|
||||
|
||||
Yeryüzü tarihi, sayfalarını
çevirdikçe ilginçleşiyor. Kıtaların sürüklendiği kuramını ilk kez 1910'lu
yıllarda meteoroloji uzmanı Alfred Wegener ortaya attı. 1960'lı
yıllardaysa yerfizikçi J. Tuzo Wilson'in öncülüğünü yaptığı çalışmalarla
levha tektoniği kuramı, yerbilim araştırmalarını şekillendirdi. Yerbilimin
babasıysa 1700'lü yılların sonunda "geçmiş günümüzün anahtarı" deyişiyle
ünlü James Hutton. Gerçekten de yerbilimciler geçmişe ilişkin
incelemelerle, yalnızca günümüzde değil, gelecekte de yaşlı dünyanın
yüzünün neye benzeyeceğini öğrenmeye çalışıyorlar. Üstelik dünyanın yüzü
sürekli değişiyor ve bu değişimin temel aktörleri; depremler, yanardağlar,
dağlar, okyanuslar, kıtalar köşe kapmaca oynar gibi yerbilimcileri
peşinden sürüklüyor. Yerbilimcilerin iz üzerinde olduğu konulardan biri
süperkıtalar... |
||||
|
||||
Bundan 200-300 milyon yıl önce
yeryüzünde tek bir süper kıta, Pangea'nın olduğu yeni bir düşünce
değil. Ancak, 500 milyon yıllık döngülerle süperkıta-nın tekrar 'tekrar
oluştuğunun, hatta Pangea'nın bu döngünün son halkası olduğunun
anlaşılmasınınsa 20 yıllık geçmişi var. 1980'li yıllarda yerbilimci
Daminian Nance, meslektaşları Tom Worsley ve Judith Moody, süper kıta
döngüsünü önerdiler. Araştırmalardan, Pangea'dan önceki süperkıtanın 600
milyon yıllık Pannotia olduğu ortaya çıktı. Pannotia'dan önce yeryüzünü
şereflendiren süperkıtalar; yaklaşık 1,1 milyar yıl önceye denk gelen
Rodinia, 1,8 milyar yıl önceye denk gelen Columbia, 2,5 milyar yıl
önce varolduğu düşünülen Konorland ve 3 milyar Önce Dün-ya'nın ilk
süperkıtası Ur. Ur'dan günümüze ulaşan kıtalar: Afrika, Avustralya,
Hindistan ve Madagaskar. Yerbilimciler, |
Ur ve diğer süperkıtaların
varlığı, bu kıtaların döngülerle ayrılıp birleştikleri konusunda aynı
görüşteler. Ancak, sü-perkıtaların nasıl oluştuğuyla ilgili farklı
modeller, soru işaretleri var.
Yerbilimcilerin doğru iz üzerinde
olup olmadıklarını anlamak için, Dünya tarihinin önceki sayfalarına geri
dönüp levha tektoniği kuramından ortaya çıkan kanıtlara bakmalı.
Dünya'nın dış katmanının yerkabuğunun kayaç kütlesi olduğunu
biliyoruz. Yerkabuğuyla, üst mantonun kayaç kütlesi 100'le 150 km arasında
değişen litosferi oluşturuyor. Ancak, litosfer bir bütün halinde
değil. Çatlamış yumurta kabuğu gibi. Bilimadamları, yeryüzünde yaklaşık 20
levha olduğunu kanıtladılar. Levhaların bir bölümü kıtaları oluştururken
diğerleri okyanusların tabanında. Ana levhalar: Afrika,
Antarktika, Avustralya, Avrasya, Kuzey-Doğu Sibirya'yı da
içeren |
Kuzey Amerika, Güney Amerika,
Pasifik okyanusunu da İçeren Pasifik. Bu levhalar, akışkan, erimiş
kayaçlardan oluşan, üst mantonun diğer bölümü as-tenosfer üzerinde yılda
10 cm'den az hızla yana, yukarı ya da aşağı hareket
ediyorlar.
