Kabuk: Tohum taslağının dış çeperinin kalınlaşmasıyla meydana gelen yapıya denir. 
Kadavra: Tıp öğreniminde üzerinde çalışmak için hazırlanmış ölü insan ya da hayvan vücudu. 
Kafein :  Kahve taneleri ve çay yapraklarında bulunan, merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkisi olan, fosfodiesteraz aktivitesini engelleyen bir pürin alkaloit.
Kala-azar Leishmania donovani parazitinin sebep olduğu, tatarcıkların ısırması ile insan vücuduna geçen, yüksek ateş, anemi,  dalak ve karaciğer lezyonları ile belirgin ağır enfeksiyoz hastalık.
Kalaza :  Kuş yumurtalarında vitellusu (yumurta sarısı) karşılıklı iki taraftan zara bağlayan iki sarmal banttan her biri.
Kalaza: Tohum taslağı yatakcığının taban kısmı.
Kalıtım :  Canlının genetik şifresinin kendisinden sonra gelen nesle/yavrulara aktarılması.
Kalıtım:Genetik) Canlıların ana- baba ya da akrabalarıyla olan benzerlik ve farklılıklarını açıklayan, bunların nesilden nesile nasıl geçtiğini araştıran bilim dalı.
Kalibrasyon :   Kalibre etmek, ayar etmek.
Kaliks (Y. Kalyx-tomurcuk, fincan) : Fincan biçiminde organ ya da boşluktur. Bir tam çiçekte en dış halkayı oluşturan yapraklardır.(sepaller)
Kaliks: Çanak. Bir çiçekte korolla'nın (taç) dışında bulunan yeşil renkteki örtü yaprakları.
Kalikulus: eş anl. Epikaliks.
Kaliptra: Kökün ucunu yüksük gibi saran ve koruyan doku.
Kalitatif:    Miktarını   bulmadan,   bir  maddenin   olup  olmadığının  araştırılması.
Kalkerat: Mahmuzlu. Korollasında mahmuz şeklinde uzantısı olan.
Kalori : Bir gram suyun sıcaklığını bir derece yükseltmek için (14,5oC’ den 15,5oC’ye) gereken ısı. Kilokalori bunun bin katıdır.
Kalorimetri :   Kalori ölçmeye dayanan tayin.
Kalsitonin :  Tiroid bezi tarafından salgılanan, kemiklerde kalsiyum depolanmasını hızlandıran bir hormon.
Kambiyum (L . Cambialis-değişme) : Birçok trakofil bitkilerin gövde ve kökünde meristem hücrelerden oluşan ve bölünerek sekonder ksilem ve sekonder floem tabakasını yapan tabaka.
Kambiyum: Bitkilerin iletim demetlerinde, bir ya da birkaç sıra meristematik hücre tabakasından oluşan, ikincil kalınlaşmayı ve enine büyümeyi sağlayan doku. 
Kambiyum: Çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan ve meristem hücrelerinden oluşan tabaka; yeni odun ve soymuk tabakaları oluşturarak bitkinin kalınlaşmasını sağlar.
Kambiyum: Çift çenekli bitkilerin kök ve gövdelerinin kalınlaşmasını sağlayan meristem dokudur. 
Kambiyum: Kök ve gövdenin enine büyümesini sağlayan dokulardır. 
Kampanulat: Çan şeklinde. Korollanın çan şeklinde olması.
Kamplitrop: Kıvrık tohum taslağı. Döllenme geşidi (mikrofil) ile yatak-cık tabanını (kalaza) birbirine yaklaştıracak şekilde kıvrılmış olan tohum taslağı.
Kan plazması Kanın, sıvı halde  bulunan hücreler arası maddesi. Kanın şekilli elemanlarından arındırılmış fakat fibrinojen bulunduran sıvı kısmı.
Kan serumu Vücut dışına alınan kanda, hücreler ile fibrinojenin fibrin haline dönüşüp hücrelerle birlikte ayrılmasından sonra geriye kalan renksiz sıvı.
Kanalikulat: Boydan boya oyuklu. kanallı. Genellikle petiol veya orta damar için kullanılır.
Kanlı Agar  Hemoliz reaksiyonun belirlenmesi için kullanılan besiyeri. 
Kanser :  Organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu tümörlere verilen genel ad.
Kantitatif :   Aranan maddenin miktarının bulunmasıyla ilgili.
Kapalı Demet: Odun ve soymuk boruları arasında kambiyum bulunmayan demetlere kapalı demet denir. 
Kapalı dolaşım: Kanın kalp ve damarlardan oluşan kapalı bir sistem içerisinde dolaşmasıdır. 
Kapalı Tohumlu Bitki: Gerçek çiçek ve kapalı bir tohum taslağı bulunduran bitkilerdir. 
Kapan Yapraklar: Böcekçil bitkilerde böcekleri yakalamaya uygun hale gelmiş yapraklardır. 
Kapiller (L . Capillaris-saç gibi) : Atar ve toplardamarı birleştiren ve dokuların içine yerleşmiş bulunan mikroskobik ve ince duvarlı damar.
Kapitat: Başcıklı. Yoğun bir şekilde toplanarak başak meydana getirmiş veya birdenbire genişleyerek küresel duruma gelmiş yapı.
Kapitulum: Kömeç, başçık. Sapsız çiçeklerin etlenmiş bir ana eksen üzerinde sık ve çok sayıda yerleşerek oluşturdukları salkımsı çiçek durumu.
