57.A-Her
tesadüfün mahkum olduğu mutlak bir zaman ve mekan
vardır. Önermesini eleştiririniz.
B-Kainat ve
kainattaki gerçekler, muazzam dizaynlar, insanlar…vb
her şey tesadüfün, rastgelenin…vb başıboş herhangi bir şeyin ürünü
yada sonucu olabilir mi? Neden?
İpucu;meğer ne hünerli ve
marifetliymiş tesadüf ve rastgelelik!!
C-Gerçekler nesnel kökenlimidir yoksa nesnellik mi gerçek kökenlidir?
D-Gerçekler ne kökenlidir?
İpucu;Doğa ve bilim doğa öncesi ilim ve
hakikatlerin geçicici meyvesi olup geldiği yere döneceğinden emin olun.
- O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan
doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz.
E-19. ve 20.YY doğa kaşifleri
insanlığın düşünce sistemini kendileriyle doğaya kenetlemiş ve doğanın
ve bilimin fetişleştirilmesine neden olmuştur.
A,B,C,D, E Önermelerini
gerekçeli eleştiriniz. 1,
2, 3,
4, 5,
6, 7,
8, 9
C.57. A)Nasıl ki her olayın mahkum olduğu mutlak bir zaman ve mekan varsa tesadüfü olaylarında
gerçekleşmesi için bir zaman ve mekan olması doğaldır.
B)Tesadüfen yada rasgele olamaz.Bir nehirden geçmek için ağaçların tesadüfen sal
olması,yada iplerin kendiliğinden bağlanmasını beklemek nasıl ki anlamsızsa
böyle bir şeye inanmakta o denli anlamsız olur.En basit şekilde düşünürsek bir
sınavı kazanmak için düzenli bir şekilde çalışırız çünkü amaç kazanmak.Kainat
karşısında küçücük bir olay olan sınavda bile bir amaç,belli hazırlıklar varken
koskoca kainatın nedensiz yere tesadüfen oluşması ne kadar mantıklı olabilir ki?
C) Gerçekler nesnel kökenlidir.Çünkü
gerçekler değişkendir.
D)Yaratıcı ve öznel kökenlidir.
E)Doğa kaşifleri bunu kısmen de olsa başardılar.Fakat doğayı fetişleştirmek yerine onun yavaş yavaş yok olmasına neden oldular. Zuhal YILDIZBAŞ
C.57. A)Hayatta tesadüf diye bir şey var mıdır? Ondan emin
değilim. Bence yaşamda tesadüf diye bir şey yoktur. Bizim tesadüf diye
nitelendirdiğimiz şeyler aslında yaradan tarafından biliniyor ve hepsi en küçük
ayrıntısına dek planlanmış. Bizim düşüncesiz insanlarımız da kendisinin
planlamadığı ani bir durum karşısında tesadüf deyip geçiyor. Tesadüf gerçek dışıdır, karşılığı
kocaman bir yokluk ve yalandır.
B)Ben küçük şeylerin tesadüfüne
bile inanmazken yapılmasının hayal edilmesi bile neredeyse imkânsız olan
gerçeklerin bir tesadüften, rasgeleden oluştuğuna nasıl inanırım veya
insanlarımız nasıl inanır şaşırıyorum. Kâinat o kadar mükemmel bir sistem ki çok basit bir
hatayı bile kabul etmez denge, mükemmeldir. Bu sistemin tesadüfler sonucu
meydana geldiğini söylemek düşüncesizlik, başıboşluk yalan ve yokluktur. İnsan
kendi yaşamını düzenlerken bile tesadüflere yer vermezken kâinatın var olmasını
tesadüfe bağlar. Bu bir yanılgıdır. Hayır, kesinlikle bir
tesadüf eseri olamaz. Yapmak, yıkmaktan veya durdurmaktan çok daha zordur madem
bu tesadüf her şeyi yapmış, rasgelelik hayal etmesi bile zor olan bu muazzam dizaynlara imzasını atmış o zaman şimdi de küresel
ısınmanın, depremlerin, felaketlerin önüne geçsin ben yeniden yapsın demiyorum
sadece dur desin. Ne de olsa bu rasgelelik çok hünerliymiş o kadarını yapmış
onun için bu küçücük olan isteğimizi de yerine getirir. Böyle bir şeye nasıl
inanılır, sadece gülmek gelir insanın elinden. Ve aslında anlamadığım bir şey
daha var bu her şeyin tesadüf eseri oluştuğuna inanan kişiler nasıl yaşıyorlar.
