Esma’ül Hüsna’nın Hayata Yansımaları   For English

Esma’ül Hüsna’nın Hayata Yansımaları Tanıtm Videosu

Anlam Benzerlik Gruplarına Göre İnteraktif Rehber

*Allah'ın Zâtını, tekliğini ve eşsizliğini ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
Allah (الله)Varlığı zorunlu olan, bütün övgülere layık, tek ve mutlak yaratıcı.

Yansıma: Her şeyin tek bir kaynaktan geldiğini bilmek, insanlar arasında birlik ve eşitlik duygusunu pekiştirir.

Örnek:
Irk, dil, din ve kültür farkı gözetmeden insanları birliğin, eşitliğin ve sevginin çatısı altında buluşturmak; aileden topluma, liderlikten uluslararası yardıma kadar hayatın her alanında ayrımcılığı reddederek herkese aynı şefkat ve adaletle yaklaşmaktır.

El-Vâhid (الْوَاحِدُ)Bir ve tek olan; eşi benzeri bulunmayan.

Yansıma: Hayatta birden çok güce değil, tek bir yaratıcıya yönelerek içsel bütünlüğü ve kararlılığı sağlar.

Örnek:
Hayatın farklı alanlarında baskı, çıkar ya da popülerliğe kapılmadan; vicdanın, tek bir hedefin ve değişmez bir ilkenin rehberliğinde, gerçeğe ve amaca sadık kalmaktır.

El-Ahad (الْأَحَدُ)Bir ve tek; hiçbir şekilde bölünemez, parçalara ayrılamaz.

Yansıma: Kalbi ve niyeti sadece Allah'a yöneltmeyi, ikiyüzlülükten ve riyadan arınmayı öğretir.

Örnek:
İnsan ilişkilerinden iş hayatına, ibadetten hayra kadar her alanda gösterişten uzak durup çıkar gözetmeden, yalnızca doğruluk ve samimiyetle hareket etmek, içtenliğin özüdür.

Es-Samed (الصَّمَدُ)Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu.

Yansıma: İnsanın kendi acizliğini fark edip, kibirden arınarak gerçek sığınak kapısına yönelmesini sağlar.

Örnek:
Zorlukta da bollukta da tevazu ve şükürle hareket ederek, yardımı ve kudreti yalnızca yaratıcısında aramak; bireyden topluma, devletten liderliğe kadar kendi gücüne, değerlerine ve dayanışmasına güvenmektir.

El-Hayy (الْحَيُّ)Diri olan, hayatın asıl kaynağı.

Yansıma: Yaşamın kutsallığını ve her canlının hayat hakkına saygı göstermeyi öğretir.

Örnek:
İnsanın doğaya, insana ve hayvana karşı şefkat, sabır ve sorumlulukla hareket etmesi; yaşamı koruyup destekleyerek yeni hayatlara vesile olması, insanlığın en yüce erdemlerinden biridir.

El-Kayyûm (الْقَيُّومُ)Varlıkları ayakta tutan, her şeyi yöneten.

Yansıma: Kâinattaki kusursuz düzeni görerek, her şeyin bir kontrol altında olduğuna inanır ve bu güvenle yaşar.

Örnek:
Evrenin şaşmaz düzeninden aile içindeki sorumluluklara, toplumsal adalet ve krizlerdeki sükûnete kadar her şey bize, sorumluluk bilinciyle düzene katkıda bulunmanın insan için temel bir görev olduğunu gösterir.

El-Hakk (الْحَقُّ)Gerçek ve mutlak hakikat sahibi.

Yansıma: Yalandan, hileden ve adaletsizlikten uzak durarak, hayatını doğruluk üzerine kurmayı ilke edinir.

Örnek:
Hayatın her alanında, mahkemede, medyada, işte ve günlük ilişkilerde baskılara boyun eğmeden doğruyu söylemek, gerçeği çarpıtmadan aktarmak ve insanları yanıltmamak, dürüstlüğün ve şeffaflığın temelini oluşturur.

El-Evvel (الْأَوَّلُ)Başlangıcı olmayan ilk.

Yansıma: Her olayın ve varlığın bir başlangıcı olduğunu, ancak her şeyin ötesinde ezeli bir gücün bulunduğunu idrak ettirir.

Örnek:
Evrenin başlangıcından toplumsal sorunlara, geleneklerden tarihe ve projelere kadar her alanda yüzeyde kalmayıp köklere yönelmek; geçmişle bağı koruyarak sağlam temeller üzerine geleceği inşa etmenin yoludur.

El-Âhir (الْآخِرُ)Sonu olmayan; her şey yok olsa da O bakidir.

Yansıma: Dünyevi hedeflerin geçiciliğini, asıl kalıcı olanın ise manevi değerler olduğunu hatırlatır.

