1960'ların başlarında dikkatlerini casus uçaklarca çekilmiş bir dizi ha­va fotoğrafına odaklamış üst düzeyli Pentagon yetkilileri, dehşetle karışık bir hayranlık içindeydiler. Sovyetler Birliği, Kazakistan'ın kuzeydoğu­sunda, hiçbir casusun içine giremedi­ği, gözlerden uzak, çok sıkı korunan bir nükleer deneme alanında gizli bir yer altı tesisi inşa etmekteydi. Bölge­ye nakledilen dev metal kürelerin ve yüksek teknoloji ürünü ekipman, ge­lişkin bir çalışmaya işaret ediyordu. Amerikan istihbarat camiasında fark­lı yorumlar yapılsa da bir grubun ka­rarı kesindi: Sovyetler birliği, bir ''ölüm ışını", yani ABD füzelerini dü­şürmek için parçacık demetleri gön­derecek bir top yapmak için çok giz­li bir program yürütmekteydi.
Soğuk Savaş'ın ardından Batılı yetkililer, uçukluğu "ölüm ışını" efsa­nesini bile geride bırakan gerçeği öğ­rendiler. Sovyetler'in yapmaya çalıştı­ğı şey, kozmonotları Mars'a taşıyacak bir nükleer motordu. Ancak, Sovyet­ler Birliği, Amerika'nın Ay'a inişini gölgede bırakma rüyalarını, Kısa süre öncesine kadar yönettiği Doğu Bloku ile birlikte toprağa gömdü.
Rusya, Yeniden Mars Yolunda
Aradan on yılı aşkın zaman geçtik­ten sonra Rusya şimdi közleri yeni­den alevlendirme çabasında. Haziran ayında Moskova'da yapılan bir top­lantıda Rus uzay bilimcileri, Mars'a
İnsan taşımaya yönelik planların ilk taslaklarını açıkladılar. Bu planlar in­sanları Mars'a ulaştırmaya en uygun itki sistemleriyle, yaklaşık 2 yıl süre­cek gidiş dönüş yolculuğu süresince kozmonotları kozmik ışınlardan ve düşük kütle çekiminin olumsuz etki­lerinden koruyacak önlemleri de içe­riyor.
Aslında, Rusya'nın zamanlaması­nın fazlaca uygun olduğu söylene­mez. Columbia uzay mekiğinin kaybı insanlı uzay uçuşlarının alınan riske değip değmeyeceği sorularını günde­me getirmekle kalmayıp, dikkatleri halen sürmekte olan Uluslararası Uzay İstasyonu'nun hızla kabaran maliyetine çekmiş durumda. Ayrıca Rusya'nın İstasyonla ilgili taahhütle­rini yerine getirmede karşılaştığı kro-
Bİ LİM ve TEKNİK Eylül 2003
-
nik sorunlar, daha da iddialı bir giri­şim için cesaret verici işaretler değil. Yine de Rusya'nın belli başlı tüm uzay enstitüleriyle roket tasarım mer­kezlerinde görevli uzmanlar, Mars'a insanlı bir uçuşun planlanmasına ka­tılıyorlar ve seferin başlangıcı İçin ge-çici bir tarih bile belirlemiş bulunu­yorlar: 8 Mayıs 2008. Rusya'nın in­sanlı uzay araçlarının çoğunu ve Mir uzay istasyonunu yapan Energia şir­ketinden. ''Mars'a İnsan" fanatiği Le-onid Gorshkov, planlama çalışmala­rında oldukça önemli aşamalar kay­dettiklerini belirtiyor.
Gorshkov ve Rus meslektaşları böyle bir görevin 14 - 20 milyar dola­ra kotarılabileceği iddiasındalar. An­cak, birçok Batılı uzman, iddiayı bir fantezi olarak değerlendiriyor. Onlara göre bu serüvenin faturası, Uluslara­rası Uzay İstasyonu'nun 100 milyar dolarlık maliyetine daha yakın olacak­tır. Aslında Rus uzay camiası, Mars'a işporta fiyatına gidilebilse bile bunun tek başına yapılamayacağının farkın­da. Moskova'daki Rusya Havacılık ve Uzay Ajansı bünyesindeki Keldysh Araştırma Merkezi'nin yöneticisi Ana-toly Koroteev, uzay araştırması ala­nındaki tüm güçlerin işbirliği yapma­sı gerektiğini vurguluyor.
