L Formu  Hücre duvarı kısmen (sferoplast) ya da tamamen (protoplast) uzaklaştırılmış bakteri hücresi. L- fazı ya da L fazı varyantı olarak da bilinir. 
Labil  Kararsız, değişken, stabil olmayan, duyarlı. 
Labirintodon (L . Labyrinthos-labirent+Odontos-diş) : Soyu tükenmiş Amfibi’ lerin alt sınıfının bir üyesidir. Bunlarda diş minesi karmaşık bir şekilde dentin içine girmiştir. Karada yaşayan ilk omurgalılar ve günümüzdeki Amfibi ve Reptil’lerin ataları bu gruba girer.
Laktaz :   Sütdeki şekeri sindiren enzim.
Laktik Asit Bakterileri  Gram pozitif, Sporolactobacillus inulinus dışında spor oluşturmayan, Lactobacillus, Leuconostoc, Pediococcus,  Streptococcus ve Lactococcus cinsi bakteriler. Bu bakterilerin ortak özelliği laktozdan laktik asit fermentasyonu sonucu laktik asit oluşturmalarıdır. 
Laktik Asit Fermantasyonu Laktik asit bakterileri tarafından şekerlerin (laktoz, glikoz vd.) laktik asit ya da laktik asit yanında karbon dioksit, etanol ve/ veya asetik asit oluşturmaları.
Laktoflavin :   B2 vitamini.
Laktoz :  Sütte bulunan ve sütün buharlaşmasıyla kristal halde toplanan bir disakkarit.Süt şekeri.
Laktoz:   Süt şekeri
Lambda Fajı  E. coli 'yi bulaştıran ve klonlama vektörü olarak oldukça sık kullanılan, çift iplikli, hat şeklinde DNA içeren faj. 
Lamel (L . Lamina-levha,yaprak) : Kemikte olduğu gibi ince bir yaprak ya da levha.
Lamina: Yaprak ayası. Yaprağın yassı ve genişlemiş bölümü. Tek yada çok parçalı oluşuna göre yalın ve bileşik yaprak olarak adlandı-landırılırlar.
Lanatus: Yünsü, sık kıvrık birbirine sarılmış gibi tüylerle kaplı.
Lanseolat: Mızrak şeklinde, mızraksı. Taban kısmında geniş uca doğru gittikçe incelen uzunluğu genişliğinden daha fazla olan yapı veya bu şekildeki basit yaprak.
Larinks (Y. Larynx-nefes borusunun üst kısmı) : Ses kutusu trakeanın girişinde bulunan kıkırdaksı yapı. İkinci derece de ses organı olarak vazife görür.
Larva (L . Larva-hayalet) : Bir hayvanın hayat devresinde ana-babaya benzemeyen çok genç evre.
Larva: Balık, kurbağa, böcek gibi hayvanların hayat devrelerinde, ana babaya benzemeyen ve başkalaşım geçiren yavru hali.
Larva: Bazı hayvanların hayat devrelerinde görülen ve metamorfoz sonucunda ergin hale benzeyecek olan yavru evresi. 
Larva:Bazı hayvanların embriyonal gelişimleri sırasında geçirdikleri evre.
Laserat: Yırtıklı kenarlı. Kenarları derin ve düzgün olmayan şekilde parçalanmış.
Lasinat: Uzun keskin yarıklı. Çok sayıda dar, derin ve lopların uçlan sivri olan parçalarıma ve bu şekilde parçalanmış yaprak.
Lateks  Aglütinasyon reaksiyonlarında, eriyebilir protein ya da polisakkarit moleküllerine adsorbe edilmiş ve aglütinasyonun varlığının ortaya konulmasına yarayan sentetik partiküller. 
Latent  Uyku halinde olma ve belli şartlar oluşunca gelişme yeteneğinde olma durumu. Henüz belirgin hale gelmemiş, gizli, potansiyel. 
Latent İnfeksiyon  Tipik hastalık belirtileri göstermeyen, genel tekniklerle izlenmesi zor bakteri ya da virüs enfeksiyonu. 
Latent Periyot  Faj ile bulaşmış bakterinin enfeksiyon zamanı ile fajın hücre dışında görünme zamanı arasındaki süre. 
Latent Periyot : Bir kasın uyartı verilmesiyle gözle görülür derecede kısalması arasında geçen ve yaklaşık olarak 0.01 saniye süren bir zamandır.
