BİLİM Tarihi VE FELSEFESİ DERSİ NOTU          ÖÖYI , ÖÖYII ,OMK, OTM, BÖKAV , BSKON, BT, EV , ÇEV , ODI, ODII , ÖUYGBAYT, FTT, BMAT  BİK

  
Fen Teknoloji ve Toplumla İlgili Bazı Beyin Fırtınası-Nadası; Ödev, Soru ve Etkinlikleri (2005, 20062007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015)


Din, Siyaset, Devlet, Vahşi ve Doğal Laiklik, Rejim, Çevre, Demokrasi, Bilimsellik, Kavram ve Evrim ile İlgili Sorular Sorunlar ve Çözüm Önerileri.                                                 
                                                  
Öğretim Üyesi;Prof. Dr. Nasip DEMİRKUŞ 2024      Bilim Tarihi Vize Notlarınızı İndirin    Felsefe Vize Notlarınızı İndirin    Felsefe Final Notlarınızı İndirin

0. Hafta/0 1. Hafta /1,   2. Hafta /2, 3. Hafta /3, 4. Hafta /4, 5. Hafta /5, 6. Hafta /6, 7. Hafta /7

Felsefe Yardımcı Ders Notu Kaynak Filmleri

0-Dinler Tarihi I Paganizm ve Musevilik 47 dakika

1-Felsefeye Giriş, 8 dakika

2-Felsefe Temel Kavramları 1, 6 dakika,

3-Felsefe Temel Kavramlar 2, 8 dakika

4-Bilgi Felsefesi 1. Bölüm, 6 dakika

5-Bilgi Felsefesi 2. Bölüm, 4 dakika,

6
-Bilgi Felsefesi 3.Bölüm, 4 dakika

7-Ahlak Felsefesi (Etik), 8 dakika

8-Varlık Felsefesi (Ontoloji), 10 dakika

9-Sanat Felsefesi (Estetik), 7 dakika

10-Din Felsefesi, 3 dakika

11-Siyaset Felsefesi, 8 dakika

12-MÖ 6.yy- MS 2.YY Felsefesi 1.Bölüm, 10 dakika

13-MÖ 6.yy- MS 2.YY Felsefesi 2.Bölüm, 10 dakika

14-MÖ. 6. - MS 2. YY Felsefenin Ortaya Çıkışı 1, 5 dakika

15
-MÖ. 6. - MS 2. YY Felsefenin Ortaya Çıkışı 2, 8 dakika

16
-MÖ. 6. - MS 2. YY Felsefenin Ortaya Çıkışı 3, 8 dakika

17-2-15.YY Felsefesi 1. Bölüm (Hristiyan Felsefesi), 11 dakika

18- 15.-17.YY Felsefesi 2. Bölüm, 6 dakika

19-18. - 19. YY Felsefesine Giriş, 4 dakika

20-18. - 19. YY Fel. Ayırıcı Nit. 1. Bölüm, 7 dakika

21-18. - 19. YY Fel. Ayırıcı Nit.2. Bölüm, 6 dakika

22
-18. - 19. YY Felsefesinin Ayırıcı Nitelikleri 3. Bölüm, 7 dakika


FELSEFEYE GİRİŞ

Felsefe: Bilgelik/bilgi sevgisidir. Yunanca Philosophia kelimesinden gelmektedir.

Bilgelik: Bilgi seven

*İlk filozof Thales’tir.

Felsefe M.Ö. 6. Y.Y’ da İyonya’da (Milet/Efes Dolaylarında) meydana gelmiştir.

*İyonya: Günümüz İzmir/Efes dolaylarında ilk filozof olan Thales felsefeyi Arkhe Nedir? Sorusuyla başlatmıştır. Yani Arkhe Nedir? sorusu ilk felsefi sorusu olarak kabul edilir.

*Arkhe: Varlığın ana maddesi, bütün varlıklarda var olan maddedir.

Thales kendi sorduğu, Arkhe Nedir? Sorusuna “SU” diyerek cevap vermiştir.

Felsefeden önce insanlar doğayı açıklamak için mitolojiden faydalanmıştır. Mitoloji hem bilim görevi görüyor hem de inanma ihtiyacını karşılıyordu.

Felsefenin ilk kez Milet/ Efes dolaylarında ortaya çıkmasının nedenleri;

*Demokratik, refah düzeyi yüksek bir toplum olması yani zengin olmaları.

* Savaşın, açlığın, hastalığın ve kıtlığın olmaması.

*İnsanların yarınlarını düşünmek zorunda olmaması yani kölelerin olmasından dolayı bolca vakitlerinin olması.

   İlk soru “Arkhe Nedir? gibi kimseyi rahatsız etmeyecek bir soru olmalıydı. “Arkhe Nedir?” Sorusuna yanıt veren düşünürlere “Doğa Filozofları” ya da “İlk Filozoflar” denir.

Bunlardan bazıları, Arkhe Nedir? Sorusuna verdikleri cevaplar aşağıdaki gibidir;

Thales = Su

Anaximandros= Aperion yani sınırsız bir maddedir.

Anaximenes= Hava

Herakleitos = Ateş yani her şey bir sürekli bir değişim içindedir.

Empedokles= Su, hava, ateş, toprak yani 4 elementten oluştuğunu söyemiştir.

Pisagor (Puthagoras)= Sayılar yani evrendeki varlıkların her birinin farklı sayılar dizilerinden meydana gelir. “İlk kez filozof kavramını kullanmıştır.”

Demokritos = Atom yani her madde atomdan meydana gelmiştir

        

FELSEFENİN TANIMLARI:

  • Felsefe, düşünce üzerine düşünmektir.
  • Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir
  • Felsefe, bütüncül, sistemli ve tutarlı düşünme tarzıdır.
  • Felsefe, hayatı sorgulama ve anlamlandırma çabasıdır.
  • Felsefe, varlığın genel durumu hakkında düşünmektir.
  • Felsefe, bütün bilimlerin anasıdır.

Yukarıdaki tanımlar en bilindik tanımlardır. Burada felsefe, tüm bilimlerin anasıdır ama kendisi bir bilim değildir. Bütün bilim dalları felsefeden ayrılarak bir bilim dalı haline gelmiştir. En son olarak psikoloji 1990’ların başında ayrılıp bir bilim olmuştur.

  • Epistemoloji: Bilgi Felsefesi
  • Etik: Ahlak Felsefesi
  • Ontoloji: Varlık Felsefesi
  • Estetik: Güzel Felsefesi ya da Güzelin Felsefesi

 

FELSEFENİN ÖZELLİKLER

 

  • Öznel: Sübjektiftir yani kişiden kişiye göre değişir. Herkesin felsefeye bakış açısı farklıdır.
  • Kesin değildir.
  • Akla dayalıdır
  • Olgusal değil, deney yapılmaz yani bağlı değildir.
  • Kümülatiftir yani yığılan, biriken bir bilgi türüdür. Eğer bir alanın tarihi varsa o alan kümülatiftir. Bugün olmaya soyunan bir birey, kendinden önceki tüm felsefecilerin düşüncelerini bilmek zorundaysa bu o alanın kümülatif olmasından kaynaklanır.
  • Evrenseldir yani hiçbir ülkenin ya da bölgenin kendine has felsefesi yoktur. Felsefi sistemler bütün toplumlar için geçerli olmak zorundaysa bu o alanın kümülatif olmasından kaynaklanır.
  • Sistemli, yöntemlidir.
  • Mantıksaldır. Bütün düşünceler kendi aralarında tutarlı ve mantık çerçevesi içerisinde olmalıdır.
  • Sorular cevaplardan daha önemlidir çünkü aynı sorular yıllardır cevaplanmaya çalışılır. Örneğin İyi nedir? Güzel nedir? Arkhe nedir? vb sorular felsefe ile ilgilenen her bir bireyin cevaplamaya çalıştığı sorulardır. Felsefede kesinlik olmadığındandır. Soruların asıl amacı; düşünmek, sorgulamak, akıl yürütmektir. Sorgulayan bir birey zihnini canlı tutup, hayatını daha anlamlı kılar.
  • Eleştireldir. Felsefe kimsenin eleştiremediği konuları eleştirir, sorular sorar, korkusuzdur, cesurdur.
  • Tümeldir( bütünseldir), varlığı bir bütün olarak ele alır, bir felsefi disiplin varlığı her açıdan ele alır.

 

                                

FELSEFE İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

  • Tutarlılık: Ortaya konulan konuların kendi içinde çelişki taşımaması, önceki ve sonraki bilgiler arasındaki mantıksal bağın kurulabilmesidir.

*Sistemli bir bütünlük ve mantıksal denetim olmak zorundadır.

*Çelişkili: Tutarsız

*Çelişkisiz: Tutarlı demektir ve karıştırılmamalıdır.

 

  • Metafizik: Fizik ötesi, ispatlanamayan, bütün konulardır. Örneğin

*Ölümden sonra hayat var mıdır?

*Ahlak nedir?

Felsefe metafizik ile ilgilenirken, bilim ilgilenmez.

  • Dogma: İnanca dayalı, sorgulanmadan onaylanan bilgilerdir. Eğer sorgulamadan kabul ediyorsak bu bilgiler dogmadır. Örneğin;

*Din

* Batıl inançlar

*Önyargı ve benzeri konulardır.

  • Dil: Farklı türdeki yapıp etmelerimizi ifade etme aracıdır. Dil, bir uzlaşma ve uzlaşımın kabulüdür.
  • Kümülatif: Yığılan, biriken demektir. Eğer bir alanın tarihi varsa o alan kümülatiftir.

*Felsefe ve bilim kümülatiftir.

  • Apriori: Doğuştan gelen bilgi, öncesinden var olan bilgidir.

*Sokrates’ e göre; bilgi aprioridir yani doğuştan aklımızdadır.

* Apriori bilgiyi rasyonalistler savunur.

  • Ontoloji: Varlık felsefesidir.
  • Epistemoloji: Bilgi felsefesidir.
  • Arkhe: varlığın ana maddesidir. İlk sorulan felsefi soru ise “Arkhe nedir?” sorusu olmuştur. Arkhenin farklı yorumlara göre farklı isimleri de vardır. Bunlar; öz, töz, cevher vs.
  • Objektif: Nesnel, kişiden kişiye göre değişmeyen bilgilerdir.

*Bilim objektifken felsefe objektif değildir yani kişiden kişiye göre değişir.

  • Sübjektif: Özneldir, kişiden kişiye göre değişen bilgilerdir.

*Bilim objektifken felsefe sübjektiftir.

  • Salt: Sadece, yalın, sade vs. anlamlarına gelmektedir.
  • Pratik: Fayda sağlayan demektir.

*Empirik bilgi pratiktir, fayda sağlar, hayatı kolaylaştırır.

  • Tin: Ruh demektir.
  • Diyalektik: İki bilge kişinin karşılıklı sorular sorarak doğru bilgiye ulaşma çabasıdır.

*Diyalektik Sokrates’in yöntemidir. İki aşaması vardır; ironi(alaylama) ve maiotik(doğurtma) şeklinde gerçekleşir.

  • Septik: Şüpheci bilgi demektir.

*Sofistlerin düşüncesidir, septik düşünceye göre bilgi mümkün değildir.

  • Rölativist düşünce: Görececi düşüncedir.

*Sofistler görececi olarak kabul edilir.

*Rölativizm’e göre bilgi kişiden kişiye göre değişir ve ortak bilgiye ulaşılamaz.

  • Norm: Kurallardır. Uyulması kurallar demektir.
  • Genel-geçer bilgi: Herkes için ortak olan bilgilerdir.

*felsefi bilgi genel-geçer değilken bilimsel bilgi genel-geçerdir.

  • Rasyonalizm: akılcılıktır. Doğru bilginin kaynağı akıldır.
  • Mutlak: Her koşuldan bağımsız olarak var olan demektir.

*Öncesiz ve sonrasızdır.

*Mutlak varlık deyince aklımıza gelen varlık Tanrı’dır.

  • Olgusal: Deneylenebilir, gözlemlenebilir, somut bilgilerdir.

*Bilim olgusal iken felsefe olgusal değildir.

