si için yeterli sayılıyordu. Bu bakış açısı değişiyor. Son yıllarda, tıptan ta­rıma kadar çok çeşitli alanlarda, gele­neksel bilgiyi ve uygulamaları reddet­menin bedelinin kimi zaman ağır ol­duğunun ayırdına varılmış durumda. Yerli bilgi, bugün, tarım, biyoloji, sağ­lık, doğal kaynakların kullanımı, yö­netim ve eğitim gibi, pek çok konuda yerel soruna çözüm getirmede Önem­li katkılar sağlıyor. Ancak, yerli bilgi­nin değerinin, özellikle sürdürülebilir
cak, sonuçta, çiftçilerin anlattıklarının doğru olduğu ortaya çıktı. Çünkü, söz konusu ağacın kök sistemi, top­raktaki suyu hem gövdesine, hem de kendisini çevreleyen toprağa sifonlu-yordu. Toplumbilimcilere göre bu olay, modern tarım biliminin gelenek­sel bilgiyi gözardı etmesinin çok sayı­da biçimlerinden biri.
Yakın bir geçmişe kadar, yerli bil­ginin, "çağdaş bilimsel dünya görüşü"
Yerli bilginin, Özellikle sürdürüle-bilir gelişme ve yoksullukla savaş gibi konularda değerinin farkına varılma-sıyla, bu tür bilgilere verilen değer de artıyor. Gelişmiş ülkelerde ne kadar öne çıkarsa çıksın, Batı temelli "for-mal" bilgi, aslında dünyadaki hilgi sis-temlerinden yalnızca biri; ağırlıklı ola-rak batı temelli eğitim sistemlerinde geliştirilmiş bilgi sistemlerine verilen ad. Bu şekilde adlandırılmasının ne-deni, yazılı belgeler, kurallar, düzen-
lemeler ve teknolojik altyapıyla des-tekleniyor olması. Buna karşın, "yerli bilgi" (ya da yerel bilgi), doğal çevrey-le yakın ilişki içinde uzun bir geç misleri olan insanlarca geliştiri-lip korunmuş bilgi kümeleri ne, anlatımlara ve uygulama-lara dayanıyor; kuşaktan kuşağa sözel olarak akta-rılıyor ve ender olarak yazıya dökülüyor. Bir-çok ülkede formal bil-gi, formal olmayan, yerel, geleneksel, ya da ekolojik bilgi sis-temleriyle birlikte varlığını sürdürüyor. Bu bilgiler, ait ol-dukları kültürlerde, günlük yaşamın bir-çok temel boyutuna da temel oluşturuyor: Avlanma, balıkçılık, ta-rım, hayvancılık, besin üretimi, su, sağlık ve çevresel ve toplumsal de ğişimlere uyum gibi.
Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz yıllarda, Gana'daki bir grup çiftçi, yabancı tarım uz-manlarına, o çevrede yetişen bir ağacın altına ekilen tarım ürünlerinin çok iyi gelişme gösterdiğini anlattıkla-
bt-1.jpg
gelişme ve yoksullukla savaşıma kat­kısının fark edilmesi, ne yazık ki bu bilgilerin büyük bir tehlike altında ol­duğu bir zamanda, geç gerçekleşti. Yerli bilgi, hem hızlı küresel de­ğişim süreçleri, hem de bu bil­gilerin belgelenmesi, değer­lendirilmesi, korunması ve yayılması için gereken kurumların ve kapasite­lerin eksikliği nedeniy­le yok olma tehlikesiy­le karşı karşıya. Yerli bilgi sistemlerinin ele alınması için yeni yöntemlerin gelişti­rilmesi de gerekiyor. Ancak bu şekilde bu bilgi sistemlerinin sorunlara getirdiği çözümler desteklenip benimsenebilir. Bu tür bilgilerin eğitim programlarına ve öğre­tim yöntemlerine katıldı­ğı da oluyor. Ancak, bu noktada çok önemli soru­lar ortaya çıkıyor: Yerli bilgi-nin sahibi kimdir? Bu bilgileri kimler kullanabilir ve kimin, hangi amaçla kullanacağına kim karar verir? Bu bilginin sahiplerine ödenecek bedel nedir? Kimilerine gö­
bt-2.jpg
rında, sözleri kuşkuyla karşılanmıştı. Çiftçilere göre, ürünlerin gereksinim duyduğu suyu, ağacın kökleri karşılı-yordu. Uzmanlar, ağaçların, köklerini kullanarak toprağın derinliklerindeki suyu yapraklarına ulaştırdıklarını bili-yorlardı. Bu durumda, ağacın altında toprağın, çevredeki topraklara göre daha az nemli olması gerekirdi. An-
re, yerli bilgilerin belgelenmesi, örne­ğin, biyo-korsanlığı teşvik ediyor ve gelişmekte olan ülkelerin zararına, yeni bir sömürgeciliğin habercisi. Yer­li bilgi veri tabanları ve yayınları, iste­yen herkesin, yerel içeriğine saygı göstermeden ya da bu bilgileri üreten­lere bedel ödemeden, istedikleri gibi kullanmasına yeşil ışık yakıyor.