Kapneik  Yükseltilmiş (yaklaşık %3) karbondioksit atmosferinde optimum gelişme gösteren. Kapnofilik.  
Kapneik İnkübasyon  Yaklaşık %3 karbondioksit atmosferinde yapılan inkübasyon. Ayrıca bakınız; mum kavanozu. 
Kapsit :  Virüslerin nükleik asitinin dışında bulunan, bazı virüslerde tek tip, diğerlerinde birkaç tip proteinden oluşan protein kılıf.
Kapsit: Virüslerin çekirdek asitlerinin dışında bulunan, tek tip ya da birkaç tip proteinden oluşan kılıf.
Kapsomer  Virüslerde nükleik asidi saran, proteinden oluşmuş kapsidi meydana getiren ve tek bir gen ile kontrol edilen protein birimler. 
Kapsül Sitoplazmik zar tarafından oluşturulan, polisakkarite benzer yapıda, çoğu kere fagositozdan korunmada etkili ve dolayısı ile bakterinin patojenitesini artıran, bakteriyi kuru hava koşulları, litik enzimler gibi dış etkenlerden de koruyan bir oluşum.
Kapsül: Koruncak. Bileşik (sinkarp) bir ovaryumdan oluşmuş en az iki karpelden (meyva yaprağı) meydana gelmiş, kendiliğinden açılan çok tohumlu kuru bir meyva. Açılma biçimlerine göre değişik isimler alır. Septisid, dentisid, lokolisid, porisid kapsül gibi.
Karaciğer :   Diyaframın   altında   ve  karın  boşluğunun   sağında  bulunan   organ.
Karantina  Bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış ya da hastalığın inkübasyon süreci içinde hastalığa yakalanmış olma potansiyeli olan insan ya da hayvanların bu hastalığı yaymalarının önüne geçmek için hareketlerinin kısıtlanması, hastalığın görüldüğü bölgeden dışarı çıkmalarının engellenmesi. Karantina deyimi fiziksel ve kimyasal kirliliklerin yayılmasını, gıda ve çevre örnekleri ile diğer canlılara bulaşmasını önlemek için belirli bir bölgeye giriş ve çıkışların önlenmesi anlamında da kullanılır. Örneğin bir gıda işletmesi laboratuvarında kırılan bir cam erlenin gıdaya taşınmasını önlemek için laboratuvar karantinaya alınır ve kırık tüm parçalar bulunduktan sonra karantina kaldırılır. 
Karbohidrat Kimyasal bileşimi sadece  karbon (C), oksijen (O), ve hidrojen (H) olan ve genellikle hidrojen atom sayısı oksijen atom sayısının iki misli olan şekerler, nişasta, selüloz gibi bileşiklerin genel adı. 
Karboksil Grubu   -COOH 
Karbonhidrat :    C, H  ve   O'den   meydana    gelen    hücreye   enerji    sağlamakla   görevli organik madde.
Karbonhidrat : (CH2O) oranında karbon, hidrojen ve oksijen organik bileşiklerdir. Şekerler, nişasta ve selüloz.
Karışım : Değişik oranda birleşebilen iki ya da daha fazla cins atom ya da molekül içeren çözelti.
Karina: Omurgalı, sıtlı. Petal veya sepalin alt yada eksenden uzak yüzünde (abaksial) boydan boya bulunan çıkıntı.
Karnivor (L . Carno-et+Vorare-yemek) : Etobur. Et yiyen hayvan.
Karnivor: Hayvansal besinler ile beslenen canlılar.
Karoten (L .Carota-havuç) : Tatlı patates ve yapraklı sebzelerde bulunan sarı,turuncu veya kırmızı renk maddesi. Hayvan vücudunda A vitaminine dönüştürülür.
Karotenoid: Sarı, turuncu, kırmızı veya kahverengi olan; yağda çözünebilen, çoğunlukla fotosentez tepkimelerinde de görev alan, bitkilerin çiçek ve meyve kısımlarında bulunan pigment grubu. 
Karpel: Meyva yaprağı. Çenet. Bileşik karpelli (sinkarp) ovaryumlarda ovaryumu oluşturan yapıların her biri.
Karpel: Tohum taslaklarını ve özellikle tohumları örtmek için birkaç makrosporofilin kendi üzerlerine katlanarak ya da biraraya gelerek oluşturdukları tek ya da çok gözlü olabilen tohum zarfları. 
Karpofor: Merikarp sapçığı. Merikarpları birbirine bağlayan ince sapçık. Umbelliferae meyvalarında olduğu gibi.
Karyokinez (Y. Karyon-nukleus+Kinesis-hareket) : Mitoz bölünmede çekirdek bölünmesidir.
Karyopsis: Buğdaysı meyva, tohumsu meyva. Üst durumlu bir ovaryumdan gelişen ve tohum kabuğunun (testa) meyva kabuğundan (per-karp) ayrılmayacak bir şekilde birleştiği tek tohumlu açılmayan kuru bir meyva.
Karyotip (Y. Karyon-nukleus+typos-tip) : Bir bireydeki kromozom takımının sayı ve büyüklük bakımından özelliği.
Kas tonusu: İskelet kaslarının, dinlenme durumundaki kasılı hali.
Kas tonusu:İskelet kaslarının,dinlenme durumundaki kasılı hali.
Katabolizma  Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit bileşimde maddeler meydana gelmesi. Ayrıca bakınız; anabolizma. 