Latent virüs  Konakçısında henüz belirgin bir etki yapmadan bulunan virüs.  
Lauryl Sulfate Tryptose Broth Koliform grup bakterilerin EMS yöntemi ile sayılması için kullanılan bir besiyeri.
Leaching Maden kaynaklarından değerli madenleri mikroorganizma aracılığı ile elde etmek işlemi. 
Lejyonella Legionella pneumophilla 'nın neden olduğu hastalık.  .  
Lektotip: Holotip belirtilmemiş, kaybolmuş ve bozulmuşsa onun yerine seçilen örnek.
Lemma: Alt glumella. bak. Glumella.
Lenf : Kan plazmasından elde edilen ve bileşimi kan plazmasına çok benzeyen renksiz sıvı. İçinde bulunan akyuvarların bir kısmı da lenf düğümlerinde yapılır.
Lenf: Akyuvar içeren, kan plazmasına benzeyen renksiz sıvı.
Lenf: Lenf damaları içerisinde dolaşan, kan plazması ve lenf proteinlerinden oluşan dolaşım sıvısı, akkan. 
Lenfatik sistem :  Omurgalılarda vücuda yayılmış, kan dolaşım sisteminin uçlarına bağlı ince kılcal ağ.
Lentikular: Dış bükey merceksi. Karşı yüzeylerin dış bükey mercek şeklinde olması.
Lentisel (L . Lens, Lentisel-mercek) : Epidermisi parçalayarak gövdede gözenekli şişlikleri oluşturan ve gaz alış-verişini kolaylaştıran hücre kümesi.
Lentisel:Kovucuk. Mantar özüne dönüşmüş gövde kısımlarında havanın girip çıkmasını sağlayan aralıklar.
Lepidot: Pulsu tüy. Yüzeyi yuvarlak pula benzer tüylerle örtülü olan.
Leptoten : Mayoz bölünme profazında görülen ve kromatin maddesinin ince iplikler halinde ortaya çıktığı erken evre.
Lesitinaz  Hücre membranında bulunan ve lesitini parçalayan bir enzim. 
Lignin (L . Ligneus-odun) : Bitkide kök ve gövdenin sert ve odunlu yapısını oluşturan madde.
Lignin: Bitkide kök ve gövdenin sert ve odunsu yapısını oluşturan madde. 
Lignin:Odun özü denilen su geçirmez madde.
Ligula: Dilcik. Uzamış ve yassılaşmış bir yapı. Özellikle çimensi bitkilerde yaprak kınının ucunda ve yaprak ayasının tabanında bulunan dilsi çıkıntı. Bazen tüysü de olabilir.
Ligulat: Dilsi, dilcikli. Dile benzer biçimde olan. Compositae familya-smdaki ışınsal çiçeklerin taçları bu şekildedir.
Liken  Bir alg ya da siyanobakteri ile bir fungusun ortak yaşamı sonunda ortaya çıkan oluşum. 
Likenler (Y. Leichen-bir ağaç yosunu) : Alg ve mantarlardan oluşan simbiyotik bitki topluluğu.
Linear: Şerit şeklinde, şerlisi. Karşı kenarları birbirine az çok paralel olan uzun ve ince yapı veya bu şekilde olan basit yaprak.
Linkaj (Bağlantı) : Aynı kromozomda bulunan bir gen grubunun yavru döllere bir arada aktarılması eğilimi.
Lipaz  Lipitleri parçalayan enzim. 
Lipaz:   Yağların  sindiriminde  rol  oynayan  bir  enzim.
Lipaz: Lipidleri (yağları), yağ asitleri ve gliserine parçalayan sindirim enzimi.
Lipemi:• Kandaki lipidlerin normal miktarı.
Lipid:   C, H ve  O'dan  meydana   gelen   bileşiklere   verilen isim.   Bir kısmını yağlar meydana getirir. 
Lipolitik  Lipit ve lipit türevlerini parçalayabilme özelliği. Lipaz enzimi içeren mikroorganizma 
Lirat: Yaprak ayasının en uçtaki lobu büyük kenar lopları aşağı doğru gittikçe küçülen yaprak.
Listeria monocytogenes  Bazı gıdalarda bulunan ve hastalığa neden olan Gram pozitif, çubuk şeklinde, aerobik bakteri.  .  
Litoral (Y. Littoralis-deniz kıyısı) : Kıyı bölgesinde yüksek ve alçak dalga sınırları arasında kalan sığ su bölgesi.
