğinin de farkında  olmadıkları için o konumu/ları mazlum kocaman çocuklar gibidirler. Bunların tepkilerinden uzak durulmalı ya diyetle yaklaşılmalı veya yararlı olunacak mesafede ve tepkilerde bulunulmalı. Kasti cahiller (bilinçli cahiller), tek-çok yüzlü derin münafıklar, cahillerin (kendin ve çevresini bilmezleri), liyakatsiz radikaller her zaman evrensel ve akıllı insanlarca yakın takibe alınıp delillerle gizli deşifre edilmesi gerekir. Çok yüzlü münafıklar; çalışkan ve sadık cahilleri kullanmayı çok severler. Cahillerden /gençlerden/bilmeyenlerden yararlanıp kullanan kişilikler nefislerine belki de en büyük zulmü yapmışlardır.
-Cahillerin bilimdeki karşılığı sabite ve değişmez katsayı, parametreler gibidirler.
-
Cahiller toplumsal döngülerde olması gereken, toplumsal sabiteler-değişmez parametreler olduğu için özel icabet edilmelidir!!!
-Toplum denkleminin sabiteleri olan cahilleri değiştirmeye kalkışırsanız her şeyi berbat edersiniz.
-
Cahillerin akıl hocaları inanç-bilim ve insan münafıkları olunca tehlikeli olurlar. Fıtratlarına aykırı liyakatsiz işlerde (yöneticilik... Vb) tehlikeli olurlar. Bazen aslını bile cahile kabul ettirmek zordur. Cahillere Allah (C.C) icabeti ibret vericidir. Örneğin Habil ve kabilin hikayesi. filmi izleyin
-Bazı radikaller düşünsel olarak toplumsal denklemin/lerin tümünü bilerek ya da bilmeden körelten tekdüze kendilerine benzetilmesini isteyecek kadar zihnen kangrenleşmiş ya da fıtratı değişime uygun olmayan insanlara doğru empati/eşduyum duymayan/duyamayan/duymak istemeyen zihnen kangrenleşmiş, kanserleşmiş özel münafıklar ya da cahilleridirler. Cahiller toplumsal denklemin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olması gereken sabitleri, münafıklar çok yüzlü ve yönlü cıvık değişkenleri ve parametreleridirler. Demirkuş 2009 Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak.
    İnsanda; her zaman, her durumda, doğruyu bilen/ler; o an, o eylemde, o olayda, o konuda, o sözde... Vb bilmeyenin/lerin sorumlusudur!!
Mahiyetinizdekilerin (bildiklerinizin) çobanısınız!! (Hadis)1
    Özellikle çok yüzlü inanç- millet münafıkları, azılı cahilleri ve şok akıllıları: siyasi emelleri için; bu tip fert ve toplumların zaafından yararlananlar olup;sıfırın dengesini bozmaya çalışan çok yüzlüler, hainler ve cahiller peygamber ahlakının ebola virüsü gibidirler, bunları takip etmek ve kara kutularını ele geçirmek veya kuduz ahlak aşısı için stok olarak klonlamak; akıllı insanların ve insanlığın en büyük erdemli görevi olmalıdır. Özellikle cahil fert ve toplumları; ferdi ve toplumsal olarak yönetim ve tatbik/uygulayış, kadrolarına-alanlarına ve Uluslararası arenalara getirip kullandıktan sonra; onları günah keçisi ilan etmekte haz duyarlar. Filmi izleyin  Bu açıdan cahil; fert/toplum/millet/devlet ve insanlar, siyasi bomba gibidirler.Kullanılan cahiller ele geçince; süvarilerini tek tek sayıp, tarif ettikleri zaman mazlum oldukları ortaya çıkar. Cahillerin kullanılması akıllı  insanlara acı verir. Bana göre hak edişimizi(haklarımızı) bile elinden alırken dikkatli olunması gerekir. İnsan; kullanmadığı ve kullanamadığı bilgisinin hamalı, yanlış kullandığının;ya cahili ya da hainidir veya insan genellikle sahip olduğu bilginin; ya bilmezi, ya cahili, ya alimi, ya sakatı ya da hamalıdır!! (Demirkuş 2006).
    Çok yüzlüler, hainler ve cahiller peygamber ahlakının ebola virüsü gibidirler. Onun için alimler genellikle cahillerden uzak dururlar. Sanki Allah C.C. bile ergin cahillerden uzakmış. Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez(Rad, 13/11).
-Cahillerin şerrinden ve cehaletinden emin olmanın bir yolu da:olgunlaşana kadar; onları emin ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ellere emanet etmek, güvenini kazandırmak ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) dürüst evrensel bilge kişiliklere eğittirmektir
. Yönetici, siyasetçi ve politikacı olmaları; fiziksel ve toplumsal tufanlara sebep olur. Örneği ülkemizde üniversitelerde bile yaşanmıştır.  Ör. küresel ısınmanın siyasi aşılmazları. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
Münafıklar bazen;cahilleri, met et! fethet! mat et! sonra pat et. Önce okşa okşa, sonra yokuşa yokuşa! taktikleriyle pratikte kullanırlar. Değişmek istemeyen cahilleri; değişmek isteyenlerin uyumlu hayat pazılı değiştikçe ve yerine oturdukça onları hayat zorlar ve bedelini ödetir.

Önemli Not;Münafıklar hariç!! Bir insanın her şeyi ile cahil olması çok zayıf bir olasılıktır. İnsanlar cahil tercih ve davranışlarıyla yargılanır ve itham edilirken; iyi tarafları ve mazlum oluşları dikkate alınmalıdır. Ör,Osmanlının matbaa katırları veya cumhuriyetin cahilleri dediğimizde, sadece o insanların o davranış aralığı-olgusu kast edilir. Bu insanı/ları bir cahil davranışı için tecrit ve yok edemeyiz veya her şeyi ile yargılayamayız.

Sakat/Eksik/Doğal (Vahşi) Demokrasinin Cehalet İncileri; Bir insan düşünün;dürüst, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), cesur, bilgili, zengin, makam sahibi (ör.başbakan), zeki, akıllı… Vb sadece eşinin haline doğru empati/eşduyum duymamanın(duygudaş olmamanın) ve değişimin eğitim ya da yapısal cahili, baş örtülü insanların haline doğru empati/eşduyum duymamanın (duygudaş olmamanın) din, eğitim ve yapısal(fitrati) cahili, ülkesindeki yasaları fetişleştirerek rejim elden gidiyor fobisi bahane halkının ya da tüm insanlığın yararlı yapısal, inançsal ve kültürel değer yargıları için değiştirmek istemeyen ya da içine sindiremeyen eğitim, yapısal ve din cahili kişiliklerin veya başbakanın olabileceğinden emin olun.
    
     -Biz tükürdüğümüzü yalamayız?! Hâlbuki;suç, günah, hata, yanılmak, bilmezlik … Vb akıllı yaratıkların yaşam döngüsünde aşamayacakları vazgeçilmez vasıflarındandır. Yanlış yere tükürmüşsek temizleriz! Demirkuş 2010 Bu yazıdaki amaç kibir, ucup, haset, eğitim, yapısal(fıtrat) ve doğal laiklikten doğan din cehaleti yöneticilerin vahşi-doğal demokrasinin seçim sistemi eserinin delillerini ortaya koymaktır.
     Vahşi demokraside muhalefettekiler karşı tarafa ya da taraflara; yalan, yanlış ve doğru her türlü malzemeyi kullanarak karşı tarafa sosyal virüs bulaştırmak için ne gerekiyorsa yapmasını muhalefet olarak yapma algısı ve düşünce yanılgısı içindedir. Vahşi demokrasinin düşünsel vahşetinin reKâbetini anlayamayan çoğu insanımız bu muhalefet virüsünden kurutulamazlar. Yapay ve/veya Doğal Vahşi Demokraside başkasına oy için yalan konuşmak ve sözlü dolandırmak ya da söz vermekten hemen hiçi kimse şimdiye kadar ceza almamıştır.. Yeter ki hedef fert ve kitleyi ikna et ve tercihini ele geçir. Kim kimi inandırdı ve ikna etiyse onun tercihini ele geçirir.


A- Kavim Bilmezleri (Cahilleri) Kimdir (Kavim Bilmezliğin Çocuksu Doğal Parmak İzidirler-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar)? bir kavimin devrimlere, değişimlere ve yeniliklere karşı fıtratı uyumlu ya da müsait olamayan yani yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları yeniliklere kapalı fertlerine denir. Bir kavimin bilmezlerini (bilmenin çocuksularını/cahillerini) yok ederseniz o kavimin toplumsal denklemlerinin özgünlük sabitesini/lerini yok etmiş olursunuz. Herkes her şeyi bilseydi ne olurdu? Cahillerden uzak durdurulması Allah (C.C) insanlara çözüm önerilerindendir. Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlerine yansıtmaktır.

B- Kavim Milliyetçileri Kimdir? Bir kavimin varlığı için düşünmeden canını vermeye hazır o kavimin özgün fertlerinin hepsinin tepkisi milliyetçiliktir. Ancak bunu yaşam stilinin ağırlık ve kişilik merkezi haline getiren toplulukta o halkın milliyetçileridir. Bir kavimin milliyetçilerini yok ederseniz o kavimin özgün parmak izi değer yargılarını ve savunma özgünlüklerini yok etmiş olursunuz. Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak. -Rahmani Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar. İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler.1
 C-Kavimin Milliyetçileri Kime Denir? Bir kavimin varlığı için düşünmeden canını vermeye hazır o kavimin özgün fertlerinin hepsinin tepkisi milliyetçiliktir. Bu fedakarlığın bedelinde bu kesim kemik iliği (hücre çekirdeği) gibi özel damarlarla beslenmesi lazım, özel sevgi ve ilgi görmeleri liyakatindedir. Milliyetçilerimizi seveceğiz onlara güven vereceğiz hassaslaştırıp huy sahibi etmeyeceğiz.
-Rahmani Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar. İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler.
     Milliyetçilerimizi; şovenizm,Siyonizm, münafıklık ve kötü ahlaka karşı zihinsel olarak aşılayıp güçlendirmemiz lazım. Cahil kalmamaları ve yanılgılarını azaltmak için örgüt başına çok yönlü bilgin-alimleri getirmek gerekir. Ör. Ülkemizin milliyetçilerini yenilikçilerine karşı  Hitler'in milliyetçileriyle özdeşleştirilmek istenmişse de bu eylemde başarılmamıştır. Bu büyük bir başarıdır.
     Gerekli zamanlarda (savunmada) ayranları kabartılıp onlarla beraber mücadeleye girilir. Onlar her zaman ortalıkta olmazlar mecralarında daha büyük değer taşırlar. Bir milletin doğal askerleri (vücudun savunma hücreleri) gibidirler. 
     Doğal olarak millet bir halka veya kavime ait değişmez milli duyguları, değerleri taşıyan değişmez (kemik) kesimidir. Millet uniterdir. Devlet kavramın evrenseldir ;globalleşme ve insan olmanın değişim yolunu tıkadığı için devletin uniter olacağını çok iddia etmemek gerekir. Tek millet ve tek devlet iddiası Allah (C.C) dinde İbrahim AS kavmi ve devletine aittir. Uniter olarak doğal tek millet ve tek iddia ediliş düşünsel ve nesnel kenetlenişi; en azından üç büyük ve/veya daha fazla yanlışa daha neden olur; Siyonizm, şovenizme ve deccalizme yani Allah (C.C) yaratıklarını ve istemlerinin yaratılışını: liyakatsiz alternatif olarak; vahşi, cahili ve /veya kasti taklite kayar. Doğal olarak devlet ve halk evrenseldir. Ümmet evrensel ötesidir. Bir halka ait birçok millet olabilir. Bu konuda bilerek kavram anarşisi yaratılmıştır. Türk halkı dediğimizde yeryüzündeki tüm Türk kökenlilerin hepsi kast edilir. Ör. Türk halkına ait devlerde;Macar, Bulgar, Azeri, Türkmen Devletlerinde pek çok halk, millet, milliyetçiler yaşar. Her birisinin milli duyguları ve değerleri kendine özgü millet gibidir. Yani bir devletin himayesin de bir çok halk ve millet olduğu için devlet kavramı milletle sürekli özdeşleşirse toplumsal tufan kopar. Onun için devlet: hükmündeki; tüm halklara, milletlere, milliyetçilere eşit uzaklıkta veya adil mesafelerde olmakla yaşam hakkını çifte standarda taşıyan marko paşa gibidir. Devlet değişen dünya koşullarına uyum için kendini değişime uğratabilirse komşu devletlerle birleşerek globalleşmenin baş rolüne veya adaylığına soyunmaya hak kazanır. Ör. Ülkemiz ortak doğal enerjiye (ör. güneş, dalga, hareket,doğal manyetik alan enerjilerine?) endeksli teknoloji üretmek için Orta Doğu ve Orta Asya devletleri ile işbirliğine gitmekle ve yapısındaki toplumsal mozaikleri harekete geçirip kenetlemekle vetonun globalleşme vatandaşlığından bizi kurtarıp alternatif olarak liyakatli sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Ama ilkel insanlara teslim olmadan. Yenilikçilerini, Radikal dindarlarını, muhafazakâr milliyetçilerini... Vb gerekeli sıra dışı ve özgünlerini kaptırmadan bunu başarması vatandaşlarının güvenini kazanmakla doğru orantılı ve/veya daha fazlasıyla ilgilidir.
    Bir insan ve devlet; din duygusu ve icraatları; millet ve milliyetçiliğin metriksinde-güdümünde ve hükmüne amade ise Siyonist. Ben Arab'ım ama Araplardan değilim (hadis). Bir insanın ve devlettin;hizmetinde ve hükmündeki olanaklar sadece belli bir millete, ırka ve halka ya da herhangi bir özgün azınlığa ayrıcalıklı sunuluyorsa şovenisttir. Bu bilgiler ışığında;milliyetçi(milleti için öncelikle canını vermeye hazır), devletçi (devleti için öncelikle canını vermeye hazır), halkçı (halkı için öncelikle canını vermeye hazır), evrensel-hümanist (doğa ve insanlık için öncelikle canını vermeye hazır), ümmetçi(öncelikle ümmet için canını vermeye hazır) bu işte yağcılığa ve kıyakçılığa ya da menfaate gerek kalmadan başka halklara ait fertler kökenlerini deklere ve beyan etmek koşulu ile diğer milliyetçilerin içinde diyet olarak yaşayabilir. Aksine millet, milliyetçi münafığı olur. Ümmetçi ve devletçiler de liyakatiyle milliyetçi olamaz milliyetçilerde liyakatiyle devletçi ve ümmetçi olamaz. Zındıklık aramaya gerek yok. Hepsinin fermuarını çekersek; liyakatli insan olmak hepsinin karşılığıdır. Devletini dine ve rejime hamal edenler veya dinini, rejimini devletine hamal edenlerin hepsi Siyonist ve cahildirler. Bu sistemi halka ya da halkı sisteme yem etmeye köleleştirmeye benzer. Rejimler ve dinler halkla liyakatli kenetlenince birbirini tamamlar. Yani sadece aklımız-zekâmız-zihnimiz veya bedenimiz için yaşamıyoruz hepsi birlikte bizi biz yapıyor.
-Kavim Milliyetçiliği (Kavim Kimliğinin Doğal/Vahşi Parmak İzidirler/Kavimlerin geleceğe uyum için değişmesi gereken kültürel ve yönetimsel özgünlükleri açısından dezavantajlıdırlar/radikaldirler-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar);milliyetçilik duyguları sadece tek kavim ve yer küresindeki o kavmin yaşadığı ve yaşayacağı düşünsel, sanal, dijital(hesabi), nesnel... Vb mekanlara ya da yerküresi yurt-toprak parçası vatanlarına endeksli sıkışmış otistik ve güdük milliyetçiliktir. Kavim Milliyetçiliği Doğaldır, kavimlerin özgün parmak izi gibidirler (yok edilmemelidirler ancak şovenleşmeye meyillidir ve kavimin özgün geleceği için;endişeli, hassas ve hırçın risklidir mutlaka rahmani alimlerin kontrolünde olmalılar) ve Kırmızı Çizgisini Evrim Belirler ve İnsanlığın Cet Çizgisi Yontma Taş İnsanından Maymunlara Kadar Gider.
-Rahmani Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar.
İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler
.
-Evrensel Milliyetçilik (insanlığın Evrensel Özgün Doğal Parmak İzidirler-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar) ;tüm insanlığı yaşadığı ve yaşayacağı düşünsel, sanal, dijital(hesabi), nesnel... Vb mekanlara endeksli ruhbani-meleği hümanist ifrat-tefrit milliyetçiliktir. Evrensel Milliyetçilik Doğaldır ve Kırmızı Çizgisini Evrim Belirler ve İnsanlığın Cet Çizgisi Budizm'den, Yontma Taş İnsanından Maymunlara Kadar Gider. Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar. İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler
-İbrahim'i Milliyetçilik (Peygamberi Milliyetçilik);ölümlü hayattan ölümsüz hayata kadar tüm yaratıkların yaşadığı ve yaşayacağı düşünsel, sanal, dijital(hesabi), nesnel... Vb mekanlara endeksliden cennete kadar her yaratığa liyakatli konumlar da duruşu ve tepkileri alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiren peygamber ahlaklıdır. Peygamberlik milliyetçilik işletim sistemi tüm diğer etnik milliyetçilikleri yaşatıcı ve liyakatli tevhit edicidir. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Milliyetçilik İslam Dinini Farzları (Ben Arab'ım ama Araplardan değilim Hz. Muhammed AS tüm doğal kavim/etnik milliyetçiliklere adil ve liyakatli çizgide durur ve zaruri milliyetçiliktir) kırmızı çizgilerine göre tüm yaratıkları yaşatıcıdır. Diğer milliyetçilikler Doğal olduğu için hayvani ve öldürücü olan reKâbeti tetikler. Diğer milliyetçilik işletim sistemleri doğal olup reKâbette derbeder ve yetersizdir. Peygamber Milliyetçiliği İlahidir(Mantıklı ve Allah (C.C) ıslahatına Dayanır) ve Kırmızı Çizgisini İnsanlığın Buluğ Çağı-Sorumlu Dönemi Olan Âdem AS'I Herkesin Babası Kabul Eder. Âdem Öncesi ve Sonrası(Deliler, Cahiller, Doğal... Vb İnsanlar) İnsanımsı Tüm Doğal İnsanları Sorumlu Kabul Etmez. Çünkü Kendilerine Akıl Verilmemiştir. Sanki doğal insanların ya da Âdem AS öncesi ve/veya sonrası ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı insansılar; insanlığın filogenetik çocukluk dönemi kabul edilmiştir. Bu yapıdaki insanlar Âdem AS'DAN günümüze kadar olanları da cahil(kendin ve çevresin bilmezler) kabul edilip Allah (C.C) tarafından onlardan uzak durulması tavsiye edilmiştir.
D-Kavim Yenilikçileri Kimdir (Kavimin Değişime Uygun Parmak İzidirler (Radikalistler/köktencilerle tahrik edici ortamlara sokulmamalılar-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar)?bir kavimin devrimlere, değişimlere ve yeniliklere uyumlu fıtrata sahip ya da yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları yeniliklere açık fertlerine denir. Değişmek istemeyen cahil yenilikçiler (toplumsal/bilimsel… Vb denklemin liyakatsiz-şaşırtan dengesiz değişkenleri); köktenciler ve fıtratı değişime uygun olmayan insanların haline doğru empati/eşduyum ya da duygudaşlık yapamadığı için tehlikelidirler. Allah (C.C) her türlü cahilden gerekli hallerde uzak durulması ya da yüz çevirilmesi gerektiğini peygamberine bildirmiştir. Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez(Rad, 13/11).

E-Kavim Radikalistleri (Kavimlerin Tüm Özgünlüklerini Değişmez Doğal Kişilikleridirler) Kimdir-tamamen yeniliklere kapalı ve yenilikçileri öldürücü etkileri vardır. Yenilikçilerlere tahrik edici ortamlara sokulmamalılar. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş/Ayet var).?
Kavimin sıradışılıklarını temsil eden değişmez sıra dışı;merkezcil/köktenci kişilikleridir. Onlar olmazsa sıra dışılıklarımızı yani ifrat ve tefrit sınırlarını kavrayamayız. Ör, bilim radikalistleri, rejim radikalistleri, din radikalistleri/din köktenciler (dinin parmak izidirler)… Vb sistemlerin ifrat ve tefridin değişmezliklerini temsil eden kişiliklerdir. Radikalistler (köktenciler), toplumun normlarını zorladığı için istenmezler ve tercih edilmezler. Değişmek istemeyen cahil köktenciler (toplumsal/bilimsel… Vb denklemin sabiteleridirler) ; yenilikçiler ve fıtratı değişimi gerektirenlerin haline doğru empati/eşduyum ya da duygudaşlık yapamadığı için tehlikelidirler. Allah (C.C) her türlü cahilden gerekli hallerde uzak durulması ya da yüz çevirilmesi gerektiğini peygamberine bildirmiştir. Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez(Rad, 13/11). Tüm samimi radikalistleri severiz ve saygı duyarız çünkü, onlar olmazsa sıra dışılıklarımızı yanı ifrat ve tefrit sınırlarımızı kavrayamayız ve yararlı özgünlüklerimiz yok olur.
-Radikaller;insanların fıtratına doğru empati/eşduyum duymayan, herkesi kendi köktenci düşünce farzları çizgisine getirmek isteyen ve halden anlamaz cahillerdir.
Zararlı Radikal Kimdir(Köktenci Kuduz)? Bazı radikaller düşünsel olarak toplumsal denklemin/lerin tümünü bilerek ya da bilmeden körelten tekdüze kendilerine benzetilmesini isteyecek kadar zihnen kangrenleşmiş ya da fıtratı değişime uygun olmayan insanlara doğru empati/eşduyum duymayan/duyamayan/duymak istemeyen zihnen kangrenleşmiş, kanserleşmiş özel münafıklar ya da cahilleridirler. Cahiller toplumsal denklemin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olması gereken sabitleri, münafıklar çok yüzlü ve yönlü cıvık değişkenleri ve parametreleridirler. Demirkuş 2009 Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak.

  Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)lerin liyakatsiz yönetiminde ve metriksinde;kavimlerin milliyetçilerini şovenistliğe, yenilikçilerini ve radikalistleri terörizme, cahillerini günah keçisi yöneticiliğe – politikacılığa özendirilmiştir ve yönlendirilmiştir. Halklarda bu liyakatsizliğe besi yeri olarak kullanılmaktadır. Önermelerinin eksiğini tamamlayınız .


Yetenek; Canlı yaratığın zihinsel, davranışsal ve bedensel olarak yaratıcı, hünerli ve becerikli oluşa üstün yatkınlığını ifade eder. Yetenek genellikle bazı insanlarda daha çok gelişmiştir. Bazen bir yaratık çok yetenekli ama normal zekâlı olabilir. Sanatçıların çoğu yetenekli kişiliklerdir. Canlı yaratığın; genlerindeki, yaşam döngüsündeki, ait olduğu sistemindeki... Vb çevreye uyum derecesi ve becerisidir. Yapay veya doğal bir yaratığın, düşünsel, zihinsel, bedensel, yapısal… Vb yönleriyle yapabilecekleri, becerebilecekleri, başarabilecekleri, irade edebilecekleri… Vb kadir olduğu vasıflarını ifade eder. Yetenek zekâ ve akılla ilişiksel bir nesnel, sanal ve düşünsel beceri ara işletim sistemi gibidir.
Yetenek; Çevresel değişimlere karşı yaratığın; sistemsel, davranışsal, nesnel... Vb tabanlı yapısal (fıtratı) uyum derecesini ifade eder. Yaratığın çevresine yüksek derecede sistemsel, davranışsal, bedensel... Vb uyumu ve yaratıcı oluş derecesiyle doğru orantılıdır.
zekâ; Yaratığın iç ve dış dünyasında ki şeyleri, zihnen hızlı ve doğru algılayış, doğru algıladıklarını zihnen doğru ve hızlı sonuçlandırış özelliğidir. zekâ nefsin işletim sistemidir. tüm canlı yaratıklarda, sanal araçlarda ve robotlarda vardır. Bazen bir yaratık çok zeki ama yeteneksiz olabilir. Düşünsel, sanal ve nesnel tabanlı olarak yaratıkların doğaya ve tüm sistemlere doğru-hızlı empati/eşduyum duyuş, doğru-hızlı eşleniş, doğru-gerçek-hızlı algılayış, doğru-hızlı zihinsel sonuçlandırışla doğru orantılıdır. Örneğin; Çok zeki bir insan pek çok sahada beceriksiz ve yeteneksiz olabilir. Tam tersine normal zeki olan bir insan çok sahada yetenekli ve becerikli olabilir. Bu gün var olan öğretim sisteminde; zekâ ve yetenek kavramları, Eğitim, öğretim ve öğrenim kavramları sonuçlandırış ve doğru kestirişi ifade eden performansıdır. Bu asır zekâ ve yetenek konusunda büyük kavram yanılgısı vardır. Yani bu kavramların sınırları ve özgünlüklerinin tanımı bulamaç ya da belirsizdir. Bu ders notunda bu kavramların özgün tanımları, sınırlar ve ortak payda ilişkileri açıklanmıştır.
Yetenek ve zekânın Ayrıcı Özgünlükleri:Yetenek yaratığın; nesnel, düşünsel, sanal, dijital (hesabi)… Vb yapısal becerilerini ve uyum derecesini ifade eder. zekâ yaratığın doğayı ve içindekileri; hızlı algılayabilme, hızlı sonuçlandırabilme ve hızlı uyum sağlamaya yatkınlığıyla doğru orantılıdır. zekâ ve yetenek işlevleri yakın ilişkisel olduğu için iki kavram içi içe anılır.
-Sanki bir insanın; düşünsel/düşünce mimarisi, düşünsel işletim sitemi/leri, mantık sistemi ve genetik tasarımına ilaveten bedeninde ki her element, her atom, her atom altı parçacıkların ve her enerji halinin/lerinin geçmişteki özgün hayat hikayesinin/lerinin (bilim ve yaratıkların düşünsel-nesnel yaşam filogensinin/lerinin ya da bilim ve yaratıkların matematiksel evrim örgüsünün/lerinin ilişkisel birliktelik fermuar dişlerinin doğru-düzgün örtüşümünü /kapanışını ifade eder. Kısaca her atom ve atom altı hatta her kuantumun/yaratığın gerçek bir hayat hikayesi vardır.) özgün kâinattaki/lardaki ve ötesindeki/lerindeki; düşünsel, mantıksal, atom altı ve atom üstü nesnel…Vb tüm enerji halleri sistemlerine: doğru empati/eşduyum duyuş derecesi/duygudaşlık derecesi, benzeşim; yatkınlığı, gücü ve performansı yetenek ve zekâsıyla doğru orantılıdır.
-Ola ki çok çok özel hal/ler hariç kâinatta hiç bir şey öteki olmaz yani her şey kendine/zatına özgüdür. Bir birine en çok benzeyen şeylerden bahsedilebilir. Demirkuş 2011. Örneğin; Çok zeki bir insan pek çok sahada beceriksiz ve yeteneksiz olabilir. Tam tersine normal zeki olan bir insan çok sahada yetenekli ve becerikli olabilir. Bu gün var olan öğretim sisteminde; zekâ ve yetenek kavramları, Eğitim, öğretim ve öğrenim kavramları sonuçlandırış ve doğru kestirişi ifade eden performansıdır. Bu asır zekâ ve yetenek konusunda büyük kavram yanılgısı vardır. Yani bu kavramların sınırları ve özgünlüklerinin tanımı bulamaç ya da belirsizdir. Bu ders notunda bu kavramların özgün tanımları, sınırlar ve ortak payda ilişkileri açıklanmıştır.



ZEKÂ NEDİR?Yaratığın iç ve dış dünyasında ki şeyleri, zihnen hızlı ve doğru algılayış, doğru algıladıklarını zihnen doğru ve hızlı sonuçlandırış özelliğidir. zekâ nefsin işletim sistemidir. tüm canlı yaratıklarda, sanal araçlarda ve robotlarda vardır. Bazen bir yaratık çok zeki ama yeteneksiz olabilir. Yaratıklardaki meyveleri;çevreye uyum, değişim ve sistemde kararlı durağan ve dinamik dengelerde durma, doğru-hızlı algılama ve düşünsel-uyumsal-nesnel neticelendirmeye yönelik sürekli içinde bulunduğu nefse (doğaya) çözmece merakı ve önceliğiyle ilgi duyan yaratıktaki düşünsel/sanal işletim sistemidir. Tüm yaratıklarda tek başına iş gördüğünde;Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) ahlakı değerlere alışık tepkisi /leri;vahşi, doğal, kör ya da eksik olan çevreye uyum ve yetenekle ilgili araç olduğu için, bu günkü ÖSYM sınavında sadece zekâ öncelikli öğrenci kategorize etmek toplumsal bir afat olarak kabul edilebilir. Akli değerler dikkate alınmadan senelerce hayvani eğitim sistemiyle bu ilkel insan tipi öne çıkartılarak insanlığı ve çevreyi vahşice/doğalca ya da hayvanca yönlendirerek bugünkü çevre sorunlarıyla yüz yüze getirmiştir.
-Canlılarda genetik/irsi ve çevresel kökenli, cansızlarda da öncel(önceki) sistem, bulunduğu çevre ve öncel yaratık kökenli ortaya çıkan ve gelişen araçtır.
-zekâ;Nefsin ya da doğa yerleşkesi/ler çetelesindeki çözmecenin eksik parçalarına ait bilgi alt birimlerinin ilişkisel tamamlayışa aşırı ilgi duyan nefsin işletim sistemi gibidir.
-Hemen hemen tüm yaratıklarda bulunur.
-Sadece zeki insan nefse endeksli düşünebilen insansı demektir. Sadece akıllı insan ruhuna, vicdanına ve namusuna endeksli düşünebilen insan demektir. Akıllı insanlarda bilmediklerinin cahili edepli insanlardır.
-zekâyı akıldan ve ruhtan ayıran en önemli özelliği ve özgünlüğü nefise dayalı siyasi mantık aynasına sahip oluşudur. Yani siyasi öncelikli düşünür ve karar yargısına varır.
-İnsanlarda, akılsız kullanılan zekânın vardığı sonuçları genellikle ya doğal, ya  hayvani ya şeytanidir veya hem hayvani, hem doğal hem de şeytanidir.
-Akıllı kullanılan zekânın vardığı sonuçları kesin meleği ve insanidir.
-Ancak nefsi müdafaada ve özel hallerde doğal ve  hayvani düşünmek, eylemde bulunmak, davranmak... Vb evladır. Cansızlarda zekânın vardığı sonuçları doğaldır. İnsanın dışındaki dünyadaki bilinen yaratıkların hepsinde zekânın vardığı sonuçları genellikle doğal veya hayvanidir.
Ruh, Akıl, Vicdan, zekâ, Nefsin Kökeni ve Özgünlükleri;Akıl işletim sistemi tek başına geçiciliği, ebediyeti, ölümü ve ölümsüzlüğü dikkate alarak karar verir, zekâ tek başına karar verirken bunun bilincinde değildir. Akıl her insana özgün olarak Allah (C.C) tarafından verilir. zekâ; anne-babadan veya önceki sistemden sonrakilere geçer ve çevre ile etkileşimin ürünüdür.
Tüm yaratıklar zekidir ancak tüm yaratıklar akıllı değildir. zekâ ve nefis; ceddi, genetik ya da yapay sistem kökenli olarak soydan alınır fakat akıl, ruh ve vicdan?! İlahi kökenlidir. Allah (C.C) tarafından kişiye özel verilir.

  Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, Kişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın Hüneri Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
   
CANLI zekâSI (BİYOLOJİK zekâ) VE YETENEĞİ NEDİR?Muhakeme, Bedensel, Doğa, Müzik, Sanatsal ve Duyuşsal zekâlar (kokusal, dokunsal, görsel, işitsel… Vb) kişilerde farklılık gösterir . Örneğin kokusal zekâsı yüksek olan bir kişi güzel koku molekülleri ile bayram günlerini ya özel bir koku özel bir anı ilişkisel hatırlayabilir. Bir şey ötekinin hatırlayışını tetikleyebilir. Canlıların filogeni, ontogeni ve diğer gelişim süreçlerinde;organizmanın, gen sistemlerine çevre ile dinamik etkileşimli kayıt ürünü doğal yarı sanal araçtır.Bir canlının genleriyle doğaya ve çevreye; en hızlı, en doğru ve en mükemmel uyum sağlama, algılama ve mantık sistemleri geliştirme doğal hamalıdır veya aracı/larıdır.Nefsin ve doğanın nüvesine dayalı çalışan; en önemli sanal araç ve doğal işletim sistemidir. İnsanın; bilgi, yaratık, olay, olguları tanıma ve bunların arasındaki ilişkileri en hızlı –en  doğru ilişkilendirme sonuçlandırma ve tatbik/uygulayış yeteneğidir. İnsanın; hızlı - doğru algılama sonuçlandırma ve uygulamaya genetik yatkınlığı ve çevrenin ürünüdür. Diğer bir deyimle; genetik yapı-çevrenin etkisiyle, yaratıklarda oluşan; hızlı,doğru kavrama, ilişkilendirme sonuçlandırma ve tatbik/uygulayış yeteneğidir. Genetik yapının %99'u hayvanı olup zekâ ve nefisle örtüşür.Filmleri izleyin 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 İşleyen-çalışan zekâ ve nefsin; insandaki en güzel meyvesi öğretimdir(doğayı çok iyi tanıyan,ondan yararlanabilen hâkim insandır).  İnsanlarda: çeşitli zekâ dereceleri ve çeşitleri mevcuttur; geri zekâlı,  normal ve ileri zekâlı veya görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel... Vb zekâ  gibi. En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla doğal kabul edilir. zekâ, doğaya göbekten bağlı ve meyilli olan nefsin işletim sistemi gibidir (insan genlerinin %99'u nefis ve zekâ ile ilişkilidir).Sadece zekâ ile  kâinatın gerçek-sanal gemisi aşılamaz.Hayvani-meleği doğa ötesine geçilemez.Hayvani-meleği doğa ötesi sezgilere özgü basireti kördür. zekâ; nefsin madde âlemine(doğaya) eğilimli işletim sistemi gibidir. Onunla tüm nefis mertebelerindeki çoğu şeyin kural ve hileleri deşifre edilip öğrenilir. Doğadaki yaşam için kullanılır Birçok hayvan ve bilgisayar bazı sahalarda insanda daha zeki ve yetenekli olabilir (123, 4, 56). Ör,Sanal zekâ, Arılardaki güneşe bağlı yön bulma zekâsı,yapay zekâ, 1, 2, bilgisayarın satranç zekâsı.
  zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
dâhilerin çoğu süper zeki ve süper akıllı insanlar değillerdir ama çoğu sadece belli sahaların süper çalışkan insanlarıydılar. Ürünlerinin: insanlığa, gelecek nesillere ve doğaya katkıları; akıl ölçülerinin kanıtıdır ya da akıllı oluşlarıyla doğru orantılıdır. Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknolojinin nedenlerden biri de her buluş zamanından erken veya geç uygulamaya konulması ya da toplumsal, doğa, sanal, düşünsel ve yaşamsal döngülere katkılarının gerçekçi değerlendirilmemesindendir. Her buluşun tüm döngülere katkısı/ları; bir ilacın bedene katkıları kadar çok yönlü hassas;uygulamalı test edildikten sonra uygulamaya konulmalıdır. Gerçek eğitimle;zihinsel bedende ve kalpte ; kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, inanç değerleri, süper ve özgün egolar(özgün istemler), gerçekler, doğa yasaları doğru konumlandırılmazsa sonuçta yanlış eksik ve sakat;mantık, düşünce, kavram… Vb yanılgısına sahip kişilikler toplumda ortaya çıkar.

Sistem zekâsı-Yeteneği-Sistem zekâ-Yeteneği Birimi;
Plazma boncuğu özgün sistemi, sinir sistemi, kas sistemi, atom altı parçacıklar sistemi/leri, gen sistemleri, gen kümeleri, kuark sistemi, elektron, pozitron, atom, evren, robot zekâsı... Vb sistem zekâ-yetenekleri gibi. Bir sistemin çevreye uyum için gerekli minimum zekâ konumu o sistemin sistem zekâ ve yeteneği birimini ifade eder.

Gen-Sistem zekâsı-Yeteneği (Geçişken zekâ-Yetenek);Canlı ve cansız ortamlara uyum sağlayan ve her iki ortamdaki özellikleri taklit edebilen geçiş özelliği gösteren canlı ve yarı canlı yaratıklarda görülen zekâ çeşididir. Örn.ekosistem, virüs, spor,ahtapotlar, mürekkep, balıkları, tohum… Vb zekâsı

Gen zekâsı-Yeteneği ve Gen zekâ-Yetenek Birimi(Demirkuş 2009):Aslında canlı yaratıklar yaşadıkları sürece değişen çevre koşullarına: en hızlı, en doğru ve en mükemmel; uyum sağlama, algılama, kavrama ve mantık sistemleri geliştirme, verimli değişimle sonuçlandırma ve hedefe ulaşmak, değişime uyum için gerekli-istenen yetenek ve özellikleri genlerine kayıt edilir.Buna kısaca değişen koşullara; gen-değişim ve uyumu kaydı denebilir. Bu kaydedilen özelliklerin bazıları zaman içerisinde ve evrimsel süreçlerde uygun koşullarda fenotipe(dış görünüme) yansıyacak şekilde, bedende yeşerir ve canlının hayatına güncellenir. Gen seviyesindeki kayıtların özgün gen ve ilişkili-etkileşimli gen kümesinden… Vb prokaryot, tek hücreli...organ, beyin, sistemler, beden, populasyon, birliğe kadarki değişimlerin kalıcı sanal araçlarına gen zekâsı-yeteneği diye biliriz. Gen-zekâ özellikleri doğadaki yapılarla-yasalarla, biyolojik yapılarla-yasalarla ve çoklu zekâ kuramıyla örtüşmektedir. Kısaca;canlı ve yarı canlı yaratıklardaki tüm zekâlarının tabanı gen zekâsı-yeteneği birimine/lerine dayanır ve çoklu zekâ tipleri de onların etkileşimli tümevarım sonuçları gibi gözükmektedir. Gen zekâsı-yeteneği birimi, sistem zekâsı-yeteneği birimi ile ilişkilidir, ondan etkilenerek;gen değişim ve uyumu kayıtlarını yapar.

Sonuç
1-Nöral (Sinirsel Hücre) Dallanış kodlanışı özellikle okul öncesi beyinsel gelişim esnasında beyinin fiziksel dallanış mimarisinin anlamlanışıyla ilgilidir. İleri yaşlarda beyinsel ikinci plana geçer. Nöral çimleniş.
2-Orta yaşlarda öğreniş proteinleri sentezi daha yoğundur. Öğreniş proteinleri.
3-Hemen her yaşta protein ve farklı öğreniş molekülleri öğrenişle yakın ilişkili olması beklenir. Öğreniş molekülleri. Örneğin körler de görsel protein öğreniş proteinleri ve öğreniş molekülleri az ya da yokken diğer duyuşsal öğreniş protein ve moleküllerin oranları normal insanınkinden daha yüksek oluşu beklenir.
4-Gensel Değişim. Çevrenin sürekli etkilerinin bombardımanına karşı genlerimiz sürekli tedbir ve önlem amaçlı çözüm için yeni molekül sentezlenişi talimatını verir. Bazı değişim/evrimleşme koşullarında bu etki o kadar yoğun olur ki bu sefer gen molekül üretim talimatından vazgeçip kendini değiştiriş yoluna gider ki bu aşamanın evrime çok büyük katkısı vardır. Genlerimizde yapılan bu yeni değişiklik ve net ya da kısmi kayıtların birikimi üreyiş sistemimizin somatik ve üreme hücrelerine kadar etkili olabilir. Bu durumda evrimsel gelişimi tetikleyen nedenlerdendir. Örneğin bir ahtapotun çevreye kendini benzetiş (kamuflaj edişi) yeteneği ya da zor koşullarda güçlü hayvanları taklit edişi bu yolla gelişim olasılığı yüksek gözükmektedir. Ör. Bazı Ahtapotlar Kral yılanını ya da aslan balığının bedenini taklit edişi örnek verilebilir.

Beyin;
-Öncelikle nesnel bedenlerimizde özelleşen organlara ait gen zekâ-yetenek kümelerini ve gen görevlerini ilişkilendiren veya gen görevi ve zekâları-yetenekleri ilişkilendiren yönetim merkezidir.
-Beyin nesnel ve zihinsel bedenlerimizin ve kalbimizin sürekli uyanık, çalışan diri işlevsel ve zihindeki bilgilerini kodlarını içeren kavşak ayağı veya beynimiz zihinsel bedenimizin/zihinsel havuzun/zihinsel hafızanın nesnel çekirdeği gibidir. Ola ki duyularımızla, rüyalarımızla, düşünsel sentezimizle... Vb edindiğimiz bilgilerden beynimize kodlanmamış ya da bellenmemiş olanları ancak kullanabiliyoruz. Farkındalığını kaybettiğimiz bilgiler (beynimize kodlanmadan zihnimize giren ya da kayıt olan bilgiler) belleğimizi pas geçerek zihnimize kayıt olunan bilgilerden ancak rüYa da ya da içi güdüsel yararlanabiliyoruz sanki. Gerçekte beynimize kodlanan ya da kayıt olan bilgileri zihinsel havuzdan çağırabiliyor ya da bazılarının zihinsel kayıt boyutuna ışık hızından daha hızlı ulaşarak hatırlayabiliyoruz. 0,1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10,11, 13, 14, 15,16, 17, 18, 19
-Beyin ve genlerimiz hücresel çimlenme(fiziksel kodlama), üretilen biyolojik organik öğrenim kodlarımız, kavramsal kodlarımız ve hatırlama belleğimiz(anlamsal kodlama) olan beynimiz adeta zihinsel havuzumuzun hemen öğrenilen bilgilerin (bilincinde olunan) tüm dinamik kodlanmış bilgi birimlerini taşıyan nesnel zihin çekirdeği gibi davranır. 1, 2, 3
-Kısaca biz zaten zihin havuzumuzun içinde olduğumuz için öğrenme esnasında sekiz (5+sezgisel, hissel, düşünsel duyularımız) duyumuzla alınan (zihne sindirilen/yenilen) bilgiler, düşünsel üretilen bilgiler… Vb bize ulaşan bilgiler sadece ilgili genlerimize kayıt, beyin hücrelerinin fiziksel dallanmalarıyla, özgün biyolojik öğrenim molekülü üretimi ile hatırlama belleğimize kodlanış yapılmaktadır.
-Deneyim ve uygulamalarımız göstermiştir ki etkili öğrenmede sekiz duyumuz ve yaşayarak öğretimin kalıcı olmasının nedeni sekiz duyuya ve fazlasına dayalı beyinde kodlamanın gerçekleşmenin mutlak karşılığı vardır. Zamanla bunlar ortaya konup çözüldükçe öğrenme ile ilgili bilgilerimiz bereketlenecektir.
-Zihinsel havuzumuz, isteğimiz dışında da sürekli içerdiği ortamı dinamik ve zinde ortamdaki her şeyi olduğu gibi diri olarak soğurup çok yönlü klonlayarak-kodlayarak tazelikle farklı enerji hallerinde kayıt eder. Muhtemelen bu kayıt büyük kıyamete kadar silinmez. Ola ki hiç silinmeyecektir!
-Genellikle sadece duyularımızla bilinçli algıladığımız (farkındalığında olduğumuz) ya da kayda değer olan bilgileri zihnimizle dinamik endeksli çalışan beynimize yani uzun süreli belleğimize; nesnel/fiziksel, organik, kavramsal ve algısal olarak kodlarız. Bu durum ayna nöronlar (Mirror neurons) ve dolanık elektronların (10.Teleportation) öğrenimle ilişkisi açısından önemlidir. Öğrenim esnasında nöral hücrelerdeki dallanış, biyolojik öğrenim molekülleri, biyolojik hatırlayışı tetikleyici sistem ve moleküller de;ayna nöronlar ve dolanık elektron durumuna geçişler durumunda bekleyen beyin; bilgiye gereksinim duyulduğu anda düşünsel hızla (ışıktan daha hızlı) geçmişteki öğrenme boyutlarına ulaşarak taklit ve/veya o boyuta bilinci hatırlatış konumunda taşıyarak hatırlatışı gerçekleştiriyor olabilir.
-Bir kısım bilgiyi de hayal ederek, düşünerek ve rüyalarla, uykuda zihin havuzumuzdan beynimize kodlayarak (nesnel/fiziksel kod, organik kod, kavramsal ve algısal kod… Vb) öğrenir ve bilgi havuzu kodumuzu zenginleştiririz.
-Bu gün beyinsel veya bedensel bilgilerimizin ya da beyinsel-bedensel bilgi sistemlerini programlarını dinamiklerini makineler aracılığı ile bilgisayara programlamak mümkündür.
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız. -Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.

Hatırlamak, Unutmak Ya da Eksik Hatırlamanın Nedenleri ve Geleceği;
-Hatırlama daha çok yapılan; beyinsel, zihinsel ve/veya düşünsel kodlamanın/ların, gereksinim duyulması veya içsel ve çevresel kombinezonlu uyaranların ürünüdür.
-Hatırlanma tüm kodlanış türlerinin ortak paydası veya bir tanesiyle bizde hayat bulur.
-Bilgi birimlerinin yeniden ilişkisel hayat buluşu;ses, görüntü, eylem, kavram, isim, siluet, dokunsal, his, hayal… Vb şekilde hatırlanır.
-Yani kodlanışın açılan uçları; iç ve dış çevre ile kontağa geçmesi ile ışık hızından hızlı olan düşünsel hızla bir yoklama ve iletişimle sonuca ulaşır.
-Doğru ve bilinçli hatırlamaya engel olan;beyin yaşlanması, bulanık benzerlik çakışması, hatırlamayı negatif etkileyen çevresel ve içsel etmenler, hastalık… Vb
-Zaten insanlar ilerde bu hatırlama problemlerini nano ve kuantum robo bellek ve kayıt edicilerin sürekli kaydı ile telafi edecektir.Ancak buda zihinsel tembelliğe neden olacaktır. Ola ki;rüyalarımızın çoğu beynimize kodlanmayan ve zihinsel havuzumuzdaki/deposundaki bilinç dışı devasa bilgi yığını kuşatmasında gerçekleştiği için güncel yaşantımızla rüyalarımız arasında ilişki kurmakta sıkıntı çekilmektedir. Peygamberler ve gelişmiş insanların trans, rüya ve gerçek hayat döngülerindeki tüm yaratık, olay, olgu, süreç… Vb her şeyin ilişkisinde pek bir kopukluk olmaması beklenir.En azında peygamber efendimizin özellikle ayetlerle ilgili ve bazı büyük Ashabı kiramın hemen tüm rüyaları günlük yaşantılarından daha net, berrak ve bilinçli yaşadıkları kuvvetle olasıdır. Çünkü Allah (C.C) tarafından tamamen nefsi kontrol altına alınan ve eğitilen bu zatların duyuşsal ve zihinsel üretilen bilgilerinin tümü kontrollü içeri alınıp beyinsel ve kalpsal kayıt alışık tepki haline gelmiştir. Ben uyurum kalbim uyumaz (Hadis var).
-Ola ki;Hayvani insanların ve hayvanların beynin % 1?-10 dan az verimli çalıştığı için beyine kodlanan bilgi %1 den az olsa gerek bu tip yaratıkların zihnindeki bilinçsiz bilgi oranı %99 dan fazla olduğu için rüyaların hayatla ilişkisi %99 kopuktur. Peygamberlerde, Rahmani Alimlerde ve gelişmiş insanda durum tam tersinedir.

zekâ ve Yetenek Çeşitlerini Sınıflandırırken; yaratık çeşitlerine, doğal, yapay, sanal, yarı sanal ve yarı doğal oluşlarına, mekanik, sanal, yarı mekanik oluşlarına, birimlere göre... vb tabanlara göre veya amaçlarımıza uygun sınıflandırmamız olasıdır.
Aşağıda;Sınıflandırılmadan, rastgele Çeşitli zekâ-Yetenek Çeşitlerinin Tanımı Yapılmıştır
Enerji zekâ -Yeteneği çeşidi; enerji hallerinin bulunduğu koşullara uyum sağlayıp, değişmezlik veya yaratıklara dönüşüme uyum yetenek ve potansiyellerini ifade eder.
Yaratık zekâsı-Yeteneği; yaratıkların çevreye uyum yeteneklerinin sanal aracıdır. Yaratık kavramı açısından; doğal, yapay,  yarı doğal, sanal yaratık… Vb zekâ çeşitleri vardır.
Yarı Doğal zekâ -Yeteneği
Ör. Doğal moleküllerden oluşturulan yapay yaratıkların zekâsı yarı doğal taklidi zekâyı ifade eder. Prof.Dr. Venterin ürettiği virüs. Yapay canlı zekâsı.
Sanal  Araç ve Sanal Sistem zekâsı-Yeteneği; sanal araçların iş üretim ve uyum yeteneklerinin mantık kurgusunu ya da kurgu mantığını ifade eden zekâ çeşididir. Ör. Adobe Flaş ve Adobe Photoshop halen yarı otomatik sanal zekâ sistemlerine sahip sanal araçlardır.
Ör. Flaş, Photoshop, bilgisayar işletim sistemleri sanal yapay kurgu mantığına dayalı iş üretme uyum ve yetenekleri sanal yapay zekâ yı ifade eder. (sanal araç zekâsı)
Mekanik Yapay zekâsı-Yeteneği;
Ör. Tüm mekanik araçların, iş üretim ve uyum yeteneklerinin mantık kurgusunu ya da kurgu mantığını ifade eden yapay mekanik zekâ çeşidini ifade eder. Örneğin Fabrikalardaki mekanik robot makinalar. (mekanik araç zekâsı)
Yapay Sistem zekâsı-Yeteneği; yapay ekosistemler, tüm mekanik ve sanal araçların kurgu mantık sistemlerine dayalı zekâ çeşitlerini ifade eder.
Yapay zekâları-Yetenekleri, insan eliyle ve robotlarla geliştirilir. İnsan,  evcil yaratıkların ve robotların  zekâsı çevre, eğitim, öğretim ve üretimle  geliştirilebilir.
Doğal  Sistem zekâları-Yetenekleri; doğa tarafından geliştirilir.ör.doğal sistem zekâları.
Doğal Sistem zekâsına örnek; doğal ekosistem, fotosentez, kemosentez döngüleri sistemleri.
Biyoloji zekâları-Yetenekleri;ebeveynden yavrulara geçer, gelişim ve yaşam süresince çevre ile şekillenir.
Kimyasal Sistem zekâsı-Yeteneği;Kimyasal sistemlerin uyum(dengede durmaya meyilli) zekâsıdır.
Sanal Sistem zekâsı-Yeteneği;Örneğin tera bilgisayarlarla;doğadaki;gen ve sistem zekâlarının çalışma mantığı taklit edilerek var olan Macromedia flash sanal sistem zekâsı(Kısmen sanal ortamda sanal materyali yapay yaratma aracıdır,halen yarı manüel kullanılan bir sanal sistem zekâsıdır)  ve bilgisayar işletimleri zekâlarıyla ilişkilendirilerek geleceğimiz konusunda net görünebilir bilgi edinme tera zekâlı robotların oluşturulması hayal değildir.
Yarı Sanal Sistem zekâsı-Yeteneği;Bilgisayar işletim sistemleri mekanik bilgisayarlara ve sanal araçlara uyumlu çalışır. Ör.Windows XP


Aşk Nedir? Sevgisiyle taptığına, bir yaratığa/yaratıklara veya eşyaya iman etmektir. Demirkuş 2016
Aşk kelimesi Farsçanın sarmaşık kavramından köklenmiştir. Her insan kendine özgü olduğu için her Aşk'ında kendine özgünlüğü ön yargısını kabulleniş önemlidir. Bu nedenlerdir ki aşkın ortak payda tanımının yapılışı en azında insan kavramının ortak payda tanımı kadar zordur. İnsanda Gerçek Karşı Cins Aşkı: Nesnel ve düşünsel her şeyimizle; sevmenin ve sevilmenin fenafillaha ve doruğa ulaştığı haldir. Bu sevda (aşk) sizden parça koparmaz, güneş ve yıldızlardaki nükleer reaktör gibi kendi içinde fenafillâha ve doruğa dönüşerek çevresine pozitif enerji yayan bir kavuşma halidir. Bu sevda (aşk), yaşayan kişide, düşünsel, zihinsel ve bedensel olarak; sevme, sevilme, hissedişte, duygulanış, cinsellik … Vb kalıcı doyuma, tokluğa ve zindeliğe neden olur.
İnsanda Yakan Karşı Cins Aşkı; yaşayan kişide; düşünsel, zihinsel, nesnel… Vb parça koparır. Bu sevdayı (aşkı) yaşayan kişide, düşünsel , zihinsel ve bedensel olarak ; sevmede, sevilmede, hissedişte, duygulanış, cinsellikte …. Vb geçici doyuma, doyumsuzluğa, duygusal susuzluğu gidermez. Hep susuz ve/veya aç Ya da diyabet sevdayı (aşkı) yaşarlar.
Sevda (Aşk) hayvanidir yani nefistendir. İstisnalar hariç insani aşk;akıl, ruh ve vicdan sahibi yaratıklara özgü: gücünü ve enerjisini;ilişki, ilgi, muhabbet ve sevgi havuzlarından alan;anlık, kısa süreli, uzun süreli veya ebedi; gerçek sevgi ve duygu/ların gücünün: hemen hemen tüm kurallara baskın devasa yoğunluklarının (odağının/larının) bazı insanlarda özgün ve değişken seyri eden sanal/zihinsel dünya olgusu/larıdır. Kısaca karşı cins aşkı:arzu ve duyguların sanal/zihinsel ortamda kenetlenip devasa hayat bulmasıdır. Güdük veya gerçek sevda (aşk) çeşitleri vardır; iş, aş, para, ilahi, karşı cins,dünya, ahret, doğa, doyumsuzluk, doyuran, doyumlu,... Vb. tanımı, genellikle yaşananlara bağlı olarak değişir.
Aşkta hayır gören var mı? Var. Yaşatan ve Güneşteki hidrojen ve helyumun füzyon reaktör sevdayı (aşkı) misali doyuran aşk;duygusal, ruhsal zihinsel, bedensel... Vb. tüm döngülerde hissettirerek/edilerek pozitif enerjisi size dönen-uzun zaman hissettiren; özlem susuzluğunda doyurucu içiren (özlem susuzluğu çektirmeyen) ve Güneşteki yenişmeyen hidrojen ve helyum sevdayı (aşkı) füzyon misali bitmeyen devasa duygu dolu arzuları doyuran yaşam döngüsünü pozitif dengeleyen etkileyen zinde aşktır. Yani günaha ve suça sürüklemez, yorgunluk, bıkkınlık ve halsizlik yapmaz. Yaşam döngüsünün merkezini sürekli işgal etmeyen/işgalci olmayan aşk. Bence, karşı taraf sevsin-sevmesin, istesin-istemesin; fertler arasında ayrı yaşanan aşkın meyvesini yiyip, severek yaşayan taraf; karşı tarafa gönül ve beden kapısını her zaman açık bırakmalı, aksine insafsızlık ve nankörlük olur. Sevgi her zaman karşılıklıdır (Samimiyette ve ihlasta her şey karşılıklı değil Allah (C.C)’N rızası içindir. Resmiyette ve kapitalist menfaate her şey karşılıklıdır.) mantığı ve özdeyişi toplumsal cehalettir/ olmayan dağdan kar istenmez. Belki de gerçek pozitif karşı cins aşk'ın birinci kuralı budur.
Sevda (Aşk) aşılmaz bir iksir mi? Bazen. Karşı cins sevdayı (aşkı) önce yakar, karşılık görmezse duygusal sakatlık yapar. Karşılık görünce duygularını coşturup diriltir ve yaşam döngüsünün merkezini işgal eder; ya doyurur, ya doyumsuzluk verir ya da muğlak seyir eder. Bağımlılık yaptığı için diyetle yaklaşılmalı. 
Aşkı yaşamayanın/ların; her yaştaki inasanların aşkına saygı göstermesi beklenmemeli-aşk cahilidir. Eğitimde en az bir derste; sevda (aşk) ve sevgi halvetini yaşayan her yaşta ki aşık insanlara; sevdaya (aşka) saygı-sabır dersi öğrencilerimize verilmeli.
Aşkın en güzel ve akılcı tarafı
; insanı dünyadaki saplantılarına kör etmesi, sanal dünyamızdaki zavallılığımızı bize kanıtlaması (insanın nefsini tanımasına yardımcı olması) ve pozitif aşkın güzelliği nedeniyle insanın güzel yaradılışını kanıtlamasıdır. Karşı cins aşkının güzel diğer bir tarafı da, güzel-çirkin-akıllı-zeki, küçük-büyük, genç -yaşlı... Vb. tabusunun olmayışıdır.
Kısaca her yaratığın aşkta hissesi 90-60-90... Vb Afrodit-dünya mantığının saçmalıklarına bağlı değil, adil olmasıdır.
Top model 170, 90-60-90 ölçüleri safsatası, bu beden ölçülerine sahip olmayan insanlara karşı; cehalettir, terbiyesizlik ve bölücülüktür. İnsanda her ölçü kendi aşkında güzel ve özeldir. Ör,armut ölçüleri, sırık ölçüleri, fidan ölçüleri… Vb Güdük aşkların hepsi; ölüme veya dirilmeye muhtaçtır. Keşke çöplükteki tüm ölü aşkları (Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun... Vb) tevhitle diriltmeye talip bir çift olsa. Ben bu çöplüğün taliplilerindenim yani çöplükteki aşkların kıblesini kelime-i tevhitle yaşatan ve Güneşteki füzyon misali doyuran aşkta diriltmeye talibim. Gerçek aşkın hayat hakkı önceden tahsis edilmiş gibi, yaşar bazen ölür ama gene dirilip yaşayacaktır.

Sevda (Aşk) Ve Sevgi İçin Duam;Ya Rahman Rabbim! bana göre her insan insanlık, çözmecesinin bir parçasıdır. Geçmişten geleceğe, tüm yarım, ortalıkta kalmış, eksik, israf olmuş...özgün sevgilerden örülü insan sevgisi tarlasına kurulu; tüm yarım kalmış, eksik, israf olmuş... özgün aşkların taşlarından örülü bir tane insani sevda (aşk) köşkünü dilerim sizden. İçinde prensesim ve kraliçem yaşasın beni, ihtiyaç duydukça hep yanında olayım paylaşayım her şeyimi.
-Bir parçam kız, bir parçam delikanlı insanım,
-Bir kanadım geçmiş, bir kanadım gelecek,
-Dünya'dan ebedi sevda (aşk) köşküme uçuyorum.
- Doğadaki güneşlerin hidrojenden ve helyumun nükleer sevda (aşk) ürünü ışığın kâinat topraklarına ekilişinden daha hayırlı sevda (aşk) ve tefekkür ürünü üretişi dilerim Allah (C.C)'HUNDAN.


Sevda (Aşk) geminizin Titanik olmasını istemiyorsanız; Önce Allah (C.C) sığınıp yardım dileyerek her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyor, affediyor ve/veya hoş görülüyorsa sevgiden bahsedilebilir. (Aşkın 1.Kuralı) Ör. İki gönül bir olsa da samanlık her zaman seyran olmazın kanıtı;Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun.
Verilen sevgiyi sadaka etmekten başka çareniz yok gibi (Aşkın 2.Kuralı). Yoksa sonuç çoğunluğun tarif ettiği gibi olur. Aşkın keyfi ve ömrü; Güneş, Dünya ve Ay arasındaki mesafeden daha hassas ve nazikliğe bağlıdır. Bazen ebedileşmesi için;dünyada meyve verip ölmesi gereken aşklar vardır. Yani karşı cins aşkın meyvesiz ebedileşmesindense, meyve verip veya bedenen bir arada yaşanması gerekir.
Evlilik, anlaşarak uzaklaşma ... Vb şekilde somutlaştırılmayan karşı cins aşkını eksik kabul etmek(Aşkın 3.Kuralı).
Ruhban sınıfın sevda (aşk) ve sevgisi tek bedende düşünsel ve zihinsel yaşanan aşktır. Bu İslam'iyet'te ruhbanlık olup, makbul değildir ve geçersizdir. Çok özel hallerde (bedensel, zihinsel zorunlu nedenler) geçerlidir. Budanan ağaç misali, ömrünü bitirip yeniden dirilmesi daha hoş gözüküyor. Karşı cins aşkının meyveleri (yaşanmışlar, yaşananlar, çocuklarımız, ... Vb) özel ve çok yönlü ebedi haz verici, lezzetli ve çekicidir. Filmi izleyin
Sevda (Aşk) tabanına göre bu dünyada 4 çeşit insan vardır;
1-Sevdaya (Aşka) malzeme olanlar;yakanlar ve yananlar
2-Sevdayı (Aşkı) yaşamış ve yaşayanlar;doyuma ulaşanlar ve dolu dolu yaşayanlar/hidrojen ve helyumun füzyon aşkı. Güneş yaradılışın cadı kazanı değil, helyum ve hidrojenin bitmeyen sevdayı (aşkı) gibidir!!
3-Sevdayı (Aşkı) yaşamamış olanlar; Sevda (Aşk) cahilleri
4-İlahi Aşk ve Diğerleri (bilinmeyenler).
Bu dünyada, belki de karşı cinslerin sanal dünyalarının fermuarını kapatmak ve bir arada ayakta tutmak için, sevda (aşk) her yaşta gerekli sanal bir olgudur.Karşı cinsi ben size sevdirdim (ayet) 1, 2, 3, 4, 5.
İpucu;
belki de sevda (aşk) aşığı hipnotize ettiği sürece geçerli ve gücünü gösterir.

Belki de bu dünya da 4 çeşit aşk var;
1-Manevi Aşk
2-Biyolojik Aşk
3-Hormonal Aşk
4-Diğer Aşklar

Sevgi Nedir? Kavram nedir? Kavram yanılgısı nedir? Sevmek, hoşlanmak ve beğenmekle ilişkilendiriniz. Bu mantığı bildiğiniz bütün kavram, cümle ve kelimelere genelleyiniz. Hayat Döngümüzde: Sevmek, Hoşlanmak, İlgi Duymak ve Beğenmek kavramları arasındaki ayrıcalık ve özgünlüğü doğru bilmeyiş bizi; kavram, düşünce ve eylem yanılgılarına götürür. Neden?
Kavram Yanılgısı; Bir kavramın tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi kavram yanılgısını ifade eder.
- İlgi Duymak; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerinin ilginizi ve dikkatinizi olumlu yönde çekiş halidir.
- Beğenmek; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerini beğeniş, tasdik ediş ve kabulleniş ola ki örnek alış ya da örnek oluş halidir.
- Takdir Etmek; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerini en üst seviyede takdir ve tasdik ediştir.
- Hoşlanmak; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerinden keyif ve zevk alış halidir.
- Sevmek; Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyorsa ve/veya hoş görülüyorsa ya da paylaşılıyorsa sevgiden bahsedilebilir. Sevginin Derecesi; bir insanın, toplumun ya da yaratığın/ların; tüm aşkınlık ve taşkınlıklarını hoş görüşle doğru orantılıdır. Bir insanın, toplumun ya da yaratığın/ların; “Normal Değer Yargılarından” hoşlanıyor ve buna ilaveten, tüm istendik ve istenmedik aşkın değer yargılarının sonucuna ya da her şeyine katlanabilir ve hoş görebiliyorsanız onu seviyorsunuz ve/veya tahammül ediyorsanız ona sabredebiliyorsunuz sonucunu çıkartabilirsiniz. Bu sonuca ulaşamıyorsanız onu kesin seviyor sayılmazsınız. O zaman sizin ona ilginizin adı sevgi değil; hoşlanmak, beğenmek, ilgi duymak… Vb. başka bir şeydir. Evliliğe karar verirken bu duruma dikkat etmek gerekir. Sevmek ve hoşlanmak kavram yanılgısına düşmemek gerekir. Ne yazık ki bu kavram yanılgısı insanlara pahalıya mal oluyor. Sevgisiz, moralsiz, parasız… Vb siz normal düşünüp yaşayamıyorsanız o zaman siz sevgi, moral, para… Vb. bağımlısısınız sonucu çıkar. Sevgiye, aşka, paraya… Vb. her zaman güvenilmez ya da güvenilmemeli bence. Böyle insanlar size güvenmeli ve bu duyguları sadaka edebilecek kadar eğitimli olmalısınız. Ola ki peygamberler ve İslam âlimleri böyle idiler. Örneğin; Allah, Sevgili habibim (sevgilim) dediği ve şerefine Kâinatı yarattığını söylediği HZ. Muhammed AS’IN (peygamberinin) geçmiş ve gelecekteki her şeyini kabullenip affetmiştir. Bu mantıktan hareketle sevmek kavramının en anlamlı, ulvi ve öğreticiliğini kusursuz ifade eder. Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyor, affediyor ve/veya hoş görülüyorsa sevgiden bahsedilebilir. Bu mükemmel örneğin mantık kurgusunu sevgi ve eğitimde tüm kavramların farkındalığını ya da kavram yanılgısının felaketini algıda değişmezlikle (herkeste aynı algıyı uyandırışla) ilişkisel anlayışa/anlamaya çalışın. Örneğin, Sadece Menfaate, Cinselliğe, Hoşlanmaya, Ailevi İstem ve İlişkilere, Beğenmeğe, Takdir Edişe, İlgi Duyuşa… Vb. birine dayalı bir evlilikle hepsini içeren “İnanç, Sevgi, Değer Yargısı Denkliği ve Hoşgörüyü Kabullenişe” dayalı evlilik arasındaki farkındalığı düşünerek “kavram yanılgısını” anlayışa ve genelleyişe çalışın. Bu mantığı zihnimizdeki bildiğiniz tüm kavramları neden tam-net bilip ve doğru uygulayışınızla, ilişkilendirin ya da güncelleyin. Evrim, Matbaa, Sevmek ve Hoşlanmak kavramları arasında kavram yanılgısı kadar evrim ve matbaa kavramlarının tanım farkındalığını dinde kavrayışta kavram yanılgısı olmuştur. Matbaa ve evrim dine aykırı değildir. Hatta hiç bir şey dine aykırı değildir. Helale ve dine aykırılığın kavram yanılgısını anlayışa/anlamaya çalışın. Yaşantımız, Kendimiz, Toplum, Mesleğimiz ve Çevremizle Kavramları doğru ve net; bilişin, konumlandırışın önemi ve farkındalığını bilmek önemlidir. Bunu tam tersi bilgisizlik ve eksik kavram bilgisinin yol açacağı kavram yanılgısının düşünce ve eylem yanılgısına neden olabileceğini anlayışa/anlamaya çalışın. Bu bilgiler ışığında kavram öğretiminin önemi ve kavram yanılgısının felaketini derslerde öğrencilerimize öğretmeliyiz. Öğretimde algıda değişmezlik (herkes tarafında aynı anlamı uyandırış kuralı) kuralıda önemlidir. Her kavram herkes aynı anlamı çıkartacak şekilde öğretilmelidir. Ya da farklı anlamları da varsa örneklerle verilmelidir.
- Aşık veya Sevdalı; Sevgisiyle taptığına, bir yaratığa, yaratıklara veya eşyaya iman etmektir. Demirkuş 2016 Sevdiğiniz yaratığın her şeyine pozitif tutkuyla/larla-beğenilerle bağlı ve onun her şeyini her şeyinize endeksli yorumlayarak zevk alıyorsanız ona aşıksınız belirtilerini ifade eder. Davranışlarınızı doğru okuyan ve size göre doğru tepki gösteren ve aşkınlıklarınızı hoş gören, sizden hoşlandığını, sevdiğini itiraf eden kişilik ola ki aradığınız kişilik olmalıdır. Demirkuş 2013 Güzelliğin Tanımı ve Güzelliğin; Sevmek, Hoşlanmak, Beğenmek, İlgi Duymakla İlişkisi: Güzellik; Asıl Güzellik Allah (C.C)’N Nur CC’HU Cemalidir. Öyle bir güzellik ki, yaratıkların ya da her yaratığın tüm boyutlardaki (düşünsel, nesnel, eylemsel, sanal... Vb.) istem ve arzuları anahtar olsa hepsine özgü emsalsiz kilitler yaratıp hepsini icabetine ve cemaline mest ederek kilitleyişe kadir Allah (C.C)’HU cemalidir (Doğrusu Allah (C.C)’HU kendisini tarif ettiği gibidir). Her şeyin bir güzelliği düşünülebilir. Allah (C.C)'HUN Güzelliği dışındaki tüm yaratıksal güzellikler geçici, güdük ve tüm yaratıkları tatmin edişte zavallıdır. Örneğin, güzel insan, güzel kadın, güzel çiçek, güzel ahlak… Vb. Bir insan bir şeyi güzel buluyorsa, onu sever, ondan hoşlanır, ona ilgi duyar ve onu beğenir. Bazen de o güzelliğe âşık olur ya da sevdalanır. Kıyas ve Benzetiş; Neye kime ve hangi şeye icma yapmalıyız. Örneğin Allah(C.C.) un güzelliğine ve isminin taca benzeyen güzelliğine mi? Yoksa yarattıklarının taçlarına ve güzelliğine göre yapmalıyız. Örneğin, çiçekler mi insanların giyim kuşam çeşitliliğine benzer, insanlar mı çiçeklere benzetilmelidir. Aslan gibi adam mı doğru yoksa adam gibi aslan mı doğru ya da hangi koşularda her ikisi de doğrudur. İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız Mı Doğru Yoksa İkimiz Bir İnsanın Güller Açan Dalıyız Deyişimi Doğrudur? Her fert yarım insandır. Bir kadın+ Bir erkeğin toplamı bir insanı ve/veya tüm temsil eder. Tek başına erkek ve/veya kadın insanlığın yarısını temsil eder. Sonuç: aslolan Allah(C.C.) mı, insanlar mı, hayvan mı ya da eşya mı?

Güdük veya gerçek sevgi çeşitleri vardır. İş, aş, para,çocuk, erotik, ilahi, karşı cins, dünya, ahret, doğa, doyumsuz, doyuran, doyumlu ... Vb tanımı, genellikle yaşantıya-yaşananlara bağlı olarak değişir. İlahi sevgi ve istisna hariç, sevgi köken itibarıyla hayvani-nefsidir. Merhamet ilahi/peygamberi ve insanidir. Sevgi;akıl, ruh ve vicdan sahibi yaratıkların bir veya birden çok şeye (çeşitli yaratık ve kişiliklere); genellikle karşılıksız; haz duyma, zevkle ve keyifle kuvvetli ilgi-afinite duyma-besleme duygusudur. Ya da nefret etmenin tersidir. Sevilmeye muhtaç olan -gereksinim duyana/lara ikram edilen duygu ve duygulardır. Özellikle; çok çok sevilmek isteyen, ilgi ve şefkatten çok çok haz duyan-keyif -zevk alan ve her an bu durumu yaşamak isteyen/lerde çok önem taşır. Sevgi; dikkat, ilgi, şefkat, merhamet, huzur, mutluluk, doyum, ruhsal denge, cömertlik,pozitif paylaşımla ... Vb ile beslenir ve olgunlaşır. Özellikle sevgi ile büyüme, beslenme ve yaşamak; anne, anne adayları ve çocuklar açısından büyük önem taşır. Yani yeterince dikkatleri yoğun olarak üzerine çekme gereksinimi duyan yaratıklarda, romantiklik büyük önem taşır. Ör. bazı hayvanlar-yavruları, tüm çocuklar, bazı özel erginlerde. Sevginin liyakati, sanki sevda (aşk) ve merhametle birlikte sadece ehline ilişkilendirilmesi daha mantıklı gözükmektedir. Aksi takdirde bu günkü gibi: insanların sevgilerini, aşklarını; hayvanlara, eşyaya, doğaya, tabulara, idler, idoller (putlar), robotlara, paraya, spor, takım tutma, oyundan kumara... Vb şeylere yoğunlaştırması ve tevhit etmesinin cehaleti sonucu; aşkta hayır görmeyen, ilgi ve şefkate muhtaç,cinsel doyumsuzluğa sahip(bu konuda; her an hep aç) insan yavruları ve erginlerinin sayısı artmıştır. Bunun acil önlemleri de;doğa, idler (egolar), idoller (putlar), amaçlar, eşya ve hayvanlara merhamet- mantığın yeterli bir liyakat olduğunu;bilimsel verilere dayalı, eğitim -  öğretimle verilmesidir. Geçmişte, bu gün ve gelecekte; çöplüklerdeki aşklar, can yakan aşklar, zorunlu aşklar, can alan aşklar, intihar, namus davası, töre zorunlu aşkları... Vb israf aşklardaki sevgi duygularının insan canlı bedenlerine tevhit edilmesi veya güncellenişi/güncellenmesi (bedellerinin diriltilmesinin) yolu doğaya ve eşyaya, amaçlara ... Vb sarkan sevginin liyakatini doğru havuza tevhit etmekten geçer. Sonra bu zengin havuzdan; karşılıksız aşklarında saygılı bir hayat bulacağından emin olabiliriz. Uzun vade de deneyimlerden de yararlanılarak öğretim, öğrenim ve eğitimin tarlasına bu fikirler ekilir. Gelecekte; uzay çağında da, sevgi havuzunun yaşaması için;doğa, eşya,idler (egolar), idoller (putlar), amaçlar, uzak mesafelere ve farklı kültürlere rağmen; yaşayan, insan sevgi ve sevda (aşk) duygusunu haklı özgünlüğünün; yok olması veya güdükleşmesine karşı; peygamber ahlakı kurallarıyla donatılmış(bu günkü aşklar;güdük, edepsizlikle yozlaşmış, doyumsuz ve dejenere olmuştur) güçlenmiş, yararlı "Edepli Settar Sevgi ve Sevda (Aşk) Havuzu" ayakta durur.1, 2, 3, 4, Filmi izleyin
İpucu; Sevginin gücü her zaman her şeye yetmez. Sevgi, sevda (aşk), para… Vb birer ihtiyaç olabilir ancak bunlar her zaman karşılıklı olmamalı, bunlara güvenilmemeli ve ihtiyaç sahiplerine sadaka edilip zekâtları verilmelidir. Dünyadaki; sevda (aşk), sevgi, para, onur…Vb dilencileri, kölelerini ve/veya fakirlerini düşünün. Demirkuş 2011 Sevgi harcı ve mantık malzemesini bir arada düşünün. Çiçeklerdeki bal özü insandaki sevgi havuzcuğunu, bal özü için çiçeğe gelen böcekler ve tozlaştırıcı rüzgâr gibi… Vb tozlaştırıcılarda sevginin hatırına yapılan iş ve/veya işleri yapanlarda; sevda (aşk) ve evlilik hatırına iş yapan her türlü iletişim ve/veya iletişim araçlarıdırlar. Demirkuş 2011 Sevginin gücü genellikle sevgi var oldukça vardır. Belki de sevgini gücü güvenilir değildir. Örneğin birine âşıksınız ve sevginize fren ve kement vuramıyorsanız ve karşı tarafta sizi sevmiyorsa bu sevginin gücüne nasıl güvene bilirsiniz. O halde sevgi her zaman güvenilir değildir. O zaman sevgi karşılık bulursa belki gücü olabilir değilse sevenin kemendi bazen da felaketi olur. Belki de sevgi karşılık bulunca ak bulmayınca kara delik gibi iş görür. Demirkuş 2010 Belki de sevgisiz gerçeklerle ayakta durmayı başarmak ve sevgisini; çocuklara, sevgikoliklere(sevgi miskinlerine)  ve güçsüzlere sadaka etmek daha evladır. Arzularımızın, istemlerimizin, ihtiyaçlarımızın, tercihlerimizin, tutkularımızın ve içten gelen duygularımızın… Vb kapanlarının kenetlendiği hedefler ya da kenetlenenlerin kenetleyenlerin kişide tevhidin hayat bulması sevgi adını alır. 1-Hayvani sevgi 2-Fıtratı sevgi 3-Rahmani sevgi 4-Şeytani Sevgi 5-Erotik ve Cinsel Sevgi (karşı cins sevgisi) 6-Doğal Sevgi (annelik, akrabalık.. Vb) 7-Diğer Sevgiler


EĞİTİM, ÖĞRETİM ÖĞRENME İLE İLGİLİ;YANLIŞ, BİLİNMEYEN  VEYA EKSİK BİLİNEN ÖNEMLİ BAZI KAVRAMLAR VE İNSANIN BAZI SANAL ARAÇLARI


Kavramlar, İsimler, Kavram-isimler, Deyimler, Cümlecikler, Bağlaçlar ve Noktalama İşaretlerinin İletişim ve Arzusunu İfade Arasındaki İlişkinin Önemi/Bilgilerimizi İletişim ve Zihnimize-Beynimize Kayıt Amaçlı Kullanım Araçları
-İletişim ve Eğitim Amaçlı; düşüncelerimizi, duygularımızı, istemlerimizi… Vb tüm bilgilerimizi ifade için; kavram, isim, kavramisim, görüntü, resim, ses, eylem, ses-eylem  işaret, davranışlarımızı… Vb kullanırız. 
-Ancak yazılı ve konuş (lisan) pratiği iletişiminde hemen tüm bilgilerimizi ifade için;kavram, isim, kavramisim, deyim ve cümleciklerin örgüsünü kullanmak zorundayız.
-Bilgilerimizi ifade için kullandığımız ilave iletişim argümanları yani görüntü, resim, işaret, davranışlar, yaratık, zaman, olay, eylem, süreç, olguları da ifade etmek için yine mutlaka; kavram, isim, kavramisim, deyim ve cümlecikleri örgünsündeki karşılıklarının olması gerekir ki  pratik iletişimde kullanalım.
-Kavramlar, isimler ve kavramisimleri zihninde silinmiş olan insanlar kendisini nasıl ifade edebilirler.
-Kavramsız insanın zihinsel, beyinsel ve tatbik/uygulayış boyutları arasındaki iletişim kopar veya zorlaşır.
-Hayvanlar, çocuklar, dilsizler, sağırlar ve kör insanların kavramsız oluşlarının iletişimsizlikteki sıkıntılı yaşantısını düşünün.


Kavram; Doğadaki olayları, süreçleri, olguları ve yaratıkları gözlemleyerek bunlar arasındaki benzerlik, ayrıcalık, geçişken özellikleri; tecrübe ve deneyler yaparak bu özelliklere dayalı genellemeler yaparız. Konuşma dilimizde ve lisanımızda kullanmak üzere beynimiz ve zihnimiz de alfabe harfleriyle, sembollerle, resimlerle, şekillerle... ve/veya sesle kodladığımız bu genellemelere biz kavram deriz. Örneğin, kütle-hacim maddenin özelliklerini ifade eden kavramlardır. Genellemelerimize verdiğimiz adlara bilimde kavram deriz.
-Kavramları gerçek dünyada ya da düşünsel âlemdeki hallerine ve eylemlerine göre şöyle disipline edebilir ya da sınıflandırabiliriz; nesnel, düşünsel ve yarı nesnel kökenli kavramlar ya da eylemsel/dinamik, yarı eylemsel/yarı dinamik ve durağan olarak gruplandırabiliriz. Örneğin, akıl dinamik düşünsel bir kavramdır. Elma durağan nesnel bir kavramdır. İnsan yarı nesnel ya da yarı düşünsel bir yaratıktır. Bilgisayar yarı nesnel ya da yarı sanal bir yapay yaratıktır. Demirkuş 2010
-Kavramlar beynimize ve zihnimize kodlanmış, yazımsal, sözel, davranışsal… Vb iletişim araçlarımızdır. Kavramlarımız olmazsa bilgileri etkili bir biçimde anlayamayız ve kullanamayız (dilsizler gibi oluruz).
-Yaratıkların,süreçlerin, olgu ve olayların;benzerlik ayrıcalık ve geçiş karakterlerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılarak genellemelere vardıktan sonra bir veya birden fazla isim altında toplanır ki biz buna kavram deriz. Örneğin, enerji, ışık.
-Bir kavramın özgün özelliklerinin sınırı ne kadar iyi çizilmişse o kadar iyi anlaşılır. Örneğin; Sevgi, hoşlanmak, beğenmek, ilgi duymak… Vb kavramların özgün parmak izi tanım ve sınırlarını bilmesek hayatımızda çok büyük düşünsel, eylemsel yanılgı ve yanılgılara düşeriz.
-Bir kavramı en mükemmel temsil eden model, şekil ve yöntem seçilmelidir.
-Kavram gruplarında yer alan kavramlar en güzel şekilde temsil edilmelidir.
-Bir armudu veya elmayı şekille göstermek ayrıdır.
-Cisim olarak göstermek ayrıdır.
-Bazı kavramlar sübjektiftir.
-Birkaç kriterle yaşatarak öğretebiliriz.
Kavram: doğa ve ötesindeki; olgu, olay yaratık ve herhangi bir şeyi anlam bütünlüğü açısından temsil eden kodlanışın ifade şeklidir. Ör. Sıcaklık,
-Bazı kavramların isim yüzleri vardır bunlara kavramisim denir. Ör,çiçek (hem isim hem kavram)
-Bazı isimlerin kavram yüzleri yoktur (kavram olamazlar).Ör. Ahmet

-Tüm olanaklarımızı verimli kullanarak, her konuya özgü en doğru öğretim yöntemlerinin, kavramların, kavramisimlerin, isimlerin hayata güncelle kombinezonunu/larını (dizaynlarını, düzenlenmesini) kurmayı-uygulamayı düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki haline getirmeyi öğrencilerimize kavratmak ve alışkanlığını geliştirmektir.
-Bu düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki mantık sistemi ve muhakeme gücünü kazandırmak için, öncelikle;bilgilerin zihnimize kabulleniş, depolanış ve kullanım çeşitlerini bilmek önemlidir. 
-Bu konuda var olan temel yöntemlerle ilgili bilgileri doğru edinmek ve öğrenmek gerekir.
-Bilgileri edinmek ve hayatla ilişkilendirmek için, yeterince eşik bilgilere sahip olmanın yanında;sanal ve gerçek dünyasında asrın dogmalarını güvenle aşarak hür ortamda düşünüp düşüncelerini açıklaması daha elzemdir. 
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.
Yerleşim yerlerinin aralarındaki iletişimin insanlık için önemi ne ise; kavramların kavram araçlarıyla doğru konumlandırılarak öğretilmesi ve zihnimizde doğru konumlandırılmaları bundan daha önemlidir. (Demirkuş 2005).  

Kavramların, Kavramisimlerin ve İsimlerin Öğrenişe Olumlu Etkileri;
Kavram Biliminin İşlevleri/Kavram Biliminin Öğretimdeki Önemi ve İstendik Etkileri;

1-Kavramlar bilimin yapı taşlarıdır. Kavramları inceleyen bilim dalına kavram bilimi denir. Kavramları inceleyen bilim dalına kavram bilimi denir. Kısmen İngilizcedeki karşılığı; Semasiology;The science of meanings or sense development (of words); the explanation of the development and changes of the meanings of words). Kelimelerin anlamları, hissini, duyusunu, gelişme ve değişmelerin nedenleriyele açıklanması. Semantics; Anlambilim. Demirkuş 2011
2-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları öğrenişi (öğrenmeyi) olumlu etkiler.
3- Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları öğrenilmesi, öğretilmesi ve kullanılması kolaydır.
4-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları nedeniyle;genellikle öğrenciler arasındaki fıtrati ve diğer bireysel-grupsal farklılıkların ortak paydasına hitap eder.
5-Kavramlar: koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, tablosu veya döngüleri (çarkları) verildiğinde etkili öğrenimi artırır ve doğru bilgiyi hatırlayışı tetikleyici etki gösterir.
6-Kavramlarla; koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) oluşturmak öğrenci merkezli ve öğrencinin aktif olduğu yöntemlerdir.
7-Öğrenciyle öğretmen koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) öğretmen öğrenci etkileşimini olumlu teşvik eder.
8-Koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) oluşturmak; bilgileri bir sistem bütünlüğü ve bedeni içinde anlamlandırır.
9-Bir kavramın öğrenilmesi öğrenciyi diğer koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) kullanışa yöneltecektir.
10-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları nedeniyle; koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) halinde ilişkisel verildiğinde; tümevarım-tümdengelim ya da analiz ve sentezi bir arada düşünmeyi kolaylaştır.


A-Bildiklerimizi lisanımıza devşirmenin yapı taşları(veri tabanları ) olan kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hayatımızda doğru ve liyakatli kullanmayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiren öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleri geliştirmek ne demektir? Havers Kanalı-Sistemi Size Neyi Çağrıştırır? Uzun Kemik Kanalı Kan-Damar Kanalı/Sistemi Size Neyi Çağrıştırır? (Havers Kanalı/sistemi=Uzun Kemik Kanalı Kan-Damar Kanalı/Sistemi)
B-Kavramları, isimleri ve kavramisimleri; zihinsel fıtrat(yapı) özgünlüklerine(çeşitlerine) ve zihinde ilişkisel Kavram Kümesi -kavram örgütleme yapılarına uyumlu doğal ve yapay kavram kümeleri şeklinde örgütleyip liyakatli ve doğru öğreterek hayata uygulatmak ne demektir?
C-Doğal insanların, ilkel insanların, gelişmiş insanların ve evrensel insanların zihin havuzundaki zihinsel kavram örgütlenmesi- İlişkisel Kavram Kümesi ilişkisinin ayrıcalık ve özgünlüklerin farkındalığını anlamaya çalışın. Hangisinde vahşi, hangisinde cahil, hangisinde akli, hangisinde evrensel zihinsel kavram örgütü-ağı ve yapısı vardır?
İpucu;
Çözüm:Eğitimle fıtratı değişmeyse müsait insanlarda evrensel dürüst olmayı, namuslu olmayı, vicdanlı, bilgili olmayı… Vb. insancıl ahlaki argümanlarını (kanıtlarını) refleks haline getirmek, inandırmak ve iman ettirmekle,
Kavramı doğru bilmek, doğru algılamak ama uygulamasını yanlış yapmak ne demektir? Kavramları hayata doğru uygulayış ne demektir? Kavramları hayata yanlış uygulamanın zararları nelerdir? Örneğin vatanı, toprağı sevmek, hoşlanmak, önemine inanmakla, vatanına sadık olmayı ilişkilendirin. Örneğin bir köpeği yatak odasına kadar sevgi, saygı, ilgi, göstermekle bir insana aynı şeyi yapmanın farkındalığını kavrayın. -Evini, arabasını,… Vb eşyayı,
-Hayvanları, bitkileri, … Vb canlı gruplarını,
-Milleti, vatanı, toplumu… Vb insani gruplarını,… Vb
1-Sevmek,
2-Hoşlanmak
3-Önemine inanmak
4-Beğenmek, İlgi Duymak, Takdir Etmek, Merhamet etmek arasındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarının özgünlüklerini, farklarını ve farkındalıklarını liyakatli anlamaya, hayata uygulamaya çalışın.
-Farkındalıklarını kavradıktan sonra liyakatli eşleştirmeye çalışın
Ör. sevginin liyakati hangi yaratıkta, eşYa da, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
Ör. sevginin, hoşlanmanın, beğenmenin, ilgi duymanın ve merhametin liyakati hangi yaratıkta/larda, eşYa da/larda, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
-Yukarıdaki mantıktan hareketle toplumsal bazda kullanılan hemen çoğu kavramlar, kavramisimler, isimleri noktalama işaretleri, harfler, rakamlar ve semboller; akli gereksinim ürünü değil de, nefsi doğal gereksinimin evrimsel ürünü olarak vahşice (doğal) kullanılmakta olduğundan emin olun. Çok azı bilinçli ve liyakatli kullanılmaktadır. O zaman tüm kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hangi sahalarda daha liyakatli kullanmamız gerektiği konusunda Evrensel Alfabe, dil ve lisanımızın veri tabanını oluşturan kavram, isim ve kavramisimler konusunda yapacak çok önemli işlerimiz var demektir. Çok ilginçtir ki; insanlık, çeşitli canlı ve cansız yaratıkları ıslah ederek evcilleştirmeyi başardı, ancak en önemli toplumsal iletişim aracı olan kavimlerin özgün; alfabe, dil ve lisanlarını; bilimsel, mantıksal ve akli prensiplere dayalı ıslah edici kayda değer örnek akÂdemik ve bilimsel hemen hiçbir çalışma yapamadı. Toplumsal iletişim açısında insanlığın mantık ve akli iletişim basiretlerini bağlamayan, köreltmeyen ya da vahşileştirmeyen tam tersine akışkanlık getiren peygamberi, akli ve mantıki ortak bir dil, lisan ve alfabe geliştirmeyi başaramadık. Uzaya açılmadan önce insanlığın buna acilen gereksinimi vardır. Geçmişte dünyaya hâkimiyetini kuran kavimlerin dil ve lisanları bu gün etkinliğini kayıp etmiştir. Bu günkü hâkim kavimlerinde; alfabeleri, dilleri ve lisanları aynı akıbete gideceklerinden şüphem yoktur. Onun için hiçbir kavimin vahşi-doğal; alfabe, lisan ve diline taraf olmadan, modası geçmeyen insanlığın ortak payda peygamberi, dili, lisanı ve alfabesini; akÂdemik, bilimsel ve uygulamalı çalışmalarla geliştirmeliyiz. Ör, yaban-doğal elmaları, yaban armutları, yaban inekleri, yabani atları, doğal toprağı, doğal çölleri... Vb yaratıkları ıslah edebildik ve evcilleştirdik. Ancak doğal dil, lisan ve alfabelerimizi ıslah edemedik ve evcilleştiremedik yani akli ve mantıki olarak eleştirel düzenlemedik. Bu nedenle Yeryüzü kültür alfabelerinin hepsi Doğal zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçla insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok benzerdir. Örneğin,kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların ( bazı engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel, eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavramisimlerini zihin havuzundaki kavramsal kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişim, öğretim, öğrenim ve eğitimle ortaya çıkarırsak her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavramisimler hepsi için düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Âdemin dilinde vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm kâinat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden “Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzay canlı matematik... Vb (Simetri, Kuantum, Standart, Sicim-İp-Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel, organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010. Çözüm;Tüm sorun kültürel dillerde iletişim amaçlı kullandığımız; hece, ses, vurgu, kavram, isim ve kavramisimleri; şekilsel (analog), kökensel (homolog), özgün, sesteş, anlamdaş, değişken ve geçişken benzerlik tabanlarına göre mantıki kurgularını bilgisayarda düzenleyerek; matematiksel iletişim sembollerindeki gibi en doğru algılanabilir şekil de zihnimizde ki bilgilerle ( bilgi birimleriyle) ve çevremizde ki her şeyle algıda değişmezlik ve algıda özgünlük ilkelerine dayalı ilişkilendirmektir. Kavmin azınlığı ve çoğunluğu olmaz herkesin ve grubun fert bile olsa ya da vahşide olsa alfabesi, dili ve lisanı aslidir hiçbir bahane ile diğerlerine asimile ettirilemez. Tüm kavimlerin ana dil, lisan, alfabe için geliştirilen çözümler akli, mantıki ve bilimsel tevhit edilerek insanlığın tek dil, tek lisan ve tek alfabesine kaynak oluşturacak şekilde;bilimsel, akÂdemik çalışmaların yapılması gerekir. Tüm Kavimlerin Özgün Ana Dilindeki; Alfabe, Dil ve Lisanlarını Islah İçin Çözüm; Peygamber ahlaklı insanları yetiştirmedikçe ve dilimiz/dillerimiz; algıda değişmezlik ilkesine olanaklarımız ölçüsünde değiştirmedikçe ya da yaklaştırmadıkça yani peygamberi özellikler sahip insanları yetiştirip doğru adreslerde görevlendirmedikçe, var olan ve gün geçtikçe genişleyen ve büyüyen yarı doğal kültür, alfabe ve dilleri akli ve mantıki ıslah etmedikçe doğaya uyum, küreselleşme sıkıntısı ve adaletsizliği çeken özgün kavimler olarak kalmaya mahkûmuz. İnsanların zihninde ve bilinç altında yer alan bilgilerin benzerliği ve algıda değişmezlik oranı;iletişimde kullanılan yarı doğal ve yarı doğal kültür dillerindeki kavramsal ifade ediliş havuzundaki çeşitlilik ve özgünlülük kaoslarından daha yüksektir. Doğal insanların ya da Âdem AS öncesi ve/veya sonrası insansıların; (ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı) yaşam döngülerindeki çevresel koşulların tehlikesi, paylaşım duygularının gelişmesi ya da paylaşım zorunlulukları dilsel iletişim ve dilin evrimleşmesi olumlu yönden güdülenmiş olabilir. Algılanarak kabul gören bilgilerin zihinde kategorize edilerek kodlanışı tüm insanlık zihin havuzunda çok benzerdir. Bilgi birimlerinin, kümesinin, kümelerinin ortak paydası geniş, özgünlükleri ve farklılıkları azdır ya da algıda değişmezlik–algıda benzerlik ilkelerine daha uygundur. Ancak zihindeki bilgi birimlerinin farklı kültür dillerinde farklı kavramlarla kodlanışı, ifade edilişi ya da uygulanışı iletişimde Doğal bir iletişim kaosu/karışıklığı/kargaşayı ya da hercümerci oluşturmaktadır. Örneğin kırmızı elmanın bilgi birimi olarak tüm insanlık zihin havuzundaki kodlanışı çok benzer ancak kavram olarak kodlanışı çok çeşitli ve vahşidir. Bu kargaşanın ıslahı en az çevremizde ıslah ettiğimiz ya da evcilleştirdiğimiz hayvanlar ve bitkiler kadar önemlidir. Kırmızı elma mantık kurgusundan (Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusundan) hareketle zihinsel olarak insanlığın ortak payda ve benzerlik olgusundaki kavramlardan hareketle algıda değişmezlik ilkesi ve zihinsel kavram havuzları arasındaki deşifreyi doğru ve mantıklı yapmak gerekmektedir. Islahat yapılırken; şuan ya da bu güne kadar zihnimiz ve çevremizi bu yarı doğal mantığa uydurarak yaşıyoruz. Bu yarı doğal dil kargaşasını; insanlığın bilgileri zihinsel kodlanış ortak payda mantığı ve algıda değişmezlik kurallarına uygun–uyumlu; akli, mantıki, bilimsel, deneyimsel, uygulamalı ve akÂdemik disiplinlere dayalı olarak öğretim, öğrenim ve eğitimle ıslah etmemiz gerekir. Bu mantık kurgusundan hareketle kavimlerin özgün dillerinde ve insanlık ortak payda dilinin ortaya çıkışında zihinsel kodlanış mantığıyla en çok örtüşen, benzeşen mantık kurgularıyla ve aynı zamanda matematiksel iletişim mantık kurgusuna uygun yeni dil ve alfabeler geliştirilmelidir. Zihnimizdeki kodlanmış bilgilerin ya da bilgi birimlerinin (kavramların değil);görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel ve diğer duyusal/duyuşsal özelliklerine göre; ilişkisel konumlanış, disipline ediliş ve etkileniş mantık kurgusunun deşifre edilişi çok önemli gözükmektedir. Ortak payda bilgileri Âdemin dili katmanını oluşturur bunlar genellikle nesnel yaratıkların görsel, şekilsel ve eylemsel bilgi birimleri katmanıdır. Özgünlükler ve ayrıcalıkların en çok olduğu kavramlar düşünsel (soyut) kavramlar ve ayrıntılı bilgi birimlerine yönelik bilgi birimleri katmanıdır. AkÂdemik seviyede; dildeki her kelime, bağlaç, kavram, deyim atasözü, vecize, sözleri hatta ithal edilmiş yazılı ve sözlü atasözü her şey akÂdemik disiplin ve sistematik mantık çerçevesinde dil, edebiyat, fen… Vb tüm dallarda kulanım üzerine bölümlerinde ulusal ve uluslararası seviyede;halka açık internet ortamı dâhil, akÂdemik çalışmalarla, toplu anket ve tartışmalarla farklı akli, mantıki, basireti açıcı... Vb alternatifleri gerekçeleriyle ortaya konmalıdır. Aslında insanların zihnindeki bilgi birimlerinin çoğu benzer ve çevredeki olay, olgu, süreç… Vb ile aynıdır ya da benzerdir. Duyuşsal (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal ve hissel duyularımızla) olarak zihnimize girip kayıt olan bilgi birimleri çevredekilerle benzer ve tüm insanlıkta ortak payda benzer zihinsel doku katmanıdır. İnsanlığın ortak, lisan, dil ve alfabenin esas bilgi birimi kaynağı bu dokudur. Düşünsel olarak zihnimizde ürettiğimiz düşünsel bilgilerimizde zihnimize kayıt olur. Ör. unutulmayan bir rüya ya da düşünsel kurgularımızdan unutmadıklarımız. Zihinsel havuzumuzun içinde yer alan; nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar; zihinsel ürettiğimiz ya da duyuşsal edindiğimiz ve bellediğimiz bilgi birimlerinin;geçmiş, gelecek ve güncel deposu ya da hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir. Zihindeki doğal kayıtlar hemen tüm insanlarda aynıdır. İletişim kültür alfabelerinin; yazımsal, işaretsel, eylemsel ve konuşsal çeşitliliği ve/veya sadece konuşsallık çeşitliliği, insanlıkta hoş görüyü artırırken ortak payda iletişimini zorlaştırır. Beyin sanki zihinsel bilgi birimleri deposunun hatırlayıcı biyolojik bağlantılar ve biyolojik hatırlama moleküllerin adeta nesnel çekirdeği gibidir. Bilgi hatırlandığı an bazen geçmişte ki mekandan çağrılır ya da o mekanda algısal tecelli (algısal ışınlama) olur ve hatırlanır. Kuranı Kerim ve Allah (C.C) gönderdiği; kitap ve sayfalarında kullanılan; yazılı dil, mantık, ilişki, peygamberi konuşma ve okuma (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil) akışkanlığı dışındaki tüm gelmiş geçmiş; alfabe, lisan ve dillerin insanlığın mantıki ve akli iletişim basiretlerini vahşileştirici ve köreltici etkilerini kanıtlamak zor değildir.
Ör. peygamberin ve eşlerinin itlere ve evcil diğer hayvanlara icabeti ile asrımızın insanlarının icabeti arasındaki farkındalığı anlamaya çalışın.
Ör. bir ite sadece merhamet etmek, hem sevmek hem de merhamet etmek ve samimiyetle hep sevip duygularının başköşesine oturtmak arasındaki liyakat ve farkındalığı anlamaya çalışın.
-Aynı şeyi bir insan yavrusu için düşünün. Tüm yaratıklara veya her şeyi sevmeye, saygı duymaya, tapmaya… Vb icabet etmeye insanın zamanı, gücü, olanakları, yetmeyeceğini ve çevremize liyakatli icabetin farz olabileceği anlamaya çalışın.
-Zaman isteyen, ilgi isteyen bu ayrıcalığı tüm kavram, isim ve kavramisimler için düşünerek eğitim sistemindeki vahşeti(doğallığı) görmeye çalışın.
-Yani bir insanın; günlük ve yıllık hayat döngüsünde bitmez tükenmez sanılan hayatının bilinçli olarak; kavramsal, isimsel, kavramisimsel, eylemsel ve düşünsel olarak neyi nereye ne kadarını harcaması gerektiği konusu ciddi bir şekilde düşünülmeli ve hesaplanmalıdır.
-Ya da liyakatli öğretim, öğrenim ve eğitimle bu istendik peygamber ahlakı alışık tepki (refleks) ve alışkanlıkları öğrencilerimizde geliştirmeliyiz.
Bu amaçla dersin girişinde ve sonuç kısmında dersle uzaktan ve yakından (önemli sıra dışı kavramlar) ilgili bazı TEMEL-ÖNEMLİ kavramların tanımları, örnekleri ve uygulamaları verilmiştir.
Ayrıca beyin fırtınası soruları; Öğrenciler de hür düşünce ufkunu geliştirmek için; kavram yanılgılarını telafi etmek, Lüzumsuz-liyakatsiz; ilahların, kişiliklerin, puları(idoların), kimlikleri(idlerin)... Vb yerini doğrularla değiştirmek ve/veya depolarize etmektir: Ayrıca zihninde-beynindeki sanal-doğal kaynaklarla ilişkilendirip hayatla güncellenişi/güncellenmesi amaçlanmıştır.






Bilgi Nedir? Bilim Nedir? İlim Nedir? Varlık Nedir? Yaratık Nedir? Sonsuz Nedir? Ebediyet Nedir?

 
Bilgi Nedir? Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki sübjektif-objektif yaratık(nesnel), olay, süreç ve olgularla ilgili genellikle duyularımızla  zihnimize özümsenen, alınan, giren ya da genlerimizde var olan(fitrati-yapısal bilgi) veya  zihinsel operasyonla  ürettiğimiz  ürünlerin  zihnimizde bıraktığı; dinamik anlamlı  imaj, görüntü, ses, kavramsal ve ilişkisel...Vb bilgi birimleri ya da kalıntılarıdır. Bilinçli veya bilinçsiz edindiğimiz bilgileri zihnimize-belleğimize yerleştirip, gerekirse bu bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretiriz. Kısaca bilgi; duyuşsal olarak maksatlı ya da maksatsız edinilen ya da zihinsel olarak üretilen; bilinçli ve bilinçsiz beynimize ve zihnimizde kodladığımız; anlamlı  imaj, görüntü, kavram, ilişkisel ...Vb bilgi birimleri ya da veri halleridir.
Bilgi, bilimin havuzu içinde yer alır. İşlenmesi ve hayata uygulanması için bilim gereklidir. Bir bakıma bilgilerimiz sahip olduğumuz bilimin veri tabanlarını teşkil ederler.
Dağarcığımızdaki bilgilerimizi yazılı dil ve lisanla ifade ederken; kavram, isim, kavramisim, resim, üç boyutlu cisim, davranış, ima … Vb şekilde ifade ederiz.
Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim-İlim bilirkişisi, alimi kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir.
Bilgi; Zihinlerde, organlarda, medya ortamında ve doğada; kavram, resim, şekil, imaj, ses, görüntü … Vb şeklinde kodlanmış insan zihninde üretilen ya da doğal ve sanal kaynaklı yaratık, olay olgu, süreç… Vb şeylerin karşılığı olan enerji halleridir. Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki, sübjektif-objektif(nesnel) canlı-diri yaratıklar dünyaya geldiklerinde genlerinde yapısal olarak kısmen var olan buna ilaveten, süreç, olay olgular... Vb şekil de zihinsel asimile(özümsenen) olunan veya rüya ile, trans ile, düşünerek, zihinsel operasyonla üretilen ürünlerin zihinsel(düşünsel kayıt), beyinsel(organik kayıt) havuzda diğer bilinenlerle ilişkisel kayıt edilen; ses, görüntü, imaj, sembolik kod, eylem, ... Vb dinamik kalıntılardır. Bilgi zeki yaratıkların çevreye uyum ya da yaşamak amacıyla bazen canlıların genlerindeki yapısal değişiklikler sonucu genetik yapılarına ya da sistemlerine kayıt edilir. Ör, Yerküresi bedenine insanların liyakatsiz etkisine, yer küresi yeni koşullara uyum için; kendisini ve iklimsel rejimini yeniden düzenleyerek depremler, aşırı yağışlar ve küresel ısınma ile tepkisel uyum gösterdi. Örneğin. bakterilerin antibiyotiklere karşı genetik direnç geliştirişi. Canlı, cansız ya da yarı canlı yaratık sistemleri; değişen çevre koşullarına ya da çevreye uyuma zorlandığında sistemin ilk yapısında değişiklik yaparak yeni kombinezon bilgileri içeren ya da sahip sistem olur. Ör. bir ekosistemin küresel ısınma sonucu oluşan yeni çevresel koşullara yapısal değişimle tepki göstermesi.
İnsan ruhunda ise doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki öğrenebileceği ya da gereksinim duyduğu hemen her şeyin ilim olarak meleği(kusursuz) yeterince karşılığı vardır. Ruh Allah (C.C) emaneti olduğu için hemen her şeyin özünü içeren ve sadece akıl işletim sistemi verilen yaratıklara üflenmiş olup bu yaratıkların hayvanlardan ve cansızlardan farklı olarak akıllı yaratıkların nefsini (Kendisini) ve Rabbini(Allah (C.C)'Yİ)tanımasına yardımcı olur. Ola ki ilkel, doğal, cahil ve doğal insansılarda (Âdem AS öncesi ve sonrası bazı cahil insanlarda) Ruh yoktur. Bu nedenle Allah (C.C)'Yİ ve kendilerini tanımazlar. Ola ki onun için cahillerde uzak durun diye ayet ve hadisler vardır.

Bilgi; bilimin (nesnel + sanal+düşünsel+dijital/hesabi insani bilim) ilimin (tüm bilinmeyen bilimler, nesnel + sanal + düşünse + ilahi ... bilim)... Vb beynimizdeki ve zihnimizdeki farkında olduğumuz ve olmadığımız bilgi birim alt birimleri ya da veri tabanı olan birim (görsel, işitsel, görsel+işitsel, hissel, duyuşsal... Vb) enerji hallerinin karşılığı gibidir. Bilginin karşılığı genellikle doğada, doğa ötesinde, düşünce dünyasında ve bilinmeyen âlemlerdedir. Bizim bahsettiğimiz bilginin yeri ve mekânı; zihinler, beyinler, bedenler, doğal yaratıklar, yapay yaratıklar, medya ortamları, sanal ortamlar (sanal zeki programlar), literatür, nesnel zeki ortamlarda (robotlar, bilgisayarlar); sembol, harf, kavram, ses, görüntü, resim… Vb şekilde kodlanmış bilgiden bahsedilir.
*Bilmediklerimizin cahili, çok doğru bildiklerimizin de alimi, kullanmadığımız bilginin de hamalıyız. Demirkuş 2019
*Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi; zamanında gerçek bilgilerle donatmazsak, onun yerine çocuklarımızın zihinleri yanlış, eksik ve hurafe bilgilerle doluşur.
*Toplumsal olarak geri kalmanın bir sebebi de budur.
*Öğrencilerimizi sıfırdan, üniversiteyi bitirinceye kadar sadece fen ve toplumsal bilimlerle ilgili bilgilerle donatmak yeterli değildir. Peygamber Ahlakı yönünde eğitici bilgi ve uygulamalardan (eğitimden) yoksun bırakmak geleceğimiz için büyük bir risk ifade eder.

Bilgisayar;çeşitli  tek düze enerji halinden-hallerinden;görsel, işitsel, görsel-işitsel... Vb idrak edilebilir, kullanılabilir mekanik(robotlar) ve sanal enerji hallerini üreten yarı nesnel-yarı sanal  araçtır.


Algıda Değişmezlik Kuralı ve Oranı Nedir? Öğretim Öğrenim ve Eğitim de Nasıl Uygulanır?
-Algıladıklarını/a, Düşündüklerini/e, Yaptıklarını/a… Vb Doğru Anlamlandır, Doğru Öğret ve Doğru Anlam Yükle !!!

-Herhangi bir şey bedenen- zihnen sağlam insanlarda aynı tepki ve anlamı uyandırıyorsa algıda değişmezlik oranı %99 dur. Örneğin, renk kavramını anlatırken beyaz bir kâğıdı gösterelim. Bu kağıt ne renktir? Alınan yanıt;ya beyaz, ya pür beyaz veya kirli beyaz olmalıdır. Üçü de doğru yanıt kabul edilirse bu örneğin algıda değişmezlik oranı %99 dur. Diğer renklerde bu oran daha düşüktür. Örneğin ölmüş bir insan konuşmaz örneğinde algıda değişmezlik oranı %99 dur.
-Öğretim, öğrenim ve eğitimde kullanılan envanterin algıda değişmezlik ve değişirlik oranları çok iyi bilinmesi gerekir.
-Sorulan soruların, ders notlarının, her cümlenin, kavramın, kavramisimin, isimin, görüntünün, materyalin, filmin... Vb her envantere ve bilgi birimine ait kontrollü denemelerin sayısı arttıkça algıda değişmezlik oranın geçerliliği mutlaka bilinmelidir. Örneğin her fıtratta 3 kişinin bulunduğu yatılı okuldaki kontrol grubu öğrencilere sorulacak her seviyedeki tüm soruların yanıtlarına kontrollü olarak çalıştırılır. Sonra sınavda tüm sorular sorulur.
-Öğrencilerin verdikleri tüm yanıtlara bakılır ve soruların algıda değişmezlik oranları hesaplanarak ortaya çıkarılır.
-Sorular için bu kontrollü denemelerin sayısı arttıkça alınan sonuçların anket ortalaması algıda değişmezlik oranı o kadar sağlıklı ve net elde edilir.
Diyelim bir soruda algıda değişmezlik oranı %99 sa o sorunun değeri;100 üzerinde 9, algıda değişmezlik oranı %70 se sorunun değeri 100 üzerinde 7 veya değişik kat sayılar uygulanarak sorunun algılanabilirlik derecesiyle temsil ettiği puanın değeri arasında bir doğru orantı mantığı vardır. Böylece her sorunun algıda değişmezlik puanı belirlenip soru bankası oluşturulur.
-Bu mantıktan hareketle;eğitimde kullanılan;her sorunun, ders notunun, cümlenin, kavramın, kavramisimin, isimin, görüntünün, materyalin, filmin... Vb her envanterin algıda değişmezlik oranı belirlendikçe eğitimde sıhhatli iletişim ve bilgi aktarma oranı verimi artar.
-Öğrencilerimizin bildiklerine doğru empati/eşduyum duymak ve onları doğru tanımak amacıyla (tanımaya endeksli) sınav sorusu sormak ne demektir?
-Algıda değişmezliğin hedefine ulaşmak için fıtrat çeşitliliğine dayalı öğretim, öğrenim ve eğitim yapmak ne demektir?
-Bazen dersi hazırlarken, dersi anlatırken, soru sorarken, duygularımızı mekanize ederken, sesimiz, vücut dilimiz ve yüz ifadelerimiz … Vb mümkün olduğu kadar kullanmak gerekir. Bazen gerekirse çok örneklilik, çok başlık koyma ve çok yönlülük ilkesine uymak çok büyük önem taşır.
Çiçek kavramını ilk defa öğretirken;
1-Tek bir çeşit gelincik çiçeğini örnek verelim.
2-Her çiçek durumu tipini temsil eden birer çiçekten oluşan çok örnekli bir çiçek grubunu örnek gösterelim.
-İkisi arasındaki farkı anlamaya çalışın.
-Farkındalıklarını kavramaya çalışın. -
-Bu durumu konu başlıkları içinde düşünün.
-Öğretim açısında bazen bir içeriğe birden fazla başlık vermek daha yararlı olabilir.
-Bu durumu farklı zihinsel fıtrat ve zihinsel kavram ilişki ağına sahip öğrencilerin olabileceği ile ilişkilendirmeye çalışın.
Ör.”Materyal Geliştirmede Teknoloji Çeşitleri” tek tip başlık verelim.
Aynı içeriğe;
Materyal Geliştirmede Teknoloji Çeşitleri
Materyal Çeşitleri,
Materyal Grupları,
Materyallerin Sınıflandırılması. Başlıklar arasındaki farkları anlamaya çalışın.
Ör.
Bilgisayara Veri Nasıl Aktarılır?
Bilgisayara Veri Aktarmak.
Bilgisayar Ortamına Veri Aktarılması.
Nesnel Araçlardan Bilgisayar Ortamına Materyal Görüntüsü Aktarmak

Algıyla İlgili Temel Kavramların Özgünlükleri ve Sınırları;
1-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda değişmezliğin sınırları ve özgünlüklerinin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Algıda tek yönlü anlam taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şey. Örneğin,beyaz renk, ses, tat,
2-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda kaynaşıklığın;kökendeş (homolog) ve şekilsel benzerliğin (analog) sınırları ve özgünlüklerinin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Algıda kaynaşıklığın sınırlarının kavramsal benzerlik açısından; algıda cinaslı veya çok yönlü anlam taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb duyuşsal, anlamsal ve algısal farklılık gösteren ancak kavramsal yazılım-söylem açısından benzer her şey.Ör.cinaslı kavramlar, su gelir güldür güldür, mendilim dolu güldür.
3-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda değişirliğin sınırları ve özgünlüklerinin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Kavramsal ve söylemsel olarak aynı fakat gerçek anlamda algısal olarak; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb olarak farklı algıda olmasıdır. Algıda değişirliğin cinaslı değişken ara yüzü vardır; algıda cinaslı veya çok yönlü anlam taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb duyuşsal, anlamsal ve algısal değişirlik gösteren her şey.Ör. cinaslı kavramlar, su gelir güldür güldür, mendilim dolu güldür.
Örneğin,şekilsiz bir objeye neye benziyor sorusuna verilen yanıt,ya da kişilere göre değişken algısal anlam uyandıran; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şey.
4-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda değişkenliğin sınırları ve özgünlüklerinin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Algıda değişken anlam taşıyan ya da fertlerde değişken anlam taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şey.
ör;güzellik, çekicilik, iştahlandırıcılık, lezzet, erotiklik… Vb kavram özgünlüklerinin fertlerdeki farklılığı.
5-... Vb

Algıyla İlgili Temel Kavramların Tanımları;

(İnsanın Geçmişten Geleceğe Algıda Değişmezlik Kuralına Dayalı Benzer Kavramları Doğru Kodlayarak İlişkiselleştiriş. Değişmezleri (sabiteleri), değişkenleri, değişenleri, geçişkenleri, uyumları ve ortak paydaları /benzerlikleri Kodlayarak İlişkiselleştiriş)

1-Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait, doğa-doğal-kültürdeki;eylem, yaratık, olay, olgu, süreç… Vb aynı dillerdeki kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb karşılıkları farklı olan durumların özgünlüklerindeki liyakati, marifet ve önemi bozmadan algıda değişmezleri(sabiteleri) en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu;geleceğe doğru değişmez bir kural bilim ve ilim havuzuna sürekli yeni bilgiler katılır.En azından insan için böyledir. Ör. Öğrenmek kavramı insan için değişmez bir kavramdır.

2-Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait, doğa-doğal-kültür dillerindeki kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb bazda aynı fakat eylem, yaratık, olay, olgu, süreç… Vb karşılıkları farklı olan durumların özgünlüklerindeki liyakati, marifet ve önemi bozmadan algıda değişkenleri en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; tarihin her döneminde bilim kavimleri farklı etkilemiştir.Bilimin kavimleri farklı etkileyişi değişkenlik gösterir. Bilimin her kavimi/leri değişken etkileyişi önem taşır. Öğrendiklerimiz ve öğrettiklerimizin oranı değişkendir.

3- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait, doğa-doğal-kültürdeki geçişkenlik gösteren; eylem, yaratık, olay, olgu, süreç… Vb ve kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb arasında özgünlüklerindeki liyakati, marifet ve önemi bozmadan algıda değişenleri en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; Ör.tarihin her döneminde kavimler bilimden etkilenerek değişmişlerdir. Kavimlerin biliminden etkilenip değişmeleri önem taşır. Ya da bilimin her kavimi/leri değişik etkileyerek değişime uğratması önem taşır.
4- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait; eylem, olay, olgu, süreç… Vb kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb arasında algıda geçişken en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; Ör. nüfuz ve yetki sahibi bazı radikal din cahillerinin ve kasti din münafıklarının evrim ve matbaaya itirazları geçişken bir durumdur sonra uyum sağlanıp dengeye oturur. Dinden değil radikal cahillerden ve münafıklardan kaynaklandığına dikkat edilmeli.

5- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait; eylem, olay, olgu, süreç… Vb kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb arasında algıda uyumları en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; Örneğin, Rönesans'tan bugüne gelişen bilimin önemine tüm kavimler inanıp kabullenişleri nedeniyle bazı dini ve yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarıyla değişimi kabullenerek bilimin getirdiklerine uyum sağlamaya çalışıyorlar.

6- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait; eylem, olay, olgu, süreç… Vb kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb arasında algıda ortak paydaları (benzerlikleri) en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İletişim açısında ortak payda Âdemi alfabe ve Âdemi lisanda toplamak için nasıl bir yol izlerdiniz?
İpucu; Örneğin:canlıların evrimine bağlı olarak genlerindeki dizilim ve değişim oranlarına bağlı olarak uyum sağlayan fertlerin ortaya çıkması genler açısından değişkenlik, fertler açısından uyum söz konusudur. Tüm canlı yaratıkların gen havuzunun varlığı ortak paydayı temsil eder.

Düşünsel Mantık İpuçları;Sağlıklı İnsan Bedeni, Bilim, Gen havuzu, Her Bilgi Birimi… Vb; Değişmezlerini, Değişenlerini, Değişkenlerini, Geçişkenlerini Bir Örnekle İzah ediniz.
Sağlıklı İnsan Bedeni;
-Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organlar Kavramı ve Görevleri Tüm Bedenler İçin Değişmezdir.
-Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organların Yapısı ve İçeriği Ferde Özgünlüğü Nedeniyle Kavram Değişkendir.
-Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organların Değişken Her Şeyi Değişendir.
-Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organların Geçici olan her şeyleri geçişkendir. Bu mantık her bilgi birimi için disipline edilerek eğitimde verilmesi algıda değişmezlik ve algıda özgünlüğün liyakatli öğretime katkısını artırır.Bir insanın;bedensel, düşünsel, nesnel gen havuzu, toplumsal, zihinsel ve batini kalpsal özelliklerini; tüm insanlığın; bedensel, düşünsel, nesnel gen havuzu, toplumsal, zihinsel ve batini kalpsal özelliklerini; "Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" mantığıyla disipline ederek karşılaştırın.Bir insanın insanlıkla ortak payda ve özgünlükleri nelerdir sorusunun yanıtını maddeler halinde yazınız.

-Atom altı parçacıkları, atomları ve elementleri (her bir atom altı parçacık çeşidini ya da elementi bir legonun parçacığı olarak düşünün ya da yaratık hamurunun oluşturan alt üniteler- bileşenler olarak düşünüşü) baz alarak; insan türünün, bir hayvan türünün ve bir bitki türünün; "Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, -Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" mantığıyla disipline ederek karşılaştırın. İnsan türünün, bir hayvan ve bitki türünün; ortak payda ve özgünlükleri nelerdir sorusunun yanıtını maddeler halinde yazınız. Geçmişten geleceğe doğru düşünürken;düşünce mantığınızın çalışma sistemini, eğitim sistemini-bilgisayar programlarını;özgünlükler, değişmezler, en az değişenlerden-değişkenlerden….en çok değişenlere-değişkenlere göre doğru çalıştırmayı ve kurgulamayı-kurmayı deneyin.
Geçmişten geleceğe düşünce âleminde yürüyerek, ışık hızı ya da ondan daha hızlı olan düşünsel ve sonsuz hızlar (ebedi hız değil!!!)… Vb ile ulaşmak için;dünyada 4.5… milyar yıldan beridir güneş hep doğudan görünür ve batıda görünmez olur eylemi üzerinde çok boyuta(zaman, mekân … Vb) ulaşabilir.
Periyodik cetveldeki her element üzerinde yürüyerek, düşünsel, sanal, nesnel, değişken, geçişken ve yarımsal âlemlerde ışık hızından hızlı düşünerek;mekân , zaman, genişleme, daralma… Vb çok boyutta geçmişten geleceğe doğru çok boyuta(zaman, mekân … Vb) ulaşabilir.
Burada önemli olan hangi hedefe/lere ulaşmak isteniyorsa o boyuta dek ulaşan değişmezlerden, en az değişken-değişenlerden… Vb arasındaki eşleştirmeleri doğru yaparak mantık sistemini öyle kurgulamak takiben bilimsel ve ilimsel verilere dayalı olarak; düşünsel, sanal, nesnel, değişken, geçişken ve yarımsal (yarı nesnel, yarı sanal, yarı düşünsel… Vb) âlemlerinde eylemli-eylemsiz-yarı eylemli ışık hızından hızlı düşünerek hareket etmektir.
-Tarihi, asri ve atiyi (geçmişi, asri ve geleceği) tek havuzda düşünerek, bedensel-düşünsel olarak bu üç zaman boyutu içindeki tüm ;zaman, süreç, olay, olgu… Vb her şeyi;değişmezler, az değişenler, çok değişenler ve sürekli ya da her an değişenler diye kategorize edersek; bedensel, zihinsel, düşünsel ayağımızla değişmezlerin üzerine basarak adımlarımızın arasına da en çok ve en hızlı evrimleşenleri, değişenleri analiz ederek adım arasına alıp ya da atlayıp öğrendiklerimizi peygamberi ahlak ve tefekkürlerle hayatımıza güncelleyerek ve ilişkilendirerek yaşarsak o zaman evrensel ve gelişmiş insana yaklaşmış oluruz. Bu mantıktan hareketle düşüncemizin nirengi noktalarını her şeyin ilk kaynağı ve orijini olan yaradılışın o ilk anındaki çekirdek ve çekirdeklerden yeşerterek peygamberi; akıl, mantık, muhakeme, ahlak, tefekkür, yaşam şekli, düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve varacağı büyük kıyametteki sonuçları daha rahat kavrar ve yorumlayabiliriz. En azında bu hasletlere sahip insanların rehberliğinde ve önderliğinde, idarelerle, öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleriyle geleceğe ve geçmişe yol almamız farz gözükmektedir.
İpucu;düşüncenin nirengi noktalarını; madde ya da nesnel tabanlı, cet tabanlı, ulus tabanlı, ruh tabanlı, ateş tabanlı, doğa tabanlı, din tabanlı… Vb güdük kaynaklı ve orijinli olan çekirdek ve çekirdeklerden düşüncemizi yeşerterek; vahşi, eksik, doğal, otistik… Vb düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve varacağı sonuçları ve büyü kıyameti kavramadaki güdük ve eksikliği görmeye çalışın. Bu günkü öğretim, öğrenim ve eğitim sistemlerinin yetiştirdiği insan tiplerinin;düşünce sistemlerinin ve düşünsel havuzu sınırlarının hemen hepsinin bu kategorilere girebileceğinden emin olun.
-İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.