Örnek:
Mal ve mülk peşinde koşmak yerine kalıcı bir isim ve eser bırakmak; projelerde kısa vadeli kazancın ötesinde topluma miras olacak faydayı gözetmek; hayatın sonunu yeni bir başlangıç bilip umut aşılamak ve eğitim ile çevreye yatırım yaparak gelecek nesillere katkıda bulunmak, gerçek anlamda ölümsüzlüğün yoludur.

Ez-Zâhir (الظَّاهِرُ)Varlığı apaçık olan, aşikâr.

Yansıma: Çevresindeki her varlıkta ve olayda yaratıcının delillerini görerek imanını güçlendirir.

Örnek:
Bir kar tanesinin eşsizliğinden evrenin kanunlarına, toplumdaki iyiliklerden doğanın güzelliklerine kadar her şey; insana, ilahi sanatın ve mükemmel düzenin hayranlık uyandıran izlerini gösterir.

El-Bâtın (الْبَاطِنُ)Gizli yönleri bilen, varlığının derinliği kavranamayan.

Yansıma: Olayların sadece görünen yüzüyle değil, ardındaki hikmetle de ilgilenmeyi, derin düşünmeyi öğretir.

Örnek:
İnsanlara, olaylara ve hayata yüzeysel bakmak yerine; ardındaki niyetleri, gizli sebepleri ve dersleri anlamaya çalışmak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha derin bir kavrayışa ulaşmanın yoludur.

El-Bâkî (الْبَاقِي)Varlığı sonsuz olan, ebedi.

Yansıma: Dünyadaki her şeyin geçici olduğunu hatırlatarak, kalıcı olan iyilikler ve erdemler peşinde koşmayı teşvik eder.

Örnek:
Fânî mallar yerine kalıcı hayırlar yapmak; çocuklara ahlaki değerler bırakmak, ilim ve sanatla insanlığa katkı sağlamak ve doğaya kök salacak eserler üretmek, ismin ve faydanın nesiller boyu yaşamasını sağlar.

El-Vâris (الْوَارِثُ)Her şey yok olduktan sonra mülkün tek ve gerçek sahibi.

Yansıma: Sahip olunan şeylere "emanetçi" gözüyle bakmayı, mal hırsından ve bencillikten uzaklaşmayı öğretir.

Örnek:
Malın ve mülkün asıl sahibinin Allah olduğunu bilerek; kaynakları gelecek nesiller için korumak, tarihi ve kültürel mirası insanlığa emanet bilinciyle sahiplenmek ve varlığı topluma faydalı işlere yönlendirmek, gerçek sorumluluk anlayışıdır.

En-Nûr (النُّورُ)Âlemleri aydınlatan, kalplere nur veren.

Yansıma: Bilgisizlik ve manevi karanlıklardan kurtulmak için ilim ve irfan yolunda yürümeyi teşvik eder.

Örnek:
Bir rehberin yol gösterişinden, akil bir insanın sözüyle barışı sağlamasına; okuma-yazma seferberliğine katılmaktan toplumu aydınlatacak araştırmalar yapmaya kadar her çaba, karanlığı dağıtıp insanlara ışık olmak demektir.

*Allah'ın yaratma gücünü, evren üzerindeki mutlak hakimiyetini ve kudretini ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
El-Hâlık (الْخَالِقُ)Her şeyi yoktan var eden, yaratan.

Yansıma: Yaratılmış her şeye saygı duymayı ve korumayı öğretir.

Örnek:
Doğayı korumak için ağaçlandırma ve geri dönüşümden, hayvanları yaşatmaya ve sanatta özgün eserler üretmeye kadar her çaba; insanın yeteneklerini kullanarak hem doğaya hem topluma kalıcı güzellikler katmasının ifadesidir.

El-Bâri' (الْبَارِئُ)Kusursuz ve uyumlu yaratan.

Yansıma: Yaptığımız işlerde estetik ve uyuma özen göstermeyi teşvik eder.

Örnek:
Mimariden bahçeciliğe, şehir planlamasından takım çalışmasına kadar her alanda fonksiyon, estetik ve doğallığı gözeterek uyumlu bir bütün ortaya koymak; kalıcı güzellik ve dengeyi sağlamanın yoludur.

El-Musavvir (الْمُصَوِّرُ)Her varlığa en güzel şekli veren.

Yansıma: Fiziksel farklılıkları bir zenginlik olarak kabul etmeyi ve ayrımcılıktan kaçınmayı sağlar.

Örnek:
Farklı görünüm ve kökenlere sahip insanlara sevgi ve saygıyla yaklaşmaktan, sanatta ve tasarımda çeşitliliği estetikle buluşturmaya kadar her tutum; insanın ve hayatın benzersiz güzelliğini takdir etmenin ifadesidir.

El-Bedî' (الْبَدِيعُ)Örneksiz ve emsalsiz yaratan.

