Maddenin Sakınımı Yasası : Bir kimyasal reaksiyonda atomların yeniden meydana gelmediğini ya da ortadan kalkmadığını, fakat sadece tipini değiştirdiğini ifade eden temel fizik yasası.
Makrofaj : Kan dokusundaki monositlerden farklılaşarak oluşan, bağ dokusunda makrofaj, akciğerlerde alveolar makrofaj, merkezi sinir sisteminde mikroglia ve kemik dokusundaki osteoklastlarla aynı olduğu düşünülen, mikroorganizmaları fagosite edip yok eden bağ dokusu hücresi.
Makrofauna  Büyüklüğü santimetre cinsinden ölçülen hayvanların teşkil ettiği fauna. 
Makrofil/Makrosporofil: Makrosporangiyumları taşıyan yapı. Makrofil de denir. Çiçekli bitkilerde pistile özdeştir. 
Makrofungus  Şapkalı mantarlar. Ayrıca bakınız; mikrofungus. 
Makroprotal: Arkegonyumlan oluşturan protal.
Makrospor: Dişi protali veren spor. Çiçekli bitkilerde embriyo kesesine özdeşdir. eş anl. Megaspor.
Makrospor: Megaspor. Makrosporangiumlardan meydana gelen büyük ve dişi olarak kabul edilen sporlar. Çiçekli bitkilerde embriyo kesesine özdeştir.
Makrosporangiyum: Makrosporları oluşturan yapı. Megasporangiyum da denir. Çiçekli bitkilerde polen kesesine özdeştir. 
Makrosporofil: Makrosporangiyumları taşıyan yapı. eş anl. Makrofil. Çiçekli bitkilerde pistile özdeştir.
Malik asit:   Elma asidi.
Malpigi Borucukları (Marcello MALPHİGİ, 17.yüzyıl İtalyan anatomisti) : Arthropodların bir çoğunda boşaltım organıdır.
Maltoz:   Disakkarit.
Maltoz:   Maltozu hidroliz eden enzim.
Manganometrî: Ayarlı potasyum permanganat (KMn04) çözeltisi ile indirgen özellikteki  maddelerin miktarının tayin  edilmesi metoduna  verilen isim.
Mantar (1)  Klinik ve veteriner mikrobiyoloji alanlarında flamentli mikrofungusları tanımlamak için kullanılan deyim. 
Mantar (2)  Genel kullanım şekli ile şapkalı mantar. 
Mantar :  Mikroskopik yada makroskopik olan parazit, saprfit yada simbiyoz olarak yaşayan, klorofilsiz, zehirli yada zehirsiz olan canlı yapı.
Mantar Bilimi  Biyolojinin mantarları inceleyen kolu. Mikoloji. 
Mantar Doku: Çok yıllık bitkilerin kök ve gövdeleri üzerinde bulunan, epidermisin parçalanmasıyla oluşmuş, ölü hücreli, hücreleri içinde hava olan, yapısında gaz alışverişini sağlayan kovucukların bulunduğu koruyucu dokudur. 
Marjinal plasentasyon: Tohum taslaklarının, karpellerin kenarına (iki karpelin birleştiği yer) bağlı olması.
Marsupialia (L . Marsupium-kese) : Keseliler. Memelilerin Metateria alt sınıfı. Karın bölgesinde bulunan bir kese ile tanınırlar. Çok erken doğan yavrular bir süre bu kesede taşınır.
Mastitis  Büyük oranda Staphylococcus aureus tarafından oluşturulan inek meme hastalığı. 
Matriks (L . Mater-madde) : Bağ dokusu hücreleri tarafından salınan ve onların etrafını çeviren cansız madde. Genellikle kalın ve ağ şeklinde örülmüş mikroskobik liflerden yapılmıştır.
Matriks: İçinde bir çok biyolojik olayın meydana geldiği, akıcılığı az sıvı ortam kloroplâst ve mitokondri için zemin maddesi. Matriks hücreler tarafından yapılır.
Matriks:İçinde biyolojik olayların oluştuğu cansız sıvı ortam. Örneğin; dokulardaki hücreler arası madde.
Maya  İngilizce 'de "yeast" kelimesinin karşılığı olan maya flamentsiz mikrofungusları tanımlamak için gıda ve diğer mikrobiyoloji dallarında kullanılmaktadır. Ascomycetes sınıfı üyeleri olup, eşeyli ya da eşeysiz olarak çoğalırlar. 
Maya :   Süt asidi bakterileri.
Maya :  Ekmek mayalanmasında kullanılan canlı yada ölü, tek hücreli mantar yada bakteriler.