Âdemi (Ortak) Dil ve Alfabe Oluşturuşun Gereği ve Önemi;
(İnsanlık İçin Tek Dil ve Tek Alfabenin Gerekliliği ve Önemi) Demirkuş 2009

-Liyakatsiz, ceddi, gereksiz, zararlı, vahşi, ifrat, tefrit ve doğal kurallarla akıl ve mantığa dayalı şeyleri boğdurtan, kementleyen, yok sayan kültüre sahip fert, toplumlara, kavimlere, devletlere … Vb ne denir.
-Kuralları akıl ve mantığa aykırı olan dil ve lisanlara ne denir?
-Yeryüzünde hangi dil ve lisanlar Mantıki, İnsani ve Akli kurallara dayalı geliştirilmiştir?
-Akli ve mantıki örüntülere dayalı alfabe, dil ve lisan var mı?
-Hece vezni, kulak zevki ve lisanın doğal kurallarına uysun diye kavram, kavramisim, isim, özdeyiş, cümle, düşünce yapılarının anlamları katlediliyorsa ya da mantıksızlaştırılıyorsa bunu yapmaya ne ad verilir ya da bu kural ve şekilcilerin geliştirdiği lisan ve dile ne dili-lisanı ya da mantığı denir?
İpucu;Tüm kavimlerin dili, lisanı ve alfabesi; vahşi, doğal ve cahili olabilir mi?
-Genellikle bilinçli hür irade ve tercihleriyle; mantığını/kendini kimin/kimlerin mantıksızlıklarına at edenler (etmişlerse) ona/onlara mat olmayı hak ederler.Demirkuş 2009
-Rahmani hal ve hakikatten uzaklaşanın akıbeti; şeytani, cahili/hayvani, insan(hüsranı) doğal ve doğl hal ve hakikate muhatap olmaktır veya düşmektir.Demirkuş 2009
-Allah (C.C), Aklı, insani mantığı veya peygamber ahlakını terk edenlerinin hemen her şeyi başka yerlerinin ve nefsinin ürünüdür. Demirkuş 2009
İpucu;Yaratıkların ürettiklerine ve yaşama stillerine dayalı olarak, bakarak, tanıyarak; onların hangi tercihlerin tevhidine, hangi mantık-akıl işletim sistemiyle yüklü kişilikler olduğu ile ilişkilendirmeye çalışın. Kişilikleri tanıma farkındalığını anlamaya çalışın. Ya da bu özelliklere sahip insanları yetiştiren eğitim sistemleriyle ilişkilendirin.
-Herhangi bir koşulda veya konuda;akıl, mantık ve dil-örf-adet… Vb doğal kuralları tercih söz konusu olunca hangisini/lerini hangi koşullarda tercih etmek gerekir?
-Akli, zeki, vicdani, ruhi, nefsi, özgün (ego), mantıki ve doğal kuralcı öncelikli ya da istişareli düşünmek arasında ne fark vardır? Hangi koşullarda hangisi öncelik taşır?
İpucu;dil ve lisandaki doğal kuralların bilimsel mantıkla yeniden düzenlenmesi ya da gözden geçirilmesi (revize edilmesi)gerektiğinden emin olun.
-Her alanda aşırı ve mantıksız vahşi(doğal) kuralcı olmanın cehaletinin ve vahşetin; zihinsel, toplumsal ve kültürel tufanların kaosuna neden olabileceğinden emin olun.
Ör,Türkiye Bilimsel Araştırma kurumu!? Türkiye Bilimsel Araştır Kurumu!!
-Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi!? Öğrenci Seç Yerleştir Merkezi!!
-Yeryüzündeki dillerin, lisanların, alfabelerin hemen hepsinin doğal olduğunun delili bu olabilir mi?
-Allah (C.C) ıslah ettiği peygamberler, alimler, fertler ve kavimler hariç (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil); Yeryüzü kavimlerin yari doğal ya da doğal oluşunda Yeryüzü dillerindeki, lisanlarındaki, alfabelerindeki ve sosyal döngülerindeki kuralların;peygamber ahlakına, akıl ve mantığa aykırılığına etkisi ne kadar olabilir? Dünyadaki tabu, vahşi, doğal , zarar verici değer yargıları ve inançlarla ilişkisel düşünerek farkındalığını kavrayınız. Dünyadaki tabu, vahşi, doğal , zarar verici değer yargıları ve inançlarla ilişkisel düşünerek farkındalığı nı kavrayınız.
-Aşılamak istediğini (düşünceni) kafiyeli melodiye giydir istediğine bindir. Önermesindeki mantıktan hareketle tecvitli, müziksi anlatım ve sanatsal yöntemler-sunumlar eğitimde kullanılabilir mi?
İnsani İletişim İçin Önerilen Doğal ve Yapay alfabelerin Yapı Taşları;
1-Liyakatli Kültürel Lisan ve Dilin Yapı Taşları: Kavim alfabe harfleri, noktalama işaretleri, isimler, adlar, kavramlar, kavramisimler ve diğer kültürel dil araçlarından oluşmuştur. Sosyal bilimlerdeki kavim alfabelerinin ortak paydası ve kavimlerin vahşi/doğal kelam sıfatı alfabeleri ve kültürleridir.
2-Liyakatli Canlı Dilin Yapı Taşları: çekirdek asidi alt birimleri (baz, çekirdek asidi şekerleri, fosfat grubu), protein alt birimleri (amino asitler), bazı şekerler ve özel moleküller... Vb den oluşmuştur.
3-Liyakatli Kimyasal Dilin Yapı Taşları: doğadaki ve periyodik cetveldeki elementler, atomlar ve atom altı parçacıklara ait birimlerden oluşmuştur.
4-Kuantum, Simetri, Sicim-Halka, Evrim… Vb Tüm Kuramların ya da Her Şeyin Kuramının Oluşturan Atom Altı Parçacıkların Kozmik Alfabe Yapıtaşları: Fiziksel alfabe, kuark çorbasındaki özgün plazma boncukları, en küçük özgün atom altı parçacıkları, özgün kuantum ve bazı özel –özgün enerji halleri çeşitlerinin her biri fiziksel ve doğal kozmik alfabenin harfleridir.
5-Liyakatli Matematiksel Dilin Yapı Taşları: matematik uygulayışlarda kullanılan; matematik rakamlar, semboller ve işaretlerdir.
-Matematiksel Alfabe; bugünkü matematiksel, rakamlar, semboller matematikte kullanılan noktalama ve diğer işaretler… Vb den oluşur. Bu günkü matematikte; bir ve klonları/katları (2,3,4,5,6,7,8,9,… Vb) olan rakamlar arasındaki dört işlem ve ötesi kuralları temel olarak dikkate alınmaktadır. Örneğin, birin tüm klonlarına ait sayılar (1,2,3,4,5,6,7,8,9,… Vb); a.b, a/b. b/a, a/b, a+b, a-b, b-a… Vb kurallara ve dört işlem kurallarına genellikle aynı tepkiyi gösterirken, bu kuralların içine sıfır ve sonsuz rakamları (yani a ve/veya b yerine sıfır ya da sonsuz yazıldığını zaman) girdiği zaman her şey alt üst oluyor ya da kural çalışmıyor ve anlamsızlıklar ve/veya istenmedik sonuçlar ortaya çıkıyor.
-Belki de sıfır sayısı, sabite sayısı, sonsuz sayısı, geçişken sayı, değişken sayı, özgün/lük sayısı, denge sayısı, simetrik sayısı, asimetrik sayısı, yarım sayısı, ve ilk Mekansal Küme Sınırını İfade Eden İlk Sıfır ( İlk küme/küme sınırı-mekân -sıfır/Ola ki ilk uzay)=00, gerçek, gerçek eşitlik, yaklaşık eşitlik/yaklaşık benzerlik, kavram yanılgısı, sabite, kanun/yasa, nokta/ilk nokta, doğru, doğayı genişleten/iten/şişiren enerji (karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur), kütle çekimi ( Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız kâinatın sadece %4'üdür.), hız, ilim, bilim, varlık, zaman, yaratık, mekân , küme, küme elemanı, matematik(Evrensel,doğal, düşünsel, hesabi... Vb matematikler), Doğal, Yapay, Sanal ve Öklid Geometrileri, ilksiz, sonsuz, ebediyet… Vb kavramların yeniden tanımlanıp matematiğe doğru konumlandırılarak yerleştirilmesi gerekir.
-Belki de; zihinlerdeki nicel-nitel matematik ile doğadaki nesnel matematiğin konumları ve ifade edilişleri doğal ve evrensel matematik alfabesiyle ya da yapı taşlarıyla bilimdeki yerini henüz almamış gözüküyor. Ola ki bu durum; var olan yapay matematik alfabesinin; sadece yapay, eksik, tanımsız ve bazı matematiksel doğal kavramların tanımlarının eksik oluşu ya da bazı doğal rakam ve tanımların matematikte yer almayışından kaynaklanıyor olabilir.
-Düşünsel, zihinsel, sanal, nesnel, muhakemesel, eylemsel… Vb "Doğal ve Evrensel Matematik" tabanlı düşünceler ya da tüm matematik çeşitleri (nesnel, doğal, yapay, yarı doğal, nitel, nicel, eylemsel, ilişkisel...Vb "Doğal ve Evrensel Matematik" alt çeşitleri) arasındaki iletişim fermuar dişlerini ilişkisel kapatmak için en büyük eksik ola ki matematiksel doğal alfabenin ya da yapı taşlarını oluşturan rakam ve matematiksel kavramların yeterince keşif edilip ve/veya doğru konumlandırılmayışından ve/veya kavram yanılgılarından kaynaklanmaktadır (ileri gelmektedir). Ör. sıfır ve sonsuz sayılarına ilaveten küme kavramı sınır ve ilişkileri; eksik ve/veya tanımsız oluşları nedeniyle kavram yanılgısına neden olmaktadırlar. Bu gün hala yeterince doğal ve net olarak tanımlanıp nesnelleştirilemedikleri diğer normal sayıların dört işlem kurallarına tam uymamaktadırlar.
-Sıfır sayısı, sonsuz sayısı, geçişken, değişken, özgün, denge sayısı, simetrik sayısı, asimetrik sayısı, yarım sayısı ve ilk küme/küme sınırı-mekân -sıfır örtüşümü, gerçek eşitlik, yaklaşık eşitlik/benzerlik, nokta, doğayı genişleyen/şişiren çekim (karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur), özel-genel kütle çekimleri (Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve bizim görsel algıladığımız nesnel evren ise kâinatın sadece % 5 ini oluşturur) Çekim=10, zaman =01, Yaratık= 11, mekansal küme sınırını ifade eden sıfır ( küme/küme sınırı-mekân -sıfır)=00, hız, ilim, bilim, ebediyet... Vb kavramlarının matematikte liyakatli konumlandırılışıyla: matematiğin insani hayat döngülerindeki; nesnel, sanal, zihinsel ve düşünsel doğa ile liyakatli kenetlenişi ya da bütünleşik uygulanışıyla tüm bilim dallarını bünyesinde tevhit eden ve/veya ilişkilendiren miğfer bilim olarak yer alacaktır.
-Belki de bahsedilen kavramların doğru ve liyakatli tanımlarının ve/veya konumlarının eksikliklerinden dolayı matematik bilimi; bilim içinde ve zihinlerde hala nicel odaklı oluştan kendini kurtaramamış ve hak ettiği ya da olması gereken konuma oturmamıştır.

6-İşitsel ve Müziksel Alfabe: tüm nesnel, sanal ve düşünsel; doğal, yapay ve/veya yarı doğal seslerin özgün alt birimlerinin yapı taşlarından oluşturan doğal, yapay ve yarı doğal nota seslerinin özgün yapı taşları ya da özgün ses birimi çeşitlerinin tümünü oluşturan alfabedir. Bu günkü yapay müzik notları; yapay, doğal ve/veya yarı doğal tüm sesleri kurgulayışta yetersizdir ve kısıtlı gereksinimleri karşılar niteliktedir. Örneğin sanal ortamda bilgisayardaki işitselleri veren özgün piksellerin ve/veya alt özgün işitsel alt birimlerin asgari çeşitleri sayısı bize “Sanal İşitsel” alfabe harflerinin sayısını ifade eder. Belki de doğadaki; yapay, doğal ve yarı doğal işitsel alt birimler (alfabesi) bu mantıkla keşfedilmeli ve/veya oluşturulmalıdır
7-Görsel Alfabe: tüm nesnel, sanal, hayalı ve düşünsel; doğal, yapay ve yarı doğal görselleri üretebilen asgari görsel alt birimlerin ve/veya modellerin çeşitlerinin hepsinin yapıtaşlarının özgünlükleri toplamıdır. Örneğin sanal ortamda bilgisayardaki görselleri veren özgün piksellerin ve/veya özgün görsel alt birimlerin asgari çeşitleri bize “Sanal Görsel” alfabe harflerinin sayısını ifade eder. Belki de doğadaki; yapay, doğal ve yarı doğal görsel alt birimler (alfabesi) bu mantıkla keşfedilmeli ve/veya oluşturulmalıdır.
İnsanları liyakatsiz öğretim, öğrenim ve eğitim süresince; doğallaştıran, vahşileştiren, şeytani alimleştiren (iblisleştiren ve ), cahilleştiren; alfabelerin, dillerin ve lisanların yeryüzünde varlılığından emin olabilirsiniz ya da farkındalığını anlamamız gerekir.
İnsanları liyakatli öğretim, öğrenim ve eğitim süresince; insanlaştıran ve peygamberi âlimleştiren alfabeleri, dilleri ve lisanları yeryüzünde geliştirmemiz insani bir farzdır. Çok ilginçtir ki; insanlık, çeşitli canlı ve cansız yaratıkları ıslah ederek evcilleştirmeyi başardı, ancak en önemli toplumsal iletişim aracı olan kavimlerin özgün; alfabe, dil ve lisanlarını; bilimsel, mantıksal ve akli prensiplere dayalı ıslah edici kayda değer örnek akÂdemik ve bilimsel hemen hiçbir çalışma yapamadı. Toplumsal iletişim açısında insanlığın mantık ve akli iletişim basiretlerini bağlamayan, köreltmeyen ya da vahşileştirmeyen tam tersine akışkanlık getiren peygamberi, akli ve mantıki ortak bir dil, lisan ve alfabe geliştirmeyi başaramadık. Uzaya açılmadan önce insanlığın buna acilen gereksinimi vardır. Geçmişte dünyaya hâkimiyetini kuran kavimlerin dil ve lisanları bu gün etkinliğini kayıp etmiştir. Bu günkü hâkim kavimlerinde; alfabeleri, dilleri ve lisanları aynı akıbete gideceklerinden şüphem yoktur. Onun için hiçbir kavimin vahşi-doğal; alfabe, lisan ve diline taraf olmadan, modası geçmeyen insanlığın ortak payda peygamberi, dili, lisanı ve alfabesini; akÂdemik, bilimsel ve uygulamalı çalışmalarla geliştirmeliyiz. Ör, yaban-doğal elmaları, yaban armutları, yaban inekleri, yabani atları, doğal toprağı, doğal çölleri... Vb yaratıkları ıslah edebildik ve evcilleştirdik. Ancak doğal dil, lisan ve alfabelerimizi ıslah edemedik ve evcilleştiremedik yani akli ve mantıki olarak eleştirel düzenlemedik. Bu nedenle Yeryüzü kültür alfabelerinin hepsi Doğal zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçla insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok benzerdir. Örneğin,kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların ( bazı engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel, eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavramisimlerini zihin havuzundaki kavramsal kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişim, öğretim, öğrenim ve eğitimle ortaya çıkarırsak her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavramisimler hepsi için düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Âdemin dilinde vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm kâinat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden “Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzay canlı matematik... Vb (Simetri, Kuantum, Standart, Sicim-İp-Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel, organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010. Çözüm;Tüm sorun kültürel dillerde iletişim amaçlı kullandığımız; hece, ses, vurgu, kavram, isim ve kavramisimleri; şekilsel (analog), kökensel (homolog), özgün, sesteş, anlamdaş, değişken ve geçişken benzerlik tabanlarına göre mantıki kurgularını bilgisayarda düzenleyerek; matematiksel iletişim sembollerindeki gibi en doğru algılanabilir şekil de zihnimizde ki bilgilerle ( bilgi birimleriyle) ve çevremizde ki her şeyle algıda değişmezlik ve algıda özgünlük ilkelerine dayalı ilişkilendirmektir. Kavmin azınlığı ve çoğunluğu olmaz herkesin ve grubun fert bile olsa ya da vahşide olsa alfabesi, dili ve lisanı aslidir hiçbir bahane ile diğerlerine asimile ettirilemez. Tüm kavimlerin ana dil, lisan, alfabe için geliştirilen çözümler akli, mantıki ve bilimsel tevhit edilerek insanlığın tek dil, tek lisan ve tek alfabesine kaynak oluşturacak şekilde;bilimsel, akÂdemik çalışmaların yapılması gerekir. Tüm Kavimlerin Özgün Ana Dilindeki; Alfabe, Dil ve Lisanlarını Islah İçin Çözüm; Peygamber ahlaklı insanları yetiştirmedikçe ve dilimiz/dillerimiz; algıda değişmezlik ilkesine olanaklarımız ölçüsünde değiştirmedikçe ya da yaklaştırmadıkça yani peygamberi özellikler sahip insanları yetiştirip doğru adreslerde görevlendirmedikçe, var olan ve gün geçtikçe genişleyen ve büyüyen yarı doğal kültür, alfabe ve dilleri akli ve mantıki ıslah etmedikçe doğaya uyum, küreselleşme sıkıntısı ve adaletsizliği çeken özgün kavimler olarak kalmaya mahkûmuz. İnsanların zihninde ve bilinç altında yer alan bilgilerin benzerliği ve algıda değişmezlik oranı;iletişimde kullanılan yarı doğal ve yarı doğal kültür dillerindeki kavramsal ifade ediliş havuzundaki çeşitlilik ve özgünlülük kaoslarından daha yüksektir. Doğal insanların ya da Âdem AS öncesi ve/veya sonrası insansıların; (ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı) yaşam döngülerindeki çevresel koşulların tehlikesi, paylaşım duygularının gelişmesi ya da paylaşım zorunlulukları dilsel iletişim ve dilin evrimleşmesi olumlu yönden güdülenmiş olabilir. Algılanarak kabul gören bilgilerin zihinde kategorize edilerek kodlanışı tüm insanlık zihin havuzunda çok benzerdir. Bilgi birimlerinin, kümesinin, kümelerinin ortak paydası geniş, özgünlükleri ve farklılıkları azdır ya da algıda değişmezlik–algıda benzerlik ilkelerine daha uygundur. Ancak zihindeki bilgi birimlerinin farklı kültür dillerinde farklı kavramlarla kodlanışı, ifade edilişi ya da uygulanışı iletişimde Doğal bir iletişim kaosu/karışıklığı/kargaşayı ya da hercümerci oluşturmaktadır. Örneğin kırmızı elmanın bilgi birimi olarak tüm insanlık zihin havuzundaki kodlanışı çok benzer ancak kavram olarak kodlanışı çok çeşitli ve vahşidir. Bu kargaşanın ıslahı en az çevremizde ıslah ettiğimiz ya da evcilleştirdiğimiz hayvanlar ve bitkiler kadar önemlidir. Kırmızı elma mantık kurgusundan (Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusundan) hareketle zihinsel olarak insanlığın ortak payda ve benzerlik olgusundaki kavramlardan hareketle algıda değişmezlik ilkesi ve zihinsel kavram havuzları arasındaki deşifreyi doğru ve mantıklı yapmak gerekmektedir. Islahat yapılırken; şuan ya da bu güne kadar zihnimiz ve çevremizi bu yarı doğal mantığa uydurarak yaşıyoruz. Bu yarı doğal dil kargaşasını; insanlığın bilgileri zihinsel kodlanış ortak payda mantığı ve algıda değişmezlik kurallarına uygun–uyumlu; akli, mantıki, bilimsel, deneyimsel, uygulamalı ve akÂdemik disiplinlere dayalı olarak öğretim, öğrenim ve eğitimle ıslah etmemiz gerekir. Bu mantık kurgusundan hareketle kavimlerin özgün dillerinde ve insanlık ortak payda dilinin ortaya çıkışında zihinsel kodlanış mantığıyla en çok örtüşen, benzeşen mantık kurgularıyla ve aynı zamanda matematiksel iletişim mantık kurgusuna uygun yeni dil ve alfabeler geliştirilmelidir. Zihnimizdeki kodlanmış bilgilerin ya da bilgi birimlerinin (kavramların değil);görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel ve diğer duyusal/duyuşsal özelliklerine göre; ilişkisel konumlanış, disipline ediliş ve etkileniş mantık kurgusunun deşifre edilişi çok önemli gözükmektedir. Ortak payda bilgileri Âdemin dili katmanını oluşturur bunlar genellikle nesnel yaratıkların görsel, şekilsel ve eylemsel bilgi birimleri katmanıdır. Özgünlükler ve ayrıcalıkların en çok olduğu kavramlar düşünsel (soyut) kavramlar ve ayrıntılı bilgi birimlerine yönelik bilgi birimleri katmanıdır. AkÂdemik seviyede; dildeki her kelime, bağlaç, kavram, deyim atasözü, vecize, sözleri hatta ithal edilmiş yazılı ve sözlü atasözü her şey akÂdemik disiplin ve sistematik mantık çerçevesinde dil, edebiyat, fen… Vb tüm dallarda kulanım üzerine bölümlerinde ulusal ve uluslararası seviyede;halka açık internet ortamı dâhil, akÂdemik çalışmalarla, toplu anket ve tartışmalarla farklı akli, mantıki, basireti açıcı... Vb alternatifleri gerekçeleriyle ortaya konmalıdır. Aslında insanların zihnindeki bilgi birimlerinin çoğu benzer ve çevredeki olay, olgu, süreç… Vb ile aynıdır ya da benzerdir. Duyuşsal (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal ve hissel duyularımızla) olarak zihnimize girip kayıt olan bilgi birimleri çevredekilerle benzer ve tüm insanlıkta ortak payda benzer zihinsel doku katmanıdır. İnsanlığın ortak, lisan, dil ve alfabenin esas bilgi birimi kaynağı bu dokudur. Düşünsel olarak zihnimizde ürettiğimiz düşünsel bilgilerimizde zihnimize kayıt olur. Ör. unutulmayan bir rüya ya da düşünsel kurgularımızdan unutmadıklarımız. Zihinsel havuzumuzun içinde yer alan; nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar; zihinsel ürettiğimiz ya da duyuşsal edindiğimiz ve bellediğimiz bilgi birimlerinin;geçmiş, gelecek ve güncel deposu ya da hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir. Zihindeki doğal kayıtlar hemen tüm insanlarda aynıdır. İletişim kültür alfabelerinin; yazımsal, işaretsel, eylemsel ve konuşsal çeşitliliği ve/veya sadece konuşsallık çeşitliliği, insanlıkta hoş görüyü artırırken ortak payda iletişimini zorlaştırır. Beyin sanki zihinsel bilgi birimleri deposunun hatırlayıcı biyolojik bağlantılar ve biyolojik hatırlama moleküllerin adeta nesnel çekirdeği gibidir. Bilgi hatırlandığı an bazen geçmişte ki mekandan çağrılır ya da o mekanda algısal tecelli (algısal ışınlama) olur ve hatırlanır. Kuranı Kerim ve Allah (C.C) gönderdiği; kitap ve sayfalarında kullanılan (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil); yazılı dil, mantık, ilişki, peygamberi konuşma ve okuma (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil) akışkanlığı dışındaki tüm gelmiş geçmiş; alfabe, lisan ve dillerin insanlığın mantıki ve akli iletişim basiretlerini vahşileştirici ve köreltici etkilerini kanıtlamak zor değildir. Bütün dillerin yazım, konuşulan şekli, ifade… Vb kurallarının anatomisi Doğal dır. uluslararası seviyede kabul görebilen bilimsel insani mantıksal anatomisi ve kuralları çerçevelerde mukayese edilerek ıslah edilip değiştirilişe gereksinimi vardır. Bu mantık Kuran-ı Kerimi CC Kitabındaki mantık kurallarından esinlenerek ortaya konulmuştur. Yani kurandaki ayetler ve hadisler baz alınarak doğadaki yapay ve doğal doğal alfabelerdeki kuralların ıslah edilişine gereksinim olduğu otoya çıkmıştır. İnsanları yeryüzünde; vahşi, doğal, hayvani, insani, iblisi, peygamberi, şeytani çok çalıştırmanın hak edişleri arasındaki farkları ve farkındalıkları anlamaya çalışın.Fazla çalışmakla hak edişin sınırlarını düşünün. Hak edişle her şeyin elde edilemeyeceğinden emin olun. Cahilce ve Şeytanice Hak edişine tapınma gayretini düşünün. “Azmin elinde hiç bir şey kurtulmaz” cümlesinin cehaleti ve gizli, şirkini; fert, toplum, devlet… Vb bazında; Rahmani, Cahili/Hayvani ve Şeytani Çok çalışmaların arasındaki farkındalığı; geçmişten geleceğe ilişkisel leştir ve günümüze güncelleyip örneklendirişi deneyin. Hakkına tapınma, yaptıklarına tapınma ve Hak (C.C)'NE tapınmalar arasındaki düşünce kaosu, kavram yanılgısı, düşünce yanılgısıyla kafa bulandırmayı ortaya atanların ve hayata uygulayanların bedbahtlığının farkındalığını alamaya çalışın. Peygamber ahlaklı;kardeşlik, öğretim, öğrenim ve eğitimle ilişkilendirin. Hayatın yaşam terazisi üzerinde iradi tercihlerimizin hasılatı yolcusuyuz. Demirkuş 2010
İpucu;
Canlıları genel yönetici yapı taşı alfabesi DNA ve canlıları genel kısmi yönetici yapı taşı alfabesi RNA'nın yapıtaşlarından rastgele DNA ve RNA zincirleri üretirseniz bunlardan çoğunun karşılığı gerçek hayat bulamayacaktır ya da gerçek hayattaki karşılıkları ölüdür veya yoktur.
-Periyodik cetveldeki elementlerin sembollerinden ve rakamlardan rastgele bileşikler yazın bunlardan çoğunun gerçek hayatta karşılığı bulunamayacaktır ya da gerçek hayattaki karşılıkları ölüdür veya yoktur.
-ABCDEFGĞ………XYZ… Vb Vahşi alfabede rastgele kelimeler ve cümleler üretirseniz bunlardan çoğunun gerçek hayatta karşılığı bulunamayacaktır ya da gerçek hayattaki karşılıkları ölüdür veya yoktur.
-Matematikte;0123456789.. Vb rastgele kombinezonlar yazın bunlardan çoğunun karşılığı bizde bir anlam taşır ya da gerçek hayatta karşılıkları diridir veya vardır.
-Matematiksel yazı dilinin daha evrensel ve iletişimi kolaylaştırdığına dikkat ediniz. Bu yazı dilinin lisana dirilişini düşünün. Bu mantıkla evrensel yapay alfabe ile evrensel lisanı hayata diriltme ve tatbik/uygulayış düşüncesini iç dünyanızda harekete geçirmeye çalışın. Belki de yeryüzünde devlet sınırları erimeye başlamadıkça, insanlık mantıki, tarafsız ve liyakatli ortak;dil, lisan, alfabeye adım atmadıkça insanlık kemale ermeye adım atmamış sayılmalıdır. Demirkuş 2010
-Matematik yazı dilini, toplumsal bazda ortak payda dil ve lisanda iletişim dili olarak kullanmayı hayata uygulamayı düşünün. Örneğin kırmızı elmanın ;matematiksel rakamdizini (barkot) ismi olsun veya koyalım.
-Bilinen tüm dillerdeki kırmızı elmanın isimleri bu rakamdizini (barkot) ismin havuzuna(isim torbasına) ilave edelim.
-Canlılar ve mahsulleri için özgün genetik rakamdizini (barkot)(Özgün DNA Barkodu).
-Cansız yaratıklar için nano, molekül ve atom seviyesinde atomların dizilim özgünlüklerinin barkot(rakamdizin-sayısaldizin) isim olarak karşılıkları,
-Taşınmaz doğal yaratıklar için yerküresi ve uzay konumu Doğal GPRS Barkodu, eşyalar için özgünlüklerinin tanım barkodu mantığı gelecekte daha kalıcı, sağlıklı ve mantıklı evrensel iletişim vaat etmektedir.
-Tüm yaratıkların ve eylemlerin matematiksel rakamdizini (barkot) isim kodlarını 21 YY'DA böyle kodlayıp uyguladığımızı düşünün.
-Konuşulan lisanda da en israfsız sembollerden oluşmuş alfabeyi; matematiksel rakamdizini (barkot) dili ara yüz olarak kullanarak insanlıkta ortak dil birliğine gidilebileceğinden emin olabilirsiniz.
-Evrensel alfabeyle bu kombinezonları üretip,Örneğin,öyle alfabe sembolleri yazalım ki;okunuşları ve ağızda çıkan sesleri temsil eden sembol arasında mantıki bir ilişki bulunsun. Neden bu aşamaya geçmeden geçici olarak matematiksel dil ve lisana benzer dil ve lisan üretmemiz gerektiği konusunda bir yargıya varmaya çalışın ve bundan emin olun.0,1, 2, 3

OKUMA PARÇASI
İnsanların eğitiminde bilimi ve bilimselliği insanların yararlı özgün yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına uyumlu hafızasına konumlandırmakla, eğitim adı altında insanların yararlı yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarını bilim farzlarıyla budamak arasında ne fark vardır?
İpucu; ortaçağda eski din ehli bilim bilginleri (bilim insanları?!) laikle dinden men etmiş daha sonrada bilim bilginleri (bilim insanları?!) ortaçağ zihniyetini laikle haklı olarak egale etmiştir.
Bilim ve bilimselliği Müslüman'ların; yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb pozitif değer yargılarına uyumlu ve ilişkisel hafızalarına konumlandırarak uygulanan bir öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi düşünün.
Deneyimsel Çıkarsayış ve Çözüm Önerileri;dünyadaki tüm alfabe dilleri vahşi-doğal-rastgele-maksatlı… Vb hercai ürünü ve sonucudur. Demirkuş 2009
-Allah (C.C) gönderdiği suhuf ve kitap dilleri hariç;Dünyada hiçbir dil ve lisan tamamen insanın mantık, akıl örgüsü üzerine yaratılmamıştır. Bu doğal alfabe, lisan ve dil oluşumuna sonradan mantıki kurgular bu vahşete giydirilerek ilave edilmiştir ya da insani mantığa dayalı disipline edilmeye çalışılmıştır. Tüm dillerin ortak payda insani ve mantıki ıslahata ihtiyacı vardır. Her asır bilimselliği ve bilim dilinin ortak paydasını doğal hükümranlığının ürünü devletlerin dillerine emanet etmek; israf, haram, cehalet hatta insanlığa ihanettir. İnsanlığın cahil kalmasının ve toplumsal iletişimdeki yanılgıların baş kaynaklarında biriside tüm toplumsal dil ve lisanların doğal oluşundan kaynaklanmaktadır. Bilimin özgürlüğünü Doğal dillerin hükmüne emanet israf ve haramdır. 19. ve 20. yüzyılın canilerini yetiştiren deccalı kavimlerin birlik ve beraberliğin enkaz ve kaos zihniyeti 21. yüzyılın ve geleceğin mimarları olmamalılar ve olamazlar. Olsa olsa 21. YY'LIN içinde özel ve ders verici bir zihinsel kabre girmeyi hak eden şer, şirret, kanlı deccale malzeme cani cahil kavimleri olmalılar.
Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye Ayet vardır.
Matematiksel rakamlar ve iletişim lisan insanın güdük bir mantık ürürünü sayısal alfabedir. Bu mantıktan ve düşünsel kurallardan hareketle; eğitim sistemlerinde mantıksal-düşünsel-zihinsel çimlendirerek algıda değişmezlik kuralına en uygun hareketle önce bilimsel iletişimde geçici olarak matematiksel barkot dilini kullanmalıdır. Demirkuş 2009
Örneğin ülkelerin isimleri yerine Doğal GPRS koordinatları, nesnelerin, canlıların, şekilsel parçalarındaki nicel, nesnel, yarı nesnel özgünlüklerinin matematiksel barkot dilinin kullanılması.
Soyut kavramların özgün tanımlarının ortak payda nitel-nice-yarı nicel... Vb özgünlüklerinden geçici olarak matematiksel barkot isimleri türetilmelidir.
Sonra her dildeki çoğu şeyin yazılı karşılığında mutlaka uluslararası barkot isim karşılığı bir sembol ilave edilmelidir. Bu barkot sembolüne tıklananınca internette o kavramın tüm dillerdeki karşılığı harf sırasına göre verilmelidir.
Bu iletişim mantığının emeklemesinin mayalanması sonrası evrensel alfabe ve lisanın uygulamasına geçilmelidir. Bu eylemler mutlaka insanlığın uzaya açılmadan önce gerçekleşmesi farz olarak gözükmektedir. Demirkuş 2009
Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör.elmadan daha mantıklı alternatif isim ve kavramlar üretin.
Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.

Âdemi (Ortak) Matematiksel Alfabe Oluşturuşun Kuramsal Uygulayışı;
-Tüm alfabelerin her birine ait birer torba hazırlayın.
-Her torbaya  her alfabeye ait yüzer harf-rakam, sembol... Vb koyun.
-Her torbada rastgele eşit sayıda harf-rakam, sembol... Vb çekin ve çıkış sırasına göre dizin ve yazın.
-Deneme sayısını artırarak her alfabenin  harf-rakam, sembol... Vb gerçek hayatta karşılıkları en yüksek olan alfabeleri sırasıyla ortaya koyun.
-Sonuçta matematiğin birinci sırada olduğunu göreceksiniz.

Varlık;var olmaktan gelir. Aslında yokluk diye bir şey düşünmek yanlış ve iftiradır. Her şey Allah (C.C) ilminde varlık olarak vardır ancak bunların içinde dilediklerine yaşama hakkını vererek (yaratarak) yaratık olarak hayat buldurur. Enerji yoktan var vardan yok edilmez enerjinin korunumu yasası: israf haramdır ayetine uygundur. Her şey Allah (C.C) ilminde varlık olarak vardır ancak hepsine her an yaratık olarak hayat vermemiştir. Nurundan ilmindeki varlıklara hayat vererek yaratır. Sadece dilediklerine geçici hayat vermiştir (Sadece taktır edilenler yaratık olarak hayat bulmuştur) ve bazılarına sonradan ebedi hayat vereceğini vaat etmiştir. Ebedi hayatın tarlası olan kâinattaki bazı yaratıkların yaydıkları ve ürettikleri enerji halleri ebedi yaratık olarak kişilik kazanıp geleceğe yol alırken bazıları yaratık hamuru olarak kalırken bazıları da olduğu gibi ait olduğu ilimdeki varlık hallerine dönerek Allah (C.C) icabetine amade bekleyeceklerdir. kâinat bir nevi ebedi hayatın (ebediyetin) tarlasıdır. Nesnel, düşünsel, sanal… Vb çeşitli enerji hallerindeki yaratıklar atom, atom altı parçacıklar, bazı atom altı ve özgün enerji halleri (özgün plazma boncukları, özgün kuantumlar, titreşen özgün sicimler ...Vb) hamuru ile defalarca yaratıldığı gibi belki de yaratık hamuru olarak kâinatta defalarca yaratılıp öldürülecektir. Her yaratık aynı zamanda bir varlıktır. Her varlık bir yaratık değildir. Allah (C.C) bazı varlıklara hayat verip dirilttiği zaman yaratık sıfatını kazanır. Her yaratık eylemlidir. Yaratılmayan varlıklar eylemsizdir yani enerji hamurunda kişilik kazanmamıştır.

Varlık Yaratık Bilim ve İlim Kavramları Arasındaki İlişki Fark ve Özgünlükler; Varlık, her şeyin var olduğu ilim potansiyeli içinde anlam kazanan bir kavramdır. Ör. bir bilgisayarda olası pek çok sayıda belki de sonsuz sayıda animasyon ve çizim yapma ve yapay yaratma potansiyeli ilmen vardır. Ancak çizim veya animasyon enerji sarf edilerek yapıldığı ya da yaratıldığı an yapay yaratık kimliğini ya da sıfatını kazanır. Bu ilim ve doğal(doğal bilgisayar ortamı ve habitat) yaratma ortamı olan doğa içinde aynı şey söz konusudur. Varlık potansiyeli, gücü ve tüm enerjinin karşılığı Allah (C.C) ilminde ve Nur (C.C) sıfatında vardır. Yaratıldığı an yaratık sıfatını kazanır. Bilim insan tarafında keşif edilen ilimin yapay ve ölümlü versiyonudur ve onunla yapay ölümlü yaratıklar yaratılır. İlim ebedidir.

Yaratık:Varlıklar ilim âleminde yaşamaya hak kazandıkları veya takdir edildikleri hayatı buldukları an yaratık (yaşayan varlık) olamaya hak kazanırlar. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler. Özgün enerji hali veya doğa ve doğa ötesinde çeşitli enerji halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın kişiliği, enerjinin ise halleri vardır.
Allah (C.C) ilminde yaratılacak, yaratılmış, yaratılan veya tüm diğer yaratıklar ilmen her şey varlık olarak vardır ve bulunur yani hayat verilmemiş varlık olarak her şey bulunur. Ancak bazı varlıkları zamanı gelince yaratık olarak takdir eder ve yaratık olarak hayat verir. Yaratılan ya da hayat verilen bu varlıklara yaratık denir. Özgün enerji hali/leri veya doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinde çeşitli enerji halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın hem enerji döngü hali/halleri hem de kişiliği, enerjinin ise halleri vardır. Allah (C.C) bazı yaratıkları ömürleri bitimin de ebedileştirilen (ölümsüzleştirirken) bazılarını eski ilim makamına gönderir ve yaratılmayı beklerler.


Kavram Yanılgısı; Bir kavramın tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi kavram yanılgısını ifade eder. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek doğru uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Düşünce ve Kavram, atasözü, vecize ve cümle yanılgısı olmayan yegâne kitap Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabıdır. Buna dayanarak (Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabı) bu yargıya varılmıştır.
.

Nesnel Canlı Yaratık: Yaşamak ve üremek için enerji tüketimine gereksinim duyan ve kendisine benzer fertler meydana getiren yaratık grubuna denir. Kısaca özgün üreyebilen, etrafını etkileyen, etkilenen ve bilgi ile ulaşılan yaratıktır. Aktif kalıtım maddesi taşıyan ve doğal koşullarda kendisine benzer fertler verebilen nesnel yaratıklara denir.

Canlılar Bilimi:
Tüm canlıları inceleyen bilimdir.
Cansız Yaratık: Yaşamak için enerji tüketimine gereksinim duymayan, kendisine benzer fertler meydana getirmeyen objektif yaratık grubuna denir.
-Cansızlar genellikle canlı yaratıkların hamurunu ve yaşam ortamını örgüsünün alt ve üst birimleri gibidir.
-Onlarsız nesnel yaratık düşünülemez o halde cansızlarda canlılığın bir parçası kabul edilmeli.
-Canlılar olmadan cansızlar yaşar ama cansızlar olmadan nesnel canlıları düşünmek olası değildir.
-O zaman hangisi diğerinin bir parçasıdır?
-Ola ki ilerde canlı, cansız ve ara form kavramlarının ayrımını yapmanın düşünce yanılgısına neden olduğu ortaya konacaktır.

Cansızlar Bilimi: Tüm cansızları inceleyen bilimdir.

Geçiş Özelliği Gösteren Yarı Canlı Yaratık: Örneğin spor, tohum, vb. özel hallerde oluşan veya  ontogeni hayat döngüsünün aşamalarına denir. Canlının hayat döngüsünün aşamaları veya halleridir.

Araform Bilimi: Canlı ve cansız olduğuna henüz karar verilmeyen ya da canlı-cansızlar arasında geçiş gösteren yaratıkların disipline/kategorize edildiği ve incelendiği bilimdir. Ör. tohum, spor, virüs... Vb

Bilinmeyen: Henüz yaratıkların idrakine ve bilincine ulaşmadığı veya idrakinden silinip kaybolmuş/unutulmuş bilgi veya enerji halidir.  

Bilinmeyenler Bilimi: Canlı, Cansız ve Araform  Biliminin  kategorisine girmeyen yaratıkların bilimidir.  

Kayıp: Varlığı kabul edilen ancak kendisine herhangi bir şekilde ulaşılamayan yaratıktır.

Kayıp Yaratık:
Önceden bilinen sonradan arandığında bulunamayan-ulaşılamayan yaratığın konumudur. Bilinen bir yaratığın, diğerinin/lerinin malumatından kaybolması veya kendisini kayıp etmesi/ettirmesidir.

Yok Olmak: Hal değiştirirken veya öldükten sonra; hal değiştirmeden  önceki  hayatıyla bağlantısı kurulamıyorsa; önceki kişilik yok olmuş demektir. Örn: bitkisel hayat.

Sabite;değişim potansiyeli sıfıra yakın seyir eden:matematiksel, toplumsal, ferdi özellik-eylem-davranış… Vb karşılık gelen kavramdır. Ör,ışığın uzaydaki hızı, Protonun kütlesi, Kütle çekimi sabiti, Bohr magnetonu, Boltzman sabiti, Plank sabiti, küresel ısınmaya tepkisiz insanların bedensel-zihinsel eylemin değişmez cahillikleri toplumsal sabitelerdir.


Gerçekler/Hakikatler Nedir? Kavram Yanılgısına Düşmemek İçin Gerçek ve Hakikatin Özgünlüklerini Bilmek Gerekir; Hakikat; Dünyevi, Uhrevi, İlahi ve İlimsel Olan Ezeli ve Ebedi Gerçeklerin Toplamıdır. Gerçek daha çok, Kişisel, dünyevi ve bilimsel değişmezler ve az değişenlerin toplamını ifade eder. Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır. İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır. Gerçekler; dünyevi en az değişen veya değişmeyen; yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Bu nesnel kâinatta sınırlı gerçekler veya geçicilik vardır.Değişim miktarı ihmal edilebilecek kadar minimum düzeyde olan veya hiç değişmeyen yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Kısaca; en az değişen veya hiç değişmeyen kavramlara gerçek denir ve dünyevi her şey geçici gerçek ya da güdük gerçeklerdir.. Gerçek yalanın tersidir. Karşılığı yalan/yanlış/eksik olmayan çok şey; ya güdük veya kalıcı-ebedi gerçektir. Hayatta, izafi, değişmez, az değişen ve güdük gerçekler vardır. Örneğin, ölüm, karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur ve Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve bizim görsel algıladığımız nesnel evren ise kâinatın sadece % 5 ini oluşturur ve sonuç itibariyle değişmez geçici gerçektir. Olaki çoğu doğa kanunları az değişen geçici gerçeklerdir. Geçici (Bilimsel-Sonsuz) ve Ebedi gerçeklerin (Hakikatlerin) metriksileri arasında (Berzahında) bulunuş insan için bir sihir gibidir. İnsan birisindeyken onu gerçek diğerini gerçekdışı sihir sanır.
Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.

-Belki de doğadaki her kanun sonlu ve geçici bir gerçektir, ama her gerçek bir kanun değildir.
-Bilim geçici, ilim ise ebedi gerçeğe örnektir.

-Belki de en az değişen veya hiç değişmeyen şeylere sonlu-geçici gerçek denir.
-Karşılığı yalan olmayan geçici şeyler sonlu gerçektir.Örneğin, güneş dün doğdu ve battı sonlu-sihirli-geçici. Ölüm sonlu gerçek. Bu gerçek bugün tarih oldu.
-Doğum ve ölüm sonlu-geçici gerçeğe örnektir.
-Gerçek ve Hakikat Kavramları; ebediyet, doğruluk, kalıcılık ve kesinlik kavramlarıyla örtüşür.
-Bilimsel olaraktan kâinattaki tüm yaratıklar ve enerji halleri ebedi gerçek halden ve boyuttan, geçici hallere ve boyutlara (geçici gerçeklere) indirilmiş tüm yaratıklar ve enerji halleri ilk orijinine dönecektir.
-Her şey, kâinat öncesi ebedi mutlak gerçeklerden günümüze inkişaf ettiği geçici gerçeklerdir.
-Maddenin de kâinat öncesi mutlak gerçeklerden kökenlendiği bir gerçektir.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derece önemidir.
-Zaten var olan nesnel kâinat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati/eşduyum duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına terstir.

-Tam tersi orijinden günümüze düşünce sistemimizi inşa etmek daha gerçekçi ve geleceğe yönelmesi verimlidir. Önermelerinin bu asır ki eğitim, yönetim ve insan düşünce sistemlerini inşa edilişinin bilimsel yetersizlikleri açısından eleştiriniz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz.
-Ebediyetten, gerçekten, haktan (Allah (C.C)'HUNDAN) geçici kâinattaki hayata geldik çok şey tekrar Allah (C.C) dönecektir.


Yaratmak;Dışarıdan hiçbir enerji haline gerek duymadan, var olan güç ve potansiyelinden bir veya çok şeyi değişik enerji halleri şeklinde veya yaratık/lar olarak oluşturmak, yaşamaları içinde kendi gücünden ve potansiyelinden yaralandırmak veya başka hiçbir enerji hallerine-şeylere gerek duydurtmamaktır. Allah (C.C).HUNE özgüdür.

Yaratmak;Yaratılan yaratık gerçek yaradılış ürünü enerji ile hayatını devam ettirir.

Yaradılış;
-Allah (C.C) bir şeye ol der o da hemen oluverir.(Ayet) İnsanın Yaradılışı, kâinatın Yaradılışı, Kıyametin Kopuşu ve Asrımızla İlgili Bazı Ayetler,
-Ebedi-ölümsüz boyutta kâinata ol dedi ve her şey oldu bitti! Olmuş bitmiş boyuttaki sonuçlarda; yaratığın/yaratıkların tüm tercih olasılıklarıyla varacağı sonuçların hepsi mevcuttur. Yani bir kişi Allah (C.C) peygamber gibi teslim olması ile varacağı kader çizgisiyle sona ulaşır. Kendi özgün tercihleriyle hayatını değerlendirmesiyle varacağı kader çizgisinde karışılaşacakları önceden bilinir ve farklıdır. Ola ki Allah (C.C) şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı. Allah (C.C) Önce Âdem AS'I sonra eşini yaratıp cennete koydu. Kıyamete kadar orada kalacaklarını sonra onları kıyamette öldüreceğini hatırlattı. Onları cennete ki şu ağacın meyvesinde yememeleri konusunda uyardı. Yemeleri halinde nefislerine zülüm edebileceklerini konusunda uyardı.Kuran 7.Sure/ 19., 20., 21.,22., 23., 24., 25., 26., 27. Ayetler. Şeytan Âdem AS'IN eşine ve kendisine ; birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara cazibeli ve beğenili vesvese vererek: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Meyveyi yemeleri ve avret yerlerinin açması halinde melekler gibi ebedileşeceklerini cazibeli ve beğenili telkin etti. Onlarda Allah (C.C) ikazını unutup bu cazibeli teklife kandılar. Avret yerleri açılıp deşifre oldukları için; Âdem AS'IN ailesi şeytanla;yeryüzündeki vahşi-doğal insan nefsi içinde türemek, yaşamak üzere ve düşman olarak indirildiler . Âdem AS sonradan yalvardı Allah (C.C) onu affetti. Âdem AS'IN Zürriyeti Habil ve Kabil kısasıyla doğal insana karıştı. Sonradan şeytanının kendisi Allah (C.C) kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu (Menazil'n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah (C.C) neden Âdem AS'A secde etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana mühlet verirsen Âdemin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Özel haller hariç, Ola ki ruhuz ve/veya akılsız insanlar eşya ile Allah (C.C) ayırt edemez ve genellikle inançsız, ateist, cahil ya da doğal bir tapınışa sahip olur. Genellikle İlk insansılar ve günümüze kadar ki cahillerin hemen hepsi bu konumdadır. Ola ki bu vahşi/doğal cahil insansı insan çizginin devamıdır. Allah (C.C) Âdem AS ruhundan üfledikten sonra Allah (C.C) ve eşyayı ayır ederek tanımıştır. Melekler gidin Âdeme eşyayı sorun tanıyacak diye icabet etmiştir. Ayet veya Hadis vardır. Ola ki İblis (Azazil İbn-i Menazil) Âdem AS'IN bedenini yeryüzündeki Âdem AS öncesi Doğal insansıların bedenine benzetip onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah (C.C) Âdem AS'A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim, Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Âdem AS'A eşyayı sormalarını istemiş ve Âdem AS bu özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Hâlbuki Âdem AS'A kadar Yeryüzü vahşi/doğal insansı insanlarına Allah (C.C) ruhundan üflememiş , akıl, vicdan vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Âdem AS'IN Yeryüzüne inişi ile başlar. Ancak bu vahşi/doğal insansı insanların eşyaya ve yaratıklara doğal tapınma serüveni Âdem AS'IN yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah (C.C) en büyük af edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah (C.C)); yegâne ilahtı, tüm mülkler onundu, şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır. Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş, kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah (C.C) ihlaslı kullarını yoldan atamayacağını ve kendisine kıyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır. Sonrada bu çizgideki tüm akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... Vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam itaat ediyorsa sanal, düşünsel ya da nesnel şeytan kabul edildiği: Allah (C.C); Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla bildirilmiştir. Özel not; Belki de ya da Ola ki İblis şeytanlık yapmasaydı şimdi emekli imam, insanlara da, şeytanının ahlakından değil de onun yerine hayvanların ahlakı, davranış ve eylem şeklinde uzak duruşu telkini dini eğitimde verilir olabilirdi. Ola Ki Şeytan tekrar cennete konsa bile canı sıkılır ayni işi yapar. Sizi dünyaya göndersek yine aynı şeyleri yapardınız (ayet var).
-Ancak Allah (C.C) ebedi boyutta olup biten senaryonun geçici-ölümlü hayat ve yaratıklar boyutundaki ( kâinattaki) senaryoyu tarif ederken;
1-Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık. Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet
2-Yeri göğü 6 Günde/Evrede Yarattı (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet)
3-Göğü hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.


Kâinatın Yaradılış Konusuyla İlgili Bazı Ayetler;
Kuran 7. Sure /54. Ayet.
Kuran 10. Sure /3. Ayet. Kuran 11. Sure /7. Ayet. Kuran 21. Sure /30., 31., 32., 33. Ayetler. Kuran 23. Sure /12. Ayet. Kuran 25. Sure /59. Ayet. Kuran 33. Sure /72. Ayet. Kuran 36. Sure /82. Ayet. Kuran 57. Sure/4. Ayet. Kuran 67. Sure /3. Ayet.

Sonuç;
-Ölümsüz bir boyutta olmuş ve bitmiş bir senaryonun ölümlü, geçici ve sonlu boyutu yaşanıyor ve yaşıyoruz.
-Yaşayan bu senaryoda;ör, hayırlı mukadderat dileyen bir insana Allah (C.C) icabet ettiği zaman o insanın geçiciden ebediye tüm mukadderatını değiştirebiliyor.
-Ya da geçici senaryodan dilediğini ebedi, geçici, yok… Vb edebiliyor ve/veya yapabiliyor.
-Onun gücü her şeye yeter ve o her şeye kadirdir.(Ayetler var) Taklidi veya Güdük Yaratmak;Kendisini yaratanın ona sürekli hayat vermeye gücü yoktur. Saldım bayıra-çayıra rabbi kayıra yaratma türüdür. Örneğin, Zihinsel olarak insanın doğada olamayan şeyleri hayal edip sanal ve nesnel hayata uygulaması gibi

Üretmek;Kendisinden ve çevrede var olan enerjiden bir veya çok şeyi oluşturmaktır.

TüremekKendine benzer yaratıklar oluşturmaktır.

Yalan: Karşılığı doğru ve ebedi gerçek olmayan kasti veya bilinçsiz Uydurmalardır. Karşılığı  doğru ve haklı olmayan yanıltıcı gerçektir. Yalan kısmen gerçeğin tersidir. Var olmayandır (yoktur).Örnek;Güneşteki füzyon misali aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir. Demirkuş 2003.
"Aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir. 
-Kara delikler kabrim, ak deliklerde meyve vereceğim.
-Bir kanadım geçmiş, bir kanadım gelecek.
-Kalbime gömülü, sonlu sonsuzlar!!!
-Büyük kıyametten ebediyete uçuyorum". Demirkuş 2010.
Sürreya HAZIR'A Atıf Ettiğim Şiirimdir
.
Hayvanlarda yalan var mıdır? Toplumda yalan olmasaydı ne olurdu? Yalanın mubah olduğu tatbik/uygulayış alanları var mı? Sorular yalanın toplumsal döngülerdeki gerekliliğini vurgulamak için önem taşır.

Yanlış:Karşılığı doğruya ve gerçeğe aykırı kasti olmayan uydurmalardır.

İftira:Liyakatsiz yakıştırmadır. En büyük iftira Allah (C.C) şirktir.

Hiçlik Nedir;Allah (C.C) vahdaniyeti yanında geçici yaratık hayatı yok ve hiçlik olarak kabul edilebilir. Tüm yaratıkların enerji potansiyeli Allah (C.C)'HUN Nurunda vardı/vardır. Zerre enerji olarak geçici hayatla yaratıklar şereflendirildi. Sonra ebedi hayat müjdesi bağışlandı.

Anlamsızlık, Yokluk, Kayıp ve Hiçlik Kavramları Nedir? Hemen her şeyin mutlak en az bir anlamı vardır. Allah (C.C)’HU Her şeye kadirdir. Varlıklar âleminde Allah (C.C)’N İlminde her şey vardır. Bazı varlıklar yaratık olarak hayat bulmuştur. Allah (C.C)’HU anlamsız bir şey yarattığından bahsetmemiştir. Cüzi bir ilme sahipsiniz (insan için ) diye ayet vardır. Eğer bir insan bir şeye anlamsızdır, yoktur, kayıptır ve hiçtir diyorsa; ola ki aslında o insan anlam veremediği, yok saydığı, kayıp saydığı ve hiç dediği şeye karşı kendisi anlamsız, yokluk, kayıp ve hiçlik pozisyonunda ya da durumdadır.

Yokluk:Hiç bir şeyin olmadığı anlamına gelen yokluk kavramının karşılığı koca bir yalandır. Yaklaşık; Yokluk=Yalan !! Yokluk  kavramı hiçbir enerji halinin olmadığı boyut/larla örtüşen bir kavram olarak ifade edilmesiyle kavram,özdeyiş ve düşünce yanılgısını yaratmaktadır. Bu kavram, kayıp ve bilinmeyen kavramları ile karıştırılmaktadır. Belki de;"Enerji Yoktan Var Vardan Yok Edilemez" prensibinin tanımı eksik veya mantıksızdır. Çünkü enerjisiz bir boyut düşünmek mantıksızlık ve saçmalıktır. Doğadaki tüm döngüler bu mantıksızlığın kanıtı olabilir!! ”Enerji Görünmezden Görülür, Görülürden Görünmez Hallere Dönüşebilir” demek belki daha doğrudur veya mantıklıdır.            
Bu açıdan
, bilim ve insan henüz gençtir. Bilim ile bedensel beş duyuya ve duygulara ilave olarak, sanal dünyamız ve duyularımızla idrak edişimiz; eğitim, öğretim ve teknoloji ile pozitif bir şekilde evrimleştirilmedikçe; evrim teorisi ve prensiplerinin bazı bölümlerini gerçeklerle ilişklendirmenin ispatı şu an için olanaksız gözükmektedir. Bunun ispatı için bazı zihinsel ve bedensel enerji hallerini açıklamak asırlar alabilir. Hz. Muhammed AS. Miraca çıkmasıyla, Âdem A.S.'ın Yeryüzüne inmesini ışınlamayla ilişkilendirmeyi ispat etmeye veya çürütmeye henüz bilimsel veri ve teknoloji eksik ve yetersiz. Bu durum şu an zor, köre ışığı tarif etmek misali. Belki de ışınlamanın gerçekleştiği çağda veya maddeden anti maddeye doğru insanda var olan tüm  enerji hallerinin döngüleri deşifre edildiği zaman bunu daha iyi anlamamız sağlanmış olacaktır.  

Değişim;Yaratıkların çevresel, içsel, genetiksel, sistemsel, toplumsal… Vb değişimlere; genetik, davranışsal, yapısal… Vb tepki geliştirişidir. Kısaca değişim; önceki haline benzemeyiş olay, süreç ve olgusudur denebilir. Genel olarak değişim bir süreç evrimleşme ise bir olgudur. Genel anlamda değişim süreci bazı sonuçları evrimleştirip evrim olgusunu gerçekleştirir. Değişmeyen tek şey değişimdir lafı koca bir yalandır. Değişim yaratıklarla yaratıldı ve onlarla da sonlanacak. Değişemeyen yegâne zat Allah (C.C)DUR. Enerji halinin ve/veya yaratığın çevreye uyum için; bulunduğu konum, hal ve hayat döngüleri denkleminden farklı konum, hal veya hayat döngüleri denklemine geçme eylemi, süreci veya olgusudur. Her değişim değişmezlerin ve kısmi değişmezlerin kefeninde veya örgüsünde  hayat bulur. Değişim kavramı evrim kavramından daha büyük bir anlam ifade eder. Evrimleşme yaratıksal değişimlerin gerçek ve ilişkisel hayat hikayesidir. Demirkuş 2009

I-Doğal Değişimler:Doğal koşullarda meydana gelen değişimlerdir. Ör, evrimsel değişimler, türlerin doğal oluşumu.
II-Yapay Değişimler:İnsandan kaynaklanan değişimler. Ör, çevre kirliliğinden kaynaklanan değişimler ya da teknolojik değişimler yapay değişime örnektir.
III-Ferdi ve Toplumsal Değişimler:Tercihlerimizden kaynaklanan ferdi ve toplumsal değişimler.
A-Liyakatli Değişimler:Toplumsal ve/veya tüm döngülerde;yaşatıcı, tamamlayıcı pozitif bütünleşik veya analitik özgünleşen değişimleridir.Ör,Liyakatli devrimler. Ör,Doğru, insancıl veya akıllı eğitimle peygamber ahlaklı insanları ortaya çıkarmak ya da yaratmak için yapılan değişimlerdir.
B-Doğal (Vahşi) ve Liyakatsiz Değişimler:Doğal (Vahşi) değişimler, Nefse ve baskın güce dayalı değişimledir. Liyakatsiz değişimler toplumsal veya tüm döngülerde, antagonisttik yani yok edici, zararlı bölücü ve parçalayıcı veya zararlı bütünleştirici değişimlerdir. Ör, Liyakatsiz Vahşi Leninist ve Marksist (Sovyet) devrimler ve ihtilaller. Ör,Yanlış, başıboş, doğal ya da doğal eğitimin kuduz-vahşi-doğal ahlaklı insanları ortaya çıkarmak ya da yaratmak için yapılan değişimlerdir.
C-Rahmani, Şeytani, İnsani (Hercai- hüsran-i), Cahili (Hayvani) …Vb Değişimler; Tercihleri fert, toplum, kavim devlet ve insanlığın kalitesini ve geleceğini belirler. Allah (C.C) liyakatli değişmek istemeyeni, değiştirmezmiş (Rad, 13/11). Belki de değişmezlerin/değişmek istemeyenlerin her şeyi; ya doğaya ya da liyakatli değişimi tercih edenlere malzemedir.
IV-Nötr Değişimler:Değişim potansiyeli mevcut ancak, sistemin ve organizmanın minimum değişimini ifade eden değişimlerdir. Ör, Timsahların evrimleşme ve değişim hızı.
V-Diğer Değişimler:Kategorilere girmeyen değişimler.

Dua nedir? Fert ve toplumların; değişmek, arzu, istek, gereksinimlerinin yerine gelmesi, şifa ... Vb için Allah (C.C)'HA yaptığı, yalvarış ve istemli yakarıştır. Aslında eğitimde her insanın; insanlık, yaratıklar ve kendisi için ne istedikleri konusunda istemlerini dua olarak deklere etmeye fırsat vermek o insanın düşünce sistemi ve sınırları hakkında bize önemli bilgiler verir. Onun için her insanın yaratıklar, insan ve kendisi için hür iradesiyle duasını ortaya koyması bizim onu daha iyi tanımamıza fırsat verir.

Siyaset, Bilim, Rejim ve Yönetimlerin Dindeki Konumlarından Yararlandırılışı İnsanlığın Geleceği İçin Önemlidir

- Din siyasete, ekonomiye, politikaya ve yönetimlere dayalı acımasız ve ölçüsüz menfaat kurallarını deşifre eder ve daha insancıl-rahmani kuralları ortaya koyuşa kaynak teşkil eder ve yardımcı olur.
- Siyasette din olmazsa ya da siyasetçinin gerçek dini ve inancı olmazsa dinin yerini menfaat dayalı ekonomi borsası, politik ve siyasi zekâ oyunları alır.
- Din siyasetçiyi, ekonomisti, politikacıyı, yöneticileri ve insanları ahlakı yönden rafine ve/veya filtre ederek kötü, iyi amelleri ve amaçlarını su yüzüne çıkarır. Hatta siyasetçinin ya da politikacının veya inanan insanın enderin samimi ahlaki ölçüsünü açığa çıkarır.
- Siyaset Dinle bağdaştırılmazsa bu sefer inançlı kitleden illegal (gayrı ahlakı ve gayrı resmi) yönden yararlanışın ve kullanışın yolu motive olur.
- Aynı durum din yönetim ve bilimle ilişkisel düşünülüp ya da yönetim ve bilimin dindeki konumları doğru tespit edilip insancıl çözümler üretilmezse bu sefer bilim ve yönetim cahili inançlı kitleden illegal (gayrı ahlakı ve gayrı resmi) yönden yararlanışın ve kullanışın yolu motive olur. Bu nedenle her medrese ve dini eğitimin mutlaka bilimsellikle güncellenip ilişkilendirilişi elzemdir.
- Biz İslam'iyeti insanlık için gönderilmiş bir din olarak kabullenip doğru değerlendirilmezsek bu sefer insan fıtratına doğru empati duymayan inanca /imana gerek duyan cahil radikal dindar kitlelerin ortaya çıkışına neden oluruz.
- Uzaya açılmadan önce tüm insanlığın bu dine sahiplenişi ve liyakatli değerlendirişi insanlığın işini gelecekte kolaylaştırmış olur.
- Bir anda düşünün Allah (C.C) bu dinleri göndermeseydi ne olurdu? Sorusunun yanıtı dinin değerini, önemini ve gereğini izahat için yeterlidir. Demirkuş 2013


Din Nedir (İslam'da) ; Akıl, ruh, ruh, nefis ve vicdan sahibi yaratıkları muhatap alan yaşanmış istendik, istenmedik, nötr örnek yaşantılar, peygamberi uygulamalarla ve yaratıkların akıbetleri konusuyla ilgi gelecek bilgileriyle dolu, yaşantı kuralları ve yönetim sistemlerinden ibarettir. İlim ve bilim:insanın;olgu, süreç, olay, yaratık, enerji hallerini… Vb tanıma ve tatbik/uygulayış araçlarıdırlar. İlim ve bilimin dini olmaz. Kısaca; gerçekte ve doğal olarak dinin, bilimin, rejimin… Vb. şeyin insanı olmaz ki batı bu durum hayat bulduğu için insanlar otistik din ve bilim uzamanı (bilim insanı?) olmuşlar. Bu insan tipinin özellikle din bilim ilişkiselliği açısından tüm bildiklerini diğer bildikleriyle ilişkisel düşünselliği körelmiş ve tümel düşünsel ve uygulayış ilişkiselliği cahilleşmiştir. Bu açıdan bu asır ki öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi eksik, cahilce ve kesin yanlıştır. Özellikle üniversiteler ilk, orta ve lisedeki bilgilerin ilişkiselliğini tamamen körelticidir. Doğrusu insanının bilimi ve dini olur. Bu kavramları her konum ve boyutta dine bağlı düşünmek anlamsızdır veya mantıksızdır. Din hem uhrevi (ahraet) hem de dünyevidir. Peygamber ahlakı merkezli mantık ve uygulayışlarla yaratıklara yaklaşır.
Din; Akıllı yaratıkların kâinatta verimli ve hayırlı yaşam döngüsünde yaşamaları için; her fıtrata uygun içeriği/leri, yaklaşımları, kuralları ve peygamberi uygulamaları içeren hayatın yaşama şekli reçetesidir.Bu tanım sadece Allah (C.C) gönderdiği dinler içindir, yaratık kökenli dinler değil. Yapısının-fıtratının kaldırabileceği, yapabileceği ve diğer yaratıklara hayırlı konumlandırmayı içeren kurallar bütünüdür. Geçmişte,hayatta ve gelecekteki gerekli, önemli; zaman,olay, süreç olgu ve sonuçları bildirir.
İpucu;Müslüman, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst, yeterince bilgili, zihinsel, eylemsel ve davranışsal olarak kendini liyakatli konumlandırmasını alışık tepki (refleks) haline getirmeye çalışan çevresine peygamber liyakati ile yaklaşan insandır. İnanıyorsanız üstün sizsiniz (Âl-i İmran, 3/139).
-Allaha CC'HUNA doğru teslim olmayan. İblisi, şeytanı, cahili, doğal ve münafığı yaşam döngüsünde doğru konumlandırmayan Müslüman'ın işi zordur. Yani kişilik şifresini (IP numarasını) sadece Allaha CC'HUNA veren ve ondan başka şifresinin kopyasını bile;nefsine, ceddine, partisine, örgüte, tarikata, şeytani şeyhine, cebine… Vb Hiçbir yaratık ve ilme emanet etmeyen Müslüman kurtuluşta kabul edilir. Peygamberler Allah (C.C)'HA böyle teslim olduğu kabul edilir. Yarabbi bir an bile olsa beni nefsimle baş başa bırakma. (Hadis var)
-Düşünsel dünyamız nesnel dünyamızdan daha gerçekçi ve daha baskındır bu nedenle eğitim sistemleriyle düşünce sistemimizi düşünsel peygamber ahlakı temellerine dayalı somutlara ve gerçeklere göre inşa etmeliyiz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz. Bu düşünce mantığına dayalı geleceğe yönelmeliyiz.
-Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) uyumlu kuvvetlerin ve güçlerin dengesine dayalı, Tek adamcılık, Monarşi ve Kuvvetler ayrılığı /zıtlığı (Antagonisttik Liyakatli sinerji ile karıştırılmamalıdır. Liyakatli sinerji: Kuvvetler ayrılığının şer-i ve hukuki oluşun liyakatli birlikteliğidir. Antagonisttik nefsi/hayvanidir, Liyakatli sinerji Rahmanidir. ) belki de kurumlar arasın da “Derebeyi Kurum ve Tek Adam Demokrasinin” ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kuvvetlerin birlikteliğine ile tersine dayalı demokratik sistemler arasında ne fark vardır?
-Tek adamcılık, Monarşi ve Kuvvetler ayrılığı /zıtlığı dengesi; reKâbetçi, nefsani, vahşi, doğal, şeytani ve asabidir? Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) dengesi İnsani ve Rahmanidir.
-Kısaca;ilimsiz ve bilimsiz din düşünülemez, bilim ve ilminde dini olmaz. Dini; ilim ve bilimsiz düşünmek, telkin etmek;anlamsız, cehalet, mantıksız belki de antagonisttik (yok edici) analitik düşünme ürünü yapay bölücülüktür.1
A-Bir din tüm yaratıkları ve ürettiği enerji hallerinin tümünü aşarak her şeye öneriler ve çözüm üretmiyorsa o din; ya eksik, ya geçici, ya doğal ya da geçersizdir?
B-Siyaset, bilim, evrim, şeytan… Vb yaratık ve yaratıkların düşünsel-nesnel ürettikleri dini aşabilir mi?

İpucu;
Siyaset dâhil hiç bir şey İslam'iyete aykırı değildir. Önemli olan helale aykırı olmayı dine aykırı olma ile karıştırmanın cehaleti, gafleti ve dalaletine düşmemek ve her şeyin dindeki yerini doğru konumlandırarak peygamber ahlaklı tepki ve davranışlar geliştirmektir. Bu açıdan İslam'iyet yeryüzünde hemen her türlü rejimi içinde barındırmıştır. Geçici olan ortaçağ ve öncesi Allah (C.C) dinleri bilimi ve siyaseti İçin de yekpare konumlandırmamasının nedeni doğaldır. Çünkü geçici ve vadesi dolmuş dinlerdir, Bu nedenledir ki laikle bu dinlerin çıkmazları aşılmaya çalışılmıştır. İslam'iyet hariç diğer tüm dinlere için laiklik farz gibi gözükmektedir. İslam'iyete laiklik ceketini giydirmeye kalkmak büyük bir iftiradır. İslam'iyetin içinde doğal ve insani demokrasi siyaseti mümkündür. Tüm gizli ve açık; münafıklar, cahilleri (kendin ve çevresini bilmezleri) ve liyakatsiz radikalleri deşifre etme siyasetle ilgilidir. Dinini satan, kötüye kullanan, yaratıklar her şeyini kötüye kullanabilecek kadar tehlikelidir. Onun için İslam'iyet'te zaten rahmani, cahili, vahşi, doğal ve şeytani (münafık) siyaset vardı ve olacakta. Önemli olan siyaseti doğru konumlandırıp kötü niyetlileri de dinle, bilimle, hukukla etkisiz ve pasifsize etmektir. -Deneyimlere dayalı olarak ortaçağda vadi dolmuş ilahi/peygamberi dinlere tepki olarak dini siyasetten ayırma olan laiklik buluşu istenmedik, geçersiz ve yetersiz fert, toplum ve dinler için bir ilaçtır.
-Geçerli bir din(İslam) içinde belki de af edilmez bir iftiradır.
-Dinin içinde çok yüzlü münafıkların hepside din ve insanlık olalı beri iki yüzlü siyasetle hayat buluyorlardı ve kıymete kadar bu böyle olacak. Geçerli bir dinin siyasetten ayrılması ya da koparılması; kapitalistler (sermaye kuduzluğu), radikaller (empati/eşduyum kuduzluğu), Şovenistler (cet kuduzluğu), Siyonistler(din kuduzluğu), münafıklar (çok yüzlü kuduzluğu) ve cahiller(bilmezlik kuduzdu/değişmezlik kuduzluğu) için çifte start getirme anlamını taşır. kâinattaki tüm yaratılmış, yaratılan ve yaratılacakları içeren, kâinatta nasıl yaşaması gerektiğini örnek peygamber ahlakı kurallarıyla yaşatarak ve gelecekte tüm olacakların (tüm akıbetlerini) bildiren yegâne din İslam'dır.

Rejim Nedir? Bir devletin yönetim şekline rejim denir. Rejimlerin hepsi dünyevidir. Yönetim merkezli olarak yaratıklara yaklaşır.


Rejim ve Din Farkı; Rejimlerin hepsi dünyevidir ve yönetim merkezli olarak yaratıklara yaklaşır. Din Peygamber ahlakı merkezli mantık ve uygulayışlarla yaratıklara yaklaşır. Din hem uhrevi (ahraet) hem de dünyevi olduğu için rejimler dinlerin metriksinde kurtulamazlar. Dini aşamazsınız(Din aşılmazdır)(hadis var). İşin ucunda laiklik bile olsa da inanç sahipleri dünyevileri genellikle işletim sistemlerinde uyutmaya kadirdirler. Münafıkların dünyalıkları için namaz kılmaları ve dini icra etmelerin asıl hikmeti burada yatar. Evrimsel olarak dinler rejimlere baskıdır. Rejimlerin ve diğer toplumsal sistemlerin yaşayışları için dindeki yeri, gerekliliği doğru konumlandırış önemlidir. Dünyevi, rejimsel, toplumsal, bilimsel ve doğa yasalarını Allah (C.C)'HUN ayetleriyle, toplumsal deneyişleri, deneyim çıkarsayışları ve Atasal sözlerin Peygamberi (Rahmani/İnsancıl)n hadislerine denk tutuşun ötesinde eğitimde kullanılmayışının afat bu asır yaşanıyor. Dünyevi, rejimsel, toplumsal, bilimsel ve doğa yasalarını ayetleştirerek yönetimleri ilalaştırış nedir? Toplumsal deneyişleri, deneyim çıkarsayışları ve Atasal sözleri hadisleştirişle toplumsal kültürleri ve yaşantısal şekilleri cetleştirerek siyoşoven asimilasyon nedir? Ola ki Sistemin a kanunlarını ayetlerle den tutuş ile deyimsel ve Atasal çıkarsayışları peygamberin hadislerine denk tutuşun afatının farkındalığı din-bilim bilginlerini insanlığın ahlaki geleceği açısından korkutur?.

Laiklik Nedir? Geçersiz ve geçici dinlerin illetinden ve ehlinden yakasını kurtarmak için ortaçağ da doğa denizine atlayan belki de itilen veya düşen bilim bilginleri (bilim insanları?!) yılana (doğal doğaya) sarıldılar. Getirilen ve razı olunan bu kuralın adını da laik koydular. Daha henüz doğayı hortumlama sanatını (patojen teknolojiyi edinme) edinmeden İslam'iyet'te de bu tepki kaftan uygulandı ve liyakatsizce ve cahilce biçtirilip giydirilmeye çalışıldı. Kısaca dini devlet işlerinden, siyasetten ve bilimden men etmektir. Dinle devlet yönetimi arasında insanların kafasında ve düşüncesinde cahilce ve liyakatsizce oluşturulan nesnel ve zihinsel Berlin duvarı gibidir. Ancak inananların da haklarının ve serbest ibadetini koruyacağını garanti eder. Özellikle İslam'iyete aynı koşulu koymak büyük cehalettir.Laiklik İslamiyet’in dışındaki tüm dinler için farzdır. Ancak sadece İslamiyet laiklikten bahseder ve laikliği içerir (Kâfirûn Suresi/109. Süre). Geçersiz dinler için önlemli olabilir. Vahşi ve doğal ya da liyakatsiz laiklikle; şeytan ve imamı iblise (Azazil ibn-i Menazil) ve onlara uyanlar; tüm insanlığa ve dinlere gizli açık elini kolunu sallayarak karışacak, dindekiler ve insanlar laiktir diye onun hilkat garibesi davranışlarına saygı gösterilecek anlamı çıkıyor. Laikliği daha iyi anlamak için;önce laiklikle ilgili beyin fırtınası sorularını sonra parçayı okuyun

Devrim;
İlahi takdirin akli ve/veya doğal değişimin yani evrimin ürünü vahşi/doğal toplumsal sonuçlardır. Genellikle doğadan (evrimden) kaynaklanan; reKâbetin, nefsin gücüne ve/veya akıla dayalı dayalı uzun süre kabul gördürülen/gören toplumsal eylemler ve kurallar bütünüdür.Ör,Veto imparatorluğu, toplumsal hile, oyun ve doğal gücün (nefsin) eylem ürünüdür. Peygamber ahlakıyla örtüşen devrim ve akli devrimlerin hepsi;nefsi müdafaa savaş/larına ve/veya mücadelesine/lerine dayalı akıl ürünü devrimler kategorisine girer. Semavi dinler: Allah C.C. tarafından vahiy edilen aklın tatbik/uygulayış ürünü gibidirler.

BİLİM NEDİR? Doğadaki pozitif öncelikli (nesnel) bilgilere dayalı tüm bilim dallarındaki toplam bilgi ve uygulamaları içeren en kapsamlı kavramlardan biridir. Bilim, daha çok nesnel verilere dayalı olarak gelişip ilime doğru emekler. Bilim hayatın başlamasıyla insanın ve bazı yaratıkların çevresindeki, iç dünyasındaki… Vb edindiği bilgiler bütününe verilen addır. Büyük Kıyametle ölüme mahkûmdur. Daha çok öğretim teknoloji, deney ve deneyim kavramlarıyla ilişkilidir. Bilim yaratıkları, olguları, olayları ve süreçleri tanımak için bir araçtır. Bilim ilimin metriksindedir. Geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki tüm bilim çatısının çözmecesini (pazılını) ilim içerisinde ya da şemsiyesinde değerlendirirsek bu çözmecenin alt birimleri/parçaları ya da veri tabanı bilgi birimlerdir. Geçmişten geleceğe bu çözmecenin alt birimleri; değişmez, değişen, değişken ve diğerleri şeklinde gruplandırılarak ya da disipline edilerek “Bilimin Evrimi” dersi çerçevesinde incelenebilir. Bilimin Tarihi ya da Bilimin Evrimi olur ilmin tarihi ya da evrimi olmaz!! Bilim ölümlü olduğu için bilimde mutlak gerçek yoktur, ilim ölümsüz olduğu için ilimde mutlak gerçekler vardır. Bilim, ilimin yaratıklarda yeşeren ölümlü-sonlu bilgi örüntüsü boyutudur. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilim ölüm ötesine henüz genç ve kördür. Yaratıkların ölümünden sonra ömürleri boyunca yaydıkları enerji ve hayat döngülerin akıbeti ve sonraki geleceği için hiçbir şey söyleyemez. İlim tüm sonuçları bildirmiştir.

Bilimin İnsandaki En Önemli Meyvesi: Bilimin insandaki en önemli meyvesi; çevreye ve doğaya kısmen hâkimiyeti sağlayan fen, teknoloji ve iletişimdir. Ancak güzel ahlak olmadan bu meyveyle insanlık en aşağılık yaratık seviyesine ve postuna bürünür. İnsanın bilim aracını ve teknolojik araçlarla ürettiği; sanal, hesabi (dijital), düşünsel ve nesnel; teknoloji, bilgi, kültür... Vb. kullanarak benimsediği yaşama biçimi ve ürettikleriyle doğadaki çok şeyi öğrenip, kendi arzularına göre işleyip devşirmesidir. Bilimin Meyvesi Olan Teknoloji İle; İnsanlar eşyayı ve gayri insani yaratıkları köleleştirir ve iletişimi kolaylaştırışıdır. Bilim, teknoloji ve ekonomi ne kadar gelişirse gelişsin buna paralel olarak "İnsanlık İnsancıl (Rahmani) Ahlakla Taçlandırılmadıkça", insanlığın hayvandan daha aşağılık doğal bir konuma geleceğinden emin olabilirsiniz. Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim (hadis vardır).

Bilimsel Açıdan Doğa Ötesi: Bilim açısından henüz genişleme boyutuna ulaşılmayan doğanın geleceğini ve nesnel ötesini ifade eder. Ör, gelecekte doğayla ilgili bilinecek her şeyi ifade eden doğanın geleceğidir.

Bilim ilmin (pozitif, negatif, nötr bilim; beşeri bilimlerin), öğretim ve öğrenim eğitimin alt ünitesidir. Bilim daha çok öğretim, İlim ise eğitim   kavramı ile ilişkilidir.
-Bilim;İnsanların nesnel kökenli kâinattaki her şeye yüklediği yazılı, sözlü, görsel... Vb kanıtlara dayalı sonlu ve ölümlü anlam ilimin insanlar tarafından ortaya konmuş ve üretilmiş karşılığına bu gün bilim deniyor.
-Bilim ilmin insandaki geçici ve cüzi ölümlü ilim halidir.
-Onun için bilim bilginleri (bilim insanları?!) bilimde mutlak gerçek yoktur önermesini genellikle kabul ederler.
-Kâinat ebedi ve ezeli gerçek olan ilmin içinde geçici sınırlı ve sihirli hayat olarak yaratılmıştır. İnsan cüzi ilme sahiptir(Ayet var)

İlim Nedir? Bilime ilave olarak; ahlakı, doğa ötesi ve tasavvufu içeren, tüm bilgi ve uygulamaların hayatla gerçek ilişki ve tanımlarıyla şekillenen en kapsamlı kavramdır. İlim daha çok eğitim kavramı ile ilgili olup, beşeri merkezli olarak bilime ulaşır. İlim; Allah (C.C) Âlim sıfatına tabi olup tüm yaratıkların ezeli, yaşayan ve ebedi aşamadığı ve hayat bulduğu ölüp ve diriltildiği tüm bilgilerin en kusursuz, verimli ve israfsız konumlandığı bilgi bütünlüğünü, ilişkiselliğini ve birlikteliğini içerir. İlim bilinen ve bilinmeyen tüm bilimleri de içerir. İlim hakikatleri ve ebedi gerçekleri içeren bir araçtır. Bilim ise ölümlü, sonlu ve geçici gerçekleri içeren bir araçtır.       Bilim ve ilim; tüm yaratıkları, olguları, olayları, süreçleri, ilişkileri ve enerji hallerini tanımak için bir araçtır, bilgi ise veri tabanıdır. Bilimi ve ilimi bilgilerimizle işletip, hayata uygularız.
İlim, bilime ilave olarak ahlaki - hayvani-meleği doğa ötesi ve  tasavvufu  içeren  en geniş bilgi havuzunu temsil eden kavramdır. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için ilim daha çok beşeri merkezli olarak, bilime ulaşır. Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilim ölüm ötesine henüz genç ve kördür. Yaratıkların ölümünden sonra ömürleri boyunca yaydıkları enerji ve hayat döngülerin akıbeti ve sonraki geleceği için hiçbir şey söyleyemez. İlim tüm sonuçları bildirmiştir.


İlim; içinde, sonsuzluk, ebediyet ve tüm bilim döngüleri, bilinen-bilinecek-bilinmeyecek ve var olması gereken; tüm zamanları, olayları, süreçleri, olguları, eylemleri, bilgileri, yaratıkları… Vb her şeyi liyakatli, israfsız güçte ve konumda/larda... Vb bulunduran ve bilinen; hiçbir tercih ve  kader çizgisinin aşmadığı-aşamayacağı sahipsiz olmayan çoğu şeyin en büyük havuzudur. Yer/ler ve gök/ler yapışıktı biz onu/ları açtık (Ayet var) Başlangıçta yer ve gökler yapışıktı(ilmen yer ve göklerin çok yönlü yapışık olduğunu düşünün). Biz onları açtık sonra isteseniz de istemeseniz de bir araya gelin dedik/Enbiya 21. Suresi 30.Ayet Fussilet 41. Suresi 11. Ayet. Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.

İlmin İnsandaki En Önemli Meyvesi: İlmin yaratıklardaki en önemli meyvesi güzel ahlaktır. Gerçek Güzel Allah (C.C)’N Nur (C.C) Cemalidir. Güzel ahlakta Allah (C.C)’NA aittir. Bu ahlakın insandaki en iyi tecellisi peygamber ahlakıdır. Ben Güzel ahlakı tamamlamak üzere geldim. Hadis Vardır. Ruhuna, aklına, vicdanına ve ilahi imanına endeksli ilahi-aklı kuralları benimsediği yaşama biçimi ve ürettikleriyle, çevresi, zihni ve doğa ötesini/de yaşarken öğrendiklerini davranış ve eylemlerine; peygamber ahlakıyla işleyip, devşirmek ve yansıtmaktır.

İlim Ve Bilimim Meyvesinin Sonucu(Bir Arada Değerlendirişi); İlimin İnsandaki meyvesi Güzel Ahlak, Bilimin İnsandaki Meyvesi Fen ve Teknolojidir. Fen ve Teknolojisiz yaşadığımız asırlarda haksız yere katledilen ve hastalıklarda ölen toplam İnsan oranı, teknolojiyle yok ettiğimiz insan oranıyla kıyaslanamayacak kadar düşüktür. O halde güzel ahlakın hâkim olmadığı insan toplumlarının “Teknolojisi ilerleyişiyle insanlığın gittikçe daha aşağılık yaratık oluşa doğru gidiş arasında doğru orantı olabileceğinden emin olabilirsiniz. Demirkuş 2013. Bilime, Teknolojiye, Fen Ağacına... Vb her şeye Güzel Ahlak Aşısı Yapılmadıkça, Teknoloji Geliştikçe İnsanı daha da ya da En Aşağılık Bir Yaratık Konumuna Sürükleyeceğinden Emin Olun. Tüm İnsanlarınEkonomik Sorunlarını Çözseniz de Bu Sefer Çok Varlıktan Ve Obeziteden Kuduran Bazıları Birbirini Yer. Çözüm; Eğitimle fıtratı değişmeyse müsait insanlarda evrensel dürüst olmayı, namuslu olmayı, vicdanlı, bilgili olmayı… Vb. insancıl ahlaki argümanlarını (kanıtlarını) refleks haline getirmek, inandırmak ve iman ettirmektir. Sonrada Yönetim sistemimizi bu eğitilmiş bilgili insanlara emanet etmektir.

Doğa Ötesi İlim;ilim havuzundaki doğa ötesi her şeyin ilmine denir. Madde ötesi ve anti (melek, cin... Vb) madde tabanlı sistem, araç ve birimlerle hayat bulmuş yaratıkları inceleyen ilime Doğa Ötesi İlim denir. Ör, tasavvuf, Hz Muhammed'in miraca çıkışı ilmi, akıl, zekâ, ruh, sanal nefisler… Vb inceleyen ilim doğa ötesidir.

İlim Havuzu İçinde Tüm Bilimlerin; Liyakatli Konumlandırılışı, İlişkilendirilişi Önemli ve Gerekli Bir Disiplindir.

Ola ki Matematik ve Bilim kavramlarının tanımları arasında kavram yanılgısı ve eksikliği vardır. Belki de Matematik Biliminin Ortak Paydasını, Diğer Bilim Dalları Payları İfade Eder. Paylar ve Paydanın Toplamı Birlikteliği Bilimi İfade eder. Paylar ve Paydanın Toplamı Birlikteliği Bilimi İfade eder. Sanki Matematik Bilimin Ortak Payda Ana Yüzü, Diğer Bilim Dalları Bilimim Özgün Payları ara Yüzü Gibidir. Aslında Matematik; Tüm Bilimin kümelerle, sembollerle, rakamlarla ve denklemlerle ifade edilişinin ana yüzüdür (Kümesel, sembolsel, rakamsal ve denklemsel). Yani Bilimin, denklemsel, sembolsel, kümesel, şekilsel ve rakamsal ifade edilişi şekline kısaca Matematik Bilimi denir. Ola ki Matematik bilimin bir alt bilim dalı değil de bilimin farklı ifade ediliş ara-ana yüzüdür. Bu mantıktan ve muhakemeden çıkarsayışla; Matematiğin dışındaki diğer bilim dalları toplamı ise kültürel alfabelerin sözel, yazımsal, eylemsel… Vb şekilde ifade edilen tüm alt bilim dallarının toplamını ifade eder ara yüzü konumda gözükmektedir. Buna bilimin kültürel ara yüzünü ifade şeklide denebilir. Ola ki Evrim ise gerek Kültürel Bilim ve gerekse matematiksel Bilim ara yüzleri içindeki kalıcı değişimlerin arasındaki gerçek bilimsel hayat hikâyelerinin ilişkisini tevhit eden Bilimin Değişim Ara Yüzünü İfade Eder. Yani Gerçek/Yarı Gerçek Bilimin Şimdilik Üç Ara Yüzü ya da Alt Kategorisi Vardır. 1- Kültürel Alfabetik Ara Yüzü (Sosyal, Kültür ve Doğa Bilimi). 2-Değişim Ara Yüzü (Evrim Bilimi). 3-Rakamsal-Kümesel Ara Yüzü (Matematik Bilimi)…Vb Örneğin ilerde Kuantum Bilimi, Düşünsel Bilim, Sanal Bilim Kategorileri de Gerçek/Yarı Gerçek Bilimin Bir Alt Disipline Kategorisi Kabul Edilebilir..

İlim havuzunda, tüm enerji halleri ve yaratıkların (düşünsel, dijital, sanal, nesnel, yarı sanal... Vb) yapısı ve gerçek ilişkilerin sembollerle, rakamlarla, denklemlerle ve kümelerle ifadesi belki de Matematiktir.

Matematik külli ilmin içindedir. Belki de her yaratığın, hayat döngüsünde, en azında bir konumunda mutlaka bir matematik konum ve hayat denklemi vardır.
Yaratıkların, olayların, süreçlerin... Vb yapısı ve aralarındaki ilişkilerin sembollerle, rakamlarla, denklemlerle ve kümelerle ifade eden bilime Matematik denir.
Matematik (Evrensel, Doğal, Düşünsel, Hesabi... Vb Matematik); ölümsüz olan ilimin ölümlü ve öğrenmek-kullanmak için yaratıkların bir aracı olan bilimdeki hayatın varlığı ve/veya bilimi yaşatan kalbi gibidir. Onsuz bilim yaşayamaz. Bilimi bir beden kabul edersek matematik onun kalbi, canı ve hayatıdır. Belki de ya da Ola ki Matematik yaratıksal her şeyin matematik sembollerle birimsel ve sayımsal ilişkilerlinin denklemsel ifadesidir. İstatistik genellikle uygulanabilir matematiğin ampirik (deneysel) bilgilerin ilişkisini ifade eden ve içeren bilim dalıdır.
İlim havuzunda; madde (elementlerden), anti madde tabanlı birimlerdeki özgün ve mantıklı matematiksel denklem kümelerine dayalı enerji hallerinde hayat bulmuş;sanal, nesnel ve yarı sanal kişiliklere yaratık denir.

Sonsuz; Her sonsuz mutlaka ölüme mahkûm bir küme ya da kefen denen geçici bir zaman, mekân ve hız içindedir. Nesnel, sanal ve insani olanaklara dayalı hesaplanamaz boyutlara varabilen sonuçlara ulaşan kavramdır.
-Belki de sonsuz kavramını azcık kavramak için; tüm yaratılmış-yaratılan ve yaratılacak yaratıkların toplam geçici ömürleri boyunca; düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi) … Vb tüm faaliyetlerinin ve tersinin bir biriyle çarpımının, toplamının… Vb tüm işlemlerinin hesabı olarak düşünebiliriz. Sonuçta her sonsuz ölüme mahkûm çok büyük ve çeşitli ilişkiler mantığının-hesabının yaratıklarca kolayca ölçülemez sanal, nesnel, düşünsel, dijital(hesabi).. Vb veya tümünün devasa yığınıdır.
-Genellikle hesapla, çalışmakla, uğraşla… Vb sunucuna ulaşılamayan her şeye biz sonsuz deriz.
-Sonsuz başıboş bir kavram değil hatta her başıboş gözüken şeylerde mutlak bir sınır içindedir.
-Her sonsuzun tükendiği bir sınır vardır. Her sonsuz mutlaka bir küme içindedir. Örneğin yer yüzünde ya da kâinatta sonsuz tane yaratık var ama hepsi yer küresi ya da kâinatın kümesi içindedir.
-Her sonsuzun öldüğü bir hudut vardır.
-İstisnalar hariç her tüm sonsuzlar mutlak değerler içinde birer yaratıktırlar.
-Bu devasa kavramın; hesaplanmasına, ulaşılmasına ve kontrolüne ulaşılmayan veya yetişilmeyen yaratık, olay, olgu, süreç, zaman, hesap… Vb her şeye sonsuz kavramını yakıştırırız.
-Döngüsel sonsuz(ekolojik döngüler), mikroskobik (hücresel, fiziksel parçacıklar, elektron, plazma boncukları, ışık demeti... Vb döngüler ve küçülmeler), makroskobik (Ör. yıldız-gezegen döngüleri, kâinatın genişleme boyutları ve büyümeleri) ve devasa matematiksel hesaplar, sonuçlar ve döngüler ( kâinattaki nötrino sayısı ve Pi sayısı)
-Enerjisel, matematiksel, sanal, yarı sanal, boyutsal, nesnel, döngüsel, ilmi, bilimsel, yarı nesnel, hayatsal ... Vb devasalığı, boyutları hesaplanamayan sonsuzlardır. 1, 2, 3,4
Aynalarda Sonsuz Görüntü 1s
Elmas Sonsuz Değil 1s
Evren Gerçekten Sonsuz mu? 1s
Evrenimizin Geleceği (Sonsuzluk Takvimi)  2s
Matematiğin Şaşırtan Yüzü Sonsuz Sayıda Direnç3s
Matematik Sonsuz 4s
Sonlu ve Sonsuz Sayılar 3s
Sonsuz Sevgilerle 2s
Sonsuz(a) Sevgilerle 2 s
Sonsuzluk 5s
-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel... Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde; yaratıklarca aşılmaz, hesaplanamaz devasallıktaki düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi).. Vb tüm yaratıkların-eylemlerin... kümesi veya alt kümelerine denk sayıdır.

Ebediyet ve Sonsuz Kavramları İlişkisi; Ola ki hızın sonsuzu aştığı (sonsuz hızın oldüğü), geçici mekânın ebedileşmeye yaklaştığı ve geçici zamanın sıfıra değdiği nokta ebediyettir (ölümsüz hayat). Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Ya da mekân ın sonsuzu aştığı yani ebediyete yaklaştığı nokta hız sonsuzu aşmış ebediyete yaklaşmış ve geçici zamanın sıfıra değdiği-noktada ebediyet (ebedi zaman) başlar. Bekası yaratıklarca sınırlanamayan, hesaplanamayan ve bilimsellikte yeterince doğru algılanamayan "Ölümsüz Hayat" anlamıyla örtüşen kavramdır. Ola ki bilimsel olarak Hızın sonsuzu aştığı, zamanın sıfıra yaklaştığı tüm boyutların hız tutkalıyla kaynaştığı bir kavramdır Ebediyet. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür.
Allah (C.C) "Baki" Sıfatı himayesinde devasa sonsuzları ve hemen her şeyi (tüm yaratıkları ve ürünlerini) barındıran "Ebedi Hayat-Ölümsüzlük Bahşedilen Her Şey" anlamında kavramdır.
-Bazı yaratıklar Allah (C.C) himayesi ve gücü sayesinde ebedileşecekler. Hep var olan ebedi bir hayata kavuşacaklar. Allah (C.C) gücü her şeye yeter(ayet).
-Tüm varlıklar, Allah '(C.C)'HUN ilmi içindedir. Allah (C.C) hayat verirse ilmindeki o varlık, yaratık (yaşayan varlık) olarak hayat bulur. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler. Geçici (Bilimsel-Sonsuz) ve Ebedi gerçeklerin (Hakikatlerin) metriksileri arasında (Berzahında) bulunuş insan için bir sihir gibidir. İnsan birisindeyken onu gerçek diğerini gerçekdışı sihir sanır.
-Tüm hayat bulmuş sonsuzlar ebediyetin metriksini aşamazlar.
İpucu; ebediyet ile sonsuz kavramının ayrıcalığını ve anlam farkındalığını pekiştirmeye çalışın. Her sonsuzun akıbeti ölümle sonlanır, ebediyet ölümsüzlüktür. Hız Tutkalı Sonsuzu Aşıp Ebedi Hıza Yaklaşırken, Zaman Sıfıra Yaklaşır ve İçinde Geçtiği Ya da İçerdiği Tüm Sonsuzların Kümeside Ölüm Sınırından Ebediyete Çimlenişe Başlar. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Yani ebediyete Yaklaşır.
-Sonsuzdan büyük bir değer; en azında ebedi boyuttaki hayatın ilk basamağına-sınırına ulaşmış değer kabul edilmelidir. Ebediyet tüm boyutların ölümsüzlüğü demektir.
-Ebediyet; kâinatta bilinen ve bilinecek birim veya tüm boyutların(zaman, mekân , yaratık, hız, eylem, sonsuzluk,… Vb) kaynaşık olarak; ölümsüz hayat bulmuş veya ölümsüz ilimdeki yaratılmaya hazır konumunda bekleyen kesintisiz ve kalıcı varlığını ifade eder.
-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel... Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde; Allah (C.C) rızasından nasiplenmiş yaratık veya yaratıkların ölümsüz ebedi hayatının kümesini veya kümelerini ifade eden yaratık-mekân -zaman-hayatla ebedi kaynaşmış kavramdır.

İstatistik; matematiğin hayata uygulanışının mantık ve çoklu denklem sistemlerini içeren uygulamalı bir disiplin bilimidir.

İstatistik Bilimi; Ola ki İstatistik; genellikle hayata uygulanan pratik matematiksel verileri bilimsel verilerle birlikte tevhit ederek anlamlandıran bir alt bilim dalıdır. Ola ki İstatistik; Bilim ve Matematik arasındaki bağın ve verilerin hayata uygulanabilir sözel-matematiksel kurgular, deneyimler, denklemler ve deneysel formüllerin şablon sistemlerinden oluşan ve hayata uygulanan matematik-bilimin bir ait bilim dalıdır. Nesnel ve sanal bilimlerdeki; doğal, ampirikmantıksal ilişkileri içeren tüm formülleri, analitik ilişkilerin şablon denklemlerini bir arada inceleyen ve uygulamaya koyan bilimdir. Diğer bir deyişle; bilinen tüm ampirik denklem ve ilişkisel mantık sistemlerinin şablon denklemlerini bir arada ve birbiriyle ilişkilerini çoklu disiplin mantık sistemleriyle uygulamaya koyarak; insanlığa, hazır paket mantık hizmeti veren ve zaman kazandıran bilimdir.

Fen Bilgisi Bilimi; Beşeri Bilimler, Doğa Bilimleri(FKB, Jeoloji… Vb)  ve Matematiğin ortak payda  bilgilerinin hayata uygulandığı bilim alanıdır.

İlim havuzunda doğada düşünsel, sanal, yarı/sanal-düşünsel-nesnel ve nesnel hayat bulmuş yaratıkları inceleyen bilime Doğa Bilimi denir.

Doğa Bilimi: Canlı, Cansız ve Araform Bilimlerine ait bilgilerin Evrim Bilimi ile hayat bulduğu bütünleşik pozitif bilimdir.
-Canlı, Cansız ve Araform Bilimlerinin doğal şekillenişi/şekillenmesi ve Evrim Bilimi ile geleceğin dirimsel ve uygulamalı bilimi şekillenir. Bu bilim Doğa Bilimidir. -Tüm pozitif bilimlerin şekillenişi (morfogenezisi) doğa biliminde hayat bulur.
-Evrim Bilimi doğadaki ve insandaki tüm özgün değişim, değişmez, geçişken ve diğer enerji halleri bilimsel olarak ilişkilendirerek deşifre edilip, doğa ötesi güç-teknoloji, tera bilgisayarlar ve tera teknolojiyi kullanan evrimle gerçek hayat hikayeleri açıklandığı zaman, Doğa Bilimi gerçek konumunda hayat bulmuş olacaktır. Tüm bilimler arasında ilişki kuran evrim; her bilim dalı bir çiçek kabul edilirse; evrim bu çiçeklerdeki özgün değişim, geçişken ve değişmezlik balları toplayan bal arısı misali topladığı balları “Doğa Bilimi” kovanlarındaki peteklere doluşturarak ona geleceğe yönelik dirimsel hayat veren bilim gibidir
grafik


Ahlak Nedir?İnsanın, istendik, geçiş ve istenmeyen;  bedensel ve zihinsel; davranış, eylem ve tefekkürlerinin tümünü  ifade eden kavramdır.
İpucu;Hırsızlık, gasp, katletmek, yalan, numara, dalavere, terör, Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet, avlamak, avlanmak,  şaşırtmak… Vb kavramlar açısından;insan ahlakı, hayvan ahlakı ve robot ahlakını arasındaki;benzerlik, ayrıcalık, özgünlük, ortak payda, geçiş, nötr ve diğer özelliklerine göre kategorize ediniz. Ör,Hercai Ahlak (İnsan Ahlakı), doğal Ahlak, Radikal Ahlak (rejim, din… Vb köktencilik Ahlakı), Emperyalizm Ahlakı... Vb izm Ahlakı, Siyonist, Sosyalist Ahlak, Komünist Ahlak, Şovenist Ahlak … Vb ist Ahlakı. Yeryüzünde İbrahim AS'IN Milletine (Müslüman'lara) Peygamberlerce getirilen peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı dışında tüm kavimlerin ahlakı doğal ve vahşidir. Âdem AS Öncesi ve bugüne kadar doğal insanların toplumsal yaşantı ve kavim kuruluşları hemen hemen hayvani ve hayvani güce ya da doğal evrimsel güce entrikalara, hilelere dayalı yürümüştür yani güce ve zorbalığa dayanmadan (Akla ve mantığa dayalı savaşsız) çok az anlaşmaları olmuştur. Bilgisayar kasalarının; nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların yakın geçmişi olmasına rağmen gerçek bilgisayar kasasının, nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların; yapay evrimi ve orijini arasındaki ilişki ya da özgünlüklerinin tek tek ve birlikteliklerindeki yapay evrimi/leri ilişkisi bize doğal yaratıkların doğal evriminin gelişim biçimleri hakkında çok önemli bilgi vermektedir. Yeryüzündeki insanların geçmişteki ve günümüzdeki davranışları fert ve kavim bazında doğru okunarak; Ne Kadar Rahmani (Peygamberi), Ne Kadar Evcil (Âdemi), Ne Kadar Vahşi (Maymunsu/Hayvani), Ne Kadar Şeytani (İblisi)... Vb Zürriyet oldukları insanlığın gerçek hayat hikayesi hakkında (evrimi) bize çok önemli bilgiler verir. Demirkuş 2013
-Hiçbir yaratığın halifeliği kabul etmek istemediği halde insanın Allah (C.C) önerdiği halifeliğe hemen talip oluş cehaleti ve aceleciliği ilginçtir (Ayet vardır). Âdem AS öncesi tapınan ve/veya inanan insansıların tümü, Âdem AS sonrası insanların bir kısmı (Âdem AS öncesi insanların/onların devamı gibi) sanki tüm yaratıkları anlamak için taparak yaklaşmış ve yaklaşıyor (Vahşi /Doğal İnanç). Sanki insan en aşağılık yaratık özelliklerinden en şerefli yaratığa kadar her türlü özelliği özünde bulunmakla tüm yaratıkları kuşatan ve tevhit eden özelliğiyle halifeliğini de her sahada ifade ediyor. Doğaldır ki insan bu yönü ve eylemleriyle; Şeytanları, Cinleri, Melekleri, Doğayı… Vb tüm yaratıkları kuşatması çok doğal ve gerekli gözükmektedir. Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) buyurmuştur. Sanki Allah CC'HUN muradı insan, daveti İslamdır. Bu açılardan insanların farklılıklarını ( kâinatın en +, en 0 ve en- ...enlerini temsil eden ve kuşatan halife yaratıktır), ifrat ve tefritlerini, sıradışılıklarını, özel hallerini; doğru okumak , doğru empati/eşduyum duymak, doğru anlamak ve doğru değerlendiriş çok önemlidir. Sanki insan şeytanın tüm sapıklık ve hilkat garibesi arzu ve istemlerini ve/veya onları aşacak şekilde çok yönlü ve kapasiteli yaratılmış bir yaratık gibi görünmektedir. Şeytan hiçbir zaman insanı ve insanlığı aşamayacaktır. Ateşin ilahlık arzusunu Zerdüştlerin kalbinde, Güneşin ilahlığa ilgi duyuşunu Yezitlerin Kabinde…. Vb tapan insanların kalbinde ya da taptıklarının Allah (C.C) ilahlığına sadakatinin delillerini insanların kalbinde keşif etmek ve/veya tüm yaratıkları insanda doğru okumak önemli bir yargı ve keşif olmalıdır. İnsanın özgünlüğünü doğru tanımak ve tüm yaratıkları insanda okumak, görmek, tanımak insanlığın geleceği için önemli bir yargı olmalıdır. Allah (C.C)'HUNDAN insana af diliyorum. Bu bir temenni kurgusudur tabii. Belki de insanın halife oluşunun gereği olarak;her ahlak seviyesinde ve her türlü ifrat - tefriti makamlarda temsil edilmesi gerektiği için; Nemrut, Firavun , Atilla'i, Cengiz Han, Çin, Hitler, Karun, Lut AS kavmi, Hud AS kavmi, Semud Kavmi, Nuh AS Kavmi, Deccal…Vb nefislere (yaratıklara) yaşama ve yaratıklara tapışının tercihi yaşatılıyor ve hayat hakkı veriliyor. Bunu anlayışta sıkıntı çekmekteyiz. Bu konuda;insan alimleri, din alimleri ve bilim alimlerini peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ortak paydasında tek insanda tevhidini dileriz. Böylesi insanın Allah (C.C) tapışını ve peygamber ahlakıyla tevhidini Allah (C.C)'HUNDAN dilerim. Belki Müslüman'lar o zaman rahat edeceklerdir. Bu açıdan her türlü insanın insanlığın yaradılış gereği ve amacı nedeniyle neden yaşatıldığına doğru empati/eşduyum duyulup yaşam hakkına ihtiyatlı yaklaşmalıyız. Ancak insanların yönetim hakkını sürekli ifrat ve tefritlere değil en akıllı ve rahmanilerine teslim etmek en doğru tercihtir.
 

Kapitalist Ahlak Nedir?Tüm bedensel ve zihinsel; davranış, eylem ve tefekkürlerini para kazanmaya veya ekonomik çıkarlara dayalı icraa eden; fert toplum, devlet.. Vb yaratıkların ahlak tipidir. Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)lerin amigdalasın da ve limbik sisteminde bu mantık yatar.Kaz gelen yerden tavuk esirgemeyerek; halk ve toplumu direkt veya dolaylı tapılacak veya yegâne baş vurulacak ilahi/peygamberi makam olarak empoze edip icraata koydurtmayı başaran Karunizm (kapitalizm) için aslında halk ve toplum besi yeri olarak değer bulur.Kapitalizm (Karunizm) için yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007. Para, altın ve elmas geçerli olduğu koşullarda değer taşır, tersi koşullarda değeri tartışılabilir. Çıkarsayış; İstisnalar hariç her şey değer bulduğu koşullarda geçerli tersi koşullarda değeri geçersiz ve/veya tartışılabilir. Sana ilah demeyeceğim ama ilahin işini görüyorsun ??? Bir ton altının ya da paranın satın alamadığı anları (ölüm nefesini, hayat kurtaran o an orada bulunmayan bir yudum su ve bir lokma ekmek anı) ve gereksinimleri düşün. Ör. kapitalislerin ahlakı filmi izleyin

Kuduz Ahlak-Cinnet Ahlak Veya Doğal-Vahşi Ahlak Nedir(Külhan Beyi Ahlakı)?Gayri ahlaki ve gayri akli her türlü düşünsel ve bedensel;alışık tepki (refleks)ler, alışkanlıklar, eylemler, tefekkürler ve davranışın/ların kudurmuşluğu-hayvanları taklit eylemidir. Güncel olarak;devletlerin mahiyetindeki;fert, siyasetçi/ler, örgüt, kurum, kuruluş ve kitlelerin normal ahlaki fıtratlarını zorlayacak şekilde(maymunları toplu avlayan şempanzeler den farkı, daha örgütlü sesli-kavgalı-gürültülü hak arayışı oluşu)intranet; topluma, iktidarlarına / devletine ve birbirlerine karşı sokakta veya herhangi bir ortamda kudurmuşluğu taklit ederecesine;özgürlük arayan, hak arayan.. Vb olarak doğal-uyumlu özgünlüklerini birbirlerine antagonisttik (birbirini yok edici) şekilde zihinsel-düşünsel ve bedensel eylemlerle kullanmalarını/kullanılmalarını teşvik etmek/ettirmek ve bu konumdaki kitleleri sokaklarda görmek kapitalistlerin özel zevkleri ve menüleri arasındaki ahlak hastalığıdır. Peygamber ahlakının tam tersidir. İnsanların bir birini anlaması veya arzularını ifade etmesi yontma taş devrinde bile bu kadar ilkel olmamıştır. Önemli olan kuduz ahlak taşlarını-piyonlarını, satranç tahtasına oturan oyuncularını, seyircilerini, pirini/lerini çapulcu ilahını/larını anlamak ve çözmektir. Hayvanat bahçesi ve doğadaki çığırtkan şempanze ahlakında bu benzerlikler vardır. Ör. ilkel insan

İt Ahlakı:Kendisine terbiyeli icabetleri ve itaatleri farz kendisinin başkalarına terbiye icabetleri ve itaatlerini sünnet kabul eden zorbaların ahlakıdır.
Ör. Koyun ve sürü ahlakına sahip olanları kontrol edip hüküm etmeyi çok seven ahlak tipidir. İt mahiyetindekine hükmeder çoban idare eder.
Günümüzde bazı internet itleri bilerek ve bilmeyerek; hava hatunlara tatlı elmayı yedirmek için (yedirme tiryakiliği), özellikle devlet sektöründe bilgisayar üzerinde sohbetleriyle toplumsal ahlakı pezevenkleştirirler.
Bu ahlak tipine sahip olanlar, en güzel ve akıllı insanın en peygamber ahlaklı insan olmasını sözde kabullenseler bile, tüm gücünün hükmündeki insanların bilgi ve ahlak güzelliğine bakmaksızın kendi dar kafalarına mutlak itaat edilmesinde ısrar eden cahillerdir. Âlimine teslim olmayanlar zâlimine teslimiyete mahkûmdurlar.
İpucu, Öneri ve Çözüm;insan evladı;bedensel, fiziksel, çevresel ve zihinsel olarak; yaşanabilir (ifrat ve tefritten uzak) Richter ölçeğine göre; ayıbıyla nerelerde ne zaman dolaşması ve yaşaması gerektiğinin ölçüsü hudutlarına çekilmesini  alışık tepki (refleks) olarak bilmelidir. Yoksa sonuç kesin ve nettir. Yaşanabilir edepli Richter ölçeği sınırları dışındaki ahlak ölçüsü cehaletinin sonuçları yaşanmış, yaşıyoruz ve yaşayacağız. Doğada edepli ve itidalli yaşamanın doğaya konmuş bir yasa olduğunu bir gün;internette, sahillerde ve çıplaklar kampında... Vb; çıplak dolaşanlarında bedelini ödeyerek kavrayacağından emin olabilirsiniz. Peygamber Ahlaklı (peygamber ahlaklı) insanlar yetiştirmek yegâne ilacımız gibi gözükmektedir.

Koyun-Sürü Ahlak Nedir?:cahil, çok yüzlü, korkak, bilinçli ve bilinçsiz yaratıkların, bazı hayvan sürülerindeki kurallara benzer ahlak tipidir. Beni koruyan yılanda olsa hep yaşasın mantığı ve ahlakıdır. Ör. Menfaatleri, cehaleti, korkaklığı ve pısırıklığı gereği bazen it ahlakına teslimiyeti kabul etmeyi isteyenlerin ahlak tipidir. Sürü ahlakını menfaatleri, cehaletleri ve güçsüzlükleri gereği kabullenişleri karıştırmamak gerekir. Ör. bazı Afrika kavimleri güçsüzlükleri, olanaksızlıkları ve cehaletleri gereği bu icabeti görürler. Aslında onlar doğaya daha az zarar veren evren-doğa sistem zekâsına ve doğaya tabii insanlardır. Filmleri izleyin;1, 2, 3
Hercai Ahlak Nedir?;Her ahlaktan nasiplenmiş ahlak tipidir. Ör. normal insan ahlakı

Peygamber Ahlakı Nedir? (Peygamber Ahlakı)? Kuduz ve Koyun ahlakın tam tersine, ruhun sınırsız özgürlüğü içindeki akıl işletim sisteminin insan bedenine yansıyan eksiksiz ve kusursuz dost doğru bedensel ve zihinsel;alışık tepki (refleks)ler, alışkanlıklar, eylemler, davranışlar, tefekkürler ve uyumlu tepkilerden oluşan peygamber ahlakıdır. Peygamberi (Rahmani, İnsancıl) ahlakın hâkim olmadığı toplumlarda adalet ve kanunlar hakkıyla çalışmaz. Ben peygamber ahlakını tamamlamak üzere gönderildim(hadis).Ör. evrensel ve gelişmiş insan

Samimi Ve Sadık Ahlak Nedir? Fert ve toplumun: liyakatli ve gerçek menfaatler için peygamber ahlakını taklit edenlerin sergilediği ahlak tipidir. Ör. samimi âlim ve zahitlerin ahlakı.

Sahte Ve Sakat Ahlak Nedir? Fert ve
toplumun: liyakatsiz güdük veya şahsi menfaati/leri için peygamber ahlakını taklit edenlerin sergilediği ahlak tipidir. Bu asrın ahlak hastalığıdır.Ör. bazı drama insanlar, drama miskinler ve drama dilencilerde bu ahlak yaygındır.  

Can Nedir? canlının/ların bedensel(fizyolojik)-zihinsel dirilik dengesi ve hayatın devamında keyifle sorunsuz yaşadığını hissedişidir. Bu dengelerin bozulmasında canı acır ve kendisini rahatsız hisseder yani hastalanır. Kısaca can;Tüm canlılardaki bedensel ve zihinsel dirilik dengesinin hayati faaliyetlerin özüdür veya hayatıdır.

Hayat/Yaşam Nedir?
Tüm yaratıklarda ( canlı ve cansız) yaşamak için mutlak enerjinin hal değiştirerek sonlu olan ömür halıdır. Geri dönüşümsüz ilk kişilik halini/lerini(geçmişini) hatırlamayacak şekilde hal değiştirmişse yok olmuş demektir. Kısaca; yaratığın/yaratıkların ömür boyu ya da hayatı boyunca yaşadığı her şeyidir.

İRADE NEDİR?İnsanın nefsine kadir olabilme (gücü) sıfatıdır.Kısaca;Gücümüz, irâdemiz, tercihlerimiz ve eylemlerimizle baş edemediğimiz gayri akli ve gayri ahlaki her; davranış, tiryakilik, eylem, hayvan, fert, devlet, kurum kuruluş... Vb her şey; bu istenmeyen konum itibarıyla nefsimiz mesabesindedir.
-Ola ki yanlış, doğal, doğal ve/veya eksik; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, iradenizi kontrol edenleri istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız. Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş, şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Genellikle âlimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı;1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Atillams'i, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin, milliyetçilerinin, yenilikçilerinin, cahillerinin… Vb dozunda gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgili +liyakatli kişiliklerin; yönetimlerde, eğitimde, sağlıkta ve yargıda sürekli bulunuşunu tam ve net teminat altına alan/garantileyen; seçim sistemleri, yönetim sistemleri, rejimler ve demokrasileri sağlayıştır. Ör,sigara içmek, aşırı lezzetli yemek, içmek veya içkinin lezzetine doyumsuzluk yani bırakamamak (zayıf irade) da bedenimiz nefsimizdir. Mantık ve irâdemizin; aşkın, sevilmenin, pohpohlanmanın, kumarın, aşırı adrenalinin, lezzetli yemeğe doyumsuzluğuna (şişmanlık-aşırı kilo) tiryakiliğine... Vb karşı aciz düşmesi nefsimizdendir. Küresel ısınma sorununa karşı önlem ve çözümlere katılmayanların bu süreçteki kişilik konumları nefsimiz mesabesindedir. İrÂdemiz, yeteneklerimiz ve gücümüzle kesinlikle başaramadığımız veya başarmayacağımızdan emin olduğumuz olayların, süreçlerin, sorunların ve problemlerin çözümü konusunda;İbadetlerimizi olanaklarımız ve fıtratımız (yapımız) ölçüsünde kusursuz icra eder, samimiyetle hayatımıza uygular, peygamber teslimiyeti ile kişilik ve irâdemizin IP numarasını geri istememek ya da Allah (C.C) terk etmemek koşulu ile Allah (C.C).'HUNA teslim oluruz (Allah (C.C) ipine sarılın, dinden çıkılmaz çıkanlar mürtet olur ayet var) ya da kişiliğimizin tüm boyutlarını teslim ederiz ve Rabbimizden dileklerimiz için yardım istemek üzere dua ederiz. Sonuçta; doğru-yararlı tepkiler, davranışlar, çözüme yönelik denklemlerin, konumların kombinezonları ortaya çıkınca veya çözülünce de, duamız kabul oldu deriz. Nefsini tanıyan rabbini tanır (ayet/hadis!). İnsandaki bu kişiliğin konumu ve etkisi ayrıcalık gösterir. İnsanın genetik yapısı-yatkınlığı ve çevrenin; nefsi kişiliğinin (sanal-zekâ-bedensel kişilik) gelişimine etkisi, çok büyüktür.
      Sanal ve nesnel nefsimizin hüneri doğal, yabani, gayri insani veya doğal oluşudur. Yani doğaya meyilli ve samimiyetsizliktir. zekâ işletim sistemi ile çevreye icabet eder.


Kişilik Kimdir?-Kişilik olgun bir insanın iradesi ölçüsünde kendi tercihlerini belirleyen sorumlu egosudur. Bir ben var ki bende benden içeru (Hz. Yunus EMRE);uyanıkken hisseden, uyurken rüya gören. Bedensel ve zihinsel araçların; gücünü, yeteneklerini bilen ve bilincinde olan. Her şeyi değerlendirirken;iradesini tarafsız kullanarak tercihleri tasdik edip icrasına karar veren:sorumlu:sanal gerçek; öz, ene, kişilik veya benliktir.
 Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, Kişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın HüneriHüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
Normal İnsanın Kişilik Boyutları ve Kişilik Enerji Halleri :Normal bir insanda, doğadaki bilinen 7 boyuta ilave olarak, minimum 5 boyutu daha var;
A-Sanal/Düşünsel(Zihinsel-Sanal - Düşünsel Hayvani) Şeytani Nefsi Kişilik Boyutu ; (Nefsi Sanal/Düşünsel/Zihinsel Bedenimiz-Cinler âlemi İle İlgili Kişiliğimizdir):zekâ işletim sistemi ile çalışıp, doğayı asimile eden ve çıkarsamalar yapan nefsin; doğaya meyilli yayılan-yayılmış doğal sanal enerji boyutudur. Bu kişilik, doğaya ve madde âlemine meyilli olup;hayvanlara ve tüm doğadaki nefsi yaratıklarla empati/eşduyum (halden/halini anlama, halini yaşama)duyan, özdeşleşen ve kenetlenen   zihinsel-sanal nefsani enerji boyutundaki özgün kişiliğidir. Kısaca insanın;ısı veya ateş halindeki enerji boyutunun sanal-zihinsel kişiliğidir.Sanal ya da Cinler âlemi Boyutundaki Kişiliğimizdir.

B-Nesnel (Bedensel Hayvani) Nefsi Kişilik Boyutu: B
eyindeki organik tabanlı işletim sistemi ile madde tabanlı çalışan, vücudumuzdur.1, 2, 3, 4. İnsanın Toprak-Madde Boyutudur. Doğaya-Hayvanlara -Nefse bağımlı ve eğilimlidir. Yemeye içmeye, meyilli; canımızı, ruhumuzu... Vb nesnel ve sanal araçlarımızı taşıyan bedensel kökenli Materyalist-Ateist Nesnel Kişiliğimizdir.

C-Zeki ve Yeteneği Kişilik Boyutu (Sanal ve Bedensel Nefsi doğal kişiliklerimizin doğal işletim sistemi merkezli kişiliğimizdir);zekâ işletim sistemine ve yapısal-düşünsel becerilerimize dayalı kişiliğimizdir. Bugünkü ÖSYM sınavında muhatap olunan kişiliktir ve hayvanidir.

D-Ruhsal Kişilik Boyutu : Meleği doğa ötesine ve akli kurallara meyilli; meleği-saf-abdal kişilik boyutudur. Ruhban Kişiliğimizdir.Ruh, kişilik olarak Allah (C.C) bizdeki en değerli emaneti ve elçisidir. İbadetlerimizle aklımızı kullanarak ruhsal kişiliğimizin külliyatındaki hakikatlere ve gerçekler arif oluruz.