Katabolizma (Y. Katabole-yıkılma) : Canlı hücre içinde karmaşık moleküllerin basit moleküllere parçalanmasına ve enerjinin açığa çıkmasına neden olan kimyasal reaksiyonlar.
Katalaz  Hidrojen peroksidin su ve oksijene ayrılmasını sağlayan enzim. 
Katalizör (Y. Katalysis) : Kimyasal reaksiyonun hızını düzenleyen maddedir. Bu olmadan reaksiyon son noktaya ulaşmaz.
Katalizör: Kimyasal tepkimeye katılmadan tepkimenin hızını artıran madde
Katyon (Y. Kata-aşağı+İon-giden) : Pozitif yüklü iyon.
Kaudat: Yaprak ucunda uzunca, yumuşak ve kuyruğa benzer bir yapının bulunması.
Kaulesent: Gövdeli. Toprak yüzeyinin üstünde belirgin bir gövdesi bulunan.
Kazein:Sütte bulunan bir çeşit protein.
Kazeinaz  Kazein parçalayan bir çeşit proteaz enzimi. 
Kazeolitik  Kazein parçalama yeteneğinde olan. Kazeinaz enzimi içeren mikroorganizma. 
Kazık kök: Ana kökün yan köklerden daha fazla gelişme göstermesi. 
Keliser (Y. Chele-çengel+Keras-boyun) : Örümcek, akrep ve öteki Arachnida’ların başında bulunan pens biçimindeki ekstremite.
Kemoheterotrof Organik maddeleri enerji ve karbon kaynağı olarak kullanan organizmalar. Hayvanlar alemi, fungi, bakterilerin bir bölümü bu grup canlılara örnektir. 
Kemolitotrof Kimyasal bileşikleri enerji, inorganik maddeleri elektron kaynağı olarak kullanan organizma. Ayrıca bakınız; litotrof ve kemoorganotrof.  
Kemoototrof Karbon dioksiti esas karbon kaynağı olarak kullanarak inorganik bileşiklerin oksidasyonundan enerji sağlayan organizmalar.
Kemoreseptör : Kimyasal uyarımları alan duygu organı ya da hücresi.
Kemoreseptör: Kimyasal maddelere karşı duyarlı olan almaçlar. 
Kemosentetik Mikroorganizmalar Yüksek bitkilerde metabolizma sonucu meydana gelen son ürünü kullanarak bazı elementlerin doğadaki devirsel değişimlerini sağlayan mikroorganizmalar. Kemosentez yapan organizmalar. Organik bileşiklerin biyosentezini yapan organizmalar.
Kemotaksi  Bir kimyasal maddeye doğru (pozitif kemotaksi) veya bir kimyasal maddeden uzağa (negatif kemotaksi) doğru organizmanın hareketi. 
Kemotrof Kimyasal maddeleri enerji kaynağı olarak kullanan organizma. Ayrıca bakınız; kemoototrof, kemoheterotrof. 
Kemotropizma (Y. Chemeia-kimya+Tropos-dönüş) : Kimyasal uyarıma büyüme tepkisi.
Kemotropizma: Bitkilerin kimyasal maddelere yada kimyasal maddelerden uzaklaşma yönünde gösterdiği tropizmaya denir. 
Keratin (Y. Keratos-boynuz) : Omurgalıların epidermisinde ve tırnak, tüy, saç, boynuz ve benzerlerinde bulunan boynuzsu, suda çözünmeyen bir protein.
Keratin:Omurgalı hayvanların derisinin,tırnak,saç,boynuz gibi yapılarında bulunan, suda çözünmeyen sert protein.
Keton Yapılar : Yüksek yoğunluklarda zehirleyici olan tam oksitlenmemiş yağ asitleridir. İdrarla dışarı atılır, asidozise neden olur.
Ketozis :   İdrarda keton cisimlerinin çıkması.
Kılıflı Virüsler  Bazı virüslerde kapsidi çevreleyen, konakçı hücrenin plazma zarından virüs ayrılırken üzerini saran ya da virüs nükleik asitlerince şifrelenerek konakçının maddelerince sentezlenen, bazen üzerinde glukoprotein komplekslerinin oluşturduğu çivi gibi çıkıntılarla kaplı olan bir kılıf yapısı olan virüslere verilen ad. Kılıflı sarmal nükleik asit içeren virüsler ve kılıflı ikozahedral virüsler gibi. 
Kimera (Y. Chimaira-ateş saçan aslanbaşlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu mitolojik yaratık) : Vücudunda aynı ya da farklı türlerin zigotundan türeyen hücre populasyonuna sahip olan bireydir. Doğal olarak ikizlerde görülebilir ya da yapay olarak oluşturulur.
Kimoz: Talkımsı, talkımlı. Çiçek sapın ucundadır. Talkımsı çiçek kümeleri ana sapın dallanma durumuna göre isimlendirilir. Yalın talkım (monokasyum), çatallı talkım (dikasyum), çok çatallı talkım (pleiokazyum) gibi.
Kines (Y. Kinesis-hareket) : Bir organizmanın bir uyartıya göstermiş olduğu tepki. Tepkinin yönü uyartının yönüne bağlı değildir.(taksisteki durumun aksine)
Kinestesis (Y. Kine-hareket+Aiathesis-algılama) : Bizi, vücudumuzun çeşitli kısımlarının hareketi ve durumu hakkında haberdar eden duygu.