olarak adlandırılan bilgi sistemiyle çe­liştiği durumlarda da, bu bilgiler "boş inanç" olarak kabul ediliyordu. "Akıl­cılık" sınamasının da Batı toplumları-nın kültürel bir ürünü olduğu fark edilmeden, akılcı bir temele sahip ol­maması, bu bilgilerin gözardı edilme-
BİLGİ VE İLETİŞİM DEVRİMİNİN YARATTIĞI YE
FİKİR MÜLKİYETİ Hl
bt-3.jpg
toplumsal ve politik sonuçları konu-sunda, kamuoyundaki görüş ayrılıkla-rı da çoğaldı. Bu görüş ayrılıklarının bir bölümünün odak noktası, bu ku-ralların koruma altına aldığı haklar konusunda çok "eli açık" olduğu, ya da ekonomik ve endüstriyel gücün tek tek merkezlerde toplanmasına olanak tanıdığı durumlar. Görüş ayrılıklarının bir bölümüyse, özellikle yaşam bilim-lerinde, neyin "insan buluşu" olarak adlandırılabileceği ve patent koruma-sına alınmak üzere seçilebileceği üze-rinde odaklanıyor.
Bu görüşler, özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından düşünüldüğün-de önem kazanıyor. Ekonomik büyü-me gereksinimi, gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümeye neden olan mo-dellerin gittikçe artan bir yaygınlıkla kabullenilmesine neden oluyor. Bu, yalnızca bireysel yaratıcılığı ve buluş-çuluğu değil, belki daha da önemlisi, araştırmalara finans desteği sağlayan yatırımcıların da kazanmasını ve des-teklenmesini sağlayan fikir mülkiyeti haklarına duyulan gereksinimi de be-raberinde getiriyor. Bu nedenle de, ör-neğin, Dünya Ticaret Örgü-
Fikir mülkiyeti haklan, hilgi ekono­misinin köşe taşlarından birini oluştu­ruyor. Bu ekonomi, bilimsel bilgiden kaynaklanan ürünlerin ve hizmetlerin çevresinde yapılanmış durumda. Bu­nun en belirgin Örneği olan alanlar, moleküler biyoloji alanındaki keşiflere dayanan biyoteknolojiyle,
ödüllendiren fikir mülkiyeti haklan, bugün küresel ekonomide önemli bir işlev görmeye başladı. Ancak, fikir mülkiyeti haklarının ekonomik önemi arttıkça, fikir mülkiyetinin garantiye alınmasını ve uygulanmasını yasal açı­dan koruyan kuralların ekonomik,
fizik ve bilişim alanların­daki buluşlara dayanan bilgi ve İletişim teknoloji­leri.