E-Akli Kişilik Boyutu:bedensel ve zihinsel;gerçek araçlarını, sanal araçlarını, yeteneklerini, nefsi-ruhsal kişiliklerini, zekâlarını kullanarak namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst karar veren, ruha, doğaya ve hayvani-meleği doğa ötesine, dengeli-meyilli AkıllıKişiliğimizdir.

Özel Not;Kuran-ı Kerim;yaratıkların, olayların, süreçlerin, olguların....ve İnsanın değişik enerji hallerine ve boyutlarına hitap ettiği için bazen kitabın bazı ayetlerini anlamakta sıkıntı çekilir. 18000 âlemin enerji haline hitaben yazıldığı rivayet edilir. Kıtab-ı Kerim'i doğru anlamak için insanın sanal ve tüm enerji - kişilik boyutlarını iyi bilmesi, yaratıklara-olgulara... Vb süreçlere doğru empati/eşduyum duyması-yaşaması gerekir.

F-Vicdani Kişilik Boyutu: Akıllı yaratıkların herhangi bir şey hakkında; akıl, zekâ, nefis, kişilik, ortam, bilgi dağarcığı… Vb tüm olanaklardan süzülmüş, arınmış ya da arındırılmış sonuçların arasında verilecek en Rahmani/meleği kalp ibresi kararını tercih eden kişiliktir.
Vicdan; Allah (C.C) tarafından tüm akıllı yaratıklara verilmiş, meleği bir kalp ibresidir. Ola ki vicdan; dürüstlük, gayret ve samimiyetin Rahmani ibresidir. Akılsız yaratıklarda ya yok ya doğal veya güdüktür.
-Sorumlu gerçek kişiliğe; vicdanın sesini dinlemediğinin bilincinde olduğu ve vicdanının sesini bildirerek ihlal ettiği kayda geçer. Akıllı kişi bunun bilincindedir.
-Ömür boyu verdiği; doğru-yanlış, günah-sevap ya da nötr-geçişken… Vb kararlarda bu meleği kalp ibresi kararına bilerek uymayan kişinin hanesine kalp ve bilincine bu yanlışlarının kayıt edildiğinden ya da yazıldığına dair şuana kadar hiçbir akıllı yaratık ciddi olarak yazılı ve sözlü itiraz etmemiştir. İtiraz eden olgun insanlarında aklından??, nefsinden, zekâsından, kastiliklerinden, anormalliklerinden ya da deliliğinde şüphe edile bilir ya da şüphelenmek farzdır.

G-Gerçek Kişilik(Özgün ve Sorumlu);Bir ben var ki bende benden içeru;rüya gören, bilincinin farkında olan, tüm kişilik boyutlarını; iradesi dâhilinde kullanarak; aldığı sonuçlara göre, yaptığı tercihlerden, sorumlu özümüz, enemiz, kendimiz veya Gerçek Kişiliğimizdir. Ola ki kâinatta her yaratık; yaratık çözmecesinin bir parçası, insan olarak tercihlerinizle siz olmasanız sistemde/ kâinatta ne eksiliyor ve ne artıyorsa ola ki sizin değeriniz o dur. Demirkuş 2011
-Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır.
İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır.

-Bir insan iradesi ve olanakları ölçüsünde; Ruhu ve aklı ile meleği, zekâsı ve nefsi ile hayvani, vicdani ve tüm kişilikleriyle Rahmani karar verir. İradesi çerçevesinde sadece nefsi, ceddi, hayvani… Vb şahsi menfaatleri ve arzuları için verdiği karalar şeytanidir.
İnsan;
-Ruhu ve Aklı itibarıyla meleği olduğu için güzeldir.
-Nefsi ve zekâsı itibarıyla hayvani olduğu için cahil, nankör ve zulümkardır.
-Tercihleri itibarıyla kendini yani gerçek kişiliğini tarif edendir. Demirkuş 2011


Güdük insanlarda; kişilik bir veya iki boyut tarafından asimile olmuştur. Örneğin ruhbanlarda kişilik; ruhsal boyut tarafından asimile olmuş ve diğer kişilik boyutlarının kararları güdüktür. Ör, Materyalistlerde beden boyutu kişiliği kafesine aldığı için diğer kişilik boyutları güdük kalmıştır. Filmi izleyin

H-Diğer Kişilik Boyutlarımız
Kişilik İçin Okuma Parçası;
1-Nefsi merkezli kişilik hayvani, hissi ve duygusal kişilik.
2-Ruhsal merkezli kişilik ruhban,
3-Bedensel merkezi kişilik ateist ya da maddeci.
4-zekâ merkezli kişilik şeytani
5-İstişare merkezli (ruh-akıl, nefis-zekâ ve beden-beyi istişareli)
İpucu;
1-Nesnel bedenimizdeki benliğimizin yönetimi, iktidarı ve fizyolojik işletim sistemi beynin iki yarım küreyi ve kontrol ettiği çapraz simetrili organ ve duyular birbirini tamamlayıcı mükemmel dengeye ve amaca hizmet eder
2-Meleği bedenimiz ruhumuz ve akıl işletim sistemi
3-Şeytani-hayvani sanal bedenimiz ve zekâ işletim sistemi
4-İnsani bedenimiz(Nesnel+Meleği+Şeytani-hayvani bedenimiz) beyin-akıl-zekâ istişarelere dayalı üretilen tercihleri seçen ve uygulayan dinamik insani işletim sistemi (ruh-akıl öncelikli istişare peygamber ahlaklı insani kişilikler, zekâ öncelikli istişareler sonuçlu tercihler şeytani-hayvani kişilikler).

Vandallık/Vandalizm Nedir? Bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir.
Vandal diye tanımlanan bir kişi; kırma, parçalama, yok etme, kesme, yakıcı madde atma, boya atma yoluyla sonucunu bilerek, başkasının ya da kamunun sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir maddeye (örneğin, okul araç-gerecine, müzede sergilenen tarihsel bir yapıta, resim galerisindeki bir tabloya) zarar verir.
Vandalizm Araştırmaları
Vandalizm, antisosyal kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır.[kaynak belirtilmeli] Erkek bireylerde daha sık görülmektedir. Kadınlarda daha az rastlanmasına karşın, antisosyal kişilik bozukluğu olan genç annelerin eşlerine ve çocuklarına karşı şiddet içeren davranışlarda bulunduğu bildirilmiştir. Özellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük okul çağındaki gençlerde sık karşılaşılmaktadır. 16 ayrı liseden 7340 öğrenci arasında yapılan bir çalışmada öğrencilerin % 5'inde vandalist davranışların gözlendiği bildirilmektedir.
Resmi Vandalizm
Roma İmparatorluğu'nda, damnatio memoriae, yani hatıraların lanetlenmesi denilen bir uygulama vardır. Buna göre sevilmeyen birisi öldüğünde ona ait heykeller kırılır ya da kafaları koparılır, isimleri tüm kayıtlardan çıkarılır ve adları anılmaz. Örneğin Neron, tek başına imparator olduğunda, kendinden önce gelen imparatora ait tüm heykelleri yıktırtmıştır.
Hıristiyanlığın kabulünden sonra da Roma'daki çoğu heykeller ya tahrip edilmiş ya da heykellerin alınlarına haç kazınmıştır.
Eski Mısır'da da rahipler tekrar gücü ellerinde geçirdiklerinde benzer uygulamalarla, kendilerinin gücünü kısıtlayan firavunun mezarını tahrip ettirmişlerdir. Ayrıca baştakilerin, tarihten çıkarmak istedikleri kişilerin yüzlerini duvar resimlerinden kazıyarak silmeleri de sık görülen bir vandallıktır.
Modern zamanlarda da devam eden resmi vandalizm, Naziler tarafından yıkılan Yahudi sembolleri, Sovyetlerin çöküşünden sonraki tahribatlar,
Çevresel Vandalizm [değiştir]
Çevresel vandalizm, bazı çevreciler tarafından kullanılan bir terimdir. Çevreciler, kırılgan ekosistemin korkunç veya apaçık yıkımını ve özellikle çevresel koruma yasalarının çiğnenmesini açıklamak için kullanırlar. Önceden belirlenmiş koruma altındaki alanlara yapılan yasal olmayan saldırılar önemli bir örnektir. Diğer örnekler ise nehirler, dereler ve benzerlerinin çiftlik atıkları ile kirletilmesi, atmosferin fosil yakıt tüketimi ile karbondioksit tarafından zarar görmesi gibi sıralanabilir. (Vikipedi Ansk. Alınmıştır)

Kapitalist Vandallık Küresel Isınma ve çevre kirliliğine neden olmuştur. Siyasi Vandallık Sokaklarda yaşanmaktır. Hırs Vandallığı futbol maçlarında görülmektedir. Pek çok özgün, melez Vandallık sırlayış olasıdır. Örneğin Tarihteki yakıp yıkan simalar (Atilla'i, Cengizhan, Neron... Vb. doğal ve siyasi vandallardır)
Allah (C.C)’HU Âdem AS’A Ruhundan üfledikten sonra Âdem AS’IN eşyayı tanıdığına melekler şahittir. Ola ki hayvanlar eşyayı insan kadar tanımadığı için insanın bu Ruhi özelliği onu hayvanlardan ayırır.
Kendisini insanlık ailesinin bir ferdi kabul eden her insan her eşyanın tüm yaratıkların ve insanlığın ortak payda malı olduğuna iman edişi beklenir. Böyle değilse nefsinin ve hırsının hamalı cahil kişilik demektir (doğal Vandallar hariç). Demirkuş 2012


BİLİM AJANI
 KİMDİR?Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek başkasının/larının (fert, toplum/lar, millet/ler, devlet/ler, kurum/lar… Vb) menfaat farzlarının önceliği için bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir. Ör. Bilerek ya da bilmeyerek; olanakları uygun olduğu halde ülkesinin, toplumunun acil menfaatleri için değil de; başka ülkelerin menfaatlerine öncelikli bilgi-bilimsel eylem, bilimsel fikir... Vb. üretenler.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 İpucu;en iyi bilim ajanı; ajan olduğunu bilmeyen cahil bilim ajanıdır.
Belki de:bu mantık, bazı cahil inanç sahipleri ve cahil milliyetçiler içinde geçerlidir.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesi (burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) yapılmış. Filmi izleyin
Özel Not;Ne acıdır ki, bazı az teknolojik ülkelerde; akÂdemik kariyer amaçlı ve bilimsel etik kuralları gereği:bilim bilgini (bilim insanı?!) adaylarını ve bilim bilginlerini (bilim insanlarını);ülkelerinin tüyü bitmemişlerin parasıyla yurt dışı ve yurt içinde bilim yapıyor yaptırılıyor diye; ilkel(primitif) kavimlerin menfaat sünnetlerine-farzlarına uyarak/uydurularak, bilmeden bilim ajanlığı yaptırıldıklarının veya yaptıklarının farkında bile değiller.
      Kısaca ülkemiz koşullarında SCI amaçlı üretilen makalelerin balının belki de %90'nı teknolojik yönden gelişmiş ülkelerce kullanılır. Ülkemize de yayını yapan öğretim elamanın akÂdemik kariyeri ve maaşı artar. Hatta bu bal üretimini teşvik için TÜBİTAK'ÇA ekstra teşvik parası verilir. Keşke ülkemiz koşullarına bilgisini makalelerle uygulamaya bal eyleyenlere de SCI makaleleri kadar, teşvik paraları, kariyerine ve maaşına artı değer verilse.
    Belki de; Dünya sıcak savaşlarında(20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın); Amerika'ya sığınan bilim bilginleri (bilim insanları?!); merkezden(ABD'den) çevre doğru öncelik prensibine göre bilimsel hizmet üretme geleneği ile ABD'yi dünya'ya hâkim kılarken, nedense ülkemize sığınan bilim bilginleri (bilim insanları?!);bilimsel hizmeti ve üretimi çevreden (batıdan, uzakdoğudan... Vb) ülkemize doğru öncelik prensibine göre bilim üretmeyi yapmayı bize miras ve gelenek olarak bıraktılar veya bu işletim sistemini bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) yüklediler! Belki de ülkemiz muhafazakâr insanlarının bilime soğuk bakışı buna ilave edilince;öncelikle Bâtının bilim ve teknoloji alt-üst-orta yapısına hizmet edecek şekilde bilim üretiliyor, yapılıyor ve yaptırılıyor. Bu hizmetin yan ürünü olan yayınlarla da bilim bilginlerimiz (bilim insanlarımız) akÂdemik kariyer elde ediliyor. 1

     Çözüm;belki de ülkemizde batı stili bilimin temelini atan batılı bilim bilginleri (bilim insanları?!) doğal olarak halktan ve Anadolu sanayi çevrelerine yabancı idiler. Ancak üniversitelerimiz kendini batı standartlarına ulaşmak için güncellediği kadarda halkımızı kendilerinden yaralandırmanın standart bir yolunu bulmak veya başarmak zorundadır. Yani bildiklerinden yararlanan öğrencilerinden ve kendilerinden halkını yararlandırmanın yolunu başarmak üniversitelerimizin belki de boynunun borcu, onuru ve vicdani meselesidir.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6

Cahil Dahi Ajan Kimdir?
.Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek başkasının/larının (fert, toplum/lar, millet/ler, devlet/ler, kurum/lar… Vb) menfaat farzlarının önceliği için gayri insani veya zamansız bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir. Ör. Bilerek ya da bilmeyerek;bedensel ve zihinsel potansiyelini;olanakları uygun olduğu halde insanlığın acil menfaatleri için değil de;belli bir azınlığın veya ülkelerin menfaatlerine öncelikli veya zamansız bilgi-bilimsel eylem, bilimsel fikir... Vb. üretenler.0, 1, 2, 3, 4 İpucu;en iyi dahi ajan; ajan olduğunu bilmeyen cahil dahi ajanıdır.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini yapmak(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) Filmi izleyin

Bilim Bilgini  Kimdir?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve bazı değer yargılarıyla bilimi ve doğa ötesini aşan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan insanlara denir.

Bilim İnsanı Kimdir? Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan erkeklere denir.

Bilim Bayanı Kimdir? Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan bayanlara denir.

Bilim Bilgini (Bilim İnsanı) Kimdir ? Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan kişilere denir.

Bilim İşçisi Kimdir? Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek bedenen ve eylem olarak bilime hizmet veren kişidir.

Bilim Dedektifi Kimdir? Başkasının/ların adına hukuki kurallara göre menfaat karşılığı rutin;bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir.örneğin;sıcak volkanik krater ağızlarında kurum ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) adına materyal-bilgi toplayan kişiler bilim dedektifleridir.

Bilinç;Fert, aile, toplum, kavim... Vb insani birimlerin; kendisiyle, yaşantısıyla, çevresiyle, ötekilerle bir bütün olarak içinde yaşadığı çevreye, ortamlara, dünyaya, kâinata, düşünsel havuzlara... Vb hepsine ve her şeye ilişkin sahip olduğu ve hayata bilerek uygulayabildiği tüm bilgilerin dinamik farkındalığını-farkındalıklarını ifade eder.

Mantık Nedir? Zihinde, akla –zekâya-deneyimlere  dayalı kazanılmış ve kabullenilmiş kişi ve topluma özgü neden -sonuç ilişkilendirmenin düşünsel kurallar bütünüdür.

Muhakeme Nedir? Fert veya Toplumun; yaratık/ları, olayı/ları... Vb şeyleri karşılaştırmaları veya herhangi bir şeyi, usa, özgün mantığına dayalı olarak zihinde neticelendirme yeteneği-yorumlama gücüdür.

Fikir Nedir?  Bir konudaki, düşüncelerin; özet muhasebe ve muhakeme  ürünüdür veya bir konudaki, düşüncelerin yoğunlaşıp disipline  edildiği  özet bilgilerdir.

Düşünce Nedir?Düşünme, akıl yürütme" sözcüğünün masdarıdır. Zihinde veya herhangi bir konumda; bir konuyla ilgili bilgileri  ilişkilendirerek, senaryo üretmek ve bilgileri düzenleme -muhasebe etmeyi ifade eden genel  bir kavramdır. Allah (C.C)'HUN Bildirdiği ilahi düşüncenin/düşüncelerin dışındaki yaratıksal tüm düşünce sistemleri ilahi kökene dayanmıyorsa hepsi geçici yaratıksal sahnede ölüm, yok oluş ve çürüyüşe mecburdur. Ör. Tarihteki tüm büyük insanların önce bedenleri sonra düşünceleri tarihte ya silinmiş, ya çürümüş veya tarihle silinip gidecek yerini başka düşünceler alır. Ör, Firavun, Nemrut, Çin, Cengiz Han... Vb.

Düşünce Yanılgısı Nedir? Bir düşüncenin tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle (fikirlerle/uygulamalarla) insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi düşünce yanılgısını ifade eder. Herhangi bir şeyi yanlış ve eksik düşünmektir ya da doğru düşünememektir. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek doğru uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Düşünce ve Kavram, atasözü, vecize ve cümle yanılgısı olmayan yegâne kitap Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabıdır. Buna dayanarak (Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabı) bu yargıya varılmıştır.


Düşüncenin Kıblesi: Bir insanın, kurumun, kuruluş veya herhangi bir yaratığın;kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları… Vb ait gereksinimlerine, zorunluluklarına ve tercihlerine dayalı toplam düşünce sisteminin bileşkesini ifade eder.

Düşünce Sistemi Nedir? Bunun en iyi örneği, Allah CC’HUN, Hazreti Muhammed AS’IN Bâtıni Kalbini temizleyip (arındırıp) Kuran Ahlakı İşletim Sistemini Yüklemesidir (Hadis var). Sonra Oku Demesidir!!! Bir insanın, toplumun, halkın, tarikatın... Vb benimsediği ve uyguladığı;yaşam stili ve tercihlerinin toplamı (yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, kimlik(id) ve tapındık-taptıkları(putları-idolleri)yle bütünleşik) onun "düşünce sistemin"i oluşturur. Kısaca insanın; kabullendiği itaat ettiği, benimsediği ve ahlakına direkt tesir eden düşünce sistemi onun dini sistemi gibidir.
      Bir bilgisayar için işletim sistemi ne ise, her insan içinde düşünce sistemi o demektir. Evrensel insanın;mutlaka tüm asırlara ait düşünce sistemlerine uyumlu ve her şeye doğru empati/eşduyum duyurtan/duydurtan düşünce ve yaşama sistemine (işletim sistemine) gereksinimi vardır. Asrını dinine eksiksiz güncelleyerek kendisini değiştirmesi gerekir. Dinsiz insan olamaz mutlaka her insanın bir düşünce sistemi ya da dini var. Bu düşünce sisteminin adı henüz konmamış veya ateist, materyalist, humanist… Vb dine özdeş bir sistemdir. Bu açıdan insanları;dinci veya dindar... Vb kavramlarla nitelemek cahil bölücülüktür.


Düşünce Eksikliği Nedir?Herhangi bir şeyi eksik düşünmektir ya da tam doğru düşünememektir.

Eğitimde Açık Yanılgı;fert toplum eğitiminde, bilerek bilmeden, herhangi bir konuda açık(fark edilir); fikir, mantık, muhakeme, düşünce, kavram… Vb yanılgılardır.

Eğitimde Gizli Yanılgı;fert toplum eğitiminde, bilerek bilmeden, herhangi bir konuda gizli; fikir, mantık, muhakeme, düşünce, fikir, kavram… Vb yanılgılardır. GİZLİ YANILGI;farkına varmadan veya kasti herhangi bir konuda fikir, mantık, muhakeme, düşünce, kavram… Vb yanılgısına düşmektir. Son derece tehlikeli bir yanılgı tipidir toplum ve fertleri gizli kemiren bilinmez-fark edilmeyen bilinçaltını yanıltan eğitim hastalığıdır.

Mantık Yanılgısı Nedir? Yanlış veya eksik mantık kurgusudur.

Muhakeme Yanılgısı Nedir? Yanlış veya eksik muhakeme yürütme şeklidir.

Firir Yanılgısı Nedir? ?Eksik veya yanlış edinilen fikri hayata uygulamadır.

Metriks Nedir? (Farkındalığın Tüm Ortamı veya Her Yeri) ?Herhangi bir şeyin kefeni-aşılmaz/aşılmamış hudutlar içindeki her şeydir-her yeri ve ortamıdır. Örneğin düşünce metriksi;düşünülen hudutlarının kefeni içindeki çok şey veya ortamıdır.

Özgünlük Nedir? Yaratık, olay, olgu… Vb. için; tanımlayıcı-belirleyici-ayrıcı özellikleri ilişkilendirilerek tüme varım (sentez) ve tümdengelim süreci(analizle) ile ulaşılan parmak izi kavramdır. Ör,Genel olarak her yaratık kendine özgüdür, hiçbir şey ötekisi  olamaz. X=X değildir. X yaklaşık X'e eşittir. İzafiyet hala bize X=X'i yutturuyor. Eksik izafiyetin hizmet matematiğidir .Hala biz; matematiğin her şeyine kanunlardan çok güveniyoruz (matematiğin bu açıdan revize edilmesi gerekir gibi gözüküyor). Ör,sonsuzun sınırlı oluşu konusu. Çok boyutlu-çok yönlü ....özgünlüklere uyumlu kuralları benimseyen matematik kurallarının geliştirilmesine gereksinim vardır. Bu gün matematiğimiz gezegen-galaksi matematiğidir. Uzay ve geleceğin matematiği değildir. Sabitelerin, yokluk, karanlık ve değişmeyen enerji hallerinin iyi bilinmemesi önemli olaylardır.

Liyakat Nedir? Yakışırlık, herhangi bir şeye en doğru ve kusursuza uyumlu yakışan-ehil şeydir. Kısaca liyakat, iki şeyden biri anahtar ise diğeri onun kilididir. Farklı şeyler arasındaki tamamlayıcılığı-yakışırlığı ifade eder. Liyakatin uygulaması için tıklayın!!

Demokrasi, Siyaset, Hukuk Ve Politika Arasındaki İlişki; Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak, demokrasiler; doğal olarak ortaya çıktıkları ya da tecelli ettiği ülkelerde doğal çoğunluğun-baskınlığın hükmündeki azınlıkları abluka yönetimi altına alışın insan mantığında kabul gören tecellisidir. Demokrasinin İslam'i-insani terbiye ve ıslah edilişe gereksinimi vardır. Demirkuş 2011
-Parti(azınlık)
demokrasisi;fertlerin; bilinç, peygamber ahlakı ve kültür seviyeleri dikkate alınmaksızın (sürü mantığı):çoğunluğun oyuna dayalı rejim şeklidir (yanlışta olsa çoğunluğun dediği doğrudur cehaleti). Liyakati çoğunluk belirler mantığı. Parti siyaseti, parti(azınlık) demokrasisinde,  hukuk kurallarıyla çalışan-çalıştırılan  işletim sistemidir. Siyaset başkaların, şerrinden, zulmünden, fitnesinden… Vb emin olmak için diyet hallerinde kullanılması gereken bir araç olmalıdır. Siyasetle başkalarını liyakatsiz, yersiz, haksız… Vb kandırmak ve ikna ederek kullanılması suç ve günah olmalıdır. Hayvani Demokrasi seçimlerinde hala bu suç işlenmektedir. Hukuk;parti(azınlık) demokrasisi ve parti siyasetinin kurallar bütünüdür. Politika, bir veya birden fazla konu hakkında izlenen siyaset süreci ve olgusudur. Cebren, hile ile, oyunla, yalanla, ikna ile, rüşvetle… Vb çoğunluğun oyunu elde eden belli bir süre toplumu yönetmeye hak kazanır. Seçimi kazananlar aynı zamanda bir seferde geleciğini ekonomik olarak garanti altına alır liyakatsizliği vardır. 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11.

Medya Nedir? Terbiye Nedir? Ahlak Nedir? Güzel Ahlak Nedir?Medya Nedir? Terbiye Nedir? Ahlak Nedir? Güzel Ahlak Nedir?

Medya Nedir ve Kimdir? Toplumsal İletişimde Medyanın Yeri ve Önemi; Aslında medya ortamında geliştirilen; gazete, haber, film… Vb her medyatik şey “Öğretim Teknolojiler Ve Materyal Geliştir/Geliştirme” dersiyle örtüşen üretimler olarak kabul edilebilir. Toplumsal İletişim açısından toplumun bütün duyularını temsil eden ve toplumu bilgilendiren kitle ve araçlarıdır. İçerden ve dışarıdan duyularla veya herhangi bir şekilde aldığı bilgileri; fert, toplum… Vb  beynine (beyinlerine), zihnine ve düşünsel havuzuna olduğu gibi yansıtan dürüst iletişim mekanizmasıdır. Örneğin, muhabirler, gazeteler, televizyon kanalları... Vb medya ile ilgili araç ve kişiliklerdir.
Bir insan bedenini düşünün, sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyu ile, hislerle, uykuda, rüya ile, düşünerek  veya herhangi bir şekilde  aldığı bilgileri olduğundan farklı iletirse beyni yanıltır. Alınan yanlış ve eksik bilgilere bağlı olarak yanlış karar ve sonuçlara varılır.  Toplumsal bazda medya camiasının görevinin adil ve dürüst olmasının değeri, bilimsel çalışmalardan daha önemli olduğu kendiliğinden idrak edilir. Toplumsal güvenceleri sağlanıp, belli peygamber ahlakı, paylaşım, özveri, adil ve cesaret seviyesi bilinci ve alışık tepki (refleks)lerine sahip kişiliklerden seçilmesine özen gösterilmelidir. Acil yayınlar dışında her medya yayınının mutlaka ehlince bilimsel makalelerden daha ciddi incelendikten sonra yayına koyulmalıdır(medya otokontrol). Giyim ve kuşamlarıyla veya hayat döngüleriyle  topluma örnek olma sorumluluğu ve bilincinde olmalılar. Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern, klasik… Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın gerekliliği mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir. Halkın ortak kullanım alanlarında kişi ve toplumun neden; kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, tahrik edici, aşırı imrendirici, kışkırtıcı… Vb. ifrat ve tefriti davranış, giyim, söz, eylem… Vb. şekilde bulunmaması gerektiğinin gerekçesiyle öğretim, öğrenim ve eğitimde verildiğinden emin olmalıyız. Bundan sonrası kişi ve toplumun iradesi çerçevesindeki tercihi/tercihleri onun ve onların ölçüsünün kalitesini gösterir. Yargısından emin oluruz. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır.
-Otokontrolü aşarak yanlış, eksik, yanıltıcı ve taraflı.. Vb  yayın yapanlara (toplumsal-toplumsal münafıklık-çok yüzlülük suçundan) yargının hükümleri açık ve net belirlenmeli ve toplumsal yüz kızartıcı suç sayılmalıdır. Gerekirse oy hakkından ve medya mensubu olmaktan, İnsan Temsilcisi olmaktan  men edilip topluma uzun süre deklere edilmeli. Kurumlara giriş sınavlarına da, koşullarında, evlik cüzdanını…. Vb alanlar da kişinin özgün tercihine dayalı alanları belirleyerek ya da sınırlarını tanımlayarak gizli izlenmeye, dinlenmeye müsaadesi vermesi ve gizli çekilen bilgelere dayalı yargılanmayı kabul edip etmeyeceği olgun insan olarak sınırlarını devlete ve çalıştığı kuruma bildirmelidir. Bu tercihlerin kamuya açık olması oranı o kişinin hakkında puanlama olarak dikkate alınmalıdır.

-Terbiye;
İnsanların; İslam ve Dini Ahlaki Kurallara iman ederek ya da ettirilerek istendik peygamberi davranışlarını kendilerinde geliştirişlerine terbiye denir. Ola ki Terbiye bir insanın, ferdin toplumun ya da kavmin: istenmedik; değer yargılarını, alışık tepkilerini, tiryakiliklerini, alışkanlıklarını, eksiklerini, irade zafiyetlerini… Vb tedavi ya da güçlendirmek için yaşam döngüsüne uyguladıkları disiplinler ve farzlarla ilgili her şeye terbiye denir. İnsan bedeninde ve zihninde peygamber ahlakı ve hasleti alışkanlık değerlerini  alışık tepki (refleks) olarak ortaya çıkarmak üzere; edepli-insani-İslam'i ölçüler çerçevesinde uygulanan peygamberi disiplinler ve yapılan her şeydir. Allah (C.C) terbiye ettiği alimler ve peygamberlerin ahlakı ve terbiyesi ölçü alındığında; toplum dikkatle analiz edildiği zaman ; insanların çoğu yanlış, eksik, doğal …Vb öğretim, öğrenim ve eğitim zayiatı olduğu fark edebilirsiniz.
Ör, İslam'iyet'te; günlük farzlar (namaz, abdest), yıllık farzlar; hac, zekât, 30 günlük oruçları dışında; Fıtratı oranın da (bünyenin kaldırabileceği kadar) haftalık, aylık ve 3 ayların sünnet oruçlarını tutmak... Vb.
İslam'iyetin dışındaki; keşişlerin, uzak doğu ve Hint fakirlerinin bedeni terbiye etmek için, riyazetle bedenlerine yaptıkları eza ve cefalar gayri insanidir.
       Gerekirse öğrencilerimize ve çocuklarımıza sıra dışı olayları; kontrollü aşı dozunda yaşatarak, drama yaptırmak. Aşılanmak istenen olay ve süreçleri; tiyatrolaştırarak, sinemalaştırarak önceden “zihinsel, bedensel, eylemsel, düşünsel aşı” maksatlı ve dozda !!! planlı hazırlanmışlıklara katarak çok amaçlı yararlı bağışıklık ve alışık tepki (refleks)ler geliştirmek.
        Kısaca, piyasadaki, batıdan, dünyanın herhangi bir yerinden gelen; abur-cubur çöplük ahlakı toplumsal ve teknolojik ürünlerden, eksik veya yanlış terbiye eğitimi alan kişilerin zarar görmemesi için bu abur ve cubur çöplük ahlakı ürünlerin zayıflatılmışları veya öldürülmüşleri planlı hazırlanarak kişi fıtrat, yaşının kaldırabileceği ve etkili olabileceği dozda peygamber ahlakı değerlerle alternatifli ilişkilendirilerek verilmelidir.
       İslam'iyet'te Bedensel, Davranışsal ve Düşünsel Terbiye; Eğitim ve Manevi Arınışın Kısası; Canlılar âleminde; güçlüler ve başatlar; genellikle bedensel, davranışsal ve yaşam şekli olarak taklit edilerek başat olmanın doruğuna ulaşılır. İnsanlar peygamberin getirdiği farzları ve sünnetleri, davranışları samimiyet ve ihlasla; taklit edilerek, peygamberce yaşantının her şeyini inancı çerçevesinde olanakları ölçüsünde peygamberce konumlandırarak her nefesine uygulayarak, kodlayarak ve diri yaşam dönüsüne ilişkisel güncelleyerek başat ve verimli yaşarlar.
- Neden Abdestle ve Namazla 5 Vakit El, Ayak ve Başının Bakımı Ve Namaz Eylemiyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl)n Taklidini Yapılır? Bedenin nesnel ve düşünsel temizliğinin farkındalığını iradesine itaatlerini pekiştirerek kavramaya ve manevi olarak hayrının üzerine diri yaşam döngüsüyle ilişkisel güncelleyerek her geçen gün onların gerekliliği ve yeni hikmetlerini akıl etmeye çalışıp tefekkür etmektir (peygamberi ahlaklı olmaya uyum sağlamaktır). Bir bilgisayarın donanımını ve işletim sistemini güncellemesinin önemi ve değeri, bir insanın abdest ve namaz ibadetinin belki de sonsuzda biri kadarına örnek olabilir veya anlam ve önemini andırmaktır. Namaz ve abdest ibadeti bir yönü de geçmişten geleceğe o insanı aynı eylemi yapan, yapmış (peygamberler, melekler, insanlar... Vb yaratıklar) ve yapacak kişilerin feyizleriyle ilişkisel kılar ve yaşantısından hayır gördürür.
-zekâtın Bir Yönü de; Bilgisayarlar arasında ki internet, intranet ve extranetteki dosya paylaşımının önemi belki de ancak zekâtın paylaşım önemine sonsuzda bir örnek olabilir. zekâtın Bir Yönü de insanlarda paylaşım; duygusu, huzurunu, hazzını, keyfini, cömertliğini, maneviyatını… Vb geliştirir.
-Orucun Bir Yönü de; İnsanları açlık hissetmeden melekler gibi yemeden içmeden gün boyunca yaşamalarını ruhlarıyla tümleşik devam ettirme mucizesini yaşatır. Açlık hissettikleri zaman fakirlerin, yoksulların ve açlık çekenlerin hallerine doğru duygudaşlığı(empati/eşduyum duyuşu) yaşayarak öğrenir ve kavrar. İfrata ve oruç aKâbe'nde; insanda yaşama sevinci, yokluğa doğru empati/eşduyum duyuşu, şükredişi, sabırlı olmayı, çok yemenin afatı-zararını anlayışı… Vb geliştirir.
-Hacın Bir yönü de; İnsanlar da toplu bir arada yaşayarak maddi ve manevi duygularının peygamberlerinin yaşadığının duygusal paylaşımı hazzının farkındalığını ve ölümsüzlüğün gerçek oluşunu yaşayarak öğrenirler.
-Kelimeyi Şahadeti Zikir ve İhlasla Tasdikin Bir Yönü de; İnsanlarda bir kelimenin ve deyimin bazen ne kadar önem taşıdığının farkındalığını kavratır. Allah (C.C) neden tenzih ediş ve zikrin gerekliliğini insana kavratır. Bir cümleyi samimiyetle zikir edişin insana ebedi istendik, emsalsiz hayatı kazandırdığının; eşsiz biricik ve yegâne örneğidir.
-Rahmani Zikrin Bir Yönü de; İnsanın atom altı parçacıklardan âlemler ve âlemler üstü yaratıklarla transa geçerek ve seremoni, çüş hazzını tadarak manevi arınış ve şükrü artırır. Tiryakiliği insani dünyada çalışma tembelliğine itebilir. Sonuç insanın istendik kurgusal arınışı, düşünceyi geliştirerek istenmeyen, kötü, zararlı ancak işlenmiş amellere, fikirlere ve enerjilere karşı kalpsal ve zihinsel bağışıklık sistemini geliştirir ve geleceğini istendik dualarıyla garantiler.
-Tefekkür ve Fikir Etmenin Bir Yönü de; İnsanın edindiği bilgilerle düşünsel, zihinsel ve kalpsal dünyasını; Rahmani ve peygamberi kurgulayarak yaratıkların ve özünün hayırlı ya da istendik geleceği ve geçmişi için amel işleyerek icrası ya da hayata uygulanışı için Allah (C.C) dileyişi geliştirir. Sonuç olarak insanda istendik kurgusal düşünceyi geliştirerek istenmeyen, kötü, zararlı ancak işlenmiş amellere, fikirlere ve enerjilere karşı kalpsal ve zihinsel bağışıklık sistemini geliştirir ve geleceğini istendik dualarıyla garantiler.
       İslam'iyet'te nefis terbiyesi adı altında büyüklerimizin (Hz.Gazali, Hz.Geylani, Hz. Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektaşi Veli Hazretleri gibi) kendi nefislerine uyguladıklarını çocukların-gençlerin ve büyüklerin nefislerinin kaldırabileceği dozda öğretim, öğrenim ve eğitimde uygulamak olasıdır. Örneğin, fakirliği ve yokluğu doğru algılamak, doğru duygudaşlık duymak için oruç çok güzel bir örnektir. Bunu çocuklara-gençlere uygularken belli bir süre (gün-ay eğitilenin fıtratının kaldırabileceği kadar dozda) yoksullar ve fakir ailelerle yaşamayı zorunlu hale getirmektir.Örneğin, Allah (C.C) dinleri göndermeseydi yeryüzünde geçmişte (Budizm, Hinduizm, Astekler, Mayalar,1, 2, İnkalar, Dinleri… Vb) ve günümüzdeki vahşi; kutsiyet, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, örfler, doğal dinler, inanç, kültür değerlerinin ifrat ve tefrit terbiyelerin yaygın olması hudutları toplumsal tufanlara neden olurdu.


Mürşit Kimdir? Akıl, ruh, nefis, zekâ ve vicdan sahibi yaratıkları irşat eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran ya da tam tersini yapan kişiye denir. Rahmani, Şeytani, İblisi, Cahili… Vb mürşitler vardır. Ör. Hz. Muhammed AS;hem peygamber hem de peygamber ahlakı kurallarının uygulayıcısı/tıcısı Rahmani mürşittir. Fizik bilginleri fizik mürşitleridir. Fizik bilimi mürşide olamaz. Bilim bilginleri (bilim insanları?!) bilim mürşididirler.
-Allah (C.C) ilimi, takdir ettikleri ve halife ilan ettikleri yaratıklar dışında mürşit olamazlar olsa olsa türdeşlerine ve diğerlerine rehber olabilirler. Ör. eşyadan, bilimden, hayvandan… Vb den insan mürşidi olmaz, Ör. İblis şeytanın ilk mürşididir. Yaratıkları peygamberlerin tersine irşat eden ve saptıran mürşitlerin hepsi şeytani mürşittirler. Cehaleti yayanlarda cahil mürşitlerdir.
-Allah (C.C) takdiri olmadan, tek başına ilimden mürşit olmaz çünkü akıl sahibi değildir.
-Hayvan hayvana ve it ite rehber ya da kısmi mürşit olur. İnsanın; ilmi, iti, hayvanı... Vb mürşit, yol gösterici kabul etmesi toplumsal tufan, felaket ve bu inançtaki kavimleri cüceleşmeye ya da yecüc ve mecüce götürür. Hayvanlar ve eşya çok zeki oldukları sahada insana rehber olabilirler. Miğfer rehberlikleri olmaz.
“Dinsiz İlim Kör, İlimsiz Din Topaldır” Albert Einstein 1, Bu özdeyişte kavram ve düşünce yanılgısı var.
Belki de özeyiş;“Dini Eksik Bilen Kör, İlimi Eksik Olan Topaldır” DEMİRKUŞ 2009 şeklinde söylenseydi daha mantıklı olurdu.
“İlimsiz Din Düşünülemez,  Dinsiz İlim Düşünülebilir”,“İlimsiz Din ve İlimin Dini Düşünülemez”,   “İlimsiz Din, İlimin de Dini Olamaz.” Her Dinin Mutlaka İlmi Vardır, Fakat Hiçbir İlimin Dini Düşünülemez. Her İlim ve Bilimde Doğru ve Hayırlı Değildir .  Demirkuş 2008 .1, 2 ,3,4“ Dinler Akıllı Yaratıklar İçin  Sunulan Sistemlerdir, İlim ve Bilim İse; Öğrenme ve Tatbik/Uygulayış  Aracıdır”  Demirkuş 2008 "Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir. "Hayatta En Hakiki Akli Araç; İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Akli Araç Aramak Belki de Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir." DEMİRKUŞ 2010 En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah (C.C) veya En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah (C.C) Peygamberleri ve Rahmani Alimleridir. Demirkuş 2011
"Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir. 1
"Hayatta en Hakiki/Hakkı Tek Mürşit Allah (C.C)’HU ve İşinin Ehli Olan Zatlardır” Demirkuş 2012
İstisna hariç (Allah (C.C)) ancak akıllı yaratıklar en hayırlı mürşit olabilir. En hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde aranır. En hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde çıkar. Şeytan ve ona uyanlar şeytan olmak için yaratılmamışlar. Akıllı yaratıklar olarak yaratılmışlar ancak hilkat garibesi tercihleriyle kader çizgisi/leri içinde şeytan olma unvanını hak etmiş en hayırsız ve sapık mürşit/lerdir.
-Hak (C.C) Allah (C.C) Sıfatıdır. Hak; aitlik, kazanılmış, hak edilmiş ya da zata-kişiye ya da yaratığa aitliği ifade eder. Hakka tapar!?? Hak kavramının uygulanışında;cinaslılık, anlamsal ayrılık, şekli benzeyişlik, şaşırtıcılık ve
kavram yanılgısı vardır.

Herkes babasının oğludur!? Herkes bazen babasının oğlu değildir!
Her şey Karşılıklıdır!? Samimiyet ve ihlasta her şey karşılıklı değil Allah (C.C)’N rızası içindir. Resmiyette ve kapitalist menfaate her şey karşılıklıdır.
İstisna hariç (Allah (C.C)) ancak akıllı yaratıklar en hayırlı mürşit olabilir.
“İlim İlim Bilmektir İlim Kendin Bilmektir Sen Kendini Bilmezsen Ya Nice Okumaktır ” Hz. Yunus EMRE
İlim Bilmeye Araçtır, Sen Aracın Bilmez İsen Ya Nice Okumaktır. ” DEMİRKUŞ 2008"Nefsini Tanıyan Rabbini Tanır" Hadis
“İlim Çin'de Bile Olsa Gidip Alınız” Hz. Muhammed AS“"İlim(Hikmet) Müslüman'ın Yitik Malıdır, Nerede Bulursa Alır.""İlim Öğrenmek,Beşikten Mezara Kadar Farzdır” Hz. Muhammed AS


Dahi Kimdir; Kendi sahasında tarihi, asri, ati veya uzun bir zaman dilimine ait kavim ya da tüm insanlık bazında; bir veya birkaç konuda keşif, icat, yenilik...Vb hayata geçiren ve kendi alanında ve/veya alanlarında tüm insanlığı;iç dünyasında, beyninde ve uygulamalarında doğru, mantıklı ve liyakatli tevhit edebilen insanlara doğal dahi denir. Dâhilerin, mucitlerin, kaşiflerin… Vb zihninde, kalbinde doğanın tecellisidir. Ola ki; doğal tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece iskeleti, çerçevesi, çetelesi; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek her gün biraz daha büyüyerek doğal dâhiler ve doğal mucitler-kaşifler türer. Yapay ve otistik dehalar;yapay koşullarda (özel koşullarda yetiştirlen üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar) ya da beyinsel özlleşme hastalıkların ürünüdürler. İşitsel, Görsel, Düşünsel, Toplumsal, Ahlaksal, Askeri, Bilimsel ... Vb sahaların kavimsel ya da evrensel bazda dâhileri şeklinde disipline edilebilirler.
Ör, Kavim bazında işitsel müzik dâhileri; Wolfgang Amadeus Mozart (Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart) (d. 27 Ocak 1756 - ö. 5 Aralık 1791) batılı müzik dehası.
Ör, Leonardo di ser Piero da Vinci (d. 15 Nisan 1452 - ö. 2 Mayıs 1519) Asrının ve döneminin;sanatsal, mühendislik, teknolojik hatta sağlık yönünde kaşif ve mucit dehasıdir.
Ör, Thomas Alva Edison (d. 11 Şubat 1847 – ö. 18 Ekim 1931); Ör1,Thomas Alva Edison asrının (20.YY) teknoloji mucit dehasıdır. Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir,
Ör,Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir.
Ör,.Darwin (1);Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir. Bu yasalara evrim yasaları denmiştir.
-Belki de; her dahi akıllı değildir, ama her akıllı insan birazda olsa dahidir.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak dâhiler; dehası olduğu alan ve konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011
-Vahşi inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm, komünizm… Vb şeyler; vahşi/doğal doğa yaslarının insan zihninde, insan zihnindeki kabullenişleri-benimseyişleri ve insan genlerini yoğuruşunda/un daha sonra insan bedeninde tecellisi ve etkisinin yaşam döngüsüne yansıyışı ya da ürünü olabilir (Doğal Hidayet). Doğadaki Baskınlıkların İnsanda/larda ve/veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi, Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle Allah (C.C) Kulunun Bâtını (Düşünsel) Kalbine Tecelli Edişi (İlahi Hidayet) Arasında Ne Fark Vardır Sizce?
- Hatta dâhilerin çoğu asrının peygamberleri ve alimlerinin dünyevi nefsi mesabesinde kabul edilebilir. Tarihsel olarak her asrın en büyük nefisleri(doğal insanları) ve alimleri (terbiye edilmiş Âdemi ve Doğal insanlarıı) eşleştirmek belki çok mantıkidir. Allah (C.C) hikmeti genellikle peygamberlerini ve alimleri nefislerinden koruyarak terbiye eder. Ör,Belki de, İbni-Sina, Hz. Gazali RA'IN nefsi mesabesinde düşünülebilir.
-Belki de asrımızın bir çok kavim ve insanlık dehaları Bediüzzaman Saidi Nursi RA nefsi konumundadırlar. Sonuç olarak Âdem AS ve Havva Annemiz özel yaratılmışlardır. Peygamberler ve Hidayet edilen âlim insanlar Allah (C.C) onların kalbinde özel Tecelli etmiştir ve özel donatılmışlardır. Ola ki; doğal inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, Siyonizm, komünizm… Vb şeyler ve diğer tüm insanlar ilk yaratılan kâinattan bu güne kadar ki evrimin ürünüdürler ya da evrimleşmişlerdir. Sırasıyla önce İnsanın Yaradılışı (İnsan Suresi 2. Ayet) ve sonra Âdem AS’IN yaradılışıyla ilgili ayetler tek tek ve ilişkisel düşünüldüğünde bir birini tamamlayıcı olduğu aşikardır.

Gerçek Dehanın Farzları;
0-Doğru id, idol ve tercihleri sammiyetle kabullenme fedakarlığında bulunuş, icar/lar ve/veya keşifler yapar.
1-Doğuştan yeterince kapasiteye sahip oluş.
2-Doğuştan yeterince zeki oluş.
3-Doğuştan ya da sonradan yeterince öğrenmeye ilgi ve heyecan duyuş. İlim Müslüman'ın yitiğidir nerde bulursa almalı (Hadisin yitiğini arayış ve buluş arzusu).
4-Çevrensini zihinisel havuzuna ve kendi her şeyini de çevresine doğru ve yararlı konumlandırış.
5-İnandıktan sonra her öğrendiğinin ve ürettiğinin bedelini canından ve ömründen hayata direne edişi kabulleniş. Ya da gerçekleri öğrenişin bedelinde rabbine hayatının meyvelerini (bilgi, araştırı ve deneyimlerle olgunlaşmış ömrünü) değerlendirmesi için her an budanarak hasat olunma sıkıntı ve güçlüğünü kabulleniş önemlidir. Bunu kabullenmeyenler isyana giderler ve bu tipleri dine zorlamak doğru değildir. Bu tipler iç dünyalarında kaçak ve yaban hayvanları gibi yaban/Doğal yaşayışı tercih eden ya da dini liyakatsiz terk edilişlerinin bedelinde genellikle ortalıkta kalışları (helak oluşları) nedeniyle liyakatsiz id ve idollere her şeylerini terk etmek zorundalar. Yani bedensel olarak âdemi insan görünümünde ancak; düşünsel, zihinsel ve batini kalp olarak tipik Doğal Âdem öncesi düşünsel işletimi ve ahlak yapısına sahip insanlardır.
6-Günde yaklaşık 8 saat çalış, 8 saat dinlen ve 8 saat uyu kuralına uyuş (hadis var).
7-Her an genişleyen ve hızlanan kâinatla, yeni yitiklerini (eksik bilgilerini) zihnine katarak yaşadığı hayata ilişkisel güncelleyerek yani tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb kâinatlara uyumlu gittikçe kendi zihinsel havuzuna genişleterek tetikte ve kullanıma hazır hale geliştirir. Bir günü diğerine uyan zarardadır (Hz. Muhammed AS Hadis).
8-İnsanlığın tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb sorunlarının çözümünü öncelik tercihlerine almalı, sorunları hayatına uygulayıp ürettiği çözümleri insanlığa önermelidir.
9-Sadece bir sahada otistik dahi değil, bilimsel ve dini her sahada beyninin, düşüncesinin, çalışmalarının bilgilerinin … VB her şeyinin kıblesini ve uygulayışını gerekli değişik sahalara çevirip yoğunlaştırıp çok yönlü çalışabilmelidir.

Bu Asrın dâhileri; Evrim dersini Darwin'den(1), materyalizm ve diyalektik dersini Marks ve Engels'den, proletaryanın aktivasyon enerjisi 1 dersini Lenin ve Mao'dan, Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel Teknolojinin dersini uzak batı, uzak doğu ve uzak kuzeyden, kapitalizmin dersini batıdan, komünizm dersini uzak doğu ve uzak kuzeyden almıştır. İ
zafiyet Dersini Einstein'dan, Nesnel Teknoloji Dersini Thomas Alva Edison ‘dan (d. 11 Şubat 1847 –18 Ekim 1931) ve T Nikola Tesla' dan (10 Temmuz 1856, 7 Ocak 1943), Uzay Dersini Edwin Powell Hubble (1889-1953)… Vb tüm 19. Ve 20. YY'LIN tüm dâhilerini “Bilim Çözmece Kalıbına” her biri doğru yerine oturtulup bilgisayar desteği ile geçmişteki görsel (Van Gogh …), işitsel ( Mozart…) Teknolojik (Leonardo…) tüm deha özellikleriyle ilişkilendirip geleceğin dehasının/larının otistik ya da özelleşmiş belli bir alana sıkışmış (spesalist) olmayan ortak payda beyin ve zihinlerini tahmin etmek ya da yaratması için Allah (C.C) dilemek olasıdır.
-Bir dahinin ürettikleri tüm insanlıkta benzer ve yaklaşık aynı algı ve tepkiyi uyandırıyorsa o sahanın evrensel, belli bir kesime hitap ediyor ya da sadece belli bir toplum kesimine hitap edişte tevhit edici veya aynı algı-tepkileri uyandırıyorsa otistik veya kültürel dahidir denir.
Örneğin,bu günkü müzikte kullanılan notların hepsi yapay çalgı, kurgu ve yapay kurgu seslerine dayalı olduğu için everensel müzik ya da evrensel dehalara ulaşılmıyor ya da yetişmiyor.
-Müzikteki sesler;canlı, cansız yaratık sesi ve yelem seslerine dayalı ortak payda evrensel müzik alfabesi (notlara karşılık) ortaya çıkarılsa sonuç bilimin evrensel normlarına ulaşılır Belki de yaklaşılır demek daha doğrudur. Çünkü insanların işitsel, görsel, düşünsel, dokunsal, nesnel, tatsal… Vb zevkleri genellikle sonradan gelişir. Doğal ya da doğuştan gelen bu duyuşsal zevkleri ve insanların yaşam yerindeki ortak payda duyuşsal zevklerinin ortak paydalarını kaynaştırarak ya da en azında genetiksel ve yaşamsal ortak payda zevklerinden hareketle özgünlere doğru ulaşan duyuşsal yarı evrensel yapıtlar geliştirmek olasıdır. Örneğin. Doğadaki, su, hayvan, rüzgâr, yıldırım, esne rüzgârın yaratıklarda çıkardığı esinti sesi(rüzgârda sallanan yaprak sesleri) gök gürültüsü… Vb sesleri tüm olası varyasyon ses birimlerinden sanal ve nesnel teknoloji olanaklarını koordineli ve etkili kullanarak her ferdin (en azından insanın) haz duygularını harekete geçiren kimyasallar ve hormonlar salgılıyorsa, anketlerle ve bilimsel kanıtlanıyorsa evrensel işitseldir denir. Hatta yapay olaraktan kozmik alfabe ya da kozmik hamurun alfabeleri seviyesine(sicim kuramları) bilincini indirgeyerek tüm yaratıkların en azından insani fert ve toplumlarda işitsel ortak paydalarına hitap eden haz veren ses rezonanslarını doğal ya da yapay müzik notlarına indirgemeleri ya da hayata devşirmeleri olasıdır. Bunu yaratana da evrensel işitsel deha denebilir. Bu mantığı tüm sanat dalları için yürüterek görsellikteki evrensel dehadan, tatsal dokunsal yapıtlar veren … Vb o sahadaki evrensel duyuşsal dehalar olarak nitelenebilir.
Ör. Bilim bu açıdan evrensel kanunlara dayalı olduğu için bilimsel dâhiler evrensel dâhilerdir. Bilimde de kaşif edilen ya da icat edilen her evrensel bilgi birimi kâinatın her yerinde geçerli olamayabiliyor.
-Rahmani, şeytani, vahşi, cahili, otistik, bilimsel, sanatsal ve diğer dehalar vardır. Örneğin Müzikte deha diye bildiğimiz çoğu büyük ustalar belli bir veya birkaç kültürün ortak payda işitsel olarak haz veren yapıtlar yaratmışlardır. Bu görsel, dokunsal… Vb diğer sanat dallarında durum budur. Yani bilimsel dâhilerin çoğu evrensel ürünler üretmişlerdir. Sanatsal açıdan dâhilerin pek çoğu ürettikleri belli bir veya birkaç kültürün beyin ve düşünsel zevkine haz ya da hitap ettiği için belli kültürün dâhileridir.

Âlim (Bilgin) Kimdir? Rahmani, şeytani, insani ve/veya doğa, doğa ötesi, bilimsel… Vb sahalarda ve /veya birçok sahada en azında belli bir toplumu ya da tüm insanlığı yönlendirebilecek ve örnek olabilecek kadar asra uyum sağlamış, pek çok insanı içeren büyük kalp-zihin kapasitesi ile nüfuz sahibi, en azında belli bir çevre ya da tüm insanlık tarafından kabul gören kişiye atfedilen sıfattır. Alimlerin kapasiteleri yani kalpsal çözmecesinin ( pazılı) büyüklüğü geçmişten geleceğe Allah (C.C) takdir ettiği kişiliklerin imanların anahtar kilit yöntemiyle ya da pazılın/çözmecenin tamamlayıcı parçaları olarak yerleşir ve çözmece çetelesine yüklenir. Bedensel ömrü ölse de takdir edildiği 100 veya 500 yıllık alimlerin imanları bünyesinde diğer mürit insanların imanlarını konumlandırarak ömrünün sonuna veya kıyamete doğru yol alır. Örneğin din alimi, doğa alimi, bilim alimi, dinbilim alimi, insan alimi!!! … Vb Ola ki 100…500 ve/veya milenyumluk Allah (C.C)'HUN insanları (ALİMLERİ) İnsanlığa ait hemen her şeyin o kişinin düşünsel ve kalpsal ömrü kadarki (asırdaki/asırlardaki) her şeyin yarımşar (kilit) bir büyük ve tek kilit çözmecesi (pazılı) iskeleti gibidir. Yaşadıkça anahtar ve kilit misali gibi çözmecenin (pazılın) parçalarını teyit ve tasdik ederek iç dünyasındaki kilitlere karşılaştığı anahtarları takarak her şeyin her boyuttaki anlamlarını ilişkilendirerek tefekkür dünyasını genişleştir. Aslında bu kural doğal insan serisi içinde aynı mantıkla çalışır gibidir. Einstein'ın yaratıklarının ve yapıtların kapasitesi içinde diğer çoğu fizikçi büyü fizik çözmecesinin (pazılının) otistik çözmece (pazılın) parçalarının tamlaması gibi kalırlar.

Mucit Kimdir (İcatçı)? Genellikle doğal, yarı doğal, yapay, sanal ya da benzeri olmayan mantıklara dayalı olarak;sanal, yarı nesnel veya nesnel araçları (sanal-gerçek araç ve gereçler olarak) hayata uygulanabilir hale getiren ya da icat eden kişiye denir. Ör1,Thomas Alva Edison Teknoloji Mucididir. Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir, Peygamberler din mucidi değil Allah C.C.'HUN elçisidirler. Bunu itiraf etmiş ve gönderilen Allah C.C.'HUN önceki tüm dinlerine ait suhuf ve kitaplarının kurallarına tabiidirler.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak mucitler; icat ettikleri şeylerin kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011

Kaşif Kimdir? Doğada bulunan, fakat insanlar tarafından bilinmeyen; yaratık, olay, süreç, olgu, mantık, bağıntı veya kanunları ortaya çıkaran-keşfeden ve bilimsel olarak izah ederek kanıtlayan kişiye denir. Ör1, Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir. Ör2;Darwin (1);Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir. Bu yasalara evrim yasaları denmiştir.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak kaşifler; keşif ettikleri konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2001

Eğitimci Kimdir? Uzman olduğu sahada/larda; öğretim öğrenim ve eğitimle öğrendiklerini, hayatına ve/veya yaşam döngüsüne bilinçli uygulayışı ve güncelleyişi alışık tepki (inandırmak, İman ettirmek ve refleks haline) haline getirmeyi başaran ve sahasıyla ilgili yeterince eğitsel (pedagojik) bilgiye sahip insanlara eğitimci denir. Eğitimci, öğretici ve bilgi ölçümcü insanlar, ıslah edici olmadıklarının farkındalığını bilmezlerse ya da kabullenmezlerse kendilerini ve öğrencilerini de çok yıpratırlar.
Siyonizm (Din Kuduzu) Nedir? Dünyalığı-hükümranlığı  için dinini nasyonallaştırıp, ona  dâhil olmayan tüm insanları gizli-açık her şeyi ile dinine malzeme yapma inanç felsefesidir. Siyonizm sanki fert, toplum, kavim, devlet,... Vb dinini ya da dindeki hakkını;sadece dünyasının hizmetine takdim, hizmet veya alışveriş için yutanın/ların zihninde lösemi ya da kara deliğin açılması sonucu paramparça olan kavimlerin halidir. Dininizle alış veriş yapmayınız (ayet). Dünyası için ahretinden ahreti için dünyasından vazgeçenler bizden değildir. Cetlerinin alimlerini peygamberlerden daha önemli gösterip dini kuralları ceddinin menfaat ve ırkçılık emelleri için kullanan fert ve toplumlar Siyonist'tirler. Siyonistler nefsini ve ceddini-ced alimlerini rab edinmişlerdir.
Dini değerleri(farzları-sünnetleri) milli değerlerine köleleştirenler veya asimile edenler Siyonistlerdir.
          Siyonizmle ceddine doğru yol alış;fert, toplum, devlet ve insanlığı mağara dönemi cetler ve en nihayet evrim hapishanesinin metriksindeki hayvanlara kenetler ve potasında eritir, cüceleştirir ya da yecüc-mecücleştirir. Demirkuş 2009
          Siyonizm kavimin kendi kendini veya mahiyetindeki başka kavimlere ait dalkavuk fert ve toplumların kavmiyle övünmeye böbürlemeye kendini üstün görmeye göstermeye götürüp hayvanlaştırıp, ters zikirden dolayı kavmi cüceleştirip yecüc-mecücleştirir.
          Dinin:belli bir ırk, millet, devlet, toplum veya grubun menfaat farzları için; asimle edilmesi ve başkalarına karşı kullanmasıdır. İnsanlar evrimi, bilimin tümünü hatta kısmen ilimini aşabilir ama dini aşamadıkları için(zihinsel ve bedensel araçlar itibarıyla yetersizdir);bu gibi fert ve toplumların muhtemel akıbeti;toplumsal kan kanserdir(sanal dünyaları dine dayanamaz doğa ve ötesine param parça olurlar). Neden dinin devleti değil de devletin dini olur savı doğrudur? Ya da neden dinin insanı, bekçisi... Vb değil de insanın dini olur savı doğrudur? Ör,Roma döneminde Hıristiyan'lara yapılan zulüm, Astekler, Mayalar,1, İnkalarve kızıl derililere yapılan soy kırımı ve zulüm.1 2           
Siyonistler, fert, toplum... Vb her bazda dünyalıkları için dinlerini asimile etmeye çalıştıkları için diğer kavimlerdeki konumlarının akıbetleri düşünsel ve toplumsal lösemili kavim oldukları anlaşılacaktır.

Şovenizm (Irkçılık)(Soy Kuduzu) Nedir?
Tüm düşüncesinin kıblesini nasyonallaştırmaktır. Milliyetçiler Kendi Milletini ve ırkını diğerlerinden üstün ve/veya daha hayırlı olduğuna yorum getirdikleri an şovenizme kayarlar. Eşit gördükleri sürece bir tehlike yoktur. Sizi tanışasınız diye kavimlere ayırdık. (Ayet var). Şovenizm gizli-açık çok şeyi ile ırkının süper egolar(istemler)ına kul olmak ve kul görmektir. Şovenizm sanki aynı ırka ait fert, toplum, kavim, devlet,... Vb kitlelerin;zihinsel olarak toplu akraba evliliğinin homozigot (zayıf tek düzelik)  akait (düşünsel sakat kırınımların-zayıf bütünleşik akaitlerin ortaya çıkması) ürünü gibidir. Yakın akraba evliliği kadar yakın akraba siyaseti, devleti, milleti… Vb insanda çoğu şeyin bu yakınlığı sakattır. Ben Arab'ım ama Araplardan değilim (Hadis). Aslını inkâr edenler bizden değildir. Şovenler ırkını ve ceddini rab edinmişlerdir.
           Şovenizmle ceddine doğru yol alış;fert, toplum, devlet ve insanlığı mağara dönemi cetlere ve en nihayet evrim hapishanesinin metriksindeki hayvanlara kenetleyerek yozlaştırır, cüceleştirir ya da yecüc-mecücleştirir. Demirkuş 2009
           Şovenizm kavimin kendi kendini veya mahiyetindeki başka kavimlere ait dalkavuk fert ve toplumların kavmiyle övünmeye böbürlemeye kendini üstün görmeye göstermeye götürüp hayvanlaştırıp, ters zikirden dolayı kavmi cüceleştirip yecüc-mecücleştirir.
          Bilerek ya da bilmeyerek;düşünsel, zihinsel, bedensel... Vb eylemler bazında ırkının-milletinin veya belli bir zümrenin üstünlüğünü benimseme, empoze etme veya menfaatlerini başka toplumlardan üstün görme ve ön planda tutma veya eyleminde bulunmadır. Bu gibi fert ve toplumların muhtemel akıbeti;toplumsal kangrendir. Ör. Hitler. 1
           Şovenistler,fert, toplum... Vb her bazda her şeylerinin kıblesi ırklarının menfaati ve yüceliği olduğu için diğer kavimlerdeki konumlarının akıbetleri nesnel, toplumsal ve düşünsel kangren olduğu kesinleşecektir.

Disiplin: davranışı/ları;istenen amaçlara-hedeflere ulaştırmak için; Ör, peygamber ahlakına yönlendirmek için eğitimde -öğretimde-terbiyede uyulması ve uygulanması gereken kurallar bütünüdür.

İman nedir?Bir yaratığın inandığı ve tasdik ettiği tüm yargıların ortak paydasıdır. Fert ve toplumların inandığı tüm doğruların kıblesidir. Yaratığı inandırmak ya da herhangi bir şeye düşüncesinin kıblesini kenetlemektir. Ör. Nesnel bilimde öğretim, öğrenim ve eğitimin amacı;gerçeğe ve gerçekler iman ettirmek ve uygulatmaktır. İman herhangi bir veya şeyin doğruluğuna inanmak ve itaat etmenin ara yüzüdür. Maddi ve manevi (nesnel ve sanal) boşluğu zamanında mutlak gerçekler ve hakikatle doldurulmazsa yerini doğal iman o boşluğu doldurur. Yer küresindeki doğal ve ilkel insan kabileleri büyük bir olasılıkla böyle türemiştir. Öğretim, öğrenim ve eğitimde mümkün olduğu kadar maddi ve manevi açıdan nesnel ve sanal gerçeklere iman ettirilmeli. Nesnel bilim bir insanın olgunlaşması için tek başına güdük ve eksik kalır. Onun için insanlar değerlendirilirken sadece nesnel bilimsellikleriyle değil, sanal ve manevi ahlak boyutlarıyla değerlendirilmelidir. Bu asrın en büyük eksikliği ve sakatlığı; doğal ve vadesi dolmuş ortaçağ dinleri fobisinden dolayı sadece ölümlü ve geçici olan nesnel bilimle insanları gerçeklere ulaşılabileceğine inandırmak ve imanettirmek veya değerlendirmektir. Bunun doğal ve haklı gerekçesini delil göstererek geçerli olan yegâne din İslam'iyete aynı ceketi ve kisveyi giydirmektir. İman bir inanma aracıdır. İman, hakiki ve liyakatli değilse sahibini hakikatin dışındaki herhangi bir liyakatsizliğe bağlar. Ola ki gerçek imanı; evrim, iblis, şeytan, parasızlık, zenginli, fakirlik… Vb. hiçbir şey kemiremez eğer kemiriyorsa ya da öyle gözüküyorsa mutlaka yaratıksal bir uygulayış hatası vardır.

- Geometrik, Irki, Özel, Ceddi, Siyasi, İblisi ve Liyakatli; İktidar, Erg, Mevkii, Makam, Gebe Olma-Kalma, Eşitlik, Sorumluluk , Adalet, - Hakikat, Güç, Rejim, Yönetim , Güncellik ve Sır Nedir?
- Tüm avcılar avlarının tüm sırların bilselerdi ya da tüm avlar avcıların tüm sırrını bilselerdi kâinattaki denge ne olurdu?
- Sorusunu tüm erkekler tüm bayanların sırlarını bilselerdi ya da tam tersine tüm bayanlar tüm erkeklerin sırlarını bilselerdi insani ve ailevi denge ne olurdu?
- Allah (C.C)’HU Acaba neden sır ve gizemi yaratmıştır?
- Sır ve gizemin mubah olduğu yerler ve konumlar ile mubah olmadığı yer ve konumlar arasındaki sınırı tarif ediniz.
- Herkes her şeyi bilseydi ya da tam tersi hiç kimse hiçbir şeyi bilmeseydi durumunda yaşam döngüsü ne olurdu? Gerçek sır ve bilmezlik bazı zaman ve sahalarda gerekli mi?



A- Akıllı, Zeki ve Doğal tasarım ne demektir? 0,1, 2, 3,
İpucu;Akıllı tasarım peygamber ahlakıyla doğru orantılı tasarım demektir. Peygamber ahlakıyla uyum içinde olma bağlayıcı kuralı varsa akıllı tasarımdır.Genellikle ahlaki değerler ve ilimle ilgili tasarımlardır. ör.Peygamberlerin ayetleri ve Allah (C.C) sözlerini-kelamını üzerine uygulayarak, peygamber ahlakıyla donatılmış eylemleri (hadisleri) üretmesi kısmen kontrollü akıllı tasarım ürünüdür.
     Zeki tasarım olaylar arasında mantıklı pratik, sonuca hızlı götüren her zaman peygamber ahlakı kurallarıyla örtüşümü bağlayıcı olamayan güdük ve mono tipik madde, doğa ve dünyevi tabanlı tasarımdır.Genellikle bilimsel çalışmalar, nefis ve bilimle ilgili tasarımlardır. ör.patojen, müsrif teknoloji, Budizm ahlak kuralları zeki tasarım ürünüdür.(Filmleri izleyin 1, 2 )
     Akıllı tasarıma örnek; doğrubilen bilmeyene, haklı güçlü kendini zayıfa yararlı olabileceği mesafede ayarlamalı düşüncesi akıllı tasarımın ürünüdür.
Zararlarından emin olmak ve toplumun menfaati için;münafık, mümin, cahil, kâfir, ateist, âlim, zalim, müzik dehaları, çizim dehaları… Vb sıra dışı karizmatik insanları zamana bağlı olarak periyodik sınava tabi tutmak (her seviyeye hitap eden soru havuzu) ve bu fertlerin orijinal tip örneklerini baz alarak; insani karakter tip örneği havuzu oluşturmak. Sonra öğrencilerimizi aynı soru havuzunda değerlendirmelere tabii tutarak;fıtratlarının geleceğini sonuçlardan benzetimle bulmaya çalışmak. Önermesi akıllı tasarıma bir örnektir. Allah C.C.'HUN dinleri akıllı insanların (akıl sahipleri) hayat döngüsündeki arayışlarına; bedenen ve zihnen yol gösterici ;anahtar- kilit (akıl-eylem/peygamber ve kitap) misali israfsız ve asrıyla kusursuz örtüşen, bir birini tamamlayan yaşam kuralları-yaşamın geleceği-her tercihin bedeli; kitaplarla ve peygamberlerin eylemleriyle (hadisler ve diğer eylemler) pekişerek/pekiştirilerek tamamlanmıştır. En son kitapla (Kuran-ı Kerim) inkişafın Allah C.C. tarafından tamamlatıldığı ve kıyamete kadar Kuran-ı Kerim'in korunacağı bildirilmiştir.
    Zeki ve doğal Tasarıma örnekleri;Zeki tasarım olaylar arasında mantıklı pratik, sonuca hızlı götüren her zaman peygamber ahlakı kurallarıyla örtüşümü bağlayıcı olamayan tasarımdır.Genellikle bilimsel çalışmalar, nefis ve bilimle ilgili tasarımlardır. Küresel ısınma zeki tasarım ürünüdür. Doğayı deşifre etmeye yönelik çoğu bilimsel çalışma planları zeki tasarımlara örnek teşkil eder niteliktedir. Olmayan sanal-gerçek olağan üstü ilahlara güçler inanma cehaleti.
Budizm insanın doğal evrimin ahlak peygamberinin zeki ve doğal bir din tasarımıdır. Yani Budha; bir hırka, bir lokma felsefesi, riyazete ve istenmeyen sıfatları köreltmeye dayalı zeki bir din tasarımını geliştirmiştir. Küresel dinlerin ve gelecekte insanlar tarafından türetilecek uzay dinleri ya da kâinat kökenli dinlerin hepside zeki tasarım ve evrimin metriksinin ürünü dinlerdir. Zeki tasarım ürünleri için Filmleri izleyin 1, 2, 3
        B-Doğadaki sanal, soyut ve somut gerçek (evrimsel) olaylara akıllı tasarım ile zeki tasarım modeli ile yaklaşımla bilimsellik arsında nasıl bir ilişki vardır? Hangi çelişkiler ortaya çıkar?
İpucu; Evrimin akıl ve zekâ ile ilişkisini düşünün, Akıl ve zekânın tanım ve konumunu düşünün. Bu iki kavram açısında kavram ve özdeyiş yanılgısına düşmemek için özen gösterilmelidir.              
       C-Teoriler var olan sanal, soyut ve somut gerçekler veya sanal, soyut ve somut gerçek sonuçlarını açıklamaktan aciz varsayım mantıklardan ibaret güdük iddialardır veya görüşlerdir? Önermesinin eksiklerini tamamlayınız.
İpucu; Sonuçlar ve gerçekler her zaman onların hakkında ileri sürülüne teorilerden daha değerli şeylerdir. Mantığından hareketle;gerçeklere veya var olan sanal, soyut ve somut gerçek sonuçlara mı kafa yoralım yoksa başkalarının %10 luk beyinlerin ürünü ileri sürdüğü güdük yorumlarını tasdik eden ve savunan bilim avukatlarımı olalım. Ya da bilerek veya bilmeyerek % 10 luk beyinleri boğuşturmak için ileri sürülen teoriler için boğuşalım mı?
       D-İnsanın azminin elinden bir şey kurtulamaz, azmetsin insanın başarmayacağı şey yoktur? Koca bir yalan mı yoksa bir gerçek mi? Peki gerçekleri algıda değişmezlik mesabesinde nasıl doğru öğrenebiliriz. Önermesinin amacını açıklamakta; ahlaki ve sanal, soyut ve somut gerçek boyutlarını daha edepli bir dille eleştiriniz.
İpucu;Geçekleri açıklamaktan ve anlamaktan aciz, hayvanlar kadar doğal döngülere katkısı olmayan % 10 luk kuş beyinli insanların  ürettiği teorileri düşünün.10 tanemiz ancak bir adam ederiz. Dost gerekirse acı söyler. Bu soruları bedensel ve zihinsel boyutta önce ayrı ayrı sonra vardığınız sonuçları iki boyutla güncellemeye çalışın. Zihinsel olarak ürettiğiniz temel şeyi/leri neden bedensel olarak hayat geçirilmeyince önemi kayıp oluyor? İnsanın zihinsel ve bedensel;aşamazlarını-aşılmazlarını ilişkilendirmeye çalışın. Neden insanlar aşamazlarını, aşılmazlarını ve zafiyetlerin namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst ve en güçlü odakla/larla paylaşmalı önermesini düşünün. İnsan cüzi bir ilme sahiptir (Ayet). Öğrenci Yanıtları

     Allah C.C.'HUN dinlerine semavi din deme cehaleti gelecekte büyük bir iftira ve kavram anarşisine neden olma olasılığı yüksektir (uzay çağında Yeryüzüne doğru insan kaynaklı semavi dinlerin türemesi olasıdır). Bunun için bu kavram olgusunu; saygılı, ölçülü ve gerçekçi konumlandırmak yerinde olur. Bu herkesi şad eder. "Allah C.C.'HUN Gönderdiği Dinler" demek ne kadar güzelse onu sadece gönderdiği isimleriyle de anmak gerekir. Onu isimleriyle anın (ayet var). Allah C.C'HUNE isim takmak ne ayıp ve ilkel şeydir. Onu isimleriyle anmak daha güzel, ona saygımızın ölçüsünü gösterir. Kargaşaya engel olur. Ben güzel yaratık koca çocuk tüm insanlarımız için Allah C.C.'HUNE afları için yalvarmayı, dua etmeyi isterim ve değer bulurum. Allah C.C.'HUND'EN bana bunu nasip etmesini dilerim, Nasip olsa yaparım bu kıyağı insanlara. Gelecek nesillerin selameti açısından önem taşır.
      rakamdizini (barkot) sistemi ve mantığı varken; biz bilimde kargaşaya sebep olmasın diye milyonlarca hatta milyarlarca yaratığın Latince ismini öğrencilerimizin beynine kazıyoruz ya da kazıtıyoruz-kazıtılıyoruz. Gerekçesi de tüm dillerdeki bilgilerin; sağlıklı, iletişimi ve tevhit edilmesidir.

Çevre ve din;
Allah'C.C. gönderdiği ve birbirini destekleyen ve tamamlayan dinlerin inkişaf esnasında yeni dinlere uyum sağlayamayan veya değişmeyi ret eden din cahilleri ya da bazı art niyetli teolog ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) doğanın doğal metriksi içine veya çarkları arasına ( evrimin metriksi) düşmüştür. Önermesinin safsata ve saplantılarını yazınız.
İpucu;Varılan çevre, ahlak sorunlar, doğayı acımasızca hortumlamanın sonuçları ve primitif kavimlerin çizgilerini düşünün
İslam'iyet'te peygamberlerin, alimlerin ve İslam büyüklerimizin gösterdiği diyetle bu dünyada yaşansaydı bu günkü geri dönüşümsüz çevre koşulları ortaya çıkarmaydı? Ya da bu dünya daha kaç yıl hastalanmadan yaşardı? Dünyayı obezce kullanmanın sonucu varılan obezite sorunu için bu gün bu diyet hayatına mecburiyetten mi döneceğiz.

Dini Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz;
1-Orda akıbeti belli ( yıkılacak ) bir kâinat var ve siz bu kâinatın içinde bir fertsiniz.
2-Bu kâinatı bedensel zihinsel olarak sağlıklı yaşamanız aşmanız için hemen her enerji seviyesinden kaynaklanan ve her seviyeye hitap eden;geçmiş, yaşayan ve gelecek ilgili kanıtlanmış gerçek örneklerle dolu( davet eden bir kitap).
3-Bu davet kitabının kurallarını yani farz ve sünnetlerini hayatına uygulatılan eşsiz peygamber ahlaklı ve en güzel insan (peygamber) davranış ve eylemleri sünnet olarak kayda geçiyor.
4.Sizden istenen;bu kâinatı sağlıklı yaşamanız ve aşmanız için uymanız gereken farzları (zorunluluklar ve gereklilikler) ve sünnetleri (peygamberin farzları hayatına ayrıntılı uygulamaları) samimi fıtratınızı zorlamadan (mezhepler fıtratların işlerini kolaylaştırmak için var) edindiğiniz alışkanlıkları hayatınıza uygulamak ve hayatınızla kanıtladığınız yaşama şekliniz ile örnek olmaktır. Yanı kâinat geçidini aşmak için mutlaka bu taşlara basarak yani farz ve sünnetleri hayatınıza uygulayarak aşmanız gerekiyor. Diğer olasılıklar kara deliklere çekiyor.
5.Sizin yapmanız gereken;samimiyetle bu kurallara fıtratınızın kaldırabildiği kadarını hayatınıza uygulamaktır. Buna inanmanız için üç yol tavsiye edilir.
1-Bu kuralları veya terslerini samimiyetle üzerine uygulayanları saptamaktır. Sonra deneyim ve bilgi sahibi olmak.
2-Kuralları kendi üzerinize en yoğun veya kaldırabileceğiniz kadar uygulayıp denemeler yapmanız.
3-Kuralların hepsini ve terslerini belli bir süre hayatınıza uygulamanızdır.
Unutulmamalıdır ki Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş (Rad, 13/11). İblis hala haktan yana görünen münafıklarla namaz kılıyor.
Değişmenin bedelini:bazen yanarak format yiyip değişen bir bilgisayar misalidir. Buna tahammül edemeyenlerin fıtratını dine zorlayıp perişan etmek, Allah.C.C isyana sürüklemek veya gizli nefret uyandırmak olup her taraflı kayıp ve zarardır. Sanki insanlar yaşam döngülerinde, Allah (C.C) teslim olduğu oranda yaşam döngülerinde liyakatli verim alırken buna paralel olarak iç ve dış dünyasındaki her şeyin birliktelik veya tersi ya da diğer durumların gerekçesi daha anlaşılır hale geliyor gelir. Gerçek Hidayet Allah C.C.'HUNDENDİR.  Bilimsel açıdan Allah C.C.(semavi dinler uzay çağında türeye bilir) dinlerin bütünleşik oluşunu ve reçetesinin doğruluğunu test için 3-4 öneri;
1-Dini kurallar metriksinde samimiyetle üzerinize belli bir süre uygularsınız aşamadığınız/aşamayacağınızı anlarsınız kazancınız bu olur.
2-Dini kurallar metriksinde samimiyetle tersini uygular güdük olduğunuzu anlamanız kârınız olur.
3-Bu kuralları samimiyetle; uygulayan, uygulamayan ve derbeder uygulayanlarla arkadaş olur yaşayarak öğrendiğin ve vardığın sonuç kârın olur.
4-Bu 3 sonuçta vardığın yargı ne olursa olsun samimiyetle;iraden, koşulların ve fıtratın ölçüsü oranında dinin reçetesini uygulamaya koymalısın.
     Her şeyin sadece senin kafana ve gönlüne göre neden ayarlanmaması gerektiğini öğrenmen kârın olur.
     Anlamsızlık ve mantıksızlığın ne kadar mantıklı ve gerekli direkler olduğunun diri örneklerini yaşayarak cahilleri tanıyınca öğrenirsin. Cahillerin hangilerinin; kader insanı, hangilerinin; eğitim, inadın, tercihin kurbanı ve ürünü olduğunu anlarsın. Herkes her şeyi bilseydi ya da tam tersi olsaydı hayat nasıl olurdu? O zaman cahiller niye vardır? Hastalıklar ve tercihler niye vardır? İbadet ve dua neden bitişik ve birbirini tamalar? Kâinat ve her şey neden kafamıza göre değil de biz o sistemin bir parçasıyız? Her şey kafamıza/kafanıza-gönlünüze ya da emrinize göre olsaydı biz/siz nasıl birileri olurduk? Herkes Müslüman ya da tam tam tersi herkes ateist olsaydı nasıl olurdu? "Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı." (Müslim, Tevbe, 9) Sorularının yanıtları kendiliğinde çıplak ortaya çıkar. Neden Müslüman'ların ve bilen insanların inanmayanlara ve bilmeyenlere karşı doğru adreslerde duruş ve istendik hayır dua borcu olduğunu anlarsın.
Münafıklığın büyük bir kısmının tercih ürünü olduğu kanaatine varırsın.
     Kısaca cehalet denizinden karşıya geçerken; sadece Allah C.C.'HUN peygamberlerine gösterdiği peygamber ahlakının geçit taşlarına basmakla karşıya ulaşılır. Bunun dışındaki tüm reçeteler cehalet denizinin kara delikleri gibidir. Münafıklar menfaatleri gereği her türlü reçeteyi gizli ve açık uygulayanlardır. Mazlum cahillerde (kocaman çocuklar) bu denizin (metriksin) yılmaz savaşçıları ve bekçileri gibidirler. Önermesini bilimsel açıdan yorumlayınız ? Neden? (cevap vermek zorunda değilsiniz).
     Yer küresinin kâinatın bodrumunda olması nedeniyle insanın zihinsel bedenine ve kalbine kâinat vurgunu etkisi yapar. İnsanın zihinsel olarak hayvani-meleği doğa ötesine inkişafına engel oluyor gibi!!
       Demokrasinin ana kartı ve takılı rejim sistemleri insanları geleceğe taşımakta Doğal kalmıştır,
Ör.Bu günkü sayısal Doğal (Vahşi) Demokraside bir delinin, velinin veya sıradan bir kişinin oyu aynı değerdedir? 1
Hidayet ÇEŞİTLERİ
Hidayet;Bir insanın, kurumun, devletin... Vb düşüncesinin kıblesini etkilemek amacıyla;sanal ve nesnel olarak zihin'ine;cebren, hile ile, ikna ile... Vb yol ve yöntemlerle yükletilen mantık-bilinç işletim sistemidir.
A-Yapay, Siyasi, Şeytani, ve/veya Deccal-i Hidayet (İlahi Hidayeti Taklit): Siyasi erglerin gerçekleyişi için, siyasi ve düşünsel olarak fert, kavim ve devlet bazında insanları bazı tercihler empoze ve zorlayışın tecellisidir. İran, Afganistan… Vb ülkelerin kontrollü İslamlaştırılışı. Ola ki; tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece iskeleti, çerçevesi, çetelesi; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek her gün biraz daha büyüyerek yapay fert ve kavimler yaratılmaya çalışılır. deccalı Hidayet çeşididir.Ör. Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu) Hidayet;fert ve toplumların politik ve ekonomik çıkarlar gereği dinlerinin icraatını teşvik edilerek kendilerini yönetenlere kadar motive edilmesi suni-yapay hidayet sonucudur. Örneğin kapitalistler bu asır böyle hidayetleri yapıp sonra onlara rableşmeye kalkıştılar.Bu kavimlerin (hidayete erdirilen kavimlerin) iyi niyetli inanç duyguları, saflıkları, temiz duyguları kapitalistlerce kullanıldığının farkında değillerdir. Bu yapay hidayete erdirilen kavimlerin en tipik özelliği; ya tam teslimiyet ya da rab olmaya kalkan kapitalistlere tepkileri çözümsel değil mücadele ve baş kaldırı şeklindedir.Vakti-vadesi dolmuş ilahi/peygamberi dinlerin(Allah (C.C) gönderdiği eski suhuf ve dinler) hayat artıkları, siyasetle, ikna ile, cebren ve hile ile kandırılmışların, dinini satmışların… Vb hayat artıklarının biriktiği gayri ahlaki hayat havuzundan yapılan hidayettir.

B-Şeytani Hidayet (İlahi Hidayeti Taklit): Bu hidayetin tipik özgünlüğü fert, toplum, kavim, devlet… bazın çalışmadan ve hak etmeden insanlığın beyin haritasını ele geçirip menfaat farzları için insanlığı kullanmaktır. İnsanlarla yan yanan kavim kardeşliğini basamak ve hikâye kabul eden hidayetin iblisin kavim ehlidir. İblisi, münafık'ı… Vb istenmedik ahlakın ve eylemlerin bazı kişiliklerin tercihlerinin ürünü olarak kalplerine şeytanın teccelisini tercihleridir. Ola ki; tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece iskeleti, çerçevesi, çetelesi; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek her gün biraz daha büyüyerek büyük munafıklar ve iblisiler türer. deccalı Hidayet çeşididir.

C-Doğal Vahşi Hidayet (Evrimleşme)
;Dâhilerin, mucitlerin, kaşiflerin… Vb zihninde, kalbinde doğanın tecellisidir. Ola ki; doğal tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece iskeleti, çerçevesi, çetelesi; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek her gün biraz daha büyüyerek doğal dâhiler ve doğal mucitler-kaşifler türer. Astekle, Astekleri, Mayaları,1,İnkaları,, Budist kavimler, Bazı Doğal Afrika ve Asya kavimleri (Bazı;Hindistan, Filipinler ve Endonezya kavimleri) doğanın tesirine ve etkileşimine dayalı olarak ortaya çıkardıkları Doğal dinlerdir. Yani bu insanların zihinsel ve sanal dünyaları doğa ile kenetlenmiştir. Dinleride;doğaya, bu zihinsel-bedensel kenetlenmenin doğal ürünüdür. Ola ki-Belki de; doğal hidayete yaratıkların tepkileri sırasıyla; önce düşünsel-davranışsal-gensel, bedensel-yaşam döngüsel-çevresel olarak etkilerini gösterir. Yaratıkların Doğal hidayete tepkilerinden çok genetik-düşünsel potansiyellerinin uyumu çok önemlidir. Vahşi doğa yasaları ve doğa;almış yaratığı kucağına; hem öper, hem döver, hem öldürür hem de söyletir… Vb. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş RA'D (13) 11. ayet.
-Belki de; her dahi akıllı değildir, ama her akıllı insan birazda olsa dahidir.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak dâhiler; dehası olduğu alan ve konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011
-Vahşi inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm, komünizm… Vb şeyler; vahşi/doğal doğa yaslarının insan zihninde, insan zihnindeki kabullenişleri-benimseyişleri ve insan genlerini yoğuruşunda/un daha sonra insan bedeninde tecellisi ve etkisinin yaşam döngüsüne yansıyışı ya da ürünü olabilir (Doğal Hidayet). Doğadaki Baskınlıkların İnsanda/larda ve/veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi, Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle Allah (C.C) Kulunun Bâtını (Düşünsel) Kalbine Tecelli Edişi (İlahi Hidayet) Arasında Ne Fark Vardır Sizce?

D-İlahi Hidayet; Allah (C.C). Peygamberlerine ve kıyamete kadar dinini desteklemek üzere göndereceği alimleredir. Allah (C.C) peygamberlerin, rahmani alimlerin… Vb kullarının kalbinde tecellisidir. Ola ki; tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece iskeleti, çerçevesi, çetelesi, serveri/sunucusu; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek her gün biraz daha büyüyerek peygamberler ve alimleri yaratılır. Sanki alimlerin kalbinde tecelli eden Allah (C.C) takdir ettiği kadar; o asrın, önceki asırların ve/veya gelecekteki asırların Allah (C.C) iman edişlerinin ya da tüm iman edenlerin hepsinin imanlarını toplayıp âlim zatın kalbini içerisine yerleştirip tevhit ederek toplum içerisinde alimin düşünsel sistemini yayarak tevhit eder. Bu hidayetin özelliği; asrı koşulları mürşit İslam'i farz-sünnetlere dayalı olarak üzerine uygular ve çözümler üreterek nefsini peygamber ahlaklı -edepli olmaya arif eder ve âlim-bilgin yapmaya çalışır.
Belki de Allah (C.C) asrın değişim koşullarına ve gerçeklerine fıtratı müsait olanları hidayet eder. Müsait olmayanlara da teslimiyetleri halinde hangi konumlarda da tüm yaratıklara ve kendilerine en yararlı olabilecekleri konusunda yardımcı oluyor. Her bilgisayarın yapısı her işletim sistemine ya da server/sunucu oluşa uygun değildir.





Fen-Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Başlıca Görevleri, Amaçları ve Hedefleri Neler Olmalıdır?
-İnsanların; kendilerini, sanal araçlarını, sıfatlarını ve nefislerini liyakatli tanımalarını sağlamak,
-İnsanları;doğa-doğa ötesindeki geçerli, gerekli;nesnel, düşünsel, sanal ve hesabi (dijital) bilgilerle fıtratlarına uygun yeterince donatmak
-21.Yüz Yılda bilimi insanların(fert, toplum, kavim... Vb bazında) geçerli, doğru inançsal, yapısal, özgün, kültürel... Vb diğer değer yargılarıyla ilişkilendirerek sunmak öğretim, öğrenim ve eğitimin çok önemli farzlarından biri olmalıdır. Demirkuş 2009
-İnsanlara; doğru öğrendiklerini peygamber ahlakıyla yaşantılarına (hayatına) liyakatli tatbik/uygulayış alışık tepki (refleks) ve alışkanlıkları kazandırmaktır.
-Eğitim fakültelerinin birinci görevi var olan geçerli ve gerekli bilgileri iştahlandırıcı bir dizaynla insanlara sunmak ve gerekirse bilgi üretmektir.
-Fen ve Edebiyat fakültelerinin öncelikli görevi bilgi üretmek ve bilgileri iştahlandırıcı bir dizaynla insanlara sunmaktır.

Öğretim, Öğrenim ve Eğitimde; Nesnel, Düşünsel, Sanal ve Hesabi (Dijital) Ders Materyali Bilgi Doküman Havuzu Oluşturmanın Basamakları/Aşamaları;
1-Gerekli ve geçerli; tüm nesnel, düşünsel, sanal ve hesabi (dijital) kaynaklı bilgilerin doküman havuzunu oluşturmak,
2-Gerekirse bilgi, envanter, materyaller, yöntemler sanal ve nesnel araçlarla donatılmış eğitim mutfağı kullanılarak materyaller geliştirmek,
3-Ders materyallerini; uygun yöntemlerle ve örneklerle ilişkisel eşleştirerek güncel rehber bilgilerle donatmak,
4-
Sunulacak gerekli bilgilerin; hedeflerini, dokümanlarını ve olanaklarını uygun eşleştirerek ortaya koymak,

5-Etkili öğretim amacıyla nesnel, düşünsel, sanal ve hesabi (dijital) olanaklar, materyaller ve yöntemlerle ilişkilendirerek beyinleri iştahlandırıcı sanal-nesnel-yarı nesnel; sunu, etkinlik, deney, tatbik/uygulayış, animasyon, film, anlatım, gösteri… Vb;hazırlanır, oluşturulur, düzenlenir veya kurulur.
.

Eğitim Fakültelerinde Mutlak Verilmesi Gerekli Bazı Dersler ve Gerekçeleri;

1-Öğretim Teknolojileri Materyal Tasarımı ve Geliştirilmesi Dersi
2-Özel Öğretim Yöntemleri I ve II Dersleri
3-Fen Teknoloji ve Toplum İlişkisi Dersi
4-Okul Deneyimi I, Okul Deneyimi II ve Öğretmenlik Uygulamaları Dersleri
5-Dersleri Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) ahlakla ilişkisel yaşantıya uygulanış "Tefekkür Ediş" dersi konmalıdır. Doğal alfabe, kültür, örf, adet ve geleneklerin peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ters ve uyumlu tarafları bilimsel gerçeklere dayalı olarak “Peygamber Ahlakı ve Vahşi/Doğal Ahlak Ürünleri” adlı ders;ilk, orta, yüksek öğretim ve askeri okullara konmalıdır.
A-Kendilerini doğru tanıma ve topluma doğru duygudaş olma(empati/eşduyum duyma), amacına yönelik uygulamalı dersler konmalıdır.
B-Fert ve toplum ya da  insan sıfatlarını, kendi özünü-fıtratını tanımaya yönelik uygulamalı dersler konmalıdır.
C-Yani fert ve toplumların ya da insanların kendilerini eksik ve yanlış tanımalarının, konumlandırışlarının, sıfatlarını liyakatsiz kullanmalarının toplumsal tufanlara neden olduğu yaşanmış örneklerle ve gerekçeleriyle öğretilmelidir. Bu amaca yönelik uygulamalı dersler konmalıdır.
D-Öğrenci/Öğrenici;sıfatlarının kötüye kullanmasının hatasının acısını ya da telafisinin hangi boyutlara varılacağını 19. Ve 20. YY'IN teknolojisinin şeytani, cahili ve Doğal hayvani ahlaka dayalı kötüye kullanan bazı dünya devletleri; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emerek, eriterek; depremlere, küresel ısınmaya neden oluşunu I. II. ve III. Dünya savaşlarının cehaleti, teknolojik vahşeti ve bedbahtlığı örnekleriyle sonuçları kavratılmalı. Aynı teknolojiyle dünyanın enerji gereksinimini karşılamak için; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emmeden, I. II. Ve III. dünya savaşlarını yapmadan dünyanın enerji gereksinimi için var olan teknolojik çalışmaların ve güçlerin kıblesini; güneş, dalga, rüzgâr, su, hareket, biyo… Vb enerji kaynaklarına çevirmek yeterlidir. Bundaki amaç, kendini-çevresini doğru tanıyıp-doğru değerlendirip doğru konumlandırmak, insani sıfatlarını doğru, liyakatli ve dürüst kullanmaya haklı olarak inandırılmalıdır. Bu amaca yönelik bilimsel çalışmalar yapılmalı, dersler açılmalı ve ders kitapları yazılmalıdır.
E-Olanaklarını, bilgilerini, beden dillerini, tepkilerini, seslerini … doğru ve liyakatli kullanma–ilişkilendirme alışkanlık ve alışık tepki (refleks)lerini kazanmalarına yönelik uygulamalı beşeri eğitim dersleri konulmalıdır. Bâtının derleme, deneyim, kurgu… Vb şeylerine dayalı mevcut eğitim kitapları bu hedefe ulaşmakta yetersiz kalmaktadır.

F-Evrensel, İlimsel, Bilimsel, Teknolojik, Çağdaş, Peygamberi (Rahmani/İnsancıl)… Vb Doğru ve Liyakatli Düşün, Hayalet, Tefekkür Et. Hükmüne/lerine uygun deneysel –uygulayıcı dersler eğitime konulmalı. Öğrencinin nasıl düşünmesi konusunda önemli simaların düşünsel, nefsi, doğal ve mantıki işletim sistemleri disipline edilerek eksikleri, artıları, yanlışları… Vb bir arada verilmelidir.Sonra tüm düşünsel ve uygulanan mantık -Piyasadaki bilgisayarları kategorize-disipline ederken ya da bilgisayar alırken hangi özelliklerine % kaç öncelikli dikkat edilir?
-Öğrenci Seç ve yerleştir sınavlarında veya eş adayınızı seçerken hangi özelliklerine % kaç öncelikli dikkat edilir?
-Sizce bilgisayar kasası ile insan bedenine % kaç önemsenerek değer verilir?
-Sizce bilgisayar sanal araçları ve iç donanım özellikleri ve işletim sistemi ile insan düşünsel, ahlakı ve zihinsel özellikleri işletim sistemlerine % kaç önemsenerek değer verilir? Allah (C.C) öncelikle kulunun kalbine bakarak değer verir.
-Pekiştireç; eğitim sisteminde ve öğrenci seç yerleştir sisteminde neden insanların sadece zekâsına, eş seçiminde saldım çayıra bedensel çekicilik kayıra ya öncelik verilir? Top modeller size neyi hatırlatır? -Bu konuda eğitim sistemleri insanları köreltiyor mu? Vahşileştiriyor mu? Melekleştiriyor mu?...


Öğretici ve Eğiticilerin Mutlak Görevleri (Öğretim, Öğrenim ve Eğitimde);
1-İnsan Sanal Araçlarını Öğretmek. İnsanın nesnel, düşünsel, hesabi (dijital), sanal araçlarının (Ruh, Akıl, Vicdan, İman, Nefis, zekâ, Yetenek) özellikleri ve fıtrat-nefis çeşitleri konularını gerekçesiyle öğrencilerimize öğretmek.
2-Kendini Tanımak. Kişilerin(kişisel) insani, özgün ve baskın sıfatlarını mutlak tanımak ve bilmenin gerekliliğini, zorunluluğunu gerekçeleriyle öğretmek ve hayata uygulatmak. Nefsini tanıyan rabbini tanır (ayet vardır)
3-Çevresini Tanımak. Toplumsal, düşünsel ve doğal çevresinde hayır görmenin farzlarından biride onları doğru ve gerçekçi öğrenme olduğunu gerekçeleriyle bilmenin önemi öğretilmelidir. İlim Müslüman'ın yitiğidir (hadis)
4-İnsancıl (Peygamberi) Ahlakı Kabulleniş. Yaşam döngüsünde hayır görmesi için, peygamber ahlakı işletim sistemini kabullenmek ve yüklenmeyi alışık tepki (refleks)-alışkanlık haline getirmeyi gerekçeleriyle öğrencilere öğretmek ve uygulatmak.
5-Mutlak yapması gerekenleri bilmek. Evdeki-ailedeki, okuldaki, iş yerindeki, fertlere karşı sorumlulukları ve mutlak yapması gereken işler ve uyması gereken kurallar gerekçeleriyle ikna edilerek verilmeli ve uygulamalar yaptırılmalıdır.
6-İnsan, eş ve arkadaş dersi verilmeli. Karşı cins, eş ve arkadaş edinme/seçimi kurallarının mutlak prensipleriyle ilgili drama ve gerçek dersler tatbik/uygulayış örnekleriyle gerekçesiyle verilmelidir. Davul dengi dengine çalmalı; kösle trampet, mümine ile sarhoş bir arada liyakatsizdir.
7-Sokaktaki davranış dersi verilmelidir. Sokakta her türlü abur-cubur yenmeyeceğini, her türlü giyim ve davranışta bulunulmayacağını gerekçeleriyle örnek eğitici gerçek hayattan ifrat, tefritlerden kesit filmlerle ve uygulamalarla denemeler yaptırılarak ikna edilerek eğitim verilmelidir. Halkın ortak kullanım alanlarında kişi ve toplumun neden; kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, tahrik edici, aşırı imrendirici, kışkırtıcı… Vb. ifrat ve tefriti davranış, giyim, söz, eylem… Vb. şekilde bulunmaması gerektiğinin gerekçesiyle öğretim, öğrenim ve eğitimde verildiğinden emin olmalıyız. Sınırsız hürriyet, liyakatsiz radikaller, cehalet, ifrat ve tefrit insanın peygamber ahlakının kara delikleri gibidirler. Demirkuş 2009
İpucu; Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern, klasik… Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın gerekliliği mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir. Halkın ortak kullanım alanlarında kişi ve toplumun neden; kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, tahrik edici, aşırı imrendirici, kışkırtıcı… Vb. ifrat ve tefriti davranış, giyim, söz, eylem… Vb. şekilde bulunmaması gerektiğinin gerekçesiyle öğretim, öğrenim ve eğitimde verildiğinden emin olmalıyız. Bundan sonrası kişi ve toplumun iradesi çerçevesindeki tercihi/tercihleri onun ve onların ölçüsünün kalitesini gösterir. Yargısından emin oluruz. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sokakta ifrat, tefrit ve hayvaniliğe kaçan; yemek yemenin, çıplak-erotik giyinmenin, cinsel duygularını sergilemenin hayvaniliğinin gerekçelerini gerçek filmlerle ve uygulamalarla gösterip eğitim verilmeli. Başkalarının maymun iştahlı, nefsi emarelere sahip oluşu, kötü nazar edişleri, insanların yanlış anlaması, insanlara kötü örnek olunması, gereksiz dikkat çekilmesi… Vb gerekçeleriyle verilmeli.

Tüm ahlakı kurallar ve sokak ahlakı kültürleri, argoların kullanım yerleri gerekçeleriyle öğrencilere doğrusu verildikten sonra, tatbik/uygulayış tercihleri öğrencilere ve insanlara bırakılmalıdır.
Özel not;Totaliter önlem değil de (özel haller hariç) sokak ahırları, aşk-sevgi ahırları.. Vb üniversite ve sokaklarda açılmalıdır.

İnsan yaşam döngüsünde ne zaman ve hangi koşullarda ıslah edici, boyun eğdirici, eğitici, öğretici ve örnek olucu konumlarda olmalıdır? İnsanlar eşlerine nasıl davranmalıdır? İnsanın Yaşam Döngüsünde; Islah Edici, Boyun Eğdirici, Eğitici, Terbiye Edici ve Öğreticiliğin Peygamber Ahlakıyla İlişkisi;
Islah Edici, Boyun Eğdirici, Eğitici, Terbiye Edici ve Öğretici Kavramların Farkını ve Farkındalığını Doğru Kavrayış;

1-Peygamberler; modası hiçbir zaman geçmeyen ya da hiç bir zaman demode olmayacak ve insani yaşam döngüsünün mutlak gerekli peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı reçetesinin modelleri olarak öğretici, yaşatıcı, hayata güncelleyici mürşitleri ve eğiticileridirler. Yaşantılarıyla örnek olmuşlardır. Islah edici(boyun eğdirici) değildir.
2-İnsanları, yaratıkları, doğayı... Vb her şeyi eğitici-terbiye edici-Islah edici (boyun eğdirici) olan Allah (C.C).
3-İnsanlarda hayvanların ve doğal-doğal hayatın kısmi ıslah(boyun eğdirici) edicileridirler. Kısmen çocuklarını terbiye ederler. Islah etmezler. İnsanlar hayvanları, çevreyi ve doğayı kısmi (bereketli hudutlarda/peygamber ahlakı çerçevesinde) ıslah (boyun eğdirici) edicidirler. Bu ıslahatı peygamber ahlakı çerçevesinde yapmazlarsa bugünkü gibi çevre sorunları ortaya çıkar.
4-İnsanların: eşlerini, hem cinslerini, çocuklarını veya diğer canlıları; eğitmek, terbiye etmek ve ıslah etmek kavram yanılgısı ve cehaleti nedeniyle günümüzde çok sorun yaşanmaktadır. Davranışlarınızı doğru okuyan ve size göre doğru tepki gösteren ve aşkınlıklarınızı hoş gören, sizden hoşlandığını, sevdiğini itiraf eden kişilik ola ki aradığınız kişilik olmalıdır. Demirkuş 2013
A-Eşinizi ıslah edici, terbiye edici ve eğiticisi değilsiniz oda sizin değildir. Her ikisinin de (iki eşinde) sevdiği ve tasdik ettiği değer yargılarına yoğunlanışı önemlidir. Bu amaçla ortak paydayı garanti altına alış için evlilikte her eşinde samimi ve içtenlikle (keyfiyete dayalı değil) veto hakkı olmalıdır.
B-İnsani bir aile olmak için; eşiniz sizin eksik parçanızı tamamlar sizde onun eksik parçasını tamamlarsınız. Erkek ve kadın bir insanın bir birini tamamlayan yarımşar parçaları gibidir tek başına her biri (fert olarak) ne ürer ne de türerler (özel haller hariç). Eşler tamamlayıcıyı zorunlu özgünlükleri nedeniyle reKâbet ve eşitlikte olamazlar.
C-Kadın ve erkek bir fermuarın ya da DNA zincirinin yarımşar parçası gibidir (yarımşar insan) eşitliği değil bütünleştiriciliği daha büyük anlam taşımalıdır. Her birimiz (kadın ve erkek) fert olarak tek başına yarım insan sayılırız. Kadın ve erkeğin geometrik, zihinsel, düşünsel genetik, nitel, nicel…vb eşitlik haklarını (X=Y ???) yani böyle bir eşitliği ( X=Y) sağlayışı gerçekleştiriş kadar abes bir durumdur. Kadın ve erkek aslında pek çok açıdan ve yönden yarımşar insandır. Önemli olan kadın ve erkeğin liyakatli bütünlüğünü, birlikteliğini sağlayış ve kenetleyiş sorunlarını çözüş çok önemlidir. Yani X+Y=1 sağlarken bunların fıtratı ve ahlaki kabulleniş oranlarını 1 e tamamlarken her çiftin birlikteliği için neler yapılışının gerektiği üzerinde duruş daha önemlidir. Nelerin bu konuda dikkate alınışı gereklidir? Neye/nelere hangi kriterlere (ölçütlere) (zihinsel, düşünsel genetik, nitel, nicel… Vb kriterlere (ölçütlere) ait değer yargıları kenetlenişine uyumu çok önemlidir) göre dikkate alınış önemli oluşudur.
D-Bir birinizin eksiğini tamamlayıcı ve idarecisisiniz.
E-Bir birinizle karşılıklı haklarınızı elde etmede reKâbette/reKâbetle değil zaruretten ve gerekliliğin keyfiyetinde (kadın ve erkeğin özgünlüklerinin birbirini tamamlayış ve bir arada yaşayış zaruretinden/gerekliliğinden dolayı) bir aradasınız.
F-Bu bilince dayalı yaşanmış-yaşanan örneklerle, uygulamalarla, etkinliklerle ve  peygamber ahlakıyla öğrenciler eğitilmeli.


Evlenmeden Önce Eş Adaylarının Samimiyetle Birbirine Açıklayışı/Açıklanması Gereken Önemli Konular. (Bunlar önceden açıklanmasa sonrada evliliğin kara delikleri oluyor)
1-Eş adayların bedensel ve zihinsel engelli durumu derecesi varsa bunu önceden belirtişi önemlidir.
2-Bedensel, genetik/irsi ve zihinsel tedavi için sürekli kullandığı ilaçlar ve/veya başka tedavi varsa bunu önceden belirtişi önemlidir.
3-Bedensel ve zihinsel sürekli hastalıkları varsa bunların derecesini ve durumunu samimiyetle belirtilmelidir. Örneğin, şeker hastalığı, kanser, AIDS… Vb
4-Aşılmaz Ya da iradenizle terk edemediğiniz değer yargıları ve/veya tiryakilikleri, inançları (Bu Aşamada Değişmez/Değiştiremediği Günahlarını, Kırmızı, Yeşil, Sarı, Turuncu, Gri ve Beyaz Düşünsel, Toplumsal ve Değersel Çizgilerinizi Açıklayışınız Farzdır), Örnek Aldığı Kimlikleri/idleri (Örnek aldığın kişilikler; peygamberler, dâhiler, mucitler, teoriler, sanatçılar…Vb) , Taptıklarınız/idolleriniz (taptıklarınız, putlarınız) önceden belirtişi önemlidir.
Ör. Aşırı kıskançlık, aileye bağımlılık, sürekli çok konuşkanlık, yalan, sigara koliklik (normal içici değil), alkolik, internet bağımlılığı, eşcinsellik, lezbiyenlik, özgün cins ve tiplere ilgi duyuş… Vb

5-Davranışlarınızı doğru okuyan ve size göre doğru tepki gösteren; olumsuzluklarınıza, istenmedik tiryakiliklerinize, eksiklerinize, eksilerinize, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerinize özgünlüklerinize, günahlarınıza, suçlarınıza ve aşkınlıklarınıza (ifrat ve tefritlerinize) saygı çerçevesinde katlanılıyorsa ve/veya hoş görülüyorsa, af ediyorsa ya da paylaşılıyorsa, sizden hoşlandığını, sevdiğini itiraf eden kişilik ola ki aradığınız kişilik olmalıdır. Demirkuş 2013

Kavram nedir? Kavram yanılgısı nedir? Sevmek, hoşlanmak ve beğenmekle ilişkilendiriniz. Bu mantığı bildiğiniz bütün kavram, cümle ve kelimelere genelleyiniz. Hayat Döngümüzde, Sevmek, Hoşlanmak, İlgi Duymak ve Beğenmek Kavramları Arasındaki Ayrıcalık ve Özgünlüğü Bilmeyiş Bizi Kavram, Düşünce, Karar ve Eylem Yanılgılarına Götürür.
Kavram Yanılgısı; Bir kavramın tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi kavram yanılgısını ifade eder.
İlgi Duymak; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerinin ilginizi ve dikkatinizi olumlu yönde çekiş halidir.
Beğenmek; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerini beğeniş, tasdik ediş ve kabulleniş ola ki örnek alış ya da örnek oluş halidir.
Takdir Etmek; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerini en üst seviyede takdir ve tasdik ediştir.
Hoşlanmak; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerinden keyif ve zevk alış halidir.
Sevmek; Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyorsa ve/veya hoş görülüyorsa ya da paylaşılıyorsa sevgiden bahsedilebilir. Sevginin Derecesi; bir insanın, toplumun ya da yaratığın/ların; tüm aşkınlık ve taşkınlıklarını hoş görüşle doğru orantılıdır. Bir insanın, toplumun ya da yaratığın/ların; “Normal Değer Yargılarından” hoşlanıyor ve buna ilaveten, tüm istendik ve istenmedik aşkın değer yargılarının sonucuna ya da her şeyine katlanabilir ve hoş görebiliyorsanız onu seviyorsunuz ve/veya tahammül ediyorsanız ona sabredebiliyorsunuz sonucunu çıkartabilirsiniz. Bu sonuca ulaşamıyorsanız onu kesin seviyor sayılmazsınız. O zaman sizin ona ilginizin adı sevgi değil; hoşlanmak, beğenmek, ilgi duymak… Vb. başka bir şeydir. Evliliğe karar verirken bu duruma dikkat etmek gerekir. Sevmek ve hoşlanmak kavram yanılgısına düşmemek gerekir. Ne yazık ki bu kavram yanılgısı insanlara pahalıya mal oluyor. Sevgisiz, moralsiz, parasız… Vb siz normal düşünüp yaşayamıyorsanız o zaman siz sevgi, moral, para… Vb. bağımlısısınız sonucu çıkar. Sevgiye, aşka, paraya… Vb. her zaman güvenilmez ya da güvenilmemeli bence. Böyle insanlar size güvenmeli ve bu duyguları sadaka edebilecek kadar eğitimli olmalısınız. Ola ki peygamberler ve İslam âlimleri böyle idiler. Örneğin; Allah, Sevgili habibim (sevgilim) dediği ve şerefine Kâinatı yarattığını söylediği HZ. Muhammed AS’IN (peygamberinin) geçmiş ve gelecekteki her şeyini kabullenip affetmiştir. Bu mantıktan hareketle sevmek kavramının en anlamlı, ulvi ve öğreticiliğini kusursuz ifade eder. Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyor, affediyor ve/veya hoş görülüyorsa sevgiden bahsedilebilir. Bu mükemmel örneğin mantık kurgusunu sevgi ve eğitimde tüm kavramların farkındalığını ya da kavram yanılgısının felaketini algıda değişmezlikle (herkeste aynı algıyı uyandırışla) ilişkisel anlayışa/anlamaya çalışın. Örneğin, Sadece Menfaate, Cinselliğe, Hoşlanmaya, Ailevi İstem ve İlişkilere, Beğenmeğe, Takdir Edişe, İlgi Duyuşa… Vb. birine dayalı bir evlilikle hepsini içeren “İnanç, Sevgi, Değer Yargısı Denkliği ve Hoşgörüyü Kabullenişe” dayalı evlilik arasındaki farkındalığı düşünerek “kavram yanılgısını” anlayışa ve genelleyişe çalışın. Bu mantığı zihnimizdeki bildiğiniz tüm kavramları neden tam-net bilip ve doğru uygulayışınızla, ilişkilendirin ya da güncelleyin.
Aşık veya Sevdalı; Sevgisiyle taptığına, bir yaratığa, yaratıklara veya eşyaya iman etmektir. Demirkuş 2016 Sevdiğiniz yaratığın her şeyine pozitif tutkuyla/larla-beğenilerle bağlı ve onun her şeyini her şeyinize endeksli yorumlayarak zevk alıyorsanız ona aşıksınız belirtilerini ifade eder. Davranışlarınızı doğru okuyan ve size göre doğru tepki gösteren ve aşkınlıklarınızı hoş gören, sizden hoşlandığını, sevdiğini itiraf eden kişilik ola ki aradığınız kişilik olmalıdır. Demirkuş 2013

Güzelliğin Tanımı ve Güzelliğin; Sevmek, Hoşlanmak, Beğenmek, İlgi Duymakla İlişkisi:
Güzellik; Asıl Güzellik Allah (C.C)’N Nur CC’HU Cemalidir. Öyle bir güzellik ki, yaratıkların ya da her yaratığın tüm boyutlardaki (düşünsel, nesnel, eylemsel, sanal... Vb.) istem ve arzuları anahtar olsa hepsine özgü emsalsiz kilitler yaratıp hepsini icabetine ve cemaline mest ederek kilitleyişe kadir Allah (C.C)’HU cemalidir (Doğrusu Allah (C.C)’HU kendisini tarif ettiği gibidir). Her şeyin bir güzelliği düşünülebilir. Allah (C.C)'HUN Güzelliği dışındaki tüm yaratıksal güzellikler geçici, güdük ve tüm yaratıkları tatmin edişte zavallıdır. Örneğin, güzel insan, güzel kadın, güzel çiçek, güzel ahlak… Vb. Bir insan bir şeyi güzel buluyorsa, onu sever, ondan hoşlanır, ona ilgi duyar ve onu beğenir. Bazen de o güzelliğe âşık olur ya da sevdalanır. Kıyas ve Benzetiş; Neye kime ve hangi şeye icma yapmalıyız. Örneğin Allah(C.C.) un güzelliğine ve isminin taca benzeyen güzelliğine mi? Yoksa yarattıklarının taçlarına ve güzelliğine göre yapmalıyız. Örneğin, çiçekler mi insanların giyim kuşam çeşitliliğine benzer, insanlar mı çiçeklere benzetilmelidir. Aslan gibi adam mı doğru yoksa adam gibi aslan mı doğru ya da hangi koşularda her ikisi de doğrudur. İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız Mı Doğru Yoksa İkimiz Bir İnsanın Güller Açan Dalıyız Deyişimi Doğrudur? Her fert yarım insandır. Bir kadın+ Bir erkeğin toplamı bir insanı ve/veya tüm temsil eder. Tek başına erkek ve/veya kadın insanlığın yarısını temsil eder. Sonuç: aslolan Allah(C.C.) mı, insanlar mı, hayvan mı ya da eşya mı?



Kader ve İslam; Örneğin, İnsanın: Doğduğu yer, Kökeni, Anadili, Ten rengi, Ölüm... Vb. tüm yaratıklar için değişmez dogma kader çizgisidir. Değişmez ve dogma kader çizgisi ve tüm çizgilerin tasarrufu Allah (C.C.)'YE aittir. Bunların bazıları yaratıklar tarafından kesin bilinir. Duamız, sadakamız... A, B, C... Vb tercihlerimiz kader çizgisini etkiler. Allah CC'NİN izni ile duanın, sadakanın kabulü ile kader değişebilir/Duanız olmazsa ibadetinizin ne önemi var. Sadaka ömrü uzatır musibet ve belayı defeder. Allah CC'NİN izni ile Peygamberi tercihler selametli kader çizgileriyle geleceğe taşır. Bir hadisenin sebebi ne olursa olsun gerçekleşmişse mutlaka Allah (C.C)'HUN bilgisi dâhilinde tasdiki ve kabulü ile gerçekleşir. Allah (C.C) İstemezse o olay olmaz. Bundan emin olabilirisiniz. Örneğin bir insan isyan etmekten yana gayret ediyor ancak isyana ve sapıklığa sürüklenmesine geçmişteki dua, sadaka, iyilikleri nedeniyle Allah (C.C.) istese onu sapıklığa düşmemesi için ona çözüm ve tedbir ikram edebilir. Bunum tam tersi durumlarda Allah (C.C.) Rahmeti ağır bastığı için dua, sadaka, iyilik yapan yaratık için en hayırlı icabeti Allah (C.C)'HUNDAN beklenir. Samimiyetle hidayet isteyen bir yaratığa (insan veya cin) Allah (C.C.) hidayet vermiyorsa onun için en hayırlısı o dur mutlaka. Çünkü o yaratığın hidayet çizgisi ola ki onun için en hayırlısı olmayabilir. Örneğin, Hidayete erdikten sonra çok yüzlü bir münafığa dönüşmesi varsa, hidayete ermemiş bir cahil olması onun için belki de daha hayırlıdır.