Litotrof Amonyak, hidrojen gibi inorganik maddeleri enerji metabolizmasında elektron donörü olarak kullanan organizma. 
Liyaz :  Bir molekülün parçalanmasını yada bir grubun molekülden uzaklaştırılmasını sağlayan enzimler.
Lizis (Y. Lysis-gevşetme) : Bir hücre ya da başka yapının parçalanması ya da çözünmesi olayıdır.
Lizogen Bağışıklık  Bir profajın, aynı bakteride bir başka fajın yerleşmesini önleme yeteneği. 
Lizogeni  Bakterilerde bir çok faj görevlerinin bastırıldığı profaj olarak bakteri kromozomuna sokulmuş bakterinin fajla bulaşması durumu. Lizogenik devir. 
Lizogenik Bakteriler  Fajla enfekte olmuş fakat yaşamaya devam eden bakteriler. 
Lizozim  Yumurta akı ve göz yaşı gibi farklı kaynaklardan izole edilebilen ve DNA çalışmalarında bakteri hücre duvarındaki mukopolisakkaritleri parçalayan bir enzim. 
Lizozom:   Mikropları sindirecek  enzimlere  hâvi  hücrenin  bir  organeli. 
Lob :   Odacık, kısım
Lob/lop: Beyin, karaciğer gibi organların parçaları bölümleri. 
Lofofor (Y. Lophos-ibik, püskül+Phorein-taşımak) : Bryozoa’nın ağız çevresindeki silli, tentaküllü ve at nalı şeklindeki çıkıntı.
Logaritma: Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışları yapabilmek için bulunan bir yol. 
Lokolisid kapsula: Yarık koruncak. Karpeller sırt tarafından yarılarak açılırlar.
Lokulus: Ovaryum gözü. Ovaryum içindeki boşluklardan her biri.
Lokus (L . Locus-yer) : Herhangi bir ıranın ortaya çıkmasını sağlayan bir genin kromozom üzerinde bulunduğu özel nokta.
Lokus:Kromozomların üzerinde genlerin bulunduğu özel yerler.
Lomentam: Kırılgan meyva. boğumlu meyva. Her bir bölümünde bir tohum bulunacak şekilde boğumlu olan ve boğumlardan kınlan, kuru açılmayan ve üst durumlu bir ovaryumdan oluşan meyva.
Lop: Beyin,karaciğer gibi organların parçaları, bölümleri
Lophotrichous Bakterinin bir ucunda iki ya da daha fazla flagella olması. Lophotrik.
Lökoplâst: Bazı bitki hücrelerinde yedek besin depolayan renksiz plâstit.
Lökoplastlar (L . Leuko-beyaz+Plasein-meydana getirmek) : Bazı bitki hücrelerinin sitoplazmasında bulunan ve madde depo eden merkezler olarak iş gören renksiz plastidler.
Lökosit  Akyuvar.
Lökosit (L . Leuko-beyaz+Kyotos-hücre) : Akyuvarlardır. Beyaz kan hücreleri. Amip gibi hareket eden  ve fagositoz yapabilen hücrelerdir.
Lökosit: Akyuvar, fagositoz yapan, antikor üreten, renksiz kan hücresi. 
Lösemi (Y. Leukos-beyaz+Haima-kan) : Akyuvarların anormal bir hızla büyümesiyle belirlenen bir kanser tipi.
Lösemi :  Beyaz kan hücrelerinde görülen kanserlerin genel adı.
Luminessens   Işık oluşturma. Ateş böceği reaksiyonu olarak da bilinir. Bu reaksiyondan sayımda da yararlanılır.  .  
Lunat: Hilal, yarım ay şeklinde.
Lusiferin (L . Lux-ışık+Ferre-taşımak) : Biyoluminens yapabilen bazı organizmalarda bulunan ve lusiferaz enzimiyle etkilendiğinde ışık veren bir maddedir.
Lusiferin :  Derin deniz balıkları, sölenterler, ateş böceği gibi organizmalarda enzimle okside olunca ışık veren bir tür madde.
Luteosikrinin  Gıdalarda görülen küf metaboliti.  .  
Lümen: Tüp ya da kese şeklindeki bir organ ya da organelin iç boşluğu.
Lütein:Folikül hücrelerinde meydana gelen, yumurta sarısına renk veren pigment. 
Lycopsida : Kibrit otları. Tracheophytanın bir alt filumu.