Acaba sormuyorlar mı kendilerine; ya biz bir tesadüften oluşmuşuz o zaman niçin
yaşıyoruz, sonumuz var mı, niye doğru yanlış yol diye bir terim var neden doğru
hayatı yaşamaya çalışıyoruz. Onların hayatı nerden geldiğini bilmeden ve nereye
gideceğini de bilmeden süren bir yaşam. Bir boşluk ta değiller mi o zaman,
bence hayatın en büyük acısını yaşıyorlar ve farkında
olduklarından da eminim sadece dışa vurmuyorlar.
C)Gerçekler nesnel kökenli olamaz
çünkü her şey madde üzerine kurulmamıştır, nesnellik gerçek kökenli olabilir
evet çünkü bazı insanların dünyadaki tek düşüncesi madde, menfaattir.
D)Gerçekler bir yaradanın
varlığını ortaya atacak kökendedir. Bütün bu gerçekleri düşündüğünde bir yaradanın olduğu açıkça ortadadır tabi eğer insan kulağını
tıkamazsa ve gerçekleri görmek ona acı vermezse. Ve bu yaradanın
da Allah’u Teala olduğu çok açıktır.
E)Evet önerme doğrudur. Son
yıllarda verilen eğitim sisteminin yanlışlığı maalesef ki bu gerçeği ortaya
atmaktadır. Esengül MELEN
C.57.A) Her tesadüf mutlak bir zaman ve
mekân içinde gerçekleşmez. Yaşadığımız herhangi bir olay ya da vb. durumlarda
karşılaşabileceğimiz davranışları içimizden tahmin edip dışta da tevafuk
şeklinde karşımıza çıkabilmesidir.
B)Hayır hiçbir şey tevafuk olarak gerçekleşmemiştir.
Belli bir zaman ve yaşanması gereken bir andan sonra ortaya çıkmış olabilir.
C)Nesnellik gerçek kökenlidir.
D)Gerçekler, ilim yani çoğu gerçekler Kuran-ı Kerim’de
yazılan hakiki kökenlidir. Tülay KORKMAZ
C.57. A) Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur.
Bütün o tesadüf denilen olaylar Allah tarafından olacağı bilinen ve
gerçekleşmesi emredilen olaylardır. Biz sadece onları zamanı gelince yapan
varlıklarız.
B) Olamaz. Tesadüf sonucu bu kadar
muazzam varlıkların oluşması imkânsızdır ki tesadüf diye bir şey yoktur.
C) Gerçek olan her şey nesneldir.
D) Gerçek herkes tarafından kabul edilmiş nesnel
öğedir.
E) Aslında bilim doğayla kenetlenmesi normaldir.
Çünkü doğada bilim adına her şeyi bulabiliriz. Fakat bilim adına doğayı
harcamak yanlış olur. Şaban
DOĞAN
C.57.
A)Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur hayat tevafuklar
üzerine kuruludur.
B)Kainat muazzam dizaynlar,insanlar
vb. madem her şey bir nizam bir intizam ve mükemmellik içerisinde öyleyse bir
tesadüf olamaz.Hangi tesadüf mükemmel bir dünya ve her şeyi en ince ayrıntısına
kadar düşünülmüş bir insan yaratabilir ki.