Levhaların, sınırları boyunca
birbirini etkilediği farklı hareketleri var. Levhalar ayrılıyor
ve uzaklaşıyorlar ya da bir araya geliyor ve çarpışıyorlar. Bir diğer
seçenek, levhaların birbirleriyle sür-tünerek, parelel ama ters yöne
kaymaları. Milyonlarca yıldır süren bu hareketler, levha
sınırlarında depremler, dağlar, yanardağlar ve okyanus çukurları gibi
yerbilim etkinliklerinin gerçekleşmesine neden oluyor. Levhaların
çarpıştığı yerlerde dağlar oluşuyor, levhaların ayrıldığı yerlerdeyse
kıtalar bölünüyor. Bu arada okyanuslar doğuyor ya da kayboluyor. Örneğin,
180 milyon yıldan |
||
|
||||
BİLİM ve TEKNİK 66 Ekim 2004 |
||||
|
||||
|
||||
önce Avrupa/Afrika ve Kuzey/Güney
Amerika levhaları arasındaki ayrılma Atlas Okyanusu'nu oluşturdu. Atlas
Okyanusu her yıl 5 cm genişliyor. Levha hareketlerine Dünya'nın
yüzünün deri değiştirmesi olarak da bakılabilir. Kıtaların ayrılıp
uzaklaşmasıyla levha sınırları boyunca okyanus tabanının
ortasında bir sırt oluşuyor. Bu sırtın ortasındaki yarıktan
yukarı çıkan magma soğuyor ve sırtın zirvesinden, yeni litosferin
okyanus tabanı tüm yönlere yayılıyor. Dünya'nın sabit bir çapı olduğuna
göre, oluşan yeni litosferin dengelenmesi gerekiyor. Yani, oluşan
deriye karşılık deri dökülmeli! Atlas Okyanusu oluşurken diğer
yandan Afrika'nın Avrupa ve Hindistan'ın Asya'yla birleşmesiyle Tethys
olarak bilinen bir okyanus kapandı. Kıtalar birleştiğinde, aradaki
ok-yanusal litosfer tekrar mantoya karıştı. Levha yıkımı işlemi
"dalma-batma" olarak adlandırılıyor. Genelde okyanusal levhalar,
kıtasal levhalardan daha yoğun. Bu yüzden, iki levhanın birleşim
sınırında, kıtasal levha okyanusal levhayla karşılaştığında,
okyanusal olan, kıtasal olanın altına kayabiliyor. Yerbilimciler,
incelemelerinde okyanusal litosferin 180 milyon yıldan daha yaşlı
olmadığını, kıtasal litosferinse 4 milyar yıl yaşına ulaştığını
buldular. Bu da okyanusal litosferin yıkımının daha yaygın olduğunu
kanıtlıyor. Tethys okyanusunu hatırlayın. Bu okyanus
kaybolduğunda, sırttaki yarıktan ortaya çıkan yeni litosferden
daha fazla litosfer yıkımı oldu.
Levha tektoniği kuramı,
dalma-bat-manın doğrudan ya da dolaylı dağlan oluşturduğunu açıklıyor. Bir
kere dal-ma-batma tek başına dağları oluşturabi-Üyor. Soğuk, yoğun
okyanusal levhaların ısınması, dalma-batma bölgesinin üzerinde
akışkan magmanın oluşması, levhaların eriyip mantoya karışması gibi bir
dizi İşlemi tetikliyor. Oluşan magma yanardağların yakıtı olarak yüzeye
çıkıyor, yerkabuğunu şişiriyor ve dağlar oluşuyor. Bu şekilde dağ
oluşumunun günümüzdeki örneği, And dağlan. Bu dağ zincirinin birçok yüksek
doruğu ya yanardağ olarak etkin ya da geçen yıllarda etkinliğini
kaybetti.
