BİYOLOJİ EĞİTİMİNDE EVRİM SEMPOZYUMU  İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi  Biyoloji Bölümü  Malatya  3-4 Mayıs 2007   (Sempozyum Kitabı)
            
BİYOLOJİ EĞİTİMİNDE EVRİM SEMPOZYUMU SÖZLÜ BİLDİRİLERİ

Biyoloji Eğitiminde Evrim Sempozyumu Sonuç Bildirgesi


1                                                                                                                                                  

                                     

      

 

   


 


EVRİM BİLİMİ İLE İLGİLİ FİLİMLER            EVRİM BİLİMİ İLE İLGİLİ SORULAR                     EVRİM BİLİMİ İLE İLGİLİ MAKALELER           EVRİM BİLİMİ İLE İLGİLİ BİLDİRİLER

 


                                                                                                  21.YÜZYILDA EVRİMİN BİLİMDEKİ  KONUMU VE UYGULAMA ALANLARI 

                                                                                                                       Nasip DEMİRKUŞ*    Özlem CİHANGİR*
                                                                      Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Orta Öğretim Fen ve Matematik Bölümü Biyoloji Eğitimi Anabilim Dal VAN

                                                                                                            Sempozyumdan Görüntüler ve Sözel Bildiri İçerikleri

                                                                                                            ÖZET

         Bildiride, son gelişmeler dikkate alınarak, canlı, cansız ve yarı canlı yaratıklar (spor, tohum vb.) arasındaki ilişkilerin tanımları yapılacaktır. Bu tanımlar çerçevesinde evrimin enerji hallerine dayalı tanımı yapıldıktan sonra aşağıdaki soruların tümüne açıklayıcı yanıt olabilecek bilgi verilecektir.
        Sonuç olarak uzay çağında ve gelecekte  evrim-teknoloji ilişkisinin,  kullanım ve tatbik/uygulayış alanlarıyla ilgili kesin  bilgiler verilecektir.

        Evrim bilimi gerekli midir? Evrim kuramı ileri sürülmeseydi ne olurdu? Evrim kuramı ileri sürülmeden önce evrimle ilgili bilgi var mıydı veya biliniyor muydu? Evrim bilimi  gerçek mi, yalan mı, yoksa  yakıştırma mı? İnsan evrimi aşabilir mi? Evrimin mi kanunları, prensipleri  ve kuralları olur yoksa kuralların ve kanunların mı evrimi olur? Bilim nedir?  Temel olarak kaç alt dala  ayrılır? Evrim Fen Bilimlerini ne kadar ilişkilendirebilir?


GİRİŞ
     21.Yüzyılda gelişen teknoloji ve çığ gibi büyüyen bilimsel bilgi yığını; evrimin bilimdeki konumu ile  ilişkilendirilip disipline edilmesi son derece önemlidir. Eğer bu gerçekleştirilmezse; bilgi yığını içinde; özgünlüğüne liyakati ile kavuşmamış veya  kaos tartışmaları ile çıkmaza girmiş bir evrim bilimi ile baş başa kalırız. Bunun için evrim bilim dalının liyakatli ve verimli disiplin anlayışı ile 21. yüzyılda konumunun ve hedefinin belirlemesi zorunlu gözükmektedir.

Evrimle İlgili Bazı Temel Kavramlar

Enerji: Bilinen tüm yaratıkların; yaratıldığı, oluşturulduğu, kişilik kazandığı, hal değiştirdiği ve geri döndüğü/dönüştüğü/dönüştürüldüğü varlıkların yaratık olarak potansiyel gücünü ve en büyük yaratık kümesini ifade eden bir kavramdır. İstisna hariç tüm enerji miktarı ve kapsamı tüm yaratıklardan daha büyük bir kavram ve yaratıksal kümedır. Enerji tüm yaratıkların kişilik kazandığı ve şekillendiği hamuru gibidir. Hayat Kümesi içinde bilinen en büyük gerçek küme ölüm kümesidir. Hiçbir yaratık bu kümeyi aşamaz. Enerji ise bu kümenin içindeki en büyük yaratık kümesini oluşturur.
       Kâinatta çeşitli enerji halleri mevcuttur Ör. katı, sıvı, gaz, ısı, radyasyon, ses, ışık, sanal, düşünsel, dijital.. Vb enerji halleri doğal ve sanal enerji döngüleriyle hal değiştirir. Sanki enerji kâinattaki ilk haline meyilli hal değiştirerek hayat buluyor. Şöyle ki enerji hal değiştirmeden uzun süre dengede duramamakta veya dengesizliğe (hal değiştirmeye) meyilli toplam(total) yaratık hamuru halleri gibi gözükmektedir. Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren
6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;1-Gittikçe hızlanan, 2-Gittikçe genişleyen, 3-Gittikçe soğuyan, 4-Gittikçe karanlığa gömülen ve 5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek) değişen, 6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat söz konusudur. Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1039 -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir. Ona Hiçbir kötülük ve çirkinlik ulaşamaz (Ayet var) Enerji hiç bir zaman israf olmayacak bir döngü içinde devamlı yaratıkların kisvesi altında (yaratık olarak) hal değiştirerek ömrünü geleceğe taşımaktadır. Büyük kıyametle ( kâinatın ölümü ile) kâinattaki tüm enerji halleri ya da toplam kâinat enerjisi ölecek, yani aslına veya orijinine geri dönecektir. Değişmeyen yegâne Zat ve Kişi Allah (C.C)DUR. Allah (C.C) Bakidir. Ola ki hiçbir şeye gereksinim duymadığı ve her şeye kadir olduğu için değişime gereksinimi yoktur. O zatını bildirdiği gibidir! Allah (C.C) Dışındaki her şey yaşamak için değişime muhtaçtır. Sanki Değişime gereksinim duyarlar. Sanki Evrim ve evrimleşme yaratıklara ait tüm değişimlerin gerçek hayat hikayelerin kavramsal ifadesi gibidir. O halde evrimden önce değişimi kabullenmek mantıksal bir farzdır. En uzun ömürlü olan enerji ve Kâinatlar ya da âlemler değişmeden ayakta durmazlar. 

Enerji Hallerinin Dönüşüm Prensibi:Her enerji hali, bulunduğu veya değişen koşullara bağlı olarak, orijine doğru en ekonomik eşik minimum farklı enerji haline/lerine dönüşmeye meyillidir.13.8 Milyar Yıl öncesinden bu güne dek;1039 derece (ola ki Küllü Kâinatın ilk zerre hali sıcaklığı) ile -273 derece ısılar arasında evrenin kütlesi, çekim güçleri, evrendeki atom altı ve atom üstü parçacıkların etkilenişi; Kâinat’ımızın bugüne kadar ki evrimini gittikçe hızlanan, genişleyen, soğuyan ve değişen çekim gücü 4 temel kuvvet yönlendirmiştir. Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;1-Gittikçe hızlanan, 2-Gittikçe genişleyen, 3-Gittikçe soğuyan, 4-Gittikçe karanlığa gömülen ve 5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek), 6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat söz konusudur. Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1039 -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir. Ona Hiçbir kötülük ve çirkinlik ulaşamaz (Ayet var)

Enerji Hallerinin Evrimi:
Filogeni (Atasal/ceddi hayat döngüsü) ve ontogeni (tekil/ferdi hayat döngüsü) bakımından, kâinatın oluşumundan bugüne kadar tüm yaratıklardaki enerji hallerine ait döngülerin, kronolojik olarak ortaya çıkışları, ortadan kayıp oluşları, birbirine dönüşümleri, hal değiştirmeleri vb. ile ilgili süreç ve olguların değişimini ifade eden ilgili kavram-deyimdir. Ör.bilgisayarın sanal(işletim sistemi… Vb) ve mekanik enerji halleri, insanın düşünsel (akıl,zekâ... Vb.) ve bedensel enerji halleri

Enerji Hallerinin Filogenisi: kâinatın oluşumundan, ölümüne kadarki oluşan bir enerji halinin belli koşullarda;birden çok enerji hallerine ve bir birine dönüşüm eğilimlerinin açılım kümelerini (enerji halleri filogenisini/Atasallığını) ifade eden kavram deyimdir. Örneğin,magmadan toprak çeşitlerine ve diğer enerji hallerine açılım ya da kâinattaki toz bulutlarından gezegen ve yıldız oluşumunun filogenik, Atasal ya da orijinik açılımı.

Enerji Halleri Döngüsü: Belli ortamlarda çeşitli enerji hallerinin bir arada biri birine dönüşüme meyilli döngüsünü ifade eden kavram-deyimdir. Ör,bazı canlılarda ki kreps döngüsü. Önemli olan bu mantık sistemini tüm yaratıklara ve kâinata güncellemektir.

 İnsanda Genel Enerji Halleri:

1-Zihinde Kavramsal ve İmaj Enerji Halleri: Zihnimizde bulunan ve üretilen bilgilerin kavramsal ve imaj olarak kodlanmış enerji halidir. Aynı zamanda zihinde ve bilinçaltında kavramlarla ilgili depolanan bilinçaltı ve zihinsel altyapı bilgi birimi düşünsel enerji halleridir. Örneğin, Aşk, sevgi ve evrim nedir sorularına zihinde harekete geçen tepki ya da enerji halleridir.
2-Zihinde Düşünsel Enerji Halleri: Tefekkür ve düşünmekle üretilen; pozitif, negatif, nötr yani olumlu (+) olumsuz (-), nötr (0) varyasyon ve diğer enerji halleridir. Örneğin, Zihinde senaryolar üretmek.

3-Bedensel  Enerji Halleri: Genellikle ısı, ışık, ses, katı, sıvı, gaz, jel vb. enerji halleridir.

4-Duyusal, Duyuşsal ve Zihinsel Araç Enerji Halleri: Zihinsel sanal araçlar ve mevcut  duyularımızla ilgili enerji halleridir. Zihin bir düşünsel havuzdur. Örneğin, zekâ, akıl, muhakeme, mantık, Bâtıni kalp, Bâtıni kalp gözü, Bâtıni kulak... Vb zihinsel ve düşünsel araçlarımızdandır.
5-Diğer Enerji Halleri:
Yukarıdaki kategorilere girmeyen enerji halleridir. Örneğin; sanal âlemdeki internet bilgileri ve bilgisayarda kullanılan işletim sistemleri-sanal araçlarda sanal enerji halleri olarak düşünülebilir.

Filogeni (Katlanmış Hayat Döngüsü/Grupların toplu hayat döngüsü): Bir taksona ait canlı grubunun gerçek hayat hikayesini ifade eder. Filogeni, aynı gruba ait en az iki ve daha fazla yaratığın ortaya çıkış ve/veya döllenişlerinden ölümüne kadarki Ya da tamamen yok oluşlarına kadar topluca görsel, işitsel, görsel+işitsel, şekilsel, duyuşsal...vb tüm gerçek hikayelerini ifade eden kavramdır. Örneğin, Gazların filogenisi dendiğinde ilk gazın ortaya çıkışından son gaz zerreciğinin yok oluşuna kadarki tüm gazların görsel, işitsel, görsel+işitsel, şekilsel, duyuşsal...vb tüm gerçek hayat hikayelerinin toplamını ifade eder. Bu mantıktan hareketle enerji hallerinin filogenilerinden, katıların filogenisinden...vb enerjinin filo genisinden bahsedilebilir.

Ontogeni (Ferdi Hayat Döngüsü): Bir taksona ait ferdin gerçek hayat hikayesini ifade eder. Tek bir ferdin Ontogenisinden bahsedilebilir. Yani bir ferdin döllenişten ölüme kadarki tüm hayat döngüsünün; görsel, işitsel, görsel+işitsel, şekilsel, duyuşsal...vb tüm gerçek hayat hikayesini hepsini kapsar.

Filogenetik ve Ontogenetik Şekillenişinin İlişkisi;Filogetik Şekillenmenin-Evrimsel Açılımlarının Kümülatif/Katlanmış Döngüleri (Filogenetik şekillenişi (morfogenezisi)n Kümülatif Döngüleri), sanki taksonlar bağlamındaki kümülatif ontogenetik gelişmelerin makroskobik tümevarımlarının ortak paydaları gibidir. Doğal döngüdeki koşulların ve filogenetik gen havuzundaki genlerin çevresel etkilerle genetik yapılarında birikmiş kayıtların(genetik değişimlerin) etkileşimin ürünleri olarak:yeni koşullara; ya elemine olur, ya değişmeden yaşamaya devam ederler ya da uyumsal değişimler göstererek yeni taksonlar veya yeni varyasyonlar olarak ortaya çıkarlar.Doğal seçilim kadar, çevrenin etkisiyle değişime uğrayarak gen havuzunda meydana gelen yeni değişimler ya da uyumsal kayıtlarda büyük önem taşır. Sadece doğal seçilimi ya da çevresel koşullar şekillenmede ileri sürmek yetersiz gözükmektedir.

Evrim de Doğru Adres ve Genetik Hoşgörü Kavramları Önemlidir; Değişen çevre koşullarına rağmen üzerinde yaşayan canlıların hayatının devamına olanak sağlayan ve korucu etki yapan yaşam yeridir. Bunlar genellikle değişimden en az etkilenen yaşam yerleridir. Evrimde bedenen ve yapısal ya da genetik yönden güçlü oluş kadar bir türün doğru adreste (yaşam yerinde) bulunuşu da yaşam gücünü artıran önemli bir faktördür. Örneğin, leoparlar ve timsahların yaşam yerleri (ekolojik niş) buna çok güzel örnek teşkil ederler. Değişen dünya koşullarına timsahların genetik hoş görüsünü genişliği ve sucul ortamda değişmeden bu güne kadar gelişlerine neden gösterilebilir. Demirkuş 2012 Genetik Hoş Görü; Bir canlı yaratığın genetik yapısı ortam şarlarının değişiminden etkilenmiyorsa, ya da az etkileniyor veya uyum sağlayarak değişiyorsa genetik hoş görüsü geniştir denir. Bunun tam tersi özellikteki canlı yaratıkların genetik hoş görüsü dar olduğu için değişimlere uyum sağlamadıkları için genellikle ölürler.

Çeşitliliğin- Özgünlüğün, Tek Düzeliğin (Monologluğun) Avantajları Ve Dezavantajları (Evrimsel Açıdan); Örneğin, bir bitkinin iletim ve destek sistemindeki hücrelerin-iletim elemanlarının çeşitli oluşunun kazandırdıklarını anlayış için tüm iletim ve destek sistemin tek düze bir çeşit hücre ve iletim elemanlarından oluştuğunu düşünün. Örneğin bir tür içinde ya da aynı bakteri türüne ait çeşitli alt grupların değişik ısı seviyelerine dayanıklı alt türler ya da alt kategorideki taksonlara ait varyasyonlar düşünün; en çok -50, +20 dereceye dayanıklı , en çok -40, +30 dereceye dayanıklı bir grup, en çok -30, +40 dereceye dayanıklı başka bir alt gruptaki tüm bakteriler; +20, -20 dereceye dayanıklı olabileceğini hayal ediniz. Bir anda ortamda ısı +35 dereceye çıkarsa bu ısı dercesine dayanıklı olmayan türler ortadan kalkar ama + 35 derce ısının üzerine dayanıklı olanlar yaşayarak kayıp olan neslin genlerini geleceğe taşır. Bunun tam tersine ısı -35 dereceye düşmüş olsa yine soğuğa dayanaklı ölmeyenler dayanıklı olanlar türün devamını sağlamış olacaklardır. Bu nedenledir ki özel haller hariç yaşamayı başaran çeşitliliğin avantajı; yaratıkların ve türlerin yaşama şanslarını artırırlar. Çeşitliliğin dezavantajı yaratıkların arasındaki uyumu ve iletişimi zorlaştırır. Nesnel ya da bedensel çeşitliliğin yaşama gücünü ve olasılığını artırdığını bilimsel, inançsal olarak biliyoruz Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti)/ayet).Bu mantıktan hareketle değer yargıları (ana dil, inanç, kültür, örf, adet… Vb) açısından çeşitlilik kavimlerin; hoşgörüsünü, zihinsel ve düşünsel yaşam gücü olasılığını artırır. Kısaca nesnel, düşünsel ve zihinsel çeşitlilik;yaşam gücünü artırıcılar olarak bir birini tamamlayan unsurlardır. Birinin eksik olması diğerinin verimli oluşunu olumsuz yönden etkiler. Özel haller hariç; insanın bedenine, düşüncesine ve davranışlarına zarar verecek bazı kavimlerdeki kültürel, inançsal, düşünsel… Vb tabu ya da değer yargıları zararlı çeşitlilikler olup;uluslararası seviyede yeddi yeminle gerekçeleri bilimsel ve inançsal açıdan ortaya konup alternatifleri ile yer değiştirilip öğretim, öğrenim/öğrenme ve eğitimle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bir sınıf ve ders düşünün; her milleten bir öğrenci ve kendi ülkesinin kültür kıyafetiyle (aynı sınıfta farklı kıyafet ve küldürler ait öğrenciler) derse alınmışlar ve ortak bir dilde konuyu öğrenime çalışıyorlar. Bir sınıf ve ders düşünün; hepsi aynı ya da farklı millet veya kavimlerden; ancak tek dil , tek kültür, tek din, tek tip kıyafete... Vb tek tipliğe zorlanmış olarak derse alınmışlar ve zorunlu ortak bir dilde konuyu öğrenime çalışıyorlar. Bu iki sınıfa ders veren hocalar ve öğrencilerin; hoş görü, iletişim, çeşitlilik… Vb açılardan avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırın. Fert, toplum ve kavim bazında Monolog ve tersi olmayı bir arada karşılaştırın. Ola ki Allah (C.C) tüm yaratıkların çeşitliliğinin her şeyini sadece insanda tevhit ettiği için insanı halife kılmış ve tüm insanlığı Müslüman olarak yaratmamıştır. İnsanlığın hepsini Müslüman yaratsaydım öldür tekrar insanı yaratırdım diye ayet vardır. İnsanlığı yaşantılarından verim alışı için İslam'iyet'te Müslümanlığa davet etmiştir. Ayet var. (Monologluğu ret ediş ayeti). Tanışasınız diye sizi kavimlere ayırdım (insanın yaradılışında çeşitliliği benimseyiş ayeti). Evrensel olarak insanlıkla kaynaşışın avantajlarına hazırlanışı düşünün. Yaşatıcı aşure mantığı çeşitlilik ile bölücü ve kangrenleştirici bulamaç çeşitliliğin farkındalığını insanlara kavratış çok önemlidir. Bu çok dilliliği, çok kültürlülüğü… Vb; Lazca, Çerkezce, İngilizce, Zazaca, Arapça, Rumca, İbranice, Farsça… Vb anadilde eğitim ve ana dilleri seçmeli ders olarak düşünerek ülkemize tüm dünyadaki çeşitliliğin farkındalığını yakalayış ve anlayış için; içindeki din, dil ve kültür azınlıklarının çeşitliliğini hayata güncelleyişi hatta dünyaya bu dilleri kabul ettiriş çabasını ve gayretini düşünün sonuç vahimse sınıfta söz hakkı ve görüş isteyin. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var), İnsanların hepsini Müslüman yaratsaydım öldürür tekrar insanı yaratırdım ya da Dünyada tek tip kavim yaratsaydım insanlığı öldürür tekrar bu günkü gibi çeşitliliği yaratırdım (Ayet var). İpucu; kâinatta gelmiş, geçmiş ve gelecekteki tüm çiçekleri ya da güzellikleri içi, içe ve rastgele döşendiğini düşünün. Sizden istenen: düşünsel ve uygulanışta; bu çiçekleri, güzellikleri ya da düşünsel, nesne, sanal ... Vb olarak aşure mantığı ile iç içe karışmış her şeyi fert ve toplum bazında ya da işin ehli/uzmanları tarafından; Rahmani, peygamberi, insani…Vb peyzajcı, mimar, dekoratör, editör…vb mantığı ile dizayn ederek ya da düzenleyerek uygulayışınızdır. 11. Kuran Suresi/ 7. Ayet O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler. Her şeyi bu mantıkla; öğretim, öğrenim/öğrenme, eğitim, yönetim… Vb sahalarda uygulanışını düşünün. Örneğin dünyadaki tüm insanların her şeyinin birbirinin aynı kopya olduğunu düşünün. Bu günkü doğal insan çeşitliliğini düşünün. Muhtariyet nöbetini elinde bulunduran kavimlerin hükmündeki kavimleri kendi kültür ve ırklarına asimile edişi afatını düşünün. İslam'iyetin Abbasi, Emeviler … Vb kavimler döneminde bu özgünlük ve çeşitliği koruyuşunu düşünün. Muhtariyet; hükmündekileri Allah (C.C)'HUN misafir ve emaneti kabul edişle liyakatli hayat bulur. Ancak muhtariyet; hükmündekilerin ceddine, dinine, ırzına, vicdanına, topraklarına… Vb her şeyine ilahlaşmakla da deccalleşilir.

