Duyular
BİLİYOR MUYDUNUZ?

1)
Normal bir insan gözü, morötesi ışığı göremez. Bunun nedeni, göz merceğinde bulunan sarı renkli bir pigmentin morötesi ışınları emerek, retinaya ulaşmalarını engellemesidir. Bu nedenle, katarakt ameliyatı sırasında göz merceği çıkarılan insanlar morötesi ışığı görebilirler.

2)
Dünyanın en büyük gözlerine sahip canlısı, 2007 yılının Şubat ayında Antarktika’da yakalanan bir dev kalamar (Mesonychoteuthis hamiltoni). Bu canlının 27 cm çapındaki gözleri neredeyse bir voleybol topu büyüklüğünde.

3)
Parlak ışık varlığında ve karanlıkta, koni ve çubuk hücrelerinde farklı kimyasallar parçalanır ve birbirlerine dönüştürülürler. Bu nedenle, çok parlak ışıkta durduktan sonra bir anda karanlığa geçildiğinde ya da karanlıktan aydınlığa çıkıldığında gözün net görebilmesi belirli bir zaman alır. Bu zaman, kimyasal dengesinin kurulmasına eştir.

4)
Kedigiller, köpek, kurt ve at gibi birçok hayvan, kulak kepçelerini sesin geldiği yöne doğru çevirebilir. İşitmenin gücünü artıran bu hareketi sağlayan kulak kasları, insanlarda körelmiş durumdadır. Bu nedenle, kulak kepçemizi sesin geldiği yöne doğru çevirebilecek şekilde oynatamayız.

5)
Böceklerin koku duyuları çok iyi gelişmiştir. Sivrisinekler de insanları koku duyuları yardımıyla bulurlar. Karbondioksit gazının, vücut ısısının ve vücut neminin kokusunu algılayabilen sivrisinekler, ısıracakları yere de bu kokuların yoğunluğuna göre karar verirler. Bu nedenle, sivrisinekleri en fazla çeken kokulardan birisi ayak kokusudur.

6)
Daltonizm olarak da bilinen kırmızı-yeşil renk körlüğü üzerinde araştırmalarıyla tanınan İngiliz kimya ve fizik bilimci John Dalton da bir renk körüydü. Bu bulguya, ölümünden 150 yıl sonra göz yuvarından alınan DNA örneğinin incelenmesiyle ulaşıldı.

7)
Vücudumuzda dokunma duyusunun en zayıf olduğu yer sırtımızın ortasıdır. Bunun nedeni, sırtımızda yüzey alanı başına düşen dokunma almacı sayısının çok düşük olmasıdır. Bunun sonucunda da, sırtımızda belirli bir noktaya dokunulduğunda, bunun tam olarak hangi nokta olduğunu anlamamız oldukça zordur. Oysa avuç içimizde dokunulan bir noktayı, gözlerimiz kapalı olsa bile tam olarak tanımlayabiliriz.

8)
Bazı termit türleri, dev tümsekleri andıran yuvalar içerisinde koloni halinde yaşarlar. Koloni üyelerine ait feromonlar, içerideki tüneller sistemi yardımıyla bütün yuvaya dağılır. Termitler, bu feromonları sayesinde birbirlerini tanırlar ve yuvalarına koloniye ait olmayan bir canlı girdiğini anlayabilirler. Bu feromonlar ayrıca, yuvanın en alt katında gelişmekte olan yumurtalardan çıkacak yavruların cinsiyetini de belirler. Yumurtalar, kolonide erkeklere ait feromonlar daha yoğunsa dişi, dişilere ait feromonlar daha yoğunsa da erkek yavrular olarak gelişirler.

9)
Bazı kişilerde, duyu algılarında göreli sinirsel yolların normalden farklı işlemesi nedeniyle özel bir durum ortaya çıkar. Sinestezi olarak bilinen bu özel durumda, harfler, rakamlar, belirli notalar ya da tınılar renk olarak algılanabildiği gibi, belirli olaylar beyinde otomatik olarak rakamlarla ya da aylar, günler gibi sıralı rakamlar kişilik özellikleriyle özdeşleştirilebilir.

10)
Hayvanlar âleminde bir duyu olimpiyatları yapılsaydı:

Koklamada, eşinin yerini 11 km öteden saptayabilen bir güve; görüşte, yerden kilometrelerce yukarıda uçarken avlayacağı fareyi görebilen bir yırtıcı kuş; işitmedeyse, ultrasonik ses dalgalarını algılayabilen bir yarasa şampiyon olabilirdi. Ancak, dokunma ve üç boyutlu görme duyusu dallarında, rekorları zorlayan ve bu duyularda eşsiz olduğunu gösteren, kesinlikle insan olurdu.
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi - Ekim 2008