Kıta çarpışmalarından küçük
blokların ya da okyanusal adaların karşılaşması da, farklı tip
dağ oluşumuna neden oluyor. Günümüzdeki okyanuslar, Japonya ve Hawaii
zincirinde olduğu gi- |
okyanusa!
kabuk |
|||
okyanus daralıyor |
||||
Kıtaların nasıl hareket ettiği
dağların oluşumuyla ilişkili. Dalma-batma, magma ve ısının yukarı
çıkmasıyla
doğrudan dağları oluşturuyor, And
Dağları örneğindeki gibi (a). Kuzey Amerika'nın batı kıyısındaki
dağlar
mikrokıta parçalarının ya da
adaların kıtalara süpürülmesiyle oluşan dağlara örnek (b). Klta-kıta
çarpışmaları,
okyanusların kaybolması ve
sıradağların oluşmasıyla sonuçlanıyor. Alpler ve Himalayalar bu şekilde
oluştu. |
||||
bi birçok ada içeriyorlar. Levha
yıkımıy-la okyanusal litosfer kıtasal sınırdan ayrılarak yok oluyor
ve adalar yavaşça kıtaya süpürülüyorlar. Bunun sonu belli: Çarpışma.
Çarpışmayla kayalar aşınıyor ve yanardağ etkinliğiyle birleşerek
dağları oluşturuyor. Kuzey Amerika'nın batı kıyılarında bu tip
dağ örnekleri var. Bu kıtasal sınırlarda, 200 milyon yıldan beri çok
sayıda Pasifik adası tekrar tekrar çarpıştı. Çarpışmaların etkisiyle
Kuzey Amerika levhası, güneyde Californi- |
a'daki Baja yarımadasından,
kuzeyde Alaska'ya doğru 500 km batıya büyüdü. Levha yıkımı, ada
çarpışmalarıyla birlikte kıtaların sınırları boyunca dağ
oluşumuna da neden oluyor. Levha yıkımında, kıtasal kabuk da
taşınırsa, sonrasında kıta-kıta çarpışması kaçınılmaz oluyor. Bu
durum, iç okyanusun yok olmasıyla sonuçlanıyor. Kıtaların kafa kafaya
geldiği yerlerdeyse sıradağlar oluşuyor. Hindistan'ın Güney Asya'yla
çarpışması Himalayaları, Kuzey Afrika'yla Güney |
|||
|
||||
Ekim 2004 67 BİLİM veTEKNİK |
||||
|
||||
|
||||
ve geniş kıta sahanlıklarıyla
temsil ediliyorlar. Pangea'nm kırılmasıyla Atlas Okyanusu'nun levha
kenarları boyunca bu üp kıta sahanlıkları oluştu. Aynı zamanda,
dalma-batma sonucu oluşan dağlarla kıtaların ayrılması devam ediyor
ve bunun sonucunda ada bölgesinin çarpışması, uzatmalı yanardağ
etkinlikleri sıralı gerçekleşiyor. Pangea kırıldığında Amerika'nın
batı kıyılarında yaşananlar bunlar...
İki Farklı Süperkıta Döngüsü Modeli
Süperkıtalar ayrıldığında
altlarında genç okyanusal levhalarla iç okyanuslar oluşuyor. Diğer yandan
süperkıtayı çeviren okyanusal levhalar doğal olarak daha yaşlı.
Yeryüzü etkinliklerinde bir denge var. İç okyanuslar genişledikçe, dış
okyanuslar, genellikle yaşlı levhanın yıkımıyla küçülüyor. İç ve dış
okyanuslar arasındaki yaş farklılığı, süperkıtanın kırılmasından
hemen sonra artıyor ve kıtalar birbirinden ayrıldığında azalıyor.
Buraya kadar her şey güzel, ancak 30 yıldan beri süperkıta oluşumu
sırasında hangi okyanusların kapandığıyla ilgili farklı iki düşünce
çarpışıyor.
Kimi yerbilimcilerin modelinde,
süperkıta oluşurken iç okyanuslar kapanıyor. Bu model doğruysa,
sonraki süperkıta Atlas Okyanusu'nun kapanması, Avrupa ve Afrika'nın,
Kuzey ve Güney Amerika'yla çarpışması sonucu oluşacak. Diğer modeli
de tahmin edebilirsiniz, süper kıta dış okyanusların
kapanmasıyla oluşuyor. Bu durumdaysa Pasifik Okyanusu kapanacak
ve Avustralya kuzeye, Asya'nın doğusuna kaymaya, diğer yandan Kuzey ve
Güney Amerika, Pasifik okyanusu kapanana kadar batıya hareket etmeye
devam edecek. Akor-diyon modeli olarak tanınan ilk modeli, yerfizikçi, J.