Benzerliğin-Aynılığın Avantajları Ve Dezavantajları; Benzerliğin avantajı iletişim ve uyumu kolaylaştırırken dezavantajı toplu ölüm ve yok olma riskini artırır. Yukarda ki tüm bakteriler sadece -30 ve +30 dereceye dayanıklı fertler olsaydı sıcaklık +40 derece artışı ve -40 derece düşüşünde türe ait tüm popülasyonun yok olma riskini artırmış olurdu.
Bu durumdan hareket ederek özel haller hariç (zararlı tabu, örf, adetler… Vb) insanlık türünde;dil, kültür, lisan, örf ve adetler… Vb ifrat ve tefritten uzak;toplumsal özgünlükleri asimile etmeden ya da çoğunluğa asimile ettirmeden veya yok olmalarını engelleyerek; çeşitliliğin avantajını, yaşatırken iletişimi kolaylaştırmak için doğal olan özgün dillerin, lisanların ve alfabelerin özgünlüğünü geliştirerek (yok etmeden) ıslah edilmiş insanlık Âdemi ortak payda dil, Âdemi lisan ve Âdemi alfabenin geliştirilmesi elzemdir.
Ör, Zenci, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Hıristiyan, Yahudi, ...Vb etnik azınlık değildirler. Aynı türün etnik azınlığı olmaz bu bilime, doğa ve ilahi/peygamberi yasalara ya da dine de aykırıdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (ayet var), Yoksa çoğunluklar azınlıkları asimile etsin değil. Kaldı ki çoğunluğun değil, bazılarının yegâne ana dilleri ve yegâne ana vatanlarıdır. Bir insan, fert ya da toplum kendi ana yurdunda sonradan gelme çoğunluğa asimile ettirilerek etnik azınlığa düşe bilir mi? Bu asrın Sakat Demokrasi ve deccalı hilkat garibesi saçmalıktır. Bunlar dil azınlığı, din azınlığı, renk azınlığı, ya da kültür azınlığı durumuna düşürülmüş kavimlerdir. Kaldı ki çoğunlukta olan kavimlerinde başka toplumların ve kavimlerin içinde azınlıklarının olması söz konusu olması da çok doğaldır.
-Var olan ya da halen uygulanan Sakat Demokraside çoğunluğun azınlıklara fark attığı oylarıyla yönetişi bölücülüktür. Vahşi demokrasi ve/veya doğal yaratık beyinleri bile sağ ve sol beyin loplarının birlikteliğinin tümü omur+organların alışık tepki (refleks) iletim ve işletim sistemleriyle bedeni yönetir. Daha doğal demokrasiye bile terfi etmediğimiz ortadadır. Kaldık ki haklı ve doğru azınlıkların ya da dünyadaki en akıllı insanların azınlıktaki haklı ve doğru seslerinin ve görüşlerinin yönetimde hayat buluşuna yönelik hiçbir formül geliştirilmemiştir. Unutulmamalıdır ki çoğunluğun verdiği kararların her koşulda haklı olmayacağı kesindir. Peygamberlerin sadece bir oyu vardı, demokrasi bu kadar değerli olsaydı o zamanda uygulanırdı. İnsan aklının ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak sahip olmanın bir puan bile değer biçilmeyen sadece nefsin işletim sistemi olan zekâya dayalı insanları öne çıkaran bu deccal-i asırda demokrasi malzeme edilerek eskiden bir ailenin (padişahlık, şahlık, imparatorluk, krallık… Vb ) hükmündeki halkların tepesine bu sefer bir milletinin küllü çoğunluk balyozu azınlıkların ve halkların beline bindirdiler.Fert, toplum, kavim… Vb bazında acımasızca hükmünüzdekileri ezerseniz iyiler kayıp olur. Altınıza kara delikler açılır ve istenmedik dirençli fert ve toplumların ortaya çıkmasına neden olursunuz. Arap'ı ezersiniz, ezersiniz altınızda iyilerin geri çekilmesine, azalmasına, kara deliklerin yani Firavunların genlerini taşıyanlarla yüz yüze kalırsınız ya da sizi yok eden ilahi/peygamberi ve doğa yasaları yani Nuh AS'IN tufanı, Semut Kavminin bir çığlıkta yok edilişi, Salih AS, Hud AS, Lut AS… Vb yok edilen kavimleri ibret vericidir. Bunu Almanlara yaparsanız karşınıza Hitler, Kürde yaparsanız karşınıza Nemrut, Türk'e yaparsanız karşınıza Atilla'i, Cengiz Han, Çine yaparsanız karşınıza Çin… Vb istenmedik kavimlerin genlerini taşıyanlar çıkar. Bu tehlikeyi gören veto imparatorluğu üyeleri ve aksamları;besi yerlerinin yaşaması gereğine inandıkları için globalleşme yoluna değişmekte hiç tereddüt etmediler. Ancak değişmekte bilinçsiz, duygusal ve tutucu kavimleri birbirine boğduruyorlar ya da değişim için kendilerine muhtaç kılmışlardır. Çeşitlilikleri özgünlükleriyle-hoş görü içinde barındıran ve barındırmayan /amayan kavimlerin avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırınız. İpucu:biyolojik çeşitliliğin, kültürel, zihinsel, beyinsel ve düşünsel çeşitliliği, melezlerin, zengin kültür harmanlanması... Vb güçlülüğünü ya da avantajlarını düşünün. Dünyanın sıcak (I. ve II. Dünya savaşları) ve yarı sıcak (III. Dünya savaşı) savaş galiplerinin himayelerinde kurdurulan!! devletlerin kuruluş; zemin, amaç ve stillerinin bölücülüğe teşvik ediciliği, dünya devlerinin (güdük batılı krallıklar ve vetolu kapitalistlerin) daha çok sömürmek için (demokrasiyi ve bilimi kullanmak) bilimsellik, işçi hakları, demokratik haklar-özgünlükler-özgürlükler bahane başka kavimlerin içindeki azınlıkları menfaat farzları için hortlatıp-kullanmayı düşünün. Bu önermeler doğru değilse doğrusunu siz yazın. 1
Öğrenci Yanıtları


BİLİM NEDİR? Doğadaki pozitif öncelikli (nesnel) bilgilere dayalı tüm bilim dallarındaki toplam bilgi ve uygulamaları içeren en kapsamlı kavramlardan biridir. Bilim, daha çok nesnel verilere dayalı olarak gelişip ilime doğru emekler. Bilim hayatın başlamasıyla insanın ve bazı yaratıkların çevresindeki, iç dünyasındaki… Vb edindiği bilgiler bütününe verilen addır. Büyük Kıyametle ölüme mahkûmdur. Daha çok öğretim teknoloji, deney ve deneyim kavramlarıyla ilişkilidir. Bilim yaratıkları, olguları, olayları ve süreçleri tanımak için bir araçtır. Bilim ilimin metriksindedir. Geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki tüm bilim çatısının çözmecesini (pazılını) ilim içerisinde ya da şemsiyesinde değerlendirirsek bu çözmecenin alt birimleri/parçaları ya da veri tabanı bilgi birimlerdir. Geçmişten geleceğe bu çözmecenin alt birimleri; değişmez, değişen, değişken ve diğerleri şeklinde gruplandırılarak ya da disipline edilerek “Bilimin Evrimi” dersi çerçevesinde incelenebilir. Bilimin Tarihi ya da Bilimin Evrimi olur ilmin tarihi ya da evrimi olmaz!! Bilim ölümlü olduğu için bilimde mutlak gerçek yoktur, ilim ölümsüz olduğu için ilimde mutlak gerçekler vardır. Bilim, ilimin yaratıklarda yeşeren ölümlü-sonlu bilgi örüntüsü boyutudur. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilim; yaratık ve enerji halleri arasında öğrenme aracıdır. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilim ölüm ötesine henüz genç ve kördür. Yaratıkların ölümünden sonra ömürleri boyunca yaydıkları enerji ve hayat döngülerin akıbeti ve sonraki geleceği için hiçbir şey söyleyemez. İlim tüm sonuçları bildirmiştir.

İLİM NEDİR? Bilime ilave olarak; ahlakı, doğa ötesi ve tasavvufu içeren, tüm bilgi ve uygulamaların hayatla gerçek ilişki ve tanımlarıyla şekillenen en kapsamlı kavramdır. İlim daha çok eğitim kavramı ile ilgili olup, beşeri merkezli olarak bilime ulaşır. İlim; Allah (C.C) Âlim sıfatına tabi olup tüm yaratıkların ezeli, yaşayan ve ebedi aşamadığı ve hayat bulduğu ölüp ve diriltildiği tüm bilgilerin en kusursuz, verimli ve israfsız konumlandığı bilgi bütünlüğünü, ilişkiselliğini ve birlikteliğini içerir. İlim bilinen ve bilinmeyen tüm bilimleri de içerir. İlim bir gerçek bilim ise ölümlü, sonlu ve geçici bir araçtır.Bilim hayatın başlamasıyla insanın ve bazı yaratıkların çevresindeki, iç dünyasındaki… Vb edindiği bilgiler bütününe verilen addır. Büyük Kıyametle ölüme mahkûmdur.
      Bilim ve ilim; tüm yaratıkları, olguları, olayları, süreçleri, ilişkileri ve enerji hallerini tanımak için bir araçtır, bilgi ise veri tabanıdır. Bilimi ve ilimi bilgilerimizle işletip, hayata uygularız.

İlim, Bilime ilave olarak ahlaki-hayvani-meleği doğa ötesini ve  tasavvufu  içeren  en geniş bilgi havuzunu temsil eden kavramdır. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim/öğrenme ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için ilim daha çok beşeri merkezli olarak, bilime ulaşır. Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilim ölüm ötesine henüz genç ve kördür. Yaratıkların ölümünden sonra ömürleri boyunca yaydıkları enerji ve hayat döngülerin akıbeti ve sonraki geleceği için hiçbir şey söyleyemez. İlim tüm sonuçları bildirmiştir.

İlim; içinde, sonsuzluk, ebediyet ve tüm bilim döngüleri, bilinen-bilinecek-bilinmeyecek ve var olması gereken; tüm zamanları, olayları, süreçleri, olguları, eylemleri, bilgileri, yaratıkları… Vb her şeyi liyakatli, israfsız güçte ve konumda/larda... Vb bulunduran ve bilinen; hiçbir tercih ve  kader çizgisinin aşmadığı-aşamayacağı sahipsiz olmayan çoğu şeyin en büyük havuzudur.Yer/ler ve gök/ler yapışıktı biz onu/ları açtık (Ayet var) Başlangıçta yer ve gökler yapışıktı(ilmen yer ve göklerin çok yönlü yapışık olduğunu düşünün). Biz onları açtık sonra isteseniz de istemeseniz de bir araya gelin dedik/Enbiya 21. Suresi 30.Ayet Fussilet 41. Suresi 11. Ayet. Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.

İlmin İnsandaki En Önemli Meyvesi: İlmin yaratıklardaki en önemli meyvesi güzel ahlaktır. Gerçek Güzel Allah (C.C)’N Nur (C.C) Cemalidir. Güzel ahlakta Allah (C.C)’NA aittir. Bu ahlakın insandaki en iyi tecellisi peygamber ahlakıdır. Ben Güzel ahlakı tamamlamak üzere geldim. Hadis Vardır. Ruhuna, aklına, vicdanına ve ilahi imanına endeksli ilahi-aklı kuralları benimsediği yaşama biçimi ve ürettikleriyle, çevresi, zihni ve doğa ötesini/de yaşarken öğrendiklerini davranış ve eylemlerine; peygamber ahlakıyla işleyip, devşirmek ve yansıtmaktır.

İlim Ve Bilimim Meyvesinin Sonucu(Bir Arada Değerlendirişi); İlimin İnsandaki meyvesi Güzel Ahlak, Bilimin İnsandaki Meyvesi Fen ve Teknolojidir.Tüm Bilimler ve İlimler Allah CC’HUN Âlim CC’HU sıfatına tabi ve kaimdir. Allah CC’HUN İlim, Bilim ve İcraat döngülerinde israf, yanlış ve hata yoktur. Allah CC’HUN takdirlerinde hep marifet ve hakkıyla liyakat vardır. Fen ve Teknolojisiz yaşadığımız asırlarda haksız yere katledilen ve hastalıklarda ölen toplam İnsan oranı, teknolojiyle yok ettiğimiz insan oranıyla kıyaslanamayacak kadar düşüktür. O halde güzel ahlakın hâkim olmadığı insan toplumlarının “Teknolojisi ilerleyişiyle insanlığın gittikçe daha aşağılık yaratık oluşa doğru gidiş arasında doğru orantı olabileceğinden emin olabilirsiniz. Demirkuş 2013. Bilime, Teknolojiye, Fen Ağacına... Vb her şeye Güzel Ahlak Aşısı Yapılmadıkça, Teknoloji Geliştikçe İnsanı daha da ya da En Aşağılık Bir Yaratık Konumuna Sürükleyeceğinden Emin Olun. Tüm İnsanlarınEkonomik Sorunlarını Çözseniz de Bu Sefer Çok Varlıktan Ve Obeziteden Kuduran Bazıları Birbirini Yer. Çözüm; Eğitimle fıtratı değişmeyse müsait insanlarda evrensel dürüst olmayı, namuslu olmayı, vicdanlı, bilgili olmayı… Vb. insancıl ahlaki argümanlarını (kanıtlarını) refleks haline getirmek, inandırmak ve iman ettirmektir. Sonrada Yönetim sistemimizi bu eğitilmiş bilgili insanlara emanet etmektir. İlimi doğa ve doğa ötesine ait her şeyi anlama ve keşfetme aracıdır. Bilim ise doğadaki yaratık, olay, olgu, süreç… Vb.doğadaki her şeyi anlama ve öğrenme aracıdır. İlmi ezel ve ebedi olarak değişmez ve ölümsüzdür. Bilim ise sürekli değişir büyük kıyametle oradan kalkar(ölür).


İlim Açısından Doğa Ötesi: Beşeriyetin madde âleminden (evren, dünya) madde ötesine tüm düşünsel, nesnel ve sanal dünya/lar vb. iç dış ve âlemi kast edilmektedir.

Doğa Ötesi İlim; ilim havuzundaki doğa ötesi her şeyin ilmine denir. Madde ötesi ve anti (melek, cin... Vb) madde tabanlı sistem, araç ve birimlerle hayat bulmuş yaratıkları inceleyen ilime Doğa Ötesi İlim denir. Ör, tasavvuf, Hz Muhammed'in miraca çıkışı ilmi, akıl, zekâ, ruh, sanal nefisler… Vb inceleyen ilim doğa ötesidir.

İlim Havuzu İçinde Tüm Bilimlerin; Liyakatli Konumlandırılışı, İlişkilendirilişi Önemli ve Gerekli Bir Disiplindir.

Ola ki Matematik ve Bilim kavramlarının tanımları arasında kavram yanılgısı ve eksikliği vardır. Belki de Matematik Biliminin Ortak Paydasını, Diğer Bilim Dalları Payları İfade Eder. Paylar ve Paydanın Toplamı Birlikteliği Bilimi İfade eder. Paylar ve Paydanın Toplamı Birlikteliği Bilimi İfade eder. Sanki Matematik Bilimin Ortak Payda Ana Yüzü, Diğer Bilim Dalları Bilimim Özgün Payları ara Yüzü Gibidir. Aslında Matematik; Tüm Bilimin kümelerle, sembollerle, rakamlarla ve denklemlerle ifade edilişinin ana yüzüdür (Kümesel, sembolsel, rakamsal ve denklemsel). Yani Bilimin, denklemsel, sembolsel, kümesel, şekilsel ve rakamsal ifade edilişi şekline kısaca Matematik Bilimi denir. Ola ki Matematik bilimin bir alt bilim dalı değil de bilimin farklı ifade ediliş ara-ana yüzüdür. Bu mantıktan ve muhakemeden çıkarsayışla; Matematiğin dışındaki diğer bilim dalları toplamı ise kültürel alfabelerin sözel, yazımsal, eylemsel… Vb şekilde ifade edilen tüm alt bilim dallarının toplamını ifade eder ara yüzü konumda gözükmektedir. Buna bilimin kültürel ara yüzünü ifade şeklide denebilir. Ola ki Evrim ise gerek Kültürel Bilim ve gerekse matematiksel Bilim ara yüzleri içindeki kalıcı değişimlerin arasındaki gerçek bilimsel hayat hikâyelerinin ilişkisini tevhit eden Bilimin Değişim Ara Yüzünü İfade Eder. Yani Gerçek/Yarı Gerçek Bilimin Şimdilik Üç Ara Yüzü ya da Alt Kategorisi Vardır. 1- Kültürel Alfabetik Ara Yüzü (Sosyal, Kültür ve Doğa Bilimi). 2-Değişim Ara Yüzü (Evrim Bilimi). 3-Rakamsal-Kümesel Ara Yüzü (Matematik Bilimi)…Vb Örneğin ilerde Kuantum Bilimi, Düşünsel Bilim, Sanal Bilim Kategorileri de Gerçek/Yarı Gerçek Bilimin Bir Alt Disipline Kategorisi Kabul Edilebilir..

İlim havuzunda, tüm enerji halleri ve yaratıkların (düşünsel, dijital, sanal, nesnel, yarı sanal... Vb) yapısı ve gerçek ilişkilerin sembollerle, rakamlarla, denklemlerle ve kümelerle ifadesi belki de Matematiktir.

Matematik külli ilmin içindedir. Belki de her yaratığın, hayat döngüsünde, en azında bir konumunda mutlaka bir matematik konum ve hayat denklemi vardır.
Yaratıkların yapısı ve aralarındaki ilişkilerin sembollerle, rakamlarla, denklemlerle ve kümelerle ifade eden bilime Matematik denir.
Matematik (Evrensel, Doğal, Düşünsel, Hesabi... Vb Matematik); ölümsüz olan ilimin ölümlü ve öğrenmek-kullanmak için yaratıkların bir aracı olan bilimdeki hayatın varlığı ve/veya bilimi yaşatan kalbi gibidir. Onsuz bilim yaşayamaz. Bilimi bir beden kabul edersek matematik onun kalbi, canı ve hayatıdır. Belki de ya da Ola ki Matematik yaratıksal her şeyin matematik sembollerle birimsel ve sayımsal ilişkilerlinin denklemsel ifadesidir. İstatistik genellikle uygulanabilir matematiğin ampirik (deneysel) bilgilerin ilişkisini ifade eden ve içeren bilim dalıdır.
İlim havuzunda; madde (elementlerden), anti madde tabanlı birimlerdeki özgün ve mantıklı matematiksel denklem kümelerine dayalı enerji hallerinde hayat bulmuş;sanal, nesnel ve yarı sanal kişiliklere Yaratık denir.