Kingdom Alem
Kininler : Kanda ve dokularda yapılan ve kan damarlarında, düz kasta ve bazı sinir uçlarında iş gören polipeptidlerdir. Örneğin bradykinin ya da kalidin, adenin içeren gruplardan birisi doku kültüründeki bitki hücrelerinin büyümesini ve bölünmesini artırır.
Kirby-Bauer Testi  Kimyasal ilaçlarla yapılan tedavilere mikropların duyarlılığını tayin etmek için kullanılan bir agar difüzyon testi. Disk difüzyon testi. 
Kirpik (L . Cilium-göz kapağı) : Hücrelerin serbest yüzeyi üzerinde kirpiksi sitoplazmik çıkıntı. Düzenli titreşerek hücrenin hareketini sağlar.
Kitin (Y. Chiton-kısa kollu entari) : Eklembacaklıların dış iskeletini ve birçok mantarın hücre duvarını teşkil eden, suda erimeyen, boynuz özelliğinde bir protein-polisakkarittir.
Kitin :Eklembacaklı hayvanlarda dış iskeleti oluşturan proteinli polisakkarit
Kitin: Böceklerin dış iskeletini oluşturan protein ve polisakkarit yapısındaki maddedir. 
Kitin: Oldukça dayanıklı yapıda, N-asetil glikozamin'den meydana gelmiş, bir tür nötr polisakkarit. 
Klavat: Ucu topuzlu, topuz şeklinde. Uca doğru düzgün bir şekilde kalın-laşarak ucun topuz şeklini alması.
Klavellat: Ucu topuzlu, topuz şeklinde. Uca doğru düzgün bir şekilde ka-lınlaşarak ucu topuz şeklini almış tüyler.
Klayn  (Y.Klinein-meyilli olmak) : Yayılma alanın bir ucundan ötekine yapı ya da işlev bakımından sürekli değişkenlik serisi.
Kleidoik Yumurta (Y. Kleidouchos-anahtarlık) : Embriyosu bir larval evreden geçmeden doğrudan doğruya minyatür bir ergine dönüşen sürüngen,kuş ve ilkel memeli hayvan yumurtası.
Klimaks Kommünite : Süksesyonda ulaşılan en son ve kararlı kommünitedir. Klimaks kommünite çevre koşullarıyla denge halinde olup belli bitki hayvan ve türlerine sahiptir. 
Klimatik Göç  Hayvanların hava koşulları nedeniyle yaptıkları göç. Zoonozların yayılmasına neden olur. 
Klitoris (Y. Kleitoris-küçük tepe) : Vulvanın ön kısmında erkek penisine karşılık ereksiyon yapabilen bir yapıdır.
Kloak (L . Cloaca-lağım) : Aşağı omurgalı hayvanların çoğunda sindirim, boşaltım ve üreme sisteminin açıldığı oda.
Kloak: Bazı canlı gruplarında, sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin son ürünlerinin dışarı bırakıldığı ortak tek açıklık.
Kloak:Kuşlar gibi omurgalı hayvanların sindirim,boşaltım ve üreme sisteminin açıldığı bölüm.
Klon : Bir atasal hücreden mitoz bölünmeyle oluşan hücre populasyonu.
Klon: Genetik olarak birbirinin aynı olan canlılar.
Klon:Genetik olarak birbirinin aynı özellikte olan canlılar
Klorenkima (Y. Chloros-yeşil+Phyllon-yaprak) : Klorofilli bitki dokusu.
Klorofil 1.Işığa duyarlı bir tetrapirol halkası ile merkezde magnezyum atomu olan ve  fotosentezde gerek duyulan yeşil pigment.  2.Fotosentez olayında güneş ışığı enerjisini kimyasal enerjiye çeviren önemli pigment.(renk maddesi) 3.Fotosentez olayında güneş enerjisini kimyasal enerjiye çeviren yeşil pigment maddesi.  4. Fotosentez tepkimelerinde güneş enerjisini kimyasal enerjiye çeviren, yapısında Magnezyum (Mg) içeren, yeşil pigment maddesi. 
Kloroplast 1.Fotosentetik ökaryotların klorofil içeren organeli.  2. Bitki hücrelerinin klorofil taşıyan organıdır. Fotosentez merkezidir. 3.Yeşil renkli klorofil pigmentini taşıyan plâstitlerdir. 4.Bitkilerde yeşil rengi sağlayan plâstit.
Knidosit: Omurgasızlarda görülen, içinde yakıcı kapsüller taşıyan, savunma veya beslenmede görevli olabilen özelleşmiş hücreler.
Koagulum :   Pıhtı.
Koagülasyon :   Pıhtılaşma.
Koagülaz  Patojen stafilokoklar tarafından salgılanan ve kanda fibrinojenden fibrin oluşturarak insan ve çeşitli hayvan plazmalarını pıhtılaştıran bir enzim. 
Koanosit (Y. Choane-huni+Kytos-boş kab) : İnce bir sitoplazmik yakası olan kamçılı hücredir. Bazı bir hücreli hayvanlar ve süngerlere özgüdür.
Kobalamin : B12 vitamini. Alyuvarların yapımında esas maddedir.
Koch Basili  Tüberküloz basiline, bulanın adına izafeten verilen ad. Ayrıca bakınız; tüberküloz. 
Kodon : Bir amino asidin, kodonu oluşturan üç komşu nükleotidin diziliş biçimi.
Kodon: 1.Özel bir amino asiti şifreleyen ve üç nükleotitten oluşan birim.
Koenositik Hif  Septa bulunmadığı için tek çekirdekli hücre benzeri birimlere bölünmeyen fungus iplikçikleri. 