Tuzo Wilson ortaya attı. Ona göre süperkıta kırılıyor, oluşan yeni
kıtalar arasında okyanusal levha yıkımı oluyor. Bu da kıtaların
tekrar bir araya gelmesine ve yeni bir süperkıta oluşumuna yol açıyor. Bu
akordiyonun açılıp kapanmasıyla açıklanan levha dansı, süperkıtanın tekrar
içe kapanma hareketi olarak görülüyor. Süperkıtanın dağılmış
parçalarının sınırları, yeniden birleşme evresinde yeni
süperkıtanın İç dağ kuşağını oluşturuyor. Kuzey Amerika ve Batı
Avrupa'nın Appalachi- |
||||
Süperkıta döngüsü, okyanusların
doğup kaybolduğu, dağların oluştuğu bir levha dansı.
Süperkıtanın
kıyısında volkanik bölgeler,
çevresinde dalma-batma bölgelerinin olduğu dış okyanus var. (a)
Süperkıtanın
kırılmasıyla İç deniz oluşuyor
{b). Bu sırada, İç okyanusdan türemiş okyanusal litosfer yıkımı olursa
İçe
kapanma (c), dış okyanusdan
türemiş okyanusal litosfer yıkımı olursa dışa kapanma olarak
adlandırılan
süreçler
gelişiyor. |
||||
Avrupa'nın çarpışmasıysa Alp'leri
oluşturdu. Bunlar da kıtaların içinde dağ oluşumunun Örnekleri. Bu
sıradağlarla birlikte Tethys okyanusu yokolurken, Atlas Okyanusu
oluştu.
Süperkıta Döngüsü
Kayaların yaşını belirleme
teknikleri geliştikçe yerbilimciler, dağ oluşumlarının gelişigüzel
zamanlarda olmadığını gördüler. Dağlar, kıta çarpışmalarının yoğun olduğu,
100-200 milyon yıl gibi kısa aralıklarla ve bu çarpışmaların en az olduğu
300 milyon yıl gibi uzun aralıklarla oluşuyor. Bu yöndeki
bulgularla ortaya çıkan süperkıta döngüsü kuramı, her 500 milyon
yılda düzenli olarak Dünya üzerindeki kıtaların tek bir kara parçası,
süperkıtaya dönüştüğünü ileri sürüyor.
Bu döngünün İşaretleri olarak
kırılma ve ayrılma dönemleri önemli. Bili-madamları kırılma ve
ayrılma dönemlerini belirlemek için magmatik kayaçları inceliyorlar.
Kıtalar birbirinden ayrıldığında, kıtasal sınırlar gelişirken magma
yukarı sızarak eski kayaçların gelişen yarıklarının çatlaklarını
dolduruyor. Bu şekilde kimi zaman kilometrelerce uzanan, üst üste
konmuş kâğıtlara benzer yapıda ince uzun kayaçlar oluşuyor; günümüzde
Atlas ökyanusu'nda olduğu gibi. Yalnız Atlas Okyanusu'nda değil, okyanus
tabanının ortasındaki sırttan oluşan yeni litosferde de bu tip
kayaç- |
larla karşılaşmak mümkün. Çoğu
yerbilimci, süperkıtanın kırılıp ayrıldığını, çünkü süperkıtanın
mantonun ısısını engelleyen bir yalıtkan gibi davrandığını düşünüyor.