Sonsuz; Her sonsuz mutlaka ölüme mahkûm bir küme ya da kefen denen geçici bir zaman, mekân ve hız içindedir. Nesnel, sanal ve insani olanaklara dayalı hesaplanamaz boyutlara varabilen sonuçlara ulaşan kavramdır.
-Belki de sonsuz kavramını azcık kavramak için; tüm yaratılmış-yaratılan ve yaratılacak yaratıkların toplam geçici ömürleri boyunca; düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi) … Vb tüm faaliyetlerinin ve tersinin bir biriyle çarpımının, toplamının… Vb tüm işlemlerinin hesabı olarak düşünebiliriz. Sonuçta her sonsuz ölüme mahkûm çok büyük ve çeşitli ilişkiler mantığının-hesabının yaratıklarca kolayca ölçülemez sanal, nesnel, düşünsel, dijital(hesabi).. Vb veya tümünün devasa yığınıdır.
-Genellikle hesapla, çalışmakla, uğraşla… Vb sunucuna ulaşılamayan her şeye biz sonsuz deriz.
-Sonsuz başıboş bir kavram değil hatta her başıboş gözüken şeylerde mutlak bir sınır içindedir.
-Her sonsuzun tükendiği bir sınır vardır. Her sonsuz mutlaka bir küme içindedir. Örneğin yer yüzünde ya da kâinatta sonsuz tane yaratık var ama hepsi yer küresi ya da kâinatın kümesi içindedir.
-Her sonsuzun öldüğü bir hudut vardır.
-İstisnalar hariç her tüm sonsuzlar mutlak değerler içinde birer yaratıktırlar.
-Bu devasa kavramın; hesaplanmasına, ulaşılmasına ve kontrolüne ulaşılmayan veya yetişilmeyen yaratık, olay, olgu, süreç, zaman, hesap… Vb her şeye sonsuz kavramını yakıştırırız.
-Döngüsel sonsuz(ekolojik döngüler), mikroskobik (hücresel, fiziksel parçacıklar, elektron, plazma boncukları, ışık demeti... Vb döngüler ve küçülmeler), makroskobik (Ör. yıldız-gezegen döngüleri, kâinatın genişleme boyutları ve büyümeleri) ve devasa matematiksel hesaplar, sonuçlar ve döngüler ( kâinattaki nötrino sayısı ve Pi sayısı)
-Enerjisel, matematiksel, sanal, yarı sanal, boyutsal, nesnel, döngüsel, ilmi, bilimsel, yarı nesnel, hayatsal ... Vb devasalığı, boyutları hesaplanamayan sonsuzlardır.1, 2, 3,4
Aynalarda Sonsuz Görüntü 1s
Elmas Sonsuz Değil 1s
Evren Gerçekten Sonsuz mu? 1s
Evrenimizin Geleceği (Sonsuzluk Takvimi)  2s
Matematiğin Şaşırtan Yüzü Sonsuz Sayıda Direnç3s
Matematik Sonsuz 4s
Sonlu ve Sonsuz Sayılar 3s
Sonsuz Sevgilerle 2s
Sonsuz(a) Sevgilerle 2 s
Sonsuzluk 5s
-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel... Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde; yaratıklarca aşılmaz, hesaplanamaz devasallıktaki düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi).. Vb tüm yaratıkların-eylemlerin... kümesi veya alt kümelerine denk sayıdır.
Ebediyet ve Sonsuz Kavramları İlişkisi; Ola ki hızın sonsuzu aştığı (sonsuz hızın oldüğü), geçici mekânın ebedileşmeye yaklaştığı ve geçici zamanın sıfıra değdiği nokta ebediyettir (ölümsüz hayat). Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Ya da mekân ın sonsuzu aştığı yani ebediyete yaklaştığı nokta hız sonsuzu aşmış ebediyete yaklaşmış ve geçici zamanın sıfıra değdiği-noktada ebediyet (ebedi zaman) başlar. Bekası yaratıklarca sınırlanamayan, hesaplanamayan ve bilimsellikte yeterince doğru algılanamayan "Ölümsüz Hayat" anlamıyla örtüşen kavramdır. Ola ki bilimsel olarak Hızın sonsuzu aştığı, zamanın sıfıra yaklaştığı tüm boyutların hız tutkalıyla kaynaştığı bir kavramdır Ebediyet. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür.
Allah (C.C) "Baki" Sıfatı himayesinde devasa sonsuzları ve hemen her şeyi (tüm yaratıkları ve ürünlerini) barındıran "Ebedi Hayat-Ölümsüzlük Bahşedilen Her Şey" anlamında kavramdır.
-Bazı yaratıklar Allah (C.C) himayesi ve gücü sayesinde ebedileşecekler. Hep var olan ebedi bir hayata kavuşacaklar. Allah (C.C) gücü her şeye yeter(ayet).
-Tüm varlıklar, Allah '(C.C)'HUN ilmi içindedir. Allah (C.C) hayat verirse ilmindeki o varlık, yaratık (yaşayan varlık) olarak hayat bulur. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler. Geçici (Bilimsel-Sonsuz) ve Ebedi gerçeklerin (Hakikatlerin) metriksileri arasında (Berzahında) bulunuş insan için bir sihir gibidir. İnsan birisindeyken onu gerçek diğerini gerçekdışı sihir sanır.
-Tüm hayat bulmuş sonsuzlar ebediyetin metriksini aşamazlar.
İpucu; ebediyet ile sonsuz kavramının ayrıcalığını ve anlam farkındalığını pekiştirmeye çalışın. Her sonsuzun akıbeti ölümle sonlanır, ebediyet ölümsüzlüktür. Hız Tutkalı Sonsuzu Aşıp Ebedi Hıza Yaklaşırken, Zaman Sıfıra Yaklaşır ve İçinde Geçtiği Ya da İçerdiği Tüm Sonsuzların Kümeside Ölüm Sınırından Ebediyete Çimlenişe Başlar. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Yani ebediyete Yaklaşır.
-Sonsuzdan büyük bir değer; en azında ebedi boyuttaki hayatın ilk basamağına-sınırına ulaşmış değer kabul edilmelidir. Ebediyet tüm boyutların ölümsüzlüğü demektir.
-Ebediyet; kâinatta bilinen ve bilinecek birim veya tüm boyutların(zaman, mekân , yaratık, hız, eylem, sonsuzluk,… Vb) kaynaşık olarak; ölümsüz hayat bulmuş veya ölümsüz ilimdeki yaratılmaya hazır konumunda bekleyen kesintisiz ve kalıcı varlığını ifade eder.
-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel... Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde; Allah (C.C) rızasından nasiplenmiş yaratık veya yaratıkların ölümsüz ebedi hayatının kümesini veya kümelerini ifade eden yaratık-mekân -zaman-hayatla ebedi kaynaşmış kavramdır.
İstatistik; matematiğin hayata uygulanışının mantık ve çoklu denklem sistemlerini içeren uygulamalı bir disiplin bilimidir.

Yaradılış;
-Allah (C.C) bir şeye ol der o da hemen oluverir.(Ayet) İnsanın Yaradılışı, kâinatın Yaradılışı, Kıyametin Kopuşu ve Asrımızla İlgili Bazı Ayetler,
-Ebedi-ölümsüz boyutta kâinata ol dedi ve her şey oldu bitti! Olmuş bitmiş boyuttaki sonuçlarda; yaratığın/yaratıkların tüm tercih olasılıklarıyla varacağı sonuçların hepsi mevcuttur. Yani bir kişi Allah (C.C) peygamber gibi teslim olması ile varacağı kader çizgisiyle sona ulaşır. Kendi özgün tercihleriyle hayatını değerlendirmesiyle varacağı kader çizgisinde karışılaşacakları önceden bilinir ve farklıdır. Ola ki Allah (C.C) şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı. Allah (C.C) Önce Âdem AS'I sonra eşini yaratıp cennete koydu. Kıyamete kadar orada kalacaklarını sonra onları kıyamette öldüreceğini hatırlattı. Onları cennete ki şu ağacın meyvesinde yememeleri konusunda uyardı. Yemeleri halinde nefislerine zülüm edebileceklerini konusunda uyardı.Kuran 7.Sure/ 19., 20., 21.,22., 23., 24., 25., 26., 27. Ayetler. Şeytan Âdem AS'IN eşine ve kendisine ; birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara cazibeli ve beğenili vesvese vererek: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Meyveyi yemeleri ve avret yerlerinin açması halinde melekler gibi ebedileşeceklerini cazibeli ve beğenili telkin etti. Onlarda Allah (C.C) ikazını unutup bu cazibeli teklife kandılar. Avret yerleri açılıp deşifre oldukları için; Âdem AS'IN ailesi şeytanla;yeryüzündeki vahşi-doğal insan nefsi içinde türemek, yaşamak üzere ve düşman olarak indirildiler . Âdem AS sonradan yalvardı Allah (C.C) onu affetti. Âdem AS'IN Zürriyeti Habil ve Kabil kısasıyla doğal insana karıştı. Sonradan şeytanının kendisi Allah (C.C) kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu (Menazil'n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah (C.C) neden Âdem AS'A secde etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana mühlet verirsen Âdemin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Ola ki İblis (Azazil İbn-i Menazil) Âdem AS'IN bedenini yeryüzündeki Âdem AS öncesi Doğal insansıların bedenine benzetip onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah (C.C) Âdem AS'A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim, Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Âdem AS'A eşyayı sormalarını istemiş ve Âdem AS bu özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Hâlbuki Âdem AS'A kadar Yeryüzü vahşi/doğal insansı insanlarına Allah (C.C) ruhundan üflememiş , akıl, vicdan vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Âdem AS'IN Yeryüzüne inişi ile başlar. Ancak bu vahşi/doğal insansı insanların eşyaya ve yaratıklara doğal tapınma serüveni Âdem AS'IN yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah (C.C) en büyük af edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah (C.C)); yegâne ilahtı, tüm mülkler onundu, şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır. Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş, kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah (C.C) ihlaslı kullarını yoldan atamayacağını ve kendisine kıyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır. Sonrada bu çizgideki tüm akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... Vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam itaat ediyorsa sanal, düşünsel ya da nesnel şeytan kabul edildiği: Allah (C.C); Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla bildirilmiştir. Özel not; Belki de ya da Ola ki İblis şeytanlık yapmasaydı şimdi emekli imam, insanlara da, şeytanının ahlakından değil de onun yerine hayvanların ahlakı, davranış ve eylem şeklinde uzak duruşu telkini dini eğitimde verilir olabilirdi. Ola Ki Şeytan tekrar cennete konsa bile canı sıkılır ayni işi yapar. Sizi dünyaya göndersek yine aynı şeyleri yapardınız (ayet var).
-Ancak Allah (C.C) ebedi boyutta olup biten senaryonun geçici-ölümlü hayat ve yaratıklar boyutundaki ( kâinattaki) senaryoyu tarif ederken;
1-Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık. Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet
2-Yeri göğü 6 Günde/Evrede Yarattı (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet)
3-Göğü hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.

Kâinatın Yaradılış Konusuyla İlgili Bazı Ayetler;

Kuran 7. Sure /54. Ayet.
Kuran 10. Sure /3. Ayet. Kuran 11. Sure /7. Ayet. Kuran 21. Sure /30., 31., 32., 33. Ayetler. Kuran 23. Sure /12. Ayet. Kuran 25. Sure /59. Ayet. Kuran 33. Sure /72. Ayet. Kuran 36. Sure /82. Ayet. Kuran 57. Sure/4. Ayet. Kuran 67. Sure /3. Ayet.

Sonuç;
-Ölümsüz bir boyutta olmuş ve bitmiş bir senaryonun ölümlü, geçici ve sonlu boyutu yaşanıyor ve yaşıyoruz.
-Yaşayan bu senaryoda;ör, hayırlı mukadderat dileyen bir insana Allah (C.C) icabet ettiği zaman o insanın geçiciden ebediye tüm mukadderatını değiştirebiliyor.
-Ya da geçici senaryodan dilediğini ebedi, geçici, yok… Vb edebiliyor ve/veya yapabiliyor.
-Onun gücü her şeye yeter ve o her şeye kadirdir.(Ayetler var)


İSTATİSTİK BİLİMİ; Ola ki İstatistik; genellikle hayata uygulanan pratik matematiksel verileri bilimsel verilerle birlikte tevhit ederek anlamlandıran bir alt bilim dalıdır. Ola ki İstatistik; Bilim ve Matematik arasındaki bağın ve verilerin hayata uygulanabilir sözel-matematiksel kurgular, deneyimler, denklemler ve deneysel formüllerin şablon sistemlerinden oluşan ve hayata uygulanan matematik-bilimin bir ait bilim dalıdır. Nesnel ve sanal bilimlerdeki; doğal, ampirikmantıksal ilişkileri içeren tüm formülleri, analitik ilişkilerin şablon denklemlerini bir arada inceleyen ve uygulamaya koyan bilimdir. Diğer bir deyişle; bilinen tüm ampirik denklem ve ilişkisel mantık sistemlerinin şablon denklemlerini bir arada ve birbiriyle ilişkilerini çoklu disiplin mantık sistemleriyle uygulamaya koyarak; insanlığa, hazır paket mantık hizmeti veren ve zaman kazandıran bilimdir.

İlim havuzunda nesnel hayat bulmuş yaratıkları inceleyen bilime Doğa Bilimi denir.

DOĞA BİLİMİ: Canlı, Cansız ve Araform Bilimlerine ait bilgilerin Evrim Bilimi ile  hayat bulduğu bütünleşik  pozitif bilimdir.
-Canlı, Cansız ve Araform Bilimlerinin doğal şekillenişi/şekillenmesi ve Evrim Bilimi ile  geleceğin dirimsel ve  uygulamalı bilimi şekillenir. Bu bilim Doğa Bilimidir.
-Tüm pozitif bilimlerin şekillenişi (morfogenezisi)  doğa biliminde hayat bulur.
-Evrim Bilimi doğadaki ve insandaki tüm özgün değişim, değişmez, geçişken ve diğer enerji halleri bilimsel olarak ilişkilendirerek deşifre edilip, doğa ötesi güç-teknoloji, tera bilgisayarlar ve tera teknolojiyi kullanan evrimle gerçek hayat hikayeleri açıklandığı zaman, Doğa Bilimi gerçek konumunda hayat bulmuş olacaktır.
-Her bilim dalı   bir çiçek kabul edilirse;Evrim Bilimi bu çiçeklerdeki özgün değişim, geçişken ve değişmezlik balları toplayan bal arısı misali topladığı balları “Doğa Bilimi” kovanlarındaki  peteklere doluşturarak ona geleceğe yönelik dirimsel hayat veren bilim gibidir (Grafik 1,   Grafik 2). 

Bilimsel Açıdan Doğa Ötesi: Bilim açısından henüz genişleme boyutuna ulaşılmayan doğanın geleceğini ve nesnel ötesini ifade eder. Ör, gelecekte doğayla ilgili bilinecek her şeyi ifade eden doğanın geleceğidir.

İlim Açısından Doğa Ötesi: Beşeriyetin madde âleminden (evren, dünya) madde ötesine tüm sanal dünya/lar vb. iç âlemi kast edilmektedir.


Bilgi Nedir? Bilim Nedir? İlim Nedir? Varlık Nedir? Yaratık Nedir? Sonsuz Nedir? Ebediyet Nedir?

Bilgi Nedir? Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki sübjektif-objektif yaratık(nesnel), olay ve olgularla ilgili genellikle duyularımızla  zihnimize özümsenen, alınan, giren ya da genlerimizde var olan(fitrati-yapısal bilgi) veya  zihinsel operasyonla  ürettiğimiz  ürünlerin  zihnimizde bıraktığı; dinamik anlamlı  imaj, kavramsal ve ilişkisel...Vb bilgi birimleri ya da kalıntılarıdır. Bilinçli veya bilinçsiz edindiğimiz bilgileri zihnimize-belleğimize yerleştirip, gerekirse bu bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretiriz. Kısaca bilgi; duyuşsal olarak maksatlı ya da maksatsız edinilen ya da zihinsel olarak üretilen; bilinçli ve bilinçsiz beynimize ve zihnimizde kodladığımız; anlamlı  imaj, görüntü, kavram, ilişkisel ...Vb bilgi birimleri ya da veri halleridir. Bilgi, bilimin havuzu içinde yer alır. İşlenmesi ve hayata uygulanması için bilim gereklidir. Bir bakıma bilgilerimiz sahip olduğumuz bilimin veri tabanlarını teşkil ederler. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim/öğrenme ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim-İlim bilirkişisi, alimi kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir.
Bilgi; Zihinlerde, organlarda, medya ortamında ve doğada; kavram, resim, şekil, imaj, ses, görüntü … Vb şeklinde kodlanmış insan zihninde üretilen ya da doğal ve sanal kaynaklı yaratık, olay olgu, süreç… Vb şeylerin karşılığı olan enerji halleridir. Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki, sübjektif-objektif(nesnel) canlı-diri yaratıklar dünyaya geldiklerinde genlerinde yapısal olarak kısmen var olan buna ilaveten, süreç, olay olgular... Vb şekil de zihinsel asimile(özümsenen) olunan veya rüya ile, trans ile, düşünerek, zihinsel operasyonla üretilen ürünlerin zihinsel(düşünsel kayıt), beyinsel(organik kayıt) havuzda diğer bilinenlerle ilişkisel kayıt edilen; ses, görüntü, imaj, sembolik kod, eylem, ... Vb dinamik kalıntılardır. Bilgi zeki yaratıkların çevreye uyum ya da yaşamak amacıyla bazen canlıların genlerindeki yapısal değişiklikler sonucu genetik yapılarına ya da sistemlerine kayıt edilir. Ör, Yerküresi bedenine insanların liyakatsiz etkisine, yer küresi yeni koşullara uyum için; kendisini ve iklimsel rejimini yeniden düzenleyerek depremler, aşırı yağışlar ve küresel ısınma ile tepkisel uyum gösterdi. Örneğin. bakterilerin antibiyotiklere karşı genetik direnç geliştirişi. Canlı, cansız ya da yarı canlı yaratık sistemleri; değişen çevre koşullarına ya da çevreye uyuma zorlandığında sistemin ilk yapısında değişiklik yaparak yeni kombinezon bilgileri içeren ya da sahip sistem olur. Ör. bir ekosistemin küresel ısınma sonucu oluşan yeni çevresel koşullara yapısal değişimle tepki göstermesi. İnsan ruhunda ise doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki öğrenebileceği ya da gereksinim duyduğu hemen her şeyin ilim olarak meleği(kusursuz) yeterince karşılığı vardır. Ruh Allah (C.C) emaneti olduğu için hemen her şeyin özünü içeren ve sadece akıl işletim sistemi verilen yaratıklara üflenmiş olup bu yaratıkların hayvanlardan ve cansızlardan farklı olarak akıllı yaratıkların nefsini (Kendisini) ve Rabbini(Allah (C.C)'Yİ)tanımasına yardımcı olur. Ola ki ilkel, doğal, cahil ve doğal insansılarda (Âdem AS öncesi ve sonrası bazı cahil insanlarda) Ruh yoktur. Bu nedenle Allah (C.C)'Yİ ve kendilerini tanımazlar. Ola ki onun için cahillerde uzak durun diye ayet ve hadisler vardır.
Bilgi;bilimin(nesnel + sanal+düşünsel+dijital/hesabi insani bilim) ilimin (tüm bilinmeyen bilimler, nesnel + sanal + düşünse + ilahi ... bilim) veri tabanı olan birim (görsel, işitsel, görsel+işitsel, hissel, duyuşsal... Vb) enerji hallerinin karşılığı gibidir. Bilginin karşılığı genellikle doğada, doğa ötesinde, düşünce dünyasında ve bilinmeyen âlemlerdedir. Bizim bahsettiğimiz bilginin yeri ve mekânı; zihinler, beyinler, bedenler, doğal yaratıklar, yapay yaratıklar, medya ortamları, sanal ortamlar (sanal zeki programlar), literatür, nesnel zeki ortamlarda (robotlar, bilgisayarlar); sembol, harf, kavram, ses, görüntü, resim… Vb şekilde kodlanmış bilgiden bahsedilir.
*Hayata doğru uyguladığımız bilgilerin âlimiyiz. Hayata yanlış uyguladığımız bilgilerin gafiliyiz. Hayatta bilmediğimiz bilgilerin cahiliyiz. Hayatta bilip uygulamadığımız bilgilerin hamalıyız. Hayata kasti yanlış uyguladığımız bilgilerin hainiyiz.. Demirkuş 2019
*Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi; zamanında gerçek bilgilerle donatmazsak, onun yerine çocuklarımızın zihinleri abur cubur, hurafe, vahşi, doğal, cahili, şeytani, iblisi, gereksiz, eksik, yanlış, liyakatsiz... Vb bilgiler doluşur. *Toplumsal olarak geri kalmanın bir sebebi de budur.
*Öğrencilerimizi sıfırdan, üniversiteyi bitirinceye kadar sadece fen ve toplumsal bilimlerle ilgili bilgilerle donatmak yeterli değildir. Peygamber Ahlakı yönünde eğitici bilgi ve uygulamalardan (eğitimden) yoksun bırakmak geleceğimiz için büyük bir risk ifade eder.


Varlık; var olmaktan gelir. Aslında yokluk diye bir şey düşünmek yanlış ve iftiradır. Her şey Allah (C.C) ilminde varlık olarak vardır ancak bunların içinde dilediklerine yaşama hakkını vererek (yaratarak) yaratık olarak hayat buldurur. Enerji yoktan var vardan yok edilmez enerjinin korunumu yasası: israf haramdır ayetine uygundur. Her şey Allah (C.C) ilminde varlık olarak vardır ancak hepsine her an yaratık olarak hayat vermemiştir. Nurundan ilmindeki varlıklara hayat vererek yaratır. Sadece dilediklerine geçici hayat vermiştir (Sadece taktır edilenler yaratık olarak hayat bulmuştur) ve bazılarına sonradan ebedi hayat vereceğini vaat etmiştir. Ebedi hayatın tarlası olan kâinattaki bazı yaratıkların yaydıkları ve ürettikleri enerji halleri ebedi yaratık olarak kişilik kazanıp geleceğe yol alırken bazıları yaratık hamuru olarak kalırken bazıları da olduğu gibi ait olduğu ilimdeki varlık hallerine dönerek Allah (C.C) icabetine amade bekleyeceklerdir. kâinat bir nevi ebedi hayatın (ebediyetin) tarlasıdır. Nesnel, düşünsel, sanal… Vb çeşitli enerji hallerindeki yaratıklar atom, atom altı parçacıklar, bazı atom altı ve özgün enerji halleri (özgün plazma boncukları, özgün kuantumlar, titreşen özgün sicimler ...Vb) hamuru ile defalarca yaratıldığı gibi belki de yaratık hamuru olarak kâinatta defalarca yaratılıp öldürülecektir. Her yaratık aynı zamanda bir varlıktır. Her varlık bir yaratık değildir. Allah (C.C) bazı varlıklara hayat verip dirilttiği zaman yaratık sıfatını kazanır. Her yaratık eylemlidir. Yaratılmayan varlıklar eylemsizdir yani enerji hamurunda kişilik kazanmamıştır.