Ders Çıkarış;-Fert, toplum, kavim ve devletin ya da insanların parayı aşan, paradan daha değerli ya da parasız değer yargıları yoksa parayı veren düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu mantıktan ya da çıkarsayıştan hareketle ; fert, topluma, kavime ve devlete ya da insanlara;öğretim, öğrenim ve eğitimle; bilimi-doğayı aşan, bilim , doğadan, tüm yaratıklardan, ilimden ve bilimden daha değerli ya da onları aşan düşünsel gerçek-hakiki değer yargıları öğretilmemişse, verilmemişse ya da yoksa doğal hayata ve bilime hâkim olanlar onların her türlü düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu iki çıkarsayıştan hareketle; öğretim, öğrenim ve eğitimde mutlaka insanların bilimi, doğayı ve ötesini aşan; gerçek-hakiki ölümsüz iman-i düşünsel değer yargıları geliştirilirse insanlar kalp ve zihinleriyle doğayı, kâinatları, bilimi/leri kuşatarak daha ulvi- yüce düşünebilirler. Değilse doğa ve bilimin hapishanesi, kefeni içinde kul ve köle olarak yaşayışa mecbur olurlar. Bir insanın değer yargılarını ne kuşatıyorsa o insanın onu aşma olasılığı zayıftır. Örneğin bir bilim insanın tüm değer yargıları bilimi aşamıyorsa ya da bir insanın değer yargıları bilimin kefenini aşamıyorsa her şeyi ile bilimin düşünsel hapishanesi içinde bir fert olmayı aşamaz. Bilimi doğa ötesiyle ilişkilendiremez ve bu doğaldır doğa ötesiyle ilgili ölümsüz ve/veya gerçek değer yargılarından mahrumdurlar. Örneğin, peygamberlerin Atasal ve doğal değer yargılarının yerini Allah (C.C) İlahi Hidayetle Kuran'ın değer yargılarıyla ilişkisellik belirler. Buna ilahi/peygamberi değer yargısı denir. Ancak Darwin'in değişim ile ilgili değer yargılarını, Einstein fizik ile ilgili değer yargılarını, büyük ressamların değer yargılarının iskeletini doğal hidayet ve doğal sistemi zihin ve genlerini işgal ederek belirler. İnsanlar düşünsel ve bedensel olarak doğa tarafından işgal edildiğinin farkındalığında değildir. Yani Einstein ve Darwin sistemin bir ürünüdür, peygamber ise ilahi/peygamberi hidayet gücünün bir sonucudur. O zaman doğanın işgal edişine karşı bilinçli eğitim ile önlem alınmalıdır. Hatta televizyon dizileri bile insanları işgal etmektedir. Bunun önüne bilinçli eğitimle geçilmelidir. Kısaca; insanların değer yargılarının iletişim sistemi ya ilahi/peygamberi ya da doğal hidayet ile şekillenir. Örneğin. Gautama Buddha, M.Ö. 563-483 doğal ahlak sofisiydi, Charles Robert Darwin (12 Şubat 1809 – 19 Nisan 1882) otistik doğa ve bilim sofisiydi, hatta birçok saha ve alandaki;19. ve 20. Yüzyılın bilim insanları; belli saha ve alanların otistik-özelleşmiş bilim sofisi ve/veya dehası, kaşifi, mucidi olmayı, siyaset ve demokrasi sisteminin siyasetçileri ve kapitalistleri, komünistleri… Vb tarafından güdülmeyi aşamamışlardır. Yani bilimle siyaset ve yönetim sistemlerinin demokrasi sofilerini (ermişlerini) aşamamış bilim sofileridirler. Hatta belki de siyasi demokrasi ermişleri (sofileri) tarafından dine karşı kullanılmaktadırlar. Yani siyasi ermişler (sofiler) bilimselliğin kefenini aşarak bilim ve dinin uyuşmazlığında bilim sofilerini (ermişlerini) kullanmaktadır. Yani bu otistik bilim sofileri kendi alanların kabuğunu kırıp diğer bilim alanlarıyla ilişkisel düşünerek bilim ortak paydasının havuzuna erişememişlerdir. Bu ortak payda ilişkisel diri bilgiye ve doğa ötesi gerçek değer yargılarına sahip olmadığı için; bilimde vardıkları sonuçları, yargıları ve edindikleri özgün bilimlerini doğa ötesiyle ilişkilendirmemişlerdir. Bu nedenledir ki liyakatsiz; öğretim, öğrenim ve eğitimle insanların tüm değer yargılarını bilimin metriksi içine doğrayıp paketleyip ya da otistikleştirip yerleştirmek insanların hür düşünce de zihinsel ve düşünsel âlemde tefekkür ediş yetenek ve güdülerini köreltir. Eğimdeki otizmi engelleyici olarak Bilim,Teknoloji Mühendislik, Matematik ve Din ilişkisinin bütünlük eğitimi / STEM-R (Science, Technology, Engineering, Mathematics and Religion Education, )geliştiriliyor. İnsan herhangi bir şeye bu 5 ve/veya daha fazla pencereden bir anda ilişkisel, farklı ya da tek tek bakabiliş yeteneğini geliştiren eğitimle kazandığı ve kazanacağı şeyler önemlidir. Kısaca matematiğin ilişkisel havuzunda bilim aracını kullanarak mühendislik icrasıyla teknolojileri üretim ve hayata uygulayışta inançsal değerlerle Dinle) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaki boyutlarla gerekçeli olarak ilişkilendiriş önemidir. http://www.nationalstemcentre.org.uk/what-we-offer/our-objectives Bu nedenledir ki insanların liyakatli ve bilimi, kâinatları aşan İslam'i inançsal değer yargılarını da liyakatsiz öğretim öğrenim ve eğitimle budayıp, doğrayıp zihinsel ve düşünsel tüm mimarisini bilimin içine sıkıştırmaya ve tıkıştırmaya çalışmak çok büyük bir talihsizlik ve bedbahtlıktır. Hâlbuki tam tersine bilimin her şeyini liyakatli inanç değerlerinin içine ilişkisel dizayn ediş daha liyakatlidir. Fert ve toplumların; doğayı, tüm yaratıkları, tüm düşünsellikleri aşan liyakatli değer yargıları(İslam'i inançsal) varsa o insan tüm yaratıklara tapınmaktan uzak ve onları liyakatli kavrayış düşünce sistemleriyle sağlıklı gelişmiş insanlar olarak yaşayabilirler. Örneğin, eş seçiminde, toplumsal ilişkilerde, eğitimde, siyasette… Vb alanlardaki faaliyette hedeflenen sosyal ilişkilerin uzun ömürlü ve sağlıklı olması için; hedef ya da ilişkisel olan fert, toplum, kitlelerin; istendik, istenmedik.. Vb tüm değer yargılarının çok iyi bilinmesi ve istenmediklerden etkilenilmemesi ya da en az etkileniş için alternatif çözümler geliştirilmesi gerekir. Değişmez aşırı ifrat ve tefritleri tiryakilikleri, tutkunlukları aşılmaz istenmedik aşırı alışkanlıkları !!! yani; kıskançlık, kin, nefret, haset, kibir, ucup/gurur, cimrilik, bönlük, müsriflik, egoistlik, kaprisler, saplantılar, münafıklık (çok yüzlülük), siyonizm, şovenizm, siyoşovenizm, sigara içmek, içki içme alışkanlığı, istenmedik toplumsal ve kişisel tiryakilikler … Vb istenmedik değer yargılarının çözümleniş alternatif listeleri çıkarılıp samimiyetle hedef fert, toplum kitle ya da örneğin, neden eş adayına açıklanması gerektiği ve alternatif çözümleriyle hangi istenmedik değer yargısının çözümsel alternatif ilacı gerekçesiyle sunulmak üzere listelenmiş çözümler yorumlarıyla ve gerekçeleriyle inandırarak samimiyetle yorumlatarak/yorumlatılarak/yorumlayarak eğitilen fert, toplum, öğrenci, öğrenici, kitle ya da örneğin; eş seçimi dersinde sunulmalıdır .Örneğin. eş seçiminde; ifrat ve tefritte ya da aşırı özgün istenmedik ;tutku (adrenalin… Vb), alışkanlıklar belli tanışma döneminden sonra aday eşe samimiyetle söylenmeli tepkiler nişanlılık, gerekirse imam nikâhlı nişanlılık döneminde denenmelidir. Çok konuşkansan ilacın dinletiyi seven, kıskançsan ilacın muhafazakâr ve istendik tutucu eşe, müminsen ilacın mümine eş… Vb mantık çıkartısından hareketle eş seçiminde istendik ve istenmedik değer yargıları arasında tamamlayıcı/birliktelik denkliği aranmalıdır yoksa istendik değer yargıları ile ilerleyen nişanlıkta önceden peşin ve öncelikle itiraf edilmeyen; istenmedik, bilinmeyen...Vb değer yargılarından biri evliliğe kara delik olur. İnsanın fert, toplum, kavim, devlet ya da insanlık bazında iradesiyle baş edemediği istenmedik; duygu, düşünce, niyet, her türlü değer yargıları, istenmedik alışkanlıklar… Vb her türlü iradeyi aşan nefsi alışkanlık ve nefsi değer yargılarının; Islahata, terbiye edişle, diyete, tedaviye ve terapiye gereksinimi vardır. Toplumun kişinin bu istenmediklerinden zarar görmemesi, kendisinin toplumdan zarar görmemesi ya da toplumdan yarar görmesi ve/veya topluma yararlı ve verimli konumlarda bulunması için iradesini aşan istenmediklerini, çok iyi tanıması ve gerekirse yapısal olarak en uygun tedaviye baş vurmalıdır. Kişinin fıtratı ve tedaviyi kabulleniş değer yargılarına bağlı olarak bir veya birkaç yolu denemesi belki daha hayırlıdır. Ör. İslam'da terbiye ve ıslahat için Allah (C.C) teslim olunur. Peygamber ahlakı ve fıtratı yapabilirlik konum ve diyetlerle tedavi edilir. Genetik olarak tıbbi tedavi, diyetler ve/veya eylemsel terapilerde kabullenilebilir. Çıkarsayış; Doğal insanlar, baskın doğal çevrenin mağdur cahil insanlarıdırlar. Örneğin doğal bazı Amerika, Avustralya ve Afrika kavimleri böyledir. İlkel ve Çağdaş insanlar çevresine baskınlığın mağdur insanlarıdır. Örneğin sanayileşmiş bazı batılı kavimler. Her üç durumda aşkın oluşun ürünü ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak yaşantı stilinin mağduriyeti ürünüdürler. Vahşi insanlar; doğal doğa yaslarının ve doğal yaratıksal hemen her şeyin doğal /doğal olarak zihninde tecelli ettiği/ edebileceği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN alimleri Bâtını kalbinde ve zihninde Allah (C.C)'HUN tecelli ettiği Allah (C.C)'HUN insanlarıdır. Edison'un Teknolojik Buluşları, Karl Marks'ın, Leonardo Davinci … Vb dehaların, mucitlerin, kaşiflerin, teknologların, bilim insanları, yazarların… yapıtları nasıl ortaya çıkmıştır? Kişiliklerinin konumları ile ortaya çıkardıkları arasında nasıl bir evrimsel ilişki vardır? Örneğin, Ola ki Davinci dönemi civarı doğal doğanın insanda tecellisinin ürünü olan teknolojinin ve sanatın ortaya çıkışıyla özdeş dönemdir. Ör. Einstein'ın fizikle ilgili düşünsel deneyleri kâinatın göreceli kuramları ve ilgilendiği tüm fizik dünyası yasalarının onunu zihninde tecellisinin ürünüdür. Yani bu deha doğal doğanın ürünü doğal bir kaşif dehadır. Doğa doğal insanın düşüncesine ve bedenine evrimsel olarak baskındır. Ancak peygamberlerin kalbinde ve zihnide Allah (C.C) tecelli ederek ıslah etmiştir. Ola ki ilk ıslah edilen insan ve yaptıklarından sorumlu insanlık Âdem AS'LA başlar. Diğer bazı doğal insanlar halen doğanın tesirinde hayvanların yaptıkları kavga ve gürültü ile hayvani devlet kurmuşlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN icabet ettiği insanlar ve peygamberlere samimi ve/veya net itaat eden ve taklit edenler istisnadır.

Hipotezin Özellikleri Şu Noktalarda Belirlenir;
1.Açıklamalar ve olası çözümler ileri sürülür
2.Doğruluğuna inanılan sezgiler, gözlemler ve doğruluğu kanıtlanmış bilgilerle; kavramsal modellerden tümevarım yoluyla bulunur
3.Doğruluğu henüz kanıtlanmamış öneriler
Örnek Hipotez: Arı, güneş ışığıyla uçuş doğrultusu arasındaki açıyı duyarlılıkla algılar. Bu hipotezi sınamak için arılar kovandan uzak bir yerde yakalanıp, karanlıkta (örneğin, kahve fincanı altında hapsedilirse belli bir süre geçtikten sonra biyolojik olarak saati durur.) arı salıverildiğinde yine güneş ışığı doğrultusunda uçarak (ışınların doğrultusu 2 saatte 30 derece eğildiği için) yanlış yere gidecektir.
Örnek-2: Karayoluyla seyir ederken uzakta bir kalabalık gördüğümüzde bir hipotez üretiriz; trafik kazası, arızalı bir araç veya acil bir durum ya da sevindirici bir durum. Bunun kanıtlanması için teknolojik araç gereçlerle, soru sormakla veya en doğrusu olay yerine gidip öğrenerek hipotezi doğrularız.
4- Deneysel Bilgilerden Tümevarım Süreci
Doğadaki yaratık, olgu ve olaylar hakkında yaşayarak deneyerek edindiğimiz bilgilere ampirik veya deneysel bilgi deriz . Edindiğimiz deneysel bilgilere dayanarak genellemeye gittiğimizde tüme varım sürecini gerçekleştirmiş oluruz.
Kısaca: Bir konuyla ilgili alt ünitelerin ortak özelliklerinden hareketle varılan  veya yapılan genellemelerdir. Ör1. Ata sözleri deneyimlerin ürünüdür ve genellemelerdir. Ör.2: Tür cins familya, takım……âlem piramidine doğru gidildikçe yapılan işlemler genellemedir.  Yani ortak özelliklerin aşamalı  sentez ürünüdür.                   Tümevarım sürecinin özellikleri 3 noktada özetlenebilir;
a-Sınırlı sayıdaki benzer bilgi birimlerinin  tümüne ilişkin genellemeler vardır.
b- Tümevarım süreci özelden genele doğrudur.
c-Bu sürecin amacı bilinenleri taban olarak kullanıp bilinmeyenleri bulmaktır. Dar anlamda tümevarıma sentez de denir.
    Tümevarım Yoluyla Bir İlkenin Öğrenilmesi      I. İlkeyle ilgili deneyim kazanılır.
II. İlkenin uygulandığı alanlarda deneyim kazanılır.
III.Tatbik/Uygulayış hallerinin ortak özellikleri belirlenir.
IV. Ortak özelliklerden genellemeye varılır.


BİLİMSEL ÇALIŞMALARIN BASMAKLARI/ Bilimsel Yöntemin Aşamaları (BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA İZLENEN YOLLAR) ;
1-Hipotez kuruş ve yapay yaratış
2-Yaparak tanımlama
3-Model yaratma
4-Değişkenlikleri belirleme ve kontrol etme
5-Deney düzeneği yapma
6-Değerlendiriş
  Süreçlerin her birisini çeşitli etkinliklerle öğrencilerin anlayabileceği bir dilde uygulamayla izah edilmesi gerekir.
1-Hipotez kurmak için eldeki veriler:Hipotez için veri tabanı, Van kedisi, Van Gölü, Van'ın endemik bitkileri, iklim şartlarının rakımı 1700 olmasına rağmen ideal olması, otlu peynir, kuş çeşidinin çok olması, tarihi simgeleyen eserler vardır. Vahşi topografik yapı, çevre kirliliğinin olmaması, gölün fotojenik yansıma özelliği, Van insanının ekstrem özellikleri, doğu ve batı arasında önemli bir yerde olması. bulunduğu yerde bir mikro klima olması.
Ucuz Van balığı, göldeki  serap  canavarı, Muradiye Şelalesi, eski ipek yolu üzerinde olması, Akdamar Adası, Çarpanak adası, Eski Van Evi kültürü, Van çadırları, semaveri, kahvaltı ve hafta sonu cız-biz kültürü, yöresel kıyafetleri, halk oyunları, Van'da ki merkezi şehir planı, Van halkının samimiyeti, Van'ın uçkunu, Van kavunu, Van yemekleri, turizmi, kilimi, gümüşü… Vb

I-Düşünsel ve Tartışma Etkinliği; 2007 4+1.5 Tezsi Yüksek Lisan Öğrencileri.
Yukarıdaki Van'la ilgili özgünlükleri ve zenginliklerin hepsini kapsayan bir proje hazırlasaydık adı ne olmalıydı? Ya da projenin adını(Hipotez Proje adı) ne koyardınız?
"Van'daki Özgünlük ve Zenginliklerin;Önemi, Tanıtımı, Turizmi, Korunması, İşletilmesi, Düzenlenmesi ve Hayata Uygulanmasına Yönelik Bir Çalışma"
Hipotez:  Van'da ki eğitim, öğretim ve çevresinin geleceği;Van'a özgü verilerin dikkate alınması halinde Y.Y.Ü  çok iyi bir üniversite olacaktır..             Van'ın doğal güzellikleri, doğal kaynakları ve özgün özellikleri dikkate alınarak üniversitenin çevresi geleceği hazırlanır.            
1-Yaparak tanımlama
Van'ın turistik ve tarihi gelişimi ile diğer özgün özellikleri-kaynakları ile ilgilenen bir vakıf kurulmalı. Evrensel bir üniversite mi yoksa bölgesel bir üniversite mi olacağı belirlenmeli.            
2-Model yaratmada bu veriler sanal olarak bilgisayara aktarılır. Bunlar da ekonomiye aktarılır.
Ör,Van'a geçmişinde ne kadar turist gelmiştir, potansiyeli nedir? Bunu karşılayacak oteller var mıdır? Bunların ekonomik girdi ve çıktıları hesaplanır.
Üniversitede kalifiye eleman yetiştirilir. Bu elemanların tanıtımı yapılır. Verilere dayanarak bunları şişirebiliriz.
Burada bir model vardır. Bu model neden Bahçesaray'a kurulmasın ki? Bu bir organizasyondur.
Van'ın kahvaltı salonları olduğu gibi. Bunların modellerin resimleri çekilip bilgisayara yüklenebilir.
3-Değerlendirişinin Önemi
a. Öğrencilerin süreçleri göstermeleri sağlanır.
b. Bir nesne durum olayı mümkün olduğu kadar çok sayıda gözlem yapmaları sağlanır..
Özel Not : Önceden kestirme- Biz bir formülü hazırlarken pratikte bilinen verilerden bir formül çıkartırız. Bu formülde bir veya iki bilinmeyeni önceden kestirmek mümkündür. İşte bu noktadan hareketle bugün verilerden ve neticelerden edindiğimiz bilgi havuzu denklemine ulaşmak için yani, geçmişte bugünü görmek için nasıl bir formül ve denklem geliştirilebilirdi ! Geliştirdiğimiz bu formül ve denklem mantığı bugünde işliyor mu? Bu çok zor bir şey değildir. Biz nasıl ki sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyumuza ilave olarak teknolojiyle yardımlaşıyorsak bu da yarını görme taktiğimize ilavedir (Demirkuş 2003).
c. Gözlem yaparken mümkün olduğu kadar çok duyunuzu kullanın.
d. Anahtarları ve sınıflandırma oluşturmak için nesneleri küme ve alt kümelere ayrılmaları sağlanır..
e. Uygun araçlar kullanarak nitel ve nicel özelliklerle ilgili birimlerin ( zaman- kütle- uzaklık vb. ) özellikleri kullanın.
f.
 Ölçümleri dahi tablo, şemalar, grafikler halinde kullanılır.
g. Gereksinim duyulan yerlerde kalıpları belirtmek için grafik ya da matematiksel veriler kullanın.
h. Mümkünse matematiksel betimleme yapın.
j.  Zaman ve mekansal bölümlerini koordine edin. Bir dizi gözlemlerden sonra verileri açıklayabilen fazla sayıda çıkarsama yapın.

II-Tatbik/Uygulayış Etkinliğı: Ölçme ve Sayıltıları Kullanma Tepki zaman Sınıfta herkeste veya belli bir grup öğrencide kronometreli saat bulunmaktadır. Saatler açık tutulur. Herkes işitme mesafesiyle aynıdır. Basın dendiği zaman kronometreye basılır, durdurun dendiği zaman herkes durdurur. Aradaki süre sayısal olarak kaydedilir, alışık tepki (refleks) tepki süresi en az öğrenci ile en çok öğrenci arasındaki fark belirlenir. Burada öğrencilerin hassasiyeti ve tepkisi ölçülmüş olur. Amaç öğrencinin işitme sisteminden mekanizasyonun hassasiyet derecesini veri tabanı olarak elde etmektir. sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyu için bu hassasiyet deneyi uygulanabilir Demirkuş 2003.  
III-Tatbik/Uygulayış Etkinliğı: Uzay- Zaman İlişkisi
 Materyaller, silindir biçiminde aynı ebattaki küçük şişeler, bal, kum, bitkisel yağ, su, gibi maddelerle doldurulur. Sabit eğim üzerindeki birim zamanda aldıkları yol grafik ve matematiksel olarak hesaplanır (yavaştan hızlıya doğru).
Bilim bilginleri (bilim insanları?!) bir işçinin veya bir kas hücresinin ya da bir sinir hücresinin kendi yapı, görev ve işlevi olarak nasıl bir icraatta bulunuyorsa gerek fıtratı, gerekse eğitimle netice itibariyle karakteri ve genetik yapısı araştırmaya bilimsel çalışmalara müsait kişi ve gruplara verilen isimdir, bir üstünlük vasfı değildir. Şöyle ki her ne kadar toplum için bir lokomotif görevi yapıyorsa da sizin bu lokomotiften bir vagon üretmeniz gerçekten çok zaman alacaktır. İşte bu kadar için tek başına vagon ve lokomotifin mukayesesinden çok tamamlayıcı olması önem taşır.
    Özel Not : İstisnalar hariç; doğada yaratıkların birbirine üstünlüğünden çok birbirini tamamlama ilişkileri (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) daha büyük önem taşır. Tamamlayıcılık önemlidir, üstünlük izafidir(yani görecelidir) ve en peygamber ahlaklı yaratık en üstün yaratıktır.(Demirkuş 2003). Üstünlük takvadadır(hadis).
     İnsanlığın Gen Havuzunun ortak paydasındaki maksadımızın biyolojik karşılığı; geçmiş,yaşayan ve gelecek, gen havuzudur. Çünkü paydanın dinamik dengesi gen havuzudur. Kavimler sık değişir, gen havuzu az değişir (birim zamanda içerdiği gen sayısı ve çeşitliliği). ortak paydamızda sevgi olacak, tahammülün sebepleri olacak (Biyolojik ve Toplumsal çeşitliliğin zorunluluğu ve önemi). Gen havuzunun payını(özgünlükleri-özgün değerler); kişilikler, kavimler, toplumlar... Vb oluşturur. Paydasını biyosferdeki insan gen havuzundaki evrensel değerler oluşturur (Biyomatematik).
Eğitimle pay (fert ve toplumun özgün özellikleri= aktif özgünlük) ve payda (fert ve toplumun ortak özellikleri=yarı aktif özgünlükler) arasındaki bilgi-toplumsal ilişki-gen akışı ile nefes alan-hayat bulan çizginin belirginleşmesi  somut örneklerle gerekliliği kavratılması gerekir.
İnsan gen havuzunun ortak payda(evrensel değerlere ait akaitler ) ve payının (özgün değerlere ait akaitler ) liyakatine uygun eğitimde yer almalıdır.
-Fert veya Toplumlardan;(önce yukarıdaki özel notu okuyun)
1-insanlık ortak paydasını yutmaya çalışanlar patlar(toplumsal lösemi).
2-Özgünlük payını;yutan/yutturanlar ve liyakatsiz övünenler ise yok (toplumsal kangren) olur.
3-Dengedekiler hayat bulur.
SANKİ BU DOĞAYA KONMUŞ İLAHİ BİR DOĞA YASASI GİBİDİR.

Tanışasınız diye, sizi kavimlere ayırdım
(insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)(doğal soylara ve kökenlere dayalı kavimler ayırdık ki) (Allah C.C.).

Tüm Canlılara
GENELLEME YAPARSAK; Yeryüzündeki tür ve tür altı kategoriler kişisel payları(özgünlükler ve özgün değerler), paydayı(evrensel değerleri) ise biyosferdeki gen havuzu oluşturur. Tek tür için: Fertler ve varyasyonlar pay, Tüm Gen havuzu paydayı oluşturur
.




BATINI KALP HAVUZU/YARATIK YAŞAM-HAYAT HAVUZU; İlk kalp atışından ölüme kadar,ışık hızından daha hızlı düşünen beyin ivmesiyle genişleyen ve içerisinde; akıl, ruh, nesnel-sanal nefislerimiz, zekâ, muhakeme, mantık, zihinsel beden havuzunu (hafıza havuzunu), nesnel beden havuzunu, düşünsel havuzu… Vb sanal-nesnel araçlarımızı içeren kapasitedeki bâtıni/düşünsel/sanal kalp aracımızdır.
-Bâtını Kalp Havuzu; İnsanın doğumundan ölümüne kadar ürettiği nesnel, düşünsel, yarı düşünsel… Vb tüm hayatın ve her şeyinin içinde yer aldığı kâinattan/lardan ve âlemlerden daha büyük düşünsel+zihinsel+bedensel...Vb hayat havuzudur. Kâinatın/ların büyüklüğü yanında nesnel bedenimizin büyüklüğü ihmal edilebilir küçüklüktedir. Kâinatların (nesnel, düşünsel, sanal, hesabi, değişik enerji hallerine ait kâinatlar… Vb kâinatların) büyüklüğünün toplamı ya da tüm yaratıklarının toplam büyüklüğü Bâtını kalp havuzunun büyüklüğü yanında ihmal edilebilir küçüklüktedir. Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım (Hadis var). Allah (C.C)’N Ezeli, Ebedi ve Baki Olan Hay CC’HU Hayat sıfatı yanında da, Bâtını Kalbin Büyüklüğü, geçici ve hiç ya da yok sayılabilecek kadar küçüktür. Nesnel Bedenimiz ve zihinsel havuzumuz kalbimizin nesnel ve düşünsel çekirdeği gibidir. Beynimizde zihinsel havuzumuzun nesnel bellek çekirdeği gibidir.
-Her kalp (Hayat havuzu) bir yolculuk istasyonun peronu gibidir. Yaşamsal döngüde, bu istasyondaki deneme amaçlı geçici; etkinlikler, olaylar, olgular, süreçler… Vb her şeydir. Zamanı- saati geldi mi her kes kendisine gönderilen bilet çeşidine itiraz edemeden dünyada yaşayarak ebediyete gönderdikleri (amelleri içine) göç eder. Yani dünyada bedensel, düşünsel ve işlediği diğer tüm hayat parçaları içine(yaptığı etkinlikler, düşündükleri, katıldığı olaylar, olgular, süreçler… Vb için yolcuğuna çıkar) geri dönmemek üzere göç eder.
-Zihinsel Havuz (Zihinsel Beden/Kapasitesi);Beyinsel olarak algıladığımız ve algılamadığımız ya da algılayamadığımız tüm bilgilerin depolandığı ve zihinsel araçların işletildiği havuzdur. Zihinsel havuz, Kalp havuzu içinde yer alır. Zihinsel havuzumuzun büyüklüğü ola ki yaratıkların ya da tüm kâinatların büyüklüğü civarındadır. Bu hafızayı ya da zihinsel havuzu hafıza meleklerinin koruduğuna ve taşıdığına dair hadis vardır. Zihinsel havuzumuzun birinci derecede nesnel çekirdeği beyin ikinci derecede diğer omur sistemimiz ve ola ki ileri derece de gelişmiş insanlarda (peygamberler, alimlerde… Vb) tüm bedendir. Beyinizin büyüklüğü zihinsel havuzumuzun büyüklüğü yanında ihmal edilebilir küçüklüktedir. Zihinsel havuzumuz sanki beynimize kodlanan bilgilerle birlikte farkında olamadan duyularımız, rüyalarımız, düşünsel dünyamız… Vb kaynaklarda alınan tüm bilgilerin yaşadığı boyuttaki nesnel, sanal, düşünsel… Vb her türlü çevreyi geçmişin, asrın ve geleceğin hayat havuzunda (Bâtıni kalp havuzunda) veri kayıt deposu olarak kullanarak kayıt etmektedir. Beyinde kodlananlar hatırlanırken ışıktan daha hızlı bir zamanda tetiklenerek çağrılır veya gerekirse bilinç geçici klonlanarak o boyutta (bilginin kayıt edildiği tarihi mekân , zaman, eylem boyutunda) düşünsel tecelli ederek/taklit ederek görevini tamamlar. Beyine kodlanmayan bilgiler ola ki genellikle rüya ile ya da içgüdüsel çevresel hatırlayıcı /hatırlatıcı, tetikleyici bilginin/bilgilerin kümesi eşgüdümünde hatırlanır. Ola ki;rüyalarımızın çoğu beynimize kodlanmayan ve zihinsel havuzumuzdaki/deposundaki bilinç dışı devasa bilgi yığını kuşatmasında gerçekleştiği için güncel yaşantımızla rüyalarımız arasında ilişki kurmakta sıkıntı çekilmektedir. Peygamberler ve gelişmiş insanların trans, rüya ve gerçek hayat döngülerindeki tüm yaratık, olay, olgu, süreç… Vb her şeyin ilişkisinde pek bir kopukluk olmaması beklenir.En azında peygamber efendimizin özellikle ayetlerle ilgili ve bazı büyük Ashabı kiramın hemen tüm rüyaları günlük yaşantılarından daha net, berrak ve bilinçli yaşadıkları kuvvetle olasıdır. Çünkü Allah (C.C) tarafından tamamen nefsi kontrol altına alınan ve eğitilen bu zatların duyuşsal ve zihinsel üretilen bilgilerinin tümü kontrollü içeri alınıp beyinsel ve kalpsal kayıt alışık tepki haline gelmiştir. Ben uyurum kalbim uyumaz (Hadis var). Ola ki;Hayvani insanların ve hayvanların beynin % 1?-10 dan az verimli çalıştığı için beyine kodlanan bilgi %1 den az olsa gerek bu tip yaratıkların zihnindeki bilinçsiz bilgi oranı %99 dan fazla olduğu için rüyaların hayatla ilişkisi %99 kopuktur. Peygamberlerde, Rahmani Alimlerde ve gelişmiş insanda durum tam tersinedir.
-Zihinsel beden(havuz), bâtıni/düşünsel/sanal kalp havuzunun sanal bir aracıdır ve tüm nesnel ve sanal kâinattan büyüktür. İnsan zihinsel havuzda sorunlarına-problemlerine çözümler üreterek, doğaya uyum sağlamakta güçlük çekmez.

-Gerçek eğitimle;zihinsel bedende; kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, inanç değerleri, süper ve özgün egolar(özgün istemler), gerçekler, doğa yasaları doğru konumlandırılmazsa sonuçta yanlış eksik ve sakat;mantık, düşünce, kavram… Vb yanılgısına sahip kişilikler toplumda ortaya çıkar. İnsanlar duyularıyla (sekiz duyusuyla) aldığı besinlerin bir kısmını nesnel ve zihinsel bedenine katar. Sindirilmeyen diğerleri beyinsel bellek dışındaki döngülerde yani zihinde (zihinsel depoda) yaşmaya devam eder. Bilerek ya da bilmeden;sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyumuzla ve duygularımızla hazır aldığımız veya zihnimizde ürettiğimiz bilgilerle zihinsel bedenimiz beslenir; geçici beyin ön belleğine alınır ve beyinde biyolojik kayıt (nöral çimlenme, biyolojik öğrenim molekülleri...Vb ) ve zihinde de zihinsel kayıt olarak alınır. Bu bilgiler daha sonra zihinsel sindirim mekanizmalarıyla (kısmen zihinsel yapılanma kuramı) diğer bilgilerle ilişkilendirilerek zihinsel havuzumuzun bedenine katılır. İlişkilenen bilgiler kalıcı bellekte diğerleriyle bağlantı yaparak/yapılarak ya da özgün olarak asimile olur. Sindirilemeyenler yeniden düzenleme ile; ya yeniden kabullenilir ya askıya alınır ya unutulur (beyinde kaydı olmayan ancak zihinde kaydı olan bilgiler olup yok olmaz/ beyinsel bellekten kopuk zihinsel kayıttır) ya da uykuda; rüya,sayıklama veya eylemle etkisi deşarj edilir. Alınan bu zihinsel besinlerle (bilgilerle) beslenen zihin bedenimiz; ışık hızından daha hızlı düşünen beyin ve zihinsel sanal araçlarımız bu hızla büyüyerek nesnel kâinatı aşarak kendinden daha büyük zihinsel bedenlerin düşünsel özgün kâinat ve âlemler sınırına ve frekanslarına ulaşır. Bu yol alışın rotası ve yönü; akli kurallara göre olursa gelişmiş insan zihin metrikslerine ulaşılır (Peygamber Ahlakı). Aksine diğer olasılıkta olanlar (münafıklar, radikaller, Siyonistler, şovenistler, cahiller, kapitalistler, radikal ateistler... Vb) hilkat garibesi tercihleriyle hayvanların zihinsel-düşünsel metriksileriyle kenetlenerek primitif insan zihin tipi ortaya çıkar (Kuduz Ahlak). İstisnalar hariç bu insan tipinde zihin, bedenle uyur bedenle uyandığı için çocuk gibidirler ancak şeytani ve münafık alimler uyanıktırlar. Genellikle beyninin %0.1?-10'u çalışır. Evrensel insanların kısmen, gelişmiş insanların zihni kalp gibi hiç uyumaz ve uykuda bile beyinlerinin zihin ayağı diridir. Bu insanların;beyni, zihni ve kalbi tam kapasite ile çalışır.Doğal insanların zihinleri uyanık ya da uyurda olsa doğa ile kenetlenmiştir (vahşi-doğal Ahlakı).Normal insanların zihin ve bedensel uyanıklık ve beynini çalıştırma oranı bakımından melez ve hercai bir konum gösterir(Hercai Ahlak).Filmi izleyin.

-Beyin ve genlerimiz hücresel çimlenme(fiziksel kodlama), üretilen biyolojik organik öğrenim kodlarımız, kavramsal kodlarımız ve hatırlama belleğimiz(anlamsal kodlama) olan beynimiz adeta zihinsel havuzumuzun hemen öğrenilen bilgilerin (bilincinde olunan) tüm dinamik kodlanmış bilgi birimlerini taşıyan nesnel zihin çekirdeği gibi davranır. 1, 2, 3
-Beyin adeta zihinsel havuzumuzun hemen tüm dinamik imajını taşıyan nesnel zihin çekirdeği gibi davranır. 1, 2, 3
-Bu hard diske yüklenen bilgiler hatırlanırken veya çağrılırken bu devasa zihinsel havuzun (zihinsel bedenin) hemen tüm öğrenilen-bellenen bilgilerin beyinde kodlanmış (bellenmiş) dinamik bilgi birimleri ışık hızından daha hızlı bir şekil de duyularla hatırlanabilir-algılanabilir hele gelir.-Kısaca biz zaten zihin havuzumuzun içinde olduğumuz için öğrenme esnasında sekiz (5+sezgisel, hissel, düşünsel duyularımız) duyumuzla alınan (zihne sindirilen/yenilen) bilgiler, düşünsel üretilen bilgiler… Vb bize ulaşan bilgiler sadece ilgili genlerimize kayıt, beyin hücrelerinin fiziksel dallanmalarıyla, özgün biyolojik öğrenim molekülü üretimi ile hatırlama belleğimize kodlanış yapılmaktadır.
-Deneyim ve uygulamalarımız göstermiştir ki etkili öğrenmede sekiz duyumuz ve yaşayarak öğretimin kalıcı olmasının nedeni sekiz duyuya ve fazlasına dayalı beyinde kodlamanın gerçekleşmenin mutlak karşılığı vardır. Zamanla bunlar ortaya konup çözüldükçe öğrenme ile ilgili bilgilerimiz bereketlenecektir.
-Zihinsel havuzumuz, isteğimiz dışında da sürekli içerdiği ortamı dinamik ve zinde ortamdaki her şeyi olduğu gibi diri olarak soğurup çok yönlü klonlayarak-kodlayarak tazelikle farklı enerji hallerinde kayıt eder.
-Genellikle sadece duyularımızla bilinçli algıladığımız (farkındalığında olduğumuz) ya da kayda değer olan bilgileri zihnimizle dinamik endeksli çalışan beynimize yani uzun süreli belleğimize; nesnel/fiziksel, organik, kavramsal ve algısal olarak kodlarız. Bu durum ayna nöronlar (Mirror neurons) ve dolanık elektronların (10.Teleportation) öğrenimle ilişkisi açısından önemlidir. Öğrenim esnasında nöral hücrelerdeki dallanış, biyolojik öğrenim molekülleri, biyolojik hatırlayışı tetikleyici sistem ve moleküller de;ayna nöronlar ve dolanık elektron durumuna geçişler durumunda bekleyen beyin; bilgiye gereksinim duyulduğu anda düşünsel hızla (ışıktan daha hızlı) geçmişteki öğrenme boyutlarına ulaşarak taklit ve/veya o boyuta bilinci hatırlatış konumunda taşıyarak hatırlatışı gerçekleştiriyor olabilir.
-Bir kısım bilgiyi de hayal ederek, trans halinde, düşünerek, uykuda ve rüyalarla zihin havuzumuzdan beynimize kodlayarak (nesnel/fiziksel kod, organik kod, kavramsal ve algısal kod… Vb) öğrenir ve bilgi havuzu kodumuzu zenginleştiririz.
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.
-Nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer düşünsel ve sanal araçlarını içerir) bir parçasıdır.“Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” ve Zihinsel havuzu (Hafızayı) hafıza meleklerinin taşıdığına dair hadisler vardır.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalbindeki zihnin nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da düşünsel-sanal-nesnel zihinsel hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
-İnsan bedenen kâinatın bir parçasıdır.
-İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır. Belki
de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5

- kâinatta bilinen, bilinmeyen boyutlar ve çok şey ya da tüm bu boyutlar veya her şey Allah (C.C) ilminin içindedir hiç bir şey onun ilminin dışında değildir. İlim içindeki ebedi boyutlar içinde yaratılmıştır. -Allah (C.C) mahlûkattan(yaratıklarından) münezzehtir. Allah (C.C) insana şah damarından daha yakındır (Ayet var)
Hız Boyutu; Yaratığın;birim zamandaki eylemiyle;konum, mekân . boyut... Vb değiştirme-yönsel (mekân , zaman… Vb boyut değiştirmenin) ifade şeklidir. Var olan hız tanımı; birim zamanda alınan yol kâinatta her zaman ve koşulunda geçersizliği yakın zamanda kanıtlanabilirliği olasıdır. Hızla ilgili var olan formüllerin sonsuzlar ve sıfırlarla ifadesi bu konudaki hız tanımının yetersizliğine kanıt gösterilebilir. Hız çok sayıda boyutun tutkalı gibidir. Hız Tutkalı Sonsuzu Aşıp Ebedi Hıza Yaklaşırken, Zaman Sıfıra Yaklaşır ve İçinde Geçtiği Ya da İçerdiği Tüm Sonsuzların Kümeside Ölüm Sınırından Ebediyete Çimlenişe Başlar. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Yani ebediyete Yaklaşır. Hız arttıkça içinde geçtiği ve etki alanındaki boyutlar kaynaşır/kaynaştırır. Kâinatlardaki (nesnel, anti nesnel, sanal, düşünsel… Vb) hızlanışın akıbeti ola ki bu olacaktır. Yani kütle çekim boyutlarının birleşimi, kaynaşımı, çeşitliliği ve çok miktarda enerji hallerinin hal değiştirip varlık âlemindeki orijinine dönüşü olacaktır. Işık hızından daha hızlı olan düşünsel boyut içindeki hızlanışın bağıntılarının sonuçları yani düşünsel hız bağıntı ve ilişkileri araştırılması çok zevkli konu olacaktır ya da konudur. Ola ki Kütlesizlik olamaz her yaratığın bir kütlesi vardır; bazı yaratıklar ölçülebilir kütle sahibi, bazıları anti kütle, bazıları göreceli denge kütlesine sahiptir. Ör. bazı uzay boşlukları mekanları, çekim alanı ola ki ışık … Vb kültleri bir birini devamı veya yakındır. Yani en azında hareketli kütle konumunda bahsedilmelidir. Kütlesiz yaratık düşünmek belki de saçmalıktalar.
Allah (C.C) ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır.
mekân Boyutu;Klasik mekân tanımı; en-boy-yükseklik-bileşke… Vb fazla boyutu içinde barındırış özelliğine sahip tanımlı alan olarak bilinir. İlk mekân; nesnel, anti nesnel… Vb kâinatların ilk yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… Vb varlıklar âlemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan yaratık boyutlarına doğru değişimi için; kâinatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekân -mekanlardır. Belki de en küçük geçici mekân/İlk küme/küme sınırı-mekân -sıfırı/Ola ki ilk uzaydır. Ancak bu ilk uzay (ilk mekân ) saliseden sonsuz küçük bir anda ışık hızından daha hızlı sonsuz bir hızla Arşın altındaki suyu yutarak (İçin de İlk Kâinatın yaratıldığı Arşın altındaki ilk su deryası) Arşa ulaşacak şekil de hala genişlemektedir. Kâinat yaratılmadan önce Arş suyun üstündeydi. Arşın altındaki suyun içinde Kâinat yaratıldı. Ola ki Kâinatın içinde yer aldığı uzay mekân ı hala arşı suyunu yutarak sonsuz hızla genişlemektedir. Ola ki Kâinattaki su çeşitlerinden birisinin kökeni de arştan Kâinatın uzay mekân ına sızan-indirilen su olması gerekir. Bu ilk mekana doluşan; atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar. Matematiksel ve yapısal olarak mekân bir yaratıktır. Ola ki ilk yaratıklar ilk mekânlardır. Bu gün bilinen en büyük mekân Kâinatın ilk yaratıldığı andaki en dış kısmının hala hızla genişlediği (kıyamete kadar genişleyecek/göğü hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet) mekandır ve en büyük nesnel mekân kâinatı kuşatan kozmik ağ kümesi mekân ıdır. Hidrojen atomu çekirdeğinin mekân ı; yörüngesi ve içindeki çekim alanı kabul edilebilir. mekân ın yaratıklardaki karşılığı aktivite gösterdiği, etkilendiği, etkilediği alanın dış sınırlarıyla tanımlanır. Kâinat Yaratılmadan Önce Arşın Altındaki Bahsedilen Suyun İçinde Yaratılan İlk Uzay ilk mekandır. Nesnel, anti nesnel… vb Kâinatların ilk yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… vb varlıklar âlemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan ilk (Kâinatların ve her şeyin sonuz-ebedi güçle yapışık olduğu zerre ve matematiksel ilk zerre nokta yaratık) yaratık boyutlarına doğru değişimi için; Kâinatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekân -mekanlardır. Belki de en ilk ve en küçük mekânlardır. Bu ilk mekâna doluşan (suyu gökte indirdik diye ayet var); Arşın Suyu (Kâinatın içinde yaratıldığı Kâinat öncesi su), atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar.
Allah (C.C) ilmi içindeki her şeyin birbirine bitişik ve yapışık var olduğu ebedi boyutlardaki varlıklar âleminden zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları yaratırken;ebedi hızı, ebedi mekân ı ve ebedi zamanı, ebedi eylemler... Vb yavaşlatarak kâinatlarda dengeli/dengeleyici ; zıt yön-konum-zaman-mekân … Vb geçici boyutları yaratmıştır.
Eylem Boyutu;Canlı, Cansız ve diğer tüm yaratıkların iradeleri denetiminde/kontrolünde veya iradeleri dışında ürettikleri tüm eylemlerin özgün ve genel boyutlarıdır. Büyük kıyamet sonrasında yaradılışla ebedi hıza ulaşıldığında tüm eylem boyutları birleşerek ebedi eylem boyutunda yer alacaklardır.
Düşünsel Boyut (Hafıza Boyutu);Kendilerine akıl, ruh ve vicdan emanet edilen tercih sahibi yaratıkların düşünsel âleminde ürettiği sonsuz hızdaki (zikirullah için ebedi hızdaki?) tefekkür-düşünce ürünü düşünsel enerji-düşünsel eylem halleridir. Hafıza meleklerince ayakta tutulduğuna dair hadis vardır.
Batini Kalp Boyutu;Zahiri ve batini kâinattan daha büyük tüm yaratılmış ve hayat bulmuş yaratıkların aşamadığı ve içinde haşır olduğu en büyük kapasite ve havuzdur. Yere göğe sığmadın kulumun kalbine sığdım/Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Hz. Muhammed AS'IN Kalbine İndirilişiyle ilişkilendirişe çalışın (hadis var). Allah (C.C) insanda tecelli ettiği geçici mekandır.
Hz. Muhammed AS'IN Bâtıni kalbini temizleyip kuran ilmini ve peygamber ahlakını yükleyen Allah (C.C) ona oku emrini vermiş ve onu eğitmiştir. Takiben Hz. Muhammed AS kalbindekileri peygamber ahlakı hasletleri ve Hz. Kuran bilgilerinin tümünü hayatına uygulayarak, mantığına, bilincine ve davranışlarına mekanize ederek alışık tepki ve zamanla alışkanlık haline getirmiştir (gelmiştir).Peygamber ahlakı hasletlerini kazanmak ve yaşantısından hayır görmek için insanlara da Hz. Muhammed AS'IN davranış ve eylemleri örnek gösterilmiştir.
Zaman Boyutu;Zaman bir yaratıktır ve ebedi hayatın parçalanmış geçici boyutlu kâinatlarda genellikle!!! hıza bağlı olarak değişir. Sanki zaman ömrün ve geçici hayatın ölçüt boyutudur. Yaratık olmanın vasfı olan bir boyuttur. Zamanın varlığı tüm yaratıklara yapışık olarak yaşar. Yaratık ebedileşse bile zamanın girdabından kurtulamaz. Zaman diğer boyutlar gibi hıza bağlı olarak değişir ve yaratıklar açısından ebedi hızda yok edilemez ancak sıfıra yaklaşır. Zaman Boyutu; aklı, ruhu olan yaratıklar ve diğer bazı yaratıklar da uykuda ve uyanıkken farklı algılanabilen, hıza bağlı olarak uzayıp kısalabilen hatta ebedi hızla (Allah (C.C) izni ile) ölümsüzlüğe (ebediyete) kavuşabilen bir yaratıktır.
Allah (C.C) ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır. Bunun sonucunda ebediyetten geçici zaman parçaları, ebedi mekandan geçici mekanlar, ebedi eylemlerden geçici eylemler yaratmış ve bunlardan bu günkü var olan kâinatlar ve yaratıklar sistemini yaratmıştır. Sonra sistemin içinde değişen koşullara uyum sağlayan yaratıkların yaşamasına olanak sağlayacak şekilde türeme ile veya değişik şekilde yaradılış yasaları ve kurallarını; yaratıkların ve sistemlerin yaşam döngülerinde alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmiştir. Her zaman parçası bir boyut birimidir. Ebedi hıza ulaşılınca tüm boyutlar birleşerek ve genleşerek doyuma ulaşmış ebediyete ulaşır. Bâtıni kâinatın 1 zaman biriminin zahiri kâinatın 50 bin katıdır, Yerler ve Gökler yapışıktı onları biz açtık, Allah (C.C) her şeyi nurundan yarattı, Onun (Allah (C.C)) her şeye gücü yeter ve her şeye kadirdir. Allah yerlerin ve göklerin nurudur. Ayetler var.

ZİHİNSEL  YAPILANMA  KURAMI;Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi zamanında liyakatli eğitimle gerçek bilgilerle donatmazsak; onun yerine abur cubur, hurafe, vahşi, doğal, cahili, şeytani, iblisi, gereksiz, eksik, yanlış, liyakatsiz... Vb bilgiler doluşur ve geleceğimiz tehlike altına girer. Toplumsal olarak geri ve cahil kalmanın bir sebebi de budur. Bizler çocuklarımızın; düşünsel, tefekkürsel, feyzi, miras-i…Vb geleceği onlarda bizim geçmişimizdir. Onları liyakatli, eğitmek farzdır. Onlar liyakatli eğitim sonrası istedikleri ve tercih ettikleri geleceklerini yaşarlar ve içinde yaşatırlar. Ölümden sonra, çocuklarımızın içine dönecek geleceğimiz olamaz (gerçek mekân ımız ahretimizdir) böyle bir düşünüş Belki de şeytani ve/veya cahilidir.
Gerçek eğitimle;zihinsel bedende; kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, inanç değerleri, süper ve özgün egolar(özgün istemler), gerçekler, doğa yasaları doğru konumlandırılmazsa sonuçta yanlış eksik ve sakat;mantık, düşünce, kavram… Vb yanılgısına sahip kişilikler toplumda ortaya çıkar
    Öğretim, öğrenim ve eğitimde de, olanaklarımız ölçüsünde:doğru kaynaktan/lardan, doğru bilgiyi-konuyu, doğru zamanda, doğru konumda-yerde, doğru yöntemle/lerle, doğru kişiye/ kişilere, öğrencinin güvenini kazanarak ve dersin önemini vurgulayarak; doğru pekiştirip ve hayatla doğru güncelleyerek sunmalıyız. Demirkuş, 2008
     Hassas;toplum, halk, devlet, kurum, kuruluş ve insanların beklenmedik olaylara karşı zihinsel olarak hazırlıklı olması için,  kendisini bu olaya/lara karşı hazırlaması gerekir veya hazırlanması gerekir (zihinsel aşı) aksi takdirde zihinsel kabullenmedeki zorluklar nedeniyle; kendilerinden verim almaları azalır veya zihinsel sorunlar ortaya çıkabilir.filmi izleyin,  filmi izleyin
İnsan dışarıdan herhangi bir bilgi almaksızın  mevcut bilgi ve zihinsel  yapısını kullanarak, orijinal  ve özgün bilgiler (doğada olmayan veya olan) üreterek kendisini ve çevresini etkileme özelliğine sahip bir yaratıktır.
    Mideye inen bir lokmanın sindirim sistemi kuralları ile bedene katılımı veya dışkı olma mantığı gibi; bedensel ve sanal duyularla zihne bilgiler;zihinsel yapılanma kuramına göre şekillenir. Yani diğer bilgi ve kavramlarla ilişkilenir. İlişkilenmeyenler uykuda-rüya da revize olur. Kısaca, öğrencilerimizin isteyerek, istemeyerek ve eğitimle duyularıyla zihnine giren bilgileri, zihnindeki diğer bilgilerle nasıl verimli ilişkilendirebiliriz.
    Zihnimize giren bilgilerin zihinsel dengemizi pozitif etkileyecek şekilde, zihinsel bağışıklık sistemimizi geliştirmeliyiz. Ör.sokakta-derste çıplak birini gördüğümüzde bunu zihnimizde nereye sığdıracağımızı, diğer bilgilerle nasıl ilişkilendireceğimizi bilemeyiz. Ör.Leopar adam: zihinsel işletim sistemi(ahlak sistemi-yapısal/fıtratı, inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları) leopar sanal dünyasıyla kenetlenmiş ve leopar olmak istiyor ve toplum içerisinde leopar dövmeli çıplak vücutla dolaşma özgürlük hakkını kullanmak istiyor.
Yani biz derste leopar beneklerini-dövmelerini yaptıran çıplak bir öğrenci gördüğümüz zaman onu eşleştirecek-eleştirecek alt yapıya-eşik bilgilere sahip değilsek haftalarca bir yere sığdıramayız. Böyle bir insanın davranışını diğer bilgilerimizle ilişkilendirmekte sıkıntı çekebiliriz. Ör.önemli-sevilen kişilerin ölümü, aşık olmak, yaşlanma, adet görme, menopoza girmek, ölüm, sevinç… Vb dengesizlik yapar.
 Öğrencinin bu bilgiyi sıkıntısız zihnine doğru yapılandırması-yerleştirmesi veya sığdırabilmesi için alt envanterleri, eşik bilgisi ve zihinsel bağışıklık mantık sistemlerinin; uyanık ve hazır olması gerekir. Bu amaçla gerekirse gerçek hayatta, sanal ortamda, drama, zihnimizde yapay sevda (aşk) ya da ölmeyi düşünmek, yaşamak, yaşlanmayı düşünmek ve önlem geliştirmek … Vb yöntemlerle ortamlar ve olaylar öğrencilere yaşatılmalıdır. Sokak ortasında leopar adamı, böcek yiyen adamı.. Vb yabancı kaynaklı: istenmedik ya da zararlı;davranış, eylem, üretim, tüketim...Vb kirliliğini tanımak ve pozitif zihinsel çözümler üretecek uygulamalar ve dersler açmak gerekir veya ah keşke benim olsaydı denilen bir şey ve beklenmedik ölümler dengesizlik yapar. Biz bunu/ları tolare edemezsek bunlar zihninizi uzun süre kendine tolare eder.
Zihinsel Bağışıklık sistemini sıhhatli bir şekilde uygulamaya koymalıyız. Bazen çocukların/öğrencilerimizin/öğrenicilerimizin maksatlı olarak aşılanacak kadar hata yapmasına müsaade etmeliyiz. Steril Zihinsel yapıyla çocuk/öğrenci yetiştirirsek ileriki hayatta karşılaşacağı büyük dozlar zihinsel dengesizlik etmenleri çocuğun dengesini bozar.Filmi izleyin.
Bu amaçla;öğrenciyle önce beyin fırtınası ve nadası soru ve etkinlikleri yapıyoruz.
Kısaca, piyasadaki, batıdan, dünyanın herhangi bir yerinden gelen; abur-cubur çöplük ahlakı toplumsal ve teknolojik ürünlerden, eksik veya yanlış terbiye eğitimi alan kişilerin zarar görmemesi için bu abur ve cubur çöplük ahlakı ürünlerin zayıflatılmışları veya öldürülmüşleri planlı hazırlanarak kişi fıtrat, yaşının kaldırabileceği ve etkili olabileceği dozda peygamber ahlakı değerlerle alternatifli ilişkilendirilerek verilmelidir.    
Bu amaçla;öğrenciyle önce beyin fırtınası ve nadası soru ve etkinlikleri yapıyoruz.Filmi izleyin.

 Zihne Giren Bilgiler Nasıl Şekillenir? Zihinsel Yapılanış Kuramında;Bilginin Zihinsel Sindirimi (Kabullenişi) veya Ret Edilişin Aşamaları (Zihinsel Yapılanma Kuramının Ana Çizgileri Şunlardır);
Gerçek eğitimle;zihinsel bedende ve kalbinde; kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, inanç değerleri, süper ve özgün egolar(özgün istemler), gerçekler, doğa yasaları doğru konumlandırılmazsa sonuçta yanlış eksik ve sakat;mantık, düşünce, kavram… Vb yanılgısına sahip kişilikler toplumda ortaya çıkar.
1- Dışarıdan edinilen bilgi önceki bilgilerle çelişmiyorsa zihindeki düzende belli bir sınıfa giriyorsa belleğe mal edilir, buna öğreniş (öğrenme) süreci denir.
2- Dışarıdan edinilen bilgi sınıflamaya girmiyorsa zihinde dengesizliğe yol açar. Böyle bir durumda zihin yeniden yapılanma ve ayarlanma sürecine girer, buna zihinsel yapılanış süreci denir. Ön bilgilerle zihinsel yapılanma bu problemi çözmeye çalışır (Biyolojik açıdan vücudun içerisine tanıdık veya yabancı bir maddenin girmesine benzer.Yabancı ise vücuttaki savunma ve bağışıklık sisteminin tepkisi uyanır). Örneğin, çok sevilen bir insanın ölümü. Bu tip durumlarda zihinde dengesizlik yapar. Zihin; bu dengesizliği tolere etmezse (kabullenmezse, bir yere yerleştirmezse veya diğer bilgilerle uyumlu-kabullenir hale getirmezse) zihinsel dengesizlik ve bunalımla neticelenebilir. Daha da ileri giderse bunun faturasını çok ağır öder. İnsanlar yaşantıları boyuncu zaten istese de istemese de, her zaman yeni bilgiler edindiği için bilgi özümleme ve kendi kendini ayarlama süreci ile zihinde yeni yapılanma süreci sürer gider. Verimli bir toplum olmak için;eğitimde zihinsel bağışıklık sisteminin geliştirilmesine önem verilmelidir (Demirkuş 2004).
   Zihinsel Aşı ve Bağışıklık;Küçük, orta yaşta çocukların ve öğrencilerin doğal Çevreye (Nesnel ve zihinsel Yaşam dönüsü) ve Sanal Çevreye(İnternet sokakları ve her yerleri) karşı zihinsel bağışıklık sistemlerinin geliştirişine yönelik zihinsel aşı niteliğinde Öğretim, Öğrenim ve Eğitim verilişi önemlidir. Ortaya çıkan yeni kültür ve ahlak hastalıkları nedeniyle, en az nesnel beden kadar zihinsel bedeninde bağışıklık sistemine gereksinimi vardır.Fert ve Toplumların, zihinsel alt yapı, eşik bilgi ve kapasite yönünde hazır olmadığı;olay, olgu, kültür, davranış, bilgi... Vb her şeye karşı ufak dozlarla kendisini aşılayıp hazırlaması ve çözümlerle önceden donatmasıdır. Ör, Özgünlüğümüzün zarar görmemesi için, Bâtının yaklaşan kültür normlarına karşı zihinsel bağışıklık eğitimine gereksinimimiz vardır. filmi izleyin, filmi izleyin
    Bu ilginç, istenmeyen veya kötü insani davranışlar, ufak dozlarda öğrencilere aşılanarak (yaşatılarak, filmlerle, dramalarla... Vb) gerekçesi; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi ve uygulanışı ve tam tersi şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenciye kusursuz kavratılır. Amaç öğrencilerin veya çocukların zihinsel bağışıklık sistemini güçlendirmek üzere, bu istenmeyen insan davranışlarını;etolojik (hayvani-vahşi) davranışlarla ilişkilendirip;doğal ve istenmeyen davranışların, zihindeki kıblesini ve uygulamaya etkisi, doğru davranışlara (peygamber ahlakı davranışlarına) tevhit etmeyi ve ilişkilendirmeyi alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeyi başarmaktır.
      Kısaca, piyasadaki, batıdan, dünyanın herhangi bir yerinden gelen; abur-cubur çöplük ahlakı toplumsal ve teknolojik ürünlerden, eksik veya yanlış terbiye eğitimi alan kişilerin zarar görmemesi için bu abur ve cubur çöplük ahlakı ürünlerin zayıflatılmışları veya öldürülmüşleri planlı hazırlanarak kişi fıtrat, yaşının kaldırabileceği ve etkili olabileceği dozda peygamber ahlakı değerlerle alternatifli ilişkilendirilerek verilmelidir.
      Eğitim amaçlı zihinsel aşı ders, toplantı, etkinlik, uygulamaları … Vb verilirken; ifrat, tefrit, zındıklık… Vb günaha, suça zihinsel alt yapıyı tahrip-tahrik edici… Vb liyakatsizlere kaçmadan; bereketli, verimli, normal, istendik...Vb sınırlar içinde hazırlanmalı ve heyetlerce-uzmanlarca yeminli kontrollerden sonra uygulamaya geçilmelidir. Ör.içki içilmeden de içkinin uygulamadaki (meyhane… Vb) bedensel, toplumsal ve kişisel zararlarının sonuçları;filmlerle, uygulamalardan çekilmiş acı-ders verici sonuçlar… Vb şeklinde liyakatli ders alıcı dozları tatbik/uygulayış alanlarında verilebilir.

     Zihinsel bağışıklık sistemi geliştirmek için mutlaka o günahın işlenmesi gerekmez. Örneğin gazino ve pavyonu hiç görmeyen bir kişinin oralara doğru empati/eşduyum duyma olasılığı çok zayıftır.Ancak bir filmle edepli ve terbiyeli kurallar çerçevesin de zihinsel aşı amacı ile bu kavramların; bu yerleri ziyaret etmek istemeyen kişilerin zihnindeki anlam ve işlevleri doğru konumlandırılabilir.
3-İnsan dışarıdan herhangi bir bilgi almaksızın mevcut bilgi ve zihinsel yapı ile kendi kendini zorlayarak sorular üreterek ve çözerek yeni bilgiler üretebilir.Hatta yeni yöntemler üretebilir. İşte özgün bilgi üretebilmek özgün yöntem bulmak gibi sentezcilik böyle bir olaydır.
Beyin bilgiyi asimle (özümser) eder 1,2,3.
Eğitimdeki amacımız; beyni bilgiyi özümsemeye haz duyacak şekilde eğitmek, düşünürken de bilgi üretmektir (meyve vermektir).Bazı beyinler oruç tutar, bazıları yer, içer düşünür ve üretir. İnsan beynine zamanında mantıklı şeyler yerleştirmezsek, yaşadıkları ortamda bu boşluk abur cubur, hurafe, vahşi, doğal, cahili, şeytani, iblisi, gereksiz, eksik, yanlış, liyakatsiz...Vb bilgilerle doluşur. Buna bağlı olaraktan gerçek bilgi üretemez ve toplumsal açıdan; verimsiz özgün kişilikler ortaya çıkar.



Edinilen Bilgilerin Zihinde Yapılanış Süreçleri;
1-
Giren Bilgi Diğer Bilgilerle İlişkilendirilir (örtüşür).
İlişkilendiriş Süreci.
2-Giren Bilgi Kabullenilir (çakışır) (ilişkilendirilmeden,olduğu gibi kabullenilir)
Kabulleniş Süreci.
3-Giren Bilgi Kabullenilmez (Çelişir)(uzun sure çözümlenmese insanda zihinsel dengesizlik yapar)
Ret Ediş Süreci.
4-
Giren Bilgi Hatırda Tutulur (Askıya alma=Hatırda tutma)
Hatırda Tutuş Süreci.
5-Unutulur
Unutuş Süreci.

Askıya Alma (Hatırda Tutuş) Süreci
:Çevreden veya içten gelen bir durumla hemen hatırlama ile örtüşebilir.
1-Unutulur (hatırlanabilir);Bu bilgilerin zihindeki kalıntı kod, imaj, eylem... Vb gerçek bilgiyi çağrıştırmaya hazır bekler. Çağrıştırıcı algınınca gerçek bilgi hatırlanır.
2-
Bilinmeyen, hatırlanamaz veya hatırlanmaz (zihinde kaydı var, bellekte-beyinde kaydı silinmiş ya yoktur veya hatırlatıcı molekülü arızalı veya çalışmıyor).
3
-Zihinle Uyum İçin Yeniden Yapılanıp Yerleşir
4-Uykuda, Rüya da veya Bilemediğimiz Durumlarda Revize olur.

 bâtıni/Düşünsel/Sanal Kalp; ilk kalp atışından ölüme kadar(kalbin durması),ışık hızından daha hızlı düşünen beyin ivmesiyle genişleyen ve içerisinde;Akıl, Ruh, zekâ, Mantık, Hafıza-Zihinsel Beden, Düşünce, Fikir, Nefis, Muhakeme, Özgünlük, Haset, Kibir, Gadap, Ucup, Kıskançlık, Sevgi, Merhamet, Kahhar…) insan sıfatları ve davranışları… Vb sanal-nesnel araçlarımızı(nesnel bedenimiz) içeren sanal kalp kapasitesidir veya bâtıni/düşünsel/sanal kalp havuzundur. İnsan zihinsel havuzda sorunlarına-problemlerine çözümler üreterek, doğaya uyum sağlamakta güçlük çekmez. “Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.

Öğrenci Sınavda Bazı Sorulara Neden Doğru Yanıt Veremez? Sınavda Sorulara Doğru Yanıt Vermemesinin Nedenleri? Demirkuş 2009
1-Dikkatsizlik,
2-Yanlış Mantık ve Muhakeme Yürütmek ile İlişkilendir
3-Eksik İlişkilendir
4-Unutmak
5-Bilgi Eksikliği,
6-İşlem Hatası,
7-Acelecilik,
8-Zamana Sıkışma,
9-Yorgunluk
10-Hastalık
11-Eksik, Karışık Ya da Yanlış Anımsayış veya Kavram Yanılgısı İçinde oluş,
12-Soru Yanlış veya Eksik Sorulmuştur.

13-Bilgi Kaynağındaki eksik veya yanlışlıklar,
14-Öğrencinin bazı konulardaki veya tüm konulardaki;algısal, bilinçsel, kavramsal ya da düşünsel kör noktalara sahip olması.

Çözüm ve Öneri; Özellikle çok başarılı öğrencilerin geçmişte yanıtlayamadığı soruların derlenip neden kaynaklandığını her sorunun branş hocası tarafından keşif edilmesi gerekir. Bu neden araştırılırken aynı ve farklı branş hocalarıyla istişare edilerek her soru için; bilgi yetersizliği, bilgi eksiği, dikkat eksiği, uçarak okumada kör nokta geçişi, sorunun eksik ve/veya yanlış veya yetersiz soruluşu… Vb bir veya birkaç yargıya varılır. Sonuçta tedavi amaçlı olarak, bilgi tamamlanışı tekrarı, ayni tip-çeşit soruların varyasyonları branş-dal hocaları, öğrencinin kendisi ve arkadaşları tarafından hazırlatılarak yanıtlanamayan sorulardan derlenen ve zihinsel bağışıklık sistemini geliştirici sınavlar yapılarak bu eksik tamamlanabilir. Demirkuş 2011
Aslın da özel kurumlar, idareler ve/veya öğrencilerin kendileri tarafından her öğrencinin öğretim, öğrenim ve eğitim ömrü boyunca (öğrenim hayatı boyunca) yanıtlayamadıkları soruların bir arşivinin tutuluşu insanlığın geleceği için çok önemlidir.
Hatta öğrenciler mezun olmadan önce ya da her yılsonu dönem mezuniyet sınavı olarak yukarıdaki mantık çerçevesinde bu arşivlerindeki soruların arasından ve/veya benzerlerinin hepsinden oluşmuş eksiğini tamamla sınavından belli bir puan aldıktan sonra mezun edilmelidir.

Özel Not;
Bu bilgiler her öğrencinin yanıtlayamadığı sorular açısından eksiğini tamamlamasına, kendini daha net ve doğru değerlendirmesine ya da tanımasına yardımcı olması bakımında çok önem taşımaktadır.


Yanıtlanamayan Sorular Geriye Dönük Nasıl Öğrenilmeli?
Sorunun Neden Yanıtlanamadığını Doğru Teşhis Ettikten Sonra Öğrenci Eksiğini Nasıl Araştırmalı ve Tamamlamalı?
Sorulara Yanlış ve/veya Eksik Yanıtlanışının Nedenleri ve Çözümleri;
Demirkuş 2013
1-
Kavram Eksikliği/Kavram Yanılgısı/Kavramların özgünlüklerini karıştırmak, yanlış-eksik benzeşimle hatırlamak.
Ör.Işığı; Yansıtıcı-yansıtan, Yalıtıcı-yalıtan, Engelleyici-engelleyen ve Soğurucu(emici)-emen(soğuran) kavramların özgünlüklerinin sınırlarını çok iyi bilmek gerekir.
2-Bilgi Eksikliği/Bilgi Eksikliğ/Bilgi eksiği nedeniyle ise
-Öğrenciye ilgili konunun özeti çıkarılır.
-Konun özeti çıkarılırken konuyla ilgili test,boşluk ve/veya klasik konunun fıtratına uygun sorular hazırlatılır.
-Eksik bilgileri pekiştirme ve geriye ketleme ile olanaklar ölçüsünde uygulamalı örneklerle öğretilir.
3-Dikkat Eksikliği/Dikkatsizlikten yanıtlanamamışsa; dikkatsizliğe neden olan etmenin/etmenlerin pekiştirilerek ve aynı soru mantığına benzer ancak teknik ve anlatım olarak farklı soru çeşitleri öğrenciye ürettirilerek bu konudaki mantık kurgusuna ve dikkati yoğunlaştırmaya yönelik ya da dikkat ayağını gerekli bilgi döngüsüne bastırarak pekiştireç sorular hazırlatılabilir. Bu durum genellikle ve özellikle beyinsel ve zihinsel;akıl ve zekâ yolaklarının ve patikalarının kavşaklarındaki örtüşen cinaslı geçişlerden kaynaklanır. Beyinsel ve zihinsel cinaslı otomatik dikkat kayış ya da uçuşudur. Otomatik kayışın gerçekleştiği cinaslı bölgenin özgünlüklerini ayırt edici pekiştireçlerle beyin yaşatılarak eğitilirse sorun çoğunlukla çözülür.
4- Muhakeme Eksikliği/Yanlış ve eksik muhakeme yürütmeden dolayı ise yine aynı soru mantığına benzer soru çeşitleri öğrenciye ürettirilerek bu konudaki mantık kurgusuna ve dikkati yoğunlaştırmaya yönelik pekiştireçler ve alışık tepkiler geliştiren ödevler verilir. Aynı mantık üzerine, çok sayıda farklı soru türeterek/üreterek, o mantığı düşünerek muhakeme edişten refleks(alışık tepki) haline getirmiş oluruz. Bu mantığa dayalı soru geldiğinde düşünmeden çözümünü refleks(alışık tepki) olarak verip zaman kazanmış oluruz.Artık bu tip soruların içindeki mantık size gülümser ve zaman kazandırır. Demirkuş 2013
5-Konulara nasıl çalışması ve öğrenmesi gerektiği gerekçeli ve net bir şekilde verilemelidir.
A-Ezber isteyen formül, bağıntı, sabite, isim, kavram ve kavramisimleri veya diğer öğrenilemeyenleri;
B-Mantıklı kodlayarak; pekiştireçler, tekrarlar ve geriye ketleme ile öğrenme
C-Hayata mantıklı güncelleyerek; pekiştireçler, tekrarlar ve geriye ketleme ile öğrenme
D-Diğer iyi bildiği yakın formül, bağıntı, sabite, isim, kavram ve kavramisimleri ile şekilsel ve mantıksal anlamlı ilişkilendirerek;pekiştireçler, tekrarlar ve geriye ketleme ile öğrenme
E-En azından bazı konuların önem derecesi gerekçeleriyle öğrencilere verilmelidir.

Biyolojik/Canlı ve Sistem Temelli Öğrenme Modeli (Gen, Beyin, Zihin ve Sisteme Dayalı Öğrenme Modeli 0, 1, 2, 3, 4)  (Demirkuş, 2009);
-Var olan öğretim, öğrenim ve eğitim modellerinin çoğu;insanların, hayvanların ve çeşitli yaratıkların davranışlarını, yeteneklerini, sistemlerini, hayat döngülerini gözlemleyerek, bilgisayar sistemlerine benzetimlere, deneyimlere, çeşitli koşulara tabii tutulmuş hayvan, insan etkinlik ve deneylerinden elde edilen verilere dayalı olarak ortaya çıkarılmışlardır.
-
Yaratıklar çevreye uyum için öğrenme potansiyelleri ile (zekâlarıyla)  uyumsal tepki göstermeleridir. Yani genlerine, beyinlerine veya sistemlerine (yaşayarak-yaratarak ) kayıt yaparak çevresine statik ve dinamik etkileşimli uyumsal tepki göstermeleridir.
-Bu kayıt, geçici, orta vadeli ve uzun vadeli olabilir. Ör. yerküresin de ilkel insanlardan kaynaklanan çevre sorunları, yer küresi sistemi ve diğer yaratıklar(bitki, hayvan, diğer insanlar,  elektron, plazma boncukları, ışık sistemleri… Vb genleri, beyinleri ve sistemleri ) tarafından kayıt edilerek yer küresi sistem zekâsının patojen teknolojiye (yer küresinin fosil;katı, gaz, sıvı beden parçalarını emerek ya da bedenini eriterek depremleri tetikleyen havaya karbondioksit gazını salarak küresel ısınmaya neden olan teknoloji) tepki olarak çevreye  uyum çerçevesinde  ilkel insan genlerine tepki geliştirmiştir
-Yapay İlkel insanlar hariç, İnsanlık;akıllarıyla, ruhlarıyla, nefisleri, zekâlarıyla (genleri, beyinleri ve sistem zekâlarıyla) olanaklarıyla, deneyimleriyle... Vb yaşayarak ve gerekirse yaratarak (bilinmeyeni ve var olamayanları üreterek) uyumsal tepki göstermezse belki de yok olma eşiğine gelecektir.1,2
-Beyin ve genlerimiz hücresel çimlenme(fiziksel kodlama), üretilen biyolojik organik öğrenim kodlarımız, kavramsal kodlarımız ve hatırlama belleğimiz(anlamsal kodlama) olan beynimiz adeta zihinsel havuzumuzun hemen öğrenilen bilgilerin (bilincinde olunan) tüm dinamik kodlanmış bilgi birimlerini taşıyan nesnel zihin çekirdeği gibi davranır. 1, 2, 3
-Kısaca biz zaten zihin havuzumuzun içinde olduğumuz için öğrenme esnasında sekiz (5+sezgisel, hissel, düşünsel duyularımız) duyumuzla alınan (zihne sindirilen/yenilen) bilgiler, düşünsel üretilen bilgiler… Vb bize ulaşan bilgiler sadece ilgili genlerimize kayıt, beyin hücrelerinin fiziksel dallanmalarıyla, özgün biyolojik öğrenim molekülü üretimi ile hatırlama belleğimize kodlanış yapılmaktadır.
-Deneyim ve uygulamalarımız göstermiştir ki etkili öğrenmede sekiz duyumuz ve yaşayarak öğretimin kalıcı olmasının nedeni sekiz duyuya ve fazlasına dayalı beyinde kodlamanın gerçekleşmenin mutlak karşılığı vardır. Zamanla bunlar ortaya konup çözüldükçe öğrenme ile ilgili bilgilerimiz bereketlenecektir.
-Zihinsel havuzumuz, isteğimiz dışında da sürekli içerdiği ortamı dinamik ve zinde ortamdaki her şeyi olduğu gibi diri olarak soğurup çok yönlü klonlayarak-kodlayarak tazelikle farklı enerji hallerinde kayıt eder. Muhtemelen bu kayıt büyük kıyamete kadar silinmez. Ola ki hiç silinmeyecektir!
-Genellikle sadece duyularımızla bilinçli algıladığımız (farkındalığında olduğumuz) ya da kayda değer olan bilgileri zihnimizle dinamik endeksli çalışan beynimize yani uzun süreli belleğimize; nesnel/fiziksel, organik, kavramsal ve algısal olarak kodlarız. Bu durum ayna nöronlar (Mirror neurons) ve dolanık elektronların (10.Teleportation) öğrenimle ilişkisi açısından önemlidir. Öğrenim esnasında nöral hücrelerdeki dallanış, biyolojik öğrenim molekülleri, biyolojik hatırlayışı tetikleyici sistem ve moleküller de;ayna nöronlar ve dolanık elektron durumuna geçişler durumunda bekleyen beyin; bilgiye gereksinim duyulduğu anda düşünsel hızla (ışıktan daha hızlı) geçmişteki öğrenme boyutlarına ulaşarak taklit ve/veya o boyuta bilinci hatırlatış konumunda taşıyarak hatırlatışı gerçekleştiriyor olabilir.
-Bir kısım bilgiyi de hayal ederek, trans halinde, düşünerek, uykuda ve rüyalarla zihin havuzumuzdan beynimize kodlayarak (nesnel/fiziksel kod, organik kod, kavramsal ve algısal kod… Vb) öğrenir ve bilgi havuzu kodumuzu zenginleştiririz.
-Bu gün beyinsel veya bedensel bilgilerimizin ya da beyinsel-bedensel bilgi sistemlerini programlarını dinamiklerini makineler aracılığı ile bilgisayara programlamak mümkündür.
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.
-Nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer düşünsel ve sanal araçlarını içerir) bir parçasıdır.“Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” ve Zihinsel havuzu (Hafızayı) hafıza meleklerinin taşıdığına dair hadisler vardır.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
-İnsan
bedenen kâinatın bir parçasıdır. İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır.
-
Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5
Öğrenim Sürecinde Duyuşsal Biyolojik Molekülerin Oluşumu ve Zihinsel Yapılanış Nasıl Gerçekleşiyor?
Öğrenim Gerçekleşirken Bedensel-Beyinsel Hücrelerde ve Zihinde Neler Oluyor?

-Öğrenme olayında alınan yeterli; uyaran, uyarıcı ve uyaran var ise yani genlerimizi ve genetik sistemimizi aktive edecek kadar ise uyarılan genetik sistem ya da genlerimiz bunun karşılığında; duyuşsal, bilişsel, düşünsel, beyinsel… Vb olarak ya biyolojik öğrenme molekülleri ürettirir, ya fiziksel nöron çimlenmesi yaptırır… Vb kalıcı biyolojik öğrenme tepkisi oluşturulur.
-Görme engellilerin beyinlerinde görsellikle ilgili biyoloji öğrenme molekülleri ve görsellikle ilgili sinirsel (nöronal) dallanış miktarının az oluşu (olması) beklenir.
-Konuşma  ve İşitme  engellilerin beyinlerinde işitsel ve konuşma kavramlarıyla ilgili biyoloji öğrenme molekülleri ve işitsellikle-konuşma ile ilgili nöral (sinirsel hücre) hücre dallanış miktarının az oluşu (olması) beklenir.
-Ör,kör farelerde, diğerlerine (kör olmayanlara) göre/oranla görsellikle öğreniş molekülleri... Vb biyoloji öğrenme moleküleri ve görsellikle ilgili nöral dallanış miktarının az oluşu (olması) beklenir.
-Kullanılamayan duyu organı ile ilgili biyolojik öğrenme molekülleri ve sinirsel (nöral) hücrelerindeki dallanış azken diğer çalışan duyu organlarındaki nöral (sinirsel hücrelerdeki) dallanışın normalden çok yoğun olması beklenir.
Görsellikle ilgili;
A-Öğrenmede görsellikle ilgili fiziksel kodlanmada;nöron çimlenmesi küçük yaşlarda çok daha fazladır(fiziksel kodlanış).
-Muhtemelen benzer ve ilişkili bilgilerin kodlandığı nöron bölgesi kendilerine en çok benzeyen bilgilerin kodlandığı fiziksel nöron çimlenmesi veya dallanması bölgeleri örtüşür.
-Yani iki, kavramla, bilgiyle ilgili ne kadar çok ilişki ve benzerlik varsa fiziksel kodlanış yapısı ve mekanlarının özgünlükleri de birbirine o kadar yakındır.
B-Öğrenmede görsellikle ilgili biyolojik öğrenmede kayıt moleküller= kayıt kodlanış veya organik kodlanış.
-Benzer bilgilerle ilgili üretilen, biyolojik moleküllerin yapısı benzer olup, iletişim ve ilişki alanları da bir birine daha yakın veya örtüşür.
C-Öğrenmede görsellikle ilgili biyolojik öğrenmede hatırlama moleküller= hatırlatıcı kodlanışa veya algısal kodlanış,
D-Öğrenmede görsellikle ilgili biyolojik öğrenmede çağrıştırıcı moleküller= zihinsel çağrıştırıcı kodlanış,
E-Öğrenmede görsellikle ilgili biyolojik öğrenmede ilişkilendirici moleküller= ilişkilendirici kodlanış,
F-Öğrenmede görsellikle ilgili biyolojik öğrenmede düşündüren moleküller= düşündüren kodlanış.
G-Öğrenmede görsellikle ilgili biyolojik öğrenmede kavram molekülleri= kavramsal kodlanış.
H-…………………………. biyolojik öğrenmede X molekülleri=X kodlanış... Vb uzar gider
I-Bir bilgi birimi ile ilgili kaç çeşit duyuşsal, bilişsel… Vb biyolojik öğrenme molekülleri, çimlenmesi ve kodlaması olmuşsa hepsinin tümleşik ya da bileşik tek biyolojik öğrenme molekülleri ve kodlaması oluşturulur. -Bunların öğrenme molekülleri, sinirsel çimlenme ve kodlarındaki tümleşik karşılıkları vardır.
-Aynı mantık kurgusu ve genetik tepki;görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel… Vb duyuşsallıkla(nefsi) ve bilişsellikle (akli, düşünsellik… Vb) ilgili biyolojik öğrenme tepkileri ve molekülleri sıralanabilir.
-Muhtemelen genlerimiz tarafından çok iyi tanınan öğrenme molekülleri beyinsel nörolojik çimlenme yani fiziksel kodlanış ağ sistemi ve ara formlarıyla ilişkili çalışır.
-Bir bilgiyi hatırlama gereksinimi o bilgi ile ilgili genlerimizi aktive edecek eşik uyarma seviyesine ulaşmışsa istenen bilgi ile ilgili hatırlatıcı biyolojik moleküller veya diğer biyolojik moleküller uyarılır ilgili biyolojik zihinsel çağrışım moleküllerini tetikler ve hemen ışıktan daha hızlı bir zamanda istenen bilgi ile ilgili;görüntü, sözcük, kavram, isim, cümle ses, eylem, koku, tat… Vb zihinsel havuzumuzdan olduğu gibi beyindeki ilgili bölgede ve konumda sanal olarak hayat bulur, hatırlanır ve algılanabilir hale gelir. Bu durum ayna nöronlar (Mirror neurons) ve dolanık elektronların (10.Teleportation) öğrenimle ilişkisi açısından önemlidir. Öğrenim esnasında nöral hücrelerdeki dallanış, biyolojik öğrenim molekülleri, biyolojik hatırlayışı tetikleyici sistem ve moleküller de;ayna nöronlar ve dolanık elektron durumuna geçişler durumunda bekleyen beyin; bilgiye gereksinim duyulduğu anda düşünsel hızla (ışıktan daha hızlı) geçmişteki öğrenme boyutlarına ulaşarak taklit ve/veya o boyuta bilinci hatırlatış konumunda taşıyarak hatırlatışı gerçekleştiriyor olabilir. Biyolojide, duyuşsal ve duyusal bölgelerinin (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, sezgisel, kokusal, hissel, düşünsel… Vb) sinir hücrelerindeki (nöronlardaki) dallanış oranları, biyolojik öğrenimle ilgili moleküllerin miktarı, çağrıştırıcı, ilişkiselleştirici… Vb kodlanış molekülleri ve dallanış şekilleri/oranları ;normal ve engelliler arasındaki farklar ve benzerlikleri öğrenimle ilgili çok önemli ip uçları verecektir.


Öğrenmenin Tam ve Verimli Gerçekleşmesinde Beyinde ve Zihinde Neler Olur?
-Görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel, ilişkisel… Vb kökenli çimlenme (nöron dallanması) çeşitleri beyinde gerçekleşir (Fiziksel kodlanış).
-Görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel, ilişkisel… Vb kökenli öğrenme ile ilgili biyolojik molekülleri üretilir (Organik kodlanış).
-Görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel, ilişkisel… Vb kökenli öğrenmede hatırlayıcı/hatırlatıcı; çimlenişi, sistem, konum ve hatırlatıcı biyolojik moleküller … Vb ürünler üretilir(Algısal kodlanış)
-Görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel, ilişkisel… Vb kökenli öğrenme ile kavramsal ilişkilendirme, kavramsal hatırlama çimlenmesi, kavramsal organik kayıt molekülleri… Vb ürünler üretilir (Kavramsal kodlanış)
-Görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel, ilişkisel… Vb kökenli öğrenme ile zihinsel havuzdan gerçek bilgilerin nesnel, sanal, ses, görüntü, tat, eylem… Vb gerçek hayallerini çağır, ilişkilendir, anımsa ara yüzü ilişkilendiriş ile ilgili çimleniş, organik kayıt molekülleri, hatırlayıcı/hatırlatıcı biyolojik moleküller… Vb
-Görsel, işitsel, tatsal, kokusal, dokunsal, sezgisel, hissel, düşünsel, ilişkisel… Vb kökenli bütünleşik öğrenim ile ilgili zihinsel ve kavramsal bağlantılı fiziksel, organik, algısal… Vb kodlanışla beyinde öğrenimin gerçekleşmesi ile ilgili olaylar ve ürünler meydana gelir.
-Yani öğrenim ile ilgili çimleniş, hatırlayış ile ilgili çimleniş, öğrenimle ilgili biyolojik moleküller, hatırlayıcı/hatırlatıcı biyolojik moleküller… Vb kalıcı fiziksel ürünler ve olaylar meydana gelir.
-Kısaca öğrenmenin tam gerçekleşmesi ile beyinde kalıcı öğrenme ürünleri ve kalıcı fiziksel olayları ortaya çıkar.
Özel Not;Tama ve verimli öğrenimin/öğrenişin gerçekleşmemesinde yukarıdaki zihinsel ve beyinsel öğreneme aşamalarında bazı eksikliklerin ve kopuklukların olması veya gerçekleşmemelerinden kaynaklanması önemli anlam taşır.


Öğrenişin Tam ve Net Gerçekleşmemesinin Bazı Nedenleri (Yeterince Çalışıldığı Halde);
Yeterince Çalışıldığı Halde Tam Öğrenim Neden Gerçekleşmez?
Yeterince Çalışıldığı Halde Başarısız Oluşun Nedenleri?

1-Zihinsel bağışıklık sistemi zayıftır.
2-İlişkilendireceği alt yapı (eşik) bilgisine sahip olmamasındandır.
3-Kavrama yetersizliği
4-Verilen bilginin, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına,süper egolar(istemler)ına, kimlik(id) ve putlarına (idollerine) ters olması
5-Hasta olması
6-Bilgiyi sunmada ve aktarmada kullanılan yöntemler dizini eksik veya yanlış(algıda değişmezlik prensibine aykırılık)
7-Sunulan bilgi eksik veya yanlış
8-Öğretilen bilgi öğrenenin fıtratı öğrenmeye müsait değil, fıtratına ters veya fıtrat(yapısı) farzlarına aykırı
9-Öğrenme koşullarının uygun olmayışı
10-Diğer nedenler



Öğretmenin Nezaretinde;Soru, Problem veya Olayları; Zihinsel Yapılanma Kuramına Tatbik/Uygulayış Basamakları     
1- Sorun/lara, probleme/lere aşina olmak: Öğrenci karşılaştığı bir sorunu, problemi veya  gözlediği bir olayı öğrenmeye gider ve zihnen sorularla aşina (angaje ya da alışır) olur.
2- Sorunu/ları, problemi/leri araştırmak: Öğrencilerle birlikte öğretmende, çalışarak deney yaparak sorunu çözme veya olayı açıklama düşüncelerini araştırır. Bu düşünceler öğretmenin temel kavramlara, becerilere ve çözüm yollarına dönüşür.
3- Sorunu/ları, problemi/leri toplanan verilere dayalı açıklamak: Öğrenciler verilere dayalı olarak;soru, porblem veya olayı açıklar ve çözer. Öğretmen öğrencilerin açıklamalarına ve çözümlerine açıklık getirir. Gerekirse yeni kavramlar getirir ve becerilerine yardımcı olur.
4-Sorunu/ları, problemi/leri çözümü/leri uygulamak/latmak :Öğrenciler öğrendiklerini açıklamaya ve çözüm yolunu/larını yeni problem ve olaylara uygular. Kazanılan bilgi ve beceriyi yaşantıyla ilişkilendirirler. .
5-Sorunu/ları, problemi/leri ve çözümü/leri değerlendirmek :öğrenciler edindikleri yeni beceri ve yetenekleri değerlendirirler. Öğretmen öğrencilerin başarılarını değerlendirmede bu basamakların sonuçlarına dikkat eder.

  ÖĞRETİM, ÖĞRENİM, EĞİTİM NEDİR VE ARALARINDAKİ İLİŞKİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ KAVRAMLAR  
       
Kavram; Doğadaki olayları, süreçleri, olguları ve yaratıkları gözlemleyerek bunlar arasındaki benzerlik, ayrıcalık, geçişken özellikleri; tecrübe ve deneyler yaparak bu özelliklere dayalı genellemeler yaparız. Konuşma dilimizde ve lisanımızda kullanmak üzere beynimiz ve zihnimiz de alfabe harfleriyle, sembollerle, resimlerle, şekillerle... ve/veya sesle kodladığımız bu genellemelere biz kavram deriz. Örneğin, kütle-hacim maddenin özelliklerini ifade eden kavramlardır. Genellemelerimize verdiğimiz adlara bilimde kavram deriz.
-Kavramları gerçek dünyada ya da düşünsel âlemdeki hallerine ve eylemlerine göre şöyle disipline edebilir ya da sınıflandırabiliriz; nesnel, düşünsel ve yarı nesnel kökenli kavramlar ya da eylemsel/dinamik, yarı eylemsel/yarı dinamik ve durağan olarak gruplandırabiliriz. Örneğin, akıl dinamik düşünsel bir kavramdır. Elma durağan nesnel bir kavramdır. İnsan yarı nesnel ya da yarı düşünsel bir yaratıktır. Bilgisayar yarı nesnel ya da yarı sanal bir yapay yaratıktır. Demirkuş 2010
-Kavramlar beynimize ve zihnimize kodlanmış, yazımsal, sözel, davranışsal… Vb iletişim araçlarımızdır. Kavramlarımız olmazsa bilgileri etkili bir biçimde anlayamayız ve kullanamayız (dilsizler gibi oluruz).
-Yaratıkların,süreçlerin, olgu ve olayların;benzerlik ayrıcalık ve geçiş karakterlerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılarak genellemelere vardıktan sonra bir veya birden fazla isim altında toplanır ki biz buna kavram deriz. Örneğin, enerji, ışık.
-Bir kavramın özgün özelliklerinin sınırı ne kadar iyi çizilmişse o kadar iyi anlaşılır. Örneğin; Sevgi, hoşlanmak, beğenmek, ilgi duymak… Vb kavramların özgün parmak izi tanım ve sınırlarını bilmesek hayatımızda çok büyük düşünsel, eylemsel yanılgı ve yanılgılara düşeriz.
-Bir kavramı en mükemmel temsil eden model, şekil ve yöntem seçilmelidir.
-Kavram gruplarında yer alan kavramlar en güzel şekilde temsil edilmelidir.
-Bir armudu veya elmayı şekille göstermek ayrıdır.
-Cisim olarak göstermek ayrıdır.
-Bazı kavramlar sübjektiftir.
-Birkaç kriterle yaşatarak öğretebiliriz.
Kavram: doğa ve ötesindeki; olgu, olay yaratık ve herhangi bir şeyi anlam bütünlüğü açısından temsil eden kodlanışın ifade şeklidir. Ör. Sıcaklık,
-Bazı kavramların isim yüzleri vardır bunlara kavramisim denir. Ör,çiçek (hem isim hem kavram)
-Bazı isimlerin kavram yüzleri yoktur (kavram olamazlar).Ör. Ahmet

-Tüm olanaklarımızı verimli kullanarak, her konuya özgü en doğru öğretim yöntemlerinin, kavramların, kavramisimlerin, isimlerin hayata güncelle kombinezonunu/larını (dizaynlarını, düzenlenmesini) kurmayı-uygulamayı düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki haline getirmeyi öğrencilerimize kavratmak ve alışkanlığını geliştirmektir.
-Bu düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki mantık sistemi ve muhakeme gücünü kazandırmak için, öncelikle;bilgilerin zihnimize kabulleniş, depolanış ve kullanım çeşitlerini bilmek önemlidir. 
-Bu konuda var olan temel yöntemlerle ilgili bilgileri doğru edinmek ve öğrenmek gerekir.
-Bilgileri edinmek ve hayatla ilişkilendirmek için, yeterince eşik bilgilere sahip olmanın yanında;sanal ve gerçek dünyasında asrın dogmalarını güvenle aşarak hür ortamda düşünüp düşüncelerini açıklaması daha elzemdir. 
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.
Yerleşim yerlerinin aralarındaki iletişimin insanlık için önemi ne ise; kavramların kavram araçlarıyla doğru konumlandırılarak öğretilmesi ve zihnimizde doğru konumlandırılmaları bundan daha önemlidir. (Demirkuş 2005)


Eğitim
;Bilerek ve/veya bilmeden yaratıklarda; kalıtsal, öğretim ve öğrenimle kazanılan/edinilen bilgilerin; hayata insancıl/Rahmani uygulanabilir bilinçli alışık tepkiler haline getirilişine ve gelişine eğitim denir. Akıllı yaratıklara, nefsini, çevresini ve tüm nesnel, sanal, düşünsel araçlarını doğru tanıtıp, toplum ve çevre içerisinde; kendilerini liyakatli, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst konumlandırışları, toplum ve çevreyide kendi zihninde (iç dünyasında) doğru, liyakatli ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) konumlandırarak gerektiğinin mutlak üstünlük ve liyakatin bilincini bilimsel verilere dayalı olarak kavratmak, öğretilenleri-öğrenilenleri düşünce ve davranışlarında alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmektir. Herkesin her şeyi bilmesi amaçlı değil de, her ferdin topluma ve tüm yaratıkları yararlı ve hayırlı olacak kadar bilgilendirilişi ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak sahibi oluşu kadar öğretimi, öğrenimi ve eğitimini veriş daha uygundur. Örneğin cani karakterli kişiliklerin bazı mesleklerde olmaması ve bazı şeyleri mutlaka bilmemesi gerektiği çıkarsayışından hareketle her kese her bilgi ve fırsat verilmemelidir. Fırsat eşitliğinden çok liyakatli fırsat verilişi üzerinden duruluş önemlidir. Bu sonuç insanlığın kabullenişinde zorunlu ve acı bir gerçektir. Hatta medya haberleri ve bilgileri de bu mantığın süzgecinden geçirilerek ortak payda merceğinden verilişi önemlidir.(Demirkuş 2008)
Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi zamanında liyakatli eğitimle gerçek bilgilerle donatmazsak; onun yerine abur cubur, hurafe, vahşi, doğal, cahili, şeytani, iblisi, gereksiz, eksik, yanlış, liyakatsiz... Vb bilgiler doluşur ve geleceğimiz tehlike altına girer. Toplumsal olarak geri ve cahil kalmanın bir sebebi de budur. Bizler çocuklarımızın; düşünsel, tefekkürsel, feyzi, miras-i…Vb geleceği onlarda bizim geçmişimizdir. Onları liyakatli, eğitmek farzdır. Onlar liyakatli eğitim sonrası istedikleri ve tercih ettikleri geleceklerini yaşarlar ve içinde yaşatırlar. Ölümden sonra, çocuklarımızın içine dönecek geleceğimiz olamaz (gerçek mekân ımız ahretimizdir) böyle bir düşünüş Belki de şeytani ve/veya cahilidir.
Gerçek eğitimle;zihinsel bedende ve kalbinde ; kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, inanç değerleri, süper ve özgün egolar(özgün istemler), gerçekler, doğa yasaları doğru konumlandırılmazsa sonuçta yanlış eksik ve sakat;mantık, düşünce, kavram… Vb yanılgısına sahip kişilikler toplumda ortaya çıkar. Doğru zamanda kendisini çevresine doğru konumlandırışın ön koşulu; kendisini ve çevresini yeterince doğru tanıyıp kendisini Allah (C.C) rızası için namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), liyakatli ve dürüstçe konumlandırmaktan geçer.
Öğretim, öğrenim ve eğitimde de, olanaklarımız ölçüsünde:doğru kaynaktan/lardan, doğru bilgiyi-konuyu, doğru zamanda, doğru konumda-yerde, doğru yöntemle/lerle, doğru kişiye/ kişilere, öğrencinin güvenini kazanarak ve dersin önemini vurgulayarak; doğru pekiştirip ve hayatla doğru güncelleyerek sunmalıyız. Demirkuş, 2008

Eğitim;insana, doğayı-ötesini, nefsini, tüm nesnel ve sanal araçlarını doğru tanıtıp, toplum içerisinde; kendilerini liyakatli, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst konumlandırışları gerektiğinin mutlak üstünlük ve liyakatin bilincini bilimsel verilere dayalı olarak kavratmak, öğretilenleri-öğrenilenleri düşünce ve davranışlarında alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmektir. Herkesin her şeyi bilmesi amaçlı değil de, her ferdin topluma ve tüm yaratıkları yararlı ve hayırlı olacak kadar bilgilendirilişi ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak sahibi oluşu kadar öğretimi, öğrenimi ve eğitimini veriş daha uygundur. Örneğin cani karakterli kişiliklerin bazı mesleklerde olmaması ve bazı şeyleri mutlaka bilmemesi gerektiği çıkarsayışından hareketle her kese her bilgi ve fırsat verilmemelidir. Fırsat eşitliğinden çok liyakatli fırsat verilişi üzerinden duruluş önemlidir. Bu sonuç insanlığın kabullenişinde zorunlu ve acı bir gerçektir. Hatta medya haberleri ve bilgileri de bu mantığın süzgecinden geçirilerek ortak payda merceğinden verilişi önemlidir.

B- Eğitim:Fert ve Toplumda, istendik ( pozitif, negatif veya nötr) insancıl/Rahmani davranışların ve alışık tepkilerin ortaya çıkması ve benimsenmesi için yapılan her türlü faaliyettir. Diğer bir deyişle; canlı yaratıklara istendik düşünsel-bedensel insancıl/Rahmani davranışları kazandırmak için; yapılan iş ve verilen her türlü emektir. Daha genel anlamda eğitimin hedefi; yaratığa kazandırılmak istenen davranışları gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir.
Fert ve topluma/lara; peygamber ahlakı normlarını kavratmak-güncelletmek için; gerçeği/leri zamanın da doğru mayalamak veya mayalatmak için, yapılan her şeydir.
Veya İnsana;hayatında yapısı (fıtratı) oranında uygulayabileceği kadar; hakikatin ve peygamber ahlakının mayasını zamanında-yeterince doğru çalmaktır. (Demirkuş 2006)
Bazen eğitimle mutlak gerekli hedeflere ulaşmak için;toplumun değişime müsait olmadığı ya da fıtratının zorlandığı konular da diyet-özel bağışıklık sistemini geliştirmek çok önemlidir. Yani bir konuyu gerekliliğini anlamak için topluca geçici günaha davetin komikliği-gerekliliği. (Demirkuş 2007)
.

Öğretim, Öğrenim ve Eğitimin Asgari Temel Amaçları;
1-Asgari sindirim sisteminin besinlerden yararlandığı kadar; Beynimize ve zihnimize giren bilgilerden yararlanmak.
2-En kestirme doğru yol ve yollardan insanları gerçeğe ve gerçeklere iman ettirmek ve uygulatmaktır.
3-Yaratıkların davranışlarını doğru okumak, insanlara doğru empati/eşduyum duymak ve doğru tepkiler-teknolojiler geliştirmektir.
4-Eğitimle, insanların ve hayvanların hangi sanal araçlar ve sıfatların kontrolünde olduğunun: benzerlik, ayrıcalık ve özgünlüğünün; gerçek ve doğru farkındalığını kavramak ve uygulamak/latmaktır.
5-Kendini doğru tanıyıp doğru değerlendiren ve konumlandıran, yararlı sanal-gerçek üretim yapan peygamber ahlaklı nesiller yetiştirmektir.
6-Beyni bilgiyi özümsemeye haz duyacak şekilde eğitmek, düşünürken de bilgi üretmektir (meyve vermektir). Bazı beyinler oruç tutar, bazıları yer, içer düşünür ve üretir.
7-İnsan beynine zamanında mantıklı şeyler yerleştirmezsek, yaşadıkları ortamda bu boşluk abur cubur, hurafe, vahşi, doğal, cahili, şeytani, iblisi, gereksiz, eksik, yanlış, liyakatsiz... Vb bilgiler doluşur. Buna bağlı olaraktan gerçek bilgi üretemez ve toplumsal açıdan; verimsiz özgün kişilikler ortaya çıkar.
8-Doğal olan bu bereketli hudutlarda: fertten toplumlara;peygamber ahlakının, iletişimin, toplumsal çeşitliliğin önemini-bereketini, birlik-beraberliğin bilincini, zorluklarını ve zorunluluğunu bilimsel verilere dayalı olarak kavratmaktır.
9-
A-Eğitimde Pay;fert ve toplumun özgün özellikleri= aktif özgünlüktür.
Çeşitliliğin- Özgünlüğün, Tek Düzeliğin (Monologluğun) Avantajları Ve Dezavantajları (Evrimsel Açıdan); Örneğin, bir bitkinin iletim ve destek sistemindeki hücrelerin-iletim elemanlarının çeşitli oluşunun kazandırdıklarını anlayış için tüm iletim ve destek sistemin tek düze bir çeşit hücre ve iletim elemanlarından oluştuğunu düşünün. Örneğin bir tür içinde ya da aynı bakteri türüne ait çeşitli alt grupların değişik ısı seviyelerine dayanıklı alt türler ya da alt kategorideki taksonlara ait varyasyonlar düşünün; en çok -50, +20 dereceye dayanıklı , en çok -40, +30 dereceye dayanıklı bir grup, en çok -30, +40 dereceye dayanıklı başka bir alt gruptaki tüm bakteriler; +20, -20 dereceye dayanıklı olabileceğini hayal ediniz. Bir anda ortamda ısı +35 dereceye çıkarsa bu ısı dercesine dayanıklı olmayan türler ortadan kalkar ama + 35 derce ısının üzerine dayanıklı olanlar yaşayarak kayıp olan neslin genlerini geleceğe taşır. Bunun tam tersine ısı -35 dereceye düşmüş olsa yine soğuğa dayanaklı ölmeyenler dayanıklı olanlar türün devamını sağlamış olacaklardır. Bu nedenledir ki özel haller hariç yaşamayı başaran çeşitliliğin avantajı; yaratıkların ve türlerin yaşama şanslarını artırırlar. Çeşitliliğin dezavantajı yaratıkların arasındaki uyumu ve iletişimi zorlaştırır. Nesnel ya da bedensel çeşitliliğin yaşama gücünü ve olasılığını artırdığını bilimsel, inançsal olarak biliyoruz Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)/ayet).Bu mantıktan hareketle değer yargıları (ana dil, inanç, kültür, örf, adet… Vb) açısından çeşitlilik kavimlerin; hoşgörüsünü, zihinsel ve düşünsel yaşam gücü olasılığını artırır. Kısaca nesnel, düşünsel ve zihinsel çeşitlilik;yaşam gücünü artırıcılar olarak bir birini tamamlayan unsurlardır. Birinin eksik olması diğerinin verimli oluşunu olumsuz yönden etkiler.
Özel haller hariç; insanın bedenine, düşüncesine ve davranışlarına zarar verecek bazı kavimlerdeki kültürel, inançsal, düşünsel… Vb tabu ya da değer yargıları zararlı çeşitlilikler olup;uluslararası seviyede yeddi yeminle gerekçeleri bilimsel ve inançsal açıdan ortaya konup alternatifleri ile yer değiştirilip öğretim, öğrenim ve eğitimle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bir sınıf ve ders düşünün; her milleten bir öğrenci ve kendi ülkesinin kültür kıyafetiyle (aynı sınıfta farklı kıyafet ve küldürler ait öğrenciler) derse alınmışlar ve ortak bir dilde konuyu öğrenime çalışıyorlar. Bir sınıf ve ders düşünün; hepsi aynı ya da farklı millet veya kavimlerden; ancak tek dil , tek kültür, tek din, tek tip kıyafete... Vb tek tipliğe zorlanmış olarak derse alınmışlar ve zorunlu ortak bir dilde konuyu öğrenime çalışıyorlar. Bu iki sınıfa ders veren hocalar ve öğrencilerin; hoş görü, iletişim, çeşitlilik… Vb açılardan avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırın. Fert, toplum ve kavim bazında Monolog ve tersi olmayı bir arada karşılaştırın. Ola ki Allah (C.C) tüm yaratıkların çeşitliliğinin her şeyini sadece insanda tevhit ettiği için insanı halife kılmış ve tüm insanlığı Müslüman olarak yaratmamıştır. İnsanlığın hepsini Müslüman yaratsaydım öldür tekrar insanı yaratırdım diye ayet vardır. İnsanlığı yaşantılarından verim alışı için İslam'iyet'te Müslümanlığa davet etmiştir. Ayet var. (Monologluğu ret ediş ayeti). Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti). Evrensel olarak insanlıkla kaynaşışın avantajlarına hazırlanışı düşünün. Yaşatıcı aşure mantığı çeşitlilik ile bölücü ve kangrenleştirici bulamaç çeşitliliğin farkındalığını insanlara kavratış çok önemlidir. Bu çok dilliliği, çok kültürlülüğü… Vb; Lazca, Çerkezce, İngilizce, Zazaca, Arapça, Rumca, İbranice, Farsça… Vb anadilde eğitim ve ana dilleri seçmeli ders olarak düşünerek ülkemize tüm dünyadaki çeşitliliğin farkındalığını yakalayış ve anlayış için; içindeki din, dil ve kültür azınlıklarının çeşitliliğini hayata güncelleyişi hatta dünyaya bu dilleri kabul ettiriş çabasını ve gayretini düşünün sonuç vahimse sınıfta söz hakkı ve görüş isteyin. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var), İnsanların hepsini Müslüman yaratsaydım öldürür tekrar insanı yaratırdım ya da Dünyada tek tip kavim yaratsaydım insanlığı öldürür tekrar bu günkü gibi çeşitliliği yaratırdım (Ayet var). İpucu; kâinatta gelmiş, geçmiş ve gelecekteki tüm çiçekleri ya da güzellikleri içi, içe ve rastgele döşendiğini düşünün. Sizden istenen: düşünsel ve uygulanışta; bu çiçekleri, güzellikleri ya da düşünsel, nesne, sanal ... Vb olarak aşure mantığı ile iç içe karışmış her şeyi fert ve toplum bazında ya da işin ehli/uzmanları tarafından; Rahmani, peygamberi, insani…Vb peyzajcı, mimar, dekoratör, editör…vb mantığı ile dizayn ederek ya da düzenleyerek uygulayışınızdır. 11. Kuran Suresi/ 7. Ayet O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler. Her şeyi bu mantıkla; öğretim, öğrenim, eğitim, yönetim… Vb sahalarda uygulanışını düşünün. Örneğin dünyadaki tüm insanların her şeyinin birbirinin aynı kopya olduğunu düşünün. Bu günkü doğal insan çeşitliliğini düşünün. Muhtariyet nöbetini elinde bulunduran kavimlerin hükmündeki kavimleri kendi kültür ve ırklarına asimile edişi afatını düşünün. İslam'iyetin Abbasi, Emeviler … Vb kavimler döneminde bu özgünlük ve çeşitliği koruyuşunu düşünün. Muhtariyet; hükmündekileri Allah (C.C)'HUN misafir ve emaneti kabul edişle liyakatli hayat bulur. Ancak muhtariyet; hükmündekilerin ceddine, dinine, ırzına, vicdanına, topraklarına… Vb her şeyine ilahlaşmakla da deccalleşilir.
B-Eğitimde Payda;fert ve toplumun ortak özellikleri=ortak aktif özgünlükleri temsil eder.
C-Eğitimde Pay ve payda arasındaki liyakatli hayat çizgisi;özgünlükler arasındaki bilgi-toplumsal ilişki-gen akışı ile nefes alan-hayat bulan liyakatli iletişim çizgisinin önemi-gerekliliği belirgin ve somut örneklerle kavratılması gerekir. Yaşatıcı aşure mantığı çeşitlilik ile bölücü ve kangrenleştirici çeşitliliğin farkındalığını insanlara kavratış çok önemlidir.
D-
Azınlık ve özgünlüğün doğal demokrasideki yeri konusunda kavram, düşünce ve yanlış tepki yanılgısı siyasette uygulanmaktadır.
Hemen her kavimin doğal kültürleri, dilleri, inanç tercihleri, ırkları, deri renkleri… Vb özgünlüklerinden dolayı Dünya'nın hemen her yerinde başka yerli kavimlerin yaşam yerlerinde-yurtlarında sayısal azınlık veya çoğunluk kolonileri şeklinde bulunduğu için;bu konuda yapay ve liyakatsiz olan doğal-doğal demokrasi azınlık insan kavramına insani ve rahmani çözüm üretmek farzdır. Aksi, takdirde eskiden azınlıkların ;padişahlık, şahlık, çarlık, krallık, imparatorluk… Vb yerine çoğunluğu elinde bulunduran toplum, kavim, milletlerin padişahlığına(... Vb kavim, millet padişahlığı), şahlığına (... Vb kavim, millet şahlığı), çarlığına, (... Vb kavim, millet çarlığı) krallığına (... Vb kavim, millet krallığı), imparatorluğunun (... Vb kavim, millet imparatorluğu) asimilasyonu ve hükümranlığına mahkûm yapay dil, din, renk, kültür… Vb özgünlüklerin sayısal azınlıkları mozaiğini doğru değerlendirmek gerekir. Her fert insanlık bedeninin hücresi (insan gen havuzunun hücresi), her halk insanlığın dokusu, her kavim insanlığın uzvu gibi düşünülerek icabet edilmeli. Bu çerçevede dokuları asimile ya da kangren edemezsiniz. Özgünlükleriyle yaşatırsınız.
Cet kardeşliği fert, toplu, devlet, millet bazında insanı/lığı çok kötü ve istenmeyen radikal farzlara mahkûm eder ve bazı yararlı fıtratları zorlar ya da eritir. Tercihe dayalı akli olan peygamber kardeşliği daha liyakatlidir. Her çeşit insan fıtratına rahat ve liyakatli nefes aldırır. Cet kardeşliğinin içindeki savunucuları; cet kuyusundaki Nemrutları, Atilla'i, Cengiz Hanlar, Firavunları, Çinleri, Hitleri… Vb peygamber ahlakı hastalarının, katilleri, canileri ve kahpeleri pasifize ya da razı edemez. Akli olan peygamber kardeşliği bu tipleri hemen deşifre eden, egale eden kurallara sahiptir ve ilahi/peygamberi kontroldedir. Aslında insanlığın yaşamsal döngüleri, yönetim ve eğitim sistemleri peygamber kardeşliğine dayalı lokomotif ve vagon çekiş omurgasına göre olmalı cet kardeşlikleri istenen özgün veya ortak vagonda yaşanabilir. Peygamber kardeşliğinin lokomotifini direksiyonunda peygamber vardır. Hedefi ve sonuçları bellidir.Cet kardeşinin kardeşliğinin lokomotifinin direksiyonuna bazen iyi insanlar bazen de cet kuyusundaki Nemrutlar, Atilla'i, Cengiz Hanlar, Firavunlar, Çinler, Hitler, Karunlar, Lutiler, Semudiler… Vb peygamber ahlakı düşmanları ya da hastaları geçince insanlığın geleceği tehlikeye ve riske girer. Onun için cet kardeşliğinde hedef; evrimseldir, nefsidir, doğal ya da doğaldır, ender olarak peygamberidir.
10- Bu açıdan:fert veya toplumlardan ;insanlığın paydasını yutmaya çalışan özgünlükle r patlar,
11-Bu açıdan: Şovenist, Siyonist siyoşovenist kavim, fert veya toplumlardan, hükmündeki kavimlerini paylarını (özgünlüklerini) eritenler asimile edişe çalışanlar ezilen kavimin yenilmezleriyle karşılaşırlar (Nemrutlar, Atilla'i, Cengiz Hanlar, Firavunlar, Çinler, Napolyonlar… Vb). Dünyanın diğer pay ve paydalarıyla birlikte Şovenist, Siyonist siyoşovenist kavimin asimile ettiklerini ya kustururlar ya da güvenilmez ve tarihteki güvensizliğini ispatlayan kavimi eritirler ya da yok ederler.
12-Dengedekiler hayat bulur. SANKİ BU DOĞAYA KONMUŞ İLAHİ BİR DOĞA YASASI GİBİDİR. Tanışasınız diye, sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)(doğal soylara ve kökenlere dayalı kavimler ayırdık ki) (ayet var). Yerine ve önemine göre; birbiriyle bağlantılı olarak, önce evrensel eğitim daha sonra kişisel ve ulusal eğitim yapılmalıdır?. Bazen; evrensel ve ulusal eğitimlerin ilişkisi eş güdümlü verilmeli. Evrensel eğitim ulusal benlik ve kimlikleri asimile etmemeli ya da eritmemeli. Ulusal eğitimlerin çeşitliliği yararlı özgünlüklerin bereketini, peygamber ahlaklı evrensel eğitim insanlık ruhunun ortak paydasının direğini oluşturur.
1, 2,
Dil, din,renk, kültür çeşitliliği ve azınlığı olur. İnsan türünün kavim azınlığı ya da etnik azınlığı olmaz, kavim azınlığı ya da etnik azınlık kavramını kullanmak bölücülüktür veya liyakatsizdir. Çünkü tüm kavimlerin birbiri içinde dil, din, kültür azınlıkları vardır. Yani tüm kavimlerin etnik azınlık kavramını kullanmaktan vazgeçmesi gerekir.Nedense 19. ve 20.Yüz Yılın kurucu canileri; inanç, kültür, dil, lisan-din çeşitliliği veya herhangi biri azınlık tabanlı fert sayısı az olan özgün kavimleri; hükmeden kavimin dil, din, kültür, lisan.. Vb den dikilmiş ceketi giydirilerek ya da yurdundan kovdurularak asimilasyonunu reva görmüştür.Doğal (vahşi) demokrasilerde dil, din, kültür, renk … Vb azınlıkların bekası ve her şeyi hükmeden kavimin dil, din, kültür, lisan.. Vb tarladır ve bu gizli açık toplumsal tufandır. Tarih boyunca yaşadığı halde, bu gün özgünlük ve özgürlüklerin bir arada iç içe yaşaması neden zorlaşmıştır? İlla av-avcı sürü ve asimilasyon muamelesi/lerini mi görmesi/leri gerekir ?Ayni türe ait olmasına rağmen(insan), tarih boyunca, insanlık adına bu utanç verici kavram, kimin ve kimlerin ekmeğine yağ sürmüştür? Irk,dil,kültür,inanç, din... Vb azınlık ve güdük farlılıklardan dolayı, azınlık(etnik) diye nitelendirilmek istenen toplum ve kavimler çeşitliliktir.Çeşitliliğin özgünlüğü;Patojen (öldüren)istisnalar hariç, misafirlik, güç ve berekettir, ör;renk, dil, kültür, mülk göçebeleri, din çeşitliliği olabilir;asimile edilmeden çoğunluğun aşure mantığı ile tevhit edileceğine, nedense, bu asır özgünlükleri evrim yasalarının gereği asimile, teşhir ve tecrit edilmek istenmektedir. Ör, Zenci, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Hıristiyan, Yahudi, ...Vb etnik azınlık değildirler. Aynı türün etnik azınlığı olmaz bu bilime, doğa ve ilahi/peygamberi yasalara ya da dine de aykırıdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (ayet var), Yoksa çoğunluklar azınlıkları asimile etsin değil. Kaldı ki çoğunluğun değil, bazılarının yegâne ana dilleri ve yegâne ana vatanlarıdır. Bir insan, fert ya da toplum kendi ana yurdunda sonradan gelme çoğunluğa asimile ettirilerek etnik azınlığa düşe bilir mi? Bu asrın Sakat Demokrasi ve deccalı hilkat garibesi saçmalıktır. Bunlar dil azınlığı, din azınlığı, renk azınlığı, ya da kültür azınlığı durumuna düşürülmüş kavimlerdir. Kaldı ki çoğunlukta olan kavimlerinde başka toplumların ve kavimlerin içinde azınlıklarının olması söz konusu olması da çok doğaldır.
-Var olan ya da halen uygulanan Sakat Demokraside çoğunluğun azınlıklara fark attığı oylarıyla yönetişi bölücülüktür. Vahşi demokrasi ve/veya doğal yaratık beyinleri bile sağ ve sol beyin loplarının birlikteliğinin tümü omur+organların alışık tepki (refleks) iletim ve işletim sistemleriyle bedeni yönetir. Daha doğal demokrasiye bile terfi etmediğimiz ortadadır. Kaldık ki haklı ve doğru azınlıkların ya da dünyadaki en akıllı insanların azınlıktaki haklı ve doğru seslerinin ve görüşlerinin yönetimde hayat buluşuna yönelik hiçbir formül geliştirilmemiştir. Unutulmamalıdır ki çoğunluğun verdiği kararların her koşulda haklı olmayacağı kesindir. Peygamberlerin sadece bir oyu vardı, demokrasi bu kadar değerli olsaydı o zamanda uygulanırdı. İnsan aklının ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak sahip olmanın bir puan bile değer biçilmeyen sadece nefsin işletim sistemi olan zekâya dayalı insanları öne çıkaran bu deccal-i asırda demokrasi malzeme edilerek eskiden bir ailenin (padişahlık, şahlık, imparatorluk, krallık… Vb ) hükmündeki halkların tepesine bu sefer bir milletinin küllü çoğunluk balyozu azınlıkların ve halkların beline bindirdiler. Bunu yapan veto imparatorluğu üyeleri ve aksamları tehlikeyi görünce globalleşme yoluna değişmekte hiç tereddüt etmediler. Ancak değişmekte bilinçsiz, duygusal ve tutucu kavimleri birbirine boğduruyorlar ya da değişim için kendilerine muhtaç kılmışlardır. Çeşitlilikleri özgünlükleriyle-hoş görü içinde barındıran ve barındırmayan /amayan kavimlerin avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırınız. İpucu:biyolojik çeşitliliğin, kültürel, zihinsel, beyinsel ve düşünsel çeşitliliği, melezlerin, zengin kültür harmanlanması... Vb güçlülüğünü ya da avantajlarını düşünün.

13-
Eğitim sistemlerini kullanarak, fert ve topluma kendisini(nefsini) doğru tanıyıp, dürüst ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) konumlandırarak peygamber ahlakı aşılamak ve akıllı yaşamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmektir.
Öğrencilerimize Anabilim Dalımızda Verilen;Özel Öğretim Yöntemleri I-II ve Öğretim Teknoloji Derslerinde; sanal ve gerçek araçların kullanımını, materyal gelişimi öğretilirken: üretici bir zihniyet ve mantıkla; verimli öğretim yöntemleri uygulatılmaktadır.
14-Peygamber Ahlakı ve doğayı liyakatli kullanma arasındaki gerçek ilişkiyi her ders konusunda somutlaştırmak ve gerekçeleriyle evrenselliğe genellemek.
    Ör.Çevre ve bazı biyoloji derslerinde sağlıklı, üretici çevre bilincini aşılamak ve alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmek amacıyla kampus içinde plastik türevlerini toplayış ve doğayı tanıma etkinlikleri yaptırılmaktadır.
Öğrencilerimize verilen bölüm ve servis derslerin de;öğrencilerin süper egolar(istemler)ının, öz egolar(istemler)ının, idlerinin, idollerinin geleceğe yönelik daha sağlıklı ve gerçekçi mecralara çekilmesi amaçlanmaktadır.
    Ör.Özgünlük, çeşitlilik, benzerlik, ortak payda ve evrenselliğin hudutlarını: pozitif-istendik geliştirici bir anlayışla;devlet, millet ve halk düşmanlığını körükleyen tüm bilimsel, toplumsal ve doğal;süreç ve olguları yorumlarına katarak; Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) ve kök hücre zihniyetiyle evrensel çözümler üretimine yönelik zihinsel bağışıklık sistemlerinin geliştirilmesi. Diğer bir deyişle ülke ve dünya sorunlarına hür, pozitif yargılayıcı bir anlayış ve yorumla bakarken, her durumda (faktöriyel olarak) çözüm üreten bir zihinsel beden ve kalpte geliştirilmesi hedeflenmektedir.
    Ör. Ülkemiz, çevre ülkeler ve giderek tüm orta doğu halklarının; birlik, beraberlik, çeşitlilik ve özgünlüğüne bütünleşik bir perspektiften bakmak. Bu noktadan hareketle dünyada ki tüm Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen, kültürel, teknolojik üretim ve yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına karşı zihinsel bağışıklık sistemleri geliştirilirken, her durumda (faktöriyel olarak) doğaya, topluma ve geleceğe uyumlu alternatif çözümler üreten bir nesil amaçlanmaktadır. Ör. Sınırlı sevgi ve moral ile yaşamayı başaran (sevgi bağımlısı olmayan) ama çevresine sevgisini sadaka edebilen başat ve cevval bir nesil. Bu anlayışla öğrencilerin yaşadığı ortamda teknolojiyi de liyakatli kullanarak:inanç sistemlerini, nefretini, aptallığını, serseriliğini... Vb tüm (pozitif, negatif ve nötr) özellik ve sıfatlarını insanlık ve doğa yararına;fıtratına uygun, doğru, etkili, verimli biçimde konumlandırarak ve kullanma alışık tepki (refleks)ini alışkanlık haline getirmeleri amaçlanmaktadır. Kısaca; gereksiz;süper istemlere (egolara), öz egolar(istemler)ına, kimliklerine (idlerine), putlarına (idollerine) kul olmayan, hür ancak zihinsel bedenindeki ve kalbindeki;yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, kimliklerini (idlerini), putlarını (idollerini); Doğal ve bilimsel kanunlardan daha gerçekçi, doğru eğitimle dizayn edilmiş; liyakatli değişime hazır başat ve cevval bir nesil amaçlanmaktır.

Kendini
Ve Kişiliğini Tanıyış;

Kendisini- Çevresini Doğru Tanıyış ve Konumlandırış; İnsanın zihinsel, düşünsel, kalpsal (Akıl, Ruh, zekâ, Nefis, Vicdan, İlim) ve bedensel araçlarını; liyakatli ve doğru tanımak, tüm güçlerini bilmek, kullanma becerileri derecesini doğru kavramak, insani-insancıl ve doğal sıfatları, özellikleri, özgünlükleri, araçları… Vb. doğru tanımaktır. Hayata rahmani/insancıl uygulamak ve her şeyini çevresine-çevresini de içi dünyasına Allah (C.C)'HUN rızasına uygun (liyakatli, namuslu ve dürüst) konumlandırışı önemlidir. Bir insanın yapısal olarak sahip olduğu nesnel, sanal, çevresel ve düşünsel araçların hünerlerindeki; istendik-başarılı(+), istenmedik-başarısız(-), dengedeki-nötr(0), geçişken-hercai(+,-), bilinmez, bilmezleri, cehaleti-kör noktaları(?), özgünlükleri(*), baskınlıkları(!)… Vb değerleri/değer yargılarını ve dogmalarını doğru tanıyıp kendini çevresine ve çevresini de iç dünyasına doğru konumlandırarak; çevresinden ve kendisinden azami liyakatli yararlanışı ortaya koymuş olur. Bedensel ve Zihinsel; tüm aşkınlıklarını ve her şeyini yani kendisini olduğu gibi kabullenişe razı olmak gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak.Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Nefsini tanıyan rabbini tanır (Hadis var).

Çıkarsayış;
Ruhun ve Aklın kontrolündeki iradesine emanet insanla, nefsin ve zekâsının kontrolündeki iradesine emanet insanlar arasındaki farkları düşünün. Hayvanların hepsi;nefsinin (beyninin), alışık tepkilerinin (reflekslerinin), bedensel zekânın, gen zekâsının ve içinde yaşadığı çevrenin sistem zekâsının kontrolündedir.

Eğitim Programı: Eğitimin tanımında verilen hedefler ulaşmak için, fert ve toplumda arzu edilen sonuçlara ulaşmak için gerekli bilgilerin disipline edilmesidir. İyi bir eğitim programı, esneklik, işlevsellik, toplum değerlerine dayalı olmak, bilimsellik, ekonomiklik ve uygulanabilirlik gibi özelliklere ıdır.
Öğretim Süreci;zamana bağlı olarak;fert ve toplumların (insanın);doğadaki bilgileri öğrenmek ve hayatına uygulamak için aktarmak için yapılan tüm işler, uygulamalar ve eylemlerdir. Yani yapılan tüm;işler+eylemler+uygulamalar+zaman.
Öğrenim Süreci; öğretim, öğrenim ve eğitim sürecine muhatap olan yaratığın/ların bu olaylara maruz kaldığı zaman ve eylemler sürecinde öğrenme eşiğine geldiği veya tamamladığı zamana kadarki süreçtir.Yani yapılan tüm;işler+eylemler+uygulamalar+zaman.
Bu üç sürecin arasındaki ilişki çok önemlidir. Zaman, mekân ve mevcut olanaklar dikkate alınarak, uzman eğitimciler tarafından iyi bir öğretim, öğrenim ve eğitim programı çerçevesinde uygulandığında verimli ve yararlı bilgi aktarımı sağlanabilmektedir.
Eğitim Süreci;
zamana bağlı olarak;fert ve toplumların (insanın) davranışlarında pozitif değerleri ortaya çıkarmak için yapılan tüm işler, uygulamalar ve eylemlerdir. Yani yapılan tüm;i şler+eylemler+uygulamalar+zaman.

Bu üç sürecin arasındaki ilişki çok önemlidir. Zaman, mekân ve mevcut olanaklar dikkate alınarak, uzman eğitimciler tarafından iyi bir öğretim, öğrenim ve eğitim programı çerçevesinde uygulandığında verimli ve yararlı bilgi aktarımı sağlanabilmektedir.
     Dünyada çok hızlı bir şekilde ortaya çıkan bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucu edinilen yeni bilgiler aynı hız ile fen öğretim, öğrenim ve eğitimine yansıtılmamaktadır.
 Fen eğitiminde ortaya çıkan en önemli sorun fen bilimlerindeki ilerleme ile okullarda okutulan fen dersleri arasındaki bağlantısızlıktan ileri gelmektedir.
Bunun sonucu, bugünkü yetişkin nüfusun yaklaşık %90 ı bilim ve teknolojiyi izlemekte ve yararlanmakta güçlük çekmektedir. Bilim ve teknolojideki bu hızlı gelişime sonucu elde edilen bilgilerin fen eğitimi programlarına yansıtılması amacıyla yeni fen eğitimi programı geliştiren 141 ülkedeki durum UNESCO tarafından rapor edilmiştir.

 

Öğretim:
Öğretmek kavramından kaynaklandığı için, hedefe aktarılmak istenen bilgiyi kusursuz öğretmektir.
Öğretim:Doğada ve ötesinde var olan bilgileri (yaratıklar, olaylar, olgular, sistemler, kanunlar, kavramlar v.b) anlaşılabilir hale getirmek amacıyla çeşitli yöntem, araç-gereç ve teknikler kullanılarak  fert ve topluma planlı ve programlı bilgi aktarma sürecidir .