  • Empirizm: Deneycilik demektir. Doğru bilginin kaynağı tecrübe, algı, duyu verileri, alışkanlıklardır. Yani bilgi aposteriori (sonradan deneyimler sonucu elde edilen bilgi)dir.
  • Entüisyonizm: Sezgicilik demektir. Doğru bilginin kaynağı sezgilerdir.
  • Kritisizm: Eleştirel felsefedir. Doğru bilginin kaynağı hem akıl hem de deneydir. Temsilcisi ise Immanuel Kant’tır.
  • Pragmatizm: faydacılık demektir. Doğru bilginin ölçütü faydadır. Faydalı bilgi doğrudur.
  • Analitik felsefe: Doğru bilginin ölçütü mantıksal dil çözümlemesidir.
  • Fenomen: Görünenin ardındaki öz demektir.
  • Tümel: Bütünsel demektir. Felsefe tümeldir ve varlığı bir bütün olarak ele alırken bilim tümel değildir ve varlığı parçalara ayırarak inceler.
  • Determinizm: Aynı nedenlerin aynı sonuçları doğurması anlamındadır. Örneğin her zaman 3+2=5 olması gibi.
  • Realizm: <Varlık vardır ve gerçektir. > diyen görüştür.
  • Nihilizm: <Varlık yoktur ya da gerçek değildir. > diyen görüştür.
  • Materyalizm: Varlığın temelinin madde olduğunu savunan görüştür. Temsilcileri; Hobbes, Mark, La Metrrie’dir.
  • İdealizm: Varlık ruh (düşünce) dir. Temsilcileri; Platon (Eflatun) ve Hegel’dir.
  • Oluşculuk: Varlığın oluş (değişim) olduğunu savunan görüştür. Temsilcisi; Herakleitos’tur.
  • Ödev ahlakı: Ödev ahlakına göre iyiyi ödevimiz olduğu için istemeliyiz.

*İyi niyet esastır.

*Çıkar gözetilmemelidir.

*sonuç önemsizdir.

*Bu düşünce Immanuel Kant’a aittir.

  • Tutarlılık: Bütünü oluşturan parçalar arasında uyumun olmasıdır, çelişki taşımamalıdır. Eğer bir metinde; o ifadenin, o önermenin çelişki taşımadığından bahsediyorsa o metinde ulaşılmaya çalışılan nokta o metnin tutarlı olduğudur.
  • Töz: Var olmak için başka bir şeye ihtiyaç duymayan varlıktır. Örneğin; Tanrı
  • Öz: Bir şeyi o şey yapan, kendisi olmadan o şeyin var olmayacağı şeydir. Örneğin arının bal yapması.
  • İndeterminizm: Kader yoktur, seçim hakkımız vardır. Seçim özgürlüğümüz vardır. Hiçbir şey önceden belirlenmemiştir.
  • Otodeterminizm: Kendimizi geliştirdiğimiz ölçüde seçim hakkımız vardır. Kısmı seçim hakkı vardır.
  • Determinizm: Hiçbir seçim hakkımız yoktur, kati bir kader mevcuttur. Her şey önceden belirlenmiştir.
  • Teizm: <Tanrı vardır.> inancıdır.
  • Ateizm: <Tanrı yoktur> inancıdır.
  • Panenteizm: <Her şey tanrıyla iç içedir ancak tanrı doğadan fazlasıdır.> inancıdır. Tanrı doğanın dışındadır, doğaya aşkındır. İslam'iyet’ te ise “Vahdet-i vücut” görüşü vardır.
  • Panteizm:<Her şey tanrıdır.> inancıdır. Tanrı doğanın içindedir, doğaya içkindir. Kısaca Tanrı= doğa diyebiliriz.
  • Agnostisizm: Bilinemezciliktir. Tanrının varlığı ya da yokluğunu kesin olarak bilmemiz mümkün değildir.
  • Ürün olarak bilim: Klasik bilim anlayışı; bilim kesin ve objektiftir.
  • Etkinlik olarak bilim: Bilim objektif olamaz çünkü bilimi meydana getirenler bilim insanlarıdır ve onlar da yaşadıkları çağın kültürünün, paradigmalarının etkisi altındadır. Yani bilimde yanlışlar olabilir.
  • Paradigma: Bir çağı etkileyen bilimsel bakış açısı, yeni bilgiler eklendikçe değişebilir. Bunlar bilimsel ön bulgulardır. Örneğin;

*Dünya merkezli evren anlayışı (ilk anlayış)

*Güneş merkezli evren anlayışı (sonraki anlayış)

*Paralel evrenler anlayışı (ve son evren anlayışı)

*Evrenin bir merkezinin olmadığı son görüşü

  • Öndeyi: Bilimsel tahmin demektir. Örneğin önceden güneş tutulmasının zamanının önceden tahmin edilmesidir.
  • Hiyerarşi: Ast-üst ilişkisidir. Örneğin askeriyede ast-üst düzeylerde yetkililerin olması vb.
  • Bürokrasi: Devleti oluşturan hiyerarşik yapılanmadır. Bürokrasinin fazla olması yolsuzlukların önlenmesi açısından önemlidir. Ancak çok yoğun olmayan bir ülkede bürokrasi çok ise bu ülkede bürokrasinin çok yavaş ilerlemesine neden olur.
  • Meşruiyet: Yasallık, legalite, anayasaya uygunluktur.
  • Liberalizm: Özgürlük temelli siyasi yaklaşımdır. Bu görüşün temel dayanakları;

*Özelleştirmenin olması,

*Serbest piyasa ekonomisi, arz talep dengesinin piyasaya göre olmasıdır. Düşük vergilerin olmasıdır. Ancak liberalizmde devletin kapsamı sınırlandırılmıştır.

  • Sosyalizm: Eşitliği temel alan yaklaşımdır. Güçlü bir devlet vardır. Halk devletin güçlü olması için çalışmalıdır. Yüksek vergiler vardır. Eşit işe eşit ücrettir. Maaşlarda denge vardır. Liberalizm bunun tersidir. 
  • Hukuk devleti: Adaleti temel alan siyasi yaklaşımdır. Herkes anayasa karşısında eşittir. Yasalar her şeyden, herkesten üstündür.
  • Pozitivizm: Olguculuktur.

*Felsefenin konusu olgular olmalıdır.

*Pozitivizme göre felsefe bilim haline gelmelidir.

*Felsefe metafizik konular yerine somut olgularla ilgilenmelidir.

                           BİLGİ FELSEFESİ: EPİSTEMOLOJİ

            EPİSTEME: Bilgi

Süje/Özne________İkisi arasındaki bağa akt denir Akt(Bağ)______________Obje /Nesne

Bilgi: Özne ( bilen) ile nesne bilinen arasındaki ilişkiden doğan sonuç.

                                                   BİLGİ TÜRLERİ ALTIYA AYRILIR

Gündelik bilgi/Ampirik

Teknik bilgi

Bilimsel bilgi

Sanat bilgisi

Dinsel bilgi

Felsefi bilgi

Kesin değildir

Kesindir.

Kesindir.

Kesin değildir.

Kesin değildir.

Kesin değildir.

Özneldir.

Nesneldir.

Nesneldir.

Özneldir.

Özneldir.

Özneldir.

Tecrübeye ve duyu verilerine dayalıdır.

Araç ve gereç yapımına dayalıdır.

Akla ve deneye dayalıdır.

Yaratıcılığa ve duyguya dayalıdır.

İnanca dayalıdır.

Akla dayalıdır.

Olgusal değildir.

Olgusaldır.

Olgusaldır.

Olgusal değildir.

Olgusal değildir.

Olgusal değildir

Genel geçer değildir.

Genel – geçerdir.

Genel – geçerdir.

Genel- geçer değildir.

Genel- geçer değildir.

Genel-geçer değildir.

Pratiktir.

Pratiktir.

Teoriktir.

 

 

Eleştirilerdir.

Yöntemsizdir.

Evrenseldir.

Evrenseldir.

 

 

Evrenseldir.

Sistemsizdir.

Kümülatiftir.

Kümülatiftir.

 

 

Kümülatiftir.

Her/Tüm Koşullarda geçerli değildir.

Varlığı parçalara ayırarak ele alır.

Varlığı parçalara ayırarak ele alır.

 

 

Varlığı bir bütün olarak ele alır.

Sakla samanı gelir zamanı

Cevaplar daha önemlidir.

Cevaplar daha önemlidir.

 

 

Sorular daha önemlidir.

Atasözleri Koca karı ilaçları

Cep telefonu yapımı Gemi inşası

Formüller

Teoremler

Mona Lisa

Namaz kılmak

İyi nedir? Varlık var mıdır?

Alışkanlıklara dayalıdır

 

 

 

 

Amaç sorulara kesin bir cevap değil de sorgulamak ve hayatı daha anlamlı kılmaktır.

 

 

BİLGİ TÜRLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR.

Pratik: Fayda sağlayan,hayatı kolaylaştıran.

Teorik: Akla dayalı somut olan.

Kümülatif: Yığılan biriken.

Doğma: İnanca dayalı, sorgulanmadan onaylanan bilgi.

Genel geçer: Her koşulda geçerli olan.

Olgusal: Deneylenebilir, gözlenebilir, somut.

Tümel: Bütünsel.

BİLGİ FELSEFESİNDE DOĞRU BİLGİYE ULAŞMAK MÜMKÜN MÜDÜR?

 

 

MÜMKÜN DEĞİLDİR(SEPTİSİZM)

MÜMKÜNDÜR(DOGMATİZİM)

Doğru bilgiye ulaşmak mümkün değildir.

Rasyonalizm: Doğru bilgin kaynağı akıl.

Şüphe amaçlıdır.

Empirizm: Doğru bilgin kaynağı deney.

Bütün bilgilere şüphe ile yaklaşmalıyız. (Septisizm: şüphecilik)

Kritisizm: Doğru bilgin kaynağı akıl+ deney.

Bilgi kişiden kişiye göre değişir (Rölativizm:Görcelik)

Entüisyonizm: Doğru bilgin kaynağı sezgi.

Ne kadar insan varsa, o kadar doğru vardır.

Pozitivizm: Doğru bilgin kaynağı olgular.


Sofistler:Protagaros,GorgiosTimon,Pyrhon.

Analitik felsefe: Doğru bilgin kaynağı mantıksal dil çözümlemeleri.

 

Pragmatizim: Doğru bilgin kaynağı faydacılık.

 

Fenomenoloji: Doğru bilgin kaynağı öz

 

 

                                   

      FELSEFEYE GÖRE BİLİMLER ÜÇE AYRILIR

FORMEL BİLİMLER

DOĞA BİLİMLERİ

İNSAN BİLİMLERİ

Deney Yapılmaz ve Teoriktir.

Deney yapılır

Deney yapılır+ yapılmaz

 

Yöntemi: Tümdengelim

 

Yöntemi: Tümevarım

Yöntemi: Tümevarım+ Tümdengelim

Matematik, Mantık Ve Geometridir.

Fizik, Kimya ve Biyolojidir.

Psikoloji, Sosyoloji, Tarih

 

 

DOGMATİZM:

Doğru bilgiye ulaşmak mümkündür.

Doğru bilginin ölçütü kaynağı nedir?

I.RASYONALİZM (Gerçekçilik Felsefesi): Doğru bilginin kaynağı akıldır.

Sokrates: İlk rasyonalist düşünürümüzdür. Bilgi apriori (doğuştan gelen deney öncesi) dir. Doğuştan aklımızda bulunan bu bilgilere diyalektik yöntemle hazırlarız.

Diyalektik: İki bilge kişinin karşılıklı sorular sorarak doğru bilgiye ulaşma çabasıdır.
Diyalektiğin Aşamaları: İroni (alaylama)  ve Maiotik (doğurtma) . “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmememdir.” “Kendini Bil!”

            Sokrates e göre insan önce sahip olduğu bilgilerin yanlış olduğunu kabul etmeli ve sonra doğru bilgiye ulaşmaya çalışmalıdır ve bu konuda ona yardımcı olacak kişi de bir filozoftur. Kişi sahip olduğu bilgilerin yanlış olduğunu kabul etmeden doğru bilgiye ulaşamaz. Bu düşünceyi de: Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir. Sözüyle açıklamıştır. Ona göre insan sahip olduğu bilgilerle yetinmemeli, hep bir bilgi arayışı içinde olmalıdır. Sokrates: kendini bil sözüyle de insanın önce kendi sınırlarını, haddini bilmesi gerektiğini ancak bu yolla çevresindeki olayları anlamlandıracağı söylemiştir. Ona göre öğrenme diye bir şey yoktur yalnızca hatırlama vardır.