Mayoz (Y. Meiosis-indirgenme, azalma) : Bir çeşit çekirdek bölünmesidir. Orijinal hücredeki kromozom sayısının yarısına, yani haploit sayıda kromozoma sahip yavru hücrelerle sonuçlanan genellikle ardışık iki hücre bölünmesi.
Mayoz bölünme: Eşey organlarında eşey hücrelerinin oluşması sırasında diploit ya da somatik kromozom sayısının yarıya indiği ve dört haploit hücrenin oluştuğu hücre bölünmesi. Redüksiyon bölünme. İndirgenme bölünmesi. 
Mayoz Bölünme: Kromozom sayısının yarıya inmesini sağlayan, bir hücreden dört yeni hücre oluşturan bölünme şeklidir. 
Mayöz: İndirgenmi bölünme. Kromozom sayısının yarıya inmesi ile sonuçlanan hücre bölünmesi. Mikrospor ve makrosporların oluşumunda görülür.
McFarland Yöntemiyle Sayım  Standarda dayalı indirek bir sayım yöntemi.  .  
Medulla (L . Medius-orta) : 1) Bir organın iç kısmı, örneğin böbrek medullası. 2) Omuriliğe bitişik olarak yer alan beynin en arka kısmı.
Medulla:   Öz.
Medüz (Y. Medusa-mitolojide üç gorgondan biri) : Deniz anasıdır. Bazı sölenterlerin hayat devrelerinde serbest yüzen, şemsiye şeklinde bir formdur.
Megagametofit (Y. Megas-büyük+Gamete-kadın+Phyton-bitki) : Heterosporlu bitkilerde dişi gametofit.
Megaspor  Makrosporangiyumlarda meydana gelen büyük ve dişi olarak kabul edilen sporlar. Makrospor. 
Megaspor ((Y. Megas-büyük+Sporos-tohum) : Megasporangiumda oluşan büyük spor. Gelişerek megegametofiti oluşturur.
Megaspor : Bazı deniz bitkilerinin üreme bölgelerinde meydana gelen, büyük sporlara verilen genel ad. Sporangiyum.
Megaspor: bak. Makrospor.
Megasporangiyum  Megaspor meydana getiren sporangiyum. 
Megasporangiyum: bak. Makrosporangiyum.
Mekanoreseptör : Dokunma, basınç, işitme ve denge gibi mekanik duyguları algılayan bir duyu hücresi ya da duyu organı.
Melanin (Y. Melas-siyah) : Birçok memelinin integümentinde bazen de diğer organlarda bulunan koyu kahverenkli ve siyah renkli pigment.
Melez gücü (L . Hybrida-melez) : Birbiriyle ilgisi olmayan soylardan gelen ve genetik bakımdan farklı olan fertlerin birleşmesi sonunda yavru meydana gelmesi ve bu yavruların yaşamak için atalarından daha iyi uyum göstermesi.
Melez: Herhangi bir karakter yönünden farklı iki arı dölün çaprazlanması sonucu oluşan heterozigot döl. 
Membran :   Hücre zarı.
Membran filitrasyon  Sayım ya da sterilizasyon amacıyla kullanılan sistem.  .  
Menapoz (Y. Men-ay+Pause-aralık) : Kadınlarda kırk-elli yaşları arasında ay halinin sona erdiği periyot.
Menekşe Sülfür Bakterileri  Bakteriyoklorofil içeren, hidrojen sülfürü okside edebilen ve hücre içinde elementel kükürt depolayabilen fototrofik prokaryotlar.  
Menenjit Beyin ve omuriliği saran zarlarının (Meninkslerin) iltihabı.
Menstruasyon (Y. Menstrualis-aylık) : Eğer hamile değilse dişinin üretken olduğu periyotta genellikle, yaklaşık olarak 4 hafta ara ile tekrarlanan fizyolojik uterus kanaması.
Mercek: Gözde ışığın doğru şekilde kırılmaya uğrayarak, ağ tabakaya düşmesini sağlayan yapı.
Merikarp: Birleşik (sinkarp) bir ovaryumdan meydana gelmiş, ancak karpellerin birleşme yerlerinden yarılarak ayrılan tek tohumlu kuru meyvalardan her biri.
Meristem (Y. Merizein-bölünme) : Mitoz bölünmeyle başka hücreler yapabilen, farklılaşmamış embriyonik bitki dokusu.
Meristem doku :Bitkinin uzamasını ve kalınlaşmasını sağlayan bölünür doku.
Meristem halkası: Büyüyen bitki ekseninde korteks ile merkezi parenkima dokusu arasında bulunan ve vasküler dokuyu veren meristem dokusu. 
Meristem: Bitkinin değişmez dokularını oluşturan farklılaşmamış embriyonik bitki dokusu.