Öğrenme:Amaçlı veya amaçsız edinilen bilgilerin canlı yaratıklarda; kalıcı ve hayatta bilinçli uygulanabilir hale gelmesidir. Alışık tepki/refleks (otomatikleşir) haline gelirse adı "Eğitim", peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı uygulanış alışık tepki/refleksli olursa adı “Eğitimin Hedefi “ olur.
İnsan; kullanmadığı ve kullanamadığı bilgisinin hamalı, yanlış kullandığının;ya cahili ya da hainidir veya insan genellikle sahip olduğu bilginin; ya bilmezi, ya cahili, ya alimi, ya sakatı ya da hamalıdır!! (Demirkuş 2006).

Öğrenme:Öğrenilen ve öğretilen bilgilerin, bedensel, zihinse, düşünsel… Vb eylemler olarak hayata güncellenişi/güncellenmesi ve uygulanabilir hale gelmesi demektir.

Pekiştireç I ;
1-Öğretim; DNA zincirinin birinci ipliğinin yaşayabilen dizinini biyolojik yapı taşlarından üretmek,
2-Öğrenim; DNA zincirinin birinci ipliğini tamamlayıcı uygun ikinci ipliğinin yaşayabilen dizinini biyolojik yapı taşlarından üretmek,
-Birbirini tamamlayan bu iki ipliksi zincirin fermuarlarının karşılıklı gelip tamamlanması yani kapanmasıyla öğretim ve öğrenim tamamlanır/tamamlanmış olur.
3-Eğitim; tamamlanan iki zincirin uygun koşullarda kendilerini klonlamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeye başlamasıyla/başarmasıyla yaratığın vahşi/doğal olan eğitimi tamamlanır.
4-Eğitimin Hedefi: İnsanlarda; adil, dürüst, namuslu, itidalli, yardımsever, paylaşımcı ve vicdanlı olmayı alışkanlık (alışık tepki-refleks) haline getirmektir. Diğer bir deyişle eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun hayata uygulanışıdır. Çocuklar da (öğrencide/öğrenicide) bu biyolojik DNA zincir fermuarının gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir.

Pekiştireç II;
1-Öğretim; pantolon fermuar zincirinin dişli birinci kanadının/parçasının üretimidir,
2-Öğrenim; pantolon fermuar zincirinin dişli tamamlayıcı ikinci ya da diğer kanadının/parçasının üretimidir,
-Birbirini tamamlayan bu iki parça fermuar zinciri dişlerinin karşılıklı gelip tamamlanması yani kapanmasıyla öğretim ve öğrenim tamamlanır/tamamlanmış olur.
3-Eğitim; öğrencinin/öğrenicinin fermuarı açıp kapamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeye başlamasıyla/başarmasıyla tamamlanır.
4-Eğitimin Hedefi: İnsanlarda; adil, dürüst, namuslu, itidalli, yardımsever, paylaşımcı ve vicdanlı olmayı alışkanlık (alışık tepki-refleks) haline getirmektir. Diğer bir deyişle eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun hayata uygulanışıdır. Çocukların (öğrencinin/öğrenicinin); pantolon fermuarının gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccalı, kötü, zeki (sadece zekâyi), nefsi, ceddi, iblisi, Doğal (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlar için kullanışın ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmesi gerekir. Dünyada Yürürlükteki Eğitim Sisteminin/lerinin Durumu Konumu ve Liyakati; Var olan eğitim sisteminde İslam'iyetin geçerli ve gerçek; inançsal, kültürel, kavimsel… Vb hemen hiçbir değer yargısı dikkate alınmadan ya da sadece Bâtının deneyimlere dayalı doğal değer yargılarına, dünyevi yönetimsel ve bilimsel değer yargılarına dayalı eğitim sistemleridir. Bu eğitim sisteminde; insanların tüm düşünsel, zihinsel, nesnel, sanal, dijital, kültürel, inançsal … Vb istendik, gerçek değer yargıları ve doğa, doğa ötesine ait bildikleri bilimim Doğal değer yargılarına kodlayarak, zipleyerek ve asimile ettirilerek insanlığı yaşamsal olarak nesnel doğanın ve düşünsel olarak bilimin kefeni içerisine asimile ettirmektedir. Diğer bir deyişle insanlığın bilimi ve doğayı aşan düşünsel ve zihinsel değer yargılarını bilimin, demokrasinin, doğanın ölümlü ve sonlu kefeni içine kodlayarak, zipleyerek, özümseyerek ve körelterek insanlığı zihnen nesnel ve bilimsel doğanın hapishanesi içine sıkıştırmaktadır. 19. ve 20. YY Eğitim sisteminde her bilim uzamanı (bilim insanı?) bilimin bir parçası olarak otistikleştirilmiştir. Adeta bilimin her parçasına bir bilim insanının her şeyi otistik ve özel bir parça olarak kodlanarak yerleştirilip ya da yetiştirilip ölümlü bilimin bedenine kişilik kazandırılarak bilim ilahlaştırılmaya çalışılmaktadır. Doğrusu bilim ve tüm kâinatlar gelişmiş insanın kalbini aşamaz. Bilim her insanın bir parçası olacağına her bir bilim uzamanı (bilim insanı?) bilimin bir parçası olarak bilimin bedenine malzeme oluyor. Çözümü de kapitalistler ekonomik sorunlar hallolunca yani insanlığı zenginleştirip besili hayvan gibi besleyerek insanlık sorunlarının halledeceğine bizleri inandırmıştır. Hâlbuki deneyimler göstermiştir ki; ekonomik koşulları çok iyi olduğu halde, aşırı beslenişten kudurup zihinsel doyumsuzluktan bunalıma giren zenginlerin yanında zihnen ve düşünsel olarak rahat, hür olmayan insanlar bu zihinsel- düşünsel sıkışıklıktan, sıkıntıdan sokaklara hürriyet diye dökülüp sorunlar yaratmaktadırlar. Bu nedenledir ki var olan eğitim sisteminin tüm değer yargılarının bilimsel kefeni; dünyevi doğal dinler ve vaadi dolmuş ya da Allah (C.C) tarafında icabet görmeyen semavi dinlerin kefeni ile birebir örtüşmektedir. Ancak tüm doğayı, yaratıkların geleceğini ve geçmişini kuşatarak haşır olacağı son durumu bildiren İslam'iyete aynı ceketi giydirmek insafsızlık belki de insanlık için bedbahtlık olur. Çünkü tüm ölümlü, sonlu yaratıkları ve her şeyi kuşatan İslam, ezeliyet ve ebediyetten gelen hayatın geçici dünyeviliğini, her şeyini kuşatmış ve yine ebediyete yaratıkların nasıl göç edeceğini bildirmiştir. Gün geçtikçe bilim bunu kanıtlamaktadır. Sonuç olarak; bilim ve doğa Müslüman'ların kalbi ve zihni içindeki yitiği olarak keşif edilip İslam'i değer yargılarıyla ilişkisel öğrenilmesi ve bilinmesine yönelik eğitim yapılması daha liyakatlidir. Zaten İslam'iyetin dışında hiçbir din bu kapsamların kefenlerini kuşatamamış ve/veya kuşatamaz Ya da bu alt yapı envanter ve dokümana başka hiçbir din ve bilim sahip değildir. Kısaca tüm yaratıkları, doğayı ve bilimin kefenlerini kuşatarak ilişkisel eğitim verilebilecek yegâne din İslam'dır. Gerçek Eğitim sisteminin amacı; dürüst yaşamanın alternatif tüm çürük ve doğal yaşantılara tercihinin ispatını göstermektir. İnsan gen havuzundaki Rahmani-İnsancıl genlerin hayvani ve şeytani genlere baskınlığını ve kontrolünü kesinleştiren eğitim, yönetim ve yaşam sistemlerine gereksinim vardır. Zenginin fakire sadaka, bilenin bilmeyene bilgi, güçlünün güçsüze himaye, iman edenin imansıza dua ikram ediş borcu vardır.

Hazıra Alışkanlığın Getirdiği Zararlar Nelerdir? Hazıra Konmak, Faiz (kapitalist asalak-parazit) ve liyakatsiz Yarış (İnsanımsı ReKâbet ya da Vahşi ve Doğal Birliktelik);
İkiz iki kurt köpeği düşünün: Biri evde beslenip her şeyini hazır alsın, merhamet, sevgi ve saygı görsün, aileden biri gibi icabet görsün evde.
Diğeri özel eğitilmiş polis köpeği olarak yetiştirilmiş ve iş gören yardımcı icabeti görsün.
Bu iki köpeği çeşitli koşul ve durumlarda karşılaştıralım. Hazırın yaratıklarda geliştirdiği alışkanlığın zararını görmek zor değildir.
Hazırcılık/Hazıra Alışmak, Faiz (kapitalist asalak-parazit) ve Vahşi ReKâbet (İnsanımsı ReKâbet/Vahşi-Doğal Birliktelik); gayret bile sarf etmeden edinilen ve edinilmek istenen her şey. Faiz (kapitalist asalak-parazit) emek sarf edilmeden paranın para kazanışıdır. Kısaca faiz (kapitalist asalaklık-parazitlik); sermaye sınıfının (kapitalistlerin) fazla parasıyla ihtiyaç sahiplerinin hayat döngüsünü; kendi menfaatleri ve siyasi amaçlarına uygun hükmüne-ablukasına terbiye ve disipline edişi için kullanılan liyakatsiz sermaye ya da paradır. Aslında sermaye sınıfının liyakatsiz şişmanlığa (obez kapitalizme) ulaşmamsı için; yıllık büyüme ve kar ediş oranlarını yaşadığı toplumdaki fakirlere ve normal insanlara oranın global dağılım dengesini aşamaz. Hatta bu amacı gerçekleştiriş için; fakirler ve işsizlerin devlet fonu her zenginin kar yaptığı her işe mutlak kar ve sermaye ortağı olarak beraber olur ki bu istendik gelir dağılış dengesi sağlansın. Sermaye sınıfının tüm malları ve sermayesi tüm kamuya açık ve geriye-ileriye doğru sorgulanabilmelidir ve bilgiler herkese açık olmalıdır.Hazır yabani yaratıklara, çalışarak hak ediş insana yakışır. Demirkuş 2010 Hazırın, faizin ve doğal reKâbetin liyakati yabani yaratıkların yaşam döngülerinde haktır. İnsanlar hazıra, faize ve doğal reKâbete talip ya da uygulayışında olduklarında hayvanlar miracından daha aşağı bir miracı hak eder.

Belki de bir insanın, toplumun kendisine ve çevresine verilebileceği en büyük ceza; kendisinde hazıra konma arzusunu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmek ve kendisini hazıra alıştırmaktır.
Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet ; Demokraside, Siyasette, Eğitimde, Ekonomide… Vb her türlü doğal, doğal ya da Doğal zayıf ve güçsüzlerini; çökerten, besi yeri olarak kullanan, eleyen ya da öldüren reKâbettir. Uyum sağlayamayanı öldürücü yok edici-antagonisttik olan; Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet sadece çıtayı atlayanları yaşatıcıdır.
        Rahmani ReKâbet (Diğer Adıyla Zarurettir):Rahmani Ahlakla; Adil , Vicdanlı, Akıllı… Vb öncelikleriyle; demokraside, siyasette, eğitimde, ekonomide… Vb her türlü insani ve gerekli yaratıkların zayıf ve güçsüzlerini; liyakatli yaşatan reKâbettir (Uyumlu-Liyakatli sinerjitik birliktelik) yani zayıflarını yaşatır ve tedavi eder. Zayıflarımız zayıf oldukları her şeye (şeylere) karşı bizim erken uyarı sistemlerimiz gibi çalışır ya da bizi erken uyaran hayırlı sebepleri vardır. Yani zayıfların varlıklarının ve yaşatılışının hayırlı sebepleri vardır. Zayıflar en azında hastalık ve istenmedik etmenlerine karşı canı bedelinde bizi uyarır. Hâlbuki doğal olan evrim ya da evrimleşme vahşice zayıflarını ve güçsüzlerini öldürür ya da güçlülere malzeme (ör. Karuni kapitalizm) eder. Hâlbuki Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet; zayıflarını ya öldürür ya yok eder ya da kapitalistler gibi besi yeri olarak yaşatırlar.
        Rahmani (insani ve doğal döngü için gerekli zayıfları yaşatan ve tedavi eden) , şeytani (Kapitalistlerin zayıflarını besi yeri olarak yaşatması) ve hayvani/cahili (hayvanlar arasında zayıflarını eleyen ya da yem olarak kullanan) reKâbetler arasındaki farkın farkındalığını kavrayıp kurallarını peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkilendirişe çalışın. Vahşi/Doğal/Hayvani /Cahili ve Şeytani; Siyasetin ve Demokrasinin deşifre edemediği, kudurtmadığı ya da kudurtamadığı; fert, toplum… Vb insan tipi, her türlü istendik değer yargıları (inançsal İslam'i değer yargıları dâhil) geleceğimizin öğretim, öğrenim, eğitim, yönetim, rejim… Vb sistemleri için çok büyük değer taşmaktadır ve çok çok önemlidir.
Sonuçta, bilimi daha etkili biçimde kullanan kapitalistler;Müslüman'ları yanlarına çekmek için;kafircikleri alt edelim diye bazı Müslüman kavimleri menfaatleri gereği hidayete erdirme(Taliban ve İran hidayeti), bedava teknolojiler takdim ederek (Pakistan nükleer enerji... Vb) planlarını uygulamaya koyan Karunizm (kapitalizm) komünist sitemin başını hidayete erdirmeyi başarmıştır.
      Bu gün ise kapitalistler;demokrasi sistemini yayacağım bahanesiyle Gayri Müslim inanç ehline (eski din ehli kavimlere, birleşmiş milletler, sosyalistler ve ılımlı komünistlere) göz kırparak veya yanlarına alarak hidayet ettiği müslüman ülkelere rableşmeye kalkışıyor ve Karunizm (kapitalizm) için Büyük Ortadoğu besi yerini hazırlıyor gibi. Kapitalizmin tarihi ortaklarına oynadığı oyunlarıyla örtüşen örneklerini hayvanlar âleminde (av ve avcı ilişkilerinde) görmek olasıdır.
Yaşamak için;
insanların  liyakatli çalışması adaleti, zarureti(gerekliliği), bitki-hayvanda Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbeti gerektirir.
-Rahmani ReKâbet:Rahmani Ahlakla; Adil , Vicdanlı, Akıllı… Vb öncelikleriyle Zayıflarını Yaşatır ve Tedavi eder.
-Bitkiler ve  hayvanların  doğasındaki; zarafetin–gücün-çekiciliğin  ve çeşitliliğin nedenlerinden birisi de reKâbettir.
-İnsanın bu açıdan güzelliği;zayıflarını, güçsüzlerini yaşatan ve reKâbetten güçlü olan fıtratına uygun; liyakatli bilinçli zaruri ilişkilerden gelir.
-Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet, hayvanlar için her zaman zorunlu, insan için zorunlu değildir(insanları hayvanlaştırır).
-İnsanları aynı koşullarda reKâbete sokmak fıtratlarına aykırıdır. Bu durum revan bir atı, koşu atıyla aynı koşullarda reKâbete ve yarışa sokmaya-zorlamaya benzemekten daha berbattır. Her fert ve toplumun fıtratı ve başarıyla yapabildiği istemleri itibarıyla başat olduğu konuda görevlendirmek ve iş sahibi etmeyi çekici hale getirmek daha liyakatlidir.
-Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet beceriksiz, hasta, dürüst ve kanaatkar zayıflarını yaşatmadığı için zarurete çekiniktir ya da zaruret(rahmani-insani birliktelik) tam tersi koşulları sağladığı için reKâbete baskındır.
-ReKâbette merhamet olamadığı için insani değil hayvanidir. ReKâbette merhamet olursa o zaman adı zaruret(rahmani-insani birliktelik) olur.
    Doğal (vahşi) ReKâbetle güçsüzlerin ve zayıfların yaşam hakkı güçlülerin insafına mahkûm edilir.Güçlüler ya güçsüzlerin bedenini avlar ki bu durum sıkça hayvanlarda görülür. Bu durum insanlarda;ya güçsüzlerin bedenleri avlanır ya paralı köle ya da besi yeri olarak güçsüzlerin emekleri ekonomi adı altındaki zekâ oyunu uygulamalarıyla avlanarak kullanır. Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet insani açıdan adaleti, liyakati ve merhameti yok sayan bir kavram-eylem olduğu için insani değil doğal ve vahşidir.. Bu durumda sıkça kapitalistlerde görülür.

Etkili Öğreniş ;Etkili öğrenmede amaç bilgileri çok uzun bir süre unutmamak üzere ediniş ve hayata bilinçli uygulayabiliş veya aktarıştır. Etkili öğrenim/öğreniş için öğretmenin veya sunucunun aktaracağı bilginin öğrencinin seviyesi  dikkate alınarak aktif hale getirerek mümkünse 5 duyuya ve daha fazla duyguya hitap edecek şekilde yaşatarak, deney yaparak etkili yöntem ve yöntemlerle bilgiyi aktarmak gerekir. BİLGİYİ ÖĞRENCİNİN ÜRÜNÜ HALİNE GETİRMEK İÇİN GAYRET EDİLİR. Bir konu veya bilgiyi aktarmada; hangi yöntem ve yöntemlerin uygulanacağını genellikle olanaklar belirler. Olanaklarımıza göre yöntem seçiminin çok dikkatli yapılması gerekir. Etkili öğrenmenin diğer bir niteliği de  edinilen bilgi ve becerilerin hayatta kullanılması ve hayata geçirilmesidir. Buna transfer (bilgi aktarımı) denir.

Etkili Öğrenişte Hedef:
Öğrenen fert veya kitlenin 
öğretilen şeye ilgisini artırmak  bunu takiben bilgiyi en uygun yöntem ve yöntemlerle aktarıp kalıcı olarak hayata uygulayışını sağlamaktır.  Etkili öğrenme bir şeyi iştahla öğrenmek ve algılamadır. Öğrenciyi öğrenmeye iştahlandıralım. Konuyu en uygun yöntem ya da yöntemleri seçmektir. Öğrenci buna hazır değilse bu bir işkencedir. Etkili öğrenim/öğreniş için önce zemin hazırlanmalı. Öğrenme yeme içme gibi bir ihtiyaçtır. En az etkili öğrenme koşulları kadar zeminde hazırlanmalıdır. Öğrencilerimizi etkili öğrenmek için hazırlamalıyız.
Öğretim, Öğrenim ve Eğitimde Hazır Bulunuşluk: Fert ve toplumların, bedenen ve zihnen herhangi bir bilgiye en verimli şekilde;  öğrenmeye-kavuşmaya hazır olmasıdır.  Fert veya toplumların sunulacak bilgiye ; bedenen ve zihnen en verimli şekilde öğrenmeye  hazır olmasıdır.

Öğretimde; Konu, Olanak, Yöntem, Zamanı, mekân Ve Güncelleyişi Doğru Eşleştirişi ve İlişkilendirişin Aşamaları (Basamakları);
Eldeki Olanakları Verimli Kullanımın Aşamaları;

1-Konuyla İlgili Olanaklar Listelenir;
a)Doğal olanaklar (Çevredeki göl, orman vs.),
b)Yapay olanaklar (Çevredeki fabrika, sanayi vs.),
c)Okul olanakları  (Ders araç-gereçleri) ,
d)Özel olanaklar  (Evden oyuncak gibi materyaller) ,
e)Sanal Olanaklar (İnternet, intranet, ekstranet... Vb),  
f)Medya olanaklar
ı,

2-Olanakları, konuyu ve tüm yöntemleri yeterince doğru ve ilişkisel tanı aşaması,
3-Olanaklar ölçüsünde uygulanabilecek en etkili yöntemler serisini/lerini ortaya çıkar aşaması,
4-Dersin ve konunun özelliği ile en doğru örtüşen yöntemleri eşleştir aşaması,
5-Öğrencilerin; özgün ve ortak payda değer yargılarını, sayısını, zamanını, mekân ını ve olanaklarını konu ve yöntemlerle doğru eşleştir aşaması,
6-Öğretilenleri hayata doğru güncelleyiş, örneklendiriş ve uygulayış için;tatbik/uygulayış, etkinlik, deney düzeneği… Vb düzenle aşaması.
Anlatım Yönteminin Temel Basamakları (Aşamaları/Yolları)
1-Konunun önemini vurgulayış aşaması/basamağı;Öğrencinin öğrendiğiyle ne kazandıracağını, aksi halde kaybını bilmesi önemlidir.(konunun önemine inandırmak ).
2-Öğrenciyi konuya angaje edip beyindeki ve zihindeki eşik bilgilerini harekete geçirmek aşaması/basamağı;verilmek istenen bilgiye motive eden Beyin Fırtınası soruları sorulur.
3-Gerektiğinde öğrencinin dikkatini çekme aşaması/basamağı;eylem, yüz hatları, mimikler, dinamik - etkileyici hitap ve davranışların yapılması.
4-Gerektiğinde öğrenciyi aktif hale getir aşaması/basamağı; Örneğin, deney, gözlem, gösteri(demonstrasyon), slayt, tiyatro ve film verilebilir.(Tarihi yaşatmak için, o olayı en iyi bütünleyen tiyatro ve filmler verilebilir.
5-Uyarılan beyin ve zihne gereksinim duyduğu ya da susadığı yanıtların tohum bilgileri ile doyum aşaması/basamağı;Beyin Nadası Soru ve Önermeleri öğrenciye sunulur.
6-Birden fazla duyuya, duyguya hitap ediş aşaması/basamağı;(Konu özelliğine göre öncelik sırası ve zamanı iyi ayarlamak)
7-Konunun hayata güncellenişi-örnekleriyle vurgulayış aşaması/basamağı/
8-Sık sık tekrar ediş aşaması/basamağı;
9-Diğerler


Düşüncenin Nefes Alması (ders içi  dağılan dikkati toplamak ve zihni dinlendirip aktive etmek) 2-5 dakika
0.Ders ortasında sınıfa 2-4 dakika herkes serbest konuşabilir. O arada sınıfı gözlemleyerek öğrencileri tanır, tahtaya yazı yazar, tablo ve ek işleriniz yaparsınız.(sıkı disiplin ve kural uygulanıyorsa belki de bu nefes aldırılmalı)
1.Mümkünse konuyla ilgili  veya ortak payda SÖZEL ikram  (şiir, fıkra, skeç,atasözü, vecize, türkü, şarkı... )  hoca, öğrenci sunar.
2. İŞİTSEL ; şiir, fıkra, skeç,atasözü, vecize, türkü, şarkı...  hoca ve öğrenci sunar.
3. GÖRSEL ve İŞİTSEL; film sunu,animasyon, show,klip-film fragmanları, şiir, fıkra, skeç,atasözü, vecize, türkü, şarkı... hoca, öğrenci veya multimedya araçları sunar.
4. Diğerleri

Önce Oku:Gezi, Gözlem, Doğa, Ağaç, Ot, Çalı, Şelale, Nehir, Sazan Balığı, Tor ve Olta ile Balık Avlamak, Asma Köprü, Su Sesi, Şelaleyi Doğru Gözlem Konumu-Yerini Belirlemek, Van Mangal Sefası... Vb
Kavramları öğrencilere kavratmak için Muradiye Şelalesi'ne bir gezi planlanmış ve balık avlayan bir balıkçı ile sözlenilmiştir.
Önemli Not;Gezi kurallarına uygun olarak öğretmenler; gerekli izinleri, ön gezileri, sağlık araçlarını, öğrenci gereksinimlerini ve acil yardım telefon ve önlemleri almışlardır.
Gezi Öncesi veya Konunun İşlenişi Öncesi Yapılması Gerekenler
1-Muradiye şelalesine önceden gidilerek alanın resimleri çekilir
2-Videosu Çekilir
3-Alanda yaşayanlardan, gözlemlerden ve medya kaynaklarından ve internetten bilgi edinilir.
4-Öğrenciler gezi öncesi alanda karşılaşacağı ve görecekleri konusundaki kavramlar konusunda sınıfta bilgilendirilip beyinleri uyarılır.
5-Bu kavramlarla ilgili olarak öğrencilerin seviyelerine ve kelime dağarcıklarına uygun olarak sınıfta sorular sorularak beyinleri uyarılır.
6-Gezi esnasında uymaları gereken kurallarla ilgili bilgileri pekiştirilir.
7-Gezi yerine yolculuk esnasında çevre ve uğranılan yerle ilgili bilgilendirilme

Gezi Sonrası (Dönüşte ) veya Konunun İşlenmesi Sonrası Yapılması Gerekenler
1-Dönüşte öğrenilen kavramlarla ilgili gerçek tanımlar verilir(işitsel ve algısal zekâ).
2-Gezi öncesi alanda çekilmiş resimlerle ilgili kavramların gerçek tanımlarını içeren slaytlar izletilir.(görsel ve algısal zekâ)
3-Alanda çekilen videolar izletilir.Dönüşte sırasıyla; Gezi, Gözlem, Doğa, Ağaç, Ot, Çalı, Şelale, Nehir, Sazan Balığı, Tor ve Olta ile Balık Avlamak, Asma Köprü, Su Sesi, Şelaleyi Doğru Gözlem Konumu-Yerini Belirlemek, Van Mangal Sefası... Vb kavramları yaşatarak ve öğrenciye sindirerek öğretmek.(görsel, işitsel, ilişkisel ve algısal zekâ) Yaşayarak öğrenme.
4-Dönüş yolculuğunda esnasında çevre ve uğranılan yerle ilgili bilgilendirilme.(Ek bilgi)
5-Edinilen bilgiler hayatla güncellenir. Şelalenin/lerin yaşam döngümüzdeki ve bulunduğu alandaki yeri ve önemi ile ilişkilendirilerek bilgi verilir. Şelaleler olmazsa doğal döngülerin ve bizim ne kaybımız olur?
6-Edinilen bilgiler peygamber ahlakıyla güncellenir
-Şelale cahil(kendin bilmez) insanların elinde olsa nasıl bir yer olurdu veya nasıl işletilirdi?
-Şelale akıllı insanların elinde olsa nasıl bir yer olurdu veya nasıl işletilirdi?
-Şelale kapitalist(sermayeci) ve çok zeki(akıllı değil) insanların elinde olsaydı nasıl olurdu veya nasıl işletilirdi?
-Şelale doğada insan olmadan önce nasıl olurdu?
-Sizce Muradiye Şelalesi şuan hangi insan tipi-karakteri idaresinde olduğunu gösteriyor veya tarif ediyor?
-Dünyada başka şelaleler, nehirler, balıklar, ağaç, çalı, ot… Vb çeşitleri var mıdır? Örneklerini yazınız.
İpucu;
-Doğal, İlkel ve Cahil insanların çevre ve şelaleye doğru empati/eşduyum duymadıkları için liyakatsiz kullanabileceklerini düşünün
-Akıllı ve Gelişmiş insanlar çevreyi ve şelaleyi doğru ve temiz kullanan insanlardır. Ör. Peygamberler, alimler, çevreci bilinçli evrensel insanları düşünün
-Sadece kapitalist zihniyette insanlar çevreyi ve şelaleyi daha fazla para kazanmak için çevre kirliliği ve insan sıhhatini dikkate almadan daha çok para kazanmak için insanların zevk ve tiryakilikleri motive-tahrik edici her türlü ortamlar yaratmak için ne gerekirse onu yapabileceklerini düşünün. Yani para kazanmak için her türlü düdüğü çalan ve çaldıran zihniyette insanlar.
-Çevreye icabetlerine göre canlı yaratıkları kategorize edelim.
-Doğal (vahşi) alan olarak şelalenin baskın;ağaç, çalı, çırpı, ot, hayvanlar... Vb vahşeti içinde düşünün.

7-Gezi ile ilgili ödev verme;Etkileşimli ödev verilir.Öğrenmenin pekiştirilmesi için ödev verilir(internetten ülkemiz dünyada nerelerde hangi şelaleler vardır? En büyük olanların özgünlükleri. Van Muradiye şelalesinin özgünlüğünü yazınız.Sınıfta aynı kavramları sorma, pekiştirme ve değerlendirme.


Bilgiyi Aktarırken Öğretim Elemanın Bilmesi Gerekenler;

1- Olanaklarını çok iyi bilmek,
2- Öğretim Yöntemlerini çok iyi bilmek,
3- Hedef Kitlenin değer yargılarını, bilgi seviyesini ve konuyla ile ilgili eşik bilgilerini çok iyi bilmek,
4- Aktarılan bilgide kavram ve düşünce yanılgısına düşmemek. Yani Algıda değişmezlik ilkelerine uymak. Öğretilen şeylerin (her şeyin) herkeste benzer ya da aynı algıyı uyandırması gerekir.
5- Fırsat eşitliği için ders notlarının; yazımsal, görsel, işitsel, görsel+ işitsel+yazımsal (video), muhakeme zekâ tiplerinin her birine uyumlu internete ve CD-DVD olarak hazırlanıp öğrencilere önceden verilmelidir. Demirkuş 2013



E18 de Öğretim, Öğrenim ve Eğitimin Gerçek Aşamaları/Basamakları-Gerçek Öğretim Aşamaları/Basamakları; (Önce yukarda ki parçayı dikkatlice okuyunuz)

1-Öğrenci Seviyesine Uygun Eşik Bilgiyle Konuyu Sunuş Aşaması/Basamağı; Eğitilen kitlenin zihinsel ve beyinsel seviyesinde var olan eşik bilgileri harekete geçirilerek konular öğretilmelidir. Öğrenci dağarcığındaki-zihnindeki kelime ve kavramlarla konuyu izah etmek. Örneğin, Okulöncesi, Anaokulu, İlköğretim ve Ortaöğretim Öğrencilerin eşik bilgileri üniversite seviyesindeki bazı dersleri anlayışa yetersiz kalır.
2-Olanakları Doğru Değerlendir Aşaması/Basamağı; Var olan tüm olanakların özelliklerini, otak paydalarını ve özgünlüklerini listeleyerek; amaca uygun konumlandırıp değerlendirmek.
3-Olanakları ve Konuları Doğru İlişkilendir Aşaması/Basamağı; Konuları ve yöntemleri; olanaklarla doğru ve liyakatli eşleştirip ilişkilendirerek;tatbik/uygulayış, etkinlik, gezi ve deneyler düzenlemek.
4-Öğrenci Kazanımlarını Örneklerle Açık ve Net Vurgula Aşaması/Basamağı; Dersi net öğrenen ve hayatına doğru uygulayan öğrencinin kazanımları net ve açık bir şekilde örnekle izah edilerek öğrenişin gerekliliğine iman ettirilmelidir.
5-Konuyla İlgili Beyinsel ve Zihinsel Bölgeyi Uyandır Aşaması/Basamağı;Öğretilmek istenen konuyla ilgili öğrencinin beyninde ve zihnindeki kavram ve bilgi kümesini harekete geçirişe yönelik beyin fırtınası-nadası soru, etkinlik, tartış... Vb ile öğrenciyi aktive et.

6-Bilgileri Hayata Doğru Güncelle Aşaması/Basamağı; Konuları, yöntemleri ve olanakları;insanların hayat döngüsündeki ve doğadaki yerel veya ülkesel, evrensel öncelikli ; örnekler, uygulamalar, olaylar, yaratıklar… Vb güncellemek. Örneğin balık kavramını Trabzon'da Hamsi İle Van’da İnci Kefaliyle bilgilerini yöreye özgü doğru güncelleniş. Örneğin Bakteri, Virüs … Vb ile ilgili yeni gelişmeleri ders notlarına ve zihnine doğru güncelleyiş.
7-Bilgileri Hayata Doğru Uygula Aşaması/Basamağı; Öğrenilenleri içselleştirerek, kişiselleştirerek ve özümseyerek veya zihinsel olarak sindirerek hayata doğru genelleyiş ve uygulayıştır. Örneğin, edindiği Photoshop (Grafik Ve Resim Düzenleyiş Editörü), Dreamviewer (Web Sayfası Editörü) ve Ulead Media (Video Düzenleyiş Editörü)… Vb sanal araç bilgilerini iş hayatında kötü amaçlı değil de verimli ve insancıl amaçlı kullanışın daha karlı ve doğru olduğuna inanarak alışık tepkiler getiriştir.

8-Bilgileri Bilerek Ya Da Bilmeden Kötüye Kullanışın Kendisine, Çevreye ve İnsanlığa Zarar Verişin Önemini Kavrayış Aşaması/Basamağı; Edinilen bilgilerin kötüye kullanılarak zarar vermesi halinde verilen zararın boyutları ve zararın; gidere bilirlik (onarılabilirlik) ve/veya geri dönüşümsüzlük oranı hesaba katılarak fert ve topluma bilgi verilişi çok önemlidir. Eğer geri dönüşümsüz zarar veriyorsa bilgi herkese verilmemeli ve mutlak zaruri hallerde öğretilmelidir. Ör. 19. ve 20. YY’DA I., II, ve III. Dünya savaşlarında insancıl ahlaktan yoksun insanların teknolojik bilgileri kötüye kullanarak dünyada vardıkları sonuçlar önemlidir. Ya da kapitalistçe çevreyi hoyratça kullanışın yer küresinin bedenini emerek ve kemirerek havaya üflenen gazlarla küresel ısınmaya ve doğal afetlere insanlığı ve Yeryüzü yaratıklarını sürükleyişin önemini vurgulayış... Vb bilgiler.

9-Bilgilerin Peygamber Ahlakı Aşaması/Basamağı; Öğretim, öğrenim ve eğitimde asıl olan insanda peygamber ahlakı hasletleri geliştirilmedikçe insan doğadaki en tehlikeli ve zararlı yaratık olarak ortaya çıkar.

-Bu amaçtan hareketle öğretilmek istenen çoğu şeyin peygamber ahlakı boyutları ve konumlarının sorumlulukları örneklerle ve tersiyle ilişkisel olarak hayata-yaşantıya güncellenmeli.
-Yani peygamber ahlaklı insanlar ve toplumlarlrda bu konunun hayat bulması ve uygulamaya konulması ile
-Vahşi ahlaklı insanlarda veya toplumlarda hayat bulması ve uygulamaya konulması arasındaki farkların-sonuçların net ortaya konulması gerekir.
-Akıllı ve zeki insanla sadece süper zeki insanların konuyu hayata uygulamalarının sonuçları güncellenmeli ve sonuçları net belirlenmelidir.
-Öğretim, öğrenim ve eğitimde en az öğretmek kadar öğrendiklerini İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi ahlakla uygulamanın önemi tartışmasızdır. Şu ana kadar bilimsel ve deneyimsel öğretilen ve üretilen: bilim, bilgi, teknoloji... Vb şeylerin; vahşi, yanlış, kasti ve kötüye kullanılışın ya da peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkisel yapılmayan öğretim öğrenim ve eğitimin sonucunu insanlık dünyası çok ağır bedelleri ödemeye gebedir. O zaman öğretim öğrenim ve eğitimle hedef kitleye kavratılan her şeyin hayata; Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru, meleği, kötü, yanlış, eksik, vahşi/doğal, şeytani, iblisi, doğal insani(hüsranı) ve cahili (çocuksu) kullanılışına veya uygulanışına karşı tepkilerin, sonuçların bir arada gerekçeleriyle uygulamalı verilmesi (öğretilmesi öğrenilmesi ve eğitilmesi gereklidir) gerekir. Bu nedenle, insanlığın 21.YY'DA;"VETO İMPARATOLUĞUNUN" Ürünü olan 19. ve 20. YY'LIN hiç bir şeyine teslim olmadan ve sorumluluğunu üstlenmeden/kabul etmeden önce 21.YY'DA; 19. ve 20. YY'LIN her şeyini gerekçeli kefenleyip kabrine defnetmeyi (ya da ola ki; bu iki asrın her şeyini gerekçeli kefenleyip 21. YY da kabre gömülüşü ve/veya nezarete alınışını müteakiben alternatif istendik (hayırlı) İbrahim'i insan ve kavimlerin yaradılışını Allah (C.C)'HUNDAN dileniş elzemdir.) her yıl kıyamete kadar belli zamanlarda anılıp unutulmamalıdır. İnsanlık yaratılalı beri hiç bu kadar; üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenine ve çevresine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve doğal gaz kaynaklarını yani üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenini eritip gaza çevirip ve insanların toplumsal ilişkilerini kötüye kullanarak; doğayı ve doğal koşulları (hava basılan dünya bedeni depremleri tetikler, fosil ürün gazı basılan dünya seması küresel ısınma, aşırı dengesiz ani yağışları ve selleri tetikler) insanlığın üzerine kışkırtacak ya da tahrik edecek kadar hoyratça ve bedbahtça kullanarak aşağılık cahil (çocuksu) ve/veya belki de kahpe durumuna düşmemiştir. Kaldı ki İnsanlık; 19. ve 20.YY'DA bitkiler kadar bile insanlık ömrünün (insan türünün) sonuna kadar bitmeyen güneş, dalga, rüzgâr, su, çekim… Vb enerji kaynaklarından yararlanmaya teknolojisini yönlendirmeme ya da geliştirmeme bedbahtlığında bulunmuştur. Belki de bu duruma bir daha düşmemek için gerekçesiyle "19. ve 20. YY'LIN ve Öncesi Benzeri Cehaleti ve/veya Vahşilikleri" başlığı altında kıyamete kadar bir ders verilmelidir.
-Kısaca;19. Ve 20. YY'IN teknolojisinin şeytani, cahili ve Doğal hayvani ahlaka dayalı kötüye kullanan bazı dünya devletleri; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emerek, eriterek; depremlere, küresel ısınmaya neden oluşunu I. II. ve III. Dünya savaşlarının cehaleti, teknolojik vahşeti ve bedbahtlığı örnekleriyle sonuçları kavratılmalı. Aynı teknolojiyle dünyanın enerji gereksinimini karşılamak için; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emmeden, I. II. Ve III. dünya savaşlarını yapmadan dünyanın enerji gereksinimi için var olan teknolojik çalışmaların ve güçlerin kıblesini; güneş, dalga, rüzgâr, su, hareket, biyo… Vb enerji kaynaklarına çevirmek yeterlidir. Bundaki amaç, kendini-çevresini doğru tanıyıp-doğru değerlendirip doğru konumlandırmak, insani sıfatlarını doğru, liyakatli ve dürüst kullanmaya haklı olarak inandırılmalıdır. Bu amaca yönelik bilimsel çalışmalar yapılmalı, dersler açılmalı ve ders kitapları yazılmalıdır.

Sonuç Olarak;Bilimsellikle doğadaki tüm özgün enerji halleri, eylemler, yaratıklar, yaratıklar arasındaki ilişkiler ve bağlantıların mantık sistemlerini; öğretim öğrenim ve eğitimle insanlarımıza lise seviyesi bitimine kadar liyakatli öğretmek zorundayız.
- Öğrenciye aldığı her dersi ve öğrendiği her bilgi biriminin ya da bilgi kümesinin her aşamasını: Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru, meleği, kötü, yanlış, eksik, vahşi/doğal, şeytani, iblisi, doğal insani(hüsranı) ve cahili (çocuksu) ahlakla hayata güncellenişinin ilişkiselliğine dayalı; kullanılışına veya uygulanışına karşı tepkilerin sonuçların bir arada gerekçeleriyle uygulamalı “Tefekkür Dersi” ve “İnsan, âlemler ve Evrenlerin İlişkisi Dersi” verilmelidir. Ya da lise 4. yılda her dersin Rahmani, Hayvani/Cahili ve Şeytani/deccalı hayata güncellenişinin ilişkiselliği üzerine yani Kâbe'nin ahlakı geçmişi ile; Nemrut'un taştan harabeleri, Firavun'un taştan harabeleri uğruna yaptıkları, Çin ve Atilla'i, Cengiz Han'ın…Vb yıkımlarının, zulümlerini Vahşilikleri ve 19.YY-20.YY teknolojinin cahili ahlakla kullanışın küresel, toplumsal ve evrensel sonuçları uygulanabilir ve tartışılabilir "Tefekkür Dersleri" verilmedir. Öğrencilere;Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru, meleği, kötü, yanlış, eksik, vahşi/doğal, şeytani, iblisi, doğal insani(hüsranı) ve cahili (çocuksu) ahlak kavramların ne anlam taşıdıklarını ve yaşam döngüsündeki gerçekte uygulanmış ve uygulanan örneklerle özgünlüklerini ve ilişkiselliklerini öğrettikten sonra öğrenilen her şeyin bu ahlakı özgünlüklerin her birsi ya da kümesine dayalı uygulanışların yaratıklara getiri ve götürülerinin sonuçları somut örneklerle kavratılıp Rahmani ve peygamberi uygulanışın gerekliliğine iman ettirilerek alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirilmelidir.
Örneğin, bulunduğunuz mekândaki her şeyin;
1-Sadece renklerine bakarak anlamlandırın, gruplandırın… Vb özgünlüklerini ve ortak paydalarını ilişkilendirin ve vardığınız sonuçları not ediniz.(Renk Bilim)
2-Sadece yapay geometrik şekillere benzeterek anlamlandırın, gruplandırın… Vb özgünlüklerini ve ortak paydalarını ilişkilendirin ve vardığınız sonuçları not ediniz. (Yapay Geometrik Bilim)
3-Sadece doğadaki özgün doğal şekillerini anlamlandırın, gruplandırın… Vb özgünlüklerini ve ortak paydalarını ilişkilendirin ve vardığınız sonuçları not ediniz. (Yaratık Biçim Bilimi, Doğal, Yapay, Sanal ve Öklid Geometrileri Bilimi/Nesnel Matematik)
4-Sadece ne işe yaradıkları (işlevleri) açısından anlamlandırın, gruplandırın… Vb özgünlüklerini ve ortak paydalarını ilişkilendirin ve vardığınız sonuçları not ediniz.(İşlev Bilim)
5-Hepsini oluşturan element ve atom altı parçacıkları bakımından anlamlandırın, gruplandırın… Vb özgünlüklerini ve ortak paydalarını ilişkilendirin ve vardığınız sonuçları not ediniz. Ya da elementsel ortak paydalarını bulmak için hepsini dış ortama kapalı gerçek ya da sanal mekanda yakın sonuçları karşılaştırın. (Kimya)
6-Davranışları, eylemleri ve eylemsizlikleri bakımından(eylemli yaratıklar) anlamlandırın, gruplandırın… Vb özgünlüklerini ve ortak paydalarını ilişkilendirin ve vardığınız sonuçları not ediniz.(Psikoloji)
7- Her yaratığı bir yaratık (11) (Ör. Bir harfi, bir bilgi birimini, bir elementi, bir atom altı parçacığı, hayvan, bitki, galaksi, kâinat, hayal… Vb) küme elemanı kabul ediniz. O yaratığın yani küme elemanının yaşadığı ve ömrünce ulaşıp geri döndüğü/dolandığı veya kısmi sabit durduğu mekân ın kabuğunu ve her yerini (00) kümenin sınırı kabul edin. Şimdi tüm bilgi birimleri, hayalleri, harfleri düşünülen şeyleri, yaratık, eylem… Vb birim/birimlerini ve özgünlüklerine “küme elamanı” ve mutlak bir “küme sınırı” (mekân ı) içinde düşünerek tüme varıma gidin. İstisnai durumlar hariç; her küme ve küme elemanı mutlaka bir üst kümenin alt elemanıdır. Örneğin kampustaki nesnel bir ağaç kampustaki tüm ağaçların bir küme elemanı iken, tüm kâinattaki ağaçlarının da nesnel bir küme elemanıdır. Bir hidrojen atomu ait olduğu su molekülünün küme elemanı, içinde bulunduğu bir su damlasının küme elamanı… kâinatın % 74 hidrojen atomlarından oluşmuş ki kâinatın hidrojen kümesinin bir elemanı olarak kabul edilebilir. (Nesnel Küme Matematiği)
.
.
.
.
… Vb bu mantığı;bilgi birimine, bilgi birimlerine, sistemler alt bilim dallarına, bilim dalı yapı taşlarına uygulayarak o bilgi birimi, kümesi, konusu, dersi, bilim dalı… Vb hakkında ki “Tefekkür Dersi” ve “İnsan, âlemler ve Evrenlerin İlişkisi Dersi” ni işleyin.

Doğa ve ötesindeki tüm bilgileri doğal işletim sistemi olarak insanlara yükleyerek geçmişteki, yaşanan ve gelecekteki asırlara ait; değişmez, değişken ve diğer bilgileri hayatına doğru güncelleyerek kendini namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve akıllıca konumlandırmasını ispatlayarak ve inandırarak alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmek. Yani cebine, nefsine, ceddine, keyfine … Vb önceliğine göre değil tüm insanlığın liyakatine yakışır konumlandırmayı (Allah (C.C) rızası Bunu başarmanın ön koşulu; mesabesinde konumlandırmayı) alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmek. -Kendisini ve çevresini doğru tanımak, -Kendisini çevresine ve çevresini de zihnine doğru, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst ve liyakatli konumlandırması gerekir.
-Geçmişin (tarihin), geleceğin ve asrın arasındaki değişmez benzerliklerin geçit taşlarına basarak değişkenleri ve değişenleri analiz ederek geçmişten geleceğe olan her şeyi asrımıza ve yaşam döngülerimize peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı güncelleyerek ve uygulayarak yaşamak olasıdır.
-Bu mantığı yürüterek değişimi kabullenerek kendilerini asrına/asırlara güncellemeyen ve/veya güncelleyemeyen yaratıklar ya da değişmek istemeyenler (değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş/Rad, 13/11) asrın ve geçmişin bodrumunda geleceğe doğru değişenlerin yığını altında tarla olup gitmeye, zihinsel, düşünsel ya da sanal olarak fosilleşmeye mecburdur.
-Geçmiş geleceğin bodrum katında, asır orta katındadır, geleceğe yöneldikçe geçmiş ve asırlar fosilleşir. Demirkuş. 2010


-Bedensel ve Zihinsel Gerçek Eğitimde Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Ahlakın Önemi;
Bedensel ve Zihinsel Gerçek Eğitimde;İnsancıl ve İnsansı (Güzel) Ahlakın Konumu ve Önemi;

-Bedensel ve Zihinsel Gerçek Eğitimdeki Amaç; Gerçek Eğitim sisteminin amacı; dürüst yaşamanın alternatif tüm çürük ve doğal yaşantılara tercihinin ispatını göstermektir. İnsan gen havuzundaki Rahmani-İnsancıl genlerin hayvani ve şeytani genlere baskınlığını ve kontrolünü kesinleştiren eğitim, yönetim ve yaşam sistemlerine gereksinim vardır. Zenginin fakire sadaka, bilenin bilmeyene bilgi, güçlünün güçsüze himaye, iman edenin imansıza dua ikram ediş borcu vardır. Gerçek Eğitimle Dünya’nın hepsini (insanlığın hepsini) cebren ve hileyle Siyonist’çe Müslümanlaştırış (İnsanlığın hepsini Müslüman yaratsaydım öldürür tekrar insanı yaratırdı/Ayet Var), Hıristiyanlaştırış, Yahudileştiriş… Vb değil. Amaç insanlığın selameti için; yönetim ve idari makamlarında dürüst ve insancıl ahlaklı insanların sürekli bulunuşunu sağlarken istendik insancıl ahlaklı insan sayısını çoğaltıştır (insanlığın yönetim ve idaresini zalim, Siyonist, Şovenist, Siyoşoven, edepsiz ve ahlaksızlara devretmemektir)
-
Etoloji hayvanların, Etopsikoloji ise (sadece psikoloji deyiş eksiktir çünkü insanlar bazı davranışlarıyla hayvandan aşağılık olabiliyor) insanların davranışını inceleyen bilimdir. İnsanların ahlaki ölçüleri ne kadar hayvani-nefsani-nefsi (etolojik), ne kadar ruhsal-meleği (psikolojik) oluşu onların  evcil beyinleri hakkında bize bilgi verir. Kısaca ; ilkel ve gelişmiş; fert ve toplumların davranışları ne kadar hayvanlara benzerlik gösteriyorsa o kadar ilkel ve  negatif evrensel ahlak ölçülerine yaklaşmış  demektir. Öğretimin, öğrenim ve eğitimin ilk basamağı olduğu, üçünün  birbirini tamamladığı kesindir.Bayanlar arası boks maçı yaptırıp zevk ve keyifle izleten zihniyet.Spor adı altında insanlara canı pahasına hayvanları bile sollayacak hareketler yaptırmaktan zevk alan zihniyete bir isim koymak gerek(mazoşist). Bir insan, davranışları itibariyle hayvanları ve peygamberleri ne kadar çok taklit ediyorsa, hayvanlara ya da peygamberlere bir o kadar yakındır. Ahlakı da taklit ettiklerine benzeşir. Bunun tam tersi ise insanın, hayata daha yakın eğitimli kâmil insan olduğunu gösterir.
  
 
İnsanlardaki cimrilik, egoistlik, siyonizm, şovenizm, kibir, haset,... Vb. KİŞİSEL VE TOPLUMSAL ahlaki değerlerin fertten toplumlara doğru; tarihteki acı örnekleri kavratmak gerekir. Örneğin, birlik ve beraberlik önemi için, tek bir ailenin kâinattaki çaresizliği, özgünlüğün,  çeşitliliğin ve varyasyonun gerekliliğinin gerçeği kavratılmalı. Cimrilik, Karun misali malın olsa da çıkacak bir canın vardır. Tarihte;Çin,Firavun, Nemrut,Amerika Yerlilerinin katilleri,Lut Kavmi, Atilla'i, Cengiz Han'ın ve Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren)Teknoloji (Silah Teknolojisi)şahinlerinin;yanlış hesapları Bağdat'tan dönmüştür... Vb  ahlak hastalarının, insanlığa pahalıya mal oluşu kadar,  bunlara yanlış tepkilerde belki daha pahalıya olmuştur. Eğitimde bu ibret verici hazineyi çok  iyi kullanmalıyız. Doğadaki biyolojik döngü gibi toplumlardaki toplumsal döngünün kırılmaması gerekir. 
İstisnalar hariç (insan), hiçbir biyolojik çeşitliliğin veya varyasyonun diğerine üstünlüğü yoktur. 1 Sanki; Doğal ve Toplumsal döngüdeki her çeşit; doğadaki yaratık alfabesinin özgün bir harfi gibidir. Toplum olarak amacımız şu olmalıdır; Yaratıkların bu ilişkiden zarar görmemesi için en iyi en kusursuz, ya da en az zarar veren ilişkiyi nasıl kuracağız. Kısaca doğadaki  döngülere (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) zarar vermeden bu  verimli ilişki denklemini nasıl kurmalıyız. Mevcut durumdaki ilişki nelere zarar vermiş, veriyor ve verecek. Bu teşhis  mutlaka doğru yapılmalıdır. Doğadaki bereketli hudutlar içinde yaşamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiren insan tipini ortaya çıkarmak için peygamber ahlakı prensiplerine sahip insanlar yetiştiren eğitim sistemleri geliştirmemizin mutlak gerekliliğinin farkındalığını acilen-gecikmeden kavramamız gerekir.
-Kısaca;19. Ve 20. YY'IN teknolojisinin şeytani, cahili ve Doğal hayvani ahlaka dayalı kötüye kullanan bazı dünya devletleri; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emerek, eriterek; depremlere, küresel ısınmaya neden oluşunu I. II. ve III. Dünya savaşlarının cehaleti, teknolojik vahşeti ve bedbahtlığı örnekleriyle sonuçları kavratılmalı. Aynı teknolojiyle dünyanın enerji gereksinimini karşılamak için; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emmeden, I. II. Ve III. dünya savaşlarını yapmadan dünyanın enerji gereksinimi için var olan teknolojik çalışmaların ve güçlerin kıblesini; güneş, dalga, rüzgâr, su, hareket, biyo… Vb enerji kaynaklarına çevirmek yeterlidir. Bundaki amaç, kendini-çevresini doğru tanıyıp-doğru değerlendirip doğru konumlandırmak, insani sıfatlarını doğru, liyakatli ve dürüst kullanmaya haklı olarak inandırılmalıdır. Bu amaca yönelik bilimsel çalışmalar yapılmalı, dersler açılmalı ve ders kitapları yazılmalıdır. O zaman bu üç kavram (fen, teknoloji ve toplum) arasındaki doğru denklemin  ilişkilendirilmesi teşhis doğruluğuna  bağlıdır. İnsan  genetik açıdan bugün doğal genlerinin açılım ürünleridir, yani insan genlerine henüz hayvanlar kadar müdahale edilmemiştir.  İnsan genlerinin % 99 maymunlarla örtüşür ve  %1!?si insanı insan yapan özgün genlerdir.20 yy da. hayvanlarda başlatılan genlerle oynama (1) ve yapay tohumlamanın insanlara uygulanması nükleer silahtan daha tehlikeli bir uğraştır. Güzel-dürüst insanlar yetiştirmesek, kontrolden çıkan bu çalışmaların sonucu gerçek ve sanal dünyamızda felaket depremlerinden-kasırgalarından daha zararlı etki yapar. İnsanlar doğayı ve gerçekleri gelecekte yaşayarak öğreneceklerdir. Genel eğitim içerisine; inanç, fen, teknoloji,toplumsal bilimler vb. girer. Bu gün insan potansiyeli doğal genetik yapısının rotasındadır.  İnsan  genleri üzerine yapılacak ıslahatta hayvanlarında edinilen neticeler önemlidir. Çünkü gerek verimli ırklar gerekse hayvanat bahçesindeki hayvanlar belli bir aşamadan sonra doğal hayata uyumları geri dönüşümsüzlüğe ulaşır. New York  İkiz kulelerinin acısının bedeli; güçlünün sesini, öcünü ve haklılığını fazlasıyla  kabul ettirtmenin  paha biçilmez göstergesidir. Hedefte,uykuda bir bebek olsa bile!  

A-Eğitimde pay;fert ve toplumun özgün özellikleri= aktif özgünlüktür.
Çeşitliliğin- Özgünlüğün, Tek Düzeliğin (Monologluğun) Avantajları Ve Dezavantajları (Evrimsel Açıdan); Örneğin, bir bitkinin iletim ve destek sistemindeki hücrelerin-iletim elemanlarının çeşitli oluşunun kazandırdıklarını anlayış için tüm iletim ve destek sistemin tek düze bir çeşit hücre ve iletim elemanlarından oluştuğunu düşünün. Örneğin bir tür içinde ya da aynı bakteri türüne ait çeşitli alt grupların değişik ısı seviyelerine dayanıklı alt türler ya da alt kategorideki taksonlara ait varyasyonlar düşünün; en çok -50, +20 dereceye dayanıklı , en çok -40, +30 dereceye dayanıklı bir grup, en çok -30, +40 dereceye dayanıklı başka bir alt gruptaki tüm bakteriler; +20, -20 dereceye dayanıklı olabileceğini hayal ediniz. Bir anda ortamda ısı +35 dereceye çıkarsa bu ısı dercesine dayanıklı olmayan türler ortadan kalkar ama + 35 derce ısının üzerine dayanıklı olanlar yaşayarak kayıp olan neslin genlerini geleceğe taşır. Bunun tam tersine ısı -35 dereceye düşmüş olsa yine soğuğa dayanaklı ölmeyenler dayanıklı olanlar türün devamını sağlamış olacaklardır. Bu nedenledir ki özel haller hariç yaşamayı başaran çeşitliliğin avantajı; yaratıkların ve türlerin yaşama şanslarını artırırlar. Çeşitliliğin dezavantajı yaratıkların arasındaki uyumu ve iletişimi zorlaştırır. Nesnel ya da bedensel çeşitliliğin yaşama gücünü ve olasılığını artırdığını bilimsel, inançsal olarak biliyoruz Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)/ayet).Bu mantıktan hareketle değer yargıları (ana dil, inanç, kültür, örf, adet… Vb) açısından çeşitlilik kavimlerin; hoşgörüsünü, zihinsel ve düşünsel yaşam gücü olasılığını artırır. Kısaca nesnel, düşünsel ve zihinsel çeşitlilik;yaşam gücünü artırıcılar olarak bir birini tamamlayan unsurlardır. Birinin eksik olması diğerinin verimli oluşunu olumsuz yönden etkiler.
Özel haller hariç; insanın bedenine, düşüncesine ve davranışlarına zarar verecek bazı kavimlerdeki kültürel, inançsal, düşünsel… Vb tabu ya da değer yargıları zararlı çeşitlilikler olup;uluslararası seviyede yeddi yeminle gerekçeleri bilimsel ve inançsal açıdan ortaya konup alternatifleri ile yer değiştirilip öğretim, öğrenim ve eğitimle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bir sınıf ve ders düşünün; her milleten bir öğrenci ve kendi ülkesinin kültür kıyafetiyle (aynı sınıfta farklı kıyafet ve küldürler ait öğrenciler) derse alınmışlar ve ortak bir dilde konuyu öğrenime çalışıyorlar. Bir sınıf ve ders düşünün; hepsi aynı ya da farklı millet veya kavimlerden; ancak tek dil , tek kültür, tek din, tek tip kıyafete... Vb tek tipliğe zorlanmış olarak derse alınmışlar ve zorunlu ortak bir dilde konuyu öğrenime çalışıyorlar. Bu iki sınıfa ders veren hocalar ve öğrencilerin; hoş görü, iletişim, çeşitlilik… Vb açılardan avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırın. Fert, toplum ve kavim bazında Monolog ve tersi olmayı bir arada karşılaştırın. Ola ki Allah (C.C) tüm yaratıkların çeşitliliğinin her şeyini sadece insanda tevhit ettiği için insanı halife kılmış ve tüm insanlığı Müslüman olarak yaratmamıştır. İnsanlığın hepsini Müslüman yaratsaydım öldür tekrar insanı yaratırdım diye ayet vardır. İnsanlığı yaşantılarından verim alışı için İslam'iyet'te Müslümanlığa davet etmiştir. Ayet var. (Monologluğu ret ediş ayeti). Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti). Evrensel olarak insanlıkla kaynaşışın avantajlarına hazırlanışı düşünün. Yaşatıcı aşure mantığı çeşitlilik ile bölücü ve kangrenleştirici bulamaç çeşitliliğin farkındalığını insanlara kavratış çok önemlidir. Bu çok dilliliği, çok kültürlülüğü… Vb; Lazca, Çerkezce, İngilizce, Zazaca, Arapça, Rumca, İbranice, Farsça… Vb anadilde eğitim ve ana dilleri seçmeli ders olarak düşünerek ülkemize tüm dünyadaki çeşitliliğin farkındalığını yakalayış ve anlayış için; içindeki din, dil ve kültür azınlıklarının çeşitliliğini hayata güncelleyişi hatta dünyaya bu dilleri kabul ettiriş çabasını ve gayretini düşünün sonuç vahimse sınıfta söz hakkı ve görüş isteyin. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var), İnsanların hepsini Müslüman yaratsaydım öldürür tekrar insanı yaratırdım ya da Dünyada tek tip kavim yaratsaydım insanlığı öldürür tekrar bu günkü gibi çeşitliliği yaratırdım (Ayet var). İpucu; kâinatta gelmiş, geçmiş ve gelecekteki tüm çiçekleri ya da güzellikleri içi, içe ve rastgele döşendiğini düşünün. Sizden istenen: düşünsel ve uygulanışta; bu çiçekleri, güzellikleri ya da düşünsel, nesne, sanal ... Vb olarak aşure mantığı ile iç içe karışmış her şeyi fert ve toplum bazında ya da işin ehli/uzmanları tarafından; Rahmani, peygamberi, insani…Vb peyzajcı, mimar, dekoratör, editör…vb mantığı ile dizayn ederek ya da düzenleyerek uygulayışınızdır. 11. Kuran Suresi/ 7. Ayet O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler. Her şeyi bu mantıkla; öğretim, öğrenim, eğitim, yönetim… Vb sahalarda uygulanışını düşünün. Örneğin dünyadaki tüm insanların her şeyinin birbirinin aynı kopya olduğunu düşünün. Bu günkü doğal insan çeşitliliğini düşünün. Muhtariyet nöbetini elinde bulunduran kavimlerin hükmündeki kavimleri kendi kültür ve ırklarına asimile edişi afatını düşünün. İslam'iyetin Abbasi, Emeviler … Vb kavimler döneminde bu özgünlük ve çeşitliği koruyuşunu düşünün. Muhtariyet; hükmündekileri Allah (C.C)'HUN misafir ve emaneti kabul edişle liyakatli hayat bulur. Ancak muhtariyet; hükmündekilerin ceddine, dinine, ırzına, vicdanına, topraklarına… Vb her şeyine ilahlaşmakla da deccalleşilir.
B-Eğtimde Payda;fert ve toplumun ortak özellikleri=ortak aktif özgünlükleri temsil eder.
C-Eğtimde Pay ve payda arasındaki liyakatli hayat çizgisi;özgünlükler arasındaki bilgi-toplumsal ilişki-gen akışı ile nefes alan-hayat bulan liyakatli iletişim çizgisinin önemi-gerekliliği belirgin ve somut örneklerle kavratılması gerekir. Yaşatıcı aşure mantığı çeşitlilik ile bölücü ve kangrenleştirici çeşitliliğin farkındalığını insanlara kavratış çok önemlidir. Özgünlüğümüzü kaybetmeyecek kadar ulusalcı, tüm insanlığa faydalı olabilecek kadar evrensel olmalıyız.
D-Azınlık ve özgünlüğün doğal demokrasideki yeri konusunda kavram, düşünce ve yanlış tepki yanılgısı siyasette uygulanmaktadır.
Hemen her kavimin doğal kültürleri, dilleri, inanç tercihleri, ırkları, deri renkleri… Vb özgünlüklerinden dolayı Dünya'nın hemen her yerinde başka yerli kavimlerin yaşam yerlerinde-yurtlarında sayısal azınlık veya çoğunluk kolonileri şeklinde bulunduğu için;bu konuda yapay ve liyakatsiz olan doğal-doğal demokrasi azınlık insan kavramına insani ve rahmani çözüm üretmek farzdır. Aksi, takdirde eskiden azınlıkların ;padişahlık, şahlık, çarlık, krallık, imparatorluk… Vb yerine çoğunluğu elinde bulunduran toplum, kavim, milletlerin padişahlığına(... Vb kavim, millet padişahlığı), şahlığına (... Vb kavim, millet şahlığı), çarlığına, (... Vb kavim, millet çarlığı) krallığına (... Vb kavim, millet krallığı), imparatorluğunun (... Vb kavim, millet imparatorluğu) asimilasyonu ve hükümranlığına mahkûm yapay dil, din, renk, kültür… Vb özgünlüklerin sayısal azınlıkları mozaiğini doğru değerlendirmek gerekir. Her fert insanlık bedeninin hücresi (insan gen havuzunun hücresi), her halk insanlığın dokusu, her kavim insanlığın uzvu gibi düşünülerek icabet edilmeli. Bu çerçevede dokuları asimile ya da kangren edemezsiniz. Özgünlükleriyle yaşatırsınız.
Cet kardeşliği fert, toplu, devlet, millet bazında insanı/lığı çok kötü ve istenmeyen radikal farzlara mahkûm eder ve bazı yararlı fıtratları zorlar ya da eritir. Tercihe dayalı akli olan peygamber kardeşliği daha liyakatlidir. Her çeşit insan fıtratına rahat ve liyakatli nefes aldırır.
1-
Bu açıdan:fert veya toplumlardan ;insanlığın paydasını yutmaya çalışan özgünlükler patlar,
2-Bu açıdan: Şovenist, Siyonist siyoşovenist kavim, fert veya toplumlardan, hükmündeki kavimlerini paylarını (özgünlüklerini) eritenler asimile edişe çalışanlar ezilen kavimin yenilmezleriyle karşılaşırlar (Nemrutlar, Atilla'i, Cengiz Hanlar, Firavunlar, Çinler, Napolyonlar… Vb). Dünyanın diğer pay ve paydalarıyla birlikte Şovenist, Siyonist siyoşovenist kavimin asimile ettiklerini ya kustururlar ya da güvenilmez ve tarihteki güvensizliğini ispatlayan kavimi eritirler ya da yok ederler.
3-Dengedekiler hayat bulur. SANKİ BU DOĞAYA KONMUŞ İLAHİ BİR DOĞA YASASI GİBİDİR. Tanışasınız diye, sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)(doğal soylara ve kökenlere dayalı kavimler ayırdık ki) (ayet var). Yerine ve önemine göre; birbiriyle bağlantılı olarak, önce evrensel eğitim daha sonra kişisel ve ulusal eğitim yapılmalıdır?. Bazen; evrensel ve ulusal eğitimlerin ilişkisi eş güdümlü verilmeli. Evrensel eğitim ulusal benlik ve kimlikleri asimile etmemeli ya da eritmemeli. Ulusal eğitimlerin çeşitliliği yararlı özgünlüklerin bereketini, peygamber ahlaklı evrensel eğitim insanlık ruhunun ortak paydasının direğini oluşturur. 1, 2,
Dil, din,renk, kültür çeşitliliği ve azınlığı olur. İnsan türünün kavim azınlığı ya da etnik azınlığı olmaz, kavim azınlığı ya da etnik azınlık kavramını kullanmak bölücülüktür veya liyakatsizdir. Çünkü tüm kavimlerin birbiri içinde dil, din, kültür azınlıkları vardır. Yani tüm kavimlerin etnik azınlık kavramını kullanmaktan vazgeçmesi gerekir.Nedense 19. ve 20.Yüz Yılın kurucu canileri; inanç, kültür, dil, lisan-din çeşitliliği veya herhangi biri azınlık tabanlı fert sayısı az olan özgün kavimleri; hükmeden kavimin dil, din, kültür, lisan.. Vb den dikilmiş ceketi giydirilerek ya da yurdundan kovdurularak asimilasyonunu reva görmüştür.Doğal (vahşi) demokrasilerde dil, din, kültür, renk … Vb azınlıkların bekası ve her şeyi hükmeden kavimin dil, din, kültür, lisan.. Vb tarladır ve bu gizli açık toplumsal tufandır. Tarih boyunca yaşadığı halde, bu gün özgünlük ve özgürlüklerin bir arada iç içe yaşaması neden zorlaşmıştır? İlla av-avcı sürü ve asimilasyon muamelesi/lerini mi görmesi/leri gerekir ?Ayni türe ait olmasına rağmen(insan), tarih boyunca, insanlık adına bu utanç verici kavram, kimin ve kimlerin ekmeğine yağ sürmüştür? Irk,dil,kültür,inanç, din... Vb azınlık ve güdük farlılıklardan dolayı, azınlık(etnik) diye nitelendirilmek istenen toplum ve kavimler çeşitliliktir.Çeşitliliğin özgünlüğü;Patojen (öldüren)istisnalar hariç, misafirlik, güç ve berekettir, ör;renk, dil, kültür, mülk göçebeleri, din çeşitliliği olabilir;asimile edilmeden çoğunluğun aşure mantığı ile tevhit edileceğine, nedense, bu asır özgünlükleri evrim yasalarının gereği asimile, teşhir ve tecrit edilmek istenmektedir. Ör, Zenci, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Hıristiyan, Yahudi, ...Vb etnik azınlık değildirler. Aynı türün etnik azınlığı olmaz bu bilime, doğa ve ilahi/peygamberi yasalara ya da dine de aykırıdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (ayet var), Yoksa çoğunluklar azınlıkları asimile etsin değil. Kaldı ki çoğunluğun değil, bazılarının yegâne ana dilleri ve yegâne ana vatanlarıdır. Bir insan, fert ya da toplum kendi ana yurdunda sonradan gelme çoğunluğa asimile ettirilerek etnik azınlığa düşe bilir mi? Bu asrın Sakat Demokrasi ve deccalı hilkat garibesi saçmalıktır. Kaldık ki haklı ve doğru azınlıkların ya da dünyadaki en akıllı insanların azınlıktaki haklı ve doğru seslerinin ve görüşlerinin yönetimde hayat buluşuna yönelik hiçbir formül geliştirilmemiştir. Bunlar dil azınlığı, din azınlığı, renk azınlığı, ya da kültür azınlığı durumuna düşürülmüş kavimlerdir. Kaldı ki çoğunlukta olan kavimlerinde başka toplumların ve kavimlerin içinde azınlıklarının olması söz konusu olması da çok doğaldır.
-Var olan ya da halen uygulanan Sakat Demokraside çoğunluğun azınlıklara fark attığı oylarıyla yönetişi bölücülüktür. Vahşi demokrasi ve/veya doğal yaratık beyinleri bile sağ ve sol beyin loplarının birlikteliğinin tümü omur+organların alışık tepki (refleks) iletim ve işletim sistemleriyle bedeni yönetir. Daha doğal demokrasiye bile terfi etmediğimiz ortadadır. Kaldık ki haklı ve doğru azınlıkların ya da dünyadaki en akıllı insanların azınlıktaki haklı ve doğru seslerinin ve görüşlerinin yönetimde hayat buluşuna yönelik hiçbir formül geliştirilmemiştir. Unutulmamalıdır ki çoğunluğun verdiği kararların her koşulda haklı olmayacağı kesindir. Peygamberlerin sadece bir oyu vardı, demokrasi bu kadar değerli olsaydı o zamanda uygulanırdı. İnsan aklının ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak sahip olmanın bir puan bile değer biçilmeyen sadece nefsin işletim sistemi olan zekâya dayalı insanları öne çıkaran bu deccal-i asırda demokrasi malzeme edilerek eskiden bir ailenin (padişahlık, şahlık, imparatorluk, krallık… Vb ) hükmündeki halkların tepesine bu sefer bir milletinin küllü çoğunluk balyozu azınlıkların ve halkların beline bindirdiler. Bunu yapan veto imparatorluğu üyeleri ve aksamları tehlikeyi görünce globalleşme yoluna değişmekte hiç tereddüt etmediler. Ancak değişmekte bilinçsiz, duygusal ve tutucu kavimleri birbirine boğduruyorlar ya da değişim için kendilerine muhtaç kılmışlardır. Çeşitlilikleri özgünlükleriyle-hoş görü içinde barındıran ve barındırmayan /amayan kavimlerin avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırınız. İpucu:biyolojik çeşitliliğin, kültürel, zihinsel, beyinsel ve düşünsel çeşitliliği, melezlerin, zengin kültür harmanlanması... Vb güçlülüğünü ya da avantajlarını düşünün.

Suçu hangi kişilik işlerse işlesin önemli olan suçun suç olduğunu kabul etme ve ettirtmenin evrenselliğidir. Bundan sonrası kolay: suç gübresini  ve failini  gerçek eğitimin tarlasına atmaktır.
 ÖZEL NOT:İnsanlığın geleceği için; pozitif düşünmek, evrensellikten ve paylaşmaktan  haz duyan adil bir nesil yetiştirmek zorundayız. Bilgiler üreten, edepli beyin ve kalpler yetiştirmeye mecburuz.  Önemli olan; din,parti(azınlık) demokrasisi, teknoloji ve bilimin mazlum olduğunu; yol göstemeye kadir olmadığını, bu sistemleri  kötüye kullanan güçlere insanlığın gelecekteki dümenini teslim etmemeyi kesin kavratmak ve uygulanabilir önlem almaktır. Bilim bilginleri (bilim insanları?!) ve insana düşen pozitif gelecek için; doğal döngüdeki; canlı, cansız ve toplumsal çeşitlilik( Patojen (öldüren)istisnalar hariç)-özgünlük döngülerine zarar vermeden, hiçbir kareyi israf etmeden yararlanmayı ve katkıda bulunmayı ön plana almaktır. İnsan yönetim kadrolarını hiçbir zaman negatif fanatiklerine(yaratıklar için zararlı ahlak ölçülerine sahip fert ve toplumlara) kaptırmamayı ve onlarla geçinmenin (veya onları eğitmenin)  bir yolunu bulup başarırsa belki de en önemli sorununu hal etmiş  olacaktır: Bu insanlığın çözemeyeceği bir sorun değildir. Amaç insanlık rotasını istenmedik   fanatiklere (yaratıklar için zararlı  ahlak ölçülerin sahip fert ve toplumlar) terk etmemektir.
  
Sanal/Gerçek ve Nesnel Terör:Sanal-gerçek ortamlarda yaratığa/lıklara hak etmediği halde, bilinçli uygulanan her türlü şiddet ve zülümdür. Günümüzde terör diye nitelendirilen bir çok başkaldırı hareketleri hak ve hukukun gasp edilmesinden kaynaklanıyor fikri ileri sürülüyor. Örnek:ABD. mi yoksa IRAKLI direnişçiler mi? teröre neden olmaktadır?
Asrımızın en büyük sorunu da; peygamber ahlakı ve  adil olmayan düzen sorunudur.Bu gün dünyanın toplumsal döngüsünün veto aslanları;öğretimi, eğitim diye kabul ettirmiştir. Menfaat hudutlarının Irak savaşı; toplumsal döngünün veto aslanlarının ahlak ölçüsü sınavını sergilemiştir. 20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın.
İnsanları, sadece öğretimle; doğayı hortumlayan, bedenen zevkine besili hayvanlar olarak yetiştirmek yeterli değildir. Terör ne tüketiyor? Yaşamak için neye gereksinimi var? 20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın.Terörün gereksinimlerini kim karşılıyor ve kim yaşatiyor? Dinde teröre sevinen bir sürü münafık ve siyonist vardır. Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)lerin;daha hızlı-çok güç, para ve kar amaçlarına-doyumsuzluklarına malzeme yetiştirilemiyor. İnsan İçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007. Vahşi hayvanlar için;yaşamak zorunlu savaşmaktır. Buda terör değildir. İnsanların sanal dünyasını köreltip-vahşileştiriyor 1; adeta saldım çayıra çevresi kayıra ya da varsa eğer gerçek-sanal dünyasını 1 rabbi kayıra çıkarsamasıyla sanki çok iddialı- anlaşmalı ittifak ve eylem içindedirler.1
   Hâlbuki insanın sanal ve nesnel beden dünyasıyla, hayvani-meleği doğa ötesi ve doğa ile ilgili gerçek uygulamalı eğitim verileri;insanın zamanla değişen ve evrimleşen bilinç seviyesi ve yaşam yeriyle liyakatli örtüşen, birbirini tamamlayan dinlerle ve dini kitaplarla, Allah C.C. tarafından uygulaması peygamberlerle tamamlanmıştır.Ben peygamber ahlakını tamamlamak üzere geldim (hadis).Yani insanların sanal dünyasıyla ilgili tüm bereketli bilgiler uygulamalı olarak peygamberle tespit edilmiştir. Bu açıdan (insan eğitimi ve sanal araçları) İslam'iyet'teki kaynaklar insanlık için kusursuz hazinedir. Peygamberleri eğitim süreç-olgu spektrumunda biz insanlar hep vardık. İçimizdeki inanç cahillerinden-sapıklarından ve haksızlıklardan kurtulmak için; Allah C.C.'HUDEN dinleri de biz istedik. Arzu edenler katılır. Dinin vecibelerini hayatına uygulamayan-bilmeyen fert-toplumların inanç hakkındaki liyakatsiz yorum-yargı-eylem- infazlarıda;inanç cehalet kaosunu tahrik ve teşvik etmektedir. Liyakatsizlerin; cebren veya hile ile dine girmesi/ girdirilmesi çok yönlü kayıp ve ayıptır. Bilgisayarın 123, 4, 56 sanal bakımı kadar bile insanın sanal (zihinsel) değeri kalmamış bir dünya sürecini yaşıyoruz. İnsanın sanal dünyasının huzuru ahlakına ve davranışına da yansır. İnsanın toplumsal döngüsünde; kavimler arasındaki çeşitliliğin önemi;Yellowstone gri kurtlarının gerçek hikayesinden daha çok şey ifade etmelidir(Film İzle). Terörün en büyük nedenlerinden birisi budur.Toplumları-devletleri işgal edip, toplumsal doku uyuşmazlığı ortamını oluşturduktan sonra geri çekiliyor. Gerekirse tam tersine, Berlin duvarının fermuarını kapatarak ve Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu) Globalleşme ile toplumsal kaynaşmaya kadir olduğu şovu içindeler.Toplumsal döngünün veto aslanlarına göz kırparak, iblisi nerede arayıp-yakalamak için ebedi barış harekatına kadir olabileceğini; çevresini kullanıyor, deniyor, gösteriyor ve uyguluyor.1
Değişmek istemeyeni Allah C.C değiştirmez (Rad, 13/11) hükmü kesin ayettir. Allah CC'HU;İnsanın arzusu üzerine, din inkişafını  mazlum insanları bir araya toplayıp; yeryüzündeki din, inanç sapıklarından kalbi, beyni güdük (kuş beyinli) ve doğal (doğal) insansılardan kurtarmak için göndermiştir. Allah (C.C).'HU İnsanın eğitimini sanki;sanal dünyadan gerçek bedene doğru peygamberlerle uygulamalı olarak;Âdem A.S. la İlk okul, Hz. Musa A.S.'a kadar orta okul, Hz. İsa A.S. la lise ve Hz. Muhammed A.S' la peygamber ahlaklı insan eğitmenin işini bitirmiştir.Ancak mevcut dünya düzeninde; menfaat farzları için dini kötüye kullananlar o kadar çoğalmış ki, dinde samimi ve hayır görenlerin can çekişmesi için, ne gerekirse esirgenmemiştir ya da liyakatsizlik düzeni oturtulmuştur. 
Bu düzene razı olanlara söylenecek bir çift söz;tüm asırlardaki devletlerin, imparatorlukların, şahlıkların, krallıkların, demokrasilerin ve padişahlıkların insanlık-doğa adına tüm getiri ve götürülerini; asrınızla karşılaştırınız, vicdanınız rahatsa söylenecek söz yok demektir.1
      Biz insanlar uydu gezegen, sistem, galaksi misali serbest bir dünyada bazı asırlar birbirimize emanet edilir gibiyiz. Bu işin tadını tuzunu kaçıranların günahına icabetinin özgünlüğüne bir birimizi zorlamayalım. Ayıptır.Yaşla beraber kurunun yanması/yakılması mantığının arkasına gizlenmenin cehaleti ve münafıklığını yapanların insan olarak kara kutusunun takipçisiyiz. Kısca, biz insanlar her zaman; bir veya birkaç asırlık; bizden birilerinin hâkimiyetinde denemede bir yaratık gibi yaşarız. Aslında;fakirler zenginlere, geri ve az zekâlılar çok zekilere, az akıllılar çok akıllılara emanetiz. Önemli olan gücü elinde bulunduranlar, samimiyetle ve kök hücre zihniyeti ile:tek beden misali tamamlayıcı bir zihniyeti hayata geçirmek ve değişen asırlar boyunca meydana gelen liyakatsizlikleri düzenlemek için; dinimizden, tarihi birikim ve deneyimlerizden yararlanarak; gelecek ortak nesillerimiz için; tamamlayıcı ve liyakatli bir zihniyetle; eğitim, öğretim, sınav ve yönetim sistemlerini değiştirmek-geliştirmektir. Yani insanlık gen havuzu içinde, hangi ırk ve milleten olursa olsun;doğaya en uyumlu, başat ve liyakatli insan kadrolarını ön plana çıkartan sistemleri kabullenmekte; cahillere, münafıklara, bilgisizlere, hikmetsizlere, inançsızlara güdükistlere ve radkalistlere dümenlerimizi emanet etmemektir. Her devlet ölüme-yıkılmaya mahkûmdur, önemli olan iradesi dâhilinde; mahiyetindekilere hepimizin hayırlı geleceği için;adil ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) davranıp;Geçmişi temiz ve örnek bir tarih miras bırakmak. Peygamber ahlaklı ve huzurlu fert-toplumların ömrünü/lerini uzatmak ve geleceğe aktarıştır.

E18'DE Liyakatli Öğretimin Sekiz Doğru Prensibi/Öğretimin Hayata Liyakatli Uygulanış Prensipleri (Öğreticinin Ya da Öğretenin Uyması Gereken 8 Doğru Prensip) (Öğretimde 8D Prensibi);


Özel Not:Her hangi bir öğretim üyesine veya öğretmene öyle bir ortam hazırlayalım ki sadece butonlara basarak;her seviyede öğrencinin bulunduğu bir sınıfta azami verim verebilsin ve alabilsin.

1-Doğruya İnandır Prensibi;Öğrenciyi konunun önemine veya gerekliliğine inandırmak, konuyu doğru ve net öğrendiğinde kazanımlarını açık ve net örnekleriyle ortaya koymak.

2-Doğru Tanı Prensibi: Eğitilecek olan yaratığın/ların; idoları, idleri, ilahları, yaşı, eşik bilgileri, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, haz duyguları,nefretleri, korkuları, sevgileri ve fıtratının değişebilirlik açılımlarını… Vb sıra dışı bedensel, zihinsel olgu ve araçlarını özelliklerini-özgünlüklerini algıda değişmezlik prensibine uygun tanımak.

3-Doğru Empati (Anlamlandırış/Anlam Veriş) Duy Prensibi:Eğitilecek olan yaratığın/ların tüm nesnel, sanal sıfatlarına ve davranışlarına algıda değişmezlik prensibine uygun doğru empati/eşduyum duymak gerekir.

4-Doğruyu Seç Prensibi;Öğretilen konuya; doğru öğrenci, doğru zaman/larda, doğru yer/sınıf, doğru materyal/ler, doğru örnek/ler, doğru bilgi/ler, doğru yöntem/ler seçmek. Doğru tohum(bilgi), doğru tarla (hazırlanmış beyin), doğru yer-zaman-materyal-konum, doğru dikim-ekim şekli (öğretim yöntemleri), doğru bakım (pekiştireçler, bilgi sürekli güncellenişi öğrencini sıhhatli olanakları) ve doğru hasat (bilgiyi hayatına uygulaması ve güncellemesini alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmesi) mantığını uygulamak. Her birisinin varlığının farz oluşunun ve gerekliliğinin farkındalığını anlamaya çalışın. Tarla çok iyi tohum uygun değil, Ortam ya da tohum çok iyi tarla kötü (uygun değil) örtüşme kuralı eğitimin her aşamasında faktöriyel göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenci zihni tarla öğretilen bilgi tohum ve olayın cereyan ettiği ve uygulandığı koşullar ortamdır.

5-Doğru Eşleştir Prensibi; Öğrencilerin; fıtrat gruplarına, özgünlük gruplarına , seviye gruplarına göre liyakatli ve verimli yöntemler kombinezonlarıyla öğretilecek konu bilgilerini doğru eşleştiriş/eşleştirmek. Buna göre çeşitli ders notları ve sunular hazırlayış önenmelidir.

6-Doğru Güncelle Prensibi;Öğrenilen bilgileri doğru örneklerle eşleştirip hayata güncellemek.

7-Doğru Uygula Prensibi;Öğrenilen bilgilerin yaşam döngüsündeki konumunda alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline gelecek şekilde pekiştireçlerle hayata doğru uygulamak. Örneğin. Öğrenilen bilgiyi toplum içinde hayata uygulayıcı sorumlulukları içeren ödevler defalarca öğrenciye verilir. Öğrenci/öğrenici öğrendiklerini; Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru, meleği, kötü, yanlış, eksik, vahşi/doğal, şeytani, iblisi, doğal insani(hüsranı) ve cahili (çocuksu) kullanılışına veya uygulanışına karşı tepkilerin, sonuçların bir arada gerekçeleriyle uygulamalı verilmesi (öğretilmesi öğrenilmesi ve eğitilmesi gereklidir) gerekir. Bu nedenle, insanlığın 21.YY'DA;"VETO İMPARATOLUĞUNUN" Ürünü olan 19. ve 20. YY'LIN hiç bir şeyine teslim olmadan ve sorumluluğunu üstlenmeden/kabul etmeden önce 21.YY'DA; 19. ve 20. YY'LIN her şeyini gerekçeli kefenleyip kabrine defnetmeyi (ya da ola ki; bu iki asrın her şeyini gerekçeli kefenleyip 21. YY da kabre gömülüşü ve/veya nezarete alınışını müteakiben alternatif istendik (hayırlı) İbrahim'i insan ve kavimlerin yaradılışını Allah (C.C)'HUNDAN dileniş elzemdir.) her yıl kıyamete kadar belli zamanlarda anılıp unutulmamalıdır. İnsanlık yaratılalı beri hiç bu kadar; üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenine ve çevresine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve doğal gaz kaynaklarını yani üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenini eritip gaza çevirip ve insanların toplumsal ilişkilerini kötüye kullanarak; doğayı ve doğal koşulları (hava basılan dünya bedeni depremleri tetikler, fosil ürün gazı basılan dünya seması küresel ısınma, aşırı dengesiz ani yağışları ve selleri tetikler) insanlığın üzerine kışkırtacak ya da tahrik edecek kadar hoyratça ve bedbahtça kullanarak aşağılık cahil (çocuksu) ve/veya belki de kahpe durumuna düşmemiştir. Kaldı ki İnsanlık; 19. ve 20.YY'DA bitkiler kadar bile insanlık ömrünün (insan türünün) sonuna kadar bitmeyen güneş, dalga, rüzgâr, su, çekim… Vb enerji kaynaklarından yararlanmaya teknolojisini yönlendirmeme ya da geliştirmeme bedbahtlığında bulunmuştur. Belki de bu duruma bir daha düşmemek için gerekçesiyle "19. ve 20. YY'LIN ve Öncesi Benzeri Cehaleti ve/veya Vahşilikleri" başlığı altında kıyamete kadar bir ders verilmelidir.  

8-Doğru Değerlendir Prensibi;Hayata doğru güncellenen ve uygulanan bilgilerin; yaratıkların olumlu, olumsuz, nötr ve geçişken toplumsal döngülerine etkilerinin doğru değerlendirilmesi.

Verilen bilginin ne kadarı öğrenilip amaca ulaşıldığını öğrenmek için doğru-liyakatli soru sormak ve doğru sınav koşullarını sağlamak. Örneğin, bir sınavda sınıftaki başarısızlık oranı %50 den fazla ise ortada normal başarısızlık nedenlerinden başka nedenleri aramak gerekir. Öğrenenin bilgiyi hayatına doğru sonuçlandırdığını anlamak, öğrenmek ve test etmek.

Sonuç;E18 modeli ile fertlerin ve toplumların tüm ortak payda (benzerlikleri), özgünlüklerinin (paylarının) ve özel hallerin; fıtrat, zekâ, yetenek, değer yargıları ... Vb çeşitliliğine dayalı fıtrat (yapısal) eğitimine kusursuz hizmet veren anahtar-kilit öğretim öğrenim ve eğitim hizmetleri uygulanır.
      Öğretim, öğrenim ve eğitimde algıda değişmezlik ilkesini uygulayarak insanlarda peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ve bilgileniş hevesi, alışık tepki (refleks) ve alışkanlıkları geliştirirken, insanlarda sürekli yardım ve talimat alma alışkanlığını geliştirmenin (hür düşünme ve eylemde bulunma iradesini köreltmek) toplumsal tufanın farkındalığının bilincinde olmak önemlidir.
      Eğitimcinin en önemli özelliği ya da eğitimcinin istenen hüneri(mahareti) en karmaşık şeyleri  karşısındaki kitlelerin anlayabileceği, öğrenebileceği, rahat algılayabileceği  seviyeye  indirgeye bilmek(sadeleştirebilmek) ve bilincinde doğru konumlanmasını başarmaktır. Bunu başarmanın birinci prensibi;eğitimcinin kendisini ve aktarmak istediği konuyu doğru tanımak ve muhatap olduğu kitleye doğru empati/eşduyum duymaktır (yeterince doğru tanımasıdır).
      Sağlam tohum, verimli ve nadaslı tarlaya doğru zamanda doğru şekilde ekilmeli çıkarsama mantığını düşünün.

E18'DE Öğrencilerin Özel Halleri, Günlük-Anlık Haleti Ruhiyatı, Fıtrat(Yapı) Özgünlükleri, zekâ Farklılıkları ve Öğretilen Konunun Özellikleri Nedeniyle Aşağıdaki Farklılıklar Ortaya Çıkar;
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede kavrayan öğrenciler,
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede öğrenen öğrenciler,
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede hayata güncelleyen öğrenciler
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede hayata uygulayan öğrenciler
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede öğrenme hızı farklılığına sahip öğrenciler,
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede öğrenme fıtratı (yapı) özgünlüğüne sahip öğrenciler,
-Konuyu yavaş, hızlı, orta ve ara derecede zekâ fıtratı (yapı) özgünlüğüne sahip öğrenciler,

E18'DE Öğrenci Özgünlüklerini ve Farklılıklarını Verimli Kılmak İçin Yapmamız Gerekenler;
1-Bilgisayar destekli öğretim, öğrenim ve eğitimle;bilgisayar-internet olanakları, fıtrat(yapı) özgünlüklerine yönelik çok yönlü-çok amaçlı yani fıtrat, zekâ-yetenek, değer yargısı… Vb özgünlüklere, ortak paydalar/benzerliklere ve/veya özel durumlara uyumlu hazırlanmış ders konuları ve ders envanterleri aracılığı ile öğrenciler arasındaki öğrenme, kavrama ve tatbik/uygulayış hızları, özgünlükleri ve farklılıkları verimli hale getirmek ve sınava eşit koşullarda-azami verimle hazırlanmış olarak girmelerini internet ve diğer özel medya olanaklarıyla destekleniş çok önemlidir.
2-Fıtrat(Yapı), zekâ-yetenek, değer yargısı… Vb özgünlükleri, ortak paydaların/benzerliklerin ve/veya özel durumların çeşitliliği dikkate alınarak algıda değişmezlik ilkesine dayalı ders materyali kullanmak ve konuları internete hazırlamak ve sunmak önemlidir.
3-Sınav akabinde ilgili dersle dağarcığı doluşmuş öğrencilerle mümkünse öğrenilen konuları pekiştirirken öğrenci eksiklerini ya da sınav soruları değerlendirilerek yanıtlarına susamış ve uyarılmış öğrenci beyinlerini öğrenilmek istenen bilgilerle hemen sulamak önemlidir.
4-Sınav akabinde konulara ait en az doğru yanıtlanan sorulara ait konulara en çok zamana ayırma kuralına uyularak; grup çalışması, tartışması ve etkinlik yapılarak öğrenilenler pekiştirilir.
5-Grup eğitimi sosyalleştirmeyi motive edici okul öncesi ve orta öğretimde mutlak gereklidir ve önemlidir.
6-Her öğrencinin öğrenme ve kavrama hızına özgü sınava kadar uygun ve özgün olanaklar ve sınava hazırlanma zamanı tanımak önemlidir.
7-Dersle ilgili ön koşul bilgilerini öğrencilerde harekete geçirmek ve ön koşul bilgilerini öğrencilere derste kazandırmak önemlidir.
8-Dersle ilgili ön koşul bilgileri kazanmış öğrencilere ortak payda ve özgünlüklerine uygun hazırlanmış dersi öğretme şekli çok önemlidir.
9-Konular internete ve ders materyallerine yansıtılırken;Tümevarım ve tümdengelim Yöntemleri çerçevesinde tüm yöntemlerin içerisinde en uygun yöntem stratejisi felsefesine uygun yöntem dizini stratejisi ile diğer yöntemlerle konuları fıtrat çeşitliliklerine uyumlu/uygun sunarken;kullanılan ve sunulan, her kavram, isim, kavramisimi deyimi cümle, şekil, resim, grafik, film, tatbik/uygulayış, etkinlik, davranış, mimik, giyim, dikkati çekme … Vb materyallerin algıda değişmezlik oranları çok uygulamalı ve bilimsel anketlerle dayalı bilinmesi gerekir.
10-Her dersin internette sunulmuş tüm koşullarını içeren bilgisayar ortamında dinamik çalışan internet bağlantılı/linkli DVD'sinin mutlak hazırlanması ve öğrenciye bedava sunulması çok büyük önem taşır.
11-Fıtrat(Yapı) özgünlükleri ve algıda değişmezlik ilkesi dikkate alınarak;çok sayıda çeşitli ders materyali ve yöntemler dizgesi ile hazırlanan ders envanterleri;öğretici, pekiştirici etkileşimli sorularla bir arada hazırlanarak öğrencilerin özgünlüklerine takdim edilmeli.
12-Daha sonra sunulan ders materyalinin hangilerinin hangi fıtrat(yapı), zekâ-yetenek, değer yargısı özgünlüğüne uygun olduğu belirtilmeli. Öğrenciler bu bilgilere dayalı olarak Fıtratlarına (yapılarına), zekâlarına-yeteneklerine ve değer yargılarına özgü olan materyaller, yöntemler ve tekniklerden oluşturulan stratejiler dizgesinin içerdiği envanterden çalışmayı tercih etmeliler.
13-Hatta her öğrencinin sıfatlarını, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarını, süper istemlere (egolara) direncinin-uyumunun, zekâsının-yeteneğinin ve fıtrat(yapısal) özgünlüğünü tanıması için uzmanlardan yardım alınarak o dönemdeki özgünlüklerinin farkındalığı kavratılır.
14-Öğrencilerin özgün fıtratları(yapıları) ve öğrenme hızları dikkate alınarak yüz yüze eğitim programı hazırlanmalı.
15-Öğretilen konunun amaç, hedef ve yapısına uygun ve olanaklara dayalı olarak;gerekirse benzer ya da farklı fıtratlara ve öğrenme hızlarına sahip öğrencilere; aynı grup için de veya harmanlanarak yani farklı grup içinde ders ve tatbik/uygulayış verilmelidir.

Çıkarsayış;
-Gerek insanların fıtratı özgünlüklerin çeşitlerine gerekse ortak fıtratı özelliklere göre; ders sunumları, notları, tatbik/uygulayış dokümanları, kitaplar, ders materyalleri... Vb hazırlanırken her aşamada ders materyali hazırlama kriterleri dikkate alınarak hazırlanmalıdır.
-Fıtratı özgünlükler çeşidi-serileri ( payların özgünlükleri ) için seçenek (opsiyonel) tercihler le donatılmış ders materyalleri geliştirmek gerekir.
Örneğin,hazırlanan ders sunumu ya da doküman üzerinde;fon müziği, sesli konuşma, ses seviyesi, ses frekansı, ek görsel ya da işitsel materyaller, arka fon rengi… Vb özellikler izleyicinin tercihine dayalı olarak hazırlanmalıdır.
- Ortak fıtratı özellikler içinde ders sunumları, notları, tatbik/uygulayış dokümanları hazırlanırken;öğretim, öğrenim ve eğitimde algıda değişmezlik ilkelerine uygun en kusursuz örnekler ve materyalleriyle donatılmış olmasına dikkat edilmelidir.
- İnternet üzerinde öğretim, öğrenim ve eğitimde sunulan konuyu olanaklar ölçüsünde;insan fıtratlarının kavrama çeşitliği dikkate alınarak;bir konuyu çok sayıda yöntemle hazırlayıp internete koymaktır. Örneğin, Aynı ders notunun; 1-İşitsel zekâya hitap sesli ders anlatımı internete konur veya CD-DVD'Sİ öğrenciye verilir. 2-Görsel zekâya hitap eden Powerpoint... Vb sunusu internete konur veya CD-DVD'Sİ öğrenciye verilir. 3-Görsel ve İşitsel zekâya hitap eden ders ve konun videosu internete konur veya CD-DVD'Sİ öğrenciye verilir. 4. Yazımsal zekâya hitap eden yazımsal ders ve konu notları-dokümanları internete konur veya CD-DVD'Sİ öğrenciye verilir. 5. Mantıksal zekâya hitap eden soruların yanıtlarına; görsel, işitsel, görsel+işitsel, yazımsal link atılarak ders notunu internete konur veya CD-DVD'Sİ öğrenciye verilir. 6... Vb

E18'De Ders Materyali Hazırlanışında ve Sunuşunda Dikkat Edilecek Hususlar ve Kurallar;
1.Toplumdaki zekâ, nefis, fıtrat, zekâ-yetenek ve değer yargıları özgünlüklerinin çeşitleri belirlendikten sonra her birisinin kavramaya yatkınlık yolları (yöntemleri) bilimsel olarak belirlendikten sonra her ders konusu her özgünlüğe uygun hazırlanır ve öğrencilere ders kitabı, CD… Vb medya aracı şeklinde verilir. Ayrıca bu ders her özgünlük ve ortak payda/benzerlik için hazırlandıktan sonra tüm özgünlüklere ait hazırlanan ders internet ortamına da konur. Gerekirse uzakta eğitimde de aynı yol izlenir.
Sınıfta ders anlatılırken en geç ve güç algılayan fıtratların özgünlüğü baz ve kriter alınarak öğrenci aktif, ders hocası motivasyoncu ve rehber olarak dersi işler.
Ör.basit bir ders süper zeki öğrenciler için sıkıcı olan klasik yöntemler serisi(anlatım, klasik sunu.. Vb), geç kavrayan öğrencilerin olaya-derse aşina  olmaları için mutlak gereklidir.
2.Derse ve konulara muhatap kitle veya öğrencilerin geçmiş, bugün ve gelecekteki yaşam döngülerindeki yaratık, süreç, olay, olgu, öğrencilerin özgün-ortak payda hayat hikayeleri, toplumsal hayatın süper egolar(istemler)ı, inançları, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, idleri (kimlikleri), idolleri(putları)… Vb dikkate alınarak konular örneklendirilmeli ve hayatla güncellenmeli. Gerekirse tercüme edilen kitaplarda bu mantıktan hareketle güncellenmelidir.Örneğin,Kara Deniz bölgesi havzasında Karadeniz kültürü ve doğal çevresi, Van gölü havzasında Van gölü kültür ve doğal çevresi, Marmara'da Marmara Denizi kültür ve doğal çevresi, Ak Deniz  Bölgesinde  Akdeniz Havzası kültür ve doğal çevresi ile konular güncellenmelidir.
Gerekçe;özellikle Okul Öncesi,  İlk ve Orta öğretim (orta kısım) öğrenci yaşantısını ilgilendiren;olay, süreç ve olgularla ilgisi daha sıcak ve bilinçli olur. Sonra orta öğretimde(orta son-lise) tüm ülke ve dünya bazına  bu bilgilerini hayatın diğer alanlarına günceller veya benzeterek transfer eder.
3.Anadilde eğitim en az  ortak dilde eğitim kadar önemlidir. Yabancı kavramlar öğrencilerde özgün zihinsel kavram; ilişkisi, konum ve denklemleriyle ters ve bağlantısız düşmektedir. Çünkü yabancı dilde eğitim, bilinçsizce tercüme edilen kitaplarda kullanılan yabancı kavramlar, verilen yabancı örnekler ve öğretimde konuşulan ve yaşanan dilde kavramlar arası ilişkilendirmede kopukluk olması ya da analog (şekli benzeşim) ve homolog (kökeni benzeşim) olması nedeniyle öğrencilerde son derece sakıncalı dersi dışlama, itici ve bu günkü gibi derste pozitif enerjisini kayıp eder.Yabancı dili asimile etmiş kişilerde zaten o yabancı dilin özgün kavram ilişki, konum ve denklemi gelişmiştir. Ancak çocuklarda bir anda iki dil genellikle bocalamaya neden olmaktadır.
4-Tüm ders konularında, iletişimde, öğrenilenleri hayata tatbik/uygulayış ve güncellemelerinde "Algıda Değişmezlik Prensiplerinin" oranı belirlenmelidir.
5.Tüm ders konularında, iletişimde, öğrenilenleri hayata tatbik/uygulayış ve güncellemelerinde;"Öğretimde 8D Prensibi" uygulanmalıdır.
6.Öğretim, öğrenim ve eğitimle insanlar arasında kusursuz, verimli ve eksiksiz iletişiminin ve buna uygun ders materyalinin hazırlanışını önemini düşünün.
7.Fıtrat çeşitliliklerine yönelik çok yönlü ve çok amaçlı ders notları hazırlamak gerekir.
8.Ancak buna ilave olarak her öğrencinin özgün zihinsel kavram; ilişkisi, konum ve denklemleriyle özgün kelimeleriyle, kavramlarıyla, isimleriyle, kavramisimleriyle, zihinsel dağarcığının ürünü olarak öğrenci tarafından hazırlanması için; algıda değişmezlik ve algıda zorunlu çeşitliliğe yönelik ders notları ve ders materyalleri hazırlanmalıdır.

9.
Fıtratı, zekâyı, yeteneği ve değer yargılarını kategorize edici sorular sorarak öğrencilerden edinilen yanıtlardan fıtrat (yapısal), zekâ, yetenek ve değer yargıları özgünlüklerini belirleyerek kendilerini tanımasına yardımcı olmak.
10.Fıtrat (yapısal), zekâ, yetenek ve değer yargıları özgünlükleri aynen her kişinin;özgün parmak izi, dil izi, göz bebeği, genetik yapısı gibidir.
11.Öğretim, öğrenim ve eğitimde algıda değişmezliğe ulaşmak için;mümkün olduğu kadar tüm fıtrat özgünlüklerinin ortak paydasına hitap eden ve fıtrat özgünlüklerine ulaşıldığında hepsinde benzerlik oranı olasılığı yüksek tepki ve yanıtları ortaya çıkaracak ders envanteri ortaya koymak ve bu hedefe bizi ulaştıracak öğretim, öğrenim, eğitim sistem ve yöntemleri geliştirmek zorundayız.
12.Bunun için öğretim, öğrenim ve eğitimde öğrencinin ve ilgili kitlenin önüne çıkarılan her;kelime, soru, cümle, noktalama işareti, materyal, mimik, etkinlik… Vb tek tek "Algıda Değişmezlik Prensiplerine" uygunluk oranları çok iyi bilinmelidir.

Akait: Paylaşıldığı zaman haz duygularının artmasına, çoğalmasına neden olan kaide ve kurallar topluluğudur. Örneğin teknoloji, din, beşeri siyaset, tarikat, dernek, örgüt, millet ve vatan akaidi gibi … Hâlbuki; İnsan-Doğa, Doğa ötesi, Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Ahlak, Din, Bilim akaidi; Birçok akaidin paydasını oluşturur. Belki de mutlak evrensel akaitlerden en önemlisidir. Bellki de mutlak evrensel akaitlerden en önemlisidir. İnsan kendini ve nefsini doğru  tanımaya yönelik akaitler geliştirdikçe daha yararlı bir yaratık olacağı kesindir. Gerçekten fen bilgisi ; insanların ahlakını güzelleştirmiş olsaydı teknolojik ülkelerin diğerlerine göre ahlaki yönden çok büyük yol kat etmesi gerekirdi. Ör,Hitler Almanyası. Bilim ve teknoloji geliştiren bilim insanlarının çoğu peygamber ahlakı cahilidirler.  Gerçekten bilimi sürükleyen insanların sayıları;  çok az olan beyinlerdir. Doğal yaşantının (Doğal kabilelerdeki evrensel ahlak ölçüleri)

Akait ve Eğitim -Öğretimin Önemi; Mutlaka insanların bulunduğu yerlerde  yararlı gerçek,genel ve spesifik akaitler insan gen havuzunun ortak payda(evrensel değerlere ait akaitler ) ve payının (özgün değerlere ait akaitler ) liyakatine uygun eğitimde yer almalıdır.
  Gerçekten fen bilgisi ve spor; insanların ahlakını güzelleştirmiş olsaydı sözde teknolojik ülkelerin diğerlerine göre ahlaki yönden çok büyük yol kat etmesi gerekirdi. Ör, Hitler Almanya'sı. Bilim ve teknoloji geliştiren bilim insanları nın çoğu peygamber ahlaklıdır.  Gerçekten bilimi sürükleyen insanların sayıları  çok; az olan beyinlerdir.Doğal yaşantının (Doğal kabilelerdeki evrensel ahlak ölçüleri) ve  Gelişmiş yaşantının  (medeni toplumlardaki evrensel ahlaki normlar) Doğal ve teknolojik hayatın, insan beynini yeterince pozitif evcilleştirmeye tesiri şüphelidir. İlkellik ölçütü ile ; güdük evrensel ahlak normlarına sahip insanlar kast ediliyorsa, belki de bugün sözde teknolojik ülkelerin ilkel kabileler olarak nitelenmesi gerekebilirdi. Belki de ilkel kabileleri doğal kabileler olarak kabul etmek daha doğrudur.
Canlı Davranış Bilimi( Etopsikoloji):
Canlıların davranışlarını inceleyen bilimdir.  
İki alt dalı vardır. 1-Etoloji 2-Psikoloji
1-Etoloji,
hayvanların davranışını inceleyen bilimidir.  
2-Psikoloji
ise insanların davranışını inceleyen bilimdir. İnsanların ahlaki ölçüleri ne kadar hayvani-nefsani-nefsi (etolojik), ne kadar ruhsal-meleği (psikolojik) oluşu onların  evcil beyinleri hakkında bize bilgi verir. Kısaca;ilkel ve gelişmiş; fert ve toplumların davranışları ne kadar toplumsal-doğal döngülere(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali,biyolojik, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) zararlı ve hayvanlara benzerlik gösteriyorsa o kadar ilkel-doğal ve  negatif evrensel ahlak ölçülerine yaklaşmış  demektir.   Öğretimin, öğrenim ve eğitimin ilk basamağı olduğu, ikisinin  birbirini tamamladığı kesindir.Bir insan, davranışları itibariyle hayvanları ve peygamberleri ne kadar çok taklit ediyorsa, hayvanlara ya da peygamberlere bir o kadar yakındır. Bunun tam tersi ise insanın, hayata daha yakın eğitimli kâmil insan olduğunu gösterir. Diğer bir deyişle;fert ve toplumlar, bedensel ve zihinsel olarak ne ile meşguliyet, tekrar-pekiştirme, uğraşı… Vb içinde ise, bu durum ahlaki değerlerine tesir etmektedir.       
Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)-Toplumsal Emperyalist Ülkelerin (Veto İmparatorluğunun Aslan Devletleri ve Finoları ), Beyin Nadası-Fırtınası Siyaseti Uygulayışı/Tatbiki/Uygulaması ile, Tepki Ölçme ve Veri Toplayış Taktikleri;
 Toplumun ve medyanın dikkatini, düşüncesini ve zihnini deşifre eden konuları, projeleri… Vb   ileri sürerek,  kitlelerin bu konudaki  görüşlerini ilişkilendirerek arşiv bilgileriyle mayalayıp zamana yayar. Daha sonra  menfaat farzları(menfaatleri gereği) gereği  bu bilgilere dayalı parti siyaseti ve eylemleri geliştirirler.Sanki Dünya Devletleri;Vetolu Kapitalitsler ve yandaşlarının menfaat midesinde;parçalanma-sindirilme aşamasını yaşıyor.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini yapmak(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) Filmi izleyin    
   
İnsanlığın dünyasını yutan kapitalizmin, midesinde sindirilmeden,insanlar ve dünyası, bazı tohumlar misali;dışkı ile  kendisini vaktinde geleceğe rahat atabilecek mi? Ör, Başa buyruk Obez(şişman) Globalleşme Projeleri, Obez (şişman) Büyük Orta Doğu Projesi, Obez (şişman) Orta Doğu ve Avrupa federe devletleri oluşumları. Her şeyi virüs üreme mantığı ile kendisine benzetiyor.
Bu üreme mantığında;cebren ve hile ile yönetim sistemlerini darbe ile ele geçir ve kendi özgünlüğünün çoğalması için; diğer toplumları ve halkların haklı-doğru özgünlüklerini dikkate almadan hepsini besi yeri olarak tüketmedeki uygulamayı düşünün. Umarız hayırlı olur.Kapitalizm (Karunizm) için yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007.   1, 2, 3,
   Siyasetin Kritik noktalardan biriside nabız yoklama ve kadir olmak içi
n tepki belirlemedir; Düşüncelerinize kadir olmak isteyen güçler(fert, toplum, devlet… Vb);toplumsal ilişkiler,eylemler, davranışlar, tavırlar… Vb legal ve illegal, direkt ve dolaylı… Vb varyasyon etkilerle; fert/kurum/toplum/devletler; tahrik, takdir, ikram, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına, kısa menfatene cahilleştirmek (yanlışta:ısrar-inatlaştırmyi teşvik ederek, tadlandırarak, göz kırparak ve olgunlaştırarak, fosileştirerek zor duruma düşürmek) hassasiyetlerine tepki-buluş varyasyonları geliştirmek… Vb kavram-eylemlerle deşifre edilerek siyaset arenasında hak etmediğimiz pozisyonlarla Uluslararası veya toplumsal arenalarda kontrol altına alınmış siyaset metriksi (ortamı) geliştiriyorlar. Artık ortak payda menfaat denklemlerinin ipleri aynı çizgiye geldiğinde;bazıları emme, bazıları basma, bazılarda tasma.. Vb tulumbalarını oynayarak/oynatarak/onatarak! çakı-rak siyesti ile;devletlerde-toplumlarda ve fertte;ekonomik ve politik siyaset metrikslerinde hak etmediği;dikkati dağıtma ve iç politik çelişkişleri ortaya çıkarıp;muhalefet-iktidar-bilim çevreleri ve halkın birlikte çözüm üretmini yok etmek için; ülke içi anatgonistik iktidar muhalefet gerginliğini-kavgasını diri tutarak; bilim yuvalarının ve halkın dikkatini eritiyorlar. Bölece menfaatlerine yol açmada, çoklu standart politik yollar açmaktadırlar. Bu tip pozisyonlara uzak doğu ülkelerin menfaatleri gereği sabır erdemi politikaları (avlanma denklemini sabırla bekle, fosilleştir sonra avla taktiği) olumlu sonuç vermektedir. Bizim gibi çabuk parlayan sıcak kanlı devletlerin kısa vadede sonuç almak için ;görev paylaşımı yapılan millet vekillerini;özellikle analog ve homolog politik özellikler açısından bize benzeyen dünya devletlerinin-ülkelerin(Ör,Akdeniz, ya da analog başka ülkeler) izlediği politikalarının-siyasetlerinin geçmişini ve bu gününü çok iyi analiz etmesi, tüm verileri toplayıp-resmi istihbarat verileriyle pekiştirildikten sonra ;bilgisayar ortamında; veri tabanlarına indirgenerek ve disipline edilerek siyasete güncellenişi/güncellenmesi ve uygulamalarla simule edilmesi-ilişkilendirilmesi gerekir. Alınan sonuçlar heyet halinde varılan sonuçlarla mukayese edilerek; siyasi çözümlere yönelik kararlar alınmalıdır.
   Uzun vadede siyaset üretmek için;hastalık etkenlerinin; parazit ve Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel olma mekanizmaları ve tedbir mantık sistemlerini siyasete ve politikaya güncellemek.Ör. virüs üreme mantığı. Hayvanlar âlemindeki ontogeni ve filogenilerindeki av-avcı evrim-gelişim siyaset- mantık sistemlerini de çok iyi inceleyip bilgisayar ortamında; veri tabanlarına indirgenerek ve disipline edilerek siyasete güncellenişi/güncellenmesi ve uygulamalarla simule edilmesi-ilişkilendirilmesi gerekir. Alınan ve simülasyonla varılan sonuçlarda, ülkelerin siyasetteki başarı sırlarını;kritik zaman ve süreçte gizli deşifre etmek, tanımak mümkündür. 1
 
Hayvanlarla beraber geçmişten, bu güne insana en çok etki eden yöntemler hangileridir?
Zor kullanmak, telkin yöntemi (39 ? defa birisine deli denirse o kişi deli olur), sevgi yöntemi, taklit yöntemi, özendirme yöntemi, güdüleme yöntemi, teşvik yöntemi, takdir yöntemi, inandırma yöntemi, güven verme yöntemi, ruhsal-meleği (psikolojikbaskı tatbik/uygulayış, olumsuz sonuçlardan ders alma, yanıltma yöntemi, teknik olarak yön vermek, tersi telkin vermek, ailesinin ve çevresinin beklentilerini telkin ederek sorumluluk yüklemek, aile içi Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet, olumlu ve olumsuz sonuçları göstermek, başkasını örnek gösterme, zayıf noktalarını yakalama, ödüllendirme, başarının getirdiklerini göstermek, pratik hayatta başarılı kişilerin hayat rahatlığı ile başarısızların çektiği sıkıntıların gösterilmesi, ilgisiz eğilimli davranma, kişiliğine ve bilgisine saygı duyarak değer verme, öğrenciyi hassaslaştırıp davranışlarla yön vermek, şişirme yöntemi vs… 
ÖZET :
Hayvanlardaki öğretim yöntemi.
Öğrencilerin ailelerinden gördükleri yöntemler.
Sonuç: Sorunlarını çözmeyi kesin  başarmış  eğitimciler, davranış bilimcileri ve ilgili uzmanların çözüm yollarını taklit edilerek, eğitim sorunlarımızı çözmeliyiz.            

DENEY UYGULAMA VE ETKİNLİK
Deney; öğrenci ve öğrenme açısından bir tekrardır. Bu tekrarın meyvesi öğrencinin dağarcığına kattığı bilgidir. Aslında deney bilimsel bir etkinliktir. Ama her etkinlik bir deney değildir.O halde etkinlik;uygulamada bir kavramı veya bir şeyi temsil eden olay ve olaylar zincirini çeşitli somut malzemelerle öğrencilere yaptırarak ve yaşatarak aktarma olayıdır.
Deney nedir? Belirli amaçlara ulaşmak, bir konuyu kavratmak-kanıtlamak için kurulan düzeneklerle çeşitli yöntemler – bilgiler kullanarak neticelere ulaşmaktır.        Deney öncelikle bilimsel amaçlıdır. Bir bilimsel çalışmayı ispatlamada araç olarak kullanıldığı gibi öğretim amaçlı da kullanılabilir.
Deney genellikle kapalı ortamlarda çeşitli araç ve gereçlerle belirli yötemler kullanılarak doğru uygulandığı zaman genellikle yakın neticeler alınan uygulamalardır.Deney; öğretim amaçlı, bilimsel amaçlı olup kapalı alanlarda, özellikle laboratuvarlarda yapılan etkinliklerdir. Her deney bir etkinliktir ancak her etkinlik bir deney değildir.
Tatbik/Uygulayış: Matematikte problem çözme veya alıştırma yapma uygulanması, Biyolojide materyal toplamanın uygulanması.Kapalı ve açık alanlarda yapılabilir. Genellikle metodolojiyi (yöntemleri) öğrenmek ve öğretim amaçlıdır. Her tatbik/uygulayış bir etkinliktir ancak her etkinlik bir tatbik/uygulayış değildir.Etkinlik nedir?
Etkinlik:   Ör, Biyoloji, Fen Bilgisi, Felsefe topluluğu..Etkinlikte kurallar daha az, eğitici ve öğretici özellikler hemen hemen aynı seviyededir. . Etkinliğin sınırı ve kuralları esnektir. Hâlbuki tatbik/uygulayış ve deney kuralcıdır. Etkinlik hem toplumsal hem de fennidir. Tatbik/Uygulayış genellikle bilimseldir. Kapsam itibariyle etkinlik(strateji) deneyi içerir. Etkinlik(strateji) laboratuvar ortamında olabilir. Ama her etkinlik(strateji) deney değildir. Etkinlik(strateji) hem soysal hem de bilimseldir. Özellikle öğretim amacıyla yapılır.

 Düşüncenin Nefes Alması (ders içi  dağılan dikkati toplamak ve zihni dinlendirip aktive etmek) 2-5 dakika ara verilmesi
1.Mümkünse konuyla ilgili  veya ortak payda SÖZEL ikram  (şiir, fıkra, skeç,atasözü, vecize, türkü, şarkı... )  hoca, veya öğrenci sunar.
2. İŞİTSEL ; şiir, fıkra, skeç,atasözü, vecize, türkü, şarkı...  hoca veya öğrenci sunar.
3.GÖRSEL ve İŞİTSEL; film sunu,animasyon, show,klip-film fragmanları, şiir, fıkra, skeç,atasözü, vecize, türkü, şarkı... hoca, öğrenci veya multimedya araçları sunar.
4. Diğerleri



 SORU
Sor nedir? Soru ne değildir?
Cevaplanmasına gereksinim duyulan çok şey soru ve gerek duyulmayan şeyler de soru değildir.

SORULAR GENELLİKLE KODLANMIŞ GENELLENMİŞ TOHUM CÜMLE VEYA CÜMLELERDİR. Varılmak istenen bilgiye ulaşmak için sorulan veciz kelime ve cümlelerdir. En doğal soruları çocuklar sorar. Bazen de maksatlı olmasa da soru sorarlar.
Doğada var olan bilgiler hakkında veya cevaplanmasına ihtiyaç duyulan genellikle maksatlı olarak bilgi edinmek için bir veya birden çok konuyla ilgili önceden sorulan veya hazırlanan cümle veya cümlelerdir. Kısaca; cevaplanmasına ihtiyaç duyulan kelime, cümle veya cümlelerdir.
Soruların Konuyla Olan İlgisi
Sorular hazırlanırken mümkün olduğu kadar konunun iskeletini oluşturacak yapıda olmalıdır. Doğru soru sorulmalı, öğrenciyi düşünmeye sevk etmeli ve öğrencinin o konudaki bilgilerini yenilemelidir.
Bu çerçevede sorular hazırlanırken mümkün olduğu kadar aynı konudaki uzman kişi ve öğretmenler istişare ederek hazırlamalıdırlar.
Sorular şu amaca hizmet etmelidir ; Konuların özüne yönelik birleştirici, ayırıcı, analiz ve değerlendirme niteliğinde olmalıdır.

SORU TİPLERİ
Tipi ne olursa olsun sorunun doğru sorulması, amaca hizmet etmesi ve bireyi düşünmeye sevk etmesi gerekir.
  
I- Tümevarım-Sentez Soruları:
Dar bir alanda kalıba sahiptir. Geçerli olan bir yanıtı vardır. Bu tip sorular gözden geçirme, hatırlama ve tanımlamalar için kullanılır.
Örnek Soru: Suya farklı sıvılar damlatılınca ne gözlenebilir? (Hatırlama, tanımlama ve adlandırma amacıyla sorulmuştur.)
Örnek 2: Yanan bir ocakta (odun, kömür gibi) ortaya çıkan değişmeleri nasıl açıklarsınız? (anlatma, yorumlama ve kendi anlatımına çevirme)
II- Tümdengelim-Analiz Soruları:
Bu tip sorular açık uçlu özelliği ile öğrencinin farklı hatta analiz edici yanıtlar(tümden gelim)vermesine olanak sağlar.
Örnek 1: Çevre kirliliğinin insanlar üzerine etkisini açıklayınız.
Örnek 2: Büyük patlama kuramını destekleyen ne tür kanıtların araştırılması gerekir?
III- Değerlendiriş Soruları:
Bu soruların içerisinde yargılayıcı bir ölçü vardır.Tartışmanın kötü cevaplara dönüşmesini önlemek için öğrenciler bir fikrin doğruluğunu ve bir şeyin değerini yargılamada kullanabilecekleri ölçütler vurgulanır.
Örnek: Dünya bilgisayarla ve bilgisayarı kullanarak niçin daha iyi bir yer oluşturmuştur ( 1,23, 4 , 5, 6 ) .
IV-Bilgi İsteyen Soru Tipi:
Bunlar en sık sorulan sorulardır. Örneğin, bu ne tip bir hayvandır? Yerçekimi nedir? Bu gösteride ne izlediniz?
V-Motive(güdüleyici ) Edici Soru Tipi:
Öğrenciyi genellikle yanıta iştahlandırıp, varılmak istenen hedefe akıcı bir düşünce ile tek yönlü kitlemektir.
VI- Beyin Fırtınası Soru Tipi: Öğrencinin beyninde; konuyla ilgili çok yönlü bilgi çağrışımını-hatırlamayı motive etmek ve konuya iştahlandırıcı yanıtlar vermeyi harekete geçirmek için sorulur.  Beyin fırtınası,  düşünmeye sevk edici; Yalan konuşulmasa idi  ne olurdu? Hiç soru sorulmadan yaşam nasıl olurdu? Neden bu dünyada yaşıyorsunuz ?  Ardından Beyin Nadası Sorularıyla ve yönlendirici ip uçlarıyla karmaşık bilgiler disipline ve yanıta/lara direne edilmeye (ulaşılmaya) yönlendirilir.Sizce  nedensizlik var mıdır? Nedensizlik nedir? Ör.1, 2, 3
Beyini çok yönlü düşündürmeye motive eden ve çok yönlü yanıtlara iştahlandıran sorulardır.
VII-Beyin Nadası Soru Tipi:Yanıtlarları beyini doyuma ulaştıran ve doyuran sorulardır. Genellikle beyin fırtınası sorularıyla bir arada ya da ilişkili sorulunca çok etkili olurlar. Genellikle beyin fırtınası sorularıyla öğrencinin bilgi dağarcığında uyandırılmış, motive edilmiş veya harekete geçirilmiş bilgilerin doğru hedefe ve yanıta yönlendirilmesi disipline;anahtar-kilit olarak ulşılması için sorulan sorulardır.Ör.1, 2, 3
VIII-Fıtratı Deşifre Edici Sorular,
IX-Düşünce Potansiyelini Belirleyici Soruları
X-Doğal Yetenekleri Belirleyici Sorular
XI-Kapasiteyi Belirleyici Sorular

XII-Kişilik va Ahlakla İlgili Sorualr
XIII-Beş Duyu ve Düşünsel Olarak İleriyi Doğru Tahmini Belirleyici Sorular

XIV-zekâ, Akıl, Muhakeme, Mantık… Vb İnsan Sanal Araçlarını Belirleyici Sorular
XV-Eleme Soruları
XVI-Diğer Soru Tipleri;
yukarıdaki kategorin dışındaki soru tipleri

SORU: Sizce  nedensizlik var mıdır? Nedensizlik nedir?