Yansıma: İnovasyonu, özgün düşünmeyi ve taklitçilikten kaçınmayı teşvik eder.

Örnek:
Bilimde, sanatta, edebiyatta ve toplumsal hayatta; daha önce düşünülmemiş fikirler ortaya koymak, doğadan ilhamla özgün eserler üretmek, yeni çözümler ve eşsiz kompozisyonlar geliştirmek, yaratıcılığın ve özgünlüğün en değerli ifadesidir.

El-Melik (الْمَلِكُ)Mülkün mutlak ve tek sahibi.

Yansıma: Makam ve zenginliğin geçici bir emanet olduğu bilincini kazandırır, tevazuyu artırır.

Örnek:
Yöneticiden siyasetçiye, zenginden iş dünyasına kadar herkesin; yetkiyi baskı değil hizmet için kullanması, malı ve mirası adaletle paylaşması, sosyal sorumluluğu gözetmesi ve kendini halkın hizmetkârı bilmesi, gerçek adalet ve cömertliğin özüdür.

Mâlikü’l-Mülk (مَالِكُ الْمُلْكِ)Mülkün gerçek sahibi.

Yansıma: Dünyevi kayıplar karşısında aşırı üzüntüye kapılmamayı, her şeyin sahibine döneceğini bilmeyi sağlar.

Örnek:
İflas, afet, kriz ya da statü kaybı gibi ağır kayıplar karşısında panik ve umutsuzluğa kapılmadan; şükür, metanet ve yeniden başlama azmiyle hayata tutunmak, olgunluğun ve direncin en büyük göstergesidir.

El-Azîz (الْعَزِيزُ)İzzet, şeref sahibi, mutlak galip.

Yansıma: Gerçek onurun ve üstünlüğün para veya makamda değil, ahlaklı ve ilkeli bir duruşta olduğunu öğretir.

Örnek:
İş dünyasından eğitime, haksızlık karşısında duruştan meslek etiğine kadar her durumda; çıkar, popülerlik ya da baskıya boyun eğmeden dürüst kazancı, onuru, cesareti ve doğruyu savunmayı seçmek, erdemli bir yaşamın temelidir.

El-Cebbâr (الْجَبَّارُ)İradesini yürüten, kırılanları onaran.

Yansıma: Toplumdaki zayıf ve mazlumların yanında olma, onların yaralarını sarma sorumluluğu hissettirir.

Örnek:
Afetlerden haksızlıklara, kimsesizlerden mağdurlara kadar her durumda; dayanışma, teselli, eğitim ve adaletle yaraları sarmak, toplumsal merhametin ve insani sorumluluğun en güçlü ifadesidir.

El-Mütekebbir (الْمُتَكَبِّرُ)Büyüklüğün tek sahibi.

Yansıma: İnsanın kendi sınırlarını bilmesini ve tevazu sahibi olmasını sağlar, kibri ve böbürlenmeyi engeller.

Örnek:
Bilim insanından sanatçıya, yöneticiden sporcuya kadar herkesin; başarı ve ün karşısında kibirlenmek yerine şükran, samimiyet ve alçakgönüllülük göstermesi, gerçek büyüklüğün tevazuda saklı olduğunu kanıtlar.

El-Kahhâr (الْقَهَّارُ)Her şeye mutlak galip gelen.

Yansıma: Zulmün ve haksızlığın eninde sonunda son bulacağına dair inancı ve umudu pekiştirir.

Örnek:
Toplumların özgürlük mücadelesinden bireylerin kötü alışkanlık ve bağımlılıklarını yenmesine, haksızlığa sabırdan adaletin tecellisine kadar her örnek; zulme karşı direncin ve hak mücadelesinin sonunda zaferle sonuçlanacağını gösterir.

El-Kavî (الْقَوِيُّ)Sonsuz güç sahibi.

Yansıma: Zorluklar ve imkansız gibi görünen durumlar karşısında yılmamayı, gerçek güç sahibine sığınmayı öğretir.

Örnek:
Hastalıktan spora, sosyal sorumluluktan sivil inisiyatiflere kadar her alanda; inanç, azim ve cesaretle umudu kaybetmeden büyük engelleri aşmak, insan ruhunun en güçlü yönünü ortaya koyar.

El-Metîn (الْمَتِينُ)Çok sağlam, sarsılmaz kudret sahibi.

Yansıma: İnandığı değerlere ve ilkelere, dış baskılara rağmen sıkı sıkıya sarılmayı sağlar.

Örnek:
Düşünürden gazeteciye, aileden hakime ve öğretmene kadar her durumda; baskı, zorluk ve dışlanmaya rağmen değerlerinden, doğruluktan ve ideallerden taviz vermemek, sarsılmaz bir karakterin göstergesidir.

El-Kâdir (الْقَادِرُ)Her şeye gücü yeten.