Meristem: Sürekli olarak bölünebilme yeteneğine sahip hücrelerin oluşturduğu embriyonik doku. 
Meroblastik bölünme: Hücre bölünmesinin, yumurtanın belirli bir kısmında gerçekleşmesi.
Merozoit (Y. Meros-kısım, parça+Zoon-hayvan) : Sıtma paraziti olan Plazmodi um’un insandaki devresinde şizontların parçalanmasıyla oluşan genç formlardan biri . Bunlar insan vücudunda dolaşarak kana geçerler ve orada yeni eritrositlere saldırırlar.
Mesajcı RNA (m RNA) : Nukleusta sentez edilip sitoplazmadaki ribozomlara geçen özel bir RNA çeşididir. Ribozomlardaki RNA ile birleşir ve bir enzim ya da diğer bazı özel protein sentezleri için kalıp görevi yapar. (elçi RNA, haberci RNA) 
Mesane:Boşaltım sisteminin idrar toplanan torbası. 
Mesofil: Yaprakta alt ve üst epidermisler arasında görülen parankima-tik doku.
Meşcere: Dış görünüm, tür bileşimi, yaş, yapı bakımından tek düzelik gösteren bitki topluluğudur. 
Metabolit:     Metobolizma maddesi• .
Metabolizma Hücrede anabolizma (sentez) ve katabolizma (parçalanma) şeklinde tanımlanan tüm biyokimyasal reaksiyonlar.
Metabolizma (Y. Metabollein-değiştirmek) : Canlı organize maddenin yapıldığı ve korunduğu fiziksel ve kimyasal olayların tümü. Enerji ve maddeyi organizmanın kullanması için hazır hale getiren dönüşümler.
Metabolizma: Canlı organizmanın hücreleri içinde meydana gelen ve enzimlerle kontrol edilen olayların hepsi. Metabolizma ile enerji üretimi ve madde yapımı gerçekleştirilir. ATP üretimi ve protein sentezi iki önemli metabolik reaksiyondur. 
Metabolizmaya Dayalı Sayımlar  Mikroorganizmaların metabolik faaliyetlerine dayalı olarak yapılan indirek sayım yöntemleri.  .  
Metafaz (Y. Meta-sonra, ötesinde, üstünde+Phasis-göstermek) : Mitoz bölünmede kromozomların ekvator düzleminde sıralandığı ve uzunlamasına ayrılmış gibi görüldüğü, profazı izleyen evre.
Metafita (Y. Meta-sonra+Phyton-bitki) : Bryophyta ve Tracheophyta filumlarına ait ileri bitkilerdir. Sporofit gelişiminde embriyonik evreler bulunur.
Metagenez: Döl değişimi.
Metagenez: Eşeyli ve eşeysiz üremenin döngüsel olarak birbirini takip ettiği üreme sistemi, döl değişimi.
Metamerizm (Y. Meta-ile+Meros-kısım, parça) : Annelid ve Chordat’larda olduğu gibi dizisel segmentlerden yapılmış olma durumu.
Metamerizm: Segmentli bir yapıy gösterme.
Metamorfoz (Y. Meta-sonra, ötesinde, üstünde+Morphosis-şekil alma) : Başkalaşım. Bir gelişme evresinden diğerine ani geçiş. Örneğin, bir larvanın ergine geçişi.
Metamorfoz: Canlının yumurtadan çıktıktan sonra, tam bir ergin görünümüne erişinceye kadar geçirdiği evrelerin bütünü, başkalaşım. 
Metanefridyum: Sölom boşluğuna açılan boşaltım tüpçükleri.
Metanefroz (Y. Meta-sonra, ötesinde, üstünde+Zoon-hayvan) : Protozoa dışında, hücreleri farklılaşarak dokuları oluşturan tüm çok hücrelileri içine alan hayvanlar dünyasının bir bölümü.
Metanefroz: Omurgalılarda görülen ve ikincil böbreğin arkasından meydana gelen, en gelişmiş böbrek tipi. 
Metanojen  Metan oluşturan bakteriler. 
Metanotrof  Metanı okside etme yeteneğinde olan mikroorganizma. 
Metilotrof  Karbon – karbon bağı içermeyen organik maddeleri okside etme yeteneğinde olan mikroorganizma. 
Meyve : Bir bitkide tohum ve tohumu çevreleyen kısımları içeren olgunlaşmış ovaryum.
Meyve: Yumurtalıktaki tohumun gelişmesi sonucu meydana gelen yapıya denir. 