1-Nedensiz sevilebilir.
2-Felsefede düşündüğümüz çok şey vardır.
3-Nedensizlik genellikle canlılarla değil cansızlarla vardır.
4-Bana göre çoğu şeyin nedeni vardır. Nedensiz hiçbir şey yoktur.
5-Vücudu olmayan çok şey nedensizdir.
SORU:Canlılar ve cansızlar arasındaki farklar nelerdir?
Virüs ve tohum ortamı müsait gördükleri zaman ürerler. Virüs canlı üzerinde hemen üreme gösterirken, tohum daha uzun yoldan kendi benzerini oluşturur. Tohumla virüs canlıyla cansız arasında bir geçiştir. Her ikisi de  ortamlarını bulduklarında kendi benzeri oluşturma amacı içerisindeler.
Örneğin, Bazı virüslerin 150 yıl canlı kaldığı saptanmıştır. Verbascum blattarium (sığı kuyruğu) tohumu kurutulmuş. Tohum 100 yıl sonra çimlenmeye tepki göstermiştir.
Tohum ve virüs şartlar kendine uyunca ürer. Bu bütün tohumlar için geçerli değildir.Bir hücrenin konusunu anlatırken nasıl ki  bir insan bedenindeki orga ve görevleri gibi, bir hücrenin bütün organ ve ham şekillerini göreceğiz. Bir hücrenin bütün görevleri bilmemiz gerekir.Mitokondri ve kloroplast içinde yukarıda yazdığımız geçerlidir.
  
SORU: kâinattaki her şeyi ve teknolojiyi  beynimize yansıtsak(asimile etsek), kâinat ve teknolojik  beyinli insanlar yetiştirsek, eğitim amacına ulaşır mı? Gerçekten biz insanların beyinlerine kâinatın kanun ve kurallarını veya teknolojiyi asimile edersek  yerleştirsek ne olur? 1
Ahlaksız insanlar yetişir. (Ayhan)
Doğanın hâkimiyetini ele geçirmek isteyen insanlar çıkar. (Kader)
kâinat kuralları, ahlak kurallarını kapsar. Bunun için ahlaksız insan olmaz. (Nuray)
Tek düze insanlar oluşur. (Kadriye)
Fen ve teknolojik yönden gelişmenin eğitime ve evrensel ahlak normlarına
Katkısı şüphelidir. Eğer öyle olsaydı Naziler ve bugün bu açıdan gelişmiş toplumlar, ahlak şampiyonu olmaları gerekirdi
Eğer gerçekten doğal ortamlarda kendi halinde yetişen ilkel kabilelerde erdem duyguları gelişmiş olsaydı, o zaman kâinata bırakılan insan bedeni eğitilmiş olurdu.
Mevcut insanları doğal koşullarıyla baş başa bırakırsak; Afrika-Amazon ve kutuplardaki kabilelerin toplumsal yaşantılarına benzer yaşantı şekilleri ortaya çıkar. İnsan beyninin evcilleştirilmesi gerekir.Sonuç ne olursa olsun, kâinat ve teknoloji  beyinli insanlar, eğitilmedikçe, doğal insanlar olacağı daha ağır basıyor.
  

SORU: Neden kavramı nedir?
Neden, amaca göre değişir. Nedensizliğin anlamı izafidir.

SORU: Bana öyle bir soru sorun ki cevabı nedensizlik olsun?
Yalan boşuna değilse nedensizliğinde varlığın bir hikmeti, bir boşluğu doldurması gerekir. Nedensizlik bir kavramdır. Bir şey ifade ettiği için kavramdır.
Bana öyle bir soru sorun ki cevabı nedensizlik olsun? ' sorusu nedensizliğin cevabıdır.
Niye bu soruyu sorma gereği duydunuz? Cevap budur.
Eğer bilgisayara virüs yayan insanlar olmasaydı ( 1, 23, 4, 5, 6) , biz virüssüz bilgisayarlarla uzaya yönelseydik biz tek virüsle uzayda dağılacaktık.
Canlılarda çoğu şeyin nedeni vardır! İstisna hariç.

SORU:Ölüm nedir?
Belki de canlılarda enerjinin en büyük hal değişimidir
SORU: Abiyotik döngü var mıdır? (Cansızlarda nedensizlik var mıdır? )
kâinatta mevcut kısmi statik(sabiteler) bir enerji vardır. Ama dinamik enerji içerisindeki canlılarda bir nedensizlik var mıdır?
Genellikle nedensizlik şemsiyesine nedeni bilinmeyen şeyler sığdırılır. Genellikle nedeni bilinmeyen şeyler nedensizliğe yakındır. O zaman neden kâinat vardır?
O zaman biz bilmediğimiz şeyler hakkında iddia ettiğimiz zaman cahillik olur.
Nedensizlik hadisesi genellikle nedene mağlup düşer.
Nedensizlik insan tabiatında çok az nasibini almıştır.

 
Yorum: Öğretmen konuları önem derecesine göre sıralayıp tümünü soru haline (sorular; mümkünse uzman kişiler birlikte hazırlanmalı)  getirdikten sonra en önemli konulara karşılık gelen soruların puanlarını artırmak ve % (yüzde) dilimlerini artırmak suretiyle hatta bu soruları ve yüzde dilimlerini konulara  ayırmak.
Ör, kanunlara 1. derecede teorilere 2. derecede  önem vermek gerekir. çalışılacağını, çalışırken nasıl öğretileceğini önceden öğrenciye vermesinde yarar vardır.  
Soru Niye Sorulur. (Öğrenci Etkinliği)
Herhangi bir şeyin cevabını öğrenmek için (Kadriye),
Doğru ve yanlışları öğrenmek için (Yaşar-idris)
Bilinmeyeni öğrenmek için (Cuma)
Merak için (Tahsin)
Bilgi edinme, öğrencinin bilgiyi alıp almadığını öğrenmek için (Mustafa)
Öğrenmek için (Gürcü)
Sesli düşünmek için (Kader)
Konunun kavranması için (Serkan)
Bilinmeyeni öğrenmek ve başkasının fikrini almak (Hamdullah)
Bazı püf noktaları öğrenmek için, etkili öğrenmek için sorulur (Sedat)
Bir konun çözümünü ya da çözüm yollarını öğrenmek için (Serhat)
Öğrenmek ve test etmek (Metin)
Herhangi bir konuyu öğrenmek ve test etmek (Suat)
Meraktan sorulur (Muzaffer)
Geleneksel bir yöntem (Şerif)
Karşıdakinin düşüncesini öğrenmek için (kâmil)
Bilgi edinmek için (Sibel)
Merak edildiği için (Emine)
Hayatın her noktası zaten başlı başına bir soru. Bu sorulara cevap bulmak için (Nuray)

BAZI BEYİN FIRTINASI ÖDEV, SORU VE ETKINLİKLERİ (Sınıf Öğretmenliği FTT dersinde A4,4A ve 4B Sınıflarında Verilen Öğrenci Yanıtları 2006)

(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2005-2006) 
(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2006-2007)  
(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2007-2008) 

(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2008-2009) 
(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2009-2010) 
(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2010-2011)
(Sınıfça Kabul Edilen Bazı  Öğrenci Yanıtları 2011-2012)
  


   
          BİLİM UZMANININ ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR


1.Doğa Merakı: Çocukluktan itibaren çevresine ve doğaya daha çok ilgi duyar yaratıkları sorgulamayı olayın nedenlerini merak eden kişiliktir.
2.Nesnellik: Olayları, yaratıkları değerlendirirken ve yargılarken nesnel ölçüleri kullanırlar. Kişisel önyargı ve beğenilerini buna karıştırmazlar.
3.Zihinsel Esneklik: Vardığı sonuçları, yargıları diğer sonuç ve yargılarla karşılaştırılarak test ederek diğer insanlarla tartışarak en doğru olan sonuç ve yargıyı kabullenmekte güçlük çekmeyen zihinsel esnekliğe sahiptir. Zihinsel yönden hürdür ve saplantıları yoktur.
4.Yılmazlık: Çözülmeyen problemlerle uğraşmaktan haz duyar. İnatla azim arasında şöyle bir fark vardır; kendisinden verim alınamayacağına kanaat edildiği zaman; o an için (geçici) çalışmayı terk eden kişi azimlidir. ÖSYM sınavında tek soruyla inatlaşmak inadı çok güzel ifade eder. Kısaca kendinden azami verim almasını bilen kişi azimlidir. İnat eden kişi beynini ve bedenini çok yorar. İnatla azim arasındaki kırmızı çizgi verimdir. Verim düşüyorsa inat, verim sabit veya artıyorsa azimdir.
5.Sentez (Güdük-Taklidi Yaratıcılık, Birleştiricilik): Herhangi bir problemin, olayın, olgu ve yaratığın hakkında mevcut bilgileri en verimli bir şekilde veri tabanı olarak kullanıp sentez ve analiz ederek insanlara güzel meyve verir.
6.Ortak Çalışma:Özellikle fen bilimlerinde bir elin nesi var çok elin sesi var.Yani on kişinin bir problemi çözmesiyle bir kişinin çözmesi arasında çok fark var.
7.Doğa ve İnsan Sevgisinin Liyakati: Evrensel insan kendisini doğanın bir parçası kabul eder. Akıllı ve zeki olması nedeniyle gururlu ve kibirli olmaktan çok doğadaki olay ve yaratıkları takdir eder hayranlık duyar merhamet eder ve adil davranır. İnsanları sever diğer canlılara merhamet eder. Bu gün sevgi liyakatini hayvanlarla paylaşan kültür gelecekte sevgilerini robotlarıyla paylaşırlar. 
8.Doğa ile İnsanın Mutual (Ortak) Yaşama Şeklini Benimser:Karşılıklı olarak; doğadan yararlanma ve doğal dengeyi kuvvetlendirici yönden doğaya katkıda bulunmak ister.
9.Sıra Dışı Düşünebilmek-Olanakları Ölçüsünde Doğru Davranabilmek:İnsanlara zarar vermeyen, sıra - kural dışı davranmak ve düşünmek; topladığı verilerini, yaratıkların yararına somutlaştırıp hayata uygulamaktır. Onun için toplum kuralları, değişmez; idler (egolar), idoller (putlar) değildir.
10.Fert ve Toplumsal Açıdan Evrensel Olmak: Ör,Dünyadaki vatanı-milleti-kavmi-kişisel tercih ve yaşama tarzı onun hayatının payını oluşturur. Hayatının paydasını; İnsan - İnsanın yararlı evrensel yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları ve insanı vatanının kâinat olduğunu kabul eder. İnsanı bir beden, milletleri bu bedenin dokuları,  kişileri insan alfabesinin harfi-hücreleri gibi kabullenmek.  
11.Yaratıkları, Paha Biçilmez Kabul Eder: Canlı ve cansız döngüdeki(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) her yaratığın özgün öneminin bilincindedir. Belki de onun için Afrikalı bir Pigme, Kuzey Kutuplu bir Eskimo, Amazon Ormanlarında bir yerli veya Avustralyalı bir Aborcin; insanın doğal yaşama direnme gücünü ayakta tutan ve uyum sağlamaya çalışan, Atasal- askeri gibi görür.
12.Namuslu ve Dürüsttür:Hak edişe özen gösterir ve hazırın zararlarının bilincindedir.
13.Yararlı Değerler Üretmek ve Uygulamak
14.Gerçekçi Kişilik: İdeallerdeki bereketi, güzelliği ve gücü kabullenir. Fıtratına uygun ve doğru tercihleriyle oluşan verimli özgün hayat denklemlerine göre yaşar
15.Geleceği  Kısmen de Olsa Görür- Yaratıklara  Yararlı Şeyler Üretir: Düşünce  sisteminde ve sanal   dünyasında, geleceği görür ve bilir.  Doğadaki yaratıklar, süreçler, olgular, bilgiler ve enerji halleri arasındaki;  sabiteler, değişimlerin ivmeleri ve nötrleri bilir. Geçmişte bunlar arasındaki ilişkilerin yerel-evrensel ve toplumsal açılımlarının sonuçları arasındaki mantığı asimile ederek;zihinsel operasyonlarla bu verilerden çok bilinmeyen denklemler sistemi ile geleceği görmeye çalışır. Maddi ve manevi olarak yaratıklar, onun zihinsel ve bedensel ürettiklerinden yarar görür.
     Hangi buluş-teknoloji ve ürünü insanlığa ne zaman emanet edeceği; yer ve zamanını iyi bilir. Meşhur olmak veya azınlığın yararına; insanlığın bilinç seviyesini aşan veya onlara zarar verecek buluş-teknoloji-ürün ve fikirleri sunmaktan kaçınır. İnsanlara yarar sağlayacak fikir ve buluşlar üretir.Ne yazık ki; bazı bilim bilginleri (bilim insanları?!) vaktinde erken, bazı fikir ve buluşları insanların eline vermekle hata etmişlerdir. Bu evdeki çocukların eline ateşli silahları emanet etmeye benzer. Ör, Atom Bombası, nükleer enerji… Vb 1

16.Bilimsellikle Geçmiş ve Geleceğe İlişkisel Güncel Yaşar;Çalışmakta olduğu bilimsel konuyu veya çözmekte olduğu bir probleme endeksli düşünerek-yaşayarak bilimselliği özel hayatına güncelleştirmekte-uyum sağlamakta sıkıntı çekmez.
17.Bilimselliğin İçinde parti siyasetinin çok yüzlülüğünün bilincinde hareket ederek, parti siyasetçilerine ve siyasilere alet olmaz. Parti siyasetini, pozitif ve samimi bir yelpazeye çekmeye çalışır ve değerlendirir: Gül sineme neyle di ki; sinem güle, siyaset dedi misali:pozitif bilimin kucağında; parti siyasetinin hünerlerini çok iyi tanır, gözler ve değerlendirir. Beşeri/İnsani veya Pozitif Bilimin siyasetinde(kök hücre siyasetinde) çok yüzlülük yoktur. Parti siyaseti her türlü rejimlerin gölgesinde çok yüzlü olabiliyor. Ne acıdır ki, belki de en yetenekli bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?) yer aldığı dürüst pozitif bilimin; emekçilerinin emeği-pozitif bilmin hasılatı; beceriksiz, haksız ve adaletsiz bir şekilde kullanılıyor.  
     Özel Etkinlik : Bilim bilginleri (bilim insanları?!) bir işçinin veya bir kas hücresinin ya da bir sinir hücresinin kendi yapı, görev ve işlevi olarak nasıl bir icraatta bulunuyorsa gerek fıtratı, gerekse eğitimle netice itibariyle karakteri ve genetik yapısı araştırmaya bilimsel çalışmalara müsait kişi ve gruplara verilen isimdir, bir üstünlük vasfı değildir.1, 2, 3, 4, Şöyle ki her ne kadar toplum için bir lokomotif görevi yapıyorsa da sizin bu lokomotiften bir vagon üretmeniz gerçekten çok zaman alacaktır. İşte bu katar için tek başına vagon ve lokomotifin mukayesesinden çok tamamlayıcı olması önem taşır.
18.Gerçek bilim bilgini (bilim insanı?!) ve evrensel insan:yaşadığı ortamda;genel olarak çevresinden başlayarak uzaklar doğru öncelik kuralına dayalı olarak ;kendisini çevresinden insanlığa doğru, verimli, mantıklı ve akıllıca güncelleyen-doğru konumlandıran kişidir. 1, 2
Özel Not : İstisnalar hariç; doğada yaratıkların birbirine üstünlüğünden çok birbirini tamamlaması (toplumsal ve biyolojik döngü) daha büyük önem taşır. Tamamlayıcılık önemlidir, üstünlük izafidir. İnsanın toplumsal döngüsünde; kavimler arasındaki çeşitliliğin önemi;Yellowstone gri kurtlarının gerçek hikayesinden (Film İzle) daha çok şey ifade etmelidir. (Demirkuş 2003)  
19.Çevresini;Bilgi, Olanak ve Becerilerinden Yararlandırmaya Yatkınlığı-Özverisi vardır.
20.Dinlere, hayvani-meleği doğa ötesi ilime ve bilime doğru empati/eşduyum duyar yani din cahili değildir.


EVRENSEL İNSANIN PROBLEMLERİ ÇÖZME-DÜŞÜNME YÖNTEMLERİNİN BASAMAKLARI

1-Mevcut bilgileriyle doğayı gözlemlediğinde daha önce gözlemlediği olaylarla karşılaşabilirler. Bu durumda vardığı sonuç ve yargıyla sorunlar çelişebilir veya sorunu çözümleyemeyebilir, güçlüğün farkına varır.
2-Zihinde doğan sorular arasında yanıtlanması gereken soruyu seçer  ve problemin özgünlüğünü belirler.
3-Problem çözme yolları ve olası yanıtlar arar. Bu zihin süreci onu şu etkinliklerden (aşağıdaki) bir veya birkaçına götürür.
a-) Kaynakları tanıma
b-)
İlgili kaynakları tarama (yazılı, sözlü ve diğerleri)
c-) Diğer bilim bilginleriyle (bilim insanları?!) tartışma
d-)
Gözlem yapma
e-) Kesin olmamakla beraber olayın nedenlerine ilişkin düşünceleri ileri sürme.

Özel Not :
Bu çalışma sonucunda sınama ve denemeyle ilgili çözüm yolları üretilir.
4-Kurduğu hipotezi nasıl yoklayacağını düşünür. Bilim bilginleri (bilim insanları?!) bir araştırma deseni ortaya çıkarır (kaynakları tarama, deneme, sınama...).
5-Hipotez yoklandığında hipotezin doğrulanıp doğrulanmadığı kesin bir şekilde ifade edilir ve nitelik kazandırır.
6-Eğer hipotez doğrulanmadıysa bilim bilgini (bilim insanı?!) bir önceki basamaklara dönerek problemi yeniden arayıp, yenileyip, sınayabilir.
7-Çalışmaları hipotezin doğrulanmasıyla sona ermez. Yeni problemlerin ortaya çıkması, çözümlenmesi, hipotezin doğrulanmasıyla kazanılan bilgilerin bilim bilgininin (bilim insanı?!) zihninde yeni yapılanmaların ortaya çıkması sürer gider.
8-Var olan sonuçların araştırmaların yapılış şekliyle birlikte ulusal ve Uluslararası bir dergide ve basın yoluyla yayınlanması gerekir.



  Bilgi: Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki, sübjektif-objektif(nesnel) canlı-diri yaratıklar dünyaya geldiklerinde genlerinde yapısal olarak kısmen var olan buna ilaveten, süreç, olay olgular... Vb ilgili zihinsel asimile(özümsenen) olunan - giren  veya  rüya ile, trans ile, düşünerek, zihinsel operasyonla üretilen ürünlerin zihinsel(düşünsel kayıt), beyinsel(organik kayıt) havuzda diğer bilinenlerle ilişkisel kayıt edilen; ses, görüntü, imaj, sembolik kod, eylem, ... Vb dinamik kalıntılardır. Ola ki Bilgi;Çevremizdeki ve iç dünyamızdaki; her çeşit olay, olgu, süreç, yaratık, .. Vb. ses, görüntü, yazı, sembol, video.. Vb. duyuşsal kayıt birimi şeklin de zihnimize, beynimize, doğaya kodlanışına bilgi denir.
-Her türlü yolla (bilinçli veya bilinçsiz) edindiğimiz bilgiler, belleğinize yerleşip, gerekirse bu bilgiler kullanılarak yeni bilgiler üretiriz. İşte dışarıdan edinilen tüm bilgilerin belleğimize yerleşmesi, yerleşen bilgileri kullanarak yeni bilgileri üretmek ve bu olaylardaki yeteneklerimizin, rollerimizin ne olduğunu öğrenmeye özgün bilgileri üretmeye yönelik zihinsel yapılanma kuramı ileri sürülmüştür.
-
- Dağarcığımızdaki bilgilerin hepsi doğru bilgi değildir. Dağarcığımızdaki sağlıklı bilgiler oranında sağlıklı kararlar verebiliriz.

Bilgi; Zihinlerde, organlarda, medya ortamında ve doğada; kavram, resim, şekil, imaj, ses, görüntü … Vb şeklinde kodlanmış insan zihninde üretilen ya da doğal ve sanal kaynaklı yaratık, olay olgu, süreç… Vb şeylerin karşılığı olan enerji halleridir. Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki, sübjektif-objektif(nesnel) canlı-diri yaratıklar dünyaya geldiklerinde genlerinde yapısal olarak kısmen var olan buna ilaveten, süreç, olay olgular... Vb şekil de zihinsel asimile(özümsenen) olunan veya rüya ile, trans ile, düşünerek, zihinsel operasyonla üretilen ürünlerin zihinsel(düşünsel kayıt), beyinsel(organik kayıt) havuzda diğer bilinenlerle ilişkisel kayıt edilen; ses, görüntü, imaj, sembolik kod, eylem, ... Vb dinamik kalıntılardır. Bilgi zeki yaratıkların çevreye uyum ya da yaşamak amacıyla bazen canlıların genlerindeki yapısal değişiklikler sonucu genetik yapılarına ya da sistemlerine kayıt edilir. Ör, Yerküresi bedenine insanların liyakatsiz etkisine, yer küresi yeni koşullara uyum için; kendisini ve iklimsel rejimini yeniden düzenleyerek depremler, aşırı yağışlar ve küresel ısınma ile tepkisel uyum gösterdi. Örneğin. bakterilerin antibiyotiklere karşı genetik direnç geliştirişi. Canlı, cansız ya da yarı canlı yaratık sistemleri; değişen çevre koşullarına ya da çevreye uyuma zorlandığında sistemin ilk yapısında değişiklik yaparak yeni kombinezon bilgileri içeren ya da sahip sistem olur. Ör. bir ekosistemin küresel ısınma sonucu oluşan yeni çevresel koşullara yapısal değişimle tepki göstermesi. İnsan ruhunda ise doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki öğrenebileceği ya da gereksinim duyduğu hemen her şeyin ilim olarak meleği(kusursuz) yeterince karşılığı vardır. Ruh Allah (C.C) emaneti olduğu için hemen her şeyin özünü içeren ve sadece akıl işletim sistemi verilen yaratıklara üflenmiş olup bu yaratıkların hayvanlardan ve cansızlardan farklı olarak akıllı yaratıkların nefsini (Kendisini) ve Rabbini(Allah (C.C)'Yİ)tanımasına yardımcı olur. Ola ki ilkel, doğal, cahil ve doğal insansılarda (Âdem AS öncesi ve sonrası bazı cahil insanlarda) Ruh yoktur. Bu nedenle Allah (C.C)'Yİ ve kendilerini tanımazlar. Ola ki onun için cahillerde uzak durun diye ayet ve hadisler vardır.
Bilgi;bilimin(nesnel + sanal+düşünsel+dijital/hesabi insani bilim) ilimin (tüm bilinmeyen bilimler, nesnel + sanal + düşünse + ilahi ... bilim) veri tabanı olan birim (görsel, işitsel, görsel+işitsel, hissel, duyuşsal... Vb) enerji hallerinin karşılığı gibidir. Bilginin karşılığı genellikle doğada, doğa ötesinde, düşünce dünyasında ve bilinmeyen âlemlerdedir. Bizim bahsettiğimiz bilginin yeri ve mekânı; zihinler, beyinler, bedenler, doğal yaratıklar, yapay yaratıklar, medya ortamları, sanal ortamlar (sanal zeki programlar), literatür, nesnel zeki ortamlarda (robotlar, bilgisayarlar); sembol, harf, kavram, ses, görüntü, resim… Vb şekilde kodlanmış bilgiden bahsedilir.

*Bilmediklerimizin cahili, çok doğru bildiklerimizin de alimi, kullanmadığımız bilginin de hamalıyız. Demirkuş 2019
*Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi; zamanında gerçek bilgilerle donatmazsak, onun yerine çocuklarımızın zihinleri yanlış, eksik ve hurafe bilgilerle doluşur.
*Toplumsal olarak geri kalmanın bir sebebi de budur.
*Öğrencilerimizi sıfırdan, üniversiteyi bitirinceye kadar sadece fen ve toplumsal bilimlerle ilgili bilgilerle donatmak yeterli değildir. Peygamber Ahlakı yönünde eğitici bilgi ve uygulamalardan (eğitimden) yoksun bırakmak geleceğimiz için büyük bir risk ifade eder
.


Bilginin Temel Kaynakları; Bilgi Kaynaklarını Sınıflandırın;
Hangi Kaynaklardan Bilgi Edinilir?

1-Çevresel Kaynaklı Bilgiler; Çevremizden maksatlı ve maksatsız edindiğimiz bilgiler. Doğal çevre ve öğretim, öğrenim ve eğitimle edinilen bilgiler.
2-Düşünsel Kaynaklı Bilgiler; Uyanık halde iken düşünsel sentezle hayal ederek, kurgularak… Vb şekilde iç dünyasında bilgi üretip beyine ve zihnine kaydetmek.
3-Atasal Gen Kaynaklı Yapısal (Fıtrati) Bilgiler; Atasal olarak genlerimizde var olan ya da ceddimizden bize aktarılan yapısal (fıtrat) bilgiler.
4-Yaratık Kaynaklı Bilgiler; Cahili, Hayvani, Şeytani, İnsani... Vb yaratıklar tarafından diğer yaratıklara bahşedilen ya da kasti nüfuz edilen yaratıksal öğreti ve feyiz bilgileri.
5-İlahi Kaynaklı Bilgiler; Peygamberlere vah edilen vahi kaynaklı bilgiler. Ör. Allah (C.C) Gönderdiği kitaplar ve onlarla ilgili peygamberlerin hadisleri… Vb Hayır ve şer Allah (C.C)'HUNDANDİR. Bu nedenle tüm bilgiler özünde ilahi kaynaklıdır.
6-Rahmani Kaynaklı Bilgiler; Rahmani feyizle bahşedilen bilgiler. Allah (C.C) tarafından alimlerin, peygamberlerin kalbine verilen ledünni ilimler.
7-Rüya Kaynaklı Bilgiler; Gerçek hayatımıza tesir edecek ve unutulmayacak derecede önemli rüyalar.
8-Trans Kaynaklı Bilgiler; Herhangi bir şey hakkında bilgi edinmek için uyku ile uyanıklık halı arasında dikkatini; bayılmadan, dağıtmadan uyutmadan konuya yoğunlaşıp istihare ederek iç âlemlerden bilgi toplamak ya da edinmek.
9-Diğer kaynaklı bilgiler.

 Bilgiyi Oluşturan Temel Öğeler; Zihinsel ve beyinsel havuzumuzdaki bilgilerin çeşitlerini içeren öğelerdir. Ör.Görsel-işitsel-tatsal-dokunsal-kokusal-özel duyusal-özel duygusal-düşünsel kod ya da ses, imaj, kavram, görüntü, olay, yaratık, eylem, yasalar… Vb öğelerdir.
1-Olaylar, Süreçler, Olgular
2-Kavramlar,Kavram-isimler, İsimler, Noktalama işaretleri, Bağlaçlar, Deyimler, Vecizeler, Atasözleri, Cümlecikler... Vb
3-Genelleme ve ilkeler
4-Soyut modeller
5-Doğa yasaları
6-Yaratıklar
7-Enerji ilişkisi
8- kâinat öncesi ve kâinat sonrası bilgilere ait öğelerdir.

  Bilim İçeriği   
     Doğa ötesi ve doğadaki;düşünsel, nesnel, sanal... Vb bilgi kaynaklarından duyularımızla ya da iç dünyamızdan bilinçli ve bilinçsiz zihin havuzumuza (zihinsel pazılı çerçevesi ya da hafıza meleği/melekleri kontrolüne) alınan bilgi birimlerinin ilişkisel disiplin bütünlüğüne bilim içeriği denir.     
   İnsanlar doğadaki bu konulara ulaşırken bilimsel yöntemlere ilaveten deneyim ve toplumsal yaşantılarından edindiği bilgileri kullanarak neticeye ulaşırlar. Bilimsel yöntemler kullanılırken araç ve gereçlerde  nitel ve nicel olarak bilimsel-teknolojik 1 bilgi edinilir ve kullanılır. Örneğin, terazi kullanılarak tartım, cetvel kullanarak uzunluk ölçümü gibi .

 
BİLGİ ÇEŞİTLERİ;       
1-Doğruluğu hep aynı neticeyi  veren bilgiler. (Bilimsel Bilgi)
2-
Deneysel çalışmalarla elde edilen  bilgiler.(Deneysel Bilgi)
3-
Doğruluğu kişiye göre değişen ya da değişken olan bilgiler (İzafi Bilgi).
4-
Doğa ötesi ya da bilimsel olanaklarla denenemeyen ya da denenmekte sıkıntı çekilen ama mutlaka yanıtlanması gereksinim duyulan ve genellikle teorilerle yanıt verilen yarı gerçek bilgiler Ör, Genel ve Özel Görelilik kuramları. Olanaksızlıklar nedeniyle doğruluğu kesinleşmemiş doğa üstü veya buna yakın derecedeki gerekli soru ve problemlere cevap olacak şekilde var olan, ileri sürülen bilgiler(Kuramsal bilgiler
5-Doğum, ölüm, kâinat, bilim... Vb (Geçici-Sonlu Gerçek Bilgi), İlim, hayat, enerji, yaratık... Vb (Gerçek Bilgi),
6-Deneyimlerle Elde Edilen Bilgiler (Deneyimsel Bilgi)
7-
Dini Bilgiler(İlahi Bilgi)
8-Zihinsel Trans Bilgileri ya da Bilinçli Düşünsel-Hayali Arası Bilgi ve Rüyadan Bilgi Edinme (Düşünsel Bilgi)
9-Pasif Sanal Bilgiler (Kullanılmayan Bilgi)
10-Doğuştan Sahip Olunan Doğal Bilgiler (fıtratı-Yapısal Bilgi)
12-Doğa Ötesi,Doğadaki, Zihinde ve Dijital(Hesabi) Ortamdaki Bilgiler (Mekansal Bilgi)
13-Sakat, Yanlış ve Eksik Bilgi
14-Diğer Bilgiler (Doğal Bilgiler, Sanal Dünyadaki Bilgiler... Vb)


1-BİLİMSEL BİLGİ Bilimsel bilgi, bilimsel yöntemlerle doğruluğu kanıtlanabilen bilgilerdir.Bilimsel bilgide;olay ve yaratıklar hakkında çeşitli ilkeler ve kavramlar mevcuttur. Ancak doğada öyle olgu ve olaylar var ki, mevcut olanaklarla bunlar hakkında kısa sürede bilimsel bilgi edinmek bazen olanaksızdır. Örneğin, kara deliklerde yutulan yaratıklara ne olur? Bu tür durumlarda olayın özünü temsil eden veya buna en yakın bilimsel deneyler düzenlenir. Mevcut bilimsel bilgilerden yararlanarak bu sahadaki uzman Bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?) sentez yetenekleri ile kuramlar ileri sürülür. Zaten kuramların çoğu önemli soru, problem ve sorunlara geçici yanıt olması için ileri sürülmüştür.       Bilimsel bilgilerin en az veya hiç değişmez olmaları veya bağımsız olma özelliğine bilimsel objektiflik veya nesnellik denir. Bilim; kişisel değil, toplumun ve kültürün ortak malıdır. Bilimsel bilgilerin zamanla büyümesi ve gelişmesinde, fen bilimleri de genişler ve değişikliğe uğrar. Doğadaki yaratık ve olaylar hakkında daha genel ve doğru açıklamalar bulunduğunda önceki bilgiler ya düzeltilir ya da vazgeçilir. Yeni bilgiler kabul görür. Bilimin bu özelliğiyle FEN BİLGİSİNDE MUTLAK GERÇEK YOKTUR?  (Fen Bilgisi Öğretimi Prof. Dr. Fuat Turgut)       Yukarıda  anlatılan bilimsel bilgi dışındaki sadece sağ duyuya dayalı boş hurafeler, mistik inançla ilgili bilgiler bilimde geçersizdir.
2-DENEYSEL BİLGİ:Fen Bilimleri  geniş ölçüde gözlem ve deneylerden edinilen bilgilerle genellemelere dayanır, onun için fen bilimlerine Deneysel Bilim de denir. Aslında bu ayırım doğru değildir. Çünkü fen bilimleri tümüyle deneysel değildir. Deneysel çalışmalarda olaylar ve yaratıklar belirli nitelikleri gözlenip nitel ve nicel özelliklerine ait bilgiler edinilerek genellemelere ve ilkelere ulaşılır. Deneysel çalışmalarda gözlem, ölçme ve betimleme önemli  yer tutar. Bir noktada fen bilgisi sadece deneysel bilim değildir, deneysel bilimi içine alır.       Bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?) karmaşık olayların tümünü değil, önemli bir veya birkaç niteliğini; gözlemleyerek, gözlemler ışığında deneyler düzenleyerek, gerekirse deneylerinden de yararlanarak yaptığı düzenlemelere basitleştirme denir. Örneğin tohumların çimlendirilmesinde nem ve ısı etkisi görmek istiyorsak bir takım deneylerle değişken ve sabit faktörlere dayalı deney düzenekleri hazırlayarak,  tohumun  çimlenmesi hakkında bilimsel veriler elde edebilir ve genellemelere gidebiliriz.                                                  
3-İZAFİ BİLGİLER; Hayatın gereği icabı; insanlarda her şeyin nedenini sorgulama duygusu ve güdüsü mevcuttur yani öğrenmeye kuvvetli bir  İLGİ (afinite) duyar ve sebeplere bağlar. Bu sorgulama ve güdü uygulamaya geçince bilimsel yöntemler ve tecrübelerle test edilip neticeye bağlanmazsa  gerçek bilgiler zamanında doğru bir şekilde yerleştirilmezse; bunun yerine gerçek,hurafe ve diğer bilgiler rastgele doluşur.. Bu nokta itibariyle çocukların ve toplumların gelişim dönemlerindeki bu güdü ve duyguları nedenlere bağlı olarak  yaşayarak öğrenmeye afinite (ilgi) duymaya: eğitim yöntemleriyle  gerçek  bilgilerle icabet edilmezse bunun dışındaki her bilgi istisnalar hariç yanlış netice veren veri tabanı gibidir. Genellemelere ve neticelere negatif tesir eder. Mutlak yanıtlanmasına gereksinim duyulan sorular kısmen teorilerle ya da tecrübe ve gerçeklerle bu boşluğun eğitimle doldurulması gerekir. Tercihe dayalı  her şeyde kader diye inanca iftira etmeyelim. Trafik kazaları ve depremlerin zararları kaderin cilvesi midir yoksa tercihin meyvesi midir.                                                   
4-KURAMSAL BİLGİ: Fende kuramsal düşünme ve yapılar yardımı ile bilime önemli katkılar getirilmiştir. Örneğin,Güneşin doğup batması deneysel olarak açıklanamaz. Kuramsal bilgilerle açıklanmaya çalışılır. Ör, Uzaya göç neden zorunlu  olacak ve nasıl olacak?  Sorusuna yanıt, kuramsal bilim kuralları ve bilimsel bilgilerin doğru senteziyle sonuca ulaşılır.Ulaşılan sonuçta yer alan bilgilerin bazıları kuramsaldır.
                                                  
5-GEÇİCİ-SONLU-KISMİ GERÇEK Ya da GERÇEK BİLGİ:Doğada varlığı en az değişen veya doğa var oldukça değişmeyen;yaratık, olay, olgu, kurallar ve kanunlardır. Doğum, ölüm, kâinat
                                                   
6-
DENEYİMSELBİLGİLER ;
Bütün bilimsel bilgiler, bilimsel yöntemlerle elde edilmemiştir. Bunların çoğu toplumsal deneyimler ve denemelerle günümüze kadar gelen birikimlerin sunucudur.       Özellikle Fen Bilgisi konusu dışındaki toplusal bilgilerin çoğu deneyimlerle elde edilmiştir. Bilimsel bilgiler sadece Fen Bilgisi ile  ilgili değildir.
7-DİNİ BİLGİLER
8-ZİHİNSEL TRANS BİLGİLERİ (HAZ VEREN,ZİHİNSEL DOYUMSUZLUK YAPAN ... Vb)
9-PASİF SANAL  BİLGİLER (DOĞA ÖTESİ,DOĞADAKİ,ZİHİNDE VE DİJİTAL ORTAMDAKİ BİLGİLER)

10-SAKAT, YANLIŞ VE EKSİK BİLGİ;Toplumca kabul gören ancak gerçeğe yakınlığı şüpheli veya ters bilgilerdir.

Yanlış-Eksik;Atasözü, Özdeyiş (Vecize), Deyim, Deneyim Cümleleri... Vb Toplumsal Tufanlara, Eksik ve Yanlış Toplumsal İletişime Neden Oluyor;
Neden Oluyor :
Yanlış ve/veya eksik; atasözü, vecize (özdeyiş), deyim ve deneyim cümleleri... vb toplumsal düşünce yanılgısına, eksik ve yanlış toplumsal iletişime neden oluyor.
Fert ve toplumsal olarak kabul gören atasözü, vecize(özdeyiş), deyim, deneyim cümleleri... Vb fert ve toplumun inançsal, düşünsel ve mantıksal değişmez değer yargıları olarak toplumun zihinsel havuzun ve bilinç sisteminin köşe taşları ve temel veri tabanları gibi iş görür.
Bunlardan bazıları eksik ve/veya yanlıştır. Tüm dünyada ki atasözü, vecize (özdeyiş), deyim ve deneyim cümlelerin bilimsel çalışma ve tezlerle geçerlilik sınırları belirlenmeli ya da en doğru alternatifleri ortaya konulmalıdır. Bunların yani atasözü… Vb. bilimsellikle, yaşama doğru uygulanabilirlikle, inancımızdaki ayetlerle ve hadislerle uygunluğuna bakılarak; bilimsel çalışma ve tezlerle alternatifleri ve yanlışları düzeltilmeli.
Sağlıklı ve düzgün çalışan, toplumun zihin yapısı açısından; varılan sonuçların, doğru alternatifleriyle ve kökenlendiği kaynaklarla(din, bilim, deneyim, halk… Vb.), bilimsel ve peygamber ahlakıyla gerçekçi eşleştirmek gerekir.
Atasözleri; dinden, bilimden, ilimden ve deneyimlerden edinilen öğüt verici ve ders çıkarıcı bilgilerin kısa ve öz çıkarsamalardır.

   OLAY SÜREÇ ve OLGU NEDİR?  
SÜREÇ: Bir eylemin veya eylemlerin, kısaca herhangi bir şeyin zamana bağlı olarak başlangıçtan sona (geleceğe) doğru, giderken bu zaman dilimi içerisinde ki ilişkili olduğu bütün olaylar (zaman dilimi + eylem ya da eylemler) ve denklemlerin tümüne süreç denir.
Olgu:süreç+mekân Ör,İnsan yeryüzünden uzaya,çimlenme-doğum-yayılma sürecine girmiştir.

     Temel Süreç Çeşitleri
1-Betimlemeli Düşünme Süreci ve Olgusu
2-Doğal Oluşum Süreçleri ve Olguları
3-Hipotetik Bilgilerden   Tümdengelim Süreci ve Olgusu
4-Deneysel Bilgilerden  Tümevarım Süreci ve Olgusu


1-Betimlemeli Düşünme Süreci
      Bir gözlemci var olan sübjektif-objektif yaratık ve olayları doğru olarak gözlemlemek ve algılamak bunları gerçeğe ya da aslına en yakın şekilde; kelimeler, şekil ve resimlerle  tanımlaması ve tasvir etmesidir.
      Fen Bilgisinde, bilim bilginleri (bilim insanları?!) doğayla ilgili olan bu bilgileri veri olarak toplamak ve bu verileri doğru betimlemek zorundadır. Betimlemede nitel, nicel ve diğer kavram ve kelime  karakterleri  herkesin anlayabileceği bir dil ve seviyede seçilmeli ve kullanılmalıdır. Özellikle teknolojik olanaklar ölçüsünde betimleme, medyatik olanaklarla da destek verilmelidir (resim,film, şekil). Özellikle bu durum  ders kitaplarında ve eğitim yöntemlerinde pekiştirilmelidir.
Ör,Seyahatnamelerin hepsi betimlemeli süreçtir, Betimlemeli olguya da:doğa belgeselleri örnek verilebilir.
 2- Doğal Oluşum Süreçleri;Zamana bağlı doğada oluşan süreçlerdir. Ör,Yer küresinin oluşumu, Doğal olguya örnek;güneş tutulması verile bilir.
 3 -Hipotetik Bilgilerin Tümdengelim Süreci
Genellikle düşünürken olaylar arasında benzerlik, ayrıcalık, geçiş, nötr  ve öncelik sırasına göre sınıflandırma yaparız. Bunların içerisinde hedefimize yönelik benzerliklerden genellemeye varırız. Ayrıcalıklardan, özgünlüklerden, varyasyon ve nötr  özelliklerden edinilen bilgilerle kavramların hudutları çizilip özgün betimler  ortaya çıkarılabilir.                          
4-Deneysel Bilgilerden  Tümevarım Süreci
      Bilmenin ve öğrenmenin en önemli temel aracı zihinsel yeteneklerdir. Liyakat, adalet, merak, keyfiyet, zaruret(rahmani-insani birliktelik).gibi...insan için Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet hayvanlar içindir. İnsanın bilgileri edinmesi için zihinsel yeteneklerinin bilgi edineceği konuyla ilgili alt yapıya (eşik bilgiye) sahip olması gerekir. Daha genel söylenirse bilgileri sistemli ve düzenli belleğe mal etme, hatırlatma, gerektiğinde kullanma, düşünme süreçlerini büyük ölçüde yakından ilgilendirir. Fen Bilgisi dersinde öğrenci zihinsel yeteneklerini etkili bir biçimde kullanırsa yararlı olur. Bilgi edinme, bilgileri kazanma ve kullanma, yollarını bilme, bilimsel davranışlardır.
KISACA TÜME VARIM -TÜMDEN GELİM SÜREÇLERİ ŞÖYLE ÖZETLENEBİLİR;
Çok mükemmel bir sübjektif ve objektif ötesi. betimleme aynasıyla elde ettiğimiz verileri;benzerlik, ayrıcalık, geçiş, nötr ve diğer özelliklerine göre tümevarım (dar anlamda sentez), tümdengelim( dar anlamda analiz), özellerden genele, genelden özellere veya kanundan uygulamalara, uygulamalardan kanunlar doğru - gerçekçi mantık kurallarını yürütmek ve doğruya en yakın veciz cümle ve cümlelerdir.
ÖR. Tüm vecize ve ata sözleri tümevarım veya deneyimlerle varılmış genellemeleri temsil eder. Bir noktada tohumlar, sporlar canlıların kodlanmış tüme varım hallerini temsil eder. Canlının tohum ve spor oluşturması da tümevarımı temsil gibidir .


İNANIŞ VE Allah (C.C) 'YE TAPIŞLARINA GÖRE İNSANLARI KABA SINIFLANDIRIŞ
I-Vahşi İnsan (Doğal İnsan/Cahil İnsan); Bilinçsel olarak Allah (C.C) tanımayan (sahibini tanımayan) ya da inanış gereksinimi duymayan; ruhsuz, akılsız, ilahi imansız, doğal vicdanlı ve Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan (cahil-doğal şirk sahibi) Âdem AS öncesi ve sonrası doğal imanlı insanlar.

II-Evcil İnsanlar/Yarı Vahşi İnsanlar; Bilinçli ve/veya bilinçsiz sahibini (Allah (C.C)'Yİ) tanıyan ya da kabul eden doğal insanlar arasında peygamberi hasletlerle tefekkür eden ya da onları taklit eden; ruhani (meleği), akıllı ve insani vicdanlı oluşa gayret eden Âdem AS sonrası insanlardır.  

III-Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Âlim İnsanlar; Allah (C.C)'HUN ilim verdiği ve/veya kalbinde tecelli ettiği en akıllı insanlardır. Peygamberler ve İslam'i âlimler olan insanlardır.

IV-Diğerleri; Yukarıdaki üç kategori dışında kalan insanların hepsi. Örneğin, İnsanlığın halen toplu en fazla kemale ermesi/erişi Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin ilişkisi önemlidir. Allah (C.C)'HUN fert ve kavim bazında insanlara verdiği artıları maksimum adil ve rahmani paylaşılış bilinci gelişince insanlık kemale ermiş sayılacaktır. Demirkuş 2013 Bu toplu kemale eriyiş zirvesinde sonra insanlığın çetin bir ahlak sınavı bekleneceğinden bahsedilir (hadislerde) yani Yecüc ve Mecüc denen azgın kavimin türeyişi.

İNSANLARIN DOĞAL VE SOSYAL DÖNGÜLERE KATKI PAYLARINA GÖRE KATEGORİZE EDİLMESİ VE GRUPLANMASI (İnsan Toplum ve Devlet Kategorileri)

İnsan Kimdir? İnsan Şiirim

    
I- Yapay İlkel (akli primitif) İnsan/Toplum/Devlet,
   II- Doğal İnsan/toplum/devlet, 
  III- Çağdaş İnsan/toplum/devlet
  IV- Normal İnsan/toplum/devlet,
   V- Evrensel İnsan/toplum/devlet,
  VI- Gelişmiş İnsan//toplum/devlet,
 VII- Diğer İnsan/toplum/devlet     
VIII- Hayvanlar ve Diğer Canlılar (Akılsız, Ruhsuz ve İnançsız Canlılar)

   
I-İlkel İnsan (tercihi ilkel/primitif insanlar
Âdem AS Çizgisi Sonrası Teknolojik İnsan): Bilerek ya da bilmeyerek istendik ve gerekli;yaratıklara, çevresine, doğal, sosyal, yapay ve zihinsel döngülere doğrudan veya dolaylı zarar veren kavim ve/veya insandır.  Fert /kavim/toplum/ devlet; bilerek-bilmeyerek veya keyfiyetinden, doğaya-yaratıklara  parazit- Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel olarak yaşıyorsa, bu kategoriye girmeye hak kazanır. Her şeye çözümü;bilim ve sermaye ile bulmaya çalışır. Tek çözüm ekonomi, para ve güç dengesine bağlıdır. Parayı güç ve amaç olarak kabul eder. Ekonomik sorunların çözülmesiyle insanlık sorunlarınında çözüleceğine inanır. İlmin hiçbir değeri yoktur, aksine ilim tehlikelidir. Ortaçağ gerçekleri nedeniyle, haklı olarak; laiklikle ilimi terk etmiş veya ilme olan güvenini kaybetmiştir.1, 2, 3, 4. Parayı veren düdüğü çalar zihniyetli fert/toplum ve devletlerdir. Menfaatleri gereği, genel döngülerin(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) bilincinden yana gözükürler. Bu insanlar yer küresindeki toplumsal besin piramidinin tepesindeki doyumsuz aslanlar gibidirler. Boşa geçen;güneş, rüzgâr, manyetik alan, dalga… Vb enerji çeşitlerinden yararlanmayı geç idrak edebilen, para- sermaye(kapitalist tutku ve tiryakilik) ve insanlara ilahlaşmak tiryakiliği nedeniyle patojen teknoloji ile üzerinde yaşadığı ve gelecek nesillerin yaşam tarlası olan gezegenin; toprağını eritip gaza toza çeviren, gezegenin can damarlarında ki gaz ve sıvıları içip havayı kirleten ve çevrenin dengesini bozan 19.-20. yüzyılın tipik insanıdır(Gelişmiş Ülkeler). Bu kategorideki insanların ve liderlerinin çoğu cahildir bilmediğini de bilmiyor. -Yaşam döngüsünde;çevresini, dünya'yı ve doğayı hor kullanarak bu konuda tüm kavimleri şaşırtıp Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknolojisiyle kendilerini taklit ettirerek doğal döngüye zarar verdirmeye sebep olmuştur. Gelecek nesillere borçlu yaşayan ve ölen insanlardır.
-Bedenen insan kalben ve düşünsel olarak ilkel olan insanlardır.
-Bu insan tipi kendini ve tüketimini doğada amorti edemeyecek kadar zavallı bir idrak içindedir.1
-İstisnalar hariç bu ilkel insan tipinde zihin bedenle uyur bedenle uyandığı için çocuk gibidirler.
-Bu insan tipinin kalp havuzu doğal doğanın nesnel ve sanal âlemleriyle kenetlenmiştir. Yani yaydığı ve ürettiği nesnel ve sanal enerjinin özgünlüğü nesnel ve sanal doğal yaratıklara (doğal yaratıklarla) kenetlenmektedir. Sanal ve nesnel doğal doğayı aşamaz. Edindiği doğal ilimi ve bilimi dünyevi hayata teknoloji olarak mekanize ederek çevreyi ve doğayı tahrip eden insan olarak konumlanmıştır.
- Genellikle beyninin %0.1?-10'u çalışır.
-Teknoloji-bilimsel kültürel işletimlerine sahip doğal insansı düşünsel/sanal araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar amorti edemeyecek olan ve beyninin ancak % 1—10 çalışan cahil ve doğal; bedensel ve zihinsel yapıya sahip çevresine parazit ve/veya patojen ilkel insana; internete bağlı olmayan ve sabah açılan akşam kapanan ilkel çevresine zarar veren verimsiz basit bilgisayarı benzete biliriz.
Doğal Döngülere;Patojen ve Parazit İnsan(+,--).


A-Gerçekleri yaşayarak tanımak ve geleceğe yürümekle, gerçeklere iman ederek yaşamak arasındaki farkların ortaya çıkardığı toplumsal sorunlar nelerdir nasıl çözülebilir? Gerçekler hakkındaki iletişimsizlikler, düşünce ve kavram yanılgılarını eğitimle nasıl ve hangi yöntemler-uygulamalarla –olanaklarla çözülmeli? Toplumsal, hayvansal ve çevresel bağlamlarda Gerçekler hakkında algıda doğru değişmezliği sağlamak için neler yapabiliriz?
İpucu;bir bilim insanının bilimsel gerçekleri bedensel, zihinsel ve çevresel olarak üzerine uygulaması ile, bir peygamberin ayetleri üzerine uygulayarak yaşayarak hayatına güncellemesi ile ortaya çıkan sonuçları yani bilimsel makaleler ve peygamber hadisleri düşünün.
B-İzafi ve geçici gerçekleri (kalıcı-sürekli olamayan enerji halleri konumu) yani doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki realiteleri;zihinsel, bedensel ve çevresel olarak bilimsel ilahlaştırmak veya deccallaştırmak ne demektir?
C- Doğayı, İnsanları, Sistemleri,Evrimin Prensipleri,Evrimsel Mekanizmaları, Evrim Bilimini, Evrimleşmeyi, Evrim, Evrim Kuramı kavramlarını kaosa sürüp kavram yanılgısını ortaya çıkartarak, … Vb insanların inanmaya ve iman etmeye fıtratı (yapısal) yatkınlıklarından ve gereksinimlerinden yararlanarak veya bu gereksinim ve yatkınlarını bilimsel olarak suiistimal ederek liyakatsiz ilah ve inanç sistemleriyle doldurmak ne demektir?
İpucu; günümüzde, evrimciler (evrimin avukatları-horozları) ve yaradılışçıların(dinin avukatları-horozları) bilimsellik adına yaptıkları,sözde tartışma, kargaşa ve keşmekeşlerinin cehaletini düşünün.

   Bazı bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?),farkındalıklarını uyutarak ya da zafiyetlerinden yararlanarak;nefsi ve zekâsını bilimsellikte kullanarak  madde âleminden büyük kıyamete doğru kişiliklerini-hayat enerjilerini evrimin çanağına hapsetmek ne demektir?Yani insan bedensel ve zihinsel olarak aklını ve ruhunu harekete geçirerek kişiliğini evrim çanağının hayvani-meleği doğa ötesine taşımasına kement vurmak ne demektir? Hayvanların bedensel ve zihinsel enerjilerinin  hedefine kilitlenmek ne demektir?
Yaşanmış Gerçek Senaryo;Bunu bir reçete gibi okuyabilirsiniz;orada gelişimin ve değişimin gereği vadesi dolmuş Allah (C.C) dinlerine mensup insanların inisiyatifinde liyakatsiz ve deforme  değerlendirilen  toplumlar vardır. Sonra bu liyakatiz ve deforme  (şahsi menfaatleri için dini kullanmak)  değerlendirmeye baş kaldıran bir  veya birkaç grup insan vardır. Bu insanlar akıl, ruhun ve vicdan haksız ve kötüye kullanıldığına haklı  karar verir. Toplumu bu haksız dinsel tabuları kuşatma ve yıkma  yönünde  harekete geçirmeyi, kısmen başarırlar. Dini kontrol altına aldığını sanırlar, aslında sadece bir alt basamağa (doğaya-evrim çanağına) malzeme ve yem olarak itildiğinin farkında değiller. Bu bilim ve doğa emekçisi insanlar doğaya ve madde âlemine yani hayvanların bedensel ve zihinsel enerjilerinin  kilitlendiği hedefe bilimsellikle yönelerek doğayı hortumlama sanatını yani, ilkel-patojen teknolojiyi geliştirirlerken hayvanlardan farklı olarak akıl ve ruhunu harekete geçirmekte güdükleştiler, men ve mahrum oldular.  Bu önemli ve değer biçilmez sanal araçlarını kullanamayarak insanlıklarının peygamber ahlakı farkındalıklarını kayıp ettiler. Doğa çanağına dalan bu insanlar (bilim insanları)  akıl, ruh ev vicdanlarını çalıştırmayı unuttular, ihmal ettiler veya bu önemli  farkındalıklarını  yitirdiler.Böylece  akıl ve ruh cahili oldular. Geliştirdikleri patojen teknolojinin doğayı hortumlama cazibesine kapılan diğer toplumlar da  bu evrim çanağına girdiler. Hatta geçerli yegâne son dine mensup insanlardan bazıları bile bu cazibeden etkilenerek İslam'iyete hak etmediği  vadesi dolmuş eski dinlerin işe yaramaz muamelesini reva gördürmüşlerdir.Böylece doğada kendini amorti edemeyen ve daha önce dünyada yaşamış insanlardaki gibi doğanın bereketli meyveleriyle yetinemeyen, hayvanlardan daha aşağılık olarak doğaya zarar vererek-yaşam yerinin toprağını ve buzunu eriterek gaza çeviren  patojen teknoloji insanı ortaya çıktı.
Varılan nokta peygamber ahlaklı insanlardan toplumlar yetiştirmeyen devletler ve insanlık hayvanların çanağından (evrim hapishanesinden) daha aşağılık yerlerde haşır olmayı hak eder.
       Sonuç olarak bu patojen teknoloji emekçileri eski din ehline, kırallık ve imparatorluk mensuplarına  malzeme olmaktan kurtulamamışlardır. Hatta bir basmak altta  yönetimsel (kapitalizme malzeme)  ve bilimsel  (evrim tartışmaları)  siyasetle boğuşturularak-ovuşturularak belki de liyakatsiz değerlendirildiklerinin farkında bile değiller.
 Bu gün insanlığa, doğa ve gezegenimiz; patojen teknoloji-insani çevre sorunlarına tepkisini hoşt olarak gösteriyor. Yani ilkel insandan kaynaklanan çevre sorunlarına çevrenin-doğanın felaketlerle cevap vermesi.   
      İnsanları, nefisleri itibarıyla (akılları itibarıyla değil) bedenen-zihnen, yabani-vahşi, evcil ve hercai hayvan olarak düşünebilirsiniz. Toplumsal kurallara riayette ortaya koydukları sistemde  doğal olanlar fırsatını buldukça doğal hayvan gibi gizli açık avlanıyor, kuralları kılıfına uyduruyor ve insanlığın ergini ele geçirmişlerdir.

      

 

II-Doğal İnsan (tercihi doğal insan)
:Normal yaşam için  doğal doğal yasalarının etkisinde kendini tam kurtaramayan fert - toplum veya devlettir. Pigmeler, Aborcin, Eskimo… Vb kavimler bu kategoriye girerler. Doğa yasalarına açık insanlardır. Doğaya emanet yaşarlar.
Genel döngülerin(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) ve Doğal-Toplumsal döngünün bilincinde değildirler. Bu kavimler dünyaya hâkim güçlerin merhametinin göstergesi-indikatörü-belirteci gibidirler. Yardıma muhtaç kavimlerdir. Bu kavimlerin zamanına, haklarına ve geleceğine;yardım ve yaklaşım insanın/ların ölçüsünü belirler. Doğal insanların zihinleri uyanık veya uyur da olsa doğa ile kenetlenmiştir.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal inançsal İşletim sistemine (Bilim, doğayı ve yaratıkları aşamayan ilahi/peygamberi id ve idollere sahip) ve kültürel işletimlerine, doğal insansı düşünsel/sanal araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar amorti edebilen ve beyninin ancak % 1—10 çalışan cahil ve doğal; bedensel ve zihinsel yapıya sahip doğal insan tipine; internete bağlı olmayan ve sabah açılan akşam kapanan basit doğal bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere; Ammensal İnsan:Bir türün bireylerinin diğerininkileri etkilediği ve kendilerinden etkilenmediği iki organizma türü arasındaki ilişki. (-,0) 1, 2,3

III-Çağdaş İnsan (tercihi asri insan):Asrına en ideal uyum sağlamaya çalışan veya sağlayan insandır. 20. yy nin insan tipidir. Bu insan tipi, asrına yoğunlaşmıştır-gününü gün edip rakipleriyle yarışır. Asırlık kozmopolit fert - toplum veya devlettir.. Bilme güvenir, ilmi körelmiştir. Genel döngüleri (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin), toplumsal ve doğal döngü bilinci asırlıktır. Medeniyet dediğinin; çok işi-dişi var canavar.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal ve asri düşünsel işletimlerine ve doğal insansı düşünsel/sanal araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar bazen amorti edebilen ve beyninin ancak % 1—10 çalışan bu cahil ve doğal insan tipinin nefsine; internete bazen bağlı olmayan ve sabah açılan akşam kapanan basit bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere;Yarı Kommensal İnsan;Ortak yaşayan iki organizmadan birisi yarar sağlarken, diğerinin yarar ya da zarar görmemesi. (+-, 0)
              
Çıkarsayış; Doğal insanlar, baskın doğal çevrenin mağdur cahil insanlarıdırlar. Örneğin doğal bazı Amerika, Avustralya ve Afrika kavimleri böyledir. İlkel ve Çağdaş insanlar çevresine baskınlığın mağdur insanlarıdır. Örneğin sanayileşmiş bazı batılı kavimler. Her üç durumda aşkın oluşun ürünü ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak yaşantı stilinin mağduriyeti ürünüdürler. Vahşi insanlar; doğal doğa yaslarının ve doğal yaratıksal hemen her şeyin doğal /doğal olarak zihninde tecelli ettiği/ edebileceği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN alimleri Bâtını kalbinde ve zihninde Allah (C.C)'HUN tecelli ettiği Allah (C.C)'HUN insanlarıdır.
Edison'un Teknolojik Buluşları, Karl Marks'ın, Leonardo Davinci … Vb dehaların, mucitlerin, kaşiflerin, teknologların, bilim insanları, yazarların… yapıtları nasıl ortaya çıkmıştır? Kişiliklerinin konumları ile ortaya çıkardıkları arasında nasıl bir evrimsel ilişki vardır? Örneğin, Ola ki Davinci dönemi civarı doğal doğanın insanda tecellisinin ürünü olan teknolojinin ve sanatın ortaya çıkışıyla özdeş dönemdir. Ör. Einstein'ın fizikle ilgili düşünsel deneyleri kâinatın göreceli kuramları ve ilgilendiği tüm fizik dünyası yasalarının onunu zihninde tecellisinin ürünüdür. Yani bu deha doğal doğanın ürünü doğal bir kaşif dehadır. Doğa doğal insanın düşüncesine ve bedenine evrimsel olarak baskındır. Ancak peygamberlerin kalbinde ve zihnide Allah (C.C) tecelli ederek ıslah etmiştir. Ola ki ilk ıslah edilen insan ve yaptıklarından sorumlu insanlık Âdem AS'LA başlar. Diğer bazı doğal insanlar halen doğanın tesirinde hayvanların yaptıkları kavga ve gürültü ile hayvani devlet kurmuşlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN icabet ettiği insanlar ve peygamberlere samimi ve/veya net itaat eden ve taklit edenler istisnadır.


IV-Normal İnsan(aklı normal insan) :Doğal ve toplumsal döngü ilişkilerinde kendini bazen amorti edebilen bazen vasatın altında fert - toplum veya devlettir. Bu insan tipine Ortadoğu'da daha çok rastlanır.Yaşam döngüleriyle titrek dengededir. Erozyona ve büyük doğal yangınlara sebep olmaları nedeniyle doğaya negatif değer katarlar. Yaşam döngüleriyle negatif-nötr-pozitif dengededir. Bilim ve ilimi arasındaki titrek-paradoks ilişkilerle çözümler üreterek yaşar. Tam olarak genel döngülerin(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) bilincinde değildir. Toplumsal ve doğal döngü bilinci tam gelişmemiştir. Orta doğu, Orta Asya, Afrika ve Hindistan çevresi kavimleri olup henüz doğaya zarar verme aşamasına girmiş ve kendine kimi örnek aldıkları-alacakları bunların geleceğini belirleyecektir. Normal insanların zihin, bedensel uyanıklık ve beynini çalıştırma oranı, melez ve hercai bir konum gösterir.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal , asri ve Âdemi düşünsel işletimlerine (Genellikle gerçek ilahi/peygamberi inançsal İşletim sistemine sahip) doğal insansı düşünsel/sanal ve Âdemi düşünsel araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar dengede amorti edebilen ve beyninin genellikle % 1—10 çalışan bazen evrensel ve gelişmiş insan kadar bedensel olarak çevredeki enerjileri doğru okuyabilen bazen cahil ve doğal insan tipinin nefsine; internete bazen bağlı olarak bezen tam gün bazen gündüz ve hercai açılan genellikle akşam kapanan normal bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere; Kommensal İnsan;Ortak yaşayan iki organizmadan birisi yarar sağlarken, diğerinin yarar ya da zarar görmemesi. (+,0)

V-Evrensel İnsan(aklı meleği cevval insan, ):
Zihni, doğal çevresi ve beyni ile pozitif düşünerek doğayı aşabilen fert - toplum veya devlettir. Tüm döngülere pozitif değer kazandıran yaratıklara zarar vermeyen yaşam
stilini geliştiren  fert ve toplumlar bu kategoride yer alırlar.21. yy bilgi-uzay çağı insan tipidir. Yaşam döngüleri ve genel döngüleri (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) nötr-pozitif dengededir.
        Yönetim sistemleri mahiyetindekilere (fert sayıları az) azınlık toplum (bölücü zihniyet) mantığı ile değil;dil, din, renk… Vb sıfatların farklılığını kabul eder ve akılcı bulur. Tüm dünyada yöneten toplumun(büyük veya küçük toplumsal kitle) taban mozaiklerin (ezilenlerin); doğru,samimi ve hakça yöneten topluma entegre olmasıyla oluşan sağlıklı zemin üzerinde ki globalleşmenin sağlıklı olması arasındaki doğru orantı mantığına inanan insan tipidir.
        Diyet olarak;yalanı, nefretini, fiziksel ve zihinsel gücün doğal sıfatlarını henüz etkili bir biçimde kullanamayan saf insan tipidir. Gelişmiş insanla/larla desteklenip bilinçlendirilirse müthiş bir insan tipini sergiler. Negatif ve doğal sıfatlarını etkili bir şekilde kullanması için yaşayarak zihinsel bağışıklık sistemini geliştirmesi gerekir.
        Evrensel İnsanı Hayvanlardan ayıran toplumsal özgünlüklerden birisi de; giyiminden, davranışlarından ve her türlü ürettiklerinden başka yaratıkların yarar gördüğü insandır. Ya da evrensel insan;giyim ve yaşama şekli ile; başka insanların peygamber ahlaki ortak payda duyu ve duygularını kasten harekete geçiren insandır. Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern, klasik… Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın gerekliliği mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir. Halkın ortak kullanım alanlarında kişi ve toplumun neden; kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, tahrik edici, aşırı imrendirici, kışkırtıcı… Vb. ifrat ve tefriti davranış, giyim, söz, eylem… Vb. şekilde bulunmaması gerektiğinin gerekçesiyle öğretim, öğrenim ve eğitimde verildiğinden emin olmalıyız. Bundan sonrası kişi ve toplumun iradesi çerçevesindeki tercihi/tercihleri onun ve onların ölçüsünün kalitesini gösterir. Yargısından emin oluruz. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Bir kişilik: dikkat ve ilgilerin üzerinde olmasına mutlak gereksinim duyuyorsa ya da çok hoşlanıyorsa;başkalarının nefsi duyguları yerine ruhi, ulvi ve akli duygularını harekete geçirecek şekilde;giyim, davranış, eylem ve üretimde bulunmayı tercih edebilir. İfrat ve tefritin giyimi, davranışları ve eylemleri yerine; normal olanlarının çevresinde uyandırdığı duygular kişinin toplumsal duygularının ortak paydasına gösterdiği saygıyı ifade ettiğinin bilincinde olması önemlidir. Ya da giyimiyle, davranışlarıyla ve eylemleriyle;mütevazı, aşırı dikkat çekmemek toplumsal ahlaki değerlere saygının ifadesidir.Giyim ve eylemleriyle yokluğunu sergilemek toplumdan çok kişiyi ilgilendiren özel bir tercihtir.1, 2, 3, 4, 5, 6,7
        Evrensel insan/toplum/ devletin bilim ve ilmi arasındaki temel çelişkilerini çözümlemiştir.  Evrensel insanlar kalben-zihnen  ebedidir; çağdaş ve normal insan, evrensel insanın yanında, güdük ve çocuksu kalır. Evrensel insan tipinde idealler ferdi, aklı kurallar geçerli ve gerçekçidir. Parayı araç kabul eder. Doğal ve toplumsal döngünün bilincindedir.Çevreci ve Bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?) çoğu bu gruba girer. Henüz doğal siyaseti bilimin dürüstlük metriksine koyamamıştır. Kuvvetle bunu başaracağı olasıdır.
       Bu insan tipi henüz yarı uyanık; çevre, doğal ve toplumsal döngü bilincindedir. Savaşlara karşıdırlar;bilinçli, adil ve haklı globalleşmeyi savunurlar. Geleceği hak edişe aday insanlardır. Güzel bir geleceği vaat ederler. Mevcut dünya sisteminde ciddiye alınmadıklarına çok üzülen, gayretli, değişmeye müsait, her millete serpişmiş güzel insanlardırlar. Henüz münafıklar, hainler bunlara dadanmadan;fanatiklerine aşılanarak;korunmaya, gelişmeye, yeşermeye ve yaşayarak onları tanımayı, öğrenişi (öğrenmeyi) başardıkça baskınca gürleşecekler. Bu insanların;beyni, zihni ve kalbi kısmen tam kapasite ile çalışır.
       Bu insan tipinin kalp havuzu doğal doğanın nesnel ve sanal âlemleriyle kısmen kenetlenmiştir.Anacak yaydığı ve ürettiği nesnel ve sanal enerjinin özgünlüğü nesnel ve sanal doğal yaratıkları (doğal yaratıklarlı) kısmen aşmaktadır. Sanal ve nesnel doğal doğayı kısmen aşma bilincindedir. Edindiği doğal ilimi ve bilimi dünyevi hayata teknoloji olarak mekanize ederek insanlıktaki konumunu çevreci olarak değerlendirir.
Bu yol alışın rotası ve yönü; akli kurallara göre olursa, gelişmiş insan zihin metrikslerine ulaşılır. Aksine diğer olasılıkta olanlar (münafıklar, radikaller, Siyonistler, şovenistler, cahiller, kapitalistler, radikal ateistler... Vb) hilkat garibesi tercihleriyle hayvanların zihinsel-düşünsel metriksileriyle kenetlenerek primitif insan zihin tipi ortaya çıkar.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal , asri, evrensel ve Âdemi düşünsel işletimlerine (Genellikle gerçek ilahi/peygamberi inançsal İşletim sistemine sahip) doğal insansı düşünsel/sanal ve Âdemi düşünsel araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar dengede bazen pozitif (artı değerde) amorti edebilen ve beyninin genellikle % 1—10 çalışan genellikle gelişmiş insan kadar bedensel olarak çevredeki enerjileri doğru okuyabilen ender cahil ve yarı doğal insan tipinin nefsine; internete sürekli bağlı olarak tam gün bazen gündüz ve güncelleyişlere tamamen açık değişime ve donanım kabulüne uyumlu genellikle hep açık gelişmiş bilgisayarı benzete biliriz. (Evrensel İnsan) Doğal Döngülere; Mutual İnsan;İki canlının birbirlerinden faydalanarak birlikte yaşamalarıdır. (+,+)

VI-Gelişmiş İnsan(akli selim insan):Zihni, doğal çevresi, beyni ve yüreği ile pozitif düşünerek doğayı aşabilen fert ve toplumlardır. Doğaya pozitif değer kazandıran veya tüm döngülere (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve enerji halleri döngüleri ve diğer döngüler) pozitif değer kazandıran insandır.
        Diyet olarak;yalanı, nefretini, fiziksel ve zihinsel gücünü, doğal sıfatlarını etkili bir biçimde kullanan mükemmel insan tipidir. Gizli çok yüzsüzlülerin amansız takipçisi ve delilleri elde ederse hemen deşifre eder ve tesirsiz hale getirir. Toplumu bu tip kişiliklere/toplumlara/devletlere ait gerçek kanıtlar göstererek bilinçlendirir.
       Tüm enerji hallerine ulaşabilen, doğru okuyabilen, tanıyabilen, bu enerji hallerini insanların anlayabileceği ve algılayabileceği seviyeye deşifre edebilen,ifade edip hayatına uygulayabilen insandır. Yaratıklara yararlı yaşam stilini benimseyen/ten fert ve toplumlar ise bu kategoriye girerler. Her koşulda ve zamanda aranan insan tipidir.Yaşam döngüleriyle pozitif dengededir. Kâinat'taki Güneş'lerin ve Ak delik'lerin; Dünya'daki kişilikleri gibidirler. Her şeyi ile örnek alınan insan tipidir. Bu insanlardan ilerisi, Peygamberler, velilerdir. Bilim ve ilmi arasında çelişki yoktur. Aklı kurallar öncelik taşır. kâmil insandır. İstisnalar hariç herkes ondan razıdır ve ona güvenir. Peygamber ahlakının bilincindedir.Yaşam döngüsünde;çevresini, dünya'yı ve doğa'yı; verimli kullanan ve gelecek nesillere artı değerler miras bırakan insanlardır. Bu insan tipi;tüm yaratıklara sıhhat ve doğanın ömrüne artı değer katar. İnsan ruhu bedensel ve bâtıni/düşünsel/sanal kalp le çalışır ruhsal bilinci uyumaz. Ben uyurum(nefsim uyur) kalbim uyumaz (hadis vardır). Gelişmiş insanların zihni, kalbi gibi hiç uyumaz, rüya da ve uykuda bile beyinlerinin zihin ayağı diridir. Bu yol alışın rotası ve yönü; akli kurallara göre olursa gelişmiş insan zihin metrikslerine ulaşır. Ben uyurum ama kalbim uyumaz (Hz Muhammed (A.S).
-Âdem AS öncesi ve sonrası ; Doğal , asri ve evrensel , Âdemi ve geleceğe uyumlu tüm düşünsel işletimlerine (Gerçek ilahi/peygamberi inançsal İşletim sistemine sahip) tüm gelişmiş ve geleceğe uyumlu düşünsel araçlara sahiptir. Kendini zürriyetinin geleceğini artı değerden aşkın amorti edebilen ve bedenin tümü çalışan en gelişmiş insan olarak çevredeki enerjileri n hemen hemen tümünü doğru okuyabilen ve doğru değerlendirebilen âlim insan tipinin nefsine; Tam gün açık değişime ve donanım kabulüne uyumlu, internete sürekli tüm güncellemelere açık en gelişmiş süper bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere;Süper Mutual (Karşılıklı Yarar Sağlayan Yaşam Şekli) İnsan (++,+)
Bu insan tipinin zihinsel bedenlerinin ve kalplerinin sürekli diri olması nedeniyle %100'e yakalaşan çalışma performansı ile tüm genleri diri ve uyanık olma olasılığı çok yüksektir. Bu insan tipinde beyin nesnel ve zihinsel bedenlerinin sürekli uyanık ve çalışan diri işlevsel kavşak ayağı gibidir. Beyinlerinin ve bedenlerinin her zerresi verimli-israfsız kapasite (tam-ideal kapasite) ile uyanık ve sürekli (?) çalışır olması beklenen olasılıktır.
    
VII-Diğer İnsan(aklı meçhul insan):Yukarıdaki 6 kategoriye girmeyen uzay çağının gelecekteki gelişmiş ve deforme tüm fert - toplum veya devletleri bu kategoriye girer.


VIII-Hayvanlar ve Diğer Canlılar (Akılsız, Ruhsuz, Vahşi Vicdanlı, İnsani İlimsiz, Eşyayı Tanımaz, İnanca-İmana Davetsiz ve Yazılı İlimsiz Canlılar-Yaratıklar);İnsanın dışında, bilmin canlı kabul ettiği tüm yaratıklar bu kategoriye girerler.


İnsanlar Fıtratlarına Göre;
A-Kasti ve Çocuksu Cahiller
B-Milliyetçiler (Kavimlerin Parmak İzi ve Özgünlükleri)
C-Köktenciler (Radikaller)
D-Yenilikçiler
E-Yarı Robotik İnsanlar; bedensel organları ve yapıları robotlarla düzenlemiş yarı meka ya da roboinsanlar. Bilinci insan olanlardır.
F-Yapay Gen İnsanları; Genleri deforme edilmiş ya da mükemmelleştirilmiş yani uyum ve farklı amaçlar için genleriyle oynanmış insanlar.
G-Diğerleri; Ör, Eşya ve yapay zekâ ya da hayvani bilinçli… Vb insanlar

-Bu fıtratlara ait gruplar, liyakatli Rahmani alimlerce eğitilmezse, bunların yeniliklerini tatmin edici gereksinimlerine ve kavimsel Ya da dinsel endişelerini giderici geleceklerine yönelik miras Rahmani bilgiler hazırlanmazsa bulundukları konumdan geçmişin köhne ve doğal ve/veya geleceğin vahşi/doğal; sapkın, Siyonist, şovenist, siyoşovenist, radikal dindar, liyakatsiz yenilikçi ya da aydın görüşlere tabi fertler olmaya mecbur kalırlar.
-İnsanlığın geleceği; ifrat ve tefridi yönetim ve radikallerin elinde risk ve tehlike altına girer. İslam'i açıdan önemli geleceklerin gençlerimize hazırlanışı gereklidir. Çünkü var olan bilim ve teknoloji konjonktürleri insanlığın; yenilikçilerini, tabucularını ve cahillerini gelecekte kaldıramayacağı bir Android (insansı robot) ve/veya Siber insan/robotsu insan (Cyborg) ile gerçek insan çatışmasını senaryoları günümüzde sergilenmektedir. Doğaldır ki yaradılış gayeleri arasında halife oluşu nedeniyle kâinatın en şerefli ve tam tersi karakterlerin yaratılışlarının gerekliliği gereği konumda insan olacaktır. Ancak kâinatın geleceği ile birlikte insanlar yaşantısının tevhidine yönelik birlikteliğinin fıtratı çeşitliliğinin parçalanmayışı ve liyakatli tevhidi için kavim bazındaki yaşantının önceliği ve özgünlüğü ikinci plana iterek ya da gerekirse terk edip ileriye yönelik ( kâinata açılıma yönelik) insani ortak paydaya yönelik ilimler, senaryolar üretilip; gerçek ve doğal insanın ya da insanlığın geleceği garanti altına alınmalıdır. Örneğin,çocuk sahibi oluşu konusunda her ferde bir çocuk ve fazla gereksinim için kura çekilir. İnsanlığın uzaya açılımı konusunda mümkünse en büyük genetik çeşitliliğe sahip gen havuzuna, yüksek insan popülâsyonuna, gerçek ortak iletişim dil ve alfabeye gereksinimi vardır.

Fert, Toplum, Devlet Ve İnsanlık Bazında; En Hayırlı, Çalışkan, Hikmet Sahibi İnsanlar Beyinlerini Ve Güçlerini Öncelikle Nerelerde Kullanıp ve/veya Kullanılıp ya da Kullandırtıp Hizmete Sunmalıdır?
En hayırlı ve akıllı insanların ölçüsü/leri nelerdir? İnsanlığın çözümlenmiş sorunlarına ve insanlığın geleceğinin istendik garantisi için: gerçek çözümler arayışında, keşfinde, icadında ve üretiminde öncelikle zamanlarını harcayışları daha gerekli ve istendiktir!!! Demirkuş 2011 Örneğin, 19. ve 20. asırda insanlık düşüncesi kültürü, ekonomisi, rejim tipleri… Vb çoğu önemli konuda ortadan ikiye ayrılmıştır. En önemlisi de insanlık bilimle doğaya nüfuz ederek onu deşifre edişi başarışın sarhoşluğunda peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı eğitimin mutlak gerekliliğinin farkındalığını kaybetmiş ya da görmezlikten gelmektedir. Bu günkü toplumsal sorunlarının çoğunun bundan kaynaklandığının belki de farkında bile değildir. Bir gurup insan doğanın dokusuna nüfuz ederek her şeyini ona endeksli olarak düşünüp yaşayışa başlarken doğa ötesine ait her şeyleri körelmiş ve ilahi/peygamberi kökenli düşünenleri anlayışta sıkıntı çekiyorlar. Diğer bir grup doğa ötesi ve/veya ilahi/peygamberi kökenli ve merkezli düşünerek doğa kökenlileri anlayışta sıkıntı çekiyorlar. Bilim bilgilerinin öncelikli görevi kopuk düşünce fermuarının dişlerini bir araya getirip insanların birbirlerini doğru anlayışı sağlayıştır.
-Vahşi inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm, komünizm… Vb şeyler; vahşi/doğal doğa yaslarının insan zihninde, insan zihnindeki kabullenişleri-benimseyişleri ve insan genlerini yoğuruşunda/un daha sonra insan bedeninde tecellisi ve etkisinin yaşam döngüsüne yansıyışı ya da ürünü olabilir (Doğal Hidayet). Doğadaki Baskınlıkların İnsanda/larda ve/veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi, Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle Allah (C.C) Kulunun Bâtını (Düşünsel) Kalbine Tecelli Edişi (İlahi Hidayet) Arasında Ne Fark Vardır Sizce?
Özgün, ırki, milleti, dini... Vb amaçları ve hedefleri için insan yetiştirmek ve/veya yönetici atamakla, tüm insanlığın menfaatleri gereği; bilim bilgini, dahi, mucit, kaşif... Vb insan yetiştirmek ve yönetici atama arasındaki özgünlüğü asrımıza güncelleyin? Hangisi yapılıyor ya da hangisi hangi koşullarda mutlaka yapılmalı? Süper Bilim İnsanlarının, Kaşiflerin, dâhilerin, Mucitlerin... Vb Değerli Beyinlerin Birincil Görevleri Ne Olmalıdır Sizce? Geçmişteki bilim dâhileri, mucitler, kaşifleri … Vb süper insanların olanakları ölçüsünde ya da özgürlükleri ölçüsünde dehalarını; uyguladıkları, kullandıkları, kullanıldıkları ve kendilerini değerlendirişleri; onların hangi yönlerini belirler ya da onların çalışma alanlarını tercihleri neyin ve/veya nelerinin belirtecidirler? Gerçekten insanlık en değerli beyinlerini doğru adreslerde ve konumlarda değerlendirebilmiş mi? Bu durumu 19. Ve 20. YY teknolojik gelişmelerin vardığı insanlık geleceğinin kaos sonuçları çerçevesinde değerlendirişi önemseyiniz. Örneğin, İnternet yeryüzünde insanın sanal, düşünsel, nesnel (yapay ve doğal) ortamlar da iletişiminin inançsal, kültürel, özgün... Vb ahlaki değerleri de aşarak; kral her yerde, herkese, her yaşa ve koşula/lara çıplaktır düsturu ve serbest kurallarıyla; düşünsel, sanal, zihinsel ve nesnel hayat döngülerindeki hemen her şeyini sanal ortam üzerinde herkesin hizmetine sunuşunun hızlanması ve vahşi/doğal mayalanışı önemli bir yer yüzü tecellisi ve olgusudur. Bu bakımdan internetin doğru değerlendirilişi insanlığın geleceğe ve uzaya açılışı bakımından belki de şu an en önemli konudur. İnternetin tecellisi; vahşi/doğal insan ırkları, vahşi/doğal kültür ve vahşi/doğal alfabelerin tecellisi kadar önemlidir. Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti) (Ayet var). Bunların (tüm alfabelerin ve internetin) zamanında (insanın uzaya açılmadan önce) Âdemi Alfabe, Âdemi Lisan Ve Âdemi Alfabenin oluşturuşu için insani ve peygamber ahlakı çerçevesinde acilen ıslahata gereksinimi vardır.1-Nesnel ve sanal ortamlarda (internet sokaklarında ve ortamlarında) insanların kendi fıtratlarından en yüksek verimi almaları için nasıl ve hangi kriterlere (ölçütlere) göre dolaşacakları önemli bir konudur. 2-Bilgisayarlar, robotlar ve insanlar arasındaki ilişkilerde hangi ahlaki kriterler ve ilişkilerin konmaları gerektiği önemli bir konudur. 3-Cyber İnsan, Doğal ve Yapay İlkel İnsan (Âdem As Öncesi ve Sonrası İnsanımsılar), Doğal İnsan, Gelişmiş Âdemi İnsan, Evrensel Yari Âdemi İnsan , Normal Melez İnsan…. Vb insan tür altı kategorilerinin nesnel ve zihinsel sıfatları doğru konumlandırılıp halife olması nedeniyle kıyamete kadar her ortamda insan olabileceği hesaba katılarak gerekli bazı ahlaki ve toplumsal kurallar gerekçeleriyle ortaya konulması önemli bir konudur. İnsanlığın en değerli beyinleri; tüm dinsel, bilimsel, teknolojik veriler ve bilgilerle kendilerini doğru donattıktan ve/veya donatıldıktan sonra; insanlık geleceğine yönelik toplumsal sorunları ve bilimsel gerçekleri bedensel, düşünsel, zihinsel , sanal ve çevresel ortamlarda üzerine uygulaması, çözüm üretmesi ve çözümlerini hayata güncellemesi çok önemlidir. Yani bir peygamberin ayetleri üzerine uygulayışı disiplin, mantıki kurallar ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak dürüstlüğü çerçevesinde yaşayarak hayatına hadis olarak güncellemesi ile ortaya çıkan sonuçları çözümleri; tüm dinsel, bilimsel, teknolojik veriler ve bilgileri üzerlerine uygulayışları belki daha liyakatlidir. A-Nesnel ortamlardan (doğal ve yapay çevremizden) B-Sanal ortamlardan (İnternetten, bilgisayarlardan, görsel işitsel medya araçlarından) ve C-Düşünsel ortamlardan (düşünsel dünyamızdan) ürettiğimiz ve üretilen bilgilerden; fert ve toplumların zihinsel havuzları (dünyası) ve beyinleri; sürekli ve aşırı uyarıcı bilgi bombardımanına tabi tutulmaktadır. Zihinsel ve beyinsel havuzun evrimsel ve değişime uyum açısından bunlara tepkisi çok önemlidir. Var olan bu üç ortam bazı insanların iradelerini körelterek ya da bazı sanal, nesnel ve düşünsel tiryakilikler geliştirerek veya değişik şekillerde fert ve toplum bazında irdelerini zayıflatmaktadır. Bu ortamlara karşı zihinsel ve düşünsel bağışıklık sistemleri gelişkin olmayan fert ve toplumların dumura uğrama olasılığı çok yüksek gözükmektedir. Bu nedenledir ki kaşiflerin, mucitlerin,dâhilerin, bilim insanlarının, alimlerin, eğitimcilerin ve bilge insanların öncelikli olarak; bu üç ortama yani ifrat, tefrit, aşırı ortamlarına girerek ya da haşır olarak gerekli verilerini ya da materyallerini toplayarak; peygamberin ayetleri üzerine ve hayatına uygulayış yöntem ve ahlaki kurallar ve disiplinleri çerçevesinde samimi hayata uygulanabilir çözümler; üretmek , icat etmek ve keşif etmek zorundalar. Ürettikleri çözüm tiplerini ve çeşitlerini hayatlarına uyguladıktan sonra çözümler; istendik şekilde ve tüm koşullarda çalışıyorsa, uygulayışa ve eğitime geçiş önerilir. Bu verilere ve uygulayışlara dayalı ürettikleri ya da keşif ettikleri veya icat ettikleri çözümlerini eğitimin hizmetine sunarak öncelikle zayıf iraderi, istendik iradeleri geliştirici zihinsel bağışıklık sitemlerin geliştirmek ve bu tip ortamların; ifrat, tefrit, aşkınlıklarına ve aşırılıklarına; baskın ve istendik peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak çerçevesin de çözümler üretmek, alışık tepkiler (refleksler) geliştirmek ve zayıf iradeleri geliştirici diyetler-zihinsel bağışıklık sistemleri güçlendirici uygulayışlar geliştirmeleri gerekir. Önerilen çözüm; istisnai durumlar ve özel haller hariç; toplumsal olarak internet ve medya yayınlarını herkese her zaman yasaklayış doğru değildir. Yapısal olarak (Fıtratı); zayıf, muhafazakâr, orta halli, sosyal; fert ve aile yapılarına uygun ve uyumlu olarak internet bilgilerini gerektiği kadar ve liyakatli serbest bırakışın bazı çözümleri mümkündür. İnternet virüsleri ve internet haşereleri (böcekler, bitleri, çaresiz hastalıklar/ Truva atları) …Vb önleyici programları mantık kurgusuyla yasak/anti/istenmeyen;site, sayfa, linkleri yerel bilgisayar güvenlik sistemlerine ihbar edici ve önleyici programları geliştirmek önemlidir. Belli merkezlerin bu istenmedik siteleri, sayfaları ve/veya iç linklerinin özgün özelliklerini ihbar edici sürekli güncellenen programları hazırlayış faaliyetlerinde bulunması ya da devletin bu tip sürekli güncellenen site programlarını cüzi ücretler ve/veya bedava toplumun hizmetine sunuşu çok önemlidir. İnternet yayın çıkış havuzlarında ve girdaplarında zararlı görülen tüm bilgileri,toplumun hepsine engellemek genellikle yanlıştır. Kısmen ve özel hallerde doğru olabilir. Bu bilgilere ulaşımı tamamen engelleyiş; toplumun zihinsel, düşünsel evrimleşmesi (değişime uyumu) ve zihinsel bağışıklık sisteminin geliştirmesine darbedir. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş (Rad, 13/11). Yasaklardaki amaç; aşırı değişime/lere karşı (inançsal, kültürel, insani… Vb ifrat, tefrit, aşkın… Vb şeyler) zayıf iradeli fert ve toplumları korumak, onların istendik değer yargılarını ve düşünsel bağışıklık sistemlerini, özgün irdelerini baskın dirençli, hale getirmektir. Yoksa bu aşırılıklara ilgi duymayan ya da kuvvetli inançsal imanları ve insani iradeleri gereği liyakatli değişime müsait insanların hayvanlardan daha aşağılık değer yargıları… Vb bir günah işleyiş bedelinde ifrat ve tefridi her şeyi zihninde doğru konumlandırış konusunda ilim yaprak çözümler üretmek açısından önemlidir. Bu durum şuna benzer, sıradan bir hastalık çıktı diye tüm toplumu karantinaya alamazsınız en zayıflara koruma amaçlı aşı geliştirmek belki daha acildir. Ancak ebola virüsü gibi çaresiz hastalıklar konusunda radikal karar ve karantinalar uygulayabilirsiniz. Bu zihinsel bağışıklık sistemlerini eğitimle geliştirmek içinde benzerdir. Ölü dozda verir ve çözüm üretirsiniz kişi o bilgiyi zihninde doğru adrese kodlarsa sorun çıkmaz yaksa zihinsel dengesizlik ve istenmedik tiryakilikler geliştirebilir. Örneği internette çıplak insanlar ve cinsellikleri görenler; insanın kâinatın en şerefliden en şerefsiz mahlûkatlarından daha aşkın oluşunun yaradılış ve halifeliği gereği kâinatı kuşatışıyla ilişkisel düşünerek, bunu tüm hayvanların çıplaklarıyla aşkın ve ilişkisel düşünüp kabullenirse o zaman, düşünsel, zihinsel ve toplumsal olarak sorun kısmen hal olmuştur. Yeryüzü Doğal insanları ve/veya insansıların dağa, taşa, doğaya bilime, ilime…Vb bir sürü şeye tapışı onun doğal imanının tecellisinden beri vardır, Âdem AS'LA kemale erdirilmişti. Tüm doğal insanlar ve bu günkü onların devamı olanlar Hz. İbrahim AS'IN Ay'a, Güneş'e, Doğaya,… Vb doğal tapışının ve doğal imanın yani ontogenik (özgün-ferdi hayat döngüsü) doğal döngünün Allah (C.C) tarafından ıslahatla kendine yönelişinin insanın filogenetik iman edişi çok benzerdir. İnsan iblisin (Azazil-İbn-İ menazilin) Ahlak işletim sistemini ve eylemlerini hayata uyguladıkları zaman şeytana benzemiş ya da uymuş olurlar. Şeytan Müslüman'a musallat ancak her türlü yani tüm insanlığın ve/veye tüm insanların düşmanı yaratıktır sebebi de kendisinden halifeliğin alınıp insana verilişidir. Demirkuş 2011 Kısaca insanları; evcil hayvanlarına, evcil robotlarına, istendik animasyonlarına… Vb kendisini (insanı) kuvvetli uyaranlara ve çevresindeki yaratıklara aşırı zaman ayırarak yeni çevresel tiryakilikler geliştirişi kendi türüne zaman ayırmasına vakti kalmayacaktır. İlginç ve çekici olan; insanın nesnel ve düşünsel duyuları ve duygularının sanal, düşünsel ve nesnel (doğal ve yapay) ortamlardan aşırı uyarılarak; insan zihin havuzu ve beynini yoğun bilgi bombardımanına tabii tutuluşudur. Örneğin,bir insanın erotik duygularını uyaran görsel ve işitseller yalnız doğal (insani ve hayvani uyarıcılar) değil internet ve teknolojinin gelişimiyle, artık buna ilave olarak yapay (ör erotik eşyalar, erotik robotlar) , sanal (erotik animasyonlar), düşünsel hayli ve rüyeti erotik uyaranlar;insanın sosyal ve düşünsel döngüsüne ilave olarak bedensel (özellikle beyinsel, hormonsal ve fizyolojik olarak) ve zihinsel (özellikle zihinsel havuzu genişlemeye zorlamaktadır) evrimleşmeye ve/veya evrimleştirmeye zorlamakta ve yönlendirmektedir. Gerçekten zamanında alternatif önlemler alınmazsa yenilikçi, değişime, tabulara meyilli insan kesimini (paftası) bu doğal, sanal ve yapay uyarıcılardan etkilenerek geri dönüşümsüz ve istenmedik bir siber insan çizgisine ve yoluna girebilir. Belki de 19. ve 20. YY teknolojisinin yuttuğu teknolojik insan (yarı siber insan);ilkel, doğal, hercai, asri, evrensel ve gelişmiş insan çizgilerinde (evrimsel açılımlarından) ayrılmaya başlayabilir. Bu mantık kurgusundan hareketle insanların sanal ve nesnel teknolojilerden etkilenişinden zarar görmemeleri ve/veya istendik peygamberi uyum sağlayışları için dehalarına, kaşiflerine ve mucitlerine çok görev iş düşmektedir.
İnternette İnsanların: Ferdi, Toplumsal ve Ahlaki Sorunlarıyla İlgili Çözüm ve Öneriler;
1-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağı ve toplum adı altında dersler verilmelidir.
2-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağı Anabilim Dalları, Bölümleri, Enstitüleri... Vb liyakatli birim ve/veya kurumlar kurulmalıdır.
3-Var olan filtreleyicilere (antikorlara), internet sayfa tarayıcıları/gezginlerinin (Internet Explorer,Comodo Dragon Internet Browser, Google Chrome,Maxthon, Firefox Portable, GreenBrowser, SlimBrowser, Safari... Vb) istenmedikleri iç filtreleme seçenek ayarları karmaşık olup; pratik, kullanışlı ve yeterli değildir. Buna ilave olarak; devlet, hayır sever kurumlar ve fertler tarafından sürekli güncellenebilen bedava; anti/aşkın/ifrat/tefrit/karşı/istenmedik; site, sayfa ve linklere ait programlar geliştirilmelidir.
Bu programlar çeşitli aile tipleri(muhafazakâr, orta halli, çok sosyal…Vb) , resmi kurumlar…Vb istemlerin göre ayarlanabilmelidir. Bundaki maksat aşırı değişimlere karşı zayıf iradeli fert,, kurum (Ör. çocuklar ve zayıf iradeli yetişkinlerin çalıştığı kurumlar) ve toplumların zihinsel, düşünsel ve toplumsal bağışıklık sitemlerini güçlendirene dek onları korumaktır. Her şey herkese yasaklanmamalıdır. Bu zihinsel, düşünsel, toplumsal değişime istendik, baskın bilge fert ve toplumların gelişimine ya da evrimleşmesine darbe olur.
4-Eğitim sistemlerinde istenmedik ya da aşırı sitelerin istenmedik ve/veya aşırı görülen hizmetleri önceden izlenerek var olan konumları zihinde insanın ve hayvanların aşkınlıkları ile doğru ilişkilendirmek önemlidir. Zihinde doğru ilişkilendirilen istenmedik ve aşkın her çeşit bilgi ölü ve/veya yarı ölü dozda öğrencilere sunularak zihinsel bağışıklık sistemlerin geliştirilmelidir. Örneğin, Kan içmek isteyen insanlar Leopar olmak isteyen çıplak yaşayan derviş ya da böcek, fare yiyen insanlara doğru empati/eşduyum duyuş (duygudaşlık) için insanı tanımlayış ve hayvanlara benzeyişin aşkınlığını fert ve toplumların; kültürel, inançsal, özgün, bilimsel ... Vb diğer değer yargılarıyla ilişkisel verilmelidir. İnsanın kâinatın en şerefliden en şerefsiz mahlûkatlarından daha aşkın oluşunun yaradılış ve halifeliği gereği kâinatı kuşatışıyla ilişkisel düşünerek, bunu tüm hayvanların çıplaklarıyla aşkın ve ilişkisel düşünüp kabullenirse-kabulleniyorsa ve/veya zihninde doğru ve liyakatli anlamlandırırsa o zaman, düşünsel, zihinsel ve toplumsal olarak sorun kısmen hal olmuştur. Kısaca insanları; evcil hayvanlarına, evcil robotlarına, istendik animasyonlarına… Vb kendisini (insanı) kuvvetli uyaranlara ve çevresindeki yaratıklara aşırı zaman ayırarak yeni çevresel tiryakilikler geliştirişi kendi türüne zaman ayırmasına vakti kalmayacaktır.
5-İlginç ve çekici olan; insanın nesnel ve düşünsel duyuları ve duygularının sanal, düşünsel ve nesnel (doğal ve yapay) ortamlardan aşırı uyarılarak; insan zihin havuzu ve beynini yoğun bilgi bombardımanına tabii tutuluşudur. Örneğin,bir insanın erotik duygularını uyaran görsel ve işitseller yalnız doğal (insani ve hayvani uyarıcılar) değil internet ve teknolojinin gelişimiyle, artık buna ilave olarak yapay (ör erotik eşyalar, erotik robotlar) , sanal (erotik animasyonlar), düşünsel hayli ve rüyeti erotik uyaranlar;insanın sosyal ve düşünsel döngüsüne ilave olarak bedensel (özellikle beyinsel, hormonsal ve fizyolojik olarak) ve zihinsel (özellikle zihinsel havuzu genişlemeye zorlamaktadır) evrimleşmeye ve/veya evrimleştirmeye zorlamakta ve yönlendirmektedir. Gerçekten zamanında alternatif önlemler alınmazsa yenilikçi, değişime, tabulara meyilli insan kesimini (paftası) bu doğal, sanal ve yapay uyarıcılardan etkilenerek geri dönüşümsüz ve istenmedik bir siber insan çizgisine ve yoluna girebilir. Belki de 19. ve 20. YY teknolojisinin yuttuğu teknolojik insan (yarı siber insan);ilkel, doğal, hercai, asri, evrensel ve gelişmiş insan çizgilerinde (evrimsel açılımlarından) ayrılmaya başlayabilir. Bu mantık kurgusundan hareketle insanların sanal ve nesnel teknolojilerden etkilenişinden zarar görmemeleri ve/veya istendik peygamberi uyum sağlayışları için bilim bilginlerine, eğitimcilere, bilim insanlarına, dehalarına, kaşiflerine ve mucitlerine çok sorumluluk, görev ve iş düşmektedir. İnsanların bu sıradan ve sıra dışılıklara karşı istendik uyumlar için ; kişilikleri ve hayat döngüleri içinde kendini (nefsini), fıtratını, değer yargılarını ve çevresini doğru tanıyacak şekilde eğitilmelidirler. İnsanlar aldıkları bu eğitimin sonucunda peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak çerçevesin de dinamik yaşamlarında; doğru adreslerde, konumlarda… Vb bulunuşu alışık tepki haline (inandırmak, İman ettirmek ve refleks haline) getirişi başarmaları gerekir. -insanların kendilerini (fıtratlarını, iradelerinin sınırlarını, +,-, 0 …vb sıfatlarını), çevrelerini doğru tanıyışın gerekliliğine inandırdıktan sonra, onların çevrelerinden zarar görmemeleri ve daha yararlı adreslerde, konumlarda, tepkilerde, davranışlarda … Vb bulunuşu alışık tepki haline getirişlerini geliştirici yönde uygulamalı öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleri geliştirmek ve uygulayış önemlidir.

İNSAN KİMDİR?
Kadın ve erkeler her birimiz birer fert ama yarımşar insanız. Ancak karşı cinsle bir insanız.
Örneğin Yeryüzünde 7 Milyar kişi ya da fert yaşar. Ancak 3.5 milyar insan vardır. Sanki kâinatsız insan toplumsal açıdan imamsız cemaate ve mekânsal açıdan ifadesi eksik bir mekâna benzer..
1-Kâinatın En Şerefli ve Tersi Olan Yaratığı Hangisidir?
2-İnsan Kimdir?
3-Radikal ve Rahmani Müslüman Kimdir?
4-Türk Kimdir?
5-Laz Kimdir?... Vb
6-Her Müslüman, Türk, Laz… Vb Bir İnsandır, Ama Her İnsan Bir Müslüman, Laz veya Türk Olmayabilir?
7-Herkese Sadece Radikal ve/veya Rahmani; İslam'i ve/veya Müslüman Değer Yargılarıyla Bakmak Ne Anlama Gelir?
8-Herkese Sadece Türk Değer Yargılarıyla Bakmak Ne Anlama Gelir?
10-Herkese Sadece Laz Değer Yargılarıyla Bakmak Ne Anlama Gelir?
11-Herkese İnsani Değer Yargılarıyla Bakmak Eğitimde Çok Önemlimidir?
12-Sanki Kavimler Ve Ümmetler İnsan Çözmecesinin (Pazılının) Dinamik Parçaları Fertlerde Ait Olduğu Parçanın Dinamik Dokuları Gibidirler. Sizi Kavimlere Ayırdık Ki Tanışasınız Diye (Ayet var).
13-Doğadaki Baskınlıkların İnsanda/Larda Ve /Veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi, Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle Allah (C.C)'HUN Kulunun Kabine Tecelli Ediş Arasında Ne Fark Vardır Sizce?.

0- Zayıf, Güçlü ve Cahil de Olsa İnsanın Belirgin İki Özelliği; Genellikle Samimi Olarak Müslüman'a ve İnanç Ehline Hoş Görülü ve İnsanların Sırtında Parazit Geçinmeyi-Sömürmeyi Ret Edişi, Onu Şeytan ve İblisten Ayırır. Olaki insan halife oluşu gereği, bazı özellikleri ve davranışlarıyla zaman zaman şeytanlardan daha aşağılık, bazı özellikleri ve davranışlarıyla zaman zaman meleklerden daha ulvi davranan insansı bedene sahip yaratıktır.
1-İnsanı Hiçbir Sapık Ve Hiçbir Kâmil Yaratık Aşamayacaktır.
2-En kâmil Ve En Sapık Yaratık İnsan Olacaktır.
3-Her İnsan; Mükemmel Bir Müslüman veya Her Şeyi İle Şeytan Değildir Ve Şeytan İnsanın İnkişafı İçinde Boğulacaktır.
4-Şeytanın Tüm Aşkın Arzularının İcraatı İnsan ve Cinler Tarafından Gerçekleştirecektir.
5-Her İnsan Her Şeyi Bilemez. Sanki İnsanda Her Şeyi Met Et Fethet Sonra Mat Et Güdüsü Vardır. Değilse ya da Olmadıysa Önce Okşa-Okşa Sonra Yokuşa-Yokuşa En Sonunda Mat Fikri Yatar. Belki de İnsan Allah (C.C)'HUNDAN Emin!!!
6-İstisnalar Hariç, Hiçbir İnsan Mükemmel Değildir.
7-Bazı İnsanlar Ömür Boyu Cahil (Çocuksu) veya Rahmani Ya da Şeytani Âlim, Bazıları Şeytandan Daha Aşkın, Bazıları Melekler Kadar Şerefli, Bazıları Bilmeden Büyük Bir Gaflet İçinde Olacaktır. İnsanı ve İnsanlığı Hiçbir Kavim Ele Geçirmez. İnsanın Cahil, Âlim, Aşkın ve Kuşatıcı Oluşu Şeytanı ve İblisi Çileden Çıkarır.
8-Bu Durum İnsanın Halife Olarak Diğer Yaratıklara Kenetlenişi ve Onları Çok Yönlü Kuşatışının Gereği Olabilir.
9-Bu Bakımdan İnsanlar Şeytanlarla Karıştırılmamalıdır.
10-İnsanların Özgün, Genel, Aşkın, İnce … Vb Özellikleri Doğru Bilinmeli ve İnsani Aşkınlıklarının Yaradılış Amacının Gereği Olarak Kabullenilmelidir.
11-İnsan Bugün Doğa İle Mücadele Ediyor ve Doğa Cahilidir. Şeytanın ve İblisin Hakikatinin de Cahilidir. Bir Gün Bu Cehaletini Çözüp Şeytanla- İblisi Suçüstü Ederse-Yakalarsa Ya Da Fark Ederse-Anlarsa Onunla Mücadele Etmeye Başlayınca, Peygamber Ahlakının Gerekliliğine İnanışta Müslüman'ı Razı Eder. O Zaman Bilimsel Olarak Peygamber Ahlakının Gereği İspatlanmış Olur. Yamuk Ahlaklı Ya Da İblisi-Şeytanı Fert ve Kavimlerini Derhal Etkisiz Hale Getirir.
Öngörüleri Doğrumudur? Neden?
Acaba Allah (C.C) Neden Herkesi Müslüman Olarak Yaratmamıştır? Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ Hazretleri sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyecek, fakat tevbeleri sebebiyle mağfiret edeceği kimseler yaratırdı (Hadis Var).
1-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağının Bedenini Neler Oluşturur?
2-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağının İletişimini Neler Sağlar?
3-İnsana En Çok Benzeyen Araçlar Nelerdir?
4-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağı İnsanın Bedensel ve Hayat Döngüsünde Nelerine Karşılıktır (Tekabül Eder)?
5-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağı; İnsanlığın Nesnel ve Düşünsel Dünyasındaki Hayat Döngülerini Bilgisunar/Bilgişlersunar, Bilgi işlerler ve/veya Bilgisayarların Nesnel Bedenleri Aracılığı İle Sanal Ortama Aktarılan Bilgileri Paylaşıma Sunan İletişimi Ağıdır.
6- Bilgisayarlar, Bilgi işlerler veya Bilgisunar/Bilgişlersunarlar İlerde İnsana Benzeyen CyberRobo Şeklinde İnsanlaşacağı Beklenir.
Öngörüleri Doğrumudur? Neden?
7-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağının Kara Deliklerinin Özellikleri Nelerdir?
8- İnsanların Hayat Döngüsündeki Ferdi Tercihlerine Dayalı Olarak Kişilikleri Tevhit Edildiğinde Ya da Gruplandırıldığında; İnsanlığın Özgün Kişiliklerinden Örülü;Düşünsel, Nesnel, Zihinsel, Sanal …Vb Bedeni kâinattaki Tüm Yaratıkları İçeren Bir Fert Olarak Gözükür. Önermesi Doğrumu?
9- Hangi Koşullarda İnsanı Yaratıklara, Hangi Koşullarda Yaratıkları İnsana Benzetmek Daha Doğrudur?
10- Hangi Koşullarda İnsanı Yaratıklarda, Hangi Koşullarda Yaratıkları İnsanda Okumak Ya Da Anlamaya Çalışmak Doğrudur?
İp ucu; İnsanların Hayvanların Seviyesinin; Üstünde, Altında ve Hizasındaki Konumlarını Düşünün!
Çiçekler İnsanların Gülüşüne Ya Da Bir Bayana Çiçekler Senin Gülüşünü Ve Giyinişini Taklit Eder/Çiçekler Sana Benzer Demekle, Çiçek Gibisin Demek Arasındaki Özgünlüğün Farkındalığını Kavrayın!
- kâinatı ve Tüm Yaratıkları Mı İnsanda Okumak Daha Doğru Yoksa Tam Tersi kâinattaki Parçalardan/Yaratıklardan Mı İnsanları Okumak Ve Anlamak Daha Doğrudur?
-Hiçbir Yaratığın Üstlenmekte Acele Etmediği Halifeliği İnsan Allah (C.C) Halifeliği İlk Teklifte Kabullenmiştir.
-Bu Cazip Teklifle Tüm Yaratıkların Üstüne Atlamıştır.
-İnsanın Halife Oluşu, Çok Yönlü kâinata Dalışı Ve Kuşatışı İle İlişkilendirin. Acaba Allah (C.C) Neden Herkesi Müslüman Olarak Yaratmamıştır? Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ Hazretleri sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyecek, fakat tevbeleri sebebiyle mağfiret edeceği kimseler yaratırdı (Hadis Var).
-Kralın Nereleri Kime Göre Ne Kadar Çıplak Olmalı?
-400 Yıl Matbaanın İslam'iyet'teki Bekaret Kemeri,
-100 Yıldır Evrimin Bekaret Kemeri,
-Şimdide İnternet Ulusal Ve Ulararası İletişimin Bekaret Kemeri Oluşturma Denemeleri Ve Malzemeleri Aranıyor.Zayıflarımızı Koruyalım Derken; Güçlenmesi ve Gerekli Olanları Öldürmeyelim. Bekaret Kemerinin Gerekçeleri Akılcı ve Bilimsel Olmalı. .
-Bu Durumlar; Cehaletten Mi, İhanetten Mi, Zaruretten Mi Yoksa Sadakatten Mi? Bilinmesi Gerekli Mi? Hesabı Kime Ve Kimlere Sorulmalıdır? Önermeleri Sizce Doğru Mu? Neden?
.


İNSANIN ÖZGÜN ÖZELLİKLERİ

A-Zihinsel Özellikler

B-Bedensel Özellikler 

C-Toplumsal Özellikler

D-Sanal Dünyasının Özellikleri

E-Kültürel Özellikler

F-Diğer Özellikler

 
İNSAN, IRK, DEVLET, MİLLET VE KAVİM KAVRAMLARININ  DOĞAL İLİŞKİSİ
1-
Beşeri Devletler yapaydır ve geçicidir. Yönettiği kavimlerden gücünü aldığı için milletten/lerden güçlü olmak zorundadır. Devletler kavimlerin beyni gibidir.
2-Kavimler, insanlık bedeninin mutlak olması gereken değişik doku-sistemleri gibidir.
3-Kavimler ırk açısından doğal, kültür bakımından yapaydırlar ve daha süreklidir.
4-Çoğunlukla; fert ve topluluklar, bir ırka, kavime- millete ve devlete tabidir. 
5-Bütün Kavimler, insana tabidir.
6-Irklar Doğal varyasyonlardır.
"Sağduyulu Evrensel İnsan Devleti"ne ulaşmanın yolu partiden/lerden, millete, milletten halka, halktan halklara halklardan insan devletine doğru doğal ve yapay inkişafla yol almaktır. İslam Devleti yegâne idare edicisi, yöneticisi ve yürütücüsü Allah (C.C) olan, yaradılıştan kıyametin kopuşuna ve ebedi hayata kadarki dünyevi, uhrevi (ahraet) tüm yaratıkların (canlı, cansız ve diğer yaratıkların) haşır olacağı Kuran-i ve İlahi bir sistemdir. İnsan devleti dünyevi ve beşeri ağırlıklıdır.

İslam Gemisi>İnsan Gemisi>Ümmet Gemisi>Milletler Gemisi>Dil, Din, Kültür... Vb Azınlığı (Etniği) Kavimler Gemisi>Millet Gemisi>Etnik Kavim Gemisi (Kapasite ve Güç Bakımından)
İslam Devleti>İnsan Devleti (Tür-Populasyon bakımından)>Birleşmiş Dünya Devletleri>Birleşmiş Dünya Milletleri>Birleşmiş Ümmet Devletleri (Kapasite, Yönetim ve Güç Bakımından)

Kültürel çeşitlilik zihinsel hoş görüyü ve bu nedenle yaratığın yaşama şansını artırır.Toplumsal, kültürülel ve genetik çeşitliliğin (Genetik yönden insanların;özgünlüklere ve kavimlere ayrılması =açılan ve daralan evrim=Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye/ayet var) 1 insandaki en önemli avantajı;düşünsel ve zihinsel hoş görüyü, bedensel olarakta; hastalık, doğal, toplumsal, kültürel, teknolojik... Vb felaketlere karşı dirençli  ve zihinsel yönden güçlü, geniş hoşgörülü ve dengeli fert-toplumların ortaya çıkmasını sağlamasıdır. Çeşitliliğin insandaki en önemli dezavantajı  iletişimi zorlaştırmasıdır. Çeşitliliğin ve İletişimsizliğin evrimsel avantajı(izolasyon);özgünlükleri motive etmesidir.
-Belki de insan halifeliği ve fıtratı gereği tüm yaratıkları aşkın ve kuşatıcı sıra dışılıkları olmak zorundadır.
-Sanki kavimler ve ümmetler insan çözmecesinin (pazılının) dinamik parçaları, fertlerde ait olduğu parçanın dinamik dokuları gibidirler. İnsan şeytan değildir. Yeryüzü Doğal insanları ve/veya insansıların (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) dağa, taşa, doğaya bilime, ilime…Vb bir sürü şeye tapışı onun doğal imanının tecellisinden beri vardır. Ancak Âdem AS'LA kemale erdirilmişti. Tüm doğal insanlar ve bu günkü onların devamı olanlar Hz. İbrahim AS'IN Ay'a, Güneş'e, Doğaya,… Vb doğal tapışının ve doğal imanın yani ontogenik (özgün-ferdi hayat döngüsü) doğal döngünün Allah (C.C) tarafından ıslahatla kendine yönelişinin insanın filogenetik iman edişi çok benzerdir. İnsan iblisin (Azazil-İbn-İ menazilin) Ahlak işletim sistemini ve eylemlerini hayata uyguladıkları zaman şeytana benzemiş ya da uymuş olurlar. Şeytan Müslüman'a musallat ancak her türlü yani tüm insanlığın düşmanı yaratıktır sebebi de kendisinden halifeliğin alınıp insan verilişidir. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var).
İstisnalar hariç (insan), hiçbir biyolojik çeşitliliğin veya varyasyonun diğerine üstünlüğü yoktur.  Sanki;Doğal ve Toplumsal döngüdeki her çeşit; doğadaki yaratık alfabesinin özgün bir harfi gibidir.
İnsan için aynı türün azınlığı olamaz olsa olsa dil, kültür, din… Vb azınlığı olur. Etnik azınlık kavramı bölücülüğü tahrik eder.
    İnsan söz konusu ise;aynı türün azınlığı olamaz, varyasyonları, dil, kültür, din... Vb azınlığı olur. Aynı türün içindeki farklılıkları, varyasyonları Patojen (öldürücü) istisnaları hariç ;çeşitlilik ve bereket yerine azınlık görmek, yorumlamak;dine, bilime ve doğanın tabiatlarına aykırıdır. Önermesi doğru mu neden?
İpucu I;
A-Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız (İbrahim AS Milletinde ya da İbrahim AS Milleti olarak) diye (ayet var) hariç diğer kavimleri asimile ederek kökene dayalı kavim düşünmek ve yaratmak;siyonitslik, saçmalık, mantıksızlık ve liyakatsizliktir. Dinsel ve Bilimsel olarak aynı türe ait bireylerin farklı kökeni olmaz; kültür, dil... Vb doğal kökeni olur.
B-Kültürdaşlığa, dildaşlığa, ırkdaşlığa, renge, yöreye... Vb dayalı kavim kavramı; doğal, doğal ve nefsanidir. İnsani değilidir. Doğadaki tüm hayvanların kökendeşliği böyledir. Ancak söz konusu olan insan ise farklı kültür, dil, ırk, renk, yöresel kökenlilerden benzer tercih, istem... Vb düşünce birliğine dayalı kavim kavramı daha liyakatlidir.Habil ile Kabili ayni kavme koyamazsınız, koysanız liyakatsizlik yapmış olusunuz. Tercihdaşlar ve fıtratdaşların aynı kavimde olması daha liyakatlidir.
C-İstemlere, arzulara ve tercihlere dayalı birlikteliğe ait kavim düşünmek daha doğru ve liyakatlidir.
D-Kavim ve kökendeşliği özdeşleştirmek liyakatsizliktir .
E-Sanal-nesnel toplumsal ve nefsi kökene dayalı; inanç, kavim ve devlet/leri doğal, doğal ve nefsidir. Tercihe dayalı;inanç, kavim ve devletler daha mantıklı, akli ve insanidir.
F-Bir insanın kavmini tercihleri belirler ait olduğu köken kavimi ve ceddi değil.
G-Kökene dayalı devlet, millet, halk, toplum kavramı doğal ve bölücüdür, tercihlere dayalı devlet, millet, halk, toplum kavramları daha yapıcı ve akılcıdır.
H-Devlet/ler millet yaratmaya kadir değillerdir. Bu girişimleri geçmişin soydaşlarının-dindaşlarının kara delikleri ve geleceğin baskın-uyumlu kavimlerine çekinik oluşu nedeniyle ya şovenizme ya Siyonizm'e ya da kaosa… Vb kaymaya mahkûmdur. Bu yaşanmış deneyimlerin kesin bir hükmüdür. Islah edilmiş kavim(Millet), dil, lisan… Vb yaratmak Allah (C.C) aittir. Doğada yegâne doğal olmayan ve ıslah edilerek yaratılanlar; Allah (C.C) gönderdiği sayfalar, kitapların dili ve peygamber ahlaklı yegâne örnek millet ise İbrahim AS'IN Milleti'dir. Tüm diğer diller, lisanlar, kavimler… Vb doğal ve yari doğal olarak doğal sistemde takdir edilen türemeye dayalı yaratmanın ürünüdürler. Yarı doğal ve tam doğal kavimlerde ilahi/peygamberi kurallara ve peygamber ahlakına dayalı olarak İbrahim AS'IN milletine davet edilmiştir. Bunun dışın da hükmündeki ve hükmü dışındaki kavimleri kendi kavmine/lerine asimile etmek ya da özendirmek; Allah (C.C) hükmüne ters, nefsani, şeytani ve deccalidir ya da tamamen liyakatsizdir.Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (ayet var). Demirkuş 2010.
A, B, C, D, E, F, G ve H Önermelerinin ya geçersizliğini ve liyakatsizliğini kanıtlayınız ya da gerekçeli ret ediniz.
İpucu; 1-Tarihteki realitelere, kültür, dil, ırk, renk. yöreye... Vb dayalı kökendeşlikten kavimlere geçişi  düşünün. doğal kökendeşlik(şovenizm) ve dindaşlığın (siyonizm) yanılgısını aşmamanın acısının ve bedelinin; biyolojik,  genetik(yakın akraba  evliliği)  ve toplumsal yönden başarısızlığından emin olabilirsiniz.
2-Yakın akraba evliliği kadar yakın akraba siyaseti, devleti, milleti… Vb insanda çoğu şeyin bu yakınlığı sakattır.Yakın akrabalığa dayalı;evlilik, siyaset, devlet, millet… Vb bilimsel olarak sakat sonuçlarından emin olunuz.
3-Her şeyi kendisinin ve ceddinin menfaatine endeksli tatbik/uygulayış veya düşünme hastalığı toplumsal tufanların bilimsel, nesnel ve sanal felaketlerindendir.
4-Nedeni;bu konumlarda (yakın akrabalığa dayalı) biyolojik ve toplumsal olarak kavimlerin çevreye icabetlerinde katlamalı zayıf ve çekinik özellikleri ya da yakın akrabalığa dayalı;evlilik, siyaset, devlet, millet… Vb örtüşen katlamalı zafiyetleri /kör noktaları/bilincin kara delikleri her türlü afetlere ve tufanlara karşı korumasızdır. Yani çeşitlilik yakın akraba kavimciliğin (şovenizmin-siyonizmin) katlamalı zayıf özelliklerinin veya yakın akarabalığın ileri birliktelik zayıflığının kalkanı gibidir.
5-Allah (C.C) kavimlere icabetini düşünün. Sizi kavimlere  ayırdık ki (doğal soylara ve kökenlere dayalı kavimler ayırdık ki) yani sizi doğal kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (insani tercih ve tevhidi ayet var).
İpucu II;
asimilasyon, bölücü ve parçalayıcı muamelesi/leri çeşitliliği ve bereketi yok eder güçlenmemizi engeller. Neden yaşatılması gerektiğini düşünün. Yok edelim, asmile edelim hepsini ne olur? Yanlış ve eksik globalleşmenin koşulları bu yasaya göre konmazsa insanlık ne kayıp eder? 1, 2, 3, 4.Öğrenci Yanıtları

Çeşitliliğin;önemini, gerekliliğini, ilahi/peygamberi ve insani kanun olarak zorunluluğunun farkındalığını kavramayan ve samimiyetle ders olarak eğitime sokmayan ;fert, toplum, devlet, milletin akıbeti;ya Kapitalizmle, Siyonizm'le (toplumsal lösemi) ya da Şovenizmle (toplumsal kangrenle)... Vb ...izm veya ...istle yaratıkları insanlıktan budanıp gider. Demirkuş, 2008
Tanışasınız diye, sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)(Allah C.C.). İnsanın sanal dünyasının huzuru ahlakına ve davranışına da yansır. İnsanın toplumsal döngüsünde; kavimler arasındaki çeşitliliğin önemi;Yellowstone gri kurtlarının gerçek hikayesinden daha çok şey ifade etmelidir(Film İzle). Terörün en büyük nedenlerinden birisi budur.
    

 İNASANDA; BİYOLOJİK, SOSYOLOJİK, BEDENSEL, ZİHİNSEL VE DÜŞÜNSEL DÖNGÜLERİN  GÜCÜ- KAPASİTESİNİN  ÖNEMİ   
İnsan özgün özellikleri bakımında doğa ve hayvani-meleği doğa ötesini aşmaya aday tek yaratıktır. İnsan; genel olarak düşünsel, zihinsel, sanal ve ruhsal olarak doğaya baskın ancak çevreye hâkimiyet açısından doğaya çekinik bir yaratıktır.
İnsan: biyolojik, toplumsal, bedensel, zihinsel, düşünsel  gücü- kapasitesi itibarı ile yaşama tarzındaki  tercihleriyle; ne kadar çok nefsiyle(kendisiyle) özdeşleşirse doğadaki yaratıklarla uyumsuz ve zararlı; tam tersine aklı-meleği  tercihleriyle doğaya  uyumlu ve yararlı bir yaratık olarak değer kazanır. İnsanda, ilkel (hayvani, nefsani),  ileri (aklı)  ve geçişken özellikler  vardır. Evrensel insan; bu özelliklerinin tümünü etkili bir biçimde istendik yönde kullanabilen ve uygulayabilendir. Bunun tersine özellikleri bakımından  güdük insan kategorisine girer. 
     İnsan;biyolojik, toplumsal, bedensel, zihinsel, düşünsel… yönden;doğadaki döngülere (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) uyumlu yaşamayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiren; istendik fert ve toplumlar yetiştirmezse filogenetik ömrü kısalmış olur.
     