Varlık Yaratık Bilim ve İlim Kavramları Arasındaki İlişki Fark ve Özgünlükler; Varlık, her şeyin var olduğu ilim potansiyeli içinde anlam kazanan bir kavramdır. Ör. bir bilgisayarda olası pek çok sayıda belki de sonsuz sayıda animasyon ve çizim yapma ve yapay yaratma potansiyeli ilmen vardır. Ancak çizim veya animasyon enerji sarf edilerek yapıldığı ya da yaratıldığı an yapay yaratık kimliğini ya da sıfatını kazanır. Bu ilim ve doğal(doğal bilgisayar ortamı ve habitat) yaratma ortamı olan doğa içinde aynı şey söz konusudur. Varlık potansiyeli, gücü ve tüm enerjinin karşılığı Allah (C.C) ilminde ve Nur (C.C) sıfatında vardır. Yaratıldığı an yaratık sıfatını kazanır. Bilim insan tarafında keşif edilen ilimin yapay ve ölümlü versiyonudur ve onunla yapay ölümlü yaratıklar yaratılır. İlim ebedidir.

Yaratık:Varlıklar ilim âleminde yaşamaya hak kazandıkları veya takdir edildikleri hayatı buldukları an yaratık (yaşayan varlık) olamaya hak kazanırlar. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler. Özgün enerji hali veya doğa ve doğa ötesinde çeşitli enerji halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın kişiliği, enerjinin ise halleri vardır.
Allah (C.C) ilminde yaratılacak, yaratılmış, yaratılan veya tüm diğer yaratıklar ilmen her şey varlık olarak vardır ve bulunur yani hayat verilmemiş varlık olarak her şey bulunur. Ancak bazı varlıkları zamanı gelince yaratık olarak takdir eder ve yaratık olarak hayat verir. Yaratılan ya da hayat verilen bu varlıklara yaratık denir. Özgün enerji hali/leri veya doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinde çeşitli enerji halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın hem enerji döngü hali/halleri hem de kişiliği, enerjinin ise halleri vardır. Allah (C.C) bazı yaratıkları ömürleri bitimin de ebedileştirilen (ölümsüzleştirirken) bazılarını eski ilim makamına gönderir ve yaratılmayı beklerler.

Kavram Yanılgısı; Bir kavramın tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi kavram yanılgısını ifade eder. Öğretim, öğrenim/öğrenme ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek doğru uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Düşünce ve Kavram, atasözü, vecize ve cümle yanılgısı olmayan yegâne kitap Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabıdır. Buna dayanarak (Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabı) bu yargıya varılmıştır.

Kâinat:
Beş duyumuz ve teknolojik araçlarla idrak edebildiğimiz tüm yaratıkları içeren en büyük evrendir.

Nesnel Canlı Yaratık: Yaşamak ve üremek için enerji tüketimine gereksinim duyan ve kendisine benzer fertler meydana getiren yaratık grubuna denir. Kısaca özgün üreyebilen, etrafını etkileyen, etkilenen ve bilgi ile ulaşılan yaratıktır. Aktif kalıtım maddesi taşıyan ve doğal koşullarda kendisine benzer fertler verebilen nesnel yaratıklara denir.
Canlılar Bilimi:
Tüm canlıları inceleyen bilimdir.

Cansız Yaratık:
Yaşamak için enerji tüketimine gereksinim duymayan, kendisine benzer fertler meydana getirmeyen objektif yaratık grubuna denir. Cansızlar Bilimi: Tüm cansızları inceleyen bilimdir.

Geçiş Özelliği Gösteren Yarı Canlı Yaratık:
Örneğin spor, tohum, vb. özel hallerde oluşan veya  ontogeni hayat döngüsünün aşamalarına denir. Canlının hayat döngüsünün aşamaları veya halleridir.

Araform Bilimi:
Canlı ve cansız olduğuna henüz karar verilmeyen ya da canlı-cansızlar arasında geçiş gösteren yaratıkların disipline/kategorize edildiği ve incelendiği bilimdir. Ör. tohum, spor, virüs... Vb

Bilinmeyen:
Henüz yaratıkların idrakine ve bilincine ulaşmadığı veya idrakinden silinip kaybolmuş/unutulmuş bilgi veya enerji halidir.

Bilinmeyenler Bilimi:
Canlı, Cansız ve Araform  Biliminin  kategorisine girmeyen yaratıkların bilimidir.

Kayıp Yaratık: Önceden bilinen sonradan arandığında bulunamayan-ulaşılamayan yaratığın konumudur. Bilinen bir yaratığın, diğerinin/lerinin malumatından kaybolması veya kendisini kayıp etmesi/ettirmesidir.

Yok Olmak: Hal değiştirirken veya öldükten sonra; hal değiştirmeden  önceki  hayatıyla bağlantısı kurulamıyorsa; önceki kişilik yok olmuş demektir. Örn: bitkisel hayat.

Sabite(Değişmez/Değişmezlik);değişim potansiyeli sıfıra yakın seyir eden:matematiksel, toplumsal, ferdi özellik-eylem-davranış… Vb karşılık gelen kavramdır. Ör,ışığın uzaydaki hızı, Protonun kütlesi, Kütle çekimi sabiti, Bohr magnetonu, Boltzman sabiti, Plank sabiti, küresel ısınmaya tepkisiz insanların bedensel-zihinsel eylemin değişmez cahillikleri toplumsal sabitelerdir.


Gerçekler/Hakikatler Nedir?
Kavram Yanılgısına Düşmemek İçin Gerçek ve Hakikatin Özgünlüklerini Bilmek Gerekir; Hakikat; Dünyevi, Uhrevi, İlahi ve İlimsel Olan Ezeli ve Ebedi Gerçeklerin Toplamıdır. Gerçek daha çok, Kişisel, dünyevi ve bilimsel değişmezler ve az değişenlerin toplamını ifade eder. Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim/öğrenme ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır. İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır. Gerçekler; dünyevi en az değişen veya değişmeyen; yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Bu nesnel kâinatta sınırlı gerçekler veya geçicilik vardır.Değişim miktarı ihmal edilebilecek kadar minimum düzeyde olan veya hiç değişmeyen yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Kısaca; en az değişen veya hiç değişmeyen kavramlara gerçek denir ve dünyevi her şey geçici gerçek ya da güdük gerçeklerdir.. Gerçek yalanın tersidir. Karşılığı yalan/yanlış/eksik olmayan çok şey; ya güdük veya kalıcı-ebedi gerçektir. Hayatta, izafi, değişmez, az değişen ve güdük gerçekler vardır. Örneğin, ölüm, karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur ve Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve bizim görsel algıladığımız nesnel evren ise kâinatın sadece % 5 ini oluşturur ve sonuç itibariyle değişmez geçici gerçektir. Olaki çoğu doğa kanunları az değişen geçici gerçeklerdir. Geçici (Bilimsel-Sonsuz) ve Ebedi gerçeklerin (Hakikatlerin) metriksileri arasında (Berzahında) bulunuş insan için bir sihir gibidir. İnsan birisindeyken onu gerçek diğerini gerçekdışı sihir sanır.
Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.
            Ola ki insan beyninin yaydığı düşünsel ve tefekkür enerjisi, bedensel termal enerji…vb enerjiler 1032-39 dereceden daha düşük derecelere  yaklaşsa bile eritmiş olmalıydı. Bu ısınışın insan beynine yansıyışı insanın beynini yağ kazanında haşlanmış gibi his etmiş olmalıydı!  O zaman insanın düşünsel enerjisi ve daha hızlı yayılan enerjileri bu yüksek ısılara (1032-39 derece) karşı koruyan ya da uzak tutan bir güç ve kalkan enerji ve mekân ı olması gerekir. İnsan düşüncesini, hafızasını, kalbini ve yaydığı hayat enerjiyi koruyan hafıza meleklerine ait hadis vardır. Hatta kâinatı ve yaydığı enerjiyi taşıyan İsrafil AS adlı meleğe ait hadis vardır.

-Belki de doğadaki her kanun sonlu ve geçici bir gerçektir, ama her gerçek bir kanun değildir.
-Bilim geçici, ilim ise ebedi gerçeğe örnektir.

-Belki de en az değişen veya hiç değişmeyen şeylere sonlu-geçici gerçek denir.
-Karşılığı yalan olmayan geçici şeyler sonlu gerçektir. Örneğin, güneş dün doğdu ve battı sonlu-sihirli-geçici. Ölüm sonlu gerçek. Bu gerçek bugün tarih oldu.
-Doğum ve ölüm sonlu-geçici gerçeğe örnektir.
-Gerçek ve Hakikat Kavramları; ebediyet, doğruluk, kalıcılık ve kesinlik kavramlarıyla örtüşür.
-Bilimsel olaraktan kâinattaki tüm yaratıklar ve enerji halleri ebedi gerçek halden ve boyuttan, geçici hallere ve boyutlara (geçici gerçeklere) indirilmiş tüm yaratıklar ve enerji halleri ilk orijinine dönecektir.
-Her şey, kâinat öncesi ebedi mutlak gerçeklerden günümüze inkişaf ettiği geçici gerçeklerdir.
-Maddenin de kâinat öncesi mutlak gerçeklerden kökenlendiği bir gerçektir.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derece önemidir.
-Zaten var olan nesnel kâinat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati/eşduyum duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına terstir.
-Tam tersi orijinden günümüze düşünce sistemimizi inşa etmek daha gerçekçi ve geleceğe yönelmesi verimlidir. Önermelerinin bu asır ki eğitim, yönetim ve insan düşünce sistemlerini inşa edilişinin bilimsel yetersizlikleri açısından eleştiriniz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz.
-Ebediyetten, gerçekten, haktan (Allah (C.C)'HUNDAN) geçici kâinattaki hayata geldik çok şey tekrar Allah (C.C) dönecektir.


Yalan:
Yalan ;Karşılığı doğru ve ebedi gerçek olmayan kasti veya bilinçsiz Uydurmalardır. Karşılığı  doğru ve haklı olmayan yanıltıcı gerçektir. Yalan kısmen gerçeğin tersidir. Var olmayandır (yoktur).Örnek;Güneşteki füzyon misali aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir. Demirkuş 2003.
"Aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir. 
-Kara delikler kabrim, ak deliklerde meyve vereceğim.
-Bir kanadım geçmiş, bir kanadım gelecek.
-Kalbime gömülü, sonlu sonsuzlar!!!
-Büyük kıyametten ebediyete uçuyorum". Demirkuş 2010.

Sürreya HAZIR'A Atıf Ettiğim Şiirimdir.
Hayvanlarda yalan var mıdır? Toplumda yalan olmasaydı ne olurdu? Yalanın mubah olduğu tatbik/uygulayış alanları var mı? Sorular yalanın toplumsal döngülerdeki gerekliliğini vurgulamak için önem taşır.

Yanlış:
Karşılığı doğruya ve gerçeğe aykırı kasti olmayan uydurmalardır.

İftira:
Liyakatsiz yakıştırmadır. En büyük iftira Allah (C.C) şirktir.

Hiçlik Nedir;Allah (C.C) vahdaniyeti yanında geçici yaratık hayatı yok ve hiçlik olarak kabul edilebilir. Tüm yaratıkların enerji potansiyeli Allah (C.C)'HUN Nurunda vardı/vardır. Zerre enerji olarak geçici hayatla yaratıklar şereflendirildi. Sonra ebedi hayat müjdesi bağışlandı.

Anlamsızlık, Yokluk, Kayıp ve Hiçlik Kavramları Nedir? Hemen her şeyin mutlak en az bir anlamı vardır. Allah (C.C)’HU Her şeye kadirdir. Varlıklar âleminde Allah (C.C)’N İlminde her şey vardır. Bazı varlıklar yaratık olarak hayat bulmuştur. Allah (C.C)’HU anlamsız bir şey yarattığından bahsetmemiştir. Cüzi bir ilme sahipsiniz (insan için ) diye ayet vardır. Eğer bir insan bir şeye anlamsızdır, yoktur, kayıptır ve hiçtir diyorsa; ola ki aslında o insan anlam veremediği, yok saydığı, kayıp saydığı ve hiç dediği şeye karşı kendisi anlamsız, yokluk, kayıp ve hiçlik pozisyonunda ya da durumdadır..


Yokluk
:Hiç bir şeyin olmadığı anlamına gelen yokluk kavramının karşılığı koca bir yalandır. Yaklaşık; Yokluk=Yalan !! Yokluk  kavramı hiçbir enerji halinin olmadığı boyut/larla örtüşen bir kavram olarak ifade edilmesiyle kavram yanılgısını yaratmaktadır. Bu kavram, kayıp ve bilinmeyen kavramları ile karıştırılmaktadır.
Belki de;"Enerji Yoktan Var Vardan Yok Edilemez" prensibinin tanımı eksik veya mantıksızdır. Çünkü enerjisiz bir boyut düşünmek mantıksızlık ve saçmalıktır. Doğadaki tüm döngüler bu mantıksızlığın kanıtı olabilir!! ”Enerji Kayıptan Var, Vardan  Kayıp Edilebilir” demek belki daha doğrudur veya mantıklıdır. Bu açıdan, bilim ve insan henüz gençtir. Bilim ile bedensel sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyuya ilave olarak, sanal dünyamız ve duyularımızla idrak edişimiz; eğitim, öğretim ve teknoloji ile pozitif bir şekilde evrimleştirilmedikçe; evrim teorisi ve prensiplerinin bazı bölümlerini gerçeklerle ilişklendirmenin ispatı şu an için olanaksız gözükmektedir. Bunun ispatı için bazı zihinsel ve nesnel-bedensel enerji hallerini açıklamak asırlar alabilir. Hz. Muhammed AS. Miraca çıkmasıyla, Âdem A.S.'ın Yeryüzüne inmesini ışınlamayla ilişkilendirmeyi ispat etmeye veya çürütmeye henüz bilimsel veri ve teknoloji eksik ve yetersiz. Bu durum şu an zor, köre ışığı tarif etmek misali. Belki de ışınlamanın gerçekleştiği çağda veya maddeden anti maddeye doğru insanda var olan tüm  enerji hallerinin döngüleri deşifre edildiği zaman bunu daha iyi anlamamız sağlanmış olacaktır.

Değişim;Enerji halinin ve/veya yaratığın çevreye uyum için; bulunduğu konum, hal ve hayat döngüleri denkleminden farklı konum, hal veya hayat döngüleri denklemine geçme eylemi, süreci veya olgusudur. Yaratıkların çevresel, içsel, genetiksel, sistemsel, toplumsal… Vb değişimlere; genetik, davranışsal, yapısal… Vb tepki geliştirişidir. Kısaca değişim; önceki haline benzemeyiş olay, süreç ve olgusudur denebilir. Genel olarak değişim bir süreç evrimleşme ise bir olgudur. Genel anlamda değişim süreci bazı sonuçları evrimleştirip evrim olgusunu gerçekleştirir. Değişmeyen tek şey değişimdir lafı koca bir yalandır. Değişim yaratıklarla yaratıldı ve onlarla da sonlanacak. Değişemeyen yegâne zat Allah (C.C)DUR. Enerji halinin ve/veya yaratığın çevreye uyum için; bulunduğu konum, hal ve hayat döngüleri denkleminden farklı konum, hal veya hayat döngüleri denklemine geçme eylemi, süreci veya olgusudur. Değişim değişmezlerin ve kısmi değişmezlerin kefeninde veya örgüsünde hayat bulur.
Her değişim değişmezlerin ve kısmi değişmezlerin kefeninde veya örgüsünde  hayat bulur. Değişim kavramı evrim kavramından daha büyük bir anlam ifade eder. Evrimleşme yaratıksal değişimlerin gerçek ve ilişkisel hayat hikayesidir. Demirkuş 2009
Ola ki çoğu doğal değişimler değişmezlere çekiniktir. Demirkuş 2009 Değişmeyen yegâne Zat ve Kişi Allah (C.C)DUR. Allah (C.C) Bakidir. Ola ki hiçbir şeye gereksinim duymadığı ve her şeye kadir olduğu için değişime gereksinimi yoktur. O zatını bildirdiği gibidir! Allah (C.C) Dışındaki her şey yaşamak için değişime muhtaçtır. Sanki Değişime gereksinim duyarlar. Sanki Evrim ve evrimleşme yaratıklara ait tüm değişimlerin gerçek hayat hikayelerin kavramsal ifadesi gibidir. O halde evrimden önce değişimi kabullenmek mantıksal bir farzdır. En uzun ömürlü olan enerji ve Kâinatlar ya da âlemler değişmeden ayakta durmazlar.
I-Doğal Değişimler:Doğal koşullarda meydana gelen değişimlerdir. Ör, evrimsel değişimler, türlerin doğal oluşumu.
II-Yapay Değişimler:İnsandan kaynaklanan değişimler. Ör, çevre kirliliğinden kaynaklanan değişimler ya da teknolojik değişimler yapay değişime örnektir.
III-Ferdi ve Toplumsal Değişimler:Tercihlerimizden kaynaklanan ferdi ve toplumsal değişimler.
A-Liyakatli Değişimler:Toplumsal ve/veya tüm döngülerde;yaşatıcı, tamamlayıcı pozitif bütünleşik veya analitik özgünleşen değişimleridir.Ör,Liyakatli devrimler. Ör,Doğru, insancıl veya akıllı eğitimle peygamber ahlaklı insanları ortaya çıkarmak ya da yaratmak için yapılan değişimlerdir.
B-Doğal (Vahşi) ve Liyakatsiz Değişimler:Toplumsal veya tüm döngülerde, anatgonistik yani yok edici, zararlı bölücü ve parçalayıcı veya zararlı bütünleştirici değişimlerdir. Ör, Liyakatsiz Vahşi Leninist ve Marksist (Sovyet) devrimler ve ihtilaller. Ör,Yanlış, başıboş, doğal ya da doğal eğitimin kuduz-vahşi-doğal ahlaklı insanları.
C-Rahmani, Şeytani, İnsani (Hercai- hüsran-i), Cahili (Hayvani) …Vb Değişimler; Tercihleri fert, toplum, kavim devlet ve insanlığın kalitesini ve geleceğini belirler. Allah (C.C) liyakatli değişmek istemeyeni, değiştirmezmiş (Rad, 13/11). Belki de değişmezlerin/değişmek istemeyenlerin her şeyi; ya doğaya ya da liyakatli değişimi tercih edenlere malzemedir.
IV-Nötr Değişimler:Değişim potansiyeli mevcut ancak, sistemin ve organizmanın minimum değişimini ifade eden değişimlerdir. Ör, Timsahların evrimleşme ve değişim hızı.
V-Diğer Değişimler:Kategorilere girmeyen değişimler.

Devrim;İlahi takdirin akli ve/veya doğal değişimin yani evrimin ürünü vahşi/doğal toplumsal sonuçlardır. Genellikle doğadan (evrimden) kaynaklanan; reKâbetin, nefsin gücüne ve/veya akla dayalı uzun süre kabul gördürülen/gören toplumsal eylemler ve kurallar bütünüdür.Ör,Veto imparatorluğu toplumsal hile, oyun ve doğal gücün (nefsin) ürünüdür. Peygamber ahlakıyla örtüşen devrim ve akli devrimlerin hepsi;nefsi müdafaa savaş/larına ve/veya mücadelesine/lerine dayalı akıl ürünü devrimler kategorisine girer. Semavi dinler: Allah C.C. tarafından vahiy edilen aklın tatbik/uygulayış ürünü gibidirler.

Sistem zekâsı-Yeteneği-Sistem zekâ-Yeteneği Birimi; Plazma boncuğu özgün sistemi, sinir sistemi, kas sistemi, atom altı parçacıklar sistemi/leri, gen sistemleri, gen kümeleri, kuark sistemi, elektron, pozitron, atom, evren, robot zekâsı... Vb sistem zekâ-yetenekleri gibi. Bir sistemin çevreye uyum için gerekli minimum zekâ konumu o sistemin sistem zekâ ve yeteneği birimini ifade eder.