İnsanlı Mars yolculuğunun ateşli taraftarlardan biri olan, Arizona Eya­let Üniversitesi'nden astrojeolog Ja­mes Rice da Mars'a astronot gönder­me konusunda, üzerinden gelineme­yecek bir teknik sorun bulunmadığı görüşünde. İnsanlı uzay uçuşları için gösterilen temel gerekçe, bölgenin je­olojik özellikleri konusunda eğitilmiş astronotların Mars'ın yüzeyinde ser-
bestçe dolaşarak gezegende yaşam belirtileri arayabilmeleri, ayrıca geze­gen yüzeyine indirilecek sondalar ya da Dünya'ya toprak örnekleri götüre­cek insansız araçların hiçbir zaman yapamayacakları keşif görevlerini ye­rine getirebilmeleri. Moskova'daki Je­okimya ve Analitik Kimya Enstitü­sü'nden Ruslan Kuzmin'e göre Mars, jeolojik bakımdan bir harikalar diyarı. Ancak insanlı bir Mars uçuşunun gündeme gelmesi, aşılması gereken pek çok zor problemi de beraberinde getirmekte. Bu zorlukların en büyü­ğü, insanlı bir uzay yolculuğunun sağlayacağı yararların harcanacak maliyete ve alınan riske değeceği ko­nusunda, kamuoyunu ve politikacıları ikna etmek. Birçok bilimadamıysa. Mars seferinin aciliyetine inanmış de­ğil. İngiltere'deki Surrey Uzay Merke­zi'nin yöneticisi Martin Sweeting, "Beni yanlış anlamayın; Mars'a gide­cek bir araçta görev almak isteyenle-
rin oluşturacağı kuyruğun en başında ben olurdum" diyor ve ekliyor:"Ama, robotik araçlar, söz konusu maliyetin ufak kesirleriyle temel keşif işini ya­pabilecekken, Mars'a insanlı bir sefe­rin muazzam maliyetine de neden kat­lanalım? İnsanlar da, daha yetkin tek­nolojilere sahip olduğumuz 50-100 yıl sonra gidiverirler".
Yine de Rusya'nın tüm zamanların en büyük bilimsel serüvenini planla­ma yolundaki yoğun çabalan, öteki ülkeleri de bu işi başarmak için ne ya­pılması gerektiğini ciddi olarak dü­şünmeye yöneltmiş bulunuyor. 2025 yılından daha önce bir fırlatma tarihi öngöremeyen Avrupa Uzay Ajansı (ESA) İleri Kavramlar ve Araştırmalar Bölümü Başkanı Franco Ongaro, Av­rupa'nın insanlı bir Mars keşfi için olası bir senaryo üzerine ilk kez eğil­diğini belirtiyor.
NASA'ysa teknik altyapıyı hazırla­mak, ya da en azından siyasi eğilimi yoklamak konusunda oldukça heves­li. Ancak NASA'dan John Mankins, yi­ne de, insanlı bir uzay görevinin, an­cak bilimadamlarının uzun süreli bir uzay uçuşunun fizyolojik etkileri ve Mars'ın çevresel yapısı hakkında daha ayrıntılı bilgi elde etmelerinin ardın­dan mümkün olabileceği görüsünde.
Alice, Nükleer Roket Diyarında
Kurak Kazak bozkırında Baykal-1 diye adlandırılan bu tesisin Soğuk Sa­vaş silahşörlerini neden böylesine ür­küttüğünü anlamak zor değil. Dışarı-
Radyatör
Uzay aracı alt sistemleri
Parçalanma enerjisi kaynağı
Deneyler ve Uzay Aracı Ait Sistemleri
Roket itki sistemleri
NASA'nın 400-kilowattlık uranyum motorunda düzinelerle niobyum-zirkonyum ısı çubukları, bir uranyum-
nitrit kalpten güç çekiyor. Şimdilik araştırmacılar parçalanma ısısını, rezistanslı ısıtıcılarla taklit ederek
reaktörün parçalarını deniyorlar.