Toplum, yararlı bilgileri bulan kişilere, bu bilginin kullanımı üzerinde sınırlı bir yönetim hakkı vererek, buluşçuları ödüllendirir. Bu, olası rakiplerin bu araştırmaların ürünlerini kullanmalarını önleyerek ya da lisans anlaşmaları sayesinde bu ürünleri kul­lananlardan para alarak, araştırma ve geliştirmeye harcanan paradan kar et­me olanağı sağlar. Bilim­sel çabayı, teşvik etmek amacıyla, patentler, telif haklan ve markalarla
bt-4.jpg
tü (WTO) üyelerinin, hem ulusal, hem de uluslar arası düzeyde, serbest ticaretin te-mel gerekliliği olan bazı fi-kir mülkiyeti yasalarının yü-rürlüğe geçirilmesini garan-ti altına alan, "ticaretle ilişki-li fikir mülkiyeti hakları"nı konu alan anlaşma hüküm-lerini de kabul etmeleri ge-rekiyor. Daha önceleri, geliş-mekte olan birçok ülkede, çok daha gevşek özellikte fi-kir mülkiyeti mevzuatı yü-rürlükteydi. Bu durum, bu ülkelerin, herhangi bir yer-de geliştirilen ve patentle-nen ürünlerin kopyalanması yoluyla, birçoklarının önem-li endüstriler geliştirmesine olanak tanımıştı. Hindistan
BİLİM ve TEKNİK 10 Aralık 2003
bt-5.jpg
KOŞULLARDA
AKLARI
ve Brezilya'dakİ ilaç endüstrileri gibi. Ticaretle ilgili fikir mülkiyeti haklarını konu alan WTO anlaşması, İşte bu tür durumlara karşı bir önlem.
Ancak, tıpkı serbest ticarette oldu-ğu gibi, fikir mülkiyeti hakları düzen-lemelerinden yarar sağlayanlarla, bun-ların bedelini ödemesi gerekenler ara-sında geniş bir uçurum var. Birçok du-rumda, bu, doğrudan küresel ekono-mide dolaşan ürünlerin arkasındaki araştırmaların, gelişmiş ülkelerde ger-çekleştirilmiş olmasından ve sonuçla-ra bu ülkelerdeki şirketlerin sahip ol-masından kaynaklanıyor. Özellikle tıp ve tarım alanlarında, araştırma ve ge-liştirme için gereken yatırımların bü-yüklüğü nedeniyle, fikir ve mülkiyet haklan, gittikçe daha fazla Önem kaza-nıyor. Öte yandan, bu araştırmaların ürünlerine erişmek, gelişmekte olan ülkeler açısından büyük önem taşıyor. Bunun en açık örneği, yeni Haçların geliştirilmesine yarayan farmakoloji araştırmaları. Farmakoloji şirketleri-nin sahip olduğu ilaç patentleri, şir-ketlere, patent sahibi oldukları ülke-lerde bu ilaçları kimlerin, hangi koşul-larda üretebileceğini belirleme gücü veriyor. Tanım olarak da, şirketlerin en önemli sorumluluğu, araştırmaları-na destek olan yatırımcıların ekono-mik kazanımlarını yükseltmek. Bun-lardan yarar sağlayabilecek, ancak fi-yatlarının yüksek olması nedeniyle belki de bu ilaçlan almaya gücü yet-meyecek olanlara karşıysa sorumluluk taşımıyorlar.
Çok uluslu şirketlerin desteklediği araştırma gruplarının, biyolojik süreç-lere ait bilgileri patentlemeye çalıştığı durumlardaysa, başka görüş ayrılıkla-rı ortaya çıkıyor. Sözgelimi, araştırma-cıların bir hastalığın İyileştirilmesinde kullanılan ve yerli bir toplumun ku-şaklar boyunca bildiği bir sağaltım yönteminin daha önceden bilinmeyen bilimsel temelinin ödülünü almak üze-re hak İddia ettiğini düşünelim. Böyle olunca, bu sürecin "bilimsel olmayan"
sından kaynaklanıyor. Sözgelimi, ge-netik araştırmalarında gelinen nokta, insanlara yarar sağlayabilecek biyolo-jik süreçlerin belirlenmesi ve kopya-lanması konusunda çok büyük fırsat-lar ortaya çıkardı. Örneğin, tarımda, büyük tarım şirketlerinin sahip oldu-ğu yeni tohum çeşitlerine ait patentle, bu değişimin örneklerinden biri. Far-makoloji patentlerinin, gelişmekte olan ülkelerde yaşayanların temel ilaç-lara erişimine etkisi; potansiyel yarara sahip biyolojik kaynakların aranması çalışmaları, bazılarınca biyo-korsanlık olarak adlandırılması, genetik araştır-malar alanında, (patentlenebilir nite-likli) buluşlarla, (patentlenemez nite-likte kabul edilen) keşifler arasındaki sınırın bulanıklaşması, fikir mülkiyeti haklarının besinlerin güvenilirliğini nasıl etkileyeceği, insan hakları konu-sundaki kaygılarla nasıl kesişeceği ve ticaretle İlgili fikir mülkiyeti hakları-nın gelişmekte olan ülkeler açısından yarattığı ikilemler gibi tartışmalı konu-lar da var.