Yansıma: "İmkansız" diye bir şey olmadığını, çaba ve dua ile her şeyin mümkün olabileceği umudunu aşılar.

Örnek:
Kısıtlı imkânlardan büyük başarıya, hastalıktan şifaya, çorak topraktan berekete, umutsuzluktan barışa ve yoksulluktan bilime uzanan her hikâye; azim, sabır ve umutla imkânsızın mümkün hâle gelebileceğini gösterir.

El-Muktedir (الْمُقْتَدِرُ)Her şeye gücü yeten, dilediği gibi tasarruf eden.

Yansıma: Evrendeki büyük dönüşümlerin ve olayların O'nun mutlak kudretiyle olduğunu fark ettirir, teslimiyeti artırır.

Örnek:
Doğa olaylarının kudretinden medeniyetlerin yükseliş ve çöküşüne, küçücük bir tohumdan devasa sonuçlara kadar her şey; insana aczini, ilahi takdiri ve küçük sebeplerin büyük sonuçlar doğurabileceğini hatırlatır.

El-Mukaddim (الْمُقَدِّمُ)Dilediğini öne alan.

Yansıma: Haset etmek yerine, herkesin yerinin ilahi bir takdirle belirlendiğini bilerek huzur bulmayı sağlar.

Örnek:
İşten spora, dostluktan mesleğe kadar her durumda kıskanmak yerine tebrik etmek; başkasının başarısına, mutluluğuna ve hayırlı işlerine sevinmek, gerçek olgunluğun ve samimiyetin göstergesidir.

El-Muahhir (الْمُؤَخِّرُ)Dilediğini geri bırakan.

Yansıma: İsteklerin hemen gerçekleşmemesinde bir hikmet olabileceğini düşünerek sabretmeyi öğretir.

Örnek:
Terfi, iş, proje, evlilik ya da seyahat gibi konularda yaşanan gecikme ve engellerin; aslında daha uygun fırsatlara, eksiklerin giderilmesine veya tehlikelerden korunmaya vesile olduğunu bilmek, ertelemelerin ardındaki hayrı görmektir.

El-Câmi‘ (الْجَامِعُ)Bir araya getiren.

Yansıma: Toplumda ayrışma yerine birleşmeyi, farklılıkları zenginlik görerek bir araya gelmeyi teşvik eder.

Örnek:
Siyasetten aileye, mahalleden kuşaklara ve meslek gruplarına kadar farklılıkları bir kenara bırakıp ortak hedefler ve değerler etrafında bir araya gelmek, birliğin ve dayanışmanın gücünü gösterir.

*Allah'ın sonsuz şefkatini, affediciliğini ve kullarına olan sevgisini ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
Er-Rahmân (الرَّحْمَـٰن)Tüm mahlukata merhamet eden.

Yansıma: Tüm yaratılmışlara şefkatli olmayı öğretir.

Örnek:
Sokak hayvanlarını korumaktan ağaçları sulamaya, yaralı kuşları tedavi etmekten ihtiyaç sahiplerine ve mültecilere ayrım yapmadan yardım etmeye kadar her davranış; yaşamı, sevgiyi ve kardeşliği yaşatmanın en güzel ifadesidir.

Er-Rahîm (الرَّحِيم)İnananlara ahirette özel merhamet edecek.

Yansıma: Mümin kardeşliği bilincini geliştirir ve birbirinin hatasını affetme ahlakını pekiştirir.

Örnek:
Günah işlemiş, hata yapmış ya da zor duruma düşmüş insanlara dışlamak yerine anlayış, fırsat ve destek vererek onları yeniden topluma ve hayata kazandırmak; merhametin ve ikinci şansın en yüce erdem olduğunu gösterir.

El-Gaffâr (الْغَفَّارُ)Günahları tekrar tekrar bağışlayan.

Yansıma: İnsanlara karşı hoşgörülü olmayı ve onlara ikinci bir şans vermeyi teşvik eder.

Örnek:
Arkadaş, eş, çocuk, öğrenci ya da çalışan fark etmeksizin; aynı hata veya eksiklik tekrarlandığında bile sabırla destek olmak, yeniden anlatmak ve vazgeçmeden yardımcı olmak, gerçek hoşgörü ve merhametin göstergesidir.

El-Gafûr (الْغَفُورُ)Bağışlaması bol, günahları örten.

Yansıma: Başkalarının ayıplarını ve kusurlarını örtmeyi, onları toplum içinde küçük düşürmemeyi öğretir.

Örnek:
Arkadaşın sırrından komşunun derdine, öğrencinin zayıflığından iş arkadaşının hatasına kadar her durumda kusurları ifşa etmeden saklamak; insan onurunu korumanın ve güvenilirliğin en önemli göstergesidir.

Et-Tevvâb (التَّوَّابُ)Tövbeleri çokça kabul eden.