Bunu, kafamızı güneşten koruyan şapkaya benzetiyorlar. Sonuç olarak, manto
ısı verdikçe oluşan bazal-tik magma yüzeye çıkıyor. Süperkıtanın ayrılması
bu şekilde... Peki, kıtaların birleşip yeniden süper kıta oluşmasını
sağlayan mekanizma ne? Kıtaların birleşmesi için ard arda
dalma-batma atağı ve araya giren okyanusal litosferin yıkımı, ada
bölgesinin eklenmesiyle kıtasal sınırların büyümesi ve son olarak
kıta-kı-ta çarpışması gerekiyor. Dalma-batmayı tetikleyecek güçler,
yerbilimciler arasında sıcak tartışmalara neden oluyor. Ancak,
çoğu yerbilimci, okyanusal levhaların yaşının genç olmasından,
okyanusal levhaların soğuk ve bu nedenle yoğun olduğu ve kıtasal
levhaların altına kaydığı konusunda aynı görüşte. Masa örtüsünü
düşünün. Eğer örtü, masanın bir tarafından aşağı doğru yeterince
kayarsa, bir noktadan sonra yere düşer. Benzer şekilde, okyanusal
levha indikçe yerçekimi kuvveti, levhanın geri kalanını da
çekiyor. Sonuç olarak, altlarına kayan okyanusal levhalarla kıtasal
levhalar, dalma-batma bölgelerine sürükleniyorlar ve burada en
sonunda çarpışıyorlar.
Süperkıtanın kırılmasından sonra
ayrılan kıtaların kenarları, tektonik olarak hareketsiz ya da edilgen
oluyorlar |
|||
|
||||
BİLİM ve TEKNİK 68 Ekim
2004 |
||||
|
||||
|
|||||
|
dağılma evresinde yeni
süperkıtanın iç dağ kuşağını oluşturuyor. Bu bir tersyüz olma.
Süperkıtanın dağılan parçalarının sınırları, sonraki süperkıtanın
İçine geliyor. Yerbilimci Paul Hoffman, 1991 yılında 760 yıl Önce var olan
süperkıta Rodinia 'nın kırılıp Gondwana-land'e dönüşmesini bu modelle
açıkladı. Güney kıtalarının birleşip Gondwa-naland'İ oluşturması,
dışa kapanma modeline olası örnek olarak gösteriliyor. Hoffman, 760
milyon yıl önce Kuzey Amerika'nın batısından Antarktika ve
Avustralya'nın ayrıldığını, bu ayrılmayla Pasifik okyanusunun oluştuğunu
varsa-yiyor. Bu kıtalar daha sonra Doğu Gondwanaya dönüşüyor.
Rodinia'yı çevreleyen eski okyanusal levhalar yıkıma
uğradığında, Doğu Gondwana oluştuğu yerden göç ediyor. Okyanusal
levha yıkımı, Doğu Gondwana'nın birleşik |
durumdaki Afrika ve Güney
Amerika'yla (diğer adıyla Batı Gondwana) çarpışmasına kadar
devam ediyor ve 550-650 milyon yıl önce süperkıta Pannotia oluşuyor. Genç
İç okyanusların kapanarak yeni süperkıtayı oluşturduğu içe
kapanmanın tersine, dışa kapanmada dış okyanuslar kapanarak
süperkıtayı oluşturuyor.
Süperkıta Modellerini Ayırdetmek
Görünen o ki, süperkıta
döngüsünde her iki modelin de olabileceğine ilişkin örnekler var. Bu
modeller farklı yerbilim oluşumlarını işaret ettiğine göre, hangi
modelin hangi süperkıta ayrılırken gerçekleştiğini anlamak İçin
yerbilimciler, dalma-batmayla kıtasal levhanın altına kayan
okyanusal litosferin yaşını bulmaya çalışıyorlar. İçe kapanma
modelinde okyanusal levha, kırıldığı sü-perkıtadan daha genç, ama
daha sonra birleşeceği süperkıtadan yaşlı oluyor. Diğer modeldeyse,
süperkıta kırılmadan önce okyanusal litosfer kıtasal levhanın altına
kayıyor. Ancak, okyanusal levhanın kıtasal levhanın altına kayması,
kıta-kıta çarpışmalanyla sonlanıyor ve bu da İki modeli ayırdedecek ilk
kanıtlara genellikle zarar veriyor. Çoğu dağ oluşumunda,
okyanusal litosferin küçük parçalarının kıtasal levhaya yapıştığı ve
kıtasal levhanın astenosfere karışarak sı-vılaşmaya başladığı belirli
yerler var. Bu okyanusal levha parçaları önemli yerbilim kanıtları.