C)Gerçekler nesnel kökenlidir, çünkü doğru yanlış gibi
kavramlar kişiye göre değişebilir ama gerçek tektir değişmez.
D)Gerçekler nesnel kökenlidir.
E)19. ve 20. yy. doğa kaşifleri bir çok yeni keşifler yapmışlardır.Onları bu keşiflere iten şey merak ve öğrenme
arzusudur.Fakat doğayı fetişleştirme,dini boyutta olan eksiklikleri ya da
inandıkları dinin baskısı nedeniyle olabilir.Şahver ERTUNÇ
C.57.A)Hayatta Her şey tesadüf olamaz ve
her tesadüf dediğimiz şey gün gelir mucize gibi bizi bulur.
B)Hayatta hiçbir şey tesadüf olamaz gördüğümüz
duyduğumuz Her şeyin bir yaratıcısı vardır o da ALLAH CC dir
C)Gerçekler nesnel kökenlidir
D)Gerçekler nesnel kökenli ve geneldir.
E)Tüm insanlık doğadan Etkilenmiştir doğanın yaratıcısı
ALLAH CC olduğuna göre insanları sevmeliyiz yaradandan
ötürü.Figen ÜLKER
C.57. A ) Yanı hayatta hiç bir şeyin tesadüf
olmadığı olmadığı belirtiliyor. Gerçekleşecek olan her şeyin bir mekânı ve
zamanı vardır. Gerçekleşmek için o zamanı ve mekânı bekler o zaman ve mekândan
önce gerçekleşmez. Dolayısıyla hiç bir şey tesadüf değildir.
B ) Kâinat, kâinatta gerçekler, muazzam
dizaynlar ve insanlar tesadüfün, rasgelenin ürünü
değildir. Çünkü kâinatta hiçbir şey nedensiz değildir. Yani tesadüfen
gerçekleşmez. Kâinat ve kâinattaki gerçekler bir şeyin başlangıcı veya sonucu
olarak gerçekleşir ve tesadüfen gerçekleşme söz konusu değildir.
C ) Gerçekler nesnel kökenlidir.
Gerçekler belli olan şeylerde saklıdır. Ortada bir şey yoksa gerçeklikte
yoktur.
D ) Gerçekler nesnel kökenlidir.
E ) Akıllarında hep doğayla ilgili
şeyler düşünen insanlar doğaya kenetlenmişlerdir. Yaşamlarında doğanın önemli
bir yeri var. Vildan BAYKAR
C.57.A). Tesadüf yoktur. Hayatta yaşanması
olası olan durumlar ve zamanlar vardır. Bundan kaçış yoktur her şekilde
olabilir.
B). Olamaz. Çünkü her şeyi yönlendiren
Allahın gücü ve kudreti söz konusudur.
C). Görülebilir gerçekler nesnel
kökenlidir.
D). Gerçekler nesnel kökenlidir.
E). Düşünce sistemi sadece doğa olarak
değil genel bir çerçevede mantıklı ele alınmalıdır. Tahir İGİT
C.57.A) Gerçekleşecek bir olay birileri
tarafından belirlenmiş ve bunun gerçekleşmesi belli bir zaman ve mekânla olur.
B) Hayır olamaz. Örneğin, bir dirhem
kadar kuvveti olmayan bir çekirdek küçüklüğünde bir şey, binler batman yükü
kaldırıyor. Zerre kadar şuuru olmayan, gayet hakimane işler görüyor. Demek
bunlar kendi kendilerine işlemiyorlar. Onları işlettiren gizli bir kudret
sahibi vardır. Eğer kendi başına olsa, bütün baştanbaşa bu gördüğümüz her şey
mucize, her şey mucizekar bir harika olmak lazım gelir. Bu ise bir safsatadır.
C) Nesnellik gerçek kökenlidir.