Yansıma: Hata yapan birinin pişmanlığını ve değişme çabasını takdir etmeyi sağlar.

Örnek:
Kötü alışkanlıklarını bırakmaya çalışan ya da geçmişte hata yapmış insanlara güvenmek, onları affedip desteklemek ve yeniden hayata kazandırmaya çalışmak; merhametin, rehberliğin ve ikinci şansa inanmanın en güzel ifadesidir.

El-Afûvv (الْعَفُوُّ)Gücü yettiği hâlde affeden.

Yansıma: Haklıyken ve karşılık verme imkanı varken bile affetmenin bir erdem olduğunu öğretir.

Örnek:
Trafikteki öfkeden dedikoduya, borçtan miras davasına kadar her durumda intikam ya da hakkını sonuna kadar almak yerine affetmeyi seçmek; merhametin, olgunluğun ve kalp huzurunun en yüce göstergesidir.

Er-Raûf (الرَّؤُوفُ)Çok merhametli, şefkati yoğun.

Yansıma: Özellikle zayıf, yaşlı, çocuk ve hastalara karşı çok daha hassas ve şefkatli olmayı teşvik eder.

Örnek:
Yaşlılardan çocuklara, engellilerden kimsesizlere kadar her ihtiyaç sahibine şefkat, sabır ve ilgiyle yaklaşmak; insan olmanın en derin merhamet ve vicdan göstergesidir.

El-Halîm (الْحَلِيمُ)Çok yumuşak davranan, sabırlı.

Yansıma: Öfke anında sakin kalmayı ve ani tepkiler vermekten kaçınmayı öğretir.

Örnek:
Çocuklardan eşe, çalışandan müşteriye kadar her ilişkide; öfkeye öfkeyle değil, sabır ve yumuşak üslupla karşılık vermek, huzurun ve olgunluğun en etkili yoludur.

El-Vedûd (الْوَدُودُ)Çok seven ve sevilmeye layık olan.

Yansıma: İnsanlar, hayvanlar ve tüm yaratılmışlarla sevgiye dayalı, sıcak ilişkiler kurmayı teşvik eder.

Örnek:
Aileden dostlara, komşulardan evcil hayvanlara kadar her ilişkiyi; sevgi sözleri, küçük hediyeler, şefkatli davranışlar ve barıştırıcı çabalarla beslemek, gerçek bağlılık ve muhabbetin temelidir.

Es-Sabûr (الصَّبُورُ)Çok sabırlı olan.

Yansıma: Hayatın zorlukları, musibetler ve duaların kabulünün gecikmesi gibi durumlarda metanetli olmayı öğretir.

Örnek:
Hastalıktan işsizliğe, trafikten hedeflere kadar hayatın her alanında sabırla beklemek, azimle çalışmak ve umudu korumak; olgunluğun, direncin ve hayata teslimiyetin en güçlü göstergesidir.

*Allah'ın kullarına olan ikramını, rızık vermesini ve cömertliğini ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
Er-Rezzâk (الرَّزَّاقُ)Tüm canlıların rızkını veren.

Yansıma: Helal kazanç peşinde koşmayı, rızık endişesiyle harama bulaşmamayı ve tevekkül etmeyi öğretir.

Örnek:
İşverenin adil ve zamanında ödeme yapmasından çiftçinin sabırla toprağa güvenmesine, paylaşım ve yardımlaşmadan sürdürülebilir üretime kadar her davranış; rızkı emanet bilinciyle koruyup başkalarıyla paylaşmanın bir göstergesidir.

El-Vehhâb (الْوَهَّابُ)Karşılıksız olarak bolca veren.

Yansıma: Cömert olmayı, bir iyilik yaparken karşılık veya teşekkür beklememeyi öğretir.

Örnek:
Kimliğini gizleyerek bir öğrencinin eğitimini üstlenmekten, organ ve kan bağışına; komşularla iftar paylaşmaktan bilginin ücretsiz aktarımına kadar her davranış, karşılık beklemeden yapılan iyiliğin ve gizli cömertliğin en değerli örneğidir.

El-Fettâh (الْفَتَّاحُ)Her türlü zorluğu ve kapıyı açan.

Yansıma: En umutsuz anlarda bile bir çıkış yolu olduğuna dair inancı ve ümidi canlı tutar.

Örnek:
İşsizlikten diplomasiye, bilimden toplumsal sorunlara kadar her alanda sabır, azim ve araştırmanın sonunda aniden açılan kapılarla yeni çözümler ve buluşlara ulaşmak, umudun ve insan gayretinin bereketidir.

El-Bâsıt (الْبَاسِطُ)Dilediğinde açan, genişleten.

Yansıma: Bolluk ve genişlik zamanlarında şükretmeyi, israftan kaçınmayı ve nimetleri paylaşmayı öğretir.