Diğer yandan, dalma-bat-ma bölgeleri üzerinde oluşan ama şimdi yıkıma
uğramış okyanusal litosferin parçası yanardağ adaları bölgesi
kıtalara süpürülerek kıtasal sınırlara tutunu-yorlar. Bunların
kristalleşme yaşı tayin edilebiliyor. Amaç, süperkıtanın kırılma yaşını
bulmak değil, okyanusal levhaların genç mi, yaşlı mı olduğunu
öğrenmek. Çünkü bu bilgi, süperkıtanın hangi modelle ayrıldığını
ayırdetmeye yarayacak. Süperkıta kırıldıktan hemen sonra, içe
kapanmayla dışa kapanma arasında yaş farkının yüksek olduğunu, bu
farkın kıtalar birbirinden uzaklaştıkça azaldığını
hatırlayın.
İlk okyanusal litosferle İlgili
kayıtlara ulaşılırsa, somut bilgiler elde edilecek. Ancak, her
iki modelde de, okyanusun kapanmasıyla birlikte levha yıkımının
devam etmesi, yeni volkanik ada |
|||
an-Calodonide-Variscan olarak
adlandırılan dağ kuşağına, böyle bir içe kapanmanın olası Örneği
olarak bakılıyor. Bu dağ kuşağı, 550 milyon yıl önce Panno-tia
süperkıtasının kırılmasıyla oluşan okyanusal litosferin yıkımı ve
250 milyon yıl sonra Pangea'nın oluşumuyla birlikte kıta-kıta
çarpışması sonucu oluştu diye düşünülüyor.
İkinci modeldeyse levha dansının
göç şeklinde olduğu savunuluyor. Sü-perkıta kırılıp ayrıldıktan sonra
0ün-ya'nın öte tarafına hareket ediyor ve orada yeniden birleşip sonraki
süperkı-tayı oluşturuyor. Bu, bir dışa kapanma hareketi, ismin etkisiyle
magmanın yukarı çıkması süperkıta kırılmasına neden oluyor ve
parçalar, mantonun aşağıya doğru dağıldığı ve dalma-batmanm olduğu
yerlere, zıt kutba hareket ediyor. Süperkıtanın dış kıtasal
sınırları, |
|||||
Pannotia yaklaşık 550 milyon yıl
önce kırılmaya başladığında iç okyanuslar oluştu. Yerbilimciler
izotop
tekniğiyle lapetus Okyanusu'nun
500, Rheic Okyanusu'nun 440 milyon yıl önce oluştuğunu buldular. Bu
iç
denizler yaklaşık 300 milyon yıl
önce Pangea'nın oluşumuyla kapandı, (altta) Pangea, süperkıta döngüsünün
son
halkası. Kırılıp ayrılmasıyla 200
milyon yıl önce Atlas Okyanusu doğdu ve Tethys Okyanusu kapandı.
(üstte) |
|||||
|
|||||
|
||||
bölgesinin oluşmasını sağlıyor.
Bu durumda okyanusun içe kapanarak mı, dışa kapanarak mı
kaybolduğu bilinmedikçe kristalleşme yaşı ileri tarihî
gösteriyor. Benzer şekilde, kıtasal sınırlarda levha yıkımıyla kimi
volkanik adalar oluşuyor. Bu adalar da kristalleşme yaşını ileri
atıyor. Hem bu, hem de önceki örnek, kristalleşme yaşıyla model
ayrımı yapmanın zor olduğunu gösteriyor. Ancak, volkanik ada
bölgelerinin evrimi, okyanusal litosfer dönüşümü
tarafından yönetildiğinden, bilimadamlan İki modeli ayırdetmede topu,
izotop tekniğine atıyor.
İzotop Tekniği İki Modeli
Ayırdedecek mi?