Gen-Sistem zekâsı-Yeteneği (Geçişken zekâ-Yetenek);Canlı ve cansız ortamlara uyum sağlayan ve her iki ortamdaki özellikleri taklit edebilen geçiş özelliği gösteren canlı ve yarı canlı yaratıklarda görülen zekâ çeşididir. Örn.ekosistem, virüs, spor,ahtapotlar, mürekkep, balıkları, tohum… Vb zakası

Biyolojik zekâ/Canlı zekâsı;Muhakeme, Bedensel, Doğa, Müzik, Sanatsal ve Duyuşsal zekâlar (kokusal, dokunsal, görsel, işitsel… Vb) kişilerde farklılık gösterir . Örneğin kokusal zekâsı yüksek olan bir kişi güzel koku molekülleri ile bayram günlerini ya özel bir koku özel bir anı ilişkisel hatırlayabilir. Bir şey ötekinin hatırlayışını tetikleyebilir. Canlıların filogeni, ontogeni ve diğer gelişim süreçlerinde;organizmanın, gen sistemlerine çevre ile dinamik etkileşimli kayıt ürünü doğal sanal araçtır.

Gen zekâsı-Yeteneği ve Gen zekâ-Yetenek Birimi(Demirkuş 2009):
Aslında canlı yaratıklar yaşadıkları sürece değişen çevre koşullarına: en hızlı, en doğru ve en mükemmel; uyum sağlama, algılama, kavrama ve mantık sistemleri geliştirme, verimli değişimle sonuçlandırma ve hedefe ulaşmak, değişime uyum için gerekli-istenen yetenek ve özellikleri genlerine kayıt edilir.Buna kısaca değişen koşullara; gen-değişim ve uyumu kaydı denebilir. Bu kaydedilen özelliklerin bazıları zaman içerisinde ve evrimsel süreçlerde uygun koşullarda fenotipe(dış görünüme) yansıyacak şekilde, bedende yeşerir ve canlının hayatına güncellenir. Gen seviyesindeki kayıtların özgün gen ve ilişkili-etkileşimli gen kümesinden… Vb prokaryot, tek hücreli...organ, beyin, sistemler, beden, populasyon, birliğe kadarki değişimlerin kalıcı sanal araçlarına gen zekâsı-yeteneği diye biliriz. Gen-zekâ özellikleri doğadaki yapılarla-yasalarla, biyolojik yapılarla-yasalarla ve çoklu zekâ kuramıyla örtüşmektedir. Kısaca;canlı ve yarı canlı yaratıklardaki tüm zekâlarının tabanı gen zekâsı-yeteneği birimine/lerine dayanır ve çoklu zekâ tipleri de onların etkileşimli tümevarım sonuçları gibi gözükmektedir. Gen zekâsı-yeteneği birimi, sistem zekâsı-yeteneği birimi ile ilişkilidir, ondan etkilenerek;gen değişim ve uyumu kayıtlarını yapar.
Sonuç
1-Nöral (Sinirsel Hücre) Dallanış kodlanışı özellikle okul öncesi beyinsel gelişim esnasında beyinin fiziksel dallanış mimarisinin anlamlanışıyla ilgilidir. İleri yaşlarda beyinsel ikinci plana geçer. Nöral çimleniş.
2-Orta yaşlarda öğreniş proteinleri sentezi daha yoğundur. Öğreniş proteinleri.
3-Hemen her yaşta protein ve farklı öğreniş molekülleri öğrenişle yakın ilişkili olması beklenir. Öğreniş molekülleri. Örneğin körler de görsel protein öğreniş proteinleri ve öğreniş molekülleri az ya da yokken diğer duyuşsal öğreniş protein ve moleküllerin oranları normal insanınkinden daha yüksek oluşu beklenir.
4-Gensel Değişim. Çevrenin sürekli etkilerinin bombardımanına karşı genlerimiz sürekli tedbir ve önlem amaçlı çözüm için yeni molekül sentezlenişi talimatını verir. Bazı değişim/evrimleşme koşullarında bu etki o kadar yoğun olur ki bu sefer gen molekül üretim talimatından vazgeçip kendini değiştiriş yoluna gider ki bu aşamanın evrime çok büyük katkısı vardır. Genlerimizde yapılan bu yeni değişiklik ve net ya da kısmi kayıtların birikimi üreyiş sistemimizin somatik ve üreme hücrelerine kadar etkili olabilir. Bu durumda evrimsel gelişimi tetikleyen nedenlerdendir. Örneğin bir ahtapotun çevreye kendini benzetiş (kamuflaj edişi) yeteneği ya da zor koşullarda güçlü hayvanları taklit edişi bu yolla gelişim olasılığı yüksek gözükmektedir. Ör. Bazı Ahtapotlar Kral yılanını ya da aslan balığının bedenini taklit edişi örnek verilebilir.

Beyin;öncelikle nesnel bedenlerimizde özelleşen organlara ait gen zekâ-yetenek kümelerini ve gen görevlerini ilişkilendiren veya gen görevi ve zekâları-yetenekleri ilişkilendiren yönetim merkezidir. Beyin nesnel ve zihinsel havuzumuzun sürekli uyanık, çalışan diri işlevsel ve zihindeki bilgilerini kodlarını içeren kavşak ayağı veya beynimiz zihinsel bedenimizin/zihinsel havuzun/zihinsel hafızanın nesnel çekirdeği gibidir. Ola ki duyularımızla, rüyalarımızla, düşünsel sentezimizle... Vb edindiğimiz bilgilerden beynimize kodlanmamış ya da bellenmemiş olanları ancak kullanabiliyoruz. Farkındalığını kaybettiğimiz bilgiler (beynimize kodlanmadan zihnimize giren ya da kayıt olan bilgiler) belleğimizi pas geçerek zihnimize kayıt olunan bilgilerden ancak rüYa da ya da içi güdüsel yararlanabiliyoruz sanki. Gerçekte beynimize kodlanan ya da kayıt olan bilgileri zihinsel havuzdan çağırabiliyor ya da bazılarının zihinsel kayıt boyutuna ışık hızından daha hızlı ulaşarak hatırlayabiliyoruz. 0,1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10,11, 13, 14, 15,16, 17, 18, 19
-Beyin ve genlerimiz hücresel çimlenme (fiziksel çimlenme), üretilen proteinlerden kimsal kodlarımız, kavramsal kodlarımız ve hatırlama belleğimiz(anlamsal kodlama) olan beynimiz adeta zihinsel havuzumuzun hemen öğrenilen bilgilerin (bilincinde olunan) tüm dinamik kodlanmış bilgi birimlerini taşıyan nesnel zihin çekirdeği gibi davranır. 1, 2, 3
-Kısaca biz zaten zihin havuzumuzun içinde olduğumuz için öğrenim/öğrenme esnasında sekiz (5+sezgisel, hissel, düşünsel duyularımız) duyumuzla alınan (zihne sindirilen/yenilen) bilgiler, düşünsel üretilen bilgiler… Vb bize ulaşan bilgiler sadece ilgili genlerimize kayıt, beyin hücrelerinin fiziksel dallanmalarıyla, özgün biyolojik öğrenim/öğrenme molekülü üretimi ile hatırlama belleğimize kodlanış yapılmaktadır.
-Deneyim ve uygulamalarımız göstermiştir ki etkili öğrenmede sekiz duyumuz ve yaşayarak öğretimin kalıcı olmasının nedeni sekiz duyuya ve fazlasına dayalı beyinde kodlamanın gerçekleşmenin mutlak karşılığı vardır. Zamanla bunlar ortaya konup çözüldükçe öğrenim/öğrenme ile ilgili bilgilerimiz bereketlenecektir.
-Zihinsel havuzumuz, isteğimiz dışında da sürekli içerdiği ortamı dinamik ve zinde ortamdaki her şeyi olduğu gibi diri olarak soğurup çok yönlü klonlayarak-kodlayarak tazelikle farklı enerji hallerinde kayıt eder. Muhtemelen bu kayıt büyük kıyamete kadar silinmez. Ola ki hiç silinmeyecektir!
-Genellikle sadece duyularımızla bilinçli algıladığımız (farkındalığında olduğumuz) ya da kayda değer olan bilgileri zihnimizle dinamik endeksli çalışan beynimize yani uzun süreli belleğimize; nesnel/fiziksel, organik, kavramsal ve algısal olarak kodlarız. Bu durum ayna nöronlar (Mirror neurons) ve dolanık elektronların (10.Teleportation) öğrenimle ilişkisi açısından önemlidir. Öğrenim esnasında nöral hücrelerdeki dallanış, biyolojik öğrenim/öğrenme molekülleri, biyolojik hatırlayışı tetikleyici sistem ve moleküller de;ayna nöronlar ve dolanık elektron durumuna geçişler durumunda bekleyen beyin; bilgiye gereksinim duyulduğu anda düşünsel hızla (ışıktan daha hızlı) geçmişteki öğrenme boyutlarına ulaşarak taklit ve/veya o boyuta bilinci hatırlatış konumunda taşıyarak hatırlatışı gerçekleştiriyor olabilir.
-Bir kısım bilgiyi de hayal ederek, trans halinde, düşünerek, uykuda ve rüyalarla zihin havuzumuzdan beynimize kodlayarak (nesnel/fiziksel kod, organik kod, kavramsal ve algısal kod… Vb) öğrenir ve bilgi havuzu kodumuzu zenginleştiririz.
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.

Hatırlamak, Unutmak Ya da Eksik Hatırlamanın Nedenleri ve Geleceği;
-Hatırlama daha çok yapılan; beyinsel, zihinsel ve/veya düşünsel kodlamanın/ların, gereksinim duyulması veya içsel ve çevresel kombinezonlu uyaranların ürünüdür.
-Hatırlanma tüm kodlanış türlerinin ortak paydası veya bir tanesiyle bizde hayat bulur.
-Bilgi birimlerinin yeniden ilişkisel hayat buluşu;ses, görüntü, eylem, kavram, isim, siluet, dokunsal, his, hayal… Vb şekilde hatırlanır.
-Yani kodlanışın açılan uçları; iç ve dış çevre ile kontağa geçmesi ile ışık hızından hızlı olan düşünsel hızla bir yoklama ve iletişimle sonuca ulaşır.
-Doğru ve bilinçli hatırlamaya engel olan;beyin yaşlanması, bulanık benzerlik çakışması, hatırlamayı negatif etkileyen çevresel ve içsel etmenler, hastalık… Vb
-Zaten insanlar ilerde bu hatırlama problemlerini nano ve kuantum robo bellek ve kayıt edicilerin sürekli kaydı ile telafi edecektir.
-Ancak buda zihinsel tembelliğe neden olacaktır.
-Ola ki;rüyalarımızın çoğu beynimize kodlanmayan ve zihinsel havuzumuzdaki/deposundaki bilinç dışı devasa bilgi yığını kuşatmasında gerçekleştiği için güncel yaşantımızla rüyalarımız arasında ilişki kurmakta sıkıntı çekilmektedir. Peygamberler ve gelişmiş insanların trans, rüya ve gerçek hayat döngülerindeki tüm yaratık, olay, olgu, süreç… Vb her şeyin ilişkisinde pek bir kopukluk olmaması beklenir.En azında peygamber efendimizin özellikle ayetlerle ilgili ve bazı büyük Ashabı kiramın hemen tüm rüyaları günlük yaşantılarından daha net, berrak ve bilinçli yaşadıkları kuvvetle olasıdır. Çünkü Allah (C.C) tarafından tamamen nefsi kontrol altına alınan ve eğitilen bu zatların duyuşsal ve zihinsel üretilen bilgilerinin tümü kontrollü içeri alınıp beyinsel ve kalpsal kayıt alışık tepki haline gelmiştir. Ben uyurum kalbim uyumaz (Hadis var).
-Ola ki;Hayvani insanların ve hayvanların beynin % 1?-10 dan az verimli çalıştığı için beyine kodlanan bilgi %1 den az olsa gerek bu tip yaratıkların zihnindeki bilinçsiz bilgi oranı %99 dan fazla olduğu için rüyaların hayatla ilişkisi %99 kopuktur. Peygamberlerde, Rahmani Alimlerde ve gelişmiş insanda durum tam tersinedir.

Kâinattaki Yaratıkların Değişimini/Evrimini Zorunlu Kılan Nedenler;

Bilimde, Kuran-ı Kerim CC'HUN Algılanır Hale Gelen Nur CC'HUN Parıltıları
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,10,11


1032-39°C ile genişlemeye başlayan Kâinat -273 °C' ye doğru soğumaktadır.
Gittikçe genişleyen/şişen ve belli bir ağırlığı olan uzayın içinde Kâinatta genişlemektedir. (Göğü hala genişletmekteyiz diye ayet vardır.) Bilimde de göğü genişleten karanlık enerjidir ve bu enerji tüm Kâinatın % 68'ünü kaplamaktadır. Kâinatın iskeletinin tutkalıda karanlık maddedir. Tüm Kâinatın %23'ünü işgal eder. Bizim ilgilendiğimiz Kâinat %4 'tür.
-273 °C 'ye doğru gittikçe soğuyan bir Kâinat söz konusudur.
Gittikçe hızlanan bir Kâinat söz konusudur.
Ola ki gittikçe; genişleyen , hızlanan, soğuyan, ışığı azalan, karanlığa boğulan, çekim alanları değişen ve yarılarak, çatlayarak kıyametini yaşayacak bir Kâinat söz konusudur. Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;1-Gittikçe hızlanan, 2-Gittikçe genişleyen, 3-Gittikçe soğuyan, 4-Gittikçe karanlığa gömülen ve 5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek, 6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat söz konusudur. Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1032-39°C -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir.
Özel Not: Evrimi, değişimi ve dinamizmi etkili kılan bu güçlerdir. Bütün bu güçlerin kaynağı ALLAH (CC) ve ALLAH'IN (CC) sıfatlarıdır. bu etmenler Kâinatın içindeki yaratıkları strese sokar, yaratıkların değişimine dinamizmine sebep olur.

Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.


-Yaratıkların Evrimi Nedir?
-Yaratıkların evrimi, yaratıkların değişime uğrayan gerçek hayat hikayeleridir.

-Yaratıkların Evrimleştiği mekân ı/ları Nerelerdir?

-Kâinat ve Kâinatın içindeki mekanlardır. Dolaylı yönden sanal, zihinsel ve düşünsel mekanlardır.


-Eğitimdeki en büyük sorunlardan bir tanesi de bilmediğimiz, anlamadığımız anlayışta sıkıntı çektiğimiz şeyleri çok iyi bildiğimiz çok iyi anladığımız çok iyi hayata uyguladığımız bilgilerle ilişkilendirip onun üzerine inşa etmeye onun üzerinde yapılandırış anlayışına çalışmaktır.
Örneğin, Hücre kavramı : Hücre nedir? Hücre bilimi nedir ? Hücre Mekanizması Nasıl Çalışır? Hücreyi Çalıştıran Ve Yönlendiren Etmenler Nelerdir? Soruların cevapları biyoloji öğrencileri tarafından çok iyi bilinir. Bu cümleden hareketle benzer soruları; Evrim Nedir? Evrim Bilimi Nedir? Evrim Mekanizması Nedir? Ve Nasıl Çalışır? Evrimi Yönlendiren Ve Çalıştıran Etmenler Nelerdir? Evrim ve Evrim Teorisi Nedir ? Soruların yanıtları ile ilişkisel düşünülürse biyoloji öğrencileri daha iyi anlar.

Hücre: Organik bir kılıf ile çevrili içinde uygun koşullarda kendine benzer fertleri meydana getiren genetik birimi içinde taşıyan canlıların en küçük birimine ya da yapıtaşına hücre denir.

Hücre Bilimi: hücre ile ilgili bütün bilgileri içeren hücre ile ilgili bilgiyi kapsayıp inceleyen bilim dalıdır.

Hücre Mekanizması Nedir? Ve Nasıl Çalışır ? hücre organları/organelleri hücre sistemi içindeki yapıların çalışmasıdır. Birbirini etkileyecek ve birbirlerinden etkilenerek çalışırlar.

Hücreyi Yönlendiren Ve İşleten Etmenler? Hücrenin hayatını yönlendiren ve işleten etmenler; çevre koşulları ve hücrenin genetik yapısı hücre için uygun ise hücre sıhhat ve afiyetle yaşamına devam ettirilir. Ancak aşırı çevre koşulları ve istenmedik aşırı iç dinamikler oluşursa hücrenin hayatına; ya devama ve değişime yön verip gider ya da devama ve değişime gücü yetmezse ölüp gider.

Hücre Teorisi: Hücrenin tanımıyla ve ilk ortaya çıkışıyla ilgili ileri sürülen hücre bilgilerini içerir. Şimdiye kadar ileri sürülen hücre teorisidir.

Evrim Nedir: Yaratıkların ömürleri boyunca değişim ile ilgili tüm; olay, olgu, süreçleri ve evrim ile ilgili diğer bütün kavramı içeren en üst kavramdır.

Evrim Bilimi: Tüm yaratıkların gerçek hayat hikayesini bilimsel olarak inceleyen bilim dalıdır. Yaratıkların evrimleşmesi ile ilgili bilime evrim bilimi denir. Yaratıkların evrimleşmesini inceleyen bilime Evrim Bilimi denir.

Evrim Mekanizması: Nasıl ki hücre mekanizmasını yönlendiren hücre organelleri ve yapıları ise evrim mekanizmasını yönlendiren evrimi ….. içeriğindeki yaratıklar, onların çevre koşulları, dış koşullar ve yapılarının iç dinamiklerinin toplamı mekanizmasıdır. Kısacası evrim mekanizması; yaratıkların evrimleşmesine (değişmesine), ölmesine , yok olmasına neden olan aşırı iç, dış dinamikleri ve aşırı çevre koşullarıdır.

Evrimi Yönlendiren ve Çalıştıran Etmenler: Yaratıkların iç ve dış dinamikleri ve çevre koşulları fazla değişmedikçe evrim değişikliğe uğramaz Ya da yaratıklarda pek değişim olmaz sadece doğal yaşlanma olur. Fakat evrimi yönlendiren ve çalıştıran etmenler değiştikçe yaratıklar evrimsel değişikliğe uğrar. Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;1-Gittikçe hızlanan, 2-Gittikçe genişleyen, 3-Gittikçe soğuyan, 4-Gittikçe karanlığa gömülen ve 5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek), 6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat söz konusudur.
Özel Not: unutulmamalıdır ki her canlının her yaratığın çevre koşullarına tepkisi farklıdır.
Örneğin; Timsahlar dünyada ki diğer pek çok yaratığı değiştiren aşkın değişimlerden etkilenmeden günümüze kadar gelmiştir. Yani çevre koşullarına ve direnişlerine timsahların genetik hoş görüleri geniştir. Fakat insan, bakteri ... Vb benzeri pek çok canlı hal değiştirmiş (evrimleşmiş/değişmiş) ya da ölmüştür.


.

EVRİM BİLİMİ NEDİR? Tüm zamanlarda tüm yaratıkların, değişen çevre koşullarındaki oluşan ve kaybolan akrabalık ve köken ilişkilerinin gerçek-bilimsel hayat hikayesini tevhit eden bilim dalıdır. Tüm zamanlar da tüm yaratıkların tek tek ya da topluca yaşamlarını devam ettirebilmeleri için iç ve dış çevresel koşullara karşı bünyelerinde meydana getirdikleri uzun vadeli ve/veya kalıcı değişimlerin gerçek hayat hikayelerini ve kökenlerini (açılan, paralel ve daralan evrim çizgilerini) bilimsel verilere dayalı tevhit eden ve açıklamaya çalışan bilim dalıdır. Tüm zaman süreci içerisindeki yaratıksal değişmezleri, az değişimleri geçişken özellikleri, dinamik değişimleri ilişkilendiren ve tevhit eden doğa bilimidir.
-Canlı, Cansız, Araform bilimlerine ait doğadaki tüm yaratıkların sanal ve nesnel nefsi gerçek hayat hikayelerini bilimsel verilere dayalı olarak açıklamaya çalışan bilim dalıdır. Değişmek İstemeyenleri Allah (C.C) değiştirmezmiş Ayet var.

-Evrim Bilimi; Yaratıkların gerçek hayat hikâyelerini bilimsel olarak izah eden ve ilişkilendirilen deneysel bir bilim dalıdır. Tüm enerji hallerindeki; enerjilerin, yaratıkların, oluşumların ( eylemlerin, olayların, süreçlerin, olguların … Vb) yaşanmış ve yaşanacak; sanal, düşünsel ve nesnel
nefsi gerçek hayat hikayelerini bilimsel bulgulara dayalı olarak ilişkilendiren bilim dalıdır.
-Evrim Bilimi sanki-özellikle akli primitif (ilkel) insanın nefsini tanıma aracıdır.