Örnek:
Hasattan ikramiyeye, başarıdan neşeye kadar her durumda elde edilen bolluğu ve imkânı sadece kendine saklamayıp ihtiyaç sahipleriyle, gençlerle ve toplumla paylaşmak; burs, kültür, sanat ve sosyal sorumluluk projeleriyle iyiliği çoğaltmaktır.

El-Ganî (الْغَنِيُّ)Hiçbir şeye muhtaç olmayan.

Yansıma: Zenginliğe ulaşınca şımarmamayı, asıl zenginliğin gönül tokluğu ve maneviyat olduğunu hatırlatır.

Örnek:
Zenginlikte de fakirlikte de mütevazı kalmak; azla yetinip onuru korumak, tüketim yerine değerleri yaşatmak ve serveti toplum yararına kullanmak, gerçek iç zenginliğin göstergesidir.

El-Muğnî (الْمُغْنِي)Dilediğini zengin eden.

Yansıma: Başkalarına yardım ederek, onları maddi ve manevi olarak muhtaç durumdan kurtarmayı teşvik eder.

Örnek:
Zanaatkârlıktan öğretmenliğe, yardımdan projelere kadar her alanda insanlara sadece anlık destek vermekle kalmayıp onları kendi ayakları üzerinde duracak hale getirmek, gerçek anlamda kalıcı iyilik ve güçlendirmedir.

El-Kerîm (الْكَرِيمُ)Cömertliği, lütfu çok olan.

Yansıma: İyilik ve ikramda bulunurken, bunu en güzel ve onurlandırıcı şekilde yapmayı öğretir.

Örnek:
Hediyeleşmeden misafir ağırlamaya, yardımdan hizmet sektörüne kadar her durumda özenle, en iyi ve en faydalı olanı sunmak; insanlara verilen değerin ve gerçek cömertliğin göstergesidir.

Eş-Şekûr (الشَّكُورُ)Az amele çok sevap veren.

Yansıma: Yapılan en küçük iyiliğin bile değerli olduğunu ve karşılıksız kalmayacağını bilmeyi sağlar. İnsanlara teşekkür etmeyi öğretir.

Örnek:
Taş kaldırmaktan selamlaşmaya, teşekkürden küçük yardımlara kadar en basit görünen iyilikler bile; hem başkasının hayatını kolaylaştıran hem de toplumsal huzuru besleyen değerli davranışlardır.

El-Latîf (اللَّطِيفُ)Lütufkâr, en ince işleri bilen.

Yansıma: İnsanlara karşı nazik, kibar ve incelikli davranmayı; kaba ve kırıcı olmaktan kaçınmayı öğretir.

Örnek:
İş hayatından aileye, eleştiriden yardıma kadar her durumda nazik, yapıcı ve anlayışlı bir dil kullanmak; insanlara incitmeden yaklaşmanın ve gerçek nezaketin temelidir.

El-Vâsi‘ (الْوَاسِعُ)İlmi ve rahmeti her şeyi kuşatan.

Yansıma: Dar görüşlülükten ve bağnazlıktan kaçınarak, farklı düşüncelere ve insanlara karşı geniş bir perspektifle bakmayı sağlar.

Örnek:
Kendi gibi düşünmeyenleri anlamaktan farklı kültürlere, hatalara hoşgörüyle yaklaşmaktan çok yönlü araştırmalara kadar her durumda esnek, geniş ve adil bir bakış açısı sergilemek, gerçek anlayış ve olgunluğun göstergesidir.

*Allah'ın mutlak adaletini, her şeyi görüp gözettiğini ve hesabını tuttuğunu ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
El-Adl (الْعَدْلُ)Mutlak adalet sahibi.

Yansıma: Hayatın her alanında adil davranmayı ilke haline getirir.

Örnek:
Babadan öğretmene, hakemden hakime kadar her durumda ayrım yapmadan, kayırmacılıktan uzak durarak herkese eşit ve adil yaklaşmak, gerçek tarafsızlığın ve hakkaniyetin göstergesidir.

El-Hakem (الْحَكَمُ)Mutlak hüküm sahibi.

Yansıma: Anlaşmazlıklarda adil bir karara saygı duymayı ve taraf tutmamayı öğretir.

Örnek:
Miras paylaşımından komşuluk sorunlarına, iş yerinden spora kadar her anlaşmazlıkta duygusallığa kapılmadan tarafsız mercilere, kurallara ve hukuka güvenmek, adaletin tesisinin en sağlıklı yoludur.

El-Muksit (الْمُقْسِطُ)Adaletle ve ölçüyle hükmeden.

Yansıma: Özellikle yönetici ve lider pozisyonundakilerin adil ve dengeli olma sorumluluğunu hatırlatır.

Örnek:
Liderlikten esnaflığa, aileden devlete kadar her alanda görevlerin, kaynakların ve fırsatların ölçü ve liyakat gözetilerek eşit ve adil dağıtılması, gerçek adaletin hayata yansımasıdır.