İnsan filogenetik olarak, doğada parazit bir yaratık olmanın tersini başarmak veya uzay-bilgi çağında filogenetik kâmil insan olmayı başarmak zorundadır. İnsanın Sanal Araçları, İşleyiş ve ürünleri: Zihin ve Kalp kapasitesi içindeki;Akıl, zekâ, Mantık, Ahlak, İlim, Bilim, Nefis, Ruh, Muhakeme, Fikir, Düşünce… Vb
Bu günkü bilimsel bilgiler, insanın kadavra ve deneme yanılma veya hayvanlardan devşirtilen güdük etolojik-psikolojik-toplumsal bilgilerden ibarettir.

İnsanın değeri;iradesi, bilgisi, olanakları ve fıtratı ölçüsünde!!!; aklı tercihleri yapmak, arzulamak  ve uygulamakla doğru orantılıdır. Bu nedenledir ki İnsan! doğadaki olmazsa olmaz kurallarla (dogma kanunlar) uyumlu yaşamak zorundadır.
İNSAN;En küçük birimi verimli bir erkek ve bir bayandan oluşan (X Bayan=Y Erkek Değildir, X+Y=1 insandır. İkimiz bir insanın güller açan dalıyız)Işık hızından daha hızlı düşünebilen, akıl -ruh gibi hayvani-meleği doğa ötesini aşan zihinsel araçlar ve özgün nesnel bir bedene sahip yaratıktır. Sanki; nesnel geçmişi ile vahşi, doğal ve evrimsel (Demir-Cilali ve Yontma Taş devirleri) günümüz doğal kavimler (Eskimolar, Pigmeler, Avustralya yerlileri, Amazon yerlileri ve diğer yamyam ve Doğal Afrika ve diğer kıtalardaki doğal kavimler) bu  günü ile  yarı evcilleşmiş (yarı doğal) ve evcilleşmiş ya da doğaya zararlı ilkel kavimlerden oluşmuş bir türdür. İnsan kavramı bir yönü (nefsiyle ve zekâsıyla)  ile hayvansal karakterlerle kenetlenmekte (%99 Film izleyin genleri maymunlarla aynı ), diğer yönü yani düşünsel (ruhu, vicdani ve aklı; %1'lik ? genler insanın özgün evrensel sıfatlarına ait genlerdir) ile tam tersine güzel ahlak hasletlerine sahip meleği bir yaratıktır. -Gelişmiş Âdemi insanı primatlardan ayıran özellikler ve özgünlükleri;ruh, akıl, vicdan, namus, gelişmiş yazılı ve sözlü lisanı, net dik yürüyüşü, ışıktan hızlı düşünen beyni ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı olması… Vb
-Âdem AS öncesi tüm insan nefisleri (İnsanımsılar;Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri, Demir Devri, Tunç Devri, Astekler, Mayalar, İnknalar, Eskimolor, Aborcinler, Kızıl Derililer, Amazon Yerlileri, Bazı Afrika Doğal kavimleri… Vb), günümüz insanında buluğ yaşına kadar olanlar çocuklar ve yaşayan bazı büyük cahil insanlar bilmez oldukları için yaptıklarından sorumlu değillerdir.
-İnsan dünyaya gelişinden kişiliği olgunlaşana kadar cahil ve doğaldır. Dinde cahillerden uzak durun tavsiyesi, birazda bu durumla ilişkilidir.
-Sanki insan tüm yaratıkların nesnel, düşünsel, sanal, zihinsel ve dijital çözmecelerinin (pazılarının) ortak paydasıdır. Her yaratık onun çözmecesinin (pazılının) kişilik kazanmış ve hayat bulmuş birer elemanı gibidir. Ör. kâinat insanın/lığın kalbinin yanında ihmal edilebilir nesnel bir yaratık gibidir. İnsanlığın kalbide Allah (C.C) Hayat sıfatı içerisinde geçici hayat bulmuştur. Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım (Hadis var). Allah (C.C)’N Ezeli, Ebedi ve Baki Olan Hay CC’HU Hayat sıfatı yanında da, Bâtını Kalbin Büyüklüğü, geçici ve hiç ya da yok sayılabilecek kadar küçüktür.
-Belki de insan halifeliği ve fıtratı gereği tüm yaratıkları aşkın ve kuşatıcı sıra dışılıkları olmak zorundadır.
-Sanki kavimler ve ümmetler insan çözmecesinin (pazılının) dinamik parçaları, fertlerde ait olduğu parçanın dinamik dokuları gibidirler. İnsan şeytan değildir. Yeryüzü Doğal insanları ve/veya insansıların (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) dağa, taşa, doğaya bilime, ilime…Vb bir sürü şeye tapışı onun doğal imanının tecellisinden beri vardır. Ancak Âdem AS'LA kemale erdirilmişti. Tüm doğal insanlar ve bu günkü onların devamı olanlar Hz. İbrahim AS'IN Ay'a, Güneş'e, Doğaya,… Vb doğal tapışının ve doğal imanın yani ontogenik (özgün-ferdi hayat döngüsü) doğal döngünün Allah (C.C) tarafından ıslahatla kendine yönelişinin insanın filogenetik iman edişi çok benzerdir. İnsan iblisin (Azazil-İbn-İ menazilin) Ahlak işletim sistemini ve eylemlerini hayata uyguladıkları zaman şeytana benzemiş ya da uymuş olurlar. Şeytan Müslüman'a musallat ancak her türlü yani tüm insanlığın düşmanı yaratıktır sebebi de kendisinden halifeliğin alınıp insan verilişidir. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var).
-Olgunluk aşamasına doğru kişilik gelişir ve özel olarak akıllı eğitilmezse cahil kalır. Yani aklını ve ruhunu harekete geçirecek akıllı eğitim verilmezse bu asır ki bazı insanlar gibi modern bir tarzan olur.

-Nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın zihinsel bedeninin-kalbinin bir parçasıdır.“Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalbindeki zihnin nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da düşünsel-sanal-nesnel zihinsel hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
-
İnsan bedenen kâinatın bir parçasıdır.
-İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın sanal araçlarından kalbinin ve insanlığın bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır.
- Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin-zihinsel bedeninin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5
- kâinatta bilinen, bilinmeyen boyutlar ve çok şey ya da tüm bu boyutlar veya her şey Allah (C.C) ilminin içindedir hiç bir şey onun ilminin dışında değildir. İlim içindeki ebedi boyutlar içinde yaratılmıştır. -Allah (C.C) mahlûkattan(yaratıklarından) münezzehtir. Allah (C.C) insana şah damarından daha yakındır (Ayet var)
Hız Boyutu; Yaratığın;birim zamandaki eylemiyle;konum, mekân . boyut... Vb değiştirme-yönsel (mekân , zaman… Vb boyut değiştirmenin) ifade şeklidir. Var olan hız tanımı; birim zamanda alınan yol kâinatta her zaman ve koşulunda geçersizliği yakın zamanda kanıtlanabilirliği olasıdır. Hızla ilgili var olan formüllerin sonsuzlar ve sıfırlarla ifadesi bu konudaki hız tanımının yetersizliğine kanıt gösterilebilir. Hız çok sayıda boyutun tutkalı gibidir. Hız Tutkalı Sonsuzu Aşıp Ebedi Hıza Yaklaşırken, Zaman Sıfıra Yaklaşır ve İçinde Geçtiği Ya da İçerdiği Tüm Sonsuzların Kümeside Ölüm Sınırından Ebediyete Çimlenişe Başlar. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Yani ebediyete Yaklaşır. Hız arttıkça içinde geçtiği ve etki alanındaki boyutlar kaynaşır/kaynaştırır. Kâinatlardaki (nesnel, anti nesnel, sanal, düşünsel… Vb) hızlanışın akıbeti ola ki bu olacaktır. Yani kütle çekim boyutlarının birleşimi, kaynaşımı, çeşitliliği ve çok miktarda enerji hallerinin hal değiştirip varlık âlemindeki orijinine dönüşü olacaktır. Işık hızından daha hızlı olan düşünsel boyut içindeki hızlanışın bağıntılarının sonuçları yani düşünsel hız bağıntı ve ilişkileri araştırılması çok zevkli konu olacaktır ya da konudur. Ola ki Kütlesizlik olamaz her yaratığın bir kütlesi vardır; bazı yaratıklar ölçülebilir kütle sahibi, bazıları anti kütle, bazıları göreceli denge kütlesine sahiptir. Ör. bazı uzay boşlukları mekanları, çekim alanı ola ki ışık … Vb kültleri bir birini devamı veya yakındır. Yani en azında hareketli kütle konumunda bahsedilmelidir. Kütlesiz yaratık düşünmek belki de saçmalıktalar.
Allah (C.C) ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır.
mekân Boyutu;Klasik mekân tanımı; en-boy-yükseklik-bileşke… Vb fazla boyutu içinde barındırış özelliğine sahip tanımlı alan olarak bilinir. İlk mekân; nesnel, anti nesnel… Vb kâinatların ilk yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… Vb varlıklar âlemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan yaratık boyutlarına doğru değişimi için; kâinatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekân -mekanlardır. Belki de en küçük geçici mekân/İlk küme/küme sınırı-mekân -sıfırı/Ola ki ilk uzaydır. Ancak bu ilk uzay (ilk mekân ) saliseden sonsuz küçük bir anda ışık hızından daha hızlı sonsuz bir hızla Arşın altındaki suyu yutarak (İçin de İlk Kâinatın yaratıldığı Arşın altındaki ilk su deryası) Arşa ulaşacak şekil de hala genişlemektedir. Kâinat yaratılmadan önce Arş suyun üstündeydi. Arşın altındaki suyun içinde Kâinat yaratıldı. Ola ki Kâinatın içinde yer aldığı uzay mekân ı hala arşı suyunu yutarak sonsuz hızla genişlemektedir. Ola ki Kâinattaki su çeşitlerinden birisinin kökeni de arştan Kâinatın uzay mekân ına sızan-indirilen su olması gerekir. Bu ilk mekana doluşan; atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar. Matematiksel ve yapısal olarak mekân bir yaratıktır. Ola ki ilk yaratıklar ilk mekânlardır. Bu gün bilinen en büyük mekân Kâinatın ilk yaratıldığı andaki en dış kısmının hala hızla genişlediği (kıyamete kadar genişleyecek/göğü hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet) mekandır ve en büyük nesnel mekân kâinatı kuşatan kozmik ağ kümesi mekân ıdır. Hidrojen atomu çekirdeğinin mekân ı; yörüngesi ve içindeki çekim alanı kabul edilebilir. mekân ın yaratıklardaki karşılığı aktivite gösterdiği, etkilendiği, etkilediği alanın dış sınırlarıyla tanımlanır. Kâinat Yaratılmadan Önce Arşın Altındaki Bahsedilen Suyun İçinde Yaratılan İlk Uzay ilk mekandır. Nesnel, anti nesnel… vb Kâinatların ilk yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… vb varlıklar âlemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan ilk (Kâinatların ve her şeyin sonuz-ebedi güçle yapışık olduğu zerre ve matematiksel ilk zerre nokta yaratık) yaratık boyutlarına doğru değişimi için; Kâinatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekân -mekanlardır. Belki de en ilk ve en küçük mekânlardır. Bu ilk mekâna doluşan (suyu gökte indirdik diye ayet var); Arşın Suyu (Kâinatın içinde yaratıldığı Kâinat öncesi su), atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar.
Allah (C.C) ilmi içindeki her şeyin birbirine bitişik ve yapışık var olduğu ebedi boyutlardaki varlıklar âleminden zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları yaratırken;ebedi hızı, ebedi mekân ı ve ebedi zamanı, ebedi eylemler... Vb yavaşlatarak kâinatlarda dengeli/dengeleyici ; zıt yön-konum-zaman-mekân … Vb geçici boyutları yaratmıştır.
-İlk Mekansal Küme Sınırını İfade Eden İlk Sıfır ( İlk küme/küme sınırı-mekân -sıfır/Ola ki ilk uzay)=00; tüm sonsuzlar, geçmiş, gelecek, yaratık, tefekkür (özel haller hariç) …Vb hiçbir olay, olgu, süreç, eylem, yaratıklar, zaman, sonsuzlar, hızlar… Vb hiçbir şeyi, İlk Mekansal Küme Sınırını Sıfırını (ilk mekân ı-ilk küme sınırını-ilk sıfır) ve İlk Zamanı aşamayacaktır. İstisna hariç hiçbir şey mekansız-kümesiz-sıfırsız ve zamansız düşünülemez. İstisna hariç her şey ilk mekân -ilk küme-sıfır ve ilk zaman içindedir. İstisna hariç her şey en az bir ve/veya birden çok mekân içindedir.
-Belki de çok az sayıdaki istisnalar ve özel haller hariç:
a-Her şey en azından yaşamsal olarak mutlaka bir mekân ın içinde matematiksel olarak bir küme sınırı içinde rakamsal olarak bir mekân sıfırı içindedir.
b-Düşünsel, nesnel, zihinsel, sanal, nesnel, eylemsel…vb tabanlı her şey ; yaşamsal döngülerde (yaşamsal matematikteki) ilk mekân ın içinde, matematiksel olarak ilk küme sınırı içinde matematiksel alfabe olarak ilk sıfırın içinde yer alır Ya da bunları aşamazlar.
Bu mantıktan çıkarsayıştan hareketle olabildiğince en azında doğadaki her şeyin; yaşamsal matematikteki (yaşamsal döngüdeki) karşılığı, kümesel matematikteki karşılığı ve matematiksel alfabedeki (rakam, sayı ya da matematiksel kavramdaki) karşılıkları liyakatli ve doğru konumlandırılırsa tüm matematik çeşitleri (nesnel, doğal, yapay, yarı doğal, nitel, nicel, eylemsel, ilişkisel...Vb "Doğal ve Evrensel Matematik" alt çeşitleri) arasındaki fermuarların ilişkisel dişleri doğru örtüşür.


Eylem Boyutu;Canlı, Cansız ve diğer tüm yaratıkların iradeleri denetiminde/kontrolünde veya iradeleri dışında ürettikleri tüm eylemlerin özgün ve genel boyutlarıdır. Büyük kıyamet sonrasında yaradılışla ebedi hıza ulaşıldığında tüm eylem boyutları birleşerek ebedi eylem boyutunda yer alacaklardır.
Düşünsel Boyut (Hafıza Boyutu);Kendilerine akıl, ruh ve vicdan emanet edilen tercih sahibi yaratıkların düşünsel âleminde ürettiği sonsuz hızdaki (zikirullah için ebedi hızdaki?) tefekkür-düşünce ürünü düşünsel enerji-düşünsel eylem halleridir. Hafıza meleklerince ayakta tutulduğuna dair hadis vardır.
Batini Kalp Boyutu;Zahiri ve batini kâinattan daha büyük tüm yaratılmış ve hayat bulmuş yaratıkların aşamadığı ve içinde haşır olduğu en büyük kapasite ve havuzdur. Yere göğe sığmadın kulumun kalbine sığdım/Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Hz. Muhammed AS'IN Kalbine İndirilişiyle ilişkilendirişe çalışın (hadis var). Allah (C.C) insanda tecelli ettiği geçici mekandır.
Hz. Muhammed AS'IN Bâtıni kalbini temizleyip kuran ilmini ve peygamber ahlakını yükleyen Allah (C.C) ona oku emrini vermiş ve onu eğitmiştir. Takiben Hz. Muhammed AS kalbindekileri peygamber ahlakı hasletleri ve Hz. Kuran bilgilerinin tümünü hayatına uygulayarak, mantığına, bilincine ve davranışlarına mekanize ederek alışık tepki ve zamanla alışkanlık haline getirmiştir (gelmiştir).Peygamber ahlakı hasletlerini kazanmak ve yaşantısından hayır görmek için insanlara da Hz. Muhammed AS'IN davranış ve eylemleri örnek gösterilmiştir.
Zaman Boyutu;Zaman bir yaratıktır ve ebedi hayatın parçalanmış geçici boyutlu kâinatlarda genellikle!!! hıza bağlı olarak değişir. Sanki zaman ömrün ve geçici hayatın ölçüt boyutudur. Yaratık olmanın vasfı olan bir boyuttur. Zamanın varlığı tüm yaratıklara yapışık olarak yaşar. Yaratık ebedileşse bile zamanın girdabından kurtulamaz. Zaman diğer boyutlar gibi hıza bağlı olarak değişir ve yaratıklar açısından ebedi hızda yok edilemez ancak sıfıra yaklaşır. Zaman Boyutu; aklı, ruhu olan yaratıklar ve diğer bazı yaratıklar da uykuda ve uyanıkken farklı algılanabilen, hıza bağlı olarak uzayıp kısalabilen hatta ebedi hızla (Allah (C.C) izni ile) ölümsüzlüğe (ebediyete) kavuşabilen bir yaratıktır.
Allah (C.C) ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb kâinatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır. Bunun sonucunda ebediyetten geçici zaman parçaları, ebedi mekandan geçici mekanlar, ebedi eylemlerden geçici eylemler yaratmış ve bunlardan bu günkü var olan kâinatlar ve yaratıklar sistemini yaratmıştır. Sonra sistemin içinde değişen koşullara uyum sağlayan yaratıkların yaşamasına olanak sağlayacak şekilde türeme ile veya değişik şekilde yaradılış yasaları ve kurallarını; yaratıkların ve sistemlerin yaşam döngülerinde alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirtmiştir. Her zaman parçası bir boyut birimidir. Ebedi hıza ulaşılınca tüm boyutlar birleşerek ve genleşerek doyuma ulaşmış ebediyete ulaşır. Bâtıni kâinatın 1 zaman biriminin zahiri kâinatın 50 bin katıdır, Yerler ve Gökler yapışıktı onları biz açtık, Allah (C.C) her şeyi nurundan yarattı, Onun (Allah (C.C)) her şeye gücü yeter ve her şeye kadirdir. Allah yerlerin ve göklerin nurudur. Ayetler var.
Zaman Baki (Ezeli ve Ebedi… olan) Allah (C.C)'HUN yaratıklara geleceğe doğru ya da yönde verdiği geçici hayatın birimsel ifadesidir. Zaman yaratığın/ların geri dönüşümsüz hal değiştirişine kadarki çevreyi etkilediği ve ondan etkilendiği ve/veya ürettiği hayat ölçeği denebilir. Yaratıklar ebedi yaşantıya katılışla (ebedi hıza ulaşan yaşantı ve/veya hayatlarıyla) zamanı ölçülemeyecek derecede asgariye ya da minimuma indirgeyecektir. Kaç nefes almış ve vermişseniz, bu nefes ve kalp atışlarıyla kaç birim görüntü ve veya/ve ne kadar hayat çevrenize enjekte edip ve/veya enjekte almış ve üreterek yaymışsanız… toplamı geçici hayat sıfatınızı uzunluk ölçüsüdür. Ola ki; Kâinatın hızlandığı dış kabuğunda sonsuz hızdan ebedi hiza doğru bir hızda ortam mevcuttur. Bu ebedi hıza yaklaşan Kâinattaki nesnel, düşünsel, sanal..vb enerji halleri olaylar olgular zamanın erimesi nedeniyle sonsuz ve ebedi arası bir mekanda Kâinattaki tüm yaratıksal buharlaşan hayatsal enerji birikmektedir. Bu mantıktan hareketle tüm yaratıkların hayat sıfatlarının uzunlukların doğum-ölüm ya da ortaya çıkış ve geri dönüşümsüz hal değiştiriş arasındaki toplam hayat kümesi o yaratığın ömürsel uzunluğu ve/veya eylemsel yaşantı kümesidir.
   Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, Kişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın Hüneri Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
   
Filmi izleyin.
İnsan;En küçük birimi verimli  bir erkek ve verimli bir dişiden oluşan; Işık hızından daha hızlı düşünebilen zihinsel olarak doğayı aşabilen, yüksek iletişim yeteneklerine,  en kötü - en iyi karakterlere sahip, yaşadığı çevreyi, doğayı önemli derece de etkileyen ve ondan etkilenen, zihnen bedenen ve kapasite bakımından  en gelişmiş yaratık olarak biliniyor. 

Evrim teorisine göre: İnsan;nesnel kökenli Homo sapiens sapiens  türüne ait yeryüzündeki tüm insan fertlerini içeren kapsamlı bir kavramdır. İnsanlar; genetik yapılarının yatkınlığına ilaveten, eğitim ve yetiştiği çevrenin ürünüdür.

Işıktan daha hızlı düşünen insan; bedenen ve zihnen olgunlaşıp, en azında ışık hızında verimli ve pozitif şeyler üretmeye başlayınca geçmiş negatiflerini telafi edebilir: Filmi izleyin.
Evrensel İnsan:bedeniyle dik yürüyebilen, zekâsı-nefsiyle doğayı, aklı ve ruhu ile hayvani-meleği doğa ötesini kavramaya çalışan ve tercihlere dayalı yaşayabilen- bilinen en gelişmiş yaratık olarak bilinir.
    -Hiçbir yaratığın halifeliği kabul etmek istemediği halde insanın Allah (C.C) önerdiği halifeliğe hemen talip oluş cehaleti ve aceleciliği ilginçtir (Ayet vardır). Âdem AS öncesi tapınan ve/veya inanan insansıların tümü, Âdem AS sonrası insanların bir kısmı (Âdem AS öncesi insanların/onların devamı gibi) sanki tüm yaratıkları anlamak için taparak yaklaşmış ve yaklaşıyor (Vahşi /Doğal İnanç). Sanki insan en aşağılık yaratık özelliklerinden en şerefli yaratığa kadar her türlü özelliği özünde bulunmakla tüm yaratıkları kuşatan ve tevhit eden özelliğiyle halifeliğini de her sahada ifade ediyor. Doğaldır ki insan bu yönü ve eylemleriyle; Şeytanları, Cinleri, Melekleri, Doğayı… Vb tüm yaratıkları kuşatması çok doğal ve gerekli gözükmektedir. Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) buyurmuştur. Sanki Allah CC'HUN muradı insan, daveti İslamdır. Bu açılardan insanların farklılıklarını ( kâinatın en +, en 0 ve en- ...enlerini temsil eden ve kuşatan halife yaratıktır), ifrat ve tefritlerini, sıradışılıklarını, özel hallerini; doğru okumak , doğru empati/eşduyum duymak, doğru anlamak ve doğru değerlendiriş çok önemlidir. Sanki insan şeytanın tüm sapıklık ve hilkat garibesi arzu ve istemlerini ve/veya onları aşacak şekilde çok yönlü ve kapasiteli yaratılmış bir yaratık gibi görünmektedir. Şeytan hiçbir zaman insanı ve insanlığı aşamayacaktır. Ateşin ilahlık arzusunu Zerdüştlerin kalbinde, Güneşin ilahlığa ilgi duyuşunu Yezitlerin Kabinde…. Vb tapan insanların kalbinde ya da taptıklarının Allah (C.C) ilahlığına sadakatinin delillerini insanların kalbinde keşif etmek ve/veya tüm yaratıkları insanda doğru okumak önemli bir yargı ve keşif olmalıdır. İnsanın özgünlüğünü doğru tanımak ve tüm yaratıkları insanda okumak, görmek, tanımak insanlığın geleceği için önemli bir yargı olmalıdır. Allah (C.C)'HUNDAN insana af diliyorum. Bu bir temenni kurgusudur tabii. Belki de insanın halife oluşunun gereği olarak;her ahlak seviyesinde ve her türlü ifrat - tefriti makamlarda temsil edilmesi gerektiği için; Nemrut, Firavun , Atilla'i, Cengiz Han, Çin, Hitler, Karun, Lut AS kavmi, Hud AS kavmi, Semud Kavmi, Nuh AS Kavmi, Deccal…Vb nefislere (yaratıklara) yaşama ve yaratıklara tapışının tercihi yaşatılıyor ve hayat hakkı veriliyor. Bunu anlayışta sıkıntı çekmekteyiz. Bu konuda;insan alimleri, din alimleri ve bilim alimlerini peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ortak paydasında tek insanda tevhidini dileriz. Böylesi insanın Allah (C.C) tapışını ve peygamber ahlakıyla tevhidini Allah (C.C)'HUNDAN dilerim. Belki Müslüman'lar o zaman rahat edeceklerdir. Bu açıdan her türlü insanın insanlığın yaradılış gereği ve amacı nedeniyle neden yaşatıldığına doğru empati/eşduyum duyulup yaşam hakkına ihtiyatlı yaklaşmalıyız. Ancak insanların yönetim hakkını sürekli ifrat ve tefritlere değil en akıllı ve rahmanilerine teslim etmek en doğru tercihtir.
Evrensel İnsanı Hayvanlardan ayıran toplumsal özgünlüklerden birisi de; Giyiminden, davranışında ve her türlü ürettiklerinde başka yaratıkların zarar görmediği insandır. Ya da evrensel insan; giyim-kuşamı, davranışları ve zihinsel-bedensel ürettikleri ile başka insanların gayri ahlaki ortak payda duyu ve duygularını kasten harekete geçirmeyen insandır.1, 2, 3, 4, 5, 6,7
İnsanın Filogenetik ve Ontogenik yaşı nedir? İnsanın Özgün Özellikleri Nelerdir? İnsanın Ortak Özellikleri Nelerdir?   
      
Filogenetik açıdan insan türü genç ve acemi bir tür olmasından dolayı  şimdiye kadar sicili temiz olmayan bir yaratık gibi gözükmektedir.
Genel olarak, kâinatta, insan için: ilkel(vahşi), istendik (yahşi) ve doğal gerçekler vardır. İnsanlar bu gerçekler arasında; fert ve toplumun  fıtratına uygun doğayla uyumlu yaşama stillerini seçmek-tercih etmek   zorundadır. Yaşama stillerini geliştirmenin yolları insanları en ince ayrıntısına kadar tanımaktan geçer. İnsanın iki yaşı vardır; I.'si insan türünün yaşı yani (Homo sapiens sapiens'in  filogenetik yaşı) ilk insanın ortaya çıkışından bugüne kadarki insanların kat ettiği yaştır ya da İnsan türünün gen havuzu yaşıdır. II.'si  ontogenik yaşı : Bir ferdin doğumundan ölümüne kadarki hayat döngüsünü ifade eder.
İnsan Türü filogenetik ömürleri itibariyle genç bir türdür. kâinattaki kozmik ağın devasallığı içinde dinamik bir hayat elektronu!! gibi gözüken yeryüzünde; insanların tüm davranışları bir aileye endekslenirse sanki 14-18 yaşındaki bir çocuk gibidir. Diğer bir anlatımla;Filogenetik olarak İnsan yer küresi anne rahmindeki 14-18 yaşındaki delikanlı parazit bir genç bir türdür. İnsanın doğaya- kâinata hüzünlü çimlenme ve doğumu henüz yeni gerçekleşiyor.1 2 3 İnsanın çevreyle etkileşiminde deneyimleri artıkça, gerçekleri öğrenip  hayata uyguladıkça, edindiği acı ve tatlı deneyimlerle doğayla uyumlu yaşamayı öğrenecektir - gelişecektir. Önemli olan bunu  başarmakta geç kalmamasıdır. İnsan ;fert ve toplum olarak, bedensel-zihinsel tercih,davranış ve ürettikleriyle geleceğinin kitabını yazıyor gibi.

Akait: Paylaşıldığı zaman haz duygularının artmasına, çoğalmasına neden olan kaide ve kurallar topluluğudur. Örneğin teknoloji, din, beşeri siyaset, tarikat, dernek, örgüt, millet ve vatan akaidi gibi … Hâlbuki; İnsan-Doğa, Doğa ötesi, Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Ahlak, Din, Bilim akaidi; Birçok akaidin paydasını oluşturur. Belki de mutlak evrensel akaitlerden en önemlisidir. Belki de mutlak evrensel akaitlerden en önemlisidir. İnsan kendini ve nefsini doğru  tanımaya yönelik akaitler geliştirdikçe daha yararlı bir yaratık olacağı kesindir. Gerçekten fen bilgisi ; insanların ahlakını güzelleştirmiş olsaydı teknolojik ülkelerin diğerlerine göre ahlaki yönden çok büyük yol kat etmesi gerekirdi. Ör,Hitler Almanyası. Bilim ve teknoloji geliştiren bilim insanlarının çoğu peygamber ahlakı cahilidirler.  Gerçekten bilimi sürükleyen insanların sayıları;  çok az olan beyinlerdir. Doğal yaşantının (Doğal kabilelerdeki evrensel ahlak ölçüleri)

Liyakat nedir? Sevgi, adalet ve merhametin liyakati  akıl sahibi yaratıklara haktır. Hayvanlar ve doğa  için merhamet ve adalet yeterlidir. Bu gün sevgi liyakatini hayvanlarla paylaşan kültür gelecekte sevgilerini robotlarıyla paylaşırlar. Yabani hayvanlar için yaşamak zorunlu savaşmaktır. İnsan İçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007.Hak ediş  insan için önem taşımalıdır. İfrat, tefrit (aşırıcılığın) ve hazırın insanın düşmanı olduğu somutlaştırılmalıdır.  Ebedi barış, gücü insanın fıtratını aştığı için bu safsatadan vazgeçilmeli. İnsanın iddiası ve amacı, sanal dünyası ile fiziki dünyasındaki gerçekleri: somut ilişkilendirip güncelleştirerek; insani, şeytani, deccalı, hayvani, meleği doğa ötesine  akıllı-sağduyulu, itidalli fıtratına uyumlu bir orta yol izlemesi ve akıllı-zeki fert ve toplumlar yetiştirmesidir. Bunun yolu;insanların fıtratına uygun (liyakatine) tercihlere dayalı yönetim, eğitim ve olanaklarla teşvik edilmesinden geçer. Kısaca insanların fıtratına saygılı ve verimli tercihlerini yapabilecek olanakları sunmaktan geçer.


İnsanlar Doğuştan
-Nefisleri ve zekâsı itibari ile hayvanlar, bitkiler... Vb nesnel yaratıktırlar.
-Ruhu ve Aklı itibari ile melektirler.
-Kişiliği itibariyle başlangıçta cahildirler.
-Sonradan kişiliklerini kazanırlar. Yani günümüz insanı buluğ çağından ontogenik olarak 12-15 yaş arasında kişiliğini kazanır (tamamlar). Filogenetik olarak olgun insan Âdem AS'LA başlar, Âdem AS öncesi ve sonrası insansılar ya da insan nefsi olanlar (İnsanımsılar;Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri, Demir Devri, Tunç Devri, Astekler, Mayalar, İnknalar, Eskimolor, Aborcinler, Kızıl Derililer, Amazon Yerlileri, Bazı Afrika Doğal kavimleri… Vb) çocuksu cahil kabul edilirler geçersiz ve mazlumdurlar. Bunları filogenetik yaşları 9-12 arasına denktir. İnsanlığın ahlaki olarak bugünkü Filogenetik yaşı 14-18 yaşa denk gözükmektedir. Yani insanlık toplu (Filogenetik) ahlaki olarak henüz delikanlılık yaşındadır. Henüz olgunluğa ermemiştir. Bu hesaba (tarihsel filogenetik hesaba) göre insanın ahlaken filogenetik olarak olgunluğa ermesine daha yaklaşık 12000-15000 yıl vardır.
-Olanakları ve irade ölçüleri oranında tercihleri itibariyle kalitelerini ve gelecekte varacakları hedefi ya da yeri ifade ederler ve belirlerler.
-Dünyadaki uğraşlarında sadece doğa ve maddeyle ilgilenirseler(sadece nefsi gelişir) hayvanlaşırlar. Demirkuş 2008

İNANIŞ VE Allah (C.C) 'YE TAPIŞLARINA GÖRE İNSANLARI KABA SINIFLANDIRIŞ
I-Vahşi İnsan (Doğal İnsan/Cahil İnsan); Bilinçsel olarak Allah (C.C) tanımayan (sahibini tanımayan) ya da inanış gereksinimi duymayan; ruhsuz, akılsız, ilahi imansız, doğal vicdanlı ve Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan (cahil-doğal şirk sahibi) Âdem AS öncesi ve sonrası doğal imanlı insanlar.

II-Evcil İnsanlar/Yarı Vahşi İnsanlar; Bilinçli ve/veya bilinçsiz sahibini (Allah (C.C)'Yİ) tanıyan ya da kabul eden doğal insanlar arasında peygamberi hasletlerle tefekkür eden ya da onları taklit eden; ruhani (meleği), akıllı ve insani vicdanlı oluşa gayret eden Âdem AS sonrası insanlardır.  

III-Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Âlim İnsanlar; Allah (C.C)'HUN ilim verdiği ve/veya kalbinde tecelli ettiği en akıllı insanlardır. Peygamberler ve İslam'i âlimler olan insanlardır.


IV-Diğerleri; Yukarıdaki üç kategori dışında kalan insanların hepsi. Örneğin, İnsanlığın halen toplu en fazla kemale ermesi/erişi Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin ilişkisi önemlidir. Allah (C.C)'HUN fert ve kavim bazında insanlara verdiği artıları maksimum adil ve rahmani paylaşılış bilinci gelişince insanlık kemale ermiş sayılacaktır. Demirkuş 2013 Bu toplu kemale eriyiş zirvesinde sonra insanlığın çetin bir ahlak sınavı bekleneceğinden bahsedilir (hadislerde) yani Yecüc ve Mecüc denen azgın kavimin türeyişi.

Doğadaki her şeyi İnsanda Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz

I-İnsan, nefsi itibariyle doğanın nüvesinin (çekirdeğinin) hemen her şeyini üzerinde taşır. zekâ işletim sistemi ile doğaya ve nefsine arif olmaya çalışır.
A-İnsan ruhu ve aklı itibarıyla doğa ve doğa ötesini kuşatan meleklerin bir parçasıdır.
B-Âdem Öncesi Doğal ve Âdem Sonrası Yapay İlkel insanlar düşünsel bedeni (zihinsel bedeni) ve kalbi ile doğayı-evreni kuşatan hayvanların bir parçasıdır. Gelişmiş insanlar düşünsel bedeni (zihinsel bedeni) ve kalbi ile doğayı-evreni aşan meleklerin bir parçasıdır.
C-İnsan nesnel bedeni ile nesnel yaratıkların ve sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir.
D-İnsan kimyasal olarak cansızların ve kimyasal sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir.
E-İnsan nesnel bedenin fiziksel parçacıklar itibarıyla yani atom ve atom altı fiziki parçacıklar, plazma boncukları… Vb ile evrenin ve sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir.
F-İnsan Bâtıni kalbi ile kâinatı aşmıştır yani kâinat insanın sanal kalbinin bir parçasıdır. İnsanda nesnel(bedenen) ve sanal nefsi itibari ile kâinatın bir parçasıdır.
Kısaca insan, atomik olarak evrenin ve evrensel sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir. Atomlarımız itibarıyla evrensel bir bendimiz var çünkü pek çok atomumuz dünyanın dışındaki kozmosa aittir

II-İnsan, ruhu itibariyle çoğu şeyin nüvesinin ilmini üzerinde taşır. Akıl işletim sistemi ile her şeye (doğa ve hayvani-meleği doğa ötesine) arif olmaya çalışır.

III-Doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinde çok şey ilmin cüzi bir parçasıdır. O çoğu şeyin alimidir (ayet var). İnsan cüzi bir ilme sahip yaratıktır, güzel ve zayıf yaratılmıştır (ayetler var). Başta yer ve gök yapışıktı (ilmen yer ve göklerin çok yönlü yapışık olduğunu düşünün) biz onları bir birinden ayırdık. Her şeyi nurumdan yarattım. (ayet var)
Önemli not;Nesnel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçasıdır. “Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir. .
-İnsan bedenen kâinatın bir parçasıdır. İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır. Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5


ZİHİNSEL BEDENSEL DÜŞÜNSEL SENTEZLER Peygamber ahlakından yoksun toplumların elindeki teknoloji Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkeldir(zararlıdır). Akıl Ruhun, zekâ,nefsin işletim sistemi gibidir. Her ikisini çalıştırabilen ve hayat uygulayabilen insan evrenseldir. Hangi sanal araçların hâkimiyeti tercih edilirse kişilik o yönde gelişir. Yani; ya akıllı veya zeki insan ya da hem akıllı hem de zeki insan. Tabiî ki genetik fıtrat önemlidir. Bilim ilmin (pozitif, negatif, nötr bilim; beşeri bilimlerin), öğretim ve öğrenim eğitimin alt ünitesi gibidir.

İNSANIN FİLOGENETİK GELİŞİMİ şema ilave edilecek

İnsan ve Bilgisayar ( 1,23, 4 , 5, 6) ;
Bir bilgisayar veri işlerken-çalışırken-işlem yaparken; 0 ve1 sayılarının kombinezonu ile iş görür. Yakın geleceğin kuantum-hızlı-süper bilgisayarları; Yüzük şeklinde bir tüp içinde köleleştirilmiş 50 atomdan oluşan ve 00, 11, 01, 10 mantığı ile çalışacaktır. Dünyadaki bir bilgisayarın 14 milyar yılda yapacağı hesabı bir kaç dakikada yapabilecektir. Yarım insan (bir bayan veya bir erkekten oluşur); en yakın ilk iki nine ve dedelerine ait genlerinin kombinezonun kontrolünde olup, tüm bedenin gereksinim ve yönetim sistemleri bu genler tarafından kontrol-idare edilir. İnsanlar beyninin % 10'nunu kullanmaktadır. İnsan, aklını ve ruhunu çalıştıramazsa çoğu zaman belki de hiçbir zaman ecdadının genlerini aşamaz. Hep onların kontrolünde olacaktır. 1,2,3,4.

    
      Bu Gün İnsanlar: Yaptığı tercih ve davranışlarıyla; ilkel,doğal,çağdaş,normal,evrensel ve gelişmiş özellikleriyle harmanlanmış gibidir.Önemli olan; fert ve toplumların fıtratına pozitif tesir eden, gerçek eğitim-öğretim-yönetim, sistemlerinin keşif edilip, doğru zamanlama ile kaliteli insan yetiştirmek üzere uygulamaya konmasıdır. Bu zor değildir. Çünkü fert ve toplumun yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına ait:olanaklar, doğrular ve gerçekler teşhis edildikten sonra; tarafsız bir şekilde insanların fıtratına uygun öğretim, öğrenim ve eğitimle uygulamaya geçilmeli.
    Dinde Gerçek Hidayetin liyakati, Allah C.C.'HUNE mahsustur.Olgun insanlarda buna alternatif olarak; tasarruf, güç ve politik oyunlarla dine insan koymanın liyakati; kaynağın ömrüne bağımlı olarak parazit yaşar ve tersine teper.Tarihte ve gelecekte;böyle şeylere kefil olanlarda liyakatsizliğin mükafatını almışlardır, alırlar ve alacaklardır. Allah C.C. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl)ne”sen icra ederek tebliğle mükellefsin" buyurmuştur.Dinde zorlama yoktur.(ayet) Belki de bu gün;cahil, fıtratı emare, basireti laleli olgun insanın; cebren ve hile ile ümmet gemisine konmaması daha hayırlıdır. Ümmet gemisi (hem dünyevi ve hem de uhrevi olduğu için; evrensel ve ulusal gemilerinden büyüktür)ve Müslüman'lar; insanlık gemisinde peygamberi ahlak adreslerinde bulunuşu alışık tepki haline getirirlerse huzur içinde olular. Aksi takdirde;liyakatsiz hiçbir iş, iyilik... Vb (hiç bir şey) cezasız kalmayacaktır (Demirkuş 2007). İnsanların fıtratlarını zorlamadan liyakatlerine uygun dinden yararlandırmak belki daha doğrudur.
      Değişmek istemeyeni Allah C.C. değiştirmez (Rad, 13/11).
-Haklı ve gerekli değişmeyi istemeyenlerin (cahillerin) liyakati doğadaki dogma yasalarla şekilleniyor;ya doğa yasalarına uyumlu asimile olup yok olur (bileşenlerine parçalanır), ya değişenlerin-uyum sağlayanların biriken devasa kitlesinin kementlerine malzeme olur ya da doğaya uyumlu döngülerin (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) aksamı olurlar sonrada buna batıda evrimleşmiş deniyor.
-Belki de bunlarla uğraşmaktansa; harfleri, rakamları, elementleri, olayları, olguları, süreçleri, aşkları,kitapları, makaleleri, hayvanları, nefisleri ya da kısaca;bu tip değişmek istemeyen fert, toplum ve kavimler hariç; tüm külli enerji ve külli metriksi (ortamı) inandırmaya çalışmak ve doğaya pozitif değerler kazandırmak amacıyla merhametli-adil icabet etmek daha hayırlıdır.
Teknoloji Takviyeli Yapay İlkel İnsan ve Doğal Kavimlerin Çaresizliği;Bilim ve teknoloji ile;8(5 beden-3 tane sanal duyumuz)Duyumuzla, beynimize, sanal ve gerçek teknolojik araçlarla takviye yapılmaktadır. Mikroskop, Teleskop; Gözümüze, Bilgisayarı Beynimize... Vb takviye ederek doğaya uyum sağlamak ve hüküm etmekte nereye kadar varabiliriz acaba? Bunu kestirmek çok kolay. Doğanın ve hayatın hal değiştirdiği yerde siz artık eski siz değilsiniz. Doğada hiç olmazsa kendimizi amorti edip insan olarak şeref sayımızı almamız gerekir. Bunun yolu da peygamber ahlaklı insan yetiştiren, gerçek eğitimden geçer.

İNSAN ŞİİRİM

-İnsan tanıdım, hayvanları aşkın hatta böcek, kurt, fare… Vb hemen her şeyi yer ve insan kanı içer.
-İnsan tanıdım, elektrik çarpmaz.
-İnsan tanıdım, dövülmekten, dövmekten ve kahrolmaktan hoşlanır.
-İnsan tanıdım, leoparlaşmak ister.
-İnsan tanıdım, tek bedende erdişi.
-İnsan tanıdım, bedeni dişi özü erkek ya da bedeni erkek özü dişi.
-Kanı tüm sevgileri taşır, kalbi tüm sevda (aşk) hücrelerinden örülü ve yüreği sadece liyakatli sevda (aşk) için atar ki, fahişe değil, kahpe değil bunlara hayat insanı derlermiş.
-İnsan tanıdım, aşka, sevgiye, paraya, dünya malına, gururuna, ceddine, ırkına tapar ve onlara muhtaç, köle veya kul.
-İnsan tanıdım, ruhban, ateist, materyalist, dahi, mucit, kaşif, âlim ... Vb otistik ve tek düze kişiliğe sahip.
-Tüm yaratıkların özgünlüklerini, düşünsel-nesnel insani bedenlerin hünerinde ve kalbinde tanıdım.
-Işığın zifiri karanlığı aydınlatışının hünerini, göz bebeklerin siyahında okudum.
-Mavinin, siyahın, beyazın, kahvenin, elanın, yeşilin hatta ışığın tüm tonlarını ve her şeyin teslimiyetini, gözlerinde okudum.
-Sana ulaşan her şeyin, sendeki ilahi/peygamberi teslimiyete razı gibi bir duruşun var senin.
-Sanki tüm yaratıkların her şeyini; simânda, davranışlarında, ifadelerinde, bakışlarında doğru okumak ve tanımak için varsın sen.
-Sorguluyorsun geçici gerçekleri. İlk gerçekler nereliydi? Son gerçekler nereli olacak?
-Tüm sonsuzları, tüm boyutları, tüm yaratıkları ve her şeyi sanki taparak uyutmuşun sen.
-Sanki maksatlı olarak; çok cahil, çok âlim, çok zalim ve tam tersi mükemmel yaratılırmışsın sen.
-Parmaklarında, dudaklarında, dişlerinde, burnunda, gözlerinde, kaşlarında, kulaklarında, alın çizgilerinde, nesnel kalbinde ... hatta tüm simetrilerinde ilahi/peygamberi isminin yaratılmış mührü görünüyor, şeytan değil insansın sen.
-İfrat ve tefrit aşkınlarınla şeytani ve rahmani her şeyi kuşatmışsın sen.
-Sanki her yaratığın her şeyini sende okumak, sende öğrenmek, sende anlamak ve sende çözmek için yaratılmışsın sen.
-Çiçeklerin bal özü sevgi havuzunu, tozlaştırıcılar aşkın örgüsünü taklit ediyor gibiler.
-Tüm yaratıklar senin aşkınlıklarını, tüm çiçekler giyimini ve gülümsemelerini taklit ediyor gibiler.
-Kanında tüm sevgileri taşıyan, yüreği tüm sevda (aşk) hücreleriyle örülü bedenden bir köşk ister gibisin.
-Sanki şeytanları, iblisi, deccalı ve tüm istendik-istenmedik sapkınları razı etmek için kasti yaratılmış bir tuzak gibisin sen.
-Anladım; şeytanları, iblisi, deccalı ve tüm yaratıkları toplamışsın aşkın geminde.
-Kimsin sen? Tanımak istiyorum seni! Belki de tanıyorum!
-Dost dost diye nicesine sarıldın senin sadık dostun peygamberindir.
-Rabbim diye diye nicesine secde etmişsin, yaratan Rabbin Rahman Allah (C.C) dır.
-Ateşin ilahlığını Zerdüştlerinde, Güneşin ilahlığını Yezitlerinde, doğanın ilahlığını bilim insanlarında, Putların ilahlığını Putperestlerinde, ilahsızlığın gizli ilahlığını Ateistlerinde okudum ve tanıdım.
-İlahlaşmak isteyen hilkat garibesi yaratıkları sende okudum ve sende tanıdım.
-Bir bedenin delikanlı, diğeri kız!
-Bir kanadın geçmiş, diğeri gelecek!
-Küçük kıyametinden Rabbime uçuyorsun.
-Dilerim ki; Rabbim ebedi teskereni temiz verir eline.
-İstendik dualarım seninle: sabırsız, cahil, vahşi, evcil, âlim, zalim, aşkın, güzel, sihirli... yaratık insan.
-Amin.  Prof. Dr. Nasip DEMİRKUŞ 2011936



I-FEN:Sanki doğa bir kaynak, fende bu kaynaktan yararlanma aracı ve yöntemlerini içeren bilim dalıdır.

Fen Bilgisi Nedir? Kısaca Fen Bilgisi, doğayı insanların anlayabileceği şekilde çok yönlü analiz eden bir bilim dalıdır.
Fen:Doğa ve doğa üstü  yaratıkları (canlı-cansız), olay, süreç, olguları ve bunların arasındaki  objektif-sübjektif bilgi-ilişkileri insanlığın hizmetine sunan bilim dalıdır. Kısaca Fen Bilgisi;Fizik (fiziksel olayları inceler), kimya (kimyasal olayları inceler),biyoloji (canlı bilimi),matematik (matematiksel olayları içerir),astronomi, jeoloji bilimlerindeki; yaratıklar, olaylar ve olgular arasındaki ilişkilerin hepsi fen bilgisi sahasına girer.


FEN ÖĞRETİMİNDE UYULMASI GEREKEN GENEL KURALLAR:
1-Doğal olayları doğal koşullarda algılamak ve gözlemlemek.Ör,Dürbün, Teleskop .
2-Deneylerle öğrenci ve öğretmenlere fen öğretimindeki önemli konuları kavratmak. Ör,Mikroskop.
3-Doğa incelemeleri için çevreye gezi planları düzenlemek. Ör,Atrap.
4-Fenle ilgili basit araç ve gereçleri kullanmak ve laboratuvarların önemini kavratmak. Ör, Lab araçları.
5-Gösteri ve açık uçlu deneylerin etkili  biçimde kullanmak.
6- Çeşitli amaçlara hizmet edebilecek deneyler hazırlamak.
7-Okul bahçesi akvaryum hava gözlem istasyonu ve bunun gibi okul olanaklarından yararlanmak.
8-Öğrenci Fen programlarını değerlendirmek ve yönlendirmek.
9-Ders kitabı ve diğer basılı materyallerin öğrenci tarafından etkili biçimde kullanılmasını sağlamak.

Fen Bilgisinin Amacı ve Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), Fosil ve İlkel Teknoloji; fen, kâinattaki yaratıklar olayları, olguları ve değişkenliklerle ilgili bilgileri bilimsel yöntemlerle ya da toplumsal deneyimlerle edinilen bilgileri hayatta uygulamak ve insanlara öğretmektir
  II-Teknoloji nedir? Bilim ve deneyimlerle eşyayı köleleştiriştir. En etkili körleştirilmiş teknolojik araç bilgisayar ve robotlardır. Fen bilgisinin meyvesi olan teknoloji doğadan edinilen bilgilerin mekanize edilmesi, doğaya ve doğadaki yaratıklardan yararlanmak amacıyla kullanılan sanal ve gerçek araç gereçlerdir.Fen ile edinilen bilgileri kullanarak, üretilen bilgi, araç ve gereçlerdir. Toplumda bunları uygulayan insanlardır.

Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknoloji:İnsanın doğal döngüye ve yaratıklara zarar veren teknolojisine denir. Bu nedenle; teknoloji üretilirken veya buluşlar yapılırken (üretilen bir ilacın bedendeki döngüsü niyeti-zihniyetiyle üretilmeli), mutlaka doğal döngüdeki uyumu ve katkıları, en ince ayrıntısına kadar açıklanmalı ve uygunsa; Doğaya Uyum Patenti verilmeli.
Bugünkü Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknolojinin; ana sebeplerinden birisi;en ön saflarda gelişmesi gereken;hayat bilimi yani biyoloji biliminin yerine;doğal döngünün öneminden habersiz; fizik, kimya... Vb doğa bilimlerinin hızlı-çarpık zamanlama ile gelişmesi ve üretilen teknolojinin biyoloji - doğal döngü süzgecine (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) uyumlu patentlenmediği için çevreye zarar vermektedir.


Aslında; sanal (dijital/hesabi) ortam da üretilen), gerçek buluş ve teknoloji ürünlerinin; sanal (dijital/hesabi) ve insanın iç âlemi)  ve gerçek biyotik-abiyotik döngülere(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) etkileri mutlaka test edilip, gerçek-düşünsel (insanın sanal dünyasıyla iligili) biyolojiden patentlendikten sonra uygulamaya konmalıdır.
Avamın Kullandığı Teknolojik ve Tüketim Ürünlerindeki Sadeliğin Gerekliliği
Pazarda, bakkalda, süper markette … Vb; kullanım, beslenme, tüketim… Vb, amaçlı bir ürün satın alınmak istendiğinde; o kadar çok çeşit var ki, bunlar arasında; koşullarına uygun seçim yapmak ve kriter belirlemek çok zor. Ör, diş macunu, elektrik anahtarı, priz... Vb seçimi zor. Aynı emeğe farklı değer; güç-para-borsa matrixi ekonomi kuralları gemisinde, menfaat farzları gereği, farklı değer biçtiren kapitalistlerin sermaye sınıfı; serbest ekonomi diye insanların ceplerine sermaye edinme emeçlerini-furyasını-karmaşa ve şaşırtmacasını da avamın kan damarlarına sokmuştur.
1, 2
Çözüm: Aynı kategorideki mallara; TSE veya yeni kurulacak benzeri kurumlarca; gerekçeli puanlama yapılarak halkın hizmetine sunulabilir.
Evrimleşme,  Teknoloji ve İnsan :Kutuplarda hayvanların beyaz renkli olmasıyla;üzüm üzüme baka baka kararır mantığı çok güzel örtüşür.Ancak insan;ışıktan hızından daha hızlı düşünen(a) beyni(1,2,3,4), mükemmel beden (1) ve sanal araçlarıyla kâinatı aşarak, evrimin bir adım önünde gibidir. Ör,Eskimoların;  kutupta  yaşamak  için, mutlaka beyaz renkli giyinmek ve görünmek zorunluluğu yoktur.Evrimleşmede; yaratıkların değişen doğal koşullara genotipik  yatkınlıklarından  çok, doğanın; kendine benzetme,koşullarına uyuma zorlama-değiştirme mekanizmaları sonucu belirleyicidir. Doğa; işleyiş mekanizmasına uyumlu olarak çalışmayan-değişmeyen genleri veya yaratıkları değiştiriyor ya da öldürüyor. İnsan için durum farklıdır. İnsanın zihni ve sanal araçları çok hassas, nefes aldığı habitatın etkisinde kalır ve bedende bundan etkilenir.Ancak hassas olduğu kadar, akıl, ruh, zekâ, mantık... Vb. gibi güçlü sanal araçları ile ışık hızıyla düşünen beyni, bilinen büyük
Sanki bu asır; insanın zihinsel-bedensel becerilerinin sadece doğaya yönelmesinin sonucu; Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknoloji; insan bilincinde ve bedeninde/lerinde doğal olarak (doğal olarak=vahşice)  tecelli etmiş veya yeşermiştir. Belki de, insanın,beynini-zihinsel kapasitesini ve sanal araçlarını doğru-verimli çalıştıramamasının sonucu; doğanın-doğal hayatın etkisindeki, insani ahlak normlarını kurtaramıyor.Bunun sonucu olarak: insanda; peygamber ahlakı, adil düzen yerine,  doğal ahlak (vahşi) ve doğal düzen gelişmiştir. İnsan, zaman kayıp etmeden doğanın acımasız yasal çarklarına sarkmış veya etkisindeki sanal dünyasını doğa üstüne-ötesine geliştirip evrimleştirmesi gerekir. Dün bedenimiz ve güdük zihnimize hükmeden doğal doğa ana, bu gün; zihnimizi asimile etmektedir. Bu günkü insanlar; "doğa beyinli süper zeki teknoloji tarzanlarına" benziyor. İnsanın zihinsel-bedensel olarak; peygamber ahlaklı olmak koşulu ile, beynin %100formatlayıp-çalıştırıp vatanı olan doğayı aşıp evrimleşmeyi sollaması (aşması) gerekir. Bugün insan özgünlüğüne doğal doğa yasalarıyla hüküm ettiriyor. İnsanın sanal dünyasının huzuru ahlakına ve davranışına da yansır. İnsanın toplumsal döngüsünde(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin); kavimler arasındaki çeşitliliğin önemi;Yellowstone gri kurtlarının gerçek hikayesinden daha çok şey ifade etmelidir. Belki de insan bunun farkında bile değildir.  (Film İzle)

Yanlış-Eksik;Atasözü, Özdeyiş (Vecize), Deyim, Deneyim Cümleleri... Vb Toplumsal Tufanlara, Eksik ve Yanlış Toplumsal İletişime Neden Oluyor :
Yanlış ve/veya eksik; atasözü, vecize (özdeyiş), deyim ve deneyim cümleleri... vb toplumsal düşünce yanılgısına, eksik ve yanlış toplumsal iletişime neden oluyor.
Fert ve toplumsal olarak kabul gören atasözü, vecize(özdeyiş), deyim, deneyim cümleleri... Vb fert ve toplumun inançsal, düşünsel ve mantıksal değişmez değer yargıları olarak toplumun zihinsel havuzun ve bilinç sisteminin köşe taşları ve temel veri tabanları gibi iş görür.
Bunlardan bazıları eksik ve/veya yanlıştır. Tüm dünyada ki atasözü, vecize (özdeyiş), deyim ve deneyim cümlelerin bilimsel çalışma ve tezlerle geçerlilik sınırları belirlenmeli ya da en doğru alternatifleri ortaya konulmalıdır. Bunların yani atasözü… Vb. bilimsellikle, yaşama doğru uygulanabilirlikle, inancımızdaki ayetlerle ve hadislerle uygunluğuna bakılarak; bilimsel çalışma ve tezlerle alternatifleri ve yanlışları düzeltilmeli.
Sağlıklı ve düzgün çalışan, toplumun zihin yapısı açısından; varılan sonuçların, doğru alternatifleriyle ve kökenlendiği kaynaklarla(din, bilim, deneyim, halk… Vb.), bilimsel ve peygamber ahlakıyla gerçekçi eşleştirmek gerekir.
Atasözleri; dinden, bilimden, ilimden ve deneyimlerden edinilen öğüt verici ve ders çıkarıcı bilgilerin kısa ve öz çıkarsamalardır.

Aşağıda Bazı Eksik veya Yanlış Kavram-Düşünce-Anlam Yanılgılarını İçeren; Atasözü, Vecize, Deyim, Özdeyiş, Deneyim Cümlelerinin Alternatifleri Sunulmuştur.
Adalet mülkün temeledir.??
Adalet her şeyin temelidir.
Allah C.C. ile kulu arasına girilmez!! Bu takdirin yetkisi kime aittir? Peygamberler kimin elçisidir kime aracılık eder? Orta çağ papazlarıyla peygamberlerin hünerlerini karıştırmayalım.
Ağanın eli tutulmaz!? Her ağanın eli tutulmaz!!! Ak Akçe Kara Gün İçindir?! Ak akçe en helal olan akçedir. Ak akçe Allah (C.C)'HUN rızası için olandır. Ak Akçe Gerekli Gün İçindir. Demirkuş 2008 Ak Akçe Gereksiz Gün İçin Değildir!! Demirkuş 2008
Aklını başına devşir!? Aklını başına topla!? Aklınla her şeyi devşir! Aklını her yere devşir! Demirkuş 2009
Aklın Yolu birdir?? Aklın Yolu tektir??
Aklın yolu her zaman her konuda bir değildir? Önermelerini Eleştiriniz
İpucu;eğer aklın yolu bir olsaydı insan fıtrat özgünlüklerine farklı kolaylıklar olamazdı.
Aklın yolu birdir demek akla iftiradır. O zaman akıl dogma karar veren insandaki ilahi/peygamberi bir araç olurdu. Akla göre her şeyin dogma bir ağ olurdu? Aklın yolu bazen koşullara göre değişir.
Aklın yolu çoktur, sen koşullara en liyakatli ve hayırlısını tercih et!!
Ör. bazı koşullarda bazı kişilerin yalan konuşması mubahken aynı koşulda başka birisinin yalan konuşmaması ya da doğruyu konuşması mubahtır.
Bir yanlışı gördüğünüzde gücünüz oranında (cebine, ceddine, nefsine, menfaatine, işine … Vb göre değil) Allah (C.C) rızası için icabet ediniz.
İpucu;Aynı koşullardaki insanları aklın gösterdiği yol bazen aynı bazen farklı… Vb olabilir
Aklın yolu yerine göre tek, çok ya da hem tek hem de çok olabilir. Ortak aklın yolu tek, özgün aklın/ların çoktur. Demirkuş 2010
Allah sizi başımızdan eksik etmesin!? Allah (C.C) rızası üzerimizde eksik olmasın inşallah.Demirkuş 2010
Aslan yattığı yerden belli olur!? Aslanlar avlarken insan işbaşında belli olur. Demirkuş 2010
Ağlamayana memem yok? Bazı Koşullarda Ağlamayan Memem Yok! Ağlamayana bazen memem yok!! Demirkuş 2012
Bir-leşmiş Milletler ??? Birlikte/Beraber Milletler!!!, Milletler Birliği/Beraberliği!!! Demirkuş 2010

At atın yanında ya huyundan ya da tüyünden kapar?! At atın yanında bazen ya huyundan ve/veya tüyünden kapar. At atın yanında her zaman huyundan ve/veya tüyünden kapmaz!!! Demirkuş 2011

Atın Ölümü Arpadan Olsun!? Atın Ölümü Arpadan Olmamalı! Demirkuş 2010 At Sahibine Göre Kişner?? At Her Zaman Sahibine Kişnemez! At bazen Sahibine Göre Kişner! Demirkuş 2013


Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!? Ayinesi iştir kişinin lafına da bakılmalı. Demirkuş 2010.
- Demirkuş 2010
Azmettikten sonra insanın yapamayacağı şey yoktur!? Azmettikten sonra insanın elinde hiçbir şey kurtulamaz!? Azmettikten sonra insanın yapabileceği çok şey vardır. Demirkuş 2009
Balık baştan kokar!? Balık her zaman baştan kokmaz.Demirkuş 2010
Bana Her Şey Sizi Hatırlatıyor Rabbim! Nasip DEMİRKUŞ 2014
Bana Dostunu Söyle, Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim?? Söyle Bana Arkadaşının Kim Olduğunu,Söyleyeyim Senin Kim Olduğunu Sana?? Söyle Gerçek Dostunu/larını Bana, Söyleyeyim Senin Kim Olduğunu Sana!! Demirkuş 2010
Başından büyük işlere karışma!? Sadece başınızdan küçük işlere karışırsanız ne kaybınız olur?Yerine göre başından büyük işlere de karış. DEMİRKUŞ, 2009
Besle kargayı oysun gözünü??? Besleme nankör kargayı oyar gözünü! Demirkuş 2011
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Allah rızası için ölen varsa cennet vatandır. Demirkuş 2011
Allah (C.C) rızası için üzerinde can verilen toprak (cennet) vatandır. Demirkuş 2011
-Beşer Zulmeder, Kader Adalet Eder??! Beşer bazen zulüm etse de Allah (C.C) her zaman adalet eder. Demirkuş 2010.
-Bilmemek ayıp değil, sormamak (öğrenmemek) ayıptır?!!! Bazı insanların bazı şeyleri bilmemesi, sormaması ve öğrenmemesi ayıptır, günahtır veya suçtur.
-Biz tükürdüğümüzü yalamayız?! Hâlbuki;suç, günah, hata, yanılmak, bilmezlik … Vb akıllı yaratıkların yaşam döngüsünde aşamayacakları vazgeçilmez vasıflarındandır. Yanlış yere tükürmüşsek temizleriz! Demirkuş 2010 Bu yazıdaki amaç kibir, ucup, haset, eğitim, yapısal(fıtrat) ve doğal laiklikten doğan din cehaleti yöneticilerin vahşi-doğal demokrasinin seçim sistemi eserinin delillerini ortaya koymaktır.
Böyle gelmiş böyle gider. Bazı şeyler vardır ki, bunları değiştirmek ya çok zordur, Ya da bunları değiştirecek yollar tıkanmıştır. İşte, bu gibi durumlar için halk, ileriden beri sürüp gelmekte olan bir durumun, kolay kolay değişmeyeceği kanaatini taşır. Böyle gelmiş, böyle de gitmeyecektir!Demirkuş 2010
Bükemediğin eli öp? Bükemediğin ele sabret!
Büyük lokma ye büyük konuşma?. Yerine göre büyük lokmada ye büyükte konuş!
DEMİRKUŞ, 2009
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri isteyene ver anları bana seni gerek seni? Cennet, cennet dedikleri; pek çok nimet, pek çok huri, pek çok melek, bana seni gerek seni.

Çok bilen çok az bilen az yanılır? Her zaman çok bilen çok az bilen az yanılmaz! Mahlûkat bazen, yaratan asla yanılmaz. Demirkuş 2010 -Yanılmayan yegâne zat Allah (C.C). Allah (C.C) her şeyi bilir. Mahlûkat bazen, yaratan asla yanılmaz.

-Söz gümüşse, sükût altındır. Yerine göre söz gümüşse, sükût altındır!
-Çok gezen mi çok okuyan mı  çok bilir? İnsanına göre değişir. Cahiller dünyayı dolaşsa ne değişir.
Danışama Bürosu? Danış Bürosu!
Delikli demir icat oldu mertlik bozuldu? Delikli demir icat oldu mertlik saflaştı! Demirkuş 2008
Domuza inci dizilmez? Domuza her zaman inci dizilmez! Demirkuş 2008 Bu düstura uygun hadis var;şerrinden emin olmak için münafığa güler yüz gösterilmiştir.
Domuza inci dizilmez? Domuza her zaman inci dizilmez! Demirkuş 2008 Bu düstura uygun hadis var;şerrinden emin olmak için münafığa güler yüz gösterilmiştir.
Rabbim diye diye nicesine secde etim benim sadık Rabbim Rahman Allah (C.C) dır. Demirkuş 2011
Dost dost diye nicesine sarıldım benim sadık dostum peygamberimdir.. Demirkuş 2011
Dost Her Zaman Acı Söyler?! Dost Gerekirse Acı Söyler!! Demirkuş 2008.

Düşünüyorum, öyleyse varım; René Descartes. Sözü eksik bir özdeyiştir ve düşünce yanılgısına neden olmaktadır. Biraz daha iyi bir deyişi: Düşünüyorum ve düşünülüyorum öyleyse farkımdayım. Demirkuş 2013

El elden üstündür arşa kadar?! Denk eller!! El elden güçlüdür arşa-her yere kadar! ReKâbetten Hayvanlar için. El ele emanettir arşa kadar-her yere kadar!! Demirkuş 2009 İnsan için El elden mütevazidir arşa kadar veya her yere kadar.Demirkuş 2009
Elini Taşın Altına Koy?! Kaldıra Bileceğin Taşın Altına Elini Koy. Kaldırabileceğimiz Taşın Altına Elimizi Koyalım.!!! Demirkuş 2013
En yüksek mevki, en büyük servet, en yüksek puan... Vb en sitendik şey/ler her zaman en hayırlısı değildir? Demirkuş 2011
Gençlikte taş taşı ihtiyarlıkta ye aşı? Gençliğinde taş taşı ihtiyarlığında ye aşı?
Gerekirse taş taşı gereksizse yeme aşı. Demirkuş 2009
Haddini Bilmeyen hududunu bilmez!? Haddini Bilen Hududunu bilir!! Hududunu bilmeyen cahil bir gün haddiyle yüzleşebilir. Demirkuş 2013
Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.??
Hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah CC'HUNDUR.
Hak geldi batıl zayi oldu? Hak geldi batıl yok oldu! (İsrâ Suresi 81. Ayet) Hak ile irtibata geçince, halk ile irtiBâtınızı kesiniz??? Hz Ömer RA, Hz. Ali RA Camilerde habersizce katledilişi, Filistin'deki Camilerin silahla taranışı? Haddini Bilmeyen hududunu bilmez!? Haddini Bilen Hududunu bilir!! Hududunu bilmeyen cahil bir gün haddiyle yüzleşebilir. Demirkuş 2013
Hak ile irtibata geçince, halk ile irtiBâtınızı tedbirli ve liyakatli konumlandırın!!!
Her şeyin bir nedeni vardır? Yaradan hariç her şeyin bir nedeni vardır!
Hayır! Hayrat, Hayır işlemek! Hayır!? Değil! Olmaz! Hu (C.C) Hu kukla/Hukukla;Toplumsal Nizam, Hay (C.C) Hay At / Yaşam (Dili ve lisani kurgulayanların; cehaleti, vahşeti ve düşünsel basireti kör eden afatı)

Her şey tersi ile ayaktadır? Yaradan hariç her şey tersi ile ayaktadır? Her şeyin bir nedeni vardır? Yaradan hariç her şeyin bir nedeni vardır!
Her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Yalanın mubah olduğu yerler vardır.
Her doğruyu her durumda söylemek doğru değildir, ancak gücümüz oranında bazı doğruları bazı ortamlarda söylemek farzdır. Demirkuş 2011

Hizmette sınır yoktur!!?? Her Hizmette/Her Hizmetin Bir Sınırı Vardır. Hizmette sınır vardır ama sinir olmamalıdır.
“Dinsiz İlim Kör, İlimsiz Din Topaldır” Albert Einstein 1, Bu özdeyişte kavram ve düşünce yanılgısı var.
Belki de özeyiş;“Dini Eksik Bilen Kör, İlimi Eksik Olan Topaldır” DEMİRKUŞ 2009 şeklinde söylenseydi daha mantıklı olurdu.
“İlimsiz Din Düşünülemez,  Dinsiz İlim Düşünülebilir”,“İlimsiz Din ve İlimin Dini Düşünülemez”,   “İlimsiz Din, İlimin de Dini Olamaz.” Her Dinin Mutlaka İlmi Vardır, Fakat Hiçbir İlimin Dini Düşünülemez. Her İlim ve Bilimde Doğru ve Hayırlı Değildir .  Demirkuş 2008 .1, 2 ,3,4“ Dinler Akıllı Yaratıklar İçin  Sunulan Sistemlerdir, İlim ve Bilim İse; Öğrenme ve Tatbik/Uygulayış  Aracıdır”  Demirkuş 2008 "Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir. "Hayatta En Hakiki Akli Araç; İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Akli Araç Aramak Belki de Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir." DEMİRKUŞ 2010 En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah (C.C) veya En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah (C.C) Peygamberleri ve Rahmani Alimleridir. Demirkuş 2011
"Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir. 1
"Hayatta en Hakiki/Hakkı Tek Mürşit Allah (C.C)’HU ve İşinin Ehli Olan Zatlardır” Demirkuş 2012
İstisna hariç (Allah (C.C)) ancak akıllı yaratıklar en hayırlı mürşit olabilir. En hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde aranır. En hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde çıkar. Şeytan ve ona uyanlar şeytan olmak için yaratılmamışlar. Akıllı yaratıklar olarak yaratılmışlar ancak hilkat garibesi tercihleriyle kader çizgisi/leri içinde şeytan olma unvanını hak etmiş en hayırsız ve sapık mürşit/lerdir.
-Hak (C.C) Allah (C.C) Sıfatıdır. Hak; aitlik, kazanılmış, hak edilmiş ya da zata-kişiye ya da yaratığa aitliği ifade eder. Hakka tapar!?? Hak kavramının uygulanışında;cinaslılık, anlamsal ayrılık, şekli benzeyişlik, şaşırtıcılık ve kavram yanılgısı vardır
.
Herkes babasının oğludur!? Herkes bazen babasının oğlu değildir!
Her şey Karşılıklıdır!? Samimiyet ve ihlasta her şey karşılıklı değil Allah (C.C)’N rızası içindir. Resmiyette ve kapitalist menfaate her şey karşılıklıdır.
“İlim İlim Bilmektir İlim Kendin Bilmektir Sen Kendini Bilmezsen Ya Nice Okumaktır ” Hz. Yunus EMRE
İlim Bilmeye Araçtır, Sen Aracın Bilmez İsen Ya Nice Okumaktır. ” DEMİRKUŞ 2008"Nefsini Tanıyan Rabbini Tanır" Hadis
“İlim Çin'de Bile Olsa Gidip Alınız” Hz. Muhammed AS“"İlim(Hikmet) Müslüman'ın Yitik Malıdır, Nerede Bulursa Alır.""İlim Öğrenmek,Beşikten Mezara Kadar Farzdır” Hz. Muhammed AS

İki gönül bir olsa samanlık seyran olur? İki gönül bir olsa da samanlık her zaman seyran olmaz! İki gönül bir olsa samanlık bazen seyran olur! Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun.
İşeyen Demir Işıldar!? İşleyen demir her zaman ışıldamaz.Demirkuş 2012
İşleyen demir ışıkta ışıldar. Demirkuş 2010 İşeyen Demir Işıldar!? İşleyen demir her zaman ışıldamaz.Demirkuş 2012 İşleyen demir ışıkta ışıldar. Demirkuş 2010
Kurallarda hayat vardır? Rahmani ve Akli kurallarda hayat vardır!
Rahmani kurallarda helal ve huzurlu, şeytanı kurallarda haram, hayvani krallarda doğal hayat vardır.
Rahmani kurallarda huzurlu, şeytanı kurallarda huzursuz, hayvani krallarda aşkın/doğal hayat vardır.
Rahmani kurallarda huzurlu hayat vardır. Demirkuş 2012

Kim olursan ol gel? Kim olursan ol Allah (CC)’HUNA git! Allah (C.C) Herkesi Davet Etmemiştir. Peygamberler, Âlimlerin... Vb kimseye ya da sana gelişe ihtiyaçları yoktur.
Kontrolsüz güç,sınırsız hürriyet, disiplinsiz uğraş kanserli bedene benzer? Özgür olmanın hududunu ne belirler?
Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır!? Kusursuz dost ararsan dostsuz kalırsın??
Kusursuz bir dost istersen Allah (C.C)'HUNE yeter. Fert, kavim, devlet ve benzeri insani bazlarda; fıtratı-yapısallığı ve olanakları oranında peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaka, İslam'i kurallara ve vicdanlı tercihlere uyuldukça gerçek ve yegâne tek dost Allah (C.C) olacağından emin olabilirsiniz. Demirkuş 2010. Gerçek ve Kusursuz yegâne dost Allah (C.C). Allah (C.C) İbrahim AS dostu olarak kabul etmiştir.

Mülkte Yalan Var Sende Biraz Oyalan?! Malda, mülkte, canda… hemen her şey emanet var sen etme ihanet. Malda Emanet Mülkte Emanet Var Sen Etme İhanet!! Demirkuş 2008 Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir.(hadis)

Minareler Süngü, Kubbeler Miğfer, Camiler Kışlamız, Müminler Asker?
Minareler Şahadet parmağı, Kubbeler Gök Kubbesi (Arşın), Camiler Allah (C.C)'HUN evleri, Müminler insanlığın Askerleri!!! Demirkuş 2011
Ne Gelmişse Allah'tan Gelmiş?! Kaderimiz Böyle İmiş, Bizim işimiz Allah'a Kalmış?! Hür İrade Çerçevesindeki Yanlış, Eksik Tercihin Vebali Kader Çizgisine Yüklenemez. Demirkuş 2010 Hayır ve şer Allah (C.C)’dendir, tercih ve tedbirin sorumluluğu akıllı yaratıktadır.
Deveni sağlam mekanda ve sağlam kazığa bağla Allah (C.C) Öyle Teslim Et? (Hadis var)


Öğrenci?? Öğ ren ci?? Öğrenici!!
Öğretmen?! Öğ ret men ?? Öğreten!!


Rabbim neylerse güzel eyler, arif anı seyir eyler.!? Rabbim neylerse güzel eyler, cahil onu seyir, arif anı ders eyler!! Demirkuş 2009

Sabreden Derviş Muradına Ermiş?! Sabreden Derviş Her zaman Muradına Ermemiş!! Hak üzere sabredene derviş muradına ermiş!! Demirkuş 2008
Sabreden Dervişin Muradı Vaktinde Görünen(Doğan) Güneşmiş!! Demirkuş 2008 Sabreden Dervişin Muradı Vaktinde Yeşeren Gülmüş!! Demirkuş 2008

Sakla samanı gelir zamanı?!. Her samanı saklamaya gücümüz ve olanaklarımız yetmez. Saklama Gereksiz Samanı Gelmez Zamanı!, Sakla Gerekli Samanı Gelir Zamanı!! Demirkuş 2008.

Merhametten (iyilikten) maraz doğar. Liyakatsız ve gereksiz Merhametten (iyilikten) maraz doğar.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır!? Tatlı dil her yılanı deliğinden çıkaramaz! Tatlı dil genellikle yılanı deliğinden çıkarır! Demirkuş 2010
Tavuk mu yumurtadan çıkmış yoksa yumurta mı tavuktan çıkmış? Her tavuk bir yumurtadan çıkmıştır, ama her yumurta bir tavuktan çıkmamıştır!



-Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol? Her koşulda olduğumuz gibi ya da göründüğümüz gibi olmak mümkün ve liyakatli değildir. Yerine göre olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!
Yanlış hesap Bağdat'tan döner!? Yanlış hesap her zaman Bağdat'tan dönmez!!
Yiğidi öldür, hakkını yeme? Yiğidi öldürme hakkını da yeme!

Yaratılanı sev yaratanda ötürü!! Yaratılana sabret yardandan ötürü!





"Demokrasilerde çare tükenmez"??Önermesi; hem gizli düşünce ve kavram yanılgısı hem de gizli şirki içeren asrın cahillerinin bir cehalet belgesi ve kanıtıdır.Önermelerinin safsatalarına alternatifle ileri sürünüz. İpucu;1, 2, 3, 4, 5, Çıkarsayış;Dinler ve kâinat dâhil, tüm nesnel, sanal ve kuramsal sistemler belli tatbik/uygulayış sahaları için idealdirler. Hiç bir sistem veya sistemler grubu her şeye çare olamaz .Her sistemin en az bir kara deliği vardır. Tüm çaresizliğin yenik düştüğü veya çare bulduğu yegâne makam;her şeye kadir olan Allah (C.C) olarak bilinir. Demirkuş, 2008
"Genellikle her çarede en az bir demokrasi vardır ama her demokrasinin en az bir çaresizliği vardır!!" Demirkuş 2008
Ya nefsini liyakatle aşarsın ya içine düşersin sakın sürekli sürtüşme (diyetle sürtüş).Ya nefsini liyakatli aş ya da içine düş sakın sürekli sürtüşme (diyetle sürtüş) Demirkuş 2008
Öneri;Fert, toplumsal ve dünya bağlamında: gereksiz, geçersiz ve yanlış; din, inanış, örf, adet, davranış, alışkanlık, toplumsal egolar(istemler), özdeyişler, atasözleri ve kurallardan kendimizi bilimsel ve haklı olarak arındırmamız gerekir. Ancak doğru ve bilimsel alternatiflerini geliştirmek koşuluyla mümkündür.
Çözüm;“Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” (Müslim, İman 78; Tirmizi, Fiten 11). Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden kimse, akrabasına iyilik etsin!..” buyurmuştur. (Buhârî, Edeb, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) Bu asrın en büyük toplumsal felaketlerinden biriside, fert, aile, kurum, bölge, ülke, devlet… Vb bazında zihinsel, bedensel ve toplumsal ilişkilerinde insanlara değer verirken ve konumlandırırken; liyakate ve evrenselliğe değil de ulusallığa ve akrabalık akaidine öncelik verilmesinden kaynaklandığına dikkat ediniz.Tüm dünya devletlerinin bu toplumsal sorunu için üniversitelerde yüksek lisans ve doktora çalışmalarının hazırlanabileceğini düşünün.1, 2 Öğrenci Yanıtları


-Yanlış, Eksik ve Sakat;İsim, Kavram, Kavramisim, Kavram Kümesi ve Cümleler Toplumsal Bilincin Kara Delikleri Gibidirler.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör.elmadan daha mantıklı alternatif isim ve kavramlar üretin.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-İsim, kelime, deyim, kavramisim ve kavramların mantık kurallarına aykırılıklarının gerekçesiyle mantıklı alternatifleri ilişkisel listesi olarak kavram araçlarıyla hazırlamak son derece önemlidir.Demirkuş 2009
.
Dil ve lisanda yerleşmiş yanlış ve eksik cümlelerin daha anlamlı olanlarıyla yer değiştirerek toplumsal dinamik bilinç altı yapısını sağlamlaştırmak.
Bilimsel Araştırma Fonu!? Bilimsel Araştır Fonu. Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ?! Türkiye Bilimsel Araştır Kurumu!! Demirkuş 2008.


Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi/Kurumu!? Öğrenci Seç Yerleştir Merkezi/Kurumu!! Demirkuş 2008
Öğrenci?? Öğ ren ci?? Öğrenici!!
Öğretmen?! Öğ ret men ?? Öğreten!!


Sonuç olarak, yanlış ve eksik atasözü, özlü söz ve deyim toplumsal bilinç sisteminin eksik-yanlış ve sakat verileri olarak hizmet eder. Bu nedenle; kaynakla-süreçle ilişkilendirilip bildirilmediği veya doğru örneklendirilmediği zaman, orijinal ve gerçekmiş gibi amacından farklı şeylere (hurafelere) hizmet eder. Bu toplumsal keşmekeş zamanla kabul görüp uygulamada bir inanç sistemi gibi ortaya çıkar. Yanlış ve eksik atasözü, özlü söz ve deyimleri doğrusuyla değiştirmek yeniden öğretmekten daha zordur.
Çözüm:
Bilimsel olarak mevcut yanlış ve eksik atasözü, özlü söz ve deyimlerin mantık kurallarına aykırılıklarının gerekçesiyle mantıklı alternatifleri ilişkisel listesi olarak kavram araçlarıyla hazırlamak son derece önemlidir. Yanlış ve eksik atasözü, özlü söz ve deyim orijinal kaynaklarıyla ve gerçeklerle bağdaştırıp, uygulanabilirlik sahaları mutlaka denenip öylece belirlendikten sonra, öğretim, öğrenim/öğrenme ve eğitimde kullanılmalıdır. Eksik veya yanlış olanlarının yanına doğrusu/ları veya alternatif ya da tamamlayıcıları pekiştirmelerle kaynaklarıyla birlikte yazılmalıdır. Hatta bu konuda ders verilmeli ve tezler hazırlanmalıdır.
 

Kısaca, bu gün insanın zihni ve düşüncesini:doğa hapishanesine kenetleyen öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi; analiz edici ve üretici olduğu kadar, insan zihnine, tümevarım-tümdengelim (sentez-analiz) alışık tepki (refleks)lerini kazandırarak, hayvani-meleği doğa ötesine aşması gerekir ki hür düşünceye sahip kişilikler gelişsin. Mevcut eğitim sistemi ile;insan zihni minimum olarak bu ritmik tümdengelim ve tümevarımı gerçekçi olarak kavraması ve uygulaması gerekir ki, peygamber ahlaklı fert ve toplumlar ortaya çıkabilsin.  Aksi takdirde insan zihninin alt yapı bilgisini oluşturan; sadece doğa bilgileri; eksik-yanlış;örf adet, vecize ata sözlerine dayalı; köreltici ve sakat zihniyete sahip fert ve toplumlar ortay çıkar. Buna ilave olarak sadece doğaya yönelik bilgilerde insanı vahşileştirir. Ör, Bugün sözde çok teknolojik ülkeler deki toplumsal ahlaki seviyenin kalitesi bunların ürünüdür.  İnsanın doğayı aşan bir zihniyete ulaşmasının yolu;kendini tam öğrenmesi ve tanımasından geçer. Yani, gerekli minimum koşulları zihnen ve bedenen(zihinsel-bedensel araçlarının işlev ve etkileşimlerini yaşayarak öğrenmek ve tanımak) yaşayarak tanıyıp öğrenerek eğitilmesine  gereksinim vardır.  Bu da akıl sahibi ve basireti açık insanların yardımı ve inançları  ile olur. Basireti bağlı insanlar internete bağlanamayan bilgisayar gibidirler ( 1,23, 4 , 5 )
Gerçekten;bilim, fen bilgisi,demokrasi, siyaset ve spor;insanların ahlakını güzelleştirmiş olsaydı bugünkü teknolojide  ilerlemiş ülkeler ahlak abidesi olurlardı.Örneğin,Irak savaşından sonra;ABD 180 milyon dolar tazminat ödeyerek ordudan çıkardığı eşcinsel askerlerin yerine 180 milyon dolar daha ödeyerek dışarıdan normal asker almıştır. Hatta bu eş cinsel askeri hayattan etkilenen bir ABD'li Bayan general; Iraklı erkek mahkûmlara kamera önünde eş cinsellik dersi uygulamalarını iştahla dünyaya-insanlığa sergilemişidir.Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin deyyus  veya pezevenk sevda (aşk) maymunlarında da; dişilerin nezaretinde bu gay ilişkiler mevcuttur.  Doğal-Evrimsel gücün, insanların % 99 luk maymunsu genlerine  ve  ahlaki üzerine etkisi yozlaşmaktan yana olsa da.20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın.
         İnsanın Sanal dünyasını gerçekçi düzenlemek için; pozitif düşünmeyi baskın-alışık tepki (refleks)ler haline getirmek ve bunu destekleyen; peygamber ahlaklı insanların bedensel-düşünsel hareketleri-davranışları taklit ettirilerek geliştirmek gerekir. Ör,Akıl,zekâ,Mantık,Ruh.. Vb Düşünsel yeteneklerini ve sanal araçlarını ibadet kurallarıyla çalıştıran,İbadetlerinde hayır gören Müslüman'ların; namaz kılmaları  (her Müslümanım diyen veya namaz kılan Müslüman değildir; gizli-açık multi münafıklar hala menfaat farzları gereği Müslümanım der veya namaz kılarlar)kılması, Zikir yapmaları, Tefekkür etmeleri, Oruç, Hacca gitmeleri ve Güzel amel işlemeleri, peygamber ahlakına tesiri pozitiftir.
Ancak İnsanların bazı doğal istenen yeteneklerini geliştirmek ve istenmeyen özelliklerini, güdükleştiren-körelten, zihinsel-bedensel tahribatlı eğitim yapan;Dadaylama'nın keşişlerinin yaptıkları riyazet-davranışları doğru değildir.Film İntranet 3' 4' .
  Sanki bu asırda; öğretimle, insanların zihin ve  bedenleri; doğayı anlama ve üretimi artırma pahasına: acımasızca çalıştırılıp,yarıştırılıp ve  savaştırılırken,1 2 sanal dünyaları (iç dünyaları da) saldım çayıra çevre ya da varsa eğer rabbi kayıra olmuştur(başıboş bırakılmıştır).20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın.
  Meşhur olmak veya azınlığın yararına; insanlığın bilinç seviyesini aşan veya onlara zarar verecek buluş-teknoloji-ürün ve fikirleri vaktinden önce sunmaktan kaçınmak gerekir. Ne yazık ki; bazı bilim bilginleri (bilim insanları?!) vaktinde erken, bazı fikir ve buluşları insanların eline vermekle hata etmişlerdir. Bu çocukların eline ateşli silahları emanet etmeye benzer. Ör, Atom Bombası, Nükleer Enerji… Vb
  Doğal-yapay  yaşantının  ve  teknolojik  hayatın, insan beynini pozitif evcilleştiremeye  tesiri şüphelidir1,2,3,4. Arthur Clark'ın (1)söylediği ve önerdiği çözüm;bu gün zaten vardır; Pigmeler ve  Eskimolara acıyan süper güçler misalidir.
İnsanların peygamber ahlaklı olması için; karınlarını doyurup, doğaya hâkimiyet ve hortumlama bilgilerini sunmak ve tıka basa rahatlarını teknoloji ile sağlamakla olmaz. Tartışmazsız ahlaki gerçeklerin mutlak gerekliliğini-yararını ve tersi durumları; öğretim ve eğitmde örneklerle somutlaştırmakla olur.
          Ortaçağ engizisyon mahkemeleriyle ceza ve eza gören bilim bilginleri (bilim insanları?!), Amerika kıtası yerlilerine şeytan gözü ile bakılmasının sonucu toplu katliamlara maruz bırakılması ya da asrımızda iblis avlama ütopyaları ile çoğu bilim insanlarının dine olan güvenleri kayıp olmuştur. Sonuçta fen bilimlerine dalan bu güdük evrensel insanların insanlık miracındaki insani ahlak paftası doğa ve hayvanlar âleminin miracına inmiş ve bu gün buradan nasipleniyorlar. Bu değerli bilim insanları; eski din ahitleri, doğa, hayvanlar âlemi ve teknoloji kefenlerini (metriksini) aşamadıkları ya da doğa ötesiyle ilişkilendirmedikleri için; İslam'a, dine ve peygamber ahlakı kurallarına doğru empati/eşduyum duyacak; zihinsel, düşünsel, dinsel, eğitsel alt yapı ve güvenden mahrum oldukları için belki de bu boşluklar Eski Avrupa krallıkları-imparatorlukları ve eski din ehli balkonu güdümünde bodrumda kurulan/kurdurulan doğal demokrasinin siyasileri tarafından bilerek ya da bilmeden cahilce kötüye kullanıldığı için bugünkü dünyevi sonuçlar ve dünya kaos halleri-durumları (kaos konjonktürleri) ortaya çıkmıştır.
    Belki de İmamı Gazali R.A, Said-i Nursi R.A… Vb İslam alimlerinin bahsettiği aşırı fen bilimlerine dalmanın imandan zayıf düşüreceği felaketi; bazı batılı, uzak doğulu, kuzeyli… Vb Bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?) kişiliğinde ortaya çıkmıştır. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7



 III-TOPLUM NEDİR? Biyolojik açıdan aynı türden bireylerin (o türe ait alt basamakların) benzer veya farklı habitatlarda oluşturdukları grup gruplara verilen addır. Toplumsal açıdan aynı türe ait bireylerin ortak paydadaki (örf, adet, beslenme, biçim, iletişim, dil, inanç... vb.) paylaşımlarda haz duyan birlikte yaşamayı tercih eden  aynı veya farklı yerlerde yaşayan  grup veya gruplara toplum diyoruz.        
   
Geçmişten Geleceğe Toplumların Yaşama ve Y önetim Biçimleri: 20. yüzyıldan önce, ben kavramlı babadan oğla geçen; krallık,şahlık, padişahlık, çarlık ve imparatorluk yönetim ve yaşam biçimleri, biz kavramlı ( ırk ve milletle dayalı) ile yer değiştirdi. 20. yy. da toplum terimi ırk ve milletlerle özdeşleşmeye doğru yol alır ve bu yönde devletler kuruldu. Genellikle ırk ve millet adlarıyla devlet adları özdeşleşti. Bu gün yine birleşik devletler, birleşmiş milletler, bağımsız devletler toplulukları şeklinde kümelenmeye, globalleşmeye gidiliyor. Özel Not : Ör, Afrika'da, Amazonlarda, Avustralya'da, Pakistan'ın yüksek kesimlerinde ve kutuplarda henüz devlet-millet kavramıyla tanışmayan toplumlar mevcuttur.
FEN TEKNOLOJİ VE TOPLUM     
           Fen Biliminde; deneysel ve kurumsal olarak  edinilen bilgilerin hayata geçirilerek, insanın refahı ve yaratıkların pozitif geleceği için çeşitli bilgi, araç ve gereçlerin üretilmesi teknolojiyi ifade eder. Kaba
ca teknoloji, insanca kullanılan fen biliminin ürünüdür-meyvesidir. O halde fen ve teknoloji evrensel ahlak ölçüleri çerçevesinde kullanıldığı zaman yaratıklara ve çevreye yarar sağlar. 21. yüzyılın başında olduğumuz şu günlerden fen-teknoloji ve toplumun en üst seviyede gelişmiş olmasına rağmen; insanın doğaya ve türdeşlerine zarar vermekten; ilk sıralarda yer almakta kendini alıkoyamamıştır. Bu bağlamda teknolojiye bağlı olarak: yerkürenin ısınması (buzulların erimesi), uzaya gönderilen her parçanın yerkürede bir ağırlık kaybına neden olması, uzayda teknolojik araç-gereç çöplüğünün oluşması, uzayın mikroorganizmalar tarafından enfekte edilmesi, güney kutbundaki atmosfer tabakasının incelmesi, nükleer kazalar ve nükleer bombaların yerküresi-uzaydaki dinamik dengelere negatif tesiri gibi sorunlar nedeniyle İnsanlarca Kullanılan fen bilgisinin meyvesi olan teknolojinin insanlığa artı değer haline getirilmesi için ne yapmamız gerektiği konusunda henüz yerkürede kesin kurallar önlemler konmamıştır. Bu açıdan fen bilgisi eğitimi ve öğretimi konusunda yapılan çalışmalar insanlığın geleceği için çok büyük önem taşımaktadır. Bu konuların çözümünde; fen bilgisi eğitimi ve öğretimi ile ilgili kavramların ve realitelerin doğaya ve insanlığa uyumlu gerçek konumlara oturtulmasına gereksinim vardır.
         Kısaca bir buluşun, ürün gibi yeni envanterin uygulamaya konmadan önce; fen bilgisinin alt dalları olan biyolojik, astronomik ve diğer bilim dalları açısından doğal döngülere (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) etkileri test edilip patentlendikten sonra piyasaya sürülmelidir.
 

FEN, TEKNOLOJİ,TOPLUM   ARASINDAKİ  İLİŞKİ VE SONUCUN  BUGÜNKÜ DURUMU
       Fen'i de teknolojiyi de insanlar yönlendirir ve çalıştırırlar. İnsan bu faaliyeti yapmakla; kendisini, çevresini ve doğayı etkiler. Bu çalışmalarla geleceğe yön verirken kültürünü etkiler ve değiştirir. Ancak bu gelişmeler süresince toplumda pek çok çevre sorunu ortaya çıkar. Fen-teknoloji-toplum arasındaki ilişkinin ürünü olan insan-çevre sorunlarını çözmek için, öncelikle bu kavramlarla ilgili olayların hepsi doğanın içinde cereyan ettiği için doğayı, fen'i, teknolojiyi  ve toplum kavramlarını  tek tek ve doğru teşhis etmek gerekir. Doğal döngüler (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) içinde fen-teknoloji ve toplum etkileşiminin yerini, olması gereken konumunu doğru teşhis edersek sorunlarımızı çözümleyebiliriz. Sonuç olarak; teknolojinin doğal döngüleree, insanlığa katkısının pozitife dönüşmesi için üretilen, üretilecek sanal ve gerçek araç-gereçlerin doğal döngülerde (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) dönüşümlerinin mutlaka çok iyi test edilmesi bilinmesi gerekir.       
       Fen, teknoloji ve toplum arasındaki ilişkiden bugün insan ve doğa zarar gördüğü için
Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknoloji gibi gözükmektedir. Bu problemin çözümünün doğru yolu: bu üç kavramın toplumdaki tanımı ve eylem karşılığı gerçekçi bir şekilde ortaya konmalıdır. Aksi durumda geçek çözüm mümkün değildir.      
  Ahlaki değerler açısından biz insanlar sınıfta kalmışızdır. Bu gün kâinatta türdeşlerini öldüren canlılar arasında ilk sıralarda yer alan insanın aklı şüphe götürür gözükmektedir(akıllı davrandığı şüphelidir)
. Belki de insanlar; toplumdaki akıllı-zeki ve edepli fertleri bulup seçmenin yolunu,gereğini-önemini henüz kavrayamamıştır. Bilim ve teknoloji ile bolca ürettiğimiz ürünlerin  fazlasını  çöpe  atacağına,  ihtiyaç sahiplerine  ulaştırmaktan aciziz ve  isteksiziz. Fakir ve güçsüz ülkeler; yeraltı  zenginliklerinin bedelini iç savaşlarla ve çekişmelerle ödemektedirler. Kısaca fakir ve az teknolojik ülkeler; dünyanın 5 veto yetkisi olan süper güçler ve gelişmiş diğer ülkelerin menfaat farzlarına hizmet eden tarlaları olmaktan kurtulamamıştır. Bu günkü teknoloji kullanılarak tarihte görülmemiş haksızlık ve zülüm mevcuttur.20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın.            
     Bu dersimizde fen-teknoloji ve toplum kavramlarının; toplum ve doğadaki gerçek konum ve eylem karşılığını/larını doğru saptadıktan sonra,  problemin nedenleri ve çözümü üzerinde duracağız.








ÇALIŞMANIN ÖNEMİ VE HAZIRA ALIŞMA-ALIŞTIRMANIN FELAKETİ
Hazıra Alışkanlığın Getirdiği Zararlar Nelerdir? Hazıra Konmak, Faiz (kapitalist asalak-parazit) ve liyakatsiz Yarış (İnsanımsı ReKâbet ya da Vahşi ve Doğal Birliktelik);
İkiz iki kurt köpeği düşünün: Biri evde beslenip her şeyini hazır alsın, merhamet, sevgi ve saygı görsün, aileden biri gibi icabet görsün evde.
Diğeri özel eğitilmiş polis köpeği olarak yetiştirilmiş ve iş gören yardımcı icabeti görsün.
Bu iki köpeği çeşitli koşul ve durumlarda karşılaştıralım. Hazırın yaratıklarda geliştirdiği alışkanlığın zararını görmek zor değildir.
Hazırcılık/Hazıra Alışmak, Faiz (kapitalist asalak-parazit) ve Vahşi ReKâbet (İnsanımsı ReKâbet/Vahşi-Doğal Birliktelik); gayret bile sarf etmeden edinilen ve edinilmek istenen her şey. Faiz (kapitalist asalak-parazit) emek sarf edilmeden paranın para kazanışıdır. Kısaca faiz (kapitalist asalaklık-parazitlik); sermaye sınıfının (kapitalistlerin) fazla parasıyla ihtiyaç sahiplerinin hayat döngüsünü; kendi menfaatleri ve siyasi amaçlarına uygun hükmüne-ablukasına terbiye ve disipline edişi için kullanılan liyakatsiz sermaye ya da paradır. Aslında sermaye sınıfının liyakatsiz şişmanlığa (obez kapitalizme) ulaşmamsı için; yıllık büyüme ve kar ediş oranlarını yaşadığı toplumdaki fakirlere ve normal insanlara oranın global dağılım dengesini aşamaz. Hatta bu amacı gerçekleştiriş için; fakirler ve işsizlerin devlet fonu her zenginin kar yaptığı her işe mutlak kar ve sermaye ortağı olarak beraber olur ki bu istendik gelir dağılış dengesi sağlansın. Sermaye sınıfının tüm malları ve sermayesi tüm kamuya açık ve geriye-ileriye doğru sorgulanabilmelidir ve bilgiler herkese açık olmalıdır.Hazır yabani yaratıklara, çalışarak hak ediş insana yakışır. Demirkuş 2010 Hazırın, faizin ve doğal reKâbetin liyakati yabani yaratıkların yaşam döngülerinde haktır. İnsanlar hazıra, faize ve doğal reKâbete talip ya da uygulayışında olduklarında hayvanlar miracından daha aşağı bir miracı hak eder.

Belki de bir yaratığın kendisine ve çevresine   verilebileceği  en büyük ceza; hazıra, kolaya, alışmak ve alıştırmaktır. Hayvanlar için hazır bulunmaz nimettir.Yaşamak için;insanların fıtratına uygun liyakatli çalışması adaleti, zarureti, bitki-hayvanda reKâbeti gerektirir.Bitkiler ve  hayvanların  doğasındaki;doğal zarafet– gücün- güzelliğin  ve çeşitliliğin nedenlerinden biride reKâbettir.
   Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet ; Demokraside, Siyasette, Eğitimde, Ekonomide… Vb her türlü doğal, doğal ya da Doğal zayıf ve güçsüzlerini; çökerten, besi yeri olarak kullanan, eleyen ya da öldüren reKâbettir. Uyum sağlayamayanı öldürücü yok edici-antagonisttik olan; Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet sadece çıtayı atlayanları yaşatıcıdır.
        Rahmani ReKâbet (Diğer Adıyla Zarurettir):Rahmani Ahlakla; Adil , Vicdanlı, Akıllı… Vb öncelikleriyle; demokraside, siyasette, eğitimde, ekonomide… Vb her türlü insani ve gerekli yaratıkların zayıf ve güçsüzlerini; liyakatli yaşatan reKâbettir (Uyumlu-Liyakatli sinerjitik birliktelik) yani zayıflarını yaşatır ve tedavi eder. Zayıflarımız zayıf oldukları her şeye (şeylere) karşı bizim erken uyarı sistemlerimiz gibi çalışır ya da bizi erken uyaran hayırlı sebepleri vardır. Yani zayıfların varlıklarının ve yaşatılışının hayırlı sebepleri vardır. Zayıflar en azında hastalık ve istenmedik etmenlerine karşı canı bedelinde bizi uyarır. Hâlbuki doğal olan evrim ya da evrimleşme vahşice zayıflarını ve güçsüzlerini öldürür ya da güçlülere malzeme (ör. Karuni kapitalizm) eder. Hâlbuki Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet; zayıflarını ya öldürür ya yok eder ya da kapitalistler gibi besi yeri olarak yaşatırlar.
        Rahmani (insani ve doğal döngü için gerekli zayıfları yaşatan ve tedavi eden) , şeytani (Kapitalistlerin zayıflarını besi yeri olarak yaşatması) ve hayvani/cahili (hayvanlar arasında zayıflarını eleyen ya da yem olarak kullanan) reKâbetler arasındaki farkın farkındalığını kavrayıp kurallarını peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkilendirişe çalışın. Vahşi/Doğal/Hayvani /Cahili ve Şeytani; Siyasetin ve Demokrasinin deşifre edemediği, kudurtmadığı ya da kudurtamadığı; fert, toplum… Vb insan tipi, her türlü istendik değer yargıları (inançsal İslam'i değer yargıları dâhil) geleceğimizin öğretim, öğrenim, eğitim, yönetim, rejim… Vb sistemleri için çok büyük değer taşmaktadır ve çok çok önemlidir.
Sonuçta, bilimi daha etkili biçimde kullanan kapitalistler;Müslüman'ları yanlarına çekmek için;kafircikleri alt edelim diye bazı Müslüman kavimleri menfaatleri gereği hidayete erdirme(Taliban ve İran hidayeti), bedava teknolojiler takdim ederek (Pakistan nükleer enerji... Vb) planlarını uygulamaya koyan Karunizm (kapitalizm) komünist sitemin başını hidayete erdirmeyi başarmıştır.
      Bu gün ise kapitalistler;demokrasi sistemini yayacağım bahanesiyle Gayri Müslim inanç ehline (eski din ehli kavimlere, birleşmiş milletler, sosyalistler ve ılımlı komünistlere) göz kırparak veya yanlarına alarak hidayet ettiği müslüman ülkelere rableşmeye kalkışıyor ve Karunizm (kapitalizm) için Büyük Ortadoğu besi yerini hazırlıyor gibi. Kapitalizmin tarihi ortaklarına oynadığı oyunlarıyla örtüşen örneklerini hayvanlar âleminde (av ve avcı ilişkilerinde) görmek olasıdır.

        Yaşamak için; insanların  liyakatli çalışması; adaleti, zarureti, bitki-hayvanda; antagonisttik (öldürücü Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet bazen sınırlı Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik)(yaşatıcı Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet veya nötr(etkisiz Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet reKâbeti gerektirir. İnsanın dışındaki canlılarda yaşamak ölümüne reKâbeti gerektirir. Bitkiler ve  hayvanların  doğasındaki;doğal zarafet– gücün- güzelliğin  ve çeşitliliğin nedenlerinden biri de reKâbettir.
-Doğal (vahşi) Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet;insanları bedensel-zihinsel yönden vahşileştirir - zayıfları yok eder haset-kin.. Vb ahlak felaketini getirir. İnsan fıtratına zaruretin liyakati(yakışırlık) daha gerçekçidir. İnsanİçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007.

Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet doğal hayatın; insanın dışındaki canlılar arasında evrimi yönlendiren bir yasadır.Zorunlu hallerde ya da özel hallerde kontrollü reKâbete insan girebilir.Ör. İlk güdük insan dönemlerinde(Yontma Taş, Cilalı taş… Vb dönem güdük insanları) bu reKâbete girilmişidir. ReKâbette, yaşamak zihinsel-bedensel zorunlu savaşmaktır.

Fıtratının liyakati gereği zorunlu-israfsız-verimli çalışmak

(zaruret(rahmani-insani birliktelik) insanda;zayıfları yaşattığı ve liyakate(yakışırlık) aykırı olmadığı için reKâbetten daha verimli ve güçlüdür. İnsanın zaferidir. Galip gelmesinin önemli sebeplerinden biri inancından edindiği- kabullendiği-kazandığı en önemli vasıftır. Bu liyakatli kabulleniş türünü diğerlerine galip getirmiştir.

Bu asır bu özelliği güdükleşmiştir.Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet beceriksiz, hasta, dürüst ve kanaatkar zayıflarını yaşatmadığı için zarurete çekiniktir ya da zaruret(rahmani-insani birliktelik) tam tersi koşulları sağladığı için reKâbete baskındır.
           Doğal (vahşi) ReKâbetle güçsüzlerin ve zayıfların yaşam hakkı güçlülerin insafına mahkûm edilir.Güçlüler ya güçsüzlerin bedenini avlar ki bu durum sıkça hayvanlarda görülür. Bu durum insanlarda;ya güçsüzlerin bedenleri avlanır ya paralı köle ya da besi yeri olarak güçsüzlerin emekleri ekonomi adı altındaki zekâ oyunu uygulamalarıyla avlanarak kullanır.Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet insani açıdan adaleti, liyakati ve merhameti yok sayan bir kavram-eylem olduğu için insani değil doğal ve vahşidir.. Bu durumda sıkça kapitalistlerde görülür.
             İnsan bedeni ile gelişimini tamamlamıştır. Ancak ilerde uzaya açılınca, uzaya uyum amacıyla insan genleri ile oynanmaya başlanarak çeşitli insan tiplerinin ortaya çıkması olasıdır. İnsanın evrime cevabı diğer canlılarda bulunmayan insanlığın belki de yarısına yakınının farkında olduğu;akıl ve ruhtur. Bu iki sanal araç etkili bir biçimde kullanıldığı zaman insanda peygamber ahlakının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu ahlak tipi insanda o kadar mükemmel bir toplumsal yaşantı birlikteliği ve paylaşımını ortaya çıkarır ki bu Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet olgusunun güçlüleri ortaya çıkarışının alt edişini başaran zaruret(rahmani-insani birliktelik) olgusudur. Zaruret (Rahmani/insani birliktelik) toplumu bir beden olarak görür. Zayıf ve hastalarını toplumsal bedenin hasta hücreleri gibi görüp bedenini tedavi eder ve gücünü artır.
-Doğal (vahşi) ReKâbette zayıflar ve güçsüzler; avlanır, terk edilir… Vb olur. Gen havuzunu seyreltir ve küçültür. Zaruretteki bir türler yaşatıldığı için her zaman uzun vadede gen havuzu çok büyük ve güçlüdür. İnsanın doğaya başat olmasının zafer olgusunun altında bu yatar.
            İnsan peygamber ahlakı kuralından aşağı düşünce, birbirleriyle reKâbete girmeye başladığı an, hayvanlardan daha aşağılık bir konumda değerli emanetlerini kullanırken tüm yaratıklara zarar vermeye başlar. Hatta tarihte çocuklarını bile diri diri gömebilmiştir.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini yapmak(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) Filmi izleyin
Obez Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu) Zihniyetin Tanımı:Tüm insani ve rabbani değerleri paraya bağlı kılan doğal kökenli yönetim sistemidir. Sistemin ilahı ve gücü para besi yeri insan ve her türlü yaratıklardır. Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)leri besi yerlerinin sempati/eşduyumsini kazanmak ve geleceğini garantilemek için zayıf ve güçsüzlere dramatik tebessüm ederler. Hedefi reKâbetle zayıf ve güçsüzleri güçlülere köleleştirmek ve yem kılmaktır.Kapitalislerin Korku İlahı Amigdalasında ki para-güç-sermayedir. filmi izleyin. Parayı veren düdüğü alır, düdüğü çalan parayı kazanır!! Az koy çok kazan! Para gücün aracıdır. Kadın, cehalet... Vb;para, güç ve kazanç için en güzel toplumsal araçlardır.Met et! fethet! mat et! sonra pat et.Severek kredilendir ve hazıra alıştır, önce okşa, okşa sonra yokuşa yokuşa; hepsini özgün menfaatleri için çakı-rak metriksine(ortamı)/lerine koy Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet ettir. Önermeleri pratikte uygulanıyor.0, 1, 2
Obez Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)leri alt etmenin yollarından biri de;Kapitalizmin metriksini (her yanını) kuşatan zırhı sermayedir faiz(kapitalist asalak-parazit) ruhu gibidir; paralarıyla satın alamadıkları değer ve hizmetlerin halkın peygamber ahlakıyla icraata yansımadır. Tüm yardımlaşama hizmet… Vb yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarının uygulamalarını karşılıklı ve karşılıksız halkın ahlak değerlerine yansıtıldığı zaman kapitalistlerin paraları ve sermayeleri leş gibi kokar ve bu pis kokuya kendileri bile tahammül edemezler.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini yapmışlardır. Filmi izleyin
   Parayı araç, bayanı insan, bazen de; çok koy az kazan veya koyduğun kadar kazan; keyfiyetinde sınamak ve kuralları – kanunları koymaktan geçer. İnsanda para ile satın alınamayacak peygamber ahlaki-toplumsal değerler ortaya çıkarmak/çıkartmaktır.Ör,bayan hakları ve mazlum yeti için; her sermaye ve maaş sahibi fert-kurum-kuruluş ve devletler tüm bakıma muhtaç bayanları, mal yaratıklarına her zaman için % 20 hür hissedar kılsın, keyfiyet ve kanunlarını getirelim acaba tepki ne olur? Önce karnını doyuran bakımlı anneler. Sonra arda kalan parayla sadece aklı baliğ bayan örgütleri dünya fakirlerine ve çocuklarına insanlık anneliğini yapsın.Her ay erşkin kızların bayanların özel halinden dolayı isteği üzerine 1-3 gün kamu alanlarında izinli sayılması. bayana hürriyeti kadar, bayanlık fıtratına ve liyakatine uygun uyumlu icabet edilmesi gerekir.
  Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)ler; parayı gerçek güç,.evrensel-gerçekçi insanlar; değişim aracı olarak kabul ederler. Kaz gelen yerden tavuk esirgemeyerek;halk ve toplumu direkt veya dolaylı tapılacak veya yegâne baş vurulacak ilahi/peygamberi makam olarak empoze edip icraata koydurtmayı başaran Karunizm (kapitalizm) için aslında halk ve toplum besi yeri olarak değer bulur.Kapitalizm (Karunizm) için yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007.
     Ülkesinin halk mozaiğinden;bütünleşik milliyetçi askerler, devletçi millet vekilleri, evrensel bilim bilginleri (bilim insanları?!), halkçı aydınlar,ortaya çıkarmanın bir yolu da; bu mevkiileri cüzi paralarla gelmeyi göze alanların hakkını onlara iade eden liyakatli sistemleri getirmekten geçer. Bu olgu kapitalizmin amansız bir düşmanıdır ve kapitalizmin kara deliklerinden biridir.Demirkuş 2007.
            Evrimsel açıdan; kapitalist veya diğer güdük zihniyetlerin hayat döngüsü ile bire bir örtüşen hayvanların hayat döngüleri doğada vardır. İnsanlık adına; kapitalist, materyalist, fundamentalist (köktenci), radikalist… Vb ifrat, tefrit ve  güdük görüşleri pasifsize eden ve verimliliğe devşiren; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmek gerekir. 1
         Bu günkü, parçalayıcı, öğütücü sistemler kaosu ve Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren)Teknoloji (Silah Teknolojisi); komünistlerin galip gelme hırsı ve kapitalistlerin para-sermaye tutkusuna göre tasarlanan; eğitim, öğretim, seçim, sınav ve yönetimlerindeki reKâbetinin meyvesidir. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9
          Veto İmparatorluğunun (hâkim Güçlerin) Bu Asır ki Taktiklerinden Birkaçı;
         0-Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini yapmak(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) Filmi izleyin
         
 1-hâkimiyetini üzerine kesinleştirdiği veya net deşifre fert-kavime/lere mahiyetindeki diğer kavimleri, özendirerek, örnek göstererek veya asimile ettirerek sindirimini kolaylaştırmaktır. Kapitalizm (Karunizm) için yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007.
          
2-Hayvanlar âlemindeki;saldırı, sömürü ve hâkimiyet mantık sistemlerini menfaatleri gereği insanlara uygulamak ve uygulatmaktır. Ör,köleleştiren karıncalar veya imparator karıncalar mantığı;geri kalmış toplumların zeki insanlarını menfaat farzlarına( az koyup çok almak) hizmet eri olarak; talan bursları, talan kursları ve talan kredilerle  teşvik ederken, arda kalan kesimini de;yardım adı altında hazıra ve tembelliğe iterek, zengini daha zengin-fakiri daha fakir yaparak, gelir dağılımını dengesizleştirip toplumlarda ekonomik kaosu yaratmıştır.
         
3-Devletleri de,etnik(insan için aynı türün azınlığı olamaz),din, siyasi görüş... Vb tabana göre toplumsal doku uyuşmazlığı zemini oluşana-komşularıyla düşman olana kadar müdahale edip bekler.Akıllı-Zeki, kuzey Kore-güney Kore, Âdemin çocukları-maymunun çocukları ya da Âdemiler-Maymuniler, Kuzey Yemen-Güney Yemen, Kuzey Vietnam-Güney Vietnam, Kuzey Irak-Güney Irak, Bilim-İlim, Okul-Camii, Alevi-Sünni, Dindar- Dinsiz, Laik-Antilak, Evrim-Yaradılış, bayan-Erkek,Doğu-Batı, Eğitim-Öğretim, A Azınlığı- B Azınlığı, A Dini-B Dini, Ak Partili-Kara Partili, Cumhuriyet Hak Partisi-Cumhuriyet Halık Partisi, A Takımlı- B Takımlı ... Vb kuzeyli güneyli, uzaylı-dünyalı!! antagonisttik(birbirini yok eden) topluluklar devletler dünyada çok. Bu gün isteselerde kısa sürede bir araya gelemeyecekleri kadar bölünmüşler.
           İnsan söz konusu ise;aynı türün azınlığı olamaz, varyasyonları, dil, kültür, din... Vb azınlığı olur. Aynı türün içindeki farklılıkları, varyasyonları Patojen (öldürücü) istisnaları hariç ;çeşitlilik ve bereket yerine azınlık görmek, yorumlamak;dine, bilime ve doğanın tabiatlarına aykırıdır. Önermesi doğru mu neden?
İpucu;asimilasyon, bölücü ve parçalayıcı muamelesi/leri çeşitliliği ve bereketi yok eder güçlenmemizi engeller. Neden yaşatılması gerektiğini düşünün. Yok edelim, asmile edelim hepsini ne olur? Yanlış ve eksik globalleşmenin koşulları bu yasaya göre konmazsa insanlık ne kayıp eder? 1, 2, 3, 4.Öğrenci Yanıtları
         
 4-Ama Berlin duvarını yıkıp ve Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)-Emperyalistleşme ile toplumları kaynaştırmaya kadir olduğunu da ifade ediyor.Koca süper gücün başı;Kant'ın ebedi barış ninnilerinden, cahil inanç sahiplerinin iblisi avlama tekniklerinden dem vururken kendisini-büyüklüğünün ölçüsünü çok mükemmel tarif ediyor. Afganistan'a barış harekatı ve iblisi orda ararken bizi de yastık yapıyor.1, 2
Peki İnsanlık için, Kant'ın görüşünden daha doğrusu ve liyakatlisi nasıl olmalıdır?

         5-Unutmayalım ki;"Parasız ve zarurete dayalı (doğal ya da doğal reKâbete değil);doğru-haklı-geçerli-kesin yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarınız varsa kapitalizmin ince oyunlarından emin olabilirsiniz. Demirkuş", 2008" Çoğu yabani hayvan;önce hazıra alıştırılarak evcilleştirilip özgürlükleri ve özgünlükleri ellerinden alınmıştır.Zorunlu olmadıkça bedava bile verilse insanların faizli (asalaklı-parazitli) kredi ve faize(asalaklığa-parazitliğe) tenezzül etmemesi gerekir ya da diyetle yaklaşılmalıdır.Emeğe-emek eşitliğine değil;para ve borsa zekâ oyunlarına dayalı olan; Faiz (kapitalist asalak-parazit) (kapitalist asalak-parazit) ve faizli (asalaklı-parazitli) krediyi alan ve veren;fert/toplum/devlet ve insanlarda;zihinsel-bedensel birleştiriciliği (sentezciliği) güdükleştirir, hazıra alıştırır, köleleştirir ve bağımlı kılar. Karşılıksız kazanç  veya çalışmadan, emek harcamadan kazanmak hayvanıdır. İnsanı hazırın tiryakiliğine iterken, yanı sıra üreticiliğini öldürür.Ne yazık ki bugün ki dünyanın kapitalist ekonomi metriksinin kuralları faizsiz(asalak-parazit olmayan) ekonomi şekillerinin yaşama olasılığını yok etme sınırına getirmiştir. IMF'in beyin hipnoz taktiği; bir taraftan düşük faizli(asalaklı-parazitli) kredi ile kendini beslerken, diğer taraftan da toplumu hazıra alıştırıp kendine bağımlı hale getirip dünya ekonomi metriksinin rotasını elinde bulunduruyor. Faize(asalaklığa-parazitliğe) tenezzül edilmezse ya da boykot edilse dünya ekonomi metriksi ne olur? Ucuz faizli (asalaklı-parazitli)kredi veya faiz (kapitalist asalaklık-parazitlik) kapitalizmin ruhu gibidir. Zengin bir geleceğe sahip bir bebeğin bazı konularda ayakları üstüne kalkıp yürümemesi için (özgün sermayenizin ayakları üstünde yürümemeye alışmamamsı için) ona sürekli mama ve ikramlar takdim etmeye benzer.
          6-Kapitalizm (Karunizm) bir kavmi ele geçirince;son bir taktiğide;kavmi dengede 3-4 (vurcu, beyin, denge ve halkçı güç) noktada böler ve hepsini dener iyice tanır en son vurucu gücüne kavimin başını kovdurur (beyin takımını) sonra vurucu güce beyin olur. Kavim öz beyninden habersiz ve cahil olur.
          7-Kavimlerin düşünsel ve bedensel unsurlarını; doğanın çarkları arasına Ör, güneşin veya nükleer bir reaktörün yenişmeyen halatın etnik unsurları gibi antagonisttik(yeşerdikçe bir birini yok eden) bir yaşam denklemine itip açığa çıkan ekonomik güç ve enerjisinden sadece kendi toplumlarını ve unsurlarını besliyor.Komünistleri hidayetinden sonra kapitalistler; sosyalistleri ve toplumsal demokratları çok sever oldu çünkü onların hayat stilini kendi ahlak ve toplumsal yaşantısını geleceğin toplumuna örnek denge abideleri olarak gösterir. Son zamanlarda demokrasi dalış takımlarıyla halk denizinin zeminine dalışa geçerek; dinlere ve dindarlar bile sempati/eşduyum duyup iktidarlara getirip kadir olduklarını deneme yaparak yeni açılış ve toplumsal formüller geliştirmeye çalışmaktadır.
          8- Kaz gelen yerden tavuk esirgemeyerek;halk ve toplumu direkt veya dolaylı tapılacak veya yegâne baş vurulacak ilahi/peygamberi makam olarak empoze edip icraata koydurtmayı başaran Karunizm (kapitalizm) için aslında halk ve toplum besi yeri olarak değer bulur.
          9-Kuramsal olarak kapitalistlerin bir taktiğini de (nasyonalizmi kullanmak) iç içe kavimleri geri dönüşümsüz düşman etmek için; bir reçete gibi okuyabilirsiniz;
A-Kavime/lere devlet kurdur.
B-İçindeki kavimlerden millet münafıklarını yaratarak bilinçli darama yaptır. Misyonerlik çalıştır. Özellikle kurumların en üst kÂdemelerine cahil yönetici yap, kullan ve sonra günah keçisi göster. Sonra halkı-devleti günah keçisi/leri katili yap-göster malzeme insan hakları mahkemesine malzeme çıkart.
C-Sonra onları ya cahil, ya millet veya din münafığı yap.
D-Ardında geçmişteki savaş ve göçlü bir olaya büyük bir iftira yüklemektir.20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın. Uluslararası arenada gelecek nesiller arasına aşılmaz fitnelik-geri dönüşümsüz düşmanlık tohumlarını legalleştir. Kendi siyasal-ekonomik barbarlığına günah keçisi barbarlığını resmileştir. Amaç kültür asimilasyonu ile özünden kopardığı yavruları ecdadından koparmak için ecdadını barbar kabul ettirip asimilasyonu hızlandırmaktır. Roma imparatorluğu döneminde bu taktik kısmen maya tutmuştur.
E-Derin menfaatleri için aslını gizleyenlere ne denir? !! “Kara kazan kaynadı;eski ve yeni din ehlinin ulusal şah damarları oynadı/oynatıldı”  Kısaca “Kara kazan kaynadı; şah damarlar oynadı” Niye?
F-Veto imparatorluğunun menfaat farzları için;Avrupaya global-evrensel kapitalizmi dışınada nasyonalist soğuk savaşı, maşa milletlerin maşasıyla sıcak savaşlar başlatmıştır.
G-Veto İmparatorluğu kapitalizmi ileri ki menfaat farzları için; komünistlileri sermaye hidayetine, İran ve Taliban'i inanç hidayetine, sosyalistleri de geleceğe erdirdi. Şimdi ise eylemlerine itaatin meyvelerini ve hasadını topluyor. Üstü örtülü rabliğine itaat etmeyenlere veya kabullenmeyenlere tüm bir leşmiş milletleri bile kullanarak sözde asilere ders veriyor eğitiyor hizaya getiriyor-getirmeye çalışıyor. Ne acıdır ki bir zamanlar ülkemizde baş örtü siyasi simge olamaz cehaleti veya münafıklığı arkasına gizlenenlerin belki de kendilerini kullandırmanın ya da kapitalizmin cehalet ürünü olarak zavallı kadınlara çektirdiklerinin acısına doğru empati/eşduyum duymamalarının başına gelenler gün gelir kavimlerin fıtratı ve inancı yapılarına doğru empati/eşduyum duymadan demokrasi ya da çoğunluğun arkasına gizlenen Karunizm (kapitalizm) aynı dersi ve tepkiyi pişmanlıkla içinde yaşayacaktır.




    GELECEĞE VE DEĞİŞİME HAZIR EDEPLİ-YARARLI NESİLLER YETİŞTİRMEK
İnsan, ana rahmi olan dünyadan; uzaya çimlenme-doğum-yayılma sürecinden 1, 2 3 tamamen ayrılıp, uzay olgusuna kavuşma girdabına gidiyor. Zamanında değişim ve gelişim göstermeyen yaratıkların geleceği doğal doğanın kanunlarıyla baş başa kalacak.