-
Devrimler; insanın, evrimler ise yaratıkların özellikle hayvanların (kısmen insanın ve bitkilerin) zihinsel ve bedensel değişimin (değişmenin) aşısı/ları gibidirler.
-Aşıların seçimi, hazırlanması ve dozu yaşatıcı olmadıkça faydadan çok zarar verir.
0, 0, 12,  3,  45, 6, 7, 9
-Evrim Bilimi Kısaca, Doğa ve doğa ötesindeki: yaratıksal değişen süreçleri, benzerlikleri, ayrıcalıkları, değişimleri; orijine ve kronolojik sürece göre (filogeni ve
ontogeni mantık süreçleriyle) ilişkilendiren doğa bilimidir.
Diğer bir deyişle evrim bilimi,bilim felsefesinin çatısında; fen ve beşeri bilimlerinin felsefeleri arasında bilimsel-objektif verilere dayalı ilişki ve bağ kurmaya çalışan bütünleştirici doğa bilimidir
(Grafik 1,Grafik 2).
Kısaca evrim tüm bilimsel gerçekleri verimli disiplin kurallara  dayalı olarak filogenik-ontogenik mantıkla  ilişkilendiren bilimdir.
       Evrim Bilimi, sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyuya dayalı verilere ilaveten, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle donanım bilgisini zenginleştirecektir. Bu zengin donanımı; insanın uzaya açılmadan önce yer küresindeki ve uzaydaki tüm biyotik ve abiyotik verileri oluşturmaktadır. Geçmişe bugüne ve geleceğe ait bu veriler  bilimsel kurallarla filogenik-ontogenik mantıkla  ilişkilendirilerek günümüzde ve uzay çağında uygulanacaktır.       
       Evrim Bilimi; temel bilimleri biyotik ve abiyotik döngü-mantık sistemlerini gerçek bilimsel verilerle ilişkilendirir. Bu gücünden hareketle, beşeri bilimlere doğru objektif ve bilimsel verilerle çimlenerek onları biyotik ve abiyotik döngüler ve mantık sistemleriyle dirilterek Doğa Biliminin bedenine bilgi aktarır.
       Kapitalistlerin… Vb faşistlerin, kapitalistlerin… Vb …ist genlerinin hangi hayvan ve yaratıkları işgal edişi hakkında evrimgen bilimi ilerde bize onların hakkında çok net bilgi verecektir.
       İnsandaki enerji halleri deşifre edildikçe evrim biliminin bu konudaki önemi ve gerekliliği anlaşılacaktır.

EVRİMSEL MEKÂN İZMALAR; Evrim Bilimindeki tüm mekanizmaları ifade eden ve içeren genel bir kavramdır. Evrim Bilimi, Evrim Teorisi, Evrim Mekanizmaları ve Evrimin Prensipleri en az Hücre Bilimi, Hücre Teorisi, Hücre Mekanizması ve Hücrenin Çalışma Prensipleri gibi farklı anlamlar taşımaktadır. Evrim, Evrimin Prensipleri, Evrimleşme, Evrim Mekanizmaları, Evrim Bilimi ve Evrim Teorisi kavramlarının; özgün tanımları, ilişkileri ve sınırları doğru bilinmezse kavram ve düşünce yanılgısına neden olur. Evrim Bilimi öğretiminde özellikle algıda değişmezliğe yönelmek gerekir. Ör. Hücre, Hücre Oluşum Mekanizması, Hücrenin Çalışma ve Üreme Mekanizması, Hücre Bilimi ve Hücre Teorisi'nin özgün tanımları, ilişkileri ve sınırları çok iyi bilinmektedir. Hücre teorisi alternatifi yerine "Organik kılıfa sarılı üretken canlı gen birimlerini taşıyan yaratığa hücre denir" daha makul tanımdır. En azında organik bir kılıfa sarılı (organik bir kılıf içinde) verimli ve işlevsel canlı yapıtaşı birimlerine hücre denir. Demirkuş 2013

EVRİMLEŞME; Doğal ve yapay yasalara dayalı ortaya çıkan/çıkartılan koşulların, canlıların genotip, fenotipleri ve cansız yaratıklar üzerinde meydana getirdikleri kalıcı kalıtsal değişimleri ifade eden kavramdır.Değişen çevre koşullarına uyum amacıyla, canlı ve kısmen cansız yaratıkların; nesnel, düşünsel, davranışsal ve yaşamsal döngülerin de, benimsediği ve oluşturdukları uzun vadeli değişimlerdir. Ola ki evrimleşişi; uyumsal olarak değişimin yaratıklardaki (geleceğe taşınan) uzun süreli kalıcı etkileri evrimi ifade eder. Kısaca Evrimleşme; Yaratıklarda gelecek nesillere ve formlara aktarılan uyumsal değişimlerin kalıcı ve uzun süreli etkisidir. Bir yaratığın yaşam döngüsünde edindiği değişimleri, gelecek nesillere-kuşaklara ve hayat döngülerine aktardığı, genellikle geri dönüşümsüz özgünlükleri toplamı anlamını taşır. Demirkuş 2012


EVRİM; Evrimle ilgili tüm, kavram, süreç ve bilgileri içeren genel bir kavramdır.

EVRİM TEORİSİ;İleri sürülmeden önce, yaratıklar olalı beri içsel ve/veya çevresel değişimlere bağlı olarak yaratıklarda ortaya çıkan sonuçların arasındaki ilişkilerin Darvin'ce izah edilmesi veya Darvin'ce izah edilmesi kılıfıdır. Darvin bu teoriyi ileri sürmeseydi veya ileri sürmeden öncede değişimlerin yaratıklar üzerine ortaya çıkan sonuçlar vardı ve var olacaktır. Bir Darvin buluşu değil doğada var olan değişimsel ve/veya ilişkisel sonuçların bir doğa sofisinin ya da sadece doğadaki (doğayı/bilimi/değişimleri/evrimi aşamamış) değişimlerin ilişkisel aşığının bilimsel izahatıdır.


EVRİM BİLİMİNİN UYGULAMA ALANLARI:
Yaratıkların kökenini araştırmak neden gereklidir? Yaratıkların kökenini bilmemizin bize ne yararı vardır?
 

I-Uzayda Evrim Biliminin Uygulanışları:
Örneğin bir gezegende bir bölgeyle ilgili klimatolojik, topografik, jeolojik, fiziksel vb. tüm biyotik-abiyotik bilimsel envanterleri almış olalım. 1, 2, 3  
         
Bu yaşam yerine tüm doğal döngülere uyumlu en uygun hangi canlıları ekeceğiz? Ya da insanların bu ortama nasıl bir yaşam döngüsü kurması gerekir? Kuracaklarının sağlıklı çözümü ve uygulanması,  yer küresinde edinilen uygulanabilir sağlam verilere bağlıdır. Bu veriler de  evrim bilimi ile ilişkilendirilerek  toplanacaktır. Toplanan veriler; yaratıkların filogeni ve ontogeni mantık sistemleriyle, bilgisayar ortamında simüle edilerek sonuçları pratikte test edilir. Yapılan testlerde bilgilerin uygulanabilirlikleri belirlenir. Bu uygulanabilir  veriler yer küresinin filogenetik ömrü içerisinde hangi filogenetik paftasıyla örtüşüyorsa, o zaman dilimindeki fauna ve flora göz önünde bulundurularak ekim yapılır.

          Ünlü bilim bilgini (bilim insanı?!) Craig Venter 2003 yılı Kasım ayında yaklaşık 5000 baz uzunluğunda bir virüs genomunun yapı taşlarından iki hafta gibi rekor bir sürede bakteri virüsü sentezlemeyi başarmıştır. Bakteri virüsü 0X174'ün 5386 baz uzunluğundaki genomunun kimyasal olarak sentezlenmesi yalnızca 14 gün sürmüştür.Bu bilimsel çalışmaların ileride, çeşitli gametleri, zigotları ve mikroorganizmaları canlı yapı taşlarından elde etme aşamasına ulaşacağı kesindir. Hatta evrim biliminde filogeni ve ontogeni mantık-kurallar sisteminin çevre ile ilişkisi doğru deşifre edilirse, hangi ortamda hangi gen sisteminin yaşayabileceğinin çözümü de ortaya çıkmış olacaktır. Basitten hareketle, taksonların gen sistemi ile yaşam yerleri arasındaki ilişki kombinezon olasılıkları hızlı (tera-kuantum) bilgisayarlarla ilişkilendirmek, hesaplamak zor olmayacaktır. Örneğin 266 bit uzunluğundaki bir kodun şifresinin çözülmesi gerektiğinde, en hızlı dijital(hesabi) süper bilgisayar, şifresini çözmek için 14 milyar yıldan fazlasına ihtiyaç duyuyor. Buna karşılık, bir kuantum bilgisayarı, çözümü birkaç dakika içinde bulabiliyor.



          Bununla beraber insanlar çeşitli canlılara ait dondurulmuş zigot, yumurta ve gamet stoklarıyla da uzaya açılacaktır.
Ancak evrimsel bilgilerimize dayalı olarak hangi gametin ya da hangi zigotun hangi çevre koşullarında çimlenebileceği ya da neye, nerede, nasıl, evrimleşebileceğini dijital(hesabi) ortamda simülasyonlar ve gerçek uygulamalarla gösterip, evrimle ilgili verilerimizi doğru toplamak zorundayız. Aksi takdirde çok büyük zaman kaybı söz konusudur.  Bu çalışma alanında zaman kazanmak ve veri almak için, organizmalar arasındaki evrimsel yakınlık spektrumunu doğru tespit etmeliyiz. Bunu gen sistemleriyle ilişkilendirip organizmalar arasındaki filogeni-ontogenin; benzerlik, değişim, geçiş ve nötr gen sistemleri haritalarının çıkarılması gerekecektir. Sonuç olarak eksik te olsa yeryüzündeki canlılara ait filogeni-ontogeni gen haritası çıkarılmış olacaktır.

Bu gen haritalarının bilgilerine dayalı olarak, benzer ve yakın genlerin değişen çevre koşullarına bağlı olarak gösterdiği uyumun değişim süreci; gen aktarma ve yapay yaşam oluşturma teknikleri bize çok zaman kazandıracaktır. Örneğin, kuramsal olarak bir bakteriden bir ortamda başka bir bakterinin evrimleşmesi için 30 yıllık bir sürecin   geçmesi gerekmiş olsun. Bugünkü teknoloji ve gen aktarımı yöntemleri geliştirilerek 30 yıl beklememize gerek kalmayacaktır. Evrim Bilimi ile edindiğimiz sağlıklı bilgiler yer küresindeki sanal ve gerçek verilere dayalı olarak, mevcut teknolojiyi kullanarak, karşılaştığımız ortamlarda ne tip gen kombinezonlarını içeren sistemleri-canlıları ekeceğimizi önceden bilmemiz mümkün olacaktır.
Kısaca bakterinin gen kombinezonları ile 30 yıl sonra oluşan bakterinin gen kombinezonları arasındaki farkı teknolojik gelişmelerle, gen aktarımları teknikleri ile yapı taşlarından  gen üretimi ile bugün üretebilirsek ve uygulayabilirsek o zaman biz uzayda evrimi ışık hızıyla uygulamış olacağız.  

İnsanları çok uzak gezegenlere göndermeden, robotlar ve uzaya yapay yaşam üretim sistemlerini gönder orda üret ve dene. Bu durum neslimizi uzaya taşıma ve üretim yöntemidir. Hatta yapay yaşam laboratuvarları sistemini yeryüzünde geliştirerek  varılacak gezegendeki kaynaklara uyumlu yaratıkları yapay yaradılışını yapay yaradılış evrim ortamlarında robotlarla hedef gezegen ve uydularda ya da uzay boşlukları veya Ceres gibi kayalık asteroidler ya da  büyük meteorlarda deneyişler  yaparak yaşamı bakir gezegenlerde başlatış  evrim bilimi ile olasıdır.
http://www.nadidem.net/bmk/yapayasam.pdf
http://www.nadidem.net/bmk/yapayorgan.pdf
http://www.nadidem.net/bmk/YapayOrganlar.pdf
http://www.nadidem.net/bmk/Yapay99.pdf
http://www.nadidem.net/ders/ev/evr21.htm
  

Dünyadan Uzaya Açılım Süreçleri/Dünyadaki Yaratık, Olay, Süreç , Olgu Ve İklim Bilgilerinin Disipline Edilişi ve Uzaya Açılım Süreçleri:

1-Canlı (Biyotik) Süreç; Yeryüzündeki bütün canlı yaratıkların zamana bağlı biyolojik eylemler ve faaliyetlerle ilgili süreçlerdir.
2-Cansız (Abiyotik) Süreç; Zamana bağlı olarak cansız yaratıkların eylem ve faaliyetleriyle ilgili fiziksel ve kimyasal süreçleridir.
3-Taksonları Belirleyiş ve Tatbik/Uygulayış Süreci; Alanının biyotik süreçlerine olumlu tepki verebilecek olası taksonların biyotik ve abiyotik döngülerinin simülasyonları ve uygulanabilirlikleri, alana uygulanabilecek olası döngüler ve taksonların belirlenmesi gereklidir.
4-Haritalayış ve Hesaplayış Süreci; Bu uygulamalara geçilmeden önce yer küresindeki birim alanların abiyotik-biyotik süreç -olgu haritaları verilerinin çıkartılması, yeryüzünün mevcut ve gelecekteki abiyotik süreçlerin değişimine bağlı olarak yeni biyotik süreçlerin ve döngülerin başlatılması konusunun en azından dijital(hesabi) ortamda hazırlanması ve doğruluğunun da test edilmesi gerekir. Uygulamaya geçilmeden önce birim alanla uğraşırken yapacağımız değişikliklerin biyosferdeki diğer döngülere tesirini ve etkileşimini pozitif, negatif ve nötr olarak değerlendirmemiz gerekecektir. Örneğin, uzaya açılmadan önce yer küresinin birim koordinatlarındaki topografik, iklimsel ve biyotik envanteri geçmiş ve geleceğe yönelik kaydedilmelidir. Sonra bu habitatta var olan biyotik döngülerin dışında farklı hangi kombinezonların sığdırılabileceğine bakılmalıdır.
5-Benzetim (Simülasyon) Süreci; Yer küresindeki abiyotik ve biyotik döngülerin ve süreçlerin bilgisayar ortamına simüle edilmesi; gelecekle ilgili doğru tahminlerde bulunmamıza yardımcı olacak ve başka gezegenlerdeki biyolojik döngü mayalayış aşamalarına yardımcı olacaktır.
6-Genleri ve Gen Sistemlerini Kategorize Ediş Süreci; Biyotik-abiyotik süreçler, döngüler ve organizmaların gen sistemleri arasındaki doğal ilişkiler ve kuralların disipline ve kategorize edilmesine geçilir. Bu çalışmalara yer küresi ve diğer uzay ortamları için yapılmaya devam edilir. Bu çalışmaların sonuçları gelecek nesillerimiz için çok büyük önem taşır.

EVRİM DİN VE BİLİM KAOSUNUN KÖKENİ VE ÇÖZÜMÜ
     
       Bütün bilgilerin Evrim Bilimi ile sentez edilmesi gerekir. Bunun sebebi de evrim biliminin yaşaması ve/veya gerçeğinin kabul edilmesi/ettirilmesi için sadece evrim teorisi ve  prensiplerini ileri sürmek, hücre teorisini hücre bilimine baraj yapmaya benzer. Bir bilim dalının yaşayışı ve kabul görmesi için sonuçlar ve uygulamalarının gerekliliği yeterlidir.
       Evrim bilimini esas ayakta tutan, tüm beşeri ve pozitif fen bilimlerinin ontogeni ve filogeni döngülerindeki ilişkilendirici bilimsel yasalarıdır. Evrim teorisi, evrim bilimi demek değildir. Evrimin prensipleri de sanki haklı olarak, orta çağ din kaosundan din biliminin ve yasalarının pozitif bilime etkisini nötralize etmek, bilimsel gelişmelere pozitif yön-hız kazandırmak, insanda;vahşi, doğal ve pozitif bilinç (materyalist, nesnel ve objektif) ve yöntemleri geliştirmek için doğada keşif edilen doğal yasalardaki mantık sistemlerinden ibarettir.
       Belki de Evrim Bilimini; Evrim Teorisi ve Evrimin Prensipleri ile %100 özdeşleştirip anlatmak için zaman erkendir.Yapılan tartışmalar; bilim dalları arasında ilişkilendirici örümcek misali ilişki ağı kuran evrim biliminin  geleceğimizin tatbik/uygulayış alanları ve uzay çağı için sağlıklı envanter toplamasına ve gelişmesine engel olmaktadır. Bu  tepkiler bir zamanlar Osmanlının 400 yıl matbaayı kabullenişte kayıp ettiklerine neden olanlarla örtüşüyor gibidir.
      Bilim ve din arasındaki en büyük çelişkiler ve çıkmazlar, Bâtının Ortaçağ döneminde başlamıştır. Ortaçağ dönemindeki din fobisi, materyalizme ve bilimin popülaritesine eklenince sonuçta bütün inanç sistemlerine bu perspektiften bakmak doğal bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Ne Yazık ki, bu sonuçtan İslam'iyete hak etmediği liyakatsiz ve korkunç bir toplumsal tufan iftirası yakıştırılmış ve uygulanmıştır.
Ortaçağ dönemindeki din, bilim ve laikliğin kaosu sistemin doğal bir ürünüdür. Geçici ilahi dinler (Hıristiyanlık ve Yahudilik) bilim, evrim, din ve siyaset arasındaki ilişkiyi açıklayış için yeterince envanteri (dokümanı) olmadığı ve İslam'iyet' inde bu ortam sağlıklı ulaşılmamasından varılan kaos sonucu doğaldır. Ancak bu kaosu gerçekçi çözebilecek yeterince envantere sahip yegâne din İslam'iyet'tir.
Sonuç olarak, laiklik ve evrim prensipleri ile bilim ve bilim insanları bu kaostan yakasını kısmen kurtarmışlardır. Ancak bu sefer bilim ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyasetin metriksine malzeme olmaktan kurtulamamıştır.Ya da bilim insanları, siyaset ve siyasetçileri bilimin metriksiyle kuşatamamıştır.Belki de siyaset dinle bilimi boğuşturuyor farkında değiliz. Hatta bazı bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyaset uğruna dine karşı malzeme olarak yıpratılıyor. Dine teslim olmadan dini anlamaya ya da eleştirmeye envanter ve veri açısından daha zamanımız erken. Belki de en büyük sorunlardan biri budur. Belki de  hedefimiz siyaseti bilimin metriksine almak dinlerle örtüşen gerçek veriler kadar diyet yoruma ve tartışmalara girmek daha doğrudur.
       Evrim bilimindeki mutlak gerçeklere tenezzül etmeyen fert ve toplumlar bunun acısını çekeceklerdir.
       Belki de Evrim Bilimine çok uzaktan bakışımız ya da evrim mekanizmasını bir kompleks yapı olarak eksik ya da yanlış algılayışımız; bizi evrim bilimi, evrim prensipleri, evrim mekanizması  ve evrim teorisi özgünlüklerinin birbirine karıştığı konumlarda kaosa sürüklemektedir (Evrimde kavram yanılgısı!) .
       Sonuç olarak, laiklik ve evrim prensipleri ile bilim ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) bu kaostan yakasını kısmen kurtarmışlardır. Ancak bu sefer bilim ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyasetin metriksine malzeme olmaktan kurtulamamıştır.Ya da bilim bilginleri (bilim insanları?!), siyaset ve siyasetçileri bilimin metriksiyle kuşatamamışlar.Belki de kapitalistler ve münafıklar siyaseti kullanarak, dinle bilimi boğuşturuyor farkında değiliz. Hatta bazı bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyaset uğruna dine karşı malzeme olarak yıpratılıyor. Ateisti, cahili, münafığı, fanatik inanç sahipleri yani zıt ifrat ve tefrit görüşleri Âdem ve primat anatgonistik(yok edici) gizli-kamuflaj teolojik tartışmalarla dinle bilimi boğuşmaya sürüklerken; biz insanlara yaklaşık 100 yıldır çok değerli Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik)(birbirini destekleyici-tamamlayıcı) insan enerjisini ve vakitlerini kaybettiriyor. Ki bilim bilgini (bilim insanı?!) ve insan daha genç, dinle uğraşmak bilimi ve bilim bilginini (bilim insanını) yıpratır. Dine teslim olmadan dini anlamaya ya da eleştirmeye envanter ve veri açısından daha zamanımız erken. Belki de en büyük sorunlardan bir budur. Hedefimiz siyaseti bilimin metriksine almak dinlerle örtüşen gerçek veriler kadar, çözüme, eğitime, diyet yoruma ve tartışmalara girmektir.Özellikle eğitimde bilimce sakıncalı gözükmeyen dini değerleri ve bilgileri kaynak göstermek koşulu ve dürüstlüğü ile, etkili bir biçimde kullanmaya mecburuz. kâfir icadı mantığı cehaletine düşmeyelim.Doğru ve gerçekleri; kim söylerse söylesin, kim yaratırsa/yaratmışsa/yaratacaksa yaratsın her zaman bilimin ve evrimin kabulüdür.
Neden evrimin dinle alıp veremediği antagonisttik polemiği üzerinde duruluyor ki? Neden dünde dinin matbaa ile alıp veremediği, bugünde evrimle alıp veremediği vardır? Herkes evrim teorisinin ve evrim prensiplerinin her cümlesine katılmak zorunda değildir. Ancak evrim bilimindeki mutlak gerçeklere tenezzül etmeyen fert ve toplumlar bunun acısını çekeceklerdir. Zaten evrim bilimi de sadece evrim teorisinden ve evrim prensiplerinden ibaret değildir. Evrim Bilim Dalının en önemli özelliği; tüm bilim dalları arasındaki bütünleştirici özelliği ile geleceğimize hizmet vererek; çoklu (multi) disiplin mantık sistemleri ve yöntemler zinciri ile bilgileri ilişkilendirmesidir. Bu bilgiler gelecek nesillere hizmet verecektir. Acaba primat mı Havva'dan Âdem'den yoksa Âdem mi primattan türemiştir'in cevabını ispatına kalkışmanın psikozu ve antagonisttik tartışmaları bizi matbaanın kabul edilmesinin 400 yıllık tartışmalarına götürür. Evrimin gerçek boyutunu/larını eksiksiz ortaya koymak için, madde ile anti madde arasındaki enerji hallerinin hepsinin yaratıklardaki döngülerinin eksiksiz bilimsel bilgilerine sahip olmak gerekir. Bunun için vakit erken. Bu bile bizi evrimin bilinen gerçeklerine dayalı ilişkilendirici özelliklerinden yararlanmamıza engel olmamalıdır. Tüm enerji hallerine ulaşabilen, doğru okuyabilen ve tanıyabilen gelişmiş bilim bilginleri (bilim insanlarına) ve bu enerji hallerini insanların anlayabileceği, algılayabileceği seviyeye deşifre edebilen teknolojiye gereksinim vardır.