Platon (Sokrates’in öğrencisidir): Ona göre iki dünya vardır.

1-Fenomenler Dünyası (Duyular Dünyası) sonlu ve kusurlu görünüşler, gölgeler dünyasıdır. Fenomenler Dünyasında ki tüm yaratıklar sonlu ve kusurludur.

2-İdealar Dünyası (Tümel Varlıklar Dünyası) Gerçek varlıklar akılla kavranır. İdealar Dünyasındaki tüm yaratıklar gerçek,  sonsuz ve kusursuzdur. Ancak Akılla kavranabilir.



Aristoteles
(Platon’un öğrencisidir): Tek bir gerçek dünya vardır. Bu dünyadaki tüm yaratıklar gerçek ve tekil varlıklardır. Yaratıkların iki boyutu vardır. Bunlar o yaratığın ne olduğunu anlamamızı sağlayan formları ve duyulmayabildiğimiz maddeleri. 
Aristoteles e göre bu dünyadaki bütün varlıklar gerçek varlıklardır.

Descartes: Düşünüyorum öyleyse varım. Eğer ben varsam beni var edecek tanrıda vardır. Çevresinden, duyularından, tanrının varlığından şüphe eder. Sonra şüphe ediyorsam düşünüyorum demektir. Eğer düşünüyorsam da varım demektir.
Eğer ben varsam beni var edecek bir tanrı da var. Septisitlerin aksine Descartes’e göre şüphe bir araçtır ve kullandığı bu yönteme Metodik şüphe yöntemi denir. Descartes şüpheyi araç olarak kullanır. Şüpheyi ilk başta kullanıp, sonra doğru bilgiyi elde etmeye çalışır.

Hegel: Ona göre gerçek bilgi akla uygun olanıdır. Diyalektik yöntemi kullanır. Tez-antitez-sentez ona göre Geist (mutlak varlık adını verdiği mutlak bir varlık vardır).

Farabi: Aristoteles’in kitaplarını okumuş ve bunları İslam inancına göre uyarlamış bir düşünürdür. Ona göre duyusal ve akli bilgiler vardır. Akli bilgiler güvenilir olandır.

II. EMPİRİZM (Deneyim Felsefesi): Doğru bilginin kaynağı deneyim, algı, tecrübe, duyu verileri, izlenimlerdir. Burada de  neyim laboratuvar ve bilimsel bilgi anlamında değildir deneyim anlamın da düşünülmelidir..

John Locke: İlk empirist düşünürümüzdür. Ona göre zihin boş bir levhadır (tabula rasa).

Bilgi Aposteriori: Sonradan kazanılan deney sonrasıdır. John Locke göre doğduğumuzda zihnimiz boş bir levhadır, zihnimizde hiçbir şey yoktur. Tecrübe kazandıkça, duyu verileriyle karşılaştıkça bilgiler levhamıza çarpar ve ne kadar
deneyim kazanmışsak levhamız doğar ve doğru bilgi kazanmış oluruz.

David  Hume: Bütün fikirlerimizin kaynağı duyular ve deneylerdir.

Berkeley: Var olmak algılanmış olmaktır. Göründüğü gibi deneycilikte doğru bilginin kaynağı deneyim, tecrübeler, algılar, duyu verileri ve izlenimlerdir.

III. KRİTİSİZM (Eleştirel Felsefe): Doğru bilginin kaynağı akıl + deneyimdir.

Immanuel Kant: Ne akıl tek başına ne de tecrübe tek başına yeterlidir. Bilgilerimiz ancak tecrübelerin akıl süzgecinden geçmesi ile meydana gelir. Yani Kant’ a göre sadece akıl yetmez tecrübelerimizi edindikten sonra akıl süzgecinden geçirebiliriz ancak doğru bilgiye bu şekilde doğru bilgiye ulaşabiliriz.

 

IV. ENTÜLSİYONİZM (Sezgicilik Felsefesi): Doğru bilginin kaynağı sezgilerdir.

Henru  Bergson: Sezgi doğrudan anlık içgüdüsel olarak gerçekleşir.

Gazali: Sezgi gönül gözünün açık olması ile birlikte bütün gerçeklik bize olduğu şekliyle görünmeye başlar. Gönül gözümüzün açık olması da kalbimizin ilahi aşkla dolu olmasıyla gerçekleşir.

V.  POZİTİVİZM (Olguculuk Felsefesi):

Auguste Comte: Sosyolojinin babası veya kurucusu olarak bilinir. Ona göre doğru bilginin kaynağı olgular yani somut gözlenebilen olaylar olmalıdır. Felsefe metafizik konularla ilgilenmememledir. Felsefe Bilimselleştirilmelidir.

VI. ANALİTİK FELSEFE (Çözümleyici Felsefesi):

Ludwip WİTTGENSTEIN: Doğru bilginin ölçüsü mantıksal dil çözümlemesidir. Eğer bir metinde dil kelime anlam gibi kavramları görüyorsak ulaşılmak istenen yaklaşımımız analitik felsefedir.

VII. PRAGMATİZM:( Faydacılık Felsefesi):

John Dewey, Willi am James: Bu görüşe göre doğru bilginin ölçütü fayda, Ya da uygulanabilirliğidir.Bir bilgi faydalıysa doğrudur doğruysa faydalıdır.

VIII. FENOMENOLOJİ (Görüngü Bilim):

Edmund Husserl:  Doğru bilginin kaynağı fenomen adını verdiğimiz görünenin ardındaki özlerdir.  Görünüşteki aldatıcı olan özellikleri paranteze alıp o bilginin özüne inilmelidir.Ona göre gerçek varlıklar fenomenlerdir yani özlerdir.

YAKLAŞIMLARIN KISACA ÖZETİ:

1.RASYONALİZM: Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Hagel,   Descartes

2:EMPİRİZM: John Locke, David Hume, Berkeley

3.KRİTİSİZM: Immanuel Kant

4.ENTÜLSİYONİZM: Henry Bergson

5.POZİTİVİZM: Auguste Comte

6.ANALİTİK FELSEFE: Ludwip Wıttgensteın

7.PRAGMATİZM: John Dewey, William James

8.FENOMENOLOJİ: Edmund Husserl

        AHLAK FELSEFESİ (Etik Felsefesi)

Temel kavramlar:

Sorumluluk: Özgür iradeyle karar verilen eylemlerin sonucuna katlanmak.

Vicdan: İyi ve kötüyü ayırt etmeyi sağlayan iç ses.

Erdem:  İyi ve kötü arasında iyiyi seçmek ve bu hissi hep taşımak

Özgürlük: İnsanın kendi iradesiyle karar vermesi ve eylemini gerçekleştirmesidir.

Ölçülülük: Aritotelesin özelikle vurguladığı orta yolu takip edip aşırılıklardan uzak durmak

Norm: Kural ve yasalar

Ahlaki Norm; Ahlaki kural veya yasadır .

        İNSAN VE ÖZGÜRLÜK

Determinizm. İnsanın ahlaki eylemlerde bulunurken özgür olmadığını savunan görüş. Özgürce seçim yapabilmek mümkün değildir.(katı bir kadercilik insanın daha önce belirlenmiş bir doğa içinde olduğunu söyler.)

Otodeterminizm: İnsan kendisini geliştirebildiği, bilgi ve deneyimin artırdığı ölçüde özgürdür.(Kısmi özgürlük)

İndeterminizm: İnsan tam anlamıyla özgürdür. Davranışlarını önceden belirleyen hiçbir şey yoktur (kadere karşı anlayış )

Liberteryanizm: Bireysel özgürlükleri savunur. Davranışların hiçbir kısıtlanmayla karşılanmaması gerektiğini söyler.

Fatalizm: İnsanın kaderini önceden üstün bir doğaüstü güç belirler. İnsanlar davranışlarını belirleme özgürlüğüne sahip değildir.

                                               EVRENSEL AHLAK YASASI VAR MIDIR?

 

 

YOKTUR

VARDIR

Hedonizm:  Hazcılık (Epiküros, Aristippos)

Sübjektif nedenlerle açıklayanlar

Fayda ahlakı: Bireysel yarar (Bentham, Mill)

Objektif nedenlerle açıklayanlar

Egoizm: Bencillik (Hobbes)

 

Anarşizm: Devlet, ahlak,  dine karşı

 

Stirner, Proudhan,  Bakunin, Kroputkin, Friedrich Nietzsche

 

 

Hedonizm; Temel amaç anlık hazlardan ziyade olayların sonucunda elde edilecek haz yani mutluluk olmalıdır. Bireyler mutsuzluktan kaçınmak için davranışlarını ortaya koyarlar. Herkesin mutlu olacağı sonuçta farlı olacağı içinde
evrensel ahlak yasası olamaz.
Fayda ahlakı: Fayda ahlakına göreyse herkes bireysel çıkarının faydası peşindedir. Böyle bir durumda da evrensel ahlak yasası söz konusu olamaz.
Egoizme (Bencilik): Hobbes’ e göre insan insanın kurdudur ve herkes önce kendisini düşünür herkesin kendisini düşündüğü bir ortamda da evrensel ahlak yasasından söz edilemez.
Anarşizm: Birey önemlidir ve onun istekleri üzerine daha değerli bir şey bulunamaz. Bu nedenle de devlet, ahlak ve din gibi bütün kural koyucu kurumlar ortadan kaldırılmalıdır.

Sübjektif Özelliklerle Açıklayanlar (Fayda, Haz, Sezgi)

Bentham: Toplumsal çıkar fayda temel alınırsa evrensel bir ahlak yasası elde edilebilir.

Mill: Toplumu mutluluğu amaç edinilirse evrensel bir ahlak yasası söz konusu olabilir.

Bergson: Sezgimiz sayesinde evrensel bir ahlak yasalarını ortak oluşturabiliriz.

Sübjektif temeller insanın özüne dair özeliklerken, objektif özellikler insanın dışındaki nesnelere bağlı özelliklerdir.

Objektif Özelliklerle Açıklayanlar

Sokrates: Bilgi erdemdir. Bir insanın ahlaksız olmasının nedeni bilgisiz olmasıdır. Eğer herkese gerektiği ölçüde felsefe eğitimi verilirse herkes ahlaklı ve iyi olacaktır.

Platon: İyi olmak iyi ideasına uygun olmaktır.

Aristotales: İyi olmak ölçülü olmaktır yani aşırılıklardan uzak durmakla alakalı olduğunu söylemiştir.

Farabi: Tanrı bütün iyiliklerin kaynağıdır.

Spinoza: Ahlaki eylem tanrının yasalarına uymakla olur demiştir..

Kant: Ödev ahlakı

-Evrensel ahlak yasasını objektif temellere dayandırır.
-Eylemin amacı mutlu olmak değildir.
-Esas olan iyiyi isteme iyi niyettir.
-İyilik ödevimiz sorumluluğumuzdur. Hiçbir çıkarımız gözetilmemelidir.
-Yapılan davranışın sonucu önemli değildir.

Anadolu Bilgeliği
- Konusu Allah CC’HU aşkı ve sevgisi olan felsefi, ahlak ve edebi öğretiye tasavvuf denir.
- Maddi dünyanın geçiciliğine işaret etmekle birlikte asıl sağlanmak istenen gönül terbiyesidir.
-Tasavvufla ilgilenen bilgelere mutasavvıf adı verilir.

Bazı Anadolu Mutasavvıfları

Hoca Ahmet Yesevi: Türkçe yazdığı şiirlerle Allah CC’HU sevgisini işlemiştir. Öğretisi ehlibeyt sevgisini de içerir. Ona göre ırk, din, dil ve mezhep ayrımı yapmaksızın, tüm insanlığa hoşgörüyle yaklaşılmalıdır.

Mevlana Celalettin Rumi: Allah CC’HU sevgisi öğretisinin temelidir. Ona göre insan sevgi duygusuna ve idrak özeliğine sahip olmasıyla diğer yaratıklardan ayrılır.