Mezenşim (Y. Meses-orta+Enchyme-aşılamak) : Omurgalı embriyosunda ve bazı omurgasızların erginlerinde bulunan genellikle yıldızsı hücrelerin oluşturduğu gevşek ağsı yapı.
Mezenşim: Embriyonun gastrula safhasında aktoderm ve endoderm arasında meydana gelen hücre yığını.
Mezenşim: Embriyonun mezoderm tabakasından gelişen, daha sonra kas ve bağ dokusunu oluşturacak olan farklılaşmamış hücreler.
Mezoderm (Y. Mesos-orta+Derma-deri) : Ektoderm ve endoderm arasında bulunan üç germ tabakasından ortadaki.
Mezoderm: Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan, ortada olanı, orta deri.
Mezofil  Ilık sıcaklıkları seven. Mayalar, Escherichia coli ve pek çok mikroorganizma mezofil karakterlidir. Mezofil  mikroorganizmalar ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı 25-40 C 'dır. Ayrıca bakınız ; psikrofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof, termodurik. 
Mezofil (Y. Mesos-orta+Phylon-yaprak) : Yaprağın iç kısmında bulunan ince çeperli ve kloroplastça zengin hücreler.
Mezofil: Yaprağın üst ve alt epidermisi arasında kalan kısmı. 
Mezofitler (Y. Mesos-orta+Phytos-bitki) : Orta derecedeki nemli iklimde yaşayan kara bitkileri.
Mezoglea (Y. Mesos-orta+Gloia-zamk) : Sölenterlerde ektoderm ile endoderm arasında bulunan jelatinimsi matriks.
Mezokarp: Orta kabuk. Meyva kabuğunun çok gözeli orta katmanı.
Mezonefridyum: Mezodermden gelişen boşaltım organı.
Mezonefroz (Y. Mesos-orta+Nephroz-böbrek) : Bir omurgalı embriyosunda pronefrozdan sonraki böbrek. Sölomun orta kısmına doğru olan mezonefroz kanalları gelişir ve arkinefrik kanala boşalır.
Mezonefroz: Omurgalılarda görülen, orta derecede gelişmiş böbrek tipi.
Mezozom: Bakterinin üremesi sırasında bakteri zarından kıvrımlar yaparak meydana gelen mitokondri benzeri yapı.
Micrococcaceae  Gram pozitif, yuvarlak formlu (kok) bakterilerin bulunduğu familya.  
Micrococcus   Micrococcaceae familyası bakteri cinsi. 
Miko  Yunanca mantar anlamına gelen ön ek. 
Mikofaj  Funguslara özgü virüsler. 
Mikoflora  Bir organizma içinde ya da özel bir bölgede büyüyen funguslar. 
Mikoloji  Biyolojinin fungusları inceleyen kolu. Ayrıca bakınız; fungus. 
Mikoplazma Hücre çeperi bulunmayan, çok pleomorf, bakteri filtrelerinden geçebilen Gram negatif,sporsuz, hareketsiz, genellikle fakültatif anaerop mikroorganizmalardır.   
Mikotoksin  Gıdalarda küfler tarafından oluşturulan toksinler.  .  
Mikoz  Mantarlar tarafından meydana getirilen hastalık 
Mikroaerobik  Mikroaerofil 
Mikroaerofil  Normal atmosferik oksijen varlığında (%21) gelişemeyen ancak, gelişmesi için az miktarda (%5 kadar) oksijene gerek duyan mikroorganizmalardır.  Solunumda oksijen kullanılmakla beraber, bazı mikroaerofiller oksijenden başka elektron akseptörü kullanarak da anaerobik solunum yapabilirler. Obligat mikroaerofiller sadece düşük oksijen varlığında gelişebilen ancak aerob ya da anaerob ortamlarda gelişemeyen bakterilerdir. Campylobacter jejuni  tipik bir mikroaerofil bakteridir. Mikroaerofillerin gelişimi için özel sistemler gerekir. Ayrıca bakınız; aerob, anaerob, aerotolerant, fakültatif aerob, fakültatif anaerob. 
Mikroaerotolerant Anaerob  Anaerobik sistemde ve mikroaerofilik ortamda (%5 oksijen) gelişebilen. 
Mikrobiyel  Mikroorganizmaların neden olduğu olay. 
Mikrobiyoloji  Mikroorganizmalarla uğraşan bilim dalı. 
Mikrobiyota  Herhangi bir ekolojik sistem, habitat, özellikle toprak vb. bakteriler, tek hücreli algler, fungi, protozoonlar gibi mikroskobik organizmalar popülasyonu. 
Mikroenjeksiyon  Özel mikropipetlerle tek bir hücrenin içine madde sokulması. 