bilgisine yüzyıllar boyunca sahip olan­ların, bu ödülün ne kadarını almaları gerektiği sorusu ortaya çıkıyor.
İlke olarak, fikir mülkiyeti hakları, özel ilgilerle kamunun İlgileri arasın­da bir denge kurmayı hedefler. Fikir mülkiyeti hakları tasarlanırken, yasa koyucular, fikir mülkiyetlerini üreten­lerin ve kullananların haklan ve yü­kümlülükleriyle, toplumsal ve ekono­mik gelişme hedeflerinin dengede ol­masını sağlamaya çalışırlar. Örneğin, patent sisteminin avantajlarından biri, endüstriyel sır saklamayı caydırması. Bir buluşun tam ayrıntılarının ve nasıl çalıştığının ayrıntılı olarak basılması, bu buluşa patent sağlama koşuların-dan biridir. Fikir mülkiyeti haklan, ay-rıca özel lisanslar yoluyla, potansiyel yarara sahip buluşların kullanılmasını güvence altına alır. Ancak, uygulama-da, fikir mülkiyeti haklarının olumlu ve olumsuz etkileri arasındaki denge, sürekli olarak değişiyor. Bu değişimle-rin bazıları, buluşların altında yatan bilimsel bilgilerin evrim geçiren doğa-
BİLİM ve TEKNİK
BİLGİ TOPLUMUNUN
GELECEĞİ
bt-6.jpg
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim, "bilgi devrimi" ola­rak da anılan yeni bir çağın başlama­sını sağladı. İş yönetimi konusundaki çalışmalarıyla tanınan ünlü yazar Pe­ter Drucker'a göre, bugün yaşadığı­mız sayısal devrim, insanlık tarihinde­ki bilgi devrimlerinin dördüncüsü. İl-ki, bundan 5-6 bin yıl önce, Mezo-potamya'da yazının bulunuşuydu. İkinci bilgi devrimi, MÖ 1300 yılında Çin'de İlk kitabın yazilmasıydı. Üçün-cü bilgi devrimiyse, 1450 yılında mat-baanın bulunuşundan sonra gerçek-leşti. Bu devrimlerin hepsinin de, o günkü İçeriklerinin çok ötesinde ve yüzyılların akışını değiştiren etkileri oldu. Bugün yaşadığımız bilgi devri-minin gelecekteki etkileri nasıl ola-cak?
Sayısal teknolojiler konusundaki tartışmaların birçoğunu, İyimser ya da kötümser olarak ikiye ayırabiliriz. Kimi yazarlara göre bilgi devrimi, hiye-rarşik düzendeki bürokrasilerin pabu-cunu dama atarak, toplulukların ve yargı haklarının, vatandaşların kimlik-lerinin ve bağlılıklarının oluşturduğu çoklu katmanlarda üst üste bindiği ye-ni bir tür elektronik feodalizm oluştu-racak.
Başka yazarlarsa, olumlu gelişmele-rin ekonomi, politika ve kültür alanın-da çok büyük değişimler ve olumlu ço-
alistlerse, yeni bilgi toplumunun var olan ekonomik ve kültürel eşitsizlik-leri besleyip, gelişmiş ülkelerle geliş-mekte olan ülkeler arasındaki uçuru-mu daha da genişletebileceği gibi, gerçekten de birbirine bağlı bir "küre-sel köy" yaratma olasılığını da doğa-sında barındırıyor.