Dünya'dan Başka Bir Yerde Hayat var mı? Varsa Bu Olasılık Oranı % Kaçtır?
      
Son yıllarda yapılan araştırmalar, özellikle Mars'tan getirilen kayaçlar üzerinde yapılan incelemelerde nano-bakterilere benzer mikro organizmaların varlığı, çoğu bilim bilginleri (bilim insanları?!) tarafından kabul görmüştür.

Galapagos adalarındaki, bitkilerin %42'si, karakuşlarının %75'i, sürüngenlerin %91'i ve memelilerin tümü adalara özgü neo endemiktirler. Relik endemiklerin en yüksek olduğu ada Madagaskar adasıdır.

Ontogenik ve filogenetik gelişim mantık sistemleri dikkate alındığında, endemiklerin oluşum nedenleri ve işleyen evrim mekanizmalarının mantık sistemleri bir arada disipline edildiği zaman, uzaydaki canlıların yer küresindekilere benzeşim olasılık oranları; atom-atom altı parçacı, mikroskobik ve ilkel yaratıklara prokaryotlara doğru % 100'e yaklaşırken, insan ve diğer gelişmiş makroskobik yaratıkların benzerlik olasılığı %0'a doğru yaklaşılır gibi gözükmektedir.
Sanki yerküresindeki bir taksonun uzayda akrabalarının olma olasılığı, Filogenetik bakımdan ortaya çıkışından, yaşadığı gün veya ölümüne kadar; uzun ömürlü, geniş hoş görülü ve geniş yayılış alanlarına meyilli-uyumlu ve baskın gen sistemlerine sahip olmasıyla doğru orantılıdır.



TARTIŞMA VE SONUÇ

        İnsan beyni ışık hızından daha hızlı ve sağlıklı düşünme yeteneklerine sahiptir. İnsan düşünsel yeteneklerini, zihinsel kapasitesini ve zihinsel araçlarını doğru kullanarak doğayı aşabilir. Zihinsel-bedensel araçlarla, sağlıklı bilgilerle ve doğru tercihlerle teknolojik evrim bilimi ile kendimizi donatıp geleceğimizi hazırlamalıyız.Bu sayede;irâdemiz ve doğru tercihlerimize dayalı evrimleşme çizgilerini ve doğayla uyumlu yaşama koşullarımızı hazırlamayı ele geçirmiş olacağız. Çünkü insan gelecekteki değişimleri bu şekilde aşamazsa ya da uyum sağlamazsa, doğa yasalarıyla işleyen çarklar/döngüler arasında malzeme, yok olmak veya döngünün bir elemanı olmaktan kendisini kurtaramaz.
      Geleceğin tartışmasız zorunlu bilimi, biyolojinin ve evrim bilimi ile birlikte, diğer tüm bilim dallarını doğal döngülere uyumlu-doğru ilişkilendirilmesi ve verimli-uyumlu canlı-cansız döngülerin yaratılması için, öneminin tüm bilim bilginlerince (bilim insanlarınca) desteklenmesi gerekmektedir. Bu zaruretin acısını yakın geçmişimizde yaşadık. Biyolojik döngüler dikkate alınmadan uygulamaya konulan abur cubur uygulamalar, Müsrif Teknoloji, Patojen, liyakatsiz teknolojik buluşlar bu günkü çevre sorunlarının baş nedenleridir.
        Belki de 21. Yüzyıl gözde bilimi, biyoloji merkezli  evrimle ilişkilendirilmiş tüm temel bilimleri  içeren "Doğa Bilimidir". Grafik I ve Grafik II

                                     

                                                                                              Grafik I

                                                          

                                                                                               Grafik II

İnsanın biyolojik bilincinin teknolojiye hâkimiyetinin önemi ve nedeni gerekçeleriyle  tüm bilim bilginlerince (bilim insanlarınca) iyi bilinmelidir. Evrim Biliminin, bilimlerin merkezinde olması ve bilimsel ilişkilendirmedeki önemi  doğru vurgulanmalıdır. Verilen biyoloji derslerine ilave olarak, uzay biyolojisi dersinin evrim dersi ile ilişkilendirilip lisans ve yüksek lisans derslerine konulması gerekir.           
       Matbaa  ve Evrim Biliminin tümünü reddetmek (Evrim ya da Darvin psikozu) cehaletin psikozudur. Matbaa ve evrim cahilleri ile iddialaşıp zaman kaybetmektense, bilenin bilmeyenin (cahilin) halinden anlama olgunluğunu göstererek çalışmalarımıza devam etmeliyiz. Bilim ve Din cahillerine yararlı olabileceğimiz davranış, ilişki ve tepki kombinezonları geliştirmeli ya da gerekirse onlardan uzak durmaktır. Aksi takdirde onlarla iddiaya girmek ve uğraşmak, toplumsal denklemlerde bulunması gereken mutlak sabiteleri veya değişmezleri değiştirmeye kalkışmak;hem cehalettir, hem vakit kaybı hem de toplumsal huzur denklemini kısır tartışmaların kaosuna sürükleyip berbat eder.
       Dinde de Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş (Rad, 13/11).Tarihteki uygulamalar bunu göstermiştir. Ancak bu sonuç  insanlara çok şey kaybettirmiştir.           
        Evrim Bilmindeki çeşitlilik mantığı  o kadar açık ve berraktır ki küçük benzetmelerle bile izahı mümkündür.
Örneğin, bir kitap düşünelim; kitabın tamamı -Türkçe yazılmış olduğu farz edilecek olursa, 29 harfin artarda sıralanmasıyla oluşmuştur bu harflerin belli bir sistemle yan yana gelerek bir konuyu açıkladığını düşünelim. DNA daki (RNA kısmi canlıların nesnel boyut yönetici alfabe yapı taşlarını içerir ) yönetimsel alfabetik alt üniteleri veya canlı yapı taşları nesnel boyut canlı alfabesindeki harflerin dizilimi (canlı yapı taşlarının dizilimi) çok büyük önem taşır, örneğin, bazılarının dizimi ya da canlı yapı taşları dizilimi belli kurallara göre çeşitlilik gösterdikçe tür çeşitliliği de söz konusudur. Ancak bu dizilim belli kurallara göre oluştukça anlamlı sonuçlar ortaya çıkar. Kitaptaki kelimeler ve harfler dilin belli kurallarına göre yer değiştirdikçe anlam kazanır.Bu anlamlı kelimeler arasında her zaman mantıklı geçiş formları aramak belki mantıksızlıktır. Fiolgenetik; açılım, daralma, paralellik... Vb varyasyonları ile ontogenetik döngü arasındaki anlamlı fark ve türlerin özgünlüğü belki de budur.Yani canlıların total gen havuzu içindeki, tür ya da takson gen havuzları arasında geçiş gen havuzu aramak genetik izolasyon mekanizmasına, ontogenik ve filogenik kurallara ters düştüğü için her zaman taksonlar arasında ara form aramak mantıksızlık gibi gözükmektedir.

 


5.2.1. Tanımlayıcı Küme Tasarımı Modeli'nin Hayata Uygulanışı,
http://www.nadidem.net/ders/bmat.html (Demirkuş ve Alkan 2011)
-Her yaratığın en az bir kümesi vardır. Örneğin, Çoban Boşluğu hiç yaratık içermeyen bir mekândır.
-Özgün olarak tarif edilebilen ve sınırları olan her yaratığı bir küme elemanı kabul ederek onun ait olduğu bir üst kümeyi ya da kümeler serisinin sınırlarına kullanım ya da düşünsel amacımıza uygun belirlemek önemlidir.
-Örneğin, gezegeni bir küme elemanı olarak kabul edersek, ait olduğu kümeyi ya da kümeler dizinini; Güneş sistemi kümesi (sistemdeki gezegenler küme elemanlarıdır), Yengeç bulutsusu kümesi, Samanyolu galaksisi kümesi, kâinat kümesi… Vb olarak kabul edebiliriz.
-Örneğin, bir harfi küme elemanı kabul edersek, ait olduğu kümeyi ya da kümeler dizinini; içinde bulunduğu; hece kümesi, kelime kümesi, deyim kümesi, cümle kümesi, paragraf kümesi, sayfa kümesi, kitaplar kümesi, dünyadaki tüm kullanım alanları kümesi… Vb olarak kabul edebiliriz.
-Örneğin, bir elementi, molekülü, bileşiği küme elemanı kabul edersek, içinde bulunduğu; sınırları belli her ortamı küme olarak kabul edebiliriz. Yani içinde bulunduğu; bileşiği, bileşikleri, insanı, insanları, kâinatı… Vb kümesi kabul edebiliriz.
-Bu mantık kurgusundan hareketle; geçmişteki, gelecekteki ya da yaşayan asırdaki… Vb tüm zamanlardaki; bir karşılığı, pencereyi, denklemi, düşünsel bir yaratığı, geometrik bir şekli… Vb genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri bir küme elemanı kabul ederek nesnel matematiği küme kavramıyla ilişkisel olarak hayata uygulamak olasıdır.
-Bu modelde hiçbir küme elemanı diğeri ile %100 aynı kabul edilmez. Yani X yaklaşık X'e benzer ya da klonudur. Her koşulda biri diğerinin yerine kullanılmaz. Bu aynı kişiye ait göz bebeği, aynı kişiye ait simetrik ayna görüntüler gibi hemen her şey ya da yaratıkların özgünlüğü için aynı mantık kurgusu kabul edilir.
Özel haller hariç, özgün tanımı olan ya da tanımlanabilir; her yaratık, olay, süreç, olgu, ışık hızı, eylem, düşünce… Vb genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri bir küme elemanı olarak düşünün!! Veya yaratıkların ürettikleri enerji hallerini temsil eden; harf, sembol, kavram, isim, deyim, cümle veya alt birimlerinin bir veya birden çok alt küme, küme veya üst küme ile kâinatlarda (düşünsel, sanal, dijital, nesnel… Vb kâinatları ve içindeki genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri) temsil edilirler. Harf, sembol, kavram, isim, deyim, cümle veya alt birimlerinin kendileri de ait oldukları kümenin birer elemanıdırlar. Kısaca özel haller hariç, tanımlanabilir düşünsel, sanal, dijital, nesnel… Vb her şeye bir küme elemanı mantığıyla/gözüyle bakılabilir ve hayata uygulanabilir. (Demirkuş ve Alkan, 2011).

5.3. Yaratık Kümelerinin Sınıflandırılması
http://www.nadidem.net/ders/bmat.html (Demirkuş ve Alkan 2011)
Yaratıkların kümeleri çeşitli amaçlara göre sınıflandırılabilir. Örneğin, doğal küme, yapay küme, yarı yapay küme olarak sınıflandırılabilir.
1-Enerji kümesi (en büyük yaratıksal küme);Yaratıklar ve yaydıkları tüm enerji kümesi(nesnel ve anti nesnel-Bâtıni)
2-Canlılar kümesi; tüm canlıları içeren kümedir.
3-Yarı canlılar kümesi; tohum, spor… Vb kümeleri içerir.
4-Cansızlar kümesi; element, bileşik, karışım, atom ve atom altı enerji birimi hallerinden oluşan kümeler.
5-Yaratıkların yaşam döngüsünde yaydıkları enerji halleri kümesi. Örneğin, düşünsel, termal, kızılötesi… Vb enerji halleridir.
6-Çekim alanları kümesi; özgün ve genel çekim alanlarına ait küme.
7-Boş küme; genellikle bir mekânın içinde görülebilir ve idrak edilebilir hiçbir eleman yoksa boş küme denir.
8-Gerçekte içinde hiçbir yaratık olmayan sıfır (boş sıfır), boş küme ve/veya boş mekân özel hallerde bulunur.

6.1.2. Kâinatı; Küme Elamanı, Nicel, Bilimsel, Kurgusal, Yapısal, Düşünsel, İlişkisel ve Kümesel Keşfediş Çeşitleri
1- Kâinattaki/kâinatlardaki her yaratık, olay, süreç, olgu, ışık hızı, eylem, düşünce… Vb genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri bir küme elemanı olarak düşün!! Sonra seçtiğin küme elamanına bir üst olacağı ( o elemanı kapsayan/içeren) kümenin sınırlarını amacına uygun belirle ve gittikçe daha da genişleyen kümeleri düşünmeye başla. Şimdi kâinatın ilk yaratıldığı anda, karanlık enerjinin kâinatı genişletiş gücünü sembolik “10” kabul edin. Hemen genişleyen ilk küme sınırı ya da ilk mekân sıfırı “00” ve ilk zamanı “01” kabul ediniz. Bu ilk küme mekân sıfırını ilk yaratık (ilk mekân) ve ilk zaman kabul ediniz. İstisnalar hariç bitişik olan ilk küme-mekân sıfırını ve zamanını sonrada içinde yaratılan hiçbir şeyin onu yakalayamayacak kadar hızla genişlemektedir ya da şişmektedir (şişme kuramı). İlk mekânın içinde müteakiben yaratılan ve oluşan (tüm yaratıkları bir ve birin klonları “11” kabul edin); yaratık, olay, süreç, olgu, ışık hızı, eylem, düşünce… Vb hiç birinin kıyamete kadar ilk mekânın genişleme hızına ulaşamayacağını düşünerek kâinattaki/kâinatlardaki genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri küme elamanı mantığıyla düşünerek kâinatı/ kâinatları uygulamalı küme mantığı ve tanımlayıcı küme tasarımı matematikçileri gibi keşfet. (Küme Elemanı Mantığı ve Tanımlayıcı Küme Tasarımı İle Kâinatları Keşif)

2- Nicel matematik sembollerle ve matematik kurallarla doğayı zihnine ve iç dünyana konumlandır. Matematiksel sembollerle ve matematiksel kurallarla doğayı zihnine ve iç dünyana konumlandır.
Nicel-Nitel, Nesnel, Eylemsel, Uygulamalı; Matematik denklemlere ve kurallara dayalı bir bütünlük çözmecesi (pazılı) olarak doğayı iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak doğayı nicel matematikçiler ve teorik fizikçiler gibi keşfet. Doğayı düşünsel, uygulamalı, nesnel, nitel ve nicel matematik denklemler ve kurallar mantık ifadeleriyle iç dünyamıza konumlandırmak. (Evreni Nicel Matematiksel Sembollerle Keşif).

3- Evreni Astronomi mantığıyla, ışık, renk vb mantıkla düşünerek keşiftir.(Evreni Nesnel, Nitel ve Düşünsel Matematiksel Keşif).

4- Doğadaki kurallar, kanunlar ve kavramsal tanımların ilişkisel; kurgularına, denklemlerine ve kurallarına dayalı bir bütünlük çözmecesi (pazılı) olarak her şeyi iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak ya da doğayı felsefeciler gibi keşfet (Evreni Tanımsal Kesif).

5- Kâinattaki karanlık maddeden ( kâinatın % 27 sini oluşturur) kaynaklanan atom ve atom altı zayıf çekim gücü ile atom üstü kuvvetli çekim güçleri kâinatı bir arada tutmaya ya da bedensel bütünlüğün dağılmasını önlerken bunu tam tersi karanlık enerji ( kâinatın % 68 nü oluşturur) kâinatın genişleyişine neden olmaktadır. Bu iki kuvvet kâinatın dinamik dengesini gittikçe hızlanan bir genişleyişe doğru götürmektedir.
Bu çekim güçleri cenderesi içinde evrenin; atom, atom altı parçacık ve özel enerji hallerinden atom üstü yaratıklardan ve sadece çekimsel güçten ibaret mekânsal boşluklardan oluşan dokusunu düşünelim.
Doğadaki atom, atom altı parçacıklar ve özel enerji hallerinin yani evrenin hamurunun yaratık olarak şekilsel/şekilleniş yapılarına ve işlevlerine dayalı ilişkisel denklemler ve kurallara dayalı evreni bir bütünlük doku çözmecesi (pazılı) olarak doğayı iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak kimyacılar ve astronomlar gibi keşfetmek (Evreni Yapısal Keşif).
Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.
            Ola ki insan beyninin yaydığı düşünsel ve tefekkür enerjisi, bedensel termal enerji…vb enerjiler 1032-39 dereceden daha düşük derecelere  yaklaşsa bile eritmiş olmalıydı. Bu ısınışın insan beynine yansıyışı insanın beynini yağ kazanında haşlanmış gibi his etmiş olmalıydı!  O zaman insanın düşünsel enerjisi ve daha hızlı yayılan enerjileri bu yüksek ısılara (1032-39 derece) karşı koruyan ya da uzak tutan bir güç ve kalkan enerji ve mekân ı olması gerekir. İnsan düşüncesini, hafızasını, kalbini ve yaydığı hayat enerjiyi koruyan hafıza meleklerine ait hadis vardır. Hatta kâinatı ve yaydığı enerjiyi taşıyan İsrafil AS adlı meleğe ait hadis vardır.

6- Kâinatı; canlı, cansız ve yarı canlı sistemlerin alt ünitelerinin örgüsünden oluştuğunu ya da bu örgülere dayalı yaratık sistemlerinin bütünlük çözmecesi (pazılı) olarak iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak biyologlar gibi keşfetmek (Evreni Sistemsel Keşif).

7- Kâinatı yukarıdaki tüm keşif ve analiz yollarından hangisi ya da hangileri size uygunsa onu veya onların hepsini bilimselliğin kefeninde-çetelesinde (metriksinde) ya da bilimsel disiplin ve mantık çerçevesinde bir arada ilişkisel-düşünsel olarak âlimler gibi keşif etmek (Evreni İlişkisel Keşif).

