BİLİM VE TEKNOLOJİ HABERLERİ
Raşit Gürdilek
b-1.jpg
kanlığında iki ekipçe yapılan yeni çalışmalar-sa, insan beyin evriminin, Homo Sapiens'in sahneye çıkışıyla sonlanmamış olabileceğini gösteriyor. Araştırmacılara göre beyin büyü­mesini yönettiği düşünülen iki gen doğal se­çilim mekanizmasıyla yakın zamana kadar evrimini sürdürmüş ve hâlâ sürdürüyor ola­bilir.
Lahn yönetimindeki araştırmacılar, çalışma­larını mikrosefalın ve ASPM diye adlandırı­lan iki gen üzerinde odaklamışlar. Bu gen­ler, birincil mikrosefali denen ve normalden çok küçük beyinlerle kendini gösteren bir anormal durumdan sorumlu. 443Lahn'ın ekibi ve başka gruplar daha Ön­ceki çalışmalarında mikrosefalin ve ASPM'nin insana özgü türlerinin insanlarla şempanzelerin ayrılmasından sonra yoğun bir doğal-seçilim baskısı altına girdiklerinize böylece insanların beynindeki olağanüstü büyümeden sorumlu olduklarını göstermişti. İlk atalarımızın evrimine daha başka genle­rin de katkıda bulunduğu zaten biliniyor. Lahn ve ekip arkadaşları, yeni araştırmala­rında seçilimin mikrosefalin ve ASPM üze­rinde modern insanların ortaya çıkmasından sonra da devam ettiğinin kanıtlarını ara­mışlar. Bunun için, ABD'de Coriell Tıp Araş­tırmaları Enstitüsü'nde saklanan ve insanla­rın tüm genetik çeşitliliğini temsil eden 90 hücrenin DNA dizilimlerini oluşturmuşlar. Araştırılan her iki gen için de İnsan toplu­luklarında şaşırtıcı bir sıklıkla ortaya çıkan bir avantajlı alel bulmuşlar. Alel, aynı genin bir anneden, biri de babadan gelen kopya­larına deniyor. İstatistik testleri, bu sıklığın rastlantısal genetik kayma ya da nüfus göç-
leriyle açıklanamayacağını göstermiş. Bu durum, alellerin doğal seçilimce tercih edi­lenler olduğunu gösteriyor. Eski mutasyon oranları konusundaki varsa­yımlardan hareket eden ekip, iki alelin de ne zaman ortaya çıktığını hesaplamış. So­nuç, avantajlı mikrosefalın geninin 37.000 yıl önce ortaya çıktığını göstermiş. Bu, Avru­pa'da sembolik davranışların görülmeye baş­ladığı zaman. Avantajlı ASPM aleliyse, 5800 yıl önce ortaya çıkmış. Lahn'ın ekibine göre, özellikle ASPM söz konusu olduğunda avantajlı alelin genç yaşı ve dünyadaki yay­gınlığı, beyinsel işlevlerde bir uyum avantajı sağlamış olabileceğini gösteriyor. Ancak, bu avantajın ne olduğu kesin değilse de bilişsel yetiyle İlişkili olabileceği düşünülüyor. Ekip şimdi bu alelleri taşımakta olan bireylerin. bir takım bilişsel avantajlar edinip edinme­diklerini belirlemeye çalışıyor. Başka araştırmacılar, sözkonusu aleller bi­lişsel ya da kültürel bazı avantajlar sağlamış olsa bile bunların önemli olamayacağı görü­şündeler. Çünkü tüm normal insanlar, hangi alelleri taşıyor olurlarsa olsunlar, dil ve sem­bolik anlatım yetisine sahipler. Ekibin tartışma yaratma potansiyeli yüksek bulgularından bîri de, avantajlı alellerin da­ğılımıyla ilgili. Örneğin mikrosefalin aleli Av­rupa'da, Asya'da ve Amerika kıtalarında, Af­rika'nın Büyük Sahra'nın güneyindeki böl­gelerde olduğundan çok daha yaygın. 1184 bireyden alınan örnekleri tarayan ekip, avan­tajlı mikrosefalın alelinin İtalyan Rus ve Han etnik grubundan Çinlilerin %75 ya da daha fazlasında, Kolombiyalılarınsa neredeyse %100'ünde bulunduğunu belirlemiş. Buna karşılık alelin ortaya çıkış frekansının Kame­run'daki Zime halkıyla, Namibya'daki San halkında %10'dan daha az olduğu görülmüş. Lahn ve ekibine göre Avantajlı aleller Afrika dışında ortaya çıkmış olabilir. Ya da durum bu alelleri taşıyan görece küçük bir grubun Afrika'dan dışarıya çıkmasından sonra kıta­da baş gösteren bir genetik darboğaza İşaret ediyor olabilir.
Araştırmacılar, bu alellerin, taşıyanlara bir bilişsel avantaj sağlama olasılığının ve insan toplumları arasındaki dengesiz dağılımının ortaya bazı sosyal ve etik sorunlar çıkarttığı­nı belirtiyorlar. Lahn, bulguların aşırı ve yanlış yorumlara tabi tutulma olasılığının da yüksek olduğu uyarısında bulunuyor.
Science, 9 Eylül 2005
İnsanlar olarak büyük beyinlerimizle gurur duymakta haksız değiliz. Ortalama 1350 santimetreküp (cc) hacmiyle beynimiz, oran­sal olarak tüm Öteki hayvanlarınkinden daha büyük. İleri derecede gelişmiş bilişsel gücü bize, sanatı yaratmak, kentler kurmak ve tü­rümüzün temsilcilerini uzaya göndermek olanağı sağlamış. Doğal seçilimin bizi bu ye­tilere nasıl kavuşturduğu henüz yeterince açık değil; ama gerek fosil kayıtları, gerekse de genetik çalışmalar daha yüksek bilişsel yeteneklerin evriminin 5-6 milyon yıl önce insan ve şempanze soylarının ortak bir ata­dan ayrılmalarından kısa süre sonra başladı­ğını ve en azından modern İnsanın yaklaşık 200.000 yıl önce ortaya çıkışına kadar sür­düğüne işaret ediyor. Chicago Ûniversitesi'nden Bruce Lalın baş-
b-2.jpg
BİLİM ve TEKNİK 4 Ekim 2005