Peki, günümüzde tohumları atılan yeni bilgi toplumunda, gelişmekte olan ülkelerdeki bilgi ve iletişim tek-nolojileri altyapılarının yavaş gelişme-sinin sonuçları neler olacak? Yeni ile-tişim teknolojilerinin ekonomik büyü-me ve yoksulluğu azaltma potansiyel-leri hakkında bugüne kadar neler öğ-renildi?
Medyanın ve iletişim teknolojileri-nin birçokları için zamanı ve uzayı "sı-kıştırarak" dünyayı küçültmesi, bu teknolojilere çok az erişimi olan ya da hiç erişemeyen, bilgi-dışlanmışı bir alt-sınıf yarattı. Dünya üzerindeki telefon-ların % 75'i, sekiz gelişmiş ülkede yaşa-yan insanların kullanımında. Bazı ülke-lerde, pil fiyatları. İnsanların alım düze-yinin çok üzerinde olduğundan, bura-larda yaşayan insanlar için radyo dinle-mek lüks bir tüketim olarak görülüyor. Öte yandan, yeni bilgi ve iletişim tekno-lojilerinin kültür ve dil içeriği bakımın-dan çeşitliliğinin sınırlı olması da, çok büyük kitlelerin bu alandan dışlanması-na yol açıyor. Küresel ağlarda bilginin akışı, kuzey yarımküredeki ülkelerden kuzey yarımküredeki başka ülkelere ya da kuzey yarımküreden güney yarım-küreye doğru gerçekleşiyor; gelişmek-te olan ülkelerde "yerli bİlgi"nİn oyna-yacağı rol de sorgulanıyor. İnternet, radyo ve televizyonun işlevleri, yasalar-ca kontrol edilmeyen medya ortamla-rında iç içe geçtikçe, halka yönelik ge-leneksel yayıncılık, Pazar payını ticari medyaya kaptırıyor. Yeni bilgi ve ileti-şim teknolojilerinin, örneğin, radyo teknolojisinin tersine, sürekli olarak yenilenmesinin ve güncellenmesinin gerekmesi, yerkürenin hem güneyinde-ki, hem de kuzeyindeki yoksulların dış-lanmasına neden oluyor.
ğunluğunun karar alma süreçlerine katıldığını ve demokratik süreçlerin İyileştiğini görmeyi umuyorlar. Ancak, kimi başka yazarlara göreyse de, bun­lar ütopik düşünceler. Bu yazarlar, bil­gi ve iletişim teknolojilerindeki ilerle­melerin, toplumsal ve ekonomik ayrım­ların, politik güç eşitsizliklerinin, "bilgi varsılları"yla yoksullar arasındaki uçu­rumun daha da artıracağı kanısında. Bu iki uc arasında ver alan teknore-
bt-7.jpg
DÜNYA BİLGİ TOPLUMU ZİRVESİ
bt-8.jpg
2003 tarihlerinde Cenevre'de, ikinci aşamasıysa, 16-18 Kasım 2005'te Tu­nus'ta gerçekleşecek.
Zirveye, hükümetler, özel sektör temsilcileri, sivil toplum örgütleri, bir­leşmiş milletlerin özel temsilcileri katı­lıyor. Cenevre'de oluşturulacak belir­lenecek ilkeler ve eylem planından sonra, Tunus'ta gerçekleştirilecek top­lantıların odak noktasıysa gelişme ola­cak. Türkiye'de, zirveyle ilgili ulusal hazırlık çalışmaları, Ulaştırma Bakan­lığı ve Telekomünikasyon Birliği baş­kanlığında yürütülüyor.
Bilgi toplumunun, demokrasi, ada­let, eşitlik, insanlara, insanların kişisel ve toplumsal gelişimine saygı açısında bir araç olabilmesi için, hangi değerle­ri garanti altına almalıyız? Yaratmak istediğimiz toplumun geleceğini bi­çimlendirmede iletişimin rolü
2003 yılı Aralık ayının sonunda, Cenevre'de bir dünya zirvesi düzenlendi. Bu zirve-nin ilgi odağı, bilgi ve iletişim tekno-lojilerinin yayılışının ulusal ve ulus-lar arası alanlardaki açılımları. Ulus-lararası Telekomünikasyon Birliği'nin düzenlediği Dünya Bilgi Toplumu Zir-vesi, korsan yazılımlardan, yoksullarla varsıllar arasındaki sayısal uçurumu ortadan kaldırmaya kadar, çok çeşitli alanlarda atılacak adımların tartışılma-sı İçin fırsat.