Mikrofauna  Protozoonlar gibi 200 mikrondan küçük, ancak mikroskopla görülebilen hayvanlar. 
Mikrofil/Mikrosporofil: Tohumsuz bitkilerde bir tek damarlı doku şeridi içeren küçük bir yaprak. Mikrosporangiyumları taşıyan yapı. Çiçekli bitkilerde erkek organa-stamene özdeştir. 
Mikrofil: bak. Mikrosporofil.
Mikroflora  Bakteriler, tek hücreli funguslar ve alglerden oluşan, başka organizmalar içinde, üzerinde ya da belli bir ekosistem ya da habitatta yaşayan mikroorganizmalar. 
Mikrofungus  Fungi aleminde mantar ve küf deyim karmaşalığı nedeni ile ortaya çıkarılmış tanımlama. Ayrıca bakınız; flamentli mikrofungus ve flamentsiz mikrofungus. 
Mikrohabitat  Özellikle küçük bir mikroorganizmanın en yakın çevresi. genel bir habitat içinde kendi çevre şartları ile ayırt edilebilen küçük yer. 
Mikroklima  Belli bir küçük habitat ya da alandaki iklim. 
Mikrokoloni  Çok küçük, gelişmesini tamamlamamış koloni. 
Mikrokonidyum  Askomiset üyeleri tarafından meydana getirilen, ya erkek eşey hücresi gibi davranan ya da miselyum vermek üzere filizlenen çok küçük konidyum. 
Mikrometre  1 metrenin milyonda biri. Mikron. 
Mikron (µ): Milimetrenin binde biridir (1µ= 1 /1000 mm).
Mikron (Y. Micros-küçük) : Metrik sistemde bir ölçü birimi. Bir milimetrenin binde biri.
Mikroorganizma Bakteri, fungi, protozoa ve mikroskobik algleri içeren, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan canlılar. Virüsler de bu gruba dahil edilmiştir. 
Mikroorganizma:   Ancak  mikroskop  altında görülebilen  canlılar.
Mikrop Aslen mikroorganizma deyiminin karşıtı olmakla beraber, yaygın olarak patojen mikroorganizmaları tanımlamak için kullanılan bir deyim.
Mikroprotalyum: Anteridyumları oluşturan protal. 
Mikrosapor :  Bazı deniz bitkilerinde erkek üreme bölgeleri tarafından üretilen küçük eşey hücreleri.Mikrospor.
Mikroskop  Küçük olan bir şeyi büyüterek inceleme imkanı veren ve ışıkla ya da elektronla çalışmasına bağlı olarak değişik tipleri bulunan alet. 
Mikrospor: Erkek protali veren spor. eş anl. Androspor. Çiçekli bitkilerdeki polene özdeştir.
Mikrospor: Polen. Tohumlu bitkilerde üreme organı olan stamenlerde mayoz bölünmeyle meydana gelen erkek üreme hücreleri, çiçektozu. Çiçekli bitkilerdeki polene özdeştir.
Mikrosporangium (Y. Micros-küçük+Sporos-tohum+Angeion-damar) : Mikrosporları oluşturmak için mayozla bölünen mikrospor ana hücrelerini içeren küçük polen keseleri. 
Mikrosporangiyum  Mikrosporları içeren sporangiyum. 
Mikrosporangiyum: Mikrosporları oluşturan yapı. Polen kesesi. 
Mikrosporlar (Y. Micros-küçük+Sporos-tohum) : Çimlenerek erkek gametofitleri oluşturan küçük, eşeysiz haploit sporlar.
Mikrosporofil: Mikrosporangiyumlan taşıyan yapı. eş anl. Mikrofil. Çiçekli bitkilerde stamene özdeştir.
Mikrotübül: Ökaryot hücrelerde, hücre iskeletinin yapısına katılan, kamçılı ve sillilerde ise sillerin yapısına katılan, içi boş tüpçükler.
Mikrovillus :   Hücrenin uzantıları.
Mikrovillus :  Silindirik yada kübik epitel (örtü) hücrelerinin üst yüzeylerinde emme yüzeyini genişletmek için hücrenin sitoplazmasından dışarı doğru yaptığı uzantılardır.
Mikrozoospor  Küçük hareketli bir spor. 
Miksidema (Y. Myxa-mukus+Oidema-şişme) : Erginlerde troksin salgısı eksikliğinde ortaya çıkan bir durumdur. Metabolizma hızının yavaşlaması ve vücut ısının düşmesiyle belirlenir.
Miksotrof Organik bileşikleri karbon kaynağı, inorganik bileşikleri elektron donörü olarak kullanan organizma.