Koenzim (L . Cum-ile+Y. En-içinde+Zyme-maya) : Bazı enzim reaksiyonları için gerekli olan ve enzime gevşek olarak bağlı bulunan kısım.
Koenzim :1.Enzimi aktif hale getiren kısmı. 2.DNA veya RNA ipliğinde 3 nükleotitten oluşan ve amino asitleri kodlayan birim. 
Koful:   İçinde  öz su  olan,  hücrede  madde alış - verişinde rol oynayan organel.
Kohezyon:Aynı cins moleküller arasındaki çekim kuvveti.
Kohlea (Y. Kochlias-salyangoz) : İç kulağın bir kısmıdır. Salyangoz kabuğu biçiminde iki buçuk dönüş yapan borusal yapı. 2.Bir enzimi aktif hale getiren, enzimin protein olmayan organik bileşeni.
Kohlea:İç kulakta salyangoz da bulunan yapı.
Kok  Küresel ya da sferik (beyzi) biçimdeki bakteri hücresi. 
Kokobasil  Morfolojik olarak yuvarlak (kok) ile çubuk (basil) arasında yer alan bakteriler. 
Kokoid  Yuvarlak, kok şeklinde 
Kokon: İçine yumurta ya da tohumların bırakıldığı yapı.
Kokus (Y. Kokkos-dut) : Bir mikrondan küçük yuvarlak bakteri.
Kolajen (Y. Kolla-zamk+Gennan-üretmek) : Bağ doku lifleri içinde bulunan ve kaynatılınca jelatine dönüşen protein.
Koleoptil (Y. Koleo-kılıf+Ptile-tüy) : Tek çenekli bir bitki sürgününün açılmamış olan yaprağını saran silindir biçimindeki kılıf.
Kolera Vibrio cholerae 'nın neden olduğu hastalık.  .  
Kolesistokinin: İnce bağırsaktan salgılanan ve karaciğeri uyaran hormon.
Kolestrin :   Kolestrol.
Kolestrol:   Serumun bileşiminde bulunan madde.
Koleteral: Ksilem ve floemin üstüste bulunması. 
Koli Basili  Escherichia coli 'nin halk arasında bilinen adı. Ayrıca bakınız; Escherichia coli. 
Kolifaj  E. coli bakterisine saldıran bir bakteriyofaj. 
Koliform Bakteriler  Gram negatif, spor oluşturmayan, laktozdan 35-37 C 'da 48 saat içinde gaz oluşturan fakültatif anaerob çubuk şeklindeki bakterilerin genel adı. Gıdalarda genel hijyenik kalitenin göstergesidir.  .  
Kolineerik : RNA’nın nükleotid kodonlarının linear dizilimiyle, polipeptitte bu dizilişle kodlanan amino asitlerin lineer sıralanışı arasındaki haberleşme.
Kolistin  Genellikle anaerobik bakterilerin selektif izolasyon ve ön identifikasyonunda kullanılan bir antibiyotik. 
Kollenkima (Y. Kolla-zamk+En-içinde+Chymos-özsu) : Gövde ve yaprak sapında epidermisin hemen altında bitkiye destek sağlayan ve köşeleri kalınlaşmış hücrelerden oluşan dokudur.
Kollikulat: Tohum yüzeyinin yuvarlak geniş tepeciklerle kaplı olması.
Kolloblast (Y. Kolla-zamk+Blastos-tomurcuk) : Ktenoforlar’da avı yakalamak için kullanılan yapışkan hücre.
Kolloid: Parçacık büyüklüğü 1-100 mm olan madde 
Kolloid: Parçacık büyüklüğü 1-100mµ (milimikron) olan madde. 
Kolloit (Y. Kollodes-yapışkan) : İki fazlı bir sistemdir. Parçacık büyüklüğü  1-100 mµ olan bir faz, ikinci fazın içinde dağılmıştır.Tiroid bezinde olduğu gibi bir boşluğun çevresinde bir sıra halinde bulunan küçük epitel hücreleri tarafından salgılanan jelatinimsi madde.
Koloni Katı besiyerine ekilen bir tek mikroorganizma hücresinin çoğalarak oluşturduğu ve böylece çoğu kez milyonlarca hücreden meydana gelen, çıplak gözle görülebilen hücre topluluğu. Klon.
Koloni Oluşturan Birim (kob)  Bir materyalde katı besiyeri kullanılarak mikroorganizma sayımı yapılırken kullanılan deyim. Böylece sayımı yapılan materyalde sayım yapılan besiyerinde gelişebilecek toplam canlı mikroorganizma grubu değil, bunlar arasında sadece gelişerek koloni oluşturabilenlerin sayıldığı belirtilmiş olur. Buna göre sayım sonucu kısaca kob/ml ya da kob/g  olarak gösterilir. Türkçe kaynaklarda bu deyimin İngilizce'si olan Colony Forming Unit 'in kısaltması olan cfu 'ya da rastlanmaktadır. 
Koloni Sayımı  Katı besiyerinde koloni oluşumunun belirlenmesi ile yapılan sayımlar.  .  
Koloni: Aralarında işbölümü yapan tek hücreli organizmaların bir araya gelerek topluluk oluşturmaları. 
Kolonizasyon  Konakçı dokusuna ya da diğer yüzeylere tutunduktan sonra mikroorganizmanın çoğalması. 
Kolorimetri:   Renk ölçülmesine dayanan miktar tayini.