Birleşmiş Milletler'e göre zirvenin amacı, "bilgi toplumu konusunda or-tak bir görüş ve anlayışın geliştirilme-si ve hükümetler, uluslararası kurum-lar ve sivil toplumun tüm sektörlerin-ce, yeniliklerin yaşama geçirilmesi İçin bir hareket planının ve deklarasyonun benimsenmesi". Zirvenin eylem
bt-9.jpg
mak. Bilgi çağını kapsa­yan politik ortam, henüz gelişiminin ilk aşamala­rında. Ulusal "e-strateji-
ler", evrensel erişim hakkı, küresel yönetim ve ticaretin teşvik edilmesi, özel yaşamın korunması, bilginin öz­gürleşmesi, fikir mülkiyet haklan ve ağ güvenliğiyle ilgili konular, bugün ülkelerin toplumsal ve ekonomik ilgile­ri arasında ön planda, ancak tanımları tam yapılmamış. İşte, Dünya Bilgi Top­lumu Zirvesi, belli ulusal ve uluslarara­sı politikalarla ilgili tartışmaların çer­çevesini oluşturacak temel ilkelerde uzlaşmanın sağlanacağı bir platform olacak.
Zirve, iki aşamalı olarak gerçekleşe­cek: zirvenin İlk aşaması, 10-12 Aralık
planı için hazırlanan çerçevenin üç ana hedefi bulunuyor: Bilgi ve iletişim teknolojilerine herkes için erişim sağlanması, bilgi ve İletişim teknolojilerinin, ekono-mik ve toplumsal gelişimde bir araç olarak kullanılması ve bu teknolojilerin kullanımının güve-nilirliğinin sağlanması.
Zirveden beklenen sonuç, bilgi toplumunun hedeflerine ulaşabil-mek İçin, farklı ilgilerin tümünü yansıtmaya çalışan bîr eylem pla-
bt-10.jpg
nedir?
Bilginin gittikçe artan bir hız­da yolculuk yapması, farklı kül­türlerden ve gelişimin farklı ev­relerinden İnsanları nasıl etkili­yor? Sürekli evrim geçiren küre­sel toplumda, farklı kültürlerin bu dinamiklere katılabilmesi için yeterli yer ve "görüş uzaklı­ğı" sağlıyor muyuz? Bireylere, refahları ve yaratıcı potansiyelle­ri için gerekli bilgi ve iletişim araçlarını sağlayabiliyor muyuz?
Aralık 2003 13 BİLİM veTEKNİK
bt-11.jpg
Sürdürülebilir gelişmenin odak
noktalarından biri de, cinsiyet
ayrımıyla savaş. Birçok ülkede
kadınlar, yeni bilgi ve iletişim
teknolojilerine erişimde görülen
uçurumun en uç noktalarında yer
alıyor. Öte yandan, bilgi ve
iletişim teknolojileri, kadınların ve
dışlanmış bazı grupların
durumunun iyileştirilmesi için de
bir araç olabilir.
bt-12.jpg
Yeni bilgi ve iletişim teknolojileri, özellikle gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya olduğu, ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunları aşmada etkili bir araç olabilir mi?
bt-13.jpg
Birçok insan için öğrenme, altı
yaşından sonra başlayan ve 20'li
yaşlarda sona eren ve yalnızca
dersliklerde gerçekleşen bir
süreç. Bilgi ve iletişim
teknolojileri devriminden sonra,
eğitim konusundaki geleneksel
görüşler de değişim geçirmeye
başladı. Yaşamboyu öğrenme ve
uzaktan eğitim gibi kavramlar
yaygınlık kazanıyor. Bu yeni
anlayışlar, yeni teknoloji
ürünlerinin desteğiyle uzak
bölgelerde yaşayanlara eğitim
hizmetlerini götürmede
kullanılabilir.
