kg-1.jpg
Işıktan hızlı yolculuk. Maddenin zaman ve mekan içinde ışınlanması. Zeki makineler. Sınırsız iletişim. Filmlerde her şey mümkün; peki bilimkurgu gerçek de olabilir mi?
%%Işınla, Scotty!" Herhalde bilimkurgunun en tanıdık cümlelerinden biridir bu. Uzay gemisi Atılgan'ın mü­rettebatı 1966 yılında ilk kez ışınlama odasına girdiğin­den, parlak taneciklere ayrılıp saniyeler sonra yabancı bir gezegen üzerinde yeniden maddeleştiğinden beri, bunun gerçekten geleceğin yolculuk şekli olup olmadığını bir sürü kişi merak ediyor, sadece dizinin tutkunları değil. Bilimkurgu yazarları geçmişte zaman zaman kahinleri arat­mayacak yetenekler sergilediler. Jules Verne'in sözünü ettiği aya yolculuk, bir klasik sayılıyor. Film endüstrisi bu türe yö-neldiğindeyse teknik efektler ön plana çıktı. Bu sektörde Uzay Yolu serisinin rolü apayrı. Hollywood'un olabildiğince
inanılır gelecek senaryoları üretmek için bilim adamlarını stüdyolara danışman olarak tuttuğu bilinen bîr şey.
WARP TEKNOLOJİSİ
Güçlü enerjilerle teorik olarak olanaklı
Işık hızının birkaç katı süratle yolculuk yapmak, neredeyse uzayda geçen tüm bilimkurgu maceralarının standart reper­tuarına dahil. Bunun zorunluluğu da açık seçik ortada: Aksi takdirde kahramanlar daha ilk ilginç keşfi yapamadan gö­çüp giderler. Bilimkurgu yazarlarının sağlamak zorunda ol­dukları iki şey var: Bunlardan ilki, gerekli enerjiyi meydana getiren bir güç kaynağı. Diğeriyse fizik kanunlarının nasıl
CHIP | ŞUBAT 2004
kg-2.jpg
EINSTEIN WARP TARAFINDAN ALDATILDI MI?
Uzay ve zaman içinde kestirme yollar
"Hiçbir şey veya kimse ışıktan daha hızlı olamaz," diyor Einstein'ırı görelilik kuramı. Bir nesne ne kadar hızlıysa, kütlesi de o denli büyük olur ve ışık hızında nihayet sonsuza ulaşır. Ancak daha önce hiçbir insanın ulaşmadığı dünyalara yol almak İsteyenler, kozmik hız sınırlarına bağlı kalamaz.
kg-3.jpg
devre dışına çıkarıldığına dair inandırıcı bir açıklama.
Uzay gemisi Atılgan ve takipçileri iki ayrı güç kaynağıyla donatılmış durumdalar. Nükleer füzyon (çekirdek birleş­mesi) yöntemi, gemiye ışık hızının dörtte biriyle yarısı ara­sında bir hız sağlıyor. Daha yüksek bir hız gerekiyorsa, Uzay
rojen bombasının patlamasında açığa çıkan enerjinin yakla­şık 200 katı oluşuyor. Antimadde şimdiye kadar yalnızca çok kısa ömürlü elementer parçacıklar biçiminde üretildi.
ZAMAN İÇİNDE YOLCULUK
Dedeniz belki de paralel evrende yaşıyor
Einstein'ın ve Hawking'in uzay-zaman teorileri, bilimkur­gunun gözde konularından biri için de zengin bir bilimsel arka planı oluşturuyor: Zaman yolculuğu. Gerçi hiçbir fizik­çi somut olarak bir zaman makinesinin İnşasıyla uğraşmı­yor, ancak bilimin fildişi kulesinde zaman içinde yolculuklar konu ediliyor. Sadece burada adları başka: "Kapalı zaman benzeri yollar".
Fizik, paradoks durumlarında zaman içinde yolculuklara yardımcı olacak olanaklı yollar gösteriyor. Paradokslar, geç­mişe müdahaleler yoluyla geleceğin değiştirilebileceği za­man oluşuyor - bunun en tipik örneği, bir torunun geçmişe dönüp dedesini öldürmesi. Çekim gücünün kuantum teori­si ve "Çokevren teorisi" bir çözüm sunuyor: Geçmişe her müdahale bir paralel evren üretiyor, zamanın akışı çatallanı-yor. Kuramcıların değerlendirmesine göre gelecekten gelen davetsiz misafirlere karşı daha güvendeyiz, çünkü zaman makinesinin inşasından önceki geçmiş, onların modellerine göre gezilemez.
kg-4.jpg
»Warp teknolojisi gerçekten işe yarıyor mu? Üzerinde çalışıyorum
Fizikçi profesör Stephen Hawking
Yolu dünyasında ışık hızının birkaç katına çıkmayı sağlayan "Warp" teknolojisi kullanılıyor (üstteki kutuya bakınız). Bu teknoloji, maddenin antimadde ile tepkimesinden ortaya çı­kan enerjiyi kullanıyor.
