Ahlâk ve vicdan gelişimi, psikoloji biliminin önemli bir inceleme alanıdır. Sigmund Freud ve Jean Piaget gibi öncülerle başlayan bu alan, Kohlberg'in ahlâkî ikilem çalışmalarıyla derinleşmiştir. Kohlberg, çocukların ve yetişkinlerin davranışlarını yöneten kuralları nasıl yorumladıklarını araştırmıştır (Gürses ve Kılavuz, 2016).
Ahlak eğitimi, özellikle üniversitenin ilk yıllarında devam eden ahlaki gelişim için kritik bir öneme sahiptir (Sılay, 2014). Bu eğitim, öğrencilere yalnızca bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda onların etik düşünebilmelerini ve eylemlerini ahlaki açıdan değerlendirebilmelerini hedefler (Bakioğlu ve Sılay 2011). Aristoteles ve Konfüçyüs'ten bu yana sorulan temel soru aynıdır: "Çocuklarımızın nasıl insanlar olmasını istiyoruz ve bu hedefe ulaşmak için onları nasıl eğitmeliyiz?" Bu sorunun merkezinde her zaman ahlak yer alır.
Kohlberg, adaletin gelişimi için evrensel altı aşama tanımlamıştır: 1) İtaat ve Ceza, 2) Bireycilik ve Çıkarcılık, 3) Kişilerarası Uyum, 4) Yasalara ve Düzene Uyum, 5) Sosyal Sözleşme, 6) Evrensel Etik İlkeler (Althof and Berkowitz, 2006; Seymen ve Bolat, 2007).
Öğretim
Hedef kitleye, istenen bilgiyi aktarmak için, planlı ve plansız yapılan her şeydir.
Eğitim
Öğrenilen bilgilerin yaşantıya uygulanabilir alışkanlık ve alışık tepki (refleks) davranışları haline getirilmesidir.
Eğitimin Nihai Hedefi
Öğretim ve eğitimle kazandırılan her şeyin, güzel ahlak kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak kullanışı ve uygulanışıdır.
Çocuğun suyu ve sabunu israf etmeden, bilinçli ve doğru bir şekilde ellerini yıkaması, eğitimin sadece bir davranış değişikliği olmadığını, aynı zamanda ahlaki bir olgunluğa eriştiğini gösterir. Bu bilinç hayatın tüm alanlarına yayılmalıdır.
Hz. Muhammed (as), "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur. Bu, insanlığın en temel sorununun güzel ahlak olduğunu gösterir. Bilim ve teknoloji, ahlaki bir rehber olmadan kullanıldığında, kaynakları hoyratça tüketerek küresel ısınma, savaşlar ve ekolojik krizler gibi felaketlere yol açmıştır. Gelişmiş ülkelerin doğaya daha çok zarar vermesi, insanlığın ahlaki eğitimde sınıfta kaldığının açık bir göstergesidir.
Problem: Ahlaksız Uzmanlık
Mesleğinde çok yetkin ancak insancıl ahlaktan yoksun bir doktor, kişisel egoları veya maddi hırsları nedeniyle yeteneklerini insanlığın yararına tam olarak kullanmayacak, hatta zarar verebilecektir.
Problem: Bilgisiz Ahlak
Mesleğinde yetersiz bilgi ve beceriye sahip ancak çok iyi ahlaklı bir doktor, iyi niyetine rağmen hastalarına eksik veya yanlış tedavi uygulayarak onlara zarar verecektir.
Çözüm: Bütüncül Eğitim
Bu mantık tüm meslekler için geçerlidir. Gerçek başarı ve insanlığa hizmet, ancak ve ancak mesleki yeterlilik ile insancıl ahlakın birleştiği noktada mümkündür. Bu ikisi, birbirinden ayrılamaz bir bütündür ve eğitim sistemi bu bütünlüğü hedeflemelidir.
İnsancıl Ahlakta Doğru Duruşun 5 Kuralı
1. İnsanlık Ailesinin Üyesi Olmak
Herkese önyargısız bakmak; adil, eşit ve dürüst davranmayı bir alışkanlık haline getirmek. Başkalarını rahatsız edici, rencide edici davranışlardan kaçınmak.
2. Kendisini Doğru Tanımak
Kişinin zihinsel, davranışsal ve bedensel özelliklerinin (mert, kıskanç, duygusal vb.) farkında olması ve kendini dürüstçe değerlendirmesidir.
3. Çevresini Doğru Tanımak
Fiziksel ve sosyal çevreyi iyi tanıyarak yanılgılardan kaçınmak. Örneğin, bir arkadaşın hassasiyetlerini bilmek, ona doğru tepki vermeyi sağlar.
4. Yeterli Bilgi ve Beceri Sahibi Olmak
İnsanları, çevreyi ve mesleğini doğru anlamlandırıp uygulayabilmek için yeterli bilgi ve beceriye sahip olmayı koşulsuz kabullenmektir.