Eylül 2003 51 BİLİM ve TEKNİK
Moskova Uzay Araştırması Enstitü­sü Mars uzmanlarından Vasily Moroz, "O günlerde bile projenin bütçesi ül­kemizin kaldırabileceği bir şey değil­di" diyor. Amerikalı astronotların Apollo 11 ile Ay'a inmelerinin ardın­dan Ruslar Ruslar bir Mars seferi için çabalarına yeniden hız verdiler. Mars'a gidecek uzay aracını, Mir uzay İstasyonu gibi yörüngede inşa etme­nin daha akıl karı olduğunun anlaşıl­ması üzerine TMK tasarımlan rafa kaldırıldı. Rusların mevcut planlarına göre, montajı bittikten sonra böyle bir uzay ağacının ağırlığı 600 tonu bulacak ki, bu da Energia şirketinin en güçlü roketinin kaldırma kapasite­sinin altı katı.
Mars'a gidip geri dönmek için ge­reken itki, devrimci nitelikte yeni bir motor tasarımını gerekli kılıyordu. Bay kal l tesisi bu amaçla inşa edildi. Tesisin başmühendisi Aleksander Kol-baenkov, "işin hayli tehlikeli olacağı düşünülüyordu" diyor. Tasarım, plü­tonyum ve uranyum karbidleri gibi son derece yüksek sıcaklıklar üretip maksimum itki sağlayabilecek yeni nükleer yakıtların denenmesini de içeriyordu. Baykal'ın bağlı olduğu Kazakistan Ulusal Nükleer Merkezi Atom Enerjisi Enstitüsü Başkanı Oleg Pivovarov'a göre yakıt pekçok teknik yenilik İçeriyordu. Egzotik malzeme­lerle, sıvı hidrojen gibi patlayıcı bir soğutucu, tehlikeli bir karışımdı. Kol-baenkov "reaktör ne zaman çalıştırıla­cak olsa, tesiste kimsenin bulunması­na izin vermiyorduk" diyor. Sonunda alınan risk semeresini verdi ve 1978 yılında ekip IRGIT adlı bir motor pro­totipinin denemelerine başladı.
Amerikanın Baykal'a rakip nükleer motor projesi hiçbir zaman bu nokta­ya kadar ilerleyemedi. Ancak, Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte NA­SA, Savunma Bakanlığı ve Enerji Ba­kanlığı, 500 milyon dolar bütçeli, 10 yıl süreli bir programla multimega-watt gücünde bir reaktör üretimini hedefleyerek projeyi ayakta tutmaya çalıştılar. Ancak, birkaç iç soruştur­madan sonra ve henüz herhangi bir reaktör denenemeden proje 1993 yı­lında ölümcül darbeyi yedi ve ayrılan fonlar, Uzay Mekiği programına kay­dırıldı.
1987 yılında Sovyetler Birliği'nin son lideri olan Mikhail Gorbachev,
dan bakıldığında tesis, amacı konu­sunda herhangi bir İpucu vermiyor. Yapay bir tepecik üzerinde beyaz bo­yalı, alelade bir tahta kapıdan içeri gi­riyorsunuz. Loş bir hol ve elindeki Kalaşnikof'la 1 metre kalınlığında 10 tonluk çelik bir kapının Önünde nö­bet tutan bir asker. Kapıdan geçince, Alice Harikalar Diyarında romanın­daki tavşan deliğinden düşmüş gibi kendinizi şaşırtıcı bir ortamda bulu­yorsunuz: Açık yeşil renkli, güçlü ışık­larla aydınlatılmış tünellerle birbirine bağlanan kontrol odaları ve ofisler­den oluşan çelik ve betondan yapılı bir köstebek yuvası. Uçları ufukta bir-leşiyormuş duygusu uyandıran en uzun tünel, "nükleer hayvan"ı insan sahiplerinden uzakta tutuyor.
Beyaz laboratuvarlar gömlekleri içinde bilim adamları, ayakkabılarını buzu uzun tünelin vinil kaplı tabanın­da öttüre öttüre bu uçsuz bucaksız tünelden geçip Baykal'ın egzotik re­aktörlerinin bulunduğu dev odalara gidip geliyorlar,
1950'li yılların sonlarında hem Sovyetler Birliği, hem de A.B.D. ro­ketleri yörüngeye çıkaracak ve keşif
seferlerinde uzay araçlarına İtki sağla­yacak nükleer reaktörler geliştirmek için askeri programlar başlattılar. Ta­bii ki Mars ilk akla gelen hedefler ara­sındaydı. Özellikle de "Kızıl Geze­genin ötedenberi büyülediği Rusya için. Tolstoy'un 1923 yılında yazdığı Aelita adlı roman Rusya'nın komü­nist bir koloni kurmak için Mars'a dü­zenlediği bir seferi konu alıyordu ve ''Haydi Mars'a, İleri!", zamanın popü­ler bir sloganıydı. Gorshkov, "O sıra­lar, böyle bir sefer kolayca gerçekleş­tirilebilecek bir şey gibi görülüyordu" diyor.