D) Gerçekler, kâinat öncesi mutlak gerçeklerden
kökenlidir. Hüseyin HASIRCI
C.57. A) Tesadüflerin gerçekleşeceği bir zaman, meydana
gelmesi içinde bir mekâna ihtiyaç vardır.
B) tesadüf
ve rast gele meydana gelen olaylarda düzenli bir koordinasyon yoktur. Kâinat ve
içinde
bulunan gezegenler arasında muazzam bir
düzenin olması tesadüf sonucu olmayıp bir yaratıcısının
olduğunu göstermektedir.
C) Gerçeklik ve nesnelliği ayrı
düşünmek olanaksızdır. Çünkü bunlar bir bütünün iki parçasıdır.
D) Gerçekler,
nesnel olarak geçmişte yaşanmış olayların şimdi ve gelecek zamana ışık tuttuğu
için
geçmiş kökenlidir.
E) İnsanlar kendi hayatını
kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için çevreyi kendine göre şekillendirir. Bunu
yaparken de doğanın kendi düzenini hiç göz önünde bulundurmaksızın harcama
eğilimindedir. İsmail TOPAL
C.57.A)Hayatta tesadüflere yer yoktur,
tevafuk vardır. ALLAH CC’ hu her olayı yaşanması gereken zaman ve mekâna göre
düzenlenmiştir ve her şeyin bir sırası vardır.
B)Hayır tesadüfî olamaz. Çünkü öyle olsaydı bilim
insanları ihtiyari ya da gayri ihtiyari bir tesadüfle bu tesadüfleri
değiştirebilirdik. Bunları da yapamadığımıza göre tesadüfîlik inkâr
politikasına dayanıyor.
C)Nesnellik gerçek kökenlidir. Aslında her şeyin bir
hakikati ve bu hakikati arama gerçekliği vardır.
D)Gerçeklik öznel kökenlidir.
E)19.yy itibariyle insanlar metafiziği öldürmeye
çalışmışlar. Doğayı adeta tanrı kabul eden insan, aslında kendini
tanrılaştırarak doğaya hükmetme gayretine girmiştir. Gülistan DİKSİN
C.57. A) Dünyada her şey belli bir düzende,
bir düzenek gibi takır takır işlemektedir. Her şey, buna tesadüflerde dâhil
olmakla birlikte, belirli bir nedenle, belirli bir saat, gün ve düzende
işlemektedir.
B) Bu kusursuz düzeni sağlayan ve
sorunsuz bir şekilde işlemesini sağlayan bir varlık vardır. Bu varlık olmazsa,
kendi başına işler ve bir kargaşa olurdu ve bunun sonucunda bu düzen kaybolur
ve bizde olmazdık. Buna bir çobanı örnek olarak verebiliriz. Çoban olmazsa sürü
dağılır ve yok olur. Ancak çoban, sürüyü yöneterek nereye gideceğini sağlar ve
sürüyü korur. İşte evrendeki düzende böyledir. Bu düzen bir ilahi güç
tarafından kontrol edilir ki kargaşa yoktur ve bizlerde varız.
C) “Nesnellik” herkesin kabul ettiği
anlamındadır. Herkesin ( buradaki herkes çoğunluk anlamındadır.) kabul ettiği
şeyler gerçek değildir. Mesela, bilim adamlarının ve dünyanın çoğunluğunun
kabul ettiği evrim onlar açısından gerçektir ama Müslümanlara göre gerçek
değildir. Ancak Hz. İsa’nın ölmediği bir nesnelliktir ve gerçektir. Bu yüzden
nesnellik gerçek kökenlidir.
D) Kimilerine göre bazı olaylar gerçek
bazıları ise gerçek değildir. Kimi insan mucizeye inanır kimisi ise inanmaz. Bu yüzden gerçekler
öznel kökenlidir.