5. Bildiklerini Ahlakla Uygulamak
Öğrenilenleri, insancıl ahlak çerçevesinde alışkanlık olarak hayata adil ve dürüstçe uygulamak. Gerektiğinde toplumsal menfaatleri önceliklendirebilmek.
Mevcut küresel eğitim sistemi, insancıl ve inançsal değerleri göz ardı ederek insanlığın düşünsel zenginliğini bilimin sonlu ve maddi sınırları içine hapsetmektedir. Bu yaklaşımda bilim, insanın bir parçası olması gerekirken, insan bilimin bir parçası haline getirilmektedir. Doğrusu, bilim ve tüm kâinat, gelişmiş bir insanın zihnini ve kalbini (düşünsel hayat enerjisini) aşamaz; onun bir parçasıdır.
Bu nedenle, İslam'ın bildirdiği hakikatleri gün geçtikçe kanıtlayan bilimin, İslami değer yargılarıyla bütünleşik olarak öğrenilmesi daha liyakatlidir (Demirkuş ve Bilgin 2017; Demirkuş ve Bilgin 2018). Gerçek eğitim sisteminin amacı, dürüst ve ahlaklı yaşamanın diğer tüm yaşantılara üstünlüğünü ispatlamaktır. Bilimin kefeni el değiştirdiği, yani güzel ahlaklı insanların eline geçtiği zaman, insanlığın topluca daha çok rahat edeceği beklenebilir.
Ahlaki eğitimde yerellik ve ulusallık "pay", evrensellik ise "payda"dır. Pay (özgünlük) olmadan payda (evrensellik) anlamsızlaşır. Hucurât Suresi 13. Ayet'te belirtildiği gibi, "Ey insanlar! ... Sizi birbirinizle tanışmanız için kavimlere ve kabilelere ayırdık." Her kavim, insanlık yapbozunun özgün ve değerli bir parçasıdır.
Bu bağlamda şu kavramların farkındalığı önemlidir: Şovenizm (başka kavimleri siyasi amaçlı kendi kavmine asimile etme) ve Siyonizm (başka dinlere ait insanları siyasi amaçlı kendi dinine asimile etme) gibi yıkıcı ideolojiler, sağlıklı bir milliyetçilik veya din anlayışıyla karıştırılmamalıdır.
İnsancıl ahlakın evrensel ortak paydası; tüm kavimlerin kabul edeceği adalet, dürüstlük, namus, itidal, yardımseverlik, paylaşımcılık ve vicdan gibi ilkelerdir. Geçmişteki ve günümüzdeki ahlaki zafiyetlerin insanlığa verdiği zararlar, tarihi örneklerle vurgulanarak insancıl ahlak eğitiminin önemi ve farkındalığı kavratılmalıdır.
-
Eğitim sisteminde yerel, ulusal ve evrensel ahlaki değerler, felsefeleri ve tarihsel örnekleriyle birlikte ayrı başlıklar altında verilmelidir.
-
İslam’daki güzel ahlakın önemi vurgulanırken, başka inançlardan insanların da güzel ahlaklı olabileceği tarihsel olarak örneklendirilmelidir.
-
Ahlak eğitimi verilmedikçe bilim ve teknolojinin insanlığa yarardan çok zarar getireceği, 19-21. yüzyıl örnekleriyle ve alternatif çözümlerle ispatlanmalıdır.
-
Hem mesleğini iyi bilmenin hem de güzel ahlaklı olmanın zorunluluğu ve bu iki koşuldan biri olmadan insanlığa yararlı olunamayacağı kavratılmalıdır.
-
Bilimin, doğayı ve yaratıkları deşifre etme aracı olduğu ve ancak insancıl ahlaklı insanlarla doğru kullanılabileceği vurgulanmalıdır.
-
Dünya savaşları, küresel ısınma gibi büyük sorunların temelinde öncelikle ahlak sorununun yattığı felsefi ve ahlaki bir söylem olarak ispatlanmalıdır.
Akagündüz Y. S. (2017), Cumhuriyet’in İlk Yıllarından Günümüze Ders Kitaplarında Ahlak Eğitimi. Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 13 Sayı 26, s. 149-180.
Althof, W. and Berkowitz, M.,W. (2006), Moral education and character education: their relationship and roles in citizenship education. Journal of Moral Education Vol. 35, No. 4, pp. 495–518.
Aydın, Z. M. (2003), Ahlak Öğretiminde Örnek Olay İncelemesi, Nobel Yay., Ankara, s. 16.
Bakioğlu, A. ve Sılay, N. (2011), Karakter Eğitimi. Nobel Yayınevi, Ankara, s. 20.
Candee, D. & Kohlberg, L. (1987), Moral judgment and moral action: A reanalysis of Haan, Smith, and Block’s (1968) free speech movement data. Journal of Personality and Social Psychology, 52 (3), 554 – 564.
Demirkuş, N. ve Bilgin, E.A. (2017), A New Approach to the Definitions and Relations of the Concepts of Mathematics, Eternity, Infinity, Death, Time and The First Point. International Caucasian Mathematics Conference CMC II, VAN, TÜRKIYE.