Hacı Bektaş Veli: Allah CC’HU her şeyin aslı ve sevmek ahlakın temelidir. Bütün yaratıklara karşı sevgi beslemek esastır.

Yunus Emre: her şey Allah CC’HU tarafından yaratılmıştır. Allah CC’HUNA ulaşmanın tek yolu sevgidir. Sevgi, bilgelik ve olgunluk işidir.

Varlık Felsefesi (Ontoloji)

 

Varlık varımdır?  Varlık nedir? Varlığın özü nedir? Evrende bir düzen var mıdır? Evren sonlu mudur? Varlığın ana maddesi  (arkhe) nedir?

 

                                        Varlıklar (var olan her şey)


Gerçek (reel ) Varlıklar                                                                 Düşünsel (ideal) Varlıklar

Somut. uyumlanabilir.                                                                  Soyut, düşünülebilir

Telefon,  Masa, Ağaç                                                                     5 rakamı, üçgen, pi sayısı

Temel Kavramlar

Metafizik: İspatlanamayan, fizik ötesi

Transendental: Aşkın, Tanrı doğaya aşkın bir varlıktır. Çünkü Tanrı doğadan daha fazlasını ifade eder. Tanrı doğanın sadece içinde değil dışında da vardır.

Arkhe: Varlığın ana maddesi. Bu soruyu ilk kez soran Thales’tir.

Tin: Ruh

Monizm: Varlıklar tek bir özden oluşur. İdealizm Arkhe: Varlık Ruhtur der, Materyalizm İdealizm Arkhe:Varlık Maddedir der.

Düalizm: Varlıklar iki özden oluşur. Descartees’in Düalizmi Arkhe:Varlık hem madde hem de ideadır.

Plüralizm: Varlıklar ikiden fazla özden oluşur. Empedokles Arkhe: Su, Ateş, Toprak ve Hava.

İndirgemeci Yaklaşım: Varlığı parçalara ayırarak ele alır. Bilimler

Bütüncül Yaklaşım: Varlığı bir bütün olarak ele alır. Felsefe

 

Thales ‘’Hiçten hiçbir şey meydana gelmez." ‘’Arkhe nedir?” sorusuna yanıt veren düşünürlere ‘’Doğa Filozofları” ya da ‘’İlk Filozoflar” denir.

Bunlardan bazıları

Thales: su

Anaximandros:          aperion(sınırsız madde)

Anaximenes. Hava

Herakleitos. Ateş (değişim) (karşıtların birliği) (logos)

Empedokles:  Su, Hava, Ateş, Toprak          (4 element)

Pisagor (Pythagoras): Sayılar           (ilk kez filozof kavramını kullandı)

Demokritos: atom

                                                      VARLIK VAR MIDIR?

Yoktur (NİHİLİZM/HİÇCİLİK)                        Vardır (REALİZM)

                                                                                 Varlık Nedir?

SOFİZM (felsefeye muhalif grubu):

 Gorgias (Gerçek varlık yoktur)                           1. OLUŞÇULUK: Oluş (değişim)

Varlık ve bilgi kişiden kişiye                                Oluş=Değişim (Felsefede)

göre değiştiği için güvenilmezdir.                        2. İDEALİZM: idea (ruh, düşünce)

Sofizm MÖ ortaya çıkmış ve Nihilizm                3. MATERYALİZM: Madde

daha sonra ortay çıkmış yeni halidir.                   

TAOCULUK: Lao Tse                                         

-Tao: yol düzen, mutlak gerçeklik                         4. DUALİZM: Madde + idea

-Tao dışındaki nesneler gerçek değil aldatıcıdır.   5. FENOMENOLOJİ: Fenomen (öz)

                                                                                  Yani görünenin ardındaki özlerdir.

VARLIK VAR MIDIR?

Vardır (REALİZM) 

1-OLUŞÇULUK: Oluş (değişim) Herakleitos, Whitehead

Herakleitos: Arkhe ateştir demiştir. Değişmeyen tek şeyin değişimin kendisidir. Aynı nehirden iki kez yıkanamazsınız, çükü nehirdeki su ve siz ikinci kez aynı değilsiniz. Bu dünyada değişmeyen hiçbir varlık yoktur.

2-İDEALİZM: İdea (ruh, düşünce) Platon, Aristoteles, Farabi, Hegel; Varlık ideadır.

Platon: gerçek varlıklar idealar dünyasındaki idealardır demiştir. Aristoteles; Saf madde ile saf form arasındaki hareketliliği madde form nazariyesiyle anlatmıştır. 
Farabi; Aristoteles gibi bir düşünürdür. Ona göre varlık ideadır. Varlığı iki şekilde sınıflandırır;
I-Vacibül Vücut; Var olmadığı düşünülmeyecek varlıklardır        
II-Mümkünül Vücut ise var olmak için başka varlıklara bağlı olan varlıktır. Hegel; Tez, antitez, sentez ve gay yani mutlak ruh kavramını görüyoruz. İdealizme göre varlık ruh ve düşünce sonsuz olan her şeyin temelinde olan ideadır.

3-MATERYALİZM: Madde Demokritos, La Mettrie, Hobbes, Marx

Materyalizme göre varlık maddeden oluşur. Düşünceyi de meydana getiren maddedir. Her varlığın ruhu ve ideası yokken mutlaka maddesi mevcuttur. Ruhu ve düşünceyi de meydana getiren maddedir.
Demokritos; Arkhenin atom olduğunu söylemiştir. Evren bir zorunluluk sonucu oluşmuştur.
La Mettrie; Evrendeki yaratıkların mekanik bir yer değiştirme ve hareketin neden sel etkileriyle oluştuğunu söylemiştir. İnsanında makine gibi olduğunu, makine insan kavramını kulanarak anlatmıştır.
Thomas Hobbes;  Maddeden ayrı bir ruhun varlığını ret eder. Ruhu ince r fiziki bir cisim olarak görür. Varlıklar dünyasındaki olay harekettir veya tek tek olandır ama maddedir.  
Marx; Evren maddesel yapıdadır. Maddenin insanın zihninden bağımsız bir gerçeklik olarak var olduğunu söylemiştir.

4-DUALIZM: Madde + idea (insan) Descartes; Maddede ideada çok önemlidir. Birbirine indirgenemez. Descartes kast ettiği temel varlık insandır. İnsanın maddi ve idea boyutu çok önemlidir.

5-FENOMENOLOJİ: Fenomen (görünenin ardındaki öz) Husserl

 

ÇAĞDAŞ VARLIK GÖRÜŞLERİ

1-Yeni Ontoloji Hartmann; Ontoloji var olanların alanı olarak görünür. Yeni Ontoloji kendine özgü kavramlar üreterek farklı bir varlık ve bilim çabası ortaya koymaktadır.

2-Pragmatizm; Faydacılık ya da yararcılıktır. James, Peirce, Dewey

3-Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm) Bu görüş Ahlak Felsefesindeki indeterminizme çok benzemektedir.

Kierkegaard, Jean Paul Sartre, Heidegger 
-Varoluş önce gelir, sonra öz meydana gelir. Birey özünü istediği gibi var edebilir.

-Egzistansiyalizmin evrene bakışı insan merkezli olarak belirlenir.

-İnsan kendi kaderini belirler. Seçimlerinde özgür olarak kabul edilir.

-İnsan kendini nasıl istiyorsa öyle var edebilir, kader yoktur.

 

 

 

Estetik ve Sanat Felsefesi

Estetik doğadaki ve sanattaki güzeli ele alır. Sanat felsefesi ise sadece sanattaki güzeli ele alır.

Güzel nedir? Sanatta güzel nedir?

 

 

Estetik güzellik sanattaki güzelliği de içerdiği için Estetik Felsefe Felsefesi Sanat felsefe sinide kapsar.

 

   Sanat                                                               Zanaat

1-Kullanım değeri yoktur.                             1-Kullanım değeri vardır.

2-Amaç estetik haz almaktır.                        2-Amaç maddi çıkar sağlamaktı.

3-Tek, biricik, yegânedir.                              3-Çok sayıda olabilir.

4-Yaratıcılık esastır.                                       4-Esinlenme olağandır.    
Örnek: resim, heykel, müzik, sinema           Örnek: ayakkabı, mobilya

 

 

SANAT KURAMLARI

Taklit Olarak Sanat: Doğa en güzel olandır. Sanatçı ancak doğayı taklit ederek sanat yapabilir.
Mimesis: Sanatta taklit Platon, Aristoteles

Oyun Olarak Sanat

Oyun oynarken gerçek hayattaki sıkıntılarımızı, dertlerimizi unuturuz; başka bir dünyanın içine girer, orda yaşarız ve bundan keyif alırız.

Sanat da oyun gibi olmalıdır. Bizi başka bir dünyaya götürmeli, orda sorunlarımızı unutup, keyif almalıyız. Schiller

Yaratma Olarak Sanat

Sanatçı yaratıcı olmalıdır I ve bize doğada olmayan şeylerin hazzını yaşatmalıdır.  Örneğin pembe bir bulut, kırmızı bir deniz, üç burunlu bir kadın gibidir.  Croce       
Hoş: S
eyredilmesi, yapılması ya da dinlenmesi keyif, haz veren kavramdır.

Yüce: Sonsuz, Kavranamayan bir büyüklük, ölçüleri aşan bir kuvvet, sonsuzluk ve sınırsızlığı çağrıştıran kavram, Tanrı, dağlar, okyanuslar.

 Ortak Estetik Yargılar Var Mıdır?

Vardır diyen -Immanuel Kant                     Yoktur diyen -Benedetto Croce

Güzel herkes için aynıdır.                                Estetik beğeniler kişide kişiye değişir.

Teizm: Tanrı vardır.

Ateizm: Tanrı yoktur.

Deizm: Tanrı vardır ancak dinler yoktur. Tanrı doğayı yaratıp, kendi haline bırakmıştır.

Agnostisizm: Tanrının varlığı ya da yokluğu kanıtlanamaz, bu nedenle sorumluluğ yoktur. (Bilinemezcilik)

Panteizm: Tanrı ile doğa iç içedir. Tanrı = Doğa (Tümtanrıcılık) Tanrı doğaya içkindir.

Panenteizm: Tanrı ile doğa iç içedir. Tanrı Doğa (Vahdet-i Vücud) Tanrı doğaya aşkındır.

Monoteizm: Tektanrıcılık

Politeizm: Çok tanrıcılık.


Temel kavramlar

Egemenlik; Yönetme gücünü elinde bulundurmak

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demek yönetme gücünü elinde bulunduran halk demektir. Yani yöneticinin halk olduğu bir sistem demektir.

Meşruiyet; Meşru kelimesinden gelir. Meşrunun anlamı, yasal olan demektir. Meşruiyet ise yasaya uygun olan demektir.

Bürokrasi; Devleti oluşturan hiyerarşik yapılanma demektir.

Hiyerarşi; Ast-üst ilişkisi demektir.

Sivil Toplum; Bireylerin ya da grupların haklarını devlete karşı savunmak ve kamuoyu oluşturmak için kurulmuş bağımsız örgütlenmelerdir.

Bu kavrama sendikaları örnek gösterebiliriz. Ancak hukuk devleti olan devletler de sivil toplumlar faal olarak çalışabilir. Ayrıca sivil toplum hakları anayasada belirtilmelidir.

Ütopya; Var olmayan ülke. Mevcut sistemi eleştirmek ve gelecekteki oluşumlara ışık tutmak için yazılmış, gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarımlardır.

 

Demokrasi; Eşitlik, özgürlük adalet temeline dayanan çoğunluğun, toplumun tümüyle ilgili karar verebilmesini sağlayan yönetim biçimidir.

Erk; Kuvvet, güç demektir.

Hiyerarşi: Ast-üst ilişkisiEgemenlik çeşitleri

3 çeşit egemenlik vardır;

1-Geleneksel Egemenlik  ; Bu egemenlik türünde toplumu yöneten kişi gücünü tanrıdan aldığını iddia eder . Bu kişiye karşı çıkan kişi tanrıya da karşı çıkmıştır.
Buna örnek olarak krallık, şeyhlik, imparatorluk egemenlik biçimleri örnek olabilir.