Miles – Misra Sayım Yöntemi  Bakınız; Damlatma Yöntemi ile sayım 
Mimikri (Y. Mimos-taklit etmek) : Bir organizmanın yaşamını sürdürebilmek amacıyla bazı diğer canlı ya da cansız nesnelere benzeyerek yaptığı uyum.
Minimum İnhibisyon Konsantrasyonu Bir mikroorganizmanın gelişmesini en az düzeyde engelleyecek konsantrasyon. Genel olarak antimikrobik etki yapan kimyasallar için kullanılmakla beraber, gelişmenin minimum düzeyde etkilendiği yüksek ya da düşük inkübasyon sıcaklığı gibi fiziksel +faktörler için de kullanılır. 
Minimum Letal Doz İlacın patojeni öldüren en düşük konsantrasyonudur. İlacın sidal etkisini gösterir. Minimum öldürücü doz.
Mirasidyum (Y. Meirakidion-gençlik dolu kişi) : Parazit Trematoda’ların ilk larva evresi.
Misel  Flamentli mikrofunguslarda (küflerde) hiflerin oluşturduğu yumak. 
Misel (Y.Mykes-mantar+Helos-tırnak) : Bir mantarı oluşturan dallanmış ipliklerin (hif) tümü.
Misel: 1. Mantarlarda, hiflerin bir araya gelmesiyle oluşmuş yapılar. 2. Yağ moleküllerinin, çözünmediği bir sıvı madde içerisine bırakıldığı zaman oluşturduğu küçük partiküller. 
Mitokondri:    Hücrede  enerji   sentezinin   yapıldığı   yer.
Mitokondri: Hücrede enerji üretiminden sorumlu olan (oksijenli solunumun gerçekleştiği) organel. 
Mitokondriler (Y. Mitos-iplik+Chondrion-tanecik) : Elektron taşıma sistemi ve bazı enzimleri içeren yuvarlak ya da uzamış şekildeki hücre içi organelleri. Oksidatif fosforilasyonun yapıldığı bölgeler.
Mitotik bölünme: Kromozomların kopyalanarak sayısının iki katına çıkarılmasını takiben gerçekleşen ve sonuçta yine diploid sayıda kromozom taşıyan iki oğul hücrenin meydana geldiği hücre bölünmesi tipi, mitoz bölünme. 
Mitoz Hücre bölünmesi.
Mitoz (Y. Mitos-iplik+Osis-durum, koşul) : Bir hücre ya da çekirdek bölünmesi şeklidir. Bu bölünmeyle oluşan her iki yavru nukleus, atasal nukleusun sahip olduğu tümüyle aynı tamamlayıcı kromozomları alır.
Mitoz bölünme: Ökaryot hücrelerin tipik çekirdek bölünmesi. Kopyalanarak sayısı iki katına çıkmış kromozomların profaz, metafaz, anafaz ve telofaz safhalarını geçirdikten sonra bölünerek diploit sayıda kromozom kapsıyan iki oğul çekirdeğe ayrılmaları. Mitozu takiben sitoplazma bölünmesiyle hücre iki oğul hücreye ayrılır. 
Mitoz:  Bir hücreden aynı özellikte iki yeni hücre oluşturan hücre bölünmesi.
Mixotrof: Klorofil taşıdığı halde, heterotrof olarak da beslenebilen canlılar. 
Miyelin kılıf: Sinir hücrelerinde, hücrenin belirli bir bölümü tarafından meydana getirilen ve akson adı verilen uzantıların üzerini kaplayarak koruyan ve sinir iletiminde hız sağlayan örtü.
Miyelin: Bazı nöronların aksonlarının dışını saran, uyartı iletimini hızlandıran yağlı madde(kılıf)
Miyokard: Kalp kası
Miyopluk (Y. Myein-kapamak+Ops-göz) : Yakını görürlük. Göz yuvarlığı aşırı derecede uzamış ve retina, merceğin fazla uzağında kalmıştır. Işık ışınları retinanın önündeki bir noktada birleşip yeniden ayrılarak retinaya ulaştığından bulanık görüntü meydana gelir.
Miyozin (Y. Myes-kas) :1.Kasta bulunan bir çözünebilir protein. Aktin ile birlikte kas liflerinin kasılıp gevşemesini sağlar.
Mlkrosporangiyum: Mikrosporları oluşturan yapı.
Modifikasyon (1) Çevre etkisi ile fenotipte meydana gelen değişiklikler. 
Modifikasyon (2) Bakterilerde, kendi restriksiyon enzimleri ile DNA 'nın parçalanmasını önleyen DNA'nın seçici metilasyonu. 2.Kas hücrelerindeki kasılmayı sağlayan protein yapıdaki kalın iplikler
Modifikasyon: Çevre etkileriyle canlıların fenotiplerinde meydana gelen değişiklikler.