BİLİM veTEKNİK 14 Aralık 2003
bt-14.jpg
bt-15.jpg
Çeşitli bilgi ve iletişim
teknolojileriyle birlikte İnternetin
de, çevre hakkında bilgilerin
toplanmasında ve çevre
değişiminin izlemesinde
kullanılması şaşırtıcı değil.
Bugün, çölleşmenin
izlenmesinden, Afrika'nın tarım
bölgelerindeki çiftçilere günlük
ürün fiyatlarının iletilmesine
kadar, çok çeşitli projelerde kullanılıyor.
Bilişim: Teknik, ekonomik ve top-lumsal alanlardaki iletişimde kullanı-lan ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılı-ğıyla düzenli ve akılcı biçimde İşlen-mesi bilimi.
Bilgi Çağı: Bilginin ve bilgi tekno-lojilerinin, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanlarda en önemli etken olacağı öngörülen tarih evresi.
Bilgi Ekonomisi: Yeni bilgi ve ileti-şim teknolojilerine dayanan, bilgiyi tüketilen bir değer ve meta olarak gören ekonomi düzeni.
Bilgi Yoksulları: Çağdaş bilgi işle-me ve iletişim araçlarından gerektiği gibi yararlanamayan, İnternet erişimi olmayan ve bilgi ekonomisinden dış-lanan toplumlar ya da toplum kat-manları.
Bilgi Varsılları: Çağdaş bilgi işle-me ve iletişim araçlarından gereğince yararlanabilen, geniş bantlı İnternet erişimine sahip ve bilgi ekonomisi toplumunda yer alan toplumsal kat-man.
Bilgi Otoyolu: Yüksek hızda, geniş bantlı, her türlü, özellikle çoğulor-tam verilerini iletebilen; hem ulusal hem de uluslar arası ekonomide rol oynayacak bilgi ağı.
Bilgi Yönetimi: Bir bilişim siste-minde, bilginin edinilmesi, İncelen-
mesi, depolanması araştırılması ve ya-yımlanması süreçleri.
Bilgi Ağı: Birçok belge işleme mer-kezini bir araya getiren ağ.
Bilgi İşlem Merkezi: Bir Örgüt için, özellikle yönetime destek amaçlı tüm veri işleme etkinliklerinin yürütüldü-ğü merkez.
Bilgi Hizmetleri: Elektronik posta, banka işlemleri, yolculuklar için yer ayırtma, büyük veritabanlarına eri-şim gibi çeşitli olanaklar sağlayan, aramalı ticari hizmetlere verilen ad.
Bilgi Toplumu: Birincil özkaynak olarak bilgiyi gören ve gelişmesi bili-şim ve iletişim teknolojilerinin evri-mine ve kullanımına bağlı olan top-lum.
Bilişim Sistemi: Belli bir konuyla ya da örgütle ilgili verilerin belli bir düzen içinde bilgisayar ortamında saklandığı ve bu sistemin kullanıcıla-rının bilgi gereksinimlerini karşıla-mak üzere dönem dönem ya da baş-vuruldukça raporlar üreten; ya da ge-reksinim duyulan bilgiye kısa sürede erişim sağlayan belli bir donanım üzerindeki yazılım ve veriler toplulu-ğu.
Bilgi Teknolojileri: Bilginin der-lenmesi, edinilmesi, Örgütlenmesi ve dağıtımıyla ilgili tüm hizmetler, yazı-lımlar ve donanımlara verilen ad.
bt-16.jpg
Afrika ve Asya'nın doğusu gibi
dünyanın birçok bölgesinde, özellikle temel sağlık hizmetlerinin yeterli olmaması, toplumsal ve ekonomik gelişmeyi
de etkiliyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin, çeşitli ülkelerde
AİDS ve sıtma gibi ölümcül hastalıklarla savaşımda
kullanıldığı projeler de var.
Kaynaklar
http://www.un.org/esa/
http://www.ltu.int/
http://www.unece.org/
http://www.undp.org/
http://www.scidev.net/
http://europa .eu.int/information_society/index_en. htm
http://www.geneva.2003.org
http://www.digitaldlvidenetwork.org/
Aralık 2003 15 BİLİM veTEKNİK