Uzun menzilli bir aracı Dünya'nın yakın yörüngesinin dışına çıkarmak, daha sonra da dönüş yolu İçin Mars yörüngesinden çıkarmak büyük ener­ji gerektireceğinden nükleer bir mo­torun şart olduğu düşünülüyordu. 1959 yılında Sovyet uzay programı­nın kurucusu Sergei Korolev, Mars'a İnsanlı bir sefer için planlan hazırla­maya başlamaları için uzmanları bir araya topladı. Ekip kısa sürede TMK adı verilen gezegenlerarası bir uzay aracını alçak Dünya yörüngesine çı­karmak İçin muazzam bir roket ge­rektiğini farketti. Tasarımcılar da N-1 adlı, 123 metre yüksekliğinde bir nük­leer roket için planlar hazırladılar.
1960'ların Ay yarışı boyunca, sü-per-güçler (uranyumun parçalanması temeline dayalı) fisyon motoru prog­ramlarını ve öteki nükleer teknolojile­rini geliştirmeyi sürdürdüler. Ancak, yeniden tasarlanan N-l'in üç başarısız fırlatma denemesinin ardından Sov-yetler'in Ay'a ayak basma umutları eriyip gitti.
Baykal l kompleksindeki IVG-1M reaktörü nükleer roket motorları için yeni yakıtlar deniyordu.
BİLİM ve TEKNİK 52 Eylül 2003
ABD başkanı Ronald Reagan'a Mars'a ortak bir sefer yapılmasını önerdi. An­cak, bu konuda Gorbachev'e sunum yapanlardan Gorshkov'a göre, Re-agan öneriyle İlgilenmedi bile.
1992'den bu yana, Baykal-1'in IR-GIT'i geliştirmek için hiçbir ödenek alamadığına dikkat çeken Kolbaen-kov, gereken denemelerin Sovyetlerin dağılması nedeniyle tamamlanamadı­ğını belirtiyor.
Baykal ekibi nükleer motorlarını yeniden çalıştırmak için bir kenarda hevesle bekleyedursun, çalışmaları canlandırmak İçin asıl harekete ge­çen, NASA. New Mexico'daki Los Ala-mos Ulusal Laboratuvarı'yla birlikte çalışan NASA'nın Marshall Uzay Uçu­şu Merkezi'ndeki araştırmacılar, 400 kilowattlık bir uranyum motorunun bileşenlerini denemek amacıyla ''Gü­venli ve Ucuz Fisyon Motoru (Safe Affordable Fission Engine - SAFE) adlı bir projeyi yürütüyorlar. NA-SA'nın Güneş Sistemi 'nin keşfi İçin oluşturduğu Prometheus programı­nın temel taşlarından biri olan SAFE projesi, Güneş Sistemi'ndeki herhan­gi bir yere insanlı ya da robotlu ola­rak gerçekleştirilecek uzun süreli se.-ferler için fisyon motorları geliştir­meyi hedefliyor. Projede görevli bili-madamlarından Michael Houts'a gö­re SAFE, tıpkı DC-9 uçakları gibi, modern yüksek performanslı jet uçaklarının üretimi için yalnızca bir İlk adım.
Ancak, ilk astronotları Mars'a gö­türebilmek için, SAFE takımının ça­lışmalarını en azından 10 megawatt üreten çok daha güçlü bir reaktör düzeyine ulaştırması gerekiyor. Ho-uts, böyle bir reaktörün 2020 yılı iti­barıyla çalışır hale gelebileceğini be-lirtiyor. Ruslar ve Kazaklarsa. IRGIT
ya da benzer bir reaktörü 2018 yılın­daki fırlatmaya hazırlamak İçin hız­landırılmış bir program başlatabilme konusunda umutlular.