E) Her şeyi doğa olarak görmüş ve
doğayı adeta bir Tanrı gibi göstermişlerdir. Her şeyin doğanın eseri olduğunu
ve doğayı Tanrı’nın değil de doğanın kendisinin yarattığını
söylemişlerdir. Mehmet Rasim AKSUNGUR
C.57.A) Allah her şeyi zincirleme sebep
sonuç ilişkisi içerisinde yaratmıştır. İlk başta tesadüf gibi görünen olaylar
hayatımızın bir bölümünde karşımıza çıkar. Çünkü hiçbir şey tesadüf değildir.
B) Kâinattaki gerçekler muazzam dizaynlar, insanlar, bunların hepsi belli bir amaç için
yaratılmıştır. ‘Çünkü hiçbir kuvvetin böyle mükemmel sistemleri oluşturmaya
gücü yetmez Yüce Allah’tan başka. ‘ C) Bu
dünya gerçeklerin zahiri bir görüntüsüdür. İnsan gerçeğe ölümle adım atar.
D) Bana göre gerçeğin kendisi kökendir.
Gerçeğin kökeni araştırılamaz.
E) Belli bir nüfuzu olan insanlar
toplumu kendi düşünceleri ile etkilemişlerdir. O zamanlar toplum sadece doğayı
temel alarak yönlendirildikleri için amaçlarından soyutlanmışlardır. O yüzden
bu önerme doğru olabilir.
F) Bana göre insanlık teknolojik olarak
gelişmeye çalışırken doğayı hiçe sayarak kullandı ve doğal denge bozuldu. Damla
TOPCU
C.57.A)Her
tesadüfün mahkûm olduğu bir zaman ve mekân vardır. Tesadüf diye bir şey olamaz.
Çünkü tesadüfün oluşmasını sağlayan belli bir zaman ve belli bir mekan vardır , ki varsa da bunu sağlayan mutlak bir güç mevcut
demektir. O da Allah’tır. Hiçbir şey onun izni olmadan gelişemez, oluşamaz.
B)Kainattaki hiçbir şey tesadüfün rast gelenin
ürünü olamaz. Çünkü evrendeki hiçbir şey boşuna değildir, her şeyin bulunma
amacı vardır ve bulunma amacı içinde işini görür. Böyle muhteşem bir düzenin olduğu , bir kainat
nasıl tesadüfün ürünü olabilir ki… bunu kontrol
ede muhakkak mutlak bir güç vardır. O da ALLAH’tır.
C)Nesnellik gerçek kökenlidir. Çünkü kainattaki nesnel olan her şey bir gün o gerçek kökenine
dönecektir.
D)Gerçekler gerçek kökenidir. Gerçek, o gerçekleri alacaktır elbet…
E)İnsanlar kendi gözlemleri sonucunda
kainatta bir düzenin olduğuna fark etmiş ve bunları doğada araştırmaya çalışmaya,
başlamıştır. Oğur ABAY
C.57.teknolojinin
gelişmesiyle doğa zarar görmüştür. Bu zararda doğadaki bazı yapılara zarar
vererek en başta küresel ısınmayı getirmiştir.
A)her şeyi
yaradan rabbimiz her şeyden haberdar olduğu için onun izni olmadan hiçbir şey
yerinden hareket etmez.
B)Böyle
başıboşluğun ürünü olamaz. Çünkü yaratılan her bir varlığın her bir hareketi
belli bir nizam ve düzen içinde yaratılmıştır. Eksik yâda fazlalık yoktur.
C)nesnellik
gerçek kökenlidir. Çünkü gerçek oluştuktan sonra insanlar o gerçeği kabullenir.
D)Gerçeklerin
kökeni yaratıcıya dayanır. Abdullah
MÜZENNET
C.57. A) Her tesadüf belirlenen bir zaman
dilimi içerisinde gerçekleşir ve böyle de olmak zorundadır ki bu gerçek bizi
kaza ve kaderin varlığına götürür. Meydana gelen her olay Allah cc’hu taktiri ile önceden belirlendiği gibi olur. Bu yüzdendir ki
tesadüf diye bir şey yoktur.