Film yapımcıları burada doğru iz üzerindeydiler: Bilim adamları, Cenevre'deki çekirdek araştırma merkezi CERN'in büyük parçacık hızlandırıcısında ilk kez 1981 yı­lında antiproton üretmeyi başardılar. O ana kadar anti-maddenin varlığı genel olarak tartışmalı bir konuydu. Mad­de ve antimadde birbirlerini karşılıklı yok ettiklerinde, hid-
CHIP | ŞUBAT 2004
kg-5.jpg
kg-6.jpg
BİLGİSAYAR
Söz dinleyen bilgisayar
"Bilgisayar!" Uzay gemisi mürettebatından bîrinin ağzından çıkan bu sözcük, konuşma tanıma sistemini uyarıyor. Geminin bilgisa­yarı, bu sözcüğü bir ses girişinin izleyeceğini biliyor. Bu tip komutlarla bugün de bazı ya­zılımları başlatmak mümkün. Bunu takip eden şeyde ise kurgu ve gerçeklik arasında geniş bir uçurum var. Uzay gemilerinde yer alan kurgu ürünü bilgisayarlar doğal dilin her sözcüğünü hatasızca ayırt etmekle kal­mıyor, tüm içeriği de anlıyor.
Bu noktaya gelinceye kadar uzun bir yol var Önümüzde. Bugünkü sistemler, en iyi du­rumda bile en fazla birkaç bin kavramla uğ­raşmalarını gerektiren sınırlanmış komut setleriyle güvenilir olarak çalışıyor. Oysa Stanley Kubrick'in Arthur C. Clarke'in ese­rinden çektiği 2001: Uzay Efsanesi filminde geminin bilgisayarı HAL dudakları bile oku­yabiliyordu. Aslında bu da gerçeğe dönüşü­yor: Intel birkaç ay önce bu işi başaran bir yazılım geliştirdiyse de, daha çok dil tanıma­yı desteklemek için kullanılıyor ve HAL'in yetenekleriyle karşılaştırılacak gibi değil.
Ses ve konuşma tanıma, otomatik pilot ve otomatik yön bulma sistemleri çoktan gün­delik yaşamın bir parçası oldu bile. Yapay ze­ka uzmanları, bu sistemlerin performansının yükseleceği konusunda kendilerine güveni­yorlar. Yaşanan coşku dolu aşamalardan son­ra, ilerlemelerin başlangıçta varsayılandan daha yavaş gerçekleşeceği de kabul ediliyor.
Bilgisayarlardaki gelişme, gelecek vizyon­ları tasarlamak konusunda bilimkurgu ya­zarlarının ekmeğine yağ sürüyor. Mevcut
kg-7.jpg
Neredeyse bugün gibi: Kaptan Jean-Luc Picard düz ekran ve Tablet PC ile.
teknolojinin sınırlan, gelecek nesil bilgisa­yarlar gibi, ortada. Bugünkü bilgisayarların hesaplama performanslarıyla bu alanda hızla sınırlara ulaşılıyor. Hayallerin gerçek olması için alternatif bilgisayar teknolojileri üzerin­de çalışılıyor. Teorik olarak çok sayıda işlemi paralel olarak yürütme olanağına sahip ku-antum bilgisayarlarının şansı yüksek.
Bilimkurgularda yer alan uzay gemileri gerçekten zamanlarının çok Önünde. İleri görüşlü bir veri taşıyıcı hu dizilerden çıkıp gerçeğe dönüştü. Mr. Spock'm Atılgan'da kullandığı bilgisayar diskleri, günümüzdeki 3,5 inçlik disketlere çarpıcı bir biçimde ben­ziyordu, üstelik de bu disketlerin ortaya çıkı­şından neredeyse on beş sene önce.
Daha sonraki dizilerde bazen ticari çıkar­lar ileriye dönük görüşlerin önüne geçiyor. Kaptan Picard'm 300 yıl sonra da hala bu­günkü Tablet PClerle çalıştığına kim inanır?
Bu, olsa olsa ustaca bir ürün yerleştirme stratejisinin sonucu olabilir.
kg-8.jpg
Borda bilgisayarı: Uzay gemilerindeki bilgisayarların yapamadığı şey yok gibi. Dev veritabanlanna sahipler, galaksiler ötesi ağ oluşturuyor ve kullanıcıyla mükemmel iletişim kuruyorlar.