En hararetli nükleer itki yanlıları bile, astronotları iki yıl boyunca bir nükleer reaktörün üstüne oturtma­nın, kolay satılabilecek bir düşünce olmadığının farkındalar. Taze uran­yum yakıtı çok az radyoaktif olduğu için, fırlatma sırasında yaşanacak bir kazanın yol açacağı radyoaktif sızıntı fazla önemli değil. Ancak, uranyum parçalandıkça ortaya çıkacak sez-yum-37 ve stronsiyum-90 gibi radyo­aktif İzotoplar birikerek bir risk hali­ne gelecek. Houts'a göre yalnızca or­ta düzeyde perdelenmiş bir reaktör kalbi bile, astronotları kozmik ışınlar­dan zaten almakta oldukları radyas­yondan daha fazlasına maruz bırak­mayacak.
Yine de psikolojik "Çernobil etki­si", araştırmacıları nükleer itki kabul ettirilemezse yerine konacak alterna­tifler aramaya yöneltiyor. Rus bilima-damlarının 1988 yılından beri kabul ettirmeye uğraştıkları bir seçenek, İn­ce kaplama güneş panelleri. Bunlar, yıllar önce Mir 5'te denenen sıradan fotovoltaik hücrelerin daha ileri bi­çimleri. Yalnızca 20 mikrometre ka­lınlığındaki şekilsiz silikon paneller yörüngede kendilerini kanıtlamış olan elektrikli roket motorlarına 15 megawatt güç sağlayabiliyorlar. Daha radikal yaklaşımlarsa NASA'nın üzerinde durduğu antimadde motor­larından, Dünya'da, Ay'da ve Mars'ta konuşlandırılıp uzay araçlarını za­man zaman "'arkalarından İtecek" olağanüstü güçte lazerlere kadar uzanıyor.
İnsan Vücudu ve Uzay
Mars'a gitmek için doğru teknolo­jiyi bulmak, oraya güvenli bir şekilde gitmek anlamına gelmiyor. Başa çıkıl­ması gereken iki büyük sorun var. Bi­rincisi, kozmik ışınların, astronotla­rın DNA'larını kavurmasını önlemek, İkincİsiyse kaslarını, kemiklerini ve kalp-damar sistemlerini bozulmaktan korumak.
Radyasyonun yarattığı tehdit, üç aşağı beş yukarı önceden bilinebili­yor. İnsanlar uzayda ne kadar uzun kalırlarsa, kozmik ışınlara o ölçüde
Mir Uzay İstasyonu'nda gerçekleştirilen bir
deneyde kozmonot Sergey Avdeev, üzerinde
LED'ler bulunan bir maske takıyor. Bir silikon
dedektör de görüş alanında ışık parlamalarına yol
açan parçacıkları izliyor.
maruz kalıyorlar, genetik şifreleri o Ölçüde hasar görüyor ve kansere ya­kalanma olasılıkları o ölçüde artıyor. Bunlarla başa çıkmanın yolu kısmen bir mühendislik sorunu. Yapılacak şey. uzay aracının duvarlarını, koz­mik ışınların ve Güneş'ten gelen enerjik parçacıkların bombardıma­nından büyük ölçüde koruyacak bir kalkanla kaplanması. İkinci bir ön­lem, seferi Güneş'in etkin dönemin­den çıktığı bir zaman için planlamak, böylece de Güneş parlamalarından ve korona tabakasından kütle atımı de­nen çok şiddetli olayların etkilerini en aza indirmek. Rus plancıların fır­latma İçin 2018 tarihi üzerinde bu kadar önemle durmalarının nedeni de bu.Keldysh Araştırma Merke-zi'nde insanlı Mars seferini planla­yan ekibin başındaki Vitaly Semyo-nov "Bu fırsatı kaçırmamamız gere­kir" diyor ve Güneş döngüsüyle, Dün­ya ile Mars'ın yörünge hareketlerinin bir daha ancak 2032 yılında fırlatma­ya İzin vereceğini vurguluyor.
Uzay tıbbı uzmanlarıysa, kemik, kas ve kalp-damar sistemiyle ilgili so­runların yanısıra, kozmik ışınların da­ha az bilinen bir etkisinden endişe duyuyorlar. Helyum çekirdekleri gibi bazı parçacıklar retinadaki hücreleri yakınca ortaya çıkan ışık parlamaları. Bu kendiliğinden ortaya çıkan flaşla­rı ilk kez Apollo 11 astronotları bil­dirmişlerdi. Moskova Mühendislik Fi­ziği Enstitüsü'nden Alexander Po-pov, bu ışıkların genellikle astronot­lar gözlerini kapatıp uykuya geçmek üzereyken görüldüğünü belirtiyor. Mir kozmonotlarının rapor ettikleri ışık flaşlarını uzun süre İnceleyen bir ekipte görev almış olan Popov, daha uzun süreli bir seferde oluşacak biri­kimin etkilerinden endişe duyduğu-
ABD Uzay Nükleer itki Dairesi, 1967 Aralık ayında Nevada'daki Jackass Flats deneme alanında (parçalanır yakıt konmamış) nükleer roket
motoruyla bir ''soğuk akış" denemesi gerçekleştirdi.