B) Dünyada var olan her şey bir
kudretin taktiri ve bizlere yansımasıdır. Tesadüfler
gerçeklere aykırıdır. Enerjinin yoktan var edilemeyeceğini destekleyen bilim
dünyanın büyük patlamanın eseri olarak ve tesadüfen oluştuğunu öne sürerek ise
kendisi ile çelişmektedir.
C) Gerçekler nesnel kökenli değildir aksine nesnellik
temelinde var olan gerçekler üzerine kurulmuştur.
D) Gerçekler Allah cc’hu varlığından köken alır. Adil
ERDOĞAN
C.57. A).Tesadüfün zaten ne yeri ne de
zamanı bellidir. İstenmeden veya isteyerek bir tesadüf olamaz zaten.
B).Kainat, kainatta gerçekler,insanlar
bir tesadüf olamaz.Çünkü böyle harika bir sistemin bir tesadüf olduğunu
sanmıyorum.
C).Nesnellik gerçek kökenlidir.
D).Gerçekler var olma kökenlidir. Nihat ÇALKAN
C.57A). tesadüf
diye bir şey yoktur. Her şey birileri tarafından belirlenir ve böylece
gerçekleşir neden sonuç ilişkisi içerisinde meydana gelir
B) hayır olamaz çünkü kâinatta yaratılmış her şeyin bir
vazifesi, amacı vardır her şey Allah tarafından yaratılmıştır
C) nesneler gerçek kökenlidir
D) gerçekler doğa ve bilim öncesi ilim
ve hakikat kökenlidir. Erdal İNCİ
C.57.A)Aslında
tesadüf diye bir şey yoktur. Allah CC’HU tarafından daha öncesinde belirlenmiş
ve kişinin kaderinde yazılmıştır.
B)Hiçbir şey tesadüf değildir. Bu
dünyayı yaratan Allah, insanları, hayvanları, bitkileri tesadüfen
yaratmamıştır. Ama insanların icat ettikleri şeyler bazen tesadüf olabilir.
C)Aslında biraz karışık bir soru.
Nesnel olan her şey gerçek değildir. Allah CC’HU gerçektir ama gözle
görülmüyor, elle tutulmuyor gerçek değildir diyemeyiz. Gerçek olan her şey de
nesnel değildir. Mesela melekler gerçektir ama nesnel değildir. İkisi de
birbiriyle çelişiyor.
D)Gerçeklerin kökeni doğruluk, hakikat
ve ahlaktır. Saime SAVDA
C.57.A)Tesadüf diye bir şey yoktur.Çünkü her şey mutlak yaratıcı tarafından yazılıp
tayin edilmiştir.
B)Olamaz.Çünkü Allah C.C. dünyayı,
insanları, her şeyi inanılmaz bir denge ve döngü içinde yaratmıştır.
C)Nesnellik gerçek kökenlidir.
D)Her şeyin yaratıcısı olan
Allah C.C.bu dünyada tek gerçektir.
E)Aydınlanma Devrimi ve Sanayi
Devriminden sonra halkı yönlendiren filozof ve edebiyatçılar dini reddetmiş ve
dini kural ve açıklamalara çeşitli fikir akımları ve felsefeler aracılığıyla
alternatif üretmeye çalışmışlardır.
Globalleşen
dünyada küresel sermaye sahipleri sosyete diye tabir edilen camia kendi kişisel
ve sınıfsal egoları tatmin etmek ve devletlerin
küresel güç olmak ve dünya yönetiminde söz sahibi olmak için dünya
sorunlarını gözardı etmekteler.Bu
da tek bir nedenden kaynaklanmaktadır.Dini duygulardan ve ahlaktan yoksunluk. Fatih
EKECİK
C.57. A)Hayat tesadüflerden ibarettir.İllaki bir yerde karşımıza çıkacaktır.
B)Tesadüften ibaret bir şey değildir.Çünkü
her şeyi yoktan var eden Allah (cc)’dir.