2-Karizmatik Egemenlik
; Kişinin hiçbir yetkisi olmadan insanların onun kişisel özelliklerine güvenerek kitleler halinde ilerlemeleri diyebiliriz . Örneğin peygamberler, Atatürk buna örnek olabilir.


3-Demokratik Egemenlik;
Hukuk devleti, halkın iradesi. Günümüzün çağdaş egemenlik biçimidir. Burada etken olan halkın iradesidir. Örnek olarak hukuk devletini örnek verebiliriz çünkü hukuk devletinde herkes anayasa karşısında eşittir
ve anayasa karşısında herkes eşittir. Anayasa herkesten üstündür.

Devlet doĞal mIdIr? Yapay mIdIr?

Doğal bir kurumdur

Devletin toplumda kendiliğinden ortaya çıkacağını savunur. Platon ve Aristothales bu görüşü savunur.

Platon’a göre devlet, vücuttaki beyin gibidir. Kendi kendine ortaya çıkar bir şey yapmaya gerek yoktur.

 Yapay bİr kurumdur

İnsanlar diğer insanlardan korunmak için araların da bir sözleşme imzalayıp devleti ortaya çıkarmışlardır.

Temsilcileri T.Hoobes (‘insan insanın kurdudur’ cümlesi ile bu görüşü desteklemiştir) ve J.J.Rousseau (diğer insanların bize zarar vermemelerini istediğimiz için bizi koruyacak bir üst merci ihtiyaç duymuşuzdur ve bunu toplum kendi iradesiyle
kendi aralarında bir sözleşme yaparak devleti oluşturmuşlardır.)



İdeal bir siyasi düzen mümkün müdür

Mümkün değildir

Sofistler; Hiçbir zaman ortak bir bilginin ortak bir düşüncenin olamayacağını söylerler. Bu grup felsefenin muhalif grubudur.

Nihilistler

Bu düşünceyi savunurlar

 

Mümkündür

1.Liberalizm ;( özgürlük temeldir)

Liberalizmde serbest piyasa ekonomisi, özelleştirme söz konusudur.

Bunun sonucu olaraktan devletin alanı, sınırı daraltıldığı için vergilerde azaltılacaktır.

Adam Smith bunun üzerine şu cümleyi kurmuştur ^bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler^

 

2.Sosyalizm ;(eşitliği temel alan yaklaşım) güçlü devlet, sosyal denge, eşit işe eşit maaş temel değerlerdir. Ancak devletin yetkileri ve sorumlulukları artırıldığı için vergiler artacaktır.

3.Hukuk Devleti ; (adaleti temel alan yaklaşım) buna sosyal devlet anlayışı da denilebilir. Bu görüşe göre toplumların ortak bir anayasası olursa hepsinin aynı şekilde yönetilmesi siyasi düzeni olur.

 

Ütopyalar (ütopya=var olmayan ülke)

İstenen ütopyalar(optimist)

Optimist iyimser demektir.

Platon-Devlet ütopyası (ideal toplumun nasıl olması gerektiğini açıklamıştır. Bu devlette insanlar üçe ayrılmıştır. İşçiler, bekçiler, yöneticiler olarak ve bu toplumda her sınıfın bir erdemi vardır. İşçi sınıfın erdemi kanaatkâr olmak,
bekçileri erdemi cesaret, yöneticilerin erdemimde bilgeliktir.)

T. Campanella  - Güneş Ülkesi (aile yoktur, eşlerin seçimi devletçe yapılır. Kent bir rahip tarafından yönetilir ve herkes günde 4 saat çalışır, herkes geri kalan vakitlerini sosyalleşmeye sanata v  e eğlenceye ayırırlar)

F.Bacon-Yeni Atlantis(bir ada vardır ve bu adada herkes bilgili ve kültürlüdür. Bu yüzden bir bilgi devleti söz konusudur.)

T.More-Ütopya(özel mülkiyet olmaz, herkes devlet adına çalışır. Para geçerli değildir, değiş tokuş vardır, ve gunde insanlar 6 saat çalışırlar geri kalan zamanı sanat ve bilime harcarlar.)

Farabi-Erdemli Şiir(insanlar yardımlaşarak bir arada yaşarlar, kötü insanlar toplumdan çıkarılırlar, erdemli şehirde, gerçeklikler doğruluklar, iyilik ve  güzellik esas alınır. Yönetici peygamber ve filozofun erdemini kendinde toplayan kişidir.)

  

İstenmeyen ütopyalar(pesimist/kötümser)

Distopya ya da korku ütopyaları da denilebilir.

G.Orwell-1984( bu ütopyaya göre dünya üç bloğa ayrılmıştır, özgürlükler kaldırılmış, insani duygular yok edilmiş,  ,düşünme özgürlüğü ellerinden alınmış tüm kitaplar ortadan kaldırılmıştır ve toplumda casuslar vardır aile bile olsa güvenilmez)

A.Hauxley-Cesur Yeni Dünya

 

FELSEFE

Felsefe kelimesinin anlamı bilgelik sevgisi, bilgi sevgisidir.

Yunanca Philosophia kelimesinden gelmektedir

Philo (sevgi)

Sophia(bilgelik)

Filozof : Bilgi seven

Son kaynaklara göre filozof kavramını ilk kullanan kişi Pisagordur.

İslam felsefe sinde felsefe kavramı yerine hikmet, filozof yerine feylesof ya da hâkim kavramları kullanılmıştır

İlk filozof Thales’tir.

Felsefe ilk kez MÖ 6 yy ‘da Milet’e (Didim), (İyonya) ortaya çıkmıştır.

İlk felsefi soru :  Arkhe nedir?

Arkhe; Varlığın ana maddesi , bütün varlıklarda var olan madde , ilk neden

Thales kendi sorduğu soruya arkhe ‘su ‘ dur diye cevap vermiştir.

Felsefeden önce insanlar doğayı açıklamak için mitolojiden yararlanıyordu. Mitoloji hem bilim görevi hem de inanma ihtiyacını karşılıyordu.

Felsefe ortaya çıkmadan önce yunan halkı şimşeklerin Zeus’un asasından çıkan kıvılcımlar, depremlerin Poseidon’ın işi,  aşık olanların nedenini  Erosu’un attığı oklar olduğuna inanıyordu.

Felsefedeki Temel kavramlar

Metafizik ; ispatlanmayan, fizik ötesi ‘ Tanrı var mıdır’ ‘ İyi nedir?’  gibi sorular birer metafizik sorudur. Bilim metafizik konularla ilgilenmezken felsefe metafizikle ilgilenir..

Dogma ; inanca dayalın , sorgulanmadan onaylanan bilgi ‘Tanrı var mıdır?’ Tanrı vardır önermesi bir dogmadır. Felsefe dogmaları sorgular din sorgulamaz olduğu gibi kabul eder.

Kümülatif ; yığılan, biriken; yığılarak biriken felsefe kümülatiftir.

Olgusal ;deneylenebilir, gözlenebilir, somut felsefe olgusal değildir, çünkü felsefede deney yapılmaz, bilim olgusaldır.

Refleksif : Düşünme üzerine düşünme, kendini sorgulama anlamındadır. Felsefe refleksiftir.

Subjektif  ; öznel, kişiden kişiye değişen yargı. Felsefe subjektif , bilim objektiftir.

Epistemoloji ; bilgi felsefesi

Ontoloji ;varlık felsefesi

Etik ; ahlak felsefesi

Estetik ;güzelin felsefesi veya güzel konusunu ele alan felsefe disiplinidir.

Rölativizm ; bilginin kişiden kişiye değiştiğini savunan düşünce(görecelilik)

Sofistler rölativistir.

Septisizm ; ortak bilginin olmayacağını ve bütün bilgilere şüphe ile yaklaşılması gerektiğini savunan düşünce (şüphecilik)

Sofistler septiktir.

Tümel ; bütünsel , felsefe tümeldir, bilim ise varlığını parçalara ayırarak ele alır.

 

Felsefenin bazı tanımları

-Felsefe, Düşünme üzerine düşünmektir.

-Felsefe, Neleri bilmediğini bilmektir

-Felsefe, Hayatı anlamlandırma çabasıdır

-Felsefe, Bütün bilimlerin anasıdır

-Felsefe, Eleştirel, sistemli ve tutarlı düşünce tarzıdır

-Felsefe, Varlığın genel durumu hakkında düşünmektir

-Felsefe, Yolda olmaktır

-Felsefe, Kendini bilmektir.

-Felsefede tanım soruları çok önemlidir. Tanım yapabilmek felsefenin asli işidir. Tanım yaparken tanım yaptığımız varlığın ne olduğundan mutlaka bahsetmeliyiz. İyi bir tanım yapmak için ayrıca o varlığı
diğer varlıklardan ayıran
özgün özeliklerinden bahsetmeliyiz. Örneğin felsefe öznel ve sistemli bir düşünce tarzıdır demek bir tanımdır.

-Felsefe özneldir.

-Felsefe kesin değildir.

-Felsefede ispat olmaz.

-Felsefe kesin olmadığı için bilim dalı değildir.

Felsefenin özellikleri

-Öznel (subjektif) (kişiden kişiye göre değişir)

-Kesin değildir

-Akla dayalı(rasyonel)

-Olgusal değil(deney yapılmaz)

-Yığılan, biriken(kümülatif)

-Evrenseldir. Bir Filozofun ortaya koyacağı sistem bütün toplamlar için kapsayıcı ve genelleyicidir. Sadece bir topluma özgü felsefi sistem olmaz. Ortaya konan felsefi sistem bütün toplumlar için genelenebilir.

-Sistemli(yöntemli), felsefenin yöntemi mantıktır.

-Tutarlı(çelişkisiz olmalıdır). Bilgiler arasında çelişki olmamamladır. Filozofun ortaya koyduğu sistemde çelişki varsa sistemi tutarsızdır.

-Sorular daha önemlidir(yüzyıllardır aynı sorulara cevap aranmaktadır.) Felsefede asıl amaç sorgulamak ve düşünmek olduğundan soruların kesin cevaplarına ulaşmak asıl amaç değildir.

-Eleştirel

-Refleksif (kendini sorgulama, düşünme üzerine düşünme)

-Tümel (bütünsel) felsefede parçalar ayırma söz konusu değildir.  

.

Felsefenin ilk kez milet-didim dolaylarında ortaya çıkmasının nedenleri

-Yaşadıkları çağa göre demokratik , refah yüksek bir toplum olması

-Savaşın, açlığın ,salgın hastalıklarının ve kıtlığın olmaması

-İyonya uygarlığında önemli bir ticaret merkezi ve liman kenti olmasından dolayı diğer kültürlerle etkileşim içinde olması

-Kölelerin tarım , hayvancılık gibi işleri onlar için yapıyor olması ve  boş zamanlarının olması

-Yaşadıkları bölgenin verimli topraklara sahip olması ve ılıman bir ikliminin olması

-İnsanların yarını düşünmek gibi bir dertlerinin olmaması


Anadolu’da yaşamış antik filozoflar

(Antik=eski)

Doğa filozofları (yani arkhenin ne olduğuyla ilgilenen filozoflar)

Thales

Anaksimandros

Anaksimenes

Anaksagoras

Herakleitos

Diğer düşünürler

Lukianos

Aristoteles ( Hayatını Çanakkale  Assosta geçirmiştir)

Kleanthes

Diogenes(Sinop’ta yaşamıştır. Gölge etme başka ihsan istemez)

Epiktetos

İlk felsefi soru ‘Arkhe nedir ?’ gibi kimseyi rahatsız etmeyen bir soru olmalıydı. O dönemde insanlar mitolojiye inanırlardı. Thales mitolojiye eleştiri getiren bir soru sorsaydı cezalandırılma ihtimali vardı.
Nitekim kendisinden sonra
dünya gelen Sokrates mitolojiye inanmadığı için gençleri ahlak gençlerin ahlakını bozmak onları dinsizliğe itmekten dolayı idam cezası alacaktı. Oyse arke nedir sorusu kimseyi rahatsız etmemişti.

Bu soruya yanıt veren düşünürlere ‘doğa filozoflar’ ya da ‘ilk filozoflar’ denir.