Eylül 2003 53 BİLİM veTEKNİK
nu gizlemiyor. Büyük bilinmeyen, 2 yıl boyunca sürecek bu flaşların ast-ronotların görme duyularını köreltip köreltmeyeceği ya da merkezi sinir sistemine başkaca zarar verip verme-yeceği.
Bir başka önemli sorunsa. düşük kütleçekiminin vücut üzerinde yara-tacağı etki. Ağırlıksızlığın etkisini göstermeye başlaması, çok uzun süre almıyor. Biyomedikal Sorunlar Prob-lemler Enstitüsü (IPBM)'nden Adilia Kotovskaya, Soyuz-18'le yalnızca 12 gün yörüngede kalan kozmonotların dünyaya döndüklerinde hiçbir şey ya-pamaz halde olduklarına ve bacakla-rını yüzgeç gibi hissettiklerini söyle-diklerine dikkat çekiyor, IPBM Baş-kanı Anatoly Grigoriev, uzaya giden insan sayısının 500'e yaklaşmış oldu-ğu 40 yıl İçinde "uzay uluslarının" kasları korumak için yeterli önlemler geliştirdiklerini belirtiyor. Bunlar arasında koşu bantları ve egzersiz bi-sikletleri de var.
Ancak, uzmanlar uzmanlar henüz kalp-damar sistemiyle, kemik dokusu-nun erozyonuna bir çare bulabilmiş değiller. Kotovskaya, "bunlar uzun süreli uzay uçuşlarının en kritik so-runları" diyor. Grigoriev de bedenin neden uzayda kemik sentezleyeme-me nedeninin bilinmediğinin altını çiziyor. Uzay İstasyonu'nda bir gö-rev süresinin sonunda astronotlar Dünya'ya dönüyor ve kaybedilen ke-mik kütlesinin yeniden oluşabilmesi-ne olanak sağlamak için dinlenmeye çekilebiliyorlar. Oysa, Mars'a gide-cek astronotların, gezegene ulaştık-larında görev yapabilecek sağlık ve formda olmaları gerekiyor. Kotovs-kaya, Astronotların ağırlıksız ortama alışmalarını engellemek için yapay kütleçekimi oluşturulması gerektiği-ni belirtiyor. Uzun yolculuk süresin-ce astronotlar sırayla Lunaparktaki-lere benzer bir santrifüj odasına gi-recekler ve aygıtın duvarında dönen bedenleri 8g'ye kadar hızlandırıla-cak. Kotovskaya'nın ekibi böyle bir aygıtın denemelerini yapıyor.
Sefer planlayıcıları "marsonot'la-rın bedenlerini diri tutmanın yanısı-ra, ruhsal ve zihinsel sağlıklarını da düşünmek zorundalar. ESA, bunun-la ilgili İpuçlarını, Avrupa'nın An-tarktika'nın derinliklerindeki araştır-ma istasyonu Concordia'da 6 aylık
kış boyunca görev yapacak bireyleri izleyerek bulmayı umut ediyor.
ESA'nın 2006'da başlatmayı plan-ladığı bir araştırma programının mü-dürü Oliver Angerer Dünya üzerinde en izole yerlerden biri olan Concor-dia'nın, Mars'a yapılacak bir görevde yaşanması olası durumların İleri dü-zeyde provasına olanak tanıyacağını vurguluyor. Tıpkı uzun süreli bir uzay yolculuğunda olduğu gibi, Con-cordia'daki görevlilere 9 ay boyunca herhangi bir kurtarma ekibinin ulaş-tırılması mümkün değil. İstasyon aynı zamanda, İnsanlı bir uzay görevine yönelik olarak gerçekleştirilecek tıbbi gözlemler için de test ortamı olarak kullanılacak.