C)Nesnellik gerçek kökenlidir.
D)Gerçekler öznel kökenlidir.Emre ŞAHİN
C.57. A) Genel anlamda tesadüf kavramını
düşünecek olursak aslında tesadüf kavramının altında ‘’bir durum veya olayın gerçekleşmesinin
olasılık olarak düşük ihtimal taşıması’’ vardır. Yani gerçek anlamda ‘’tesadüfi’’ diye bir şey söz konusu değildir. Her olay yada
durumun belli bir mekan ve zaman içerisinde gerçekleşmesi için bir olasılık
vardır ve tesadüf kavramı ise bu olasılığın çok düşük olduğu durumlar için kullanılan bir
tabirdir.
B) Eğer b,r durumun gerçekleşmesi için ihmal edilecek
kadar bir olasılık gerçekten varsa (bu ihtimal 1/1000000000 (milyarda bir) olsa
dahi ki en basit örneği sayısal lotoda 6 bilme olasılığıdır ki buda
1/9804347520 dır ve günümüzde bu düşük ihtimale
karşı bu durumun gerçekleştiğini birkaç
hafta içerisinde görebilmekteyiz) bu ihtimal göz ardı edilemez yani gerçekleşme
durumu her zaman söz konusudur.
Aslında olasılık için bir durum adına
mantık itibariyle de düşünüldüğünde ‘’mümkünlük’’ düşüncesi uyandırabiliyorsa
vardır denilebilir. Ancak doğal dengenin var olması, kompleks yapılı
varlıkların bir uyum ve sistem içerisinde yaşam veya varlık döngülerini
sürdürmeleri, dünyanın bünyesindeki ekosistemin kusursuz bir şekilde meydana
oluşumundan bu yana süregelebilmesi kısacası evren dahilindeki her oluşum ve
varlığın muntazam uyumu bir ‘’kendiliğinden oluşum’’ için olasılık ifade edemez.Çünkü olasılık gerçekleşebilme durumu ihtiva edebilecek
durumlar için söz konusuydu. Oysa daha varlığından bile haberdar olamadığımız
bir çok ilahi eser veya mekanizmanın tümünün bir tesadüfi (çok düşük bir
olasılık) olarak meydana gelmesi akıl ve mantığa aykırıdır ve bu durum olasılık
kavramı dahilinde düşünülemez.
C) Gerçeklik kavramının sadece objesel bir boyutta
düşünecek olursak nesnel olmayan (ruhsal, düşünsel veya felsefi) kavramlar için
gerçekliğin söz konusu olmaması gerekmektedir. Gerçeklik bulunan durum, konunun
ele alınış biçimi ve bakış açısı itibariyle değişiklik arz edebildiği gibi
insani fikir ve düşünce bakımında da değerlendirildiğinde kişiden kişiye göre
değişiklik gösterir.
D) Gerçekleri belli bir süreç öncesine dayandırmak veya
belli bir kökene bağlamak her zaman doğru olmayabildiği gibi gerçeklerin ebedi
sürekliliğini koruyabileceği konusunda kati bir kanıya varmak da doğru
değildir. Gerçekler nesnel ve nesnel olmayan tüm kavramları konu alabilir ancak
mantık ve fikirsel değerlendirme boyutunda varlığının ve doğruluğunun
değişiklik gösterebilir olması sebebiyle oluşumunda köken olarak düşünce ve
ruhu gösterebiliriz.
E) Tarihsel dönemlerde gerçekleştirilen keşiflerde,
hızla artan nüfus, milliyetçilik ve devletleşme duygularına paralel olarak
coğrafi benimsemeler, imgesel arayışlar sonucu yeryüzünün belli yerlerinde,
belli dönemlerde milli sembolleşme görülmüş ve bu etkileşime fikir, duygu ve
manevi olgularda katılarak sonraki nesillere de aktarılmıştır. Nihayetinde
henüz insanoğlu var olmadan meydana gelen doğa ve doğayı bünyesinde taşıyan yeryüzü
bu şekilde sistem ve sürecini uzun bir müddet devam ettirdikten sonra
insanoğlunun varlığıyla birlikte imgesel ifade arz eden coğrafik bölgeleri
muhteva eden bir semboller bütünü halini almıştır.