Doğa filozoflarından Bunlardan bazıları;

-Thales.: Arkhe Sudur (Her varlığın içinde bulunan öz suyu du)

-Anaximandros :Apeiron(sınırsız madde)

-Anaximenes: Arkhe Havadır

-Herakleitos : Arkhe, Ateş(soyut bir ateşten bahsedilmiştir)(oluş/değişim yani sürekli değişen özdür) (logos:Tanrısal akıl)(karşıtların savaşı)

-Empedokles: Arkhe su ,hava ,ateş, toprak(4 element) varlıklarda bunların tek veya kombinezonları bulunur

-Pisagor(Pythagoras):Arkhe sayılardır. Bütün varlıkların kendine özgü sayı dizilimi vardır( Faklı gen dizilimlerini çağrıştırır)

-Demokritos: Arkhe Atomdur (ilkel atomdur )

-Parmenides: Arkhe, bir olan (ezeli, değişmeyen bir özdür)(herakleitos’un görüşünün tam tersi)


HERAKLEİTOS

“Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın” cümlesi önem taşır.

Her şey değişir.(nehirden akan sular da, nehre giren kişi de)

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

Arkhe ateştir.(değişim/oluş)

Logos : Tanrısal akıl, doğa yasası. Evrene düzen veren ilke

Karşıtların Savaşı: Her şey karşıtıyla vardır. Yaşam ölüme, sıcak soğuğa dönüşecektir, hiçbir şey aynı kalmaz.

 

SOFİSTLER

-Doğru bilgiye ulaşmak mümkün değildir

-Şüphe amaçtır. Bütün bilgilere, kuşku ile yaklaşmalıyız(septisizm:şüphecilik)

-Bilgi kişiden kişiye göre değişir(rölativizm:görececilik)

-insan her şeyin ölçüsüdür’ Protogoras

-hiçbir şey yoktur, olsa da bilemeyiz, bil sekte aktaramayız”.Gorgias

-İsmi en çok bilinen sofistler; Protogoras, Gorgias, Timon, Pyrron

-Sofistler şüpheci ve rölativisttir.

 

Protogoras!”insan her şeyin ölçüsüdür”

-Bilgiler kişiden kişiye göre değişir(rölativizm)

-Bir varlığın güzel mi, çirkin mi, bir davranışın iyi mi kötümü, bir bilginin doğrumu yanlış mı olduğuna insan karar verir

-Elimizdeki bütün bilgilere kuşku ile yaklaşmalıyız

-Aynı kişinin yargıları bile zamanla değişiyorken ortak bilgi olamaz

-Elimizdeki bilgilere şüphe ile bakmalıyız(septisizm), “Ne kadar insan varsa o kadar, doğru vardır.” 

 

Üç büyük düşünür

1-SOKRATES

2-PLATON

3-ARİSTOTELES

    

    Bu rasyonalist düşünürler doğru bilginin kaynağının akıl olduğunu savunurlar.

Sokrates’in hiçbir yazılı kaynağı yoktur. Onun diyaloglarını öğrencisi platon kâleme almıştır.

 

1-Sokrates

Doğru bilginin kaynağı akıldır

Rasyonalisttir

Bilgi apriori (doğuştan gelen,deney öncesi)dir.

Bilgileri hatırlama yoluyla elde ederiz, öğrenmeyiz.

Yöntemi diyalektiktir.(iki bilge kişinin karşılıklı sorular sorarak doğru bilgiye ulaşma çabası)

Diyalektiğin aşamaları; ironi (alaylama ) maiotik  (doğurtma)

Sorgulanmamış yaşam, yaşamaya değmez

“Bildiğim tek şey ,hiçbir şey bilmediğimdir”

“Kendini bil!”

“Bilgi erdemdir”

“bilgi erdemdir”

Bir insanın kötülük yapmasının tek nedeni eğitimsizliği, cehaletidir.

Eğer kişiye olması gerektiği biçimde eğitim(felsefe) verilirse, o kişi ahlaklı ve erdemli olur

İnsan özü itibariyle iyidir. İnsan bile bile kötülük yapmaz. Kötülük onun bilgisizliğinden kaynaklanır.

BİLDİĞİM TEK ŞEY HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİMDİR

 

Felsefe ile ilgilenen kişi mütevazı olmalı ve hayat boyu doğru bilgiye ulaşmaya çabalamalıdır. Felsefe ölene dek yolda olmaktır.

Her şeyi bildiğini düşünene kişiye bir şey öğretemezsiniz. Doğru bilgiye ulaşabilmek için önce bilmediğimiz şeyler olduğunu ve kesin doğru sandığımız şeylerden emin olmamamız gerektiğini kabul etmeliyiz.

İçi kirli suda suyla dolu bardağa ne kadar temiz su ekleseniz de, tamamının temiz olması mümkün olmayacaktır; tamamı temiz suya ulaşmak için önce bardağın içindeki kirli suyu dökmeli (ironi)sonra da o
bardağa temiz su eklemeliyiz.(maiotik)

2-PLATON(EFLATUN) İDEALAR KURAMI 

Ona göre iki dünya vardır.

(duyular dünyası, görünüşler dünyası, gölgeler dünyası)

Fenomenler dünyası; sonlu, kusurlu ve değişen varlıklar

İdealar dünyası; sonzuz kusursuz ve değişmeyen varlıklar ve fenomenler duyumlanabilir ve gerçek değildir, aldatıcıdır, gölgedir, idealar , gerçek varlıklardır ve sadece akılla kavranabilen tümel varlıklardır.

Platon Rayonalisttir.(akılcı)

Bu dünyada(fenomenler dünyası)duyumladığımız bütün varlıklar sonlu sonlu ve kusurludur. Oysaki duyumladığımız şeylerin sonsuz, kusursuz halleri idealar dünyasındadır.


platon

Platon’ a göre mutlu olmak için iyi ideasına ulaşmaya çalışmalıyız, doğru insan adaletli olmak demektir.

Devletin doğal olarak, kendiliğinden oluştuğunu savunan Platon ‘DEVLET’ ütopyasında devlet filozof-kral denen yöneticilerin yönetmesi gerektiğini savunur.

Platon’a göre ideaların kopyaları fenomenler, fenomenlerin kopyaları da sanat eserleridir, bu yüzden sanat eserlerinin değersiz olduğunu düşünür. Sanat taklidin taklididir. Sanatta taklide de mimesis adını verir.
Platon’a göre sanatçı, fenomenleri
değil, ideaları yansıtmaya çalışılmalıdır.

 
3-ARİSTOTELES

İslam filozofları tarafından ilk öğretmen olarak isimlendirilmiştir.

Hocası platonun aksine gerçek varlıkların başka bir dünya da olmadığını bu dünyada olduğunu söyler. Varlıklar şekil olarak vardır ve gerçektir.

Varlığın iki yönü vardır; madde ve form(biçim)

Madde. Varlığın duyumlanabilir, değişebilen yönüdür.
Form: varlığa şekil veren özü, biçimidir.
Platonun aksine, form başka bir dünyada değil varlığın içinde ; ona içkindir. Gerçek, bilinen varlık, duyuları etkileyen form, biçim almış maddelerdir.

Ona göre varlıkların  dört nedeni  vardır. Maddi (yapıldığı madde)neden, formel(ona biçim)neden, fail(hareket ettirici) neden ve ereksel (maddenin biçim kazanmasında ki amacı gösteren)neden

 

Ona göre insan iyiyi arzular ve bu şekilde mutlu olur. Mutluluk ruhun amacıdır.

Aristoteles, insan eylemlerinde aşırılık ve eksikliğin iyi olmadığını savunur ve amacın orta yol olduğudur bu orta yola altın orta adını vermiştir.

Örneğin; kişi ne aşırı atılgan, cesur olmalı ne de korkak olmalıdır.

İnsanların mutlu olması için sosyal olmaya ihtiyacı olduğunu söyler. Ona göre ‘insan doğası gereği siyasi ve sosyal bir hayvandır. 

 

MÖ. 6.yy- ms.2.yy felsefesi

MÖ. 6.yy - ms.2.yy tarih aralığı felsefenin ortaya çıkışı olarak kabul edilir. Felsefenin ortaya çıkmasının net bir tarihi değildir. Bu yüzden felsefenin ortaya çıkış tarihini belli kabuller doğrultusunda kabul ediyoruz.

Felsefe, farklı medeniyetlerin felsefeye temel olabilecek bilim, inanç ve öğretilerin sistemleştirilmesiyle MÖ 6.yyda belirgin olarak ortaya çıktığı kabul edilir.

Felsefenin ortaya çıkmasında ve sistemleştirilmesinde bazı filozoflar öne çıkmaktadır.

Bunlar :

MÖ700-600 YY’larda

  • Thales
  • Lao tse
  • Anaksimendros

 

MÖ 600-500 YY’larda

  • Anaksimenes
  • Pythagoras (pisagor)
  • Konfiçyüs
  • Heraklitos
  • Parmenides
  • Anaksagoras

 

MÖ 500-400 YY’larda

  • Protagoras
  • Gorgias
  • Sokrates
  • Demokritos
  • Platon
  • Diogenes (diyojen)

 

MÖ 400-300 YY’larda

  • Aristoteles
  • Epiküras
  • Zenon

 

MÖ 300-200 YY’larda

  • Karneades

 

MÖ 200-100 YY’larda

  • Cicero

Bu filozoflar felsefenin ortaya çıkması ve sistemleştirilmesini sağlayan filozoflardır.

 

İLK MEDENİYETLERİN FELSEFENİN DOĞUŞUNA ETKİSİ

Felsefi düşünce antik yunanda sistematik hale gelmiştir. Sümer, Mezopotamya, Mısır, Hint, Çin ve İran medeniyetlerinde ki kozmos(evren düşüncesi) ve erdem anlayışları; felsefi düşünce üzerinde oluşum ve gelişim açısından etkili olmuştur.
Yani bu medeniyetler evren ve erdem üzerine düşünce üretmiştir. Felsefenin oluşmasına ve gelişmesine üzerinde etkili olmuştur.

 

  • Mezopotamya ve Mısır

Yazılı kültüre geçişleri ile birlikte yazı dilinin oluşması, onun öğretilmesi ve aktarılmasını; yazı materyallerinin (tablet ve parşömenler) üretilmesi, okulların açılması gibi durumları getirmiştir.

  • Yazılı kültüre Sümerler çivi yazısı, Mısırlar ise  hiyeroglif yazısı ile geçtiği kabul edilir.
  • Sümerler kil tabletler üzerine Gılgamış destanını, Hammurabi kanunlarını yazmışlardır.
  • Mısır ve Sümerler özellikle matematik, geometri, astronomi gibi alanlarda önemli bilgiler oluşturmuşlardır.  
  • Hint inançlarında
  • İnsanı kötülüklerden arındırma ve isteklerin üstesinden gelme gibi bir esas söz konusudur. İnsanın isteklerden arınması onu ulaşması gereken en yüce varlık olan Brahman’a ulaştırır.
  • Hint inanışlarının temelinde evrenin yaratılışında suyun her şeyin kökeni ve canlı kaynağı olduğu düşüncesi vardır.
  • Kozmosun (Evren) inşa edildiği ve aşkın bir insan tasavvufundan türeme anlayışı bunlar arasındadır.  
  • İran’da
  • Zerdüştlük anlayışı vardır. Zerdüştlük ikili(düalist) bir anlayışı öne sürer.

DÜALİST ANLAYIŞTA

Ahuramaz Görünen veya görünmeyenlerin yaratıcısı.

Ehrimen  Kötülük veya yalanın yaratıcısıdır.

  • Yaratılanlar oldukları gibi yaratılmıştır. Düşüncesi hâkimdir.  
  • Mani inancına göre
  • İyilik ve kötülük ezelidir.
  •  Aydınlık(iyilik) ve karanlık(kötülük) ikisinin karışımından dünya oluşmuştur.
  • Main dininin amacı insan bedeninde tutuklu olan aydınlığı ve Ehrimen’in egemenliğindeki alanı ortaya çıkarmaktır. Yani insanın içindeki iyiliği ve kötülüğü ortaya çıkarmaktır. Tanrı Zervan, akıl ve irade gücüyle bunu temsil eder.  
  • Çin’de ise
  • Taoculuk(Taoizm) inancı hâkimdir.
  • Taoizm inancı Lao Tse önderliğinde kurulmuştur.
  • Taoizm inancında asıl olan bireydir.
  • İnanış, evrenin kendiliğinden ne ise öyle olduğuna inanılır.
  • Var olan her şey yani Tao(evrenin doğru yolu, özü) erdemli hayatın da ilkesidir.
  • İnsan için en iyi hayat şekli, üst akılla TAO’ya ulaşmaktır.  