Elementlerin çekirdekleri, farklı
sayıda nötron içerebilir. Bu tür atomlar izotop olarak
adlandırılıyor. Kimi İzotoplar radyo aktif. Bunların kararsız çekirdeği
kendiliğinden başka bir element çekirdeğine dönüşerek kararlı hale
geliyor ve radyasyon yayıyor. Bu işlemin olması için gerekli zamanın
yarısına yanlanma süresi deniyor. Bu süre sabit ve la-boratuvarda
ölçülebiliyor. Üstelik kararsız çekirdeğin, kararlı olana oranı
ölçülerek magmatik kayaçların kristalleşme yaşı
bulunuyor.
California Üniversitesi'nde
yerbilimci Don DePaola, tektonik oluşumları anlamak için kararsız
element olarak samaryum (Sm) ve bu elementin kararlı formu
neodimi (Nd) kullandı. Sm-Nd izotoplarının evrimi karmaşık bir
süreç. Bu süreç, bir adada yaşayan insanların atalarının ne zaman
geldiğini anlamak İçin genetik izlere bakmaya benziyor. Benzer şekilde
Sm-Nd izotoplarının kimyasalını bularak kayaçların yaşını tayin etmek
isteyen bilimadamlan, seyrelmiş mantodan örnekler alıyorlar.
Seyrelmiş mantodan, Sm, Nd gibi hafif, ender yerkabuğu
elementlerinin kayaçların erimesi aşamasında bir araya
toplanması sonucu geriye kalan bu elementler bakımından eksilmiş
manto anlaşılmalı. Sm ve Nd'in kimyasal özellikleri birbirine çok
benziyor. Bu yüzden, süperkıta döngüsünde aralarındaki oranı
çoğunlukla yitirmiyorlar. Kayanın atasının tükenmiş mantodan
ayrılma zamanı bulunarak süperkıtanın kırılma zamanı
Öğ-renilebiliyor. Bu da sonraki süperkıtanın nasıl oluşacağını açığa
çıkarıyor. |
Çok sayıda kaya Örneği
toplanırsa, içe dönme ya da dışa dönmeyle ilgili ayrım
yapılabiliyor.
Bir önceki süpererkıtanm
kırılmasından sonra oluşan iç okyanusdan türemiş okyanusal
litosfer yıkımına karşılık, kimisi bir önceki süperkıtanm
kırılmasından Önce oluşan dış okyanusdan türemiş okyanusal litosfer
yıkımı gözlemleniyor. Bu gözlemlerle birlikte kayalardaki Sm/Nd
oranı bulunarak tahmin yapılabiliyor. Pangea'nm oluşmasıyla
Kuzeydoğu Amerika'nın Appalachian dağları, Kuzey Atlas sınırlarındaki
Caledonian dağ kuşağı, güney Avrupa'nın Variscan dağ kuşağıyla Rusya
Ural dağları oluştu. Bir önceki süperkıta Pannotia'nın yaklaşık 550
milyon önce oluştuğunu hatırlayın. Pangea'nm oluşumu sırasında iç
denizden türemiş okyanusal adalar birleşerek bü-yümüşse, 550 milyon
yıldan daha az olmalı yaşlan. Ural dağlarından henüz Nd izotop
verileri alınmadıysa da diğer dağlardan alınan kaya Örnekleri, İç
denizden oluştuklarını doğruluyor. Appalachian dağlan, Iatepus
olarak bilinen bir okyanusun kapanmasıyla oluştu. Bu okyanusun doğuşu ve
sonra kaybo-luşuyla ortaya çıkan adalar bölgeleri var. 600 milyon yıllık
taşlarıyla bugünkü Kanada'nın Quebec bölgesi, Pannotia'nın
kırılmasının ilk evrelerini yansıtıyor. Diğer yandan Iapetus
okyanusunun kapanmasıyla oluşan Kuzey Amerika'nın doğusundaki,
Newfoundland 480 milyon yıllık. Bu bölge, mantodan türemiş olduğundan
Pannotia'nın kırılma tarihini ileriye atıyor ve bu da iç denizin
bir göstergesi. Batı Avrupa'nın Variscan dağ kuşağı Rheic olarak
bilinen okyanusun kapanmasıyla 285-320 milyon yıl önce oluştu.