Global kaynakların hızla tüketilmesi ve
uzun vadeli gerçekleşen ekolojik afetler, hayatın
kolaylaştırılmasına paralel olarak gelişen teknolojik gelişmelerin etkisiyle
olmaktadır. Dünya üzerindeki doğal dengenin olumsuz etkilenmesi; yaşam
koşullarının kolaylaştırılması dolayısıyla da daha çok iş adına zaman
kazanılması uğruna yapılan teknolojik yaptırımlarla doğrudan ilgilidir.Emrah ÇUBUKÇU
C.57.A)Evrende
tesadüf denen bir şey yoktur. Zaten her şey önceden Allah tarafında
belirlenmiştir.
B)Hayır kâinatta verilen her şey
muazzam bir düzen içerisindedir. Bu bir rasgelenin ürünü olamaz örneğin; insan
dolaşım sistemi ele alırsak bu dalaşım sisteminde herhangi bir aksama olursa
insanın dolaşım sistemi bozulur. Fakat insanın dolaşım sistemi her gün düzenli
olarak akan bir nehirdir.
C)Gerçekler nesnel kökenlidir.
D)Gerçekler nesne kökenlidir. İnsanlar
topraktan aratılmıştır. Ve toprağa döneceklerdir. bunun
için hayatın ilk varoluşundan ve öncesindeki gerçekleri temel alıp
öğreneceklerini ve edineceği her şeyi bu hakikat ler doğrultusunda
değerlendirilmelidir.
E)19. ve 20. Yy örnek olarak bir
ülkeden başka bir ülkeye giden doğa keşifleri gittiği ülkedeki insanlardan daha
güçlü olduğu için kendi gücünü kullanarak onlara kendi düşüncesini enjekte
etmiştir. Fikriye YAŞAR
C.57.A)Hiçbir tesadüf yoktur. Bu
gerçekleşen olayların daha önceden tasarlayan ve belirleyen birisi vardır.
B)Kainattaki muntazam canlı varlıklar hangi akıl
ile tesadüf diyebiliriz.
C)Nesnellik gerçek kökenlidir.
D)Gerçekler doğa öncesi hakikatlerdir.
E)Bilim adamları dinden uzaklaşarak kendini bilime
adamış bu nedenle bilimsel olarak düşünürler kendi görüşlerini başkalarına
kabullendirmeye çalışırlar.
C.57)Teknoloji ürünler ilk çıktığında hep
olumlu yönleri düşünülmüştür. Fakat ilerleyen zaman diliminde olumlu yönleri
kadar olumsuz yönleri de ortaya çıkmıştır.
Davut ARABİ
C.57. A) Tesadüf diye bir şey yoktur her şey
insanın kendi kaderini yazması sonucu olan rastlantılardır.
B)Kâinat,
kâinatta gerçekler, insanlar bir tesadüf olamaz. Çünkü böyle harika bir
sistemin bir
tesadüften olduğu söylenemez.
C) Gerçeklik
ve nesnelliği ayrı düşünmek olanaksızdır. Çünkü bunlar bir bütünün iki
parçasıdır.
D) Gerçekler;
tarih gibidir, tarihte geçmişten ibarettir. Tarihte yalan olmadığı için
gerçekler geçmiş
kökenlidir.
E) İnsanlar kendi hayatını
kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için çevreyi kendine göre şekillendirir. Bunu
yaparken de doğanın kendi düzenini hiç göz önünde bulundurmaksızın harcama
eğilimindedir. Kadir GÖKPUNAR