8-Evreni İlahi Ya Da Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Keşif;
Allah (C.C)
-Önce Hz. Muhammed AS'IN Kalbini (batini ve zahiri) sıkıştırıyor sonra batini kalbin içini temizliyor Kuran-ı Kerimi (Tüm Ayetleri) Nur Olarak Yükler.
-Sonra Cebaril AS'LA (İlim meleği) Bazen toplumsal olayların ve süreçlerin oluşum seyrine bağlı ve bazen de olaylardan bağımsız olarak ayetleri Hz. Muhammed AS'A indirmiş ve HZ. Peygamber AS Ashab-ı Kirama yazdırtmıştır.
-İndirilen ayetlerin topluma ve hayata uygulayan HZ.Peygamber AS Ashab-ı Kiramla ve bazen halkla İstişare ederek ayetlerin hayata uygulanış ve etkilerinin sonuçlarını hadis olarak kayıt etmiştir.
-Tüm Ayetlerin yeryüzündeki uygulanış ve pekiştireçlerden sonra Allah (C.C) tarafından Miraca davet edilerek (çıkarak) Tüm Ayetlerin tarihi, asri ve atideki uygulanışları konusunda görülmesi, izlenmesi ve yaşanması gereken her şeyi ya da hepsini dünya hayatındaki duyuşsal algılanışlardan daha güçlü olan kalp gözüyle görüp kalbine kayıt etmiştir. Sonra Yeryüzüne inmiştir.
Özet;
-Kalbini temizleyip Kuran-ı Kerimi (Tüm Ayetleri) Nur Olarak Yükler.
-Yüklenen Kuran bilgileri zaman süreci içinde Cebarail AS tarafından zaman ve koşullar oluştukça ayetler HZ. Muhammed AS'A indirilmiş ve Ashab-ı Kirama yazdırılmıştır.
-Ayetler Öncelikle HZ. Peygamber ve Ashab-ı Kiram tarafından hayata uygulanmış ve peygamberce hadisler yazdırılmıştır yani hadisler ayetlerin geldiği koşullara peygamberce uygulanış meyveleridir.
-Miraca davet edile HZ. Peygamber ayetlerin tarihi, asri ve ati uygulanışını kalp gözüyle yaşayarak öğrenmiş, yaşamı ve dünya hayatına dönmüştür.


6.1.3. Tezde İleri Sürülen Kavramlar Çerçevesinde Temel Kozmolojik Evrimin Küme Kavramı Çerçevesindeki Olası Aşamaları;
Araştırmada var olan bilgileri bir bütünlük ya da bilim çözmecesi (pazılı) içerisinde; matematikçiler-fizikçiler gibi denklemsel mantığa, felsefeciler gibi tanımsal mantığa, kimyacılar-astronomlar gibi yapısal mantığa, biyologlar gibi canlı-cansız sistemler… Vb. mantığına dayalı düşünsel havuzda, bir arada değerlendirdiğimizde;

a- Ola ki Büyük patlama kuramının konumu, kâinatın yaradılışı ya da oluşumu esnasındaki ilk en küçük süper novacıklar ve ilk süper novalarla örtüşür (Gülen, (2010).
http://www.nadidem.net/f/bpatlama/bpatlama.mp4

b- Ola ki Evrimsel açıdan ilk kümenin karanlık enerji ( kâinatın genişleyişinden sorumlu enerji), akabinde ilk karanlık madde kümesi, tüm yaratık ve her şeyi içeren ilk mekân kümesi (İlk Uzay) ve ilk zaman ve müteakiben 4 temel kuvvet, ilk atom altı parçacıklar gelmektedir. Bu durum patlama öncesi ilk evreyi içerir. İlk evrede patlama olma olasılığı çok zayıftır. Süpernovacık patlamalarının bu evreden sonra olma olasılığı çok yüksektir. http://www.tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Patlama, (Gülen, 2010).

c- Büyük Patlama Kuramı'yla ilgili verilen bilgiler; kozmik evrenin sadece ilk yaradılışına ait başlangıç, başlangıçtan bugüne kadarki (13-14 milyar yıl) olgunlaşmanın tamamlanışına ait bilimsel bilgiler, kuramlar ve büyük kozmik kıyametin kopuş teorilerinden oluşmaktadır ya da kuramsal olarak örülüdür.

d- Tezdeki, literatürden edinilen kaynaklardan ulaşılan, seçilen ve üretilen tüm bilgiler; yukarıda bahsedilen bilimsel ve düşünsel mantık kurguları örgüsüne dayalı olarak Büyük Patlama Kuramı'nın sadece kâinatın kozmik evriminin “yarım döngüsünü” izah eder. Yani yaradılıştan kâinatın büyük kıyametine kadarki döngüsü nesnel ve kuramsal bilim tabanlı olarak izah edilmiştir. Ancak enerjinin korunumu prensibi, doğadaki simetrik oluşum yasaları ve doğal döngülerin tamamlanışı prensibi gereği; kâinatın büyük kıyameti (kâinatın ölümü) ve ilk yaradılıştan ölüme kadarki ömründe Kâinatlar Döngüsünün Mekânına yaydığı ya da buharlaştırdığı doğayı aşan hayat enerjisinin akıbeti konusu hakkında bilgi verilmemiştir.

e- Büyük Patlama Kuramı'nın bilimsel hayat hikayesi ve var olan bilgiler üzerine geçmişten geleceğe, gelecekten geçmişe doğru, yukarıda bahsedilen kâinatı keşifle ilgili 7 tane mantık kurgularının bileşkesinden hareketle; canlı, cansız, yarı canlı, nesnel, düşünsel… Vb doğal, yapay ve yarı doğal döngülerin tamamlanış kurguları çerçevesinden; çok yönlü simetrik, asimetrik tersyüz, düz, tümsek ve çukur ayna mantık sistemleri, ıraksak, yakınsal ince ayar netlik mantık sistemlerinin bileşkesinde düşünüldüğünde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
http://www.nadidem.net/fizuzaypdf/bpkw.pdf
-Ola ki kâinatımızın kıyameti “Büyük Yırtılma Kuramı” şeklinde ya da onunla örtüşük son bulacaktır.
http://www.nadidem.net/kf/sgkaranlike1/sgkaranlike1.mp4 . kâinatın diri ve ölü iken yaydığı hayat enerjisi Kâinatlar Mekânı'nda birikerek, belirli kuluçka dönemleri büyük patlama öncesine benzer devirleri geçirdikten sonra; büyük patlamaya benzer bir ikinci bir patlama sesi ile kâinatımızın birikmiş çeşitli hayat enerjisi çeşitleriyle-halleriyle yeniden diriliş ve yaradılışın tecellisi döngüsünün başlamasıdır. Kâinatımız ve ilişkisel tüm kâinatların Kâinatlar Mekânı'nda biriken ve var olan enerji hallerinin; evrimin-değişimin bilinen kuralları, prensipleri, kâinattaki simetri yasaları ve yaratıkların hayat döngülerini tamamlayış ve/veya devamı prensipleri gereği kâinatın yeniden simetrik-döngüsel hayat bulacağı büyük, belki de kesin bir olasılıktır. Bu döngünün tamamlanışı yani yeniden diriltilen kâinatımız ve ilişkisel kâinatları; kâinatın öteki yüzü (madde ötesi döngüsel tamamlanış) hayat hâsılatının hayat bulunuşunun akabinde ya da müteakiben yeni bir büyük patlama benzer kâinatların yaradılış başlangıcı anlamı çıkartılmalıdır. Büyük patlama sonrası kâinatın olası akıbeti kurgusu; Büyük Patlama Kuramının bilimsel ve kuramsal bilgi örgüsü mantığının Kuran-ı Kerim CC kitabındaki (kaynaklar kısmında verilen) bazı ayetlerle benzer bilgiler eşleştirilerek ve ilişkiselleştirilerek hazırlamıştır. İlgili ayetlerin Büyük patlama kuramıyla ilgili örtüşümler aşağıda sunulmuştur.

f- Allah (C.C) Arşı su üstünde iken hanginizin daha iyi amel işlediğini deneyiş için kâinatı yarattı (Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7. ayet). (düşünsel enerji).
-Başlangıçta yerler ve gökler yapışıktı (bir bütündü) sonradan onu ikiye ayırdık ve yaşayan her şeyi sudan yarattık (Kuran-ı Kerim CC 21.Sure/30. Ayet). Büyük Patlama Kuramı'na göre ilk başta kâinatın tüm potansiyel enerji değeri bir toplu iğnenin ucundan daha küçük bir hacimde her şey yapışık, sıkışık ve kodlanmışken; karanlık enerji, karanlık madde, 4 temel kuvvetin etkisiyle genişleyişe başlamıştır. http://www.nadidem.net/kf/sgkaranlike1/sgkaranlike1.mp4.
- Kâinatı 6 Günde/Evrede (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet) yarattım (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet). Büyük Patlama Kuramı'na göre kâinat yaklaşık 6-7 milyar yaşında olgunluğa erişmiştir. Yani kâinat yaklaşık 6 milyar yaşında iken karanlık enerji karanlık maddeye galip gelerek göğü genişletişe başlamıştır.
http://www.nadidem.net/kf/sgkaranlike/sgkaranlike.mp4
- Göğü hala genişletmekteyiz (Zariyat 51. Sure 47. Ayet). Şişme Kuramı bu ayeti tarif etmektedir. Büyük Patlama Kuramı'na ve bilimsel bulgulara göre kâinat yaklaşık 6 milyar yıl yaşında iken daha hızlı genişlemeye başladı. Genişleyiş enerjisi (Karanlık Enerji) hâkimiyeti aldı.
- Büyük kıyamet göğün yarılış ve yıldızların yörüngesinde sökülüşü ile başlatılacak (Kuran-ı Kerim CC 81. Sure/1-3. Ayetler ve 82. Sure/1-3. Ayetler ). Ola ki bu ayete en yakın olan Büyük Patlama Kuramıyla örtüşük olarak kâinatın kıyameti “Büyük Yırtılma” Kuramıyla örtüşük gerçekleşecektir.
http://www.nadidem.net/kf/sgkaranlike1/sgkaranlike1.mp4
- Kâinatın ölümünden sonra, tüm yaratıkları bir çığlık sesi ile bir araya toplayacağız (Kuran-ı Kerim CC 36.sure 49-54. ve 79.sure-6-14. Ayetler). Bu ayetler ve bu olay; Enerjinin korunumu prensibi, doğal döngülerdeki prensipler ve doğadaki simetri yasalarına uygun olarak; Büyük Patlama Kuramı'nın yani Birinci Çığlık Kuramı'nın simetrik döngüsünün tamamlanışının devamı bir durumudur. Yani Kâinatın ikinci çığlıkla dirilişinin başlangıcıdır.
-Büyük Patlama Kuramı'ndaki (Birinci Çığlık Kuramı'ndaki ) çoğu kesin bilgilerle birebir Kuran-ı Kerim CC kitabındaki yukarıdaki ayetlerle örtüşür. İlgili ayetlerden ilişkisel bir paragraf örgüsü çıkarılınca şu paragraf oluşuyor.
-Allah (C.C) Arşı su üstünde iken hanginizin daha iyi amel işlediğini deneyiş için; birbirine yapışık olan yerin ve göğün arasını açarak, kâinatı 6 Günde/Evrede (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet) yarattı ve göğü hala genişletmektedir. Büyük kıyametle gökler yarılacak,yıldızlar ve gezegenler yörüngesinde sökülecektir. Kâinatın ölümünden sonra bir çığlıkla tüm ölü yaratıkları bir araya toplatarak diriltilecektir. Şeklinde toparlanabilir.
-Ola ki tüm kâinatlar ya da kâinatların hepsinin döngülerinin içinde evrimleştiği ve cereyan ettiği kâinatlar kümesi mekân ı ve/veya kâinatlar mekân ı vardır.


Arş Allah (C.C)'HUN Kürsünün altında Allah (C.C)'HUN Azametinden dolayı titrer. (Hadis var).
Bu korku ve titreyişi ola ki Sicim kuramı'nda ki alfabe harflerinin titreyişi ile ilişkilidirilebilir.
Bu korku filtresinden yaratıkların istenmedik hiçbir enerji hali aşamaz görünüyor. Ola ki Allah (C.C) razı olacağı enerji halleri bu filtreden geçer diğerleri korkudan erir ve/veya cüceleşerek kâinatın içinde kalır.Ona (Allah (C.C)) kötülükler, istenmedikler  ve istemediği hiçbir şey ulaşamaz (ayet vardır).
Ola ki Sicim kuramı'nın plank uzunlukları (10−35 mm civarı) , nötrino yağışının arşın Allah (C.C)'HUN kürsüsü önünde titreyişinin ürünüdürler. Ola ki Allah (C.C)'HUN kelam sıfatındaki isimlerinin yazılışı, simetrileri ve şeddeleri zikir edilişi Sicim kuramı alfabe harflerinin farklı frekanslarda ve rezonanslarda Allah (C.C)'Yİ farklı/çeşitli şekillerde zikir edişin titreyişyle ilişkilidir. Sanki bu atom altı seviyede kâinat Allah (C.C)'HUN İsmi azamin ya da diğer sıfat ve isimlerinin farklı şekillerde zikir edişi (titreyişi ve rezonansı) ürününün sonucu gibidir. Bu durum ve konumlar Sicim kuramı'yla ilişkisi düşünülebilir (bana göre).
Çıkarsayış; E=M.C2 mekân ı eksik bir doğal formül kurgusudur. Gittikçe genişleyerek; hızlanan, soğuyan, yaşlanan bir kâinatın değişim reçetesi ne yanıt olabilecek temel denklemi ne olabilir? Ya da var olan temel denklemine neler ilave edilebilir? Kâinatın mekân içinde genişleyerek hızlanışına (en düşük hızdan sonsuza oradan ebedi hıza yöneliş/zamanı sıfıra yaklaştır) ve soğuyuşa (1039 0C… den başlayan ilk kâinat zerresi sıcaklığı -273 0C noktasına yönelişte tüm yaratıkların entropisi aynı değerdedir) doğru ilerleyen ömrünün sembolsel denklemi ne olabilir? mekân =0 C=en düşük hızdan ışık sonsuz ve ebedi hızlanışa yöneliş denklemi önemlidir. E=M.C2 de Nokta ile sonsuz boyut ve boyotsuzluğun arsındaki ilişkinin olmayışı (bunlar arasında ilişki kurulum denklemleri) önemlidir. Allah (C.C)'HUN kürsüsü yerleri, gökleri kuşatmış ve kürsüsünün azametinde arşın titrediğine dair ayet ve hadisler vardır. Ola ki atom altı parçacıklar (Sicim kuramı'yla ilgili atom altı parçacıklar alfabesi) alfabesi Esma-i Hüsnan'ın (Allah (C.C)'HUN Kuran-ı Kerim'de Geçen 99 Sıfatı ve İsimleri) ya da kelamındaki ismi azamin (Allah (C.C)'HUN) farklı ilahı (Allah (C.C)) İsim-Sıfatlar ve/veya farklı Esma-i hünsadaki sıfatların farklı/çeşitli zikirullah frekansı ve zikrullahi rezonansının sonucu olarak Sicim kuramı'nda bahs edilen farklı atom altı parçacıklar alfabesi tecelli etmiş olabilir. Ola ki zikrullah ta fenafillaha geçenler ve dans ederek müzikle kendinden geçenler Sicim kuramı'nda bahsedilen bu atom altı parçacıklar alfabesi enerji seviyesine zihinsel hayat enerjisi/leri ulaştığı için duyguları ve hissedişleri aşan zevkten ya da fenafillahtan kendini şişleyecek, ateş üstünde yürüyecek… Vb kadar akılsızlaşıyor, bilinçsizleşiyor, şahlanıyor ya da mazoşistler gibi pervasızlaşıyorlar.

            Sicim Kuramı, fiziğin temel modellerinden birisidir. Yapı taşı olarak Standart modelde kullanılan boyutsuz noktalar yerine, tek boyutlu uzanıma sahip sicimler kullanılmaktadır(ki bu sicimlerin diğer teorilerde -M-Kuramı gibi- aslında tek boyutlu değil iki boyutlu da olabileceği gösterilmiştir). Bu temel yaklaşım farklılığı, parçacıkları noktalar olarak tasvir eden modellerde karşılaşılan bazı problemlerden sakınılmasını sağlamaktadır.
Kuramdaki temel fikir, gerçekliğin esas bileşenlerinin rezonans frekanslarında titreşen ve Planck uzunluğunda olan (10−35 mm civarı) sicimler olduğudur. Sicim denilen yapı taşlarını gözlemlememiz neredeyse imkânsız olduğu ve dolayısıyla bu teori yakın zamanlarda test edilemeyeceği için, şu an fizikçilerin en çok tartıştıkları konulardan biri de, bu kuramın, fiziksel bir kuram mı yoksa yalnızca felsefi bir teori mi olduğudur.
Atomun temel yapıtaşları olan proton ve elektron aslında kendisini oluşturan alt parçacıklardan oluşmaktadırlar. Bu parçacıklar, hızlandırıcı ve çarpıştırıcı labaratuarlarda yapılan deneylerle bulunmuşlardır; fakat, "bu parçacıkların altında hangi parçacıklar bulunmaktadır" ve "bunların yapı taşı nedir" sorularına cevap verilememektedir. İşte bu parçacıkları birbirinden farklı kılan sicim teorisine göre, 6 farklı boyut içeren ve değişik titreşimleriyle sicimsi parçacıklardır. Bu sicimler bir frekansta titreşip protonu, başka bir frekansta titreşip elektronu oluştururlar. Sicimler farklı titreşimlerde bulunarak farklı temel parçacıkları oluşturur. bu nedenle bildiğimizden fazla boyut kavramı ortaya çıkmıştır.
http://tena4.vub.ac.be/beyondstringtheory/index2.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sicim_kuram%C4%B1   
Kâinatın ilk yaratığı ola ki mekânı, ilk sıfırı, ilk süpernovacıkları… ilk büyük patlamanın (ilk çığlıkların) belki de patlamaların gerçekleştiği mekân ( K Noktası) , ilk genişleyiş ve ilk büyük kıyametle çevreye ve doğayı aşan enerji çeşitlerinin biriktiği katmanlardan tekrar doğal döngüye dönüşünü biliş çok önemlidir.
            Büyük kıyametle kâinat öldükten sonra çevresine yaydığı enerji döngüsünün hayat döngüsüne girişi ve izleyeceği yol hakkında bilim henüz genç ve cahil bir şey diyememektedir. Yaratıkların doğaya ve doğa ötesine yaydığı hayat enerjisi (termal kızıl ötesi, işitsel, düşünsel, görsel… Vb) çeşitlerinin katıldığı ve tekrar başa döndüğü döngü hakkında bilim henüz genç ve cahildir. Örneğin, Nesnel enerji döngüsünü biliyoruz ama düşünsel ve/veya termal enerji döngüsünü/lerini … Vb hepsini tam bilmiyoruz.
            Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.
            Ola ki insan beyninin yaydığı düşünsel ve tefekkür enerjisi, bedensel termal enerji…vb enerjiler 1032-39 dereceden daha düşük derecelere  yaklaşsa bile eritmiş olmalıydı. Bu ısınışın insan beynine yansıyışı insanın beynini yağ kazanında haşlanmış gibi his etmiş olmalıydı!  O zaman insanın düşünsel enerjisi ve daha hızlı yayılan enerjileri bu yüksek ısılara (1032-39 derece) karşı koruyan ya da uzak tutan bir güç ve kalkan enerji ve mekân ı olması gerekir. İnsan düşüncesini, hafızasını, kalbini ve yaydığı hayat enerjiyi koruyan hafıza meleklerine ait hadis vardır. Hatta kâinatı ve yaydığı enerjiyi taşıyan İsrafil AS adlı meleğe ait hadis vardır.


Yapay-Kurgu Marsta Bitki Yetiştirme
http://projects.olin.edu/marsport/hist_n_myst.html
http://science.nasa.gov/headlines/y2004/25feb_greenhouses.htm
http://www.spaceref.com/news/viewnews.html?id=455
http://www.spaceref.com/news/viewnews.html?id=466
http://science.ksc.nasa.gov/biomed/marsdome/
http://www.nasaexplores.com/show2_912a.php?id=04-208&gl=912
http://solarsystem.nasa.gov/scitech/display.cfm?ST_ID=166
http://solarsystem.nasa.gov/scitech/display.cfm?ST_ID=166
http://solarsystem.nasa.gov/scitech/display.cfm?ST_ID=166
http://solarsystem.nasa.gov/scitech/display.cfm?ST_ID=166
http://scitation.aip.org/getabs/servlet/GetabsServlet?prog=normal&id=APCPCS000880000001000919000001&idtype=cvips&gifs=yes
http://media.nasaexplores.com/lessons/04-208/fullarticle.pdf
http://media.nasaexplores.com/lessons/04-208/fullarticle.pdf
http://www.newmars.com/forums/viewtopic.php?p=66735&sid=a4649c94ddc15786695a93a4e5f0b152
http://www.marstoday.com/viewsr.html?pid=9721
http://www.space.com/scienceastronomy/mini_mars_040415.html
http://media.nasaexplores.com/lessons/04-208/9-12_1.pdf
http://www.astrobio.net/news/print.php?sid=140
http://science.nasa.gov/headlines/y2005/05aug_nostress.htm
http://www.lpi.usra.edu/meetings/earlymars2004/pdf/8091.pdf
http://www.mars.asu.edu/christensen/advancedmarsclass/gulick_icarus_97.pdf
http://www.ingentaconnect.com/content/ap/is/1997/00000130/00000001/art05802
http://science.ksc.nasa.gov/biomed/marsdome/papers.html