Mol (Y. Moles-şekilsiz kütle) : Gram kütlesi molekül ağırlığına eşit olan bir kimyasal madde miktarı, kendisini oluşturan atomların atom ağırlıkları toplamıdır.
Molekül (L . Molecula-küçük kütle) : Maddenin büyük ölçüde özelliklerine ve yapısına sahip bileşimin ya da kovalent bağlarla bağlı bir elementin en küçük parçası.
Molekül:   Bileşiğin  kendi  özelliğini  en küçük parçasına verilen isim.
Monera (Y. Moneres-tek) : Gerçek bir çekirdek ve plastidlerden yoksun eşeysel üremenin çok ender olduğu ya da hiç olmadığı bakteriler ve mavi-yeşil algler gibi en basit mikroorganizmaları içeren bir sistematik grup.
Monera: Sistematikte bakteri ve mavi - yeşil alglerin toplandığı âlem. Bu âlemin içindeki canlılarda zarla çevrilmiş çekirdek ve organeller bulunmaz.
Mongolizm : Bireylerin yüz, göz kapakları, dil ve vücudun diğer kısımlarının anormalliği ile ortaya çıkan bir kongenital bozukluk. Zeka ve fiziksel gelişim büyük ölçüde gerilemiştir. 18. ya da 21. kromozomun trizomisi nedeniyle ortaya çıkar.
Mono :   Latincede "bir" demektir.
Monococcus Monokok formundaki bakteri cinsi.
Monodelfus: Filamentleri bir tüp oluşturacak şekilde birleşmiş andre-keum.
Monofiletik: Tek atadan köken almış. 
Monofiletik: Tek kökenli sistematik birimler.
Monohibrit: Tek karakter bakımından melez. 
Monohidroksi alkol: Yapısında bir tane hidroksil (OH) bulunduran alkol. C2H5OH (etle alkol) gibi.
Monoik (Y. Mono-tek+Oikos-ev) : Tek evcikli. Aynı bitki üzerinde hem erkek hem de dişi çiçekleri ya da kozalakları taşıyan bitki.
Monoik poligami: Bitki bir evcikli fakat bazı çiçekler erdişi.
Monoik: Bir evcikli. Erkek ve dişi organların ayrı çiçeklerde fakat aynı bitki üzerinde bulunması. 
Monokarpik: Tüm hayat devresi boyunca bir kez meyva verip sonra ölen bitki.
Monokasyum: Yalın talkımsı. Bir biri ardından gelen yanal sapların, yalnızca bir sapı oluşturdukları talkımsı çiçek.
Monoklamideik: Bir çiçekte kaliks ve koroll farklılaşmasının görülmemesi.
Monoklin: bak. Hermafrodıt.
Monokok  Bölündükten sonra ana hücreden ayrılarak her biri ayrı hücre şeklinde görülen yuvarlak bakteriler. 
Monokotil (Tek Çenekli): Embriyolarında bir çenek yaprağı bulunan, yaprakları genellikle paralel damarlı, tek yıllık otsu bitkilerdir. 
Monokotil: Tek çenekli.
Monokotiledon (Y. Monos-tek+Kotyledon-fincan biçimindeki çukurluk) : Angiospermae sınıfının bir alt sınıfı. Tek çenek yaprağı olan bitkileri içerir. Örneğin buğdaygiller, zambak ve orkide.
Monokotiledon: Embriyolarında tek çenek yaprağına sahip bitki
Monomer (Y. Monos-tek+Meros-kısım, parça) : Diğerlerine bağlanarak polimer yapabilen molekül ağırlığı nispeten küçük bileşiğin basit bir molekülü.
Monomer: Büyük moleküllerin hidrolizi sonucu oluşan en küçük yapı birimi.
Monoploid: (Haploid) tek (n) sayıda kromozoma sahip hücre.
Monopodial: Ana bir eksenin baskın olduğu dallanma şekli.
Monosakkarit: Genel formülü (CH2O)n olan en basit şeker molekülü. 
Monosentrik  Tek bir sentromeri olan. 
Monospor  Basit ya da bölünmemiş spor. 
Monotipik: Genus veya familyanın tek tür ile temsil edilmesi.
Monotrichous Bakteride sadece bir adet flagella olması. Monotrik.
Morbidite Belli bir hastalık gösterenlerin,sağlam kimselere oranı; hastalık oranı
Morfogenez (Y. Morphe-şekil+gennan-oluşturmak) : Vücudun bir kısmının ya da özel bir organın şekil, büyüklük ve diğer yapılarının gelişimi.