El-Hasîb (الْحَسِيبُ)Herkesin hesabını gören.

Yansıma: Yaptığı her işin bir karşılığı olacağı bilinciyle, kişiye otokontrol ve sorumluluk aşılar.

Örnek:
Muhasebeden sınava, kamu malından akademik araştırmaya kadar her alanda; en küçük ayrıntının bile hesabının sorulacağını bilerek titizlik, dürüstlük ve sorumlulukla hareket etmek, gerçek adalet ve ahlak bilincidir.

Er-Rakîb (الرَّقِيبُ)Her an gözetleyen, denetleyen.

Yansıma: Yalnızken bile yanlış yapmaktan sakınma ahlakını (ihsan duygusunu) geliştirir.

Örnek:
İster trafikte, ister işte, ister sosyal medyada olsun; kimse görmese de her an gözetim altında olduğunu bilerek dürüst, ahlaklı ve vicdanlı davranmak, gerçek sorumluluk bilincidir.

Eş-Şehîd (الشَّهِيدُ)Her şeye şahit olan.

Yansıma: Haksızlığa uğradığında veya adaletsizliğe tanık olduğunda, hiçbir şeyin gizli kalmayacağına dair inancı pekiştirir.

Örnek:
Mahkemede şahitlikten tarihin kaydına, iftiradan haksız rekabete kadar her durumda doğruluk ve adaletten sapmamak; ilahi şahide güvenip sabırla dürüstlüğü korumak, hakikate sadakatin özüdür.

El-Mü'min (الْمُؤْمِنُ)Güven veren, vaadine sadık.

Yansıma: Toplumda güvenilirliği, sözüne sadık kalmayı ve emanete riayet etmeyi temel ilke haline getirir.

Örnek:
Borçtan sırrın korunmasına, iş sözünden evlilikteki vefaya kadar her durumda verdiği sözü tutmak, güvenilirlik ve dürüstlüğün en temel göstergesidir.

El-Müheymin (الْمُهَيْمِنُ)Her şeyi gözetip koruyan.

Yansıma: Sorumluluğu altındakileri en iyi şekilde gözetme ve koruma bilinci aşılar.

Örnek:
Anneden doktora, yöneticiden çalışana kadar herkesin; çocuk, hasta, proje ya da mal fark etmeksizin kendisine emanet edilen her şeyi titizlikle gözetmesi ve denetlemesi, gerçek sorumluluk ve güvenilirliğin göstergesidir.

El-Alîm (الْعَلِيمُ)Her şeyi eksiksiz bilen.

Yansıma: İlim ve bilgi peşinde koşmayı, cehaletten kaçınmayı ve her zaman öğrenmeye açık olmayı teşvik eder.

Örnek:
Karar verirken yüzeysellikten kaçınıp derinlemesine araştırmak, önyargısız davranmak, hayat boyu öğrenmeyi benimsemek ve uzmanlık dışı alanlarda susmayı bilmek; bilginin rehberliğinde hatalardan korunmanın yoludur.

El-Habîr (الْخَبِيرُ)Her şeyden haberdar olan.

Yansıma: İşlerin ve olayların iç yüzünü, niyetleri ve gizli detayları anlama çabasını artırır.

Örnek:
Bir doktorun teşhisindeki derinlikten yöneticinin sezgisine, yardımın samimiyetinden bireyin iç muhasebesine kadar her durumda; sözün ve görüntünün ötesine geçip niyeti, özü ve samimiyeti aramak, doğru ve sahici olmanın özüdür.

El-Hafîz (الْحَفِيظُ)Her şeyi koruyan.

Yansıma: Hem maddi hem de manevi olarak emanete sahip çıkma sorumluluğu hissettirir.

Örnek:
Sağlıktan kültürel mirasa, çevreden kişisel eşyaya ve mesleki sırlara kadar her şeyi bir emanet bilinciyle korumak; verilen değeri hakkıyla sahiplenip gelecek nesillere aktarmanın temel sorumluluğudur.

*Kulların derecelerini, durumlarını değiştiren ve her şeyin bir ölçüyle olduğunu ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
El-Hâfıd (الْخَافِضُ)Kibirli ve zalimleri alçaltan.

Yansıma: Güç ve makam sahibi iken alçakgönüllü olmayı, başkalarını küçük görmekten kaçınmayı hatırlatır.

Örnek:
Kibir, zulüm ve aşağılamanın sonunda kayıp ve yalnızlıkla sonuçlanmasına karşılık; terfi, başarı, zenginlik ve güç kazansa da tevazu, adalet ve vefayı korumak, gerçek yüceliğin ölçüsüdür.

Er-Râfi' (الرَّافِعُ)İman edenleri ve alçakgönüllüleri yükselten.