Kolumna: Sütuna benzer yapı. Erkek organ filamentlerinin veya erkek ve dişi organların birleşmesinden meydana gelmiş yapı. Malvaceae familyasında tipik olarak görülmektedir,
Kommensal Konakçı üzerinde ya da içinde yaşayan ancak, konakçısına zarar vermeyen organizma. 
Kommensal: Birlikte yaşayan iki canlı türünden birinin fayda sağladığı, diğerinin ise hiçbir şekilde etkilenmediği ortak yaşam biçimi.
Kommensalizm Ortak yaşayan iki organizmadan birisi yarar sağlarken, diğerinin yarar ya da zarar görmemesi. Örneğin, aeroblar ve anaerobların bir arada bulunduğu bir ortamda aeroblar oksijeni tüketir, anaeroblar bundan yarar sağlar. 
Kommünite : Habitat denen küçük ya da büyük bir alanda yaşayan populasyonlar topluluğu. Kommüniteyi oluşturan canlılar çeşitli şekilde birbirini karşılıklı olarak etkiler.
Komplekcometri:   Titrasyon bitiş  noktasında, kompleks bir bileşiğin meydana gelmesi esasına dayanan titrimetrik miktar tayini metodu. Kronik:   Müzmin, zamanla  meydana  gelen   (kronik  bronşit,  kronik  faranjit  vb.) 
Kompleks Virüsler  Bakteriyofajlar gibi kompleks yapılı, kapsidi ilave yapılar içeren, nükleik asit taşıyan baş kısmında ikozahedral şekilli kapsitleri olan, kuyruk kısmı sarmal şekilli virüsler. 
Konakçı: Bir parazit canlının üzerinde yaşadığı diğer canlı.
Kondrin: Kıkırdak yapı hücrelerinin salgıladıkları ara madde.
Kondrosit:Kıkırdak doku hücreleri.
Kondublikat: Kenarlarından boyuna katlanmış ve ortada bir kanal meydana gelmiş yapı.
Konektif: Anterin iki tekasını birbirine bağlayan parça.
Koni (L . Conus-koni) : 1) Retinanın parlak ışığa özellikle duyarlı olan, çeşitli dalga boyundaki ışıkları ayırt edebilen ve renkli görmeyi sağlayan konik fotoreseptör hücresidir. 2) Botanikte Gymnosperm’lerin üreme ile ilgili yapısı.(kozalak) 
Koni hücreleri: Omurgalıların gözlerinde, retinanın arkasında yer alan, koni şeklindeki, ışığa son derece hassas olan ve renkli görüntünün algılanmasından sorumlu olan hücreler. 
Konidyum  İçinde eşeysiz fungus sporu olan konidyosporların meydana geldiği spor keseleri. 
Koniferler (L . Conus-kozalak+Berre-taşımak) : Sıcak ve soğuğa dayanacak biçimde uyum gösteren iğne yapraklı Gymnosperm’lerdir. Kozalaklı bitkilerdir.
Konjugasyon (L .Conjugatio-karışma) : Birleşme faaliyetidir. İki hücrenin geçici olarak birleşmesi sırasında nükleer maddenin karşılıklı olarak değiştirilmesidir. Protozoa’lardan birçok Silyatlar’da ve bakterilerde görülür. 2.İki hücrenin geçici olarak gen alış-verişi yapmak için birleşmeleri. 3. Bakteri ve bazı tek hücrelilerde karşılıklı DNA değişimi ile gerçekleşen gen değişim mekanizmalarından bir tanesidir. 
Konnat: Bir nodyumda bulunan yaprakların taban kısımlarının birleşmiş olması durumu.
Konsantrasyon: Birim hacimde bulunan madde miktarıdır.
Kontaminasyon  Bir mikrobun ya da hastalığın diğer bir canlıya geçmesi. Kirlenme, bulaş. 
Kontraktil vakuol: Tatlı sularda yaşayan bir hücrelilerde, açılıp büzülerek, fazla suyu ve metabolizma atıklarını hücre dışarına atmada görevli olan organel. 
Kontrasepsiyon (L . Contra-karşı+Conceptus-gebe kalmak) : Spermanın yumurtaya ulaşmasını ve döllenmesini engelleyecek mekanik ya da kimyasal maddelerin kullanılmasını içeren doğum kontrol yöntemi.
Konvergen Evrim (L .Cum-birlikte+Vergere-eğilmek) : Büyük ölçüde farklı kökene bağlı iki ya da daha fazla organizmada benzer işlev yapan benzer yapıların bağımsız olarak evrimleşmesi.
Kopulasyon (Copulare-birleşmek) : Eşeysel birleşmedir. Sperma hücrelerinin birinden ötekine iletilmesi sırasında iki hayvanın fiziksel birleşme faaliyeti.
Kopulasyon: Çiftleşme. 
Korda: Omurgayı oluşturan ilkin iç iskelet (Sırt ipi). 
Kordat: Kalp şeklinde, yüreksi yaprak veya yürek şeklindeki yaprak tabanı.
Korimboz: Yalancı şemsiye. Şemsiyemsi salkım. Alttaki çiçek saplan-nın daha fazla uzayarak üst yüzeyinin düz bir çiçek kümesi oluşturdukları bir rasemoz çiçek durumu.
Koripetali: bak. Dialipetali.
Korisepall: bak. Dialisepali.
Korm (Sert Soğan) : Toprak altında besin depo etmiş, düşey durumda büyüyen kısa gövdelerdir. 