Değişmek istemeyeni(olgun insan) Allah C.C. değiştirmez(Rad, 13/11). Doğa yasalarına uyumlu asimile olup yok olur ya da doğaya uyumlu döngünün aksamı olurlar. Dini, örf–adet, geçmişte ki alışkanlıklar, eksik- yanlış vecize ve atasözleri… Vb nedenlerden dolayı bilimsel gelişim ve gerçeklere uyum sağlayamayan radikal kişilikler gerçekten geleceğimize çok büyük darbe vurmuşlardır. Bunun önüne geçilmesinin yolu; dinin/lerin(inancın ve ahlaki olguların) herkesçe çok iyi bilinmesi ve güncelleştirilmesi gerekir. Ayrıca geçmişteki örnekler verilmeli. Ör,matbaayı geç kabul etmemizin bize ne kadar zarar verdiğini somutlaştırmamız gerekir.

Uzay çağının ilk girdabındayız, birinci vazifemiz; ferdin/toplumun...giderek tüm insanlığın (insanın);teknoloji/ye ve doğayı/ya asimile ederken/edilirken;öğretim, öğrenim ve eğitimle nefsini tanıyıp kâmil insanlığın inkişafına yardımcı olmamız gerekir.
1-Bunun ilk yolu;insanların ve diğer yaratıkların;özelliklerini, döngülerini, davranışlarını tam tanımak ve kusursuz okumaktan-anlamaktan geçer.Bu bilgilerin ışığında;öğretim, öğrenim ve eğitimi doğru ve anlamlı harmanlayıp verimli sıra dışı alternatifler geliştirmek-üretmektir.
2-Böyle fertlerden oluşmuş kavimler ve insanlığı oluşturmanın ikinci yolu;doğal döngüye zarar vermeden veya yarar vererek olanaklarından maksimum yararlanan peygamber ahlaklı fertleri ön plana çıkartan ve yeşerten;toplumu-insanı fanatiklerine asimile ettirmeyen;eğitim, öğretim, yönetim ve bilimsellik anlayış ve dizaynı(denklemler sistemini) geliştirmek gerekir.
3-Üçüncü yol;birinci, ikinci yolda gerçekleştirilen süreçler ve olgularda; fert ve kavimlerin; fıtratları ve yararlı kültür normları mutlaka faktöriyel olarak dikkate alınmalıdır.
4-Dördüncü yolu;eğitilecek ve eğitilmiş ferdi/toplumu;insanı, tüm yaratıkları, doğayı doğru okuma, yaşama ve yaşatması için; doğru konumlandırıp ve eğitim-öğretime veya işe başlatmaktır.

Gelecekte ortaya çıkacak teknoloji ürünlerinden ve bilimsel sonuçlardan yararlanılması ve kabullenilmesi için, insanlarımızı zihinsel olarak hazırlamamız ve aşılamamız gerekir. Ör,Gelecekte insanların; güneşin ömrünün sona ermeden, 1 uzayda başka sistemlerdeki gezegenlere göç etmesi gerektiği, İnsanların özgün hücrelerinden imal edilen organlarının eskileriyle değişmesi, 1 veya genlerinin kontrolü 1, 2 ve değişiminin sonucu ömrünün uzaması.Protez dişlerden- protez organlara kadar pek çok değişime hazır olmalıyız. Hatta bilincimiz ve algı sistemlerimizi mekanik-sanal robotlar üzerinde taşıttırabiliriz.Gelecekte; biyonik insan ve robotların kullanımı, uzayda ibadet edilmesi, 1, 2, 3 4, 5, protez veya hücreden 1 2 imal edilmiş organlara kadarki pek çok değişime şimdiden öğrencilerimizi hazırlamalıyız ve ders konularımızı bu gelişmelerle güncelleyip, örneklendirip sunmalıyız.Bu konularla ilgili olarak, öğrencilerimize aşağıdaki film - makalelerden teknolojik gelişme ve uygulamalarla ilgili bilgiler verilmiştir.

Geleceğin İnsanı ve Beyni: Bilim o kadar hızlı, şekilsiz ve düzensiz gelişiyor ki; felsefe, bilimi izlemekten aciz kalmaktadır. Hatta insanı bu asır doğru tanımak için;insanın ürettiği teknolojik, kültürel ve eğitim ürünlerine de bakmak gerekir Ör,şiddet, hayvani, gayri ahlaki;film, çocuk animasyon filmleri, medya ürünleri daha baskın üretiliyor. Evrensel ve gelişmiş insanın bir şekilde; bilimi izleyip aşması ve ilişkilendirmesi gerekir ki, geleceğimizi doğru-gerçek-rahat görebilelim. Aksine, bilgi ve teknoloji yığınının kontrolsüz gelişimi, bizi yanıltır; felakete ve kaosa sürükler. Unutulmaması gerekir ki; insanın rahat olmadığı bir yerde Müslüman da rahat edemez.
İnsan İçin Duam;
Tüm insanlığın ebedi geleceği için:Âdem A.S.'dan kıyamette son nefesini verecek insana kadar; her an hepimizin haklarını; en hayırlı insanla/larla birlikte; mağfiret, marifetle ve hayırlı mukadderatlandırması için; yapmam/yapmamız gereken duanın yapılmasını/yapılmış kabul edilmesini, Allah C.C.'HUNDEN diliyorum.
Dilerim ki rabbim kıyamete kadar; her ölen insanın isteği üzerine gözünü ve benliğini en hayırlı insanın kalbinde liyakatli kabul buyuracak şekilde;mağfiretle, marifetle ve hayırlı mukadderatla yaşatır. Allahım;isteyen hür bayanların akıbetini Hz. Hatice validemizin, isteyen muhafazakâr bayanların akıbetini Hz. Ayşe validemizin, isteyen diğer bayanlarıda, affınıza mazhar olmayı hak etmiş şerefli bayanların akıbetiyle şereflendirmenizi sizden dilerim.
Yarabbi Siz Kelime-i Tevhidi("Lailâhe illâllah, Muhammedürresûlullah" yani "yegâne İlah ALLAH C.C'DİR, Ondan Başka İlahlar Yalandır ya da Yoktur Muhammed AS Onun Elçisidir" samimiyetle zikir eden ve kabul eden herkesi affedeceğinizi bildiren-müjdeleyen yegâne rabbimizsiniz (kovulmuşlar ve kasti şirk koşanlar ve/veya özel haldekiler yani ayetlerle cehennemle akıbeti bildirilenler hariç).  
Yarabbi insanları peygamberinizin yolundan saptırmaktan size sığınırım.
Beni iyliklere ve hayırlara vesile eylemenizi dilerim.
Bendenden dolayı zarar görenlerin bedelini benden afla, en kolay ve hayırla almanızı dilerim.
Geçmiş ve gelecekteki bana verdiğiniz tüm nimetlere sevdikleriniz ve diledikleriniz hissedardır.
-Yarabbi! insanlığın ve bizim tiryakiliklerimizin, zevklerimizin, eylemlerimizin, davranışlarımızın, tercihlerimizin… Vb her şeyimizin kıblesini helale ve hayra çevirmenizi sizden dilerim. Doç.Dr. Demirkuş 2007
 
21.Yüzyılda insan:önüne çıkan çoklu olanaklar içerisinde ki seçenekleri arasında; doğru tercihler yapması, cahil duruma düşmemesi, zarar görmemesi ve geleceğinden emin olması için; bazı kuralları alışık tepki (refleks)leri ile (alışkanlıklarıyla-ezberinde) bilmesi zorunlu olacaktır.Yani tüm dinler, tüm doğal döngü mantık sistemleri-koşulları-insan genetik sistemlerinin ekstremlerini, bulunduğu koordinatın, rutin ve beklenen doğa olaylarını kısaca, ana rahmi olan gezegenindeki her bilgiye ilave bulunduğu boyutun-koordinatın tüm olası sanal-doğal-gerçek olaylarını dost doğru alışık tepki (refleks)leri ile ezbere bilmek zorundadır. Aksi takdirde türünün son ferdi olma olasılığı ile yüz yüze kalabilir. Çünkü bu kisveler altında; menfaat farzları için toplumları bedensel ve zihinsel olarak ablukaları altına alan multi-münafık, insanların olacağı kesindir.
Gerek bedensel, gerekse Teknoloji ile yaydıklar beyin dalgaları-termal, kızıl ötesi,-manyetik enerjilerinin özgünlüğünden art niyetleri bilimsel olarak okunsa-ispatlansada, drama yetenekleri yüksek insanları da biz eğitip takdir ediyoruz. Ama gelişmiş evrensel insan mutlaka Allah(CC.)'tanda yardım dileyerek, fanatiklerini aşı kabul etmeyi-uygulamaya koymayı becerip;  kâinatla kommensal ve mutual yaşamayı başarması gerekir. İnsanın bu işin üstesinden gelmesi için, beynini bu konuda geliştirmek, eğitim ve teknolojik olarak formatlaması gerekir 1. Çünkü insan beyni1,2,3, tam kapasite ile çalıştığında belki de güneş sitemimizin 100 katı bir sistem içinde fert olarak yaşama ve yayılmayı başarabilecek kapasite ve güce sahip bir yaratık olacaktır. 2 kişi bir arada 2 kat, x kişi x tane güneş sistemine yayılma alt yapınsa sahip gözükmektedir. kâinatın sindirim sistemlerine (kara deliklere ) ve kazalara yem olmamak içinde, ezberinde bulunduğu koordinatın rutin ve beklenen sanal-doğal-gerçek olaylarını çok iyi bilmesi gerekir.
Bu bilgiler çerçevesinde, insan dümenlerini artık fanatiklerine-güdüklerine kaptırmamanın kurallarını belirlemek-bilmek mecburiyetindedir. Yani fanatikleriyle; en kaliteli drama yeteneği ile flört ederek onu yakın takibe alacak, ama asla onunla Katolik Nikahı yapmayacaktır. Cebren veya hile ile beşeri siyaset yerine, samimiyetle toplumdaki her ferdi ve özgün toplumsal kitleleri; en verimli kişilik-toplum olarak yaşatmak-üretici kılmak için;fıtratına uygun olarak;gereksinimleri oranında, olanaklardan azami yararlandırılmak-eğitmek-öğretmek zorundayız.
Acilen Gereksinim Duyulan İnsanın Özellikleri;
1-Canlı ve cansızlar arasındaki;ilişkilere, çeşitliliklere, döngülere, dengelere, doğaya, hayvani-meleği doğa ötesine ve dinlere; doğruempati/eşduyum duyan(halden/halini anlama, halini yaşama), simule eden ve uygulayabilen.
2-İnsandaki tüm eylemleri ve enerji hallerini doğru  okuyabilen.
3-Canlıların;içgüdüsel, psikolojik, etolojik davranışlarını, ürettiklerini, düşüncelerini, duygularını-sanal dünyasını empati/eşduyumyle(halden/halini anlama, halini yaşama) hatasız okuyup, insanlık için gerekli fikir ve düşünceler üretebilen;zihne, yüreğe ve beyne sahip.
4-Bilgisini-eylemlerini geleceğe yönelik; insanların tüm enerji boyutlarını;sağlıklı, verimli, doğru ilişkilendirip; öğretim, öğrenim ve eğitimle bağdaştırabilen.
5-İblisten(Allah'ın laneti ona olsun), hayvanlara, insanlara ve peygamberlere kadar, tüm yaratıkları fıtratına uygun;yüreğinde, zihninde, beyninde, çevresinde yeterince doğru konumlandıran, doğru tepki ile yaşamayı benimseyen ve gerçekleri yeterince mayalayacak kadar aklı selim insanlara gereksinim vardır.
Acilen gereksinim duyulan insanları mevcut beşeri sistemlerle(eğitim, öğretim, yönetim, sınav.. Vb sistemler) yetiştiremiyoruz maalesef. Allah C.C 'HUNDEN yardım diliyorum/yoruz.


21.Yüzyılda; Sınavlar Nasıl Yapılmalı, Neye/lere, Hangi Özelliklere Göre İnsan Yetiştirmeliyiz ve Meclisi Nasıl Seçmeliyiz?

34(2009).A-Anne ve babalar olarak; eğitimde hedefimiz sırasıyla; çocuklarımızın; sınıfın en Peygamber Ahlaklı, en çalışkan sonra en başarılı kişilikler olmaları beklentisi ve gayreti içinde olmalıyız. Eğitim, öğretim, düşünce ve mantık sistemlerimizde buna göre dizayn edilmelidir. DEMİRKUŞ 2008
Önermesi doğrumu neden?
İpucu;nefis, zekâ, akıl, peygamber ahlakı, çalışkanlığı haz ve alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeyi;davranış puanını, çalışama puanını ve başarı puanını... Vb bir arada değerlendirmeyi düşünün.
         B-"Peygamber Ahlakı ve çalışkanlığın metriksindeki başarı liyakatli başarıdır" veya "Peygamber Ahlakı ve çalışkanlığın meyvesi olan başarı liyakatli başarıdır" ya da "Peygamber Ahlakı ve çalışkanlığın ürünü olan başarı makbuldür". DEMİRKUŞ 2008. Önermesi doğrumu neden?
İpucu;bu günkü sadece bazı çok zeki (akıl ve peygamber ahlakından mahrum) ve başarılı insanlardan neden toplum hayır görmüyor?
        C-Sizce liyakatli başarıyla gençlerimizi donatmak için nasıl bir öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi elzemdir?
İpucu; liyakatli başarıda aklın hissesi peygamber ahlakı, eğitim,fıtrat(yapısı) ve tercihin hissesi ise çalışkanlık olmalıdır. Yani peygamber ahlakı ve çalışkanlıkla donatılmış başarı insanidir.DEMİRKUŞ 2008
İpucu:Peygamber ahlakı tamamlamak üzere gönderildim(Hadis/). ve Bir günü diğerine uyan zarardadır -Hadis/çalışkanlık
        D-Liyakati takdir sınavı nedir? zekâya dayalı başarı sınavı nedir? Fıtrat(yapısı) özgünlüğünü belirleme sınavı nedir? Bu sınavlar nerelerde uygulanmalı? Sizce ÖSS sınavı yerine nasıl sınavlar yapılmalı?
         E-Bir öğrencinin çalışarak kazandığı çalışma performansı alışkanlığını başarıya yansımamamsı ne demektir? Ne demek değildir?
İpucu;sınavla veya sınavsız bunu başarıya (başarı puanına) yansıtmanın bir yolu var mı?
        F-Zeki olana ekmek var zeki olmayana ekmek yok mantığı ya da çok zeki olana çok, az zeki olana az ekmek var. Önermeleri ÖSS ile ne kadar örtüşür?  
İpucu;sınav sistemlerini her fıtratın yapabileceği iş çeşitliliğini insanların sıfatlarıyla ilişkilendirin.Akıllı olmanıza ve peygamber ahlaklı olmanıza puan verilmiyor, doğal kökenli, genetik(irisi) ve çevrenin ürünü olan zekâya sahip ol yeter . Yetenek sınavları hariç, her imkan sadece bu insanlara açık.
Önemli Çıkarsayış;zekâya, düşünceye ve el becerilerine dayalı tüm mesleklere mümkünse aynı değere yakın maaş konursa, Ailelerin, öğrencilerin yetenekli ve daha başarılı olduğu konulara yönelik meslek tercihi yapmalarına büyük bir imkan doğmuş olacaktır. Dolayısıyla var olan sistem fazla para verilen mesleklere öğrenci tercihlerini cezp ettiği için yeteneklerin yaşam döngünde liyakatsiz dağılımına ve güncellenişi/güncellenmesine neden olmaktadır.

Önemli
Öğrenmek için fıtratı oranında bütün gücünü liyakatli sarf eden ancak soruya  eksik yanıt veren öğrenciye hangi veya  ne not verilecek?
-Liyakatli çalışama puanı tam yanıtı eksik,
Öğrenmek için fıtratı oranında bütün gücünü liyakatsiz sarf eden ancak soruya  eksik yanıt veren öğrenciye hangi veya  ne not verilecek?
Liyakatsiz çok çalışama puanı tam yanıtı eksik,
-Yoksa son derece zeki az bir zaman harcayarak soruya tam yanıt veren öğrenciye hangi veya  ne not verilecek?
Eksik Çalışının Puanı ve yanıt tam,
Öğrencilerin yeni teknoloji olanakları  ile kaç saat çalıştıkları kısmende olsa ortaya koymak olanaklı olacaktır.

Öneri ve Geçici Çözüm:belki de:ÖSS sınavlarının karşılığı:lise son sınıfa kadar;her öğretmenin yazılı yeddi yeminli olarak her öğrenci için verdiği ahlak puanların ( baz alınarak/peygamber ahlakı) lise sondaki toplam puanı, Öğrencinin çalışma performansı ve alışkanlığına verilen toplam puanı, Öğrencilerin derslerde aldığı toplam ve branş puanlarının dağılım oranı,.....!!!!!!!! ÖSS genel sınavında aldığı toplam ve branş puanları. Her biri başarının bir paftası olarak dikkate alınırsa geleceğimizi daha seçkin ve liyakatli ekiplere emanet etmiş oluruz.Örneğin, doktorluk(ahlak-performans-çalışkanlık), öğretmenlik (ahlak,çalışkanlık), siyaset(ahlak ve performans), hemşirelik(ahlak, şefkat,özveri, çalışkanlık, performans)… Vb meslekler için ahlak ve çalışkanlık puanları çok büyük şeyler ifade edilmelidir..0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10,11

24(2010). Rejimlerin ve eğitim sistemlerinin İslam'iyet'ten alacakları en önemli derslerden biride; tüm (her türlü) insani fıtratları zorlamadan, yapabilirlikleri ölçüsünde ve bazında (irade güçleri oranında) sorumluluk yükleme–eğitim hizmeti verme ve olanaklardan yararlandırma sabırı-sebatı-eşitliği-adaleti ve eylemi içinde olmasıdır. Kısaca zaruretten dolayı zayıflarını ve güdük yeteneklilerimizi de verimli kılmayı başarmasıdır.
      İslam'iyet'te;insanların;yaşama hakkı açısından;ateist-kâfir, ibadet olarak sadece kelime-i tevhidi (;"La İlahe İllallah") söyleyebilen bilen fıtrattaki insanlardan, Hz. Muhammed AS'I pür taklit edebilecek insanların fıtratlarının yani her türlü-çeşit fıtratın;doğadan ve olanaklardan yararlanma adalet, bağış, yardım ve eşitliğin liyakati çok büyük değer taşır.
       Bu asır: rejimler, öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleri;her alandaki reKâbetten, çok zeki oluşu oranında nimetlerden yararlanma/landırma doğal felsefesi insanlığa ve doğal çevreye belki de geri dönüşümsüz yaralar açmıştır. Bu yargıları ve mantık sistemini gerekçeli çürütmeye çalışınız.

Yapay, Güdük, Taklidi Yaratıcılık Gücü, Özgünlüğü, Gelişimi ve Uyum Oranı İvmesi

1-Öğrencinin sentez yeteneği (yapay kısmi yaratıcılık yeteneği).
2-Öğrencinin özgünlüğünün bereketini ve verimliliğini ifade etme gücü.
3-Öğrencinin 1 ve 2 şıkka uyumu, gelişimi oranı ve ivmesi .

Davranış, Sorumluluk ve Ahlak Arşivi Nedir ve Neler İçerir

-Öğrencilerin davranışlarına doğru ve gerçekçi empati/eşduyum duymak ve okumak için öğrencinin; fıtratı, içinde bulunduğu koşulları hocaları tarafından çok iyi bilinmesi zorunludur. Örneğin gündüz çalışıp gece derse devam eden öğrencilerin sıkıntıları iyi değerlendirilmeli.
-Okul öncesinden, üniversite bitimine kadar öğrencinin dersine giren hocaları tarafından mutlaka “Davranış, Sorumluluk ve Ahlak Arşivi” tutulmalıdır.
- Bu arşivin verilerinden alınan değerlere göre öğrenciye puan kategorileri ortaya çıkar. Mesleğe yönlendirmede, mesleğin fıtratına göre kullanılmalıdır. Amaç öğrencinin fıtratı, yetenekleri, gücü, güvenirlik, zayıflık, güvensizlik ve tehlikeli … Vb özgünlüklerinin sınırlarını çizerek liyakat denklemini ortaya çıkarmak ve belirlemektir.
Veriler;
1-Bedensel ve zihinsel olarak, radikal saplantı ve hastalıkların olup olmadığı mutlaka hastaneden heyet raporu ile belgelenmelidir.
2-Öğrenci sınıfta mezun olana kadar hangi derse ne kadar devam etmemişliğin toplamı ve sıkı devam etmişliğinin gerekçesi. Optimum koşularda derse devam sıklığı ve gerekçesi.
3-Öğrenci sınıfta dersi dinlemeye ilgisizliği veya aşırı ilginin gerekçesi.
4-Derse aktif katılımın ve sıra dışılıkların gerekçesi/leri
5-Hocanın uyarılarına tepkileri netleştirilmeli varsa gerekçesi. Tepkilerinde istenmeyen hissi kastilikler var mıdır?

Öğrencinin;nesnel-sanal sraçları ve fıtratı özelliklerini ortaya koymak için, gerekirse pedagoglardan, psikologlardan ve pisikyatr'lardan yardım alarak çeşitli teşhis edici sorular öğrenciye yönelterek onu tanımak. Öğretmenlerin yıllarca aldığı gözlemleri ve sorulan soruların arasında mantıklı ilişki olmalıdır.

Öğrencinin Doğal Yapısını (Fıtratını) Doğru Tanı!!! (Değişmezleri, Değişirleri, Nötrleri, Titrek Özellikleri, +/- / Nötr; Yapısal (Fıtratı), İnanç, Kültürel... Vb Değer Yargıları ve Diğerleri)
1-Kişilik yapısının değişmezleri (pozitif-negatif, nötr veya titrek)
2-Aşılmaz istenmeyen ve istenen yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları
3-İstenmeyen ve istenen takıntıları (sürekli veya sık meşguliyetleri)
4-Aşırı ilgileri alanı/ları (pozitif-negatif, nötr veya titrek)
5-Topluma pozitif katkılarda bulanabilecek genel-özgün özellikleri
6-Toplumu negatif etkileyecek genel- özellikleri
7-Kişisel özgünlükleri (pozitif-negatif, nötr veya titrek)
8-Sıra dışılıkları (pozitif-negatif, nötr veya titrek)
9-Sevdiği alanlar, konular ve dersler (peryodik yoklama)
10-Başarılı olduğu alanlar, konular ve dersler (peryodik yoklama)
11-Sevdiği ve başardığı alanlar, konular ve dersler arasında nasıl bir ilişki vardır(zıtlık, bütünlük, nötr, titrek  veya ilgisiz ilişkiler)
12-Diğerleri……(pozitif-negatif, nötr veya titrek) veya (zıtlık, bütünlük, nötr, titrek  veya ilgisiz ilişkiler)

-Başarılı Olmaktan Haz Duymak
-Çalışmaktan Haz Duymak
-Paylaşmaktan Haz Duymak
-Sorumluluk Taşımaktan Haz Duymak
-………….. vb haz duyma çeşitleri ve özgünlükleri sınırlarının bilinmesi çok büyük önem taşır.


- Yapısal Özgünlükler
-İstemsel Özgünlükler
-Tercihsel Özgünlükler
-Sevgisel Özgünlüklerin
-... Vb diğer özgünlüklerin olumlu uyumunu liyakatli ve doğru sağlamaya yönelik öğretim, öğrenim ve eğitimin verilmesi çok önemlidir.

-Peygamber Ölçüsünde Çalış, Dinlen ve Uyu Yöntemi;günde 8 saat çalışın, 8 saat dinlenin ve 8 saat uyuyun. Burada vurgulanan yaşam için nefes alıp vermenin gereği kadar çalışmanın, dinlenmenin ve uymanın 8 er saatlik ölçüsünün yaşama için mutlak gerekliliğinin önemi eğitimle öğrencilerimizde alışık tepki (refleks) haline getirmektir.
-Düsturu süper zeki ve tersi sıra dışı öğrenciler için ne kadar esnetilmelidir?
-Bir öğrenciden ne beklenir?
-Hedefin Sadece Başarı olmasını istemek belki de sonuç bir felaket olabilir.
-Fıtratı ya da yapısı oranında;günde en az 8 saat çalışırlık alışkanlığı ve peygamber ahlaklı olmayı ani tepki-alışkanlıkları haline getirmesi beklenir. Günde en az 8 saat çalışmayı ve peygamber ahlaklı olmayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmiş fıtratı zekâsını ve aklını verimli kullanan ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) akıllı doğru ve liyakatli tercihler yapabilen kişilikler olmaları iastenmelidir.
Bir öğrencinin şu hallerini düşünün;
1- Çok zeki ders notları başarılı ancak tembel(ders çalışmaz), eğlence tiryakiliklerine mahkûm ve duçar günde 8 saatten fazla zaman ayırıyor. Gerçek hayatta fert, toplum, insanlığa ve doğaya karşı nasıl bir insan olur?
2- Çok zeki ve günde 8 saatten fazla çalışan çalışma hastası ancak vahşi-doğal ahlak alışkanlıklarına duçar ya da mahkûm tiryakilikleri olan Gerçek hayatta fert, toplum, insanlığa ve doğaya karşı nasıl bir insan olur?
3-Bu asır;tembel zeki veya tembel ama çok zeki insanlar;var olan doğal öğretim, öğrenme ve eğitim sisteminin aslan avcıları gibidirler. Kurulu düzenin çıtasını aşan ve peygamber ahlaklı olmamaları halinde toplumun parazit kişilikleri olurlar.
Tembellik hemen her şeyi kirletir ve kokuşturur.
En zeki insanları nasıl seçeceğimiz bildik önemli olan geleceğimizi emanet edeceğimiz; en akıllı insanları nasıl seçeceğimizdir. Demirkuş 2010

Öğrencilerde Bazı Ahlak Kriterleri Her Öğrenci Zatına Özgü Olanaklara ve Yapıya ( Fıtrata) Sahip Olduğu Dikkate Alınarak Öğrencinin Fıtrat Ölçüsünde
1-Öğrencinin fıtratı ölçüsünde yapa bildiği iş/ler veya gösterdiği tepkiler
2-Öğrencinin dersteki tepkileri ve davranışların kalitesi
3-Sınıftaki genel davranışların kalitesi
4-Okul içinde ve çevresinde veya sokakta gösterdiği davranışların kalitesi
5-Öğrencinin ani olaylara verdiği alışık tepki (refleks) davranışlar ve tepkilerin kalitesi
6-Verilen sıradan ödev ve sorumlulukları yerine getirmesine gösterdiği ilgi derecesi (takip edilen ve serbest sorumluluk özelliği)
7-Günlük, haftalık ve aylık ödevleri- sorumlulukları yerine getirmesine gösterdiği ilgi derecesi
8-Ders hocasına karşı gösterdiği tepki ve davranışlar
9- Arkadaşlarına karşı gösterdiği tepki ve davranışlar
10-Güzel hasletleri ve davranışları
11-İstenmeyen hasletleri ve davranışları
12-Diğerleri.

Çalışkanlık, Özveri, Şefkat ve Performans Kriterleri;(Her Öğrencinin;zekâsı, Sağlığı, Zatına Özgü Hasletleri, Olanakları ve Fıtrata Sahip Olduğu Dikkate Alınarak veya Öğrencinin Sağlığı, Fıtrat,  Olanakları ... Vb İradesi Dışındaki Etkenler Dikkate Alınarak Değerlendirişler Yapılmalı )
1-Verilen sıradan ödev ve sorumlulukları zamanında yerine getirmesinde fıtratı ölçüsünde gösterdiği gayret ve performans
2-Günlük, haftalık ve aylık ödevleri-sorumlulukları zamanında yerine getirmesinde fıtratı ölçüsünde gösterdiği gayret ve performans
3-Verilen sorumluluk ve ödevi yerine getirmeye verdiği önem (zaman ve olanakları ölçüsünde)
4-Şefkatlık performansı
5-Hoş görü performansı ve kalitesi
6-Özveri performansı ve kalitesi
7- Diğerleri……

Öğrencinin Sanal Kapasitesi(Hafızasının Global Sınırları) Aşağıdaki sınırları belirleyici periyodik sınavlar yapılmalı ve özel sorular hazırlanmalıdır.

1-İdlerinin sınırları
2-İdollerinin sınırları
3-Egolarının sınırları
4-Hoş görü sınırları
5-İlgi ve sevgisinin sınırları
6-Taptığının/larının özellikleri
7-Sıradışılıkları
8-Kendisine tüm olanaklar verildiği halde neler yapa bileceği öğrenilmeli!!!
9-Olmasını ve gerçekleşmesini istemediği en önemli X şey-olay
10-Olmasını ve gerçekleşmesini istediği en önemli X şey-olay
11-Onun için en önemli X tane yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları nelerdir.
12-Diğerleri……

Öğrencinin Paylaşma Yatkınlığı. Çevresini;Bilgi, Olanak ve Becerilerinden Yararlandırmaya Yatkınlığı-Özverisi
1-Olanaklarını paylaşım duygusunun kalitesi
2-Özverilerinin kalitesi ve çok yönlülüğü.
3-Çevresine yardım etme kalitesi ve yatkınlığı
4-Olanak ve yeteneklerinden yararlandırmaya yatkınlık ve kalitesi. Öğrenci Yanıtları

Öğrencinin;
-Kapasite, kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), dini-toplumsal-özgün yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, kuralları ve farzlarının kalite +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
Arkadaşlarıyla paylaşım +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Aile bütçesini kullanım +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Ailesiyle gururlanması, mütevazılığı, böbürleniş +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Sokaktaki +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, davranış oranları
-Sınıf içindeki +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, davranış oranları
-Okul içindeki +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, davranış oranları
-Sorumluluk çeşitlerini yerine getirme +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Sorumlulukları üstlenmeye cesareti +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Bedensel, zihinsel ve davranışsal olarak geri dönüşümsüzlükleri
-Genetik avantajları ve özverileri;özellikleri ve +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Genetik dezavantajları; özellikleri ve +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Değişime uyumluluk +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Değişmezlerin +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Olay, süreç, olgu, yaratık, davranış… Vb İrade +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, gücü oranları
-İstemleri, beklentileri, uygulamaları ve yetenekleri arasındaki uyum ve çelişki +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-zekâsını, aklını, nefsini, ruhunu ve iradesini doğru konumlandırma kullanım +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Anne, baba, yakın çevresi… Vb kendisi hakkındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları ile uygulamalarda gösterdiği davranış ve eylemler arasındaki örtüşme +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4, oranları.
-Çevresine tepkileri ve ilgisinin +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Bedensel, zihinsel, toplumsal çevre ile iletişimin sağlılı oluş ;özellikleri ve +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Kendini yenileme, ;özellikleri ve +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
-Kendini, giyim, kuşam, bedensel bakım ve sağlığına önem vermedeki;özellikleri ve +,-,0,+/2/3/4...,-/2/3/4...,0/2/3/4…, oranları
… Vb tüm bu özellikleri her veya derse giren gerekirse gönüllü rapor vermek isteyen öğretmenler tarafından her dönem rapor edilip öğrencinin ahlak notuna kayıt edilmelidir.

Öğrencilerimizde ve yavrularımızda yukarıdaki istenen hasletler en güzel şekilde geliştirmek için aşağıdaki istem ve temennileri, doğumdan üniversiteyi bitirene kadar asgari hangi seviyelerde kimlere verdirmemiz gerektiğinin önemini öğretim, öğrenim ve eğitim spektrumuna doğru konumlandırmamızın aciliyeti vardır.

Neden, İlim ve ahlak eğitimi ve öös puanı, halen yapılan nesnel öğretim, öğrenim ve eğitim puanının paralelinde verilmeli?
Örneğin1- bir öğrencinin ve yetişkinin, ağız sağlığına dikkat etmemesinin yarattığı sağlık problemi ve çevresine eşine, arkadaşlarına yaydığı leş gibi ağız kokusunun görsel ve işitsel filmler ve ortamlarla verilmeli.

Örneğin 2 Bir öğrencinin neden banyo yapası gerektiğinin, toplu taşıma ve yaşam yerlerindeki koltukaltı pis kokusunun çevreye verdiği sessiz rahatsızlığı görsel ve işitsel filmler ve ortamlarla verilmeli.

Örneğin 3 Öğrencinin neden çıplak ve aşırı erotik giyinmemesi gerektiğinin gerekçeleri toplumdan alınan kesitlerle görsel ve işitsel filmler ve ortamlarla verilmeli. Neden normal ve akli-ruhi duygulara hitap eden ifrat ve tefritten uzak giyimi tercih etmesi gerektiği yaşatılarak öğretilmelidir. Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern, klasik… Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın gerekliliği mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir. Halkın ortak kullanım alanlarında kişi ve toplumun neden; kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, tahrik edici, aşırı imrendirici, kışkırtıcı… Vb. ifrat ve tefriti davranış, giyim, söz, eylem… Vb. şekilde bulunmaması gerektiğinin gerekçesiyle öğretim, öğrenim ve eğitimde verildiğinden emin olmalıyız. Bundan sonrası kişi ve toplumun iradesi çerçevesindeki tercihi/tercihleri onun ve onların ölçüsünün kalitesini gösterir. Yargısından emin oluruz. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır.
Örnek 4 Öğrencinin neden peygamber ahlaklı bir kişilik olmayı tercih etmesi gerektiğini yaşanmış ve yaşayan örneklerle örneklendirilmeli.

Örnek 5 Hayat arkadaşını seçerken neden önce her iki tarafında, zayıf, güçsüz, geri dönüşümsüz, vazgeçilmez farzlarını, idlerini, idollerini, dini-toplumsal yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarını … Vb ortaya koyarak birbirini, tanıma işine girişmeleri gerektiğinin önemi görsel ve işitsel filmler ve ortamlarla verilmeli.
……..
Ör 1, 2, 3, 4, 5… Vb yerine getirmemenin bedelinin ne/ler olacağı mutlaka görsel ve işitsel filmler ve ortamlarla verilmeli.



 Meclisi Nasıl Seçmeliyiz?

Sanki insanlığın düşünce kıblesi Doğal (Vahşi) Demokrasi, bilimsellik ve evrim düşüncesi ile doğanın nesnel ve sanal döngüsüne yapışmış ve kenetlenmiş gibidir. Demirkuş 2009.

       Demokrasilerde çare tükenmez. Önermesi; hem gizli düşünce ve kavram yanılgısı hem de gizli şirki içeren asrın cahillerinin bir cehalet belgesi ve kanıtıdır.
"Genellikle her çarede en az bir demokrasi vardır ama her demokrasinin en az bir çaresizliği vardır!!" Demirkuş 2008
Yönetim sistemlerinde;bilenin, bilmeyenin, zalimin, katilin, sapığın, yarı delinin, velinin… Vb oylarının gücü aynı oldukça ve bu koşullarda çoğunluğun oy gücüne dayalı sadece en zeki-nefsi, nefsini ezberleyip kullanmaya kadir olduğu ya da baskın temsilcilere ya da ceddinin menfaatine-kültürüne evcilleştirdiği... Vb insanlara hükmündekilerinin geleceğini emanet ettikçe demokrasi sürü rejimi olmaktan kendini kurtaramaz ya da insani yönetim sistemi olamaz.Demirkuş 2008
      Çıkarsma; Halkların, devletlerin yararlı, özgün çok yönlü çeşitliliğini;tek tip Doğal (Vahşi) Demokrasinin, tek tip kapitalizmin, tek veya çok parti ve tek milletin, bilimselliğin... Vb kültür normlarına asimilasyona zorlamanın, tevhit ettirmenin cehaletini ve toplumsal tufanlarını görmeye çalışın.
      Uzun vadede fert ve azınlığın yüzde yüz haklı, doğru ve gerçekçi olduğu bir ortamda ve toplumda;bir rejimin ya da yönetim sisteminin bu hakikate kör, sağır, sakat ve cahil olması ne acıdır!! Bu gücü kendine siper edinen kapitalistler, şovenistler, Siyonistler, siyoşovenistler... Vb ...istler ortalıkta cirit atıyor ve ne yazık ki halkları ve bilim bilgilerinide (bilim insanlarınıda) bu siyasetle liyakatsiz kullanıyorlar.
Sürülerde de çoğunluğun ve güçlünün/lerin istemleri geçerlidir. Yani doğal demokrasi de adalet en güçlüye ayrıcalıklı kullanılır ya da en güçlüye hizmet eder. İslam'i ve İnsancıl demokraside tüm fani güçleri adaletin kontrolündedir. İnsanda fert, azınlık veya çoğunlukta;ispata gereksinimi olmayan ya da tartışma götürmeyen haklıların, doğruların ve gerçekçilerin istemleri geçerli olmalıdır.
İpucu;çoğu peygamberler kavimin de hep azınlıkta kişilerdi. Haklı oldukları halde peygamber ahlakının haklı hâkimiyeti uğruna şehit olmuşlardır.
       Halkların; doğru ve haklı iradesi ile cahil, siyasi, düşünsel ve/veya nesnel sadist, siyasi, düşünsel ve/veya nesnel mazoşist iradelerinin meclislerde tecellisi arasındaki farkı doğal ve insani demokrasi ile ilişkilendirmek önemlidir.
       Tek adamcılık, Monarşi ve Kuvvetler ayrılığı /zıtlığı (Antagonisttik Liyakatli sinerji ile karıştırılmamalıdır. Liyakatli sinerji: Kuvvetler ayrılığının şer-i ve hukuki oluşun liyakatli birlikteliğidir. Antagonisttik nefsi/hayvanidir, Liyakatli sinerji Rahmanidir. ) belki de kurumlar arasın da “Derebeyi Kurum ve Tek Adam Demokrasinin” ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kuvvetler birlikteliğine (sinerji) dayalı kurumlarla ayakta duran; fert, toplum, devlet veya kavim arasında ki farkındalığı doğru kavramak gerekir.
       İnsani demokrasilerde;bilimsel, toplumsal ve dini olarak her fert ve her azınlığın veya siyasetçilerin (ezbere ve rastgele değil) g
örüşlerinin liyakatli sınırlarını takdire bağlayan dinbilim ve toplum uzmanlarından kurulu yeminli resmi ve yarı resmi kurumlar geliştirilmelidir.Doğal millet, doğal devlet ve insani millet insani devlet kavramları liyakatli tanımlarıyla yerine oturtulmalıdır.
      Okul öncesi eğitim hayatında başlamak üzere;öğrenciye hocalık yapan her öğretmen yeddi yeminli olmak üzere;öğrencinin liyakat, peygamber ahlakı, çeşitliliğin gerekliliği bilinci, bilgili olmanın elzem oluşu, peygamber ahlakı kurallarına riayeti, paylaşım duygu ve sıfatları… Vb konularda puanlansın. Üniversiteye girişte de bu ahlak puanı en az % 50 tesir etsin. Üniversiteyi bitirince hocalarından aldığı ahlak puanını da, üniversiteye girişte ki ahlak puanına ilave edilerek toplam ahlak puanı kullanacağı oyun güncü belirlesin. Yaşam süresinde hayat döngüsünde aldığı cezalar, kötü ahlak sergilediği durumlar oyunun gücünü düşürsün hatta katilse ömür boyu oy kullanmasın. Hakkıyla Müslüman Devlete (İbrahim'i-Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Devlete) karşı ihaneti durumunda oy gücü elinden alınır veya düşürülür. Yalan habercilik yaptığı saptanan medya mensupları, kötü ahlak örneği eylemler, yalan ve dolandırıcılık yapan siyasilerin oy gücü aldığı cezaya göre düşürülür, siyasetten men edilir… Vb
      Ülkemiz özgün demokrasisi seçimleri ülkemizi ilk kuran kurucu meclisi usulü olmalıdır. Ancak bu ilk kurucu meclis bazı, alicengiz oyunları, korsan girişimlerle ve doğal demokrasi oyunlarıyla devre dışı edilip günahına girilip ahi alınmış ve ülkemiz bu günlere gelmiştir.
      Her an oylama ve bilgisayar kullanımı olanakları çoğu kanunları bölge halkına oylatmak olası olacaktır.
      Yerel Devlet (Bölge) ve belde insan vekillerinin meclisinde;halktan aldığı oy oranında; oy kullanabilirlik, deneteleme ve çözüm üretmeyi hesaba katınız.Bu meclislerde bölgesel ve yöresel sorunların çözümleri üretilir.
      Var olan doğal demokraside birilerinin oyları diğerlerini yönetime dayalı liyakatsiz ve gayri adil sistemdir. Tüm meclis iktidar olmalıdır. Alınan oy oranları olasılıklarına göre hazırlanmış görev taksimatı cetvelleri önceden belirlenir ve/veya yapılır. Devletin değişmez ortak ve özgün akıl yolları ve kuralları politikaları belirlenir bunlara genellikle dokunulmaz. Tüm seçmeni temsil eden meclisin hepsi iktidar; seçmenlerinden aldığı oy oranında;hükümette görev alması ve her İnsan vekilinin mecliste kullanacağı oyun gücü; temsil ettiği seçmen sayısıyla bire bir örtüşmelidir. Hatta internet, iletişim ve bilgisayarın olanaklarını ve gücünü kullanarak(Ör.parmak izi, retina özgünlüğü.. Vb organ kişisel özgünlükleri internetten kullanarak oy kullanmak) her İnsan Temsilcisi oyunu aldığı seçmenin nokta adresine kadar iletişim içinde olması bile mümkündür. Seçim esnasında kullanılan oylar; 1-... Vb evet oyu 2-... Vb hayır oyu (herhangi bir veya birkaç partiye karşıt veya tersi kişileri/partileri oy tercihi sıralayışı kullanış) 3-Oylamaya katılmamak (seçimi boykot/seçim iptali);seçmenin katılma oranı belli bir seviyesinin altına (belki de %50) düşerse seçim iptal olur 4-Oylamada özgün-genel alternatifleri yazılı veya sesli sunmak (alternatif çözümlere katkıda bulunmak amacıyla) 5-Bu 4 kategorinin dışındaki seçmenin oylama esnasında diğerler başlığında belirtilir. Tüm toplanan istatistikî veriler halkın genel istemleri internet üzerinde deklere edilir. Her hangi bir konudaki;Alimin, Zalimin, Cahilin, Hainin… Vb oyu aynı güçte olamayacağı unutulmamalı ve bu kriterler mutlaka ömür boyu peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı davranışları hasılatıyla belirlenmelidir. Kısaca ailenin-kişinin vekilini sıcak denetim hakkını da elde etmiş olur. Bu geçici tümel temsil sistemi( insan demokrasisine geçişi) daha verimli az kavgacı bir düzen olabilir.
Kamu oyundan gelen istendik, istenmedik… Vb istemleri toplayan merkez ve bölgesel meclisin telefon ve internet bilgileri değerlendirme merkezleri dikkate alınarak muhalefet görüşler dile getirilir ve çözümler öneriler. İktidarlar bölge-yöre halk meclisleri tarafından periyodik olarak denetlenip raporları kamu oyuna duyurulur. Yıllık bütçede ekonomik seviyesi yüksek olanlar serçe parmaklarını taşın altın koyarak düşük bölgelere-yörelere özürlü-yaşlı kişilere, ülkedeki tüm işsizlere … Vb ulaşmak üzere belli yüzdede ör %5-10 gelişim vergisi toplanır. Halka yarı zorunlu ve teşvik edici; sanayi, yerleşim, tarım vb çarpık gelişimin tersine motive edici kredi ve vergiler uygulanır...Ayrıntı için tıklayın;1, 2, 3, 4, 5, 6
     Yönetimlerin, rejimlerin ve sistemlerin kalite ölçüsü: peygamberi insanlar, asil insanlar, akıllı insanlar, Rahmani alimler icabet ediyorsa ya da eğittiği ve çalıştırdığı insanlar; nesnel, düşünsel ve sanal eylemlerinde topluma peygamber ahlakı açısından örnek iseler hedefe ulaşılmıştır. Değilse ya yönetim, rejim ve sistem eksik-bozuk-yanlış ya içindeki insanlar eksik-bozuk-yanlış ya da her ikisi de eksik-bozuk-yanlış. Demirkuş 2008
.
     Özellikle birbirini tamamlayıcı kavram, yaratık, olay, olgu… Vb karşılaştırılmak veya eşitlemeye kalkışmak saçmalık, cehalet, akılsızlık ve mantıksızlıktır. Bu durum mantığı ve özdeyişleri sadece hece vezninde arama hastalığı gibi bir cehalettir.
Ör. Akıl mı üstündür vahi mi? Vahi akıl için rehber, akılda vahinin rehberliğini hayata uygulayan Allah (C.C)'HUN insanlara, meleklere ve cinlere verdiği ruhun meleği işletim sistemi düşünsel ahlaki araçtır. Hukuk mu üstündür insan mı? bayan mı üstündür erkek mi? bayan ve erkeği biyolojik veya matematiksel eşitlemeye kalkışmak ya da eşitlik koşullarını yaratmaya kalkışmak gizli cehalet ve gizli akılsızlıktır. Tek başına bir kadın ve bir erkek yarımşar insandır. Ancak üretken bir kadın+ üretken bir erkek= Bir insan eder.
Kurallarına uydukça-uyuldukça, hukuk bize kul köle değilse;ya köleleştiriyoruz ya köleleştiriliyoruz ya da köleleşiyoruz veya hukuka nötrüz.
Belki de insani açıdan üretilen çok az şey üreteninden üstündür. Hukukun üstünlüğü değil, kurallarına itaatin değeri ve önemi üstünlük kavramı ile karıştırılmamalıdır (kavram yanılgısına dikkat ediniz). Bilim ve İlim insandan üstün olabilir mi ? Hukukun, uygulamasını ve üstünlüğüne yemini düşünün!!

1 Öğrenci Yanıtları
     İnsani demokrasi için tüm dünya devletlerince hür kimliğin kabul edilmesi belki daha hayırlıdır. 
     Doğal (Vahşi) Demokrasinin yönetim sistemlerinden ve buna bağlı-uydurulan toplumsal eksik, cahil, liyakatsiz ve yanlış; öğretim, öğrenim ve eğitimden kaynaklanan doğal insan ahlakından kaynaklanan (İnsanın Ahlaken Doğallaşması/Vahşileşmesi/Tarzanlaşması) fiziksel ve toplumsal tufanların doğaya, topluma ve geleceğe zarar vermemesi için sorunlarını çözmek gerekir.
     Belki de bu sorunların 21. YY'DA ve gelecekte yaşanmaması için Doğal (Vahşi) Demokrasi ile İnsani Demokrasi arasındaki çizgilerin radikal ve geçişken farzlarla ayırmaktan geçer.
     -Doğal (vahşi) demokrasi rejimine tabii bazı ülkelerde tabanı, tavanı ve her şeyi doluşturan halk analaşıyor iktidarı oluşturanlar boğuşuyor tüm yaratıklara kötü örnek oluyor. Aynı rejim sisteminde bazı ülkeler ise iktidarlar iyi geçiniyor halk geçinemiyor. Ya da bazı ülkelerde Doğal (vahşi) demokrasi daha verimli sonuçlar verir.
A-Önerme sonuçlarından hangisi ülkemizi de görülür?
B-Neden Kaynaklanıyor?
C-Sizce en verimli sonuç için hangi koşulları getirmek gerekir?
-Bir ülke düşünün halk peygamber ahlaklı geçiniyor, iktidara gelenler geçinemiyor o zaman belki de seçim sistemi döngüsündeki hata ve eksikler nedeniyle iktidara getirilenler liyakatsiz seçilmişledir.
-Yani seçilenler halkın bir birbiriyle geçinmeyen zıt görüşlerini temsil edenlerin nüvesi iktidara seçimle gelmişlerdir ya da getirilmişlerdir.
-Var olan meclis ve iktidar peygamber ahlakı kurallarıyla geçinen mozaiğini çekirdeğini temsil etmiyor, tam tersi doğal ahlaklıların çekirdeğini temsil eden kişilerden müteşekkil demektir.
-Bizim yapacağımız; öyle bir seçim sistemi geliştirilmelidir ki, peygamber ahlakı kurallarıyla (peygamber ahlakı) bir birbirine bağlı ve saygılı aşure halk mozaiğinden (bulamaç-kaos mozaiği değil) insanların arasındakilerden meclise mantıki-liyakatli hercai çiçek açtırmaktır.
-Demokrasilerde fert, toplum ve halkların fıtratları, inanç değerleri, kültürel yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarından;değişmemesi, düzenlenmesi gereken yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, çevre ve olanakları çok iyi ve sağlıklı tanındıkça sağlıklı seçim, eğitim ve yönetim sistemleri geliştirilir.
-Fert, toplum ve halk bazında nefsini ve çevresini doğru tanıyıp, olanakları ölçüsünde kendini doğru konumlandıran unsurların bekası hayra gider. (nefsini tanıyan rabbini tanır hadis var)
-Bir ülkede demokraside ısrar ediliyorsa; öyle bir seçim sistemi geliştirilmelidir ki, 70 milyondan 1 tek fert haklı ve doğru ise kalan herkes yanlışsa haklı ve doğru olanın dediği ve savunduğu uygulamaya konulmaya engel olunmamalıdır.
-Doğal (vahşi) demokrasiler bu duruma kördür.
-Var olan Doğal (vahşi) demokrasilerde durum tam tersine gözükmektedir.
-Belki de, kısa vadede köyleri temsil eden köy nüfusu oranında 1-2 veya 3 kişi, kazaları 2, 3, 4 kışı, kaza merkezi nüfusu oranında, il merkezi nüfusu oranında partiler değil, halkın kendisi kendi aralarında ve kendi beldesinde yaşayanlardan temsilci seçer Yerel Devlet (Bölge) meclisi oluşur.
-Seçim için para gereksinimin hepsini yaşam beldelerine devlet yöre koşullarına göre verir ve seçim vergisi olarak halktan vergi toplar.
-Seçilen belde temsilcileri Yerel Devlet (bölge) meclisini oluşturur.
-En deneyimli dinde ve bilimde anlayan halklara ve çevreye doğru duygudaşlığı olan peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı kişiler başkan ve yardımcı olur.
-Genel seçimlere bölgeden herkes katılır hiç kimse devletin parası dışında seçim masrafı için para harcayamaz bağış kabul edilmez.
-Bölge kontenjanına ayrılan halkın vekillerinin hepsi bölge meclisindekilerden girerler.
-Genel meclise bölgesel seçimlerde ilk sırda girenler aldıkları oy oranında ülke meclisine gönderilir.
-Yani seçilen zatın mecliste kullandığı her oy temsil ettiği seçmenin oyunun sayısı ile örtüşür.
-Anadolu Devletler Birliği (Ülke) meclisinin hepsi iktidardır, Yerel Devlet (bölge) meclisleri tarafından denetlenir.
-İktidar meclisin hepsidir. Beynin sağa ve sol yarım kümeleri (iktidar ve muhalefeti) Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) bir uyum içinde münavebeli ve birlikte çapraz olarak Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) denge ve uyumla ile bedensel tüm faaliyetleri sevk ve idare eder. Koşullar meclisin hangi organlarını gerektiriyorsa orası bedene iktidar olarak hüküm eder. Genellikle asıl faal olan organ görev yaparken diğer simetrik ve simetrisiz organlar işlevsel yardım edici, eksiğini tamamlayıcı, kaliteyi-verimi artırcı ve motive edici yardım eder. Yani muhalefet
1-İşlevsel olan organın eksiğini tamamlamak
2-Yanlış ve hatalarını görüp düzeltmesi için hatırlatmak
3-Kaliteyi, verimi, güdülemeyi artırıcı etkiler

-Anadolu Devletler Birliği (Ülke) meclisini temsil eden kişiler edepsiz, asabi, kavgacı, kuma-bayan, gevşek-erkek, bölücülük, ırkçılık, bölgecilik, tek millete özgü milliyetçilik zihniyeti ile siyaset yapamazlar.
-Dürüst, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve peygamber ahlakıyla halkına örnek olmak zorundadır.
-Şeffaf olacağız diye küfrü kefene veya bir yerine gizleyerek siyaset yaparsa derhal bölge ve halk meclisinde düşürülüp oy ve yönetme hakkı elinde alınır, gerekirse ömür boyu edepsizlikten siyasetten men edilir… Vb -Aslında üniversite bitimine kadarki toplanan yeddi yeminli ve emniyet nedeniyle isimleri gizli tutulan eğitimcilerden her öğrencinin aldığı toplam ahlak puanında belli bir seviyeyi tutturmayanlar meclislere seçilemez, din eğitimcisi ve öğretmen olamaz, yargıç.. Vb olamazlar.
-Ülke meclisine bölge meclisinin seçimi kazananların kümesi girer.
-Anadolu Devletler Birliği (Ülke) Meclisinin Tümü Yerel Devlet (Bölge) Meclisi üyelerinden oluşur.
-Yerel Devlet (Bölge) Meclisleri ya da Anadolu Devletler Birliği (ülke) Meclisi kökendeşlik, ırk, millet, milletçilik siyaseti yapamazlar.
-Gerekirse bir bölgenin seçilen meclis üyelerini tümü farklı bölgelerin üyeleriyle yer değiştirerek ülkeyi yönetmede kimlik soy kuduzluğunu (şovenizmi), din kuduzluğunu (siyonizmi), soydini kuduzluğunu (siyoşovenizmi) ve tapındık-taptık (putçuluğu/put perestliği) kırmak ya da deşifre etmek için denemelerinin verimini artırabilir!!!
-Bölgesini temsil ederler.
-Bu durumu tespit edilenler bölücülükten dolayı gizli veya açık oylamayla elde edilen sonuçlarla devletin bölge yargıçlar grubu tarafından yargılanırlar.
-Yerel Devlet (Bölge) ve Anadolu Devletler Birliği (ülke) Meclisi gerekirse ülke bazında;zararlı ve yararlı örf, adet, kültürel değerleri gerekçesini göstererek yönlendirici ve men edici kararlar alabilirler. 1,2,3,4,5
-Halkı yanıltıcı, dolandırıcı… Vb siyaset yapanlar geriye ve ileriye yönelik yargılanabilirler.
-Parti padişahlığı ve parti başkanlığı krallığı geçerli değildir.
-Ülke;parti, mahkeme, yargı, tek ırk, millet, askeri güç ülkesi değildir.
-Tüm mozaiğin ülkesidir. Bu mozaik ülke bedeninin ve insanlığın olması gereken liyakatli ve gerekli parçası kabul edilir.
-Meclise gönderilen insanların peygamber ahlaklı, akıllı, yeterince zeki, kültürlü, kanaatkar ve her türlü yaratığa doğru empati/eşduyum duyan ve doğru tepkiler geliştiren özelliklere sahip olmasına dikkat edilmelidir.
-Devleti yönetenlerin;yönetim masrafları, ev kırası, iş masrafları, yaşadığı beldedeki en uygun koşullardan yararlanmak için zorunlu ve gerekli aile masrafları;parasal olarak değil kendisine verilmez fiili olarak devlet tarafından karşılanır.
-Padişah, parti paşası, paşalar… Vb gibi masraflı yaşayamazlar.
-Tüm yıllık masrafları devletin resmi gazetesinde yayınlanarak halklara maliyetleri deklere edilir.
-Yaşama şekli ve ahlak konusunda halkına örnek olmak zorundadır.
-Asgari ücret üzerinde maaş alır.
-Emekliliği için normal devlet memurları için ne gerekli ise o ücret ödenir.
-Lüzumu halinde ve gerekçesi geçerli ise bedava korunma kararı verilir.
-Ülkesinin insanlarını cüzi bir paraya ve canı pahasına korumasız dolaşarak yönetmek Hz. Ömer RA şanında ve kutsal bir görevdir.
-Böylece para için talip olan parapalaz takımının zeki afatından ülkenin geleceği emin olur.

İnsanıTemsil Eden Bir Adayın(İnsan Vekili Aday Adayı);
İnternet üzerinde tüm kamu oyuna açık olmak üzere,
1-Tüm okul hayatı döneminde aldığı ahlak, doğa bilimi puanları, tüm öz geçmişi, faaliyetleri ve referansları; yazılı ve video görüntülü devlet zimmetinde internet yayınında sürekli kalmak üzere garanti ve deklere edilmelidir.
2-Kendisinin peygamber ahlaklı, bilmeyenlere tahammül eden ve doğru empati/eşduyum duyan yeterli din, doğa, toplum… Vb ilime sahip olduğuna vekalet eden kişilerin öz geçmişleri, iletişim adresleri ve insanlık yeminine imzalarını içeren yeterince tanıtıcı çekilmiş videoları ömür boyu devlet zimmetinde yayında kalmak üzere garanti ve deklere edilmelidir.
3-Seçim sonrası yaptığı hizmetlerin insanlık yemini koşullarıyla yazılı ve videolu görüntü ile 2. maddedeki bilgilerine ilave ömür boyu devlet zimmetinde yayında kalmak üzere garanti ve deklere edilmelidir.
.
.
.

        Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet ; Demokraside, Siyasette, Eğitimde, Ekonomide… Vb her türlü doğal, doğal ya da Doğal zayıf ve güçsüzlerini; çökerten, besi yeri olarak kullanan, eleyen ya da öldüren reKâbettir. Uyum sağlayamayanı öldürücü yok edici-antagonisttik olan; Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet sadece çıtayı atlayanları yaşatıcıdır.
        Rahmani ReKâbet (Diğer Adıyla Zarurettir):Rahmani Ahlakla; Adil , Vicdanlı, Akıllı… Vb öncelikleriyle; demokraside, siyasette, eğitimde, ekonomide… Vb her türlü insani ve gerekli yaratıkların zayıf ve güçsüzlerini; liyakatli yaşatan reKâbettir (Uyumlu-Liyakatli sinerjitik birliktelik) yani zayıflarını yaşatır ve tedavi eder. Zayıflarımız zayıf oldukları her şeye (şeylere) karşı bizim erken uyarı sistemlerimiz gibi çalışır ya da bizi erken uyaran hayırlı sebepleri vardır. Yani zayıfların varlıklarının ve yaşatılışının hayırlı sebepleri vardır. Zayıflar en azında hastalık ve istenmedik etmenlerine karşı canı bedelinde bizi uyarır. Hâlbuki doğal olan evrim ya da evrimleşme vahşice zayıflarını ve güçsüzlerini öldürür ya da güçlülere malzeme (ör. Karuni kapitalizm) eder. Hâlbuki Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet; zayıflarını ya öldürür ya yok eder ya da kapitalistler gibi besi yeri olarak yaşatırlar.
        Rahmani (insani ve doğal döngü için gerekli zayıfları yaşatan ve tedavi eden) , şeytani (Kapitalistlerin zayıflarını besi yeri olarak yaşatması) ve hayvani/cahili (hayvanlar arasında zayıflarını eleyen ya da yem olarak kullanan) reKâbetler arasındaki farkın farkındalığını kavrayıp kurallarını peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ilişkilendirişe çalışın. Vahşi/Doğal/Hayvani /Cahili ve Şeytani; Siyasetin ve Demokrasinin deşifre edemediği, kudurtmadığı ya da kudurtamadığı; fert, toplum… Vb insan tipi, her türlü istendik değer yargıları (inançsal İslam'i değer yargıları dâhil) geleceğimizin öğretim, öğrenim, eğitim, yönetim, rejim… Vb sistemleri için çok büyük değer taşmaktadır ve çok çok önemlidir.
Sonuçta, bilimi daha etkili biçimde kullanan kapitalistler;Müslüman'ları yanlarına çekmek için;kafircikleri alt edelim diye bazı Müslüman kavimleri menfaatleri gereği hidayete erdirme(Taliban ve İran hidayeti), bedava teknolojiler takdim ederek (Pakistan nükleer enerji... Vb) planlarını uygulamaya koyan Karunizm (kapitalizm) komünist sitemin başını hidayete erdirmeyi başarmıştır.
      Bu gün ise kapitalistler;demokrasi sistemini yayacağım bahanesiyle Gayri Müslim inanç ehline (eski din ehli kavimlere, birleşmiş milletler, sosyalistler ve ılımlı komünistlere) göz kırparak veya yanlarına alarak hidayet ettiği müslüman ülkelere rableşmeye kalkışıyor ve Karunizm (kapitalizm) için Büyük Ortadoğu besi yerini hazırlıyor gibi. Kapitalizmin tarihi ortaklarına oynadığı oyunlarıyla örtüşen örneklerini hayvanlar âleminde (av ve avcı ilişkilerinde) görmek olasıdır.


100.A-Tarihte ülkesini, kurumlarını... Vb birimleri karın tokluğuna veya kamu maaşına yönetmiş liderler, vekiller vardır. Parti(azınlık) Demokrasisinde ender liderler; bir maaşını veya tüm servetini halkına bağışlamıştır. Kaldı ki, akıllılar/asiller bu asır parti(azınlık) demokrasisi ile gelip halkını yönetmeyi hiç denemeyi bile düşünmemişlerdir belki. Acaba parti(azınlık) demokrasisi; dilencilerin, yağmacıların, cimrilerin, kumarbazların, kopukların, şovenistlerin, Siyonistlerin ve inat sahiplerinin ortak payda egosunu tatmin ve mevkii için oy dilenerek; halkının(çoğunluğun) parasını-güvenini-gücünü-inancını talan ederek yani insanların kalplerini, güvenlerini talan için; siyasetle kılıfını hazırla, sistemle ortalığı muzırla, bir yere geleyim dereken; siyonistlere ve kapitalistlere kendini kullandıran bir avuç roma ahlakı sahiplerinin inisiyatifinde bir rejim sistemi olabilir mi!? Parti(azınlık) demokrasisinin tam versiyonu kime/lere kısıtlı versiyonu kime/lere çalışır?
İpucu
:kandırmak, ümitlendirmek, halkı tanımak, propaganda, yalan, dolan... Vb sözler yargılanmaz. İnsanın, dünyanın ve doğanın bu demokrasi ile vardığı doğal-yapay döngüler kaosu veya sonuçları (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) açısından düşünün.Peygamber ahlaklı insan, doyumsuz kapitalistler, kullanılan cahiller, Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet, zaruret(rahmani-insani birliktelik), adalet ve akla değer verilmeyişinin liyakatini bir arada düşünün.
Acaba gücümüz halk ve millet işimiz insanlığı talan ve illet olmasın!!

B-Siyasette konjonktürün akÂdemik jokeyleri kimlerdir? Hangi özellikleri taşırlar? Ne zaman ortaya çıkarlar? Toplumda, kurumlarında ve toplumsal ilişkilerde;cahilleri kullanıp nasıl zihinsel-toplumsal tufanlar (tsunamiler/depreşimler) yapıp-karıştırıp, talan ederler, nasıl bırakıp kaçarlar ve kendilerini unuttururlar? Sonra tekrar talan için hangi vizyonlarla ortaya çıkarlar? Onları neden unutmamamız gerekir? Toplumun zihinsel bağışıklık sistemini geliştirmek için;onların hem heykellerini dikmemiz, hem de kuduz ahlak ve cehalet aşı stoku olarak gelecek nesiller için klonlamamız gerekecek? Neden bunları takip etmek, kara kutularını ele geçirmek ve kuduz ahlak aşısı için klonlamak akıllı insanların ve insanlığın büyük erdemli görevi olmalıdır? 1, 2, 3 Soru önermelerinin eksik ve yanlışlarını yazınız. 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 1011, 12, 13, 14, 15, 16,17, 18,19, 20
İpucu
;yurt içi-yurt dışı iktidarları ve kurum yöneticilerini icraatlarıyla terk edişlerini ilişkilendirmeye  çalışın. Öğrenci Yanıtları

     İslam'i Demokrasideki Ana Fikrim; İslam'i Demokrasideki Seçim Kriterlerinin Peygamberi Oluşu; İnsani ve Vahşi/Hayvanı/Doğal Demokrasi Ayracının kırmızı çizgisidir. İnsanlığın geleceğini belirleyici önemli etkisi olacaktır. Meclise; Radikalleri (Dini, Milliyetçi, Yenilikçi... Vb ), Hayvani Hür İnsanları, Peygamberi Alim Bilgin ve Zeki Hür İnsanları, Evrensel İnsanları... Vb İnsan Tipini Meclise Direne Eden, Filtreleyerek ve Süzerek Seçen Seçim Kriterleri İnsanlığın Huzurlu Geleceğini belirleyişte önemlidir. Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak, demokrasiler; doğal olarak ortaya çıktıkları ya da tecelli ettiği ülkelerde doğal çoğunluğun-baskınlığın hükmündeki azınlıkları abluka yönetimi altına alışın insan mantığında kabul gören tecellisidir. Demokrasinin İslam'i-insani terbiye ve ıslah edilişe gereksinimi vardır. Demirkuş 2011 Çevresini ve toplumsal ilişkilerini liyakatli kullanan, nefsini doğru tanıyan ve kendisini doğru konumlandıran bir insanın;tüm sanal, nesnel araçları, tüm sıfatlarına ait mekanizmalarının düşünsel ve nesnel eylemlerinin;fertlerin ve halkların yararlı özgünlükleri, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, nefis mertebeleri, fıtratlarının değişebilirlik ve tersi çeşitlilikleri dikkate alınarak; toplumsal yönetim, devlet, millet, ümmet… Vb insanlık kavramlarına ve toplumsal yaşam normlarına ( insanın düşünsel, nesnel ve fizyolojik çeşitliliklerine ait sistemlerin) kusursuz benzetimi yapılarak ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla toplumsal hayata doğru güncellemekle ile işe başlamaktır.

-Veto Hakkının Liyakati; Sakat/Eksik/Doğal (vahşi) Demokrasilerde bileşmiş milletlerde haklı ve/veya haksız oylayışı sunulan bir tasarı ve/veya kanun ret ediş hakkı dünyanın 5 ülkesinde vardır buna Veto Hakkı (Demokraside ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin gibi ülkelere verilen sahte, liyakatsiz insanlığın haddini aşan geçici çapulcu ilahlık yetkisidir.) . Bu yetkinin insani düşünülüp ıslah edilişi önemlidir.
-İnsani Demokrasinin Hedefi; Her an yönetim, öğretim, öğrenim ve eğitim sistemlerini, tüm yaratıkların uyumlu ve dengeli yararına verimli kılmak üzere; insanları yapabilirliklerine, yeteneklerine, bilgilerine …. Vb özelliklerine peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerine göre liyakatli ve doğru adreslere tahsis edilmesi için insanlık bazında yapılan her şey olmalıdır.
Çıkarsayış;İnsan Temsilcisi maaşları devlet memuru maaşına indirgenip yolsuzlukları ve taraflı davranmaları halinde deklere edilme kapısı açılırsa belki yararlı olur.  -Aslında doğal olan beynimizin sağ sol beyin lopları bile bedeni uyumlu birliktelik içinde yönetir bedensel rahatsızlıklar beyine muhalefet ve sorunlarını geri bildirir. Bu çıkarsayıştan hareketle ya da bu duruma göre bilimsel olarak var olan demokrasiye doğal demek bile onu yüceltmektir. Belki de en cahili, en sakat ve en eksik talihsiz bir demokrasi çeşidi ya da türüdür.
-Var olan ya da halen uygulanan Sakat Demokraside çoğunluğun azınlıklara fark attığı oylarıyla yönetişi bölücülüktür. Vahşi demokrasi ve/veya doğal yaratık beyinleri bile sağ ve sol beyin loplarının birlikteliğinin tümü omur+organların alışık tepki (refleks) iletim ve işletim sistemleriyle bedeni yönetir. Daha Hayvani/Doğal/Yapay ve/veya Doğal Vahşi Demokrasiye bile terfi etmediğimiz ortadadır. Kaldık ki haklı ve doğru azınlıkların ya da dünyadaki en akıllı insanların azınlıktaki haklı ve doğru seslerinin ve görüşlerinin yönetimde hayat buluşuna yönelik hiçbir formül geliştirilmemiştir.
-Aslında doğal demokrasi de bile tüm halkın oyundan oluşmuş bir düşünsel, nesnel, kültürel, zihinsel… Vb hercai bir beyindir. Önemli olan toplumun değer yargılarına uyumlu-yaşatıcı kurallarla ve yasalarla oylarla seçilen tüm beynin iktidar olarak çalışması için kurallar ıslah edilmelidir. Muhalefet halk, bölge meclisi ve merkezi meclisteki muhalefet kabul ve disipline edici gruplarca dile getirilir. İnsani demokrasi doğal demokrasiden sonra geliştirilmelidir. Bu demokrasi bir tek haklı kişi bile tüm arda kalan çoğunluğu pes ede bilmelidir.
-Sakat/Eksik/Doğal (vahşi) Demokrasi; Halkın çoğunluk desteğini alan partinin diğer tüm azınlık partilerine karşı fazladan aldığı oyların hürmetine (fazla oy farkı/oranı) , bazen tüm azınlık parti oylarının toplamından daha az bir farkla tüm oy sahiplerini ve tüm halkı/ları yönetim hakkını elde edişi açısından; bölücü , eksik, sakat ve vahşidir. -Sakat/Eksik/Doğal (vahşi) Demokrasi veto ilahlığı şemsiyesinde hiç evrimleşmede ve/veya evrimleştirilmeden seçim emme-basması (çakı-rak) düzmecesi içinde olmadı yeniden ve/veya yenisini deneyelim. Var olan demokrasi sistemi gövde hücrelerinin çoğunluğu beyin çekirdeğin hilkat garibesi hâkimiyet ve yönetimleri sunar. İnsanlığı asri ve atisi için var olan demokrasinin peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak kuralları ve bedeni yöneten beyin hücrelerinin liyakat sistemine dayalı seçim sistemlerinin geliştirilşi önemlidir.
-Allah (C.C) kâinatları ve tüm yaratıkları bir tek peygamberin (Hz Muhammed AS) şerefine yaratlışı ve/veya Bir tek Nuh As'IN haklı hatırına kavminin tüm sapkınlarını su tufanıyla boğuşu ya da bir çığlıkla bazı kavimlerin yok edilişi doğal ya da var olan "Sırtlan Demokrasisi" kurallarının her koşulda geçerli olmayışının kanıtı gibi dimdik ayakta durmaktadır. Bazen bir çoğunluğun hepsi içindeki bir fert kadar değerli değildir (Ör. Nuh As'ın, Hud As'ın ve Salih As'ın kavimleri) . Bazen de bir çoğunluğun hepside çok değerli insanlardır (Ör.Tüm peygamberler, Ashab-ı Kiramlar, Rahmani âlimler müminler ve Müslüman'lar). Bazen bir fert bir kavimden daha değerlidir. Bunu hiçbir akıl ve nefis ret edemez.
Adil ve hayırlı oy ya da helal oy sahipleri adil ve hayırlı insanları yönetime getirmek isterler. Helal oy sahipleri iktidar ettiklerine musallat değillerdir. Helal oy ve lokma sahipleri temsilcisine haram lokma ve oy sahipleri gibi musallat ve parazit değillerdir. Belki de bu mantıki sonuç helal ve haram kazanç içinde geçerlidir. Ola ki; haram oylar, mutlaka iktidar ettiklerinin; ya bedenine, ya düşüncesine, ya maneviyatına, ya zihnine ya da kalbine ulaşarak haram erglerini gerçekleştirirler.
-Cahil, kahpe, katil, şeytani, iblisi, istenmedik radikaller… Vb istenmeyen (haram ve cahil oy sahipleri) ahlak sahibi insanların oyları menfaatleri gereği kullana bilecekleri insanları yönetime getirmek isterler.
-Bu iki cümleden olmak üzere; yönetime talip fert ve kurumlar her türlü oya talip olmama şerefli ve haysiyetli davranış ve istem içinde olmalıdırlar. Sakat, Eksik ve Yapay ve/veya Doğal Vahşi Demokrasilerde; helal, haram, şeytani, iblisi…Vb oyları ya da istendik ve istenmedik insani oyları aynı cephede toplayışa zorlayıp ya da harmanlayıp bazı ifrat, tefrit ve kaoslara neden olunmaktadır.
-Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) insanlarla ile iblisi/şeytanilerin oyunun örtüştüğü, ayrıldığı hedeflerin özgünlükleri ve nedenleri açısından demokrasinin insanlıktaki yeri ve konumu tartışılabilir niteliktedir.
Demokrasinin gücünün; peygamberi ve iblis yaratıkların oylarının çerçevesindeki konumu ve yeri?
Helal oy verenlerin oylarla bir yere gelen bir politikacının çevresiyle ve seçmeniyle olan ilişkilerinin vicdani ve rahmani yönlenişi nasıl olur?
Haram oy verenlerin oylarla bir yere gelen bir politikacının çevresiyle ve seçmeniyle olan ilişkilerinin vicdani ve rahmani yönlenişi nasıl olur?
Mekruh ve muallak oy verenlerin oylarla bir yere gelen bir politikacının çevresiyle ve seçmeniyle olan ilişkilerinin vicdani ve rahmani yönlenişi nasıl olur?
Helal, Haram, Mekruh ve/veya Muallak oy verenlerin oylarla bir yere gelen bir politikacının çevresiyle ve seçmeniyle olan ilişkilerinin vicdani ve rahmani yönlenişi nasıl olur?
-Öyle bir demokrasi seçim kuralları ve kriterleri getirelim ki kavmin tüm çeşitli, kimliklerin temsil edenlerin peygamberi ve akli ortak payda anlaşabilecek kişilikler olsun. Bu günkü doğal demokrasi seçim sisteminde toplumun farklı çeşitliliklerini temsil eden cahil, radikal, bilgisiz ve zombi zihniyetler meclise gidebiliyor.-
-Ola ki her kavimdeki namuslu, dürüst ve bilgili insanların, diğer tüm istenmedik toplumsal ahlak virüsüne sahip insanlara karşı (Nemrut, Çin, Firavun, Atilla'i, Cengiz Han, Hitler… Vb karşı) doğru adreslerde düşünsel, zihinsel, sanal, bedensel ve eylemsel olarak bir arada bulunuşu alışık tepki haine (refleks) geliştirişi tevhidi farzdır.
-Çeşitlilikleri Ve toplum mozaiklerini temsil eden kişiliklerin özgünlüklerinin ve fıtratının peygamber ahlakı kıstasları ön plana çıkarıcı seçim ve insani demokrasi kıstaslarla donatılışı önemlidir.
-Bu nedenledir ki yönetime talip/istekli/gönüllü kişilerin; kendilerine kefil tanınmış ile kendilerine kefil (en az yedi en çok istedikleri kadar sayıda ) yeddi yeminli noter ve/veya resmi tasdikli tanınmış itibar sahibi; fert, toplum ve kurumları halka teşhir etmeliler.
-Yönetime talip fert ve kurumların vaatlerini yeddi yeminli noter ve/veya resmi tasdikli olarak halka teşhir etmeliler. Bu bilgiler yaşam boyu internette ve medyada herkes teşhir edilmelidir
-Vaatlerini yönetimde liyakatli uygulamayanlara dava açılmalı cezalandırabilmeli ve bedeli tahsis edilmelidir ya da gerekirse geleceğe ve geçmişe yönelik milletvekili/Halk Temsilcisi (Halkın temsilcisi olur.Allah (C.C)'HUN Vekili olur ki oda İnsandır. Vekil (C.C), Allah (C.C)'HUN sıfatıdır. Milletin Temsilcisi olmaz. Dünyada Millet diye bir şey yapay ve geçersizdir. İnsanlıkta Uhrevi ve Dünyevi tek millet var oda İbrahim AS Milletidir. Dünyada diğer 72 milletin türeyeceğine dair hadis vardır. Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, biri Cennete, doğru yoldan ayrılan 72’si ise Cehenneme gidecek. Bu hadis 19. Yüz Yılda hayat bulmuştur. Milletler tek tük türemeye başlamıştır.
-Sandık başına giden her seçmende insanlık adına oy kullanmadan önce yeddi yeminini sesli yapabilmelidir.

 



21. Yüzyılda;İnsanlar Toplu Yemin Yapmalı mı? Neye/lere, Hangi Özelliklere Göre İnsanlığın Birlik ve Beraberliğini Sağlamalıyız?

56.Bu dünyada;evrimsel güç (cebren, hile ile, ikna... Vb) ve akıl yolu ile kavimlerin muhtarlığı (dünya devleti kurma hakkı) geçmişte bir çoğuna nasip oldu ve gelecekte de hemen her kavime nasip olacak. Önemli olan muhtarlık nöbetinde; namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), adil, çalışkan olmak yetmez, o insanların yararlı, geçerli ve özgün;örf, adet, kültür, dil, lisan, renk, ırk, mezhep, din… Vb çeşitliliğine liyakatli çözüm, yaklaşım, eylem ve yapıcı kanunlar üreterek yaşatmaktır. Bunun yolu da liyakatli gerçek eğitimin meyvesi olan bilgili (din+bilim+ilim) ve peygamber ahlaklı yurt insanı/vatan insanı (yurttaş/vatandaş?!) yetiştirmekten geçer
Bu mantıktan hareketle, muhtarlıklar ele geçirilince ve kazanılınca uzun ve sıhhatli yaşaması için uyulması gereken minimum kurallar vardır. Bu kurallara uyulmadıkça muhtarlığın ömrü kısa olur. Önermelerin geçersizliğini kanıtlayınız.
İpucu;1

57.A-Akrabalığın liyakat hudutları;liyakat, adalet, ifrat ve tefritin eylemli cahili olmamakla veya alimi olmakla doğru orantılıdır. Demirkuş 2008. Önermesini çürütünüz.
İpucu;Şovenizmin-şovenistin(soy kuduzu), Siyonizm'in-Siyonistin, kapitalizmin-kapitalistin… Vb zararlı ...izm ve ...istlerin ilacı ve çözümü yukarıdaki önermenin hayata uygulanışında var olduğunu düşünün.
B-Çeşitliliğin;önemini, gerekliliğini, ilahi/peygamberi ve insani kanun olarak zorunluluğunun farkındalığını kavramayan ve samimiyetle ders olarak eğitime sokmayan ;fert, toplum, devlet, milletin akıbeti;ya Kapitalizmle, Siyonizm'le (toplumsal lösemi) ya da Şovenizmle (soy kuduzu) (toplumsal kangrenle)... Vb ...izm veya ...istle yaratıkları insanlıktan budanıp gider. Demirkuş, 2008 Önemesinin yetersizliğini gerekçeli ret ediniz.

58.
A-Ülkemizdeki dil, kültür, din, tarikat... Vb azınlığının toplumsal sorunları bu mantıktan (2011/56-57 nolu soruları okuyun) hareketle hakları iade edilirken korkulmamalı, bu değişimin bedelinde devletin gelecekte hayat bulması için halklarına güvenmesi şarttır. Halk istemezse zaten devlet yaşayamaz. Sünni yaşatılan devletlerde efendileri yaşadıkça yaşar ve onlara dikte ettiği değişimle yaşattığı zamanda o devleti besi yeri olarak kullanır. Önermesinin eksiğini tamamlayınız. Alternatif çözümler önerin.
İpucu;bu dünyada bazı devletler sürekli anabolizma (biyolojik yapım) olarak, bazı devletler sürekli katabolizma (biyolojik yıkılımı) olarak, bazıları ise besi yeri olarak yaşarlar.Her üçü de de ifrat ve tefritten dolayı ömrünü kısaltır. Çünkü biri hızlı şişmanlıktan diğeri hızlı zayıflamaktan erken ölecektir. Besi yeri olarak kullanılanlarda efendisi/leri ile birlikte ölür.Yaratıkların ve sistemlerin ömrünün-dinamik hayat akışının uzun olması için;çeşitliliğin;önemini, gerekliliğini, ilahi/peygamberi ve insani kanun olarak zorunluluğunun farkındalığını kavrayarak içinde liyakatli katabolizma ve anabolizma olaylarını veya denkliklerini dinamik olarak bulundurmaları gerekir.
      Halkların, devletlerin yararlı, özgün çok yönlü çeşitliliğini;tek tip Doğal (Vahşi) Demokrasinin, tek tip kapitalizmin, tek veya çok parti ve tek milletin, bilimselliğin... Vb kültür normlarına asimilasyona zorlamanın, tevhit ettirmenin cehaletini ve toplumsal tufanlarını görmeye çalışın.
Çıkarsayış/Çıkarsama!!Devletimizin, birlik ve beraberliğinin/mizin mozaiğinin bilincindeki; kürdünü, türkünü, lazını, çerkezini… Vb eğitim, öğretim ve yönetim sistemlerinde yeşertip kendisini onların nesnel ve sanal bedeninde yaşatmalıdır. Başka kavimlerin içimizdeki hisseleri olan; yani bunun tersi mozaik her zaman olacağının da devletçe ve devleti isteyen halklarca bilincinde ve hukuki tedbirinde olunmalıdır.
B-Bu asır eğitimde;liyakatin, çeşitliliğin, peygamber ahlakının, kendimizi doğru tanımanın, yeterince bilgili olmanın ve doğru empati/eşduyum duymanın mutlaka gerekliliğinin farz olduğunu öğretmek ve uygulamak insanlığın farzlarındandır!! Düşünsel, davranışsal ve yapısal; istendik, istenmedik, cahil, bilinmeyen, zayıf, her türlü kör noktalarımız… Vb her şeyimizin düşünsel dinamik düz aynasını ; dürüst, bilgili, akıllı, güvenilir ebeveynimiz, arkadaşlarımız… Vb çevremizdekilerden öğrenmeli ve aldığımız bilgileri hayata uygulayıp ve doğruluğunu yaşayarak teyit etmeliyiz. Belki de yapısal özelliğimiz, olanaklarımız, düşünsel değerlerimizden; namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüs, hayırlı ve helal sonuçlar almak için ; kendimizi çevremize peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı olarak konumlandırmalıyız. Bu konumlandırış; tercih ceddimize, cebimize, sadece çıkarlarımıza… Vb olabilir. Bu konudaki tercihler insanın kalitesini belirler.
C-Fert, kavim, toplum, devlet, millet… Vb;çeşitliliğin, liyakatin, peygamber ahlakının, çalışkanlığın ve bilgili olmanın öneminin bilincinde değilse hali ne olur? Ya da bunların bilincinde ve bilincinde olmayanların farkını kapatmak için nasıl bir eğitim sistemi ve yemin önerirdiniz?
D-Belki de Siyonizm, şovenizim (soy kuduzu), Siyoşovenizm ve kötü ahlakın afetlerinden emin olmak için, görülen lüzumun liyakatine dayalı belli zamanlarda kurum ve okullarda peygamber ahlakı yemini yaptırmak evladır.
“İnsanlık Yemini;Yaşantım boyunca(Seçmen, İnsan Vekili, Öğrenci... Vb yemini);Liyakatin, Çeşitliliğin, Peygamber ahlakının, Bilgili olmanın ve Kendimi/mizi doğru tanımanın-dürüst konumlandırışın gerekliliğini kabul edip kurallarını samimiyetle uygulayacağıma ve oyumu-vekaletimi en namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), vicdanlı, ülke sorunlarını iç dünyasında namuslu ve dürüstçe konumlandırarak doğru-peygamberi çözmüş, peygamber ahlaklı insanların lehine kullanacağıma ya da bu özeklikte insana/lara emanet edeceğime, uygun aday yoksa oyumu kullanmayacağıma; namusum, vicdanım ve en büyük mukaddesatlarım üzerine yemin ederim. Bekli de Halk Vekili Yemini Şöyle Olmalı (Emri vakii değil): İnsanlığın varlığını, bağımsızlığını, dünyanın ve insanlığın bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Allah (C.C)'HUN kayıtsız, şartsız hâkimiyetine ve İbrahim AS'IN Milletindeki Peygamberlerin Allah (C.C)'HUNE teslimiyetine itaat edeceğime, peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı insanların mutlak gerekliliğine ve üstünlüğüne (Âdem oğlunu üstün kıldık diye ayet vardır), Kuran-i kerimdeki liyakatli, insani laiklik ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;Rahmani ve/veya cahil yaratıkların huzur ve refahı, İnsani dayanışma, liyakatli-insani adalet ve kavimlerin "İnsanlık Ailesi Devleti/Âdemi Ailesi" içindeki çeşitliliğinin gerekliliği anlayışı içinde her yaratığın insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanışı ülküsüne ve bu yemine sadakatten ayrılmayacağıma, İbrahim AS'IN milleti, tüm insanlık ve yaratıklar önünde; en yüce mukaddesatım, namusum, şerefim ve imanım üzerine yemin içerim. Geleceğimi ve insani yönetim haklarımı güvenebileceğim ya da emanet edebileceğim peygamber ahlaklı, yetenekli, işinin ehli çalışkan ve nefsini doğru tanıyan bilgili olduğuna kesin inandığım insanlara oyumu-vekaletimi vereceğim. "VETO İMPARATOLUĞUNUN" Ürünü olan 19. ve 20 YY'IN yıkıcı, cahil, gayri insani yani insansı düşünce (Âdem AS öncesi ve/veya sonrası; ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı insansıların), eğitim ve yönetim sistemlerini… Vb tasdik eden ve özellikleri taşıyanlara emanet etmeyeceğime; namusum, vicdanım ve mukaddesatlarım üzerine yemin ederim. Bekli de Halk Vekili Yemini Şöyle Olmalı (Emri vakii değil): İnsanlığın varlığını, bağımsızlığını, dünyanın ve insanlığın bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Allah (C.C)'HUN kayıtsız, şartsız hâkimiyetine ve İbrahim AS'IN Milletindeki Peygamberlerin Allah (C.C)'HUNE teslimiyetine itaat edeceğime, peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı insanların mutlak gerekliliğine ve üstünlüğüne (Âdem oğlunu üstün kıldık diye ayet vardır), Kuran-i kerimdeki liyakatli, insani laiklik ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;Rahmani ve/veya cahil yaratıkların huzur ve refahı, İnsani dayanışma, liyakatli-insani adalet ve kavimlerin "İnsanlık Ailesi Devleti/Âdemi Ailesi" içindeki çeşitliliğinin gerekliliği anlayışı içinde her yaratığın insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanışı ülküsüne ve bu yemine sadakatten ayrılmayacağıma, İbrahim AS'IN milleti, tüm insanlık ve yaratıklar önünde; en yüce mukaddesatım, namusum, şerefim ve imanım üzerine yemin içerim. Gereksiz ise gerekçeli ret ediniz.
E-Hz. Musa ve Hz. Harun'un Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) kardeşliği değil de Habil ve Kabil'n kavim veya vahşi/doğal insan kardeşliğin hevesine kapılmakla, Sakat Demokrasinin zırhı arkasına gizlenmiş/gizletilmiş; gizli kapitalist, siyonist ve siyoşovenist muhtarlığın sevdasına düşmenin liyakat çizgilerinin cahili olamamak gerekir ya da kardeşlik sevdası muhtarlık tutkusu bir arada yürümez. Kavimler arasına akli olan peygamber kardeşliğini Allah (C.C) dilerim. Demirkuş 2008
F-Bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?);insanlık ve doğal çevrenin hayırlı bekası için bilim, iş, teknoloji ve bilgi üreteceğine dair namus, vicdan ve mukaddesatları üzerine rutin yazılı ve sözlü yeminli çözümler üretmeye çalışın.
Yukarıda ki önermelerde verilen kavramları önem sırasına diziniz ve ülkemizde hayata uygulanması için;medya ortamında ve eğitim kurumlarında nasıl uygulamalar başlatırsınız?
Çıkarsayış;Asrımızdaki çevresel,toplumsal sorun ve tufanlar;yukarıdaki kavramların eğitimde, uygulamada ve doğru adreslerde liyakatiyle icra edilmediği için vardır.
İpucu;bu kavramların eğitimi için;medya, reklam ve yayın kurumlarına zorunlu yayınlatma, ders açma, rutin konferans, yemin, yılın başlangıç dersi veya günü... Vb düşünün.
Çıkarsayış; İnsanda, liyakat, peygamber ahlakı, çalışkanlık, bilgili olma ve çeşitliliğin bilincindeki sıfatları üzerine bir yemin geliştirin. Neden bu sıfatların insanda mutlak olması gerekir ve yemininin modası geçmez konusunu düşünün.
 G.Halkların, devletlerin yararlı, özgün çok yönlü çeşitliliğini;tek tip Doğal (Vahşi) Demokrasinin, tek tip kapitalizmin, tek parti ve tek milletin kütür normlarına asimilasyona zorlamanın, tevhit ettirmenin cehaletini ve toplumsal tufanlarını görmeye çalışın.
Sonuç; Lütfen önce yukarıdaki 56, 57 ve 58 nolu soruları okuyun
1-Liyakatin gerekliliği yasası
2-Çeşitliliğin gerekliliği yasası ve dil, din, kültür, ırk… Vb azınlığını insani etnik azınlık anlamında kullanmayacağıma,
3-Peygamber ahlakının gerekliliği yasası
4-Bilgili olmanın gerekliliği yasası
5-Kendini doğru tanımanın ve dürüst konumlandırma gerekliliği yasası
Çocuklar ve özel haller hariç, bu 5 toplumsal fıtratı yasadan mahrum olan fert ve toplumlar; ya eksik insandırlar, ya cahildirler veya hayvanların mesafesindedirler. Önermesini gerekçeli çürütünüz ya da ret ediniz.
İpucu;Bu yasaların, 19. ve 20. YY'LIN hatalarına düşmemek için, 21. yüzyılın gözde yemini olabileceğini düşünün.Yirmici yüzyılın deccalı sonuçları bazı canileri kullanarak doğal insan ırklarını kokuşturduğu için 21. Yüzyılın insanının geleceği 20. Yüzyılın gözü dönmüş katil, cani, entrikacı, ateist, ırkçıların, Siyonist .. Vb ifrat ve tefrit mantık sistemleri, istemleri, hırsları, bitmez tükenmez anatagonistik (yok edici birliktelik) liyakatsiz kapitalist (Karuni) sistem ve istemlerin ötüşük sonucudur. Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet zihniyetlerine asla teslim olamayacaktır. Aksi halde insanlığın sonu olacak gibi görünüyor.19. ve 20. yüzyılın her şeyine güzel iki zihinsel enkaz ve kaos kabir hazırlamalılar. Geleceğe 19. ve 20. YY'LIN kalıntı zihniyetine sahip insanlara güvenemeyiz. Bu enkazları tedavi etmektense belki de bu enkazın kabri üzerinde beyaz sayfalarla ve temiz yeni insan ırklarıyla geleceğe açılmalıyız. Çevreyi, insanlığı hemen her şeyi kötüye kullanan 19. ve 20.YY insan tipi gelecek nesillerin haklarını gasp ettiği için suçlu ve tutuklu bir insanlık kuşağıdır. 19-20. Yüz Yılda her ırka bir Truva atı insan yaratarak kavimleri cetçililiğe bölen şovenizmi tevhit ettirdikten sonra insanın cet ve ırklarını kokuşturan zihniyete 21. ve geleceğin insanları emanet edilemez. Kıyamete kadar yeryüzünde mühletli yaşayacak olan insanlık düşmanları hepsini yoldan atacaklarına yemin etmişçesine insanlara bu iki asır çok bedeller ödettiler ve ödetiyorlar hatta Yeryüzü ve kâinat ebediymiş imanını his ettirtip insanlığın geleceğini kullandıkları malzeme karakterlere ve denklemlere ait insan tipine yeryüzü ipotek altına almış durumdalar. 19. ve 20. yüzyılın canilerini yetiştiren deccalı kavimlerin birlik ve beraberliğin enkaz ve kaos zihniyeti 21. yüzyılın ve geleceğin mimarları olmamalılar ve olamazlar. Olsa olsa 21. YY'LIN içinde özel ve ders verici bir zihinsel kabre girmeyi hak eden şer, şirret, kanlı deccale malzeme cahil kavimleri olmalılar. Belki de 21. yüzyılın ve geleceği insanlığını 19. ve 20. Yüzyılın canilerini yetiştiren zihniyetin ürünlerine emanet etmek dalalet, cehalet hatta insanlığa ihanettir. Gereksiz ise gerekçeli ret ediniz.
İnsanlık Yemini;Yaşantım boyunca(Seçmen, İnsan Vekili, Öğrenci... Vb yemini);Liyakatin, Çeşitliliğin, Peygamber ahlakının, Bilgili olmanın ve Kendimi/mizi doğru tanımanın-dürüst konumlandırışın gerekliliğini kabul edip kurallarını samimiyetle uygulayacağıma ve oyumu-vekaletimi en namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), vicdanlı, ülke sorunlarını iç dünyasında namuslu ve dürüstçe konumlandırarak doğru-peygamberi çözmüş, peygamber ahlaklı insanların lehine kullanacağıma ya da bu özeklikte insana/lara emanet edeceğime, uygun aday yoksa oyumu kullanmayacağıma; namusum, vicdanım ve en büyük mukaddesatlarım üzerine yemin ederim. Bekli de Halk Vekili Yemini Şöyle Olmalı (Emri vakii değil): İnsanlığın varlığını, bağımsızlığını, dünyanın ve insanlığın bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Allah (C.C)'HUN kayıtsız, şartsız hâkimiyetine ve İbrahim AS'IN Milletindeki Peygamberlerin Allah (C.C)'HUNE teslimiyetine itaat edeceğime, peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı insanların mutlak gerekliliğine ve üstünlüğüne (Âdem oğlunu üstün kıldık diye ayet vardır), Kuran-i kerimdeki liyakatli, insani laiklik ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;Rahmani ve/veya cahil yaratıkların huzur ve refahı, İnsani dayanışma, liyakatli-insani adalet ve kavimlerin "İnsanlık Ailesi Devleti/Âdemi Ailesi" içindeki çeşitliliğinin gerekliliği anlayışı içinde her yaratığın insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanışı ülküsüne ve bu yemine sadakatten ayrılmayacağıma, İbrahim AS'IN milleti, tüm insanlık ve yaratıklar önünde; en yüce mukaddesatım, namusum, şerefim ve imanım üzerine yemin içerim. Geleceğimi ve insani yönetim haklarımı güvenebileceğim ya da emanet edebileceğim peygamber ahlaklı, yetenekli, işinin ehli çalışkan ve nefsini doğru tanıyan bilgili olduğuna kesin inandığım insanlara oyumu-vekaletimi vereceğim. "VETO İMPARATOLUĞUNUN" Ürünü olan 19. ve 20 YY'IN yıkıcı, cahil, gayri insani yani insansı düşünce (Âdem AS öncesi ve/veya sonrası; ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı insansıların), eğitim ve yönetim sistemlerini… Vb tasdik eden ve özellikleri taşıyanlara emanet etmeyeceğime; namusum, vicdanım ve mukaddesatlarım üzerine yemin ederim. Bekli de Halk Vekili Yemini Şöyle Olmalı (Emri vakii değil): İnsanlığın varlığını, bağımsızlığını, dünyanın ve insanlığın bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Allah (C.C)'HUN kayıtsız, şartsız hâkimiyetine ve İbrahim AS'IN Milletindeki Peygamberlerin Allah (C.C)'HUNE teslimiyetine itaat edeceğime, peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı insanların mutlak gerekliliğine ve üstünlüğüne (Âdem oğlunu üstün kıldık diye ayet vardır), Kuran-i kerimdeki liyakatli, insani laiklik ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;Rahmani ve/veya cahil yaratıkların huzur ve refahı, İnsani dayanışma, liyakatli-insani adalet ve kavimlerin "İnsanlık Ailesi Devleti/Âdemi Ailesi" içindeki çeşitliliğinin gerekliliği anlayışı içinde her yaratığın insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanışı ülküsüne ve bu yemine sadakatten ayrılmayacağıma, İbrahim AS'IN milleti, tüm insanlık ve yaratıklar önünde; en yüce mukaddesatım, namusum, şerefim ve imanım üzerine yemin içerim. Gereksiz ise gerekçeli ret ediniz.

Peygamber Ocağı Olan Askerlik Nasıl Olmalı?
1-Öğretim, öğrenim ve eğitim;Evrensel hümanist insanlığı aşan akli olan peygamber kardeşliği öncelikli sonra cet-evrimsel kardeşliğine dayalı öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi. Mutlaka bu kardeşlik sırasının bilimsel gerçekleri gerekçeli ve uygulamadaki örnekleriyle düşünsel, zihinsel, nesnel ve sanal somutlaştırılıp örneklendirilmelidir.
2-Peygamber ahlaklı olmanın kişisel ve evrensel insani kazanımların avantajlarını uygulamalı bilimsel örnekleriyle düşünsel, zihinsel, nesnel ve sanal somutlaştırılıp örneklendirilmelidir.
3-İstenmedik özelliklerinin doğru-diyet olarak kullanma alışık tepki (refleks)lerini kazandırmak.Küfür, yalan, öldürme, dayak… Vb istenmeyen özellik ve tatbik/uygulayış koşullarını örnekleriyle düşünsel, zihinsel, nesnel ve sanal somutlaştırılıp örneklendirilmelidir.
4-Babalık, annelilik ve evde yaşamanın altın kurallarına ait temel eğitiminin verilmesi uygulamalı bilimsel örnekleriyle düşünsel, zihinsel, nesnel ve sanal somutlaştırılıp örneklendirilmelidir.
5-Doğal döngüleri ıslah ve verimli hale getiriş üzerine uygulayış çalışmaları verilmeli. İçinde yaşadığı toplumu, doğayı ve çevresini doğru tanıyıp kendini namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır)-vicdanlı ve doğru konumlandırma alışık tepki (refleks)lerini geliştirmeni vazgeçilmez avantajları eğitimi. Tatbik/Uygulayış koşullarını örnekleriyle düşünsel, zihinsel, nesnel ve sanal somutlaştırılıp örneklendirilmelidir.
6-Ülke sorunlarını tanıma doğru empati/eşduyum duyma ve çözüm üretimini alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmeye yönelik eğitim.Örneğin,erozyon, salgın hastalık, deprem… Vb afetlere karşı uygulamalı bilgilendirme
7-Belki de Siyonizm, şovenizim (soy kuduzu), Siyoşovenizm ve kötü ahlakın afetlerinden emin olmak için, görülen lüzumun liyakatine dayalı belli zamanlarda kurum ve okullarda peygamber ahlakı yemini yaptırmak evladır.
8-“İnsanlık Yemini;Yaşantım boyunca(Seçmen, İnsan Vekili, Öğrenci... Vb yemini);Liyakatin, Çeşitliliğin, Peygamber ahlakının, Bilgili olmanın ve Kendimi/mizi doğru tanımanın-dürüst konumlandırışın gerekliliğini kabul edip kurallarını samimiyetle uygulayacağıma ve oyumu-vekaletimi en namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), vicdanlı, ülke sorunlarını iç dünyasında namuslu ve dürüstçe konumlandırarak doğru-peygamberi çözmüş, peygamber ahlaklı insanların lehine kullanacağıma ya da bu özeklikte insana/lara emanet edeceğime, uygun aday yoksa oyumu kullanmayacağıma; namusum, vicdanım ve en büyük mukaddesatlarım üzerine yemin ederim. Bekli de Halk Vekili Yemini Şöyle Olmalı (Emri vakii değil): İnsanlığın varlığını, bağımsızlığını, dünyanın ve insanlığın bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Allah (C.C)'HUN kayıtsız, şartsız hâkimiyetine ve İbrahim AS'IN Milletindeki Peygamberlerin Allah (C.C)'HUNE teslimiyetine itaat edeceğime, peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı insanların mutlak gerekliliğine ve üstünlüğüne (Âdem oğlunu üstün kıldık diye ayet vardır), Kuran-i kerimdeki liyakatli, insani laiklik ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;Rahmani ve/veya cahil yaratıkların huzur ve refahı, İnsani dayanışma, liyakatli-insani adalet ve kavimlerin "İnsanlık Ailesi Devleti/Âdemi Ailesi" içindeki çeşitliliğinin gerekliliği anlayışı içinde her yaratığın insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanışı ülküsüne ve bu yemine sadakatten ayrılmayacağıma, İbrahim AS'IN milleti, tüm insanlık ve yaratıklar önünde; en yüce mukaddesatım, namusum, şerefim ve imanım üzerine yemin içerim. Geleceğimi ve insani yönetim haklarımı güvenebileceğim ya da emanet edebileceğim peygamber ahlaklı, yetenekli, işinin ehli çalışkan ve nefsini doğru tanıyan bilgili olduğuna kesin inandığım insanlara oyumu-vekaletimi vereceğim. "VETO İMPARATOLUĞUNUN" Ürünü olan 19. ve 20 YY'IN yıkıcı, cahil, gayri insani yani insansı düşünce (Âdem AS öncesi ve/veya sonrası; ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı insansıların), eğitim ve yönetim sistemlerini… Vb tasdik eden ve özellikleri taşıyanlara emanet etmeyeceğime; namusum, vicdanım ve mukaddesatlarım üzerine yemin ederim. Bekli de Halk Vekili Yemini Şöyle Olmalı (Emri vakii değil): İnsanlığın varlığını, bağımsızlığını, dünyanın ve insanlığın bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Allah (C.C)'HUN kayıtsız, şartsız hâkimiyetine ve İbrahim AS'IN Milletindeki Peygamberlerin Allah (C.C)'HUNE teslimiyetine itaat edeceğime, peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı insanların mutlak gerekliliğine ve üstünlüğüne (Âdem oğlunu üstün kıldık diye ayet vardır), Kuran-i kerimdeki liyakatli, insani laiklik ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;Rahmani ve/veya cahil yaratıkların huzur ve refahı, İnsani dayanışma, liyakatli-insani adalet ve kavimlerin "İnsanlık Ailesi Devleti/Âdemi Ailesi" içindeki çeşitliliğinin gerekliliği anlayışı içinde her yaratığın insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanışı ülküsüne ve bu yemine sadakatten ayrılmayacağıma, İbrahim AS'IN milleti, tüm insanlık ve yaratıklar önünde; en yüce mukaddesatım, namusum, şerefim ve imanım üzerine yemin içerim. Gereksiz ise gerekçeli ret ediniz.
-Hz. Musa ve Hz. Harun'un Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) kardeşliği değil de Habil ve Kabil'n kavim veya vahşi/doğal insan kardeşliğin hevesine kapılmakla, Sakat Demokrasinin zırhı arkasına gizlenmiş/gizletilmiş; gizli kapitalist, siyonist ve siyoşovenist muhtarlığın sevdasına düşmenin liyakat çizgilerinin cahili olamamak gerekir ya da kardeşlik sevdası muhtarlık tutkusu bir arada yürümez. Kavimler arasına akli olan peygamber kardeşliğini Allah (C.C) dilerim. Demirkuş 2008
-Bilim bilginlerinin (bilim insanlarının!?);insanlık ve doğal çevrenin hayırlı bekası için bilim, iş, teknoloji ve bilgi üreteceğine dair namus, vicdan ve mukaddesatları üzerine rutin yazılı ve sözlü yeminli çözümler üretmeye çalışın.
Yukarıda ki önermelerde verilen kavramları önem sırasına diziniz ve ülkemizde hayata uygulanması için;medya ortamında ve eğitim kurumlarında nasıl uygulamalar başlatırsınız?
Çıkarsayış;Asrımızdaki çevresel,toplumsal sorun ve tufanlar;yukarıdaki kavramların eğitimde, uygulamada ve doğru adreslerde liyakatiyle icra edilmediği için vardır.
İpucu;bu kavramların eğitimi için;medya, reklam ve yayın kurumlarına zorunlu yayınlatma, ders açma, rutin konferans, yemin, yılın başlangıç dersi veya günü... Vb düşünün.
Çıkarsayış; İnsanda, liyakat, peygamber ahlakı, çalışkanlık, bilgili olma ve çeşitliliğin bilincindeki sıfatları üzerine bir yemin geliştirin. Neden bu sıfatların insanda mutlak olması gerekir ve yemininin modası geçmez konusunu düşünün.
 -Halkların, devletlerin yararlı, özgün çok yönlü çeşitliliğini;tek tip Doğal (Vahşi) Demokrasinin, tek tip kapitalizmin, tek parti ve tek milletin kütür normlarına asimilasyona zorlamanın, tevhit ettirmenin cehaletini ve toplumsal tufanlarını görmeye çalışın.Demirkuş 2010  Önermelerinin geçerliliğini gerekçeli eleştiriniz.



                                                                                         SONUÇ VE ÇÖZÜM
        Geçici ve Acil Çözüm;insanın biyolojik çeşitliliği, toplumsal gelişim döngüleri-dengeleri, genç tür oluşu bakımından eşsiz güzel olan ve belki de bilmediğini bilmeyen(cahil) kapitalist ve vetolu ülkeleri yıkamaktan kesinlikle geçmez. Kaldı ki alternatiflerinin talipleri daha büyük kaoslar yaratır. Kök hücre siyaseti/İnsani siyaset( pozitif bilim siyaseti) gütmek- dünya-insan sorumluluğunu adil paylaştırmak daha namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve haklı insanlğın geleceğini garanti eder. 1
İnsanlığa – asrına yararlı olmanın ön koşulu:
her şeyi olduğu gibi kabullenmek ve her kesin; tapma, kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), sevgi, merhamet, sadakate, güven, saygı ve adalet olgularına karşı toplumsal kök hücre mantığıyla yaklaşmak ve yeşermek-yeşertmek gerekir.
        Uzun Vadeli Çözüm;bugün, gen-zekâsı ve beyinsel zekâya ve doğal-yapay seçilime dayalı sistemin meyveleri ortadadır. Aslında dünyada terör sorunu yoktur. Peygamber Ahlakı ve adil düzen sorunu vardır. Çözüme peygamber ahlaklı insan yetiştirmekle yaklaşılmalıdır. Yeşil teknoloji ve gelecek için; akıllı, peygamber ahlaklı, zeki, adil olmayı ve paylaşmayı seven mert-cesur insanları ön plana çıkartan;eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmeleri gerekir.
       Aynı zamanda; geçmişte ve bugün  sorunlarını çözmeyi kesin  başarmış  toplumlar, eğitimciler, davranış bilimcileri ve ilgili uzmanların çözüm yolları taklit edilerek, eğitim sorunlarımızı çözmeliyiz. Kısaca insanı insan yapan %1!?(belki de %0) lik akıl – ruha ve insani, şeytani, deccalı, hayvani, meleği doğa ötesine  ait özgün genlerdir. % 99 luk nefis – zekâya ait gen sistemine baskın gelmesini sağlamak için; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri akla ve sağduyuya dayalı geliştirmek-değiştirmek gerekir.
      Tam versiyonu;güdük batı krallıklarının ve kapitalizmin  veto aslanlarının menfaat farzlarının tevhidine hizmet ettirilen!! kullandırılan ve uygulatılan doğal
parti(azınlık) demokrasisinin; dünyanın diğer ülkelerine, empoze edilen kısıtlı versiyonlarının ürünleri bakımından; iktidar-muhalefetin kavgacı; Karagöz-Hacivat parti(azınlık) demokrasisi, çığırtkan, ulusları bölücü, komşularına düşman edici ve kısır gözükmektedir.
Bunun yerine; Var olan doğal demokraside birilerinin oyları diğerlerini yönetime dayalı liyakatsiz ve gayri adil sistemdir. Tüm meclis iktidar olmalıdır. Alınan oy oranları olasılıklarına göre hazırlanmış görev taksimatı cetvelleri önceden belirlenir ve/veya yapılır. Devletin değişmez ortak ve özgün akıl yolları ve kuralları politikaları belirlenir bunlara genellikle dokunulmaz. Tüm seçmeni temsil eden meclisin hepsi iktidar; seçmenlerinden aldığı oy oranında;hükümette görev alması ve her İnsan vekilinin mecliste kullanacağı oyun gücü; temsil ettiği seçmen sayısıyla bire bir örtüşmelidir. Hatta internet, iletişim ve bilgisayarın olanaklarını ve gücünü kullanarak her İnsan Temsilcisi oyunu aldığı seçmenin nokta adresine kadar iletişim içinde olması bile mümkündür. Seçim esnasında kullanılan oylar; 1-... Vb evet oyu 2-... Vb hayır oyu (herhangi bir veya birkaç partiye karşıt veya tersi kişileri/partileri oy tercihi sıralayışı kullanış) 3-Oylamaya katılmamak (seçimi boykot/seçim iptali);seçmenin katılma oranı belli bir seviyesinin altına (belki de %50) düşerse seçim iptal olur 4-Oylamada özgün-genel alternatifleri yazılı veya sesli sunmak (alternatif çözümlere katkıda bulunmak amacıyla) 5-Bu 4 kategorinin dışındaki seçmenin oylama esnasında diğerler başlığında belirtilir. Tüm toplanan istatistikî veriler halkın genel istemleri internet üzerinde deklere edilir. Her hangi bir konudaki;Alimin, Zalimin, Cahilin, Hainin… Vb oyu aynı güçte olamayacağı unutulmamalı ve bu kriterler mutlaka ömür boyu peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı davranışları hasılatıyla belirlenmelidir. Kısaca ailenin-kişinin vekilini sıcak denetim hakkını da elde etmiş olur.  Bu geçici tümel temsil sistemi( insan demokrasisine geçişi) daha verimli az kavgacı bir düzen olabilir.1
            Kamu oyundan gelen istendik, istenmedik… Vb istemleri toplayan merkez ve bölgesel meclisin telefon ve internet bilgileri değerlendirme merkezleri dikkate alınarak muhalefet görüşler dile getirilir ve çözümler öneriler. İktidarlar bölge-yöre halk meclisleri tarafından periyodik olarak denetlenip raporları kamu oyuna duyurulur. Yıllık bütçede ekonomik seviyesi yüksek olanlar serçe parmaklarını taşın altın koyarak düşük bölgelere-yörelere özürlü-yaşlı kişilere, ülkedeki tüm işsizlere … Vb ulaşmak üzere belli yüzdede ör %5 gelişim vergisi toplanır. Halka yarı zorunlu ve teşvik edici; sanayi, yerleşim, tarım vb çarpık gelişimin tersine motive edici kredi ve vergiler uygulanır.
           İnsanlar eğitilirken:İnsanın nefsini tanıması için;insanın sanal araçları, insan sıfatları ve fıtratları dersleri uygulamalı olarak verilmelidir.

      Tarihte kötü ahlak sıfatlarına sahip insanların yaptıkları da örneklerle somutlaştırılmalıdır. Bu simaların ahlak işletim sistemlerini değişik kılıklarda icra eden fert ve toplumlar hala yaşıyorlar. Ör. Çin Kıralı;MÖ.261'de 2 milyon insan katili ve kabri bilinmesin diye on binlerce insanı öldürttü, Firavun;binlerce ton dünya harikası taşın altında yatmak için on binlerce insana taş taşıttıracak kadar aptallık ve inatlık timsali, Nemrut;İnsanları ateş çemberinde kızartmayı seven inat bir sapık. Astekler- Mayalar-İnkalar-Kızıl Derililer- Amerika Yerlilerinin katilleri, Lut Kavmi, Atilla'i, Cengiz Han'ın ve Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren)Teknoloji (Silah Teknolojisi)şahinlerinin;yanlış hesapları Bağdat'tan dönmüştür, radikal komünist, radikal kapitalist zihniyetler… Vb ahlak hastalarının, insanlığa pahalıya mal oluşu kadar,  bunlara yanlış tepkilerde belki daha pahalıya olmuştur.            Bayan erkeğin tamamlayıcı ve özgün baskın-çekinik  özelliklerinin önemi öğretilmeli. Ör. Aile, namus, adalet, cimrilik, Siyonizm, şovenizm… Vb kavramların-insani sıfatlarının önemi, uygulamaları ve tarihteki pozitif ve negatif etkileri-meyveleri somutlaştırılmalıdır.
       bayan ve erkeğin; fıtrat ve özgünlüklerini eşitlemeye kalkışmak veya meslekler geliştirmek ya da bunların tam tersini yapmak; bedensel ve zihinsel eşcinselleştirmeye veya maçolaştırmaya, feministleştirmeye kalkışmak gibi bir cehalet olur. İnsan davranış ve tercihleriyle ilgili genlerin analiz edilmesi sonucu; genetik ve davranışları bakımından uyum oranı mekanizmalarına bakılarak; evlilik, arkadaşlık,çalışma grubu oluşturma… Vb sonuçlar hakkında çıkarsamalar yapmak olağan olacaktır yakın gelecekte. Hatta hangi kişiliklerin hangi topografik(yeryüzü şekli)-klimatolojik(iklimsel) ya da toplumsal ortamda/larda daha verimli olabileceği bilinecektir. Kısaca insanın; nefsi, aklı sıfatları (pozitif,negatif ve nötr sıfatlar) somutlaştırılıp uygulamalı anlatılmalıdır. Bu sıfatların hayvanlardaki karşılıkları örneklenmeli;Ör. Arabistan'daki çöl babunları (hamadri maymunlar) kıskanç maymunlarıDemokratik Kongo Cumhuriyetinin deyyus  veya pezevenk maymunlar, Gelada maymunları (Etopya) ve şempanzelerde doğal hâkimiyet genleri örnek verilebilir.
 
           Sonuç olarak;ferdin, nefsini-bedenini ve zekâsını, aklının-ruhunun kontrolüne koyması gerekir. Bu çıkarsamadan hareketle;toplumlar, kavimler, devletler ve milletlerde;nefsine ve zekâsına tabii insanlarını, akıllı-evrensel insanlarının güdümüne ve yönetimine koydurtacak; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmek gerekir.

       Fert, toplum… Vb her insani bazda verilmek ya da öğretilmek istenen öncelikli acil bilgilerin kısa vade de hedef kitlenin inançsal, kültürel, özgün… Vb istendik ya da istenmedik değer yargılarına uyumlu ve ilişkisel hayata örneklendirilip güncellenerek verilmesi gerekmektedir. Yani Bâtının, kapitalizmin, komünizmin… izm, … istli yabancı-doğal rejimlerin, yönetimlerin ve eğitim sistemlerin istendik ya da istenmedik değer yargılarına ya da yararlı da olsa yabancı ya da farklı değer yargılarına endeksli verilmemelidir. Yani toplumsal etnik alt birimin değer yargısına/yargıları düsturlarına ters olduğu için kısa vade de verilmemelidir. En küçük özgün toplum birimlerinin (benzer ortak dili, kültürü, alışkanlıkları, zevkleri ... Vb paylaşan ailelerin bir üstü toplumsal özgünlükler kümesi ya da insan dokusu) özgün değer yargıları baz alınarak ona uyumlu öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi/leri geliştirilerek verilmeli. İnsanın etnik azınlığı olmaz; bu doğa, bilim ve ilahi/peygamberi yasalara aykırıdır hem de bölücü ve tahrik edici bir kavramdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız (ayet). Dil, din, lisan, kütür azınlıkları çoğunluğa asimile ya da evcilleştirilsin diye değil. Böyle bir durum yaşama gücünü artıran evrimin çeşitlilik yasasına aykırıdır. Yaşadığı toplumdaki; din, dil, lisan, kültür, renk...Vb halk azınlıklarının birimlerindeki (özgün toplumsal birimlerdeki ya da özgün insan dokusundaki) yararsız, verimsiz, zararlı… Vb istenmedik değer yargılarının değişimi için uzun vadede tüm dünyanın o konudaki liyakatli otoritelerin görüşü çerçevesinde kanunlar çıkartılarak alternatifleri gerekçeli sunularak ilk öğretim seviyesinden itibaren öğretim, öğrenim ve eğitimle verilmelidir.
  Realty TV, History Channel, Discovery Channel ve National-Geographic Kanallarından Kayıt Edilen Filmler ve Bilimsel Makaleler ;Biyolojik Materyal Geliştirme Odasında Hazırlanan ve Zeve Kampusunda izlenebilir FTT dersi ile ilgili filmler (Ethernet kablolu alanlarda izlenebilir);


      


KAYNAKÇA
AKKOYUNLU, B.&DERYAKULU, D. (1998). Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları. No: 564.
ALKAN, C., (1998); Eğitim Teknolojisi, Anı yayıncılık, Ankara,sf:13-14
ALKAN,C. vd, (1987).Eğitim Teknolojisi, A.Ü. Açık öğretim Fakültesi Eğitim Önlisans Programı,Eskişehirs:67-76
BİLİM VE TEKNİK DERGİSİ, (2000-2006), Amacımıza hizmet eden makaleler seçilir.
BECK, Judy.&Wynn, HARRIET C., (1998). Technology in Teacher Education: Progress Along the Continuum. ERIC Digest.
CHİP DERGİSİ, (2000-2006). Bilimsel Değerde Olan Makaleler.
ÇEVRE BAKANLIĞI,(1998) Çevre Notları
DEMİREL, Ö.,(2004). Eğitimde Program Geliştirme. 8 . Baskı, Pegem A Yayıncılık
DEMİRKUŞ, N.,(1999). Fen Bilgisi Öğretim Yöntemleri ve Uygulamalarının Verimli Hale Getirilmesi. Öğretmen Eğitiminde Çağdaş Yaklaşımlar Sempozyumu, 8-10 Mart 1999 İzmir. D.E.Ü. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi Özel Sayı, 11 (1999) 414-425.
DEMİRKUŞ, N., (200)2. Tarayıcının Camlı Tarayıcı (Scanner) Özelliğine Bağlı Olarak Resim, Hareketsiz Cisim ve Yaratıkların Görüntülerini Bilgisayara Aktarma Cihazı. Buluş Tasnif Sınıfı: H04N, Buluş Müracaat No: TR 2000 01807 A2, Türk Patent Enstitüsü, Resmi Patent Bülteni, 2001/64, Yayın Tarihi: 22.10.2001, sf. 171, Ankara. A sınıfından Patenti almaya değe görülmüştür.
DİGİTÜRK YAYINI 2005-2006:Discovery Channel, National Geographical Channel, History Channel TV kayıtlari.
DURUKAN,H., ÖZTÜRK, İ., (2004).Sınıf Yönetimi HD yayıncılık Kimited Şirketi
ELY, DONALD P., (2000). The Field of Educational Technology: Update 2000. A Dozen Frequently Asked Questions. ERIC Digest.
İMAMİ GAZALİ(Muhammed Bin Ahmed Ebu Hamid) (1986).;İhyau Ulumid-din 1.,2.,3.,4. cilt. Bedir Yayınevi, Tercüme Ahmed SERDAROĞLU (Eski Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişi).
KEÇECİ, D., AKAR, A.(1995). Çevre ve İnsan
ÖZER, B.& ve ark. (1998). Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları. No: 564.
ÖZDEN, Y. (2003). Öğrenme ve Öğretme 6. Baskı, Pegem A Yayıncılı
ÖZYÜREK,M.,(2005).Sınıf Yönetimi, Karatepe Yayınları, Ankara
PCNET DERGİSİ (2000-2006). Bilimsel Değerde Olan Makaleler.
RIZA,Enver Tahir (1995)Eğitimde Araç-Gereç Teknolojisi,s:32-40
SLOWİNSKİ, Joseph. (2000). Becoming a Technologically Savvy Administrator. ERIC Digest Number 135.
TANDOĞAN, M.&AKKOYUNLU, B. (1998). Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları, No: 564.
TAN, Ş (2005). Öğretimi Pılanlama ve Değerlendiriş. 9. Baskı, Pegem A Yayıncılık
TEKİN, H.,(1991). Eğitimde Ölçme ve Değerlendiriş, 17.Baskı, Yargı Yayın Evi.
TURGUT, M.F., BAKER, D., CUNNINGHAM, R., PIBURN, M., 1997, İlköğretim Fen Öğretimi, YÖK Basımı, Ankara,
UÇAR,Metin (1998), İlköğretimde Ders Araç-Gereçlerin Kullanımı Konusunda Öğretmen Görüşlerinin Değerlendirilmesi,AKÜ. SosyalBilimler Enstitüsü, s : 91, 109,114
YEŞİLYAPRAK, B., (2004) Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi .7. Baskı, Pegem A Yayıncılık
YILDIZ, R. ve ark 2002,Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Mikro Yayınları 24,
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), 1998. Eğitim Fakültesi Öğretmen Yetiştirme Lisans Programları. Ankara: YÖK Yayınları.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), Ohlsson B., Çeviri;Prof. Dr Sema ERGEZEN ve ark. 1996. Biyoloji Öğretimi, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), CUNNINGHAM, R., M. Turgut, F., B.,1996. İlk Öğreti Fen Bilgisi Öğretimi, Çeviri;Prof. Dr M. Fuat TURGUT ve ark. YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), MERIWETHER, C., DUYAR,1997. Okul Yönetimi, Çeviri;Prof. Dr Kemal AÇIKGÖZ ve ark. YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), MARGARET S., ÖZÇELİK, D.A.,. 1997 Orta Öğretimde Okullarda Tatbik/Uygulayış Çalışmaları, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), MARGARET, S., ÖZÇELİK D.A.,. 1997 İlköğretimde Okullarda Tatbik/Uygulayış Çalışmaları, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), BRITTINGHAM, VE ARK., 1999. Türkiye'de Öğretmen Eğitiminde Standartlar ve Akreditasyon (Kabullenişler), YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.