Yansıma: Gerçek yükselişin ve saygınlığın makamla değil, ilim, ahlak ve tevazu ile mümkün olduğunu gösterir.

Örnek:
Çalışkanlık, hizmet sevgisi ve ilimle yükselmek; ister iş hayatında en alt kademeden zirveye çıkmak, ister toplumun gönlünde yer edinmek, isterse manevi olarak itibar kazanmak olsun, gerçek saygınlığın yolunu oluşturur.

El-Mu'ız (الْمُعِزُّ)Dilediğine izzet ve şeref veren.

Yansıma: Onuru ve şerefi korumak için haksızlığa ve zillete boyun eğmemeyi öğretir.

Örnek:
Fakirlikten zorbalığa, haksızlıktan dış baskılara kadar her durumda taviz vermeden onuru savunmak; bağımsızlık, direnç ve ilkeli duruşla hem kendini hem de mazlumları korumaktır.

El-Müzil (الْمُذِلُّ)Dilediğini zillete düşüren.

Yansıma: Başkalarını küçük düşürmenin, onlarla alay etmenin ve zulmetmenin ne kadar tehlikeli olduğunu hatırlatır.

Örnek:
Yalan, iftira, rüşvet, zulüm, kibir ve haksızlık gibi yanlış tutumların; sonunda itibar kaybı, yalnızlık, gülünç duruma düşme ve hesap verme ile karşılık bulması, adaletin er ya da geç tecelli edeceğini gösterir.

El-Kâbıd (الْقَابِضُ)Dilediğinde sıkan, daraltan.

Yansıma: Maddi ve manevi darlık anlarının bir imtihan olduğu bilinciyle sabretmeyi ve isyandan kaçınmayı öğretir.

Örnek:
Ekonomik krizden hastalığa, sınavlardan iç sıkıntılarına kadar her zorluk; sabır, direnç, birlik ve teslimiyetle karşılandığında, insana hem olgunluk hem de manevi arınma kazandıran bir imtihan vesilesidir.

Ed-Dârr (الضَّارُّ)Dileğine zarar, musibet veren.

Yansıma: Başa gelen musibetlerin ve zorlukların, manevi bir yükseliş ve ders çıkarmak için birer fırsat olabileceğini düşündürür.

Örnek:
Kaza, hastalık, işsizlik ya da kayıplar gibi zorlu deneyimlerin; insana olgunluk, şükür, yeni beceriler ve hayatın gerçek değerlerini fark etme bilinci kazandırması, her musibetin içinde bir ders ve hikmet saklı olduğunu gösterir.

El-Mâni‘ (الْمَانِعُ)Dilediğine engel olan.

Yansıma: Bazen çok istediğimiz bir şeyin olmamasında bile bir hayır olabileceğini düşünerek ilahi takdire güvenmeyi öğretir.

Örnek:
Olumsuz gibi görünen engellerin ve değişen planların, aslında kişiyi tehlikelerden koruyup daha hayırlı sonuçlara vesile olduğunu görmek, hayatın gizli hikmetini fark etmektir.

*Allah'ın doğru yolu göstermesini ve her işindeki sonsuz bilgeliğini ifade eden isimler.*

İsim (Arapça)AnlamıHayata Yansıması ve Sosyal Örnekler
El-Hâdî (الْهَادِي)Hidayete erdiren, doğru yolu gösteren.

Yansıma: Yolunu kaybettiğinde veya kararsız kaldığında ilahi rehberliğe sığınmayı ve doğruyu aramayı öğretir.

Örnek:
İyi bir dostun öğüdünden, bir kitabın ışığından ya da bir bilgenin yol tarifinden faydalanmak; zor anlarda sakinlikle yön aramak ve başkalarına da doğru yolu göstermek, insanın hem kendine hem topluma rehberlik etmesidir.

Er-Reşîd (الرَّشِيدُ)Doğru yolu gösteren, rehberlik eden.

Yansıma: Önemli kararlar alırken, aklı, tecrübeyi ve duayı birleştirerek en isabetli sonuca ulaşmayı teşvik eder.

Örnek:
Hayatın önemli kararlarında; meslek, evlilik, yatırım ya da devlet idaresinde, hem aklı hem kalbi dinleyerek, tecrübe ve analizden yararlanıp hayırlısını dilemek, en doğru ve isabetli yolu bulmanın anahtarıdır.

El-Hakîm (الْحَكِيمُ)Hikmet sahibi, her işi en doğru olan.

Yansıma: İlk bakışta anlaşılamayan veya olumsuz görünen olayların ardında bir bilgelik ve hayır olduğunu düşünmeyi sağlar.

Örnek:
Zorlukların, reddedilmelerin, hastalıkların, afetlerin ve kayıpların; acı verici görünse de aslında şifa, gelişim, birlik, fırsat ve güçlenme vesilesi olduğunu görmek, hayatın gizli hayırlarını kavramaktır.