Kornea: Gözün en dışta bulunan sert tabakasının yaklaşık 1/6'sını oluşturan ön bölgesi, saydam tabaka. 
Kornea: Gözün ön tarafında sert tabakanın saydam kısmı.
Kornikulat: Boynuzlu. Boynuz şeklinde çıkıntıları bulunan.
Korolla: Taç yaprakların tümü. Çiçek örtüsünün (periant) değişik renklerde olabilen ikinci halkası.
Koronat: Taç. Korolla ile stamenlerin arasında bulunan korolla üzerinden çıkmış korollaya bağlı taca benzer yapı.
Koroner damarlar:Kalbi besleyen ince atardamarlar.
Korpus Allatum : (L.. Corpus-vücut+Allatus-eklenmiş) : Böceklerde beynin hemen gerisinde bulunan iç salgı bezidir. Jüvenil hormonu salgılar.
Korpus Kallozum (L . Corpus-vücut+Kallosus-sert) : Memeli hayvanlarda iki beyin yarı küresini birleştiren büyük komissür fibril demeti.
Korpus Luteum (L . Corpus-vücut+Luteum-sarı) : Olgunlaşan ve yumurtayı atan ovaryumda, ovaryum folikül hücreleri tarafından oluşturulan sarı renkli bezdir.
Korpus Striyatum (L . Corpus-vücut+Striatum-çizgili) : Her beyin yarı küresinin tabanında bulunan nöron ve sinir liflerinden oluşan korteksin altındaki büyük küme.
Korteks (L . Cortex-kabuk) : Bir organın dış tabakası. Bitkilerde epidermisin altındaki doku.
Koruyucu Doku: Kök, gövde, yaprak ve meyvenin üzerini örten kalın çeperli, klorofilsiz, tek yada çok sıralı hücrelerden oluşmuş, organların iç kısmındaki dokuları yaralanma, kuraklık ve diğer aşırı çevre koşullarına karşı koruyan dokulardır. 
Koruyucu Yapraklar: Birçok bitkide, tomurcukların etrafını soğuk mevsimlerde sararak, onları koruyan yapraklardır.
Koryon : Sürüngen, kuş ve memeli hayvanlarda embriyoyu saran örtü. Memelilerde plasentanın yapısına girer.
Kotiledon (Y. Kotyledon-fincan biçiminde oyuk) : Bir bitkide embriyonun çenek yaprağı.
Kotiledon: Çenek yaprak.
Kotiledon: Çenek. Çim yaprakları. 
Kovalent Bağ : Bir ya da daha çok elektronun ortaklaşa kullanılmasını (sağlayan) kimyasal bağ.
Kovalent Bağlar Bir ya da daha fazla elektron çiftlerinin paylaşılmasıyla moleküldeki elektronları bir arada tutan, koparılmaları için 50-200 kcal/mol gereken kuvvetli kimyasal bağlar.
Kovalent Olmayan Bağlar Hücrede,  moleküller arasında önemli etkileşimlere aracılık eden, kopmaları için fazla enerjiye gerek olmayan bağlar.
Kovirüs  Bazı bitki virüslerinde görüldüğü gibi bir enfeksiyonun başlangıç safhasında bir arada bulunan iki ya da daha fazla viral partikül. 
Kozmik ışınlar: Yıldızlararası uzaylardan gelerek atmosfere giren, kaynakları kesinlikle bilinmeyen ışınlar. 
Kozmik madde: Evreni meydana getiren madde.
Kozmik: Yıldızlar arası, uzaylarla ilgili olan
Kök Basıncı : Bitki köklerindeki özsuyun pozitif basıncı. Özsuyun, toprakta bulunan suya göre hipertonik oluşu nedeniyle ortaya çıkar.
Kök basıncı: Bitki köklerinin topraktan su emme kuvveti.
Kök Basıncı: Kök hücrelerindeki su yoğunluğunun topraktaki su yoğunluğundan az olmasından dolayı kökte meydana gelen basınçtır. 
Kök basıncı:Bitki köklerinin topraktan su emme kuvveti.
Kök Metamorfozu: Kökler, temel görevinden başka görevler görmek üzere değişikliğe uğrarlar, bu olaya kök metamorfozu denir. 
Kök: Gelişmiş bitkilerde, yerçekimi doğrultusunda büyüyen, bitki için gerekli su ve mineral maddelerin alınmasını sağlayan kısımdır.
Kökçük: Kara yosunlarında olduğu gibi, ilkel bitkilerde bulunan, tek ya da çok hücreden oluşmuş, kök görevini yapan basit yapılar. Rizoit. 
Krested: İbikli. Tepede bulunan düzgün olmayan dişli ve ve dişsiz olabilen sırt şeklinde bir yapı.
Kretinizm: Genç bireyde tiroid salgısının doğuştan bulunmayışından ileri gelen durumdur. Beyin ve vücut gelişiminde gerilik.
Kromatin (Y. Chroma-renk) : Hücre çekirdeğinin boyanabilen kısmı. Çekirdek içinde ağ görünümünde olup DNA ve protein bileşimindedir.
Kromatin iplik: Dinlenme hâlindeki ökaryot hücrenin çekirdeğinde bulunan kromozomların karışık şekli.
Kromatin Noktası : İnsan derisi ya da ağız mukozasında olduğu gibi çekirdek çeperinde kromatin birikimidir. Kinin(kişinin) nükleer eşeyselliğini saptamaya yarar. Dişi hücrelerinin çoğunda var, erkek hücrelerinde yoktur.