Okyanusun doğuşu ve sonra kapanmasıyla ortaya çıkan Britanya,
Fransa, İspanya adalar bölgeleri de korunmuş kanıtlar sunuyor. Orta
Fransanın atası, Rheic okyanusundaki ilk yarık sırasındaki bazalt
oluşumu 480 milyon yıl öncesini gösteriyor. Benzer şekilde yine orta
Fransa ve İspanya'daki dalma-batmayla ilişkili bazalt kayaları 350-360
milyon öncesini işaret ediyor. Güney İngiltere, kertenkele
yarımadasından alınan sonuçlar 390 milyon öncesine ait. Rheic
ok-yanusuyla ilgili tükenmiş manto ve kristalleşme yaşı sonuçlan
eşlendiğinde, Pangea'nm İçe kapanmayla oluştuğu ortaya
çıkıyor. |
Diğer yandan 600 milyon yıllık,
bir önceki süperkıta Pannotia'nın oluşumu izlendiğinde kıtaların
çarpışmasıyla oluşan Brazilya'daki Borborema dağ kuşağı, Kuzey
ve Doğu Afrika'daki Trans-Sahra ve Mozambik dağ kuşağıyla ada bölgeleri,
yararlı kanıtlar sunuyor. Pan-notia'dan önceki süperkıta
Rodinia'ydı. Rodinia'nın yaklaşık 760 milyon yıl önce kırıldığı
tahmin ediliyor. İç okyanusdan türemiş okyanusal adalar 760
milyon yıldan genç olmalı; ancak dış okyanusdan türemiş adaların
yaşıysa 760 milyon yılla 1,1 milyar yıl arasında oy-nayabilmeli.
Brazilya'nın Tocantins eyaletinden alınan kayaların
kristalleşme yaşları 600, 760, 850, 950 milyonları gösteriyor. İzotop
tekniğiyle alınan sonuçlar da yakın, 900 milyon 1,2 milyar yıl
arasında. Güneybatı Cezayir ve Güney Fas'ın Trans-Sahra dağ kuşağı
incelemeleri 950 milyon 1,2 milyar yıllık izotop sonuçları veriyor.
Mozambik dağ kuşağında da varyasyonlar var. Kuşağın Sudan'daki kuzey
ucundan alınan 800 milyon yıllık bazalt örnekleri 800-900 milyon yılı,
güneydeki 740 milyon yıllık bazalt örnekleriyse 960-980 milyon yılı İşaret
ediyor. Tüm bu verilerden, Pan-gea'nın tersine, Pannotia'nın dışa
kapanmayla oluştuğunu çıkarmak mümkün.
Pangea ve Pannotia incelemeleri
sü-perkıtaların farklı mekanizmalarla oluşabileceğini gösteriyor.
Rodinia'nın kırılmasından sonra ayrılan kıtaların dal-ma-batma
bölgelerine doğru hareket ettiğini biliyoruz ancak mekanizmanın bir
açığı var. Her şey bu kadar çözüldükten sonra bir ayrıntı, iç
okyanusun kapanması sırasında hızlı okyanusal levha yıkımının olması
işleri karıştırıyor Çünkü, levha yıkımı, yeni litosfer oluşumuyla
dengelenmeli. İç okyanusun kapanmasıyla, dış okyanusda yeni litosfer
oluşuyor. Ancak, dış okyanusda oluşan yeni litosfer, kıtaları bir araya
getirebilir ya da İç okyanusdaki hızlı levha yıkımı, dış okyanusda magma
çıkışma izin vererek kıtaları çekebilir? Bu noktadan sonra
bilimadamlarının izine düşecekleri soru bu. Pangea, hangi
mekanizmayla oluştu?
Tuğba Can |
||
Kaynaklar
Murphy, i. E.. Nance R. D. "How Do
Supercontinents Assemble?"
American Scientist, Temmuz-Ağustos
http://pubs.usgs.gov/ publications/text/dynamic.htmI
http://csmres.imu.edu/geollab/Fichter/PlateTect/synopsis.html |
||||
|
||||
BİLİM ve TEKNİK 70 Ekim 2004 |
||||
|
||||