ANADOLUDA YAŞAMIŞ ANTİK FİLOZOFLAR

  • Thales
  • Aydın Didim ‘de yaşamıştır.
  • Bazı kaynaklara göre tarihin ilk filozofu ve ilk bilim insanı olarak kabul edilir.
  • Felsefe dışında matematik, geometri ve astronomi alanlarında da çalışması vardır. Bu yüzden hem filozof hem de bilim insanı olarak kabul edilir.
  • Güneş tutulmasını önceden tahmin ettiği söylenir.
  • Geometride kendi ismini verdiği Thales teoremini oluşturmuştur.  
  • Anaksimandros
  • Thales’in öğrencisi olarak kabul edilir
  • Aydın civarında yaşamıştır.
  • Matematik, astronomi, haritacılık ve doğa gibi konularda çalışmalar yapmıştır.  
  • Anaksimemes
  • Aydın civarında yaşadığı bilinmektedir.
  • Anaksimendros’un öğrencisi olduğu söylenir.
  • Evren sistemi ve varlıkların oluşmasıyla ilgili düşünceleri Felsefe tarihinde öne çıkmıştır.
  • Astronomi alanında çalışmalar yapmıştır.
  • Güneş ve ay tutulmaları hakkında doğru bilgiler vermiştir.  
  • Anaksagoras
  • İzmir Urla bölgesinde yaşadığı bilinmektedir.
  • Felsefe tarihinde varlıkların temeline “nous” kavramıyla öne çıkmıştır.
  • Bu kavram maddeleri bir amaca göre düzenleyen ve hareket ettiren ilkeyi işaret eder. 
  • Heraklitos
  • İzmir Selçuk Efes bölgesinde yaşadığı bilinmektedir.
  • Varlıklar üzerine oluş düşüncesiyle öne çıkar.
  • “Düşünce tarihinde aynı ırmağa iki kez girilmez”. Sözünün sahibidir.
  • Yani değişmeyen tek şey değişimdir. Düşüncesini savunur.  
  • Epiktetos
  • Pamukkale bölgesinde yaşamıştır.
  • Stoa felsefesinin temsilcilerindendir.
  • Stoa Felsefesine göre insanın temel amacı mutluluktur. Mutluluğa ulaşmak içinse doğaya uygun yaşamak gerekir.
  • Yani Epiktetos’un amacı insanların mutlu olması, bunu da doğaya uygun yaşayarak elde edeceğini söylemiştir.
  • Bilgelik, irade, özgürlük ve doğaya uyum gibi konularda fikriyle de öne çıkmıştır.  
  • Diogenes (diyojen)
  • Sinop’ta yaşamıştır.
  • Kinik felsefi öğretisini savunmuştur.
  • Kinik Felsefesi mutluluğa ancak erdemle ulaşılacağı bunun da dünyevi hazları yadsımakla(arınarak)  mümkün olabileceğini savunan öğretidir.
  • “Gölge etme başka ihsan istemez”. Sözüyle düşüncelerini açıkça söylemiştir.
  • Bu sözü Makedonya kralı büyük İskender’e söylemiştir.
  • Diogenes çok zengin olduğu ve bu zenginliğin ona mutluluk vermediğini fark edip bir fıçının içinde yaşamıştır.  
  • Lukianos(lukiyanos)
  • Özellikle ahlakla ilgili eserleri vardır.
  • İyi bir retorikçidir. (söz ile ikna etme sanatı)
  • Kiniklerin düşüncelerini ve mitolojik inanışlarını eleştirmiştir.

 

  • Ksenofenes(Kısfenos)
  • İnsan ve toplumun kültürel yaşantısıyla ilgili düşünceler oluşturmuştur.

 

  • Aristoteles
  • Felsefe tarihinin en önemli filozoflarındandır.
  • Yaşamının bir kısmını Asos’ta (Çanakkale) geçirmiştir.
  • Mantık, Siyaset, felsefe ve biyoloji gibi birçok alanda çalışmalar ortaya koymuştur.
  • Kendinden önceki Felsefeler ve bilimsel çalışmalar hakkında vermiş olduğu bilgiler dolayısıyla ilk felsefe ve bilim tarihçisi olarak bilinir.
  • Canlıları sınıflandırması bakımından da ilk biyolog olarak bilinir.
  • Makedonya kralı büyük İskender’in öğretmenliğini de yapmıştır.

 

  • Kleanthes
  • Ayvacık’ta(Çanakkale) doğmuştur.
  • Atinaya gittikten sonra Zenon’un öğrencisi olmuştur.
  • Zenon öldükten sonra da Zenon’un okulunun başına geçmiştir.

 

HRISTIYAN FELSEFESI

  • MS 2.-15.YY arasında ortaya çıkmıştır.
  • İnanç - akıl ilişkileri temel anlayışı “anlamak için inanıyorum dur.”
  • Bu dönemde felsefe teoloji yaklaşmıştır yani ilahiyat yaklaşmıştır.
  • Hırstıysan Felsefesi Apoloji (savunma) odaklı bir felsefedir.

Teoloji: Dini bilgilerin sorgulanmadan öğretilmesidir.

Hristiyan Felsefesinin Başlıca Düşünürleri

  • Cellemenes
  • Tertullian
  • Augustinus
  • Boethius
  • Anselmus
  • Erigena
  • Aquinali Thomas
  • OckhamlıWilliam

STOA AHLAKI

  • Kurucusu Kıbrıslı Zenon dur. Marcus-Aurelius diğer temsilcileridir.
  • Stoa Ahlakına göre Doğanın kendi yasaları vardır.
  • İnsan kendi dışındaki olayları değiştiremez.
  • İnsan doğa karşısında özgür olmasa da insanın iyiyi seçme özgürlüğü vardır.
  • Mutluluk dinin seçilmesi ile olur.
  • Kişin için iyi hissi taşıması ve hep iyiye göre davranmaya çalışmasıdır. Hayatta en iyi şey erdemdir.
  • Tüm insanlar eşittir.

Hristiyan felsefesi iki döneme ayrılır

  • Patristik dönem
  • Skolastik dönem

1.Patristik Dönem

 

  • 2.-8.YY arasındaki dönemde geçekleşmiştir.
  • Bu dönmede din adamları Hristiyan filozoflardır.
  • Temel amaç akılla dini açıklamak amaçtır.
  • Cellemenes, Augustinus ve Tartullian, Patristik Dönem filozoflarıdır.

2.Skolastik Dönem

  • 8.-15.YY arasındaki dönem
  • Skolastik: okullaşma, okul yolu.
  • Dini eğitim yaygınlaşarak Hristiyanlık hızla yayılmaya başlamıştır
  • Anselmus, Ockhamlı William ve Aquinali Thomas, Skolastik Dönem filozoflarıdır.

 

Hristiyan Felsefesinin Genel Özellikleri

  • Din merkezli düşünce görülmüştür.
  • Akıllı dinin temellendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır.
  • Akılla inanç tartışmaları ön plana çıkmıştır.
  • İnancın bilgiyi mümkün kıldığı düşüncesi egemendir.
  • Antik Yunan felsefesinden etkilenmiştir.
  • Tanrının varlığı kanıtlanmaya çalışılmıştır.
  • Kutsal metinlerin doğruluğu merkeze alınmıştır.
  • Oluşturulan fikirde dinsel otoriteye karşı gelinmemesi gerektiğini söylenmiştir.

Hristiyan Felsefesinin Temel Problemleri

  • Tanrının varlığının kanıtı problemi.
  • Kötülük problemi.
  • Ruhun ölümsüzlüğü problemi.
  • Tümeller problemi.

Hristiyanlık, yayılma sürecinde bazı felsefi görüşler ile karşı karşıya gelinmiştir dine karşı yapılan eleştiriler karşısında dini savunmak adına bazı filozoflar ortaya çıkmıştır Savunma felsefesi de denen 15.YY kadar devam eden
Batı felsefesi için kullanılan ad Hristiyan felsefesidir.

Hristiyan Felsefesinde Tanrı’nın Varlığı Üzerine Kanıtlar

Ontolojik kanıtlama: Tanrının insan zihninde bulunması tanrının varlığına kanıtıdır.

Ontoloji: Varlık felsefesi demektir.

Kozmolojik kanıtlama: Kozmos; evren, kâinat ve ikinci anlam olarak düzen demektir. Her şeyin bir nedeni vardır evrende var olan tüm varlıkların kendinden önce gelen başka bir varlık nedeniyle olmasını kanıt gösterir.
Kâinatı var olması için mutlaka bir ilk neden olması gerekir. İlk neden de tanrıdır.

Kozmos: genel olarak Evren Kâinat ikinci anlam olarak düzen demektir.

Kötülük Problemi

Eğer Tanrı varsa mutlak güç sahibi ise ve iyi ise dünyadaki kötülükler neden önlenmiyor. Ya da Dünyadaki kötülükler nasıl ortaya çıktı sorusuyla karşı karşıya kalınıyor.

Augustinus:  Tanrı iyiyi emreder. Tanrı insanlara özgür irade verdiği için iyiyi kötüyü seçme özgürlüğü tanır. Kötülük, irade zayıflığından kaynaklanır.

Aquinalı Thomas: kötülük iyinin eksikliği veya yoksulluğundan kaynaklanan irade zayıflığının sonucudur.

 

Platon, iki dünyanın var olduğunu savunur. Ona göre gerçek varlıklar iddialar dünyasında bulunan idealardır en yüksek iyiyi arama noktasında Hristiyan filozoflarındandır. İlgisini çekmiş ve Hristiyan düşünürler onun düşüncelerini

Hristiyanlığı savunmak ve yaymak için kullanmışlardır. Özellikle Platon” Ruhun Ölmemesi” Hatta tekrar dirilme Fikri Hristiyanlıktaki diriliş fikrini desteklediği için bu eğilimi sağlamıştır.

İddia: ruh ya da düşünce olarak açıklanabilir.

Ruhun Ölümsüzlüğü Problemi

Hristiyan felsefesinde ruh ve beden konusunda Dualist (ikici) bakış açısı kabul edilir. (Değişen/ ölümlü) beden, ( değişmeyen /ölümsüz) ruh beden ruh tan sonra yaratılmıştır. Maddi olmayan ruh değişmez. Ruh sonsuz ve ölümsüzdür.

Dualist: varlığın iki Özden oluştuğunu savunmaktadır. Hristiyan felsefesinde beden ve ruhtan oluşmuştur.

 

 

Tümeller Problemi

Tümeller problemi Tümel varlıkların tüm bireylerin içine alan kavramdır. Platon’a göre Tümel varlıklar yani idealar gerçek varlıklardır ve ayrı dünyada yer alır. Aristoteles e göre ise Özler varlığın kapsamı içindeydi.

Kavram Realizmi: Tümeller tanrının zihnindedir. Augustinus, Anselmus

Kavramcılık (Konseptualizm): Tümeller tek tek varlıkların içinde yer alır. Aquinali Thomas

Adcılık (Nominalizm): Tümeller gerçek değildir. Onlar soyutlama ve genelleme sözlerinden ibarettir. Ockhamlı William

Temel Kavramlar

  • Teoloji (ilahiyat)
  • İstenç (irade)
  • Apoloji (savunma)
  • Düalist (ikici)
  • Konseptüalizm (Kavramcılık)
  • Nominalizm (adcılık)

ÜTOPYALAR

Ütopya hayali ülke (olmayan ülke) ya da hayali devlet demektir.

Thomas More’un “ütopya ”adlı eserinde;

  • Özel mülkiyet her türlü mutsuzluğun nedeni nedir.
  • Ütopya ’da bir ada vardır ve özel mülkiyet yoktur.
  • İş bölümü vardır.
  • Demokratik ve eşitlikçi düzeni vardır.

Ütopyalar neden yazılmıştır?

Mevcut siyasi düzenini eleştirmek ve Geleceğe dair yöneticilere topluma ışık tutmak yol göstermek amacıyla yazılmıştır.