Kromatofor (Y. Chroma-renk+Pherein-taşımak) : Epidermisin alt tabakasında olduğu gibi pigment hücresi ya da renk oluşturan plastid. Bazı bakterilerde klorofil içeren tanecik.
Kromatofor: Pigment içeren ve canlının deri renginin değişiminden sorumlu olan organel.
Kromatofor:Pigment kapsayan organel.
Kromomer (Y. Chroma-renk+Meros-kısım) : Kromozomu oluşturan tesbih tanesi gibi tanecik dizisi.
Kromoplast: Bitkilerde sarı, kımızı, turuncu renkli pigmentleri taşıyan plastidler.
Kromotin iplik: Dinlenme halindeki ökaryot hücrenin çekirdeğinde bulunan kromozomların karmaşık hali.
Kromozom (Y. Chroma-renk+Soma-vücut) : Hücre çekirdeği içindeki kalıtsal maddedir. Genleri içeren iplik ya da çubuk biçimindeki yapılardır. 
Kromozom: Prokaryot ve ökaryot hücrelerde üzerlerinde genleri taşıyan DNA ve nükleoproteinden oluşmuş yapı.
Kroner damarlar: Kalbi besleyen ince atardamarlar.
Krosing Over : Mayoz sırasında homolog kromozomların sinapsları oluşturmasını ve bazı kısımlarını karşılıklı değiştirme olayı.
Krossing over: Mayoz bölünmede, tetratların kromotidleri arasında karşılıklı gen alış-verişi, parça değişimi.
Ksantofil (Y. Xanthos-sarı+Phyllon-yaprak) : Yeşil yapraklarda, otlarda ve öteki bitkisel maddelerde karotinle birlikte bulunan sarı renkli pigment.
Ksantomegnin  Gıdalarda küfler tarafından oluşturulan toksik bir metabolit.  .  
Kserofil  Optimum gelişme için az nemli ortamları seven. 
Kserofitler (Y. Xeros-kuru+Phyton-bitki) : Kurakçıl bitkilerdir. Çok az su  içeren topraklarda yaşamaya uyum gösteren yukka ve kaktüs gibi bitkiler.
Kseroftalmi (Y. Xeros-kuru+Opthalmos-göz) : Anormal bir biçimde kuruluk, matlık ve kornea üzerinde boynuzsu epitel tabakası ile belirlenen bir çeşit körlük. A Vitamini eksikliğinden ileri gelir.
Kserotolerant  Optimum gelişme için normal nemli ortamlara seven ancak az nemli ortamlarda da gelişebilen. 
Ksilem (Y. Xylon-odun) : Trakeofitlerde su ve suda çözünen tuzları ileten doku. Trake ve trakeidlerden oluşur. Aynı zamanda bitkiye mekanik destek sağlar.
Ksilem: Bitkide su ve suda erimiş mineral maddelerin taşındığı iletim elemanları.
Ksilem: Bitkilerde su ve mineral taşınmasından sorumlu olan borular, odun boruları.
Ksilem:Odun borusu. Su ve mineral taşıyan cansız iletim borusu.
Ktenoforlar (Y. Ktenos-tarak) : Vücudu jel biçiminde bir kümeyi saran iki tabakalı hücreden olan deniz hayvanlarıdır. Dış yüzünde tarağa benzer biçimde sekiz kirpik sırası vardır. Hayvan suda bunlarla hareket eder.
Kuantum (L . Kuantum-kadar) : Işınım enerjisi birimidir. Elektrik yükü yoktur ve çok az kütlesi vardır. Bir kuantum enerjisi, radyasyonun dalga boyunun ters bir fonksiyonudur.
Kuneat: Kama şeklinde, kamamsı. Yaprak ayasının ve petalin kaideye doğru gittikçe Incelerek dar üçgen biçimi alması. 
Kupula: Fındık tipi meyveyi taşıyan, kadehe benzer yapı.
Kupula: Kadehçik, involukrum braktelerinin meydana getirdiği çiçeği taşıyan kadehe benzeyen yapı. Meşelerde (Quercus) nuks tipi meyva-yı taşıyan yapı.
Kursak: Kuşlarda, boğazda kese şeklinde genişlemiş ve besin depo edilen bölge.
Kuru Madde Tayini ile Sayım  Standarda dayalı indirek bir sayım yöntemi.  .  
Kuspidat: Yaprak ucu birdenbire daralıp İç bükey bir durum alarak uzar ve uç sivri keskin bir şekilde son bulur.
Kutup Hücresi : Hemen hemen nukleustan başka birşey içermeyen küçük hücredir. Oogenezisde oluşur ve yumurtanın animal kutbunda küçük bir nokta şeklinde görülür.
Küf  İngilizce 'de "mold" kelimesinin karşılığı olan küf flamentli mikrofungusları tanımlamak için gıda ve diğer mikrobiyoloji dallarında kullanılmaktadır. 
Kültür  Hücrelerin, dokuların ya da mikroorganizmaların, laboratuvarda besiyerinde yetiştirilmesi. 
Kültür :   Mikro organizmaların üretilmesi.
Kütikula: Su geçirmeyen, koruyucu, mumsu yapıdaki tabaka.
Kütin (L . Cutis-deri) : Yaprak yüzeyinden su kaybını önleyen mumsu, su geçirmez tabaka.
Kütin: Yaprak yüzeyinde su kaybını önleyen mumsu ve su geçirmez ince bir tabaka.