Mortalite Canlılarda yeniden başlamamak üzere bütün hayati olayların son bulması. Ölüm. Ölüm oranı
Motor Birim : Bütün iskelet kası liflerinin tek bir motor nöron tarafından uyarılması.
Mozaik gelişim: Embriyoya ait hücrelerin her birinin, vücudun farklı bir bölgesini meydana getirmek üzere belirlendiği gelişim tipi. Bu gelişim tipini gösteren canlılarda, embriyodan ayrılan herhangi bir parça, kendi başına tam bir birey olarak gelişemez. 
MUG E. coli tip 1 tayininde kullanılan 4-methylumbelliferone glucoronide formülündeki kimyasal madde.  .  
Mukoza : Mukoz zar. Örneğin sindirim kanalını örten zar.
Mukoza:Sindirim borusu, soluk borusu gibi iç organların iç yüzeyini örten ve mukus sıvısı salgılayan ince tabaka.
Mukronat: Dikensi uçlu. Yaprak ayasının ucunda dikenimsi sert ve dik duruşlu bir yapı.
Mukronulat: Ufak dikensi uçlu.
Mukus:   Sümüğe benzer kıvamı olan madde.
Mukus: Koyu ve az akışkan özellikte, glikoprotein yapısında salgı, sümük.
Mukus: Mukozada yer alanmukus hücreleri tarafından salgılanan kaygan, sümüksü koruyucu sıvı.
Mukus:Mukozada yer alan mukus hücreleri tarafından salgılanan kaygan,sümüksü koruyucu sıvı. 
Multipi alleller : Tek bir lokusun farklı fenotipleri oluşturan üç ya da daha fazla seçenek durumu.
Multipotent: Birden fazla farklı hücre veya doku tipine farklılaşabilme yeteneğine sahip olan. Hidralarda “interstitial hücreler" ve omurgalı embriyolarında “kök hücreler" , multipotent karakterdedir.
Mum Kavanozu  Ağzı tam olarak kapanabilen bir kavanoza Petri kutuları yerleştirildikten sonra yanan bir mum yerleştirilip, kavanozun ağzı kapatılır. Mum sönünce içeride oksijen azalmış, %3 kadar karbondioksit birikmiş olur. Kapneik mikroorganizmalar basit olarak bu şekilde geliştirilebilir. 
Musilaj: Yapışkan ve az akışkan karakterli polimerler.
Mutajen  Mutasyon meydana getiren dış etkenler. 
Mutant :  DNA sında değişiklik (mutasyon) meydana gelmiş olan canlı. 
Mutasyon  Genomik DNA dizilerinde kendiliğinden  ya da ışın, kimyasal maddeler gibi etkenler nedeniyle meydana gelen herhangi bir değişiklik. 
Mutasyon : Bir gendeki kalıcı ve kalıtlanan değişiklik.
Mutasyon: Bir canlının kalıtım özelliklerinde meydana gelen birdenbire ve kendiliğinden değişmeler. 
Mutasyon: Canlılarda özel koşullarda aniden oluşan kalıtsal değişiklikler.
Mutasyon:Canlılarda çevre şartlarıyla meydana gelen ve kalıtsal olan değişikliklerdir
Muton : Değişince organizmanın bir mutantının meydana gelmesine neden olan kromozomun en küçük parçası.
Mutualizm Bir ya da daha fazla mikroorganizmanın her biri yarar görecek şekilde ortak yaşaması. Örneğin liken oluşumu.
Mutualizm : Ayrı ayrı yaşayamayan, beraber olmaktan yararlanan farklı türden iki organizmanın oluşturduğu birlik.
Mutualizm :  İki canlının birbirlerinden faydalanarak birlikte yaşamaları.
Mürein: Bakterilerin hücre duvarında bulunan yapısal bir peptidoglikan. 
Müshil:   İshal yapıcı, yumuşatıcı. Nanizm :   Cücelik. Nefrit:   Böbrek iltihabı.
Myces Sözlük anlamı şapkalı mantardır. Bugün fungiyi tanımlayan son ek olarak kullanılmaktadır. Örneğin Ascomycetes.
Mycobacterium tuberculosis  Tüberküloz (verem) hastalığı etmeni bakteri.  .  
Myelin (Y. Myelos-ilik, öz) : Merkezi sinir siteminde ve bazı periferal sinirlerdeki sinir hücrelerinin aksonları etrafında bir kılıf oluşturan yağlı madde.
Myofibriller (Y. Myes-kas+L. Fibrilla-küçük lif) : Aktin ve miyozin proteinlerinden oluşan kontraktil, uzun mikroskobik lifler.
Myxomycotina Akışkan (cıvık) fungusları içeren grup.