Rusya da benzer bir dayanıklılık testinin planlarını yapmakta. IBMP, gelecek yıldan başlamak üzere, altı kozmonotu 500 gün boyunca enstitü sınırları içinde yer alan üç uzay istas-yonu modülüne kapatmayı planlıyor. Kültürel farklılıkların herhangi bir so-runa neden olup olmayacağını göz-lemleyebilmek İçin de, farklı ülkeler-den yabancı astronotların da araştır-malar da yer alması sağlanacak. Mir kozmonotlarından Sergey Avdeev'e göre, bir uzay yolculuğu süresince ekibin yaşayabileceği en büyük sorun-lar, sosyolojik olanlar.
Gelecek Planlan
ESA ve NASA'daki uzmanlar Rus-ya'nın amaçladığı insanlı bir Mars gö-revinin 2020'den önce teknik anlam-da mümkün olabileceği görüşüne ka-tılıyor olsalar da, kendilerinin böyle bir telaş içinde olmadıklarını belirti-yorlar. 2020-2025 yılları arasında bel-li ortaklarla bir araya gelerek insanlı bir ay görevi gerçekleştirmeyi planla-yan ve Ay keşfinin çok önemli bir ara adım oluşturacağı görüsünde olan
ESA uzmanları, öncelikli hedefi Ay'a gitmek olarak belirlemiş durumda. 2011 - 2017 yılları arasında Mars'a yalnızca insansız, robotlar aracılığıyla gerçekleştirilecek keşif gezileri dü-zenlemeyi planlayan ESA yetkilileri, İnsanlı bir Mars görevi için en uygun zamanın 2033 yılı olduğu görüşünde-ler. Ongaro, "Eğer birkaç kaya parça­sı getiremiyorsak, henüz oraya insan göndermeye hazır değiliz demektir" diyor. Bu tarihin insanlı Mars görevle-ri için gerçekçi bir zaman planı oldu-ğu, bazı Rus araştırmacılar tarafından bile kabul edilmiş durumda.
NASA'nın konuyla ilgili planlarıy-sa, halen bulanıklığını koruyor. Co-lumbia faciasının ardından öncelikleri-ni yeniden gözden geçirme kararı alan NASA, insanlı uzay keşfi alanındaki en önemli önceliğinin, ISS projesinin tamamlanıp çalışır hale getirilmesi ol-duğunu açıkladı. Ancak, Mars İçin ge-reken altyapıyı hazırlamak, ISS'nin varolma nedeninin gitgide daha göze çarpan bir parçası haline gelebilir. Bu-yandan tüm bu gelişmeler olurken, ça-lışmalarının 2018 yılında fırlatmayı gerçekleştirebilecek biçimde sürdüğü-nü belirten Rus bilimadamlarıysa, er-ken fırlatma çabalarında kararlı.
Buna karşılık, Rusya'nın Uluslara-rası Uzay İstasyonu İçin giriştiği kü-çük finansman taahhütlerini karşıla-makta bile zorlandıklarına İşaret eden Batılı plancılar, Moskova'nın İnsanlı Mars seferinin gerektireceği çok daha büyük harcamaları önümüzdeki yıl-larda karşılayabilecek duruma gelme-sinin pek mümkün olmayacağı görü-şündeler.
Ama, siyasi zorunluluklar farklı bi-çimde düşünmeyi gerekli kılabilir. Ba-karsınız, halen Kızıl Gezegen'e doğru yol almakta olan robot araçlardan bi-ri öyle bir şey görür ki, insanlar, "Şimdi gitmemiz gerekiyor" demeye başlarlar.
Ya da bakarsınız hükümetler, Dün-ya'ya uygarlığımızı yok edecek bir as-teroid çarpması halinde sığınılacak bir "Nuh'un Gemisi" yapmak için Mars'ı yaşanabilir bir yere dönüştür-me kararı alabilirler. Anlaşılıyor ki, Rus plancılar bu işin yarısını başar-mış durumdalar.
Ayşenur T. Akman
Kaynak: Stone, R.; "ONE NUCLEAR LEAP TO MARS"; Science Ma­gazine, 15 Ağustos 2003, sayfa 906-909.
Energia'nın, nükleer itki seçeneği gerçekleşmezse
astronotları Mars'a taşımak üzere tasarladığı ince
kaplama güneş panelleri.
BİLİM ve TEKNİK 54 Eylül 2003