Ütopyalar ikiye ayrılır

  • İstenen Ütopyalar (optimist)
  • İstenmeyen Ütopyalar (pesimist)

1.Optimist

  • Platon-Devlet
  • Farabi- El Medinetü’l Fazıla
  • Thomas More-Ütopya
  • T.Compaella- Güneş Ülkesi

2.Pesimist

  • Ters ütopya
  • Korku ütopyası
  • Distopya
  • Aldus Huxley -Cesur Yeni Dünya
  • George Orwell-1984 Ütopyası

15-17. YY Bilim İnsanları

Copernicus: Güneş merkezli evren modelini ilk kez ortaya atan kişidir. Bu fikrini ölümüne kadar gizlemiştir (engizisyon mahkemesinden korktuğu için).

Francis Bocan: Bocan’a göre doğru düşüncenin önünde idollerden kaynaklanan engeller vardır. Tümden gelim Aristoteles’in yöntemiyken Francis Bocan Tümevarım yöntemini savunmuştur.
Skolastik ve Dogmatik geleneği yerleştirmiştir.
Bilimsel araştırmalarda olgusal olan kullanılmalıdır.
Pozitif felsefe:
Deneyle ne bilir gözlemlenebilir somut olmayan felsefenin konusu olması gerektiğini anlatan düşüncedir. Francis Bocan

Galileo Galilei: Eylemsizlik prensibi serbest düşme yasasını ortaya koymuştur. Teleskopu ilk kullanan kişidir. Dünyanın kendi ve güneş etrafında döndüğünü söylediği için
Engizisyon Mahkemesi tarafından yargılanmış hapse mahkûm edilmiştir.

Newton: Hareket yasalarını ve kütle çekim yasasını ortaya koymuştur.

Kopernik: Güneş merkezli evren anlayışı.

Batlamyus: Dünya merkezli evren anlayışı.

18 -19.YY Felsefesi

Temel kavramlar

  • Aydınlanma
  • Ahlak
  • Akıl
  • Değişim
  • Özgürlük
  • Bilgi

18.-19. Yüzyıl felsefesi 15 yüzyıl ile başlayan bir sürecin birçok alanda sonuçların yaşandığı dönemdir. Bilim teknik sanat ve Felsefe alanında birçok ürün konmuştur. Akabinde de toplumsal yapıda dönüşmeler yaşanmıştır.
Bilim ve teknik alanda gelişmeler yeni bir ekonomik sistemi ortaya çıkmıştır. Bu alandaki değişiklik yeni bir kültürel yaşantıya yol açmış ve yönetim biçimlerini etkileyip değişme götürmüştür.
Değişen sistemle birlikte insanların istek ve ihtiyaçları da değişmiş farklı sanatsal etkinlikler ortaya çıkmıştır. Bu dönem filozofları daha çok siyaset ahlak bilgi alanda düşünceler geliştirmiştir. Bu çağı yeni felsefi akımların öne çıktığı çağdır.


18. Yüzyıl ve 19. Yüzyıl Felsefesinin Ayırıcı Nitelikleri

-Bu dönem felsefesini anlamak için onun özelliklerine, problemlerine ve o dönemin dil ve edebiyatının felsefe ile olan ilişkisine bakmak gerekir.

 18. Yüzyıl ve 19. Yüzyıl Felsefesinin Temel Özellikleri Ve Öne Çıka Problemleri.

-18-19. yy. Aydınlanma çağı olarak da bilinir.
-Aydınlanmanın en iyi tanımını Immanuel Kant yapar.
-''Aydınlanma, insanın kendi suçu nedeni ile düşmüş olduğu ergin olmayış durumundan kurtulma'' olarak tanımlanır.
-Ergin olmayış: Aklını kendi başına kullanamama olarak tanımlanır.
-Kant bu döneme ilişkin ''aklını kullanma cesaretini göster'' demiştir.

Aydınlanmanın amacı insanı ve doğayı sadece akıl temelinde anlamak.
Bu dönemde aklın öne çıkması ekonomik ve siyasal açıdan birçok gelişmeyi beraberinde getirmiştir.
Fransız ihtilali gibi bir olayın ve sanayi devrimi gibi üretime dair bir olgunun yaşanmasına neden olmuştur.

Fransız ihtilali, 15. YY ’da yaşanan gelişmelerin ve 18.-19. Yüzyıl felsefesinin somut bir sonucudur.

Fransız İhtilali

 Görünen nedeni                                                                                 Arkasındaki sebepler

-Halk yoksul iken kralın zengin olması                                      -Okur-yazarlığın artması
                                                                                                     -Bağımsız yayınların
                                                                                                      desteklenmesinin sağlaması
-Fransız aydınları ve onların
                                                                                                      felsefi görüşleri

-Fransız ihtilalinin sonucunda bütün dünyayı etkileyen Fransa’da mutlak monarşinin ve cumhuriyet rejiminin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.
-18.-19. YY ‘da yaşanan diğer bir önemli olay ise sanayi devriminin gerçekleşmesidir.
-Sanayi devrimi: Hızlı üretim yapan fabrikaların kurulması ve ulaşımın kolaylaşarak kültürel ve ekonomik etkileşimin artması sağlanmıştır.

Sanayi devrimi: Bazı insanlara rahat yaşam sağladığı gibi kötü sonuçlarda doğurmuştur.

                                                      Sanayi Devriminin Olumsuz Sonuçları

-Devletlerarası reKâbeti artırıp savaşları ortaya çıkarmıştır
-Ham madde ve yeni pazar arayışı artmıştır.
(Devletlerarası reKâbet nedeniyle yaklaşık bir asır sonra 1. Dünya savaşı yaşanmıştır.)                                                                                       
 -Sömürgeciliği hızlandırmıştır.                                                                                              

 

 

 18.-19. Yüzyıl Felsefesinin Genel Özellikleri
-Akla güven duyulmuş ve akılcı düşünce artmıştır.
-Özgürlüğü engelledikleri düşüncesiyle siyasi ve dini otoritelere karşı gelinmiştir.
-Düşünce özgürlüğü desteklenmiştir.
-Aydın ve yazarlar sınıfı oluşmuştur.
-Sanat, felsefe ve edebiyatta önemli eserler verilmiştir.
-Fransız ihtilali ve sanayi inkılabı gerçekleşmiş ve buna bağlı problemler tartışılmıştır.
-Felsefede yeni ekoller çıkmıştır.

18.-19. Yüzyıl Felsefesinde Öne Çıkan Problemler
1-Bilginin kaynağı
2-Birey-Devlet ilişkisi
3-Ahlakın ilkesi
4-Varlığın oluşu

1-Bilginin Kaynağı
-Bilimdeki gelişmeler, batı dünyasının bilgiye bakışını değiştirmiştir.
-Bu dönem filozofları: Bir şeyi bilmek ne anlama gelmektedir?
-İnsan, nelerin bilgisini bilebilir?
-Bilginin sınırı var mıdır? Gibi sorular sormuşlardır.
-Bu dönem filozofları bilginin mümkün olduğu konusunda uzlaşmışlardır fakat bilginin kaynağı konusunda fikirleri ayrılmıştır.
-Bilgiye yönelik temel problem, bilginin ne olduğu ve nasıl elde edildiğidir.

Bilginin ne olduğu ve nasıl elde edildiği yönündeki tartışmalar felsefenin iki ana akımı üzerine temellendi.

Rasyonalizm                                                                                            Empirizm
-Bilginin (aprioriden) deneyimden bağımsız,                                         -Bilginin deneyime
sırf akılla oluştuğunu savunur.                                                                (aposterioriden) oluştuğunu
ileri sürer.

18.yy filozofu olan Immanuel Kant ise bu iki görüşü uzlaştırmış. Yani bilgi Immanuel Kant'a göre hem akılla hem de deneyimle oluşmuştur.

Bu açıdan rasyonalist filozoflardan Descartes (17.yy) empirist filozoflardan J. Locke (17.-18.yy) ve iki akımı sentezleyen Immanuel Kant 'ın (18.YY) bilgi hakkındaki görüşleri önemlidir.

    Bilginin Kaynağına Yönelik Görüşler
Descartes: Şüphe duyulmayacak açık seçik bilgi arar. ''düşünüyorum öyleyse varım.'' dediğinde kesin bilgiye akılla ulaşacağını belirtmiştir.

-Ona göre bilgi deneyimle değil doğuştan gelen akıl ilkeleriyle gerçekleşir.
-Descartes’e göre matematik ve geometri bilginin kesin olmasının sebebi akla dayanmasıdır.

-Dolayısıyla o'na göre doğru bilginin kaynağı akıldır.

J.Locke: Bilginin doğuştan değil sonradan deneyimle oluştuğunu belirtir.                                        
-İnsanın duyu organları vasıtasıyla dış dünyadan deneyimledikleri ve izlenimlerini zihinde tasarlayarak bilgi edindiğini savunur.
-İnsan zihnindeki boş bir levhaya (tabula rasa) benzetir ve insanın deneyimleri sayesinde bu boş levhayı bilgilerle doldurur.

Kant: Duygu verilerinin ham olduğu ve bu ham maddeyi işleyen bir zihin olmasından yola çıkar. Ona göre bilgi, deneyim ve aklın formlarında işleyerek bilgiyi oluşturur.
-Kant ''Algısız kavramlar boş, kavramsız algılar kördür.'' demiştir.

 2-  Birey-Devlet İlişkisi

-17. yy felsefesinde mutlak monarşiye dayalı devlet sistemleri düşünülmüş.
-Bu görüşe ilk karşı çıkış J. Locke tarafından yapılmıştır.

-Mutlak monarşiye karşı liberal (özgürlükçü) bir devlet sistemi öne sürmüştür.
J. Locke: Devletin gücünü yasama, yürütme ve yargı olarak üçe ayrılır.
1-Yasama: Kişisel haklar çerçevesinde görev ve yetkileri belirlenmiş kanun yapma gücüdür.
2-Yürütme: Yasama gücünü kullanan iktidardır
3-Yargı: Yasama gücünün belirlediği hukuk kuralları çerçevesinde hem bireyler hem de birey devlet arasındaki uyuşmazlıkları çözümleyen güçtü
r.

 “Güçler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.”

Montesquieu,;
-Toplumu bilimsel olarak inceler.
-Gözlem ve deney yöntemini topluma uygular. O toplumda yaşanan olayları tek tek inceler ve olaylardan genellemelere ulaşır.
-Ona göre her yasa bir veya birden fazla meydana gelmiş olaya bağlı ve bir ilişkilerin ürünüdür.
-Her yasa, bir başka yasaya bağlı veya tabiidir.

Montesquieu: İki toplum arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukukun devletler hukuku, devlet içindeki siyasi ilişkileri düzenleyen hukukun siyasal hukuk, kişiler arası ilişkileri düzenleyen hukukun da medeni hukuk olduğunu belirtir.
Ona göre yasaların niteliği, yapıldığı topluma göre şekil alır.
Montesquieu: Cumhuriyet, monarşi ve despotizm yönetim biçimlerini tanımlar.
Cumhuriyet yönteminde: Halkın söz sahibi olduğunu, Monarşi yönetiminde: yöneticinin tek kişi olduğunu ve yasalar çerçevesinde yönetme gücünü kullandığını, Despotizm
yönetiminde: istediğini yapma gücünün tek kişide olduğunu ifade eder.
Montesquieu: Devletlerde yasama, yürütme ve yargı güçlerinin bulunduğunu ve özgürlüğü kısıtlamamak için bunların birbirini denetlemeleri gerektiğini belirtir.
Montesquieu: Görüşleriyle günümüz devlet sistemini oluşturan ve güçler ayrılığını kuramlaştıran ilk düşünürdür.

Rousseau:
-Devlete yönelik görüşlerini açıklarken doğal yaşamdan hareket eder.
-Mülkiyet kavramının ortaya çıkması özgürlüğü ve eşitliği ortadan kaldırdığını belirtir.
-Mülkiyet anlayışının yayılmasının ''hak'' kavramını da oluşturduğunu belirtir.
-Bunun sonucunda da insanların bir araya gelip ''toplum ile sözleşme'' yaptığını ve bunun sonucunda da devletin kurulduğunu belirtir.